13491_Felsefi Terimler Sözlüğü

advertisement
FELSEFİ TERİMLER SÖZLÜĞÜ
A
Ahlak duygusu : Ahlaki davranışların kaynağı olan duygu.
Akademi (Akademia) : Platon'un kurduğu felsefe okulunun adı.
Akıl yasaları : Aklın özdeşlik, çelişmezlik, yeter neden ilkeleri
Amoral : Ahlak dışı.
Anımsama : Platon felsefesinde, ruhun bedene girmeden önceki varlığında görmüş olduğu ideaların bilince
dönüşü.
Antimoral : Ahlak karşıtı.
Aposteriori : Deneyden çıkan ve deneye bağlı olan bilgi.
Apriori : Deneyden bağımsız olan, ama deneyle canlandırılabilen bilgi. Kant'a göre, deneyden gelmeyen bilgi
ögesi.
Aşkın (transcendant) : Üstün olan, insanlık düzeyinin üstüne çıkan (Tanrı). Deneyimine tümüyle
ulaşamayacağımız şey. Gerçekliği aşan, doğa üstü.
B
Beğeni : Güvenilir, ince ayrımlara varan bir duyguya dayanan estetik yargılama ve değerlendirme gücü; güzeli
çirkinden ayırma yetisi.
Betimleme (tasvir) : Somut gerçekliği içinde bir nesnenin, kendine özgü belirtilerini elden geldiğince tam ve açık
seçik bir biçimde gözönüne serme.
Bilgi : Düşünen, algılayan bir bilinç ile düşünülen, algılanan bir şey arasındaki ilgi. Bilme edimi sonunda ulaşılan
şey.
Bilgi kuramı : Bilginin ne olduğunu, kaynağı ve değerini konu alan felsefe dalı.
Bilinemezcilik : Gerçek ve mutlak varlığın, kendinde nesnelerin (Tanrı gibi) bilinemeyeceği kanı ve öğretisi.
(Agnostisizm)
Bilme : Bir şeyin ne olduğunun bilincine varma.
Bireycilik : Bütüne, genele değil de, bireye üstünlük tanıyan görüş.
C-Ç
Çelişme : İki kavramın ya da yargının birbirini dışta bırakması. Birbirine ters olma, birbirini tutmama.
Çokçuluk : Gerçekliğin açıklanmasında birden çok ilkenin temelde bulunduğunu kabul eden öğreti.
Çözümleme : Bileşik olanı ayırarak çözmek. Bir bütünü parçalara ayırmak.
D
Değer : Kişinin, isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey. İnsanların ihtiyaç ve
istemeleri farklı olduğundan sayısız değer türleri vardır.
Determinizm : Evrende bütün olup bitenlerin nedensellik bağlantısı içinde belirlendiğini öne süren görüş. Ahlak
alanında, ahlak olaylarının özgür olarak değil, belli etkenlere göre oluştuğunu ileri süren anlayış.
Diyalektik : Bir kavramdan öteki kavrama çelişmeleri ortadan kaldırarak ilerleme yolu. Düşünce ortadan
kaldırılarak ilerleme yolu. Düşüncenin ve varlığın çelişmelerle değişip ilerleyerek gelişmesi ve yeni gerçeklerin
ortaya çıkması. Hegel'e göre düşüncenin tez - antitez - sentez aşamalarından geçerek gelişmesi.
Dogma (inak) : Doğruluğu sınanmadan benimsenen ve bir öğretinin ya da ideolojinin temeli yapılan sav.
Dogmatizm : İnsan zihninin varlık hakkında doğru ve kesin bilgi edinebileceğini öne süren felsefe anlayışı.
Doğrulama : Bir varsayım ya da önermenin doğruluğunu denetlemek için, deney ve mantıksal kanıtlama yoluyla
yapılan işlemlerin tümü.
Doğrulanabilirlik ilkesi : Önermelerin bilimsel anlam taşıyıp taşımadığını belirlemeye yarayan bir ilke. Buna
göre bilimsel anlamı olan önerme, olgusal yoldan nasıl doğrulanabileceğini bildiğimiz önermedir.
Doğrulanabilirlik : Bilimde önermelerin olgularla doğrulanabilme niteliği.
E
Etik (Ahlak Felsefesi) : İnsan eylem ve davranışlarını, ahlaki olanın özünü araştıran felsefe dalı.
Eudaimonia : Yaşamanın anlamını mutlulukta bulan farklı öğretilere verilen ortak ad.
Eylem : İnsanın yaptığı istençli hareket. İnsanın bir dış nedenle değil de, doğrudan doğruya kendisinin
gerçekleştirdiği davranışları.
F
Fatalizm : Her şeyin alın yazısına göre önceden belirlenmiş olduğuna, insanın bu önceden belirlenmiş olan alın
yazısını değiştiremeyeceğine inanan dünya görüşü.
G
Gerçek : Bilinçten bağımsız olarak var olan. Düşünülen, tasarımlanan şeylere karşıt olarak var olan.
Göreli : Bir başka şeye bağlı olan; ancak belli koşullar içinde geçerli olan.
H
Hedonizm (Hazcılık) : Yaşamın anlamını hazda gören anlayış. Ahlaki eylemin amacını hazda bulan ahlak
öğretisi.
İ
İdea : Platon'a göre algılarla kavradığımız nesnelerin orijinal formları, örnekleri.
İdealizm : Var olan her şeyi düşünceye bağlayan, düşünce dışında nesnel bir gerçekliğin var olduğunu kabul
etmeyen felsefe öğretisi.
İkicilik (dualizm) : Birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız, birbirine geri götürülemeyen, birbirinin yanında ya da
karşısında bulunan iki ilkenin varlığını kabul eden görüş.
İrade : İstenilmiş olanı gerçekleştirmeye karar verme ve yerine getirme gücü. Ahlaki eylem için karar verme
yetisi.
K
Kaos : Evrenin, düzene girmeden önceki karışık durumu.
Kategori : Kant'da deneyden önce gelen, zihinde bulunan on iki yargı formu.
Kosmos : Düzenli ve uyumlu bir yapı oluşturan bütün; evren.
Kuram : Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar bütünü.
M
Materyalizm : Evrendeki tek cevherin madde olduğunu ve bütün varlıkların maddeden türediğini öne süren
görüş.
Mimemis : Taklit; benzetme, örnek alınan şeyi yeniden yapma. Kimi düşünürler sanatı, nesnelerin bir taklidi
(mimemis), bir benzetmesi olarak görürler.
Moralite (ahlaklılık) : Bir insanın iyi ve kötü açısından davranış biçimleri ve ahlaki düşünüşü. Ahlaki kurallar ile
uyum içinde olma.
Mutluluk ahlakı : Eylemlerin amacının, insanın mutluluğu (eudaimonia) olduğunu öne süren ahlak öğretisi.
O
Ontoloji : Varlığı bütünüyle inceleyen felsefe dalı; varlıkbilim.
Ö
Ödev ahlakı : Kant'ı ahlak görüşü. Ahlaki eylemde bulunmayı ahlak yasasına uyma olarak kabul eden öğreti.
Öncesizlik-sonrasızlık : Başı ve sonu olmayan süreklilik. Zamandan bağımsız olma. Ezeliyet-ebediyet.
Önsezi : Temellendirilemeyen duygu. Bilinmeyenin, gelecekle ilgili olanın önceden duyulması, doğru gibi
sayılması.
Özdeş : Bir ve aynı olan, bir ve aynı anlama gelen. Örneğin Panteizmde Tanrı ile Doğa özdeştir.
P
Paradoks : Kökleşmiş kanılara aykırı olarak ileri sürülen düşünce.
Pragmatizm : Hakikatı ve gerçekliği yalnızca eylemlerin sonuçları ve baarıları ile değerlendiren felsefe öğretisi.
R
Rasyonalizm : Hakikatın ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarımlarda bulan öğretilerin
genel adı. Akılcılık, usçuluk.
Realizm (gerçekçilik) : Bilinçten bağımsız bir gerçekliğin var olduğunu kabul eden öğreti.
S
Sanat felsefesi : Sanatın, sanat yaratmalarının ve sanat beğenilerinin özü ve anlamını konu olarak alan felsefe
dalı.
Sentez (bireşim) : Çeşitli ögeleri bir araya getirme, bir bütün içinde birleştirme. Bu birleşmenin sonucu. Karşıtı
çözümleme'dir.
Sezgicilik : Sezgiyi felsefi bilginin temeli olarak gören öğreti.
Söylence (efsane) : Tanrılar, kahramanlar, önceki çağların olayları üzerine anlatılanlar, masallar, öyküler.
Süreç : Belli bir düzen içinde yinelenen, ilerleyen, gelişen olay ya da eylemler dizisi. Belli bir sonuca ulaşan
düşünce akışı.
T
Tasavvuf : İnsanın duygu ve sezgi yoluyla Tanrı'ya erişmesini ve onunla bütünleşmesini mümkün gören öğreti.
Tekçilik (monizm) : Gerçekliğin temeli olarak yalnızca tek bir ilkeyi kabul eden öğreti.
Temellendirme : İleri sürülen bir iddia için temel, dayanak, gerekçe verme.
Toplum felsefesi : Toplumun ve sosyal olayların özü ve anlamı üzerinde felsefe araştırmaları. Toplumun özü ve
nasıl olması gerektiği üzerindeki felsefe öğretileri.
Töz (cevher) : Değişen durumlara karşı kalıcı olan; kendi kendisiyle, kendi kendisinde var olan. Var oluşu için
başka bir şeye ihtiyacı olmayan.
U
Uyum (armoni) : Çokluğun ve karşıtlığın düzenli bir birlik oluşturması. Uyum, sanat felsefesinin de temel bir
kavramıdır.
Uzay : Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk; bütün var olanları içinde bulunduran şey.
V
Varsayım : İrdelenmeksizin doğru sayılan ilke, önerme ya da ön dayanak.
Y
Yanlışlanabilirlik : Bilimde, önermelerin yanlışlanabilme niteliği, Popper'in bilimle sözde - bilimi ayırmada
kullanılmasını önerdiği ölçüt.
Download