20 liraya kadar yevmiye alan kimseler bundan muaftır

advertisement
C. Senatosu
B : 58
nediyorum, «20 liraya kadar yevmiye alan kimseler
bundan muaftır» denmiş. O zaman demek ki, işçinin
bir de evsaf itibariyle işçi olmakla beraber büyük
para alan kimseler de var. Dediğim gibi, özel ban­
kaların müdürleri, mühendisler, müteahhitlerin yanın­
da çalışan kimseler..
Şimdi, sözü şu şekilde bağlamak istiyorum. Bir
kere eşitlik prensibi zedelenmektedir. Aynı evsafta
olan kimselere ne demiş kanun? «işçi» dememiş, ha­
lihazırda yürürlükteki kanun «İşçi, köylü, esnaf mu­
aftır.» dememiş. Ne elemiş? «Fakir, fukara olan, adlî
müzaheret kararı ahr. Adlî müzaheret kararı alanlar
muaftır.» demiş.
Biz şimdi tutar da, işçi olarak bir sınıf ayırırsak,
esnaf olarak bir sınıf ayırırsak, köylü olarak bir sı­
nıf ayırırsak; bu takdirde eşitliği açıkça zedelemek­
teyiz.
Muhterem arkadaşlar;
Sonra, bu hususun Anayasanın 12 nci maddesine
de muhalif olduğu çok açık. Aynı vaziyette olan ki­
şilerin birisi sıfatından faydalanıyor, diğeri faydalan­
mıyor.
Bu itibarla, Anayasanın 12 nci maddesine de açık­
ça muhalif.
Sonra, bir ihtiyacı karşılama yok. Yani, bugün
elimizde bulunan kanunla, arkadaşlarımızın dermeyan
ettiği sıkıntıları giderecek hükümler var. Bunlar var­
ken yeni bir şey getirmeye ihtiyaç yok.
Bu itibarla ne tarafından bakılırsa bakılsın, mev­
cut teklif bir ihtiyacın mahsulü değildir.
Arkadaşlar, sonra şurayı da arz edeyim. Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun çeşitli maddelerin­
de teminat hükümleri var, sadece 110 ncu maddedeki
alınıyor; diğer 8 - 1 0 maddedeki teminat hükümlerin­
de işçi lehine bir tadilât teklif edilmiyor.
20 . 5 . 1975
O : 2
RECAİ KOCAMAN (Artvin) — Efendim, be­
yefendinin konuşmalarından da yararlanayım, ondan
sonra söz alayım.
BAŞKAN — Buyurunuz Sayın Kalpakhoğlu.
HÜSEYİN KALPAKLIOĞLU (Kayseri) — Sa­
yın Başkan, muhteerm arkadaşlarım;
Mesele aşağı - yukarı vuzuha kavuştu. Şöyle ki :
Halk Partili arkadaşımı dinledim, Komisyon Baş­
kanını dinledim, Güven Partili arkadaşımı dinledim,
sonra da Sayın Tuna'yı dinledim; hepsi de mesele­
nin bir yönüne dokundu ve hakikaten de şu mesele­
nin Heyeti Umumiye tarafından (bana göre) anla­
şılmayan tarafı da kalmadı. O halde her şey anlaşıldıysa ben ne söyleyeceğim?. Ben de kısaca bir nok­
taya, vuzuha kavuşmadı yahut az kavuştu düşünce­
siyle dokunacağım. O da şu:
Komisyon Başkanı burada ne dedi :
«Bu yerini bulmamıştır. Bu tedbir, bu usul, bu
arzu eğer faydalı olacaksa, bunu teklif eden tarafın­
dan burada bu şekilde değil de, İcra İflâs Kanunu­
nun 257 ve onu takip eden maddeleri arasında yer
bulmalıydı. Zira bu ihtiyatî tedbir gayrimenkul da­
valarında bahis mevzuudur.
Gayrimenkul davaları
ise işçi - işveren münasebetini ilgilendirmez. O, olsa
olsa bir alacak - borç mevzuunu ilgilendirir. Onun
da yeri, İcra İflâs Kanunu idi. Binaenaleyh, bunu, bil­
meyerek yanlış bir şekilde istemiştir; istediği de yan­
lıştır, getirmek istediği maddenin yeri de burası de­
ğildir.» dedi.
Bu itibarla, ne tarafından bakılırsa bakılsın, bir
ihtiyacın mahsulü olmaktan uzaktır. Bu sebeple Ko­
misyon ekseriyetinin vardığı karar isabetlidir. Tek­
lifin reddedilmesini saygılarımla rica ediyorum.
BAŞKAN — Sayın Kocaman, biraz önce siz
grup adına söz istemiş ve konuşmuştunuz. Yine grup
adına mı söz istiyorsunuz?
RECAİ KOCAMAN (Artvin) — Evet efendim,
grup adına ikinci defa söz istiyorum.
BAŞKAN — Sayın Hüseyin Kalpakhoğlu, sıra siz­
de; fakat grup adına söz istedikleri için kendilerine
sizden önce söz vereceğim.
Buyurunuz Sayın Kocaman,
— 193
Arkadaşlarım;
Eğer mesele böyle ise; o halde biz bir muhalle
meşgulüz; yani ihtiyatî tedbir istenmiş, bu ancak bir
gayrimenkul mevzuunda bahis mevzuu olurmuş. O
halde ne çabalıyoruz; yani şu teklif kanun haline gel­
se dahi ne olacak?. Kabili tatbik olmayan, haşiv bir
madde; 110 ncu maddenin ikinci fıkrası
lüzumsuz
yere, bilmeyerek konulmuş; fakat kabili tatbik olma­
yan bir fıkra olarak geçecek.
Muhterem arkadaşlar;
Hakikaten ben büyük ölçüde ihtiyatî
tedbirin
gayrimenkul davalarında bahis mevzuu olduğunu ka­
bul ediyorum. Şüphesiz gayrimenkul
davalarında,
gayrimenkulun dava olduğu bir sırada elden çıkma­
ması için bir teminat karşılığında hâkim tapuya bir
kararla gayrimenkulun bir başka ele gitmesine, sa­
tımına mani olmak için tezkere yazar ve öylece dava
sonuna kadar da bu gayrimenkul elden ele geçmez,
hak da zayi olmaz; ama haksız bir yere açılan dava­
nın da, haksız yere gayrimenkulun satılmaması, ona
Download