türkistan`dan anadolu`ya - Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma

advertisement
TÜRKİSTAN’DAN ANADOLU’YA
Cafer KILINÇ
“Haci Bektaş Velî, Hacı Bayram Velî, Şıh Sâban-ı Velî, Beyazid Bestam-ı Veli, Abdal Musa. Somuncu
bab, Sarı Saltuk, Geyikli baba, Yahya Baba gibi sayısız nice gönül erenlerinin kurmuş olduğu nice
dergahlar halkımızın manevî kulüpleri olmuş, devletle milletin kaynaşmasını, haksızlıkların,
düşmanlıkların, kötülüklerin sonra ermesini, milletin birlik ve millî beraberliğini, vatanın
bütünlüğünü vermiş olduğu manevî kültürle sağlamışlardır.”
Cafer Kılınç Ankara'nın Çubuk ilçesinde esnaflık yapan bir halk adamıdır. Çankırı ilimize bağlı
Şabanözü Kazasının Kurtluşar köyünde Yahya Dede Türbesinin açılışında yaptığı konuşmayı buraya
alıyoruz. Geçen sayımızda da son derece ilgi çekici olarak gördüğümüz Cemevi açılışında yaptığı bir
konuşmayı almıştık.
Bu konuşma da sözlü geleneğin nesilden nesile bir eğitim yolu ve anlayış birliği oluşturduğunu
göstermesi, milletimizin sağduyusu ve kamu vicdanını temsil etmesi bakımından araştırma
merkezimiz tarafından önemli görülmüştür.
Bir halk kültürü derlemesi de sayılabilecek olan bu konuşma metnini aynen yayınlamayı
uygun buluyoruz.
Bir kuş uçtu Türkistan'dan Anadolu'ya. Anadolu iklimine Arap, Acem ve Bizans kültürü
hakimdi. Sanki bir diken çalı idi toprak. Seksen bin Rum ereni Diyâr-ı Rum'da kıramamıştı yabancı
kültürleri.
Bir Alperen aranıyordu Rum erlerinin başina bu yabancı kültürlere karşı. Moğol istilâsından
sonra akin akin Türk boyları, Türkmen oymakları Anadolu'ya sığınıp dağlara yerleştiler. Bunların kimisi
sanat erbâbı, kimisi ziraat erbâbı, kimisi akıncı yiğitlerdi.
Bu Türk toplulukları Türkmen oymakları bir cihan devleti bayrağı altında toplanıp, birleşip,
pekişip devlet olmak istiyorlardı. Anadolu Selçuklu devleti yıkılmak üzere idi. Resul-i Nebi efendimiz
Hz. Muhammet' ten devirle gelen mukaddes emanetler olan hırka, seccade, sofra, elifi taç, sancak,
Kur’an, bayrak 99 bin Türkistan erinin piri ve dünya Türklerinin babası Hoca Ahmet Yesevî'den devir
alan Hünkâr Hacı Bektaş Velî almış olduğu manevî işaretle mazlum bir yaratık olan güvercin şeklinde
Anadolu'ya uçup Türkistan'dan fırlatılan köseğinin düştüğü yerin karşısına Karacahöyük'e konmuştur.
Buraya dergâhını ve odasını kurmasında bir hikmet vardı. Tarihî Göreme'de Hrıstiyan kültürü
hâkimdi. Orada senede üç bin papaz yetişip Anadolu'ya dağılırlardı.
Hünkâr Hacı Bektaş Veli Rum Erleri'ne Gâzîyânlara, Bâcıyânlara abdallara, dervişlere gazilere,
alperenlere pir olup yüce Türk milletinin de manevî babası olmuştu.
Dergâhında yetiştirdiği sayısız gönül erlerini vermiş olduğu isaretle Türk boylarına, Türkmen
oymaklarına yolluyor, yabancı kültürlerin erimesine, Türk-İslam kültürünün yayılmasına çalışıyordu.
Himmet alıp manevî sefere çıkan bu gönül erleri, bir elinde asası, bir elinde Kur’an-ı Azimüşşân,
dilinde irşad, gönlünde sevgi, acıma, bağışlama, fedâkârlık ve cömeltlik teziyle seyrediyorlardı.
Dergâhını ve odasını kurduğu yerlerde Türk topluluklarının. Türkmen oymaklarının bir cihan
devleti için hazırlıyorlardı.
Bir çok gönül eri de mukaddes emanetlerin kendisine verilmesini arzu ediyordu. Hacı Bektaş
Velî'nin cevabı şu idi: "Emanetlerin sahibi birgün çıkar gelir." 21 yaşında pala bıyıklı bir genç çıka geldi.
Halifeler Hacı Bektaş Velî'ye : "Bir yiğit geldi sizinle görüşmek ister erenler şahı " dediler. Bu Osman
Gazi'dir. Hacı Bektaş Velî Oman Gazi'yi dergâhın kapısında karşılar: " Hoşgeldin, sefa geldin Osman'ım
mülkün sahibi sizsiniz. Rum erenlerinin her biri mukaddes emanetleri bir ere vermek istedi. Biz sizin
isminizi gönlümüzde saklar dururuz. Şükürler olsun ki gelip nasibinizi aldınız. Sonunuz önünüzden gür
olsun." deyip mukaddes emanetler tesliın edip, himmet edip, kılıç kuşatıp :" Sizi kâfir klıcı kesmeşin."
diye dua edip Osmanlı İmparatorluğu’nun kurulması için ilk adım Hacı Bektaş Dergâhında atıldı ve
1299 tarihinde Söğüt Kasabası'nda Seğmen alaylarının destek ve şenlikleriyle Osmanlı İmparatorluğu
kuruldu.
Ey Büvük Türk Milleti!
Gönül erleri Andolu'da, Balkanlarda gerçek Türk-İslâm kültürünü kurmuş oldukları dergâh, tekke
ve odalarında tasavvufun ve Türklüğün simgesi olan sevgi ve hoşgörüyü kendilerine ilke yapıp ve
dergâhlarını vakfa tescil ettirip açmış olduğu aş ocağı ve dergâh mutfaklarında yüzyıllar boyu fakir
fukara halkımızı doyurup giydirmişlerdir. Devlete millete hiç bir zaman yük olmamışlardır.
Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Şıh Şaban-ı Veli, Beyazid Bestam-ı Veli, Abdal Musa,
Somuncu baba , Sari Saltuk, Geyikli baba, Yahya baba gibi sayısız nice gönül erlerinin kurmuş olduğu
nice dergâhlar halkımızın manevi kulüpleri olmuş, devletle milletin kaynaşmasını. haksızlıkların,
düşmanlıkların, kötülüklerin sona ermesini, milletin birlik ve mini beraberliğini, vatanın bütünlüğünü
vermiş olduğu manevi kültürle sağlamışlardır.
Bu gönül erleri, Yüce Türk Toplumu içinde bir bayrak, bir sancak, renk renk açan mis kokan
gül, hzarda seferde manevi bir kuvvetti. Devlet onların kapısında olur, himmet ve manevi yardım
diler, onlar devletin kpısında olur, engin gönülleriye devletin büyüklüğüne saygı gösterirler.
Anadolu'nun her ilinde, her kasabasında ve her oymağında, dağında obasında bir gönül erinin
makamı vardır.Yahya Baba da bunlardan biridir. Bu zatlar bir gay ve tez için gelmişlerdir buralara.
Bunlar yabancı kültürleri, sapık ideolojileri yok edip öz ve arı Türkçesiyle Türk milliyetçiliğini ve İslam
ahlakını yaymışlardır.
Menkibeleri mücazatları eserleri ilme dayanan gerçek düşünceleriyle yüzyıllardır Türk
milletinin rehberleri olmuştur.
Yüce Türk milleti, milliyette Türk; dinde İslam olduğumuzu unutmayalım. Çeşitli mezhep ve
tarikatlardan olabiliriz. Meşrep, mezhep ve tarikatlarımız ne millet ne de dindir. Bunlar İslam'ın
zenginleşmiş manevî kültürleridir. Hangi mezhep ve tarikattan olursak olalım Türküz ve Müslümanız.
Yüce Türk milleti; birbirimizin millî ve manevî kültürünü bilelim; tefrikaya düşüp de
parçalanmayalım, tanıyalım birbirimizi.
Aşk ola birliğimize kuvvet.
Download