TARİH: 17/01/2014

advertisement
İL
: ANKARA
vurgusunun toplumsal açıdan çok önemli olduğunu
göz ardı etmemeliyiz.
TARİH: 17/01/2014
Muhterem Mü’minler
‘La ilahe İllallah’ kelimesini kalbi ile tasdik
edip diliyle söyleyerek Müslüman olan bir kişi, hakiki
sahibini bulmuş demektir. Allah’ın dışındakileri, kalp,
zihin ve düşünce dünyasından uzaklaştırmış demektir.
Bu bilince eren mü’minin gönül dünyası, şairin
dilinden şöyle dile gelir:
TEVHİD BİLİNCİ
“Ey insanlar! ‘Lâ ilâhe illallah’ deyin,
kurtuluşa erin.”i diyordu Allah Resulü.
Hz. Adem’den, Peygamber Efendimize
gelinceye kadar tüm elçilerin ortak çağrısı olan tevhid
acaba ne anlama geliyordu?
Şüphesiz tevhid Yüce Allah’ın uluhiyetini
tanımak, birliğini tasdik etmek, ona hiçbir şeyi eş
koşmamak ve ortak kabul etmemektir.
Aslında ilk Müslümanlara baktığımız zaman
bu mesajı çok iyi anlayıp hayata geçirdiklerini
görüyoruz. O kutlu insanlar bu mübarek kelimenin
hem dünyalarını hem de ahiretlerini kurtaracağını çok
iyi biliyorlardı.
Değerli Mü’minler!
Köle olan Bilal-i Habeşi tevhid için canını
rahatlıkla feda etmeyi göze alırken, Mekke’yi
yönetecek zekâya sahip olan Ebu Cehiller, Ebu
Lehebler tevhidi reddediyorlardı. Çünkü kalbe tevhid
bilincinin yerleşmesi, ondan başka her şeyin
temizlenmesiyle mümkün olabilirdi. Şüphesiz mümin,
bâtılı ne kadar güçlü reddederse, Hakk’ın varlığına
olan imanını o kadar kuvvetlendirebilirdi.
Müslüman, ilahi birliği kendi ruhunda
yaşamaya başladığı sürece tevhidin gereklerini de
yerine getiriyor demektir. Tevhidin özümsenmesi,
sosyal alanda da bir birlik ve beraberlik çabasını
sürekli gerekli kılar. Tevhidin bütünleştirici ve
birleştirici özelliğinin sadece ‘lâ ilâhe illallah’
kelimesini söylemekle sınırlı kalmadığını ve bunun
sosyal hayata da yansıması gerektiğini unutmamalıyız.
İslam dininin birlik ve beraberlik üzerindeki
Alan sensin, veren sensin, kılan sen
Ne verdinse odur dahi nemiz var
Hakikat üzre anlayıp bilen sen
Ne verdinse odur dahi nemiz var ”
Bu şuura ulaşan mümin, artık yaptığı
ibadetlerde Allah rızasından başka bir şey gözetmez,
ibadetlerine riya katmaz. Çünkü yapılan ibadetlerde
Allah’tan gayrısını gözetme ve riya gibi kötü hasletler
için şirk kelimesi kullanılmıştır.
Değerli Mü’minler!
Hz. Lokman’ın lisanında tevhidin zıddı olan
şirk büyük bir zulüm olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle
yer almaktadır: “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma.
Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir
zulümdür”ii.
Muhterem Kardeşlerim!
Tevhid bilinci bizi, tek olan Yüce Allah’ın
yarattığı bu evreni ve bütün mahlûkatı, yaratandan
ötürü sevmeye götürür. Yaratıcı kudret karşısında
hepimiz kul olduğumuzu anlar ve haddimizi biliriz.
Hutbemi, başta okuduğum ayetin meali ile
bitiriyorum. “Sizin ilahınız bir tek ilâhtır. O’ndan
başka ilâh yoktur. O Rahman’dır Rahim’dir.”iii
Müjdeler olsun tevhid şuuruna erenlere!..
Hazırlayan: Mustafa TEKİN
Ankara İl Müftü Yardımcısı
Redaksiyon: İl İrşat Kurulu
1.
2.
3.
Sünen-i Darekutnî, No:2976
Lokman, 31/13
Bakara, 2/163
Download