Sizin Hiç Anneniz Öldü mü?

advertisement
Zeynep Oral
Sizin Hiç Anneniz Öldü mü?
İnsanın insanlığından utandığı anlar çoğaldıkça... Her sabah
bugün hangi rezilliği yaşayacağız diye uyandıkça... Her yeni
güne, acaba bugün hangi gazeteci gözaltına alınacak; kim
tutuklanacak diye başladıkça... Her duruşmada, savunma yine
göz ardı edilip tüm o iddialar çürütülmemiş, dava düşmemiş
gibi yapıldıkça; “tutukluluğun devamına...” kararını duydukça...
Bilmenizi isterim ki, günlerdir hissettiğim sadece şu: Size
yapılan, bana yapılmış, benim anneme yapılmış gibi... Ve inanın,
bunu hisseden sadece ben değilim. Bu ülkede bunu hisseden,
bunu yaşayan milyonlarcayız. Size sabırlar ve cesaret diliyorum.
Canım arkadaşım Tarık:
Günün her saati aklımızla alay edildikçe... Geri zekâlı yerine
konup yalanlar karşısında, akıldışılık karşısında, saçmalıklar
karşısında susmak zorunda bırakıldıkça... Yıllar boyu mücadele
vererek, tırnaklarınıza söke söke aldığınız haklar parmaklarınız
arasından kayıp yok oldukça...
Yeryüzünün belki de en güzel gülüşlü insanı, ülkemin güzel
aydınlık yüzü Tarık Akan’ın aramızdan ayrılıp sonsuzluğa
uzanışının yıldönümü... İki gündür bu sayfalarda ona ilişkin
birbirinden güzel düşünceler okuyorsunuz...
Bütün bunlar olurken sanki olmuyormuş gibi yapıldıkça... Gözler
kör, kulaklar sağır yaşamayı tercih edenler, ülkeyi güllük
gülistanlık sandıkça...
15 yıldır ekilen kin ve nefret tohumları toplumu zehirledikçe...
Kışkırtılan intikam, öç alma duyguları sömürüldükçe... Kindar ve
dindar nesil milleti terörize ettikçe...
Karamsarlığımın zirve yaptığı şu günlerde elime geçen bir
fotoğraf geleceğe dair umudumu yitirmemem gerektiğini bana
yeniden anımsattı. Çocukları Barış, Özlem ve Özgür’e muhteşem
bir baba; can yoldaşı Acun Günay’a harika bir eş olan Tarık
Akan’ın çocuklarıyla birlikte yıllar önce çekilmiş bir fotoğrafı...
Bugün, her biri meslek sahibi pırıl pırıl aydınlık ve ilerici
gençler... Belki gülümsemenizi sağlar diye, bu fotoğrafı
paylaşıyorum...
Düşmanlık ve her alanda ayrımcılık pompalayarak iktidarda
kalabilen bir güce biat etmemiz beklenirken...
Yazı yazmanın herhangi bir anlamı olabilir mi? Gerçekten merak
ediyorum ve soruyorum:
Bu ortamda, bu koşullarda yazı yazmanın herhangi bir AN-LAMI
O-LA-Bİ-LİR Mİ?
Soru, siz okurlardan çok kendime... Günlerdir kafamda evirip
çevirdiğim bu soru...
Ve eğer şu anda bu yazıyı yazıyorsam bu sadece ve sadece Aysel
Tuğluk’a ve aziz annesi Hatun Tuğluk’un anısına saldıran insan
müsveddelerine; yapılanı hafifleterek sunan tüm yetkililere ve
onların yardakçılarına; kınıyorum demekle kötülüğü yok
ettiklerini sananlara seslenmek içindir.
Sizi de bir kadın doğurmadı mı? İnsanlığınızı nasıl, ne zaman
yitirdiniz? Sizin hiç anneniz ölmedi mi? Anneniz bir gün
ölmeyecek mi? Bir an için durup aynı saldırının, aynı rezilliğin,
alçaklığın, kötülüğün size, sizin annenize yapıldığını düşünmek
aklınıza gelmedi mi? Hadi düşünmeyi bilmiyorsunuz, dininiz,
imanınız da yok mu? Kalbiniz? Vicdanınız?
İnsan değilsiniz. Ya nesiniz?
Sayın Aysel Tuğluk, size “Başınız sağ olsun” ya da “Özür dilerim”,
“Bizi affedin, bu ülkeyi bağışlayın, hepimiz böyle değiliz” falan da
demeyeceğim...
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Eylül 17, 2017 - Sayfa 1 / 1
Download