gazi üniversitesi eğitim bilimleri enstitüsü uygulamalı sanatlar eğitimi

advertisement
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ
GRAFİK EĞİTİMİ BİLİM DALI
REKLAMLARDA YARATICI SÜRECİN GRAFİK TASARIM
EĞİTİMİNDEKİ ÖNEMİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Gözde ÖZALTUN
Ankara
Nisan, 2011
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
UYGULAMALI SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ
GRAFİK EĞİTİMİ BİLİM DALI
REKLAMLARDA YARATICI SÜRECİN GRAFİK TASARIM
EĞİTİMİNDEKİ ÖNEMİ
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Gözde ÖZALTUN
Danışman : Doç. Birsen ÇEKEN
Ankara
Nisan, 2011
JÜRİ ONAY SAYFASI
Gözde ÖZALTUN’un “REKLAMLARDA YARATICI SÜRECİN GRAFİK
TASARIM EĞİTİMİNDEKİ ÖNEMİ” başlıklı tezi 08.06.2011 tarihinde, jürimiz
tarafından Grafik Eğitimi Ana Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul
edilmiştir.
Jüri Üyelerinin Adı Soyadı
İmza
Üye (Tez Danışmanı): Doç. Birsen ÇEKEN
.........................................
Üye: Yrd. Doç. Dr. Mustafa KINIK
.........................................
Üye: Yrd. Doç. Dr. Gültekin AKENGİN
.........................................
i
ÖNSÖZ
Grafik tasarım eğitimi alan öğrencilerin bir reklamın oluşum sürecinde
uygulanması gereken yaratıcı sürece ve temel yaratıcı stratejilere dikkati çekerek
yapılacak olan reklam çalışmalarının hem eğitsel hem de yaratıcı fikrin kurgulanması
açısından niteliğini arttırmak amacı ile yapılan bir araştırmadır. Alanında uzman
kişilerin görüşleri ışığında düzenlenen reklamlarda yaratıcı süreç uygulaması
çözümleme formu ile reklamlar değerlendirilerek, reklamlarda yaratıcı sürecin önemi
ortaya konmuştur.
Araştırmanın giriş bölümünde; problem, araştırmanın amacı, alt amaçlar, önemi,
varsayımlar, sınırlılıklar ve tanımlara yer verilmiştir. Araştırmanın ikinci bölümünde;
ilgili araştırmalara, üçüncü bölümünde; reklam, reklamlarda Strateji Geliştirme,
yaratıcılık, yaratıcı reklamlarda metin ve görsel kullanımı, reklamlarda yaratıcı süreç ve
grafik tasarım eğitiminde yaratıcı süreç yazılı kaynaklara dayalı yerli ve yabancı
literatür
taraması
yapılarak
açıklanmaya
çalışılmıştır.
Araştırmanın
dördüncü
bölümünde; araştırmanın modeli, verilerin toplanması ve analizi gibi araştırmanın
yöntemine yönelik bilgilere yer verilmiştir. Araştırmanın beşinci bölümünde elde edilen
veriler doğrultusunda bulgular ve yorumlar yapılmış, araştırmanın altıncı bölümünde
sonuç
ve
öneriler
açıklanmıştır.
Araştırmanın
ekler
kısmında
ise
reklam
çözümlemesinde kullanılan formun örneği yer almaktadır.
Araştırma süresi boyunca bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan, her an beni
destekleyen değerli yönlendirmeleri ile araştırmama yön veren danışman hocam Sayın
Doç. Birsen ÇEKEN’e, yardımlarını benden hiç esirgemeyen hocam Sayın Yrd. Doç.
Dr. T. Dilem ALPASLAN’a ve Sayın Çağrı GÜMÜŞ’e teşekkür ederim.
ii
ÖZET
REKLAMLARDA YARATICI SÜRECİN GRAFİK TASARIM
EĞİTİMİNDEKİ ÖNEMİ
ÖZALTUN, Gözde
Yüksek Lisans, Grafik Eğitimi Anabilim Dalı
Tez Danışmanı: Doç. Birsen ÇEKEN
Nisan-2011, 235 sayfa
Bu araştırmanın temel amacı; grafik tasarım eğitimi alan öğrencileri bir reklamın
oluşum sürecinde uygulanması gereken yaratıcı sürece ve temel yaratıcı stratejilere
dikkati çekerek yapılacak olan reklam çalışmalarının hem eğitsel hem de yaratıcı fikri
açısından niteliğini arttırmaktır. Öğrencilerin tasarımı sadece bir beğeni olarak
görmelerinden öte uygulanması gereken yaratıcı sürecin önemini ortaya konmuştur.
Araştırmada tarama modeli kapsamında literatürden ve alan uzmanları ile
yapılan
görüşmelerden
yararlanılmıştır.
Araştırmanın
bulgular
bölümünde
reklamverenin amacına yönelik bilinçli bir şekilde hazırlanmış ve iş başarısına katkı
sağlayan, doğru yaratıcı stratejilerle kurgulanmış reklamlardan 2005-2009 yılları
arasında Kırmızı Reklam Ödüllerinde ödül almaya hak kazanmış 15 adet basılı reklam
çözümlemesi yer almaktadır. Bu bağlamda, amacına ulaşmış reklamlar ele alınarak
doğru tekniklerle uygulanmış yaratıcı sürecin mantığının ve işleyiş şeklinin öğrenciler
tarafından kavranması sağlanmıştır.
Alanda uzman kişilerin görüşleri alınarak hazırlanan reklam çözümleme formu
yolu ile değerlendirilen reklamların sonucunda; grafik tasarım eğitimi alan öğrencinin
doğru ve etkili reklam çalışmaları yapabilmesi için tasarım yetisinin yanı sıra yaratıcılık
vasfına ve reklam stratejileri doğrultusunda fikir yaratma yeteneğine sahip olması
gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle öğrencinin eğitimi boyunca yaratıcı süreç ile ilgili
tüm aşamaları özümsemesi gerekmekte; analiz edebilme gücünü geliştirmeli ve farklı
bakış açıları kazanmalıdır. Bu bağlamda grafik tasarım eğitimi içerisinde reklamlarda
kullanılan yaratıcı sürecin önemi ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler: Reklam, Strateji, Yaratıcı Süreç, Yaratıcı Fikir, Grafik
Tasarım Eğitimi.
iii
ABSTRACT
THE IMPORTANCE OF THE CREATIVE PROCESS IN ADVERTISEMENTS IN
THE GRAPHIC DESIGN EDUCATION
ÖZALTUN, Gözde
M.A., Department of Graphic Design Education
Thesis Advisor: Assoc. Prof. Birsen ÇEKEN
April-2011, 235 pages
The fundamental aim of this study is to increase the quality of the advertising
studies both in educational and in creative aspects by attracting the attention of the
students of graphic design education to the creative process and fundamental creative
strategies to be applied during the formation process of an advertisement. The
importance of the creative process is put forward in this study – a design process which
should be taken into account rather than being simply a fancy area for the students.
While the survey was conducted, the literature and interviews with the experts in
the field were benefitted through the screening model. In the findings part of the study,
there are 15 published advertisement analyses which were awarded in the Red
Advertisement Awards from 2005 to 2009 among the advertisements which were
prepared according to the aim of the advertiser and which contributed to the success of
the business, which were fictionalized with the right creative strategies. In this respect,
by dealing with the advertisements which attained their aims, the students were led to
understand the logic and functioning of the creative process which was applied with the
right techniques.
As a result of an evaluation on advertisements through an advertisement analysis
form prepared by taking the opinions of the experts in the field, it is observed that in
order for the students of graphic design education to do the right and effective
advertising studies, they require a designing ability and creativity as well as the ability
to create ideas in line with the advertising strategies. Therefore, during their education
life, the students are also required to internalize all the steps related to the creative
process, improve their analyzing abilities and acquire new perspectives. In this respect,
the importance of the creative process which is used in the advertisements during the
graphic design education was put forward.
Key words: Advertisement, Strategy, Creative Process, Creative Idea, Graphic
Design Education.
iv
İÇİNDEKİLER
Sayfa
JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ….…………………………………………..... i
ÖNSÖZ ….……………………………………………....................................................ii
ÖZET ….……………………………………………......................................................iii
ABSTRACT ….……………………………………………..........................................iv
TABLOLAR LİSTESİ ….……………………………………………...........................ix
ŞEKİLLER LİSTESİ ….……………………………………………...............................x
RESİMLER LİSTESİ….……………………………………………..............................xi
ÇÖZÜMLEMESİ YAPILAN YARATICI REKLAMLAR LİSTESİ .....….………… xii
1. GİRİŞ
1.1. Problem ….……………………………………................................................. 1
1.2. Amaç ….……………………………………………........................................ 4
1.3. Önem ….………………………………………................................................ 4
1.4. Varsayım ….…………………………………………...................................... 6
1.5. Sınırlılıklar ….……………………………………………............................... 6
1.6. Tanımlar ….……………………………………………................................... 6
2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ….……………………................................................. 8
3. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ….…………………................................................... 11
3.1. Reklam ….………………….............................................................................. 11
3.1.1. Reklamın Tanımı ….………………….................................................... 12
3.1.2. Reklamın Özellikleri ….……………...…................................................ 15
3.1.3. Reklamın Dünyada ve Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi ….…………...... 17
3.1.3.1. Reklamın Dünyadaki Tarihsel Gelişimi ….…………...……...... 17
3.1.3.2. Reklamın Türkiye’deki Tarihsel Gelişimi ….………….............. 21
3.1.4. Reklamın Amaçları ….………………………………………………..... 25
3.1.4.1. Reklamın Ekonomik Amaçları ….………………………..…..... 25
3.1.4.2. Reklamın Psikolojik Amaçları ….…………..…………………. 25
3.1.4.3. Reklamın Satış Amacı ….……………...……………………..... 26
3.1.4.4. Reklamın İletişim Amacı ….……………...…………………..... 27
3.1.4.5. Reklamın Özel Amaçları ….……………………...…………..... 28
3.1.5. Reklamın Fonksiyonları ….…………………………………….……..... 29
3.1.5.1.Ekonomik Fonksiyonu ….………………………...…………..... 29
v
3.1.5.2.Bilgilendirme Fonksiyonu ….…………………..……………..... 29
3.1.5.3.İkna Etme Fonksiyonu ….……………………………………..... 30
3.1.5.4.Hatırlatma Fonksiyonu ….……………………………...……..... 30
3.1.5.5.Değer Katma Fonksiyonu ….……………………………...…..... 30
3.1.5.6.Örgütün Diğer Amaçlarına Yardımcı Olma Fonksiyonu ……..... 30
3.1.6. Reklamın Sınıflandırılması ….…………………………………............. 31
3.1.6.1. Reklamın Reklam Yapanlara Göre Sınıflandırılması ….……..... 31
3.1.6.2. Reklamın Hedef Pazara Göre Sınıflandırılması ….……............ 32
3.1.6.3. Reklamın Amaç Açısından Sınıflandırılması ….……................ 32
3.1.6.4. Reklamın Taşıdığı Mesaja Göre Sınıflandırılması ….……........ 33
3.1.6.5. Reklamın Kullandığı Mesajın Dayanağı Yönünden
Sınıflandırılması ….…………………………………………...................34
3.1.6.6. Reklamın Ödeme Açısından Sınıflandırılması ….……............... 35
3.1.6.7. Reklamın Zaman Kriterine Göre Sınıflandırılması ….……........ 35
3.1.6.8. Reklamın Coğrafi Kriterine Göre Sınıflandırılması ….……....... 36
3.1.7. Reklam Ortamları ….…………………………………………….…..... 36
3.1.7.1. Basılı Reklam Ortamları ….……………………………...…..... 36
3.1.7.2. Yayın Yapan Reklam Ortamları ……………………………..... 41
3.1.7.3. Diğer Reklam Ortamları ….………………………………........ 43
3.2. Reklamlarda Strateji Geliştirme ….………………………………………....... 49
3.2.1. Durum Analizi ….…………………………………………………....... 49
3.2.2. Amaç ….……………………………………………………………...... 55
3.2.3. Arka Plan Araştırması ….………………………………………...…..... 57
3.2.4. Problem Tanımlama …………………………………………..……..... 60
3.2.5. Hedef Kitle ve Özellikleri ….…………………………………….…..... 63
3.2.5.1 Demografik Özellikler ….………………………………...…..... 63
3.2.5.2. Psikolojik Özellikler ….……………………………………...... 65
3.2.5.3. Sosyo-Kültürel Özellikler ……………………………..……..... 69
3.3. Yaratıcılık ….…………………………………………………………...…..... 72
3.3.1. Yaratıcılığın Tanımı ….…………………………………………..…..... 72
3.3.2. Yaratma Süreci ….…………………………………………………...... 74
3.3.3. Yaratıcı Düşünme …………………………………………......……..... 78
3.3.4. Yaratıcı Düşünme Biçimleri …………………………………..……..... 80
3.3.5. Yaratıcı Kişi ….…………………………………………………..…..... 84
vi
3.3.6. Yarartıcı Süreç ….…………………………………………...…...…..... 92
3.4. Yaratıcı Reklamlarda Metin ve Görsel Kullanımı ……………………….…… 93
3.4.1. Basılı Reklam Tasarımında Metin Kullanımı ……………………….… 93
3.4.2. Basılı Reklam Tasarımında Görsel Bütünlüğün Sağlanması …….…… 100
3.5. Reklamlarda Yaratıcı Süreç …………………………………………...…… 112
3.5.1. Yaratıcı Strateji Yaklaşımı …………………………………….……… 112
3.5.1.1. Yaklaşımın Tanımı ……………………………………....…… 112
3.5.1.2. Yaratıcı Strateji …………………………………………..…… 113
3.5.2. Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımları …………………………….…… 117
3.5.2.1. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı ………………………………… 117
3.5.2.1.1. Farklılık (Tek Olmak) …………………………...…… 120
3.5.2.1.2. Satış ……………………………………………...…… 121
3.5.2.1.3. Öneri (Vaad) …………………………………….…… 122
3.5.2.2. Marka İmajı (Kişilik) Yaklaşımı ………………………...…… 124
3.5.2.3. Konumlandırma ………………………………………….…… 127
3.5.2.3.1. Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı ……….…… 130
3.5.2.3.2. Fiyat ve Kalite Yaklaşımı ………………………...… 131
3.5.2.3.3. Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı …………….…… 132
3.5.2.3.4. Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı …………..…… 133
3.5.2.3.5. Ürün Sınıfı Yaklaşımı ………………………….…… 134
3.5.2.3.6. Kültürel Simgeler Yaklaşımı …………………..…… 134
3.5.2.3.7. Rakip Yaklaşımı ………………………………….… 135
3.6. Grafik Tasarım Eğitiminde Yaratıcı Süreç ………………………………..… 139
4. YÖNTEM ……………………………………………………………………..… 147
4.1. Araştırmanın Modeli ………………………………………………..……… 147
4.2. Evren ve Örneklem ……………………………………………………….… 147
4.3. Verilerin Toplanması …………………………………………………..…… 148
4.4. Verilerin Analizi ……………………………………………………………. 148
5. BULGULAR VE YORUM ………………………………………………...…… 149
5.1. Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar …………………………..…… 149
vii
6. SONUÇ VE ÖNERİLER ……………………………………………………...… 221
6.1. Sonuç …………………………………………………………………….… 221
6.2. Öneriler ………………………………………………………………..…… 224
KAYNAKÇA …………………………………………………………………..…… 227
EKLER ……………………………………………………………………………… 235
EK 1 ……………………………………………………………………………… 235
viii
TABLOLAR LİSTESİ
Tablo 1. FÜTZ Matrisi Stratejileri ……………………………...……………………. 54
Tablo 2. Wallas, Rossman, Osborn, İsaken ve Treffinger’ın Yaratıcı Süreç Evreleri ...77
Tablo 3. Yaratıcı Stratejilerin Kulanım Alanları ve Özellikleri ……………………. 116
Tablo 4. Temel Yaratıcı Stratejilerin Çözümlenen Reklamlardaki Dağılımı ………. 220
ix
ŞEKİLLER LİSTESİ
Şekil 1. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi ……………………………………………. 67
Şekil 2. Yaratıcı Düşünme Pramiti …………………………………………………… 79
Şekil 3. Analitik Yöntemde Ayrıştırma ve Çözümleme …………………...…………. 81
Şekil 4. Soru Sorma Yöntemi …………………………………………………...……. 84
Şekil 5. Serifli ve Serifsiz Harflerin Zemin Üzerindeki Görünüşü ……………..…. 107
Şekil 6. Fontların Et Kalınlıkları ………………………………………………..…..107
x
RESİMLER LİSTESİ
Resim 1. Radyo Spor 107.2 ……………………………………………………….... 120
Resim 2. UPS Kargo …………………………………………………………..…..... 121
Resim 3. Visa Gold Kart ………………………………………………………........ 123
Resim 4. Nike ………………………………………………………………………..126
Resim 5. Arçelik Buzdolabı ……………………………………………….……… 130
Resim 6. Mercedes-Benz ………………………………………………………….... 131
Resim 7. Range Rover …………………………………………………………….... 132
Resim 8. Olay Total Effects ………………………………………………………… 133
Resim 9. Olympus …………………………………………………………….…….. 134
Resim 10. HSBC ………………………………………………………………..……135
Resim 11. Puma ………………………………………………………………....….. 136
xi
ÇÖZÜMLEMESİ YAPILAN YARATICI REKLAMLAR LİSTESİ
Reklam No 1: Hansaplast – Su Geçirmez Şeffaf Yara Bandı …………………...…. 150
Reklam No 2: BMW-M3 ……………………………………………………..……. 154
Reklam No 3: Arçelik – No-Frost Buzdolabı ………………………………………. 158
Reklam No 4: Lassa Lastikleri …………………………………………………..…. 163
Reklam No 5: Volkswagen - Eos ………………………………………………..…. 167
Reklam No 6: Arçelik – Bulaşık Makinesi …………………………………………. 172
Reklam No 7: HSBC - Advantage Rouge Kart ………………………………….…. 177
Reklam No 8: NTV SPOR Kanalı …………………………………………………. 181
Reklam No 9: Braun – Küçük Ev Aleti ……………………………………………. 186
Reklam No 10: Henkel – Bref Duo Aktiv …………………………………………. 191
Reklam No 11: Borusan Otomotiv-BMW X6 …………………………………...…. 196
Reklam No 12: Türkiye İş Bankası ……………………………………………...…. 201
Reklam No 13: Dank İkinci El Mobilya Mağazası ………………………………. 206
Reklam No 14: Türkiye İş Bankası – Maximiles ………………………………..…. 210
Reklam No 15: Anadolu Sigorta – Kobi Sigortası …………………………………. 215
xii
1. Giriş
Bu bölümde problem durumu, problem cümlesi, araştırmanın amacı, önemi,
sayıltılar, kapsam ve sınırlılıkları yer almaktadır.
1.1. Problem
Bir iletişim süreci olarak değerlendirilen reklam, ilk aşamada mal, hizmet, firma
ya da belirli bir marka ile ilgili bilgileri hedef kitlelere aktararak onlarda yeni ve
istenilen bir tutum oluşturmayı, olumlu tutumları varsa güçlendirmeyi, olumsuz
tutumları ise değiştirmeyi amaçlar. Bu bağlamda ürün, hizmet veya firmaya yönelik
hedef kitle üzerinde olumlu bir imaj yaratmak ve hedef kitlede ürüne karşı bir istek
yaratıp satın almaya ikna etmeyi amaçlayan reklam;
“Tüketicileri bir ürün, marka ya da hizmetin varlığı konusunda uyarmak ve ürüne,
markaya, hizmet ya da kuruluşa yönelik eğilim yaratmak amacı ile
göze veya kulağa hitap
eden mesajların hazırlanması, bu mesajların yayılması” olarak tanımlanabilir. (Kocabaş ve
Elden, 2002: 15).
Yukarıdaki tanımdan da anlaşıldığı gibi reklam, tüketicinin satın almada kararını
etkileyen bir etkendir. Küreselleşme ile tüketim toplumunun etkileri popüler kültür ve
somut olarak zamanla farkları azalmış ürün yapıları tüketicilerin satın alma tercihlerinde
de değişime neden olmuştur. Bu benzeşmiş ürün ya da hizmet yapıları ve değişen
tüketici tercihleri reklamların üzerinde de etkisini göstermiştir. Artık reklamlarda ne
söylediğinden çok “nasıl söylendiği” önem kazanmıştır. Bunun için de reklamın kime
hitap edeceği ve iletmek istenen mesajların nasıl aktarılacağını hatırlatan benzeşmiş
ürün ya da hizmetlerin arasından ayrılmasını sağlayacak reklam uygulamasından önce
ciddi bir ön araştırmaya gereksinim duyulmaktadır. Bu da ancak reklamlarda yaratıcı
stratejilerin ve aşamalarının uygulanması ile mümkün olmaktadır.
1
Yaratıcılık bir şeyi yoktan var etmek değildir. Zihinde var olan iki ya da daha
fazla kavramı yeni kombinasyonlar şeklinde bir araya getirme kabiliyeti olarak
tanımlanabilir. Bu bağlamda bulmak, keşfetmek ya da daha geniş anlamı ile yaratmak
öncelikle uygun yere veya bu yere giden doğru yolu bulmaya dayanır (Hürel, 2008:8).
Reklamlarda yaratıcı süreç aşamasında ise ilk olarak yapılması gereken şey; ham
bilgilerin toplanmasıdır. Bu bilgiler hem problem ile ilgili hem de sürekli
zenginleştirilmiş genel bilgi deposundan gelen bilgilerdir. Bu bilgiler bir araya
getirildikten sonra ikinci olarak bu bilgiler ışığında zihinde bir çalışma yapılmalıdır.
Sonrasında da kuluçka aşaması ortaya çıkar. Burada bazı bilgiler sentezlenmek üzere
zihinde bırakılır. Ardından fikir fiilen ortaya çıkar. Son aşamada ise doğan fikir
uygulamada kullanılmak üzere geliştirilir ve şekillendirilir. Bu doğrultuda oluşturulacak
yaratıcı strateji tasarımcıya, reklamın kime hitap edeceğini ortaya çıkartır.
Reklam etkisinin ortaya çıkmasında yaratıcı strateji yaşamsal bir role sahiptir.
Markaya yönelik değer önerisinin ve kimliğe bağlı marka konumlandırmanın reklam
fikrine dönüştürülmesi ve yapım uygulamaları ile hedef kitleye sunulacak hale
getirilmesi, yaratıcılıkla biçimlendirilmektedir. Bu anlamda reklamın iletişim etkisinin
gerçekleşmesi ve tüketicilerle çarpıcı ve doğru izlenim oluşturulmasında yaratıcı
uygulamalar bir rol oynamaktadır. “Reklamcılıkta hedef kitlenin dikkatini belirli bir
yönde reklama ve dolayısıyla ürüne çekebilmek ve hedef kitleyi belirli ve istenen bir
davranışa doğru yönlendirebilmek her zaman için kolay gerçekleşebilecek bir durum
değildir. Tüketicinin istek ve ihtiyaçlarına seslenecek ve onu harekete geçirecek bir
reklam içeriği oluşturabilmek yaratıcı çalışmaların yapılmasını gerekli kılmaktadır”
(Elden, 2003:42).
Burada bir tasarımcı açısından esas olan nokta, tasarımcının hoşuna giden, onu
motive
eden
ve
kendisinin
anlayabileceği
mesajlar
hedef
kitle
tarafından
algılanmayabilir. Tüketici grubu tarafından oldukça dikkat çeken, dilden dile dolaşan
ama farklılığı ile markanın önüne geçmiş reklamlar da ortaya çıkabilir. Bunun gibi
durumlarda o reklam amacına hizmet edemez hale gelmekte ve başarısız sayılmaktadır.
İletişimin özü ve başarısı iletmek değil, iletebilmiş olmaktır. İyi bir reklam da hedef
2
kitleyi
tanımaktan,
onların
hissettiklerini
hissedebilmekten
ve
onlar
gibi
düşünebilmekten geçmektedir. Bir reklamda esas olan anlaşılmak kaydı ile yaratıcılıktır.
Eğer anlaşılmıyorsa o reklam yaratıcı değildir (Hürel, 2008: 9-11). En etkili iletişimi
sağlayabilmek için de analizlerin doğru bir şekilde yapılması ve stratejilerin ona göre
uygulanması gerekmektedir.
Bir reklam kampanyası hazırlayan yaratıcı grubun, yaratıcılık vasfına ve stratejik
düşünme yeteneğine sahip olmaları beklenmektedir. Günümüzün şartları, sürekli
değişen ve gelişen ortam göz önüne alındığında yaratıcı grubun söz konusu özelliklere
sahip olması bir gereklilik olarak ortaya çıkmaktadır. Buradan da anlaşıldığı gibi reklam
sektöründe çalışan bir tasarımcının sadece tasarım yetisine sahip olması yeterli değildir.
Bu bağlamda tasarım eğitimi alan öğrencilerin eğitim ve öğretim süresince stratejik
düşünmeyi öğrenmeli ve yaratıcı sürecin nasıl işlediğine dair bilgilendirilmesi
gerekmektedir.
Grafik tasarımcılar, tasarım yetisinin yanı sıra reklam sektöründe önemli bir yeri
olan yaratıcı süreci bilmeleri gerekmektedir. Bu sebeple sektörde çalışmak üzere
eğitilen öğrencilerin iletilere daha stratejik açıdan yaklaşması ve yaratıcı süreç ile ilgili
bilgilere hakim olması gerekmektedir.
Bu araştırmada, grafik tasarım eğitimi alan kişilere farklı bakış açıları
kazandırmak, tasarım aşamasında yaratıcı sürece dikkat çekmek ve tasarımı sadece bir
beğeni olarak düşünmeden yaratıcı süreç olarak görmeleri sağlanmaya çalışılmıştır.
Araştırmanın sonunda reklamlar yaratıcı süreç ve stratejik bir yaklaşım açısından
incelenerek izlenmesi gereken stratejik düzenle ilişkilendirilip bu aşamaların grafik
tasarım eğitimi açısından önemi ortaya konmuştur. Bu bağlamda reklamların
reklamlarda yaratıcı süreç açısından çözümlemesi yapıldığı için grafik tasarım
eğitimine yenilik getireceği düşünülmektedir.
Bu araştırmanın problem cümlesini; Reklamlarda Yaratıcı Sürecin Grafik
Tasarım Eğitimindeki Önemi oluşturmaktadır.
3
1.2. Amaç
2005 ve 2009 yıllarında Kırmızı Basında En İyiler Reklam Ödülleri’nde ödüle
layık görülen reklamların çözümlemesi yapılarak reklamlarda yaratıcı sürecin önemini
ortaya koymak amaçlanmıştır.
Bu amacı gerçekleştirmek üzere aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır:
1. Reklamda kullanılan yaratıcı fikir nasıl kurgulanmıştır?
2. Reklamda kullanılan temel yaratıcı strateji yaklaşımları nelerdir?
a. Reklamda Temel Satış Vaadi Yaklaşımı içerisinde farklılık yaklaşımı
kullanılmış mı?
b. Reklamda Temel Satış Vaadi Yaklaşımı içerisinde satış yaklaşımı
kullanılmış mı?
c. Reklamda Temel Satış Vaadi Yaklaşımı içerisinde öneri (vaad) verilmiş
mi?
d. Reklamda Marka İmajı Yaklaşımı kullanılmış mı?
e. Reklamda ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımı konumlandırılması
yapılmış mı?
f. Reklamda fiyat ve kalite yaklaşımı konumlandırılması yapılmış mı?
g. Reklamda kullanım ve uygulama yaklaşımı konumlandırılması yapılmış
mı?
h. Reklamda ürün ve kullanıcı ilişkisi yaklaşımı konumlandırılması
yapılmış mı?
i. Reklamda ürün sınıfı yaklaşımı konumlandırılması yapılmış mı?
j. Reklamda kültürel simgeler yaklaşımı konumlandırılması yapılmış mı?
k. Reklamda rakip yaklaşımı konumlandırılması yapılmış mı?
4
1.3. Önem
Reklam, geniş kitlelere ulaşma ve mesaj taşıma özelliğine sahiptir. Hizmete ya
da ürüne göre değişkenlik gösteren hedef kitlenin ihtiyaçları doğrultusunda reklam
planlaması yapılarak bu planlamalar doğrultusunda iletilmek istenen mesajın diğerlerine
göre farkındalık yaratmak adına yaratıcılığı esas olan bir yol izlenir.
Yaratıcılık sürecinde kesin kurallar olmamakla beraber yaratıcı tasarımcı bazı
evreleri değerlendirerek tasarım sürecini planlı ve yöntemsel bir şekilde çalıştırmalıdır.
Mesajın en doğru ve etkili bir şekilde iletilebilmesi için yaratıcılık sürecine dair teorik
bilgilerin eğitim ve öğretim sürecinde edinilmiş olması ve uygulama aşamasında bu
sürecin izlenmesi gerekmektedir. Grafik tasarımcı, söz konusu sürecin eğitimini alıp
reklam ile ilgili ön çalışmaların temellerini oturttuktan sonra zamanla farklı bakış açıları
yakalar ve çalışmaya yaratıcılığını da katarak başarılı reklamlar ortaya çıkartabilir. Tek
başına var olan tasarım yetisi reklamda hedeflenen amaca götürmesi ancak tesadüfi bir
şekilde gerçekleşebilir. Aksi halde günümüzde piyasada yapılan reklam çalışmaları bir
birinin tekrarını oluşturmaktadır. Bu da görüntü kirliliğine ve amacına hizmet etmeyen
gereksiz mesaj yoğunluğuna neden olmaktadır. Bunun için de tasarım eğitimi boyunca
öğrenci yaratıcı süreç ile ilgili tüm aşamaları öğrenip analiz edebilme yetisini
kuvvetlendirerek farklı bakış açısı kazandırılmalıdır.
Bu araştırmada da reklamların üzerinde yapılan çözümlemeler, yaratıcı süreç ile
ilişkilendirilerek yaratıcı sürecin grafik tasarım eğitimi açısından önemi ortaya
konularak; grafik tasarım öğrencilerinin reklamlara bakış açılarını geliştirmelerinde
katkı sağlayacaktır. Akademik ortamdaki derslerde yaratıcı sürecin üzerinde yeteri
kadar durulmadığı düşünülmektedir. Bu yüzden reklamlara stratejik açıdan bakılmasını
sağlamak amacı ile hazırlanan önemli bir kaynaktır.
5
1.4. Varsayımlar
Yapılan araştırma sonucunda ölçme aracıyla toplanan veriler gerçek durumu
yansıtılacağı düşünülmektedir.
1.5. Sınırlılıklar
Bu araştırma,
1. Kuramsal çerçeve için yapılan literatür taraması ile sınırlıdır.
2. Reklamlarda yaratıcı süreç açısından incelenecek 15 adet reklam çözümlemesi
ile sınırlıdır.
1.6. Tanımlar
İletişim: “Gönderici ve alıcı olarak adlandırılan iki insan ya da insan grubu /
kitlesi arasında gerçekleşen bir duygu, düşünce, davranış ve bilgi alışverişi” (Becer,
2006: 11).
Konsept: Reklam ya reklam kampanyasının dayandığı temel fikirdir. Ürün ya da
hizmetin tüketiciye sağlayacağı başlıca yararın kısa anlatımı (Gülsoy, 1999:100).
Kurgu: “Olgusal karşılığı olmamakla birlikte ussal bir durumun imgesel
tasarımı” (Sencer,1981).
6
Reklam: “Bir ürün ya da hizmetin basın ve yayın araçlarında para karşılığında
tanıtılarak kamuoyuna iletilmesine yönelik faaliyetlerin tümü” (Becer, 2006, 221).
Reklam Kampanyası: “Belirli bir süre yayınlamak üzere, aynı strateji
doğrultusunda hazırlanan ve aynı fikri paylaşan gerek içerik gerekçe şekil yönünden
birbiri ile bağlantılı bir dizi reklam” (Gülsoy, 1999:68).
Tasarım: “Basın reklamı, marka, poster, ambalaj, kitap kapağı, başlıklı kağıt,
kumaş deseni, sergi düzeni vb. çalışmaların renkleri, biçimlerinin düzenive boyutları ile
ilgili fikir veren ilk taslak” (Gülsoy, 1999: 141).
Yaratıcı Strateji: “Marka konumu, hedef kitle, iletişim amacı, reklamda yer
alacak ana fikir, reklam vaatleri, bu vaatleri destekleyecek noktalar ve reklamın tonuna
ilişkin bilgileri içeren plan. Kimi zaman reklam stratejisi anlamında da kullanılır”
(Gülsoy, 1999:123).
7
2. İlgili Araştırmalar
Bu çalışma, Reklamlarda Yaratıcı Sürecin Grafik Tasarım Eğitimindeki Önemini
almaktadır.
konu
Araştırmanın
kavramsal
çerçevesinde,
üniversitelerin
kütüphanelerinden yararlanılmış, tez konusu ile ilgili kitaplar, dergiler, makaleler
incelenmiş, internet ortamında kaynak taramaları yapılmıştır. Ayrıca, Yüksek Öğretim
Kurumu Tez ve Dökümasyon Merkezi’nde bulunan konu ile ilgili olan araştırmalar
incelenmiştir. Bu araştırmalar sonucunda, Reklamlarda Yaratıcı Sürecin Grafik Tasarım
Eğitimindeki Önemini ele alan çalışmaların sınırlı sayıda olduğu ve sanat eğitimi veren
bölümlerde ele alınmadığı görülmüştür.
ATCILAR, T. (2006); Bu çalışmanın temelde iki amacı vardır. Birinci amacı
dünya ekonomisinin belirleyicilerinden biri haline gelen reklam ve yaratıcılık
kavramlarını incelemek ve yaratıcı stratejinin en çok kullanılan bileşenlerinden biri olan
konumlandırma stratejisinin, yaratıcılıkta ne denli önemli bir faktör olduğunu
saptamaktır. İkinci amacı ise dünyanın en çok tanınan ve aynı zamanda en değerli
markası
olan
Coca-Cola’nın
konumlandırma
stratejilerini,
nasıl
uyguladığını
incelemektir. İnceleme global pazarda %94 gibi bir oranla neredeyse bütün dünyanın
tanıdığı ve pek çoğunun sempati beslediği bir marka olan Coca-Cola, konumlandırma
stratejisini en başarılı şekilde uygulamaya koyan firmalar arasında yerini aldığı ortaya
çıkmıştır.
GÜNEY, Z. (2006); Her teknolojik yenilik iletişim alanında yeni kavramları ve
yeni inceleme alanlarını doğurmaktadır. Günümüzde, kişisel bilgisayarların hayatımıza
girmesi, cep telefonlarının insanın bir parçasıymışçasına kullanılması, Internet’in sosyal
bir zorunluluk haline gelmesi etkileşim, etkileşimli iletişim teknolojileri, etkileşimli
reklam gibi kavramların araştırılması, tanımlamalarının yapılması ve bu kavramların
iletişim içerisindeki yerlerinin açıklanması zorunluluğunu beraberinde getirmektedir.
Henüz yeni bir kavram olması nedeniyle etkileşim üzerine yapılan çalışmalar
doğrultusunda elde edilen tutarlı ve net sonuçlar bulunmamaktadır. Akademisyenler ve
8
araştırmacılar kavram üzerinde kesin bir fikir birliğine varabilmiş değillerdir. Ancak
etkileşimin, kişilerarası iletişime yeni bir boyut getirdiği, televizyon, basın, radyo,
sinema gibi kitle iletişim araçlarının ise geleneksel olarak kabul edilmesine ve yeni
medya kavramının ortaya çıkmasına neden olduğu aşikardır.
Günümüz koşullarında etkileşimli reklam uygulamaları, teknolojinin özellikleri,
kullanıcının etkileşimi ve teknolojinin bu özellikleri algılayış şekillerine paralel bir
doğrultuda gelişmekte, yaygınlaşmaktadır. Çalışmamızda etkileşimli reklam kavramının
özellikleri aktarılırken geleneksel reklam uygulamalarından farkları ortaya konmuş ve
etkileşimli reklamların geri beslenmeyi destekleyici nitelikleri ve reklam mesajına
verilen tepkinin saniyeler içerisinde oluşmasını sağlamaları nedeniyle geleneksel
reklamdan hedefleme, takip ve kontrol yönüyle üstün özellikleri olduğu ortaya
çıkmıştır. Bu sonuçlar doğrultusunda etkileşimli reklamların tasarım aşamasında dikkat
edilmesi gereken unsurlar ve yaratıcılığa daha fazla imkan tanımaları nedeniyle
etkileşimli reklamın geleneksel reklam uygulamalarından özellikle tasarım aşamasında
farklılıklar gösterdiğini söylemek mümkündür. Bunlara ek olarak, etkileşimli reklam
planlama ve yaratım süreçlerinin geleneksel reklamdan tüketicinin rolünün artması
nedeniyle farklılaştığını belirtmek gerekmektedir. Ancak, kullanılan teknolojilerin yeni
olması nedeniyle etkileşimli reklamların günümüzde medya planlarında geleneksel
mecraları destekleyici nitelikte kullanıldığı ortaya çıkmaktadır.
KUTLU, Ö. (2006); Türk televizyon reklamlarına odaklanan bu çalısma ile
reklamda yaratıcı yapım uygulamalarını sınıflamaya yönelik yeni bir kodlama cetvelinin
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Geliştirilen bu çerçeve ile Türk reklamlarında kullanılan
yaratıcı yapım uygulamaları tercihlerini saptayarak, bunların reklamdaki mesaj
stratejileri ve ürün kategorilerine göre dağılımlarını ortaya koymak hedeflenmiştir.
Araştırmada Türkiye’deki ulusal kanallarda yayınlanan televizyon reklamları alınan 921
reklamlık örneklem özelinde, ürün kategorisi, mesaj stratejisi ve yaratıcı yapım
uygulamaları açısından içerik analizine tabi tutulmuştur.
9
Araştırma sonucunda Türk televizyon reklamlarının bilgi ve imaj ikiliği
bağlamında, imaja yönelen bir dönüşüm geçirmekte olduğu ve bu dönüşümün reklamda
yaratıcı yapım uygulamalarını etkilediği anlaşılmıştır.
DİKMEN, G. (2006); Bu çalışma, marka konumlandırma stratejilerinin tüketici
davranışları üzerindeki etkilerinin hızlı tüketim malları pazarında, ulusal ve özel marka
kapsamında incelenmesi amacıyla, kolayda mallar pazarını temsilen seçilen tuvalet
kağıdı ürün grubunda gerçekleştirilmiştir. Bu amaca ulaşmak için yapılan yerli ve
yabancı kaynak taramasından sonra, Migros, Tansas ve Gima marketlerinde tüketicilerle
anket çalışması gerçekleştirilmiş ve sonuçlar lojistik regresyon ve t-testi analizleri
uygulanarak değerlendirilmiştir. Araştırmada tüketicilerin satın alma kararında ulusal ve
özel marka tercihlerini etkileyen faktörleri ortaya koymak amacıyla, tüketici
davranışlarının sosyal, kültürel, demografik, psikolojik, davranışsal ve durumsal
faktörlerden, konumlandırma stratejilerinden ve satın alma risklerinden etkilendiğine
dayanan bir tanımlayıcı model geliştirilmiştir.
Yapılan istatistiksel analizler sonucunda, ulusal ve özel marka tercihi üzerinde
sırasıyla marka sadakati, tüketicinin markanın güvenilir olmasına verdiği önem,
tüketicinin tuvalet kağıdı satın alma sıklığı, tuvalet kağıdının deseni, tüketicinin 2’li ve
16’lı paket boyunu tercih etme sıklıkları etkili olmaktadır. Tüketicilerin tuvalet kağıdı
satın alırken en fazla önem verdikleri özellik yumuşaklık, en az önem verdikleri ise
desendir. Tüketici profili kültür, alt kültür, sosyal sınıflar, demografik ve sosyoekonomik yönlerden incelendiğinde, ulusal ve özel marka satın alanların aralarında
önemli bir farklılık görülmemekte, bununla beraber tüketicilerin çoğunluğunun marka
sadakatinin yüksek olduğu ulusal markaları tercih ettiği ortaya çıkmaktadır. Satın alma
risklerinden ise, sosyal ve psikolojik risklerin etkili, diğerlerinin etkisiz olduğu
anlaşılmıştır. Konumlandırma stratejileri incelendiğinde “Üretici İşletmenin İmajı” ve
“Pazar Lideri Olmak” stratejileri hariç diğer konumlandırma stratejilerinin tüketicinin
tuvalet kağıdı markası tercihinde anlamlı bir etkisinin olmadığı görülmektedir.
10
3. Kavramsal Çerçeve
3.1.Reklam
Geçmişten günümüze kadar uzanan reklam, insanların arasında değiş tokuşun
başlaması ile ortaya çıkmıştır. O dönemlerde mağaralarda yaşayan, duman ile iletişim
kuran insanlar, bugün çok katlı gökdelenlerde yaşamakta ve cep telefonları ile görüntülü
iletişim sağlayabilmektedir. İçinde yaşadığımız bilişim çağına paralel olarak hem
ekonomik hem de teknolojik gelişimler sonucunda reklam anlayışı da değişmiştir.
Özellikle sanayi devrimi sonrasında yaşanan kitlesel üretim ve tüketim, kırdan kente
göç ve nüfusun artması gibi toplumsal değişimler reklam kavramına yeni boyutlar
kazandırmıştır.
Önceleri sadece ürün ya da hizmet hakkında bilgilendirme amacı taşıyan reklam,
üretimin artması ve bu doğrultuda piyasanın büyümesi ürünün ya da hizmetin diğer
reklamlardan daha etkili stratejilerle hedef kitleye iletme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu da
rekabeti arttırmıştır. Rekabet arttıkça da diğer ürün ya da hizmetlerden farlılaşmak adına
yaratıcı stratejilerin gelişmesi kaçınılmaz olmuştur.
Reklamın oluşum sürecinde bir problemi çözerken etkili olabilmek için
farklılıklar ortaya koyabilmek gerekmektedir. Bunun için de hedef kitle ile iletişimi
kurarken en etkin yaratıcı stratejiler geliştirilmektedir.
Üretici firmaların aracılarını, kendilerini ve ürettikleri ya da pazarladıkları mal
veya hizmeti tüketiciye duyurmak, kabul ettirmek ve rakiplerinden faklılaşmak amacı
ile kullanılabilecek en önemli tanıtım aracı yaratıcı stratejiler yolu ile kurgulanmış
reklamlardır. Bu nedenle fark yaratmak adına yapılan reklam ve reklamcılık etkinlikleri
giderek artan bir önemle var olmaya devam etmektedir (Kocabaş ve Elden, 2002:11)
11
3.1.1. Reklamın Tanımı
Reklam, (réclame) Latin dilinde çağırmak anlamına gelen “clamere”
sözcüğünden türetilmiştir. Genel anlamı ile reklam, en etkili yöntemi kullanarak her
hangi bir şeyin satışını yapmaktır (ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=393). Türk
Dil Kurumu sözlüğüne göre reklam, bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve bu şekilde
sürümünü sağlamak için denenen her türlü yoldur.
Reklamın tarihsel süreç içerisinde kazandığı yeni anlamlar ile yukarıdaki
tanımlamalar yetersiz kalmıştır. Amerikan Pazarlama Birliği de 1960’lı yıllarda
reklamcılığı fikirlerin, malların veya hizmetlerin belli bir bedel ödenerek tanıtıldığı
kişisel olmayan sunum biçimi olarak tanımlamaktadır. 2007 yılına gelindiğinde ise
yapılan tanımın kapsamı genişletilmiştir.
“Reklamcılık, belirli bir hedef pazarı oluşturan bireyleri ya da izleyicileri ürünlere,
hizmetler, organizasyonlara veya düşüncelere dair bilgilendirmek ve/veya ikna etmek amacı ile
firmaların, kar amacı gütmeyen organizasyonların, kamu kurumlarının ve bireylerin ikna edici
mesajlarını ve duyurularını kitle iletişim araçlarına, yer veya zaman satın alarak
yerleştirmesidir” (Elden, 2009:136).
Bu tanımlamalardan da anlaşıldığı üzere reklam, zamanla değişim ve gelişim
süreci içerisine girmektedir.
Teker’e (2009:1) göre ise reklam, tüketici veya alıcıları bir mal veya markanın
varlığı hakkında bilgilendirmek ve onların ilgili malı, markayı, hizmeti veya kurumu
tercih etmesini sağlamak amacı ile göze veya kulağa hitap eden mesajların hazırlanması
ve bu mesajların ücretli olarak iletişim araçları ile iletilmesidir.
Reklamın satış amacını vurgulayan tanımlarda, tüketicilerin sahip oldukları
ihtiyaçların ön plana çıkarıldığı, hatta bazı durumlarda bireylerin zaman içinde
unuttukları bazı ihtiyaçların hatırlatıldığı reklamların, ürün ya da hizmetlere yönelik
talep yaratma amacını taşıdıkları da dile getirilmektedir. Reklamlar tanıtımını yaptıkları
ürün ya da hizmetlerin en önemli ve dikkat çekici özelliklerini ön plana çıkartarak, o
12
ürüne yönelik tüketicide bir ihtiyaç yaratmayı ya da var olan ihtiyacı ortaya çıkarmayı
hedeflemektedirler. Hatta bazı durumlarda reklamlar, tüketici tarafından çeşitli
nedenlerde unutulmuş, ancak ürün tarafından girilebilecek bir ihtiyacın su yüzüne
çıkarılmasına da neden olabilmektedir (Elden vd. 2008:64).
Ünsal’a (1984:12) göre bir işin, bir malın veya bir hizmetin para karşılığında
genel yayın araçlarında tarif edilerek geniş halk kitlelerine duyurulmasına reklam
denilmektedir. Reklamlarda reklam yapanın kimliği açıkça ortaya konulmaktadır.
Reklam kişisel olmayan bir satış çabası, bir pazarlama iletişim yöntemidir.
Hedef kitle üzerinde olumlu bir etki yaratmak için ürün ya da marka ile ilgili
olumlu tutum yaratacak bilgilerin ve mesajların verilmesi ile ilk etapta tutumlar
üzerinde bir değişim yaratılmaya çalışılmaktadır. Daha sonrasında da tüketicide
oluşturulan bu olumlu tutumlar bağlamında satın alma eylemi gerçekleştirilmeye
çalışılır. Bu açıdan reklam, ikna edici iletişim özelliğine sahip bir pazarlama iletişimi
unsuru olarak değerlendirilmektedir (Elden vd. 2008:63).
Reklam Terimleri ve Kavramları Sözlüğü’nde; insanları gönüllü olarak belirli bir
davranışta bulunmaya ikna etmek, belirli bir düşünceye yöneltmek, dikkatlerini, bir
ürüne, hizmete, fikir ya da kuruluşa çekmeye çalışmak, onunla ilgili bilgi vermek, ona
ilişkin görüş ve tutumlarını değiştirmelerini veya belirli bir görüşü benimsemelerimi
sağlamak amacı ile oluşturulan; iletişim araçlarından yer ya da süre satın almak yolu ile
sergilenen veya başka biçimlerde çoğaltılıp dağıtılan ve bir ücret karşılığında
oluşturulduğu belli olan duyurudur (Gülsoy, 1999: 9).
Frank Jefkins ise reklamı; “bir ürün ya da hizmeti en az maliyetle doğru seçilmiş
hedef kitlelerin ikna etmede en etkili satış mesajı sunmak veya ürün yada hizmetleri
satmak amacı ile kullanılan faaliyetler bütünü” olarak tanımlamaktadır (Aldoux, 2011).
Reklam veren konumundaki ticari işletmeler kurumlarına yönelik hedef
kitlelerin
gözünde
olumlu
bir
imaj
oluşturmak
için
de
reklamdan
yaralanabilmektedirler. Bunun yanı sıra ülke tanıtımı, trafik kazalarını önlemek, eğitim
seferberliği gibi bir toplumsal yarara yönelik kampanyalar ve kar amacı gütmeyen
13
dernek vakıf gibi kurumlar da yaptıkları faaliyetler ve kendi hakkında kamuda olumlu
bir izlenim oluşturmak adına reklamdan yararlanmaktadırlar (Elden vd. 2008:64).
İletişim açısından reklam; kitle iletişim araçları ile kontrol edilebilen bir
enformasyon ve ikna etme aracıdır (Aldoux, 2011).
Bir mala ya da hizmete ilişkin bir iletiyi sözlü ya da görüntülü olarak pazar
birimlerine sunmak için yapılan eylemlere reklam denir. Reklam, satın almanın
sürekliliğini ya da tüketicinin diğer markalara yönelmesini sağlamak adına tüketicilere
etki etme amacını güden işletme faaliyetlerinin ek gider unsuru biçiminde de
tanımlanmaktadır (Kocabaş ve Elden, 2002:14).
Reklam, doğrudan doğruya satmaktan çok hitap ettiği kitleyi satın almaya
hazırlayan ve satın alma fiilini hazırlayan bir araçtır. Henüz alıcı halinde olmayan
kişileri müşteri durumuna getirmeye yarar. Burada üzerinde durulması gereken en
önemli nokta reklamın tek başına ürün veya hizmetin satışını gerçekleştiren araç
olmaktan öte onun satışına yardımcı olan bir araç olduğudur (Aldoux, 2011).
Bir mal veya hizmetin satışa sunulacağı ve söz konusu mal veya hizmetin alıcı
durumunda olan hedef kitlelerinin özelliklerinin araştırılması, reklam kampanyası
kapsamındaki ana kalemler olan reklam amaçlarının, yaratıcı strateji bünyesinde mesaj
türlerinin ve reklam içeriğinin saptanması, reklamın ne zaman ve hangi iletişim
araçlarında yayınlanacağının belirlenmesi, reklam bütçesinin tespiti gibi faaliyetlerin
bütünüdür (Atcılar, 2006:10).
Reklam kavramı içerisinde analiz ve yaratıcılık unsurlarının önemi üzerinde de
durulmaktadır. Analiz, hedef kitleye hangi iletişim aracı ile en etkin nasıl
seslenileceğini, yaratıcılık ise ürün imajının çeşitli görsel ve işitsel unsurlar kullanılarak
arttırılması çabasını dile getirmektedir (Peltekoğlu, 1998:26).
14
3.1.2. Reklamın Özellikleri
Yukarıda yapılan tanımlamalardan hareketle reklama ait özellikleri aşağıdaki
gibi sıralayabiliriz (Kocabaş ve Elden, 2002:16):
•
Reklam, belirli bir ücret karşılığında yaptırılır. Ürün ya da hizmet geniş kitlelere
hitap eden mecra aracılığı ile seslenir. Reklam bir iletişim biçimidir. İşletmeden
hedef kitleye doğru bir yol izler.
•
Bilgilendirme ve motive etme özelliği vardır. Reklamın alıcıya ulaşmasında
kullanılacak kitle iletişim araçları önem taşır.
•
Tüketicinin hali hazırda kullandığı bir ürün ya da hizmetin akılda kalıcılığını
sağlamak, benimsemek ve başka markalara yönelimini sağlamak reklam yolu ile
gerçekleşir.
•
Reklam, pazarlama iletişim içerisinde yer alır. Hedef kitleyi bilgilendirir ve
gönüllü olarak belirli bir davranışta bulunmaya ikna eder.
•
Reklam, mesajlarında problemlere çözümler getirilir. Böylece de ihtiyaçlarımızı
karşılamamızda yardımcı olur. Reklam, işletme tarafından belirlenen pazarlama
stratejisi doğrultusunda pazarlama hedeflerine ulaşmak adına koordineli bir
çalışma yürütür.
•
Hedef kitle üzerinde marka ile ilgili olumlu tutumlar yaratır. Ürünün satışına
yardımcı bir araçtır.
•
Reklam veren kurumun kimliği açıkça ortadadır.
15
•
Yaratıcılık yolu ile ürünün imajı arttırılır.
•
Ürüne dikkati çekerek unutulan ihtiyaçlar ortaya çıkarılır veya ihtiyaç yaratılır.
•
İçinde bulunduğu zamanla paralel olarak değişir, gelişir, yenilenir ve çoğaltılır.
•
Kar amacı gütmeden toplumsal fayda sağlamak için tutum ve davranış
değişikliklerine öncülük eder.
Tüm bunlara ilaveten Teker’in (2009:2) kitabında aşağıdaki özelliklere de yer
verilmiştir:
•
Satışları ve piyasa payını arttırmak,
•
Satıcı (aracı) sayısını artırmak,
•
Yeni mal ve hizmetin tanımını yapmak,
•
İşletmelerin tanınmışlığını ve itibarını arttırmak,
•
Müşteri memnuniyetini artırmak yer almaktadır.
16
3.1.3. Reklamın Dünyada ve Türkiye’de Tarihsel Gelişimi
3.1.3.1. Reklamın Dünyada Tarihsel Gelişimi
Henüz insanlar arasında alışverişin ilk başladığı zamanlarda ilk olarak sözlü
reklam ortaya çıkmıştır. Yazılı reklamın başlangıcı ise, kesin olarak bilinmemekle
beraber, İngiltere’de “British Museum” da bulunan ve 3000 yıl önce bir papirüse
yazıldığı sanılan bir çeşit duyuru olarak kabul edilmektedir (Teker, 2009:1). Günümüze
kadar gelen Eski Mısır, Babil, Yunan ve Roma kalıntılarında bazı reklam araçlarına
rastlanmaktadır. Eski Mısır’da kaçan bir esiri bulup getirene mükâfat vadeden bir
papirüs, esirlerin fiyat ve özellikleri kazınmış duvarlar, Roma ve Yunan şehirlerinde
meydan ve köşe başlarındaki taşlar üzerine çeşitli malların, sirklerin, gladyatör
yarışmalarının ilanları bunlardan bir kaçıdır (Kocabaş ve Elden, 2002:17). Ayrıca bu
dönemlerde tüccarların çığırtkanlar aracılığı ile satış yapma çabaları, dükkanların
önlerine koydukları tabelalar reklamcılık tarihinin ilk örnekleri arasında yer almaktadır
(Ekiz, 2011).
Özellikle Eski Mısır’da cadde üzerinde aynı reklama rastlanması, bugün de
kullanılan tekrarlama sisteminin o zamanlardan düşünüldüğünün bir örneğidir.
Çığırtkanların ve tellallar vasıtası ile yapılan satış ise radyo reklamcılığının ilkel bir
örneği sayılmaktadır. Böylece sesli spotlarla başlayan reklamcılık, marka ve
amblemlerin gelişmesi ile değişik mecralara yönelmiştir. Özellikle ortaçağ esnaf
yoncaları kalite kontrolü esasını benimseyince markalaşma şart olmuştur (Ekiz, 2011).
Reklamın oluşması için gerekli ön koşulları doğuran ortaçağın bu ekonomik ve
toplumsal yapısı, bunun yanı sıra üretimde tezgâhların kullanılmaya başlaması, üretimin
yeni pazarlarda değerlendirilme ihtiyacı ve bu sayede gelişen nakliyecilik reklamcılığın
da doğmasında birincil etkenler olmuşlardır (Kocabaş ve Elden, 2002:17).
Yine o dönemde yapıların duvarlarını boyayarak ya da resimler yaparak
satılacak ürünler hakkında bilgilendirme yoluna gidilmekteydi. İtalya kıyılarında
balıkçıların teknelerine ya da kıyıda taşlara astıkları balıklar ve Roma’da dükkanlara
asılan ayakkabılar, kasapların kullandıkları hayvan resimleri ilk vitrin anlayışı ya da
dekor hakkında bilgi vermektedir (Bingöl, 2006:47).
17
Söz konusu yöntemler, Guthenberg’in 1450’de matbaayı bulunması ile yazılı,
çizimsel, resmedilmiş bir duyuru türü olan afişler, prospektüsler (tanıtım yazıları) vb.
biçimlere dönüşmüştür. Reklamcılıkta yeni bir dönem başlamış ve el ilanları ile daha
geniş halk kitlelerine ulaşma imkanı doğmuştur.
1480 yılında ilk duvar afişi İngiltere’de bir kilise kapısına asılmıştır
(Elden,2009:147). Bu, William Caxton’un rahipler için hazırladığı “The Pyes Of
Salisbury Use” Adlı kitabın ilanıydı ve bu uygulama reklamcılık tarihinin ilk basılı
reklam örneği olarak kabul görmektedir (Kocabaş ve Elden, 2002:18). Tespit edildiği
kadarı ile ilk gazete ilanı ise 1525 yılında Almanya’da yayınlanmıştır (Elden,2009:148).
Bu ilan bir ilaç reklamıdır (Ekiz, 2011). 1612’de kahve, 1657’de çikolata, 1658’de ise
çay reklamları dikkat çekmektedir. Londra’da da 1665’teki büyük veba salgını için öne
sürülen ilaçların tedavide başarı sağlaması ile prospektüs ve afişlerin hızla çoğalmıştır
(Bingöl, 2006:48).
İleri bir görüşle reklam yaptıracak müşterinin reklamlarının bir ajans tarafından
yönetilmesi düşüncesi de ilk kez 1588’de Fransız düşünürü Montaine tarafından şöyle
ortaya atılmıştır: “Birisinin satılık incileri varsa, bir hizmetçi veya Paris’e seyhat için
müracaat edeceği bir büroya ihtiyaç vardır.” Bu, günümüzün reklam ajansına ilk
referans olarak alınabilecek bir tanımlamadır (Kocabaş ve Elden, 2002:18).
Reklamın dünyada özellikle önem kazanmaya ve gerçek anlamda kullanılmaya
başlamasında Sanayi Devriminin payı çok büyüktür. Üretimlerde makinelerin
kullanılmaya başlaması ile üretim kapasitesi de artmıştır. Bu zaman içerisinde kırsal
kesimlerde yaşayan insanlar kente göç etmeye başlamıştır. Bu da bir sonraki zamanda
pazarın büyüyeceğinin ve reklam çabalarının artacağının habercisi olmuştur (Elden,
2009: 148).
İlanların zamanla duyuru niteliğinden çıkıp görsellik kazanması o dönemim
resim ve grafik sanatçısı olan Toulouse-Lautrec, Capiello, Mucho Jules Chéret ve
O’Garop tarafından gerçekleştirilmiştir
18
3 Şubat 1730’da ilk günlük gazete “Daily Advertiser” çıkarılmış, 1740’larda
gazetelerde ilk reklamlar verilmeye başlanmış ve reklamın ticari anlamda gelişmesi bu
şekilde 19.yy’a kadar devam etmiştir. Bu bir bakıma toplumsal süreçte gerçekleşen
değişimlerin göstergesidir. Memo Laurase Ansiklopedisi bu sosyal değişime olan
reklâmın katkısını şöyle belirtir (Bingöl, 2006:48):
“Özellikle sanayi devriminden sonraki dönemde yaşanan bu değişimlerin
üretim biçimlerini, ekonomik politikaları değiştirmesi ardından kültürel değişim
sürecinin yaşanmasının sonucunda reklâm da önemli ölçüde etkilendi. Reklâm bütün bu
değişim döneminde, hem bu değişimlerden beslendi, hem de bu değişimi hızlandırıcı ve
toplumu değişime hazırlayıcı bir rol oynadı. Öyle ki reklâm; toplumda değişmeyen
kaskatı kuralları büyük bir ustalıkla, hem de kısa denebilecek bir süreç içerisinde
değiştirmeyi başarabilen ve bu değişimi en iyi yansıtan alanlardan biri oldu”.
1839’da fotoğrafın bulunması ile de reklamların görsel ikna gücü artmış, 1840’lı
yıllardan itibaren de üreticiler dergi reklamlarını kullanmaya başlamıştır (Elden, 2009:
150).
Halkın reklam yolu ile her şeye inandırabileceğini savunan İngiliz asillerinden
biri olan Montague dükü bir gün arkadaşı Lord Chesterfield ile bu konuda bahse
tutuşmuştur. "Tiyatroda bir adam.Yalnız bastonu ile bir orkestranın çalabileceği bir
parça çalacak ve alelade bir şarap şişesine girerek şarkı söyleyecektir." şeklinde bir
ilan ile halkı kandırabileceğini iddia etmektedir. Lord Chesterfield ise tam tersini
düşünmektedir. 1849 da bu ilan birkaç Londra gazetesinde yayınlanmıştır ve Montague
dükü haklı çıkmış, bina kalabalıktan sıkışmış ve hayal kırıklığına uğrayıp bu şakadan
hoşlanmayan halk ise tiyatroyu yerle bir etmiştir (Ekiz, 2011). Bu da reklamın o
dönemlerde ne kadar inandırıcı olduğunun bir göstergesidir.
Yukarıda
bahsi
geçen
olayların
yaşanmasını
önlemek
adına
reklam
uygulamalarının ilk başladığı 1880’de ABD’de yayımlanan Tarım Dergisi’nin bir
sayfasında reklamcılık konusunda okuyuculara hitap eden bir makalede:
19
“Bu dergide yayımlanacak bütün reklamlar güvenilir şahıslara ait olacaktır.
Okuyucularımızın menfaati ile oynamak isteyenler, derginin sütunlarından yararlanamayacaktır.
Bilerek bu yola sapanların okuyucularımıza verecekleri zarar karşılanacaktır”
Şeklinde hatırlatmalara yer verilmiştir. Bir taraftan pazardan pay alabilmek için
reklama önem veren işletmeler diğer taraftan ise gelirlerinin o dönem için belirli bir
bölümünü reklamdan karşılayan gazete ve dergiler halkı bir enformasyon ve iletişim
bombardımanına tutmaya başlamışlardır. Ancak Tarım Dergisi örneğinde ilk kez
gördüğümüz halkı yalan ve yanlış beyanlardan koruma çabası, 1911’de reklamcılık
ahlakı konusunda çıkarılan bir yasaya kadar sürmüş, bu yasanın çıkarılmasıyla birlikte
Amerikan Reklamcılar Derneği “Truth in Advertising - Reklamda Doğruluk” ilkesini
benimsemiştir (Kocabaş ve Elden, 2002:19).
Daha sonraları reklam, kitle iletişim araçlarının farklı ve sınırsız olanakları
sayesinde daha da gelişme göstermiştir. 1907’de Marconi radyoyu icat etmiş ve reklama
yeni bir boyut kazandırmıştır (Bingöl, 2006:48). İlk ticari radyo istasyonu 1922’de
Weaf adıyla kurulmuş, 1924’de N. M. Ayer and Son firması “Eveready Saati” adı
altında ilk özel reklam programı hazırlanmıştır. Ardından radyolar kısa süre içerisinde
reklamlardan önemli gelir elde etmeye başlamıştır (Elden, 2009: 150).
1940’ta da televizyonun icat edilmesi ile “cıngıl” diye anılan tanıtıcı fon
müzikleri kullanılmaya başlanmıştır. Reklam sayfalarında görsel araçlarda grafik ve
resim sanatından faydalanılırken televizyon ile beraber hem görsel hem sessel araçlarda
müzik sanatı da destekleyici unsur olmuştur (Bingöl, 2006:48). Bu dönemde reklamcılık
hızla büyümüş, işletmelerin reklama ayırdıkları bütçeler artmış ve reklam alanında
faaliyet gösterecek şirketler reklam sektörün temellerini atmaya başlamıştır (Elden,
2009: 151).
Reklamın başlangıcının bu kadar eskiye dayanmasına rağmen günümüzün
modern reklamcılığı günlük gazete ve dergilerin uzuca mal olmaya başladığı 19. yy’ın
ilk yarısında ortaya çıkmaktadır (Teker, 2009:2).
20
3.1.3.2. Reklamın Türkiye’de Tarihsel Gelişimi
Türkiye’de reklamın başlangıcı Batılı ülkelerde olduğu gibi sözlü pazarlama
uygulamalarına
dayanmaktadır.
Sokaklarda,
çarşı
ve
pazarlarda
satıcıların,
çığırtkanların, tellalların çeşitli ürünlerin satışa çıktığını hedef kitlelerine duyurabilmek,
ürünlerin fiyatları ve nitelikleri hakkında bilgi verebilmek için söyledikleri tekerlemeler
ve kafiyeli sözler ülkemizde pazarlama iletişimi uygulamaları açısından bir başlangıç
teşkil etmektedir (Elden,2009:153).
Ülkemize matbaanın ve gazetenin geç gelişi reklamcılığın da gelişiminin
gecikmesine neden olmuştur. Bunun yanı sıra Osmanlı döneminde kendini övmek
İslami gelenek ve kurallarına ters düştüğü için ilan verenlere de kötü gözle bakılacağı
düşünülmekteydi (Yılmaz, 2001:356). Bunlara rağmen Türklerin ilanla tanışması
1600’lerin sonunda İstanbul’da verilen bir ilaç reklamının Venedik’te bir gazetede
çıkması ile başlamaktadır. Tiryaki isimli bu ilacın mide rahatsızlıklarına iyi geldiğini
belirten metni el ilanı olarak basılmıştır. Ülkemizde yayınlanan ilk resimli ilan ise
1842’de Avrupa malı bir nasır ilacı için çıkmıştır (Elden, 2009:154).
Osmanlı topraklarında ilk gazete 1795 yılında İstanbul’da Fransız Devrimi
üzerine Fransız Elçiliği tarafından yayınlanmıştır. Fransızca olarak yayınlanan bu kısa
ömürlü gazete, Bulletin des Nouvelles (Haberler Belleteni) adını taşımaktaydı. Özel
kişilerce çıkarılan ilk gazete ise, yine Fransızca olarak İzmir' de yayınlanan Spectateur
Orientaldı (Doğu Gözlemcisi). Dış ticaretle uğraşan İzmir' deki Levanten gruba
hitabeden bu gazetede yer alan ilanların sayısı giderek artmıştır. Osmanlılar tarafından
yayınlanan ilk gazete de Avrupa'daki örneklerinden sonra 1831’de yayımlanmaya
başlayan Takvim-i Vekayi'dir. Yönetimin gazetelere karşı olumsuz tavırları ve baskıları,
ilk gazeteleri yayımlayanların ağdalı ve edebi bir dille yazmaya ısrar etmeleri, bu ilk
gazetenin okuyucu tirajlarının düşük olmasına ve istikrarlı bir çizgi tutturulamamasına
neden olmuştur (Yılmaz, 2001:357).
İlk kez gerçek anlamda gazete diyebileceğimiz Tercüman-ı Ahval 1860’da Agâh
Efendi tarafından çıkarılmıştır. Bundan bir yıl sonra da Şinasi’nin çıkardığı Tasvir-i
Efkâr gazetesi yayın hayatına başlamıştır. Ancak okur yazar sayısının az olması,
21
gazetelerde yine kullanılan dilin ağır ve ağdalı olması nedenleriyle tirajlar beklenilen
gibi olmamıştır. Gazetelerimizde ilk rastlanan ilanlar satılık ev, arsa, çok ender olarak
da kitap ve bir iki de resmi ilandır. İlk ticari ilanlara Tercüman-ı Ahval’in 1864 yılı
baskılarında rastlanmaktadır. Bunlardan biri; Yeni Cami avlusunda tabak çanak satan
bir mağazanın Ramazan ayı dolayısıyla yeni çeşitler ithal ettiğini duyurmaktadır
(Kocabaş ve Elden, 2002:20).
İlk resimli ilanlar olarak da Loton Ciznel müessesesinin peş peşe çıkardığı iki ilan
göze çarpmaktadır. Bu firma tarım aletleri ve demir eşyalar satmaktadır. İlanların
birinde demirden bir bahçe kanepesi, diğerinde ise bir tarım aleti resmi bulunmaktadır
(Elden,2009:155).
1860'lı yıllar Türk basınının ve özellikle dergiciliğin ortaya çıktığı dönemlerdir.
Türkçe ilk özel gazetelerin yanı sıra dergiler de birbiri ardı sıra bu dönemde boy
göstermekteydiler. İlk resimli dergiler Mir'at, Mecmua-i İber-i İntibah, Ceride-i
Askeriye, Mecmua-i İbretnüma, Ayine-i Vatan ve Takvim-i Ticaret’tir. Bunlar dönemin
deneme niteliğindeki ilginç ama kısa ömürlü dergileridir (Yılmaz, 2001:357).
1880’de reklam alanında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. O yıl Rafail
Cervati’nin fikri ile gerçekleştirilen Osmanlı Ticaret ve Sanayi Rehberi, hem
Avrupa’dan hem de ülke içinde ilanlar toplayarak yepyeni bir girişim başlatmıştır.
Fransızca olan kitabın yayıncısı Cervati Biraderler ve Fatzea firması komisyonculuk,
temsilcilik, ticari istihbaratın yanı sıra yerli ve yabancı ilancılık işlerini de üstlendiğini
açıklayarak ülkede reklam acenteliği mesleğinde ilk sistemli çalışan kurum olmuştur.
Böylece bu dönemde, reklamcılığın meslekleşmesi yönünde ileri adımlar atılırken, ilan
ve reklam farkı da anlaşılmaya başlamıştır. Kısa metin ve başlıkların kullanıldığı
reklamlarda resim kullanımı da artmıştır. İlk kez fotoğraf kullanımı ve hedef kitleyi ikna
açısından hep Avrupalı tanık gösterilirken, yerli tanık ve övgücü kullanmak da bu
dönemde başlamıştır (Sobacı, 2011c).
1890’lı ve 1900’lü yıllarda basınımızda yer yer görülen “ilancılık” çabaları
Cumhuriyeti izleyen yıllara kadar belli bir çizgide devam etmiştir. Ancak bu yıllarda
22
basında tiraj artışları nedeniyle, duyuru ya da ilanların yavaş yavaş daha çok okura
ulaşmasının önemi giderek artmaktaydı (Demiray ve Durucasu, 1986; 113).
1908 Meşrutiyetiyle gelen basın özgürlüğü, gerçek anlamıyla ilancılığın
başlangıcını sağlamıştır. Bu dönemde, reklam sektöründe gelecek gören birkaç girişimci
1909’da İlancılık Kolektif Şirketini kurmuştur. Fakat sık sık batıp çıkan gazeteler ve
birkaç yıl sonra patlayan Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarının ekonomik hayatı felce
uğratması, basın özgürlüğünü ve reklamcılığı duraklatmış, hatta eskisinden de geriye
götürmüştür. Bu durum, Cumhuriyetin ilanına kadar bu şekilde devam etmiştir (Sobacı,
2011c).
Cumhuriyetin ilanından sonra Latin harflerinin kabulüyle de reklamcılıkta
yaratıcı bir süreç başlamıştır. İlk yıllarda aynı ilan hem Arap harfleriyle hem de Latin
harfleriyle yayınlanmaktaydı.
Bu dönemde Türkiye'de birçok banka kurulmuştur. 1920'lerden itibaren banka
reklamları giderek artan bir oranda gazetelerde yer almaya başlamış, İkinci Dünya
Savaşı sırasında da banka reklamları gelişmeye ve güçlenmeye devam etmiştir. Savaşın
ardından Türkiye çok partili hayata girerken banka reklamları da alabildiğince artmıştır.
Türk reklamcılığında grafik ustası olarak pek çok reklama imza atmış olan İhap
Hulusi, 1926 yılındaki ilk afişi İnci Diş Macunu’nun ardından yarım yüzyılı aşan bir
süre Türk reklamcılığının saygın grafik ustası olarak yerini korumuştur. Bir çok afiş,
basın ilanı, etiket, amblem, kitap ve dergi kapağı yapan İhap Hulusi, çok uzun bir süre
boyunca Milli Piyango biletlerini de resimlemiştir. Cumhuriyetle birlikte yaşanan
toplumsal değişim, İhap Hulusi'nin resimlediği afişlerde kendini göstermiştir. Fötr
şapkalı, takım elbiseli şık beyefendiler, tayyörlü, şapkalı hanımefendiler genç Türkiye
Cumhuriyeti’nin birer yansımasıdır.
Dünyada 1920 yılında başlayan radyo yayıncılığının üstünden yaklaşık yedi yıl
sonra ülkemizde ilk kez Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi'nin ilk vericisi kurumuştur
(Yılmaz, 2001:361).
23
Savaş sonrasında 1929-33 yıllarında yaşanan ekonomik kriz belli bir gelişme
içerisine giren Türkiye’yi oldukça sarmıştır. Bu yıllarda reklamcılık sektörünü ayakta
tutan ithal edilen ürünlerin reklamları olmuştur. İngiliz tekstilcilerinin verdikleri kumaş
reklamları, otomobil ve kozmetik ürünlerin reklamları dikkatle takip edilmiştir. Bu
dönemlerde Sümerbank dönemin en büyük reklam vereni olmuştur. “Yerli Malı Yurdun
Malı” sloganı ile tüketici hem yerli malına teşvik edilmeye çalışılmış hem de ürünlerini
tanıtan Sümerbank’ın ilk reklam afişleri İhap Hulusi tarafından yapılarak yayınlanmıştır
(Taş ve Şahım, 1996:12).
1946-1960 yılları arası radyo bu kez siyasal tartışmaların vazgeçilmez öğesi
olmuştur. 1961 anayasası ile bağımsız, özerk, kendi idari yapısına, kendi kadrolarına,
kendi bütçesine sahip, her türlü etkinin dışında kalabilecek yayınlar yapabilecek bir
radyo ve televizyon statüsü düşünülmüş ve 1964 yılında TRT kurulmuştur. 31 Ocak
1968 tarihinde, Ankara Mithat Paşa Caddesi'nde ilk deneme yayınları başlanmıştır.
Deneme yayınlarının başlamasından 4 yıl sonra 1972 yılında TRT’den reklam
yayınlarının başlayacağı duyurulmuştur (Yılmaz, 2001:361).
Tüm bunlara rağmen 1957 ile 1961 arası Türkiye’de de reklamcılar açısından
karanlık yıllar olarak bilinmektedir. 27.11.1957 tarihli Bakanlar Kurulu kararnamesi ile
gazete ve dergilere ilan verme hakkı sadece Resmi ilanlar Şirketi’ne tanınmakta;
böylece ajanslar ve prodüktörlerin yayın organlarıyla doğrudan doğruya ilişki kurma
imkânları ellerinden alınmaktaydı. Ancak 7.1.1961 tarihinde yürürlüğe giren 195 sayılı
kanunla Basın İlan Kurumu kuruldu ve sadece resmi ilanlar ile yabancı kaynaklı
reklamlar bu kurum kanalıyla yayımlanabilir şartı getirilerek bütün ilan ve reklamlar
serbest bırakılmıştır. Ülkemizde 1951 yılında yapılan kanuni bir düzenlemeden sonra
reklam ortamı olarak hizmet vermeye başlayan radyoda ise ilk reklamları bankalar,
resmi ya da yarı resmi kuruluşlar ile büyük firmalar vermiştir. 1972 yılında TRT
televizyonu da ticari yayınlarına kapılarını açmıştır. Ardından da renkli yayına geçiş,
özel tv ve radyo kanallarının açılışı, kablolu tv, teletex vb. hizmetlerin gelişmesiyle
reklamcılık sektörümüz dünyadaki örnekleri gibi tüm çağdaş reklam ortamlarından
yararlanmaya başlamıştır (Kocabaş ve Elden, 2002:21).
24
Geçmişten günümüze çok büyük bir hızla gelişmiş olan reklam, ister istemez
hayatın ayrılmaz bir parçası olup çıkmıştır. Reklamın insan yaşantısındaki önemini şu
sözler çok daha anlaşılır kılmaktadır:
“Eski çağda, dünyanın harikaları yedi olarak sınıflandırılıyordu. Bilgisayar teknolojisi
ve uzay yolculuğu olan bu çağda onların sayısı artmalıydı ve hala; en muhteşem harikalar
yalnızca mimarlıkta, tıpta, fizikte vb. değil, yeni bir din olan “reklâmcılık” alanında da
günümüzde görülecektir. Reklâm, ayartıcı büyüsü ve sınırsız kapsamıyla, imaj ve tasarımıyla
dünyaya yönelik tüm tüketici problemlerini çözebilmek amacına hürmet eden bir endüstri olarak
ortaya çıktı ve böyle yaparak, durmadan yeni eserler yaratıyor. Hayatın güzel şeyleri niçin hiçbir
sokak kenarı yoktur ki billboard’suz olsun, binaların duvarlarını bile feda edecek kadar başlık ve
reklâmlarla dolsun, havaalanı, stadyuma veya şehir merkezine giden yolda bile bizi ikna etmek
için çalışsın dursun” (Hageney, 1986: 5).
3.1.4. Reklamın Amaçları
3.1.4.1. Reklamın Ekonomik Amaçları
Malların satışı, hizmetlerin tüketilmesi veya kullanılması ve faydalanmaya
açılmasıdır. Piyasada bulunan aynı ürünlerin alternatiflerinin arasındaki rekabet
reklamın üreticiye hizmet ettiği kadar tüketiciye de hizmet ettiğini göstermektedir.
Rekabet ortamında hem tüketici hem de üretici farklı ürün tiplerinden ve fiyatlardan
haberdar olabilmektedir. Bu bağlamda üretici ile tüketici arasında etkin bir iletişim yolu
kurulmuş olmaktadır. Böylece tüketici de bilgilendirilerek tüketicinin isabetli alım
yapmasına yardımcı olunmaktadır. Bunun için amacı saptırılmadan yapılan reklam hem
üreticinin hem de tüketicinin ekonomik amaçlarına hizmet etmektedir (Atcılar,
2006:13).
3.1.4.2. Reklamın Psikolojik Amaçları
Reklam bilgilendirme amacının dışında ürüne statü, imaj, güç gibi sembolik
anlamlarda yüklemektedir. Bireyin bir markayı satın alması o ürün ya da hizmet ile
25
beraber tüm bu sembolik değerleri de aldığına inandırılmakla kalmaz bu yönde
davranışlar göstermesini de sağlamaktadır. Böylece tüketici satın alma sonucunda
kendini daha iyi hissetmeye başlamakta ve toplum içinde farklı bir rol ve statü
kazanmaktadır. (Atcılar, 2006:13)
3.1.4.3. Reklamın Satış Amacı
Reklam, satış amacına yönelik ilgi ve istek uyandırmak, bilgi vermek, satış
düzeyinin korunmasını ve geliştirilmesini sağlamak, yeni ürünlerin pazarlanmasını
kolaylaştırmak ve tüketici üzerinle olumlu tutumlar oluşturmak gibi işlevleri
yüklenmektedir (Yaylacı, 1999:10).
Reklamın satış amacı kısa ve uzun vade de olmak üzere iki şekilde
görülmektedir. Kısa vadede reklam, tüketicileri motive ederek küçük bir zaman dilimi
içerisinde hedef kitleye o ürünü satın almaya ikna etme çabasıdır. Uzun vadede reklam
ise üretilen mal ya da hizmeti tanıtıp hedef kitleye getirecekleri avantajlardan ve
faydalardan bahsederek talep yaratmaya çalışılmaktadır
Reklamlarda her iki durumda da ortak özellikler bulunmaktadır (Kocabaş ve
Elden, 2002:23):
•
Mevcut satışların korunmasını sağlamak
•
Satışları arttırmaya yönelik promosyon ve indirimleri duyurmak (Elden, 2009:
182)
•
Tüketici ya da aracıya bilgi vermek
•
Mal ve hizmetlerin tüketimini arttırmak
•
Toptan ve perakendeci satıcıya yardımcı olmak
26
•
Ürün ya da hizmete talep yaratmak
•
Talebin yaratacağı fiyat esnekliğini en aza indirgemek.
3.1.4.4. Reklamın İletişim Amacı
Reklam iletişim amacını gerçekleştirmeye yönelik bir araçtır. Bu doğrultuda
reklam, üretici firmaların hedef kitle ya da aracı kuruluşlara, ürünlere, hizmetlere ya da
fikirlere ilişkin bilgi vermesini ve güdüleyerek ürünün tüketicisi ya da satıcısı olmalarını
sağlayan iletişim sürecidir. Bu şekilde hem kurum imajının yerleşmesi hem de markaya
bağlılık yatılabilir (Yaylacı, 1999:10).
Reklamın iletişim amacı tarafsız bir iletişim değil tam tersine üretici tarafından
bilinçli olarak yönlendirilmiş ve biçimlendirilmiş bir iletişimdir. (Kocabaş ve Elden,
2002:23) Markanın bilinirliğini arttırmak, imajını güçlendirmek, değiştirmek ya da
istenilen yönde olumlu tutumlar geliştirmek üzerine yoğunlaşılmaktadır. Reklamın
böylece iletişim yoluyla hedef kitle üzerinde şu değişimleri yapılması beklenmektedir.
(Atcılar, 2006:15)
•
Alıcının bilgi düzeyinde görülen değişmeler,
•
Alıcının tutumlarında görülen değişmeler,
•
Alıcının açık davranışlarında görülen değişmeler.
Anlaşıldığı üzere reklam, hedef aldığı tüketici kitlesi üzerinde belirli bir etki
yaratmak ve bu kitlenin düşünce ve alışkanlıklarını etkilemek için satın almaya
yönlendirme ve işletmenin karlılığını arttırmaya çalışmaktadır.
Ancak bunun için
reklamın hedef aldığı kitleye ulaşabilmesi ve mesajlarını bu kitleye aktarabilmesi
gerekmektedir. Bu da öncelikle reklamın iletişim amacının yerine getirilmesi ile
mümkün olmaktadır (Kocabaş ve Elden, 2002:21).
27
3.1.4.5. Reklamın Özel Amaçları
Reklamın temel amaçlarının yanı sıra reklamlardan beklenen başlıca özel
amaçlarını da şöyle sıralayabiliriz (Yaylacı, 1999:11):
•
İşletmenin saygınlığını sağlamak,
•
Kişisel satış programın desteklemek,
•
Dağıtım kanallarıyla ilişkileri geliştirmek,
•
Sektörde genel talebi arttırmak,
•
Malı denemeye ikna etmek,
•
Malın kullanımını arttırmak,
•
Malın tercihini devam ettirmek,
•
İmajı doğrulamak ya da değiştirmek,
•
Alışkanlıkları değiştirmek,
•
İyi hizmeti vurgulamak,
•
Piyasaya egemen olmak ve monopol bir yapıya geçmek,
•
İşletmenin prestijini arttırmak (Kocabaş ve Elden, 2002:24).
•
Satışçıların ulaşamadığı kişilere ulaşmak,
•
Yeni bir pazara girmek ya da yeni bir tüketici grubunu çekmek,
28
•
Yeni bir ürünü pazara sunmak,
•
Ön yargılara karşı durmak.
3.1.5. Reklamın Fonksiyonları
3.1.5.1.Ekonomik Fonksiyonu
Reklamın ekonomik fonksiyonları iki açıdan önem taşımaktadır. Bunlardan ilki
üretici firma açısından ürün ya da hizmetin alım satımını hızlandırmak ve talebi
arttırmaktır. Diğeri ise, satış piyasası için pazarın elde tutulması ve yeni talepler
yaratılmasıdır. (Atcılar, 2006:19)
3.1.5.2. Bilgilendirme Fonksiyonu
Bilgilendirici reklamlar özellikle yeni bir ürün pazara çıktığında hedef kitlenin
dikkatini çekmek, ürünün yaralarını, nasıl kullanıldığını, özelliklerini, nerelerden
tedarik edilebileceğini ve fiyatları hakkında bilgi vermek amacı ile kullanılır (Tayfur,
2008:17). Ayrıca bilgilendirme fonksiyonunun ürünlerin değişik kullanım şekillerinin
gösterilmesi, fiyat değişimlerinden haberdar edilmesi firma imajının oluşturulması ve
tüketicilerin
bazı
konulardaki
korkularının
giderilmesi
adına
etkin
olarak
kullanılmaktadır (Atcılar, 2006:19).
Reklamlarda en kısa sürede ve en anlaşılır şekilde tüketicinin bilgilendirilmesi
önem taşımaktadır (Özkundakçı, 2008:53).
29
3.1.5.3. İkna Etme Fonksiyonu
Rekabetin yoğun olduğu pazarlarda markanın bilinirliğini, tercih edilirliğini, ilgi
ve tutumları arttırmak ve böylece ürün ya da hizmetin satışını gerçekleştirmek için
tüketiciyi ikna etme amacı taşımaktadır (Tayfur,2008:17).
3.1.5.4. Hatırlatma Fonksiyonu
Bir markanın pazarda tutunabilmesi, bulunduğu konumu devam ettirebilmesi ve
bunun için kendini unutturmaması adına reklam faaliyetlerini doğru dönemlerde
(örneğin mevsimsel talebin söz konusu olan ürünlerde; dondurma, klima vb.) icra
etmesi gerekmektedir (Tayfur,2008:17 - Atcılar, 2006:19).
3.1.5.5. Değer Katma Fonksiyonu
Markaların rakiplerine göre daha özellikli, güçlü ve prestijli görünmesini
sağlama çabasıdır (Atcılar, 2006:19). Böylece tüketici söz konusu olan ürüne sahip
olduğunda bu sembolik değerleri de satın almış olacaktır.
3.1.5.6. Örgütün Diğer Amaçlarına Yardımcı Olma
Fonksiyonu
Bir kurumda dağıtım, satış, pazarlama ve bunmalara bağlı olan bir çok
yapılanma vardır. Reklamlar aracılığı ile potansiyel müşteriye ulaşarak onların önceden
ürünü tanımasını sağlar ve bu adı geçen birimlere meşruiyet kazandırıp destek verir
(Tayfur,2008:18)
30
3.1.6. Reklamın Sınıflandırılması
3.1.6.1. Reklamın Reklam Yapanlara Göre Sınıflandırılması
Reklamı yapanlar açısından reklam üç ana grupta incelenmektedir. Bunlar;
üretici, aracı ve hizmet işletmesi reklamıdır (Kocabaş ve Elden, 2002:29).
Üretici reklamları, üretici tarafından yapılan ve direk olarak ürünü tanıtan,
karşılığında belli bir ücret ödenerek yapılan genel reklamlardır (Tayfur, 2008:37). Bu
reklamlardaki asıl amaç; ürünü tanıtmak ve satışları arttırmaktır (Elden, 2009:188).
Firma kendi ürettiği malı bütün ülke çapında ve yine bütün ülkeye seslenebilen kitle
iletişim araçlarını kullanarak reklam yapmaktadır (Kocabaş ve Elden, 2002:29). Bunlara
örnek olarak; Ülker, Eti, Royal Halı, İstikbal Mobilya vb. markalar sayılmaktadır.
Aracı reklamları, ürünü kendisi üretmeyip sadece satışını gerçekleştiren,
toptancı, perakendeci ve aracı kurumların kendilerine ve sattıkları ürünlerin neler
olduğuna dair bilgi verdikleri lokal reklamlardır (Elden, 2009:188). Bu reklamlar
ürünün bulunduğu mağazalardaki belirli bir coğrafi kesime seslenmektedir (Kocabaş ve
Elden, 2002:29). Bu reklamlara örnek vermek gerekirse; Sinbo Küçük Ev Aletleri,
Arzum Ev Aletleri vb. markaları söylemek mümkündür.
Genel ve lokal reklamların arasındaki fark ise; genel reklamlarda üretici firma
her yerde kendi markasının satılmasını istemektedir. Lokal reklamlarda ise mağaza
sahibinin söz konusu ürünün sadece kendi yerinde satıldığını ve kendi yerinin tanıtımını
yapma çabası içerisindedir.
Hizmet işletmesi reklamları ise bir ürün yerine ürettikleri hizmetleri hedef
kitleye tanıtmaya çalışmaktadır (Özkundakcı, 2008:58). Bu reklamlara hastaneler,
sigorta şirketleri, bankalar, organizasyon şirketleri gibi firmalar örnek verilebilir.
31
3.1.6.2. Reklamın Hedef Pazara Göre Sınıflandırılması
Hedef pazara göre reklamlar; tüketicilere yönelik reklamlar ve dağıtım
kanallarına (aracılara) yönelik reklamlar olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır (Kocabaş
ve Elden, 2002:28).
Tüketicilere yönelik reklamlar, mal ya da hizmetin son tüketicisi olan hedef
kitleye ürünün faydaları, satış koşulları ve satış noktaları gibi özelliklerin tanıtılması
için hazırlanan, belirli bir pazarı hedef alan reklamlardır. Bu reklamlar üretici firmalar
tarafından yapılabileceği gibi aracı kurumlar tarafından da yapılabilmektedir (Elden,
2009:188).
Reklamlarda hedef alınan pazar aracılar ise dağıtım kanalındaki kurum, kuruluş,
toptancılar ve perakendeci gibi yani mal ya da hizmetin son tüketiciye ulaşmasını
sağlayan kesime yönelik yapılan reklamdır (Kocabaş ve Elden, 2002:30). Buradaki
amaç; reklamı yapılan ürünün aracılar tarafından alınıp satılmasını sağlamak ve reklam
yolu ile prestiji artan ürünün aracılar tarafından rahatlıkla satılabilir hale gelmesine
katkıda bulunmaktır (Atcılar, 2006:21). Bu şekilde aracıların satmak için hevesli
oldukları bir mal ya da hizmete yönelik olumlu bir tutum gerçekleşmekte ve son
tüketiciye ulaşması daha kolay olmaktadır.
3.1.6.3. Reklamın Amaç Açısından Sınıflandırılması
Bu reklamlar birincil talep yaratmayı amaçlayan ve seçici talep yaratmayı
amaçlayan reklamlar olmak üzere iki grubu ayrılmaktadır (Kocabaş ve Elden, 2002:28).
Birincil talep yaratmayı amaçlayan reklamlar, belirli bir ürün grubuna karşı talep
yaratmayı ve talebi arttırmayı amaçlayan reklamlardır. Bu tür reklamlar özellikle
piyasaya yeni çıkan ürünler için yapılmakta, ürünün özellikleri ve tüketiciye sağlayacağı
faydaları üzerinde durulmaktadır. Fakat marka imajı oluşturmak amaçlanmamaktadır
32
(Tayfur, 2008:38). Bu reklamlarda esas ele alınan nokta söz konusu ürünün genel ürün
kategorisi içindeki talebinin yaratılmasıdır.
Seçici talep yaratmayı amaçlayan reklamlar ise belli bir markaya talep yaratmak
için yapılmaktadır. Ürün markası tekrar edilerek markanın farkına varılması,
benimsenmesi ve marka bağımlılığı yaratılması için çalışılmaktadır. Bu reklamlar
pazarda belli bir yer edinmiş olan markanın tutundurulması sağlaması amacı ile
yapılmaktadır.
Marka
bağlılığı
yaratmak,
markanın
diğer
markalardan
ayırt
edilebilmesini sağlamak yani farkını ortaya koymak için çalışılmaktadır (Elden,
2009:189). Tüketicinin dikkati ürün kategorisine değil o kategori içerisinde yer alan
belirli bir markaya çekilmektedir.
3.1.6.4. Reklamın Taşıdığı Mesaja Göre Sınıflandırılması
Ürün reklamı ve kurumsal reklam olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır (Kocabaş
ve Elden, 2002:28).
Ürün reklamlarında belli bir ürün ya da hizmetin özelliklerinin tanıtıldığı, o ürün
ya da hizmetin satın alınmasını sağlayacak fiyat, satış koşulları, ürünün kullanım
özellikleri, faydaları gibi konularda mesajlar aktarılır (Atcılar, 2006:22).
Ürün reklamlarını öncü, rekabet, karşılaştırmalı ve hatırlatıcı reklamlar olmak
üzere dört grupta inceleyebiliriz.
Öncü reklamlar, tüketicileri bilgilendirmek amacı ile yapılan, belli bir markanın
ürünü yerine bir ürün kategorisindeki talebini geliştirmeye yardımcı olur. Rekabet
reklamları, özellikle ürün hayat eğrisinin büyüme döneminde başvurulan ve piyasada
rakip firmalarla başa çıkabilmek için yapılan reklamlardır. Karşılaştırmalı reklamlarda,
söz konusu ürünün diğer ürünlerden üstünlükleri mukayese edilir. Bu üstünlükler fiyat,
kalite, garanti, montaj gibi unsurlardır. Hatırlatıcı reklamlarda ise ürünün olgunluk ya
33
da düşüş döneminde satışlarındaki durgunluğu veya düşüşü önlemek için fiyatında,
ambalajında ve kalitesinde yenilenme yoluna gidilir (Teker,2009:39).
Kurumsal reklam, genel reklamcılıktan farklı olarak marka ya da ürünlere
yönelik konu, ürün ya da hizmetten çok kurumun prestijini ön planda tutmaktadır.
İşletmelerin kalite ve teknolojik üstünlüklerini anlatarak benzer işletmelere karşı
tüketicinin ve aracının gözünde üstünlük kurmak amaçlanmaktadır. Bu tür reklamların
kriz döneminde kamuoyuna bilgi sunmak gibi amaçları da bulunmaktadır (Uztuğ,
2002:140).
3.1.6.5. Reklamın Kullandığı Mesajın Dayanağı Yönünden
Sınıflandırılması
Bu reklamlar duygusal ve olgusal reklamlar olmak üzere ikiye ayrılırlar:
Duygusal mesajlı reklamlar, daha çok güzellik, kozmetik, zayıflatıcı ürünler ve
çeşitli güzellik hizmetleri, moda lüks tüketim malları gibi alanlara yönelik ürünlerin
tanıtımında kullanılan, aşk, sevgi, dostluk, güzellik gibi konuları işleyen reklamlardır.
Bu reklamlara “Hedonik Deneysel Yönlü Reklamlar” da denilmektedir. Bu reklamlar
hedef kitlenin ürün ve hizmetleri bazı durumlarda kendi faydalarına göre duygusal
tatminlerini karşılamak adına yani zevk, sevilme, başarı, statü, eğlence gibi nedenlerle
tüketimleri üzerinde durmaktadır. Bu yönde yapılan reklamlar genellikle sözsüz
anlatımlarla ve daha çok imaj ve fantezi yaratma amaçlı yapılmaktadır (Elden,
2009:191).
Olgusal reklamlar ise daha çok endüstriyel ürünlerde kullanılan, belli tanıklık ve
belgelere dayanan daha çok mantığa seslenen rasyonel temelli reklamlardır. Bu tür
reklamlara “bilgi işlemci tüketici modeli yaklaşımlı” (CIP Yaklaşımı) reklam
denilmektedir. Bu yaklaşım da tüketici, belli aşamalar dahilinde analitik ve rasyonel
açıdan, mantıklı düşünen ve seçim yapan biri olarak değerlendirilmektedir. Bu modele
göre ilk etapta tüketici, bir mal ya da hizmetle ilgili bilgiyi çeşitli yolardan alır ve bu
34
alımı yaparken gönüllü, gönülsüz ya da seçici dikkat göstermektedir. Bu şekilde ürün ya
da hizmetle ilgili bilgiler bilinçaltına yerleşmektedir. Üçüncü aşama dikkatin
yönlendirildiği unsurun anlaşılması aşamasıdır. Daha sonra bu anlaşılan bilgi kabul
edilmekte ve bu bilgi depolanarak gerekli görüldüğü durumlarda kullanılmak üzere
hafızaya alınmaktadır. Bir sonraki adımda tüketici edindiği bilgiler yardımıyla tüketim
tercihleri için alternatifler geliştirmekte ve karar verme aşmasına geçmektedir. Son
aşama tüketicinin tüketim yönünde oluşturduğu farklı tercihler arasından, kendisine
göre en uygun olanı satın almasını sağlayacak şekilde harekete geçmesinin
gerçekleşmesidir (Atcılar, 2006:23).
3.1.6.6. Reklamın Ödeme Açısından Sınıflandırılması
Bireysel ve ortak reklam olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Bireysel
reklam yalnızca üretici firmanın reklam ücretini ödediği reklamlardır. Ortak reklam ise
farklı iki üreticinin farklı mamüllerinin aynı anda reklamı yapıldığı için ödemesinin de
ortak olarak yapıldığı reklamlardır. (Teker, 2009:40) Bir dergi reklamının, bir
şampuanın ya da kremin özelliklerini içeren ve öneren bir reklamı ortaklaşa yapması bu
reklamlara örnek olarak gösterilebilir.
3.1.6.7. Reklamın Zaman Kriterine Göre Sınıflandırılması
Reklamlarda
satın
almaya
ikna
etme
süreci
bakımından
farklılıklar
bulunmaktadır. Bazı reklamlar tüketiciyi hemen harekete geçirmeye, o mal ve hizmeti
tüketmeye yönelik olmakla beraber bazı reklamlar ise satışı belli bir ikna süreci sonunda
gerçekleştirmeye yöneliktir
(Kocabaş ve Elden, 2002:31). Malın kısa sürede
satılmasına yönelik teşvikte bulunan reklamlara kampanyalar, indirim haberleri, taksitli
satışlar vb. reklamlar örnek olarak gösterilebilir. İkna süreci sonunda satın almayı
gerçekleştiren reklamlarda ise yüksek fiyatlı ürünler ve hizmetler söz konusudur.
35
3.1.6.8. Reklamın Coğrafi Kriterine Göre Sınıflandırılması
Coğrafi kapsamı açısından reklamlar ulusal, bölgesel, yerel, uluslar arası ve
global olmak üzere beş grupta incelenmektedir.
Bölgesel reklam belli bölgelerdeki hedef kitleye ulaşmak için yapılan
reklamlardır. Bölge toptancıları ya da distribütörleri tarafından gerçekleştirilmektedir.
Ulusal reklam, bölgesel reklamın tersine ülkenin her yerinde bulunan bir ürün için ülke
bazındaki hedef kitleye ulaşmak için yapılan reklamlar olarak nitelendirilmektedir.
Yerel reklama ise yerel tüketiciler için yapılan reklamlar denilmektedir. Daha çok
perakendeci düzeyinde ve onlar tarafından yapılmakta olup, özellikle satın almayı teşvik
etmeyi amaçlamaktadır (Yaylacı, 1999: 15). Çok uluslu şirketlerin uluslar arası
pazarları hedeflemesi ve farklı pazarlara farklı reklamlarla girmesi uluslar arası reklam
kavramını ortaya çıkartmıştır (Kocabaş ve Elden, 2002:32). Global reklamlar, farklı
kültür, gelenek ve göreneklerinin ötesinde sevgi, nefret, korku ve dini duygular gibi
insanların ortak olan bu his ve düşüncelerinden yola çıkılarak oluşturulmaktadırlar.
Global reklamların sonucunda tüm dünyada insanlar aynı ürün ve markaları kullanmaya
yönlendirilmektedirler (Çivrilli, 1993: 82).
3.1.7. Reklam Ortamları
3.1.7.1. Basılı Reklam Ortamları
Basılı reklam ortamları iletilmek istenen mesajları hedef kitleye yazı, fotoğraf,
grafik ve benzeri unsurlar aracılığı ile ulaştırdığı kitle iletişim araçlarıdır. Bu araçlar
gazete, dergi, doğrudan postalama ve diğer basılı reklam materyalleri olarak ele almak
mümkündür.
Gazete: Gazeteler basılı materyaller arasında her yaştan ve her tabakadan
okuyucusu olan, en çok okunan ve en kolay ulaşılabilen kitle iletişim aracıdır.
36
Gazeteleri niteliklerine göre incelemek mümkündür. Bu nitelikler dağıtım alanı,
yayın sıklığı ve içerikleri olarak sıralanmaktadır (Ünlü, 1986:22).
Gazetelere dağıtım alanı açısından baktığımızda ulusal, uluslar arası ve yerel
olmak üzere ayrılmaktadırlar. Sadece belirli bir bölgenin sınırları içerisinde ve genel
olarak oranın haberlerine ağırlık veren gazeteler yerel gazetelerdir. Ülkenin tamamında
yayınlanan gazeteler ulusal gazeteyi ve bu ulusal gazetenin farklı ülkelerde satılması ya
da özel olarak bastırılması da uluslar arası gazeteleri oluşturmaktadır (Elden v.d.
2008:395).
Gazeteler yayın sıklığı açısından günlük, haftalık ve aylık gazeteler veya
yayınlandığı saate göre sabah ve akşam gazeteleri olmak üzere değişkenlik
göstermektedirler.
Ülkemizde
gazeteler
günlük
ve
sabah
gazetesi
olarak
yayınlanmaktadır (Ünlü, 1986:22).
Gazetelere içerikleri açısından ele aldığımızda ise fiziksel düzenleme ve konu
içeriği olarak ikiye ayrılmaktadır. Fiziksel özelliklerine göre tabloid ve klasik boyut
olarak adlandırılmaktadır. Tabloid beş ya da altı sütün genişliğinde klasik boydan daha
kısa ve okunması daha kolay genelde magazin basını tarafından tercih edilen bir
boyuttur. Klasik boyut ise uluslar arası anlamda sekiz sütün olarak kullanılan, 52 cm.
yüksekliğinde ülkemizde ise genelde 59x41cm. olan gazete boyutudur
(Elden,
2009:234). Gazeteleri içerdikleri haberlere göre siyaset, ekonomi ve magazin gibi
alanlara ayırmak mümkündür. Bu nedenle gazetelerde yayınlanacak olan reklamların
hedef kitle seçme olanağı vardır. Okuyucu kitlesinin ekonomik, sosyal ve demografik
özelliklerinden ötürü reklam verenlerin istenilen hedef kitleye ulaşma şansları
artmaktadır. (Taş ve Şahım, 1996:50).
Bunun yanında gazetelerin belli sayfalarında belirli konulara yer vermeleri
hedeflenen kitleye uygun sayfa seçimini de kolaylaştırmaktadır.
Gazeteler mesajların en çabuk ve en kolay ulaşmasını sağlayan bir yayın organı
olması reklam verenin güncel olaylarla ilgili reklam yapabilmesi ve konu içeriğinin
37
güncelliğini yitirmeden hedef kitlesine ulaşabilmesi de gazetelerin önemli bir özelliğidir
(Taş ve Şahım, 1996:50).
Gazetelerin hedef kitlesi televizyon ya da radyo gibi kitle iletişim araçlarından
daha sınırlı olduğundan gazete reklamlarını daha geniş ve ayrıntılı hazırlamak
mümkündür. Bunun yanı sıra gazetelerin okunma süreleri bir gündür ve bu durum da
reklamın kalıcılığını kısaltmaktadır
(Kocabaş ve Elden, 2002:36). Diğer taraftan
yayınlanacak olan reklamların hedef kitle tarafından algılanmasını kolaylaştıracak
çeşitli görsel efektler (renk, büyüklük, kontrast, başlık vb.) kullanmak da mümkündür
(Teker, 2009:33).
Dergi: Basılı ortamların ikinci büyük grubunu dergiler oluşturmaktadır. Farklı
periyotlarda haftalık, on beş günlük, aylık, üç aylık ya da yıllık olarak
yayımlanmaktadır (Taş ve Şahım, 1996:51). Dergiler farklı ilgi alanlarına hitap ettiği
için spesifik hedef kitlelere ulaşma imkanı doğurmaktadır. Ayrıca gazetelere nazaran
derginin baskı ve kağıt kalitesi daha iyi olduğu için reklamlar daha etkili olmakta ve
prestij temalı reklamlar yapmak da mümkün olmaktadır (Elden v.d. 2008:398).
Dergiler okunma süresi açısından uzun ömürlü olduğu için derginin yeni sayısı
çıkana kadar geçerliliğini devam ettirir. Bazı reklamların güncelliğini yitirme olasılığı
olmasına rağmen reklamların göze çarpma olasılığı artmaktadır (Ünlü,1986:29).
Taşınabilirliği ve her yerde (özellikle bekleme alanları vb.) olması nedeniyle ikincil
hedef kitle denilen kişiler tarafından da okunmuş olmaktadır.
Basılı reklamlarda uzun metinler okunmazken insanlar dergi okumak için ayrıca
zaman ayırdığı için bu durum dergi reklamları için geçerli olmamaktadır. Özellikle
bilgilendirici reklam kampanyalarında uzun reklam metinleri okuyucu tarafından
rahatlıkla okunmaktadır.
Dergiler doğrudan cevap reklamcılığı için uygun bir reklam ortamıdır. Kuponlar,
adresler, istek formları vb. materyaller kullanılarak hedef kitleden çabuk bir şekilde geri
dönüt alınabilmektedir. Ayrıca dergilerin arşivlenmesi sonucunda uzun vade de yapılan
reklamların kalıcılığı arttırılmış olmaktadır.
38
Dergiler reklam yaratıcılığı uygulamalarında daha sınırsız çalışmalara olanak
sağlamaktadır. Silme baskılar, katlanan sayfalar, koparılan ekler vb. birçok uygulama
alanı bulmaktadır.
Tüm bu avantajlarının yanında basılı reklam ortamları içerisinde gerek yapım
maliyeti açısından gerekse kişi başına düşen maliyet açısından en pahalı reklam
ortamıdır (Elden v.d. 2008:398).
Doğrudan Postalama ve Diğer Basılı Reklam Materyalleri: Doğrudan
postalama ya da adrese postalama; ürün kataloğu tanıtım kitapçığı, föy vb. basılı reklam
araçlarının
alıcı
olabilecek kişilerin
ve
kurumların
adresine postalanmasıdır
(Gülsoy,1999:148). Bu tür materyaller ürün yada hizmet hakkında bilgi vermeyi
amaçlamaktadır. Gönderilen basılı materyalin kalıcılığı bir çok ortama göre daha
fazladır. İlgi çekici yapıda olmaları söz konusu materyalin defalarca okunması ve akılda
kalıcılığı olasılığını arttırmaktadır (Ünlü, 1986:22).
Bu yöntemde hedef kitleye ulaşmak daha kolaydır ve kitlenin sosyo-ekonomik
yapısına göre tanıtım yapmak, bölgesel şartlara uygun öneri ve çözümler getirmek
olasıdır. Buradaki amaç ürün ya da hizmeti en geniş anlamıyla tanıtmaktır. Bu sistem ile
bekleme süresi en aza indirilmekte, hazırlık süresi ile birlikte geçecek tüm süre
postadaki zamanla doğru orantılıdır (Taş ve Şahım, 1996:55).
Doğrudan postalama yöntemiyle yapılan reklamların en önemli üstünlüğü mesajı
tam olarak taşımasıdır. Bunun yanında ulaştırılan mesajların tepkisi alınan siparişlerin
sayısı, bilgi isteyen kişilerin başvurma sayıları vb. şekillerde ölçülebilme kolaylığı
sağlamaktadır. Ancak hedef kitleye ulaşmadaki en büyük zorluk potansiyel alıcıların
adreslerinin bulunmamasıdır. En önemli diğer bir konu ise reklam materyalinin
gönderilen kişi tarafından okunmaması ihtimalidir. Bunun için basılı materyal dikkati
çekip okutacak bir şekilde hazırlanmalıdır (Ünlü, 1986:22). Bu noktada kullanılan
grafikler önem taşımaktadır. Hedef kitle örneğin bir kataloğa bakarken önce resimlere
ve şekillere daha sonra da mesaj bloklarına göz gezdirmektedir. Bunun için yapılacak
olan düzenlemelerin bu ve benzeri kriterleri göz önünle bulundurularak yapılması esas
alınmalıdır.
39
Doğrudan postalama yönteminde önemli avantajlardan biri de mesajların
kişiselleştirilmesine olanak sağlamaktadır. “Sayın…” ve benzeri ifadelerle ilgili kişiye
doğrudan seslenebilmekte ve bu durum da kişide memnuniyet duygusunu ortaya
çıkartmaktadır.
Gazete ve dergiye nazaran bu yöntem, farklı baskı teknikleri, farklı boylarda ve
çeşitlerde kağıtlar ve daha özgür tasarım imkanları sağlamaktadır. Fakat doğrudan
postalama kimi zaman maliyet bakımından yüksek rakamlara ulaşabilmektedir. Diğer
bir dezavantajı da tüketicilerin bu materyallerden rahatsız olma olasılıklarıdır. Özelikle
hedef kitlenin doğru olarak belirlenmediği ve söz konusu materyallerin gönderilmesi
için izin alınmadığı durumlarda hem firmanın imajı zarar görmekte hem de gereksiz
parasal harcamalar görülmektedir (Elden, 2009:249).
Yukarıda bahsi geçen tüm bu basılı reklam ortamlarındaki materyallerin
hazırlanması aşamasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. Bunları özetle
aşağıdaki gibi sıralayabiliriz (Teker, 2009:33):
• Reklam veren açısından okuyucu sayısı ve okuyucu profili saptanmalıdır.
• Ulaşılmak istenen hedef kitle ile okuyucu kitlesinin uygunluğu belirlenmelidir.
• Mesajın inandırıcı ve ikna edici olmasına dikkat edilmelidir
• Mesajın akılda kalıcılığını arttırmak için mesaj tekrarlanmalıdır.
• Reklam metni dikkat çekici ve satın almaya yönlendirici olmalıdır.
• Reklam metni gerektiğinden uzun olamamalıdır
40
3.1.7.2. Yayın Yapan Reklam Ortamları
Basın ortamlarında basılı olarak hedef kitleye ulaşan mesajlar, yayın
ortamlarında kulağa ve / veya göze hitap eden mesajlar şeklini almaktadır. Özellikle
okuma ve yazmanın gelişmemiş ya da okuma alışkanlığı olmayan ülkelerde yayın
ortamları göze ve kulağa hitap ettiği için iletilmek istenen mesaj hedef kitleye daha
kolay ulaşmaktadır (Ünlü, 1986:30). Yayın ortamlarını radyo ve televizyon olarak iki
grupta incelemek mümkündür.
İletilmek istenen mesajların her yaştan, her kesimden ve her cinsiyetten kişilere
ulaşması, radyo ve televizyonda ses ve görüntü gibi algılama açısından da etkin
unsurların kullanılması bu araçların diğer reklam ortamlarından daha çok tercih
edilmesine neden olmaktadır (Kocabaş ve Elden, 2002:39).
Radyo: Reklam medyası olarak önemli bir yere sahip olan radyolar ulusal ve
bölgesel yayınlar yapmaktadırlar. Radyolarda yayınlanan reklamları dört grup altında
toplamak mümkündür. Bunlar; reklam ve kamu ilanı, müzikli ve drama yapılı
reklamlar, programlı reklamlar ve özel tanıtıcı reklam programlarıdır (Taş ve Şahım,
1996:52).
Reklam ve kamu ilanları radyo spikeri tarafından okunan reklamlardır.
Programlı reklamların içerisinde eğitici, eğlendirici program bölümüyle reklamların da
bulunduğu kuruluşlar veya reklam ajanslarının hazırladığı reklamlardır. Bu reklamlarda
sadece işletmenin ürettiği hizmet ya da ürün reklamının yapıldığı programlar ve reklam
ajansları tarafından hazırlanan içinde birden çok işletmeye ait olan reklam programları
olmak üzere kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadırlar (Kocabaş ve Elden, 2002:40).
Müzikli ve drama yapılı reklamlar da belirli bir süre içerisinde yapılan reklamdır. Bu
reklamlar bölümler halinde, içinde müziğin ve dramatik unsurların bulunduğu,
kuruluşlar ya da reklam ajansları tarafından hazırlanan reklamlardır. Özel tanıtıcı
reklam programları ise bir mal veya hizmetin tanıtılması veya kültür, turizm ve eğitim
hizmeti için hazırlanmış reklamlardır. Bu reklamlarda ikiye ayrılmaktadır. Bir defa
yayınlanan özel tanıtıcı reklam programları, programın bütününü kuruluşun hizmeti
veya ürünün tanıtımı için kullanılır. Periyodik özel tanıtıcı reklam programları,
41
programın başında veya sonunda verilmektedir. Ancak program içerisinde reklam
verilmez (Ünlü, 1986:30).
Radyonun en önemli özelliklerinden biri hemen hemen her yerde herkes
tarafından bir işle meşgulken bile dinlenebilir olmasıdır. Buna karşın radyonun sadece
kulağa hitap etmesi, hem kulağa hem göze hitap eden televizyona oranla dinleyici
tarafından mesajların algılanma oranı düşüktür (Teker, 2009:32). Ayrıca radyo
reklamlarında arka arkaya bir çok reklamın yayınlanması dinleyici kitlesinin dikkatinin
dağılmasına neden olmaktadır. Bu yüzden reklamların akılda kalıcılığını arttırmak için
bir reklamın bir çok kez yayınlanması sağlanarak dinleyicinin zihninde yer etmeye
çalışılmaktadır.
Radyo reklamlarının bir başka dezavantajı da radyonun sinyal gücünün kimi
zaman merkezden uzaklaştıkça bozulması ve devreye gürültü denen unsurun girmesi ile
iletilmek istenen mesajın etliliğinin kaybolmasıdır (Elden, 2009:223).
Televizyon: Televizyon hem kulağa hem göze hitap etmesi açısından en etkili
reklam ortamıdır. Artık hemen her evde televizyonun bulunması, konforlu bir ortamda
izlenmesi ve evin tüm bireylerine seslenmesi bu kitle iletişim aracının etkisini ve
kullanımını arttırmaktadır. Diğer medyaların yerine getiremeyeceği bir çok fonksiyonu
bünyesinde bulunduran televizyon, mal ve hizmet hakkındaki mesajlarını çarpıcı
görüntüler eşliğinde verebilmektedir. Televizyon, reklamı yapılan ürün ya da hizmet
hakkında bir imaj yaratmaktadır (Taş ve Şahım, 1996:53). Televizyon reklamının
türlerini aşağıdaki gibi sınıflandırmak mümkündür: (Tayfur, 2008:113).
a. Hareketsiz Reklam: İçinde hareket unsuru olmayan, yalnız tek görüntü
bulunan ve televizyon spikeri tarafından seslendirilen reklamlardır.
Hareketsiz reklamın süresi 10 saniyedir.
b. Hareketli reklam: Müzik ve söz ya da yalnız söz eşliğinde çeşitli
görüntülerle düzenlenen reklamlardır. Hareketli reklam 15, 20, 30, 45, 60
saniye sürelerde hazırlanabilir.
42
c. Program görüntüsü Üzerine Reklam: Belli bir program yayınlanırken, bu
programı görüntülerini çerçeveleyerek ya da altyazı şeklinde düzenlenmiş,
söz unsuru olmayan reklamlardır.
d. Özel Tanıtıcı Reklam: Kültür, sanat, eğitim ve turizm gibi alanlarda yerli
yapım olarak hazırlanması gereken ve reklam mesajlarının programın sadece
başında ve sonunda yer aldığı reklam türüdür.
e. Programlı Reklam: İçinde eğitici, eğlendirici, program bölümü ile reklamın
bulunduğu
ve
kuruluşların
veya
reklam
ajanslarının
hazırladıkları
programlardır.Televizyonun maliyetinin yüksek olması, programların kalıcı
veya saklanabilir olmaması bir reklam ortamı olarak dezavantajlarını
oluşturmaktadır (Teker, 2009:32).
3.1.7.3. Diğer Reklam Ortamları
Bu reklam ortamları basılı ve yayın yapan reklam ortamlarının dışında kalan
reklam ortamlarıdır. Bunlar her ne kadar kesin hatlarıyla kitle iletişim araçları değillerse
de uygun kullanımlarıyla kitle iletişim araçları kadar etkili olabilmektedirler
(Ünlü,1986:35).
Açıkhava Reklam Ortamları: Açıkhava reklamcılığı kapalı mekanların dışında
kalan sabit ve hareketli reklam ortamlarını oluşturmaktadır. Reklamın tarihinde de
bahsedildiği gibi açıkhava reklamcılığı çok eski zamanlara dayanmaktadır. Dağlara
taşlara yazılan yazılar, bir esnafın dükkanının üzerine adını yazan tabela koyup, gelip
geçenin dükkanına gelmesini sağlaması gibi bir başlangıçtan başlayarak açıkhava
reklamcılığı; gelişmiş ülkelerde görülen büyük boy duvar panoları, gökdelenlerin
üzerinde yükselen ışıklı dönen kürelere kadar gelişen teknolojiye paralel olarak hızla
gelişmiştir (Kocabaş ve Elden, 2002:46).
43
Günümüz tüketicilerinin zamanlarının çoğunu dışarıda geçiriyor olmaları,
reklam verenlerin, açık hava reklam ortamlarını tercih etmelerine neden olmaktadır. Bu
reklam ortamları tüketiciyi dışarıda geçirdikleri zaman içerisinde de marka ile
buluşturmak ve reklamı yapılan ürün ya da hizmetin mesajını aktarmak için destekleyici
bir ortam olarak kullanılmaktadır (Elden vd. 2008:426).
Açıkhava reklam araçları sokaktaki insanın her an görebileceği şekillerde
konumlandırıldığında, birey reklamı izlediğinin farkına varmadan, reklamın etkisi
altında kalabilmektedir; İnsan çoğu zaman bakar ama görmez. Bu demektir ki
insanların, gözleriyle gördükleri ancak o anda farklı bir şey düşündükleri için
algılayamadıkları imgeler bilinçaltına yerleşmektedir.
Açıkhava reklam ortamlarının en büyük avantajı dikkat çekiciliğinin yüksek
olmasıdır. Reklamlar üzerinde farklı materyaller (ışıklı tabela vb.) kullanılarak dikkat
çekiciliği arttırmak mümkün olmaktadır. Ayrıca reklamın konumlandırıldığı yere göre
trafiğin yoğun olduğu bölgeler, köşe başları vb. yerlerde kullanılması akılda kalıcılığı da
arttırmaktadır. Bir diğer avantajı ise çok sayıda ve birbirinden farklı hedef kitleye
ulaşabilirken bir yandan da coğrafi anlamda esnekliklere sahiptir. Hedef kitlenin
özelliklerine göre kent içerisinde ürün ya da hizmetin reklamını uygun yerlerde
konumlandırıp sadece belirli bir kesime hitap etmesi sağlanmaktadır.
Açıkhava reklamlarının en büyük dezavantajlarından biri reklamın izlenme
süresinin çok kısa olmasıdır. Bu nedenle hareket halindeyken mesajın gözden
kaçmasına neden olmaktadır. Hatta bazen gerek hava koşulları gerekse dış etkilerden
dolayı
reklamların
zarar
görmesine
ve
mesajın
tam
olarak
aktarılması
engellenebilmektedir (Elden vd. 2008:428).
Transit Reklam Ortamları: Transit reklam ortamları toplu taşıma araçlarının
dş yüzeylerinin giydirilmesi ve iç mekanlara yerleştirilen reklamlardan oluşmaktadır.
Açık hava reklamı olarak da sayılan bu tür reklamlar zamanla büyük gelişmeler
göstererek kendini açık hava reklamlarından ayırmış ve kendine ait belli kuralları olan
bir reklam ortamı konumuna erişmiştir (Elden vd. 2008:432).
44
Transit reklam ortamları, bazı şirketlere ait araçlarının ve dağıtım kamyonlarının
giydirilmesini, uçak ve zeplinlerin taşıdığı pankartları, balonlarla yazılan yazıları ve
günlük hayatımızda sıkça kullandığımız otobüs, taksi, metro ve vapur gibi toplu taşıma
araçlarının iç ve dış yüzeylerinde kullanılan afişleri, aynı zamanda koltukların ön ve
arka yüzeylerine verilen reklamları kapsamaktadır.
Daha geniş kitlelere daha etkili bir biçimde ulaşabilmesi, transit reklam
ortamlarını diğer ortamlardan ayıran temel özelliklerdendir. Gün içinde farklı yerlerde
dolaşarak, binlerce farklı insana ulaşan kara, hava, denizyolu vb. alanlarda kullanılan
reklamlarla lokal, ulusal ya da uluslararası kampanyalar yürütülebilmektedir. Diğer
reklam ortamlarında reklamın yayın saati, bulunduğu sayfa yeri gibi endişeler varken
transit reklam ortamlarında tek göze alınması gereken şey trafiğin yoğun olduğu
noktaları belirlemektir. Bulunduğu yerler ve hareketli olması açısından dikkat çeken
reklamlar, kısa süreli ve lokal kampanyalar için uygun olsa da uzun dönemli
kampanyaların imajını desteklemek için de kullanılmaktadır (Elden vd. 2008:433).
Transit reklam ortamlarının, gün içinde farklı yerlerde milyonlarca insan
tarafından görülebilmesi, özellikle de araç içi reklamlarda tüketicinin tüm odağını
üzerinde toplaması; dolayısıyla kişi üzerinde daha etkili olması, farklı reklam
ortamlarında kanal ve sayfa değiştirerek reklamdan uzaklaşabilen kişilerin bu yolla
reklamı tekrar tekrar inceleyip okuması gibi avantajları vardır.
Renk, boyut, görsel öğeler açısından bir reklamcının en rahat çalışabileceği
alanlardan biri olma özelliği, transit reklam ortamlarını, izleyici açısından daha da
çekici kılmaktadır. Üstelik transit reklam ortamlarının maliyeti diğer reklam ortamlarına
göre daha düşük kalmaktadır.
Tüm avantajlarının yanı sıra, reklam kampanyalarında spesifik bir kitleye
ulaşmak istendiği durumlarda transit reklam ortamlarının kullanımı hedef kitle dışındaki
insanlar tarafından gereksiz bulunabilmekte, tıpkı Açıkhava reklamcılığında olduğu gibi
burada da hava, iklim vb. dışsal koşullar nedeniyle yıpranma ve zarar görme riskleriyle
karşılaşılmaktadır (Elden, 2009:260).
45
Fuar ve Sergi Ortamları: Çeşitli genel ve spesifik konularda düzenlenen
bölgesel, ulusal veya uluslararası fuarlar, bu fuarları gezmeye gelen yüz binlerce insanın
bir arada bulunabileceği ve tanıtılacak ürün ya da hizmetin sunulabileceği en etkili
ortamlardandır. Tüm bu fuarlarda firmalar hem kendi mal ve hizmetlerinin tanıtımını
yapabilmekte hem de stantlarında hedef kitlenin ilgisini çekecek multivizyon gösterileri,
katalog, broşür veya eşantiyon ürünler dağıtmak gibi reklam etkinliklerine
başvurabilmektedirler. Tabii burada fuar içeriği, katılımcılarının özellikleri önceden
saptanmalı ve mesajlar belirlenen profil çerçevesinde oluşturulmalıdır. Genel fuarlarda
kitle daha geniş olduğundan firma ve ürünlerin tanıtımı da daha geniş bir alana
yayılabilirken, spesifik konularda düzenlenen fuarlarda ise süzülmüş hedef kitleye
rahatça seslenilebilmektedir. Hedef kitle profiline ve pazarlama stratejilerine göre
fuarlara katılmak, firmaların tanıtımı ve prestiji açısından faydalıdır (Kocabaş ve Elden,
2002:45).
Sergiler ise bir kuruluşu tanıtmak, prestijinin artırmak ve bilgi vermek gereğiyle
düzenlenir. Devamlı, geçici ve gezici olmak üzere üçe ayrılır. Devamlı sergiler, kuruluş
alanında çalışmaların bir süre için sergilendiği sergilerdir. Bu süreler kuruluşun ya da
yaşanılan ülkenin özel günlerinde gerçekleştirildiği takdirde daha etkili olmaktadır.
Geçici sergiler, firma ya da kuruluşların belirli zamanlar içerisinde açtığı sergilerdir.
Gezici sergiler ise diğerlerine göre maliyeti daha yüksek olmakla birlikte izleyicilerin
ayağına gittikleri için diğer sergilere göre daha etkilidir (Elden vd. 2008:463).
Fuar ve sergi ortamlarının en büyük avantajlarından biri fuar ve sergi sırasında
işletmelerin, potansiyel müşterilerle bir araya gelme imkanı bulurken olası müşterilere
ve aracılara da ulaşabilmesidir. Üretici firma tarafından yeni ürünler pazara sunulurken
bu ürünlerin uygunluk derecesini ölçmek için ziyaretçiler bazında araştırma yapılması
üretici firmaya avantaj sağlamaktadır. Öte yandan firmanın fuara katılması basında da
yer almasını sağlayarak imajını güçlendirmesine etki edecektir.
Maliyetinin oldukça yüksek olması ve ciddi planlama gereksinimlerinin doğması
fuar ve sergi ortamlarının dezavantajlarıdır. Bu tür etkinliklere sürekli katılım
sonucunda bir takım avantajların sağlanabilecek olması göz ardı edilmekte ve bir
46
seferlik etkinlik sonucunda başarıların kısa süreli olduğu görülmektedir (Elden vd.
2008: 464).
Sinema: Televizyonun yanı sıra hem göze hem de kulağa hitap eden sinema bu
özelliği ile etkili bir reklam ortamıdır. Televizyon ile karşılaştırıldığında sinema,
kapsadığı alan açısından daha dar bir hedef kitleye ulaşmaktadır. Ancak film izlemek
için sinemaya giden herkesin reklamları izlemeye mecbur olması bu dezavantajı
azaltmaktadır. Sinemanın teknik imkanlarından yararlanılarak istenilen her şeyin
gösterilmesi ve söylenmesi mümkündür. Ayrıca maliyeti yüksek olan bu reklam
filmlerinin dağıtım süreci de uzun olduğu için güncel konular içermemelidir (Ünlü,
1986:38).
Satış Yerinde Yapılan Reklam: Daha önce diğer reklam ortamlarında farklı
reklam araçlarıyla tanıtılan ürünlerin satış anında tercih edilmesini sağlayan ve reklam
kampanyasını desteklemek amacıyla yapılan reklam faaliyetleridir. Bunlar; çıkartmalar,
hareketli teşhir araçları, mankenler, pankartlar, döner elektronik bantlar, ürünün büyük
boy modelleri gibi malzemelerden oluşmaktadır. Burada, kullanılan malzemelerin diğer
reklam araçlarında kullanılan reklam mesajları ile bütünleşecek şekilde seçilmesi,
dikkat çekici malzemelerin kullanılması ve mesajın hemen satın almaya yönlendirecek
olmasına dikkat edilmelidir. Satış yeri reklam malzemesinin ve reklam mesajının güçlü
ve etkili olması verilen mesajın daha kalıcı olmasını sağlar. Bu tip reklam
malzemelerinde önemli olan, satış noktasında hala kararsız olan tüketiciyi yakalamak ve
ürünün tercih edilmesini sağlamaktır (Kocabaş ve Elden, 2002: 49).
İnternet: Teknolojik gelişmelerin şirketler üzerindeki etkileri dolayısıyla
günümüzde şirketlerin mal, hizmet ve kendilerini hedef kitlesine tanıtma ve tanıtılan
mal ve hizmetin satışını yapmada, internetin, etkili bir pazarlama ve reklam ortamı
olarak kullanıldığı görülmektedir. Gününün büyük bir bölümünü internette geçiren
hedef kitleye kendisini ya da mal ve hizmetini tanıtan şirketler için internet, yeni, hızlı
ve interaktif bir reklam ortamına dönüşerek önem kazanmıştır.
Böylece hedef kitlesine 7/24 ve her yerde kesintisiz ulaşabilen, çift yönlü
interaktif bağ ile milyonlarca insan arasında müşterilerine destek veren, istek ve
47
beklentileri karşılayabilen şirketler, aynı zamanda bu yolla farklı özellikleri olan
müşterilerine kişisel olarak ulaşabilecek reklamlar üretebilmektedir.
Bu ortamda karşılaşılan kitle, gerektiğinde daha önce kullandığı markayı anında
terk edebilecek bir yapıdadır.
Günümüzde sanal ortamda yer almayan bir kurum, hedef kitlesi gözünde imaj ve
güven kaybına uğrayacağı için kendine ait bir web sitesi edinmesi yeni müşteriler
edinmenin yanı sıra hali hazırdaki müşterisini kaybetmemesi açısından da önemlidir.
Web siteleri kurumların sanal ortamdaki şubeleridir ve sitedeki benzer bir
banner üzerine tıklandığında doğrudan kurum web sayfasına gidilebilir, böylece tek bir
reklam üzerinden hedef kitleye birçok farklı mesaj aktarılabilmektedir.
İnternet, araştırma yapmak, bilgi edinmek, danışmanlık hizmeti sunmak,
müşteriye destek vermek, tartışma forumları sunmak, eğitim vermek, online olarak
alım-satım yapmak için tercih edilmektedir. En büyük avantajlarından biri de hızla
güncellenebilmesidir.
İnternet reklam ortamının dezavantajları ise doğru hedef kitle analizi
yapılmadığında e-posta yoluyla yapılan reklamların ilgili ilgisiz herkese ulaşması, tam
olarak çözülemeyen güvenlik sorunları nedeniyle çoğu tüketicinin interneti yalnızca
ürünü araştırırken kullanması ve satın almada geleneksel yöntemleri tercih etmesi,
reklam verenler tarafından internetin yeni bir reklam ortamı olması sebebiyle diğer
reklam ortamları kadar etkili kullanılamamasıdır (Elden vd. 2008: 436).
48
3.2. Reklamlarda Strateji Geliştirme
Çok sayıda birbirine benzer ürün üretilmesi nedeniyle, reklam metinleri de her
geçen gün birbirine daha çok benzemektedir (Karaçor, 2000:186). Bu durumda reklam
kampanyalarında yaratıcılık kavramı önem kazanmaktadır. Reklamda yaratıcılık,
iletişim problemlerini çözümleyebilecek, yeni, alanında tek ve uygun fikirler
yaratabilme becerisi olduğu düşünüldüğünde; izlenen reklamlarda akılda kalıcılığın ve
göze çarpan ilk unsurun yaratıcılık olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden başarılı bir
reklam kampanyasının geliştirilmesi ve meydana getirilmesi aşamasında ortaya konacak
stratejik taktikler için ön araştırmaları ile analizlerin yapılması gerekmektedir.
3.2.1. Durum Analizi
Durum analizi şirket misyonu ışığında ortaya çıkan ya da çıkabilecek fırsat ve
tehditleri belirlemek ve şirketin bu fırsatlardan yararlanma ve tehditlerden korunma
kapasitesini, nasıl bir stratejik yol izlenmesi gerektiğini ve yeteneğini ortaya koymaktır
(Odabaşı,2001:18).
Yaratıcı bir reklamda doğru bilginin yeterli miktarda toplanmış olması ve bu
bilgilerin yaratıcı sürecin tüm aşamalarında kullanılabilecek şekilde analiz edilmesine
bağlıdır. Durum analizinin sonucunda ürün, marka, rakipler, Pazar ve hedef kitle ilgili
toplanan tüm bilgiler SWOT Analizi adı verilen güçlü-zayıf yönler ve tehditlerfırsatlardan oluşan bir analize tabi tutularak reklam kampanya amaç ve stratejilerinin
belirlenmesine yönelik çıkış noktaları elde edilmektedir (Elden,2009:309). Başka bir
deyişle durum analizi; ürün ya da hizmetin tüketici gereksinimlerini ne ölçüde
karşılandığını, tüketici talebindeki artış ya da azalmaları, tüketicilerin davranışlarındaki
değişim eğilimlerini, rakiplerin mal ya da hizmetleriyle yapılan karşılaştırmalar gibi
etmenlere
dayanarak
analiz
etmekte
ve
pazarın
niteliklerini
belirlemektedir
(Karaosmanoğlu, 1995:5).
49
Durum analizi dışsal analizler ve içsel analizler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Dışsal analizlerle fırsatlar ve tehditler belirlenmekte, içsel analizlerle ise işletmenin
güçlü ve zayıf yönleri üzerinde durulmaktadır. Durum analizleri sonucunda iş çevresi ve
işletme hakkında ortaya çıkan bilgiler ışığında, amaçlar belirlenmektedir. Hangi
alanlarda rekabete girileceği, hangi alanlarda rekabetten uzak durulacağı üzerinde
durulmaktadır. Rekabet analizleri ile işletmenin sektör içerisindeki değişimlerin
kendisini nasıl etkileyeceği ve rekabet avantajlarının hangilerinin kritik olduğunun
belirlenmesi gerekmektedir (Karaaslan, 2008:60).
İçsel ve dışsal analizlerin kapsamında ürün hizmet ve işletmenin analizi, rakipler
ve pazarın analizi ardından hedef kitle analizi ve SWOT analizi yapılmaktadır.
a. Ürün / Hizmet ve İşletmenin Analizi
Durum analizinin iç analiz kısmını oluşturan bu bölüm, genel olarak işletmenin
tarihi geçmişi, üretim biçimi, faaliyet alanları, kurum kültürü, hedef kitle nezdindeki
imajı ile özellikle reklamı yapılacak bir ürün ya da hizmetin üretim biçimi, içeriği,
kullanım kolaylığı, fiyatı, kalitesi vb. faktörlere bağlı olarak yapılan analizi içermektedir
(Elden,2009:310).
İç analizlerde iki temel bilgiye ulaşmak mümkündür. Bunlardan biri işletmenin
ya da markanın rakiplerine göre güçlü ve zayıf yönlerinin belirlenmesidir. Ancak,
bunlar tespit edilirken, hiçbir işletmenin bütün yönleri ile zayıf ya da güçlü olamayacağı
gerçeği göz önünde bulundurulmalıdır. Yapılan analizlerden elde edilecek faydanın
yüksek kalitede olması için analizin olabildiğince objektif kriterlere göre yapılması
gerekmektedir. Çünkü, burada amaç ne işletmenin üstün olduğunu ortaya koyarak bunu
bir propaganda haline dönüştürmektir ne de işletmenin zayıflıklarını göstererek işletme
içindeki bazı bölümlerin baskı altına almaktır. Burada yapılan şey objektif olarak
işletmenin üstün taraflarını ve zayıf taraflarını ortaya koyarak temelleri sağlam bir
strateji inşa edebilmektir (Karaaslan, 2008:62). Ulaşılabilecek diğer bilgi ise ürün ya da
hizmet ile ilgili güçlü ve zayıf yönlerin belirlenmesidir. Burada ise ürün ya da hizmetin
avantaj ve dezavantajlarının neler olduğuna odaklanılmalıdır. Ürün ya da hizmetin
“eşsiz / tek satış vaadi” veya rakiplerinde olmayan bir yarara sahip olması, ambalajı,
50
fiyatı, dizaynı vb. özellikler bu analiz sırasında ortaya çıkmaktadır.
Bu bilgiler
kampanyanın mesaj stratejisini ve taktiklerini belirlerken yaratıcı ekibe yol gösterecek
bilgileri de oluşturmaktadır (Elden,2009:311).
b. Rakipler ve Pazarın Analizi
Durum analizinin dış analiz kategorisinde değerlendirilen rakipler ve pazarın
analizi; işletmenin faaliyet gösterdiği alanlara yönelik pazarın geçmişi, bugün gelinen iş
hacminin miktarı, pazarın büyüme oranı, pazarı çevreleyen sosyo-ekonomik, sosyokültürel, teknolojik yasal ve hukuki ve bu yapının işletmenin işletme anlayışı ile reklam
kampanyasının
uygulanmasına
etkisi
gibi
hususların
gözden
geçirilmesidir
(Elden,2009:311).
Pazar analizi, başarılı pazarlama yapabilmek için önemlidir. Pazarı oluşturan
tüketicilerin istek ve ihtiyaçları birbirine benzememekte ve benzer tercihlerde
bulunmamaktadırlar. Tüketicilerin hepsini tatmin edebilecek tek bir pazarlama karması
geliştirip uygulamak imkansızdır. Bu nedenle “Pazar bölümlemesi” yoluna gidilir. Pazar
bölümlemesi; bir pazarın aynı özelliklerini taşıyan tüketici alt gruplarına göre bölümlere
ayrılması, başka bir deyişle türdeş olmayan bir pazarın türdeş bölümlere ayrılmasıdır.
Böylece tüketiciler, demografik, sosyo-kültürel, psikolojik vb. gruplara ayrılmış olur
(Ünlü, 1987: 55).
Benzer özellikler gösteren bir pazar için strateji oluşturmak daha kolay ve
verimli olmaktadır. Pazarlama çabaları, tüketici satın alma süreci ve hedef pazar ile
birlikte değerlendirilmektedir. Bu sürecin doğru işlememesi halinde işletmeler, hedef
pazarlara uyguladıkları pazarlama stratejilerinde etkin olmama ve bunun sonucunda da
tatmin olmamış tüketici davranışları riskiyle karşılaşmaktadırlar (Çağlar, 2011).
Rakip analizinde ise rakiplerin üretim, satış ve pazarlama yöntem ve
stratejilerinin neler olduğu büyük oranda işletmenin kendi üretim, dağıtım, fiyat
stratejileri kadar pazarlama iletişimi ve reklam stratejilerini de şekillendirirken hedef
51
kitlede farkındalık yaratacak bir uygulamaya girebilmek adına yardımcı olmaktadır
(Elden,2009:313).
c. Hedef Kitle Analizi
Günümüzde iletişim çabalarının yönlendirildiği hedef kitle, pasif bir bilgi alıcısı
değildir. Tüm dünyadaki yenilik ve gelişmeleri izleyerek, dünyayı, ülkesini içinde
yaşadığı toplumu ve kendisini yeniden yorumlamakta, değerlendirmekte, eleştirmekte,
kısacası olan bitene tepki göstermektedir. Böyle tepkisel hale gelmiş ve iletişim
sürecinde aktif bir role soyunan hedef kitle, karmaşık davranışlar sergilemekte ve
ayrıntılı olarak incelenmesi gereken satın alma kararları vermektedir. Bunun için hedef
kitlenin demografik, psikolojik ve sosyo-kültürel özelliklerinin incelenmesi, tüketicinin
satın alma karar sürecinin ve tüketim davranışlarının nasıl şekilleneceğinin belirlenmesi
gerekmektedir (Elden,2009:314). Bahsi geçen özellikler belirlenirken hedef kitlenin
tüketim ve medya alışkanlıkları da inceleme altına alınmaktadır. “Hedef kitlemiz kim?”
veya “hedef kitle ürün yada hizmet kategorimizi nasıl öğrenebilir?” gibi sorular
sorulmaktadır. Ayrıca bu analiz reklam verenin hangi mecrayı kullanacağını da
belirlemektedir. Bu analizler yapılırken odak gruplardan yararlanılarak ürün ya da
hizmet hakkında hedef kitlenin düşünceleri öğrenilmekte, rakip ürün ya da hizmetin
hedef kitlenin aklında nasıl kaldığı da belirlenmektedir (Peltekoğlu, 2010:147).
Dış analiz kapsamında değerlendirilebilecek bu analiz durum analizinin diğer alt
analizlerinde de olduğu gibi yaratıcı stratejilerin oluşmasında, hedef kitleye ulaşacak en
doğru strateji ve taktiklerin belirlenmesi ile hedef kitlenin üründen beklentileri ortaya
çıkarılarak reklamcılara yardımcı olmaktadır (Elden,2009:315).
d. SWOT (FÜTZ) Analizi
Durum analizinin son aşamasını oluşturan bu kısmında, yapılan analizler
sonucunda elde edilen verilerin reklam kampanyasının genelinde amaç ve stratejilerin
belirlenmesinde kullanılmak üzere değerlendirmeye alınmaktadır. SWOT analizi
özellikle, çevresel fırsat ve tehditleri karşılayabilecek, rekabeti olumlu olarak
etkileyebilecek, belirli sayıdaki önemli üstünlük, zayıflık, fırsat ve tehditlerin
yorumlanmasında faydalı olmaktadır (Elden,2009:317).
52
Fırsatlar, işletmenin dış çevresinde olan ve işletmenin gerçekleştirmek istediği
amaçlara yardımcı olan durumlardır. Politik, yasal, teknoloji, sosyo-kültürel,
demografik ve uluslar arası çevresel unsurlarla sürekli değişim içerisindedir. Çevrede
meydana gelen fırsatların işletme tarafından değerlendirilebilmesi işletmenin sahip
olduğu kaynaklara bağlıdır. İşletmenin diğer rakiplerinden daha etkin olarak kullandığı
kaynaklar onun üstünlüklerini meydana getirmektedir. İşletmenin rakiplerine göre daha
iyi olan pazar payı, pazarlama avantajları, mali yapısı, üretim tekniği, üretim esnekliği,
üretim kapasitesi, yeni ürünü pazara sunabilme hızı, AR-GE laboratuarlarından elde
ettikleri fayda işletmeler için birer üstünlüktür. Üstünlüklerin belirlenmesi işletmeler
için hangi alanlarda işletmenin rekabete gireceği, kendine rakip olarak kimleri
seçeceğini belirlemesi açısından önemlidir. (Karaaslan, 2008:65). İşletmenin varlığını
sürdürmesine engel olabilecek veya rekabet üstünlüğünü kaybetmesine neden
olabilecek uzak veya yakın çevredeki değişimler sonucu ortaya çıkan oluşumlar ise
tehditleri meydana getirmektedir. Sürekli ve hızlı değişen bir dış çevrede bu unsurları
takip edilmeli ve onlara karşı önlem alınmalıdır (Elden,2009:318). Zayıflıklar da,
üstünlükler gibi, işletmenin kendi kaynaklarına bağlıdır. Zayıflıklar, rakiplere göre
işletmenin daha etkin kullanamadığı kaynaklardır. İşletmelerin zayıflıklarının tespiti
işletmenin rakipleri ile hangi konularda rekabete girişmeyeceklerinin belirlenmesi
açısından önemlidir. Zayıflıklar işletmelerin kendi kısıtlarını bilmesi, bir strateji
oluşturulurken nelerin başarılamayacağını göstermesi açısından önem taşımaktadır
(Karaaslan, 2008:65).
Bir işletme ya da marka kendinden kaynaklanan fırsatlara ve üstünlüklere
sahipse pazardaki gelişimini devam ettirebilmekte ve rekabetçi bir avantaj
sağlayabilmektedir. Dış çevreden kaynaklanan fırsatların markanın kendinden
kaynaklanan zayıflıkları söz konusu olduğunda ise, markanın gelişimi ve pazardaki
varlığını güçlendirmesini engelleyecek iç çevresinden kaynaklanan bu zayıflıkları
ortadan kaldırarak dış çevrenin sunduğu fırsatlardan yararlanılmalıdır (Elden,2009:319).
İşletmeler dış çevre ve örgüt içi analizlerini yaptıktan sonra, işletme için kritik
öneme sahip olan fırsatları, tehditleri, üstünlükleri ve zayıflıklarını aşağıdaki gibi bir
matris içerisine yerleştirilir. Burada yapılması gereken objektif olarak elde edilen
53
sonuçların tabloya yerleştirilmesi sonucunda tabloda bir biri ile kesişen satır ve
sütunların tabloda belirtilen stratejiye uygun olarak nasıl bir strateji geliştirilebileceğinin
tespit edilmesidir. İşletmeler tablodaki dört hücredeki fırsatlar ve üstünlüklerinden en
fazla yararlanacakları Şekilde hareket ederken, tehditler ve zayıflıklarının ise, en az
zarar ile sonuçlandırmanın yolunu arayacaklardır. Bu sebeple, işletmelerin bunları
görsel olarak tek bir tabloda özetleyebilmiş olmaları hem bazı faktörlerin gözden
kaçmasını önlemiş olacaktır hem de stratejinin kurulmasını kolaylaştırmış olacaktır
(Tablo 1). Matrisin bir diğer faydası ise, örgüt içi faktörler ile dış çevre faktörlerinin her
birinin ikişer ikişer satır ve sütunlarda çakışmış olmasıdır. Bu sayede, yönetici
üstünlükler ve fırsatlar gibi stratejinin olumlu yönleri ile uğraşacağı gibi, aynı zamanda
tehditler ve zayıflıkların kesiştiği noktada işletme için zor kararların verileceği bir alanla
da uğraşması gerekecektir. Strateji kurulurken yöntem bir anlamda daha yapısal bir hale
gelecek, stratejiyi hazırlayan kişinin aşırı karamsarlığı ya da iyimserliği bu sayede
törpülenecek, ayakları daha yere basan bir strateji halini alacaktır (Karaaslan, 2008:66).
Tablo 1
FÜTZ Matrisi Stratejileri
(Dinçer, 2003:157)
54
3.2.2. Amaç
Durum analizinin sonuçları, kurumun mevcut pazarlama faaliyetlerinin gözden
geçirilmesine ve aynı zamanda yeni reklam stratejilerinin belirlenmesini sağlamaktadır.
Bir reklamın iki temel amacı olan iletişim ve satış amaçlarının arasında, reklam
iletişiminin iyileştirilerek reklam mesajlarının daha geniş bir kitleye duyurulması ve
reklam kampanyasına konu olan ürünlerin satışlarının arttırılması sayılabilmektedir
(Teker, 2009:95).
Reklam kampanyasının amaçları kurumun stratejik amaçlarına uygun bir şekilde
tanımlanmalıdır. Bu tür hedefler arasında, mal ve hizmetin satışını ve karlılığını arttırma
nihai amacını gerçekleştirmek için aşağıdaki maddeler uygulanabilmektedir (Atay ve
Yücel,2007:163):
•
Malın varlığı hakkında bilgi vermek,
•
Pazarın belli bölümünde farkında olmayı yaratmak,
•
Reklamı yapılan ürün ya da hizmeti deneme arzusu yaratmak,
•
Ürün ya da hizmetin kullanımı için kişileri eğitmek,
•
Ürün ya da hizmetteki belirli değişiklikler hakkında bilgi vermek,
•
Marka imajı yaratmak,
•
Ürün ya da hizmette kalite imajı sağlamak,
•
Mevcut imajı korumak,
•
Alışkanlıkları değiştirmek,
•
Dağıtım kanalı ile ilişkileri değiştirmek,
55
•
Kurum ya da kuruluşun saygınlığını arttırmak.
Genel olarak ise reklam amaçları üç madde altında toplanmaktadır.
a. Talebi Arttırmak: Reklam yolu ile ürün ya da hizmette talebi arttık üş şekilde
sağlanmaktadır (Kökçü ve Güneysu, 2002: 44):
•
Söz konusu ürün ya da hizmeti kullananların onu daha fazla
kullanmalarını sağlamak,
•
Söz konusu ürün ya da hizmeti hiç satın almamış veya yararlanmamış
kişilere bu ürün ya da hizmeti tanıtmak,
•
Ürün ya da hizmeti satın almalarını sağlamak.
Söz konusu bu maddeler uygulandıktan sonra kurum ya da kuruluşun
tüketici grubu oluşturulmuş demektir. Artık kurum ya da kuruluş reklamlarında
tüketiciyi denemeye ikna etmek zorunda değildir. Bu durumda yapılması
gereken kişi başına düşen talebi arttırmaktır. Tüketimi arttırmak için de reklam
mesajlarında genellikle ürün ya da hizmetin değişik kullanım şekilleri ve
yenilikler vurgulanmaktadır (Ünlü, 1987: 92).
b. Talebin Fiyat Esnekliğini Azaltma: Ürün ya da hizmetin fiyatını benzerlerine
göre arttırabilme serbestliğine ulaşmaktır. Reklam aracılığı ile tüketicinin söz
konusu ürün ya da hizmete olan bağlılığını arttırmakta olan firmalar böylece,
hedef kitlenin fiyat belirleme üzerindeki etkisini en aza indirmektedirler. Diğer
bir deyişle marka bağımlılığı diye ifade edebileceğimiz bu durumun amacı ürün
ya da hizmetin fiyatı artsa dahi tüketicinin ondan vazgeçmemesini sağlamaktır.
Bilinçli tüketiciler üzerinde böyle bir etki yaratmak zor olacağı için hedef kitle
olarak bilinçsiz ve genç tüketiciler tercih edilir (Kökçü ve Güneysu, 2002: 45).
c. Kişisel Satışı Desteklemek: Kurum ya da kuruluşun pazarlama karmasına bağlı
56
olarak, eğer kişisel satış önem arz ediyorsa, reklam kişisel satışa yardımcı olması
amacı ile yapılmaktadır. Böylece satıcı, tüketici ile yüz yüze geldiğinde
tüketicinin ürün ya da hizmet hakkında bilgisi olacak veya en azından markayı
duymuş olacaktır (Ünlü, 1987: 93).
Reklamın amaçlarının bilinmesi onun etkilerini ya da sonuçlarının tahmin
edilmesine imkan sağlamaktadır. Reklamın amaçları, bir ürün ya da hizmetin satışını
kolaylaştırmak ve bir düşüncenin toplum tarafından benimsenmesine yardımcı
olmaktadır.
3.2.3. Arka Plan Araştırması
Fikirler her zaman birden bire ortaya çıkmazlar. Kolay bulunamayan bir olguyu
bulabilmek için öncesinde birçok bilgiye ve bunun için de araştırmaya ihtiyaç vardır.
Çalışmanın sonucunda da reklam stratejisi ya da yaratıcı fikir ortaya çıkmaktadır. Aynı
zamanda bir temel ve gerçekler sistemi inşa edilmiş olur.
DKG Reklamcılık’ın başkanı Shepard Kurnit, bir reklamcılık konferansında bir
grup meslektaşıyla birlikte reklamcılıkla ilgili düşüncelerini, görüşlerini ve yorumlarını
paylaşmıştır. Bu görüşlerden bir kaçı şöyledir (Moriarty,1991:21):
•
“Araştırma, yaratıcı sürecin temel unsurudur.”
•
John O’Tolle, Başkan, Foote, Cone & Belding
“Olabildiğim kadar bilgili olmak istiyorum… Araştırma yeni yerler keşfetmenizi
sağlar. Yenilikçi ve büyük bir şey yapmak için bir tramplen olabilir.”
•
Amil Gargano, Başkan ve İcra Başkanı, Ally & Gargano
“Dışa dönük araştırma çok önemlidir çünkü ne düşündüğünüzün kusursuz olarak
net ya da çamurlu olduğunu görmenizi sağlar.”
57
Yaratıcı bir reklam uygulamasına geçmeden yapılan araştırma sonucunda elde
edilen tüm bilgiler arka plan sürecinde bütünü oluşturmak için kullanılan parçaları
meydana getirmektedir. Böylece yapılacak olan uygulama için hem önemli ipuçları elde
edilmiş olmakta hem de emin adımlarla ilerlenmesini sağlamaktadır.
Merak: Yaratıcı insanlar meraklıdırlar. “İki marka arasındaki fark nedir? Neden böyle
çalışır? Neden bu sitili seçer?” gibi soruların kafalarını meşgul eder ve onları
araştırmaya sevk eder. Yaratıcı insanlar bir amatör ruhu ile çalışırlar ve sürekli
çalıştıkları konu üzerinde araştırma yapıp kendilerini geliştirirler. Fikirleri genelde
farkında olmadan üretirler. Ogilvy & Mather’ın sanat yönetmeni Joel Raphaelson, “En
üretici insanlar, her zaman en meraklı olanlardır. Onlar en çok fikir sahibi olan, en iyi
ve en kötüdürler” der.
Bir araştırmaya göre, yaratıcı insanlar, olayların ve fikirlerin başta ilişkisiz,
sonrasında ise ortak olduğu bir süreç olan ve psikologların doğal öğrenme dedikleri
konuda daha çok başarı göstermektedirler. Yeni fikirlere ihtiyaç duyduklarında daha
çok materyalle çalışarak, fazla ve çeşitli bilgiye sahip olmayı istemektedirler.
Arka plan araştırma süreci aşağıdaki gibi sıralanabilir (Moriarty,1991:24):
Okumak: Verilen bir görev için yayınlanmış araştırma raporlarını, hedef kitle
analizlerini, gazeteleri, magazinleri, güncel makaleleri, bilimsel makaleleri, yıllık
raporları, kar - zarar durumlarını, röportajları, tıbbi raporları, teknik çalışmaları ve
elinize geçen her konudaki her materyalin okunması herhangi bir ürün ya da hizmet
hakkında bilgi sahibi olunması açısından yarar sağlamaktadır. Bu bilgiler herhangi bir
yerde farkında olmadan bir yaratıcılık sürecini harekete geçirir ve bir strateji
oluşturulmasına yardımcı olmaktadır.
Sormak: Reklamı yapılacak ürün ile ilgili herkesle görüşülmesinde fayda vardır.
Tasarımcı, mühendis, ev ekonomisti, muhasebeci, programcı, sistem mühendisi, montaj
hattı işçisi ve özellikle de kullanıcılardan görüş almak yaratıcı fikrin ortaya çıkmasında
büyük bir etkendir.
58
“Görüşmeler çeşitli şekillerde yapılabilir. Sokaktaki insanlarla olabileceği gibi,
insanların evlerinde, ofislerinde ya da herhangi bir mekânda gerçekleştirilebilir. Görüşme ayrıca
topluluklara ulaşmak açısından şekli bir soru formuyla da yapılabilir. Açık uçlu sorularla ve
kapsamlı sınama niyetiyle sonuç çıkarılır. Açık uçlu anketler, sayısal verileri çözümleme
tekniğine yer vermez. Bu tip soru tekniğiyle daha az kişiyle görüşülüp daha detaylı ve derin
görüşlere ulaşılır ve sonuç çıkarılır.” (Moriarty,1991:22)
Dinlemek: William Bernbach “Büyük hatalar kendimizi soru sormanın ötesinde
hissettiğimizde yapılır” demiştir. Tüketicilerin kendi aralarında ne konuştukları
önemlidir. Uğrak mekânlar, restoranlar, mutfaklar, pasajlar ve diğer sık gidilen bir çok
yerde alışveriş sırasında birbiriyle konuşan insanları dinleyerek insanların bakış açılarını
öğrenmek mümkündür. Reklamverenin ne söylediği de çok önemlidir. Reklam
sektöründeki insanlar bazen önyargılarından dolayı problemle ya da görevle ilgili bir
noktayı kaçırmaktadırlar. Cole & Weber’den Hal Newsom, “Şimdiye kadar hiç kimse
reklamla ilgili bir problemi konuşarak çözmemiştir. Ama binlerce dahiyane çözüm
dinlenerek, insanların ne söyledikleri duyularak bulunmuştur.” şeklinde bir açıklama
yapmıştır.
Dinlemenin daha biçimsel bir yolu da hedef kitledir. Hedef kitle, farklı insan
görüşlerinin sinerjisi ve sormak istenilen herhangi bir konunun yanıtının anlaşılmasını
sağlaması bakımından yararlıdır. Hedef kitle, grup içindeki insanların görüşme sırasında
birbirlerinin fikirlerini desteklemesi bakımından da önemlidir.
İzlemek: Gözlem yapmak araştırma yapma açısından çok önemlidir. Tüketiciler
izlemek, ürünleri evde, işte, mutfaklarında, garajlarında, bodrumlarında nasıl
kullandıklarını gözlemlemek gerekmektedir.
Kullanmak: Yaratıcı grubun ürünlerin önemli kusurlarını görmesi için o ürünü
kendilerinin de kullanmaları gerekmektedir. Ürünü kullanmak, tatmak, sürmek,
dokunmak ve o ürünü test etmek önemlidir. Reva Korda, Bernice Fitz-Gibbon’ı öven
bir hikayesinde şöyle demiştir; “Fitz-Gibbon, Gimbels, New York’ta reklamcılık
sektörünün birincisi ve perakende reklamcılığın efsane figürüydü. Fitz bu dönemde, bir
elbise reklamına metin yazan bir kızı elbisenin kemeri deri mi yoksa elbisenin
kendinden mi olduğunu belirtmediği için işten çıkarmıştı. Zavallı kız belli ki reklam
59
metnini yazdığı o elbiseyi daha önce görmemişti bile.”
Çalışmak: Foote, Cone & Belding’in yaratıcı departman ve araştırma
departmanlarını kapsayan, tüketici araştırmaları yapan bir programı vardır. Bu
programın adı “Tüketiciyi Bilmek”tir. Bu program kapsamında yaratıcı departmanda
çalışanlar sokağa çıkarılarak insanlarla yüz yüze görüştürülüp, telefon görüşmeleri ve
bunlara benzer tekniklerle tüketiciyle iletişim kurulması sağlanmaktadır.
Bu program kapsamında çalışan bir metin yazarı, şehir içinde çocuklarla basket
oynayıp, potaya basket atmaya çalışırken öğrendiklerini, Sears jimnastik ayakkabıları
projesinde kullanmıştır. Gençlerin kahraman figürlerinin kimler olduğunu öğrenmiş ve
bu küçük ipuçlarıyla ayakkabılar çılgın gibi sat fikriyle reklam faaliyetinin kalbini
oluşturmuştur (Moriarty,1991:22).
3.2.4. Problem Tanımlama
a. Kategori: Aynı tüketici gereksinimlerini karşıladıkları için rakip durumunda
olan ürün ve hizmet kümeleri için kullanılan kavramdır. Gazete, otomobil, cep telefonu,
turizm, danışmanlık vb. ürün ya da hizmetleri içerisine almaktadır. En geniş ürün
kümelemesidir. Ayrıca ürün kategorisi veya ürün sınıfı olarak da adlandırılmaktadır
(Gülsoy,1999:73). Her ürün ya da hizmetin kendi özelliklerine göre söylemleri vardır.
Örneğin bir deterjan reklamında temizlik, beyazlık, yumuşaklık vb. ifadeler
kullanılmaktadır.
b. Farklılaştırma: Reklamcı, markanın tüketici gözünde değerini arttırmak için
markamın önemli bir ayrıcalığını vurgulamaya çalışmaktadır. Reklamcı, ürün ya da
hizmetin şeklini, bileşimini vb. fiziksel özelliklerini belirler. Daha sonra satışa sunuş
şekli üzerinde durur. Tüketici gözüyle markanın önemli bir ayrıcalığını vurgular
(Ünlü,1989;196). Bu özellik piyasadaki benzer ürünlerin özelliklerinden farklı olup
tüketicinin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmalıdır.
60
c. Ürün Yaşam Eğrisi: Kurum ya da kuruluşun uyguladığı reklam stratejileri
zamanla, ürün ya da hizmet, pazar ve rakipler değiştikçe değişim göstermektedir.
Sürekli değişim içerisinde olan bir toplumda ürün ya da hizmetin bu değişime olan
ilişkileri nedeniyle farklı özelliği olan söz konusu ürün ya da hizmetin yaşam süreci de
aynı değildir.
Ürün yaşam eğrisi süreci yeni ürünün pazara tanıştırılmasıyla baslar; doğuş, ve
ürünün pazardaki potansiyelinin teknolojik desteksizlikle veya belirsizlik ortamında
izlenen yanlış stratejilerle yok olmasına sebebiyet vermekte; bu da ürünün ölümü
anlamına gelmektedir. Ürün yasam eğrisi yeni bir ürünün pazardaki aşamalarını
tanımlar. Bu aşamalar; sunuş evresi, büyüme evresi, olgunluk ve gerileme evlerinden
oluşmaktadır. Her aşamada ayrı ürün, fiyat, dağıtım ve tutundurma çabaları
uygulanmaktadır (Balyemez, Develi ve Şahinoğlu, 2005;83).
1. Sunuş Evresi: Ürün ya da hizmetin piyasaya girdiği ilk zamanı kapsamaktadır. Bu
reklamlarda bilgilendirme amacı güdülmektedir. Ürün ya da hizmetin içeriği, satış
noktaları gibi bilgiler verilirken tutundurma çabası gösterilmekte ve farkındalık
yaratılmaya çalışılmaktadır (Balyemez vd., 2005;84).
2. Büyüme Evresi: Tüketici ile iletişimin en yoğun olduğu dönemdir. Ürün diger
pazar bölümlerine de girmekte ve dağıtım ağı genişlemektedir. Tutundurma
faaliyetleri ürünün markalaşmasına yöneliktir ve imaj ağırlıklıdır.
3. Olgunluk Evresi: Satışlar ve rekabet en yüksek seviyesindedir. Pazar payı
korunmaya çalışılır. Kar düşmeye baslar. Bu nedenle de bu aşamada ürünün
ambalajında, özelliklerinde bazı yenilikler yapılır, ürün hattına yeni hatlar eklenir
veya ürün derinleştirilir, kullanıcı olmayanlar marka kullanıcılarına dönüştürülmeye
çalışılarak rakiplerin müşterilerini çekmek istenir. Yenilikçi ürünler bu aşamada
daha uygundur Karı yükseltmeye yönelik olarak uygulanacak diğer stratejiler;
ürünün başka kullanım alanlarında tanıtılması, pazar bölümlerinin genişletilmesi,
kalitenin geliştirilmesi, dizaynda yapılan yenilikler, tutundurma çabalarının ürün ve
marka farklılaşmasına yönelik olmasıdır (Balyemez vd., 2005;84).
61
4. Gerileme Evresi: Satışların düşmeye başlamasıyla zarara geçiş noktasına kadar
uzanan aşamadır. Fiyatta indirimler yapılarak tutundurma çabalarında vurgulanır.
Şirket güçlü dağıtım kanallarına sahipse bir başka şirkete satılabilir ve böyle bir
durumda tüm karar alma süreci diğer şirkete geçer. Bazı markalar ürün yasam
eğrisindeki düşüş dönemlerini yasamalarına karsın marka değerleri ve bilinirlikleri
sürüyordur. Böyle bir durumda marka bir başka şirket tarafından satın alınarak ya da
birleşme yoluyla güç kazanarak, kaynak sağlayarak tekrar yaşatılabilir (Balyemez
vd., 2005:85).
d. Müşteri Bağlılığı (Sadakat): Reklam stratejilerinde en önemli hedeflerden
birisi, müşteri bağlılığını artırmaktır. Müşteri bağlılığı, tekrar edilen satın
almalar için belirli bir marka veya satıcı ile kalmanın süresini belirtmektedir.
Müşteri bağlılığı ile zaman içerisinde kar artışı ve daha çok satış beklentisini
ortaya çıkarır. Sadık müşterileri kazanmak ve elde tutmak, satıcı bir firma için
en önemli meseledir. Ayrıca, bir müşteriyi kazanmanın maliyeti elde tutmanın
maliyetinin 5 - 8 katı arasında değişmektedir. Müşteri bağlılığı müşterilerin
rekabetten uzak durdukları için, kurum ya da kuruluşun pazardaki pozisyonu
sağlamlaşmış olmaktadır (Koçak, 2010).
e.
Tüketici Problemleri: Reklam, tüketici ile ilgili üç çeşit probleme çözüm
getirmektedir. Bunlar (Kocabaş ve Elden, 2002:81):
1. Reklam, ürün ya da hizmetin vaad ettiği dağıtım sistemi, fiyat, tüketici
yararı veya bizzat ürünün kendisi hakkında bilgi iletilmesini sağlamalıdır.
2. Tüketiciye, problemlerinin ürün ya da hizmet tarafından nasıl çözüleceğini
göstermelidir. Aksi takdirde reklam, tüketicinin amacına hizmet etmeyen
bilgiler içermiş olur.
3. Reklam aynı zamanda tüketicinin kendisine pazarlanan firma ya da ürün
hakkında
yanlış
algılamaları
olduğu
durumlarda
problemleri
62
çözebilmektedir. Bu bağlamda reklam, algıları değiştirmeye yardımcı olmak
veya ürün ya da hizmeti pazarlayana bir imaj geliştirmek üzere
kullanılmaktadır.
3.2.5. Hedef Kitle ve Özellikleri
Reklam çalışmalarının ilk aşaması, hedef kitlenin belirlenmesiyle başlar.
Yaratıcı sürecin işlerliğinin sağlanabilmesi hedef kitlenin özelliklerinin en doğru şekilde
bilinmesiyle mümkündür.
3.2.5.1. Demografik Özellikler
Reklam çalışmalarında hedef kitlenin belirlenmesinde etkili olan demografik
faktörleri; yaş, cinsiyet, medeni durum, gelir, eğitim ve meslek gibi bireysel özellikler
şeklinde sıralamak mümkündür.
a. Yaş: Tüketicilerin yaş grubu tüketim davranışında faklılıklar yaratmaktadır.
Örneğin genç yaş grubu giysi, kaset, cd gibi ürünlere, orta yaş grubu ise ev eşyaları vb.
ürünlere yönelmektedirler (Gürüz, 1999:87). Bu bağlamda reklamcılar seslenmeyi
hedefledikleri kitlenin hangi yaş aralığında olduğunu göz önüne alarak reklam
stratejilerini ortaya koymalı ve bu doğrultuda reklam içeriklerini belirlemelidirler. Bir
ürün ya da hizmet reklamında kendi yaş grubuna ait çağrışımları gören hedef kitlenin bu
reklama yönelik bakış açısı ve dolayısıyla satın alma davranışları da farklılık
gösterecektir (Elden vd., 2008:105). 15-20 yaş grubunda yer alan bir tüketici giyim,
plak, dergi gibi ürünleri tercih ederken, modayı takip etmeye çalışır. Bu şekilde yaş
grupları, farklı yaşlarda farklı ürünlere duyulan ihtiyaçlar ve istekler nedeniyle, tüketici
özelliklerinin belirlenmesinde önemlidir (Yaylacı,1999: 133).
63
b. Cinsiyet: Tüketicilerin belirlenmesinde dikkate alınması gerekli diğer bir faktör
de cinsiyettir. Erkekler ile kadınların gösterdikleri satın alma davranışları ile talep
ettikleri ürünler kendi aralarında farklılıklar göstermektedir (Yaylacı,1999: 133).
Ürünleri kullananlar, satın alma kararında etki olanlar açısından seslenilen
öncelikli hedef kitlenin hangi cinsiyette olduğunun bilinmesi etkili bir reklam içeriğinin
belirlenmesi için gereklidir. Ayrıca ürünün kim tarafından kullanıldığının yanı sıra
ürünün satın alma kararının verilmesinde etkili olanın kim olduğu da cinsiyet
faktöründe bir diğer nokta olarak karşımıza çıkmaktadır. Benzer şekilde özellikle teknik
açıdan karmaşık ve belli noktalarda teknik bilgi gerektiren ürünlerin reklamlarında
kullanıcı kadın olsa da erkeğin satın alma kararında önemli bir etkisi olduğu için reklam
içeriklerinde erkek öğesinin baskın bir şekilde kullanılmakta olduğu görülmektedir. (
Elden vd., 2008:107- 108)
c. Medeni Durum: Tüketicilerin medeni durumları satın alma davranışlarında
farklılıklar ortaya çıkartmaktadır (Gürüz, 1999:87). Özellikle, hedef kitlenin hangi
yaşam aralığında olduğu, çocuklu mu çocuksuz mu olduğu, yeni evli olup olmadığı
ihtiyaçları üzerinde belirleyici olmakta ve bazı ürünlere olan talebi artırırken, bazı
ürünlere ise talebi düşürmektedir (Elden vd., 2008:109-110). Örneğin, evli bir kişinin
beyaz eşya, mobilya gibi ev eşyalarına yönelmesi, bekar birinin ise, daha çok bireysel
zevklerini tatmin için müzik seti, walkman gibi eşyaların alımını tercih etmesi
olağandır. (Yaylacı,1999: 133)
d. Coğrafi Yerleşim: Hedef kitlelerin yaşadıkları farklı coğrafi bölgeler ya da
farklı ülkeler reklamcılara reklamın seslendiği kitlenin sahip olduğu kültürel değerler,
alt kültürlere ait farklılaşan unsurlar, yaşam biçimleri, alışkanlıklar ve gelenek göreneklerdeki farklılıklar yönünden önemli ipuçları sunmakta ve reklam içeriklerinde
yaratıcı çalışmalarda yer alması uygun olan ya da olmayan unsurlar hakkında belirleyici
bir yere sahip olmaktadır. ( Elden vd., 2008:111)
e. Eğitim Durumu: Tüketicilerin eğitim düzeyinin belirlenmesi, reklam plan ve
stratejilerinin
hazırlanıp,
etkin
bir
şekilde
uygulanmasında
yararlı
bilgiler
sağlamaktadır. Eğitim düzeyi yüksek olan bir tüketici ile eğitim düzeyi düşük olan bir
tüketicinin belli ürün veya hizmete olan talebi farklılık gösterebileceği gibi satın alma
64
davranışı da farklılık göstermektedir. Bu şekilde tüketicinin eğitim durumu göz önünde
bulundurularak, reklam mesajları ile mesajların yer alacağı medyanın seçimi
belirlenmektedir (Yaylacı,1999: 134).
Eğitim durumu yüksek bir hedef kitle için hazırlanan bir reklam mesajının, hedef
kitleden beklenen davranış biçimini ya da sonucu vurgular bir şekilde oluşturulması bu
düzeydeki hedef kitleler üzerinde ra¬hatsız edici bir etki yaratabilmektedir. Onlar, ne
yapacaklarını belirleyerek kendi kararlarını kendileri vermek ya da sonuca kendileri
varmak isterler. Bu nedenle bu kitleye seslenirken direk olarak sonucun vurgulandığı
mesajlar tercih edilmemelidir. Banka reklamları, araba reklamları, kozmetik ürünlere
ilişkin ürünün içeriğini anlatan reklamlar buna örnektir. ( Elden vd., 2008:113)
f. Gelir Durumu: Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum bütün üretim
işletmelerini olduğu gibi ajans işletmelerini de etkileyen ekonomik faktörlerden biridir
(Yaylacı,1999:135). Ulusal ekonominin durumu, tüketici davranışlarını yalandan
ilgilendiren bir özellik göstermektedir. Ekonomide, bir yılda yaratılan mal ve
hizmetlerin parasal ifadesi demek olan Gayri Safî Ulusal Hasıla'nın durumu kişi başına
düşen gelirin belirlenmesindeki en önemli veri olarak ele alınmaktadır. Gayrı Safi
Ulusal Hasılasını artırarak kişi başına düşen gelirlerin yüksek olduğu ülkelerde kişilerin
tüketime yönelmesi daha kolay gerçekleşebilmektedir. Zorunlu ihtiyaçlarını giderdikten
sonra diğer ihtiyaçların giderilmesine de kaynak ayrılabilen böyle ülkelerde işletme
yöneticileri ürün çeşitlendirmesi, ürün farklılaştırması gibi faaliyetleri daha yoğun bir
biçimde gerçekleştirmekte, buna bağlı olarak da pazarlama ve reklam faaliyetleri gelişip
etkinleşmektedir (Gürüz, 1999: 87).
3.2.5.2. Psikolojik Özellikler
Reklamlarla
karşılaşan
bireylerin
reklamları
algılayışları,
reklamları
yorumlayışları ve reklamlardan çıkardıkları anlamlar birbirinden farklı olabilmekte ve
söz konusu bu farklılıkta; reklamın hedef aldığı kitlenin psikolojik özellikleri de etkili
olmaktadır (Elden vd., 2008:118). Psikografik çalışmalar, tüketicinin kişiliği, satmalına
65
güdüleri, ilgi alanları, tavırları, inançları ve değerleri ile ilgili değişkenleri bulmak
amacıyla yapılmaktadır. İnsanların duygu ve davranış kalıplarına göre benzer
biçimlerde gruplandırılmasına yardımcı olan bu çalışmalar sayesinde yaşam tarzı
profilleri oluşturulmaktadır ( Babacan, 2008: 264).
a. Öğrenme:
Öğrenme,
bireylerin
deneyimlerinden
kaynaklanarak,
davranışlarının değişmesi olarak tanımlanmaktadır. Öğrenme teorisyenleri insan
davranışlarının pek çoğunun öğrenildiğini söylemektedirler (Peltekoğlu,2010: 139).
Öğrenmenin tüketici davranışlarının yönlendirilmesinde önemli bir yeri vardır.
Tüketici kendisi için en doğru ve iyi tüketim uygulama alanlarını öğrenerek
davranışlarında kalıcı değişiklikler yapabilir. Satın alma davranırında kişiler öğrenme
yoluyla malı deneyerek veya reklamlardan etkilenerek satın alma eğilimi gösterirler
(Babacan, 2008: 264).
Bilişsel ve davranışsal olmak üzere iki tür öğrenmeden bahsedebiliriz
(Peltekoğlu,2010:140):
•
Davranışsal öğrenme, etki, tepki, ödül veya ceza ilişkisine dayalı ve
tekrarlanarak yapılan davranışların sonucunda edinilen öğrenmedir.
•
Bilişsel öğrenme ise, kişinin düşünce yeteneği ile, geçmiş deneyimi olmasa bile
sorununu
anlayabilmesi
ve
çözüm
yollarını
öğrenebileceği
anlamına
gelmektedir.
b. Motivasyon: Tüketicilerin doyurulmamış ihtiyaçlarını doyurabilmeleri için
belirli bir davranışa yönelmeleri ve sonunda ihtiyaçlarını doyurmaları güdüleme
sürecini oluşturmaktadır. Bu anlamda tüketicilerin kişilik özellikleri ve ihtiyaçları
dikkate alınarak güdülenmeleri sağlanır. Tüketicilerin satın alma davranışını çeşitli
güdüler etkilemektedir. Güdüler, pazarlama bağlamında, müşteri olma güdüleri, birincil
satın alma güdüleri, seçimli satın alma güdüleri, ussal güdüler ve duygusal güdüler
olarak gruplanabilir. Pazarlama ve reklam faaliyetleri ile tüketicilerin bu farklı güdüleri
66
uyarılarak ihtiyaç ve istekleri yönlendilirip doyurulur (Gürüz, 1999: 89).
Abraham Maslow, kabul gören bir motivasyon teorisi geliştirmiştir (Şekil 1).
Ona göre insan ihtiyaçlarının, önem ve önceliklerine göre beş düzeyli bir hiyerarşisi
vardır. Maslow’un teorisi pazarlamacılara, farklı mal ve hizmet tüketicilerinin niyet,
amaç
ve
yaşamlarına
nasıl
uydurulacağı
konularında
hizmet
etmektedir
(İslamoğlu,1999:568). Kişi, ihtiyaçlarla dolu bir organizmadır ve yeni ihtiyaçlar, ancak
var olan ihtiyaçların doyurulmasından sonra belirir. Tüketici alt aşamalardaki
ihtiyaçlardan daha kesin olarak haberdarken, üst düzeydeki ihtiyaçları ile onu tatmin
edecek ürünler hakkında tam anlamıyla kesin bir yargıya sahip değildir. Bu yüzden
pazarlamacılar, ürünlerinin hangi ihtiyaçları tatmin ettiğini tüketiciye bildirmelidirler
(Odabaşı ve Yavuz,2003:108).
Şekil 1. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi (Peltekoğlu,2010:138).
c. Algılama: Güdülenme ve motivasyon sonucu oluşan davranış, uyarının nasıl
algılandığına bağlı olarak etkilenmektedir. İnsanın dış dünyayla ilişki kurması, bunlar
hakkında birtakım yargılarda bulunması, bu soyut / somut nesnelere ilişkin bir davranış
benimsemesi, onları algılaması ile başlayacağı için uyarılara verilen tepkilerin bilinip
incelenmesi, tüketici davranışlarını anlamak açısından oldukça önemlidir (Odabaşı ve
Yavuz,2003:114).
67
Algılama tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyen psikolojik faktörlerden
biri sayılmaktadır. Bu nedenle işletme ve ajansların, tüketicinin ürün ile ilgili olarak
oluşturduğu algıları belirleyerek, bu algıları kendi lehlerine çevirip, bunda süreklilik
sağlamak için çaba göstermeleri gerekmektedir (Yaylacı,1999:140). Bununla birlikte
algı, farklı geçmişleri, deneyimleri ve özellikleri olan kişilerin aynı nesneyi benzer
biçimde yorumlamamalarından dolayı sadece fizyolojik bir olay değildir. Algı, daha
önceki yaşantı ve deneyimlerin önemli olduğu, son derece öznel bir süreçtir (Peltekoğlu,
2010:138).
d. Kişilik ve Yaşam Biçimi
Kişilik: Reklam çalışmalarında önem verilen bir başka öğe de tüketicilerin
kişilik özellikleridir. Kişilik özellikleri, marka seçiminde, ürün ya hizmet çeşidinde,
kolayda ve beğenmeli malların satın alınmasında önemli rol oynamakta ve tüketicilerin
satın alma davranışlarını etkilemektedir (Gürüz, 1999: 89).
Kişilik bireyin kendine özgü fiziksel ve psikolojik özelliklerini ifade eder.
Yapılan araştırmalar, tüketicilerin satın aldığı ürün ve markalar ile kişiliği arasında
yakın bir ilişki olduğunu ve tüketicinin sahip olduğu kişilik özellikleri doğrultusunda
belirli bir ürünü satın almaya yöneldiğini göstermektedir (Yaylacı,1999:142).
Pazara sunulan çok çeşitli mal ve hizmete karşı tüketicilerin farklı tepkiler
göstermesi, her birinin farklı kişilik özelliklerine sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Tüketicilerin
özelliklerini,
reklamlara
karsı
yaklaşımlarını,
algılarını,
ikna
olunabilirliklerini ve nihayet satın alma davranışını etkilediği için, mamul ve marka
seçiminde önemli bir etkendir (Odabaşı ve Yavuz,2003:179).
Yaşam Biçimleri: Yaşam biçimi de hedef kitlelerin hangi mecrayı nasıl
algılayacağını gösteren başka bir faktördür. Tüketicilerin yaşam tarzı, sadece gelire göre
yapılan gruplamaların yetersizliğini göstermekte ve tüketicilerin sahip oldukları
değerlerden, demografik özelliklerinden, geçmişteki deneyimlerden, kişilikten ve
güdülerden yola çıkılarak belirlenmektedir. Tüketicilerin para harcama biçimleri,
eğlence anlayışları, zaman geçirdiği mekanlar, sosyal ve kültürel alışkanlıkları reklam
stratejileri ve içeriği kadar reklamın yayınlanacak mecrayı da belirlemektedir (Babacan,
68
2008: 264).
e. Tutum ve İnançlar
Tüketicilerin algılarını ve satın alma davranışlarını etkileyen güçlerden bir diğeri
de inanç ve tutumlardır. İnançlar, bilgi, görüş ve kanıları kapsarken tutumlar kişilerin
bazı nesne ve düşüncelere karşı olumlu ya da olumsuz değerlemeleri, duyguları ve
eğilimleridir. Tüketici alım kararlarında tutumların önemli bir yeri vardır. Tüketicilerin
tutumlarında
değişiklik
yapılmak
istendiğinde
etkin
reklam
faaliyetleri
gerçekleştirilmektedir (Gürüz, 1999: 89).
Tutumlar, tüketicinin algılarını ve davranış biçimlerini doğrudan etkileyen ve
onların belirli bir obje ile ilgili olarak olumlu ve olumsuz duygularını ve eğilimlerini
ifade eden psikolojik faktörlerdendir. İşletme ve reklam ajanslarının reklam ve
pazarlama stratejilerinin başarı ya da başarısızlığında tüketicilerin belirli bir ürün ya da
markaya gösterdiği tutumlar önemli bir veri niteliği taşımaktadır (Yaylacı,1999: 141).
3.2.5.3. Sosyo-Kültürel Özellikler
Sosyolojik etkenler, kültür, aile, arkadaş, toplumsal sınıf vb. toplumsal olgular
olarak düşünülmektedir. Tüketiciler psikolojik etkenlerden olduğu kadar sosyolojik
etkenlerden de etkilenerek satın alma davranışlarında bulunurlar. Tüketici istek ve
ihtiyaçlarının belirlenmesinde kültür ve alt kültürün etkisi çok fazladır. İnsanlar, yine
insanlar tarafından yaratılan değerler sisteminin (örf, adet, inanç vb.) bütünü olarak
tanımlanabilen kültürün etkisiyle satın alma davranışlarını değiştirirler. (Gürüz, 1999:
89- 90)
a. Kültür ve Alt Kültür: Kültür, karakteristiğini oluşturduğu bir toplumu
diğerinden ayıran, toplum içindeki sosyal ilişkiler ve davranış kalıplarını tanımlayan bir
terim olarak kullanılmaktadır. Kültür, toplumların geçmişlerinden getirdikleri insan
eliyle oluşturulan ve tarih boyunca kuşaktan kuşağa aktarılan maddi/manevi değerler
bütünü olarak da tanımlanabilir. Kültürün oluşumunda ve bir tarih boyunca nesilden
69
nesile aktarımında, o kültürün sahip olduğu semboller ya da bir diğer deyişle kültürün
temelini oluşturan kendi iç yapısı ya da psikolojik bütünlüğü de önemli bir etkiye
sahiptir. (Elden vd., 2008: 255)
Kentleşmenin yoğunlaşması, nüfus artışı gibi etkiler, kuşaktan kuşağa aktarılan
kültürün, ait kültürler halinde yapılanmasına neden satın alma davranışlarında görülen
bölgesel farklılıklar analiz edildiğinde alt kültürlerin etkisi açık bir biçimde ortaya
çıkmaktadır. Gerek toplumsal kültür ve gerekse alt kültür (kültürde meydana gelen
bölgesel farklılıklar) tüketici davranışlarının uluslararası düzeyde ve aynı ulusal sınırlar
içinde bölgesel düzeyde farklılaşmasına neden olmaktadır (Gürüz, 1999: 90).
Her toplumun kültürü ve ona paralel olarak gelişen alt kültürü zaman içerisinde
değişime uğrar. Bu değişimde teknolojik gelişmeler, çevre ve doğa koşullarının
değişimi ile bunlara bağlı olarak ortaya çıkan farklı toplumlarla iletişimden kaynaklanan
değişik ihtiyaçlar önemli rol oynamaktadır (Peltekoğlu,2010:133).
b. Aile: Toplumun en küçük sosyal sınıfını oluşturan aileler ise aynı değer
yargılarını paylaşan kendine özgü tutum ve davranışlar ile ortak bir davranış biçimi
geliştirilebilen bir grup olarak belirlenmektedir. Bu ortak davranış satın alma
eğilimlerini belirleyici özellik taşıdığından yaratıcı grup için önemle analiz edilmesi
gereken bir unsuru oluşturmaktadır (Gürüz, 1999: 90).
Kişinin doğumundan itibaren içinde bulunduğu aile, tüketicilerin satın alma
davranışı üzerinde etkilidir. Ailenin yapısı, ailedeki çocuk sayısı, aile bireylerinin
üstlendikleri roller vb. faktörler reklam yönetiminde hedef kitlenin belirlenmesi
konusunda
dikkate
alınması
gerek
sosyal
bir
faktör
olarak
sayılmaktadır
(Yaylacı,1999:139).
Aile kavramı ile yakın ilişki içinde olan bir diğer kavram da hane halkı
kavramıdır. Aile kavramında, iki veya daha fazla kişinin kan bağı söz konusudur. Ancak
hane halkı, aynı evi paylaşan kişileri temsil eder ve bu kişilerin arasında bir tür kan bağı
bulunması gerekmez. Hane halkı, aynı çatı altında yaşayan ve aralarında kan bağı
70
bulunan ya da bulunmayan bireylerden oluşur. Hane halkına; aynı evi paylaşan ev
arkadaşları, evli olmayan birlikte yaşayan çiftler, eşler, aynı çatı altında yaşayan anne,
baba, çocuk ve büyüklerden oluşan aile vb. örnekler verilebilir. Bu örneklerde de
görüldüğü gibi, hane halkından bahsedebilmek için, grubun aynı evde yaşaması
gerekmektedir (Elden vd., 2008: 288).
c. Sosyal Sınıf: Sosyal sınıflar bir toplumdaki aynı değer yargılarını ve aynı
davranış biçimlerini gösteren insan gruplarını belirlemede kullanılan bir kavram olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu kavram, aynı zamanda pazarın bölümlenmesini sağlayan
pazarlama ve yaratıcı grup için hedef pazarın sınırlarını ortaya koyan bir etki
sağlamaktadır. Belirli sosyal sınıfların belirli ürün ya da hizmetlere yönelmesi ve
onların alıcısı durumunda olması reklam yöneticisinin uygulayacağı teknik ve
yöntemlerdeki rehberini oluşturmaktadır (Gürüz, 1999: 90).
Neredeyse her toplumun belirli bir sosyal sınıf yapısı vardır. Tüketicilerin satın
alma davranışları içinde bulundukları sosyal sınıftan da etkilenmektedir (Pelteoğlu,
2010:133). Her sosyal sınıfın sahip olduğu özellikler, davranış biçimleri, zevkleri, satın
alma kararları farklılık göstereceği için yaratıcı grubun reklamlarında bu farklılıkları
göz önünde bulundurarak reklam uygulamalarını bu yönde geliştirmeleri gereklidir
(Yaylacı, 1999:138).
Bazen tüketiciler, ait olmadıkları ancak özdeşleşme ihtiyacı içerisinde
bulundukları bir sınıfın ya da beğenilen bir grubun üyesinin ait olduğu sınıfın
davranışlarını sergileme çabalarına girişmektedirler. Tüketicinin satın alma sürecine etki
eden sosyo- kültürel etmenler arasında tüketicinin gerçek profilini ortaya çıkarmaması
açısından sosyal sınıflar, üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Tüketicinin
zaman zaman kişiliğinin ve kültürünün dışında davranış ve kararlara yönelmesi bunun
önemli bir göstergesidir.
d. Grup Etkisi ve Danışma Grupları: İnsanlar hayatları boyunca birçok gruba
dahil olarak yaşarlar. Çalıştığımız şirket, görev aldığımız çalışma birimi, sosyal ya da
sivil bir organizasyon, dernek, aile, arkadaş grupları ait olabileceğimiz gruplar olarak
sıralanabilir. Gruplar bireye dostluk, güvenlik ve kendini ifade etme fırsatları verir.
71
Aynı zamanda gruplar pazarlama ve tüketici davranışları açısından da önem taşır. Grup
süreçlerini anlamak pazarlamacılar ve reklamcılar açısından, aile, hane halkı gibi
gruplarda satın alma yapıları ve tüketim kalıplarının oluşumunu ve etkin olan danışma
grubunun özelliklerini belirlemeyi kolaylaştırmaktadır (Elden vd., 2008: 334).
Kişilerin davranışlarını etkileyen içinde yer aldığı veya ilişkide olduğu gruplar
kısaca referans grupları, olarak ifade edilebilir. Bu gruplar özellikle genç nüfusu
etkilemelerinden dolayı satın alma davranışlarında farklılıklar sağlama özelliğine
sahiptirler. Bu nedenle reklam yöneticileri aileyi olduğu kadar referans gruplarını da
göz önünde bulundurarak yöntem ve tekniklerini belirlemek zorundadırlar (Gürüz,
1999: 90). Referans grupları, tüketici tercihlerinin ve satın alma davranışlarının
belirlenmesi konusunda tüketicileri ürün veya hizmet hakkında bilgilendirmek ürünü
kullanmaya özendirmek ve denemeye ikna etmek gibi görevleri üstlenir. Bu açıdan
yaratıcı reklam çalışmalarında hedef kitlenin belirlenmesi konusunda tüketicileri
etkileyen referans gruplarının bilinmesi gereklidir.
3.3. Yaratıcılık
3.3.1. Yaratıcılığın Tanımı
Etimolojik kökeniyle Latince “creare” sözcüğünden gelen yaratıcılık, yaratmak,
doğurmak, meydana getirmek, bulmak, keşfetmek, anlamına gelmektedir (Yanık,
2007:25).
İlkel dönemlerden günümüzün modern toplumuna geliş süresi boyunca insan,
çevreyle ilişkilerinin kaçınılmaz bir sonucu olarak bazı şeyler ortaya koyan, yaratan bir
niteliktedir. Onu, insanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellikte budur. Doğal ortam
dışında yaşamda var olan her şey insan yaratısının ürünüdür. Bu nedenle de yaratıcılık
olgusu, bir biçimlendirme eylemidir. Yaratıcılık; bir sezgi süreci olarak benimsenmekte,
ana yoldan ayrılma, deneye açık olma, kalıplardan kurtulma olarak tanımlanmaktadır
(Güler, 1990;319).
72
Disney şirketinden Mike Vance "Yaratıcılık nedir?" sorusuna şu şekilde cevap
vermiştir: "Yaratıcılık yeninin hazırlanması ve eskinin elden geçirilmesidir." Vance bu
tanımla ile yaratıcılığın hem yeni ile hem de eskiyle uğraşan, yeniyle eskiyi kesiştiren
bir özellik olduğunu vurgulamaktadır. (Yanık, 2007;25) Yaratıcılık yeni fikirlere
götürür. Bu yeniliğin saptanması gerekmektedir. Yeni demek, yoktan var olmuş demek
değildir. Yeni fikir bilinen fikirlerin birleşimidir ya da eski bir fikrin yeni bir fikre
sokulmuş halidir (Gürgen, 1990:58).
Pepsi, IBM, Nestle, General Electric, Goodyear ve daha bir çok uluslararası
şirkette yeni şartlara uyum göstermeleri ve yaratıcı sürecin harekete geçirilmesi
konusunda danışmanlık yapan Dr. Min Basadur ise yaratıcılığı; yaratıcılık = bilgi x
hayal gücü olarak formüle etmektedir (Yanık, 2007;29).
Yaratıcılık, bilinen düşünce, fikir ve etkileşimlerin, bilinçaltı birikiminin,
kavram
ve
olayların
sentezlenip
değişik
ilişkilendirmelerle,
yeni
fikirlerle
farklılaştırılarak, özgün anlatım şekillerine dönüşmesidir (Teker, 2009;155).
Yaratmak sıkça yoktan var etmek anlamında kullanıldığı gibi hiçbir şeyin yoktan
var edilemeyeceğini de bilim ortaya koymaktadır. Diğer bir açıdan bu kavram değişik
alanlarda değişik kimliklerle de karşımıza çıkmaktadır. Bilimsel alanda buluş yapma,
sanatsal alanlarda özgün biçimler ortaya koyma, eğitim alanlarında yeni yöntemler
geliştirme v.b. olarak tanımlanmaktadır. Ancak yaratıcılığın doğası temel olarak insan
davranışları ile ilgilidir ve düşünsel olan her etkinliği kapsamaktadır (Çetin, 2002: 72).
İnsani bir özellik olan yaratıcılık; doğanın bir oluşu, bir sürecidir. Doğadan
üstün, doğadan aykırı bir yaratıcılık yoktur. Yaratıcılık, soyut ve tekil bir kavram olarak
bir anlam ifade etmez. Yaratıcılık insanın bir niteliği bir parçası olarak belirlenmediği
sürece anlaşılmaz, kavranamaz ve açığa çıkarılamaz. Oysaki doğayı anlamada,
kavramada, denetleyip geliştirmede, yaratıcılık; ilerleten, geliştiren katılım sağlayan
insani bir güçtür. Tanımlanabilir, açıklanabilir, nitelenip bilgiye dönüştürülebilir
(Atalayer,2004:1).
73
Feridun Hürel, 1950'li yıllardan bu yana yaratıcılık ile ilgili yapılan
tanımlamaların ortak paydasında değişmez üç parametrenin yer aldığını belirtmektedir:
"Yeni olma, yararlı olma ve uygulanabilir olma." Bu doğrultuda Hürel yaratıcılığı şu
şekilde tanımlamaktadır: “Yaratıcılık, yeni (farklı), geçerli (uygulanabilir) ve yararlı
fikirlerin üretilmesi ile sonuçlanan bir düşünce sürecidir” (Yanık, 2007:31).
Eksiksiz bilgi üzerine kurulmuş bir düşünceyi, etkili bir mesaja dönüştürerek,
hedef kitleye iletmek, yeni bir şeye ulaşmak, özgün bir bileşime varmak ise
reklamcılığın yaratıcılık boyutunu oluşturmaktadır (Gürgen, 1990:58).
Reklamda yaratıcılık; iletilmek istenen mesajın farklı söylemlerle ifade edilmesi,
farklı bir biçimde kurgulanması kısaca mesaj bombardımanı içerisinde kaybolan
tüketicinin dikkatini çekecek bir şekilde tasarlanmasıdır. Başka bir deyişle; ürün ya da
hizmetin farklı bir özelliğini ön plana çıkararak, mesajın hem görsel hem de sözel
olarak farklı biçimlerde sunularak reklam, satın alma davranışına yöneltmelidir
(Peltekoğlu,2010:268).
3.3.2. Yaratma Süreci
Yaratıcılık insan zekasının belirleyici öğesi, imgelem ve simgelem düşüncenin
gücüdür. Ortamın önemi, ortamı destekleyebilme gereksinimi, oynama ve risk alma
gereksinimi ve eleştirel yaklaşım gereksinimi yaratıcılığı desteklemek için yaratıcı
sürecin ana öğelerini oluşturmaktadır. Problemin veya bilgideki boşlukların
hissedilmesi,
düşünce
ve
hipotezlerin
oluşturulması,
hipotezlerin
sınanması,
geliştirilmesi ve verilerin iletilmesi yaratıcı süreci meydana getirmektedir. Başka bir
deyişle gözlem, bilgi, deneyim ve düşüncelerimizi yeni düşünce ve kavramlar üretecek
şekilde birbirleriyle ilişkilendirilmesidir (Atıcılar, 2006;27).
Yaratma süreci, düşünce ile zihinde keşfetme, ortaya koyma ve deneme
aşamalarından oluşmaktadır. Bu süreç tüm yaratıcı etkinlikler için geçerlidir. Gerçekte
düşünmek problem çözme etkinliğinden başka bir şey değildir. Fakat yaratıcılık
74
açısından en zor kısım problemin çözülmesi değil, oluşturulmasıdır. Problemin
oluşturulması ve çözülmesi ile ilgili her aşama kişinin deneyim, sezgi, yaratıcı imgelem
ve zeka gücünü ortaya koyar. Düşünce ile zihinde keşfetme ilişkiler kurarak veriler elde
etme ve problemin hissedilmesi ile başlamaktadır (Çetin, 2002: 73).
Yaratma sürecinin çeşitli biçimleri vardır. Bu biçimler arasında mantık, fikirlerin
birleştirilmesi, problem çözme ve bağımsız işbirliği gelmektedir.
Mantık, yaratıcılık sürecinin ilk aşamasını oluşturur. Birey mantıksal kurallara
uygun olarak bir yol izleyerek sonuçlara ulaşmak ister.
Yaratma sürecinin ikinci aşaması fikirlerin birleştirilmesidir. Bu yöntem ile
birey değişik fikirleri birleştirerek almış olduğu eğitim ile de bilgi hazinesini
genişletmek yolu ile fikirleri birleştirme gücünü arttırır.
Üçüncü bir yöntem olan problem çözme, yaratıcılığı uyaran koşulları
belirleyerek, yaratıcılığın kullanımını yaymayı amaçlayan bir yaklaşımdır.
Yaratma sürecinin dördüncü aşaması ise bağımsız işbirliğidir. Bu yöntem ussal
olmayan temellere dayanmaktadır. Bu yönteme göre, fikirlerin serbestçe akımına izin
verildiği takdirde en üst düzeyde yaratıcılık ortamı doğacaktır. Bunun gerçekleşebilmesi
için de ön yargıların ortadan kaldırılması gerekmektedir (Teker, 2009;155).
Reklamcılıkta yaratıcı fikrin nereden bulunacağını bilmek yeterli değildir.
Fikirleri üretecek bir yöntem ile zihnin nasıl eğitileceğini ve tüm fikirlerin kaynağında
olan ilkelerin nasıl özümseneceğini öğrenilmelidir (Gürgen, 1990; 60-62). 1926 yılında
Wallas’ın ortaya koyduğu bir görüşe göre yaratıcı süreç dört faklı evreye ayrılmaktadır
(Yanık, 2007;25-26).
Hazırlık / Çözümleme: Kişi çözmek durumunda olduğu problemi ve çeşitli
çözüm yollarını incelemekte ve bilgi toplamaktadır (Yanık, 2007;25-26). Zihnin
75
gereksinim duyduğu ham maddelerin toparlanması aşamasıdır. Toparlanacak fikirler
genel ve özel olmak üzere iki türdedir. Reklamcılıkta özel bilgi, reklamı yapılacak mal
ya da hizmet ve hedef kitle ile ilgilidir. Çünkü reklamcılıkta yaratıcı fikirler, mal ya da
hizmetler ile insanlar hakkındaki özel bilgiler yaşam ve olaylara ilişkin genel bilgilerin
birleşiminden doğar. Reklamcılıkta ne kadar bilgi toplanırsa o kadar çok yeni bileşim, o
kadar çok yeni fikir üretilebilir. Bu işlemler tamamlandıktan sonra toplanan bilgilerin
sınıflandırılarak sindirilmesi gerekmektedir. Burada edinilen her türlü bilgi farklı
açılardan iredelenerek onların gerçek anlamları dışında kalan yeni anlamları
aranmaktadır (Gürgen, 1990; 60-62).
Tasarım / Kuluçka: Bu aşama fikrin ya da çözümün oluşturulduğu uyku
aşamasıdır. Başka bir deyişle burada doğrudan girişilecek bir çaba söz konusu değildir.
Konuyu, üzerinde çalışılan sorunu tümüyle unutmak son derece yararlı sonuçlar
doğurmaktadır (Gürgen, 1990; 60-62). Yeni çözüm yolları aranmakta ve problemin
unsurları arasında yeni sentezlemelere gidilmektedir (Yanık, 2007;25-26).
Düşünce Geliştirilmesi / Aydınlanma: Yaratıcı sürecin en zor tanımlanan
aşamasıdır. Aydınlığa çıkma olarak tanımlanan bu aşama, kendisini kuluçka
döneminden sonra göstermektedir. Sezgi ve hayal gücünün daha önceki akılcı
çözümleme ile karışması ve bileşime ulaşması bu aşamada gerçekleşmektedir (Gürgen,
1990; 60-62).
Doğrulama / Denetim: Bir önceki aşamadaki çözümlerin aksaklıkları
giderilerek doğrulukları gözden geçirilmektedir (Yanık, 2007;25-26). Fikirlerin gerçek
koşullarla ilişkilendirilmesi için sabırlı bir çalışmanın gerçekleştirildiği bir aşamadır.
(Gürgen, 1990; 60-62).
1959 yılında Harris'in yaptığı ayrıma göre ise yaratıcılık süreci şu aşamalardan
oluşmaktadır:
•
İhtiyacın tanınması,
76
•
Bilginin toplanması,
•
Bu bilgiyi işleyen düşünce etkinliği,
•
Çözümlerin tasarlanması,
•
Doğrulama,
•
Uygulamaya koyma.
Yaratma süreci farklı kişilerce birbirine benzer aşamalara ayrılmıştır (Tablo 2).
Tablo 2.
Wallas, Rossman, Osborn, İsaken ve Treffinger’ın Yaratıcı Süreç Evreleri
(Aktamış ve Ergin, 2007:13)
77
Yaratma süreci milyonlarca uyarıcının beynin sağ ve sol lobu arasında hareket
etmesiyle başlamaktadır. Fikirler genellikle beynin yaratıcı bölümü olarak kabul edilen
sağ lobunda oluşmaktadır. Beynin sol lobu, depolanmış bilgilerle yeni fikir ya da
düşünceyi karşılaştırarak rasyonelliğini ölçmektedir. Bu bağlamda, limbik sistem
yaratıcı düşünceyi duygusal açıdan değerlendirmekte, orta beyindeki bir çekirdek grubu
ise düşünceyi bilinç üstüne çıkartmaktadır. Bilgi ve hafıza, yaratma sürecinde önemli
bir rol oynamaktadır. Mevcut alt yapı, yeni fikirler üretilmesine olanak sağlarken, bazen
de önceki deneyimlerle karşılaştırarak kısıtlayıcı olabilmektedir. Bu doğrultuda, bilgi
düzeyi henüz gelişmemiş olan çocuklar, kendilerini kurallarla kısıtlamayarak
yetişkinlere oranla daha yaratıcı olabilmektedir (Sobacı, 2011a).
Reklamda yaratıcı çalışmalarda yaratıcı düşünceye ulaşabilmek için öncelikle,
ürün ve tüketici ile ilgili bilgilerin toplanması ve bu bilgilerin kişisel bilgi, düşünce ve
deneyimlerle birleştirilerek özümsenmesi gerekmektedir. Eksiksiz bilgi (ürün, insanlar,
hayat, olaylar, vb.) üzerine özgün ve farklı kurulmuş bir düşüncenin reklam mesajına
dönüştürülmesi yaratma sürecini oluşturmaktadır (Teker, 2009 ;160).
3.3.3. Yaratıcı Düşünme
Yaratıcılıkta kesin kurallar olmamakla birlikte tasarımcı farklı yaratıcı yöntemleri
kullanarak tasarım sürecini planlı ve stratejik bir şekilde sürdürmelidir. Yaratıcı süreç
içerisinde tasarımcının heyecan duyarak, ancak telaş ya da panik içinde olmadan,
analitik, sakin, hiçbir şeyi gözden kaçırmadan ve zaman planına uyarak ilerlemesi
gerekmektedir. Giderek küçülen dünyada tasarımcı, tüm yaratıcı çalışmaları izlemek,
farklı yeni fikirler geliştirmek, buluşlar yapmak dolayısıyla merak duygusuyla hareket
etmeyi yaşam biçimi olarak benimsemek zorundadır. Özgün bir reklam mesajı veya
tasarımı yaratmak yoktan var etmek değil, karmaşık fikirlerin yeniden şaşırtıcı bir
sadelikle ortaya çıkarılmasıdır. Ancak, mantıklı çözümlerden alışılmadık bir biçimde
farklı biçimlerde sentezlenmiş fikirler yaratıcı düşünceyi temsil etmektedir (Teker,
2009; 159).
78
Yaratıcılığı kullanamazsak bildiklerimizde, deneyimlerimizde ve değerlerimizde
varolan potansiyelin büyük bölümünü kullanamayız. Yaratıcılık, var olan değerlerden
katma değer elde etmenin en ucuz ve en iyi yoludur. Fikirlerin çok sıkı ve iyi ele
alınmış düşünsel etkinliğin bir sonucu olduğunu savunan Stephen Baker, insanoğlunun
varmış olduğu en olağanüstü edinimlerden biri olan piramitlerin geniş bir tabana
dayanması ve göğe uzanırken tek bir noktaya varana dek yukarıya doğru incelmesi
nedeniyle sistematik problem çözümü ile yakın benzerlik içinde olduğunu ifade
etmektedir. Bu bağlamda "Piramit İlkesi", (Şekil 2) amaca yönelik bir alıştırma olan
yaratıcılık sürecini özetleyen bir karakteristiğe sahiptir (Sobacı, 2011a).
Şekil 2. Yaratıcı Düşünme Pramiti (Yanık,2007:57)
Birinci Parça (Bilgi Toplama): Piramitin tabanını oluşturan birinci parça,
yaratıcı düşünme sürecinin başlangıcına, bilginin toplanması aşamasına denk düşüyor.
Problemi tanımlama sonrasında bilgi toplama ve araştırma yaratıcı fikrin doğumuna
giden sürecin en önemli aşaması olarak tarif ediliyor (Yanık, 2007:57).
İkinci Parça (Çözümleme): İkinci aşamayı çok çeşitli etkinlikleri de içine alan
çözümleme süreci oluşturmaktadır. İnsan beyninin esnek bir yapıya sahip olması
düşünce bileşkenlerini kolaylıkla esneklemesine, bölmesine, birleştirmesine, geri
çevirmesine ve birbiriyle kaynaştırmasına olanak vermektedir (Sobacı, 2011a).
79
Üçüncü Parça (Sonuç): Bu parça, gösterilen tüm çabanın doruğa ulaştığı aşama
olan fikir oluşumu aşamasını sembolize etmektedir. Beyinde çözümlenen bilgiler
yaratıcı fikri doğuruyor. Yaratıcı oluşum en beklenilmedik anlarda bile ortaya
çıkabiliyor (Yanık, 2007:57).
3.3.4. Yaratıcı Düşünme Biçimleri
Tümevarım: Özelden genele ya da olaylardan yasalara geçiş şeklindeki, akıl
yürütmedir. Bu yöntem ile bir özel olgular bütününden genel sonuçlar çıkarılır. Böylece
bu odlulardan genel yasalara varılmış olur. Tasarım aşamasında da tümevarım yöntemi
parçalardan bütüne ulaşılmasını temel almaktadır. Ayrıca bu yöntem tasarım yapma
sürecinde
kullanıldığı
gibi
tasarımın
eleştirisinde
ve
geri
okumasında
da
kullanılmaktadır. Tasarım nesnesi parçalara ayrılarak tasarlanmış olsun ya da olmasın
öğeler tek tek ele alınabilir ve bütün tutarlılıkları gözlenebilir (Öztürk, 2001:67).
Tümdengelim: Genelden özele ya da yasalardan olaylara geçiş şeklindeki akıl
yürütmedir. Tasarım esnasında genel bir yasadan yola çıkarak parçalar buna bağlı
olarak düşünülür ve tasarlanır (Öztürk, 2001:67).
Analitik Yöntem: Bir konuyu, sorunu ya da problemi alt başlıklarına
ayrıştırıp tümden gelimle ve her bir başlığı ayrı ayrı irdeleyip eleştirerek, ve her biri
arasındaki
bağlantıları
varımla düşünmek
ve
gerçekçi
kanıtlarıyla
değerlendirmektir.
ortaya
Verilerden
bir
koyarak,
yani tüme
sentez
oluşturmak
gerekmektedir. Ardından bunları değerlendirip bir neticeye ulaşmak önem taşımaktadır.
Analitik yöntemde tasarımı başlatan sorun ayrıştırma ve çözümleme yapılarak ele alınır
(Şekil 3). Sorunun alt sorunlara ayrıştırılması yoluyla ortaya çıkan yeni alt soru
gruplarından başlayarak çözümlenmesi ve bütüne ulaşılmasıdır (Öztürk, 2001:34).
80
Şekil 3. Analitik Yöntemde Ayrıştırma ve Çözümleme (Öztürk, 2001:34).
Beyin Fırtınası: Beyin fırtınası, değerlendirme yada sınırlama olmaksızın bir
sorunun çözümüne ilişkin mümkün olduğunca çok çözüm yollarını elde etmek için
düzenlenmiş olan bir grup çalışması sürecidir. Beyin fırtınası, yaratıcı düşünmenin
temel boyutlarını somutlaştırmaktadır. Fikir, ancak verilen bir durumda uygulanabilen
bir yeniliğin parçası olduğunda yaratıcı bir özellik taşır. Beyin fırtınası, sistemli bir
yaklaşım ortaya koyması ve yaratıcılık yöntemleri içindeki kullanımı göz önüne
alındığında düşünce oluşturmaya yönelik geniş kapsamlı bir süreçtir. Beyin fırtınasında
alışılmamış fikirler üretme yeteneği, o anda verilen durumun ya da koşulların ötesini
görebilme ve sorunun farklı boyutlarının tekrar tanımlanması üzerinde durulur. Diğer
bir deyişle, sürece katılan herkes sorunun çözümüne ilişkin öneriler geliştirir, yeni ve
yaratıcı yaklaşımlar ortaya koyar (Bey, 2011). Ardından ortaya çıkan bu fikirler
düzenlenir, özetlenir, değerlendirilir ve tasarımın çözümünde kullanılacak niteliğe
getirilir.
İlişkisel Düşünme: İlişkisel düşünme yöntemi analoji ve metafor olmak üzere
ikiye ayrılır.
81
a) Analoji:Bilinmeyen, yabancılık çekilen bir olgunun, bilinen, benzer olgularla
açıklanması olarak tanımlanmaktadır. Analoji, çok güçlü bir öğrenme ve
öğretme aracı olup, problem çözme, açıklama yapma ve tartışma ortamı
oluşturma gibi birçok amaç için de iyi bir araçtır (Bozbuğa, 2011).
Analoji tasarımda en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Tasarımda
genellikle doğada bulunan nesneler örnek alınarak gerçekleştirilir. Analoji
yönteminin dört çeşidi vardır (Öztürk, 2001: 34). Bunlar;
•
Bireysel Analoji: Empati kurularak yapılan analoji yöntemidir.
•
Doğrudan
Analoji:
İletilmek
istenen
mesajda
“gibi”
sözcüğü
kullanılarak çağrışımlara yer verilir.
•
Sembolik Analoji: Metafor yolu ile mesaj iletilir.
•
Düşsel Analoji: Mesajda “eğer” sözcüğü kullanılarak
varsayımlara
yer verilir.
b) Metafor: Bir kelimeyi veya kavramı kabul edilenin dışında başka anlamlara
gelecek biçimde kullanma şeklinde tanımlanmaktadır. Burada, genellikle öne
çıkarılan doğal olarak, “bir kelimeyi benzeştirme ve/veya ilgi yoluyla başka
bir kelimenin yerini tutacak biçimde kullanma” özelliğidir (Esin. 2010:3).
Metafor kullanımı, genel olarak dünyayı kavrayışımıza sinen bir düşünme biçimi
ve bir görme biçimi anlamına gelir. Metaforun ilginç yönlerinden biri her zaman tek
82
yönlü kavrayış üretmesidir. Metafor, belli yorumları öne çıkarırken, diğerlerini arka
plana iter. Metafor yapısı itibariyle kendi içerisinde çelişkili durumlara sahiptir. Aynı
zamanda çarpıtma niteliği taşıyan güçlü kavrama olanakları yaratabilir. Çünkü bir
metaforla yaratılan görme biçimi, bir görmeme biçimi haline gelir. Teoriyi metafor
olarak kabul edince, hiçbir teorinin kusursuz olmadığını ya da her amaca uygun bir
bakış açısı vermeyeceğini ortaya çıkmaktadır.
Metafor kullanma sanatında beceri
kazanmak, yani örgütlemek ve yönetmek istenilen durumları görmenin, anlamanın ve
biçimlendirmenin yeni yollarını bulmak olduğu fark edilir (Esin. 2010:3).
Tasarımda metafor ise analoji gibi benzetmeler üzerine kurulmuş bir yöntemdir.
Ürüne anlam yüklemek isteyen bir tasarımcının başvurduğu yoldur. Reklam alanlarında
metafor kullanımına sıkça rastlanır. Bilinçaltı düşünceleri bilinçli farkındalığa taşımaları
yönünden metaforlar çok etkilidir. Metaforlar, başarılı ve yaratıcı bir biçimde
kullanıldıkları takdirde reklam mesajının hedef kitle tarafından fark edilmesini ve akılda
kalmasını sağlamaktadır.
Deneme Yanılma: İlk insanlardan bu yana süregelen bir yöntem olmasından
dolayı en ilkel tasarım yöntemidir. Nigan Bayazıt bu yöntemin usta-çırak ilişkisi ile
bağlantısını şu şekilde kurmuştur:
“Uzmanlık konusu olmadan yapılan tasarımlar bu kapsam içerisinde ele alınabilir…. Bu
kişiler henüz, eğitilmiş zanaatkarlar değildirler.
Ürün yapabilenlerin beceri sahibi olmaya
başladıkları ve ustalaştıkları görülür. (….) Belirli koşullar altında nasıl davranacağını,
gelenekselleşmiş bilinen bir tasarımın tekrarlanması risksizdir.” (Öztürk: 2001, 34 aktarma
Bayazıt,1994:43).
İkonik Yöntem: İkonik tasarım yöntemi biçimsel bir yöntemdir. Doğruluğu
kabul görmüş biçimlerin tekrarlanması anlamına gelen bu yöntem, tasarımlarda tekrara
düşülmesine neden olduğu için tasarımcının yaratıcılık yönüne ters düşmektedir.
83
Sezgisel Yöntem: Belirli bir sistematik düşünce biçimi izlemeksizin bir bulguya
varma yöntemidir. Bu yöntemde mantık çıkarsamaları kullanılmadan elde edilen
içgüdüsel bilgi kullanılmaktadır. İçgüdüsel bilginin açıklanamaz olması, bu bilgiden
yola çıkarak ortaya konan tasarımın yanıtlanamaz olmasını da beraberinde getirmektedir
(Öztürk, 2001:34).
Soru Sorma: Soru sormak sorun çözmeye yönelik bir yöntemdir. Buradaki
amaç sorunlara doğru sorularla yaklaşarak çözüme gidebilmektir (Şekil 4).
Şekil 4. Soru Sorma Yöntemi (Öztürk, 2001:65).
Lateral Düşünme: Bu yöntemde soruna odaklanmadan yan yollardan hareket
edilmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle sorun ile yakından ilişkili olmayan
kavramlar, olgular ya da nesneler üzerinde düşünülerek bunların sorun ile ilişkisi
irdelenmektedir (Öztürk, 2001:34).
Bu yöntem yaratıcılığın gelişmesinde katkı sağlamaktadır. Sorunlara farklı
açılardan bakabilme ve hayal gücünü geliştirmede yardımcı olmaktadır.
3.3.5. Yaratıcı Kişi
Günümüz iletişim bombardımanında bir reklamın, dikkati çekip sesini duyurması
ve reklam kalabalığında fark edilmesi ancak yaratıcı fikir üzerine kurgulanmasıyla
84
mümkün olmaktadır. Bu nedenle yaratıcılığa en fazla gereksinim duyulan alanların
başında reklam sektörü gelmektedir. Reklamı görselleştiren grafik tasarımcılar diğer
insanların göremediklerini fark ederek alışılmadık bakış açısı ile sıra dışı çözümlere
ulaşan yaratıcı bireylerdir (Teker,2009:159).
Yaratıcı kişi; önce problemi oluşturan değişik unsur ve verileri bir araya
getirmekte, bunlar arasında bir seçme yapıp ne söylenmesi gerektiğini belirlemekte ve
sonra da yapıtı sahneye koymaktadır. Grafik tasarımcı Ivan Chermayeff, tasarım
alanında yaratıcı kişiyi; ödünç alan, koordine eden, özünleyici: teknolojiden, diğer
tasarımcılardan, geçmişten ve günümüzden bilgi ve kaynak toplayan bir kişi olarak
tanımlamaktadır. Gerçek bir yaratıcı; yavan bir ürünün sınırlayıcılığıyla, donuk bir
pazarlama planıyla ve çetin piyasa koşullarıyla savaşarak başarılı sonuçlar elde
edebilen kişidir (Becer, 1993:44).
Yaratıcı bireyler her şeyden önce meraklı kişilerdir ve mevcut durumun
karşısındadırlar. Yaratıcı bireylerin kendileri hakkında geniş, derin ve esnek görüşleri
vardır. Görüşlerinde ve kendilerini açıklamada gelenekçi değillerdir. Bu tür kimseler,
işlerine içtenlikle bağlı, hislerini kolayca açıklayan kişilerdir (Teker, 2009:157).
Sosyal psikolog Dr.lrwing Taylor, insan yaratıcılığını beş aşama içinde
incelemektedir:
1. Yetenek ve beceriye dayanmayan ve özellikle çocuk resimlerinde görülen;
"Dışavurumcu yaratıcılık",
2. Sanatçının ustalıkla, ama salt yoğun bir gerçekçilikle ulaştığı; "Üretici
yaratıcılık",
3. Sanatçının bir buluş adamı gibi, eski parçalarla yeni şeyler yarattığı; "Buluşa
dayalı yaratıcılık",
85
4. Sanatçının soyutlama yeteneğini sergilediği; "Yenilikçi yaratıcılık",
5. Sanatçının bütünüyle kendi koyduğu ilkelerden yararlandığı; "Gelişmeci
yaratıcılık". Gelişmeci yaratıcılık aşamasındaki sanatçı, üst düzeyde bir
soyutlama yeteneğine sahiptir ve yeni bir sanat ya da tasarım üslubunun
öncülüğünü yapabilir.
Dr. Taylor'a göre; bu yaratıcılık aşamalarının hiçbirinde ileri zeka düzeyinin
önemli bir rolü yoktur. Mantık ise bu konuda hiçbir zaman yardımcı olamaz. Geleneksel
mantık kuralları, yaratıcı düşünce için gerçekte bir deli gömleğinden farksızdır. Nükleer
fizik vb. alanlarda ileri zeka düzeyi ile yaratıcılık arasında karşılıklı bir ilişkiden söz
etmek belki mümkündür. Ama tasarım alanında böyle bir ilişki yoktur. Birçok başarılı
tasarımcı, Amerika'da yapılan "IQ" testlerinde sıradan sonuçlar almışlardır. Şurası
kesindir ki; zeka düzeyi ne olursa olsun, bir dogmatist asla iyi bir tasarımcı olamaz
(Becer, 1993:44).
Yaratıcı kişilerin, kişilik özelliklerini de başlıklar altında toplamak mümkündür.
•
Sorunlara Karşı Duyarlı Olma: Yaratıcı kişiler, önsezilerinden dolayı
üzerinde çalıştıkları konu ile ilgili gerçek sorunları bulabilen ve ortaya koyabilen
kişilerdir. Olayları ve sorunları farklı açılardan görmeye çalışırlar (Gürgen,
1990:63-66).
•
Düzgün ve Akıcı Bir İfadeye Sahip Olma: Yaratıcı kişiler bir sorun karşısında
bir çok seçenek öne sürebilirler. Bu kişiler çok sayıda seçenek geliştirebildikleri
için, önemli ve etkili olanı seçip uygulayabilme şansları yüksektir (Gürgen,
1990:63-66). Bu özellik ile diğer insanlardan ayrılırlar. Beklenmedik gelişmeler
karşısında elde ettikleri alternatif çözümler içinden seçim yapma ve
uygulayabilme şansını yaratırlar (Ergüven, 2004:26).
86
•
Esnek Olmak: Yaratıcılıkta sık sık gözlenen diğer bir özellik de esnekliktir. Bu
özellik en iyi, yaratıcı kişinin kendi kendine oynadığı oyunlarda görülür. Bir
fikirle önce oyalanır, “bir dener”, onu değişik açılardan inceler, fikrin doğruluğu
konusunda kendisiyle tartışır, daha sonra yanlış olduğunu savunur. Çoğumuzdan
farklı olarak, bir yaklaşım üzerinde inatla durup, boşuna zaman harcamaz.
Yönünü ve yöntemlerini değiştirebilir. Bir sorunun, ilk algıladığı şeklinden
vazgeçerek
yeniden
tanımlayabilir.
İnsanların
kullandıkları
geleneksel
kategorilerle ve soyutlamalarla kendisi arasına bir mesafe koyabilmesi, aynı
mesafeyi yerleşmiş geleneklerle ve sıradan işlere karşı da koruyabilmesi yaratıcı
kişinin esnekliğinin önemli bir bölümünü oluşturur (İnce ve Gül, 2006 : 231).
•
Özgün Düşüncelere Sahip Olmak: Yaratıcı kişiler, sorunlara alışılagelmiş,
olağan çözümlerin dışında farklı çözümler getirirler. Genellikle bu çözümlerin
benzeri ve örnekleri yoktur (Gürgen, 1990:63-66). David Ogilvy yaratıcı
kişilerin bu özelliğine değinirken şöyle demiştir: “Bu kişiler genellikle gerçeğin
bir kısmını ama daha canlı bir şekilde dile getirirler; dile getirdikleri de genelde
bilinmeyen yanlarıdır.”(Ergüven, 2004:26).
•
Meraklı Olmak: Yaratıcı kişiler, daha küçük yaşlardan itibaren çevrelerinde
olup bitenlere ilişkin sorular soran, açıklamalar isteyen insanlardır. Her şeyi
ayrıntısına kadar bilmek isterler (Gürgen, 1990:63-66). Merak duygusunun
içerisinde heyecan, belirsizlik, hırs, gurur, inatçılık ve ütopya kavramları
gizlidir. Bu duygular yaratıcı insanı keşfetmek için güdüler (Ergüven, 2004:26).
•
Duyguları ve Bilinçaltını Açığa Vurma Özelliğine Sahip Olma: Genellikle
yaratıcı kişiler duygusal olurlar. Çocuksu duygularını, düşlerini, isteklerini,
arzularını rahatlıkla ortaya koyabilirler. Sorunlara çözüm ararken bilinçaltlarını
kullanabildikleri için daha yaratıcıdırlar (Gürgen, 1990:63-66).
•
Yaratıcılık Konusunda Yüksek İsteğe Sahip Olmak: Yaratıcı kişilerin
karşılaştıkları güçlükler onları yıldırmaz. Sorunlardan kaçmazlar. Tam tersine
onların üzerine giderler. Yaratıcı kişiler genellikle bu konuda yüksek
güdülemeye sahiptirler. Ödül olarak da yaptıkları işin sonucunu görmek onları
87
mutlu eder (Ergüven, 2004:26).
•
Başarısızlıktan Korkmamak: Yaratıcı kişiler başarısızlıktan korkmadıkları
gibi başarısızlıklarından ders alarak kendilerini yetiştirmeye çalışırlar (Gürgen,
1990:63-66).
•
Sabırlı Olma: Yaratıcı kişilerde çalışma saati sınırlaması yoktur. Onlar sonuca
ulaşana kadar iş üzerinde sabırla çalışırlar.
•
Yeterli Bilgiye Sahip Olmak: Yaratıcı bir bakış açısı için ilgili alanın tüme
hakkında bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Sınırlı bir alana ilişkin bilgi
birikimi, bir konuya ilişkin belirli bir saplantı yaratır. Bu da yaratıcılığın
düşmanıdır.
•
Güçlü Belleğe Sahip Olmak: Yaratıcı kişilerin diğer insanlardan farklı bir
özelliği de bilinçaltlarında depolanan bilgileri gerektiğinde kullanabilmektir.
•
Hayal Kurma Gücüne Sahip Olmak: Hayallerde özgünlük yatmaktadır. Eğer
kişiler, görsel, sözel ya da anlamsal hayallerini hatırlayabiliyorsa yaratıcı olarak
düşünme olasılıkları daha da yüksektir.
•
Çözümleme ve Bileşim Yeteneğine Sahip Olmak: Yaratıcı kişiler, sorunlara
parçalara bölüp çözümleyebilir. Parçalar ve bütün arasındaki ilişkileri kurarak
sentez yapabilirler. Böylece hem sorunları ayrıntıları ile tanıyıp hem de
ayrıntılardan hareketle yeni bir bütün yaratma yoluna gidebilirler.
•
Belirsizliğe Karşı Esnek Olmak: Yaratıcı kişiler belirsizlikten korkmadıkları
gibi bu tarz durumları tercih ederler. Çünkü değişen koşullara göre olağanüstü
esnekliğe sahiptirler.
•
Yüksek Sezgi Gücü ve Seçicilik Düzeyine Sahip Olmak: Yaratıcı kişiler, bir
sorun karşısında hangi etmenlerin dikkate alınması gerektiğine iyi karar verirler.
88
Onlar için çok fazla sayıda fikir beyan edebilmek değil; düzeyli, kaliteli ve işe
yarar fikirler ortaya koyabilmek önemlidir.
Yaratıcılık bazılarına göre doğuştan gelen kişilik özelliklerine bağlıdır. Bazıları
ise yaratıcılığın öğretilebileceğini savunurlar. Bize göre bu görüşlerin ikisi de
yaratıcılığı tek başlarına açıklayamamaktadırlar. İçinde bulunduğumuz bilgi çağında,
sadece doğuştan gelen yaratıcı özelliklerle etkili çözümlere ulaşmak mümkün değildir.
Günümüzün yaratıcı kişisi; çok ve çeşitli konularda okumalı, izlemeli, araştırmalı.
Yaratıcı zekasını sözel ve görsel verilerle sürekli olarak beslemelidir. Beynin veri
deposu zenginleştikçe; yeni ve denenmemiş yaratıcı çözümler bulma olasılığı da
artacaktır (Becer, 1993:44).
Yaratıcı bireyleri inceleyen Dr. Paul Torçance’in oluşturduğu yaratıcı kişilik
özellikleri ise birbirine zıt, uçlarda gezinen ve çelişkili sıfatlardan oluşuyor. Bu durum
yaratıcılığın doğasına ilişkin bilinen verileri desteklemektedir. Yaratıcı bir insan;
•
Serüvenci ve meraklı,
•
Dominant (baskın),
•
Hata bulan,
•
Gayrimemnun,
•
Dış dünyaya karşı çekingen,
•
Sürekli herhangi bir şeyle meşgul,
•
“Farklı” diye tanımlanmaktan korkmayan,
89
•
Kendi kendine yeten,
•
Güzelin, iyinin alışılmışın dışında olduğunu bilen,
•
Düşüncelerinde bağımsız,
•
Alışılmamış uğraşlarla vakit geçiren,
•
Karmaşık fikirleri tercih eden,
•
Soru soran,
•
Dış uyaranlara ve başkalarının düşüncelerine açık,
•
Az konuşan,
•
Denemeler geliştiren, özgür savları olan,
•
Mizah duygusuna sahip,
•
Güzelliğe duyarlı,
•
Düşüncelerle oynayan,
•
Karşı fikirler ileri sürmekte yetenekli,
•
Değişken mizaçlı,
•
Riske girmeye istekli,
90
•
Çeşitliliğe değer veren,
•
Karmaşık bir kişiliği olan,
•
Düşünceleri ve nesneleri bireylere tercih eden,
•
Zihinsel çalışmalara yüksek ilgi gösteren,
•
Ayrıntılı ve rutin çalışmadan daha az doyum sağlayan,
•
Kaynak kişi olmada yüksek yeterlilik ve uyum sağlayan,
•
Açık ve eleştirici,
•
Elemanlarla oynayabilen,
•
Belirsizliğe karşı yüksek hoşgörülü bir
•
Kişiliğe sahip.
Trevor Bentley ise, yaratıcı bireyle ilgili diğer özellikleri şöyle sıralıyor:
•
Kurallara uymamak,
•
Ani tepkiler vermek,
•
Beş duyu konusunda oldukça hassas olmak,
•
Diğer insanların göremediklerini görmek,
91
•
Eyleme yönelik olmak,
•
Önlerine çıkan engelleri yılmadan aşmak
•
Tamamen belirgin olandan memnun olamamak,
•
Fazlasıyla farklı olmak,
•
Kendine fazlasıyla güvenmek ve saygı duymak (Yanık, 2007:67).
3.3.6. Yaratıcı Süreç
Bir kurum ya da kuruluşun reklam ajansına, reklamı yapılacak olan ürün ya da
hizmetle ilgili bilgileri içeren bir brif vermesiyle yaratıcı süreç başlamaktadır. Reklam
veren kurum ya da kuruş, yaratıcı sürecin bir parçasıdır ve yaratıcı grup ile arasındaki
uyum, reklamdan beklenen hedeflerin gerçekleşmesine katkı sağlamaktadır.
Reklam ajansı, verilen brif doğrultusunda çalışmalarına başlamaktadır. Pazarda
yer alan diğer rakip firmaların reklamları arasından sıyrılarak, iletilmek istenen
mesajların hedef kitleye ulaşmasına yardımcı olan yaratıcı süreç belli bir stratejiye
oturtulmadan gerçekleştirilemez. Uygulanacak olan strateji nihai amaca hizmet etmek
için reklam verenin pazarlama amaçları doğrultusunda, onlarla örtüşen bir yapıda
olmalıdır (Elden, 2009: 50). Başka bir deyişle reklam çalışmaları, yaratıcı sürecin iç ve
dış koşulların baskısı altında gelişmektedir. Bu doğrultuda iç koşulları; reklam ajansına
hakim olan genel yapı, reklam ajansı yöneticisinin çalışanlara yönelik tutumu, yaratıcı
grubun yetenek ve yeterlilik düzeyi ve yaratıcı grubun motivasyon düzeyi
oluşturmaktadır.
92
Reklam ajansının müdahalesi ve kontrolü olmaksızın gündeme gelen dış
koşullar ise kurum veya kuruluşun talepleri, reklam verenin pazarlama iletişimi ve
reklam stratejisi, reklam bütçesi, pazar koşulları, rakip mal ya da hizmetlerin reklam
stratejileri olarak ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, reklam verenin reklam olgusuna
bakış açısının ve bilinç düzeyinin yaratıcı sürecin gelişiminde etkili olduğu
görülmektedir.
İç ve dış koşulların baskısı altında şekillenen yaratıcı süreç, yaratıcı düşüncenin
ortaya çıkması ve gelişmesiyle başlamaktadır. Yaratıcı süreç, rasyonel boyutun yanı
sıra duygusal boyutu da kapsamakta ve özgün düşünce, bilinçaltından esinlenen ve
sezgiyle yönetilen fikirlerin deneysel bir biçimde gruplandırılmasını gerektirmektedir.
Sistem düşüncesi bağlamında ele aldığımızda, girdi olarak tanımlayabileceğimiz
yaratıcı
düşünce
kapsamında
biçimlenen
yaratıcı
strateji,
çıktı
olarak
niteleyebileceğimiz reklamı oluşturmaktadır. Reklam çalışmalarının özünde iletişim
çabaları olmasından hareket ederek, geri bildirim öğesi sürecin sonraki aşamalarını
şekillendirmekte, yaratıcı stratejinin gelişimine katkıda bulunmakta ve yeni
değerlendirmelerin yapılmasını olanaklı kılmaktadır. Bu kapsamda, yaratım sürecinin
değerlendirmesinin yapılmasının, sürecin başarısı açısından belirleyici olduğu
söylenebilmektedir (Sobacı, 2011b).
3.4. Yaratıcı Reklamlarda Metin ve Görsel Kullanımı
3.4.1. Basılı Reklam Tasarımında Metin Kullanımı
Başlık: Başlık, yazılı reklamların en önemli parçasıdır. Çünkü başlık, dikkatini
seçici algısı doğrultusunda yönlendiren tüketicinin reklamın konusunu kavrayıp
özellikle o reklam üzerinde durmasını sağlamaktadır. Yapılan araştırmalara göre
tüketicilerin başlıkları okuma oranlarının metni okuma oranlarından 5 kat daha fazla
olduğunu ortaya çıkartmıştır (Sobacı, 2011e).
93
Başlıklar ürün ya da hizmetin satışına yönelik bir fayda içermelidir. Hedef
kitleyi motive etmek ve dikkatlerini daha çok çekmek için günlük konuşma dili, kısa,
olumlu ve somut kelimelerle hitap edilmelidir. Ayrıca markaya da yer verilmelidir.
Tasarımda da seçilecek olan yazı karakterlerinin okunabilir olması ve kontrastlık
yaratması önemlidir (Teker,2009:150). Ayrıca başlığın tırnak içerisinde kullanılması da
okunurluğu arttırmaktadır. Başlık kullanımı yaratıcı reklam çalışmalarında sıklıkla
kullanılmaktadır.
Başlık Çeşitleri: Başlık çeşitlerini aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür.
Doğrudan Vaad Belirten Başlık: Reklamı yapılan ürün ya da hizmetin
sağlayacağı yararı doğrudan bildiren başlıktır. Örneğin; “BMW ile konforu yaşarsınız.”.
İndirekt (Dolaylı) Başlık: Reklamı yapılan ürün ya da hizmetin sağlayacağı
yararı dolaylı yoldan, duygusal ve sempati oluşturarak kurgulanan başlıktır. Daha çok
prestij reklamlarında kullanılmaktadır.
Meraklandırıcı Başlık: Ürün ya da hizmet ile ilgili faydan başlıkta
bahsedilmemektedir. O yüzden kurgulanan başlık merak uyandırarak tüketiciyi metni
okumaya yöneltmektedir.
Hedef Kitlesini Seçen Başlık: Tüketicinin içinden reklamı yapılan ürün ya da
hizmetle doğrudan doğruya ilgilenecek kitleyi seçer. Hedef kitlesine doğrudan
seslenebileceği gibi o kitlenin ortak sorunu ile ilgili konulara da başlıkta
değinebilmektedir (Elden,2009:189). Örneğin; “Yoksa siz hala annenizin margarinini
mi kullanıyorsunuz?”.
“Nasıl”lı Başlıklar: Tüketicinin bir sorununu çözmekte yardımcı etkisinin
olabileceğinin mesajını veren başlıklardır. Örneğin, “Başarının Sırları” başlığı tüketiciyi
94
etkileyerek nasıl sorusunu sordurmaktadır (Kökçü ve Güneysu, 2002:68). Literatürde
öğüt veren başlık olarak da yer almaktadır. Bu reklamlarda işin uzmanı olan kişilerin
yer alması da daha etkili olmaktadır.
Soru Başlıkları: Hedef kitleye zevkleri, alışkanlıkları ihtiyaçları vb. şekillerde
soru yönelterek kurgulanan başlıklardır. Metinde de sorunun cevabını vererek metni
okumaya yöneltmektedir. Örneğin; “Daha fazla faiz ister misiniz?” diyen bir başlıkta
tüketici metni okuyarak uygulama hakkında bilgi sahibi olur.
Emir Başlıkları: Tüketiciyi bir ürün ya da hizmeti kullanmaya çağıran ve
kullandığı takdirde bir fayda göreceğini belirten başlıktır. Emir başlıklarını düzenlemek
zordur. Çünkü tüketiciyi olumsuz etkilemek mümkündür.
Örneğin; “Her hafta bir milyon lira tasarruf edin!” diyen bir başlıkta tüketici bu
mesaja karşılık olarak dönüt veremez. Ama başlık “Haftada bir milyon lira tasarruf
etmek istemez misiniz?” diyerek soru formuna dönüştürüldüğünde daha farklı bir mesaj
ortaya çıkmaktadır: Bunu tüketici "Tabii isterim" diyerek nasıl gerçekleştireceğini
öğrenmek isteyecektir. “Haftada nasıl bir milyon lira tasarruf edebilirsiniz?” diye nasıllı
bir başlık olarak kurgularsak da tüketicinin ilgisi tam olarak çekilmiş olacaktır. Fakat
emir başlıkları, veciz olduğu zaman daha güçlü bir etki yaratacaktır. “Dikkatli sür…
Kurtardığın hayat seninki olabilir…” diye seslenen bir başlıkta ise tüketicinin etkilenme
derecesi artmaktadır (Kökçü ve Güneysu, 2002:68).
İddiada
Bulunan
Başlık:
Güçlü
ve
vurgulu
olduğu
kadar
önerme
gerektirmektedir. Her ne kadar iddiacı bir duruşu olsa da reklam bunu desteklemezse
başarılı olamaz (Elden,2009:189). Örneğin, “Dünyanın En Sağlam Lastiği” diyen bir
reklamda bunu destekleyecek bilgiler (başarı belgesi, test sonucu vb.) yer almalıdır.
Haber Başlıkları: İnsanların dünyada ve çevresinde olup bitenlere dair bir şeyler
öğrenme isteğinden yola çıkarak kurgulanan reklamlardır. Reklamı yapılan ürün ya da
95
hizmetle ilgili yararlar haber şeklinde verilmektedir (Teker,2009:150). Örneğin, “Yeni
Emsan Düdüklü Tencere Çıktı!”
Alt Başlık: Alt başlık, başlık ile metin arasında geçişi sağlayan bir öğedir.
Kullanılması ya da kullanılmaması, başlığın içeriğine ve işlevselliğine bağlıdır.
Başlığın, sadece tüketicinin dikkatini çekmek için oluşturulduğu durumlarda, ürünü
tanıtıcı ve tanımlayıcı işlevi yerine getirmesi için alt başlığa ihtiyaç duyulmaktadır.
Başlığın, tüketicinin dikkatini çekmenin yanında ürün hakkındaki bilgileri de içinde
barındırdığı durumlarda ise alt başlığa ihtiyaç kalmamakta ve başlıktan direkt olarak
metne geçiş gerçekleşmektedir. Bunların yanı sıra alt başlığın bir başka işlevi de,
reklam öğeleri arasında bir geçiş sağladığı için reklamın okunuşunu kolaylaştırmaktır
(Sobacı, 2011e). Örnek: “Başlık: Araba almayınız. / Alt Başlık : Audi A3’ü
denemeden.”
Metin: Reklamlarda başlık ve alt başlık dışında kalan ve ana fikri içeren
bölümdür. Ürün ya hizmet hakkında daha ayrıntılı ve ikna edici mesajları iletmek
amacıyla kullanılmaktadır. Bunu gerçekleştirmek için de reklam metni, tüketiciyi
sıkmayacak şekilde, günlük konuşma akıcılığında doğal ve gerçekçi bir dille
yazılmalıdır. Ustalıkla yazılmış bir metin, okuyucuya sanki bireysel olarak ona hitap
ediliyormuş hissi uyandırmalıdır (Sobacı, 2011e). Metinler, tüketiciyi ürün ya da
hizmetin faydaları hakkında bilgilendirmek, onların problemlerine öneri getirmek
dışında satın almaya ikna etmelidir.
Metinlerin uzunlukları belirlenirken göz önünde bulundurulması gereken bazı
kurallar vardır. Bunlar (Sobacı, 2011e):
•
Kısa metin, imaj reklamlarına daha uygundur. Satın almak için harekete
geçirmeye yönelik olarak hazırlanmış olan reklamlar, daha uzun ve ikna edici
bir mesajla birlikte kullanılmalıdır.
96
•
Kısa metin, genellikle uygun fiyatlı ürünler için yeterli olmaktadır. Fakat pahalı
bir üründe, müşteriyi o ürünü almaya ikna etmek için uzun bir metin daha uygun
olmaktadır.
•
Yeni bir ürünü ya da servisi tanıtırken yazılan metin, piyasada zaten var olan ve
birçok insanın bildiği ürünleri tanıtırken yazılandan daha uzun olmalıdır.
Metinler, reklamın konusuna ve amacına göre sınıflara ayrılmaktadır.
Mizahi Metin: Metinlerin içerdikleri espri ve mizah gücüyle hedef kitleyi
etkilemektedir.
Burada
dikkat
edilmesi
geren
bazı
hususlar
vardır.
Bunlar
(Elden,2009:195):
•
Ucuz ürünlerin kullanımda daha etkilidir.
•
Eski bir hikayeyi anlatıp günümüze uyarlamak etkili olmaktadır.
•
Yeni moda bir ürünün tanıtımında eskiyi gülünç hale düşürmek için etkili bir
yöntemdir.
Örneğin; Ülker Peki yenilendi. Şimdi pastacığınız her zamankinden daha
yakışıklı, daha lezzetli. Ülker Peki.
Sebep Gösteren Metin: Ürün ya da hizmetin sağladığı kolaylık ve imkanların
anlatımını kolaylaştırmaktadır. Önce sağladığı yararları açıklar ve daha sonra bunun
nedenini ortaya koymaktadır (Kökçü ve Güneysu, 2002:72). Neden sonuç ilişkisi
kurmaktadır. Örneğin; Ve Ülker Türk kahvesini üretti. Tadını uzun uzun çıkarın diye.
Ülker Türk kahvesi…
97
Tanıklı Metin: Reklamlarda tanınmış kişilerin görüşlerinin dile getirilmesi
sonucunda oluşmaktadır. Eğer hedef kitle tarafından sevilen ve sayılan bir kişi ise
mesajın kabul görme olasılığı artmaktadır. Örneğin; Kremini Olay Total Effects ile
değiştiren Defne Samyeli, yeni Olay Total Effects kampanyası ile tüm kadınları ücretsiz
değişime davet ediyor.
Anlatıcı Metin: Ürün ya da hizmetin özelliklerinin bir bir anlatılmasıdır. Bu tarz
anlatımlarda soğuk ve resmi bir dil kullanıldığı için sıkıcı olarak görülmektedir.
Örneğin; Bugün YKM’den size iyi bir haber var. YKM bahar kampanyası başladı.
Şimdi 50 YTL den başlayan her YKM alışverişi 5 12 18 hatta 25 YTL’ye kadar hediye
kuponu kazandırıyor, alışveriş miktarı arttıkça hediye kuponlarıda katlanıyor,tüm
reyonlarda ve YKM com tr internet mağazamızda,fırsatı kaçırmayın son gün 13 Mayıs
anneler günü,sizi YKM ye bekliyoruz
Konuşmalı Metin: Hazırlanan konuşmanın sade ve doğal bir dille yazılması
gerekmektedir (Elden,2009:195). Diyaloglar doğal bir anlatıma sahip odlunda
inandırıcılık etkisi artar. Aksi halde sıkıcı ve inandırıcılıktan uzak bir anlatım ortaya
çıkar. Örneğin; Buyurun oturun hanım efendi. Şimdi beni iyi dinleyin lütfen. Soldaki
çamaşır makinesi üstün özellikleri olan dünyaca meşhur ünlü bir marka, sağdaki yine
aynı özelliklere sahip. Regal marka çamaşır makinesi. Şimdi tek önemli farkı
söylüyorum soldaki 5 lira Regal 3 lira. Hangisini seçersiniz?
Olaylara dayanan direkt ya da mantıki yaklaşım: Bu tür reklamlar, ürün ile ilgili
bilgiler ile ürünün elde edilebilme yollarının gösterildiği ve okuyucuya direkt olarak
satın alma mesajının gönderildiği reklamlardır. Hedef kitledeki satın alma isteğini
kuvvetlendirmek için de bir takım nesnel veriler, testler ve kanıtlar da reklamda
sunulmaktadır. Bir ürünün hikayesini müşterinin ihtiyaçlarıyla ilişkilendirmenin en
kuvvetli yolu olduğu için oldukça tercih edilmektedir (Sobacı, 2011e). Ürünün kalitesi
ve fonksiyonel değerine ilişkin mesajlar kullanılmaktadır. Bu reklamlarda ürünün
nedenli iyi olduğu ve fonksiyonel özellikleri vurgulanmaktadır. Burada üslup değil obje
önemlidir anlayışı vardır. Örneğin; Gelin Dove’un sabundan farkını birlikte görelim.
98
Sabun kullanılan taraf kurudu ve gerginleşti. Oysa Dove tarafı yumuşacık ve pürüzsüz.
Dove farklıdır. Yüzünüzü yıkarken nemlendirir. Dove. Sizde deneyin farkı hissedin.
Hikaye edici ya da anlatıcı yaklaşım: Hedef kitlenin problemini anlatan bir
hikaye oluşturulur ve bu sorunun çözüm yolunun sonunda da ürün gösterilir. Bu
hikayenin içerisinde kişiler, olaylar ve sorunlar yer almaktadır. Böyle bir reklamda
hedef kitleye direkt olarak ürünün satın alınmasının açık bir şekilde verilmesinin yerine
tüketicinin reklamı okuduktan sonra bu sonuca kendi kendine varması amaçlanır. Bu
tarz bir metin ile doğrudan satış mesajı verilemez. Tüketiciye sadece çözüm, öneri ve
fikir verebilir. Örneğin; Ne kadar uzun zaman olmuş görüşmeyeli… Nereden baksan 10
sene. Nasıl top oynardık mahallede? Coca Colasına tabi düşünsene.. Maç bitmiş, ter
içindesin, bir şişe Coca-Cola için neler vermezsin? Senin bana Coca Cola borcun vardır
mutlaka. Bir ara ısmarlasana…
Yansıtıcı ya da duygusal yaklaşım: Burada yine bir hikaye kurgulama söz
konusudur. Fakat bu sefer hedef kitlenin mantığına değil duygularına seslenilir.
Hikayede, tüketicinin kendisiyle özdeşleştirebileceği ürünü kullanan kahramanlar
yaratılmaktadır (Sobacı, 2011e). Örneğin; Karşılıksız sevgi ile evliliği kutsal yapan
sensin. Kulağına fısıldadığın sesinle onun güvenle büyümesini sağlayan sensin ve doğa
altını armağan etti sana. Çünkü sen her şeyi hak edensin. Jival.
Peltekoğlu, bir reklam mesajını değerlendirmek için bazı sorulara cevap
aranması gerektiğini vurgulamıştır. Bunlar (Peltekoğlu,2010:281):
Reklam metninde yer alan mesaj açık mı? ürün ya da hizmet anlaşılıyor mu?
Reklam dikkat çekici ve özgün mü? Reklam akılda kalıcı mı?
Reklam metnindeki unsurlar arasında sinerji var mı?
Reklam metni asıl mesajın algılanmasını güçleştirecek grafik elemanlardan arındırılmış mı?
Reklam istenen tutum ve davranış değişikliği yaratma konusunda etkili olabilir mi?
Reklam metni başka formlarda da yeniden üretilebilir mi?
Reklam pazarlama stratejisindeki hedeflere katkıda bulunuyor mu?
99
3.4.2. Basılı Reklam Tasarımında Görsel Bütünlüğün Sağlanması
Denge: Bir reklam çalışmasında yer alan öğelerin boyutunun, ağırlığının,
tonunun ve konumunun birbirine oranı ve dengesidir (Peltekoğlu,2010:275-276). Başka
bir deyişle denge; görsel öğelerin, yüzey üzerinde birbirlerine oranla değerleri açısından
denk duruma gelmesi ya da birlik oluşturmasıdır (Bingöl, 2006:94). Dengelenmiş
elemanlar reklam metninin göze daha doğal ve net görünmesine katkıda bulunur. Büyük
– küçük ilişkisi, renk ilişkisi vb. durumlar yaratılarak da denge oluşturulabilir. Denge,
simetrik (formal) ve asimetrik (informal) olmak üzere ikiye ayrılır:
•
Simetrik Denge: Biçimsel olarak dengelenmiş reklamda reklamın ortasından sağ
ve sol tarafını ayıracak hayali dikey bir hattın her iki tarafında da metindeki
elemanlar, ağırlık, boyut ve biçimsel özellikler açısından dengelenmiştir.
Reklamlarda simetrik denge görsel sunumun izleyiciye sıralı olarak, kolayca
takibini sağlayan ciddiyet ve doğrudanlık yaratır (Peltekoğlu,2010:276). Bu
denge türü genellikle tasarımlarda statik, durağan bir etki yaratır.
•
Asimetrik Denge: Öğelerin görsel algılama sırasında, eşit görsel ağırlığı olan ya
da eşit göz dikkatini yaratabilecek tasarımlardır. Asimetrik tasarım yolu ile
yapılmış reklam çalışmaları izleyiciyi hareketlendirmenin ötesinde izleyicide
merak öğesini de harekete geçirir. Tasarımcılar, hareketi, enerjiyi ve rahatsızlığı
görsel ilişkilerle dışa vurmak için asimetrik dengeyi kullanırlar. Bu, aynı
zamanda dinamik gelirim ya da dinamik denge olarak adlandırılır ve yan yana
yerleştirme üzerine temellendirilen düzenlemeyle ilgilidir (Öztuna, 2007:27).
Özgün ve yaratıcı çalışmalar üretmek isteyen tasarımcılar genelde asimetrik
dengeyi tercih ederler (Uçar, 2004:67).
Zıtlık (Kontrast): Tasarımda kullanılan öğeleri arasında herhangi bir ortak ya
da yakın niteliklerin bulunmamasıdır. Uzun kısa, soğuk-sıcak, eğri-düz, çalışkan-tembel
gibi birçok zıt kavram bulunmaktadır. Zıtlar birbirlerini tamamlar ve birbirlerini anlamlı
hale getirirler Zıtlık tasarımdaki temel dengeyi oluşturduğunda tekdüzelik ortadan
100
kalkar. Reklamın heyecan verici, merak uyandırıcı, canlı, fark edilebilir, kışkırtıcı ve
çarpıcı olmasını sağlar. Herhangi bir zıtlık etkisinden yoksun bir tasarım sıkıcı, tekdüze,
hareketsiz ve cansızdır (Akçadoğan, 2006:291). Şekiller, boyutlar, renk tonu gibi görsel
unsurlarda zıtlıklardan yararlanmak, tüketicinin dikkatini yakalamak için reklamcıların
sıkça yararlandığı tekniklerdir. İri / ufak, parlaklık / canlılık koyu / açık yazı ya da
görüntü
veya
farklı
puntolar
reklamı
görsel
monotonluktan
kurtaracaktır
(Peltekoğlu,2010:275).
Birlik: Değişik objelerin, mekanların ya da yapıların bir araya gelerek dengeli
bir bütün meydana getirmeleriyle birlik oluşur (Güngör, 2005:152). Biçim, renk, doku
gibi öğeler bir tasarımın yüzeyinde birbirleriyle ilişkileri ve konumları yönünden birlik
ortaya koyarlar. Reklam tasarımının tüm elemanları birlikte çalışmalı, başlık, alt başlık,
ana metin ve görseller gibi unsurların tümünün bütünlük içinde olmalıdır. Böylece
reklamın dili çok daha anlaşılır olacak, göze hoş görünerek ve dikkat çekmesine de
yardımcı olacaktır (Peltekoğlu,2010:275).
Ayrım: Reklam sıralı bir şekilde düzenlenmeli, böylece soldan sağa ve
yukarıdan aşağıya doğru okunabilmelidir. Reklamda kullanılan öğelerin yerleştirilme
biçimi, gözün bakma yönünü reklamcının belirlemesini sağlayacaktır. Böylece reklamcı
nereden isterse tüketici reklama oradan bakacaktır (Peltekoğlu,2010:275).
Ritim: “Tasarımda yer alan öğelerin kendi aralarında oluşturdukları görsel
hareketin uyumlu düzenliliğidir” (Say ve Balcı, 2003:41). Ritim harekete dayanır.
Hareketin olmadığı tasarımlarda ritimden bahsedilemez. İçerisinde ritim barındıran
reklam tasarımı, etkileme gücüne ve dinamizme sahiptir.
Vurgu: Karar verme aşamasının belirli bir sürecinde, başlık, alt başlık, gövde
metin veya illüstrasyon gibi bileşenlerin hangisine odaklanılacağı tanımlanmaktadır. İyi
bir tasarımın temel anahtarı vurguyla ilişkilidir. Ancak her zaman sadece tek bir
bileşene vurgu yapmak gibi bir zorunluluk yoktur (Peltekoğlu,2010:275).
101
Renk: Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak görme duyumuzda bıraktığı
etkidir. Renk, görsel sanatlarda en güçlü iletişim araçlarından biri olarak kabul
edilmektedir (Öztuna, 2007: 120). Renkler, şiddetlerine ve insanlar üzerindeki etkilerine
göre soğuk ve sıcak renkler olarak ikiye ayrılmaktadırlar.
•
Sıcak renkler: Kırmızı, sarı, turuncu
•
Soğuk renkler: Mavi, yeşil, mor
Renklerin nitelikleri, işlevselliği ve etkileri insan yaşamında belirleyici bir
özellik taşımaktadır. Sıcak renkler insanda dinamizm, mutluluk etkisi yaratırken, soğuk
renkler ise durguluk ve sıkıcılık etkisi yaratmaktadır.
Renk, dikkat çekmek, ürüne ve reklama çekicilik kazandırmak için görsel bir
katkı sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Reklam çalışmalarında renk bilgisi,
dikkati çekmek ruh halini yansıtmak ve marka kimliği oluşturmak için kullanılan
renklerin anlamları bir tasarımcı açısından çok önemlidir. Aynı zamanda kültürel
farklılıklar da renklerin farklı anlamlar üstlenmesine neden olmaktadır. Örneğin batı
kültüründe beyaz renk saflığın ve temizliği ifade ederken Afrika kültüründe ölümü
sembolize etmektedir (Peltekoğlu,2010:276).
Kırmızı: Kırmızı aktif, enerjik ve dinamik bir yapıya sahiptir. Bu yüzden
tutkunun, aşkın, kanın ve hayatın rengidir. Ayrıca tehlikenin olumsuzluğun ve dikkatin
rengi olarak da karşımıza çıkmaktadır. Reklamcılık alanındaki araştırmalarla da raftaki
görünürlüğü ve ilgi çekiciliği, kırmızı ambalajların diğerlerine göre daha etkin
olabildiğini göstermektedir (Uçar, 2004:48-49). Bu da iştah açıcı bir renk olduğu
göstermektedir. O yüzden restoran tabelalarında ve logolarında sıkça karşımıza
çıkmaktadır.
102
Kahverengi: Sıcaklık, rahatlık, olgunluk, toprak ve ağaçla birleştirilmiş erkeksi
bir renktir. Reklam sayfalarında kullanımından çok insanı harekete geçiren bir özelliğe
de sahip olduğu için genelde fast food restoranlarında kullanılmaktadır.
Sarı: Altının ve güneşin rengidir. Değer ve statü sembolüdür. Eski Mısır’da
utancı ve gözden düşmeyi anlatırken, Çin’de saltanatı ve sarayı simgelemektedir. En
sıcak renklerden biri olan sarı bu yüzden bir dikkat rengi olmuştur. Fark edilmesi
gereken mekanlarda, tabelalarda ve hatta kişiler metin içlerinde önemli yerlerin altını
çizerken sarı renk kullanılmaktadır.
Mekanlarda sarı renk ışık etkisi yaratarak neşeli ve olumlu bir atmosfer
oluşturmaktadır. Reklam çalışmalarında ve ambalajlarda kullanılması olumlu ve neşeli
bir etki yaratmayı amaçlamaktadır (Uçar, 2004:53). Sarı renk özellikle kırmızı ve siyah
renklerle beraber kullanıldığında tüketicinin dikkatini çekmekte çok etkili olmaktadır.
Mavi: Mavi renk gökyüzü, deniz ve suyun rengi olduğu için sonsuzluk, huzur,
derinlik ve dinginliği temsil etmektedir. Mavi aynı zamanda %75’i sularla kaplı olan
dünyamızın uzaydan görünümünü mavi bir gezegen gibi yansıttığı için dünyanın rengi
olarak da bilinmektedir. Pek çok su ambalajında temizlik ve saflık etkisi yaratılmak
istendiği için mavi renk kullanılmaktadır. Ayrıca ambalajlarda soğuk ve tazelik hissi de
vermektedir. Bu tür ambalajlarda da mavi ve tonu olan lacivert yer almaktadır. Bunların
yanı sıra diş macunu, deodorant, çamaşır detarjanı ve sabun reklamlarında da yer
almaktadır. Güven veren bir renk olduğu için bankalar tarafından da kullanılmaktadır.
Yeşil: Mavi ve sarının karışımından oluşan yeşil, her iki rengin özelliklerini de
taşımaktadır. Mavinin dinginliği, huzur verici ve dinlendirici özelliklerine, sarının ise
canlılığına sahiptir. Baharın ve cennetin rengidir. Reklamlarda sağlığı ve tazeliği ifade
ettiği için doğal ürünlerde ve gıda ürünlerinde sıklıkla kullanılmaktadır.
103
Turuncu: Kırmızı ve sarının karışımı sonucunda ortaya çıkan turuncu renk her
iki rengin özelliğini de taşımaktadır. Canlı, dinamik, dikkati çeken, enerjik ve sıcak bir
renktir. Bu özelliklerinden dolayı gıda sektöründe özellikle bisküvi, çikolata vb.
ürünlerde ve çocuklara yönelik ürünlerde kullanılmaktadır.
Siyah: Batı kültürlerinde siyah ölümü ve matemi sembolize etmektedir. Aynı
zamanda aristokrasinin ve resmiyetin rengidir. Çin'de ise kış ayının ve kuzey yönünün
sembolüdür. Gizli, gizemli dışa kapalı, bilinmeyeni simgeler. Eski Mısır ve Kuzey
Afrika ülkelerinde de siyah, verimli toprağın ve yağmurla şişmiş bulutların rengine
benzediği için bereketin simgesel bir rengidir. Din kitaplarında da siyah, cehennemin ve
şeytanın rengi olarak yer almaktadır. Günlük yaşamımızda melankoni, umutsuzluk,
yasadışı ve hayal kırıklığının rengidir (Uçar, 2004:49). Reklam çalışmalarında yer alan
bu renk, kültür, prestij ve yüksek pazarlara hitap eden bu malları simgeleme amacı ile
arka planda kullanıldığı zaman zenginlik katmaktadır (Peltekoğlu,2010:277).
Beyaz: Saflık ve temizliğin sembolüdür. Beyaz en huzur verici, nötr, sakin ve
sessiz bir tona sahiptir. Bu yapısı sayesinde beyaz Doğu'da bir yas ve geri dönüş rengi
olarak kabul edilmektedir. Farklı yüzey doku ve zenginliklerindeki beyazın kullanımını,
kozmetik ve temizlik ürünlerinin ambalajlarında ya da reklamlarında görmek
mümkündür. “Kar gibi bembeyaz”, “bembeyaz bir sayfa”, “ak alın”, “aklanmak” gibi
tanımlamalar hep beyazın bu özellikleri ile ilişkisini kanıtlamaktadır. Genelde zıtlığı da
vurgulamak için siyah ile birlikte kullanılmaktadır (Uçar, 2004:48).
Beyaz Boşluk: Reklam alanında kullanılan boş ve beyaz alanlar reklamın
bütünlüğünü sağlamak ve diğer kullanılan elemanlara dikkati çekmek açısından önemli
bir tasarım unsurudur. Burada dikkat edilmesi gereken nokta beyaz boşluk reklamın
dışında tutulmalıdır. Eğer tasarımcı reklamın ortasında elemanları birbirinden ayırarak,
çok fazla bu alanı kullanırsa hem bütünlüğü bozar hem de gözü yanıltıp algılamayı
zorlaştırır (Peltekoğlu,2010:278). Tasarımlarda boşluğu etkili kullanmak bir tasarım
becerisi ve estetik kaygı gerektirmektedir. Boşluk her zaman diğer elemanların
biçimlendiği kadar kolay biçimlenmeyebilir. Özellikle birçok eleman arasında kalan
104
negatif alanlara nasıl müdahale edileceği ve boşluğun nasıl işlevsel hale geleceği iyi bir
tasarım eğitimi sonucunda kişinin yaratıcılığı ile birleşmesi ile ortaya çıkmaktadır.
Tipografi: İnsan dili iletişim türleri arasında en gelişmiş olanlardan biridir.
Seslerden meydana gelen bu iletişim biçimi, işaretler dizgesi haline dönüştüğünde, yazı
halini almaktadır (Uçar, 2004: 94). Yazı da ilkel toplumlarda kullanılan sembol ve
işaretlerin zamanla geçirdiği değişimlerden sonra oluşmuş biçimlerdir. Tipografi ise,
harf, sözcük ve satırlarla ve boşluklama için gereksinen diğer öğelerle, belirlenmiş bir
sayfa üzerinde yapılan görsel ve işlevsel düzenlemelerdir (Sarıkavak,2004:1). Bu
düzenlemeler taşıdıkları güçlü anlamları sayesinde bir duyguyu, bir fikri ve bir yaşamı
anlatabilmektedir. Resim, izleyene yaşattığı duygu yoğunluğu ile iz bırakırken, yazı,
hem taşıdığı anlam hem de sunuş biçimiyle ve kullanılan tipografi ile etkili olmaktadır.
Tipografi basılı reklamların tüketici üzerinde etkisini belirleyecek unsurlardan
biridir. Fakat buradaki en temel kurallardan biri okunaklılıktır. Kullanılan yazılar
okunmadığı takdirde hiçbir anlam ifade etmez ve böylece iletilmek istenen mesaj
ulaştırılamaz.
“Yazı tipi reklama renk katabilir. Kimi ciddi görünür, kimi eğlenceli, feminen ya
da
agresif. Markayla birlikte iletmek istediğimiz karakter, yazı tipinin seçimine de yön vermeli
(….)Yazı tipinin yalını makbüldür. Ne kadar yalınsa o kadar iyi.”
Reklamlarda kullanılan tipografi bilgi ve mesajın anlaşılabilir bir form diliyle
iletilmesinin yanı sıra, bir tarz, kişilik, görsel bir dil, farklı bir imge olarak yer
almaktadır. İletilmek istenen mesajın içeriği ile tipografinin uyuşması tasarımcıların
sıklıkla karşılaştığı ve çözüm bulmak durumunda kaldığı bir durumdur. Ses ile doğruda
ilişkiye sahip olan ve kullanılan tipografi, kağıt üzerinde söylenen sözün izi, tonu ve
duruşudur (Uçar, 2004:106).
Harf, Büyük Harf ve Küçük Harf: Harfler konuşma dilimizde kullandığımız
seslere karşılık gelen ve belli biçimlere sahip olan işaretlerdir. Alfabedeki her harf
105
benzersiz bir biçimsel özelliğe sahiptir ve sunulduğunda okunur olmalıdır (Yücebaş,
2006:50).
Harfler, tipografik düzenlemenin en temel öğesidir. Piktografik yazıdan, tarihsel
süreç içinde değişerek soyutlanan temel “abece” yapılarına sahiptir. Büyük harfler
“majiscule”, küçük harfler ise “miniscule” olarak bilinmektedir (Sarıkavak, 2004:17).
Büyük ve küçük harflerin de kişiye ilettiği farklı psikolojik etkileri vardır.
Büyük harfler daha agresif, küçük harfler ise feminen bir etki yaratmaktadır. Reklamda
mesaj, yüksek sesle okunuyor gibi bağırması gerekiyorsa büyük harf, kısa öz veya
espirili-eğlenceli bir anlatımla tüketiciye ulaşılmak isteniyorsa küçük harf kullanılabilir.
Aslına tasarımlarda büyük küçük harf kullanımında kesin kurallar yoktur. Örneğin
“SAVAŞ İLAN EDİLDİ” şeklinde bir başlık etkili ve rahat okunuyor. Fakat daha uzun
bir başlık kullanılmış olsaydı küçük harflerle yazmak okunurluğu açısından doğru bir
kullanım olurdu. Bu uzun başlıkta, kısa başlıktaki gibi bir etki yaratılmak istenirse
burada da o etkiyi yaratacak font kullanımı gerçekleştirilmedir (Aitchison,2006:251).
Font (Yazı karakteri): Özel bir biçimde tasarlanmış, değişik biçim ve tarza
sahip, kişide farklı etkiler yaratan yazı ailesidir. Bu yüzden Sözcükler, yazıldığı harf
karakterine göre anlam kazanır, etkili veya etkisiz görünür. Fontlar, nota gibi farlı bir
ses, tona ve çağrışım ilişkilerine sahiptir (Uçar, 2004:106). Algılamanın kolay ya da zor
olması, kavramların somutlaştığı bu harf gruplarının yapısına bağlıdır. Reklam
tasarımında font çeşitliliği ihtiyaca göre olmalıdır. Tasarım sayfası büyük, gövde metin
uzunsa yazıda font çeşitliliğinin olması, tasarıma zenginlik ve hareket getirmektedir.
Fontlar serifli ve serifsiz olmak üzere ikiye ayrılırlar (Şekil 5). Serifli fontlar
okuyucu tarafından oldukça kolay okunmaktadır. Bunun nedeni ise serifli harflerin
anatomik yapısındaki tırnaklar sayesinde, göz, harfleri kolayca takip eder ve takip
etmekte de harfleri birbirine karıştırmadan, harfler arasında bir geçiş sağlamaktadır
(Ketenci ve Bilgili, 2006: 243). O yüzden uzun metinlerde serifli fontların tercih
edilmesi gerekmektedir. Koyu zeminlerde ise serifsiz yazının okunurluğu daha fazladır.
106
Şekil 5. Serifli ve Serifsiz Harflerin Zemin Üzerindeki Görünüşü
Fontların kendi içlerinde de karakterin et kalınlıklarına göre normal (regular),
light, bold, extra bold, italik, bold italik olmak üzere ayrılırlar (Şekil 6). Bir yazı
karakterinin bold ya da extra bold türü, regular türüne göre dikkat çekiciliği daha azdır.
Normal ya da light karakterler ise daha zarif görünmektedir.
Şekil 6. Fontların Et Kalınlıkları
Punto: Punto, günümüzde uluslararası geçerliliği olan tipografik bir ölçü
birimidir. “l punto” 0,37583 milimetredir. Daha çok, satır uzunluğu ve metin derinliği
ölçmede birim olarak kullanılan "Kadrat" ise 12 punto ile eşdeğerdir. El dizgisinde
kullanılan metal harfler, metin yazılarında 5.6.7.8.9.10.11.12.14 punto, başlık
yazılarında 18.24.30.36.42.48.54.60.72 punto olarak dökülmektedirler Tipografik
elemanlar arasında kullanılan boşluklar (espas) dizgi teknolojisine bağlı olarak değişen
birimlerle
ölçülür.
Tipografide
kullanılan
boşluklar
üç
gruba
ayrılabilir
(Becer,2006:180):
•
Harf arasındaki boşluklar
107
•
Sözcük arasındaki boşluklar
•
Satır arasındaki boşluklar
Slogan, Marka ve Logo: Sloganlar ürün ya da hizmetin hedef kitlesi ile
iletişimde önemli bir öğedir. Slogan, ürün ya da hizmetin değerini belirtmeli, iletilmek
istenen mesajda algılamada yardımcı olmalı ve zihinlerde yer etmelidir. Bunun için de
sloganın en fazla birkaç kelimeden meydana gelmesi gerekmektedir (Çayıroğlu, 2010:
303). Sloganın başlıktan farkı marka tarafından bütün reklamlarda kullanılmakta, bir
fikrin anımsanmasını sağlamakta ve markanın kurumsal kimliğinin bir parçasını
oluşturmaktadır. Slogan reklamlarda yaratıcı fikrin en kısa ve yalın hali ile anlatımıdır.
Marka bir ürün ya da hizmetin sözcüklerle anlatımıdır. Bu anlatımın sembol ya
da şekillerle aktarımı ise logo olarak adlandırılmıştır. Reklamı yapılan ürün ya da
hizmete ait marka ve logo reklamlarda reklamverenin temsilcisi olarak yer almaktadır.
Özellikle metin öğesinin yer almadığı imaj reklamlarında marka ve logonun kullanımı
önem kazanmaktadır (Elden,2009:197).
Basılı Reklamlarda Görsel Türleri ve Kullanımı: Reklamlarında görsel öğe
olarak fotoğraf, resim ve illüstrasyon kullanılmaktadır. Söz konusu öğelerden
hangilerinin kullanılacağı hazırlanan reklam kampanyası ve stratejileri doğrultusunda
belirlenmektedir. Görsel bir anlatım ile reklamın mesajı hedef kitleye daha hızlı, etkili
bir şekilde ulaşmaktadır ve kalıcı olmasını sağlamaktadır. Kullanılan görseller tüketici
tarafından 1-2 saniye gibi kısa bir süre içerisinde dikkatini çekmeli, önce başlık sonra da
metini okutmalıdır. Doğru görsel kullanımı; binlerce kelimenin mesajı iletmeye
çalışmasının yanında en kısa, en inandırıcı ve etkili mesaj iletimini gerçekleştirir
(Teker,2009:145).
Basılı reklamlarda görsellerin kullanımları farklı şekillerde karşımıza çıkmakta
ve tüketiciler üzerinde farklı etkiler yaratabilmektedir. Bunlar;
108
•
Doğrudan doğruya ürünün kendisi gösterilmektedir. Özellikle yeni çıkan
ürünlerin tanıtımında kullanılmaktadır. Örneğin yeni çıkan bir araba modelinin
reklamda görselinin kullanılması gibi.
•
Kimi zaman ürünün tamamının yerine bir kısmının detayının kullanımı söz
konusudur. Güzel bir fotoğraf çekimi ile çok etkili bir görsel ortaya çıkabilir.
Örneğin bir araba lastiği reklamında lastiğin yeri kavramasını sağlayan dişlerin
yakın plan çekimi ya da bir giysinin etiketinin ve kumaşının bir kısmının
göründüğü fotoğraf gibi.
•
Ürünü gerçekçi koşullar altında ya da kullanım alanı içerisinde gösteren
görseller de reklamlarda etkili olmaktadır. Örneğin zeytin yağı şişesinin tek
başına gösterilmesi yerine mutfak ortamında bir tezgahta görselleştirilmesi gibi.
•
Ürünün kullanım sırsında görselleştirilmesi de etkili reklam görsellerinden
biridir. Bu reklamlarda satışla ilgili mesajlardan çok ürünü kullanmanın
getireceği yararlar vurgulanmaktadır. Örneğin bir çocuk tarafından çikolatanın
keyifle yendiği görsel tüketici tarafına etkili olmaktadır. Tüketici de o çikolatayı
yediği zaman çok keyif alacağını düşünmektedir (Elden,2009:200).
•
Ürün kullanım sonrasında ya da kullanılmadan önce ve sonraki durumun
görselleştirilmesi de etkili görsellerin içerisinde yer almaktadır. Ürünün belgeler
ile ispatı da bu tarz görseller içerisine girmektedir. Örneğin bir diş macunu
reklamında kullanım öncesi ve sonrası görselleri satın almaya teşvik edici bir
görsel oluşturmaktadır.
•
Ürünün rakip firmalardan önemli ve farklı bir özelliğinin belirgin bir şekilde
görselleştirilebilir ve metin ile desteklenebilir. Bu kullanımda “Nasıl?” sorusuna
da cevap verilmiş olmaktadır.
109
•
Reklamlarda tüketici ürünü kullandığı zaman olabilecekleri gösteren görseller de
yer almaktadır. Burada ürünün faydası gösterilmektedir. Genelde önce ve sonra
reklamlarında sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu tarz reklamlara diyet ürünler
reklamlarını söylemek mümkündür.
•
Ürünü kullanan ünlü kişilerin görsellerini kullanmak da mümkündür. Özellikle
hedef kitle tarafından sevilen kişilerse tüketiciyi alışkanlıkları, gelenek ve
göreneklerinden ayırmak bile mümkün olmaktadır (Kökçü ve Güneysu,
2002:87).
•
Tüketicinin ürünü kullanmadığı takdirde olabilecekleri gösteren görsellerin
kullanımı da mevcuttur. Bu anlatım tarzına çoğunlukla sigorta şirketleri ve tıbbi
malzemeler satan firmalar başvurmaktadır. Trafik kazası yapmış bir kişi ya da
baş ağrısından kıvranan bir adam gibi.
•
Ürünün üretildiği tesislerin etkileyici fotoğrafları kullanılarak da ürüne olan
güveni arttırmak mümkündür.
•
Düşünsel etki yaratan görseller merak uyandırarak mesajın kalıcı ve etkili
olmasını sağlamaktadır. Bu tür görseller kültür düzeyi yüksek hedef kitle
üzerinde etkili ve motive edici olmaktadır.
•
Reklam sayfasının üçte birini kaplayan görseller iletilmek istenen mesajı daha
kısa sürede ve etkili bir şekilde sunmaktadır. Reklamlarda görselin boyutu
arttıkça reklamın anlatıcı gücü de artmaktadır. Tüketici olumlu yönde
etkilenmektedir (Teker,2009:147).
Layout: Başlık, metin, görseller, logo gibi reklamda kullanılacak olan bütün
öğelerin
sayfanın
neresine,
hangi
büyüklükte ve düzende
yerleştirileceğinin
110
belirlenmesidir. Eskiz çalışması olarak da adlandırılmaktadır (Kökçü ve Güneysu,
2002:90). Layout hazırlanırken yukarıda bahsi geçen tüm tasarım yaklaşımları ve diğer
reklam elemanları ile ilgili anlatımların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bir
tasarım öğrencisi bu konular ile ilgili bilgi sahibi olup onları iyice özümsedikten sonra
ancak başarılı bir düzenleme ortaya çıkarabilir. Layout, reklam çalışması hakkında
genel bir fikir vermektedir. Yaratıcı ekip tarafından çalışma onaylandıktan sonra
detaylar belirginleştirilerek özgün layout oluşturulup reklamverene sunulur. Bu yüzden
layout hazırlığının önemi tartışılamaz.
Reklamlarda
Kullanılan
Görsellerin
Anlamlandırılması: Reklamlarda
görsellerin anlamlandırılması göstergeler aracılığı ile gerçekleşmektedir. Gösterge ise
bir gerçekliğin, olgunun veya kavramın kendi gerçeklik düzleminde değil de başka bir
gerçeklik düzleminde yeniden anlam üretmeye dayalı şekli ile ifade edilmesini
sağlamaktadır. Gösterge, bir gösteren ve bir de gösterilenden meydana gelmektedir.
Gösteren bir aracıdır. Çoğu kez bir anlatım aracı ile oluşur. Asıl anlam gösterene
yüklenir. Çünkü imalı, yapay bir aracıdır. Gösterilen ise göstergeyi kullananın bundan
anladığı şeydir. Gösterileni gösterenin karşıtı yapan durum gösterenin bir aracı niteliği
taşımasıdır. Zihinsel ya da duygusal bir anlatım konumundadır (Alp,2005). Örneğin bir
diş macunu reklamında gösteren diş macunu iken gösterilen sağlıklı ve beyaz dişler
anlamına gelmektedir. Burada ürün gösteren, verilmek istenen mesaj ise gösterilen
yerine geçmektedir. Bu durum da anlamlandırma sürecini meydana getirir.
Göstergebilim kuramcısı olan Roland Barthes’ın anlamlandırma sürecinde ele
aldığı yaklaşım, düz anlam ve yan anlam olmak üzere iki düzeye ayrılmıştır.
Düz Anlam: Bu düzey, göstergenin ilk olarak görünen anlamını ifade etmektedir.
Bir fotoğraftan yola çıkacak olursak; herhangi bir sokak resmi, sokak anlamına
gönderme yapar. Bu fotoğraf ortak sokak anlamını yansıtır. Fotoğrafın pek çok
özelliğinden ve imkanından faydalanılarak değişik sonuçlar elde edilebilir. Siyah beyaz
veya renkli bir fotoğraf çekilebilir. Her durumda yine sokağı göstermektedir. Sokakta
şenlikli bir an yakalanabileceği gibi, gün batımında daha durgun bir zaman da sokağın
fotoğrafı çekilebilir. Yine de sokak kavramı kendinden bir şey kaybetmez. Tüm bu
fotoğrafların düz anlamı aynı olacaktır. Düz anlam aşikardır ve bu noktada herkes
111
tarafından aynı şekilde anlaşılmaktadır. Farkı yaratan ise yan anlamlardır (Fiske,
2003:116).
Yan Anlam: Yan Anlam: Barthes’in belirttiği ikinci düzeyin ilk yolu yan
anlamdır. Yan anlam ilk çözümlemenin, yüzeysel anlatımın ardından ortaya çıkmaktadır
ve gösterileni ifade etmektedir. Yan anlamların oluşmasındaki en büyük etmen kültürel
ve sosyal yapılardır. Okuyucu gösterge ile karşılaşıp düz anlam basamağını geçtiğinde,
basitten karmaşığa doğru ilerleyen süreç doğal olarak devreye girer. Kişinin deneyim ve
birikimleri kendine göre daha basit olan basamakları oluşturur. Söz konusu bilgi ve
deneyimler diğerlerinden farklılaştıkça yan anlamları ele alış da kişiden kişiye göre
değişen ve çeşitlenen bir duruma geçerler. Sokak örneği yan anlam bakımından tekrar
ele alınırsa, sokağın ne denli neşeli ya da ne denli sakin olduğu yan anlamla elde edilen
görüşlerdir. Yan anlamlar öznel bir düzeyde bulunduklarından çoğunlukla da düz anlam
olarak okunurlar. Siyah beyaz ve kontrastı yüksek bir sokak fotoğrafının yansıttığı sert,
yalnız, uzak ve soğuk hava; kolaylıkla sokağın zaten böyle olduğu şeklinde
düşünülebilir (Fiske, 2003:116).
3.5. Reklamlarda Yaratıcı Süreç
3.5.1. Yaratıcı Strateji Yaklaşımları
3.5.1.1. Yaklaşımın Tanımı
Yaklaşım, reklamlarda iletilmek istenen mesajda odaklanılmasını istenilen
konunun ortaya çıkmasını sağlamakta ve tasarımda alt yapıyı hazırlamaktadır.
Yaklaşımlar ihtiyaç yaratarak tüketiciyi hareke geçirmeye ve güdülemeye çalışırlar.
Bunlar; sorumluluk, lüks, ekonomi, çekicilik, sağlık, güven vb. ihtiyaçları
kapsamaktadır (Usta ve Öztayşi, 2011). Örneğin, araba reklamlarında güven, teknoloji
ve ekonomiklik gibi ihtiyaçları vurgulanmaktadır. Ancak uygulanacak olan stratejiye
göre ürünü diğer ürünlerden ayıran en önemli özelliği ortaya çıkarılabilir.
112
3.5.1.2. Yaratıcı Strateji
Ses getiren yaratıcı işler ses getiren stratejik düşünceler sonucu ortaya
çıkmaktadır. Yaratıcı sıçramaları tetikleyen de stratejik sıçramalardır. Stratejiyi “yaratıcı
sürecin yegane başlangıç noktası” olarak tanımlayan Simon Sherwood, iyi bir stratejiyi
şu sözlerle açıklamıştır; “İyi stratejiler, kısıtlamak yerine çok özgür bırakan
stratejilerdir. İyi stratejinin reklamı sıçratabilecek, net bir duruşu ve kampanyayı
ilerletecek açık bir yolu olmalıdır.” (Aitchison, 2006:90).
Yaratıcı strateji, bir ürün ya da hizmetin reklam yolu ile iletilen mesajlarını
içermektedir. Reklam yoluyla neyin başarılacağı konusu hakkında bilgi verme ve
tüketicinin
reklam
mesajlarına
nasıl
ulaşacağını
belirleme
konuları
üzerine
oluşturulmaktadır. Burada asıl amaç; iletilmek istenen mesajların tüketicilerin
gereksinimlerini karşılayabilecek hale getirilmesidir. Yaratıcı strateji çalışmaları,
reklamın belirlenen amaçlarının en etkin ve verimli bir biçimde geliştirilmesi ve reklam
planının gelişimi açısından önem taşımaktadır (Yaylacı, 1999: 151). Yaratıcı strateji
reklam mesajının tasarlanması ve oluşturması ile ilgili kararları içermektedir. Reklamı
yapılacak ürün ya da hizmet hakkında “neyin, nasıl söyleneceği ile ilgili çeşitli kararları
içeren bir yöntem olarak da tanımlanabilir. Shultz ve Tannenbaum ise yaratıcı stratejiyi,
reklamı yapılacak ürün ya da hizmetin sorun çözücü özellikleri ya da yararını ileten bir
satış mesajının düzenlenmesi olarak tanımlamaktadır (Yılmaz,1999:31).
Yaratıcı stratejilerin ortak yönleri bulunmaktadır. Bunlar (Kocabaş ve Elden,
2002:102):
•
Reklam kampanyanın ne elde etmeyi amaçladığını ve ne gibi bir etki etmeyi
hedeflediğini belirten bir yargı,
•
Demografik özellikleri belirlenmiş hedef kitle tanımı,
•
Reklamın tarzı (bilgilendirici, mizahi vb.)
113
•
Medya planlaması bilgileri (hangi mecrada ne sıklıkla, ne zaman kullanılacak,
reklam filmi ne uzunlukta olacak vb.)
Colorada Üniversitesi'nde reklam profesörü olan Charles Frazer, yaratıcı reklam
stratejilerini yedi ana başlık altında sınıflandırmıştır (Elden, 2009:59) :
1. Genel (Generic) Strateji
2. Önce Satın Alma (Preemptive) İddiası
3. Temel Satış Vaadi (DSP)
4. Marka İmajı Stratejisi (Brand Image)
5. Konumlandırma
6. Yankılama (Resanance) Yaklaşımı
7. Duygusal (Affective) Strateji
Bu stratejilerin içerisinde temel satış vaadi, marka imajı ve konumlandırma tüm
dünyada kullanılmakta ve temel yaratıcı stratejileri oluşturmaktadır. Bu stratejilere bir
sonraki bölümde detaylı olarak değinilecektir. Diğer 4 stratejinin açıklamaları ise genel
hatları ile aşağıda yer almaktadır (Elden, 2009:60):
Genel (Genede) Strateji, ürün ya da hizmetin içinde bulunduğu pazarda baskın
bir marka ise daha çok kullanılmaktadır. Üstünlük iddiası çok az ya da yoktur. Rekabeti
kabul etmez. Genel strateji, monopol (tekel) ya da bir ürün markasının aşırı baskın
olduğu ortamlarda ve yeni ürün tanıtımlarında yoğunlukla yararlanılan bir yaklaşımdır.
Önce Satın Alma (Preemptive) İddiası, temel bir iddia olmamasına rağmen,
114
markalar arası rekabette, reklamlarda kullanılan ve tekliği simgeleyen bir yaklaşımdır.
Diğer markalarda da bulunan ancak onların reklam stratejileri gereği kullanılmayan ve
tüketicinin söz konusu ürün ya da markayı tercih etmesine neden olan önermelerin
kullanılmasıdır. Bu strateji bir kategori içinde en az ayırt edilen ürünler tarafından
sıklıkla kullanılır.
Yankılama (Resanance) Yaklaşımı, hedef kitle üzerinde etkili olan ve onları
mutlu eden noktaları temel alan ve mesaj içeriklerini oluştururken bu noktaları kullanan
bir yaklaşımdır. Oluşturulan reklam ürün iddiaları ya da marka imajlarına odaklanmaz,
hedef kitleyi mutlu eden ve hedef kitlenin kendi yaşadığı tecrübelerle ortaya koyduğu
duygular üzerine kurulur. Bu strateji küçük ürün farkları yaratma durumun için
uygundur.
Duygusal (Affective) Stratejide, tüketiciyle tümüyle duygusal seviyede ilişki
kurulmaktadır. Ürüne karşı tüketicinin algısını değiştirmek ve ürüne yönelik
aldırmazlığa bir çözüm getirmek amacıyla kullanılır. Bu yaklaşımda tamamen duygusal
temalar ön plana geçer.
Tüm yaratıcı stratejilerin kullanım alanları ve özellikleri ile ilgili kısa bilgiler
Tablo 3’te verilmiştir.
115
Tablo 3
Yaratıcı Stratejilerin Kulanım Alanları ve Özellikleri
(Elden, 2009:61)
Reklam stratejisi, reklam veren ve reklam ajansı çalışanlarının kılavuzu, yaratıcı
kişinin ise bilgi deposu olmaktadır. Bu bilgi deposu içerisinde ürünün ne olduğu,
116
tüketicinin ve rakiplerin kimler olduğu, müşteriye hangi rekabetçi yararın sunulacağı ve
yararın nelerle destekleneceği yer almaktadır. Bu nedenle hangi tür reklam olursa olsun
yaratıcı stratejinin içerisinde cevaplanması gereken bazı sorular vardır. Bunlar (Kocabaş
ve Elden, 2002:103):
1. Gerçekte ne satıyoruz?
2. Hedef kitlemiz kimdir?
3. Hedef kitlemizin problemi nedir? / Ürün ya da hizmet bu problemi çözmede
nasıl yardımcı olabilir?
4. Satış geleneksel mi yoksa rekabetçi mi olacaktır?
5. En önemli vaadimiz nedir?
6. Ürünün hangi özelliği bu vaadi önermektedir?
7. Kimliğimiz nedir? (Saldırgan, ağırbaşlı, modern vb.)
8. Satışları gerçekleştirmeye başka neler yardımcı olabilir?
9. Hedef kitlenin ürün ya da hizmete karşı tutumunun nasıl olmasını istiyoruz?
3.5.2. Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımları
3.5.2.1. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
Reklamcılık tarihinin en önemli kavramlarından biri olan “tüketici faydası”
kavramı üzerinde duran bu yaklaşım “Temel Satış Vaadi”, “Farklı Satış Önerisi” ya da
“Tek Önermeli Ana Tema” olarak Türkçe’ye çevrilmiştir. Ted Bates’in New York’taki
117
ajansında yaratıcı yönetmen olarak çalışan Rosser Reeves tarafından 1940’lı yıllarda
geliştirilen temel satış vaadi, satın alınacak ürün ya da hizmetin sağladığı temel fayda
üzerinde durmakta ve bunu reklamın teması olarak kullanmaktadır (Sobacı, 2011b).
Bu yaklaşıma göre; reklamcı, ürün ya da hizmet ve tüketiciye yönelik bilgileri
değerlendirirken markanın özellikleri ve tüketiciye verilecek vaad üzerinde
durmaktadır. Tüketici ürün ya da hizmeti satın aldığında ona ne fayda sağlayacak
sorularına cevap aranmaktadır (Elden ve Kocabaş, 2002:105).
Ürün ya da hizmeti sattıracak olan özellik, tüketicinin ihtiyacına ve isteklerine
cevap verebilecek niteliklerde olmalıdır. Satın almayı sağlayacak özellik ise sadece söz
konusu ürün ya da hizmette bulunmalıdır. Rahip firmalarda o özellik olsa dahi onlar
tarafından kullanılmamış olmalıdır. Tüketici onu satın alıp kullandığında reklamlarda
iddia edilen özellik kişiye bir fayda sağlamalıdır (Ünlü,1989:196). Ürün ya da hizmete
yönelik özelliklerin onu rakiplerinden farklı kılan konular arasında ambalaj, koku, tat,
performans, ekonomi vb. özellikler gelmektedir. Örneğin bir diş macununun dişleri
koruyup beyazlatması özelliğinin yanı sıra diş etlerini de koruyan bir formüle sahip
olması gibi.
Reeves’in bakış açısına göre temelde her ürünün önerdiği bu vaadi ne kadar çok
tekrar edildiğine bakılmaksızın reklamda sürekli vurgulamak gerekmektedir (Elden ve
Kocabaş, 2002:105). Ayrıca Reevers temel satış vaadini üç madde altında toplamıştır
(Elden,2009:63):
1. Her reklam tüketicisine bir yarar sunmalıdır. Sadece kelimeler, sadece aşırı
ürün özgüsü değil. Her reklam okuyucusuna “ bu ürünü satın alırsan bu
faydaya ulaşacaksın” mesajını söylemelidir.
2. Öne sürülen vaad markada tek olmalıdır. İddia ya da vaad markada tek
olmalıdır.
118
3. Vaad milyonları harekete geçirecek kadar güçlü olmalı ve markaya yeni
tüketiciler çekmelidir.
Reeves’in temel satış vaadini kullanarak yaptığı en ünlü reklam, M&M Şekerleri
için yaptığı reklamdır. Reeves bu reklamı nasıl yaptığını kendi ifadeleri ile şu şekilde
aktarmıştır (Elden,2009:64):
“1985’te Charles White ve John Macnamara adında iki adam büroma geldi.
John, M&M Şekerlemenin başkanıydı. Yaptıkları reklamın başarılı olmadığını ve ürünü
satacak bir fikre ihtiyaçları olduğunu söyledi. Aslında, 10 dakikalık bir konuşmadan
sonra, reklam fikrinin ürünün kendisinde var olduğunu farkına vardım. Amerika’daki
şekerlemeler arasında şeker kaplı başka çikolata yoktu. İşte tam bu noktada, fikir
önümüzde masanın üzerinde duruyordu. Fikri arayıp bulmak gibi bir sorunumuz yoktu.
Bütün mesele, bu fikri alıp ilanın içine nasıl koyacağımızdır. İşte şimdi teknik
dediğimiz alanın sınırları içerisine girersiniz. Artık önemli olan ilanda ne
söyleyeceğiniz değil, nasıl söyleyeceğinizdir. Bu örnekte ekrana iki el koyuyorum ve
soruyorum: “Hangi M&M çikolatası var? Bu elde değil. Çünkü bu el kirli. Ama bu elde
bulunan M&M çikolatası. Çünkü M&M çikolatası elinizde değil, ağzınızda erir.” Bu
şekerlemelerin üzerindeki şeker tabakası nedeniyle erimediklerini söyleyen kampanya
fikri, dünyadaki en kolay şeydir. Çünkü fikir ürünün kendisinde vardır.
Örneğin, Dubai’de bulunan Burj El Arab oteli, dünyanın ilk 7 yıldızlı otelidir.
Ayrıca, yapay bir ada üzerine inşa edilen ve büyük bir yelkene benzeyen bu dev otelin
ön cephesi aynı zamanda dünyanın en büyük sinema perdesidir. Otel ve sunduğu
hizmetler başka otellerle kıyaslanamayacak kadar şatafatlıdır. Bu da Burj El Arab
otelinin temel satış vaadini oluşturmaktadır.
Günümüzde özellikle de aynı kategoride olan çoğu markanın ürün ya da
hizmetleri benzer özellikler taşıdığı için aralarında ayırt edici bir fark bulmak zor bir
hal almaktadır. Bu yüzden de temel satış vaadi oldukça yaratıcılık gerektiren bir
stratejidir. Markaların özelliklerine göre tüketiciye sunulacak olan özelliklerin
belirlenmesinde farklılık, satış ve öneri olmak üzere üç kavram üzerinde durulmaktadır.
119
3.5.2.1.1. Farklılık (Tek Olmak)
Farklılık kavramı; doğal, toplumsal ve bilince yönelik olay ve olguları
diğerlerinden ayıran özellik olarak tanımlanmaktadır. Temel satış vaadi açısından ele
alındığında ise farklılık, sadece reklamı yapılan ürün ya da hizmetin sahip olduğu bir
özelliği temsil etmektedir (Sobacı, 2011b). Ancak bu farlılık tüketiciye sunulacak
öneride, yapılacak vaade kullanılacak bir farklılık olmalıdır. Reklamcı bu aşamada
öncelikle malın şekli, bileşimi vb. fiziksel özelliklerini belirlemektedir. Söz konusu
olan ürün ya da hizmetin farklı özelliği temel satış vaadinin dayanak noktasıdır ve bu
özellik mutlaka üretici firma tarafından kanıtlanmalıdır (Elden,2009:65).
Radyospor reklamında “Futbol için Radyospor” başlığı ile radyo kanalının
sunduğu hizmetlerin diğer radyo kanallarından farklı olduğu dile getirilmiş ve
tüketiciye futbol ile ilgili konuları en iyi bu radyodan ulaşabileceğine dair vaad
verilmiştir. (Resim 1)
Resim 1. Radyo Spor 107.2
120
3.5.2.1.2. Satış
Bu aşamada satış boyutunu kapsayan mesajların öncelikle tüketicinin temel
ihtiyaçlarına seslenmesi ve tüketiciyi harekete yönlendirebilmek için inanılır, güçlü ve
önemli olarak kurgulanmaları gerekmektedir (Sobacı, 2011b). Bazı durumlarda veya
bazı ürün ya da hizmetlerde ise genel ihtiyaçların yerine spesifik ihtiyaçlara yönelmek
daha etkili olabilmektedir.
Bir kargo şirketi için başat özelliklerin arasında yer alan hız UPS Kargo’nun
reklamında kullanılan görsel ile ön plana çıkarılmış ve güçlü bir kurgulama yoluna
gidilmiştir. “Hayata hız getirir” sloganı ile de desteklenerek tüketiciyi harekete
geçirmeye çalışmıştır. (Resim 2)
Resim 2. UPS Kargo
121
3.5.2.1.3. Öneri (Vaad)
Temel satış vaadini taşıyan reklam, tüketiciye söz konusu farklı özelliğe sahip
ürün ya da hizmeti satın aldığında, özelliğin vaad ettiği spesifik faydaya ulaşabileceği
fikrini vermektedir. Reeves’e göre, tüketiciler genelde reklamdan sadece tek bir şey
hatırlama eğilimindedirler ki, bu da çoğunlukla güçlü bir iddia ya da kavramdır. Yine
Reeves, reklamda bunu gerçekleştirecek olan unsurun, tüketiciye yapılacak olan “vaad”
olduğunu ileri sürmektedir (Sobacı, 2011b). Reklamlarda esas vaadin yanında yan
vaadlere de yer verilebilmektedir. Örneğin, “Çamaşır makinamız hem temi yıkar hem
de size zaman kazandırır.” Şeklinde bir mesaj temiz yıkamayı vaad olarak sunarken
zaman kazandırmayı da yan vaad olarak dile getirmiştir (Ünlü,1989:197).
Temel satış vaadinin içeriğine genel anlamı ile bakacak olursa; ürünün özgün
yanının ikna edici bir biçimde sunulması ile tüketicinin satın alma kararının
gerçekleşmektedir. Böylece mesajların, tüketiciye ihtiyacını hatırlatıp, ürün ya da
hizmetin nasıl bu ihtiyacının ve sorununun çözüm yolu olacağını iletmesi
gerekmektedir. Burada esas olan konu, iletilen mesajların ürünün satın alındığında
önerilen yarara nasıl ulaşacağını açıkça belirtmesidir. Başka bir deyişle, sunulan
önerinin güvenilir ve inanılır olması gerekliliğidir. Bunun için reklamlardaki mesajların,
alanında uzman ve ünlü kişiler tarafından aktarılması, mesajların inanırlığı ve
güvenirliği konusunda başvurulan yollardan biridir (Yaylacı, 1999:153).
Tüketici ürün ya da hizmeti satın alırken bir anlamda da sunulan vaadi satın
almış olur. Günümüzde bir malın birçok marka altında pazarda varlığı söz konusu
olduğu için markalar arası farklılıklar yok denecek kadar azdır. Marka farlılığının bu
anlamda ortadan kalkması ürün ya da hizmetin rasyonel özellikleri dışında irrasyonel
özelliklerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur (Ünlü,1987:101). Bu aşamadan sonra
markalar arasında reklama konu olacak ürünü ya da hizmeti farklılaştırabilmek oldukça
zorlaştığı için reklamcılar, söz konusu ürün ya da hizmeti bir adım daha öne
çıkarabilmek, markanın diğerlerinden ayırt edilmesini sağlayabilmek ve özellikle
hizmet işletmeleri için, fiziksel özellik, hizmet, personel vb. özellikleri vurgulayabilmek
adına marka için bir imaj yaratmanın önemini keşfetmişlerdir. Böylece temel satış
122
vaadini takip eden dönemde imaj döneminin başlamasına neden olmuştur.
Örneğin Visa Kart reklamının metininde, “Visa Gold kartı olan kişi kuralları
koyar” ifadesi ile tüketiciye vaad verilmektedir. Özel bir şarabın içerisinde pipet
yerleştirerek sıra dışı durumlarda bile bu karta sahip olan kişi herhangi bir şeyi istediği
gibi tüketebilir mesajını vermiştir. (Resim 3)
Resim 3. Visa Gold Kart
123
3.5.2.2. Marka İmajı (Kişilik) Yaklaşımı
İmaj; markanın, tüketici tarafından algılanma biçimi veya bıraktığı izlenim
olarak tanımlanmaktadır. Marka imajı ise ürün ya da hizmetin kişiliği, duyguları ve
zihinde oluşan çağrışımlar gibi tüm belirleyici unsurları içerecek biçimde ürünün
algılanmasıdır. Marka imajı somut bir yarar vaad etmenin ötesinde daha üst düzeyde bir
soyutlama aşaması olarak ele alınmaktadır ve bu yaklaşım ile markanın fiziksel ve
fonksiyonel farklılıkların çok psikolojik farklılıkları ortaya çıkmaktadır (Yaylacı,
1999:153). Marka imajı, tüketicinin bir ürün ya da hizmete ya da markaya yönelik
olarak
geliştirdiği
çağrışım,
duygu
ve
tutumların
toplamı
olarak
da
tanımlanabilmektedir.
1980’li yıllarda reklam sektöründe marka imajı yaklaşımını geliştiren ve
uygulamaya sokan David Ogilvy için, yaratıcı stratejinin temel ilkesi, ürünün rakipler
karşısında sahip olduğu satış avantajını tüketici yararına dönüştürmektir. Başarının
anahtarının tüketiciye bir yarar vaad edebilmekte yattığını ileri süren Ogilvy, yaratıcı
grubun yapacakları en önemli işin ürün hakkında ne söyleyeceklerini, ne gibi yararlar
vaad edeceklerini tasarlamak olduğunu ifade etmektedir. Ogilvy'e göre, bir ürünün
pazardaki durumunu belirleyen, ürünler arasındaki önemli farklılıklar değil, markanın
bütün olan kişiliğidir. Bu kapsamda, markalar için kesin tanımlanmış bir kişilik yaratan
üretici şirketlerin, pazarda en geniş paya sahip olacaklarını söylemek mümkündür
(Sobacı, 2011b). Tüketiciler satın aldıkları ürün ya da hizmetin özelliklerine bakmazlar.
Onun tüketiciye getireceği fiziksel ve psikolojik yararları göz önünde tutmaktadırlar.
Bu yüzden reklam, marka imajını geliştirmek ve akılda kalıcılığı sağlamak için uzun
süreli yatırımlar olarak görülmektedir (Elden,2009:68).
Günümüzde ürün ve hizmetlerin giderek birbirlerine benzedikleri ve benzer
faydalara odaklandıkları bu rekabet ortamında markalar değer kazanmakta ve marka
kimliğini yaratıcı bir dille anlatma gerekliliği ayrıntılı stratejik çalışmaları gerekli
kılmaktadır. Bu kapsamda Bates'in "Marka Değerlendirme Çarkı (Bates Brand
Wheel)", markaların özüne inebilmek ve derinliğine inceleyebilmek açısından son
derece etken bir yöntemdir. Markanın sahip olduğu karakteristiklerin çok iyi
124
kavranılması ve canlı bir organizma olarak yaşatılması gerekmektedir. Bates'in Marka
Çarkı, incelenen markaların özellikleri, yararları, değerleri ve kişiliğini analiz ederek
markanın özüne inmeye çalışmaktadır. Markanın özünü ve markanın ayrıştırıcı
kimliğini tespit ederek satış vaadini oluşturmaktadır (Sobacı, 2011b). Marka için
yaratılan bu imajda, ürünün kişiliği ve tüketicide bıraktığı etkiler gibi belirleyici
unsurları içerecek şekilde markanın algılanması gerekmektedir. Çünkü güçlü bir
markanın yaratılabilmesi için tüketicinin zihninde olumlu özellikler, psikolojik faydalar
ve kurum ya da kuruluşa ait değerler yaratılması gerekmektedir.
Kocabaş ve Elden’in “Reklamcılık, Kavramlar, Kararlar, Kuramlar” kitabında
yer alan marka imaj yaklaşımı ile ilgili bir araştırmada tüketicinin markalarda imaja ne
denli önem verdiğini ortaya koymaktadır (Kocabaş ve Elden,2002:107):
“Amerikan viski markaları için yapılan bir lezzet testinde görmeyen insanlara iki süt
şişesinin içinde iki değişik marka viski denetilmiş ve bunlar arasındaki farkı belirtmeleri
istenmiştir. Verilen cevaplar her ikisinin de aynı lezzette olduğudur. Deneyin ikinci aşamasında
deneklere Old Craw marka viski denetilmiş ve bunun Old Craw marka olduğu bildirilmiştir.
Sonra yine Old Craw marka viski ikinci kere denetilmiş ancak bunun Jack Daniels marka viski
olduğu söylenmiştir. Hangisini tercih ettikleri sorulduğunda, iki içeceğin gerçekte aynı viski
olmasına rağmen, denekler tarafından bu içeceklerde bazı farklılıklar olduğu ifade edilmiştir.”
Yukarıda bahsi geçen olay tüketicinin satın alma kararı verirken markaların
kendisi tarafından algılanan imajı doğrultusunda hareket ettiğini göstermektedir.
Reklamlarda markaya yüklenen imaj ile tüketici kendini onunla özdeşleştirir, kendini
marka ile bütünleştirir ve ürünü yani imajı satın almış olur. Bu durum tüketiciye
tamamen psikolojik bir fayda sağlamaktadır.
Tüketicinin marka hakkındaki imajının bir yönünü tüketicinin demografik,
sosyo-psikolojik vb. özellikleri, diğer yönünü ise reklamlar oluşturmaktadır. Burada
reklamın rolü ise seçici algıyı yaratmaktır. Tüketicinin zihninde yer alabilmek için de
iletilen mesajlar hedef kitlenin önem verdiği bir kavrama yönelik olmalıdır
(Ünlü,1989:197). Örneğin, “Teknoloji ile bir adım önde” sloganıyla yapılan bir araba
125
reklamı ile onu satın alan tüketici son teknoloji ile donatılmış bir araba kullanmak
istediği ve kendisini o şekilde hissedeceği için bu eylemi gerçekleştirir.
Bu dönemde çok sayıda firma bu stratejiyi kullanmışlardır. Fakat kendilerine ve
ürünlerine benzer imajlar yaratıldığı ve gürültü düzeyi çok yükseldiği için ancak çok az
sayıda firma bu strateji ile başarılı olabilmiştir. Bu dönemin hemen ardından başlayan
yeni arayışlar reklamcıları temel satış vaadi ve marka imajı stratejilerinin odaklandığı
ürün ya da hizmetin özelliklerinden sıyırıp, satın alma eylemini gerçekleştiren tüketici
üzerinde yoğunlaşmalara yönlendirmiştir. İşte bu aşamada gündeme gelen, tüketici ve
tüketici
zihni
üzerinde
etkili
olmayı
hedefleyen
“konumlandırma”
stratejisi
reklamcılıkta yeni bir dönemi başlatmıştır (Kocabaş ve Elden,2002:107).
Nike’ın golf ayakkabıları için bir reklam yayınlamıştır. Fakat burada Nike,
ürünler hakkında hiçbir bilgi vermeden ve ürünü göstermeden sadece golf
ayakkabılarını da ürettiği belirtmektedir. Nike’ın logosunu yansıtan görsellere dinamik
ve enerjik bir anlam yüklenerek tüketiciyi ürünü satın aldığı zaman kendini onunla
özdeşleştirecektir. Tasarımcı da bu özellikleri kullanarak tüketiciye imaj kazandırma
yolunda ürünü satın almaya teşvik etmektedir. (Resim 4)
Resim 4. Nike
126
3.5.2.3. Konumlandırma
Modern pazarlamanın olmazsa olmazı haline dönüşen konumlandırma kavramı,
1970’li yıllarda Al Ries ve Jack Trout tarafından kavramsal çerçevesi çizilip
somutlaştırılmıştır. 1970‘lerde Advertising Age’de yayınlanan makaleleri ile kavram,
ismini alıp şekillenmiştir. Bu tarihten sonra ikili beraber ve ayrı ayrı birçok kitap
kaleme alıp konumlandırmayı somutlaştırmaya çalışmışlardır. Ayrıca danışmanlık
şirketleri kurup birçok firmaya danışmanlık hizmeti de vermişlerdir. İkili öngörülü bir
şekilde 1970‘lerde “bolluk ortamından” bahsetmiş ve farklılaşmanın ürün ve hizmet
bazında yapılmasının imkansızlaşacağının altını çizmişlerdir. İşte bu ortama çözüm
olarak Reis ve Trout, konumlandırma kavramını ortaya koymuşlardır (Saruhan, 2011).
Konumlandırma stratejisinin yaratıcıları olan Al Ries ve Jack Trout
konumlandırmayı, ürene yönelik bir çaba değil; zihinlerdeki görünüme yönelik bir
süreçtir
ve
ürünün
zihinlerdeki
görünümün
konumlandırılmasıdır
diye
tanımlamaktadırlar (Sobacı, 2011b).
Konumlandırma, pazarın belirli bir bölümüne yönelerek, hedef kitlenin zihninde
belirli bir konuma yerleşecek biçimde tüketici özelliklerini ön plana çıkaran bir
yaklaşımdır (Yaylacı, 1999:153). Bu stratejide temel yaklaşım yeni ve değişik bir takım
şeyler yaratmak değil, zihinlerde var olanları ustalıkla yönlendirmek ve yine var olan
bir takım bağlantıların yeniden düzenlenmesidir (Elden,2009:71).
Başka bir deyişle konumlandırma yaklaşımı, temel satış vaadi gibi ürün ya da
hizmetin özelliklerine bağlı olmaktan çok tüketici özelliklerine bağlı olarak geliştirilen
bir
yaklaşımdır
(Ünlü,1989:198).
Tüm
bu
tanımlamalardan
yola
çıkarak
konumlandırma yaklaşımı için “ürün ya da hizmetin tüketicinin gözünde farklı
algılanmasını sağladıktan sonra zihninde belirli bir yere oturtup söz konusu ürün ya da
hizmetin tüketicinin hayat tarzına uydurulması” demek mümkündür.
127
Konumlandırma ürün ya da hizmetin tüketicinin hayat tarzına uydurulması
olarak ele alındığında bu yaklaşım hedef pazara iki şekilde yansımaktadır. İlki, hedef
pazarın ihtiyacını karşılayacak ürün ya da hizmet üretme, ikincisi ise hali hazırdaki
ürünü belirli bir pazara hitap edecek şekle getirmektir. Bir ürün ya da hizmet benzer her
iki şekilde de olabilmektedir. Hedef pazarın ihtiyacını karşılamak için geleneksel bir
üründen bazı değişiklikler yapılarak ihtiyaçlara daha iyi cevap verecek hale getirilebilir.
Ancak hedef pazarın ihtiyaçları çok iyi saptanmalıdır. Bu değişiklikler genellikle
ürünün
içeriğinde
değişiklik
yapılmadan
ambalaj
veya
dış
görünüşünün
değiştirilmesidir. Tüketim kalıplarına göre ambalaj büyüklüğünün farklılaştırılmasıdır.
Örneğin küçük aileleri dikkate alarak küçük ambalaj hazırlamak veya çayda olduğu gibi
poşet çay üretilmesi bu farklılaştırmayı yaratır. Diğer bir yol üründe köklü değişimler
yaparak hedef pazara hitap etmektir. Örneğin diş macunu formülünde değişiklik
yapmak, rengini kokusunu değiştirmek ve ya kollestrolsüz sıvı yağ üretmek gibi. Bu
ikinci yol çekicilikle konumlandırmak olarak yorumlanmaktadır (Ünlü,1989:198).
Üründe hiçbir değişiklik yapmadan tamamen reklam aracılığı ile ürüne konum
kazandırılmaya da çalışılabilir. Örneğin,
Johnson’s marka bebe yağı ve şampuanı
bebekler için imal edilmiş bir ürün olduğu halde kadın tüketicileri hedef alan reklam
kampanyalarında bu ürünler için bebek gibi cilde sahip olacağı vaadi ile yeni bir pazar
ve konum yaratılmaya çalışılmaktadır. Genellikle bu tür bir yaklaşım işletmenin Pazar
payının büyük, ürün çeşidinin çok olduğu durumlarda başvurulan bir yoldur
(Ünlü,1987:103).
Bu yaklaşımdaki amaç, ürün ya da hizmetin tüketiciler için anahtar özelliklerini
ortaya çıkartmak ve bu özellikler doğrultusunda rakip ürünlerin kavramını saptayıp
marka için en uygun konumu seçmektir. Bu şekilde yaratıcı stratejinin oluşturulmasında
hedef kitleye sunulacak ürün ya da hizmetin rakiplere göre farklı ve üstün yanları ile
tercih nedenleri sistemli ve bilinçli olarak bir strateji planlaması şeklinde önceden açık
seçik bir biçimde belirlenmektedir (Yaylacı, 1999:153).
Ürünün
tüketicinin
zihninde
belirli
bir
yere
oturtulmasını
sağlayan
konumlandırma yaklaşımı, 1960’ların başlarında 1970’lerin başlarına kadar DAF marka
128
araba reklamlarında uygulanmıştır. DAF, tüketiciler tarafından tanınmadığı dönemde,
ürünün tamamen niteliklerine odaklanılmış ve arabaların Rolls-Royce’lar gibi otomatik
sürüşleriyle ünlü olduğu, Rover’lar gibi paslanmaz çeliğin kullanıldığı vurgulanmıştır.
DAF’a uygulanan konumlandırma stratejisinin yanı sıra vurgulanan kalite kavramı
arabaların daha çok tanınmasını sağlayarak; arabanın etkili ve problemsiz ulaşımını
arzulayan otomobil kullanıcıları hedef alınarak psikolojik olarak etki altına alınmıştır
(Sobacı, 2011b). Volvo arabaları ise yıllarca güvenlik ihtiyacını vurgulamış ve bunu
tüketiciye sade bir dille iletmiştir. Volvo, ilk 3 noktadan bağlamalı emniyet kemerini
icat etmiştir. Araçlarını zorlu güvenlik testlerinden geçirmiştir. Güvenlikle ilgili Ar-Ge
çalışmalarına yatırım yapmış ve geliştirdiği 45 güvenlik teknolojisini ilk kullanan
olmuştur. Kısaca geçtiğimiz yarım yüzyıl boyunca sürekli olarak güvenliğin altını
çizmiştir. Günümüzde araç güvenliği ile ilgili anketlerde de Volvo hep açık ara öndedir
(Saruhan, 2011). Bu Volvo’nun istikrarlı bir şekilde takip ettiği stratejisi sonucunda bir
konumlandırma başarısıdır.
Konumlandırma stratejisi uygulamalarında ne tür bir konumlandırma yöntemi
kullanılırsa kullanılsın temelde takip edilmesi gereken basamaklar şu şekildedir
(Elden,2009:72):
1. Rakipleri tanımlamak,
2. Rakiplerin nasıl algılandığını ve değerlendirildiğini belirlemek,
3. Rakiplerin konumu saptamak,
4. Tüketiciyi analiz etmek,
5. Uygun konumu belirlemek,
6. Belirlenen konumun tüketici tarafından nasıl algılandığını izlemek.
129
Konumlandırma stratejisinde kullanılan temel yaklaşımlar ise aşağıdaki gibidir:
3.5.2.3.1. Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı
Bu yaklaşıma göre kurum ya da kuruluşun konumlandırma stratejisi, ürünlerini
bir ürün özelliği ile ilişkilendirmek ya da ürünün özelliğinden dolayı sağladığı yararı ön
plana çıkarmak seklinde olmaktadır. Bir ürüne ait bütün özellikler ortaya çıkarıldıktan
sonra bu özellikler içerisinden hedef kitlenin olası gereksinimlerine yanıt verebilecek ve
hedef kitle açısından seçim nedeni olabilecek özellik ya da özellikler belirlenmektedir
(Dikmen,2006:93). Söz konusu özelliğin tüketiciye bir fayda sağlaması gerekmektedir
ve konumlandırma onun üzerine yapılmaktadır.
Arçelik’in buzdolabı reklamında ürünün sadece geniş hacim özelliği ele
alınmıştır. Bu özellik de buzdolabına daha fazla gıda maddesi koyulabileceğinin
mesajını vererek tüketiciye fayda sağlamaktadır. (Resim 5)
Resim 5. Arçelik Buzdolabı
130
3.5.2.3.2. Fiyat ve Kalite Yaklaşımı
Piyasada fiyat alıcılar ve fiyat belirleyiciler olmak üzere iki tip işletme
bulunmaktadır: Fiyat alıcılar; büyüklükleri, piyasadaki konumları, ürün farklılaşmasına
gidememeleri itibariyle daha büyük firmaların koydukları fiyatları takip edenler ve
düşük fiyat, standart özellikler kullanılarak ürün ya da hizmet konumlandırılır. Fiyat
belirleyiciler ise pazardaki fiyatı, büyüklükleri ve güçleri itibariyle kendileri belirleyen
ve diğer işletmeler tarafından izlenenler. Burada önemli olan yüksek fiyatlı ürünün
kalitesinin yüksek olması ve tüketicinin ödediği fazla parayı hak etmesidir. Yüksek fiyat
ve kalite ilişkisi kurulmaktadır (Dikmen,2006:96). Başka bir deyişle ürünün sunduğu
hizmetin niteliğine göre fiyatının şekillenmesidir. Örneğin; “İnanılmaz beyazlık,
inanılmaz fiyata” sloganı yüksek kalitenin düşük fiyata olduğunu vurgulamaktadır.
Mercedes-Benz reklamında “Biraz pahalı olabilir ama en azından baş aşağı
dönseniz bile manzaranın keyfine varacak kadar sağ salim çıkarsınız” metni yer
almaktadır. Mercedes marka arabaların diğerlerine göre pahalı olduğu ama güvenli ve
sağlam olmasından dolayı buna değeceğinden bahsetmektedir (Resim 6).
Resim 6. Mercedes-Benz
131
3.5.2.3.3. Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı
Ürün ya da hizmeti, rakiplerinden farklı olarak özellikli kullanım alanına veya
uygulama alanına sahipse söz konusu farklılıklar tüketicinin zihnine yerleştirilmeye
çalışılmaktadır (Elden,2009:73).
Range Rover reklamında ürünün diğer arabalardan farklı kullanım alanları
anlatılmaktadır. Görseli destekleyen “Bu resimdeki Range Rover’ı fark edebiliyor
musunuz?” başlığı ile altında yer alan metinde Range Rover’ın diğer arabalardan farklı
olarak daha zor yollarda gidebileceğine dair bilgiler verilmiştir. (Resim 7)
Resim 7. Range Rover
132
3.5.2.3.4. Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı
Reklamlarda ürünü kullanan ve reklam mesajını veren kişilerin de yaşam
tarzlarının hedef kitleye uygun olması esas alınmaktadır. Bunun nedeni de o ürünün o
kişiyle beraber akla gelmesi, özdeşleşmesidir (Dikmen,2006:96). Özellikle hedef kitle
tarafından sevilen ve beğenilen starların bu reklamlarda kullanımı yaklaşımı daha etkin
bir hale getirmektedir. Ürün ya da hizmet onu tanıtacak starın kişiliğiyle özdeşleştiğinde
kendine daha çabuk pazar bulmaktadır. Bunun bilincinde olan firmalar da rakiplerine
fark atmak ve ürünlerini piyasanın bir numarası yapmak için büyük paralar karşılığında
starları kendi reklamlarında kullanmaktadırlar (Şimşek ve Uğur,2003:350). Özellikle
son yıllarda televizyon reklamlarında sıkça karşılaştığımız bir yaklaşım olarak
karşımıza çıkmaktadır. Fakat gazete ve dergi reklamlarında çok fazla tercih
edilmemektedir.
Olay Total Effects marka yaşlanma karşıtı ürün reklamında Defne Samyeli
kullanılmıştır. Defne Samyeli’nin cildinin güzelliği ve yaşına rağmen hala çok genç
görünmesi nedeniyle bu ürünü kullanması diğer kadınlar için de ürünün kullanımına
teşvik edici nitelik kazandırmaktadır. (Resim 8)
Resim 8. Olay Total Effects
133
3.5.2.3.5. Ürün Sınıfı Yaklaşımı
Ürün ya da hizmet belirli bir ürün sınıfı ile ilişkilendirilerek kullanılmaktadır
(Elden,2009:73). Ürünün hangi ürünlerle rekabet ettiğini, hangi ürün sınıfında
bulunduğunu ortaya koyar niteliktedir.
Olympus marka fotoğraf makinesi reklamı diğer fotoğraf makineleri ile
ilişkilendirilerek söz konusu markanın titreşimlere karşı hassasiyetinin olmaması ve net
fotoğraflar çekmesi konu alınmıştır. (Resim 9)
Resim 9. Olympus
3.5.2.3.6. Kültürel Simgeler Yaklaşımı
Ürün ya da hizmeti rakiplerden ayırmak için hedef kitlede yerleşmiş kültürel
134
simgeler kullanılmaktadır (Dikmen,2006:106). Bu simgeler kimi zaman bir toplum için
bir şeyler ifade ederken başka toplumlar için hiçbir anlama gelmeyebilir. Bu yüzden
reklamı yapılacak olan ürün ya da hizmetin bölgesel mi, ulusal mı yoksa uluslar arası
bir kitleye mi hitap edip etmeyeceği büyük önem taşımaktadır. Örneğin, HSBC
Bankasının uluslararası bir banka olduğunu ifade eden reklamda farklı kültürlerde yeni
doğmuş bebeklere götürülen hediyeler kullanılmıştır. (Resim 10)
Resim 10. HSBC
3.5.2.3.7. Rakip Yaklaşımı
Bu yaklaşım yapısı itibari ile rekabetçi bir stratejidir. Rakip markaların imajı,
özellikleri, verdikleri vaatler, içerisinde bulundukları ürün ya da hizmet kategorisi vb.
135
kullanılarak reklama konu olan ürün ya da hizmetin tüketici zihninde hedeflenen yere
konumlandırılmasıdır (Elden,2009:73).
Puma reklamında Adidas’ın eski logosu bir engel gibi kullanılmış ve bir
pumanın logosunun onun üzerinden atlayışı görselleştirilmiştir. Puma’nın Adidas’dan
daha iyi olduğu anlatılmaktadır. Fakat, burada kullanılan rakip yaklaşımı sadece direk
olarak Adidas’ı hedef göstermekte ve çok sert bir dille ifade edilmektedir. (Resim 11)
Resim 11. Puma
Ürün ya da hizmeti konumlandırmak için kullanılan yöntemler ise aşağıdaki gibi
sıralanmaktadır (Elden,2009:73):
•
Pazarda ilk olmak,
136
•
Pazarda ürünü tek hale getirmek (Ürün ya da hizmeti kendi kategorisinde tek
markaymış gibi göstermek),
•
Pazarda lider olarak konumlanmak,
•
Pazar liderine göre konumlanmak,
•
Karşı yer (Pazarda aynı kategorideki ürün ve hizmetler ile kendini kıyaslamak),
•
Rakibi yeniden tanımlamak (Rakibin imajı diğer markayı konumlandırmak için
bir referans noktası olması),
•
Üretici işletmenin imajını kullanmak ya da üretim dalının genişletilmesi,
•
Adlandırma (Ürün ya da hizmetin doğru adlandırılması).
Pazarda benzer ürünlerin artması sonucunda yeniden konumlandırma ihtiyacı
doğmaktadır. Yeniden konumlandırma; hedef pazarın toplam algısında rekabet eden
ürün ya da hizmetlere bağlı olarak söz konusu ürün ya da hizmetin kimliğini
değiştirmeyi ifade etmektedir. Yeniden konumlandırma yoluna gidilen durumlar,
teknolojideki ve tüketici davranışlarındaki hızlı ve beklenmedik değişimler, global
ekonomik düzende giderek artan rekabet ve yaratıcı çalışmaları yürüten ekipler
arasındaki rekabetin artması olarak sıralanmaktadır (Dikmen,2006:109). Örneğin:
Arçelik, Bosch ve Siemens hedef kitle tarafından karşısında güç kaybediyordu.
Rakipleri yenilikten teknolojik gelişmelerden ve tasarımdan bahsederken, Arçelik
yurdum malı, sağlam ama geleneksel bir marka oluvermişti. Ayrıca, maskülen ve köklü
marka algısı onu takipçi haline getirmişti. Bu algıları değiştirmek için marka yeniden
konumlandırıldı. Yenilikçi, teknoloji ve tasarım odaklı bir marka haline dönüştürüldü.
Logosu kıvrımlı fontlar ile yazılırken feminenliğine, esnemiş metal tabaka amblem ise
tüketici odaklılığına vurgu yapmaktadır. Yaratılan Çelik adlı robot ise cinsiyetsiz gibi
dursa da maskülen ve yurdum insanının robot versiyonu olarak tüketicilere yeniden
konumlandırmayı lanse etmiştir. Kurumsal kimliği, maskotu ve iletişim dili Arçelik’i
tekrar pazarın en büyükleri arasına sokmuştur. Arçelik yeniden konumlandırmada
137
başarılı bir örnektir.
Yeniden konumlandırma stratejilerini 4 temel başlık altında toplamak
mümkündür:
a. Ürün İçeriğini Değiştirmek: “Yeni içeriğle”, “Gelişmiş formülüyle” vb.
şekilde başlayan mesajlar ürün içeriğindeki yenilikleri ve gelişmeleri işaret
ederek tüketicide merak duygusu oluşturur ve markanın değişim ve gelişim
içerisinde olduğunu gösterir (Elden,2009:76).
b. Fiziksel Değişiklik Yapmak: Ürünün içeriğinde değil tasarımında, paketinde,
kullanılan renklerde vb. fiziksel özelliklerinde değişiklik yapmayı esas
almaktadır (Dikmen,2006:110).
c. Kullanım Alanını Değiştirmek: Ürün kullanımını değiştirmek, daha da uygunu
ürün kullanımını spesifik bir alandan çıkarıp daha geniş bir kitleye yaymak,
birden fazla pazarda satışını sağlamak ürün için bir üstünlük durumuna
gelmektedir. Bu sayede hedef tüketici zihninde söz konusu mal ya da hizmet
yalnızca tek bir pazar bölümü gereksinimleri için değil, birden çok tüketici
ihtiyacını karşılamak üzere tercih edilebilir hale gelmektedir. Ancak bunu
yapabilmek için ürüne birden fazla kullanım alanı açabilecek türden
özeliklerinin olması gerekmektedir (Dikmen,2006:110). Buna en iyi örnek
çamaşır sularının ev temizliği için de kullanılmasıdır.
d. İmaj Değişikliği Yapmak: Ürün ya da hizmetin tüketici zihnindeki imajının
değiştirilmesidir. Amaç, tüketicinin algılarını değiştirmeye ve onu etkilemeye
çalışarak yeni bir imaj yaratma çabasıdır. Seçilen yeni imajın hem tüketici hem
de ürün ya da hizmet için uygun olması gerekmektedir (Elden,2009:76).
Yeniden konumlandırma stratejileri konumlandırma stratejilerine göre daha
zordur ve risk taşımaktadır. Yeniden konumlandırma stratejisi tüketicinin algılarını ve
inanışlarını değiştirmeye çalıştırmaktadır. Strateji doğru zaman ve koşullar altında
138
uygulandığı takdirde başarılı sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Aksi halde marka yenilenme
çabası içerisinde tüketiciye güç kaybettiğini lanse eder ve kendini daha sıkıntılı bir
sürece sokarak güven eksikliği yaratır.
3.6.
Grafik Tasarım Eğitiminde Yaratıcı Süreç
Grafik, sözcük olarak Latince kökenli olup, "grafyn"dan gelmektedir.
İngilizce’de "Graphic", Fransızca da "Graphique" olarak yazılmaktadır.
Grafik tasarım, sanatçı tarafından özgün biçimlendirmeyle ya da özgün çoğaltma
yöntemleriyle ortaya çıkan eserin, mesaj iletmek, basılmak, kitle iletişim araçlarında
kullanılmak amacıyla hazırlanan; çizgi, yazı, resim ve bunların düzenlemeleriyle ilgili
tasarımları içerisine almaktadır.
Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi grafik tasarım bir sanat alanını
kapsamaktadır. Grafik sanatlar plastik sanatlar içerisinde yer almasına rağmen,
işlevsellik açısından diğer sanat dalları ile karşılaştırıldığında farklılıklar söz konusudur.
Grafik sanatı, gerek içerik ve verilmek istenen mesaj, gerekse kullanılan biçim
açısından Baskı Grafiği (Serbest Grafik) ve Endüstriyel Grafik (Reklâm Grafiği) olarak
ikiye ayrılmaktadır. Baskı grafiği ile endüstriyel grafik arasındaki ortak özellik, her iki
sanat dalının da benzer bir ifade tarzını kullanması olarak görülebilir. Buna karşın
aralarındaki en önemli fark, grafik sanatçısının baskı grafiğinde konu ve ifade şekli
seçiminde tamamen özgür olması, endüstriyel grafik de ise, gerek konu seçiminde ve
gerekse nesneye ilişkin öğeleri seçmede, vereceği mesajı kullanmada müşteri istek ve
arzularını da dikkate almak zorunda olmasından kaynaklanmaktadır (Teker, 2009:71).
Ayrıca çoğaltma yöntemine dayalı bir teknik olduğu için geniş kitlelere hitap edebilme
ve uluslararası bir anlatıma sahip olması grafik tasarımın önemini bir kez daha ortaya
koymaktadır.
Grafik sanatlar, sürekli olarak kendi kendini yenileyen, yaratıcı ve yapıcı
düşünme süreçlerinin sonucunda ortaya çıkmaktadır. Titiz ve dikkatli çalışma, tekniğe
139
egemenlik kullanılan gereçlerle birlikte düşünme, çoğaltma tekniğine uygun tasarım,
grafik tasarımın ön koşuludur. Grafik imgelemin gücü ise, yaratıcı bir güçtür. Çünkü
grafik tasarım ve grafik düşünme olgusunda bu imge ile izleyici arasındaki görsel
diyalogun amaca uygunluğu önemli bir ölçüt oluşturmaktadır.
Grafik tasarım, görsel bir iletişim sanatıdır. Bu iletişim sanatının asıl amacı ise
bir mesajı en doğru şekilde alıcı kitlesine ulaştırmak ve bir ürün ya da hizmeti
tanıtmaktır. Tasarım da, bir problemin çözümü demektir. Bir grafik tasarım problemi ise
daima iletişim ile ilgilidir. Tasarımcı, uygulama yöntemlerinin yanı sıra görsel
algılamanın doğasını, görsel yanılsamanın rolünü ve sözel ile görsel iletişim arasındaki
ilişkileri de bilinmeli ve göz önünde bulundurmalıdır (Becer, 2006:33-34).
Grafik tasarım süreci, günümüzün yorgun ve dalgın izleyicisinin ilgisini mesaja
çekebilecek yeni yöntemler bulmak için yapılan araştırmaları içermektedir. Bu
araştırmaların hammaddesi ise yaratıcılıktır. Grafik tasarımda yaratıcılık; önceden
birbirleriyle hiçbir ilişkisi olmayan unsurlar arasında bağlantı kurarak, bir iletişim
problemini çözme yetisi olarak tanımlanabilir. Etkileyici bir fikir bulma yönündeki
araştırmalar, tasarım sürecinin en kritik evresini oluştururlar. Her grafik tasarım
probleminin içinde birçok olası çözüm bulunmaktadır. Birçok tasarımcı deneyim ve
tasarım bilgileri ile belirli bir plan ya da yöntem uygulamadan, sezgilerle çözüme
ulaşmaya çalışırlar (Becer, 1993:46) İşte bu grafik tasarım süreci yaratıcı görme,
tasarım ve yaratıcı düşünme ile gerçekleşmektedir. Unutulmamalıdır ki toplum,
yaşamının bir parçası olan grafik tasarım sanatı olgusu ile iç içedir.
Sanatta yaratıcılığa baktığımızda iki şekilde ortaya çıktığı görülmektedir.
Birincisi pratik zihinsel etkinlik (içsel biçim); yeni sanatın içeriğinin imgesel olarak
somutlaştırılışıdır. İkincisi ise pratik maddi yaratım, (sanatın dışsal biçimi); sanatsal
imgenin maddi gövdesinin ortaya çıkıp maddi biçimin bir gösterge özelliği kazanarak
grafik
tasarımın
reklamlardaki
amacı
yani
iletişim
işlevinde
bulunmasıdır
(Kagan,1993:276). Bu noktadan yola çıkarak grafik tasarımda yaratıcılığı ele
aldığımızda yaratıcılık; önceden birbirleri ile hiçbir ilişkisi olmayan kavram ve görsel
unsurlar arsında bağlantılar kurma yeteneği olarak nitelendirilir. (Teker, 2009:159).
Grafik tasarım ve yaratıcılık gittikçe büyük bir önem kazanmıştır. Artık işin
140
profesyonellerinin yanı sıra, reklâm veren, hatta tüketici bile, mesajın ne olduğundan
çok nasıl verildiği ile ilgilenmeye başlamıştır (Öneş,1994:9). Bu da reklamlarda yaratıcı
strateji oluşturmayı işaret etmektedir.
Özgün bir reklam mesajı veya tasarımı yaratmak yoktan var etmek değil,
karmaşık fikirlerin yeniden şaşırtıcı bir sadelikle ortaya çıkarılmasıdır. Ancak, mantıklı
çözümlerden alışılmadık bir şekilde farklı biçimlerde sentezlenmiş fikirler yaratıcı
düşünceyi temsil etmektedir (Teker, 2009:159).
Reklâmda grafik tasarım, tüketiciye mesajı daha çabuk, daha kolay ve daha etkili
biçimde anlatabilmeye yardımcı öğeleri bir araya getirmektedir. Bunu yaparken de
özgün tasarımlar oluşturması beklenmektedir. Tasarımlarda özgünlüğün hareket noktası
olması, grafik tasarımın ve bir bütün olarak reklâmın başarısı açısından belirleyici önem
taşımaktadır (Pektaş, 1994:7).
Günümüzde modern teknolojinin grafik alanına girmesi, özellikle bilgisayar
teknolojisinde son yıllarda yaşanan gelişmeler, bilgisayar grafiğini gündeme getirmiştir.
Burada karşılaşılan sorun ise, bilgisayarın grafik sanatçısının yaratıcılığını sınırlayıp
sınırlamayacağı, ya da bilgisayarın grafik sanatçısının ne ölçüde yardımcısı olduğu ve
olabileceği sorununda düğümlenmektedir. Şüphesiz bilgisayarlar insan eline oranla daha
hızlı daha düzgün, daha renkli ve hatasız çizimler yapma özelliklerine sahiptir, ancak
hiçbir bilgisayarın grafik sanatçısının tasarlama yeteneğine sahip olmadığı da
bilinmektedir. Bu nedenle bilgisayar sadece, onu iyi kullanan bir grafik sanatçısı için
önemli bir yardımcı araç olmaktadır. Günümüzün grafik sanatçısından sadece bilgisayar
grafiğini ve onun kullanımını değil, aynı zamanda reklam grafiğin kullanıldığı pek çok
alanın özelliklerini de bilmesi beklenmektedir (Teker, 2009:73). İyi bir tasarımcı olmak
için sadece bilgisayar bilmenin yeterli olmadığı bilgisayarla yaratıcılığını birleştiren
tasarımcının iyi bir tasarımcı olarak görüldüğü söylenebilir.
Toplumsal olarak önceden üzerinde uzlaşma sağladığımız ve kodlarla
belirlenmiş bir dil kullanılmaktadır. Bu dili yazıya döküyor, görsel işaretler, mimikler,
vücut dili, müzik, mimari ve benzeri milyonlarca gösterge dizini ile yaşıyoruz.
Reklamcılığın özünde de bu göstergeler yardımıyla yeni gösterge dizinleri oluşturmak
141
ve hedef kitlelere ortak kodlar içinde bu yeni gösterge dizinlerini aktarmak yatar.
Reklamlarda yaratıcılığın en kısa tanımı da böylece ortaya çıkmaktadır. “Hedef kitleye,
üzerinde uzlaşılan kodlar yardımıyla yeni gösterge dizgeleri sunmak.” Yaratıcılık
eğitiminin çerçevesi de bunu kapsamaktadır. Kullandığımız malzemeler birer
göstergedir. Bu göstergelerin yeni göstergeler ve dizinler oluşturmada kullanılması ve
bu
yeni
göstergelerin
oluşturulma
yöntemleri,
yaratıcılık
eğitimidir
(Çayıroğlu,2010:114). Eğitim ise bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı
olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir. Bu sürecin amacı ise kişilerin
toplum içerisinde içinde hayattaki yerlerini almaları sağlanmaktadır.
Eğitimci Dr. Thomas Gordon yaratıcılığı “öğrenilebilen, geliştirilebilen bir güç”
olarak tanımlamaktadır. Yaratıcılık eğitiminin verilmesi ve yaratıcılığın öğretilmesi de
tıpkı yaratıcı işlerin üretilmesinde yaratıcı sürecin yaşanması gibi bir süreçtir (Fidan,
2010). Bu durumda eğitim kurumlarına da büyük görevler düşmektedir. Sanat eğitimi
salt görüleni yinelemek ya da eğitimcinin kimliğinde gelişmek değil, öğrencinin
bireysel ayrıcalıklarının çerçevesinde yeni, farklı yapıtlar yaratmasına, düşünceler
üretmesine olanak tanımak gerekir. Yaratmak, yaratıcı yeti insan yaşamını, dünyayı
değiştiren, geliştiren en önemli olgudur. O halde okullarımızın baş tacı olmalıdır. Çünkü
okulun misyonu da budur. Yaratıcı eğitimin amacı, önceki kuşakların yaptıklarını
yinelemek değil, bunların üzerine bir şeyler koyabilmek, tasarıya, yaratıcılığa,
düşünmeye, özgünlüğe, meraka, buluşa, araştırmaya yöneliktir. Önüne konulanın ezberi
değil, sorgulanması ve katılım önemlidir (Çellek, 2010).
Yaratıcılık her alanda bilinmeyeni bulma, özgün olma, her yeni karşılaşmaya,
probleme farklı çözümleme uğraşısıdır. Bunları yaparken başka alanlardan da
beslenmek gerekmektedir. Tüm bunların yerini bulması ve değerlendirilmesi de
öğrenciyi araştırmaya yöneltme ve daha çok seçenek sunmalarını sağlamakla
gerçekleşir. Öğrenciden beklenen ise eğitimcinin kişilik tekrarı değil; yenilikçi ve
bireysel yaklaşımlardır. Bunun için de kişiye müdahale etmek yerine yeterli konu ve
bunun araştırılması, fazla olasılık ve seçeneklerin olmasına dikkat edilmesi,
yönlendirilmesi söz konusudur. Kimi zaman sınırları zorlamak ve alışkanlıkları
sorgulamak gerekmektedir. İşte yaratıcılık eğitimi de bir anlamda bu şekilde amacına
hizmet etmektedir (Çellek,2003:4). Öğretmen tarafından sergilenen katı davranışlar,
142
aşırı tekrar, söz hakkı tanımama gibi tavırlar öğrencinin körelmesine gerilemesine,
sınırlamasına neden olmaktadır. Esneklik, öğrenciye söz hakkı, düşündüğünü söyleme
şansı verilmelidir. Öğretmene düşen yönetme, müdahale etme değil, yönlendirme,
organize etme, yaratıcılığı ortaya çıkartacak davranış biçimi, konuşma tarzı olmalıdır.
Öğretmen öğrenciyi farklı yollardan aramaya yönlendirme, doğru yanıtları söylemek
yerine onu düşünmeye, araştırmaya sevk ederek yaratıcı süreç içine sokmalıdır.
Öğrenciye eğitimde kazandırılacak yaratıcılık, yaşantısı boyunca her alanda
kullanacakları bir süreç ve düşünce biçimi olacaktır. Bu arada sanat kadar bilimle, bilim
kadar sanatla da ilgilenmek bilmek, hissetmek, mantık-sezgi arasında gidip gelmeler
yaşamı daha da hareketlendirecek ve zenginleştirecektir. Yaratıcılığı geliştirilmiş bir
insan beklentileri, yaptıkları ve düşünce sistemiyle diğerlerinden farklıdır. Bu nedenle
özellikle de tasarımcı yetiştiren eğitim kuruluşlarında eğitimin içinde yer alması önem
taşımaktadır. Çünkü insanın doğasında seçmek, beğenmemek, daha iyiyi istemek vardır.
Eğitimle bunlar bilinçlenecek ve yükselecektir. Bazı alışkanlıkların değişimi böyle
gerçekleştirilir. Yaratıcılık eğitimi kişiler arasında farklılık gösterir. Bu yüzden
öncelikle öğrenciyi ayrı bir kişilik olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Sanat eğitimi
öğrencinin algı alanının genişlemesine, sözlü iletişimin yanında sanatsal bağlamda
farklı bir alanda iletişimin gerçekleşmesine, kişisel gerginliklerin azalmasına, ilgi ve
merakın yoğunlaşmasına ve teknik becerinin gelişmesine neden olur (Çellek,2003:5).
Bütün eğitim durumlarında olduğu gibi yaratıcılık eğitiminde de öğrenmenin olabilmesi
“öğrenmenin” işleyişinden farklı değildir. Hazırlanmış bir ortamda, öğrenmeye hazır
olma, uyarılma, sanatçının çalışma sürecine katılarak güdülenme ve bunun sonucunda
kazanılmış olanı “davranışa” dönüştürebilme süreçlerini kapsamaktadır.
Öğrenciye sanat eğitiminin getirilerini birkaç madde altında toparlayacak
olursak (Gel,1994:45):
•
Bir taraftan bakma eylemi içerisinde görmeyi öğrenirken, diğer taraftan
dokunduğu biçimlendirdiği değişik malzemeleri tanıma fırsatı bulunur.
Uygulanan motivasyonlar uyarıcı rolü üstlenmektedir.
•
Her türlü yetenek ve gereksinimlerini ortaya çıkarma şansına sahip olur. Bu
143
yolla kendi yetilerinin farkına varır, böylece ileride meslek seçiminde sağlıklı
tercihlerde bulunur.
•
Duygularını, görüşlerini malzemeye aktırırken yeni deneyimlere girer. Bu
yaşantı
zenginliği
nesneler
arası
ilişkileri
kurmada
ona
kolaylıklar
sağlamaktadır. Böylece senteze ulaşmayı başarabilir ve yeni anlatım yolları
arayışına girer.
•
Doğaya ve çevresinde gelişen ve değişen olaylara farklı bir gözle bakmayı
davranışa dönüştürür.
•
Kişiliğini geliştirme fırsatını bulur. Duyan, düşünen, yaratan, kendisi ve çevresi
ile diyaloga giren bir yapı oluşturur.
•
Soyut kavramları algılaması kolaylaşır.
•
Karşılaştığı problemleri daha rahat çözümler.
•
Zihinsel yetileriyle birlikte duygu yanını da geliştirir.
•
Sanatçı, sanat eseri ve kendisi arasında bağ kurmayı başarır.
•
İçinde bulunduğu çevreyi algılayarak bu çevreyi daha iyi ve daha güzele doğru
geliştirme isteği duyar.
•
Grupla çalışma ve birlikte iş bitirme alışkanlığı edinir. Grubun başarısı için
sorumluluk üstlenir.
•
“Ben” için çalışma isteğini “biz”e dönüştürür.
•
Araştırma, bulma, sınama ve yeniden kurma gibi yaratıcı süreçte yer alan
144
yetilerini geliştirir.
•
Özgüven duygusunun gelişmesine olanak bulur.
Yukarıdaki maddelerden de anlaşıldığı üzere bir grafik tasarımcı yetiştiren
eğitim kuruluşunun eksiksiz ve en doğru şekli ile sanat eğitimi vermesi gerekmektedir.
Çünkü grafik tasarım bir iletişim biçimidir. İletişim ise yaşantımızı etkileyen başlıca
faktörlerden biridir. Sanat da iletişimin içerisinde yer almaktadır. Sanat, kişinin içsel
duygularının dışa vurumudur ve gelişmeyi sağlamaktadır. Bu gelişim süreci içerisinde
kişi; araştırmayı, görsel yolla algılamayı, ayrıntıları fark etmeyi,
hayal gücünü
geliştirmeyi, analiz ve sentez yapabilmeyi, kendini gerçekleştirmeyi ve bunun gibi bir
çok sosyal değişim yolunda ilerlemesini sağlayacak yaşantılar ve hayata geçirebileceği
deneyimlere sahip olmaktadır.
William Bill Bernbach “yaratıcılık bir disiplin sorunudur” der; sanat eğitimi bir
disiplin eğitimidir. Öğrenciyi çalışma tarzında özgür bırakmak ama çalışmasından
disiplin istenmelidir. Ancak bu disiplinle düşünsel derinlik ve estetik problemlerde
tasarımlar yaratılabilir ve yaratıcılık disiplinle örtüşür (Çellek,2003:4).
Düşünmek
yaratıcı düşünme için bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı giderebilmek için ise yukarıda bahsi
geçen gelişim sürecini hayata geçirebilmekle mümkün olmaktadır. Ancak o zaman en
iyi şekilde bir reklam çalışmasında yaratıcı süreç tamamlanabilir. Bunun nedeni grafik
tasarımın bir bütün olması ve bir nesne, bir sistem yada bir olayın amaçlanan bir sonuca
göre tanımlanmasıdır. İnsan ise yaşantılarındaki tüm becerilerin toplamıdır. Sanat
eğitimi ise bireylerde eleştirel, yaratıcı, yenilikçi, katılımcı ve ileriye dönük olma
özelliklerini geliştirmektedir. Problemlere çok yönlü bakmak, yaklaşmak, yeniliğe hazır
olmak gibi özellikleri de içerisine almaktadır. Sanat eğitimi salt beceri ve tekniklerin
öğretimi değildir. Aynı zamanda bir problem-konu üzerinde nasıl çalışılacağını, bireyin
bu problem hakkında nasıl düşündüğünü ve ona nasıl yaklaştığını ele alır. Sanat eğitimi,
bireylerin
düşünmesi,
tanımlaması,
ilişkilendirme
yapabilmesi,
bildiklerini
uygulayabilmesi, değişen bir ortamda çalışabilmesi açısından zorunludur. Alternatif
çözümler bulma ve problemlere eleştirel ve yaratıcı bakmak için öğrencilere merak
etmeyi, hayal kurmayı, gözlem yapmayı, araştırmayı, ipuçlarını değerlendirmeyi
öğretmek gerekmektedir. Yaratıcılığı geliştiren bu durumlar şüphesiz yaratıcı reklam
145
uygulamalarında büyük katkı sağlayacak ve fark yaratacaktır. Grafik tasarım eğitimi,
yaratıcı bir reklam uygulamasının gerçekleştirilebilmesi için; yaratıcı sürecin,
uygulanacak olan yaratıcı stratejilerin ve bunun içerisinde yer alan yaratıcı düşünmeyi
sağlayan zihinsel etkinlikleri kapsamaktadır. Grafik tasarım, sanatın bir kolu olduğu için
bu sanat eğitimi içerisinde yaratıcı düşünmeyi geliştirecek tekniklerin öğretilmesi ve
hayata geçirilecek bir eğitim verilmesi son derece önemlidir. Aksi halde ne reklam
öncesi ürün ya da hizmet ile ilgili analizler, ne de yaratıcı stratejiler hakkında doğru
veriler elde edilir. Bu durumda yaratıcı bir reklam çalışması bir yana dursun yanlış
hedef kitle tayinine kadar olumsuz sonuçlar doğurmasına neden olur.
Yaratıcı bir reklamın sadece diğerlerinden çok farklı ve dikkat çekici olması
yeterli değildir. Buradaki en önemli nokta reklamın diğerlerinin arasından sıyrılarak
hedef kitleye direk olarak ulaşıp, mesajı en etkili şekli ile iletmesidir. Bu bağlamda
yaratıcı reklam ile gerçekten yaratıcı bir reklam arasındaki ince çizgiyi görebilmek için
grafik tasarım eğitimi alan bir öğrencinin uygulama aşamasından önceki yaratıcı süreci
layıkıyla tamamlaması gerekmektedir.
146
4. Yöntem
Bu bölümde, araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama teknikleri ve
veri analizi hakkında bilgi verilmiştir.
4.1. Araştırmanın Modeli
Bu araştırmada betimsel yöntem kullanılmıştır. Araştırma modeli olarak tarama
modeli uygulanmıştır.
Araştırmada reklamlarda yaratıcı süreç ile ilgili literatür taraması yolu ile bu
alanda yazılmış kitap, makale ve elektronik ortamdaki kaynaklar incelenmiştir. Elde
edilen bilgiler ve uzman kişilerin görüşleri ışığında reklam çözümleme formu
geliştirilmiştir. Bu doğrultuda basılı reklamlar üzerinde yapılan çözümlemeler
değerlendirilmiştir.
4.2. Evren ve Örneklem
Araştırmanın evrenini; 2005 ve 2009 yıllarında “Kırmızı Basında En İyiler
Reklam Ödülleri”ne layık görülen reklamlar oluşturmaktadır. Sadece gazete ve
dergilerde yayınlanmış olan basılı reklamların arasından seçilerek senede bir kez
yapılan bu yarışmada, reklam verenin amacına yönelik bilinçli bir şekilde hazırlanmış,
reklam verenin iş başarısına katkı sağlayan, doğru yaratıcılık teknikleri ve stratejilerle
etkisini en üst seviyeye çıkartmış reklamlar yer almaktadır. Bu yüzden kavramsal
çerçevede yer alan “Temel Yaratıcı Stratejiler” konusu altındaki yaklaşımlara sahip
reklamlardan seçilen 15 adet reklam çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır.
147
4.3. Verilerin Toplanması
Bu araştırmada, reklamlarda yaratıcı süreç ile ilgili kaynaklar literatür taraması
yolu ile incelenmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda reklam çözümleme formu
hazırlanmış ve form uzman görüşüne sunularak son şeklini almıştır. Örnekleme giren 15
adet basılı reklam üzerinde reklam çözümlemesi yapılarak elde edilen veriler
araştırmacı tarafından yorumlanmıştır.
4.4. Verilerin Analizi
Araştırmanın genel amacına ulaşmak için hazırlanmış olan reklam çözümleme
formu kullanılmıştır. Örnekleme giren 15 adet basılı reklamın çözümlemesi yapılarak
elde edilen veriler nitel araştırma yöntemine uygun olarak analiz edilip yorumlanmıştır.
148
5. Bulgular ve Yorum
Bu bölümde, araştırmanın örneklemine giren temel yaratıcı reklam stratejisi ile
hazırlanmış 15 adet reklam, ekte yer alan çözümleme formundaki maddeler
doğrultusunda çözümlemeleri yapılarak elde edilen veriler yorumlanmıştır.
5.1. Alt Probleme İlişkin Bulgular ve Yorumlar
149
Reklam No 1: Hansaplast – Su Geçirmez Şeffaf Yara Bandı
150
Reklam No: 1
Reklamın Konusu: Su Geçirmez Şeffaf Yara Bandı Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2005 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyiler
Diğer Kategorisi”nde “Kırmızı Ödülü” almıştır.
Reklamveren: Eczacıbaşı Beiersdorf
Ajans: TBWA\NETWORK
Yayın Tarihi: 2005
Yayınlanan Mecra: Dergi
Slogan: Başlık: Alt Başlık: Metin: Anlatıcı Metin
“Su Geçirmeyen Şeffaf Yara Bandı”
Renk: Siyah, Beyaz, Lacivert
Görsel: Islak deniz gözlüğü, Yara bandı, Ürün
Kurum Kimliği: 1909 yılında Dr. Nejat F. Eczacıbaşı tarafından kurulan Eczacıbaşı
Holding bünyesinde birçok ürün grubu altında markaları barındırmaktadır. Bunlardan
biri olan Hansaplast Su Geçirmez Şeffaf Yara Bandı tüketim ürünleri grubunda yer alan
Nivea ile %50 ortaklığı bulunan markanın ürünüdür. Beiersdorf ile de %50 ortaklığı
bulunmaktadır.
Problem: Yara bantlarının su geçirmesi ve koruyucu özelliğini kaybetmesi
Reklamın Amacı: Yara bandının su geçirmediğini ispatlar nitelikte kullanılan görselle
hedef kitleyi satın almaya ikna etmek.
Hedef Kitle: Yara bantlarının ıslanarak koruyu özelliğini kaybetmesinden ve
görüntüsünden rahatsız olan orta ve üst gelir seviyesindeki kadınlar ve erkekler.
151
Yaratıcı Fikir: Islak bir deniz gözlüğü üzerine yapıştırılan bant ile bandın suya
dayanıklılığının anlatılması.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: Ürünün su geçirmez ve şeffaf özelliği ile diğer yara bantlarından
farkının ortaya konarak tüketiciye fayda sağlaması.
•
Satış: Yara bandının ıslandıktan sonra özelliğini yitirmesi, şeffaf olması ile
de görüntü açısından rahatsızlık vermemesi ve bunun inandırıcı bir kurgu ile
reklama yansıtılması satın almaya teşvik edici niteliktedir.
•
Öneri (Vaad): Ürünün su geçirmeyeceğine dair vaad verilmiştir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ürünün su geçirmezlik özelliği
ile ortaya konarak fayda sağlayacağı mesajı verilmektedir.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: Ürünün diğer yara bantlarına kıyasla tüketici
ihtiyacını karşılayan özelliklerin bulunması daha kaliteli olduğunu
göstermekte ve fiyatına yansımaktadır.
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: Ürünün diğer ürünlerden farklı olarak
su geçirmemesi ve şeffaf olması kullanım alanındaki farklılığı ortaya
koymaktadır.
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Eczacıbaşı Beiersdorf tarafından Hansaplast Su Geçirmez Şeffaf Yara Bandının
tanıtımı yapılan 9 numaralı reklam, 2005 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında
En İyiler Diğer Kategorisi”nde “Kırmızı Ödülü” almıştır.
152
Dikey bir alanda kullanılan reklam iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
beyaz zemin üzerindeki ıslak görünümlü siyah deniz gözlüğü ve üzerine yapıştırılmış
beyaz yara bandı ile kontrastlık sağlanarak dikkati yara bandı çekmektedir. Görselin
altında yer alan ve 2. bölümü oluşturan metinde “Su Geçirmeyen Şeffaf Yara Bandı”
ifadesi görseli anlamlandırmaktadır. Metinin hemen yanında yer alan ve onunla bir
bütün olarak görünen görselde de ürün ile markayı görmek mümkün olmaktadır.
Reklamda görselin düşünsel etki yaratıp merak uyandırması amaçlandığı için
dikkati görsel üzerinde yoğunlaştırmak adına metin ve marka ikinci plana atılmıştır.
Ayrıca espirili bir anlatımla ürünün kullanım sonrasındaki etkisi gösterilerek zihinde
akılda kalıcılık sağlanmıştır. Reklamın yaratıcı fikri de burada yer almaktadır. Yara
bandının kullanıldığı alan suyun içerisine girse bile özelliğini yitirmeyeceği mesajı
verilmektedir. Ayrıca bandın şeffaf olduğu da metinde yer almaktadır ve ürünün kutusu
üzerinde gösterilmiştir. Fakat deniz gözlüğünün üzerindeki beyaz yara bandı dikkati
çekmek ve öncelikli olan faydasını belirtmek amacı ile kullanılmıştır. Bu bağlamda
reklamda verilen birincil vaad su geçirmeyen ve suya dayanıklı bir yara bandı oluşudur.
Şeffaf oluşu ise yan vaad olarak ele alınmıştır. Yapıştırılan bölgede görüntü açısından
diğer yara bantlarına göre daha az fark edilmesi ve bunun beraberinde su geçirmez
özelliği ile fayda sağlaması ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımını işaret etmektedir.
Yine söz konusu özellikler diğer yara bantlarında bulunmadığı için farklılık yaklaşımını
da kapsamaktadır. Diğer yara bantlarının sudan çıkınca özelliğini yitirmesi ve renginden
dolayı bazı kişiler tarafından bazı bölgelerde kullanılmaması kullanım ve uygulama
yaklaşımının da uygulandığını göstermektedir. Tüketicinin bu ihtiyaçlarına cevap veren
ürünün diğerlerinden daha özellikli ve kaliteli olması dolayısı ile de bunun fiyatına
yansıması fiyat ve kalite yaklaşımının bir göstergesidir. Reklamda yapılan kurgunun
inandırıcılığı ve dikkat çekiciliğinin etkisi ile satış yaklaşımı da ele alınmıştır.
Özellikleri arttırılmış bu yara bandının orantılı olarak fiyatının da yükselmesi
orta gelir ve üzerindekilerin hedef alındığını ortaya koymaktadır.
153
Reklam No 2: BMW-M3
154
Reklam No: 2
Reklamın Konusu: Otomobil Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2005 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Otomobil Reklamı” kategorisinde “Kırmızı Ödülü” almıştır.
Reklamveren: Borusan Otomotiv
Ajans: TBWA\\ISTANBUL
Yayın Tarihi: 2005
Yayınlanan Mecra: Gazete
Slogan: Başlık: İndirekt (Dolaylı) Başlık
“M3. Kralın Dönüşü”
Alt Başlık: Metin: Renk: Siyah, kırmızı, beyaz
Görsel: At, ürün, logo
Kurum Kimliği: 1984 yılında 47 kişilik ekibi ile BMW distribütörü olarak kurulan ve o
yıl 16 adet otomobil ile 2 adet motosiklet satışı gerçekleştiren bir şirketten, bugün
BMW, MINI ve Land Rover gibi üç değerli markayı bünyesinde bulunduran, ana
bordrosu ile 534 kişiyi, destek ekip çalışanları ile birlikte 898 kişiyi, diğer yetkili
satıcıları ve servisleri ile yaklaşık 1.400 kişiyi barındıran, yıllık otomobil satış hacmi
10.000 adedi geçmiş, 2009 sonuna kadar 92.000 adet otomobil ve 5.000 adet motosiklet
satışı yanında 96 milyon € yatırım yapmış; tesisleri, teknolojisi, kalite standartları,
yetkin çalışanları, müşteri odaklılığı, sosyal sorumluluk bilinci ile anılan, sektöründe
öncü ve birçok yeniliği Türkiye’ye kazandırmış bir şirkete dönüşmüştür. Şirketin %50
ortağı Borusan Holding, 2009 yılında Türkiye’nin en beğenilen şirketleri arasında 13.
sırayı almış olup, ilk 20 şirket içindeki 5 holding’den biri olmuştur.
155
Problem: Diğer araçların BMW’ye atfedilen özelliklere sahip olmaması
Reklamın Amacı: Reklamda, kimsenin önünde eğilmeyen, sürekli ayakta dimdik duran
ve en asil hayvanlardan biri olan atı, ürünün önünde eğildiğini gösterip ürüne, atın
özelliklerinden daha fazlasını yükleyerek zihinsel bir kişilik kazandırmıştır.
Hedef Kitle: Lüks tutkunu ve imaja önem veren kişiler
Yaratıcı Fikir: Ürünün hiçbir özelliğinden bahsetmeden atın ürünün önünde eğilmesi
ile ürünü özel hale getirmiştir.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): Ürüne imaj yüklendiği için ürünü satın alan kişilerin bu
imajı da satın alacağı vaadini vermektedir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: Atın ürünün önünde eğilmesi ile atın özellikleri olan;
asil, hızlı, dimdik ayakta duran vb. anlamların yüklenmesi ürünü kişiselleştirmiş
ve prestijini ön plana çıkartmış.
c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: Ata yüklenen anlamlar kullanılmıştır.
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Borusan Otomotiv tarafından BMW M3 serisinin tanıtımını yapan 15 numaralı
reklam, 2005 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi Otomobil Reklamı”
kategorisinde “Kırmızı Ödülü” almıştır.
156
Reklam yatay bir alanda kullanılmış ve iki bölümden oluşmaktadır. Öncelikle
siyah bir zeminde yerde toprak bulunan bir alanda eğilmiş beyaz at ve otomobil göze
çarpmaktadır. Kullanılan renkler de kontrastlığı sağlayarak dikkati verilmek istenen
mesaja çekmiştir.
At, cesur ve atılgan olduğu gibi sahibine son derece sadıktır. Sahibi dilerse dolu
dizgin, dörtnala koşar, isterse aheste yürür, isterse durur. Her durumda sahibini memnun
etmeye dikkat eder. Yorgunluğa bakmaksızın kendini çatlatmak pahasına da olsa olanca
gayret ve kuvvetini itaat uğruna sarf eder. Atların bacaklarında hızlandıkça harcadıkları
kuvveti düşüren buna karşın hareket edebilme yeteneklerini artıran bir kemik-kas
mekanizması vardır. Bu mekanizmanın çalışmasını arabalardaki vites sistemine benzer.
Ayrıca kimsenin önünde eğilmez ve ayakta uyur. Bu yüzden burada atın ürünün önünde
eğilmiş olması dikkati çekmektedir. Bu da ürüne prestij kazandırır niteliktedir. Çünkü
söz konusu özelliklere sahip bir hayvanın otomobilin önünde eğilmesi, ürünün yani
otomobilin sahibi için attan çok daha fazlasını yapabileceğinin bir göstergesi olarak
anlamlandırılmıştır.
Sağ üst kısımda yer alan “M3. Kralın Dönüşü” başlığı ile de görselin
anlamlandırılması desteklenmiştir. M3 serisinin gücüne güç katarak yeni bir model daha
çıkarttığını ifade etmektedir.
Reklamda ata yüklenen anlamlar ve atın herkes tarafından bilinen özellikleri
kullanılarak kültürel simgeler yaklaşımı ele alınmıştır. Ürünün teknik olarak hiçbir
özelliğini ele almadan atın duruşu ile onun özelliklerinin daha fazlasının bir imaj olarak
ürüne yüklendiği ortaya çıkmaktadır. Bu da marka imajı yaklaşımının kullanıldığını
göstermektedir. Ayrıca kişi bu ürünü satın aldığı zaman o imajı da satın alacağı
düşündürülerek reklamın vaadi oluşturulmuştur.
Reklamda imaj yaklaşımının ön planda olması lüks tutkunu ve imaja önem veren
yüksek gelirli kişilerin hedef alındığını göstermektedir.
157
Reklam No 3: Arçelik – No-Frost Buzdolabı
158
Reklam No: 3
Reklamın Konusu: No-Frost Buzdolabı Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2006 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde “Basında En İyi
Dayanıklı Tüketim Ürünü Reklamı” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülüne hak
kazanmıştır.
Reklamveren: Arçelik A.Ş.
Ajans: Young & Rubicam Reklamevi
Yayın Tarihi: 2006
Yayınlanan Mecra: Dergi
Slogan: Başlık: Alt Başlık: Metin: Anlatıcı Metin
“2 kat hızlı donduran
2 kat hızlı soğutan
Süper No-Frost’lar”
Renk: Mavi, Kırmızı, Yeşil, Turuncu, Sarı
Görsel: Logo, Buz kütlesi, Balık, Yumurta, Karpuz, Meyve Suyu, Marul, Domates,
Portakal
Kurum Kimliği: Arçelik, 1955 yılında kurulmuştur. Türk Beyaz Eşya Sektörü’nde ilk
adımları atan Arçelik, 1959'da ilk çamaşır makinesini, 1960'da ilk buzdolabını
üretmiştir. 1968 yılında Çayırova tesislerine taşınmış, 1970'li ve 80'li yıllarda ürün gamı
genişletilerek 1975'de Eskişehir Buzdolabı, 1979'da İzmir Elektrikli Süpürge, 1993
yılında Ankara Bulaşık Makinesi işletmeleri faaliyete geçirilmiştir.
159
1999 büyüme ve yeniden yapılanma yılı olmuştur. Haziran ayında, pişirici
cihazlar üretimi yapan Ardem kurulmuş, aynı yıl Aralık ayında Türk Elektrik Endüstrisi
A.Ş. ile Atılım ve Gelişim Pazarlama A.Ş. tek tüzel kişilik olarak Arçelik A.Ş. çatısı
altında birleştirilmiştir. Ocak 2001’den başlayarak, Beko Ticaret tarafından yürütülen
Beko markalı ürünlerin yurtiçinde pazarlanması ve satışı Arçelik A.Ş. tarafından
yürütülmeye başlanmıştır. Üretim ve satış/pazarlama faaliyetlerinin tek elden
yönetimini
sağlayan
yeni
organizasyon
modeli
ile
faaliyetlerin
eşgüdümlü
yürütülmesine ve verimlilik artışına imkan tanıyan bir yapı oluşturulmuştur.
Ar-Ge Merkezi’nin yarattığı ve tüm dünyada yankı uyandıran Orbital Çamaşır
Makinesi ile 1998 yılında ilk Teknoloji Büyük Ödülü, 1999 yılında ise MQM-Motor
Hata Tanılama projesi ile 2. Teknoloji Büyük Ödülü kazanılmıştır.
Problem: Buzdolaplarının yeterince soğutmaması
Reklamın Amacı: Ürünün diğer derin donduruculara oranla daha fazla soğutup, hızlı
bir şekilde dondurduğunu belirterek tüketiciyi satın almaya ikna etmek.
Hedef Kitle: Ürün orta gelirin üstüne hitap etmektedir.
Yaratıcı Fikir: Üst üste yerleştirilmiş, buzdolabını hatırlatan buz kütlelerin içerisine
gıda maddelerinin yerleştirilmesi
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı:
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: Ürünün 2 kat daha hızlı soğutması ve dondurması diğer
buzdolaplarından farkını ortaya koymaktadır.
•
Satış: Buzdolaplarının soğutma ve dondurma özelliklerinin hedef kitle
açısından başat bir özellik olması ve reklamda kullanılan görselle güçlü bir
kurgu yoluna gidilmesi satın almaya teşvik eder niteliktedir.
•
Öneri (Vaad): Ürünün 2 kat daha hızlı soğutacağına ve donduracağına dair
vaad verilmiştir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ürünün 2 kat daha hızlı soğutma
ve dondurma özelliği ile fayda sağlamaktadır.
160
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: Diğer buzdolapları ile ilişkilendirilerek 2 kat hızlı
soğutma ve dondurma özelliği öne sürülmüştür.
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Arçelik tarafından No-Frost buzdolabının tanıtımı yapılan 3 numaralı reklam,
2006 yılında dergilerde yayınlanmış ve Basında En İyi Dayanıklı Tüketim Ürünü
Reklamı kategorisinde “Başarı Belgesi” almaya hak kazanmıştır.
Reklam dikey bir alanda kullanılmış ve 3 bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
buz kütleleri içerisine yerleştirilmiş gıda maddeleri ve hemen yanında yer alan metin
bulunmaktadır. Buz kütlelerine buzdolabını anımsatan bir düzenleme yoluna gidilmiştir.
Buzların içerisinde dikkat çekici renklerde yer alan gıda maddeleri kullanılan görselin
hem buzdolabını anımsatan etkisini arttırırken hem de gıdaların canlılığını ve tazeliğini
koruduğunu göstermektedir. Fonda kullanılan mavi ve tonları soğuk havanın etkisini
arttırarak hedef kitlede tazelik hissini uyandırmaktadır. Buzların hemen sol yanında ise
“2 kat hızlı donduran 2 kat hızlı soğutan Süper No-Frost’lar” metini yer almaktadır.
Görsel; metin ile desteklenmiş ve ürünün özelliklerini anlatan, anlatıcı metin türü
kullanılmıştır. Böylece reklamın temasını ele alan bu bölüm mesaj iletimini
gerçekleştirmektedir.
2. bölümde ürün logosu kullanılarak marka belirtilmiştir. Gözün kaçış noktası
olan sol alt köşeye yerleştirilen logo, mesaj iletimini gerçekleştirdikten sonra diğer
sayfaya geçiş yaparken ürünün markasının akılda kalıcılığını arttırmaktadır.
161
3. bölümde ise iletişim numarası, web sitesi ve Arçelik firmasının Koç Grubu’na
ait olduğunu belirten ibare yerleştirilmiştir. Arçelik firmasının oldukça tanınmış
olmasından dolayı iletişim bilgileri geri plana atılmıştır.
Ürünün rakip firmalardan farkı özelliği görselleştirilerek metin ile desteklenmiş
ve ürün sınıfı yaklaşımı ele alınmıştır. Bu yaklaşım içerisinde 2 kat hızlı dondurması ve
2 kat fazla soğutması diğer buzdolaplarından ürünün ayrımını ortaya çıkaran farklılık
yaklaşımı ile verilen vaad yer almaktadır. Bu özelliklerin hedef kitle açısından başat
olması fayda sağlayacağı mesajını da ileterek ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımının
kullanıldığını göstermektedir. Ayrıca kullanılan bu yaklaşım reklamın kurgusu ile
hissettirilmiş, güçlü, inanılır mesajı ile satın almaya teşvik edici satış yaklaşımını da ele
almıştır.
Ürünün farklı olan özellikleri, içerisindeki sistemin daha farklı çalışmasından
kaynaklanmaktadır. Bu nedenle diğer buzdolapları ile arasında oldukça fazla fiyat farkı
vardır. Bu bağlamda ürünün hedef aldığı kitle orta gelir üzerinde, daha lüks yaşayan
tüketicilerdir.
162
Reklam No 4: Lassa Lastikleri
163
Reklam No: 4
Reklamın Konusu: Lassa lastiklerinin yol tutuşu
Reklamın Aldığı Ödül: 2006 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Diğer Otomotiv, Yan Sanayi & Aksesuar Reklam” kategorisinde “Başarı Belgesi”
ödülü almıştır.
Reklamveren: Brisa Lastik Üreticisi
Ajans: Rafineri Reklamcılık Hizmetleri Ticaret A.Ş.
Yayın Tarihi: 2006
Yayınlanan Mecra: Dergi
Slogan: Mükemmel Yol Tutuş
Başlık: Alt Başlık: Metin: Renk: Siyah, Beyaz
Görsel: Lastik deseni, logo
Kurum Kimliği: Türkiye'nin köklü ve lider lastik markası Lassa'nın temelleri 1974
yılında atıldı. Sabancı Holding ve ortakları tarafından kurulan Lassa, 1978 yılında
üretime başladıktan tam on yıl sonra, Japon devi Bridgestone Corporation’la ortaklık
kurarak Brisa adını aldı. Lassa lastikleri, bugün Türkiye’nin en büyük lastik üreticisi
olan Brisa’nın araştırma geliştirme çalışmalarıyla ve kullanılan en son teknolojiyle
üretiliyor.
Brisa, Sabancı Holding ve ortakları tarafından %100 Türk sermayeli olarak,
Lassa Lastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. adı altında, Amerikan BF Goodrich firması ile
yapılan lisans anlaşmasıyla 1974 yılında kuruldu. 90.000 metrekare kapalı alanda
1977'de üretime başlayan ve 60 ilde 186 bayi ile teşkilatlanan kuruluş, 1988'e kadar
Lassa markası altında lastik üretti ve ürün yelpazesini binek, kamyon ve otobüs
lastiklerinden, traktör ve iş makinesi lastiklerine kadar uzattı. 1 Kasım 1988'de, dünya
164
lastik pazarı lideri Japon Bridgestone Corporation ile Sabancı Grubu hisseli olarak
kurulan ortaklıkla Lassa şirketinin adı, Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve
Ticaret A.Ş. olarak değiştirildi.
1 Temmuz 1989'da temeli atılan yeni fabrika, 196.000 metrekareye büyüyen
üretim tesislerinde yeni teknolojiyle ilk seri üretime 1990'da başladı. Brisa için yeni
fabrika, sahip olduğu ileri teknoloji ve donanımın ötesinde, yeni bir yönetim, üretim ve
kalite anlayışının da simgesi oldu. 1997'de gerçekleştirilen radyalizasyon yatırımı ile
Brisa üretim tesisleri, 260.000 metrekare kapalı alana ulaştı. Brisa Türkiye'nin lider,
Avrupa'nın yedinci büyük lastik üreticisidir.
Problem: Lastiklerin aracın performansını düşürmesi, güvenli bir şekilde yol
alamamasına neden olması ve fren mesafesini uzatması.
Reklamın Amacı: Lastiklerin yol tutuş özelliğini velcro (cırt cırt) malzemesi ile kişiye
hissettirmek
Hedef Kitle: Araç sahibi olan kişiler.
Yaratıcı Fikir: Velcro (cırt cırt) malzemesi ile birbirine yapıştırılan sayfaların yol
tutuşunu bir basın ilanında hissettirir nitelikte olması.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: Lastiklerin yol tutuş özelliğini velcro (cırt cırt) malzemesi ile kişiye
hissettirip güven vererek kişiyi satın almaya ikna etmektedir.
•
Öneri (Vaad): Ürünün mükemmel bir yol tutuş özelliğinin olduğu öne
sürülerek daha güvenli yolculuklar vaad etmektedir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ürün yol tutuş özelliği ile
ilişkilendirilmiştir.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: 165
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Brisa lastik üreticisi tarafından lassa lastiklerinin yol tutuş özelliğinin tanıtımını
yapan 13 numaralı reklam kampanyası 2006 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde,
“Basında En İyi Diğer Otomotiv, Yan Sanayi & Aksesuar Reklam” kategorisinde
“Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Dergi ilanı olarak yayınlanan bu tanıtımda velcro (cırt cırt) malzemesi
kullanılarak farklı bir uygulama yoluna gidilmiştir. İlan dört sayfadan oluşmaktadır.
Karşımıza çıkan ilk sayfada siyah zemin üzerinde sadece “Mükemmel Yol Tutuş”
sloganı yer almaktadır. Başka hiçbir öğe kullanılmadığı ve açıklama yapılmadığı için
merak uyandıran bu bölümden sonra diğer sayfaya geçiş sırasında birbirine yapışık
şekilde duran iki sayfayı ayırmak için çaba sarf etmek gerekmektedir. Sayfayı açtıktan
sonra üretilen lastiklerin mükemmel yol tutuş özelliğini anlatmak için sayfaların velcro
(cırt cırt) malzemesi ile birbirine tutturulduğu anlaşılmaktadır. Sol sayfada lassa lastik
deseni sağ sayfada ise yol zeminini simgeleyen siyah velcro malzemesi görünmektedir.
Ardından sayfa tekrar çevrildiğinde lassa logosu ile karşılaşılmaktadır. Lastiklerin yol
tutuş özelliğini velcro (cırt cırt) malzemesi ile hissettirilmeye çalışılmıştır. İlanın
düşündürücü ve etkileyici kurgusu ile hedef kitle motive edici niteliktedir. Farklı bir
uygulama yapılması da dikkat çekiciliği arttırmıştır.
Ürün sadece yol tutuş özelliği ile öne çıkartılarak ürün özellikleri ve tüketici
yaklaşımını ele almıştır. Ancak bir aracı kullanırken lastiklerin yol tutuş özelliğinin
anlaşılmaktadır. Fakat bir dergi ilanına yol tutuş özelliğinin böyle bir uygulama ile
aktarılması etkileyici ve güven veren bir his yaratmaktadır. Bu da kişiyi satın almaya
teşvik etmektedir. Mükemmel bir yol tutuş hissinin yaratılması ile de daha güvenli
yolculuklar vaad edilmektedir.
Reklamın seslendiği hedef kitle ise araç sahibi olan herkesi kapsamaktadır.
166
Reklam No 5: Volkswagen - Eos
167
Reklam No: 5
Reklamın Konusu: Otomobil Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2007 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Otomobil Reklamı” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklamveren: Doğuş Otomotiv
Ajans: Medina Turgul DDB
Yayın Tarihi: 2007
Yayınlanan Mecra: Dergi
Slogan: Başlık: Nasıllı Başlık
“ Kışı üstü kapalı geçiştirmeyin.”
Alt Başlık: Metin: Sebep Gösteren Metin
“EOS, cam tavanı sayesinde üstü kapalıyken de üstü açık bir Volkswagen.
Dünyada ilk kez 5 parçalı katlanabilir kayar coupe CSC (Convertible Sliding
Coupr) tavanı cam tavanla birleştiren EOS, güneşin tadını kış aylarında da her
fırsatta çıkarmanızı sağlıyor. Üstü ister açık ister kapalı… EOS’unuz varsa
gökyüzüyle aranıza kimse giremiyor.
Şimdi DSG vites seçeneğine de sahip EOS’la tanışmanız için sizi Volkswagen
Yetkili Satıcılarına bekliyoruz.”
Renk: Siyah, Beyaz, Gri, Kırmızı
Görsel: Şemsiye, Kadın, Ürün
Kurum Kimliği: Volkswagen, Alman otomobil üreticisi firmadır. Şirketin adı
Almancada halkın arabası anlamına gelmektedir. İlk otomobilleri, Hitler'in her Alman
ailesini bir otomobil sahibi yapma düşüncesi doğrultusunda, Porsche firması tarafından
tasarlanıp üretilmeye başlanmıştır. Oldukça ekonomik ve kullanışlı olan, Türkiye'de
168
tosbağa olarak bilinen (İngilizcede Beetle, yani böcek) modeli ile ünü tüm dünyaya
yayılmıştır. Tüm dünyada 20 milyondan fazla üretilmiş olan bu modelin üretimi 2003
yılına kadar sürdürülmüştür. Volkswagen, bugün birçok modeliyle dünya pazarında söz
sahibi olan önemli bir otomobil firmasıdır.
Problem: Otomobillerin üzerinin kapalı olması ve kışın gökyüzünün ve güneş ışığının
görünmemesi
Reklamın Amacı: Ürünün diğer otomobillerden farklı olan üstünün cam olma özelliği
öne çıkarılarak ürünün hedef kitleye fayda sağlayacağını belirtmek ve hedef kitleyi satın
almaya ikna etmek.
Hedef Kitle: Orta gelir seviyesinin üzerinde spor araba kullanmaktan keyif alan doğa
tutkunu kişiler
Yaratıcı
Fikir:
Reklamda
kullanılan
şemsiyeler
arabaların
üzeri
olarak
anlamlandırılmıştır. Siyah şemsiyeler karanlık ve sıradan bir etki yaratırken, ürünü
temsil eden şeffaf şemsiye ile gökyüzünü ve güneşi görmenin mümkün olduğu
anlatılmıştır.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: Otomobilin üzerinde kullanılan malzeme sayesinde içeriye güneş
ışığının girmesini ve dışarının görünmesi diğer otomobillerden farkını ve
faydasını ortaya koymaktadır.
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): -
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: Otomobilin üzerindeki malzeme
sıradan bir sanrufdan daha farklı bir şekle getirilerek kullanım amaçları
genişletilmiştir.
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: 169
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: Diğer otomobillerin üzerlerinin kapalı olmasını siyah
şemsiyelerle belirtilerek sıradanlaştırılmış ve rekabetçi bir yola gidilmiştir.
Değerlendirme
Doğuş Otomotiv tarafından Volkswagen marka Eos model otomobilin tanıtımı
yapılan 7 numaralı reklam kampanyası, 2007 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde,
“Basında En Otomobil Reklamı” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklam yatay bir alanda kullanılarak üst kısımda görselin alt kısımda ise metinin
bulunduğu klasik bir düzenleme ile 2 bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde yukarıdan
çekilmiş bir fotoğraf kurgusu içerisinde siyah şemsiyeler ve bir tane de bir bayan
tarafından tutulan, içeriyi gösteren şeffaf bir şemsiye yer almaktadır. Dikkati çekerek
diğerlerinin içerisinde ayırt edici özelliğe sahip olan şeffaf şemsiyenin hemen altında
yer alan, yine yukarıdan çekilmiş bir fotoğrafla üzerinin cam olduğu gösterilen bir araba
ve “Kışı üstü kapalı geçiştirmeyin.” başlığı göze çarpmaktadır. Böylece görselin iletmek
istediği mesaj anlam kazanmaktadır. Kış aylarında diğer arabaların üzeri kapalıyken
tanıtımı yapılan Eos’un üzerinde kullanılan farklı yapısı ile dışarıyı görmek mümkün
olmaktadır. Reklamın yaratıcı fikri de burada yer almaktadır.
“Kışı üstü kapalı geçiştirmeyin.” başlığında kullanılan nasıllı başlık yapısı da
hemen altında yer alan “EOS, cam tavanı sayesinde üstü kapalıyken de üstü açık bir
Volkswagen. Dünyada ilk kez 5 parçalı katlanabilir kayar coupe CSC (Convertible
Sliding Coupr) tavanı cam tavanla birleştiren EOS, güneşin tadını kış aylarında da her
fırsatta çıkarmanızı sağlıyor. Üstü ister açık ister kapalı… EOS’unuz varsa gökyüzüyle
aranıza kimse giremiyor. Şimdi DSG vites seçeneğine de sahip EOS’la tanışmanız için
sizi Volkswagen Yetkili Satıcılarına bekliyoruz.” metni ile ürünün nasıl kullanılacağını
ve ne gibi bir avantaj sağladığını anlatmaktadır. Böylece sebep gösteren bir metin ile
kişiyi bilgilendirerek satın almaya teşvik etmektedir.
170
Reklam, otomobilin üzerinde kullanılan malzeme sayesinde içeriye güneş
ışığının girmesini ve dışarının görünmesi diğer otomobillerden farkını çok açık bir
şekilde ortaya koyarak farklılık yaklaşımı ele alınmıştır. Görselde kullanılan siyah
şemsiyeler ise diğer arabaları temsil etmekte oldu için rekabetçi bir kurguya gidilerek
rakip yaklaşımı da kullanılmıştır.
Tanıtımı yapılan ürün tarzındaki arabalar genelde orta gelirin üzerindeki erkekler
tarafından tercih edilmektedir. Fakat görselde bayanın kullanılması otomobilin farklı
özelliğinin onlara da hitap ettiğini göstermektedir. Bu bağlamda doğaya tutkun, spor
araba ve güneş ışığını seven orta gelirin üstündeki kişiler hedef alınmıştır.
171
Reklam No 6: Arçelik – Bulaşık Makinesi
172
Reklam No: 6
Reklamın Konusu: Su tasarruflu bulaşık makinesi tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2007 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Gündem Bağlantılı Reklam” kategorisinde “Başarı Belgesi”, “Basında En İyi Tüketim
Ürünü Reklamı” kategorisinde “Kırmızı Ödülü” ve “Basında En İyi Reklam Fotoğrafı”
kategorisinde ise yine “Kırmızı Ödülü” almıştır.
Reklamveren: Arçelik A.Ş.
Ajans: Young & Rubicam / Reklamevi – Reklam Fotoğrafı: Fethi İzan / Utopia
Fotoğraf Produksiyon Hizm. Ltd. Sti.
Yayın Tarihi: 2007
Yayınlanan Mecra: Gazete
Slogan: Başlık: Alt Başlık: Metin: Olaylara Dayanan Direkt ya da Mantıki Yaklaşım
“Gelecekte su kaynaklarımız tükendiğinde bu ilanı hatırlayın. Ya da bugünden
bir şeyler yapın. Biz yaptık. Elde yıkamaya oranla yılda 43 ton* tasarruf eden,
dünyanın en az su harcayan bulaşık makinesi.” “*Ayrıntılı bilgi, arcelik.com.tr’de”
Renk: Kahverengi
Görsel: Çatılar, leğenler, ürün, logo
Kurum Kimliği: Arçelik, 1955 yılında kurulmuştur. Türk Beyaz Eşya Sektörü’nde ilk
adımları atan Arçelik, 1959'da ilk çamaşır makinesini, 1960'da ilk buzdolabını
üretmiştir. 1968 yılında Çayırova tesislerine taşınmış, 1970'li ve 80'li yıllarda ürün gamı
genişletilerek 1975'de Eskişehir Buzdolabı, 1979'da İzmir Elektrikli Süpürge, 1993
yılında Ankara Bulaşık Makinesi işletmeleri faaliyete geçirilmiştir.
173
1999 büyüme ve yeniden yapılanma yılı olmuştur. Haziran ayında, pişirici
cihazlar üretimi yapan Ardem kurulmuş, aynı yıl Aralık ayında Türk Elektrik Endüstrisi
A.Ş. ile Atılım ve Gelişim Pazarlama A.Ş. tek tüzel kişilik olarak Arçelik A.Ş. çatısı
altında birleştirilmiştir. Ocak 2001’den başlayarak, Beko Ticaret tarafından yürütülen
Beko markalı ürünlerin yurtiçinde pazarlanması ve satışı Arçelik A.Ş. tarafından
yürütülmeye başlanmıştır. Üretim ve satış/pazarlama faaliyetlerinin tek elden
yönetimini
sağlayan
yeni
organizasyon
modeli
ile
faaliyetlerin
eşgüdümlü
yürütülmesine ve verimlilik artışına imkan tanıyan bir yapı oluşturulmuştur.
Ar-Ge Merkezi’nin yarattığı ve tüm dünyada yankı uyandıran Orbital Çamaşır
Makinesi ile 1998 yılında ilk Teknoloji Büyük Ödülü, 1999 yılında ise MQM-Motor
Hata Tanılama projesi ile 2. Teknoloji Büyük Ödülü kazanılmıştır.
Problem: Bulaşıkların elde yıkanması sonucunda su israfının oluşması
Reklamın Amacı: Sular tükendiği zaman neler olabileceğini göstererek hedef kitleyi
bulaşık makinesi kullanmaya ikna etmek.
Hedef Kitle: Bulaşık makinesi kullanmayan ve su tasarrufuna önem veren kadınlar
Yaratıcı Fikir: Reklam fotoğrafında kuraklık hissi yaratılarak leğenler çatılara
yerleştirilerek yağmur yağmasının beklenmesi ve ürünün kullanılmadığı zaman ne
olabileceğinin gösterilmesi.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: Ürünün diğer makinelere göre daha az su harcaması ile farklılık
yaklaşımı ele alınmıştır.
•
Satış: Ürünün kullanılmadığı zaman ne olabileceğini göstermesi ve konu ile
ilgili metinde mantıki yaklaşım çerçevesinde bilgi verilmesi satın almaya
ikna etmektedir.
•
Öneri (Vaad): Ürünün daha az su harcadığına ve su kaynaklarının
tükenmesinin önüne geçmekte fayda sağlayacağına dair vaatte bulunmak.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: -
174
c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ürün az su harcama özelliği ile
ilişkilendirilerek su tasarrufunda fayda sağlayacağı dile getirilmiştir.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Arçelik A.Ş. tarafından su tasarruflu bulaşık makinesinin tanıtımı yapılan 10
numaralı reklam, 2007 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi Gündem
Bağlantılı Reklam” kategorisinde “Başarı Belgesi”, “Basında En İyi Tüketim Ürünü
Reklamı” kategorisinde “Kırmızı Ödülü” ve “Basında En İyi Reklam Fotoğrafı”
kategorisinde ise yine “Kırmızı Ödülü” alarak toplam 3 ödül almaya hak kazanmıştır.
Dikey bir alanda kullanılan reklam üç bölümden oluşmaktadır. Etkili bir reklam
fotoğrafının yer aldığı ilk bölümde kahverengi tonlarının hakim olması, çatılara
leğenlerin yerleştirilmesi ve görüntünün gerisinde kalan denizin maviliğinin kaybolması
kuraklık hissini yaratmaktadır. Leğenlerin renklerinin canlı tutulması fotoğrafta ayırt
edici bir özellik kazandırmış ve dikkati leğenlere çekmektedir. Ardından sağ üst köşede
yer alan ürün ile metin göze çarpmakta ve bir bulaşık makinesi reklamı olduğu ortaya
çıkmaktadır. “Gelecekte su kaynaklarımız tükendiğinde bu ilanı hatırlayın. Ya da
bugünden bir şeyler yapın. Biz yaptık. Elde yıkamaya oranla yılda 43 ton* tasarruf
eden,
dünyanın
en
az
su
harcayan
bulaşık
makinesi.”
“*Ayrıntılı
bilgi,
arcelik.com.tr’de” metni ile su tasarrufu yapılmadığı zaman olabileceklerin gösterildiği
bir görsel olduğu anlaşılmaktadır. “Dünyanın en az su harcayan bulaşık makinesi”
ifadesinin de bold karakterle yazılması dikkati üzerine çekerek ürünün özelliği bir kez
daha vurgulanmıştır. Metinde nesnel verilere yer verilmesi inandırıcılığı arttırmakta ve
175
markanın geleceği düşünerek bunu ürünlerinin özelliklerine uygulaması da tüketiciyi
olumlu yönde etkilemektedir.
Metnin içerisinde marka yer alsa da gerek markanın akılda kalıcılığını arttırmak
gerekse Arçelik’in reklamlarında sürekli olarak kullanılan bir düzenleme ile gözün çıkış
noktası olan sağ alt köşeye logo yerleştirilmiştir. Ayrıca, sol alt köşeye Arçelik
firmasının Koç Grubu’na ait olduğunu gösteren Koç Grubu’nun logosu bulunmaktadır.
Gün geçtikçe değişen iklim koşulları ile beraberinde azalan yer altı suları
gündemin önemli konuları içerisinde yer almaktadır. Bu sorunun önüne geçmek için
çaba sarf edilmediği takdirde ileride yaşayabileceğimiz sıkıntıları gözler önüne seren
reklam fotoğrafı verilmek istenen mesajı etkili bir şekilde ortaya koymuştur. Reklamda
da yapılan kurgu hem su tasarrufu açısından sosyal bir fayda sağlamakta hem de yeni
çıkan ürünün özelliğini vurgulamaktadır. Ayrıca reklamın gündemle bağlantılı olması
da akılda kalıcılığı arttırmaktadır.
Ürün reklamda, daha az su harcadığına ve genel su tasarrufuna katkı
sağlayacağına dair vaatte bulunmaktadır. Söz konusu özelliğinin rakip ürünlerde
bulunmaması da ürünün farklılığını ortaya koymaktadır. Bu özelliği ile ilişkilendirilen
ürün metinde yer alan bilgiler kapsamında fayda sağlayacağını belirterek ürün
özellikleri ve tüketici yaklaşımı ele alınmıştır. Görsel anlatımdaki ifadenin etkisi ve
gündemle bağlantılı bir konunun yakalanması ise tüketiciyi etkileyerek satın almaya
ikna edici özellik taşımaktadır.
Reklamın konusu Türkiye’de yaşayan herkesi ilgilendirdiği için bulaşık
makinesi kullanmayan ve su tasarrufuna önem veren kişiler hedef alınmıştır.
176
Reklam No 7: HSBC - Advantage Rouge Kart
Advantage Black Kart / Erkekler için yapılan reklam çalışması
177
Reklam No: 7
Reklamın Konusu: Kredi Kartı Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2008 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, Basında En İyi
Sanat Yönetimi ve Basında En İyi Reklam Fotoğrafı kategorilerinde “Başarı Belgesi”
ödülü almıştır.
Reklamveren: HSBC Advantage
Ajans: Grey İstanbul
Yayın Tarihi: 2008
Yayınlanan Mecra: Dergi
Slogan: Kadın Olmanın Avantajı
Başlık: Alt Başlık: Metin: Renk: Kırmızı, beyaz
Görsel: Birbirinden farklı kadın tipleri, Advantage logosu
Kurum Kimliği: Dünya çapında milyonlarca müşterisine 1865 yılından bu yana hizmet
sunan HSBC ailesinin bir üyesi olarak Türkiye’nin en güçlü, en karlı, en beğenilen,
lider bankaları arasında yer almaktadır.
Problem: Kadınlara özel bir kredi kartının olmaması
Reklamın Amacı: Kadınların bu kredi kartı ile farklı avantajlara (onlara özel hizmet ve
ürünlerde) sahip olmasını sağlayarak kendilerini özel hissettirmek ve hedef kitleyi satın
almaya ikna etmek.
Hedef Kitle: Genç ve orta yaş civarındaki bakımlı, dinamik kadınlar
Yaratıcı Fikir: Kartın kadınlara özel olması ve bunu “Kadın Olmanın Avantajı”
sloganı ile belirtmesi
178
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: “Kadın Olmanın Avantajı” sloganı ile verilen kredi kartının
hizmet alanlarının diğer kredi kartlarından farklılaştırdığını ortaya
koymaktadır.
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): Bu kredi kartı ile kadın olmanın avantaja dönüştürüldüğü
vaad edilmektedir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: Kadın olmanın bu kredi kartı ile
avantaja dönüştürüldüğünün mesajını vererek hizmetin diğer kredi
kartlarından
farklı
bir
kullanım
alanı
olduğunu
dolaylı
yolla
belirtmektedir.(Verilen hizmetleri araştırınca ortaya çıkmaktadır.)
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Advantage Rouge kredi kartının tanıtımını yapan 4 numaralı reklam, 2008
yılında yayınlanmış ve Kırmızı Reklam Ödüllerinde Basında “En İyi Sanat Yönetimi”
ve “Basında En İyi Reklam Fotoğrafı” kategorilerinde “Başarı Belgesi” almıştır. Bu
kredi kartı, kredi kartının sunduğu hizmet alanlarında kadınlara ve erkeklere özel olmak
üzere ayrılmış ve ikisi için de bir reklam kampanyası hazırlanmıştır. Bu çalışmada
kadınlara özel kredi kartı ele alınmıştır.
Reklam yatay bir alanda kullanılmış ve iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
kırmızı bir alan üzerinde kırmızı giyinmiş, farklı tarzlara sahip kadınlar Advantage
179
logosunun etrafında hareket etmektedir. Aktif, enerjik ve dinamik bir yapıya sahip olan
kırmızı renk harekete geçirici özelliğinin yanında kadının rengi olarak da kullanılmıştır.
Fakat hepsinin ortak özelliği bakımlı olmasıdır. Merak uyandıran bu görsel hedef kitleyi
ikinci bölümde yer alan bilgilere yöneltmektedir.
Reklamın yaratıcı fikri de burada yer almaktadır. “Kadın Olmanın Avantajı” ile
dikkati çeken slogan altındaki kredi kartı görseli ile bunun bir kredi kartı reklamı
olduğunu ve bu kartta kadınlara özel hizmetlerin yer aldığı mesajını iletmektedir.
Advantage Rouge Kart hizmetleri kadınlara özel birçok fayda sağlamaktadır. Bu
hizmetlerin içerisinde ekstra taksitler, indirimler, kartın parfüm kokulu olması ve farklı
hizmetlerden yararlanma imkanları sunulmuştur. Reklamda, “Kadın Olmanın Avantajı”
sloganı ile diğer kredi kartı hizmetlerinden faklı bir fayda sağlayacağı açıkça ortaya
konarak; farklılık yaklaşımı ele alınmıştır. İçerisinde kadın olmayı avantaja
dönüştürdüğünü ifade etmekte olduğu için de bir vaatte bulunmaktadır. Yukarıda da
bahsedildiği gibi kart hizmetinde farklı kullanım ve uygulama alanlarının sunulması
kullanım ve uygulama yaklaşımını işaret etmektedir. Bu yaklaşım her ne kadar slogan
ile ortaya konsa da hizmetin sınırlarının geniş olması, dikkati çekip içerisinde birçok
mesajı barındıran slogan; hedef kitleyi araştırmaya yöneltici bir reklam şeklinde
kurgulanmıştır. Bu nedenle kullanım ve uygulama yaklaşımının diğer yaklaşımlara göre
daha baskın olduğu görülmektedir.
Reklam fotoğrafında kullanılan kadın görsellerinden de anlaşıldığı gibi genç ve
orta yaş civarı bakımlı, dinamik kadınların hedef alındığı görülmektedir.
180
Reklam No 8: NTV SPOR Kanalı
8 Numaralı reklamın kampanyasında yer alan diğer reklam örnekleri
181
Reklam No: 8
Reklamın Konusu: NTV SPOR Haberleri Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2008 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En
Reklam Fotoğrafı” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklamveren: 2019 Radyoculuk
Ajans: TBWA\\ISTANBUL
Yayın Tarihi: 2008
Yayınlanan Mecra: Dergi
Slogan: NTV SPOR / Türkiye’nin Spor Kanalı
Başlık: İndirekt (Dolaylı) Başlık
“ Spor Burada Yaşıyor ”
Alt Başlık: Metin: Anlatıcı Metin
“Burcu Esmersoy ile NTV SPOR, Digiturk 79, D-Smart 45, Türksat 24 ve çok
yakında Kablo TV’de.”
Renk: Siyah, beyaz, kırmızı
Görsel: Elinde mikrofonu, dosyası ve takım elbisesi ile Burcu Esmersoy, File, Logo
Kurum Kimliği: NTV SPOR, Doğuş Grubu bünyesindeki televizyon kanallarından
biridir. 3 Ocak 2008 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Ayrıca Arjantin 1. Ligi’ni,
İtalya TİM Serie A’yı, İspanya Kral Ligi’ni ve İtalya Kupası ile İngiltere Federasyon
Kupası(FA Cup)’nı yayınlamaktadır. Ayrıca Kanada-Brezilya, Meksika-Arjantin, ABDArjantin, ABD-Brezilya, Brezilya-Venezuela,
Paraguay-Brezilya,
Uruguay-Peru,
Bolivya-Paraguay gibi hazırlık maçlarını yayınlamaktadır. Basketbol olarak da
NBA’den maçlar yayınlamaktadır.
Problem: Diğer spor kanallarının çoğunun sadece futbol üzerine programlar yapması
182
Reklamın Amacı: Reklam kampanyası yolu ile farklı spor dalları ele alınarak birçok
spor dalında yayın yapması
Hedef Kitle: Evinde uydu olan, spor haberleri ile ilgili olan ve sporla ilgilenen kadın ve
erkekler
Yaratıcı Fikir: Spikeri oyun sahası içerisinde elinde mikrofon ile hareketli bir şekilde
göstererek canlı, dinamik, gerçek ve son dakika haberlerinin verildiğini hissettirmek
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): Bu spor kanalında sunulan hizmetin kullanılan görsel yolu
ile izleyiciye programı izlerken sanki sahadaymış gibi bir his yaratıldığı
vaad edilmiştir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: Burcu Esmersoy, spor haberi ile
bütünleştiği ve izleyici kitle tarafından beğenildiği için rakiplerine fark
atmak adına reklamda yer almıştır.
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
2019 Radyoculuk tarafından NTV SPOR kanalının tanıtımı yapılan 6 numaralı
reklam kampanyası, 2008 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En Reklam
Fotoğrafı” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır. Bu kampanya içerisinde 3 adet
183
reklam yer almaktadır. Reklam çözümlemesinde bu reklamların arasından Burcu
Esmersoy ile yapılan reklam çözümlenmiştir.
Reklam dikey bir alanda kullanılarak 3 bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde spor
spikeri olan Burcu Esmersoy’un elinde mikrofonu ile voleybol filesinin önünde
yükselerek karşı tarafa doğru yönelmesi göze çarpmaktadır. Ardından arkada kalan eli
ile tuttuğu dosya ve kağıtların uçuştuğu gözlemlenmektedir. Hareketli bir görsel
kullanılmıştır. Canlı ve dinamik bir etki yaratmaktadır. Siyah fonda kullanılan görsel,
etki artırarak Esmersoy’u ön plana çıkartmıştır. Arkada görülen fotoğraf makinesi
ışıkları ile de canlılık kazandırılmış ve sporcuymuş gibi bir hava yaratılmıştır.
Esmersoy’un program sırasında giydiği tarzda bir kıyafetle oluşu da sadece bir spor
spikeri değil anı orada yaşayan, sporcularla iç içe olan biriymiş gibi hissettirmektedir.
Reklamın yaratıcı fikri de bu bölümde yer almaktadır.
Görselin izlenme sürecinde sağ üst köşede yer alan NTV SPOR kanalı logosu ve
onunla bütünleşmiş olan “Türkiye’nin Spor Kanalı” sloganı göze çarpmaktadır.
Ardından gözün çıkış noktasına yerleştirilen başlık ve metin okunmaktadır. “Spor
burada yaşıyor” başlığı ile görsel bir uyum içerisindedir. Görsele yüklenen anlamlar
başlık ile bütünleşerek NTV SPOR Kanalında spor haberlerinin ve programlarının
gerçekçi, heyecanlı, dinamik bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca spor
kelimesinin kullanılması ile genelleme yapılmıştır ve birçok spor dalı ile ilgili
gelişmelerin verildiği dile getirilmiştir. Böylece iletilmek istenen asıl mesaj
tamamlanmıştır. Bunun yanı sıra başlığın hemen altında yer alan metinde ise kanalın
uydu frekansları ve çok yakında Kablo TV’de de yer alacağını hakkında bilgi veren
anlatıcı metin kullanılmıştır. İsteyenlerin internet üzerinden de takip edebilmesi için sol
alt köşede de web adresine yer verilmiştir.
Hareketli ve heyecanlı bir kavram hissi yaratan spor, kullanılan görsele yüklenen
anlamlar ve başlığı ile NTV SPOR Kanalında kişiye aynı hisleri yaratacağına dair vaatte
bulunmuştur. Bu kurguyu spor spikeri olan ve halk tarafından sporla bütünleştirilen
Esmersoy ile öne çıkartmıştır. Böylece izleyici kitle tarafından sevilen biri ile ürün ve
kullanıcı ilişkisi yaklaşımı temel alınarak rakip spor kanallarına fark atmak istenmiştir.
184
Reklamın hitap ettiği kitle genel bir spor kanalı olduğu için açıkça ortaya
konmuştur. Spor haberleri ile ilgili olan, sporla ilgilenen ve evinde uydu bulunan
herkesi içerisine almaktadır.
185
Reklam No 9: Braun – Küçük Ev Aleti
9 Numaralı reklamın kampanyasında yer alan diğer reklam örnekleri
186
Reklam No: 9
Reklamın Konusu: Küçük Ev Aleti Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde “Basında En İyi
Reklam Kampanyası” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülüne hak kazanmıştır.
Reklamveren: Procter And Gamble
Ajans: Alice BBDO
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Gazete Reklam Kampanyası
Slogan: Başlık: Merklandırıcı Başlık
“dametos”
Alt Başlık: Metin: Sebep Gösteren Metin
“Çok iyi karıştırır. Ama sebzeler kendi gibi kalır.”
Renk: Kırmızı, beyaz
Görsel: Logo, blender
Kurum Kimliği: 1921 yılında Almanya’da Max BRAUN adlı bir mühendis küçük bir
dükkanda radyo setleri için parçalar üretmeye başlamıştır. Zamanla büyüyerek 1937
yılında binden fazla çalışana sahip olmuştur. Braun ürün tasarımında sürekli kendini
yenilemiş ve bir çok sanat akımından ilham almıştır. Ürün grupları içerisinde erkek
bakım, silk-épil epilatörler, saç bakım, mutfak ve ev yer almaktadır. Markanın hitap
ettiği tüketici grubu orta gelir seviyesi ve üstü olan eğitimli kişileri kapsamaktadır.
Braun 1984’de Gillette’in %100 bağlı ortaklığı olurken,
buna karşılık Gillette de
2005’te Procter & Gamble tarafından satın alınmıştır.
Problem: Sebzelerin karıştırılması sonucunda tadının ve renginin deşmesi
187
Reklamın Amacı: Reklamda yer alan ürün ile sebzelerin karıştırılması sonucunda
tadının ve renginin bozulmadığı mesajını vererek tüketiciyi satın almaya teşvik etmek
Hedef Kitle: Orta gelir seviyesine sahip mutfakta zaman geçiren eğitim seviyesi yüksek
kadınlar
Yaratıcı Fikir: Sebzenin kendi rengi olan kırmızının üzerine domates kelimesini
“dametos” diye yazıp harfleri karıştırması ve böylece ürünün karıştırdığı sebzelerin tadı
ile rengini bozmadığını hissettirmektir. Bu bağlamda yaratıcı fikir başlığa yüklenmiştir.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: Ürünün, kullanım sonrasında sebzelerin tadını ve rengini
bozulmaması ile diğer rakip firmaların ürünlerine kıyasla farklı yönü ortaya
çıkarılmıştır.
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): Söz konusu ürün satın alındığında sebzelerin tadının ve
renginin bozulmayacağını vaad etmektedir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ürün, karıştırma sonrasında
sebzelerin özelliklerini kaybetmemesi özelliği ile ön plana çıkarılmıştır.
Böylece tazeliğini koruyarak tüketiciye fayda sağlamaktadır.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: Metinde, aynı ürün sınıfındaki diğer markalarında
çok iyi karıştırabileceğini söyleyerek “ama” bağlacı ile bu ürünün sebzelerin
özelliklerini bozmayacağını belirtmiş ve bir kıyaslama yapılmıştır.
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
188
Değerlendirme
Braun küçük ev aletlerinin tanıtımını yapan 1 numaralı reklam kampanyası 2009
yılında gazetelerde yayınlanmış ve Kırmızı Reklam Ödüllerinde “Basında En İyi
Reklam Kampanyası” ödülüne hak kazanmıştır. Bu kampanya içerisinde 3 adet reklam
yer almaktadır. Reklam çözümlemesinde bu reklamların arasından “dametos” başlıklı
olan ele alınmıştır.
Reklam, yatay bir alanda kullanılmış ve 2 bölümden oluşmaktadır. Reklamın ilk
bölümünü kırmızı renk ile kaplı alanın merkezinde yer alan “dametos” başlığı
oluşturmaktadır. “dametos” kelimesi kırmızı alan üzerinde izleyicinin algısını dağıtmayı
önleyecek kadar büyük, dikkati üzerine yani reklamın merkezine çekecek kadar da
küçük bir punto ile yazılmıştır. Başlıkta serifsiz, ince, durağan ve sade bir yazı karakteri
kullanılmıştır. Beyaz rengi de okumayı kolaylaştırmaktadır. Küçük harflerin kullanımı
ise
yumuşak
bir
seslenişi
anlatmaktadır.
Böylece
kelimenin
algılanması
kolaylaştırılmıştır. İlk bakışta bir mesaj iletmeyen başlık merak uyandırarak reklamın
ikinci bölümünde yer alan metini okutmaktadır. “Çok iyi karıştırır. Ama sebzeler kendi
gibi kalır.” metninde neden-sonuç ilişkisi kurulmuş ve ürünün sağlayacağı faydaya yer
verilerek sebep gösteren metin kategorisinde karşımıza çıkmaktadır. Metinin, ürün
görseli ve logo ile yan yana dengeli bir şekilde yerleştirilmesi sonucunda da bir bütün
algısı yaratılarak üç öğeyi de aynı anda okunması sağlanmıştır. Böylece hedef kitlenin
algılaması kolaylaştırılarak mesaj iletim süresi hızlandırılmıştır.
“Çok iyi karıştırır. Ama sebzeler kendi gibi kalır.” metni küçük puntolarla
yazılarak başlığın vurgusunun kaybolmaması sağlanmıştır. Meraklandırıcı bir başlık
kullanıldığı için metin küçük puntolarla yazılsa da kendini okutmaktadır. Metin
okunduktan sonra başlığa tekrar gönderme yapmaktadır. Domates kelimesinin
“dametos” şeklinde harflerinin yerlerinin değiştirilmesi ile zeminde kullanılan kırmızı
renk; ürünün sebzeleri karıştırması sonucunda özelliklerini yitirmediğini anlatmaktadır.
Başka bir deyişle, kırmızı renk ile sebzenin renginin korunduğunu, dametos kelimesi ile
sadece sebzenin şeklinin değişeceğini ama hala domates tadının alınabileceğini ifade
etmektedir.
189
Reklam kampanyasının diğer iki reklamına baktığımızda da sadece başlıkların
ve kullanılan başlığa uygun olarak renklerin değiştiği görülmektedir. Burada dikkat
çeken diğer bir husus ise her ne kadar sebzelerin rengi yansıtılmış olsa da seçilen
sebzeler ve renkleri ile canlı ve tazelik hissi uyandırmaktadır.
Reklamda ürünle ilgili bir görsel kullanılmadan, ürünün özellikleriyle faydası
kullanılan renge ve başlığa atfedilmiştir. Reklamın yaratıcı fikri de burada yer
almaktadır.
Özellikle son birkaç yıldır gündemde olan sağlıklı beslenmenin önemini bu
reklamda da yer almaktadır. Piyasadaki meyve ve sebzelerin, besin değerlerinin ve
renklerinin eskisi gibi olmadığı için insanların bu konuya önem vermeleri reklamda da
stratejik açıdan ele alınmıştır. Ürün kullanım sonrasında sebzelerin değerlerinden bir
şey kaybetmeyeceği vaad olarak öne sürülmüştür. Metinde “sebzeler kendi gibi kalır”
ifadesine ama bağlacı ile vurgu yapması; diğer markaların ürünlerinin de çok iyi
karıştırabileceğini ama Braun blenderlarının sebzelerin değerlerinin kaybolmasını
önlediğini söyleyerek farklılık yaklaşımını ve ürün sınıfı yaklaşımını kullanmıştır.
Ayrıca ürün, yine karıştırma sonrasında sebzelerin özelliklerini kaybetmemesi özelliği
tüketiciye fayda sağlaması ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımını işaret etmektedir.
Reklamda kullanılan dolaylı anlatım eğitim seviyesi yüksek olan bayanları hedef
aldığını göstermekte ve piyasadaki ürünler arasındaki fiyat farkı ile de hedef kitlenin
orta gelir ve üstü olması gerektiği anlaşılmaktadır.
190
Reklam No 10: Henkel – Bref Duo Aktiv
10 numaralı reklamın reklam kampanyasında yer alan diğer reklam örnekleri
191
Reklam No: 10
Reklamın Konusu: Sıvı Klozet Bloğu Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde “Basında En İyi
Reklam Kampanyası” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülüne hak kazanmıştır.
Reklamveren: Henkel
Ajans: TBWA\\ISTANBUL
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Gazete Reklam Kampanyası
Slogan: Başlık: Doğrudan Vaad Belirten Başlık
“Elma Kokulu”
Alt Başlık: Metin: Renk: Yeşil, siyah
Görsel: Ürün, yeşil elma, siyah fon
Kurum Kimliği: Henkel, tüm dünyada, Çamaşır ve Ev Bakımı, Kozmetik / Kişisel
Bakım ve Yapıştırıcı Teknolojileri olmak üzere üç iş alanında lider marka ve
teknolojileriyle faaliyet göstermektedir. 1876 yılında kurulan Henkel; Persil,
Schwarzkopf ve Loctite gibi tanınmış markaları ile hem tüketicilere yönelik hem de
endüstriyel ürünleri ile global olarak lider pazar pozisyonları bulunmaktadır. Genel
merkezi Düsseldorf / Almanya’da bulunan Henkel, dünya genelinde yaklaşık 50.000
kişi istihdam etmekte ve küresel piyasalarda en yaygın uluslararası ağa sahip Alman
şirketidir. Tüm dünyada insanlar Henkel marka ve teknolojilerine güven duymaktadır.
Reklamda, çamaşır ve ev bakımı kategorisinde yer alan “Duo-Aktiv (Sıvı Klozet
Bloğu)”nun tanıtımı yapılmaktadır. Bu ürün iki bölümlü sistemi sayesinde hijyenik
temizlik ve uzun süreli kalıcı ferah kokuyu bir arada sunmaktadır.
192
Problem: Tuvaletlerin kötü kokması
Reklamın Amacı: Reklamda yer alan ürün, klozet bloğunun içerisine konulması
sonucunda sifonun her çekilişinde güzel ve temiz bir koku verdiği mesajını ileterek
satın almaya ikna etmektedir.
Hedef Kitle: Orta gelir ve üstü kadın ve erkek
Yaratıcı Fikir: Fayans üzerine yerleştirilen kesilmiş elmaya klozeti anımsatan bir şekil
verilerek, ürünün kullanıldığında elma kokusunun etrafı saracağını hissettirmektir.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: Kesilmiş olarak ve klozeti anımsatan şekilde kullanılan yeşil elmanın
ferahlık ve güzel bir koku hissiyatı oluşturması ile güçlü bir etki yaratarak
tüketiciyi satın almaya ikna edici niteliktedir.
•
Öneri (Vaad): Ürün kullanıldığına tuvaletin yeşil elma gibi güzel
kokacağını öne sürmektedir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ürün, kokusunun etkisi ile ön
plana çıkartılmıştır. Tuvaletlerde güzel kokusuyla tüketiciyi mutlu ederek
fayda sağlamaktadır.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Bref tarafından sıvı klozet bloğunun tanıtımı yapılan 2 numaralı reklam, 2009
yılında gazetelerde yayınlanmış ve Kırmızı Reklam Ödüllerinde Basında En İyi Reklam
193
Kampanyası kategorisinde “Başarı Ödülü” almaya hak kazanmıştır. Kampanyada 3
reklam yer almaktadır. Reklam çözümlemesinde “Elma Kokulu” başlıklı reklam ele
alınmıştır.
Reklam dikey bir alanda kullanılmış ve 2 bölümden oluşmaktadır. Reklamın ilk
bölümünü siyah fon üzerindeki yeşil elma görseli oluşturmaktadır. Siyah fonun
fayanslarla kaplı olması tuvaleti anımsatmaktadır. Siyah renk, üzerine yerleştirilen yeşil
elma ile kontrastlığı sağlayarak elmayı ön plana çıkartmıştır. İkiye kesilmiş şekilde
yerleştirilen
elma
ise
klozeti
yansıtmaktadır.
Bu
düzenleme,
reklamı
anlamlandırılabilmesi için hedef kitleyi 2. bölümü okumaya yönetmektedir. 2. bölümde
ürün görseli, üzerinde belirgin bir şekilde yer alan logo ve başlık bulunmaktadır. Bu
öğelerin yan yana dengeli bir şekilde yerleştirilmesi bir bütün algısı yaratmakta ve
“Elma Kokulu” başlığı ile ürünün özelliğini ortaya çıkartmaktadır. Doğrudan vaad
belirten başlık ile görsele atıfta bulunularak klozetler için kullanılan bir koku bloğu
reklamı olduğu anlaşılmaktadır. Başlık, elmanın etkisinin kaybolmaması için geri plana
atılmış ve küçük puntolarla yazılmıştır.
Elmanın kesilmiş bir şekilde konması sahip olduğu ferah ve temiz koku etkisini
arttırmaktadır. Aynı zamanda klozet şeklinin verilmesi de mesajın iletim şeklini
kuvvetlendirmiş ve anlamlı kılmıştır. Reklamın yaratıcı fikri de burada ortaya
çıkmaktadır. Elma ancak kesildiği zaman içerisindeki kokuyu almamız mümkün
olmaktadır. Bir bütün olarak yahut sadece ürün görseli ile klozet kullanılmış olsaydı
aynı etkiyi yaratmayacaktı.
Ürün, koku özelliği dışında hijyen sağlama özelliğine de sahiptir. Fakat bu
reklamda yeni çıkan kokularının tanıtımı yapılmış ve tek bir özelliği gösterilerek vaad
verilmiştir. Elmanın yerleştirilme şekli ve kişide bıraktığı etki ile satın almaya ikna
ederek satış yaklaşımını işaret etmektedir. Ayrıca ürün, bazı kişiler tarafından
tuvaletlerde aranan temiz, ferah kokusu ile tüketiciye fayda sağlayacağını dile
getirmekle beraberinde ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımının kullanıldığını da
belirtmektedir.
194
Ürün kokusu ile ön plana çıkarılması, genel tuvalet temizliğinde kullanılan
ürünlerin yanında ekstra bir ürün olduğunu göstermektedir. Temel ihtiyaçların dışında
yer aldığı için orta gelir ve üstü hedef alınmıştır.
195
Reklam No 11: Borusan Otomotiv-BMW X6
196
Reklam No: 11
Reklamın Konusu: Otomobil Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, Basında En
Otomobil Reklamı kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklamveren: Borusan Otomotiv
Ajans: TBWA\\ISTANBUL
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Slogan: Başlık: Meraklandırıcı Başlık
“ 4X4X6 ”
Alt Başlık: BMW X6. Diğerlerinden daha fazlası.
Metin: Renk: Siyah, Beyaz
Görsel: Borusan Otomotiv Logosu
Kurum Kimliği: 1984 yılında 47 kişilik ekibi ile BMW distribütörü olarak kurulan ve o
yıl 16 adet otomobil ile 2 adet motosiklet satışı gerçekleştiren bir şirketten, bugün
BMW, MINI ve Land Rover gibi üç değerli markayı bünyesinde bulunduran, ana
bordrosu ile 534 kişiyi, destek ekip çalışanları ile birlikte 898 kişiyi, diğer yetkili
satıcıları ve servisleri ile yaklaşık 1.400 kişiyi barındıran, yıllık otomobil satış hacmi
10.000 adedi geçmiş, 2009 sonuna kadar 92.000 adet otomobil ve 5.000 adet motosiklet
satışı yanında 96 milyon € yatırım yapmış; tesisleri, teknolojisi, kalite standartları,
yetkin çalışanları, müşteri odaklılığı, sosyal sorumluluk bilinci ile anılan, sektöründe
öncü ve birçok yeniliği Türkiye’ye kazandırmış bir şirkete dönüşmüştür. Şirketin %50
ortağı Borusan Holding, 2009 yılında Türkiye’nin en beğenilen şirketleri arasında 13.
sırayı almış olup, ilk 20 şirket içindeki 5 holding’den biri olmuştur.
197
Problem: 4X4 model jeeplerin özelliklerinin yetersiz olması
Reklamın Amacı: BMW’nin çıkarttığı yeni X6 model jeepleri, piyasada oldukça sık
kullanılan 4X4 model jeeplerle kıyaslayıp ürünün onlardan daha iyi olduğunu
vurgulayarak hedef kitleyi ürünü satın almaya ikna etmektedir.
Hedef Kitle: Eğitim seviyesi yüksek, üst gelire sahip ve büyük otomobil kullanmayı
seven kadın ve erkekler
Yaratıcı Fikir: 4X4’e X6’yı ekleyerek diğer 4X4 jeeplerin özelliklerinden, ürünün
daha fazlasına sahip olduğunu başlıkta vurgulamıştır.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): “Diğerlerinden daha fazlası” ifadesi ile ürünün tüketiciye
sunacağı bir çok özellik olduğu vaad edilmiştir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: Markanın diğer rakip markalardan farklı olarak lüks
ve gücü temsil eden yapısı düşünülerek yeni çıkan bir modelin görselini bile
koymadan diğerlerinden daha fazlasına sahip olduğu bildirilmiştir.
c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: 4X4 modeline –X6 ile- altı kat ekleyerek rekabetçi bir
yaklaşım kullanılmıştır.
198
Değerlendirme
Borusan Otomotiv tarafından BMW X6 model aracın tanıtımı yapılan 5
numaralı reklam, 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, Basında En Otomobil
Reklamı kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklam yatay bir alanda kullanılarak 2 bölüme ayrılmıştır. İlk olarak siyah
zemin üzerinde reklam sayfasının ortasında yer alan “4X4X6” başlığı dikkat
çekmektedir. Siyah renk gücü, asaleti ve lüksü temsil etmektedir. Serifsiz bir tipografi
ile yazılan beyaz renkteki başlık, siyah renk ile kontrastlığı sağlayarak algıyı ve dikkat
çekiciliği arttırmıştır. Meraklandırıcı başlık kullanılması mesajın algılanabilmesi için
kişiyi ikinci bölümde yer alan öğelere yöneltmektedir.
İkinci bölümde yer alan “BMW X6. Diğerlerinden daha fazlası.” alt başlığı ve
hemen yanında markanın logosu, bayilik ve iletişim bilgileri ile oluşturulmuş
düzenleme gözün okuması açısından bir bütünlük sağlamaktadır. Meraklandırıcı
başlıktan sonra kişiyi bilgilendiren alt başlık BMW X6’nın tanıtımı yapıldığını
göstermektedir. Bu da başlıkta bulunan X6’nın nereden geldiğini ortaya koymaktadır.
“Diğerlerinden daha fazlası.” ifadesi yine başlıkta bulunan 4X4’e gönderme yaparak bu
model jeeplere kıyasla BMW’nin yeni çıkarttığı X6 model jeepte daha fazla özellik
olduğunu göstermektedir. Bu doğrultuda yaratıcı fikrinde başlığa yüklendiği ortaya
çıkmaktadır.
Reklamda ürünün açık bir şekilde 4X4 model jeeplerle kıyaslanması ve onlardan
üstün tutulması, rekabetçi kurgusu ile rakip yaklaşımın ele alındığı görülmektedir.
Diğerlerinden daha fazlası ifadesi ile bu yaklaşım desteklenmekte ve hedef kitleye vaad
vererek fayda sağlayacağını belirtmektedir. Ayrıca yeni çıkan bir modelin görselinin
kullanılmasına ihtiyaç duyulmamış olması da dikkat çekmektedir. Bu da marka imajının
kullanıldığını işaret etmektedir. Çünkü BMW markasına ülkemizde lüks, güç ve asillik
gibi kavramlar yüklenmiştir. Reklamda bu özellikler göz önüne alınarak kurgulanmış ve
söz konusu özelliklere sahip olan siyah renk ile bütünlük sağlanmıştır. Hedef kitle ürünü
satın aldığı zaman ona atfedilen bu özelliklere sahip olacağını düşüneceği için imaj
199
yaklaşımına önem verilmiştir. Ayrıca siyah renk BMW’nin arabalarında en çok
kullanılan renk olması da reklamda kullanılması açısından ikincil bir neden olmaktadır.
Aslında bu da, yine ürüne yüklenen imaj ve renk özellikleri ile doğru orantılıdır.
İmaj yaklaşımında da söylendiği gibi lüksü seven zengin, imaja önem veren,
eğitimli ve büyük otomobil kullanmayı seven kişiler hedef alınmıştır. Düşündürücü bir
kurguya sahip olması da eğitimli tüketici açısından motive edici bir özelliğe sahiptir.
200
Reklam No 12: Türkiye İş Bankası
201
Reklam No: 12
Reklamın Konusu: Türkiye İş Bankası Kurumsal İmaj Reklamı
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Kurumsal İmaj Reklamı” kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklamveren: Türkiye İş Bankası
Ajans: Medina Turgul DDB
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Slogan: Önümüzdeki 85 Yılın En Değerli Taşları
Başlık: Alt Başlık: Metin: Sebep Gösteren Metin
“Türkiye Satranç Federasyonu ana sponsoru olarak tam 1.7 milyon
çocuğumuzun satranç öğrenmesine destek olduk. Çünkü bizim için, Türkiye’nin
geleceğini şekillendirecek çağdaş zihinlere yatırım yapmak, bugün ülke
ekonomisine değer katmak kadar önemli. Bu yüzden yalnızca bir banka değil
Türkiye’nin Bankası’yız. 85. yılımız Türkiye’ye kutlu olsun.”
Renk: Siyah, Beyaz, Gri, Lacivert
Görsel: Satranç taşları, satranç oynayan çocuklar
Kurum Kimliği: Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün
direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26
Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın
liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon
TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk
tarafından karşılanmıştı. Bankanın, kurulduğu günden beri, amaçlarını gözden
kaçırmadan sürekli güçlenerek büyüyen ender kurumlardan biri oluşu; en büyük övünç
kaynağıdır.
202
Problem: Bankaların bankacılık hizmeti verirken ülkemiz için sosyal faydayı göz ardı
etmesi
Reklamın Amacı: Banka, 85. yılını kutlarken Türkiye için verdiği sosyal faydaya
değinerek kurumsal imajını tazelemek.
Hedef Kitle: Reklam, sosyal bir fayda dile getirildiği için yediden yetmişe herkese
seslenmektedir.
Yaratıcı Fikir: Reklamda bankacılık hizmetleri yerine marka olarak kurumun sahip
olduğu sosyal hizmeti ve neden önemli olduğunu vurgulama yolu ile imaj yaratmıştır.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): -
b. Marka İmajı Yaklaşımı: Reklamda bankanın müşterisinde vermesi gerektiği
hizmetlerin özellikleri yerine, marka olarak bir bankanın topluma karşı
gerçekleştirmek zorunda olduğu sosyal fayda öne çıkartılarak imaj yaklaşımı ele
alınmıştır.
c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Türkiye İş Bankası’nın 85. yılının kutlaması yapılan 8 numaralı reklam, 2009
yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi Kurumsal İmaj Reklamı”
kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
203
Reklam dikey bir alanda kullanılarak üst kısımda görselin alt kısımda ise metinin
bulunduğu klasik bir düzenleme ile 2 bölüme ayrılmıştır. İlk bölümde “Önümüzdeki 85
yılın en değerli taşları.” sloganı ve görselde kullanılan şah taşı dikkati çekmektedir. Şah
taşı bir satranç tahtası üzerinde yerleştirilmiş ve arkadaki diğer taşlar fululaştırılarak ön
plana çıkarılmıştır. Reklamı anlamlandırabilmek için gözün yukarıdan aşağıya doğru
yaptığı okuma hareketi ile ikinci bölümde yer alan satranç oynayan çocukları, metni ve
Türkiye İş Bankası logosu izlenmektedir. Böylece bankanın, çocukların satranç
oynamalarında sosyal bir fayda sağladığı anlaşılmaktadır. Kullanılan metin ise sloganı
anlamlandırmakta ve görselleri desteklemektedir: “Türkiye Satranç Federasyonu ana
sponsoru olarak tam 1.7 milyon çocuğumuzun satranç öğrenmesine destek olduk.
Çünkü bizim için, Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek çağdaş zihinlere yatırım
yapmak, bugün ülke ekonomisine değer katmak kadar önemli. Bu yüzden yalnızca bir
banka değil Türkiye’nin Bankası’yız. 85. yılımız Türkiye’ye kutlu olsun.” Metin,
bankanın 85. Yılını doldurduğunu ve bu süre zarfında Türkiye için sosyal faydalarda
sağladığını işaret eder niteliktedir.
Reklamda satrancın öneminin bu kadar üzerinde durulmasının nedeni; satranç
oynayan çocukların zihinsel aktivitelerinin gelişmesi ile ilgilidir. Çünkü satranç,
çocukların konsantrasyonunu ve motivesini arttırmaktadır. Bir oyun havası içinde,
çocuğu zorlamadan, kendi arzusuyla düşüncesini bir konu üzerinde yoğunlaştırmasını
sağlar. Oyun içinde yapılacak bir hamlenin oyunu nasıl şekillendireceğini, oluşan yeni
durumun ne gibi sonuçlar doğurabileceğini bir neden-sonuç ilişkisi içinde ortaya koyar.
Bunun sonucunda çocuk, günlük hayatta yapacağın davranışların, satrançta olduğu gibi
bazı sonuçları olabileceği gerçeğini kavrar. Satranç onları çevrelerine karşı daha
sorumlu olmaya yöneltir. Satranç, zamana karşı oynan bir oyun değil ama belirli bir
zaman dilimi içerisinde oynanan bir düşünce sporudur. Dolayısıyla sadece hızlı
oynamak ya da sadece doğru oynamak yeterli değildir. Esas olan, her ikisini de birlikte
yapabilmektir. Yani doğru kararı belirli süre içinde verebilmektir. Zamanın önemini
vurgulamakta ve zamanı kullanma becerisini arttırmaktadır. Satranç, insanların ruhsal
dünyasında oluşan boşlukları doldurabilecek eşsiz bir oyundur. Çünkü tek başına bile
çalışılabilen, problemleri çözülebilen, analizleri yapılabilen, monotonluktan uzak, içinde
pek çok güzelliği barındıran ve hayranlık duygusu uyandıran bir oyundur. Reklamda
satrancın bu ve bunun gibi birçok özelliği göz önünde bulundurulduğunda satrancın
204
çocuklar için önemine, onların neden satranç oynaması gerektiğine, bu şekilde yetişen
çocukların ülke için faydasına ve bankanın bu oluşumu destekleyerek topluma sosyal
fayda sağladığına dair bir gönderme yapılmıştır. Ayrıca görselde yer alan şah taşı
satrancın en önemli taşıdır. Azim ve iradeyi temsil eder. Reklamda da çocuklar bu taş
ile ifade edilmiştir. Oyuna devam etmeyi sağlayan bu değerli taş gibi çocuklarda
Türkiye’nin geleceği için önemlidirler mesajını vermektedir.
Reklamda bankanın müşterisinde vermesi gerektiği hizmetlerin özellikleri
yerine, marka olarak kurumun sahip olduğu özellikler ön plana çıkmaktadır. Bu
bağlamda reklamın çözümlemede kullanılan diğer reklamlardan farklı olarak kurumsal
bir yapısının olduğu dikkati çekmektedir. Kullanılan durağan renkler, klasik bir reklam
düzenlemesi ve resmi bir dilde yazılan açıklayıcı bir metin de kurumsal reklam yapısını
desteklemektedir. Böylece reklamda marka imajı yaklaşımın ele alındığı ortaya
çıkmaktadır.
205
Reklam No 13: Dank İkinci El Mobilya Mağazası
13 Numaralı reklamın kampanyasında yer alan diğer reklam örnekleri
206
Reklam No: 13
Reklamın Konusu: İkinci el mobilya mağazası tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Sanat Yönetimi” kategorisinde
“Başarı Belgesi”, “Basında En İyi Gazete Reklam
Kampanyası” kategorisinde “Başarı Belgesi” ve “Basında En İyi Perakende Reklamı”
kategorisinde ise “Kırmızı Ödülü” almıştır.
Reklamveren: Dank
Ajans: DDB&Co.
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Gazete
Slogan: Başlık: Hedef Kitlesini Seçen Başlık
“İkinci El Mobilya Mağazası”
Alt Başlık: Metin: Renk: Gri, Krem, Beyaz
Görsel: Çekmece, logo
Kurum Kimliği: Dank mağazasında dünyanın ve Türkiye’nin tanınmış mobilya ve
aksesuar markalarını, ilk veya ikinci eli bulunmaktadır. Mohini AVM'de hizmet
vermekte ve alışılagelmiş mağaza görüntüsünden uzak bir tarzı vardır. Alışveriş
merkezinin garaj katında, 650 metrekarelik bir alanda çalışmalarını sürdürmektedir.
Dank tasarımı seven ve değerini bilen, tarzı olanların yeri. Dank iç mimarlık ve
projenin yanı sıra güncel obje ve mobilyaların satışının yapıldığı bir tasarım stüdyosu.
Eğer eşyaların yaşanmışlığının ve kullanılmışlığının onlara bir kalite ve karakter
kattığına
inananlardansanız,
yıllardır
vitrinlerde
beğendiğiniz
ama
yanına
yaklaşamadığınız tasarımlar artık ulaşılmaz değil. 60'lı ve 70'li yılların modernist
207
mobilyalarının yanı sıra birçok ünlü tasarımcının güncel tasarımlarını toplamaktadırlar.
Amaçları tasarımı ulaşılabilir yapmaktır.
Dank yüksek sirkülasyonlu ticari mekanların tasarım ve uygulamasının yanı sıra
ofis ve konut projelerini de gerçekleştirmektedir. Müşterilerin talepleri doğrultusunda
mobilya ve obje tasarımı ve imalatı da yapmaktadır.
Problem: Bazı ürünlerin fiyatlarının çok yüksek olması
Reklamın Amacı: Ürünlerdeki ufak tefek defoların etiketlerinde indirim sağladığını
göstermek
Hedef Kitle: Ufak tefek defoları göz ardı ederek 2. el ürün satın almak isteyen kadın ve
erkekler
Yaratıcı Fikir: Ürünlerin üzerindeki defolar yolu ile defolu ve defosuz fiyatların
arasındaki farkın gösterilmesi
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: -
•
Öneri (Vaad): -
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Ufak tefek defosu olan ürünler
fiyatları ile ilişkilendirilmiştir.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: Çok pahalı olan ürünlerin ufak bir defosu
olması fiyatını oldukça düşürdüğü belirtilmiştir.
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
208
Değerlendirme
Dank İkinci El Mobilya Mağazası tanıtımını yapan 11 numaralı reklam
kampanyası 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi Sanat
Yönetimi” kategorisinde
“Başarı Belgesi”, “Basında En İyi Gazete Reklam
Kampanyası” kategorisinde “Başarı Belgesi” ve “Basında En İyi Perakende Reklamı”
kategorisinde ise “Kırmızı Ödülü” ile 3 adet ödül almıştır. Bu kampanya içerisinde 4
adet reklam yer almaktadır. Reklam çözümlemesinde bu reklamların arasından çekmece
görseli kullanılan reklam ele alınmıştır.
Reklam yatay bir alanda kullanılmıştır. Görselde kullanılan çekmecenin kendi
yapısı kullanılarak reklamı iki bölüme ayırmıştır. Üst kısımda Dank mağazasının
logosu, web adresi ve 2. el mobilya mağazası olduğuna dair bilgiler yer almaktadır. Bu
bağlamda ilk seferde tanıtımı yapılan ürünün ne olduğu anlaşılmaktadır. Görselin
devamında yer alan kısımda çekmecenin kulpu ve ürünün fiyatı göze çarpmaktadır.
Ürünün fiyatı 495TL iken 2. el bir ürün olması nedeniyle üzerindeki ufak bir defo ile
45TL’ye düştüğü anlatılmıştır. Mağazada satılan ürünlerin kaliteli ve pahalı ürünler
olduğu ama küçük kusurların fiyatlarının düştüğü mesajı verilmek istenmiştir.
Reklamın düşünsel bir etki yaratan kurgusu tüketiciyi motive edici ve akılda
kalıcı niteliktedir. Ayrıca üründe bulunan kusurun açıkça ortaya konması ve bu kusurun
fiyatını düşürdüğünün belirtilmesi kişide güven ve sempati oluşturmaktadır.
Dank mağazasında satılan 2. el ürünler ya da mağazanın diğer özellikleri
hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir. Ürünler sadece fiyatları ile ilişkilendirilerek
mağazanın özelliği ortaya konmuştur. Bu da ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımının
kullanıldığını göstermektedir. Aslında pahalı olan ürünlerin kusurlarından dolayı
fiyatının düşük olmasının belirtilmesi de fiyat ve kalite yaklaşımını işaret etmektedir.
Reklamın mesajını iletmek istediği kitle ise kaliteli ve pahalı ürünlerde ufak
tefek defoları göz ardı ederek 2. el ürün satın almak isteyen kişileri kapsamaktadır.
209
Reklam No 14: Türkiye İş Bankası - Maximiles
14 Numaralı reklamın kampanyasında yer alan diğer reklam örnekleri
210
Reklam No: 14
Reklamın Konusu: Maximiles Kart Tanıtımı
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Sanat Yönetimi” kategorisinde
“Başarı Belgesi” ve “Basında En İyi İllüstrasyon”
kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır.
Reklamveren: Türkiye İş Bankası
Ajans: Medina Turgul DDB
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Slogan: Dünya Sizin, onu iyi kullanın.
Başlık: Soru Başlığı
“Mexico City’de herkes siesta yapıyorsa, işleri kim yapıyor?”
Alt Başlık: Metin: Mizahi Metin
“Gitmeden bilemezsin.”
Renk: Sarı, turuncu ve kahverengi tonları.
Görsel: Karikatürize edilmiş Meksika şehri görüntüsü ve siesta yapan yerliler
Kurum Kimliği: Türkiye İş Bankası’nın verdiği hizmetler arasında yer alan Maximiles,
rutinden kaçabilmeniz, kolayca uçabilmek için tasarlanmış bir kredi kartıdır. Onunla
hedef tutturma, uçuş tablosu gibi zorluklarla uğraşmadan nereye, ne kadara uçacağınızın
kararını tüketici vermektedir.
Maximiles’ın diğer uçuş kartlarından en önemli farkı, bölge ve yolcu kotaları
olmadan, uçak biletinizi fiyatı kadar mille ödeme ayrıcalığıdır. Ayrıca, Atatürk
Havalimanı otopark ödemelerinde %50 indirim, Millennium Lounge ve Maximum
Shuttle gibi hizmetler de dünyanın farklı bir yerine farklı izler bırakmanız için
hayatınızı kolaylaştıracak diğer Maximiles ayrıcalıklarına da sahiptir. Ayrıca Maximiles
211
Kart ile nakit avans çekebilir, çektiğiniz nakit avansı taksitlendirebilir, yatırım hesabı
işlemlerinden
havaleye,
gerçekleştirebilir,
dahası
aklınıza
gelebilecek
Maximum
özellikleri
tüm
bankacılık
sayesinde
yine iş
işlemlerini
bankasının
hizmetlerinden biri olan Maximum kredi kartının puan, taksit, indirim avantajlarından
yararlanılabilir.
Problem: Uçak yolculuklarının maliyetli olması
Reklamın Amacı: Merak uyandırıcı bir başlık ve kişide sempati uyandıracak bir
şekilde karikatürize edilmiş görsel yolu ile kişiyi yurt dışı seyahatlerine teşvik ederek;
maximiles kartının bu tarz yolculuklarda avantajlı ve ayrıcalıklı olduğu belirtilmek
istenmiştir.
Hedef Kitle: Seyahatlerinde hava yolunu kullanan ve sıklıkla yurt dışına giden kadın ve
erkekler
Yaratıcı Fikir: Başlıkta yönetilen sorunun, sempati uyandıran görsele gönderme
yapması ile ilgi uyandırılmıştır.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
d. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: Verilen hizmetin diğer kredi kartlarında bulunmaması ve bunun
yanı sıra bir kredi kartı gibi kullanılabilmesi ayırt edici özelliğini ortaya
koymaktadır.
•
Satış: İlgi uyandıran kurgusu ile verilen hizmetin ayrıcalıkları kişiyi hizmeti
kullanmaya teşvik etmektedir.
•
Öneri (Vaad): Bu kredi kartına sahip olunduğunda farklı yerleri daha rahat
bir şekilde görme imkanı sağlayacağı belirtilmiştir.
e. Marka İmajı Yaklaşımı: f. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: Kredi kartının kullanımı
seyahatlerdeki avantajı ile ilişkilendirilerek ön plana çıkarılmıştır.
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: -
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: -
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: 212
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: Meksika halkının motifleri, giysileri
kullanılmıştır. Ayrıca metinde onlara özgü olan siesta (yarım saatlik öğlen
uykusu) yer almıştır.
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Türkiye İş Bankası’nın Maximiles kredi kartının tanıtımını yapan 12 numaralı
reklam kampanyası 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi Sanat
Yönetimi” kategorisinde
“Başarı Belgesi” ve “Basında En İyi İllüstrasyon”
kategorisinde “Başarı Belgesi” ödülü almıştır. Reklam kampanyası içerisinde toplam 3
reklam yer almaktadır. Bunların arasından Mexico City ile ilgili olan reklam
çözümlenmiştir.
Reklam dikey bir alanda kullanılarak 2 bölümden oluşmaktadır. Öncelikte
“Mexico City’de herkes siesta yapıyorsa, işleri kim yapıyor?” başlığında yer alan soru
dikkati çekmektedir. Hemen altında yer alan metinde de sorunun cevabı olan “Gitmeden
bilemezsin.” ifadesi ile ilgi uyandıran mizahi bir anlatıma yer verilmiştir. Kullanılan
başlık ile metin diyalog etkisi yaratmış ve samimi bir yaklaşım sergilenmiştir. Metinle
aynı alanda kullanılan ürün görseli ve “Dünya Sizin, onu iyi kullanın.” sloganı ise
gözün izleme alanı içerisinde bir bütün oluşturmaktadır. Bu esnada reklamın, dünya
ülkelerine yapılan seyahatlerde kullanılması önerilen, avantaj sağlayacak ve kişiyi
ayrıcalıklı kılacak bir kredi kartının tanıtımı olduğu anlaşılmaktadır. Sloganın da kişiyi
harekete geçirecek nitelikte olması verilmek istenen mesajı desteklemektedir.
İkinci bölümde yer alan görsel başlıkta sorulan sorunun karikatürize edilerek
görselleştirilmiş halini yansıtmaktadır. Meksika şehrinde nerede olursa olsun gerek
sokakta gezerken gerekse kişi işini yaparken öğle saatlerinde siesta adı verilen uykuyu
uyudukları sempatik bir şekilde resmedilmiştir. Komik şekillerde uyurken resmedilen
insanlar
başlıkta
sorulan
soru
ile
izleyiciyi
bir
kez
daha
düşünülmeye
yönlendirilmektedir. Bu da tanıtımı yapılan ürünün akılda kalıcılığını arttırmakta ve
213
iletilen mesaj doğrultusunda yurt dışı seyahatleri yapan kişilerin sağ üst köşede verilen
“maximiles.com.tr”
adresinden
detayların
öğrenilmesini
sağlamaktadır.
Ayrıca
Meksika’nın motiflerinden oluşan yazı karakterleri, ilgi uyandıran ve düşünmeye
yönelten soru başlığı ile izlerken kişiye keyif veren karikatürize edilmiş görseller bir
ambiyans içerisinde düzenlenmiştir.
Görsellerde yer alan mekan, motif ve insanların kıyafetleri Meksika’yı hatırlatır
niteliktedir. Ayrıca metinde yer alan siesta kelimesi onlara özgü bir kavramdır. Bu
uygulama da kültürel simgeler yaklaşımının kullanıldığını işaret etmektedir. Ayrıca
maximiles kredi kartının diğer kredi kartlarından farklı bir hizmet vermesi ile öne
çıkarılmıştır. Uçak seyahatlerinde ayrıcalıkların ve indirimlerin sağlanması ürünün
farklılığını ortaya koymaktadır. Reklamda sadece bu özelliği ile ilişkilendirilmesi de
ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımının ele alındığını göstermektedir. İlgi ve sempati
uyandıran kurgusu ile de verilen hizmetin ayrıcalıkları kişiyi hizmeti kullanmaya yani
satın almaya teşvik etmektedir. Bu bağlamda Maximiles kredi kartına sahip
olunduğunda farklı yerleri daha rahat bir şekilde görme imkanı vaad edilmektedir.
Maximiles kredi kartı, seyahatlerinde hava yolunu kullanan ve sıklıkla yurt
dışına giden kişilere avantajlar ve ayrıcalıklar sağlamaktadır.
214
Reklam No 15: Anadolu Sigorta – Kobi Sigortası
15 Numaralı reklamın kampanyasında yer alan diğer reklam örnekleri
215
Reklam No: 15
Reklamın Konusu: Kobi Sigortası tanıtımı (kobi: küçük ve orta ölçekli işletmeler)
Reklamın Aldığı Ödül: 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi
Gazete Reklam Kampanyası” kategorisinde “Kırmızı Ödülü”, “Basında En İyi Dergi
Reklam Kampanyası” kategorisinde “Başarı Belgesi” ve “Basında En İyi Sigorta &
Diğer Finans Hizmetleri Reklamı” kategorisinde de “Kırmızı Ödülü” almıştır.
Reklamveren: Anadolu Sigorta
Ajans: TBWA\\ISTANBUL
Yayın Tarihi: 2009
Yayınlanan Mecra: Dergi ve Gazete
Slogan: Kaybetmek Yok
Başlık: Meraklandırıcı Başlık
“Tüh”
Alt Başlık: Metin: Sebep Gösteren Metin
“Son pişmanlık fayda etmez. Anadolu Sigorta’dan KOBİ Sigortası. Kapsamlı
KOBİ sigortanızı geç olmadan yaptırın, onca yıllık birikiminiz bir su baskınıyla
elinizden
akıp gitmesin.”
Renk: Kahverengi tonları, kırmızı, beyaz
Görsel: Su baskınına uğramış ayakkabı dükkanı
Kurum Kimliği: 1925 Şirketimiz 1 Nisan'da Ulu Önder Atatürk'ün girişimiyle, ilk
ulusal bankamız olan Türkiye İş Bankası'nın öncülüğünde kurulmuştur. Ülke
ekonomisinin çok büyük bir çoğunluğunu oluşturan ve ekonomiye katma değer yaratan
küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak tanımlayabileceğimiz KOBİ’lere yönelik olarak,
“KOBİ Paket Sigortası” adı altında yeni bir ürün geliştirmişlerdir. KOBİ Paket
Sigortası’nın hitap edeceği işletmelerin tüm sigorta ihtiyaçlarını tek bir teminat
216
şemsiyesi altında toplayarak, avantajlı fiyatları ile müşteri memnuniyetini en üst
seviyeye yükseltmesi hedeflenmiştir.
KOBİ Paket Sigortası ile bina kıymetiniz, işletmenizdeki dekorasyonlar,
makineler, demirbaşlar, elektronik cihazlar gibi kıymetlerin yanında; size ait emtea,
üçüncü şahıslara ait emtea, cam, reklam panosu / Totem ve kiracı tarafından yaptırılan
hizmetler de teminat altındadır. Ayrıca işletmede bulunan nakit para, kıymetli evraklar
ve çalışanların özel eşyaları da aynı şekilde güvence altına alınmaktadır.
Problem: Kobilerin genelde sigorta yaptırmamaları
Reklamın Amacı: Kobilerin sigorta yaptırmadıkları zaman başlarına gelebilecekleri
göstererek sigorta yaptırmaya ikna etmek.
Hedef Kitle: Kobi sahipleri
Yaratıcı Fikir: Sigortası olmayan kobinin dükkanının başına geleni görselleştirerek
yıkıntının arkasından sadece geriye kalanın -işletmenin isminden üzüntü ifadelerini
göstererek- son pişmanlık olduğunu ve bunun fayda etmeyeceğini belirtmiştir.
Kullanılan Temel Yaratıcı Strateji Yaklaşımı
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı
•
Farklılık: -
•
Satış: Kobilerin sigorta yaptırmadığı takdirde başına gelebilecekleri
gösterip hedef kitleyi etkilemeye ve düşündürmeye sevk ederek sigorta
yaptırmaya ikna edilmiştir.
•
Öneri (Vaad): Sigorta yaptırdıkları zaman onca yıllık birikimlerinin
herhangi kötü bir olay karşısında Anadolu Sigorta tarafından karşılanacağı
söylenmektedir.
b. Marka İmajı Yaklaşımı: c. Konumlandırma
•
Ürün Özellikleri ve Tüketici Yaklaşımı: -
•
Fiyat ve Kalite Yaklaşımı: Verilen sigorta hizmeti içerisinde isteğe bağlı
olarak eklenebilecek teminatların olması ve ödemelerin ona göre
şekillenmesi kullanılan yaklaşımın bir göstergesidir.
•
Kullanım ve Uygulama Yaklaşımı: 217
•
Ürün ve Kullanıcı İlişkisi Yaklaşımı: -
•
Ürün Sınıfı Yaklaşımı: -
•
Kültürel Simgeler Yaklaşımı: -
•
Rakip Yaklaşımı: -
Değerlendirme
Anadolu Sigorta tarafından Kobi Sigortasının tanıtımını yapan 14 numaralı
reklam kampanyası 2009 yılında Kırmızı Reklam Ödüllerinde, “Basında En İyi Gazete
Reklam Kampanyası” kategorisinde “Kırmızı Ödülü”, “Basında En İyi Dergi Reklam
Kampanyası” kategorisinde “Başarı Belgesi” ve “Basında En İyi Sigorta & Diğer
Finans Hizmetleri Reklamı” kategorisinde de “Kırmızı Ödülü” olmak üzere toplam 3
ödül almaya hak kazanmıştır. Bu kampanya içerisinde 3 tane reklam yer almaktadır.
Bunların arasından “TÜH” başlıklı olan reklam çözümlenmiştir.
Reklam yatay bir alanda kullanılmış ve 3 bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
su baskınına uğramış eski ahşap bir dükkanın görüntüsü içerisinde “tüh” başlığı ve
zeminle kontrastlığı sağlayarak büyük puntolarla yazılmış “Anadolu Sigorta” yazısı ile
“Kaybetmek yok.” Sloganı da dikkati çekmektedir. Meraklandırıcı başlığın kullanılması
metine gönderme yapmaktadır. İlanın sol altında yer alan “Son pişmanlık fayda etmez.
Anadolu Sigorta’dan KOBİ Sigortası. Kapsamlı KOBİ sigortanızı geç olmadan yaptırın,
onca yıllık birikiminiz bir su baskınıyla elinizden akıp gitmesin.” metinini reklamı
anlamlandırmaya yardımcı olmaktadır. Reklamda yaratıcı fikir görsele yüklenmiştir.
Başlık, su baskınına uğramadan önce adı “Zühtühan” olan bu dükkanın su baskını ile
harabe haline gelmesinin sonucunda geriye kalan pişmanlığı ifade etmektedir. Dükkanın
eski ahşap yapısı ile geçmişten günümüze kadar gelen bir ayakkabıcı olduğu
anlaşılmaktadır. Bu doğrultuda reklamda hizmet kullanılmadığı takdirde neler
olabileceğini gösteren bir görsel kullanılarak sigorta yaptırılmadığı için de onca yılın
birikiminin bir su baskını ile boşa gittiği anlatılmak istenmiştir.
Reklam, Kobilerin sigorta yaptırmadığı takdirde başına gelebilecekleri gösterip
tüketiciyi etkilemeye ve düşündürmeye sevk ederek sigorta yaptırmaya yani hizmeti
218
satın almaya ikna etmektedir. Sigorta yaptırdıkları zaman ise onca yıllık birikimlerinin
herhangi kötü bir olay karşısında Anadolu Sigorta tarafından karşılanacağı vaadi
verilmektedir. Verilen sigorta hizmeti içerisinde de isteğe bağlı olarak eklenebilecek
teminatların olması ve ödemelerin ona göre şekillenmesi fiyat ve kalite yaklaşımını
işaret etmektedir.
Reklamın hitap ettiği kitle ise hala sigorta yaptırmamış küçük ve orta ölçekli
işletme sahipleridir.
219
220
Temel Yaratıcı Stratejilerin Çözümlenen Reklamlardaki Dağılım
Tablo 4.
6.
Sonuç ve Öneriler
6.1. Sonuç
15 adet basılı reklamın reklamlarda yaratıcı süreç açısından çözümlemelerine
ilişkin alt problemlerle ilgili sonuçlara aşağıda yer verilmiştir.
1. Reklamlarda kullanılan yaratıcı fikrin kurgulanmasına ilişkin sonuçlar:
Başarılı bir reklamda kullanılan yaratıcı fikir hedef kitleyi düşündürmeye
yöneltmektedir. Verilmek istenen mesajlar direk olarak aktarılmamıştır.
Yaratıcı fikir reklamlarda kullanılan öğelerden hangisine yüklenirse
yüklensin diğer reklam öğeleri onu desteleyecek nitelik göstermekte ve mesajın
anlamlandırılmasına yardımcı olmaktadır. Böylece reklamın izleme süresi
uzatılarak, hedef kitle üzerindeki etkisini arttırıcı bir özellik taşıdığı
görülmüştür.
2. Reklamlarda kullanılan temel yaratıcı strateji yaklaşımlarına ilişkin sonuçlar:
Çözümlenen reklamlarda kullanılan temel yaratıcı strateji yaklaşımlarını
görebilmek için öncelikle reklamda kullanılan öğelerin incelemesi ve ardından
yaratıcı fikrin ortaya konması gerektiği gözlemlenmiştir.
Reklamlar birbirini destekleyen birkaç temel yaratıcı strateji yolu ile
kurgulanmıştır. Bu nedenle reklamlarda tek bir strateji kullanımının etkili
olmadığı ve stratejilerin birbirlerini destekler nitelikte olduğu gözlemlenmiştir.
221
a. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı içerisinde farklılık yaklaşımının reklamlarda
kullanımı: Reklamlarda kullanılan farklılık yaklaşımı ürünün ya da hizmetin
rakiplerinden farklı bir özelliğini ortaya çıkartmak ve hedef kitleye
sağlayacağı faydayı belirtmek amacı ile kullanılmıştır. Ürün ya da hizmetin
rakiplerinde olan diğer özelliklere yer verilmemiştir. Böylece ürün ya da
hizmet söz konusu özelliği ile ilişkilendirilmiş ve diğerlerinden ayırt ediciliği
sağlanarak dikkat çekiciliği arttırmıştır. Farklılık yaklaşımı kullanılan tüm
reklamlarda öneri (vaad) yaklaşımın da ele alındığı gözlemlenmiştir.
b. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı içerisinde satış yaklaşımının kullanımı: Satış
yaklaşımının kullanımı reklamlarda yaratıcı fikrin kullanımı sağlanmıştır.
Reklamın kurgusunda yaratıcı fikir; güçlü, inanılır ve hedef kitleyi harekete
geçirecek niteliklere sahip olduğu gözlemlenmiştir.
c. Temel Satış Vaadi Yaklaşımı içerisinde öneri (vaad) yaklaşımının kullanımı:
Reklamlarda en çok vaad yaklaşımı kullanılmıştır. Daha çok farklılık
yaklaşımının ele alındığı ürün ya da hizmetin sunduğu özelliğin hedef
kitleye sağlayacağı fayda üzerinde durularak vaatte bulunulmuştur. Farklılık
yaklaşımının kullanılmadığı reklamlarda satış yaklaşımı ele alınarak
reklamın mesajı verilen vaad ile desteklenmiştir.
d. Marka İmajı Yaklaşımının kullanımı: Marka imajı yaklaşımı diğer
yaklaşımlara kıyasla daha az kullanılmıştır. Bu nedenden dolayı reklam
verenin ürün ya da hizmetine imaj yükleme kaygısından çok ürününü ya da
hizmetini tanıtma kaygısı olduğu gözlemlenmiştir.
e. Ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Bu
yaklaşım reklamlarda daha çok farklılık yaklaşımı ile bir arada kullanılarak
ürünün ya hizmetin ayırt edici özelliği ile konumlandırılmıştır.
222
f. Fiyat ve kalite yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Fiyat ve kalite
yaklaşımının kullanımı diğer yaklaşımlara kıyasla daha az kullanılmıştır.
Hedef kitlenin reklamlarda ürünün fiyatına ilişkin bilgi sahibi olamadığı ve
rakip firmalar ile kıyaslama yapamadığı gözlemlenmiştir.
g. Kullanım ve uygulama yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Kullanım
ve uygulama yaklaşımının kullanımı farklılık yaklaşımı ile ele alınmıştır.
Ürün ya da hizmetin rakiplerinden farklı özelliği ortaya konarak onlardan
farklı kullanım alanı ve şekli olduğunun anlatıldığı gözlemlenmiştir.
h. Ürün ve kullanıcı ilişkisi yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Ürün
ve kullanıcı ilişkisi yaklaşımı günümüzde sıklıkla karşımıza çıksa da ödül
alan reklamların arasında sadece bir tane reklam yer almaktadır. Bu nedenle
söz konusu yaklaşımın reklamlarda kullanımının yaratıcılık fikrini öldürdüğü
gözlemlenmiştir.
i. Ürün sınıfı yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Reklamlarda ürün
sınıfı yaklaşımı, farklılık ve vaad yaklaşımı ile ele alınarak ürün ya da
hizmetin ilişkilendirildiği sınıftan ayırt edici özellikleri ve verilen vaadler
aracılığı ile ele alınmıştır. Böylece rakip firmaların ürün ya da hizmetlerinin
arasından
sıyrıldığı
ve
onlara
fark
atabileceği
mesajı
verildiği
gözlemlenmiştir.
j. Kültürel simgeler yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Reklamlarda
kültürel simgeler yaklaşımı vaad yaklaşımı ile beraber ele alınmıştır.
İletilmek istenen mesajda kullanılan simgelerin hedef kitle tarafından
algılanabilir ve yalın olduğu gözlemlenmiştir.
223
k. Rakip yaklaşımı konumlandırılmasının kullanımı: Reklamlarda rakip
yaklaşımının kullanımı direk olarak yaratıcı fikir ile kullanılmıştır. Rakip
firmaların özelliklerini kullanarak onları sıradanlaştırma yoluna gidildiği
gözlemlenmiştir.
6.2. Öneriler
1. Grafik tasarım eğitimi alan öğrencilere yaratıcılıklarını ortaya çıkartmaya ve
reklamda yaratıcı fikrin kurgulanmasına yardımcı olacak yaratıcı düşünme
yöntemleri ve reklam stratejileri ile ilgili eğitimler verilerek tasarım yetisini daha
bilinçli bir şekilde kullanması ve hedef kitle tarafından etkisi yüksek reklamlar
yaptırılması sağlanabilir.
2. Grafik tasarım eğitimi alan öğrencilere bir reklam çalışması yapmaları
istendiğinde temel yaratıcı stratejiler yolu ile;
•
Ürünün ya da hizmetin rakip firmalardan farkının ortaya konması ve bu
farkın bir vaad olarak öne sürülmesi istenebilir.
•
Reklamda kullanılan yaratıcı fikrin satış yaklaşımını işaret eder nitelikte
kurgulanması istenebilir.
•
Ürünün vermek istediği vaad ele alınarak vaad yaklaşımı stratejisi üzerinden
reklam çalışması yapılması istenebilir.
224
•
Reklam verenin, ürün ya da hizmetinin tanıtma kaygısını ortadan kaldıracak
bir yaratıcı fikir yolu ile reklamda imaj yaklaşımı kullanılması istenebilir.
•
Ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımı konumlandırması farklılık yaklaşımı
ile kullanılması istenerek ürünün ayırt edici özelliğinin daha çok dikkat
çekmesi sağlanabilir.
•
Reklamda ürünün fiyatını ve kalitesini ön plana çıkaracak yaratıcı fikirlerin
kurgulanması istenebilir.
•
Reklamda ürün ya da hizmetin özelliklerine göre kullanım ve uygulama
yaklaşımının kullanılması istenerek onu destekleyecek ve yaratıcı fikrin
etkisini arttıracak başka yaklaşımların da kullanılması istenebilir.
•
Ürün ve kullanıcı ilişkisi yaklaşımının ele alınması istenerek onu
destekleyecek yaratıcı fikir ile kurgulanmış bir reklam çalışması istenebilir.
•
Ürün ya da hizmetin ayırt edici özelliği ele alınarak ürün sınıfı yaklaşımının
kullanılması istenebilir.
•
Ürün ya da hizmetin uluslar arası bir pazara sahip olduğu düşünülerek
kültürel simgeler yaklaşımı yolu ile mesaj iletilmesi istenebilir.
•
Ürün ya da hizmetin reklamda rakip firmanın özelliklerini sıradanlaştıracak
şekilde kullanılması istenerek rakip yaklaşımının kullanılması sağlanabilir.
225
3. Grafik tasarım eğitimi alan öğrencilerin reklam çalışmalarına başlamadan önce
ekte bulunan çözümleme örneği ile var olan reklamları çözümleyerek
reklamların yaratıcı strateji açısından etkiliği değerlendirilebilir. Böylece
reklamların oluşum sürecindeki aşamalarının daha iyi özümsenmesine ve
eleştirel bir bakış açısı geliştirmesine fayda sağlayabilir.
4.
Öğrenciler içerisinde birkaç tane yaratıcı grup oluşturarak öğretmen tarafından
reklamveren gibi bir brief verilerek reklam kampanyası hazırlamaları istenebilir.
Kampanya tamamlandıktan sonra grupların çözümleme formu yardımı ile
birbirlerini eleştirmeleri istenebilir.
5. Grafik Tasarım Eğitimi verilen bir sınıfa ortak bir reklam konusu üzerinden
farklı temel yaratıcı stratejilerle reklam hazırlanması istenebilir ve çalışma
sonrasında reklamların olumlu ve olumsuz yönleri incelenebilir.
6. Öğrencilerin reklamlarda yaratıcı süreci daha iyi kavramaları ve önemini
anlamaları adına reklamlarda yaratıcı süreç konusu ayrı bir ders olarak
verilebilir.
7. Ürün özellikleri ve tüketici yaklaşımı, kullanım ve uygulama yaklaşımı ve ürün
sınıfı yaklaşımı ürün ya da hizmetin farklı bir yönünü ortaya koyan yaklaşımlar
olduğu için; literatürde yer alan bilgiler dahilinde bu yaklaşımlar farklılık
yaklaşımı altında tekrar kategorize edilebilir.
226
KAYNAKÇA
Aitchison, Jim. (2006). Basın İlanı Böyle Yapılır. (çev. Serkan Balak). İstanbul: Okuyan
Us Yayınları.
Akçadoğan, I. (2006). Temel Sanat Eğitimi ve Dijital Ortam. (Birinci Baskı). İstanbul:
Epsilon Yayınları.
Aktamış, Hilal., Ergin, Ömer. (2007). Bilimsel Süreç Becerileri İle Bilimsel Yaratıcılık
Arasındaki İlişkinin Belirlenmesi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 33, 11-23.
Alp, K. Özlem. (2005). Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi Göstergebilim Ders
Notları. Ankara.
Atalayer, Faruk. (2004). Güzel Sanatlar Yaratıcılık Eğitimine İlginç Bir Katkı. Anadolu
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Anadolu Sanat Dergisi, 13.
Atay, Serdar., Yücel, Hilal. (2007). Hedef Ötesi Reklam Politikaları ve Analizi.
Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 12,
161-177.
Atcılar, Tunahan. (2006). Reklamda Yaratıcılık ve Konumlandırma Stratejileri Coca
Cola Örneği. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Halkla İlişkiler ve Tanıtım Ana Bilim Dalı, Konya.
Balyemez, Figen., Devel, İ. Evrim., Bayazıt, D. Zeynep. (2005, 25-27 Kasım). Ürün
Yaşamı Sürecinde Üretimin Yeniden Yapılandırılması. İstanbul Ticaret
Üniversitesi V. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumunda sunuldu, İstanbul.
Becer, Emre. (1993). Yaratıcılık ve Grafik Tasarım. Anadolu Üniversitesi Sanat
Dergisi, 1(1), 43-49.
Becer, Emre. (2006). İletişim ve Grafik Tasarım. Ankara: Dost Kitapevi Yayınları.
Bingöl, Sevil. (2006). Reklam Sayfası Tasarım Sorunlarının Çözümünde Grafik Sanat
Eğitiminin Yeri. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitim Ana Bilim Dalı Resim Öğretmenliği Bilim Dalı,
Konya.
227
Çayıroğlu, Aslı. (2010). Markalaşma ve Reklam. İstanbul: Etap Yayınevi.
Çellek, Tülay. (Eylül, 2003). Sanat ve Bilimde Yaratıcılık. Başkent Üniversitesi İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesi Eleştirel - Yaratıcı ve Davranış Araştırmaları
Laboratuvarı, 8, 3-11.
Çetin, Turhan. (2002). Yaratıcılığın Doğası ve Sanat Eğitimindeki Yansımaları.
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sanat Yazıları, 9, 71-78.
Çivrilli, Nedim. (1993). Reklamcılık. İstanbul: Gündem Yayınları.
Demir, Ebru. (2006). Kurumsal Marka İmajının Oluşumunda Reklam Stratejilerinin
Etkisi: World Of Wonders Otel İşletmelerinde Bir Uygulama. Yüksek Lisans
Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Turizm İşletmeciliği Eğitimi
Bilim Dalı, Ankara.
Dikmen, Ö. Gözde. (2006). Marka Konumlandırma Stratejilerinin Tüketici Satın Alma
Davranışları Üzerindeki Etiklerinin Hızlı Tüketim Malları Pazarında (Özel
Marka Ve Ulusal Marka Kapsamında) İncelenmesi: Kolayda Mallar Pazarında
Bir Uygulama. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tanıtım ve Halkla İlişkiler Anabilim Dalı, İstanbul.
Dinçer, Ömer. (2003). Stratejik Yönetim ve İşletme Politikası. (Altıncı Baskı). İstanbul:
Beta Basım Yayım Dağıtım.
Durucasu, H., Demiray, U. (1986). Türkiye'de Reklamcılık ve Bir Reklam İşletmesi
Biyografisi. Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi,
4(2), 111-139.
Elden, Müge., Ulukök, Özkan., Yeygel, Sinem. (2008). Şimdi Reklamlar… (Üçüncü
Baskı) İstanbul: İletişim Yayınları
Elden. Müge. (2009a). Reklam ve Reklamcılık. (Birinci Baskı). İstanbul: Say Yayınları.
Elden, Müge. (2009b). Reklam Yazarlığı. İstanbul: İletişim Yayınları.
Ergüven, M., Sinan. (2004). Reklam Yazarlığı ve Yaratıcılığı Üzerine Bir Profil
Araştırması. Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Ana Bilim Dalı, Eskişehir.
228
Esin, A. Rıza. (Kasım, 2010). Metafor ve İletişim. Genna MCG Reklam Ajansı
Yayınları Gennaration Aylık Reklamcılık Dergisi, 11, 3.
FISKE, J. (2003). İletişim Çalışmalarına Giriş. (çev. Süleyman İrvan). Ankara: Bilim ve
Sanat Yayınları.
Gel, H. Yücel. (1994). Çağdaş Eğitimde Sanat. İstanbul: Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği.
Güler, Zeki. (1990). Sanat ve Sanatsal Yaratma. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri
Fakültesi Kurgu Dergisi, 8, 317-325.
Gülsoy, Tanses. (1999). Reklam Terimleri ve Kavramları Sözlüğü = An EnglishTurkish Dictionary of Advertising with Turkish-English İndex. İstanbul: Adam
Yayıncılık.
Güney, Zeynep. (2006). Etkileşimli Reklam Planlama ve Yaratım Süreci. Yüksek Lisans
Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri
Anabilim Dalı Reklamcılık ve Tanıtım Bilim Dalı, İstanbul.
Güngör, İ. H. (2005). Temel Tasar. (Basic Design). İstanbul: Afa Matbaacılık.
Gürgen, Haluk. (1990). Reklamcılık ve Metin Yazarlığı. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları No: 391, Açıköğretim Fakültesi Yayınları No: 152.
Haganey, Wolfgang. (1986). The Pictorial Handbook Of Creative Grafic Design.
Rome, Milan: Belvetere Co. Ltd.
Hürel, Feridun. (2008). Yaratıcı Reklamcılık (Eski Köye Yeni Adet). İstanbul: Say
Yayınları
İNCE, Mehmet., GÜL, Hasan. (Haziran, 2006). Bilgi Çağında Rekabetin Temel
Belirleyicisi: Bireyin Yaratıcılığı. Selçuk Üniversitesi Karaman İ.İ.B.F. Dergisi.
İslamoğlu, A. H. (1999). Pazarlama Yönetimi: Stratejik ve Global Yaklaşım. İstanbul:
Beta Basım Yayın.
Kagan, M. (1993). Estetik ve Sanat Dersleri. (çev. Aziz Çalışlar). Ankara: İmge
Kitabevi.
229
Karaçor, Süleyman. (2000). Toplumsal Değişme ve Reklam. Konya: Selçuk Üniversitesi
İletişim Fakültesi Yayınları, No:3.
Karaarslan, H. Mustafa. (2008). Rekabet Üstünlüğü Sağlama Aracı Olarak
Konumlandırma Stratejilerinin Stratejik Pazarlama Yönetiminde Kullanılması:
Kayseri İli Tüketicilerinin Kayseri ve Ankara Mobilyaları Algılarının Ölçümü.
Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme
Anabilim Dalı. Erciyes.
Karaosmanoğlu, Kübra. (1995). Tüketici Satın Alma Karar Sürecinde Marka
Etkinliğinin Ölçümlenmesi: Genç Giyim Üzerine Bir Uygulama. Doktora Tezi,
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Bilim Dalı, İzmir.
Ketenci, H. F., Bilgili C. (2006). Görsel İletişim ve Grafik Tasarımı. İstanbul: Beta
Basım Yayım Dağıtım.
Kutlu, Ömer. (2006). Televizyon Reklamlarında Yaratıcı Yapım Uygulamaları: Türk
Televizyon Reklamlarında (2005) Yaratıcı Yapım Bileşenleri. Yüksek Lisans
Tezi, Anadolu Üniveristesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Reklamcılık ve Halkla
İlişkiler Anabilim Dalı, Eskişehir.
Kocabaş Füsun, Elden Müge. (2002). Reklamcılık Kavramlar, Kararlar, Kurumlar.
(Üçüncü Baskı). İstanbul: İletişim Yayınları.
Kökçü, Mustafa., Güneysu, Abdullah. (2002). Tanıtma Yöntemleri ve Reklam Tasarımı.
Ankara: M.E.B. Yayınları 4. Akşam Sanat Okulu Matbaası
Moriarty, E. Sandra. (1991). Creative Advertising Thoery and Practice. New Jersey:
Prentice Hall, Englewood Cliffs.
Odabaşı, Yavuz. (2001). Pazarlama Planı Rehberi. Ankara: KOSGEP Girişimciliği
Geliştirme Enstitüsü Yayınları.
Odabaşı, Yavuz., Barış., Gülfidan. (2003). Tüketici Davranışı. İstanbul: Media Cat
Yayınları.
Öneş, Nilgün. (1994). Moda Olan Tarzların Kullanmaya Başladığımız Anda Eskimeye
Başladığını Unutmamalıyız. Media Cat Dergisi, 2, 9–10.
230
Özdem, O., E., Özen. (2006). Açıkhava Reklam Ortamlarında Görsel Tasarım. Yüksek
Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Reklamcılık Anabilim
Dalı, İzmir.
Özkundakçı, Mehmet. (2008). Reklamcılığa Giriş. İstanbul: Hayat Yayınları.
Öztuna, H. Y. (2007). Görsel İletişimde Temel Tasarım. İstanbul: Tibyan Yayıncılık.
Öztürk, Nazmiye. (2001). Tasarım Sürecinde Yaratıcılık Yöntemlerine Kuramsal Bir
Yaklaşım. Yüksek Lisans Tezi, İç Mimarlık Anasanat Dalı Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
Pektaş, Sadi. (1994). Reklam Grafik Tasarımıyla Bir Bütündür. Media Cat Dergisi, 8,
7–8.
Peltekoğlu, B., Filiz. (1998). Halkla İlişkiler Nedir. İstanbul: Beta Basım Yayım
Dağıtım.
Peltekoğlu, B., Filiz. (2010). Kavram ve Kuramlarıyla Reklam. İstanbul: Beta Basım
Yayım Dağıtım.
Sarıkavak, N. K. (2004). Çağdas Tipografinin Temelleri. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Say N., Balcı Y. (2003). Temel Sanat Eğitimi. İstanbul: Ya – Pa Yayınları.
Sencer, Muzaffer. (1981). Yöntembilim Terimleri Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları.
Şahin, Nihan. (Aralık, 2010). Konumlandırdım da Duruldum, Redakte Ettim Yoruldum.
Genna MCG Reklam Ajansı Yayınları Gennaration Aylık Reklamcılık Dergisi,
12, 7.
Şimşek, Sedat., Uğur, İmran. (2003). Star Stratejisi ve Uygulamaları. Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 10, 349-358.
Taş, Oktay., Şahım, Z. Tarık. (1996). Reklamcılık ve Siyasal Reklamcılık. Ankara:
Aydoğdu Ofset.
Tayfur, Gıyasettin. (2008). Reklamcılık. (Üçüncü Baskı). Ankara: Nobel Yayınları.
Teker, Ulufer. (2009). Grafik Tasarım ve Reklam. İstanbul: Yorum Sanat Yayınevi.
231
Uçar, T. F. (2004). Görsel İletişim ve Görsel Tasarım. İstanbul: İnkılap Yayınevi.
Uztuğ, Ferruh. (2002). Reklamın Sınıflandırılması. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
A.Ö.F. Ön Lisans Programı, 8. Ünite (140).
Ünsal, Yüksel. (1984). Bilimsel Reklam ve Pazarlamadaki Yeri. İstanbul: TV Reklam
Yayınları.
Ünlü, İlhan. (1986). Reklam Ortamları Planlaması Sayısal Ortamlar ve Bir Model
Denemesi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları:150, Açık Öğretim
Fakültesi Yayınları No: 64.
Ünlü, İlhan. (1987). Reklam Kampanyası Planlaması. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları : 269, Açık Öğretim Fakültesi Yayınları No: 127.
Ünlü, İlhan. (1989). Reklam Kampanyalarında Tema Bütünlüğünün Sağlanması.
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Kurgu Dergisi, 5, 195-203.
Yanık, Onur. (2007). Yaratıcılık. İstanbul: Reklam Yaratıcıları Derneği.
Yılmaz, Ayhan. (1999). Duygusal Çekicilikli Reklamların İletişim Etkileri. Doktora
Tezi, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Bilimleri Anabilim
Dalı, Eskişehir.
Yılmaz, Ayhan. (2001). İlanattan İnternete: Türkiye’de Reklamcılık. Anadolu
Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Kurgu Dergisi, 18, 355-367.
Yücebaş, Çınla. (2006). Grafik Tasarımda Görsel Bütünlük Oluşturmada Tipografi İle
Görseller Arasındaki İlişki ve Sanat Eğitimindeki Yeri. Doktora Tezi, Dokuz
Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim
Dalı Resim-İş Öğretmenliği Programı, İzmir.
İnternet Kaynakçası
Bey, Alperal. http://w3.gazi.edu.tr/web/alperal/bey.pdf adresinden 14 Ekim 2011
tarihinde alınmıştır.
Bozbuğa, Orhan.
http://www.ahmetbozbuga.com/forum/index.php?PHPSESSID=pkg4bmdspl1s0
232
asr9g440padj2&topic=988.msg1880#msg1880 adresinden 14 Ekim 2011
tarihinde alınmıştır.
Çellek,
Tülay.
Yaratıcılık
ve
Eğitim
Sistemimizdeki
Boyutu.
Web:
http://www.universite-toplum.org/text.php3?id=47 adresinden 25 Aralık 2010
tarihinde alınmıştır.
Çoroğlu, Çağlar. http://www.telepati.com.tr/agustos01/konu31.htm adresinden 11
Aralık 2011 tarihinde alınmıştır.
Ekiz, Volga. ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=4353 adresinden 24 Ocak 2011
tarihinde alınmıştır.
Fidan, Bülent. Bana Yaratıcılığı Öğretenin Kırk Yıl Kölesi Olurum. Web:
http://ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=403 adresinden 25 Aralık 2010
tarihinde alınmıştır.
Güçlü, A.Baki., Uzun, Erkan., Uzun, Serkan., Hüsrev, Ü.
http://www.felsefeekibi.com/site/default.asp?PG=1653 adresinden 11 Aralık
2011 tarihinde alınmıştır.
Huxley, Aldoux. ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=9998 (çev. Ayseli Usluata)
adresinden 24 Ocak 2011 tarihinde alınmıştır.
Koçak, Orhan. Tüketici Davranışları Piyasa Araştırması ve Reklam, Bölüm 4. Web:
orhankocak.net/dosyalar/word/giris%202.doc adresinden 5 Aralık 2010’da
alınmıştır.
Saruhan,
Mehmet.
http://mehmetsaruhan.com/2010/pazarlama/pazarlama-savasinda-
konumlandirma/ adresinden 24 Ocak 2011 tarihinde alınmıştır.
Sobacı, M. http://ilef.ankara.edu.tr/_pil/yazi.php?yad=1500 adresinden 14 Ekim 2011(a)
tarihinde alınmıştır.
Sobacı, M. http://ilef.ankara.edu.tr/_pil/yazi.php?yad=1501 adresinden 14 Ekim 2011
(b) tarihinde alınmıştır.
Sobacı, M. http://ilef.Ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=6007 adresinden 24 Ocak
2011 (c) tarihinde alınmıştır.
233
Sobacı, M. ilef.ankara.edu.tr/reklam/yazi.php?yad=393 adresinden 24 Ocak 2011 (d)
tarihinde alınmıştır.
Sobacı, M. http://ilef.ankara.edu.tr/_pil/yazi.php?yad=1533 adresinden 24 Ocak 2011
(e) tarihinde alınmıştır.
Usta, Yasemin., Öztayşi Başar.
http://www.danismend.com/konular/stratejiyon/STRATEJIK%20YAKLASIM.h
tm adresinden 14 Ocak 2011 tarihinde alınmıştır.
234
EKLER
EK 1
235
Download