TDV DIA - İslam Ansiklopedisi

advertisement
ALi NUTK[ DEDE
vişan 'da
ALİ NUTI<İ DEDE
ğu
(1762-1804)
Mevlevi şeyhi,
şair ve bestekAr.
L
_j
S Muharrem 1176'da (27 Temmuz 1762)'
İstanbul'da Yenikapı Mevlevihanesi civarında
bir evde doğdu. Baba sı, adı geçen mevlevihanenin şeyh lerinden Kütahyalı Seyyid Ebübekir Dede, annesi ise
Galata Mevlevihanesi şeyhlerinden Kutbünnayi Osman Dede'nin kızı Saide Hanım'dır. Doğumundan bir müddet sonra, amcası ömer Dede'nin oğlu semazenbaşı Sahih Ahmed Dede'nin (ö 1813)
himayesine verildi. Daha on dört yaşla­
rında iken bilhassa dini bilgilerde yetiş ­
miş bir kişi olarak kendini göstermeye
başladı. Babasının 3 Receb 1189'da (30
Ağustos 1775) vefatı üzerine Yenikapı
Mevlevihanesi'ne şeyh tayin edilerek kendisine Çelebi Ebübekir Efendi tarafın­
dan destar* giydirildL Otuz sene şeyhlik
makamında bulunduktan sonra Cemaziyelewel 1219'da (AğUstos 1804) dergahtaki odasında vefat etti ve aynı dergahın haziresine defnedildi. Defter-i Der-
Ali Nakkas tarafından yapıldığı kabul edilen ve Yemen
kadısını serdarın huzurunda tasvir eden minyatür
(Şehnc1me-i
Selim Han, TSMK, [[[.Ahmed, nr. 3595. vr. 91 bl
ALİNAKKAŞ
XVI.
L
yüzyılın
ikinci yarısında yaşayan
tasvir sanatçısı.
Osmanlı
Afife adında bir
kaydedilmektedir.
kızının
oldu-
Derin ilmi, mütevazi kişiliği ile herkesin hürmetini kazanarak devrinin belli
başlı şeyhleri arasında yer alan Ali Nutki Dede ayrıca edebiyat ve müsiki ile de
meşgul olmuştur. Çeşitli kaynaklarda,
önceleri babasının verdiği Memiş, daha sonra da Nutki mahlasını kullanarak
yazdığı manzumelere rastlanmaktadır.
Şeyhliği sırasında dergaha intisap eden,
mukabele*ye giren ve çilelerini dolduran dervişler ile Yenikapı Mevlevihanesi
hakkında çeşitli bilgilerin yer aldığı Defter-i Dervişan adıyla bilinen bir esere
başlamıştı. Ancak vefatı üzerine yarım
kalan bu eser, kardeşi Şeyh Abdülbaki
Nasır Dede tarafından tamamlanmıştır
(Süleymaniye Ktp., Nafız Paşa, nr. 1194).
Ali Nutki Dede'nin edebiyat ve müsiki
alanında ün yapmış birçok kişinin yetiş­
mesinde de büyük emeği geçmiştir. Bunlar arasında, Konya'da başladığı çilesini
İstanbul'da Ali Nutki Dede'nin yanında
tamamlayan Şeyh Galib ile haftanın belirli günleri bu dergaha devam eden
Hammamizade İsmail Dede, bilhassa zikredilmelidir. Ali Nutki Dede'nin beste-
_j
Ehl-i hiref* teşkilatının nakkaşlar böolarak saray nakkaşhane­
sinde çalışmış ve eser vermiştir. Gelibolulu Mustafa Aifnin bildirdiğine göre,
ünlü nakkaş üstad Osman'ın kayınbira­
deridir. Sultan ll. Selim ( 1566-1574) ile
lll. Murad (1574-1595) devirlerinde sarayda çalıştı. Saray şehnamecisi Seyyid
Lükman'ın kaleme aldığı Şehname ile
benzeri eserleri resimlendiren nakkaş­
lar ekibinde görev yaptı. Ayrıca bazı arşiv kayıtlarında belirtildiğine göre, halen Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan Şehnô.me-i Selim Han
(nr A 3595) ve Hünername (nr H 1523)
ile Türk ve İslam Eserleri Müzesi'ndeki
Zübdetü't-tevô.rih (nr. 1973) adlı eserlerin resimlendirilmesi işinde çalıştı. Osmanlı tasvir sanatının klasik üsiObunu
belirleyen nakkaş Osman'ın etkisinde
lüğüne bağlı
kalmıştır.
BİBLİYOFRAFYA:
Aif. /11enakıb-ı Hünerveran, s. 68; Nigar Anafarta. Hünername M inyatürleri ve Sanatçı/an,
istanbu l 1969, s. 1O; Filiz Çagman. "Şahname-i
Selim Han ve Minyatürleri", Sanat Tarihi Yıl­
lıgı, V, istanbul 1973, s. 411-443; Günsel Ren-
da, "İstanbul Türk ve İslam Eserleri Müze si'ndeki Zübdetü't-tevarih Minyatürleri", Sanat, sy. 6, istanbul 1977, s . 58-67.
Iii
Ali Nutki
Dede'nin
Defter-i
Dervrşan'ın ın
ilk
sayfası
(Süleymaniye Ktp.,
Nafiz
FiLiZ ÇAGMAN
Paşa,
nr. 1194, vr. 1 b)
423
ALi NUTK[ DEDE
lediği ve ölümünden bir ay kadar önce
dergahta okunan "Şevkutarab Mevlevi Ayini" ni, talebesi olmasına rağmen
İsmail Dede'ye ithaf etmesi, aralarında­
ki samimiyetin bir neticesidir. Ali Nutki
Dede'den zamanımıza u la şan tek eser
olan bu Mevlevi ayininin Türkiye'de ayrı zamanlarda yapı la n iki nota neşrinde
İsmail Dede'nin eserleri arasında gösterilmesinin sebebi anlaşılamamıştır.
BİBLİYOGRAFYA :
Esrar Dede. Tezkire, Süleymaniye Ktp., Ha·
Jet Efendi Mülhakı, nr. ıo9, vr. ıı2b; Şeyh Galib, Şerh·i Cezire·i Mesnevf, Süleymaniye Ktp.,
Halet Efendi, nr. ı83, vr. 2•; a.mlf.. Divan, Bulak ı252, s. ıı9; Ali Nutkf Dede - Abdülbaki
Nasır Dede, Defter-i Dervfşan, Süleymaniye
Ktp., Niifiz Paşa, nr. ıı94, vr. ı b, 4b, 7b, ı Ob,
24b, 53", 9ı b; Fatfn, Tezkire, s. 410-411; Ha şim Mustafa b. Yusuf. Varidat, Süleymaniye
Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 3910/9, vr. 30b; Ali Enver. Semahane-i Edeb, İstanbul 1309, s.
236; Mehmed Ziya. Yen ikapı Mevlevihanesi,
İstanbul 1329, s. 144-148; Mehmed Şükrf, Silsilename, Ü~küdar Selim Ağa Ktp., Hüdayi Kitap ları, nr. 1098, vr. 32b; Hüseyin Vassaf, Sefine, V, 206; Rauf Yekta, Esatiz-i E lhan lll: Dede Efend i, İstanbul 1343, s. 127-128, 131;
Uzunçarşııı. Kütahya Şehri, İstanbul 1932, s.
259; Türk Mus ikisi Klasiklerinden ilahiler:
Mev levi Ayinleri (İstanbul Konservatuarı neş­
riyatı). İstanbul 1937, XIII, 637-648; Ergun. An to loji, ll, 413-415, 429, 435, 438, 513; Ezgi,
Türk Musikisi, V, 429; Sadettin Heper. Mev[evi Ayinleri, Konya 1974, s. 235-244; Abdülbaki Gölpınarlı, " Şeyh Galib", iA, XI, 463.
liJ
NuRi ÖzcAN
(bk. KATiBI, Ali b. Ömer).
_j
ALİ PAŞA, Arahacı
(ö. 1104/ 1693)
L
Osmanlı sadrazamı.
_j
1029 ( 1620) yılında Ohri ·de doğdu.
Medrese tahsilinden sonra bazı önemli
kişilere imamlık, bazı yerlerde de kadı­
lık ve naiblik yaptı. Daha sonra Köprütüzade Mustafa Paşa 'ya intisap ederek
önce sa da ret kethüdası, 1690' da yeniçeri ağ ası. ardından vezir ve rik:ib • kaymakamı oldu. Şeyhülislam Ebü Saidzade Feyzullah Efendi ve Kazasker Yahya Efendi'nin himaye ve tavsiyeleriyle
1691'de Mustafa Paşa'nın yerine sadrazamlığa getirildi. O sırada , devam etmekte olan Osman lı -Avusturya savaşın ­
da ordunun başında bulunmak üzere
Belgrad'a gitmesi gerekirken birtakım
424
Ali Paşa, ölüme veya sürgüne mahküm edilen kimseleri önce huzuruna getirtir. sonra da sarayda binek taşına çektirdiği bir araba ile gidecekleri yere gönderirdi. Aynı şekilde, düşmanı olan kız­
lar ağası Uzun İsmail Ağa'yı padişahın
huzurundan kovarak azli için baskı yapması ve ağayı sürgüne göndermek üzere. teamüle aykırı olarak· saraya bir araba yollaması ll. Ahmed'i çok k.ızdırmış,
Ali Paşa'nın kendisi o arabaya bindirilerek Rodos'a sürgüne gönderilmiştir.
"Arabacı" sıfatını bu olaydan sonra aldı­
ğ ı ~akledilir. Bahadırzade, Kadı ve Arpa
Kulu lakaplarıyla da anılan Ali Paşa, çağ ­
daşlarınca yalancılık, düzenbazlık ve garazkarlık gibi kötü sıfatiarta itharn edilmiştir;
BİBLİYOGRAFYA :
BA. MD, nr. 101, s. 82; nr. 102, s. 198-ı99;
nr. ı 04, s. 43 , 174; BA, Ali Emiri-IL Ahmed, nr.
549, 1794, 2092; Defterdar Mehmed Paşa,
ALİ b. ÖMER el-KATİBI
L
bahanelerle oraya gitmediği gibi. çeşitli
sebeplerle muhaliflerini idam ettirmeyi veya sürgüne göndermeyi başardı.
Bu sıra d a Belgrad ve dolaylarında ordu perişan bir haldeydi. Ülke dahilindeki işler de çok bozulmuş, devletin siyasi otoritesi sa rsı lmıştı. Sonunda Ali Paşa· nın çevirdiği entrikalar padişah tarafından anlaşılınca 1692 Martı sonlarında aziedilerek önce Gelibolu 'ya, ardından Rodos'a sürüldü. Kısa bir süre
sonra tekrar sadrazam olacağı yolunda
bazı dedikodular çıkması üzerine orada katiedildi (1693); İstanbul ve Edirne· deki eşya ve emlakine devletçe el
kondu.
Zübde-i Vekayiat (haz. Abdülkadir Özcan, doktora tezi; 1979). İÜ Ed.Fak. , Tarih Seminer Ki taplığı, nr. 3276, lll, 22, 81, 95-96, 1ı6-11 7;
Anonim Osmanlı Tarihi, Berlin Staatsbibliothek,
nr. Hs. 2ı6 , vr. 40b·43"; Silahdar, Tarih, ll, 596597 , 602-603, 622-623, 626-634; Raşid, Tarih,
ll, ı85-186, 2ı0-211; Dimitri Kantemir, Osmanlı İmparatorluğu'nun Yükse/iş ve Çöküş Tarihi (tre Özdemir Çobanoğlu). Ankara 1980, lll,
209, 222, 223, 228, 441; Hadikatü'l-uüzera, s.
118-119; Şeyhf, Vekayiu'l-fuzala, 1, 10ı-ıo2;
Sicill-i Osman i, lll, 520; Aliye Önay, Arabacı
Ali Paşa (lisans tezi, 1964). İÜ Ed. Fak., Tarih
Seminer Kitaplığı, nr. 700; R Ekrem Koçu, "Ali
Paşa, Arabacı", iA, I, 324-325; R Mantran.
"'AH Pasha, Arabadji" , El 2 (Fr.), I, 405.
liJ
ı
L
ı
ALİ PAŞA, Çorlulu
(bk. ÇORLULU ALİ PAŞA) .
L
ı
ALİPAŞA,Damad
(bk. ŞEHİD ALİ PAŞA).
L
ı
(bk. ATİK ALİ PAŞA).
(ö.
ve
L
Güzelce
Ali
L
ALİ PAŞA, Çandarbzade
(bk. ÇANDARIJ ALİ PAŞA).
1
_j
sadrazamı.
_j
989 ( 1581) yılında doğdu. İstanköylü
Ahmed Paşa'nın oğludur. Anne tarafın­
dan seyyiddir. Babası, Tunus beylerbeyi
iken mehdilik iddiası ile ortaya çıkan
Yahya b. Yahya adlı bir şaki ile giriştiği
savaşta öldü (ı 590) Bu sırada dokuz
yaşla rında bulunan Ali Paşa bir süre
sonra babasının adamları ile birleşerek
intikamını aldı. Genç yaşta Dimyat sancağ ı beyliğine getirildi ve on beş yıl bu
görevde kaldıktan sonra İstanbul'a geldi. 1605'te kendisine önce Yemen eyaleti, sonra Magosa sancağı ver ildiyse de
kabul etmedi. Daha sonra iki yıl Tunus
va liliğinde. üç yıl Mora sancak beyliğin ­
de ve tekrar Kıbrıs'ta görevlendirildi. Ardından, vezirlik rütbesiyle ikinci defa Tunus beylerbeyiliğine tayin edildi. 17 Ocak
1617'de Halil Paşa' nın yerine kaptan-ı
derya oldu. 23 Ağustos 1617' de Akdeniz'de şiddetli bir fırtınaya tutuldu. maiyetindeki on bir kadırga kayboldu. L
Mustafa'nın tahta çıkışından sonra bir
Paşa'nın
Yahya
Efendi
Dergahı
ı
1030/1621)
Osmanlı kaptan-ı deryası
1
_j
_j
ALİ PAŞA, Güzelce
ABDÜLKADiR ÖzcAN
ALİ PAŞA, Atik
_j
haziresindeki
mezar taş ı Beş i ktaş 1
istanbul
Download