Tomografide büyük risk!

advertisement
Tomografide büyük risk!
“15 saniyede 3- 4 yılda alacağınız radyasyonu alırsınız”
Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp
Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Uğur, tomografinin kanser olma riskini
artırdığını, ama her tomografi çektirenin de kanser olmayacağını söyledi.
Hastalıkların tanı ve tedavi uygulamalarında hastalara belli ölçülerde radyasyon uygulandığını
ifade eden Uğur, tomografi çekimlerinin yanı sıra insanların her alanda radyasyona maruz
kaldığını belirtti. Bir cep telefonu kullanımında bile insanların radyasyona maruz bırakıldığını
dile getiren Uğur, tomografiye karşı olmadıklarını ancak, gereksiz yere tomografi çekimine
karşı olduklarını belirtti. Tomografi çekimlerinde radyasyona maruz kalan hastada kanser
olma riskinin bulunduğunu aktaran Uğur, sözlerine şöyle devam etti:
”Bir tomografi çekimi sırasında, 15 saniye içerisinde 12 milisievert (mSv) radyasyon alırsınız.
Yaklaşık 3-4 yılda alacağınız doğal radyasyonu 15 saniye içerisinde alırsınız. Bunda kanser
olma riski vardır. Sizin kromozomlarınıza zarar verme riski vardır. Ancak her tomografi
çektiren insan kanser olacak demek değildir. Sadece riski arttırıyorsunuz. Mesela bir sigara
içen insan akciğer kanseri olacak değil. Ama bir risk getirir. Ama eğer günde iki paketten 30
yıl sigara içerseniz akciğer kanseri olma ihtimali çok yükselir.”
Tanı ve tedavi amaçlı olarak kullanılan radyasyonun çok masum olmadığını, potansiyel
kanser riskini taşıdığını bildiklerini ve bu nedenle gereksiz yere görüntüleme yaptırmanın
yanlış olduğunu savunan Uğur, sigara içen bir insanın her yıl akciğer kanseri olup olmadığını
öğrenmek için tomografi çektirmesinin gereksiz bir uygulama olduğunu, bunun yerine
sigarayı bırakması gerektiğini belirtti.
Görüntüleme yöntemlerinde çocuklara ise daha dikkatli davrandıklarını söyleyen Uğur, onlara
daha az radyasyon uygulandığını söyledi.
”BİR KANSERİ TEDAVİ EDERKEN BİR BAŞKASINA NEDEN OLMA
İHTİMALİNİZ VAR”
Türkiye Nükleer Tıp Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Seyfettin Ilgan da bir kanser
vakasında tanıyı koyabilmek için hastaya radyasyon verildiğini ancak, verilen bu radyasyonun
farklı bir kanser yapma olasılığının da bulunduğunu aktardı. Bunun bir nevi kar ve zarar
dengesi olduğunu ifade eden Ilgan, hastalığı tanıyamama riskinin daha büyük olduğunu
belirtti. Hastalık tanısı konulduğunda tedavi yönteminin belirlendiğini aktaran Ilgan,
radyasyonun zaten yaşamın her alanında insanları tehdit ettiğini kaydetti.
Önemli olan unsurun, radyasyona gerekli durumlarda maruz kalınması olduğunu ifade eden
Ilgan, gereksiz uygulamalardan kaçınılmasının şart olduğunu belirtti. Radyasyonu, kanseri
tedavi etmek için kullandıklarını hatırlatan Ilgan, sözlerine şöyle devam etti:
”Bir kanseri tedavi ederken bir başkasına neden olma ihtimali var, fakat burada yakın tehdit
daha önemli. Bir kanseri tedavi etmezseniz ortalama yaşam süresi 2-3 yıl iken o kanseri tedavi
ederek 10-15 yıla çıkarabilmek mümkün. Yeterince yüksek dozda radyasyon maddelerine
maruz kalınırsa, aldığınız radyasyon başka bir kanseri tetikleyebilir. Uzun vadede özellikle
kemik iliği tümörleri gelişebilir. Yalnız bunlar, çok yüksek dozdaki uygulamalarda
karşılaştığımız durumlar ve bu hastalığı tedavi etmemenin riski daha büyük olduğu için bu
riski göze alıyoruz. Bunların hepsi bir kar zarar hesabı.”
”TİROİD KANSERİNDE BÜYÜK BİR ARTIŞ VAR”
Prof. Dr. Ilgan, Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Dairesi’nin ülke çapında kanser istatistiklerini
tuttuğunu belirterek, ”Tiroid kanserinde büyük bir artış var” dedi. Tiroid kanserinin şu anda
kadınlarda üçüncü sıraya yükseldiğini ifade eden Ilgan, bunun nedeni konusunda da
Bakanlığın bir araştırma yaptığını belirtti. Çernobil etkileri ve tuzların iyotlanması olmak
üzere iki neden üzerinde durulduğunu söyleyen Ilgan, araştırmaların henüz netlik
kazanmadığını bildirdi.
http://www.teknoloji-haber.net/saglik/tomografide-buyuk-risk.html
Download