solunum sistemi hastalıkları

advertisement
SİSTEM HASTALIKLARI
“Sistem Hastalıkları Dersi sunusu”
© Bu Sunu’ya ait tüm Haklar Atlas Yayınevine aittir. Hiçbir şekilde üçüncü şahıslara verilemez
Ünite 1: Solunum Sistemi
Hastalıkları
© Bu Sunu’ya ait tüm Haklar Atlas Yayınevine aittir. Hiçbir şekilde üçüncü şahıslara verilemez
ÜST VE ALT SOLUNUM YOLLARI HASTALIKLARI
• 948 yılında Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan
tanıma göre SAĞLIK; “sadece hastalık veya sakatlığın olmaması
değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali” dir.
• Değişik etmenlerin organ ve sistemlerde yaptıkları fizyolojik
değişiklikler sonucu görevlerini yapamaz hale gelmesine
HASTALIK denir.
• Hastalığa ait belirti ve bulguları taşıyan kişiye HASTA denir.
Dahiliye; iç hastalıkları olarak da bilinir. Çocukluk çağını aşmış
(18 yaş üstü) bireylerin iç organ sistemleriyle ilgili incelemeleri
yapar.
Dahiliyenin Alt Dalları
Hematoloji (Kan hastalıkları)
Endokrinoloji (Hormonal sistem hastalıkları)
Gastroenteroloji (Sindirim sistemi hastalıkları)
Onkoloji (Kanser hastalıkları)
Romatoloji (Romatizmal hastalıklar)
Nefroloji (Böbrek hastalıkları)
• Cerrahi; ilaçla veya başka tedavi şekilleriyle iyileştirilemeyen
hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının,
ameliyatla onarılması yada hastalıklı organın kesilip çıkartılarak,
uygun doğal şekline dönüştürülerek iyileştirilmesini esas alır.
Genel Cerrahi
Kalp Damar Cerrahisi (KVC- Kardiyo Vasküler Cerrahi)
Beyin Cerrahisi (Nöroşirürji)
Üriner Sistem Cerrahisi (Üroloji)
Ortopedi ve Travmatoloji Cerrahisi
Göz Cerrahisi
Kulak Burun Boğaz Cerrahisi (KBB)
Onkolojik Cerrahi (Kanser Cerrahisi)
Kadın Hastalıkları Ve Doğum Cerrahisi (Jinekoloji)
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi
Çocuk (Pediatrik) Cerrahisi
Hastalıkla İlgili Temel Kavramlar
Etyoloji: Hastalıkların nedenlerini inceleyen bilim dalıdır.
Biyolojik
Fiziksel etkenler
Kimyasal etkenler
Beslenme bozukluklarına bağlı etkenler
Kalıtımsal etkenler
Psikolojik etkenler
Hastalık oluşumunda rol oynayan kişisel faktörler
Belirti (Semptom): Hasta tarafından hissedilen, fark edilen
ve dile getirilen durumlardır. Örnek: “Karnım ağrıyor”, “başım
dönüyor, “bulanık görüyorum” gibi.
Bulgu: Hastanın değerlendirilmesi sırasında inspeksiyon,
oskültasyon, palpasyonla ve gerektiğinde araç gereç
kullanılarak elde edilen verilerdir. Örnek: Kırık bir kolda
deformite görülmesi, kanama, kan basıncı, nabız, oksijen
satürasyonu vb. birer bulgudur.
Sendrom: Belirli bir patolojik durumla ilgili olan ve beraber
değerlendirildiğinde teşhise olanak sağlayan belirti ve bulguların
tümüdür. Örnek: Nefrotik sendrom, Akut Respiratuar Distress
Sendromu (ARDS- akut solunum sıkıntısı sendromu) gibi.
Prognoz: Hastalığın seyrinin, süresinin ve sonuçlarının tahmin
edilmesine, o hastalığın prognozu denir. Örnek: Akciğer
kanserlerinin prognozu kötüdür.
Komplikasyon: Bir hastalığın seyri veya tedavisi sırasında başka
bir bozukluk veya hastalığın ortaya çıkması, hastalık tablosuna
eklenmesi durumudur.
Solunum sistemi organları
Solunum Sistemi Anatomisi
• Solunum sistemini oluşturan organlar; SOLUNUM YOLLARI ve
AKCİĞERLER olarak incelenir.
• Solunum yolları; burun (nasus- rhinos), yutak (pharynx), gırtlak
(larynx), soluk borusu (trachea), bronşlardan (bronchus) oluşur.
• Üst solunum yolu; burun, yutak ve gırtlaktan oluşur.
• Alt solunum yollar ise trakea, bronşlardır.
• Akciğerler (pulmones) ise oksijen ve karbondioksit değişiminin
olduğu solunum organıdır. Akciğerler sağ ve sol olmak üzere iki
tanedir. İki akciğer mediasten adı verilen anatomik boşluk ile
birbirinden ayrılmıştır.
• İç yüzde bulunan bronş, damar ve sinirlerin girip çıktığı hiluslar
dışında akciğerlerin bütün yüzeyleri plevra adı verilen seröz zar
ile kaplanmıştır.
• Solunum kasları, dış ve iç interkostal kaslar ile diyafragma
kasıdır.
• Diyafragma kası, göğüs ve karın boşluğunu birbirinden ayırır.
Solunum Fizyolojisi
• Solunum sistemi, vücut için gerekli oksijenin alınması ve karbondioksitin
atılması sürecinin gerçekleştiği sistemdir. Solunum, iç ve dış solunum
olmak üzere iki şekilde gerçekleşir. Akciğerlerde, kan ile atmosfer havası
arasındaki O2 ve CO2 alışverişine dış solunum; (pulmoner solunum) kan
ile doku hücreleri arasındaki O2 ve CO2 alışverişine ise iç solunum (doku
solunumu) denir.
• Solunum olayı; akciğer ventilasyonu (havanın, atmosferden akciğerlere ve
akciğerlerden atmosfere hareketidir.), difüzyon (oksijenin, alveollerden
akciğer dolaşımına; karbondioksitin ise akciğer dolaşımından alveollere
geçmesi olayıdır.) ve perfüzyon aşamalarından oluşur. Perfüzyon, oksijen
ve karbondioksitin taşınması eylemidir. Oksijen alveollerden akciğer
kanına difüze olduktan sonra plazmada eriyik halinde ya da hemoglobin
ile birleşmiş olarak (oksihemoglobin=HbO2) taşınır. Hemoglobinin O2 ile
birleşme derecesi, satürasyon olarak ifade edilir.
Solunum Sistemi ile İlgili Tanı Yöntemleri
Solunum Fonksiyon Testleri
• Solunum fonksiyon testleri spirometre denilen cihazlarla yapılır.
Akciğerlerin alabildiği hava hacmi ve bu havanın akciğere alınması ve
verilmesi esnasında yapılan güçlü solunum faaliyeti ile oluşturulan hava
akım hızı ölçülür.
Pulse Oksimetri
• Arteryel oksijen seviyesinin ölçümüdür.
• Parmağa takılan propla ölçülür ve monitörize edilir.
• Hastanın kanındaki oksijenlenmeyi, oksijen moleküllerinin
hemoglobin moleküllerince ne miktarda tutulduklarını (SpO2) ölçer.
• Hastanın oksijene olan ihtiyacını belirlemede ve uygulanan tedavinin
etkinliğini değerlendirmede kolaylıkla kullanılır.
Alerji (Prick) Testi
• Astım, alerjik rinit, atopik dermatit gibi alerjenlere bağlı gelişen
hastalıklarda alerjeni saptamak için kullanılan basit ve çabuk
sonuç veren bir cilt testidir.
• Alerjen deriye damlatılarak lansetle deri hafifçe kaldırılır ve
alerjen deri içine nüfuz eder.
• Değerlendirme 15 dakika sonra yapılır.
Laboratuvar Tetkikleri
Kan tetkikleri: Kanda hemoglobin, sedimantasyon, hemotokrit değerine
bakılır. Sedimantasyon hızı, hücre yıkımına neden olan kanser, tüberküloz
ve bazı enflamatuar ve enfeksiyon hastalıklar hakkında bilgi verir.
Arter Kan Gazı: Arter kanındaki, oksijenin (02), karbondioksitin (C02),
karbondioksitin artması sonucu oluşan zararlı asitlerin ve bunların
ürünlerinin ölçülmesi için arterlerden kan alınır. Her arterden kan
alınabilir. Ancak yüzeysel arterler bu iş için en uygun olanlardır. femoral
arter, brakial arter, radial arter kan gazı için uygundur. Alınan kanın özel
aletlerle ölçümü yapılır. Arter kanı alındıktan sonra, kan alınan damarın
üstüne baskı (tampon) yapılmalıdır.
Balgam İncelemesi: Mikroskopik ve makroskopik olarak yapılır. Balgamın
kıvamı, rengi ve miktarı hastalığın tanımlanmasında önemlidir. Balgam
sabahsaatlerinde temiz ve geniş ağızlı bir kaba alınmalıdır. Alınamadığı
durumlarda bronkoskopi ile alınabilir.
Radyolojik Tetkikler
Akciğer grafisi
• Göğüs hastalıklarıyla ilgili en önemli tanı yöntemidir. Hastanın çeşitli
pozisyonlarda göğüs filmi çekilir. Akciğerlerdeki herhangi bir lezyonun
varlığı, lezyon varsa yeri, büyüklüğü ve yapısı değerlendirilir. Göğüs
travmalarında diyafragmanın sınırlarını ve kostaların durumunu
belirlemek amacıyla da çekilir.
Skopi (Floroskopi)
• Röntgen ile aynı prensipte çalışan cihazdır. Görüntü almak için
ışın vermek gerekir. (çoğu röntgen cihazı skopi görevi de görür).
Röntgen üzerine verilen ışınla (kaset) film üzerinde sabitlenen
görüntü, skopi de ekranda anlık gözlenir. Işının verildiği anda
görüntü alınır.
Akciğer bilgisayarlı tomografisi (BT)
• Akciğerlerin daha detaylı incelenmesinde kullanılır. Akciğerlerin
çeşitli derinliklerindeki kesit yüzeylerine ilişkin görüntü
alınmasıdır. Akciğerlerin 0.5-1 cm aralıklarla filmleri çekilir ve
normal akciğer filmlerinde görülmeyen anomaliler tespit edilir.
Pozitron emisyon tomografi (PET-CT):
• Kanser tanısı ve kanser tedavi izlemesinde günümüzde kullanılan
en gelişmiş yöntem olan PET CT iki farklı teknolojinin
birleşiminden oluşuyor. PET (Positron Emmission Tomography),
hücrelerin fonksiyon ve metabolizması hakkında bilgi verirken,
CT ise anatomik veri sağlar.
Manyetik Rezonanas Görüntüleme (MRG)
• Genellikle toraksın büyük damarlarının ve göğüs kafesi
yapılarının tanılanmasında kullanılır. Akciğer ve akciğer zarının
kanserlerinde oluşan lezyonun ana damarlar, göğüs duvarının
yumuşak dokusu ve kemik dokusu, omurgalar, diyafram gibi
yapılar ile ilişkisini ortaya koymak için MRI yararlanılır.
Ultrasonografi (USG)
• Vücuda uygulanan yüksek frekanslı ses dalgalarının, dokularda
yansımasının, bir iletim sistemi aracılığı ile tutulup kaydedilmesi
ve ekranda görüntülenmesi işlemidir.
Akciğer perfüzyon sintigrafisi
• Hastaya İV radyoopak madde verilerek bu maddenin akciğer
tarafından tutulumu kaydedilir. Perfüzyon sintigrafisi ile tümör
ve emboli gibi durumlar tespit edilir.
Pulmoner Angiografi
• Radyoopak bir madde verilerek akciğer damarlarında herhangi
bir patoloji olup olmadığı değerlendirilir.
Endoskopik İncelemeler
Bronkoskopi
• Ucunda ışık, mercek ve ayna bulunan bronkoskop denilen
aletlerle trakeabronşiyal dalların ve bronkopulmoner
segmentlerin gözle incelenmesidir.
• Bronkoskopi ile patolojikoluşumun yeri ve büyüklüğü belirlenir.
• Gerekirse biyopsi için parça ve sekresyon alınır. Ayrıca yabancı
cisimleri çıkarmak içinde uygulanır.
Torakoskopi
 Torakoskop ile plevra boşluğuna girilerek paryetal ve visseral
yüzeylerin incelenmesidir.
 Kuşkulu yerlerden biyopsi alınabilir. Malign (kötü huylu tümör)
lezyonların evrelenmesinde yararlanılır.
Torasentez
• Tanı veya tedavi amaçlı olarak, özel bir iğneyle göğüs
boşluğundan girilerek akciğer zarları arasındaki sıvıdan örnek
elde edilmesi işlemine torasentez denir.
• Alınan sıvı laboratuvar incelemeleri için gönderilir.
• Sıvıya bağlı nefes darlığı olan hastalarda sıvı boşaltılarak tedavi
amaçlı olarak da kullanılır.
Biyopsi
• Endoskopi (bronkoskopi) sırasında, akciğer dokusundan parça
alınmasıdır.
• Alınan materyal incelenmek üzere laboratuvara gönderilir.
Solunum Sistemi Hastalıklarında Genel Belirtiler
Solunum düzensizlikleri: Hastanın solunum hızı, tipi, ritmi,
derinliği, göğüs hareketleri, tırnaklar ve dudaklarda morarma,
burun kanatlarında içe doğru çekilme ve yardımcı solunum
kaslarını kullanma durumu değerlendirilir.
 Dispne: Solunum güçlüğüdür. Hasta soluk alıp vermede güçlük
çeker, sıkıntı hisseder. Bu durum solunum yolu obstrüksiyonu
(yabancı cisim aspirasyonu, solunum yollarındaki tümör,
pulmoner tromboemboli vb.) akciğer parankim dokusu, plevra,
göğüs duvarı ve diyafragmada oluşan lezyonlar nedeniyle gelişir.
Öksürük: Solunum yollarını koruyan, fazla bronş salgısının
dışarı atarak hava yollarını temizleyen refleks harekettir.
Öksürük balgamlı veya balgamsız olabilir.
Balgam: Solunum yollarındaki enfeksiyon ve çeşitli tahrişler
mukus salgısını arttırır. Fazla miktarda balgam çıkarma bir
hastalığın belirtisi olabilir. Balgamın kıvamı, rengi ve kokusu
önemlidir.
Hemoptizi: Öksürükle birlikte alt solunum yollarından gelen,
köpüklü ve kırmızı kandır.
Göğüs ağrısı: Göğüs kafesindeki kemik ve kıkırdak
yapılardan,
pariyetal
plevra,
bronş
ve
trakeadan
kaynaklanabilir. Visseral plevra ve akciğer ağrıya duyarsızdır.
Ağrı batıcı, yanıcı ve künt şekilde olabilir. Nefes almakla ve
öksürükle artabilir.
Ses kısıklığı: Üst solunum yolu enfeksiyonları ve bazı solunum
yolu hastalıklarında ses kısıklığı gelişir.
• Siyanoz: Oksijen azlığı nedeniyle tırnakların ve mukozaların
morarmasıdır.
• Çomak parmak: El ve ayak parmaklarının uçlarındaki yumuşak
dokunun hiperplazisine bağlı olarak şişmesi, tırnakların enine
ve boyuna bombeleşmesi ve saat camına benzer bir görünüm
almasıdır. Özellikle kalp akciğer hastalıklarında ve birçok
hastalıkta görülebilen bir bulgudur.
Çomak
parmak
gelişmesinde, muhtemel neden doku oksijen azalmasına bağlı
damarların buralarda genişlemesi, damarlardaki tormbositlerin
aktivitesi ile doku büyümesidir.
Solunum Sistemi Hastalıklarıyla İlgili Diğer Terimler
Postural drenaj:
• Postural
drenaj
yerçekimi
yardımıyla
bronşlardaki
sekresyonun çıkarılmasını kolaylaştıracak pozisyonlar verilerek
yapılır. Genellikle günde iki defa yemeklerden önce ve yatarken
baş aşağı, prone, sağ-sol lateral, oturma pzisyonlarında uygulanır.
Postüral drenajda hasta pozisyonları
Torakotomi: Göğüs duvarına kesi (inzisyon) yapılarak göğüs
duvarının açılmasıdır.
Torakoplasti: Toraks alanınıngenişletilmesi amacıyla kostaların
çıkarılmasıdır.
Segmentektomi: Hastalıklı olan bir veya daha fazla akciğer
segmentinin cerrahi olarak çıkarılmasıdır.
Lobektomi: Hastalıklı olan akciğer lobunun cerrahi olarak
çıkarılmasıdır.
Pnömonektomi: Hastalıklı olan sağ veya sol akciğerin
tamamının çıkarılmasıdır.
Akciğerin cerrahi olarak alınması
Rinit
• Rhinos=Burun demektir.
• Rinit, burun içini kaplayan mukozanın enflamasyonudur.
• İnsanlarda en sık görülen viral enfeksiyon, bir rinit türü olan
nezledir.
• Kısa rinit atakları genelde gribal enfeksiyonlar gibi solunum yolu
hastalıklarının seyrinde görülür.
• Kronik rinit ise genelde alerji nedenli olup ayrıca bazı ilaçların
fazla kullanımı bazı tıbbi durumlar ve bazı saptanamayan
nedenlere bağlı olarak gelişir.
Etyoloji
• Alerjik rinittip 1 de aşırı duyarlılık ve genetik faktörler ön
plandadır.
• Enfeksiyöz rinitlerde en sık etkenler virüslerdir.
• Nonalerjik rinit bilinen alerjik nedenin olmadığı durumlarda
oluşan hapşırma, burun akıntısı, burun tıkanıklığı ve geniz
akıntısını tarif eden tıbbi bir terimdir.
• Belirtiler genelde yıl boyu oluşur ancak mevsimsel olarak
(örneğin mevsim değişimlerinde) daha da kötüleşebilir.Bu
durum genelde erişkin çağa kadar ortaya çıkmaz.
Belirti ve Bulgular
• Hapşırma,
• Burun tıkanıklığı,
• Sulu ve bol burun akıntısı,
• Burunda, gözde veya
damakta kaşıntı (En sık
görülen semptomlardır),
• Koku almada bozukluk,
• Gözaltında şişkinlik ve koyu
çizgiler,
• Seröz postnazal akıntı,
• Ses değişikliği,
• Kurutlanma ve epistaksis
(burun kanaması),
• Bazen polip görülebilir.
Şikayetler, mevsimsel olarak
özellikle ilkbaharda görülür.
Tanı yöntemleri
• Anamnez, fizik ve endoskopik muayene, alerjik rinitte deri
testleri ve gıda alerjisi düşünülenlerde diyet testleri yapılır.
Tedavi ve Bakımı
Tetikleyici faktörlerden kaçınma: Sigara dumanından, temizlik
malzemeleri ev spreyleri gibi maddelerden, parfüm ve kuvvetli
kokulardan uzak durmak.
Burun yıkaması: Basitçe burnun tuzlu su ile yıkanması hem
alerjik rinitte hem alerjik nedenli olamayan rinitte özellikle geniz
akıntısı için faydalıdır. Buruna kullanılacak ilaçlardan önce
kullanılması burun boşluğunu temizler.
Burun spreyleri: Steroidli ve antihistaminik içeren spreyler
dekonjestanlar düzenli ve doğru şekilde kullanıldığında
belirtileri azaltabilir.
Tonsillit
• Tonsilla palatinaolarak da adlandırılan bademcikler, dilin arka
kısmında boğazın her iki yanında bulunan önemli görevleriolan
lenfoid bir organdır.
• Bademciklerin enfeksiyonuna tonsilitadı verilir. Akut tonsillit,
iyileşmeden dört haftadan uzun sürerse kronik tonsillit adını alır.
Etyoloji
• Çocuklarda en sık görülen hastalıklardandır. En sık 5-15
yaşlarında ve kış-ilkbahar döneminde görülür.
• Okul öncesi çocuklarda virüsler, daha büyük çocuklarda ise
bakteriler daha sık etkendir.Ancak en sık izole edilen bakteri,
beta hemolitik streptokoktur.
• Akut tonsillite neden olan mikroorganizmalar, tükürük, burun ve
boğaz sıvıları gibi vücut sıvı-larıyla, yakın temasla, solunum
yolundan hava yoluyla çıkan damlacıklar yoluyla insandan
insana bulaşabilmektedir.
Belirti ve Bulgular
• Hastalığın şiddeti etken olan mikroorganizmanın virülansına
(hastalık yapma gücü) ve kişinin vücut direncine bağlı olarak
değişebilmektedir. Tonsillitte aşağıdaki belirtilerin hepsi veya
birkaçı bulunabilir:
• Ateş (39-40 dereceyi bulabilir), üşüme, titreme,
• Bademcikler şiş, kırmızı olması,
• Kulak ağrısı,
• Boğaz ağrısı,
• Yutkunmada zorlanma, ağrı veya rahatsızlık hissi,
• Halsizlik, kırgınlık, vücutta yaygın ağrı, eklem ağrıları,
• Boyundaki lenf bezlerinde şişme, hassasiyet, ağrı,
• Baş ağrısı,
• İştahsızlık,
• Kötü ağız kokusu,
• Ses değişiklikleri görülür.
Çocuklarda bunlarla birlikte ayrıca:
• Mide bulantısı,
• Kusma,
• Karın ağrısı da eşlik edebilir.
Komplikasyonlar
• Peritonsiller apse (bademcik çevresi apse),
• Otitis media ve mastoidit (orta kulak ve temporal kemiğin mastoid
çıkıntısının enfeksiyonu),
• Pnomoni (akciğer enfeksiyonu),
• Akut romatizmal ateş (romatizmal kalp iltihabı),
• Akut glomerülonefrit (böbrek iltihabı),
• Derin boyun enfeksiyonu,
• Menenjit (beyin zarı enfeksiyonu),
• Osteomiyelit (kemik ve kemik iliği enfeksiyonu),
• Septik artrit (eklem enfeksiyonu),
• Septisemi (mikrobun kana yayılarak kanda çoğalması) olabilir.
Tanı yöntemleri
• Anemnez alınır ve fiziksel muayene yapılır.
• Etkeni tespit etmek için boğaz kültürü alınır.
Tedavi ve Bakımı
• Akut tonsillit tedavisinde amaç enfeksiyonun yok edilmesi,
belirtilerin
ortadan
kaldırılması
veortaya
çıkabilecek
komplikasyonların engellenmesidir.
• Bakteriyel enfeksiyonlarda antibiyotik verilir.
• Belirtilere yönelik olarak (semptomatik tedavi) ağrı kesici, ateş
düşürücü verilebilir.
• Hastanın yatak istirahati ve yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır.
• Ağız bakımı önemlidir. Antiseptik gargaralarla gargara yapmak ağız
bakımı için yeterlidir.
Değerli Eğitimcilerimiz,
sunumların tamamına ulaşmak için
yayınevimiz ile
irtibata geçiniz.
Atlas Sağlık Yayınları
Gsm : 533 745 49 44
[email protected]
Download