Varant İşlem Stratejileri Nelerdir? - varantlar.com

advertisement
Varant İşlem Stratejileri Nelerdir?
Yatırımcının beklenti ve amaçlarına bağlı olarak varantlar, yatırım stratejileriyle ilgili geniş bir
yelpazede kullanılabilir. Mevcut menkul kıymet portföylerinin riskten korunmasıyla ilgili olarak
son derece muhafazakar işlevlere sahip olabilecekleri gibi, bir dayanak varlığın aşağı veya
yukarı yöndeki hareketini spekülasyon konusu yapmak amacıyla aktif bir şekilde de
kullanılabilirler. Muhafazakar bir menkul kıymetler portföyü, sermayenin bir kısmını varantlara
yatırmak suretiyle canlandırılabilir.
Alım Varantının Alınması (Uzun Alış) : Varant piyasalarındaki en bilinen strateji, alım
varantlarının satın alınmasıdır ve bu piyasada “Uzun Alış” olarak bilinmektedir. Bu pozisyonu
alan yatırımcı, varantın vade tarihine kadar dayanak varlık fiyatının yükseleceğini
düşünmektedir. Bu strateji, sadece başa-baş noktası yakalandığında sonuç verecektir.
Başa-baş Noktası= (Alım varantı kullanım fiyatı + varant fiyatı *çarpan)
Dayanağın fiyatı, başa-baş noktasında edilecek tutardan yüksek olmalıdır. Ek olarak, işlem
masraflarının da dikkate alınması gerekmektedir. Ancak yatırımcıların çoğu, sadece varantı bir
süre sonra daha yüksek bir fiyattan satmak arzusundadır. Bu durumda, satış fiyatı ile alım fiyatı
arasındaki fark işlem masraflarını aştığında yatırımcı kara geçmektedir.
1/5
Varant İşlem Stratejileri Nelerdir?
Satım Varantının Alınması (Uzun Satış): Satım varantlarının alınmasını içeren strateji ise,
“Uzun Satış” olarak adlandırılır. Burada yatırımcı, dayanak varlığın fiyatının önemli ölçüde
düşeceğine inanmaktadır.
Başa-baş Noktası= (Satım varantı kullanım fiyatı - varant fiyatı *çarpan)
Örneğin, kullanım fiyatı 100 TL, kullanım oranı 1’e 1 olan bir hisseye dair bir satım varantı
alırsanız ve varantın size maliyeti 10 TL ise başa-baş noktası 90 TL olmaktadır.
Riskten Korunma : Varantlar, menkul kıymet portföylerine ilişkin bir düşüş trendi karşısında
önlem almak gibi muhafazakar amaçlarla da kullanılabilir. Örneğin sahip oldukları hisse
pozisyonları nedeniyle büyük risk altında olduğunu ve fiyatların düşeceğini düşünen yatırımcılar,
bu pozisyonlarını satmayı düşünebilirler. Satışın getirdiği yüksek işlem masrafları ve belki de
hisselerin ileriki bir tarihte tekrar satın alınması olasılığı da dahil olmak üzere, vergisel veya
diğer nedenlerden dolayı bu tür bir satışı gerçekleştirmeyebilirler. Bununla birlikte, sonuçta,
yatırımcıların, bir düşüş trendi karşısında kendilerini etkin bir şekilde koruma altına almak için
satım varantlarını almaları halinde satışa ihtiyaç olmayacaktır. Bu stratejinin temelinde yatan
teoriye göre, hisse fiyatlarının düşmesi halinde, varantların değeri yükselecek ve bu nedenle
gerçekleşecek herhangi bir değer kaybı telafi edilmiş olacaktır. Bununla birlikte bu riskten
korunma stratejisinin bir bedeli vardır ve bu bedel, satım varantlarını satın alma fiyatı (varant
fiyatı veya primi) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bedel, bir nevi koruma primi olarak da
görülebilir. Düşüş trendinin gerçekleşmemesi halinde, prim kaybedilmiş olacaktır. Fakat sahip
olunan portföy düşüş riskine karşı korunmuş olacaktır.
Bir portföyde ilişkili satım varantlarının mevcut olduğu piyasa değeri son derece yüksek hisseler
varsa veya aynı miktarda satım varantlarının mevcut olduğu belirli bir endeksi yansıtıyorsa
riskten korunma işlemini gerçekleştirmek kolay olacaktır. Portföydeki varlıkların değeri ne kadar
yüksekse “koruma primi” de o kadar yüksek olacaktır.
90/10 Stratejisi:
2/5
Varant İşlem Stratejileri Nelerdir?
Portföyüne biraz hareket katmak isteyen yatırımcılar, sabit getirili menkul kıymetleri ve varantları
bünyesinde toplayan bir portföye dayalı 90/10 stratejisini benimseyebilirler. Sabit getirili menkul
kıymetlerin varantlara oranı, yüzde 90’a yüzde 10 civarındadır. Bu stratejinin temelinde yatan
fikir, portföydeki tahvillerden elde edilen faiz gelirinin, varantlara yapılan yatırımın tümünün
kaybını telafi etmeye yeterli olacağı yönündedir. Örneğin kullanılabilir sermayesi 100.000 TL
civarında olan bir yatırımcı, 90.000 TL’yi bir yıl vadeli, %11 getirili hazine tahvillerine yatırabilir.
Vade tarihinde söz konusu tahviller itfa edildiğinde toplam % 11 veya 9.900 TL getiri
sağlayacaklardır. Bu sayede yatırımcı yıl sonunda, varantlar karda olsun olmasın, 99.900 TL
tutarında bir sermayeye sahip olacaktır. Varantların da cazip kazançlar sağlaması halinde,
portföyün toplam performansı, yatırımcının 100.000 TL’nin tümünü sabit getirili menkul
kıymetlere yatırmış olsaydı elde edeceği tutardan çok daha fazla olacaktır. Ancak bu stratejinin
geçerliliği, faiz oranı seviyelerine bağlıdır; yani, yatırım yapılabilir tahvillerden elde edilecek
risksiz getiri ne kadar yüksekse strateji daha da kazançlı olacaktır. Daha düşük faiz oranlarının
söz konusu olması halinde, devlet tahvillerinin oranı arttırılmalı (örneğin 95/5 stratejisi) veya
yatırım yelpazesi daha geniş tutulmalıdır.
3/5
Varant İşlem Stratejileri Nelerdir?
4/5
Varant İşlem Stratejileri Nelerdir?
5/5
Download