Türkiye Dış Ticaret Verilerinin Söylediklerini Anlayabilmek (2000

advertisement
Türkiye Dış Ticaret Verilerinin Söylediklerini Anlayabilmek (2000 –
2016)
Türkiye’nin Son 17 Yıllık Dış Ticaret Verileri İle İlgili Bir
Değerlendirme
Giriş:
Türk ekonomisi de diğer günümüz ekonomileri gibi sadece kendi
içinde işleyen ve üreten kapalı bir yapı değil. Ekonomimizin ve diğer
ülke ekonomilerinin karşılıklı göreli durumlarını değerlendirirken,
dış ticaret verilerini kullanmak çok anlamlı bir yaklaşımdır. Ben de
aşağıda 2000 – 2016 dönemindeki Türkiye Dış Ticaret (İhracat –
İthalat) verilerini kullanarak, ekonomimizin bu dönemdeki yapısına
yönelik bir kısım tespitlerde bulunacağım.
Veriler de konuşuyor. Bazen gülüyor, bazen ağlıyor. Verilerin de
anlatmak istedikleri var. Okuyucuya kolaylık sağlamak amacıyla,
belirgin tespitlerin yanına GÜLÜMSEYEN VERİ! ve AĞLAYAN VERİ!
ifadelerini ekledim.
Genel Kavramlar ve Yöntem:
Değerlendirmede kullandığım veriler, TÜİK internet sitesindeki “ISIC
Revision 3” verileridir. ISIC, Birleşmiş Milletler’in ekonomik verileri
sınıflandırmak için kullandığı bir sistemdir. Açılımı, “Tüm Ekonomik
Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması - International
Standard Industrial Classification of All Economic Activities”
şeklindedir. 1948 Yılında kabul edilmiş, 1958 ve 1968 yıllarında revize
edilmiştir. 1989 yılından itibaren aşağıda gösterdiğimiz “ISIC Rev. 3”
kullanılmaya başlanmıştır. Tablodaki 2 ve 3.sütunlar ISIC Rev.3
orijinal sınıflaması olup, 1 numaralı renk kodlamalı sütun teknoloji
yoğunluğuna göre sınıflamanın kategorize edilebilmesi için
tarafımca eklenmiştir.
1
2
3
A
Tarım ve ormancılık-Agriculture and forestry
01
Tarım ve hayvancılık-Agriculture, hunting and related service activities
02
Ormancılık ve tomrukçuluk-Forestry, logging and related service activities
B
Balıkçılık-Fishing
05
Balıkçılık-Fishing, aquaculture and service activities incidental to fishing
C
Madencilik ve taşocakçılığı-Mining and quarrying
10
Maden kömürü , linyit ve turb-Mining of coal and lignite; extraction of peat
11
Hampetrol ve doğalgaz-Extraction of crude petroleum and natural gas
12
Uranyum ve Toryum Madeni -Uranium and torium ores
13
Metal cevherleri-Mining of metal ores
14
Taşocakçılığı ve diğer madencilik-Other mining and quarrying
99
Gizli Veri -Confidential Data
D
İmalat sanayi-Manufacturing
15
Gıda ürünleri ve içecek-Manufacture of food products and beverages
16
Tütün ürünleri-Manufacture of tobacco products
17
Tekstil ürünleri-Manufacture of textiles
18
21
Giyim eşyası-Manufacture of wearing apparel; dressing and dyeing of fur
Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı-Tanning and dressing of
leather; manufacture of luggage, handbags, saddlery, harness and footwear
Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır vb. örülerek yapılan maddelerManufacture of wood and of products of wood and cork, except furniture; manufacture of
articles of straw and plaiting ma
Kağıt ve kağıt ürünleri-Manufacture of paper and paper products
22
Basım ve yayım; plak, kaset vb.-Publishing, printing and reproduction of recorded media
Düşük - Orta
Teknoloji
23
Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıtlar-Manufacture of coke,
refined petroleum products and nuclear fuel
Yüksek –Orta
Teknoloji
24
Kimyasal madde ve ürünler-Manufacture of chemicals and chemical products
25
Plastik ve kauçuk ürünleri-Manufacture of rubber and plastics products
26
Metalik olmayan diğer mineral ürünler-Manufacture of other non-metallic mineral
products
27
Ana metal sanayi-Manufacture of basic metals
Düşük
Teknoloji
19
20
Düşük - Orta
Teknoloji
(1)
28
29
Yüksek
Teknoloji
Yüksek –Orta
Teknoloji
Yüksek
Teknoloji
Yüksek – Orta
Teknoloji
Düşük
Teknoloji
Düşük - Orta
Teknoloji
Düşük
Teknoloji
Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç)-Manufacture of fabricated metal products,
except machinery and equipment
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat-Manufacture of machinery and
equipment n.e.c.
30
Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları-Manufacture of office, accounting and
computing machinery
31
Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli mekina ve cihazlar-Manufacture of electrical
machinery and apparatus n.e.c.
32
Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları-Manufacture of radio, television
and communication equipment and apparatus
33
Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat-Manufacture of medical, precision and optical
instruments, watches and clocks
34
Motorlu kara taşıtı ve römorklar-Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers
35
Diğer ulaşım araçları-Manufacture of other transport equipment
36
Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler-Manufacture of furniture;
manufacturing n.e.c.
E
Elektrik, gaz ve su-Electricity, gas and water supply
40
Elektrik, gaz ve su-Electricity, gas, steam and hot water supply
G
Toptan ve perakende ticaret-Wholesale and retail trade
51
Atık ve hurdalar-Waste and scrap
K
Gayrimenkul, kiralama, ve iş faaliyetleri-Real estate, renting and
business activities
74
Diğer iş faliyetleri-Other business activities
O
Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel hizmetler-Other community,
social and personal service activities
92
Eğlence, kültür ve sporla ilgili faaliyetler-Recreational, cultural and sporting activities
93
Diğer hizmet faaliyetleri-Other service activities
Bu yazıdaki değerlendirmelerimin tamamında sadece TÜİK verileri
kullanıldığını, 2016 yılı ithalat ve ihracat rakamlarının Kasım ayı
itibariyle olduğunu, okuyucunun daha kolay izleyebilmesi için
yukarıdaki tabloda yer verilen teknoloji kırılımındaki sektör renk
kodlamalarının yazı içerisindeki bütün tablo ve grafiklerde de
kullanıldığını ayrıca belirtelim.
Ticaret kavramıyla başlayalım. Genel olarak ticaret kavramı, hepimizin
bildiği gibi tanımı gereği birden çok tarafın var olmasını gerekli kılan
bir temel ekonomik etkinlik biçimidir. Dış ticaret ise basit olarak bir
ülkenin üretim/hizmet birimlerinin ülke dışındaki üretim/hizmet
birimleri ile yaptığı alım–satım işlemlerini ifade eder. Bu kapsamda,
ülke üretim/hizmet birimlerinin ülke dışına sattığı mal/hizmetlerin
değeri ihracat, ülke dışından satın aldığı mal/hizmetlerin değeri de
ithalat olarak adlandırılır.
Dış ticaret dengesi kavramı, bir ülkenin, ülke dışı ile gerçekleştirdiği
mal/hizmet alım–satımlarının dengesini tanımlar. Yani, ithalat ile
ihracat arasındaki ilişki düzeyini anlatır. Bir ülkenin ithalatı
ihracatından büyük olduğunda dış ticaret açığı, ihracatı ithalatından
büyük olduğunda dış ticaret fazlası oluşur.
Tarihsel süreç içerisinde, ulusların zenginliği ya da ulusal servetin
kaynağı, genellikle 16 ve 17. Yüzyıllarda altın/gümüş gibi değerli
madenlere, 18. Yüzyılda doğaya, 19 ve 21. Yüzyıllarda ise iş bölümü ve
uzmanlaşma ile ilişkilendirilerek ele alınmıştır.
Dış ticaret, ülkeler arasındaki ürün ve hizmetlerin alım–satımı
yoluyla ülkeler arasındaki değer transferine olanak sağlamaktadır.
Bu anlamda, dış ticareti fazla veren ülkeler, yurt dışından (ülke
dışındaki ekonomilerden) pozitif değer transferi sağlarken, tersi
durumdaki ülkelerin ekonomilerinde ise negatif değer transferi
ortaya çıkmaktadır. Belirtilen nedenle, ülkeler genellikle uzun
dönemde ihracatlarının ithalatlarından fazla olmasını sağlamaya
yönelik ekonomik politikalar oluşturmaya ve uygulamaya çalışırlar.
Dış ticaret dengesinin, yurt dışından pozitif değer akışına
dönüştürülmesinin iki bileşeninden biri ithalat, diğeri ihracattır.
Sözkonusu iki bileşenden biri durumundaki ithalatı kısıtlayarak veya
diğer bileşen ihracatı artırarak, veri denge hacminde (İthalat +
ihracat) dış ticaret fazlası yaratmak teorik olarak mümkün olmakla
birlikte, asıl olan ihracat düzeyini yükselterek ve ithalatı mümkün
olduğunca düşük düzeyde kısıtlayarak ülkede dış ticaret fazlası
yaratmak ve bunu sürdürülebilir kılmaktır. Bunun nedeni, ihracat
artışının bir
yaratmasıdır:
ülke
ekonomisinde
başlıca
aşağıdaki
faydaları
 Ekonomide faktör verimliliğini yükseltir, kaynakların daha etkin
kullanımı sağlanır.
 Ölçek ekonomilerinden ve pozitif dışsallıklardan elde edilen
kazançlar artar.
 Ülkeye döviz girişi artar.
 İhracat sektörlerindeki üretim maliyetlerinde düşüş olur.
 Yeni teknolojilerin uygulanması uyarılır.
 İstihdam artışı sağlanır.
 Uluslararası iş bölümü ve uzmanlaşmanın geliştirilmesini, etkin
kaynak kullanımını sağlayarak, ülke ve dünya ekonomik refahının
geliştirilmesine katkı yapar.
Neo kapitalizmin savunucusu emperyal güçler tarafından yok
edilmeye çalışılan Türkiye gibi gelişmekte olan milli/ulus devletlerin
temel ekonomik politikası hızlı/dengeli/sürekli kalkınmaktır . Dış
ticareti sürekli açık veren bir ulusal ekonominin hızlı bir şekilde
gelişmemişlik döngüsünü kırması ise zordur.
Girişte verdiğim bu ilk ve genel mahiyetteki bilgilerden sonra
değerlendirme yöntemim hakkında kısaca bilgilendirme yapmakta
fayda var.
 2000 – 2016 Dönemindeki toplam ithalat ve ihracat rakamlarına
ve ihracatın ithalatı karşılama oranına baktım.
 Dönem toplamı içerisinde ISIC Rev.3 kırılımında ithalat ve
ihracatın sektörel paylarını hesapladım, trend ve değişimleri
araştırdım.
 ISIC Rev.3 standardındaki TÜİK verilerini, sektörleri teknoloji
yoğunluğuna göre 4 ayrı grupta yeniden bölümleyerek, dış
ticaretimizin teknoloji yoğunluğu kırılımındaki karakteristik
durumunu, teknolojik alt kırılımdaki payları ve ihracatın ithalatı
karşılama oranlarını değerlendirdim. Bu gruplar, emek - yoğundan
teknoloji - yoğuna doğru olmak üzere;
o Düşük Teknoloji İle Üreten Sektörler,
o Düşük - Orta Teknoloji İle Üreten Sektörler,
o Yüksek - Orta Teknoloji İle Üreten Sektörler,
o Yüksek Teknoloji İle Üreten Sektörler
şeklindedir.
 Teknoloji yoğunluğu kırılımındaki ihracatın ithalatı karşılama
oranının ve teknoloji kırılımındaki ihracatın toplam ihracatımız
içerisindeki payının 17 yıllık seyrini ortaya koydum, trend ve
değişimleri araştırdım.
2000 – 2016 Dönemindeki Dış Ticaret Rakamlarımıza Genel Bakış:
Tablo 1, Sektörlerin teknoloji kullanım yoğunluklarına göre 4 ana
başlıkta yeniden gruplandırdığım ISIC Rev.3 kırılımındaki temel verileri
göstermektedir. Böylece, oluşturulan 4 ana teknolojik sektörün her
birindeki ithalat ve ihracat tutarlarımız ile bu tutarların farkından
oluşan dış ticaret fazla/açıklarının yanısıra, her sektörün ihracatının
ithalatını karşılama oranlarını bir arada görme imkanımız oldu.
Tablonun en sağındaki ihracatın ithalatı karşılama oranlarının %
100’e yaklaştığı ölçüde o sektörün dış ticaret açığına yaptığı etkinin
azalması söz konusu doğal olarak.
Türkiye’nin 2000 – 2016 Döneminde toplam ithalatı Tablo 1’de
görüldüğü gibi 2.6 trilyon ABD Doları, toplam ihracatı ise 1.7 trilyon
ABD doları olmuştur. Bu 17 yıllık dönemde toplam dış ticaret açığı
938 milyar ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Dolayısıyla, Türkiye
ekonomisi son 17 yıllık dönemde, yıllık olarak ortalama
ABD Doları dış ticaret açığı vermiştir. AĞLAYAN VERİ!
55 Milyar
Tutarlar Bin ABD Doları
Tablo 1
2000-2016
İthalat
toplamı
2000-2016
İhracat
toplamı
2000-2016
İhracat
İthalat Farkı
Fark
içindeki
Payı %
İhracatın
ithalatı
karşılama
oranı %
Toplam
2.627.840.438 1.690.337.414 -937.503.024 100,00%
64,32%
Düşük Teknoloji Toplam
838.552.519
966.453.650
655.870.720
547.785.111
-182.681.799 19,49%
-418.668.539 44,66%
78,21%
56,68%
Yüksek - Orta Teknoloji Toplam 628.849.809
442.054.623
70,30%
Yüksek Teknoloji Toplam
44.626.959
-186.795.186 19,92%
-149.357.501 15,93%
Düşük-Orta Teknoloji Toplam
193.984.460
Sözkonusu dış ticaret açığımızın teknoloji kullanım yoğunluklarına
göre ayrıştırılmış sektörel dağılımına baktığımızda:
 Açıktaki en yüksek payın % 45 ile düşük – orta teknoloji, en düşük
payın % 20 ile düşük teknoloji sektörüne ait olduğunu,
 Yüksek –orta ve yüksek teknoloji sektörlerinin birlikte açık
yaratmadaki paylarının % 36 düzeyine ulaştığını,
 Emek yoğundan teknoloji yoğuna doğru her 4 sektörde de dış
ticaret açığı verdiğimizi, yani her 4 sektörde de ihracattan çok
ithalat yapmakta olduğumuzu,
 1.7 trilyon ABD Dolarlık toplam ihracatımız içerisindeki ileri
teknoloji ürünü ihracat tutarının 45 milyar ABD Doları
seviyesinde kaldığı, yani yüksek teknolojili ürün ihracatımızın,
ihracatımız içerisindeki payının çok düşük seviyede olduğunu (%
2,6)
 Emek yoğunluklu düşük teknolojili sektör ihracatımızın ise
toplam dönem ihracatımız içerisinde 656 milyar ABD Dolarlık
tutar ile en büyük payı (% 39) meydana getirdiğini
görüyoruz. AĞLAYAN VERİ!
23,01%
Bu veriler bize kronik dış ticaret açığı vermekte olan bir ekonomimiz
olduğunu söylüyor. Dış ticaret açığı veren bütün ülkeler, uzun vadede
bu açığı kapatmaya gayret ederler. Türkiye ekonomisinin dış ticaret
açığını kapatma yönünde iyiye gittiğini söyleyebilmemiz için yıllar
itibariyle Türkiye toplam ihracatının ithalatı karşılama oranının
yükseliyor olması gerekiyor.
Burada belirtmem gereken bir başka husus daha var. Çok önemli bir
husus bu. Düşük teknolojili sektörlerde emek unsuru üretimdeki
ağırlıklı faktör iken, yüksek teknolojili sektörlerde sermaye ve
teknoloji ağırlıklı faktörler olarak öne çıkmaktadır. Belirtilen
nedenle, düşük teknolojili/emek yoğun sektörlerde emek maliyeti
önemli bir fiyat/karlılıkta rekabet unsuruyken, yüksek teknolojili
ürünlerde sermayenin fiyatı olan faiz ve teknolojik bilgi önemli
fiyat/karlılık yaratan rekabet unsurlarıdır.
Aşağıda yer verdiğim Grafik 1’de 2000 – 2016 döneminde Türkiye
ihracatının yıllık olarak ithalatı karşılama oranlarının seyrine
odaklanıyoruz.
Grafik 1’de Türkiye ihracatının ithalatını karşılama oranı:
 2000 – 2016 Dönemindeki en yüksek seviyesine, % 75,69 ile 2002
yılında ulaşmış.
 2002 -2009 Yılları arasındaki dönemde % 60 – 75 bandı arasında
kalmış.
 2016 Yılında ise % 72,03 seviyesinde gerçekleşmiş.
 Yani, değerlendirme konusu olan 17 yıllık dönemde, ekonomimiz
ne yazık ki dış ticaret açığını kapatma yönünde kalıcı bir iyileşme
trendi oluşturamamış. 2016 Yılında geldiğimiz son nokta (%
72,03), 2001 yılının (% 75,69) da gerisindeki bir oranda kalmış.
AĞLAYAN VERİ!
GRAFİK 1: 2000 -2016 Dönemi Türkiye İhracatının İthalatı
Karşılama Oranının Yıllık Seyri
80%
70%
60%
50%
40%
30%
20%
10%
0%
72,48%
64,45%
75,69%
72,03%
69,94%
61,28%
56,01%
50,96%
Grafik 2, 3, 2000 – 2016 Döneminde ihracatımız ve ithalatımız
içindeki teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel payları
gösteriyor.
Grafik 2 ile ilgili tespitler:
 İthalatımızdaki en püyük pay, emek yoğun teknoloji ile üretim
yapılan düşük teknolojili ( % 32) ve nispeten emek yoğun üretim
yapılan düşük –orta teknolojili (% 37) sektörlerdedir. İki sektörün
birlikte ithalatımız içerisindeki paylarının toplamı % 69’lara
ulaşmaktadır. Burada vurgulanması gereken husus, düşük
teknolojili ithalatımızın sektör payını büyüten temel unsurun ham
petrol ve doğalgaz ithalatı olduğudur.
GRAFİK 2: 2000-2016 Dönemi Türkiye İthalatı
İçinde Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre
Sektör Payları
7%
32%
24%
Düşük Teknoloji
Toplam
Düşük-Orta Teknoloji
Toplam
Yüksek - Orta Teknoloji
Toplam
37%
Yüksek Teknoloji
Toplam
Grafik 3 ile ilgili tespit:
 İhracatımız içerisinde en yüksek pay % 39 ile emek yoğun
üretimin söz konusu olduğu düşük teknoloji sektörüne ait
görünmekle birlikte, Düşük – orta ve düşük teknoloji sektörlerini
birlikte aldığımızda, ki her iki sektörde emek ağırlıklı üretim
yapılan sektörlerdir, ihracatımızın % 71’inin bu sektörden
kaynaklandığı görülmektedir.
 Teknoloji yoğun üretim yapılan yüksek teknoloji sektörünün son
17 yıllık toplam ihracatımız içerisindeki payı ise sadece % 3’ler
seviyesindedir. AĞLAYAN VERİ!
GRAFİK 3: 2000-2016 Dönemi Türkiye İhracatı
İçinde Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre
Sektör Payları
3%
26%
Düşük Teknoloji
Toplam
39%
Düşük-Orta Teknoloji
Toplam
Yüksek - Orta Teknoloji
Toplam
32%
Yüksek Teknoloji
Toplam
Aşağıdaki Tablo 2, Türkiye ekonomisinin son 17
ticaret, ithalat, ihracat, açık/fazla rakamlarını ve
karşılama oranlarını detaylı olarak gösteren bir
hazırlanırken, ilişkili bir kısım sektörlerde
doğrultusunda birleştirmeler yapılmıştır.
yıllık toplam dış
ihracatın ithalatı
tablodur. Tablo
çalışma amacı
Tablonun daha kolay değerlendirilebilmesi için her alt sektör kendi
içerisinde en çok açık verenden az açık verene doğru; devamında, var
ise o alt sektöre ait fazla veren kalemler de yine en büyük dış ticaret
fazlası yaratandan azalana doğru kendi aralarında sıralanmıştır.
Dikkatli okuyucunun hemen fark edebileceği gibi “İmalat sanayi”
sektörü başlığı , 4 teknolojik kategori içerisinde de farklı alt başlıkları
itibariyle yer almaktadır. Bunun nedeni, imalat sanayi sektöründe
yapılan üretimin, kullanılan teknoloji yoğunluğuna göre farklı
teknolojik sektörleri kapsıyor olmasıdır.
Tablo 2, çalışma kapsamındaki ana tablomuzdur. Tablo verilerinin ilgili
kısımlarına aşağıda ayrıca odaklanacak ve tespitlerimizi paylaşacağız.
Tablo 2
Türkiye Dış Ticaret Toplamı
Tutarlar Bin ABD Doları
İhracatın
2000-2016
ithalatı
İthalat İhracat
karşılama
Farkı
oranı %
2000-2016
2000-2016
ihracat
ithalat toplamı
toplamı
64,32%
275.443
-937.503.024
-355.302.080
-283.129.241
-54.835.389
-16.630.526
-3.483.122
2.776.199
-84.029.614
-84.029.614
-15.840.665
-15.445.063
-2.840.912
579.582
3.024.892
2.445.310
521,91%
Diğer sosyal, toplumsal ve kişisel
hizmetler
569.181
73.501
-495.680
12,91%
Eğlence, kültür ve sporla ilgili faaliyetler
567.447
73.227
12,90%
1.734
274
-494.220
-1.460
46.677
20.124
-26.553
43,11%
46.677
20.124
43,11%
276.045.865
549.058.658
101.967.558
345.518.058
56.610.491
108.734.221
-26.553
273.012.793
243.550.499
52.123.730
35.404.277
57.805.147
22.400.870
163,27%
43.325.853
17.237.388
-26.088.465
39,79%
17.558.987
10.292.475
-7.266.513
58,62%
13.797.421
7.510.143
-6.287.278
54,43%
7.381.277
1.961.227
26,57%
838.552.519
964.222.861
655.870.720
546.314.527
78,21%
56,66%
376.442.916
77.723.417
-5.420.050
-182.681.799
-417.908.334
-298.719.499
168.389.513
61.821.714
-106.567.799
36,71%
298.224.438
21.810.401
214.399.018
52.822.489
-83.825.420
31.012.089
71,89%
242,19%
Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç)
47.269.614
70.704.914
23.435.301
149,58%
Plastik ve kauçuk ürünleri
52.085.979
68.842.974
16.756.995
132,17%
2.627.840.438
386.190.182
1.690.337.414
30.888.103
284.548.045
1.418.804
Taşocakçılığı ve diğer madencilik
71.616.278
16.780.889
Maden kömürü , linyit ve turb
16.718.734
88.207
Uranyum ve Toryum Madeni
3.483.122
0
Metal cevherleri
9.824.003
12.600.203
90.489.208
6.459.593
90.489.208
6.459.593
85.211.406
69.370.741
81.515.468
66.070.406
3.116.356
Madencilik ve taşocakçılığı
Hampetrol ve doğalgaz
Toptan ve perakende ticaret
Atık ve hurdalar
Tarım,ormancılık ve balıkçılık
Tarım ve hayvancılık
Ormancılık ve tomrukçuluk
Balıkçılık
Diğer hizmet faaliyetleri
Gayrimenkul, kiralama, ve iş
faaliyetleri
Diğer iş faliyetleri
İmalat sanayi
Giyim eşyası ve tekstil ürünleri
Gıda ürünleri /içecek/tütün ürünleri
Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış
diğer ürünler
Kağıt ve kağıt ürünleri
Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye
ve ayakkabı
Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır
vb. örülerek yapılan maddeler
Basım ve yayım; plak, kaset vb.
Düşük Teknoloji Toplam
İmalat sanayi
Kimyasal madde ve ürünler
Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve
nükleer yakıtlar
Ana metal sanayi
Metalik olmayan diğer mineral ürünler
8,00%
0,50%
23,43%
0,53%
0,00%
128,26%
7,14%
7,14%
81,41%
81,05%
8,84%
15,80%
198,90%
338,85%
192,07%
20,65%
Elektrik, gaz ve su
Elektrik, gaz ve su
Düşük-Orta Teknoloji Toplam
İmalat sanayi
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve
teçhizat
Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım
araçları
Yüksek - Orta Teknoloji Toplam
İmalat sanayi
Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve
cihazları
Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat
Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları
Yüksek Teknoloji Toplam
2.230.790
1.470.585
65,92%
547.785.111
442.054.623
-760.205
-760.205
-418.668.539
-186.795.186
2.230.790
1.470.585
966.453.650
628.849.809
347.733.523
193.173.244
-154.560.279
55,55%
281.116.286
248.881.379
-32.234.907
88,53%
628.849.809
193.984.460
442.054.623
44.626.959
-186.795.186
-149.357.501
70,30%
23,01%
95.059.048
35.941.759
-59.117.289
37,81%
56.108.822
6.796.638
12,11%
42.816.590
1.888.562
193.984.460
44.626.959
-49.312.184
-40.928.028
-149.357.501
Teknolojik Yoğunluk Kırılımlı İhracatın Payının ve Dış Ticaretimize
Etkisinin Yıllık Seyri:
Grafik 6 ve 7, 2000 – 2016 döneminin kapsadığı son 17 yılda,
sırasıyla, “Teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel ihracatın
toplam ihracat içerisindeki payının değişimini” ve “Teknoloji kullanım
yoğunluğuna göre sektörel ihracatın dış ticaret açığı yaratma
kapasitesindeki seyri” göstermektedir. Böylece, Türkiye dış ticaretinin
emek ve/ veya teknoloji yoğun sektörlerinde son 17 yıl içerisinde
gerçekleşmiş göreli değişiklikleri de görebiliyoruz.
Sağlıklı gelişen bir ulusal ekonomide, yıllar itibariyle katma değeri
yüksek teknoloji yoğun sektörler lehine bir gelişme olması beklenir ve
arzulanır. Bakalım Türk ekonomisinde böyle bir gelişme olmuş mu?
Önce teknoloji kullanım yoğunluğuna göre grupladığımız sektörlerin
toplam ihracat içindeki paylarının yıllık olarak nasıl değiştiğine
bakalım (Grafik 6).
65,92%
56,68%
70,30%
4,41%
23,01%
 Düşük teknoloji sektörünün toplam ihracat içindeki payı 2000
yılındaki % 55’lerden % 39’lara gerilemiş. Yaklaşık 15 puanlık bir
gerileme sözkonusu.
 Düşük – orta teknoloji sektörün payı % 24’lerden % 39’lara
yükselmiş. Yani 15 puanlık bir artış olmuş.
 Yüksek – orta teknoloji sektörün payında % 17’lerden % 28’lere,
yaklaşık 11 puanlık bir artış meydana gelmiş.
 Yüksek teknoloji sektörü payı, zaten çok düşük bir seviye olan %
4’lerden, yaklaşık %2’lere gerilemiş. Bu önemli. Çünkü, yüksek
teknoloji sektörü, teknoloji yoğun üretim yapılan ve katma değeri
yüksek bir sektör. 2000 Yılında yaklaşık % 4’ler seviyesinde olan
yüksek teknolojili ürünlerin payının, 2004 yılında % 4.92 ile zirve
noktasına ulaştıktan sonra sürekli gerilediğini ve adeta bir düşüş
trendi oluşturarak % 2’ler seviyesinde neredeyse stabil hale
geldiğini anlıyoruz. Yüksek teknoloji üretimi, ülkelerin sosyo –
ekonomik durumları ve eğitim sistemi gibi birçok altyapı
kurumunun uygun nitelikte sağlanmış olmasını gerektirir. Türk
ekonomisinin henüz bu noktaya gelemediği anlaşılmaktadır.
AĞLAYAN VERİ!
 Sonuçta, ihracatımız içerisinde, yüksek teknoloji ürünlü
sektörlerin payı çok düşük seviyelerde kalmaya devam
etmektedir. Türk ekonomisi ağırlıklı olarak emek yoğun üretim
yapılan sektörlerde üretim ve ihracat yapabiliyor. 2016 Yılı
itibariyle İhracatımızın % 78’i düşük ve düşük orta, % 28’i yüksek
– orta ve sadece % 2’si yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerden
oluşmakta. Yani, Türk ekonomisi emek yoğun üretimden,
teknoloji yoğun üretim sektörlerine geçişi yapacak dönüşümü
henüz gerçekleştirememiş durumda. AĞLAYAN VERİ!
GRAFİK 6: 2000 -2016 Dönemi Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre
ihracatın Toplam İhracat İçindeki Payının Yıllık Seyri
60% 55,15%
50,19%
50%
37,54%
40%
37,43%
39,94%
39,11%
31,05%
30%
31,95%
23,51%
29,74%
27,96%
20%
17,38%
10% 3,96%
20,15%
4,92%
2,13%
1,88%
0%
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016
Düşük Teknoloji Toplam
Düşük-Orta Teknoloji Toplam
Yüksek - Orta Teknoloji Toplam
Yüksek Teknoloji Toplam
Sektörlerin toplam ihracat içerisindeki paylarının yıllar itibariyle
nasıl geliştiğini gördükten ve bu konudaki tespitlerimizi yaptıktan
sonra, Grafik 7’de teknoloji kullanım yoğunluğuna göre sektörel
olarak ihracatın dış ticaret açığı yaratma kapasitesinin yıllar
itibariyle değişimini ele alacağız.
Sektörlerin dış ticaret açığı yaratmaz hale gelmesi için o sektördeki
ihracatın ithalatı karşılama oranının % 100’e ulaşması gerektiğini
biliyoruz. % 100’ün üzerine çıkan oranlar ise sektörün dış ticaret
fazlası yaratmaya başladığını, yani yurt dışından pozitif değer
transferi noktasına gelindiğini gösteriyor.
 Türk ekonomisi 2016 yılında düşük teknoloji ithalat/ihracatında
dış ticaret fazlası yaratmış. Ancak, 2016 yılındaki % 107’lik ithalatı
karşılama oranı 2001 yılındaki % 120’lik zirve noktasına bir daha
ulaşamamış. 2002 – 2015 yılları arasında bu sektör sürekli dış
ticaret açığı vermiş. AĞLAYAN VERİ!
 Düşük - orta ve yüksek - orta teknoloji yoğunluklu her iki sektör
de sürekli açık yaratmaya devam etmiş, 2000 yılına göre her iki
sektörün açık yaratma etkisi kısmen düşmüş olmakla birlikte,
düşük – orta teknolojili sektör 2012 yılındaki % 69’luk, yüksek –
orta teknolojili sektör ise 2007 yılındaki % 87’lik zirve
noktalarının gerisinde kalmışlar. AĞLAYAN VERİ!
 Yüksek teknolojili ürün ihracatımızın seyrinde, ne yazık ki hiçbir
olumlu gelişme olmamış. 2000 Yılında % 16’lar seviyesinde olan,
2002 yılında % 38’e kadar yükselen oranın, 2016 yılında, 2002
yılındaki başlangıç seviyesinin de altında olan % 14’e kadar
düştüğü anlaşılıyor. AĞLAYAN VERİ!
GRAFİK 7: Teknoloji Kullanım Yoğunluğuna Göre İhracatın İthalatı
Karşılama Oranının Yıllık Seyri
140%
120,37%
120%
100%
80%
107,12%
95,62%
87,12%
63,84%
60%
39,15%
53,94%
40%
32,45%
38,04%
20%
0%
78,58%
80,67%
68,70%
59,34%
69,32%
52,97%
71,15%
62,08%
50,01%
22,44%
15,88%
14,47%
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016
Düşük Teknoloji Toplam
Düşük-Orta Teknoloji Toplam
Yüksek - Orta Teknoloji Toplam
Yüksek Teknoloji Toplam
Düşük Teknolojili Dış Ticaretimize Yakın Bakış:
Bu noktada, ithalat ve ihracatımızın her ikisinde de en büyük paya
sahip olan düşük teknoloji yoğunluklu ithalat ve ihracatımıza biraz
daha yakından odaklanalım.
Grafik 4, düşük teknoloji sektörü ihracatımızın 17 yıllık toplamının alt
kırılımlı dağılımını ortaya koyuyor.
Ne görüyoruz?
 İmalat sanayi, son 17 yılda 273 milyar ABD Dolarlık dış ticaret
fazlası yaratmış ve emek yoğun teknoloji kullanılan bu gruptaki
ihracatımızın ithalatı karşılama oranı % 199 olmuş. Emek yoğun
bu sektörde Türk ekonomisi dış ticaret fazlası yaratmaktadır ve
başarılıdır. GÜLEN VERİ!
 Bu gruptaki İmalat sanayi alt sektörünün, toplam ihracatımız
içindeki payı % 32, düşük teknolojili ihracatımız içindeki payı %
84’dür.
 Düşük teknoloji sektöründe imalat sanayi dışındaki diğer 5 sektör
456 milyar ABD doları tutarında dış ticaret açığı yaratmıştır.
AĞLAYAN VERİ!
 Yaratılan dış ticaret açığındaki en büyük pay 355 milyar ABD
Doları ile madencilik ve taşocakçılığı sektörüne aittir. Dolayısıyla
da bu sektör ihracatının ithalatı karşılama oranı % 8’de kalmıştır.
AĞLAYAN VERİ!
 Yukarıda da belirttiğimiz gibi petrol ve doğalgaz ithalatı meydana
gelen bu büyük açığın birinci nedeni durumundadır. Türkiye’nin
son 17 yıldaki tüm ithalatının % 15’i ağırlıklı olarak petrol ve
doğalgaz ithalatından kaynaklanırken, petrol ve doğalgaz, düşük
teknoloji sektöründeki ithalatımızın da % 46’sını oluşturmaktadır.
Bu nedenle, ülkemizin düşük teknolojili ürün sektörü ihracatının
ithalatı karşılama oranı % 78 de kalmakta ve aslında fazla
yaratma potansiyeli olan bu sektör
dış ticaret açığı
oluşturmaktan kurtulamamaktadır. Başka bir deyişle, Türkiye,
aslında karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olması gereken emek
yoğun bu sektörde de dış ticaret fazlası verememektedir.
AĞLAYAN VERİ!
GRAFİK 4: 2000 - 2016 Düşük Teknoloji Sektörü Alt kırılımlı
İhracatının ithalatı Karşılama Oranı
250%
198,90%
200%
150%
81,41%
100%
50%
78,21%
43,11%
8,00%
7,14%
12,91%
0%
Tablo 3, düşük teknoloji sektöründeki Türkiye yönünden önemli
diğer bir alt başlık olan imalat sanayinin düşük teknolojili kısmının
detayını göstermektedir (Tablo 2’nin ilgili bölümü).
Düşük teknolojili
baktığımızda:
İmalat sanayi sektörünün alt başlıklarına
 Giyim eşyası ve tekstil ürünleri alt sektörü 244 milyar ABD
Dolarlık fazla yaratarak tüm sektörler içerisinde en fazla dış
ticaret fazlası yaratan sektör durumundadır. GÜLEN VERİ!
 Gıda ürünleri/ içecek/tütün 52 milyar ABD Dolarlık ve
mobilyacılık 22 milyar ABD Dolarlık büyüklükler ile düşük
teknoloji grubunda dış ticaret fazlası yaratan ikinci ve üçüncü
büyük sektörlerimiz olmuşlardır. GÜLEN VERİ!
 Bu veriler bize Türk ekonomisinin imalat sanayiinin emek yoğun
ve düşük teknolojili alt sektörlerinde dış ticaret fazlası yaratabilir
düzeyde olduğunu göstermektedir. GÜLEN VERİ!
Türkiye’nin bu alt sektörde dış ticaret fazlası yaratmaya devam
edebilmesi için sektörün en önemli girdisi olan emek ücretlerinin,
diğer ülke emek ücretlerine göre düşük düzeyde tutulabilmesine
bağlı olacağı da açıktır (Emek yoğun sektörlerdeki rekabette emek
ücretleri en önemli rekabet alanıdır). AĞLAYAN VERİ!
Tutarlar Bin ABD Doları
Tablo 3
İmalat sanayi
Giyim eşyası ve tekstil ürünleri
Gıda ürünleri /içecek/tütün
ürünleri
Mobilya ve başka yerde
sınıflandırılmamış diğer ürünler
Kağıt ve kağıt ürünleri
Dabaklanmış deri, bavul, el
çantası, saraciye ve ayakkabı
Ağaç ve mantar ürünleri
(mobilya hariç); hasır vb.
örülerek yapılan maddeler
Basım ve yayım; plak, kaset vb.
Düşük Teknoloji Toplam
2000-2016
ithalat
toplamı
2000-2016
ihracat
toplamı
İhracatın
ithalatı
karşılama
oranı %
273.012.793 198,90%
338,85%
243.550.499
2000-2016
fark
276.045.865
549.058.658
101.967.558
345.518.058
56.610.491
108.734.221
52.123.730
192,07%
35.404.277
57.805.147
22.400.870
163,27%
43.325.853
17.237.388
-26.088.465
39,79%
17.558.987
10.292.475
-7.266.513
58,62%
13.797.421
7.510.143
-6.287.278
54,43%
-5.420.050
655.870.720 -182.681.799
26,57%
7.381.277
838.552.519
1.961.227
78,21%
Grafik 5’de düşük teknolojili imalat sektörü ihracatının alt sektör
paylarına bakıyoruz.
GRAFİK 5: 2000-2016 Düşük Teknoloji İmalat Sanayi
İhracatında Alt Sektör Kırılımında Sektörel Paylar
11%
3% 2% 1% 0%
20%
63%
Giyim eşyası ve tekstil ürünleri
Gıda ürünleri /içecek/tütün ürünleri
Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler
Kağıt ve kağıt ürünleri
Dabaklanmış deri, bavul, el çantası, saraciye ve ayakkabı
Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç); hasır vb. örülerek yapılan maddeler
Basım ve yayım; plak, kaset vb.
Yukarıdaki Grafik 5 ve Tablo 3 verileri aşağıdaki tespitlere ulaşmamızı
sağlamaktadır.
 Bu gruptaki ihracatımızın en büyük kısmı 346 milyar ABD Doları
ile giyim eşyası ve tekstil ürünlerine aittir. Payı % 63’dür.
 Ardından 109 milyar ABD Doları ile gıda/içecek/tütün ürünleri, %
20 pay ve 58 milyar ABD Doları, % 11 pay ile mobilyacılık
sektörleri gelmektedir.
 Düşük teknolojili imalat sanayi alt başlıkları itibariyle ithalat
rakamlarına baktığımızda ise bu gruptaki en büyük ithalat payının
102 milyar ABD Doları ile yine giyim eşyası ve tekstil ürünlerinden
oluştuğunu anlıyoruz.
Yüksek Teknoloji Yoğunluklu Dış Ticaretimize Yakın Bakış:
Tablo 4, yüksek teknoloji sektörü ithalat ve ihracat rakamlarımızın
son 17 yıllık toplamını alt kırılımlı olarak göstermektedir.
 Sektör, son 17 yılda 149 milyar ABD Doları dış ticaret açığı
yaratmış. Sözkonusu açıkta en büyük katkıyı 59 milyar ABD Doları
ile radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları alt sektörü
yapmış. Onun hemen ardından 49 milyar ABD Doları ile tıbbi
aletler, hassas optik aletler ve saat sektörü gelmiş. AĞLAYAN
VERİ!
 Görüleceği gibi yüksek teknolojili alt sektörlerdeki ithalatı
karşılama oranları da son derece düşük seviyelerde. AĞLAYAN
VERİ!
Tutarlar Bin ABD Doları
Tablo 4
Türkiye Dış Ticaret Toplamı
İmalat sanayi
Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve
cihazları
Tıbbi aletler; hassas optik aletler ve saat
Büro, muhasebe ve bilgi işleme makinaları
Yüksek Teknoloji Toplam
2000-2016
2000-2016
ihracat
ithalat toplamı
toplamı
2000-2016
İthalat İhracat
Farkı
İhracatın
ithalatı
karşılama
oranı %
2.627.840.438
193.984.460
1.690.337.414
44.626.959
-937.503.024
-149.357.501
64,32%
95.059.048
35.941.759
-59.117.289
37,81%
56.108.822
6.796.638
12,11%
42.816.590
1.888.562
193.984.460
44.626.959
-49.312.184
-40.928.028
-149.357.501
23,01%
4,41%
23,01%
Yüksek – Orta Teknolojili Dış Ticaretimize Yakın Bakış:
Tablo 5, yüksek – orta teknoloji sektörü rakamlarını alt kırılımlı olarak
göstermektedir. Okuyucunun merak ettiğini sandığım, taşıt ve ulaşım
araçlarının dış ticaret dengesine etkisinin 17 yıllık toplam sonucu da
bu bölümde yer almaktadır.
Tabloda yer alan bilgileri özetleyelim:
 Gelişmiş ekonomi olmaya giden yolun önemli bileşenlerinden biri
olan bu sektör de son 17 yılda 187 milyar ABD Dolarlık açık ile
ciddi açık yaratan bir sektör durumundadır. AĞLAYAN VERİ!
 Sözkonusu açığın 155 milyar ABD Dolarlık kısmı makine ve teçhizat,
32 milyar ABD Dolarlık kısmı ise motorlu kara taşıtı ve ulaşım
araçları sektörlerinden kaynaklanmıştır.
 Taşıt ve ulaşım aracı ihracatımızın yüksek – orta teknoloji ürün
ihracatı içindeki payı % 56, tüm ihracatımız içindeki payı % 15,
 Makine ve teçhizat sektörünün ithalatı karşılama oranı % 56, taşıt
ve ulaşım araçlarının ithalatını karşılama oranı ise % 89,
 Dolayısıyla, Türkiye’nin iddialı olduğu taşıt ve ulaştırma araçları
sektörünün 17 yıllık süreçte dış ticaret açığı yaratmaktan
kurtulamadığı açıktır. Sektörün ithalat bağımlılığı çok yüksek
seviyededir.Türkiye’nin, öncelikle, ciddi yatırıma sahip olduğu
taşıt ve ulaşım araçları sektöründe dış ticaret açığı yaratmaktan
kurtulması gerekmektedir. Yani, bu sektördeki ihracatın ithalatı
karşılama oranını % 100’ün üzerine çıkartabilmeliyiz (“Bunca
yatırım alan, bunca istihdam yaratmasına rağmen, uluslararası
rekabete bir Türk otomotiv markası bile katamayan bir sektör
nasıl fazla verecek?” sorusu haklı bir sorudur. Bu sorunun cevabı
gerçekten ulusal ekonomi politikası uygulamaktan geçmektedir.)
AĞLAYAN VERİ!
Tutarlar Bin ABD Doları
Tablo 5
Türkiye Dış Ticaret Toplamı
İmalat sanayi
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve
teçhizat
Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım
araçları
Yüksek - Orta Teknoloji Toplam
2000-2016
2000-2016
ihracat
ithalat toplamı
toplamı
2000-2016
İthalat İhracat
Farkı
İhracatın
ithalatı
karşılama
oranı %
2.627.840.438
628.849.809
1.690.337.414
442.054.623
-937.503.024
-186.795.186
64,32%
347.733.523
193.173.244
-154.560.279
55,55%
281.116.286
248.881.379
-32.234.907
88,53%
628.849.809
442.054.623
-186.795.186
70,30%
Okuyucunun taşıt ve ulaşım araçları sektörü ile ilgili daha fazla bilgi
sahibi olmayı isteyebileceğini tahmin ediyorum. Bu nedenle, aşağıdaki
2 grafiği hazırladım.
Grafikler bize şunları söylüyor:
 Grafik 8, taşıt ve ulaşım araçları sektörü ihracatının ithalatını
karşılama, yani dış açık/fazla yaratma kapasitesini gösteriyor. 2000
Yılındaki % 35’lik noktadan başlayan 2 yıllık bir yükseliş ile 2002
yılındaki % 107’lik fazla verilen birinci zirveye ulaşılmış. Ardından,
2008 yılındaki % 122’lik en büyük zirve öncesi, 2004 – 2008
arasındaki yükseliş trendi oluşmuş. Son olarak, 2009’dan 2016’ya
kadar süren dalgalı bir düşüş trendi var. 2016 Yılındaki son oran
ise % 86.
 Grafik 9, taşıt ve ulaşım araçları ihracatının toplam ihracatımız
içindeki payının, 2000 yılındaki % 35’lik seviyesinden başlayan ve
2008 yılındaki % 122’lik zirve noktasına kadar süren 8 yıllık dalgalı
bir yükseliş trendinin ardından; 2016 yılındaki % 86’lık seviyelere
kadar süren bir düşüş trendi oluşturduğunu görüyoruz.
 Sonuçta; her iki grafiğin gösterdiği gibi otomotiv sanayimiz kalıcı
olarak dış ticaret fazlası yaratır ya da en azından dış ticarette
ithalat – ihracat dengesini oluşturur noktaya
gelememiş
70,30%
durumda. 2008 Yılından sonraki süreçte bu konudaki
performansında bir zayıflama olduğu da açık. AĞLAYAN VERİ!
GRAFİK 8: Motorlu kara taşıtı/Römorklar/Diğer ulaşım araçları
İhracatının İthalatını Karşılama Oranının Yıllık seyri
140%
120%
100%
80%
60%
40%
20%
0%
121,97%
106,50%
93,97%
114,05%
101,08%
35,31%
72,13%
74,25%
86,46%
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016
Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım araçları İhr/İth
GRAFİK 9: Motorlu kara taşıtı/Römorklar/Diğer ulaşım araçları
İhracatının Toplam İhracat İçindeki Payının Yıllık Seyri
20%
18,42%
16,08%
15%
16,09%
10%
11,82%
9,46%
5%
0%
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016
Motorlu kara taşıtı/römorklar/Diğer ulaşım araçları İhr/Toplam İhr
Düşük – Orta Teknolojili Dış Ticaretimize Yakın Bakış:
Tablo 6 bize düşük - orta teknoloji sektörünün 17 yıllık sonucunu alt
kırılımlı olarak gösteriyor.
 Düşük – orta teknoloji sektörünün son 17 yıllık dış ticaret açığı
419 milyar ABD Doları olmuş. Bu açık, aynı zamanda Türkiye’nin
bu dönemdeki bütün dış ticaret açığının % 45’ini oluşturuyor.
AĞLAYAN VERİ!
 Sözkonusu açığın oluşmasına en fazla katkı yapan sektörler,
kimyasal madde ve ürünler 299 milyar ABD Doları, kok
kömürü/rafine petrol ürünleri/nükleer yakıtlar 107 milyar ABD
Doları,ana metal sanayi 84 milyar ABD Doları. AĞLAYAN VERİ!
 Dış ticaret açığını, yarattığı fazla ile kısmen azaltan alt sektörler
ise metalik olmayan diğer mineral ürünler 31 milyar ABD Doları,
metal eşya sanayi 23 milyar ABD Doları, plastik ve kauçuk
ürünleri 17 milyar ABD Doları. GÜLEN VERİ!
 Önümüzdeki yıllarda, Türkiye’nin sanayileşme ve enerji politikası
gereği mevcut ve halen yapımı devam eden termik/ nükleer
santrallerin, diğer fosil yakıt türlerinin yanısıra, “kok kömürü,
rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıt” alt kalemindeki
dış ticaret açığını büyütecek etki yapabileceği de tahmin
edilebilir. AĞLAYAN VERİ!
Tutarlar Bin ABD Doları
Tablo 6
Türkiye Dış Ticaret Toplamı
2000-2016
2000-2016
ihracat
ithalat toplamı
toplamı
2000-2016
İthalat İhracat
Farkı
İhracatın
ithalatı
karşılama
oranı %
64,32%
77.723.417
-937.503.024
-417.908.334
-298.719.499
168.389.513
61.821.714
-106.567.799
36,71%
298.224.438
21.810.401
214.399.018
52.822.489
-83.825.420
31.012.089
71,89%
242,19%
Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç)
47.269.614
70.704.914
23.435.301
149,58%
Plastik ve kauçuk ürünleri
52.085.979
68.842.974
132,17%
Elektrik, gaz ve su
2.230.790
1.470.585
2.230.790
1.470.585
966.453.650
547.785.111
16.756.995
-760.205
-760.205
-418.668.539
İmalat sanayi
Kimyasal madde ve ürünler
Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve
nükleer yakıtlar
Ana metal sanayi
Metalik olmayan diğer mineral ürünler
Elektrik, gaz ve su
Düşük-Orta Teknoloji Toplam
2.627.840.438
964.222.861
1.690.337.414
546.314.527
376.442.916
Son Söz:
Umduğumdan uzun bir yazı oldu. Daha fazla uzatarak okuyucuyu
sıkmak istemiyorum. Aynı nedenle, yazı içindeki tespitlere burada bir
kez daha yer vermiyorum.
Saydım; 5 tespit için GÜLÜMSEYEN VERİ!, 21 tespit için AĞLAYAN
VERİ! değerlendirmesi yapmışım. Önümüzdeki dönemde, Türk
ekonomisi ile ilgili olumlu verilerin artmasını diliyorum.
Gelişmiş ve gelişmemiş (gelişmekte olan vb) ekonomilerin birlikte
var olduğu günümüz dünya ekonomik arenasında, gelişmiş
ekonomilerin ve özellikle “Batılı emperyal ekonomik güçlerin,
dayattıkları neo kapitalist politikalar aracılığıyla, Türkiye gibi ulusal
ekonomilerin hızlı gelişmesine, çoğunlukla destek yerine köstek
56,66%
20,65%
65,92%
65,92%
56,68%
olduklarını” temel ekonomik kalkınma argümanlarından biri olarak
öngörmek durumundayız.
En azından, milli ekonomilerin kalkınmış/gelişmiş hale gelme
süreçlerinin, bu tür ülke ekonomilerinin bir kısmında, ekonomiyi
yöneten ulusal güç merkezleri kontrol altına alınmak ve ulusal
ekonomik menfaatler dışlanmak suretiyle, en basitinden kaynak
israfına yol açılarak uzatılabildiğini kabul etmeliyiz.
Uluslarüstü ekonomik unsurlar (Şirketler, kuruluşlar, devletler)
tarafından, kendi çıkarları doğrultusunda uzatılan ve engellenen
gelişen ülkelerdeki ulusal kalkınma süreçleri, ulusal güç unsurları
tarafından,
ulusal
ekonomik
çıkarlar
doğrultusunda
yönetilemediğinde,
gelişen ulusal ekonomilerin kısmen veya
tamamen dış güçlerin kontrolüne girmesi ve ulus dışı ekonomik
unsurlara artı değer sağlayan bir noktada sabitlenmesi sonucu
doğabilir. Bu nedenle, az gelişmiş veya gelişmekte olan ulusal
ekonomilerin hızlı ve dengeli kalkınmasının yolunun ulusal devlet
destekli karma (Bütün ekonomiler karmadır, sadece devlet ve özel
sektörün göreli payları değişkendir demogojilerine düşmeden) ve
planlı/yönlendirici ekonomiden geçtiğine inanıyorum. Ancak, böyle
bir model, Türkiye gibi ülkelerin kalkınmada eksikliğini duyduğu
sermaye ve teknoloji üretilmesi sürecinin ulusal güç odaklarının
tam kontrolünde yürütülmesini sağlayabilir. Dolayısıyla, ekonomik
gelişmenin “Bir ulusal öncelikli kalkınma projesi” kapsamında hızlı
ve sürekli olacak şekilde ulus devlet tarafından yönlendirilmesi
kaynak etkinliğinin sağlanması bakımından yaşamsal önemdedir.
Bu başarılamadığında, ulus dışı çıkar önceliklendirmeleri, ulusal
ekonomik çıkar önceliklendirmelerinin önüne geçebilir. Sonuçta da,
ulusal ekonomiler yönünden zaten kıt olan ulusal kaynakların etkin
kullanımı yerine, israfına yol açılmış olur.
Gelişmiş dünya ülkelerinin kalkınma hikayeleri ortadadır. Türkiye,
bu konuda başarılı olan ülke deneyimlerini doğru analiz ederek
ulusal ekonomisi için kalkınmada en hızlı ve israfa yol açmayan
yapıyı kurmayı başarmalıdır. Ne yazık ki, Türkiye kalkınma yolunda
benzer durumdaki ülkelerin bir kısmına göre kaynak/teknoloji
yaratmada ve uygun nitelikte insan yetiştirmede yapısal sorunlara
takılmış gibi görünmektedir. Kalkınma öncelikli ekonomik
hikayemiz, ekonomimiz üzerinde gayrı milli unsurların kontrolünün
arttığı ve dolayısıyla da milli ekonomik değer yaratma sürecinin
gayrı millileştiği bir ekonomik hikayeye dönüşme tehlikesinin
ciddileştiği bir noktaya gelmiştir.
Bunları yazdığımda, sadece, teknoloji yoğun imalat sanayi
sektörlerini anlatmak istediğim sanılmasın. Düşük teknolojili
sektörlerde de “Ulusal öncelikli kalkınma” adına yapılabilecek o
kadar çok şey var ki!
Örnek, verimli tarımsal ovalarınızı şehirleşme ve sanayileşmeye
kurban etmeyeceksiniz. Biri diğerinin alternatifi olmak zorunda
değil. Ulusal ekonominizin karşılaştırmalı rekabet avantajı
yaratacağı ürünsel ve bölgesel etkinlikler envanteriniz olacak. Ulusal
kalkınma projeniz dediğimiz, sadece ulusal sanayi demek değildir.
Türkiye’nin hayvancılığı çökertilmiş durumda. Büyükbaş ve
küçükbaş hayvan sayılarımız on yıllardır sürekli gerilemekte. Oysa,
nüfusumuz artıyor. Günümüz dünya ekonomisinde yükselen değer
olan doğal/organik tarım konusunda Türkiye’deki gelişme ne yazık
ki çok yetersiz seviyelerde. Birleşmiş Milletler 2050 yılında gıda ve
tarım sektörünün en stratejik sektörlerden biri durumunda olacağını
açıkladı. Dünya nüfusu 9 milyarlara doğru gidiyor ve doğal tarımsal
gıda gerçekten değerli bir hale geliyor. Çünkü, doğal tarımsal
gıdanın sağlık harcamalarının düşük seviyelerde tutulabilmesi için
gerekli
en temel unsur olduğu anlaşıldı. Sonra, ulusal
önceliklendirilmiş enerji politikanız olacak ve dışa bağımlı enerjiden
kurtulmanızı sağlayacak. Türkiye en az 45 yıldır konuştuğu nükleer
santralı hala yapamadı. Ulusal ekonomik çıkarınıza değilse hiç
yapmayacaksınız. Çıkarınıza ise çoktan işletimde olmalıydı, hem de
birden fazlası vb…
Türkiye, kalkınma ekonomisi kavramını ciddi biçimde ele alarak,
ders notlarının teorik sayfalarından gerçek ulusal ekonomisinin tam
odağına konumlandırmayı ve okullarında adam gibi ulusal kalkınma
ekonomisi öğretisini okutmayı başaramadıkça, korkarım ki, bizler
daha yıllarca dış ticaret açığı veren kalkınamamış ekonomimizi
yazmaktan, Türk girişimcisi (Bazen de devleti) de üç – beş paraya
şirketini yabancı emperyal güçlere satmayı başarı saymaktan
kurtulamayacağız.
Download