Dermatolog. Yrd.Doç. Fale Yüksek Tarih Aralığı

advertisement
Dermatolog. Yrd.Doç. Fale Yüksek
Tarih Aralığı: 01.01.2015 - 21.12.2015
Haber Sayısı: 557
İÇİNDEKİLER
No
Yayın Tarihi
Yayın Adı
Haber Başlığı
1
18.11.2015
HABERPORT.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu! Haberi
2
16.11.2015
DIKGAZETE.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu!
3
16.11.2015
GAZETE8.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
4
16.11.2015
HABERTELGRAF.COM
İşte gençleşmenin sırrı
5
16.11.2015
SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sondakika Haberler, Sektörel ve
Güncel Haberler
6
16.11.2015
SONGUNDEM.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Hakimiyet.com
7
16.11.2015
ULKEHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Sağlık - Ülke Haber
8
16.11.2015
YUKSEKOVAHABER.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi
9
15.11.2015
81HABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
10
15.11.2015
AJANSMANISA.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
11
15.11.2015
AVRUPABULTENI.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
12
15.11.2015
AYDIN24HABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
13
15.11.2015
BESERHABER.COM
Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi
14
15.11.2015
BESERHABER.COM
Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi
15
15.11.2015
BEYAZGAZETE.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Ankara
16
15.11.2015
BUGUN.COM.TR
İşte doğal gençleşmenin yolu
17
15.11.2015
BURSAHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
18
15.11.2015
DOGUREHBERI.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
19
15.11.2015
E-HABER.COM.TR
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Haberleri
20
15.11.2015
ELAZIGHABERI.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ
21
15.11.2015
ERBAADAN.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
22
15.11.2015
ERZURUMFLAS.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Erzurum Flaş Haber
23
15.11.2015
ESGAZETE.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu!
24
15.11.2015
ESKISEHIR.NET
İşte doğal gençleşmenin yolu!
25
15.11.2015
GAZETE8.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
26
15.11.2015
GAZETERIZE.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi, haberleri
27
15.11.2015
HABER3.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
28
15.11.2015
HABER35.COM.TR
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
29
15.11.2015
HABERBAYI.COM
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP « İzmir Haberleri İZMİR
HABER – Haber Bayi
30
15.11.2015
HABERCANIK.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
31
15.11.2015
HABERFX.NET
Ankara Haber, Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
32
15.11.2015
HABERINIZ.COM.TR
Haber, İşte doğal gençleşmenin yolu!, Sağlık
33
15.11.2015
HABERLERANKARA.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
34
15.11.2015
HABERLISAN.NET
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Haber Lisan
35
15.11.2015
HABERMRT.COM
Haber: Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
36
15.11.2015
HABERORDU.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
37
15.11.2015
HABERTADI.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
38
15.11.2015
HABERTADINDA.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ
39
15.11.2015
HABERX.COM
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP
40
15.11.2015
HABERX.COM
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP
41
15.11.2015
HAKIMIYET.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
42
15.11.2015
HERHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
43
15.11.2015
HURISIKGAZETESI.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Hür Işık Gazetesi
44
15.11.2015
IHA.COM.TR
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Ankara - İhlas Haber Ajansı
45
15.11.2015
IHA.COM.TR
İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi - İhlas Haber Ajansı
46
15.11.2015
KADINHABERLERI.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
47
15.11.2015
KARADENIZGAZETE.COM.TR
İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sağlık | Karadeniz Gazetesi
48
15.11.2015
KUZEYHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
49
15.11.2015
MALATYAGERCEK.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
50
15.11.2015
MEDYAEGE.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu! - medyaege.com
51
15.11.2015
MERHABAHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi
52
15.11.2015
MILLIYET.COM.TR
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP - Ankara Haberleri - Milliyet
Ankara
53
15.11.2015
MILLIYET.COM.TR
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP - Fotoğraflarla Ankara
gündemi - Milliyet Ankara
54
15.11.2015
NETGAZETE.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu!
55
15.11.2015
OLAY53.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
56
15.11.2015
PALO.COM.TR
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP | palo.com.tr
57
15.11.2015
PALO.COM.TR
genÇleŞmenın - Ara | palo.com.tr
58
15.11.2015
POLITIKARS.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
59
15.11.2015
RENKLIHABER.NET
İşte doğal gençleşmenin yolu! ,Son Dakika - 15-11-2015
60
15.11.2015
SAMSUNKULISHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp -
61
15.11.2015
SICAKHABER.NET
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - SicakHaber.Net
62
15.11.2015
SONGUNDEM.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - KadinHaberleri.com
63
15.11.2015
SONHABEROKU.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi
64
15.11.2015
SONHABEROKU.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi
65
15.11.2015
SPILHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
66
15.11.2015
TALASHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp « Talas Haber
67
15.11.2015
TEKNOCE.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp - Teknoce
68
15.11.2015
YENIALANYA.COM
İşte doğal gençleşmenin yolu!
69
15.11.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Ankara Haberleri Mynet'de
70
15.11.2015
ZORTULHABER.COM
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp -
71
05.08.2015
KUZEYHABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
72
05.08.2015
TOPLUMHABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle… - Toplum Haber
73
04.08.2015
54HABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
74
04.08.2015
AVRUPABULTENI.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
75
04.08.2015
AYDIN24HABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
76
04.08.2015
BURSAHABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
77
04.08.2015
DOGUREHBERI.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
78
04.08.2015
DOGUREHBERI.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
79
04.08.2015
EGEDEZAMAN.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - egedezaman.com
80
04.08.2015
ERBAADAN.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi
81
04.08.2015
GAZETERIZE.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi, haberleri
82
04.08.2015
HABER3.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
83
04.08.2015
HABER50.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
84
04.08.2015
HABER50.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
85
04.08.2015
HABERFX.NET
Ankara Haber, Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
86
04.08.2015
HABERLERANKARA.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
87
04.08.2015
HABERMRT.COM
Haber: Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
88
04.08.2015
HABERORDU.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
89
04.08.2015
HABERX.COM
KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM
90
04.08.2015
HAKIMIYET.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
91
04.08.2015
HURISIKGAZETESI.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm » Hür Işık Gazetesi
İlk Siz Öğrenin
92
04.08.2015
IHA.COM.TR
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - Ankara - İhlas Haber
Ajansı
93
04.08.2015
KADINHABERLERI.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
94
04.08.2015
MALATYAGERCEK.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
95
04.08.2015
MALATYAGERCEK.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
96
04.08.2015
MARASGUNDEM.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi
97
04.08.2015
MERHABAHABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi
98
04.08.2015
MILLIYET.COM.TR
KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM - Ankara
Haberleri - Milliyet Ankara
99
04.08.2015
OGUNHABER.COM
Kıl dönmesi ve kıl batıklarına lazerle çözüm - OGUNHABER...
100
04.08.2015
OLAY53.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
101
04.08.2015
POLITIKARS.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
102
04.08.2015
SAMSUNAHABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
103
04.08.2015
SICAKHABER.NET
Kıl Dönmesi ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - SicakHaber.Net
104
04.08.2015
SONBULTENLER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
105
04.08.2015
TALASEXPRESS.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm - Talas Express
Haber
106
04.08.2015
TALASHABER.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm – Talas Haber
107
04.08.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haberleri
Mynet'de
108
27.04.2015
AHSENHABER.COM
Dermatolog Pehlivan:
109
27.04.2015
AYDIN24HABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
110
27.04.2015
BOMBAHABER.NET
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz”
111
27.04.2015
BURSAMANSET.COM.TR
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
112
27.04.2015
CANAKKALEHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
113
27.04.2015
HABER10.COM
Haber 10 - 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz'
114
27.04.2015
HABERADRESIMIZ.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
115
27.04.2015
HABERFLASH.COM
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA
KURTULABİLİRSİNİZ"
116
27.04.2015
HABERIMTURKIYE.COM
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz”
117
27.04.2015
HABERPAN.COM
'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz'
118
27.04.2015
HURISIKGAZETESI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Hür Işık Gazetesi
119
27.04.2015
MALATYA.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
120
27.04.2015
POLITIKARS.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
121
27.04.2015
SAMSUNKULISHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" -
122
27.04.2015
TARSUSHABER.COM
Dermatolog Pehlivan "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
123
27.04.2015
TOPLUMHABER.COM
Tenlerinizdeki benleri tedavi ettirebilirsiniz... - Toplum Haber
124
27.04.2015
TUMHABERLER.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
125
26.04.2015
54HABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
126
26.04.2015
54HABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
127
26.04.2015
81HABER.COM
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | 81
HABER
128
26.04.2015
81ILDENHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
129
26.04.2015
AJANS67.NET
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
130
26.04.2015
AJANSMANISA.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
131
26.04.2015
AVRUPABULTENI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
132
26.04.2015
AYDINLIFE.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
133
26.04.2015
BEYAZGAZETE.COM
Dermatolog Pehlivan: 'Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' |
Estetik, Genetik, Yan Etki, İlaç Tedavisi
134
26.04.2015
BURSAHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
135
26.04.2015
CANAKKALEHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
136
26.04.2015
DOGUREHBERI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
137
26.04.2015
DOGUREHBERI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
138
26.04.2015
EGEDEZAMAN.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" egedezaman.com
139
26.04.2015
EMLAKGAZETEN.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
140
26.04.2015
ENTERHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
141
26.04.2015
ERBAADAN.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
haberi
142
26.04.2015
FOCUSHABER.NET
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
haber, haberleri
143
26.04.2015
GAZETERIZE.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
haberi, haberleri
144
26.04.2015
HABER3.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
145
26.04.2015
HABER35.COM.TR
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
146
26.04.2015
HABER50.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
147
26.04.2015
HABERBAYI.COM
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” «
İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi
148
26.04.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Dermatolog Pehlivan: ’Et Benlerinden Rahatça
Kurtulabilirsiniz’
149
26.04.2015
HABERLERANKARA.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
150
26.04.2015
HABERLINKI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
151
26.04.2015
HABERMRT.COM
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“
152
26.04.2015
HABERMRT.COM
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“
153
26.04.2015
HABERORDU.COM
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
154
26.04.2015
HABERTADI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Haber Tadı
155
26.04.2015
HABERX.COM
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA
KURTULABİLİRSİNİZ"
156
26.04.2015
HAKIMIYET.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
157
26.04.2015
IHA.COM.TR
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul - İhlas Haber Ajansı
158
26.04.2015
KARAMANCA.NET
Dermatolog Pehlivan: 'et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' |
Karaman, Karaman Son Dakika Haber
159
26.04.2015
KENT50.COM
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” |
Nevşehir Haber - nevşehir son dakika - Kent50.com
160
26.04.2015
KONYAHABERLERI.COM.TR
Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” |
KONYA HABER - WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR
161
26.04.2015
KUZEYHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
162
26.04.2015
MALATYAGERCEK.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
163
26.04.2015
MANISAGUNDEMI.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
164
26.04.2015
MANSETHABER.COM.TR
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
165
26.04.2015
MCHABER.COM
HABERLER – EN SON HABER » Dermatolog Pehlivan: “et
Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz”
166
26.04.2015
MEMURAJANS.TC
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
167
26.04.2015
MEMURLAR.NET
'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' - Memurlar.Net
168
26.04.2015
MILLIYET.COM.TR
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA
KURTULABİLİRSİNİZ" - İstanbul Haberleri - Milliyet İstanbul
169
26.04.2015
MIRILTI.COM
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” «
Mırıltı Haber
170
26.04.2015
MOZAAF.COM
Dermatolog Pehlivan et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz|mozaaf
171
26.04.2015
MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
M
172
26.04.2015
NAZILLIHAVADIS.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
173
26.04.2015
OGUNHABER.COM
Et benlerine çözümü - OGUNHABER
174
26.04.2015
SAMSUNAHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
175
26.04.2015
TALASEXPRESS.COM
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Talas Express Haber
176
26.04.2015
TALASHABER.COM
Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” –
Talas Haber
177
26.04.2015
TURKPOLITIK.COM
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Türk Politik
178
26.04.2015
ULKEAJANS.COM
Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” |
Ülke Haber Ajansı
179
26.04.2015
YENIEKLENEN.COM
Dermatolog Pehlivan: ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz | Yeni
Eklenen
180
26.04.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
İstanbul Haberleri Mynet'de
181
21.04.2015
OHABER.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haber
182
20.04.2015
F5HABER.COM
Gıdı sorununa tek seansta çözüm - ÜLKE HABER
183
19.04.2015
ENSONGUNCELHABER.COM
Gıdı sorununa tek seansta çözüm - En Son Güncel Haber | En Son
Haberler Son Dakika Haberleri takip et
184
19.04.2015
ULKEHABER.COM
Gıdı sorununa tek seansta çözüm - Kadın - Ülke Haber
185
17.04.2015
81HABER.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | 81 HABER
186
17.04.2015
81ILDENHABER.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
187
17.04.2015
AJANSMANISA.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
188
17.04.2015
AJANSMANISA.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
189
17.04.2015
ANKARA.BIZ.TR
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ? .:ANKARA NEWS:.Sağlık
,ekonomi,politika,spor,gündem,eğitim
190
17.04.2015
AVRUPABULTENI.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
191
17.04.2015
BEYAZGAZETE.COM
'Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm - İstanbul | Estetik, Medikal,
Yan Etki, Kaz Ayağı
192
17.04.2015
BURSAHABER.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
193
17.04.2015
DOGUREHBERI.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
194
17.04.2015
DOGUREHBERI.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
195
17.04.2015
EMLAKGAZETEN.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
196
17.04.2015
ENTERHABER.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
197
17.04.2015
ERBAADAN.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi
198
17.04.2015
GAZETERIZE.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi, haberleri
199
17.04.2015
HABER3.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
200
17.04.2015
HABERADRESIMIZ.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
201
17.04.2015
HABERLERANKARA.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
202
17.04.2015
HABERLINKI.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
203
17.04.2015
HABERMRT.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
204
17.04.2015
HABERMRT.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
205
17.04.2015
HABERORDU.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
206
17.04.2015
HABERTADI.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm - Haber Tadı
207
17.04.2015
HABERX.COM
“GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM
208
17.04.2015
HAKIMIYET.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
209
17.04.2015
IHA.COM.TR
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm - İstanbul - İhlas Haber Ajansı
210
17.04.2015
KADINHABERLERI.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
211
17.04.2015
KENT50.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | Nevşehir Haber - nevşehir
son dakika - Kent50.com
212
17.04.2015
KONYAHABERLERI.COM.TR
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm | KONYA HABER WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR
213
17.04.2015
KUZEYHABER.COM
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
214
17.04.2015
MALATYAGERCEK.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
215
17.04.2015
MANSETHABER.COM.TR
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
216
17.04.2015
MARASGUNDEM.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi
217
17.04.2015
MCHABER.COM
HABERLER – EN SON HABER » “Gıdı” Sorununa Tek Seansta
Çözüm
218
17.04.2015
MERHABAHABER.COM
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi
219
17.04.2015
MILLIYET.COM.TR
“GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul
220
17.04.2015
MIRILTI.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm « Mırıltı Haber
221
17.04.2015
MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
M
222
17.04.2015
NAZILLIHAVADIS.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
223
17.04.2015
OGUNHABER.COM
Gıdı sorununa tek seansta çözüm - OGUNHABER
224
17.04.2015
OLAY53.COM
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi
225
17.04.2015
POLITIKARS.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
226
17.04.2015
SABAH.COM.TR
Gıdı sorununa tek seansta çözüm - Kadın Haberleri
227
17.04.2015
SAMSUNAHABER.COM
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
228
17.04.2015
SONBULTENLER.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
229
17.04.2015
TALASEXPRESS.COM
'Gıdı' Sorununa Tek Seansta Çözüm - Talas Express Haber
230
17.04.2015
TURKPOLITIK.COM
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm - Türk Politik
231
17.04.2015
YURTHABER.MYNET.COM
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm İstanbul Haberleri Mynet'de
232
25.03.2015
BEYAZGAZETE.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - İstanbul | Ameliyat,
Dekolte, Kaz Ayağı
233
25.03.2015
BOMBAHABER.NET
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Bomba Haber
234
25.03.2015
CANAKKALEHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
235
25.03.2015
DIZI-HABERLERI.COM
[Dizi haberleri]
236
25.03.2015
ELAZIGFLAS.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Elazığ Haber | Elazığ Flas
Haber
237
25.03.2015
GAZETERIZE.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi, haberleri
238
25.03.2015
HABER3.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
239
25.03.2015
HABERADRESIMIZ.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
240
25.03.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
241
25.03.2015
HABERLINKI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
242
25.03.2015
HABERMEDYA.COM.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Habermedya, Güncel
Haberler, Sondakika Haberleri
243
25.03.2015
HABERTADI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Haber Tadı
244
25.03.2015
HABERX.COM
FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ
245
25.03.2015
HABERX.COM
FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ
246
25.03.2015
INEGOLONLINE.COM
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış
247
25.03.2015
KADINHABERLERI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
248
25.03.2015
KENT50.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Nevşehir Haber - nevşehir
son dakika - Kent50.com
249
25.03.2015
KONYAHABERLERI.COM.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | KONYA HABER WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR
250
25.03.2015
KUZEYHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
251
25.03.2015
M.TARSUSHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Mobil | Tarsus Haber
252
25.03.2015
MANISAGUNDEMI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
253
25.03.2015
MANSETHABER.COM.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
254
25.03.2015
MCHABER.COM
HABERLER – EN SON HABER » Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç
Bakış
255
25.03.2015
MERHABAHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi
256
25.03.2015
MERSINHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
257
25.03.2015
MERSINHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
258
25.03.2015
MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
M
259
25.03.2015
OGUNHABER.COM
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış - OGUN Haber
260
25.03.2015
PUSULAHABER.COM.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
261
25.03.2015
SAMSUNAHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
262
25.03.2015
SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Sondakika Haberler ve
Güncel Haberler
263
25.03.2015
SPOR.OGUNHABER.COM
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış - OGUN Haber
264
25.03.2015
TALASEXPRESS.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Talas Express Haber
265
25.03.2015
TALASHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış – Talas Haber
266
25.03.2015
TARSUSHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
267
25.03.2015
TR.RADAR.BG
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - 2015-03-24 - tr.radar.bg
268
25.03.2015
YURTGUNDEMI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - MersinHaber.com
269
25.03.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış Yorumları
270
24.03.2015
DOGUREHBERI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
271
24.03.2015
DOGUREHBERI.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
272
24.03.2015
EMLAKGAZETEN.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
273
24.03.2015
ERBAADAN.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi
274
24.03.2015
HABERMRT.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
275
24.03.2015
HABERORDU.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
276
24.03.2015
HAKIMIYET.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
277
24.03.2015
IHA.COM.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - İstanbul - İhlas Haber
Ajansı
278
24.03.2015
MARASGUNDEM.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi
279
24.03.2015
MILLIYET.COM.TR
FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ - İstanbul
Haberleri - Milliyet İstanbul
280
24.03.2015
OGUNHABER.COM
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış - OGUN Haber
281
24.03.2015
POLITIKARS.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
282
24.03.2015
SABAH.COM.TR
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - İstanbul Haberleri
283
24.03.2015
SAMSUNDAHABER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış - Samsunda Haber; Habere
bakış açınız değişecek!
284
24.03.2015
SONBULTENLER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
285
24.03.2015
SONBULTENLER.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
286
24.03.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış İstanbul Haberleri Mynet'de
287
16.03.2015
SAMSUNHABER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi
288
13.03.2015
24HABERLERI.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Büyük Çözüm - 24 Haberleri - Günün Son
Haberi
289
13.03.2015
AJANSMANISA.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
290
13.03.2015
AKTIFMEDYA.COM
DİŞİNİZİ GICIRDATIYORSANIZ... haberi
291
13.03.2015
ALEMIHABER.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks! | Sağlık | Dünyanın Haberi Alemi
Haber
292
13.03.2015
BEYAZGAZETE.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks | Migren, Sağlık Bakanlığı, Koltuk
Altı, Aşırı Terleme, Baş Ağrısı
293
13.03.2015
BOMBAHABER.NET
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Bomba Haber
294
13.03.2015
BURSAMANSET.COM.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - - Bursa Manşet
295
13.03.2015
CANAKKALEHABER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
296
13.03.2015
DOGUREHBERI.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
297
13.03.2015
EMLAKGAZETEN.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
298
13.03.2015
ERBAADAN.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi
299
13.03.2015
HABER3.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
300
13.03.2015
HABER35.COM.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
301
13.03.2015
HABERADRESIMIZ.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
302
13.03.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
303
13.03.2015
HABERMRT.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
304
13.03.2015
HABERMRT.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
305
13.03.2015
HABERMRT.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
306
13.03.2015
HABERORDU.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
307
13.03.2015
HABERTADI.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Haber Tadı - Haberin Tadı - Son
Dakika Haberleri
308
13.03.2015
HABERTURK.COM
Uzmanlar botoksun diş gıcırdatma tedavisinde de etkili sonuç-En Son
Ağız ve Diş Sağlığı Haberleri-HABERTÜRK
309
13.03.2015
HABERX.COM
DİŞ GICIRDATMASINA KARŞI BOTOKS
310
13.03.2015
HAKIMIYET.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
311
13.03.2015
HAVADIS16.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks | HAVADİS 16
312
13.03.2015
HURISIKGAZETESI.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Hür Işık Gazetesi
313
13.03.2015
IHA.COM.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - İstanbul - İhlas Haber Ajansı
314
13.03.2015
IHA.COM.TR
Diş gıcırdatmasına karşı botoks haberi - İhlas Haber Ajansı
315
13.03.2015
INEGOLONLINE.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks
316
13.03.2015
KADINHABERLERI.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
317
13.03.2015
KARAMANCA.NET
Diş gıcırdatmasına karşı botoks | Karaman, Karaman Son Dakika
Haber
318
13.03.2015
KENT50.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks | Nevşehir Haber - nevşehir son
dakika - Kent50.com
319
13.03.2015
KONYANEWS.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks - Konya News | Konya Haber
320
13.03.2015
MALATYAGERCEK.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
321
13.03.2015
MALATYAGERCEK.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
322
13.03.2015
MANISAGUNDEMI.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
323
13.03.2015
MANSETHABER.COM.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
324
13.03.2015
MARASGUNDEM.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi
325
13.03.2015
MEMURLAR.NET
Diş gıcırdatmasına karşı botoks - Memurlar.Net
326
13.03.2015
MERHABAHABER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks haberi
327
13.03.2015
MILLIYET.COM.TR
328
13.03.2015
MILLIYET.COM.TR
DİŞ GICIRDATMASINA KARŞI BOTOKS - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul
329
13.03.2015
MILLIYET.COM.TR
DİŞ GICIRDATMASINA KARŞI BOTOKS - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul
330
13.03.2015
MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
M
331
13.03.2015
MYNET.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks Haberi ve Son Dakika Haberler
Mynet
332
13.03.2015
NEWSANADOLU.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks - News Anadolu | Anadolu Haber
Anadolu'nun Nabzı
333
13.03.2015
NEWSANADOLU.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks - News Anadolu | Anadolu Haber
Anadolu'nun Nabzı
334
13.03.2015
OGUNHABER.COM
Diş gıcırdatmasına karşı botoks - OGUN Haber
335
13.03.2015
POLITIKARS.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
336
13.03.2015
PUSULAHABER.COM.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
337
13.03.2015
RENKLIHABER.NET
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - 13-03-2015
338
13.03.2015
RENKLIHABER.NET
Diş gıcırdatmasına karşı botoks ,Son Dakika - 13-03-2015
339
13.03.2015
RENKLIHABER.NET
Diş gıcırdatmasına karşı botoks ,Son Dakika - 13-03-2015
340
13.03.2015
SAMSUNAHABER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
341
13.03.2015
SAMSUNDAHABER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Samsunda Haber; Habere bakış
açınız değişecek!
342
13.03.2015
SONBULTENLER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
343
13.03.2015
SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks | Sondakika Haberler ve Güncel
Haberler
344
13.03.2015
TALASEXPRESS.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks - Talas Express Haber
345
13.03.2015
TARSUSHABER.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
346
13.03.2015
TR.B2.MK
Diş gıcırdatmasına karşı botoks
347
13.03.2015
TURKPOLITIK.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks-Son dakika haberlerini
okuyabileceğiniz haber sitesi-Türk Politik
348
13.03.2015
YENIMERAM.COM.TR
Diş gıcırdatmasına karşı botoks - Yeni Meram
349
13.03.2015
YERLIHABER.COM.TR
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks
350
13.03.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Diş Gıcırdatmasına Karşı Botoks İstanbul Haberleri Mynet'de
351
23.02.2015
AJANSMANISA.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
352
23.02.2015
AJANSMANISA.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
353
23.02.2015
ALEMIHABER.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı! | Sağlık | Dünyanın Haberi
Alemi Haber
354
23.02.2015
BEYAZGAZETE.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı - İstanbul | Guatr, Dermatoloji
355
23.02.2015
BEYOGLUHABERLER.COM
beyogluhaberler.com | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!23.02.15-10:37:52
356
23.02.2015
DOGUREHBERI.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
357
23.02.2015
EMLAKGAZETEN.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
358
23.02.2015
ENTERHABER.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
359
23.02.2015
EREGLIHABER.INFO
ereglihaber.info | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!-23.02.1510:36:04
360
23.02.2015
GAZETEVATAN.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı! | GAZETE VATAN
361
23.02.2015
HABER3.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
362
23.02.2015
HABERAJANSI.CO
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - haberajansi.CO Ana Sayfa İnternetin Yeni Haber Ajansı - TEST YAYINI
363
23.02.2015
HABEREXEN.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı haberi
364
23.02.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
365
23.02.2015
HABERIMIZNETTE.COM
Haberiniznette.com | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!-23.02.1510:36:55
366
23.02.2015
HABERLINKI.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
367
23.02.2015
HABERMONO.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
368
23.02.2015
HABERORDU.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
369
23.02.2015
HABERTADINDA.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı HABERİ
370
23.02.2015
HABERTADINDA.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı HABERİ
371
23.02.2015
HABERTAT.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı | HABERTAT.COM
372
23.02.2015
HAKIMIYET.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
373
23.02.2015
IHA.COM.TR
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı - İstanbul - İhlas Haber Ajansı
374
23.02.2015
IHA.COM.TR
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haberi - İhlas Haber Ajansı
375
23.02.2015
KADINHABERLERI.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
376
23.02.2015
KARADENIZGAZETE.COM.TR
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı | Sağlık | Karadeniz Gazetesi
377
23.02.2015
KENT50.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı | Nevşehir Haber - nevşehir
son dakika - Kent50.com
378
23.02.2015
KONYAPOST.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Konya Post | Konya Haber
379
23.02.2015
KOZAHABER.NET
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı | Koza Haber
380
23.02.2015
MALATYAGERCEK.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
381
23.02.2015
MANSETHABER.COM.TR
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
382
23.02.2015
MEDYA365.COM
Her Lazer Epilasyonu Bir Değil
383
23.02.2015
MEDYA365.COM
Her Lazer Epilasyonu Bir Değil
384
23.02.2015
MEMURAJANS.TC
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
385
23.02.2015
MEMURLAR.NET
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Memurlar.Net
386
23.02.2015
MERHABAHABER.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı
387
23.02.2015
MERHABAHABER.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı haberi
388
23.02.2015
MILLIYET.COM.TR
UZMANLARDAN LAZER EPİLASYON UYARISI - İstanbul Haberleri Milliyet İstanbul
389
23.02.2015
MILLIYET.COM.TR
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Milliyet Haber
390
23.02.2015
MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
M
391
23.02.2015
MYNET.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı Haberi ve Son Dakika
Haberler Mynet
392
23.02.2015
NEWSANADOLU.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - News Anadolu | Anadolu
Haber Anadolu'nun Nabzı
393
23.02.2015
OGUNHABER.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - OGUN Haber
394
23.02.2015
OLAY53.COM
olay53, Rize, Rize Haberleri, Rize Haber, Güncel Haberler, Son
Dakika, Rizespor - Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
395
23.02.2015
OLAY53.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı haberi
396
23.02.2015
PESHABER.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - peshaber.com
397
23.02.2015
POLITIKARS.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
398
23.02.2015
PUSULAHABER.COM.TR
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
399
23.02.2015
SABAH.COM.TR
Lazer epilasyon yaptıranlar dikkat! - Kadın Haberleri
400
23.02.2015
SABAH.COM.TR
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı - İstanbul Haberleri
401
23.02.2015
SAMSUNAHABER.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
402
23.02.2015
SONDAKIKA.NET.TR
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!
403
23.02.2015
SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı | Sondakika Haberler ve
Güncel Haberler
404
23.02.2015
SONSAYFA.COM
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı - Sonsayfa Haberler Son Dakika
405
23.02.2015
TALASHABER.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı – Talas Haber
406
23.02.2015
TURKPOLITIK.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı-Son dakika haberlerini
okuyabileceğiniz haber sitesi-Türk Politik
407
23.02.2015
TV41.COM.TR
TV41 - Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı
408
23.02.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı İstanbul Haberleri Mynet'de
409
23.02.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Uzmanlardan Lazer Epilasyon Uyarısı Yorumları
410
23.02.2015
ZEYTINBURNUHABERLER.COM
zeytinburnuhaberler.com | Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı!23.02.15-10:34:43
411
15.02.2015
AJANSHABER.COM
Saç dökülmesini önlemek artık daha kolay - Ajanshaber Mobil
412
15.02.2015
AJANSMANISA.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
413
15.02.2015
AYDIN24HABER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
414
15.02.2015
BEYAZGAZETE.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - İstanbul | Genetik, Guatr,
Hastalık, Saç Dökülmesi, Dermatoloji
415
15.02.2015
BOMBAHABER.NET
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - Bomba Haber
416
15.02.2015
BURSAMANSET.COM.TR
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - - Bursa Manşet
417
15.02.2015
CANAKKALEHABER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
418
15.02.2015
DOGUDANHABERLER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
419
15.02.2015
DOGUREHBERI.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
420
15.02.2015
EMLAKGAZETEN.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
421
15.02.2015
FOKSHABER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - fokshaber.com
422
15.02.2015
HABER3.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
423
15.02.2015
HABER35.COM.TR
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
424
15.02.2015
HABERBAYI.COM
SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL « İzmir Haberleri
İZMİR HABER – Haber Bayi
425
15.02.2015
HABEREXEN.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi
426
15.02.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
427
15.02.2015
HABERLINKI.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
428
15.02.2015
HABERORDU.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
429
15.02.2015
HABERTADINDA.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil HABERİ
430
15.02.2015
HABERTADINDA.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil HABERİ
431
15.02.2015
HABERX.COM
SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL
432
15.02.2015
HAKIMIYET.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
433
15.02.2015
HURISIKGAZETESI.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - Hür Işık Gazetesi » Hür
Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin
434
15.02.2015
IHA.COM.TR
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - İstanbul - İhlas Haber
Ajansı
435
15.02.2015
INEGOLONLINE.COM
Saç dökülmesi artık korkulu rüya değil
436
15.02.2015
KADINHABERLERI.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
437
15.02.2015
KENT50.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil | Bölgeden Tarafsız Haber,
Nevşehir Haber , Haberler
438
15.02.2015
MALATYAGERCEK.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
439
15.02.2015
MANISAGUNDEMI.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
440
15.02.2015
MANSETHABER.COM.TR
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
441
15.02.2015
MARASGUNDEM.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi
442
15.02.2015
MERHABAHABER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi
443
15.02.2015
MERHABAHABER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi
444
15.02.2015
MILLIYET.COM.TR
SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL - Fotoğraflarla
İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul
445
15.02.2015
MILLIYET.COM.TR
SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL - Fotoğraflarla
İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul
446
15.02.2015
MILLIYET.COM.TR
SAÇ DÖKÜLMESİ ARTIK KORKULU RÜYA DEĞİL - İstanbul
Haberleri - Milliyet İstanbul
447
15.02.2015
MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.CO Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
M
448
15.02.2015
OGUNHABER.COM
Saç dökülmesi artık korkulu rüya değil - OGUN Haber
449
15.02.2015
OLAY53.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil haberi
450
15.02.2015
POLITIKARS.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
451
15.02.2015
PUSULAHABER.COM.TR
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
452
15.02.2015
SAMSUNAHABER.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil
453
15.02.2015
SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil | Sondakika Haberler ve
Güncel Haberler
454
15.02.2015
YEREL.BIZ
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil - İstanbul Haberleri
www.yerel.biz
455
15.02.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil İstanbul Haberleri Mynet'de
456
30.01.2015
54HABER.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
457
30.01.2015
AJANSMANISA.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI
458
30.01.2015
AKTIFMEDYA.COM
Genç görünümlü bir çilt için... haberi
459
30.01.2015
BEYAZGAZETE.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları - İstanbul | Çevre Kirliliği, Erken
Yaşlanma, Cilt Sağlığı, Güneş Gözlüğü, Kırışıklık
460
30.01.2015
DOGUREHBERI.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
461
30.01.2015
F5HABER.COM
Genç görünümlü bir çilt için... - HABERTÜRK - Mobil
462
30.01.2015
HABERDATA.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
463
30.01.2015
HABERFLASH.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI
464
30.01.2015
HABERFLASH.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI
465
30.01.2015
HABERFLASH.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI
466
30.01.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Genç Görünümlü Cildin Sırları
467
30.01.2015
HABERINADRESI.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
468
30.01.2015
HABERMRT.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
469
30.01.2015
HABERTADINDA.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları HABERİ
470
30.01.2015
HABERTURK.COM
Genç görünümlü bir çilt için..., Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale YüksekEn Son Dermatoloji Haberleri-HABERTÜRK
471
30.01.2015
HABERX.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI
472
30.01.2015
IHA.COM.TR
Genç Görünümlü Cildin Sırları - İstanbul - İhlas Haber Ajansı
473
30.01.2015
INEGOLONLINE.COM
Genç görünümlü cildin sırları
474
30.01.2015
KADINHABERLERI.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
475
30.01.2015
KARAMANCA.NET
Genç Görünümlü Cildin Sırları | Karaman, Karaman Son Dakika
Haber
476
30.01.2015
KENT50.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları | Bölgeden Tarafsız Haber, Nevşehir
Haber , Haberler
477
30.01.2015
KUZEYHABER.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
478
30.01.2015
M.HABERTURK.COM
Genç görünümlü bir çilt için... - HABERTÜRK
479
30.01.2015
MALATYAGERCEK.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
480
30.01.2015
MEDIMAGAZIN.COM.TR
Genç görünümlü cildin sırları | Medimagazin Sağlık Haber Portalı
481
30.01.2015
MEDIMAGAZIN.COM.TR
Genç görünümlü cildin sırları | Medimagazin Sağlık Haber Portalı
482
30.01.2015
MILLIYET.COM.TR
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI - Fotoğraflarla İstanbul
gündemi - Milliyet İstanbul
483
30.01.2015
MILLIYET.COM.TR
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI - İstanbul Haberleri - Milliyet
İstanbul
484
30.01.2015
MIRACHABER.COM
Genç görünümlü bir çilt için... - Sağlık - Miraç Haber
485
30.01.2015
MYNET.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları Haberi ve Son Dakika Haberler Mynet
486
30.01.2015
OGUNHABER.COM
Genç cildin sırları - OGUN Haber
487
30.01.2015
PESHABER.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI - peshaber.com
488
30.01.2015
SAMSUNDAHABER.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları
489
30.01.2015
STARHABER.TV
Genç görünümlü bir çilt için... - SAĞLIK - Starhaber.tv - Gündemin
Starı - Haber Yayıncılığının Ötesinde...
490
30.01.2015
TURKPOLITIK.COM
GENÇ GÖRÜNÜMLÜ CİLDİN SIRLARI-Son dakika haberlerini
okuyabileceğiniz haber sitesi-Türk Politik
491
30.01.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Genç Görünümlü Cildin Sırları İstanbul Haberleri Mynet'de
492
14.01.2015
SABAH.COM.TR
Soğuk erken yaşlanma nedeni
493
13.01.2015
BUCAGUNDEM.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor
494
13.01.2015
BUCAGUNDEM.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor
495
12.01.2015
KIBRISSONDAKIKA.COM
Soğuk cildi nasıl etkiliyor? - KIBRIS SONDAKİKA - KIBRIS'IN
HABER SİTESİ
496
10.01.2015
DIYARBAKIRSOZ.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
497
10.01.2015
DIYARBAKIRSOZ.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
498
09.01.2015
54HABER.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
499
09.01.2015
ADANAAJANS.NET
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
500
09.01.2015
AHAPORT.COM
SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR
501
09.01.2015
AJANSMANISA.COM
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
502
09.01.2015
AJANSMANISA.COM
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
503
09.01.2015
ALEMIHABER.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor!
504
09.01.2015
BAFRAVIP.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
505
09.01.2015
BURDANOKU.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu Azalıyor
506
09.01.2015
DOGUDANHABERLER.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
507
09.01.2015
DOGUREHBERI.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
508
09.01.2015
ELAZIGHABERI.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor HABERİ
509
09.01.2015
GAZETEGERCEK.NET
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor
510
09.01.2015
HABER3.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
511
09.01.2015
HABER35.COM.TR
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
512
09.01.2015
HABERCINIZ.BIZ
Soğukta Cildin "Nem Mantosu" Azalıyor
513
09.01.2015
HABEREXEN.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor haberi
514
09.01.2015
HABERFLASH.COM
SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR
515
09.01.2015
HABERFLASH.COM
SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR
516
09.01.2015
HABERFX.NET
İstanbul Haber, Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
517
09.01.2015
HABERORDU.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
518
09.01.2015
HABERTADINDA.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor HABERİ
519
09.01.2015
HABERTOPLAM.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor haberi - İhlas Haber
520
09.01.2015
HABERTOPLAM.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor haberi - İhlas Haber
521
09.01.2015
HABERX.COM
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
522
09.01.2015
HABERX.COM
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
523
09.01.2015
HAKIMIYET.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
524
09.01.2015
IHA.COM.TR
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu' Azalıyor - İstanbul - İhlas Haber Ajansı
525
09.01.2015
IHA.COM.TR
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor
526
09.01.2015
KADINHABERLERI.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
527
09.01.2015
KARAMANCA.NET
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor | Karaman, Karaman Son
Dakika Haber
528
09.01.2015
KENT50.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu Azalıyor
529
09.01.2015
KENTGAZETESI.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor
530
09.01.2015
KONYAPOST.COM
Soğukta cildin nem mantosu azalıyor - Konya Post | Konya Haber
531
09.01.2015
MALATYAGERCEK.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor
532
09.01.2015
MALATYATURK.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor haberi - » Malatya Haber |
MalatyaTurk.Com | Malatya'nın Haber Sitesi
533
09.01.2015
MANISAGUNDEMI.COM
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
534
09.01.2015
MANSETHABER.COM.TR
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
535
09.01.2015
MARASGUNDEM.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor haberi
536
09.01.2015
MEMURLAR.NET
Soğukta cildin 'nem mantosu' azalıyor - Memurlar.Net
537
09.01.2015
MERHABAHABER.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi
538
09.01.2015
MILLIGAZETE.COM.TR
Soğukta cildin nem mantosu azalıyor
539
09.01.2015
MILLIYET.COM.TR
Soğuk cildi nasıl etkiliyor? - Milliyet Haber
540
09.01.2015
MILLIYET.COM.TR
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
541
09.01.2015
MILLIYET.COM.TR
SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR - Fotoğraflarla
İstanbul gündemi - Milliyet İstanbul
542
09.01.2015
NEWSANADOLU.COM
Soğukta cildin nem mantosu azalıyor - News Anadolu | Anadolu
Haber Anadolu'nun Nabzı
543
09.01.2015
OGUNHABER.COM
Soğukta cildin nem mantosu azalıyor - OGUN Haber
544
09.01.2015
OLAY53.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi
545
09.01.2015
RENKLIHABER.NET
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor
546
09.01.2015
RENKLIHABER.NET
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor ,Son Dakika
547
09.01.2015
RITIMHABER.COM
SOĞUKTA CİLDİN 'NEM MANTOSU' AZALIYOR - Ritim HaberRitim
Haber
548
09.01.2015
SAMSUNAHABER.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
549
09.01.2015
SAMSUNHABER.TC
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi, haberleri.
550
09.01.2015
STARGUNDEM.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor - Star Gündem
551
09.01.2015
TV41.COM.TR
TV41 - SOĞUKTA CİLDİN ‘NEM MANTOSU’ AZALIYOR
552
09.01.2015
URYANI.COM
Soğukta cildin ‘nem mantosu’ azalıyor » Uryani Haber | Uryani.Com Güncel Haber, Son Dakika Haberleri
553
09.01.2015
XN--SAMSUNSEIM-V6A.COM
Soğukta Cildin ‘Nem Mantosu’ Azalıyor
554
09.01.2015
YEREL.BIZ
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor - İstanbul Haberleri
www.yerel.biz
555
09.01.2015
YURTGUNDEMI.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu Azalıyor haberi | habertadinda.com |
Haber
556
09.01.2015
YURTGUNDEMI.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor haberi | MerhabaHaber.com |
Haber
557
09.01.2015
YURTHABER.MYNET.COM
Soğukta Cildin ‘nem Mantosu’ Azalıyor İstanbul Haberleri Mynet'de
Yayın Adı
: HABERPORT.COM
Yayın
Tarihi
: 18.11.2015 05:01:28
Bağlantı
:
http://www.haberport.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yoluh51541.html
İşte doğal gençleşmenin yolu! Haberi
İşte doğal gençleşmenin yolu! HaberiDermokozmetik Muayenehanesi Direktörü Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında bireyin bizzat kanaat kullanıldığı için alerji rizikosu içermediğini, işlem sayesinde cildin en natürel şekilde yapılandırıldığını
anlam etti .Yüksek, derin kırışıklıkların dahi hacimlendirilebildiğini anlam ederek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, iyi ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Ten yaşlanması genetik kalıt sebebiyle zamanından öncesinde de görülebileceği benzeri , güneş ışınlarına yüklü bir
şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişiklik benzeri bir bir sürü faktör buna bağlı olarak da hızlanabilmektedir.
Iyi , gergin ve ışıl ışıl bir ten görünümü fakat sıhhatli bir bağlantı dokusuyla sağlanabilir. Geçtiğimiz yıllarla beraber cildin en mühim
takviyesi olan bağlantı dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Benzer sürede bu dokunun kendini onarma ve yenileme zamanı yavaşlar.
İşte bütün bu sebeplerden ötürü ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları meydana gelir ve
çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir anlam olarak yansır. Bununla Beraber orta surat bölgesi olan yanaklarda yağ hücrelerinin
küçülmesi ile alanda sarkma gelişerek surat ovalinin bozulmasına ne sebeple olur . Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık
bireyin çocuk görünümünden uzaklaşmasına ne sebeple olur . KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik
Muayenehanesi Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ten yaşlanmasının önce belirtisinin surat kısmında gelişen
kırışıklıklar meydana geldiğini belirterek , bu problemin çözümünde en sık sık seçim edilen uygulamanın hyalüronik asit içerir dolgu
uygulamaları meydana geldiğini belirtti .Hyaluronik aside karşın çok duyarlılığı olan kişilerde ve natürel görünümden uzaklaşma endişesi
olanlarda PRP uygulamasını seçim ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şu şekilde sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile tatbik edilen bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, bireyin kendisinden edinilen kan, serum haline
dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Bununla Beraber normal kanda olan
miktardan bir sürü daha çok büyüme etkeni elde edilmiş olur. Bu büyüme etmenleri cildin bağlantı dokusunun yenilenme sürecini
hızlandırır. Bu Şekilde ten yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi bireyin bizzat kanının kullanılması yöntemi meydana geldiği için
alerji benzeri bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir."Uygulamaya bağlantılı olarak ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek,
PRP'nin deriye küçük iğne sayesinde yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını anlam etti .DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN
KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin bizzat onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için bireyin natürel görüntüsünden
kopmadan gençleştiğine öne çıkan Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) belirtilerinin ve yara belirtilerinin
çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının surat bölgesine meydana geldiği benzeri boyun,
dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika gibi sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Muayenehanesi
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şu şekilde konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın bir an önce ardından
alanda hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir fakat bu yan etki 3­4 saat arasında kaybolur. İşlemle beraber ciltte pembe parlak bir görünüm
elde edilir. PRP ile önce seansta ciltte bir parlak olmak elde edilse de asıl tesirini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20
gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den ele geçirilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması mühimdir .
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: DIKGAZETE.COM
Bağlantı
:
: 16.11.2015 10:18:19
http://www.dikgazete.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yoluh105301.html
İşte doğal gençleşmenin yolu!
İşte doğal gençleşmenin yolu!Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”dikGAZETE.com
Yayın Adı : GAZETE8.COM
Yayın Tarihi : 16.11.2015 00:34:10
Bağlantı
: http://www.gazete8.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prp-h84909.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : HABERTELGRAF.COM
Yayın Tarihi : 16.11.2015 09:01:09
Bağlantı
: http://habertelgraf.com/haberler/saglik/8711-iste-genclesmenin-sirri
İşte gençleşmenin sırrı
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. 15.11.2015 /
11:20:33
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini
hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Kaynak:
Yayın Adı : SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
Yayın Tarihi : 16.11.2015 11:56:12
Bağlantı
: http://www.sondakikahaberler.gen.tr/iste-dogal-genclesmenin-yolu/
İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sondakika Haberler, Sektörel ve Güncel Haberler
İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sondakika Haberler, Sektörel ve Güncel HaberlerDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal
biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça
parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş
ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da
hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en
önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve
çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile
bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç
görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu
sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı
aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde,
kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi
bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ
dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması
yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale
Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN
KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden
kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin
çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el
üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik
meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta
ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak
öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”Kaynak: IHABu yazı 17 kere
okundu.
Yayın Adı
: SONGUNDEM.COM
Yayın Tarihi : 16.11.2015 09:03:42
Bağlantı
: http://www.songundem.com/haber/17698111/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Hakimiyet.com
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Jale Yüksek Pehlivan, doğal Gençleşme Hakkında Bilgi Verdi.
Haberin Devamı >>
Hakimiyet.com SAĞLIK 2015­11­15 03:37:00
Yayın Adı
: ULKEHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 16.11.2015 09:02:00
Bağlantı
:
http://www.ulkehaber.com/saglik/haber/374052-dogal-genclesmenin-yoluprp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Sağlık ­ Ülke Haber
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Paylaş
twetle g+ paylaş yorum A­A+ Yazdır Eklenme Tarihi : 15.11.2015 10:23 Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde
yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı
ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir
şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl
ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda
bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte
ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir
ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : YUKSEKOVAHABER.COM
Yayın
: 16.11.2015 09:02:23
Tarihi
http://www.yuksekovahaber.com/haber/iste-dogal-genclesmenin-yoluBağlantı :
168787.htm
İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. 15 Kasım
2015 Pazar 10:53
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN
Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat
çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi
yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek,
işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4
saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl
etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin
devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : 81HABER.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:38:11
Bağlantı
: http://www.81haber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
DERMOKOZMETİK KLİNİĞİ DİREKTÖRÜ DERMATOLOG JALE YÜKSEK PEHLİVAN, DOĞAL GENÇLEŞME HAKKINDA
BİLGİ VERDİ. 15 Kasım 2015 Pazar 10:20Okunma Sayısı: 12 Tweetle
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti.
Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini
bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik
işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla
trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri
cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının
kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN
Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat
çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi
yaptığına değindi.
Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin
20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın
hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe
parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını
2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması
önemlidir.”
Yayın Adı : AJANSMANISA.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:36:25
Bağlantı
: http://www.ajansmanisa.com/791145-haber-dogal-genclesmenin-yolu-prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi Medikal
estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski
içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini
belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle
zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi
bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen
yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve
yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı
torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ
hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık
kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu
vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.
Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini
bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik
işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla
trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri
cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının
kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan
Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL
GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin
doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve
yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun,
dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede
hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde
edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla
3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : AVRUPABULTENI.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:47:30
Bağlantı
: http://www.avrupabulteni.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-361673h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında
doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin
en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz
yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi,
güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da
hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en
önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve
çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile
bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç
görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu
sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı
aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde,
kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi
bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ
dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması
yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale
Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN
KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden
kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin
çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el
üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik
meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta
ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak
öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : AYDIN24HABER.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:51:45
Bağlantı
: http://www.aydin24haber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-140636h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında
doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin
en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz
yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi,
güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da
hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en
önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve
çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile
bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç
görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu
sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı
aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde,
kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi
bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ
dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması
yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale
Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN
KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden
kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin
çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el
üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik
meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta
ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak
öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : BESERHABER.COM
Yayın
: 15.11.2015 12:41:41
Tarihi
http://www.beserhaber.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prpBağlantı :
uygulamasi-h32319.html
Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi
Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU
ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin
yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren
dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : BESERHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 13:33:09
Bağlantı :
http://www.beserhaber.com/m/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prpuygulamasi-h32319.html
Doğal gençleşmenin yolu PRP uygulaması Haberi
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem
sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde
yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı
ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir
şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl
ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda
bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte
ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir
ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt
yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen
uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal
görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP,
trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan,
serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan
miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır.
Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi
yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne
yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için
kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne)
izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu
gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından
bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm
elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün
aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : BEYAZGAZETE.COM
Yayın
: 15.11.2015 10:42:19
Tarihi
http://beyazgazete.com/haber/2015/11/15/dogal-genclesmenin-yolu-prpBağlantı :
2964303.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Ankara
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Ankara Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: BUGUN.COM.TR
Bağlantı
:
: 15.11.2015 15:05:38
http://www.bugun.com.tr/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yolu1922728.html
İşte doğal gençleşmenin yolu
İşte doğal gençleşmenin yolu Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda
PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “ PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin
plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini
hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”İHA
Yayın Adı
: BURSAHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 21:22:27
Bağlantı
:
http://www.bursahaber.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph479727.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
: DOGUREHBERI.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 10:26:31
Bağlantı
:
http://www.dogurehberi.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph913531.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : E-HABER.COM.TR
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:38:05
Bağlantı
: http://www.e-haber.com.tr/haber/dogal-genclesmenin-yolu-prp/54514/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Haberleri
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | HaberleriDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Bu haber 2 defa okunmuştur.
Yayın Adı
: ELAZIGHABERI.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 10:35:08
Bağlantı
:
http://www.elazighaberi.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph577522.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri
arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
: ERBAADAN.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 13:07:33
Bağlantı
:
http://www.erbaadan.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph249107.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : ERZURUMFLAS.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:35:19
Bağlantı
: http://www.erzurumflas.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Erzurum Flaş Haber
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını
tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan
bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından
4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu
büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin
kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin
ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL
GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin
doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve
yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun,
dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede
hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde
edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla
3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: ESGAZETE.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 10:33:19
http://www.esgazete.com/kadin/iste-dogal-genclesmenin-yoluh50048.html
İşte doğal gençleşmenin yolu!
İşte doğal gençleşmenin yolu! Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : ESKISEHIR.NET
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:34:52
Bağlantı
: http://www.eskisehir.net/haber.asp?id=23505
İşte doğal gençleşmenin yolu!
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt
yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen
uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal
görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP,
trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan,
serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan
miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır.
Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi
yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne
yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için
kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne)
izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu
gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından
bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm
elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün
aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : GAZETE8.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 15:02:06
Bağlantı
:
http://www.gazete8.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prp-h84909.htmlh84909.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
: GAZETERIZE.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 10:41:15
Bağlantı
:
http://www.gazeterize.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph215076.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi, haberleri
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi, haberleriMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme
yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : HABER3.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:32:33
Bağlantı
: http://www.haber3.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-3669823h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur."KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir."Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir."
Yayın Adı
: HABER35.COM.TR
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 12:34:09
Bağlantı
:
http://www.haber35.com.tr/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph433069.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın Adı : HABERBAYI.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:39:04
Bağlantı
: http://www.haberbayi.com/2015/11/15/dogal-genclesmenin-yolu-prp/
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP « İzmir Haberleri İZMİR HABER – Haber Bayi
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını
tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan
bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından
4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu
büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin
kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin
ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL
GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin
doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve
yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun,
dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede
hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde
edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla
3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : HABERCANIK.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:37:24
Bağlantı
: http://www.habercanik.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-8305h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Medikal
estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur."
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti.
Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini
bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik
işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla
trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri
cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının
kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir."
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN
Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat
çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi
yaptığına değindi.
Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin
20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın
hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe
parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını
2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması
önemlidir."
Yayın Adı : HABERFX.NET
Yayın Tarihi : 15.11.2015 12:34:08
Bağlantı
: http://www.haberfx.net/dogal-genclesmenin-yolu-prp-haber-2170796/
Ankara Haber, Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Ankara Haber, Doğal Gençleşmenin Yolu PrpDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder.Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir.Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir.Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır.Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir.Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur.Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır.Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur.Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr.Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir.Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.Bu
serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur.Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur.Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır.Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır.PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur.Son derece
güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr.Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr.Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr.Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir.Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur.İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir.PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3.seansta
göstermektedir.PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum.PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir. 15 Kasım 2015 Pazar 10:21 ­ [2170796] ­ İHA
Yayın Adı : HABERINIZ.COM.TR
Yayın
: 15.11.2015 10:52:12
Tarihi
http://www.haberiniz.com.tr/haber/saglik/196120/iste-dogal-genclesmeninBağlantı :
yolu.html
Haber, İşte doğal gençleşmenin yolu!, Sağlık
Haber, İşte doğal gençleşmenin yolu!, Sağlık Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU
ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin
yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren
dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”İHA
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERLERANKARA.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 10:55:13
http://www.haberlerankara.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp264818h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı
kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur."KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir."Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERLISAN.NET
Bağlantı
:
: 15.11.2015 13:36:37
http://www.haberlisan.net/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph95708.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Haber Lisan
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi...
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal
gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERMRT.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 10:41:59
http://www.habermrt.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph541681.html
Haber: Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Haber: Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri
arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.××Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı,
tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici
ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Yayın Adı : HABERORDU.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:41:58
Bağlantı
: http://www.haberordu.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-193489h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında
doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin
en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz
yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi,
güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da
hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en
önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve
çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile
bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç
görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu
sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı
aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde,
kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi
bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ
dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması
yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale
Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN
KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden
kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin
çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el
üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik
meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta
ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak
öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : HABERTADI.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:33:28
Bağlantı
: http://www.habertadi.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-349783.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERTADINDA.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 13:35:51
http://www.habertadinda.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph169748.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp HABERİ
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi...
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal
gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın
: HABERX.COM
Adı
Yayın
: 15.11.2015 10:33:18
Tarihi
Bağlantı : http://www.haberx.com/dogal_genclesmenin_yolu_prp(17,n,12071992,176).aspx
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP
ANKARA (İHA) ­ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı
kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt
yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen
uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal
görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP,
trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan,
serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan
miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır.
Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi
yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne
yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için
kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne)
izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu
gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından
bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm
elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün
aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın
: HABERX.COM
Adı
Yayın
: 15.11.2015 11:54:41
Tarihi
Bağlantı : http://www.haberx.com/../../dogal_genclesmenin_yolu_prp(17,n,12071992,176).aspx
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP
ANKARA (İHA) ­ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı
kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt
yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen
uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal
görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP,
trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan,
serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan
miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır.
Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi
yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne
yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için
kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne)
izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu
gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından
bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm
elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün
aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HAKIMIYET.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 11:22:13
http://www.hakimiyet.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph1140894.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Jale Yüksek Pehlivan, Doğal Gençleşme Hakkında Bilgi Verdi. 15 Kasım 2015 Pazar 10:21
İlgili Galeriler
Masaj salonlarına fuhuş operasyonu Konyalı Uzm. toprağa verildi Devlet erkanı Anıtkabir'de Atatürk ölümünün 77.yılında anıldı Medikal
estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski
içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini
belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle
zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi
bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen
yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve
yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı
torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ
hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık
kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu
vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.
Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini
bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik
işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla
trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri
cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının
kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan
Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını söyledi. DOĞAL
GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin
doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve
yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun,
dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede
hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde
edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla
3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
: HERHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 11:35:34
Bağlantı
:
http://www.herhaber.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph115042.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : HURISIKGAZETESI.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:37:55
Bağlantı
: http://www.hurisikgazetesi.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Hür Işık Gazetesi
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp | Hür Işık GazetesiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : IHA.COM.TR
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 10:28:42
Bağlantı
:
http://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/dogal-genclesmenin-yolu-prpankara-1227375/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Ankara ­ İhlas Haber Ajansı
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini
hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : IHA.COM.TR
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:28:33
Bağlantı
: http://www.iha.com.tr/haber-iste-dogal-genclesmenin-yolu-511998/
İşte doğal gençleşmenin yolu! haberi ­ İhlas Haber Ajansı
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. 15 Kasım
2015 10:25 Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı
kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini
hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
: KADINHABERLERI.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 11:50:35
Bağlantı
:
http://kadinhaberleri.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph599323.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: KARADENIZGAZETE.COM.TR
Bağlantı
:
: 15.11.2015 18:29:09
http://www.karadenizgazete.com.tr/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yolu/80885
İşte doğal gençleşmenin yolu! | Sağlık | Karadeniz Gazetesi
İşte doğal gençleşmenin yolu! | SağlıkDoğal gençleşme uyarısı...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde
yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı
ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir
şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl
ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda
bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte
ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir
ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : KUZEYHABER.COM
Yayın
: 15.11.2015 13:40:56
Tarihi
http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?h=91061&haber=dogalBağlantı :
genclesmenin-yolu-prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : MALATYAGERCEK.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 10:25:57
Bağlantı
:
http://www.malatyagercek.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph1004156.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : MEDYAEGE.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 15:08:48
Bağlantı
: http://www.medyaege.com/iste-dogal-genclesmenin-yolu/59842/
İşte doğal gençleşmenin yolu! ­ medyaege.com
İşte doğal gençleşmenin yolu! ­ medyaege.comDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
: MERHABAHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 10:30:17
Bağlantı
:
http://www.merhabahaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp615006h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberiMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri
arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 11:04:49
Bağlantı
:
http://www.milliyet.com.tr/dogal-genclesmenin-yolu-prp-ankara-yerelhaber1064471/
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ­ Ankara Haberleri ­ Milliyet Ankara
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ­ Ankara HaberleriIHAMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin
doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde
yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı
ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir
şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl
ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda
bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte
ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir
ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 13:37:03
Bağlantı
:
http://www.milliyet.com.tr/dogal-genclesmenin-yolu-prp-ankarayerelfotogaleri-11993731/
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP ­ Fotoğraflarla Ankara gündemi ­ Milliyet Ankara
DERMOKOZMETİK KLİNİĞİ DİREKTÖRÜ DERMATOLOG JALE YÜKSEK PEHLİVAN, DOĞAL GENÇLEŞME HAKKINDA
BİLGİ VERDİ.
Yayın Adı : NETGAZETE.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 14:47:11
Bağlantı
: http://www.netgazete.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yolu--717849
İşte doğal gençleşmenin yolu!
İşte doğal gençleşmenin yolu!Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : OLAY53.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:32:58
Bağlantı
: http://www.olay53.com/haber/dogal-genclesmenin-yolu-prp-290814.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Medikal
estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP'nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: "Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur."
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti.
Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini
bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: "PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik
işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla
trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri
cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının
kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir."
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP'nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla uygulandığını
söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN
Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat
çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP'nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi
yaptığına değindi.
Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin
20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; "Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın
hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe
parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını
2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması
önemlidir."
Kaynak:
Yayın Adı
: PALO.COM.TR
Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:39:26
Bağlantı
: http://www.palo.com.tr/a/doğal­gençleşmenin­yolu­prp­829512
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP | palo.com.tr
DOĞAL GENÇLEŞMENİN YOLU PRP | palo.com.trDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini...Ulke Haber ·
Yayın Adı
: PALO.COM.TR
Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:39:26
Bağlantı
: http://www.palo.com.tr/search/t/genÇleŞmenın­984685
genÇleŞmenın ­ Ara | palo.com.tr
genÇleŞmenın ­ Ara | palo.com.tr Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.İhlas Haber Ajansı
•
Yayın Adı : POLITIKARS.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:40:28
Bağlantı
: http://www.politikars.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-503659h.htm
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu PrpMedikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehl...Medikal estetik uygulama arasında
doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin
en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz
yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi,
güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da
hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en
önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar.
İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve
çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile
bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç
görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu
sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı
aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek,
sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde,
kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi
bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ
dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması
yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale
Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN
KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden
kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin
çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el
üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik
meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta
ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak
öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: RENKLIHABER.NET
Bağlantı
:
: 15.11.2015 10:49:24
http://www.renklihaber.net/haber/659909/iste-dogal-genclesmeninyolu.html
İşte doğal gençleşmenin yolu! ,Son Dakika ­ 15­11­2015
İşte doğal gençleşmenin yolu! ,Son Dakika Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU
ETKİSİNİ KEŞFEDİN Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.” Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : SAMSUNKULISHABER.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:51:19
Bağlantı
: http://www.samsunkulishaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/109626/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : SICAKHABER.NET
Yayın
: 15.11.2015 13:38:28
Tarihi
Bağlantı : http://www.sicakhaber.net/haber/89269/dogal_genclesmenin_yolu_prp.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ SicakHaber.Net
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi. Bu haber
15­11­2015 10:21:53 eklenmiş ve 918 kez görüntülenmiştir. Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti. Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.” KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti. Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonlarla
uygulandığını söyledi. DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini
hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi. Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : SONGUNDEM.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:38:39
Bağlantı
: http://www.songundem.com/haber/17698056/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ KadinHaberleri.com
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRPnin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi...
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: SONHABEROKU.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 10:38:34
http://www.sonhaberoku.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prph37795.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” (İHA)
Yayın Adı : SONHABEROKU.COM
Yayın
: 15.11.2015 11:43:41
Tarihi
http://www.sonhaberoku.com/saglik/dogal-genclesmenin-yolu-prpBağlantı :
h37795.html-h37795.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberi
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” (İHA)
Yayın Adı : SPILHABER.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 10:25:58
Bağlantı
: http://spilhaber.com/226335-haber-dogal-genclesmenin-yolu-prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında
kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin
kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt
yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku
ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı
bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı
zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve
sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta
yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında
ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : TALASHABER.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:28:45
Bağlantı
: http://www.talashaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp.html
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp « Talas Haber
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp « Talas HaberSağlık ­ 15 Kasım 2015Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin
doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde
yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı
ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir
şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl
ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda
bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte
ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir
ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı
olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden
zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda
kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme
faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek
yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : TEKNOCE.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 13:33:31
Bağlantı
: http://www.teknoce.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp-100230
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Teknoce
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı belirtildi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için
alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.
Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü
kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma,
düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü
ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye
başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin
kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak
yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur.
Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”
KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİN
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz bölgesinde gelişen
kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu uygulamaları
olduğunu kaydetti.
Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini
bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik
işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla
trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri
cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının
kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir yöntemdir.”
Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.
DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİN
Süreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat
çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi
yaptığına değindi.
Dr. Jale Yüksek, PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin
20­30 dakika kadar sürdüğünü açıkladı.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem değildir. Uygulamanın
hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle birlikte ciltte pembe
parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta göstermektedir. PRP uygulamasını
2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda bir veya iki kez tekrarlanması
önemlidir.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: YENIALANYA.COM
Bağlantı
:
: 15.11.2015 12:13:13
http://www.yenialanya.com/saglik/iste-dogal-genclesmenin-yoluh142960.html
İşte doğal gençleşmenin yolu!
İşte doğal gençleşmenin yolu!DERMOKOZMETİK Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP
uygulamasında kişinin kendi kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını
belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi
görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde
maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme, hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir
cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma
görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve
derin kırışıklık, çökme ve sarkma meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade
olarak yansır. Ayrıca orta yüz bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına
neden olur. Burun kenarında ve ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ
DOLGU ETKİSİNİ KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk
belirtisinin yüz bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik
asit içeren dolgu uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma
kaygısı olanlarda PRP uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan
hücrelerden zengin plazma ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür.
Bu serumda kandaki trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla
büyüme faktörü elde edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden,
gençleşerek yapılanır. PRP tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece
güvenilir bir yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP'den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.” Yayın Adı : YURTHABER.MYNET.COM
Yayın
Tarihi
: 15.11.2015 13:37:14
Bağlantı
:
http://yurthaber.mynet.com/ankara-haberleri/dogal-genclesmenin-yolu-prp2023293
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp Ankara Haberleri Mynet'de
Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında öne çıktığı
belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi kanı
kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişilerde ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin
enjeksiyonlarla uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım
sürecini hızlandırarak gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek,
PRP’nin derin kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek,
PRP uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın Adı : ZORTULHABER.COM
Yayın Tarihi : 15.11.2015 11:12:29
Bağlantı
: http://www.zortulhaber.com/dogal-genclesmenin-yolu-prp/62337/
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­
Doğal Gençleşmenin Yolu Prp ­ Medikal estetik uygulama arasında doğal yollardan biri olan PRP’nin doğal gençleşme yöntemleri arasında
öne çıktığı belirtildi.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, PRP uygulamasında kişinin kendi
kanı kullanıldığı için alerji riski içermediğini, işlem sayesinde cildin en doğal biçimde yapılandırıldığını belirtti.Yüksek, derin kırışıklıkların bile
hacimlendirilebildiğini belirterek şunları söyledi: “Cildimiz yaşlandıkça parlak, sıkı ve ipeksi görünümünü kaybeder. Cilt yaşlanması genetik
miras nedeniyle zamanından önce de görülebileceği gibi, güneş ışınlarına yoğun bir şekilde maruz kalma, düzensiz uyku ve beslenme,
hormonal değişim gibi bir çok faktör dolayısıyla da hızlanabilmektedir. Sıkı, gergin ve ışıl ışıl bir cilt görünümü ancak sağlıklı bir bağ
dokusuyla sağlanabilir. Geçen yıllarla birlikte cildin en önemli desteği olan bağ dokusunda bozulma görülmeye başlanır. Aynı zamanda bu
dokunun kendini onarma ve yenileme süreci yavaşlar. İşte tüm bu sebeplerden dolayı ciltte ince ve derin kırışıklık, çökme ve sarkma
meydana gelir. Yüzde göz altı torbaları ortaya çıkar ve çökme oluşur. Bu da yüzümüze yorgun bir ifade olarak yansır. Ayrıca orta yüz
bölgesi olan yanaklarda yağ hücresinin küçülmesi ile bölgede sarkma gelişerek yüz ovalinin bozulmasına neden olur. Burun kenarında ve
ağız kenarındaki derin kırışıklık kişinin genç görünümünden uzaklaşmasına neden olur.”KANINIZDAKİ DOLGU ETKİSİNİ
KEŞFEDİNDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, cilt yaşlanmasının ilk belirtisinin yüz
bölgesinde gelişen kırışıklıklar olduğunu vurgulayarak, bu sorunun çözümünde en sık tercih edilen uygulamanın hyalüronik asit içeren dolgu
uygulamaları olduğunu kaydetti.Hyaluronik aside karşı aşırı duyarlılığı olan kişiler ve doğal görünümden uzaklaşma kaygısı olanlarda PRP
uygulamasını tercih ettiklerini bildiren Dr. Yüksek, sözlerini şöyle sürdürdü: “PRP, trombosit olarak adlandırılan hücrelerden zengin plazma
ile uygulanan bir kozmetik işlemdir. Bu yöntemde, kişinin kendisinden alınan kan, serum haline dönüştürülür. Bu serumda kandaki
trombosit miktarından 4 kat fazla trombosit hücresi bulunur. Ayrıca normal kanda bulunan miktardan çok daha fazla büyüme faktörü elde
edilmiş olur. Bu büyüme faktörleri cildin bağ dokusunun yenilenme sürecini hızlandırır. Böylece cilt yeniden, gençleşerek yapılanır. PRP
tedavisi kişinin kendi kanının kullanılması yöntemi olduğu için alerji gibi bir yan etkisi yoktur. Son derece güvenilir bir
yöntemdir.”Uygulamaya ilişkin ayrıntıları paylaşan Dr. Jale Yüksek, PRP’nin deriye küçük iğne yardımıyla yüzeysel ve derin enjeksiyonla
uygulandığını söyledi.DOĞAL GÖRÜNTÜNÜZDEN KOPMADAN GENÇLEŞİNSüreç sonunda cildin kendi onarım sürecini hızlandırarak
gerçekleştirdiği için kişinin doğal görüntüsünden kopmadan gençleştiğine dikkat çeken Dermatolog Dr. Yüksek, PRP’nin derin
kırışıklıklarda, sivilce (akne) izlerinin ve yara izlerinin çukurlarında hacimlendirme etkisi yaptığına değindi.Dr. Jale Yüksek, PRP
uygulamasının yüz bölgesine olduğu gibi boyun, dekolte ve el üzerine de yapılabileceğini bildirerek, işlem süresinin 20­30 dakika kadar
sürdüğünü açıkladı.Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, şöyle konuştu; “Acılı bir işlem
değildir. Uygulamanın hemen ardından bölgede hafif kızarıklık ve şişlik meydana gelir ancak bu yan etki 3­4 saat içinde kaybolur. İşlemle
birlikte ciltte pembe parlak bir görünüm elde edilir. PRP ile ilk seansta ciltte bir parlaklık elde edilse de asıl etkisini 3. seansta
göstermektedir. PRP uygulamasını 2 hafta­20 gün aralarla 3­4 seans olarak öneriyorum. PRP’den elde edilen iyilik halinin devamı için yılda
bir veya iki kez tekrarlanması önemlidir.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: KUZEYHABER.COM
: 05.08.2015 08:29:17
Bağlantı :
http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=74882&Haber=kil-donmesive-kil-batiklarina-lazerle-cozum
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam
kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık
sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini
belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu
söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar
elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında;
kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.
Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini
bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve
ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi
bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı
için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece
güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir
etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor
kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti
(renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır
veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr.
Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda
sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve
yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla
tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok
edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği
bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve
yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer
epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden
1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte
yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : TOPLUMHABER.COM
Yayın Tarihi : 05.08.2015 00:12:04
Bağlantı
: http://www.toplumhaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle/16963/
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle… ­ Toplum Haber
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle…Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl
batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile çehre güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile beraber pek fazla
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla ırak kalmadan, ağrının fazla az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ağırbaşlı sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun
tamamen giderilmesinin olası olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük mesele ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, ten kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen başka rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak ten altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye sebep olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması amacıyla bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON AKA
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış fer sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı amacıyla belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka hekim kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde ziyan vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu fer etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması dolayı, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 46 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin ten rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında ten ve kıl yapısının münasip olması halinde istenmeyen kılların
yüksek 60 yüksek 90 ’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara ’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve çehre bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir ıslak sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 12 sene sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle hekim kontrolünde ve lüzumlu sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için koşul olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: 54HABER.COM
: 04.08.2015 13:52:32
Bağlantı :
http://www.54haber.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumh235778.html-h235778.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : AVRUPABULTENI.COM
Yayın
: 04.08.2015 12:28:54
Tarihi
http://www.avrupabulteni.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
275102h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar
alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal
yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl
dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin
açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi,
kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında
şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense
bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan
en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla
yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI
SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı
sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride
bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.”
tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti
nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti
ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten
tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok
edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık
sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr.
Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk
doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve
İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi,
kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer
enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile
aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale
gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması
yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra
alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine
vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt
ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise
ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki
kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok
sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer
epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon
işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon
uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart
olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : AYDIN24HABER.COM
Yayın
: 04.08.2015 11:54:05
Tarihi
http://www.aydin24haber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
115363h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar
alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal
yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl
dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin
açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi,
kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında
şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense
bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan
en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla
yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI
SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı
sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride
bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.”
tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti
nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti
ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten
tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok
edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık
sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr.
Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk
doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve
İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi,
kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer
enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile
aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale
gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması
yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra
alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine
vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt
ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise
ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki
kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok
sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer
epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon
işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon
uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart
olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : BURSAHABER.COM
Yayın
: 04.08.2015 11:11:32
Tarihi
http://www.bursahaber.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h381522.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : DOGUREHBERI.COM
Yayın
: 04.08.2015 09:44:48
Tarihi
http://www.dogurehberi.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h830183.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: DOGUREHBERI.COM
: 04.08.2015 21:56:50
Bağlantı :
http://www.dogurehberi.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-h830183.html-h830183.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : EGEDEZAMAN.COM
Yayın
: 04.08.2015 13:26:01
Tarihi
http://www.egedezaman.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum/72636/
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ egedezaman.com
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : ERBAADAN.COM
Yayın
: 04.08.2015 19:46:25
Tarihi
http://www.erbaadan.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h164536.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl
dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte
pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da
hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması
rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun
tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : GAZETERIZE.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:32:51
Tarihi
http://www.gazeterize.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h130788.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi, haberleri
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi, haberleriDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek,
kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte
pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da
hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması
rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun
tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : HABER3.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:27:35
Tarihi
http://www.haber3.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
3511395h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji
ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok
az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl
batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle
sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :"Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar."CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,"Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur." tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:"Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir."LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90'ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :"Ankara'daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur."Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine
ekledi.Kaynak: İHA
Yayın Adı : HABER50.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:36:07
Tarihi
http://www.haber50.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
h79117.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABER50.COM
: 04.08.2015 21:23:16
Bağlantı :
http://www.haber50.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumh79117.html-h79117.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : HABERFX.NET
Yayın
: 04.08.2015 10:14:35
Tarihi
http://www.haberfx.net/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozum-haberBağlantı :
2089942/
Ankara Haber, Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Ankara Haber, Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDoç.Dr.Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi
ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr.Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam
kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık
sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini
belirten Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu
söyledi.Dr.Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar
elde edilmekte.Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.Kıl batığının belirtileri arasında;
kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da
sözkonusudur.Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak
ve bikini bölgesinde gözlenir.Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır.Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek,
lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve
ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi
bir artık bırakmadığını belirten Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı
için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir.Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece
güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır.Günümüze dek olumsuz bir
etkisi tespit edilmemiştir.Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor
kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir.Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti
(renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır
veya kaybeder.Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ
ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr.Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde
olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu
kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale
Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek
90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer
epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini
çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir.Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen
kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım.Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.Ancak kız
çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen
sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. 04 Ağustos 2015 Salı 09:42 ­ [2089942] ­ İHA
Yayın Adı : HABERLERANKARA.COM
Yayın
: 04.08.2015 09:53:27
Tarihi
http://www.haberlerankara.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
179001h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji
ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok
az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl
batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle
sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :"Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar."CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,"Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur." tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:"Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir."LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90'ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :"Ankara'daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur."Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : HABERMRT.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:08:13
Tarihi
http://www.habermrt.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h469480.html
Haber: Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : HABERORDU.COM
Yayın
: 04.08.2015 09:50:10
Tarihi
http://www.haberordu.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
165053h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar
alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal
yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl
dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin
açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi,
kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında
şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense
bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan
en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla
yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI
SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı
sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride
bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.”
tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti
nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti
ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten
tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok
edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık
sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr.
Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk
doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve
İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi,
kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer
enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile
aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale
gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması
yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra
alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine
vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt
ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise
ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki
kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok
sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer
epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon
işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon
uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart
olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
: HABERX.COM
Adı
Yayın
: 04.08.2015 12:19:18
Tarihi
Bağlantı : http://www.haberx.com/../../kil_donmesi_ve_kil_batiklarina_lazerle_cozum(17,n,11982831,211).aspx
KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM
ANKARA (İHA) ­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan
lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde,
hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük
kolaylık sağladığını kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar
çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün
olduğunu söyledi. Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü
sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri
arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.
Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini
bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı
ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta
herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı
bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son
derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek
olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek
mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren
melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini
büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ
ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde
olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu
kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek
90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer
epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini
çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen
kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız
çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen
sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. YORUMLARINIZ
Yayın Adı : HAKIMIYET.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:36:21
Tarihi
http://www.hakimiyet.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h1042297.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. YASAL UYARI :Yayınlanan köşe
yazısı/haberin tüm hakları Hakimiyet İletişim Yayıncılık Turizm İnş. Organizasyon San.Tic.Ltd.Şti'ne aittir.Köşe yazısı/haber kaynak
gösterilse dahi kullanılamaz.Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HURISIKGAZETESI.COM
Bağlantı
:
: 04.08.2015 11:53:49
http://www.hurisikgazetesi.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum/
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm » Hür Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin
Hür Işık Gazetesi İlk Siz Öğrenin.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini
düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını
kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu
söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar
elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında;
kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.
Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini
bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve
ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi
bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı
için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece
güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir
etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor
kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti
(renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır
veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr.
Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda
sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve
yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla
tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 – yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok
edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği
bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve
yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer
epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden
1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte
yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: IHA.COM.TR
: 04.08.2015 09:53:37
Bağlantı :
http://www.iha.com.tr/ankara-haberleri/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-ankara-1148342/
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ Ankara ­ İhlas Haber Ajansı
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz
güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini
düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını
kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde
edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında;
kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.
Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini
bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı
ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta
herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı
bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son
derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek
olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek
mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren
melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini
büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ
ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde
olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu
kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek
90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer
epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini
çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen
kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız
çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen
sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : KADINHABERLERI.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:37:56
Tarihi
http://kadinhaberleri.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h523418.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MALATYAGERCEK.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:11:10
Tarihi
http://www.malatyagercek.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h918995.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MALATYAGERCEK.COM
: 04.08.2015 13:09:45
Bağlantı :
http://www.malatyagercek.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-h918995.html-h918995.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok
rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç
olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı
nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen
giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl
batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur.
Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir
yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda
ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana
geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına
bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne
ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar
kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN
TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların
farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama
süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek
60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale
Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak,
genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde
istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur.
Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların
tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MARASGUNDEM.COM
Yayın
: 04.08.2015 09:53:01
Tarihi
http://www.marasgundem.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
1279673h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl
dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte
pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da
hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması
rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun
tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MERHABAHABER.COM
Yayın
: 04.08.2015 09:46:01
Tarihi
http://www.merhabahaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
527705h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberi
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm haberiDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl
dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte
pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da
hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması
rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun
tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR
Yayın
: 04.08.2015 11:50:55
Tarihi
http://www.milliyet.com.tr/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-ankaraBağlantı :
yerelhaber-910763/
KIL DÖNMESİ VE KIL BATIKLARINA LAZERLE ÇÖZÜM ­ Ankara Haberleri ­ Milliyet Ankara
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz
güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini
düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını
kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde
edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında;
kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.
Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini
bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı
ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta
herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı
bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son
derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek
olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek
mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren
melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini
büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ
ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde
olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu
kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek
90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer
epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini
çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen
kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız
çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen
sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: OGUNHABER.COM
: 04.08.2015 22:57:43
Bağlantı :
http://www.ogunhaber.com/haber/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum-haberi-483551h.html
Kıl dönmesi ve kıl batıklarına lazerle çözüm ­ OGUNHABER...
Kıl dönmesi ve kıl batıklarına lazerle çözümANKARA / İHA ­ Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde,
hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük
kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar
çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü
sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri
arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da
sözkonusudur.""Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol,
bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde
lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ
TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü
koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda
biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl
dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl
köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK
RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden
Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından
farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları
vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık
bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında
onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir."Yüksek, "Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım."Yüksek, "Lazer epilasyon uygulamasında
herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi. Yayın Adı : OLAY53.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:01:26
Tarihi
http://www.olay53.com/haber/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
222198.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar...Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji
ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok
az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl
batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle
sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :"Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar."CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,"Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur." tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:"Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir."LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90'ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :"Ankara'daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur."Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : POLITIKARS.COM
Yayın
: 04.08.2015 13:02:57
Tarihi
http://www.politikars.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
446385h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar
alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal
yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl
dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin
açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi,
kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında
şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense
bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan
en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla
yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI
SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı
sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride
bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.”
tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti
nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti
ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten
tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok
edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık
sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr.
Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk
doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve
İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi,
kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer
enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile
aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale
gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması
yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra
alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine
vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt
ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise
ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki
kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok
sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer
epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon
işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon
uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart
olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : SAMSUNAHABER.COM
Yayın
: 04.08.2015 17:48:45
Tarihi
http://www.samsunahaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerle-cozumBağlantı :
472788h.htm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve
kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen tekno...Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar
alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal
yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl
dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin
açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi,
kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında
şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense
bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan
en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla
yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI
SAĞLARDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı
sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride
bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.”
tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti
nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti
ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten
tamamen kurtardığını söyledi.LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok
edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık
sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr.
Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü :“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk
doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve
İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi,
kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer
enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile
aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale
gelir.”LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması
yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra
alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine
vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt
ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise
ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki
kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok
sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer
epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon
işlemine başlanması daha uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon
uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart
olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : SICAKHABER.NET
Yayın
: 04.08.2015 12:28:47
Tarihi
http://www.sicakhaber.net/haber/11105/kil-donmesi-ve-kil-batiklarinaBağlantı :
lazerle-cozum.html
Kıl Dönmesi ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ SicakHaber.Net
Kıl Dönmesi ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümBu haber 2015­08­04 09:51:53 eklenmiş ve 681 kez görüntülenmiştir.Dr. Pehlivan, gelişen
teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan,
ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon
yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu
:“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri
dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : SONBULTENLER.COM
Yayın
: 04.08.2015 10:13:37
Tarihi
http://www.sonbultenler.com/saglik/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerleBağlantı :
cozum-h223046.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümSON BÜLTENLER­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji
ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok
az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl
batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle
sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : TALASEXPRESS.COM
Yayın
: 04.08.2015 12:09:21
Tarihi
http://talasexpress.com/haber-240464-kil-donmesi-ve-kil-batiklarinaBağlantı :
lazerle-cozum.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm ­ Talas Express Haber
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle ÇözümGüncel haberleri İlan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji
ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok
az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl
batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle
sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu :“Lazer epilasyon
sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına
çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine
ekledi.(İHA) Bu haberler de ilginizi çekebilir... İlanBu sayfalarda yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur.
Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlamakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza
üstlenmektesiniz. Böylelikle, Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak
üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı
olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: TALASHABER.COM
Bağlantı
:
: 04.08.2015 14:43:58
http://www.talashaber.com/kil-donmesi-ve-kil-batiklarina-lazerlecozum.html
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm – Talas Haber
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz
güldüren sonuçlar alındığını açıkladı. Dr. Pehlivan, gelişen teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini
düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan, ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını
kaydetti. Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu : “Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde
edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında;
kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür. Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur.
Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini
bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye
dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen giderilmesini sağlar.” CERRAHİ TEDAVİNİN
ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLAR Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade
ederek, “Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı
ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı. Gövdeden kopan kılların genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu
bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin
cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon
yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi. LAZER EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIK Lazer epilasyonun
vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel
anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı. Lazer ışığının röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta
herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü : “Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı
bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son
derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek
olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek
mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren
melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini
büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.” LAZER EPİLASYON İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ
ÇÖZÜM Yrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması sırasında kılların farklı evrelerde
olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti. Lazer ışığının uygulama süresi ve dozu
kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde istenmeyen kılların yüksek 60 – yüksek
90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına dönüştüğünü kaydetti. Dr.Jale Yüksek, lazer
epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti : “Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini
çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz, sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen
kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız
çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha uygundur.” Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen
sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: YURTHABER.MYNET.COM
: 04.08.2015 11:22:14
Bağlantı :
http://yurthaber.mynet.com/ankara-haberleri/kil-donmesi-ve-kil-batiklarinalazerle-cozum-1913587
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haberleri Mynet'de
Kıl Dönmesi Ve Kıl Batıklarına Lazerle Çözüm Ankara Haberleri Mynet'deDermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr.
Jale Yüksek, kıl dönmesi ve kıl batıklarında uygulanan lazer tedavisi ile yüz güldüren sonuçlar alındığını açıkladı.Dr. Pehlivan, gelişen
teknoloji ile birlikte pek çok rahatsızlığın tedavisinde, hastaların yaşam kalitesini düşürmeden, sosyal yaşamlarından fazla uzak kalmadan,
ağrının çok az ya da hiç olmadığı uygulamaların büyük kolaylık sağladığını kaydetti.Halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen pilonidal sinüs
ve kıl batması rahatsızlığı nedeniyle ciddi sıkıntılar çektiğini belirten Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, lazer epilasyon
yöntemiyle sorunun tamamen giderilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dr. Jale Yüksek, konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu
:“Lazer epilasyon sayesinde kıl batıklarında yüz güldürücü sonuçlar elde edilmekte. Batık yani kıl dönmesi, kılın deri içerisinde kalması, deri
dışına çıkamaması durumudur. Kıl batığının belirtileri arasında; kızarıklık, şişlik, sivilce, irin tarzında şişlikler ve kahverengi lekeler görülür.
Batıklarda aileden gelen bir yatkınlık da sözkonusudur. Erkeklerde genellikle çene altı,boyun ve ense bölgesinde bu rahatsızlığa daha sık
olarak rastlanırken, kadınlarda ise kol, bacak ve bikini bölgesinde gözlenir. Tedavinin ardından yaşanan en büyük sorun ise rahatsızlığın
tekrarlamasıdır. Batık meydana geldiğinde lekeye dönmeden, cilt kararmadan kıl kökünün lazer epilasyonla yok edilmesi sorunun tamamen
giderilmesini sağlar.”CERRAHİ TEDAVİNİN ARDINDAN LAZER EPİLASYON KALICI BAŞARI SAĞLARDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasıyla büyük başarı sağlanabilen diğer rahatsızlığın kıl dönmesi
olarak bilinen pilonidal sinüs olduğunu ifade ederek,“Bu hastalık, vücuttan kopan kılların deride bir yol bularak deri altında toplanması ve
burada ağrılı iltihaplanma, kötü koku, akıntı ve ateşlenmeye neden olması durumudur.” tanımlamasını yaptı.Gövdeden kopan kılların
genellikle kuyruk sokumunda biriktiğini, kişinin bu bölgede kaşıntı ve kötü koku şikayeti nedeniyle sosyal açıdan büyük sıkıntılar
yaşayabildiğini bildiren Dr.Yüksek, kıl dönmesi tedavisinin cerrahi operasyon olduğuna dikkat çekti ve operasyondan sonra şikayetlerin
tekrarlamaması için bölgedeki kıl köklerinin lazer epilasyon yapılarak yok edilmesinin kişiyi bu dertten tamamen kurtardığını söyledi.LAZER
EPİLASYON BÜYÜK RAHATLIKLazer epilasyonun vücutta istenmeyen tüylerin kalıcı olarak yok edilmesinde en hızlı ve pratik yöntem
olduğunu kaydeden Dr.Jale Yüksek, lazerin genel anlamıyla tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık sistemi olduğunu hatırlattı.Lazer ışığının
röntgen ışınlarından farklı olarak, vücutta herhangi bir artık bırakmadığını belirten Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, açıklamasını şöyle sürdürdü
:“Röntgen ışınları vücutta radyasyon artığı bıraktığı için belirli bir zaman içerisinde çok alınırsa risk doğurabilir. Lazer ışığı ise vücutta
herhangi bir artık bırakmaması nedeniyle son derece güvenli, başarılıdır ve bu nedenle Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından
1997 yılında onaylanmıştır. Günümüze dek olumsuz bir etkisi tespit edilmemiştir. Lazer epilasyon cilt rengi, kıl yoğunluğu, kıl rengi ve
kalınlığına bakılarak doğru enerji verilerek mutlaka doktor kontrolünde yapılması gereken bir işlemdir. Lazer enerjisi, cilde zarar vermeden
kıl köküne ulaşarak, kıla rengini veren melanin pigmenti (renk hücresi) ile etkileşime girer.Bu ışık etkisi ile aşırı ısınan kıl kökü tahribata
uğrar ve tekrar kıl üretme kabiliyetini büyük oranda azaltır veya kaybeder. Böylece kıl kökü etkisiz hale gelir.”LAZER EPİLASYON
İSTENMEYEN TÜYLERE EN İYİ ÇÖZÜMYrd.Doç.Dr. Yüksek, kılların 3 farklı büyüme aşaması yaşaması nedeniyle, lazer uygulaması
sırasında kılların farklı evrelerde olması, lazer epilasyonda sonucun ortalama 4­6 seans sonra alınmasına neden olduğuna dikkat çekti.Lazer
ışığının uygulama süresi ve dozu kişinin cilt rengi ve yapısına göre değişiklik gösterdiğine vurgu yapan Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, belli aralıklarla tekrarlanan seanslar sonrasında cilt ve kıl yapısının uygun olması halinde
istenmeyen kılların yüksek 60 ­ yüksek 90’ının, kalıcı olarak yok edildiğini, geriye kalan kılların ise ince ve açık renkli kıl yapısına
dönüştüğünü kaydetti.Dr.Jale Yüksek, lazer epilasyona ilişkin verdiği bilgilere şöyle devam etti :“Ankara’daki kliniğimde kadınların en sık
tercih ettiği bölgeler, bacak, genital, bikini çizgisi, koltuk altları, kol ve yüz bölgesidir. Erkeklerde ise en çok sakal üstü, boyun, ense, omuz,
sırt ve göğüs bölgelerinde istenmeyen kılların azaltılmasında lazer epilasyonu kullanmaktayım. Lazer epilasyon uygulamasında herhangi bir
yaş sınırlaması yoktur. Ancak kız çocuklarında adet döneminden 1­2 yıl sonra lazer epilasyon işlemine başlanması daha
uygundur.”Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek, lazer epilasyon uygulamasının kesinlikle doktor
kontrolünde ve gerekli sıhhi koşulların tamamen sağlandığı bir klinikte yaptırılmasının, kişinin sağlığı için şart olduğunu da sözlerine ekledi.
Yayın Adı : AHSENHABER.COM
Yayın Tarihi : 27.04.2015 13:16:36
Bağlantı
: http://www.ahsenhaber.com/dermatolog-pehlivan/5620/
Dermatolog Pehlivan:
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün…
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Kaynak: İHA
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: AYDIN24HABER.COM
: 27.04.2015 01:22:23
Bağlantı :
http://www.aydin24haber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-90642h.htm
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yü...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et
benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi
sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen
zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez”
dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap
yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri
genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et
benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin
vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu
bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri
arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını
söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete,
saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et
benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar
nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır.
Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER
TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden
sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su
toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye
gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede
yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora
yaptırın.”
Yayın Adı : BOMBAHABER.NET
Yayın
: 27.04.2015 13:17:41
Tarihi
http://www.bombahaber.net/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı :
kurtulabilirsiniz.html
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz”
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : BURSAMANSET.COM.TR
Yayın
: 27.04.2015 13:14:28
Tarihi
http://bursamanset.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı :
kurtulabilirsiniz/71000/
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et
benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin
habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç
yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat
sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : CANAKKALEHABER.COM
Yayın
: 27.04.2015 13:13:45
Tarihi
http://canakkalehaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenBağlantı :
rahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benler... Dermatolog
Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son
derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen
olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et
benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ
İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan
yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani
nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme
özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her
bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : HABER10.COM
Yayın Tarihi : 27.04.2015 13:23:55
Bağlantı
: http://www.haber10.com/haber/612311/#.VT4MDCG8MXA
Haber 10 ­ 'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz'
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi. Bu haber
147 kez okundu.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERADRESIMIZ.COM
: 27.04.2015 13:17:24
Bağlantı :
http://www.haberadresimiz.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-70528h.htm
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERFLASH.COM
: 27.04.2015 13:25:37
Bağlantı :
http://haberflash.com/mobile/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahat%C3%A7a-kurtulabilirsiniz-50481.html
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et...
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : HABERIMTURKIYE.COM
Yayın
: 27.04.2015 13:16:19
Tarihi
http://www.haberimturkiye.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı :
kurtulabilirsiniz/
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz”
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : HABERPAN.COM
Yayın Tarihi : 27.04.2015 02:46:22
Bağlantı
: http://www.haberpan.com/haber/et-benlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz
'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz'
'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz'Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal
yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk
arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek
"Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi
bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi.
Yayın Adı : HURISIKGAZETESI.COM
Yayın
: 27.04.2015 03:41:06
Tarihi
http://www.hurisikgazetesi.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı :
kurtulabilirsiniz/
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Hür Işık Gazetesi
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et
benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla
söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz
yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve
genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et
beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında
olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını
kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et
benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da
yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra,
kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik
kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça
kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer
almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi
gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan
alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan,
sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını
sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması,
işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı
bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MALATYA.COM
: 27.04.2015 13:29:18
Bağlantı :
http://www.malatya.com/haber-dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-5785.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: POLITIKARS.COM
: 27.04.2015 13:29:37
Bağlantı :
http://www.politikars.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-365998h.htm
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
: SAMSUNKULISHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 27.04.2015 19:31:31
Bağlantı :
http://www.samsunkulishaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz/17668/
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: TARSUSHABER.COM
: 27.04.2015 13:14:05
Bağlantı :
http://www.tarsushaber.com/haber/2015/04/26/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz-124057
Dermatolog Pehlivan "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Tarih: 26 Nisan 2015 Pazar 12:36Dermatolog Pehlivan "Et Benlerinden Rahatça
Kurtulabilirsiniz" Facebook'ta PaylaşTwitter'de PaylaşGoogle'de Paylaş Yazdır Yazdır Yazı Boyutu:Metni küçült Metni büyüt
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: TOPLUMHABER.COM
Bağlantı
:
: 27.04.2015 05:59:26
http://www.toplumhaber.com/tenlerinizdeki-benleri-tedaviettirebilirsiniz/6271/
Tenlerinizdeki benleri tedavi ettirebilirsiniz... - Toplum Haber
Tenlerinizdeki benleri tedavi ettirebilirsiniz... ­ Toplum HaberDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, insanların tenlerinde görülen
benler bazılarının sosyal yaşamlarında rahatsızlık uyandırabiliyor. Bu sorunun çözümü olarak dermatologlara başvurmanın sakıncası
olmadığı söylendi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan
etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin
tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN
AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri
oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile
karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri
hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde
görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve
tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi,
genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ
TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak
rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu
enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur.
Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer,
cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY
VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle
halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu
durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer
uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya
2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal
hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : TUMHABERLER.COM
Yayın Tarihi : 27.04.2015 13:15:56
Bağlantı
: http://www.tumhaberler.com/index.pl?haber=14335816
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Haber3 ­ Sağlık (26/04/2015)
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün...
Haberin Devamı >>>
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: 54HABER.COM
: 26.04.2015 13:38:46
Bağlantı :
http://www.54haber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h176083.html-h176083.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: 54HABER.COM
: 26.04.2015 18:15:31
Bağlantı :
http://www.54haber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h176083.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit
olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan
etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin
tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN
AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri
oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile
karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri
hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde
görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve
tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi,
genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ
TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak
rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu
enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur.
Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer,
cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE
KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski
nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden
olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : 81HABER.COM
Yayın
Tarihi
: 26.04.2015 18:09:19
Bağlantı
:
http://www.81haber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz.html
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | 81 HABER
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: 81ILDENHABER.COM
: 26.04.2015 17:22:38
Bağlantı :
http://www.81ildenhaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h39940.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: AJANS67.NET
: 26.04.2015 18:09:47
Bağlantı :
http://www.ajans67.net/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h24617.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin...
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit
etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine
değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve
kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: AJANSMANISA.COM
: 26.04.2015 18:09:35
Bağlantı :
http://www.ajansmanisa.com/632020-haber-dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et
benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin
habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç
yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat
sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: AVRUPABULTENI.COM
: 26.04.2015 16:37:47
Bağlantı :
http://www.avrupabulteni.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-186211h.htm
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yü...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et
benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi
sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen
zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez”
dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap
yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri
genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et
benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin
vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu
bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri
arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını
söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete,
saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et
benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar
nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır.
Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER
TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden
sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su
toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye
gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede
yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora
yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: AYDINLIFE.COM
: 26.04.2015 18:11:52
Bağlantı :
http://www.aydinlife.com/dermatolog-pehlivan---et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz--98921.html
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Pek Çok Kişi De Görülen Ve Kişinin Sosyal Yaşantısında Rahatsızlık Uyandıran Et
Benlerine Çözümün Son Derece Basit Olduğunu Söyledi.
26 Nisan 2015 12:50­A +A Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında
rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin
ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla
söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz
yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve
genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et
beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında
olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale
Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü
görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr.
Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun
sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et
benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve
elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin
lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz
tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü
vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu
tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem
sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır.
Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: BEYAZGAZETE.COM
: 26.04.2015 18:11:39
Bağlantı :
http://beyazgazete.com/haber/2015/4/26/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-2653674.html
Dermatolog Pehlivan: 'Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' | Estetik, Genetik, Yan Etki, İlaç
Tedavisi
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Sağlık / 26 Nisan 2015 Pazar 12:48 Tweet
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: BURSAHABER.COM
: 26.04.2015 16:31:27
Bağlantı :
http://www.bursahaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h256166.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: CANAKKALEHABER.COM
: 26.04.2015 18:06:13
Bağlantı :
http://www.canakkalehaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benler... Dermatolog
Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son
derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen
olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et
benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ
İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan
yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani
nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme
özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her
bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” İhlas Haber
AjansıHer türlü hakkı saklıdır.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: DOGUREHBERI.COM
: 26.04.2015 16:53:05
Bağlantı :
http://www.dogurehberi.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h743218.html-h743218.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: DOGUREHBERI.COM
: 26.04.2015 18:14:41
Bağlantı :
http://www.dogurehberi.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h743218.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin...
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit
etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine
değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve
kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: EGEDEZAMAN.COM
: 26.04.2015 18:16:36
Bağlantı :
http://www.egedezaman.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz/13437/
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ egedezaman.com
Dermatolog Yrd.
Facebook Twitter Google+ Linkedin 26.04.2015 12:50 Yazdır
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: EMLAKGAZETEN.COM
: 26.04.2015 16:26:48
Bağlantı :
http://www.emlakgazeten.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h89326.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: ENTERHABER.COM
: 26.04.2015 16:24:01
Bağlantı :
http://www.enterhaber.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h130217.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: ERBAADAN.COM
: 26.04.2015 16:35:15
Bağlantı :
http://www.erbaadan.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h78062.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi
"ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi26 Nisan 2015 Pazar 12:36Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi
de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar
bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca
yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt
renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr.
Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme
potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur.
Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla
boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: FOCUSHABER.NET
: 26.04.2015 16:20:00
Bağlantı :
http://www.focushaber.net/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h27709.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haber, haberleri
"ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haber, haberleri Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve
kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: GAZETERIZE.COM
: 26.04.2015 13:01:42
Bağlantı :
http://www.gazeterize.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h43744.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi, haberleri
"ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" haberi, haberleriDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve
kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABER3.COM
: 26.04.2015 14:25:12
Bağlantı :
http://www.haber3.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-3338645h.htm
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar
bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca
yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt
renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr.
Pehlivan,"Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme
potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur.
Bunlar zararsız deri yapılarıdır" diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla
boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır."LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: "Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın."Kaynak: İHA
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABER35.COM.TR
: 26.04.2015 13:21:44
Bağlantı :
http://www.haber35.com.tr/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h345706.html
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve
kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABER50.COM
: 26.04.2015 18:47:58
Bağlantı :
http://www.haber50.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h9846.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERBAYI.COM
: 26.04.2015 18:03:59
Bağlantı :
http://www.haberbayi.com/2015/04/26/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz/
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” « İzmir Haberleri İZMİR HABER –
Haber Bayi
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü… Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERFX.NET
: 26.04.2015 16:10:00
Bağlantı :
http://www.haberfx.net/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-haber-2005140/
İstanbul Haber, Dermatolog Pehlivan: ’Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz’
Dermatolog Yrd.Doç.
Paylaş Beğen Paylaş Dinle küçültbüyüt Ekle OKUMA MODU Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal
yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr.Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur.Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr.Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur.Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır.Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur.Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti.Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr.Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr.Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur.Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur.Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır.Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem.Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır.Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERLERANKARA.COM
: 26.04.2015 13:28:38
Bağlantı :
http://www.haberlerankara.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-90558h.htm
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar
bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca
yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez" dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt
renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr.
Pehlivan,"Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme
potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur.
Bunlar zararsız deri yapılarıdır" diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla
boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır."LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: "Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın."
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERLINKI.COM
: 26.04.2015 13:33:30
Bağlantı :
http://www.haberlinki.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h77503.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERMRT.COM
: 26.04.2015 14:52:37
Bağlantı :
http://www.habermrt.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h398621.html
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERMRT.COM
: 26.04.2015 18:13:07
Bağlantı :
http://www.habermrt.com/m/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h398621.html
Dermatolog Pehlivan: “Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz“
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit
olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan
etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin
tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN
AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri
oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile
karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri
hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde
görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve
tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi,
genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ
TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak
rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu
enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur.
Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer,
cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE
KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski
nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden
olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERORDU.COM
: 26.04.2015 14:31:35
Bağlantı :
http://www.haberordu.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-139984h.htm
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça KurtulabilirsinizDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve
kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yü...Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et
benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi
sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen
zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez”
dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap
yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri
genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et
benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin
vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu
bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri
arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını
söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete,
saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et
benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar
nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır.
Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER
TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden
sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su
toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye
gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede
yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora
yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HABERTADI.COM
: 26.04.2015 18:12:36
Bağlantı :
http://www.habertadi.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-65720.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Haber Tadı
DERMATOLOG YRD.DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, PEK ÇOK KİŞİ DE GÖRÜLEN VE KİŞİNİN SOSYAL
YAŞANTISINDA RAHATSIZLIK UYANDIRAN ET BENLERİNE ÇÖZÜMÜN SON DERECE BASİT OLDUĞUNU SÖYLEDİ.
Tweet 26 Nisan 2015 ­ 12:45 'de eklendi. A+A­ Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal
yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
: HABERX.COM
Yayın
: 26.04.2015 18:15:07
Tarihi
Bağlantı : http://www.haberx.com/dermatolog_pehlivan_et_benlerinden_rahatca_kurtulabilirsiniz(17,n,11892022,322).aspx
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ"
İSTANBUL (İHA) ­ Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık
uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et
benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki,
tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez”
dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben
yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme
özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde
görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin
birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik
yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve
kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen
tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında
lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve
işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa
ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle
tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse,
anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede
yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: HAKIMIYET.COM
: 26.04.2015 16:11:08
Bağlantı :
http://www.hakimiyet.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-h907696.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür
ederiz.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: IHA.COM.TR
: 26.04.2015 14:13:04
Bağlantı :
http://www.iha.com.tr/istanbul-haberleri/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-istanbul-1062759/
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ İstanbul ­ İhlas Haber Ajansı
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: KARAMANCA.NET
: 26.04.2015 18:21:37
Bağlantı :
http://www.karamanca.net/haber/366368/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz.html
Dermatolog Pehlivan: 'et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' | Karaman, Karaman Son Dakika
Haber
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap
yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et
benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları
gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını
kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et
benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da
yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve
kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri
bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle
tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi
seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve
işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda
kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini
şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak
gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin
kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir
doktora yaptırın.” ETİKETLER : Dermatolog Pehlivan: 'et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz' Paylaş
Yayın Adı : KENT50.COM
Yayın
: 26.04.2015 18:21:12
Tarihi
http://www.kent50.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı :
kurtulabilirsiniz.html
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | Nevşehir Haber ­ nevşehir son
dakika - Kent50.com
DERMATOLOG YRD.DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, PEK ÇOK KİŞİ DE GÖRÜLEN VE KİŞİNİN SOSYAL
YAŞANTISINDA RAHATSIZLIK UYANDIRAN ET BENLERİNE ÇÖZÜMÜN SON DERECE BASİT OLDUĞUNU SÖYLEDİ.
Tweetle 26.04.20150 389 kez okundu
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : KONYAHABERLERI.COM.TR
Yayın
: 26.04.2015 18:18:56
Tarihi
http://www.konyahaberleri.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenBağlantı :
rahatca-kurtulabilirsiniz/
Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | KONYA HABER ­
WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: KUZEYHABER.COM
: 26.04.2015 13:33:38
Bağlantı :
http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=55088&Haber=dermatologpehlivan-et-benlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça KurtulabilirsinizDermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin
tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki,
tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki
gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle
deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni
bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında
olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını
kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et
benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da
yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra,
kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle
sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik
kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça
kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer
almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi
gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan
alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan,
sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını
sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması,
işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı
bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MALATYAGERCEK.COM
: 26.04.2015 17:33:08
Bağlantı :
http://www.malatyagercek.com/saglik/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-h832596.html
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen
ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu
ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi
sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya
kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu
insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları
nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri
yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı,
meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu
belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum
kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle
birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen
Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa
neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına
rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz
tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi
yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine
değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.” Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir, teşekkür
ederiz.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MANISAGUNDEMI.COM
: 26.04.2015 18:19:09
Bağlantı :
http://www.manisagundemi.com/601244-haber-dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MANSETHABER.COM.TR
: 26.04.2015 18:08:20
Bağlantı :
http://www.mansethaber.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-131723h.htm
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : MCHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 26.04.2015 18:15:50
Bağlantı
:
http://www.mchaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz.html
HABERLER – EN SON HABER » Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz”
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : MEMURAJANS.TC
Yayın
: 26.04.2015 18:19:26
Tarihi
http://www.memurajans.tc/haber/dermatolog-pehlivan---et-benlerindenBağlantı :
rahatca-kurtulabilirsiniz-/
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Pek Çok Kişi De Görülen Ve Kişinin Sosyal Yaşantısında Rahatsızlık Uyandıran Et
Benlerine Çözümün Son Derece Basit Olduğunu Söyledi. Güncel Haber 26 Nisan 2015 12:53
­A +A Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et
benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin
tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki,
tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki
gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle
deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni
bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında
olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale
Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü
görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr.
Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun
sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et
benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve
elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin
lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz
tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü
vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu
tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem
sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır.
Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : MEMURLAR.NET
Yayın Tarihi : 26.04.2015 22:57:58
Bağlantı
: http://www.memurlar.net/haber/511785/
'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' ­ Memurlar.Net
'Et benlerinden rahatça kurtulabilirsiniz' ­ Memurlar.NetDermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin
tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek "Rahatlıkla söyleyebilirim ki,
tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki
gözlenmez" dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle
deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, "Çoğu insanda bir veya birkaç et beni
bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında
olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır" diye konuştu. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını
kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et
benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da
yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı
sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik
kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça
kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır."
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve
işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda
kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini
şöyle tamamladı: "Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak
gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin
kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir
doktora yaptırın."
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MILLIYET.COM.TR
: 26.04.2015 13:52:07
Bağlantı :
http://www.milliyet.com.tr/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaistanbul-yerelhaber-750059/
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" ­ İstanbul Haberleri
­ Milliyet İstanbul
DERMATOLOG PEHLİVAN: "ET BENLERİNDEN RAHATÇA KURTULABİLİRSİNİZ" ­ İstanbul HaberleriIHADermatolog
Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son
derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen
olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et
benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ
İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan
yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani
nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme
özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her
bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : MIRILTI.COM
Yayın
Tarihi
: 26.04.2015 18:07:54
Bağlantı :
http://www.mirilti.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-56051.html
Dermatolog Pehlivan: “et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” « Mırıltı Haber
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı
: MOZAAF.COM
Yayın Tarihi : 26.04.2015 18:20:24
Bağlantı
: http://www.mozaaf.com/post/898557
Dermatolog Pehlivan et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz|mozaaf
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin... 26 Nisan 2015 Pazar 12:36
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.COM
: 26.04.2015 18:19:35
Bağlantı :
http://www.muglabuyuksehirgazetesi.com/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz-46787h.htm
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: NAZILLIHAVADIS.COM
: 26.04.2015 17:58:51
Bağlantı :
http://www.nazillihavadis.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-38315h.htm
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz"
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: OGUNHABER.COM
Bağlantı
:
: 26.04.2015 16:29:39
http://www.ogunhaber.com/haber/et-benlerine-cozumu-haberi439032h.html
Et benlerine çözümü ­ OGUNHABER
Et benlerine çözümü ­ OGUNHABERİHA ­ Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: SAMSUNAHABER.COM
: 26.04.2015 18:06:41
Bağlantı :
http://www.samsunahaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-393103h.htm
Dermatolog Pehlivan: Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yü... Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: TALASEXPRESS.COM
: 26.04.2015 18:18:26
Bağlantı :
http://talasexpress.com/haber-196660-dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: "Et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Talas Express Haber
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Bu haber 26 Nisan 2015 Saat : 12:50 tarihinde eklendi ve 60 kez okundu
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google+'da paylaş Beğen Güncel haberleri Reklam Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et
benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin
habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç
yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat
sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : TALASHABER.COM
Yayın
: 26.04.2015 18:14:09
Tarihi
http://www.talashaber.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcaBağlantı :
kurtulabilirsiniz.html
Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” – Talas Haber
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu
istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız
yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi. ET
BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla
bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle
ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin
habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun
her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin
giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında,
güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET
BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye
takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş
sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç
duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri
arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON
DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz
kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına
neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni
tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek
olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi,
işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: TURKPOLITIK.COM
: 26.04.2015 18:20:12
Bağlantı :
http://www.turkpolitik.com/haber/36359/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz
Dermatolog Pehlivan: "ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" ­ Türk Politik
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında
rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi. Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin
ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla
söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz
yan etki gözlenmez” dedi. ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve
genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr. Pehlivan, “Çoğu insanda bir veya birkaç et
beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında
olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu. Jale
Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi. LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü
görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr.
Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun
sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et
benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve
elektrokoter yer almaktadır.” LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin
lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla tercih edilmediğine değindi. Buz
tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün sürdüğünü
vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen yöntem. Bu
tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi, işlem
sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne çıkmaktadır.
Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: ULKEAJANS.COM
: 26.04.2015 18:16:52
Bağlantı :
http://www.ulkeajans.com/dermatolog-pehlivan-et-benlerinden-rahatcakurtulabilirsiniz-52561.html
Dermatolog Pehlivan: “ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz” | Ülke Haber Ajansı
DERMATOLOG YRD.DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, PEK ÇOK KİŞİ DE GÖRÜLEN VE KİŞİNİN SOSYAL
YAŞANTISINDA RAHATSIZLIK UYANDIRAN ET BENLERİNE ÇÖZÜMÜN SON DERECE BASİT OLDUĞUNU SÖYLEDİ.
reklam/ads 26 Nisan 2015 Pazar, 12:45 Tweetle
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.
Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair
yanlış inanışlar bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir
sakınca yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.
ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZ
Et benlerinin, cilt renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu
kaydeden Dr. Pehlivan,
“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme potansiyelleri
olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur. Bunlar zararsız
deri yapılarıdır” diye konuştu.
Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında
rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik, ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve
yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.
LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİ
Et benlerinin insan sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık
vermeleri gibi istenmeyen etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon
gelişimiyle birlikte ağrıya ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin
herhangi bir ilaç tedavisi bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi
yöntem, sıvı azot ile dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”
LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLI
Pehlivan, elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında
çok fazla tercih edilmediğine değindi.
Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de genellikle birkaç gün
sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en sık tercih edilen
yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde edilebilmesi,
işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi öne
çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın
Adı
: YENIEKLENEN.COM
Yayın
Tarihi
: 26.04.2015 18:20:48
Bağlantı :
http://www.yenieklenen.com/2015/04/dermatolog-pehlivan-et-benlerindenrahatca-kurtulabilirsiniz-1430042704/
Dermatolog Pehlivan: ET Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz | Yeni Eklenen
Dermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine
çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin… Devamını Kaynağından Oku…
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: YURTHABER.MYNET.COM
: 26.04.2015 14:31:54
Bağlantı :
http://yurthaber.mynet.com/istanbul-haberleri/dermatolog-pehlivan-etbenlerinden-rahatca-kurtulabilirsiniz-1787282
Dermatolog Pehlivan: "et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul Haberleri Mynet'de
"et Benlerinden Rahatça Kurtulabilirsiniz" İstanbul Haberleri Mynet'deDermatolog Yrd.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, pek çok kişi de
görülen ve kişinin sosyal yaşantısında rahatsızlık uyandıran et benlerine çözümün son derece basit olduğunu söyledi.Dermatolog Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, halk arasında benlerin ve et benlerinin tedavisi sonucu istenmeyen olumsuz yan etki gelişeceğine dair yanlış inanışlar
bulunduğunu ifade ederek “Rahatlıkla söyleyebilirim ki, tamamen zararsız yapılar olan et benlerinin tedavi edilmesinde hiçbir sakınca
yoktur. Tedavi sonrası herhangi bir olumsuz yan etki gözlenmez” dedi.ET BENLERİ İNANIŞIN AKSİNE ZARARSIZEt benlerinin, cilt
renginde veya kahverengi renkte olan ve genellikle deriye bir sap yardımıyla bağlanan yumuşak deri oluşumları olduğunu kaydeden Dr.
Pehlivan,“Çoğu insanda bir veya birkaç et beni bulunur. Bu et benleri genellikle ben yani nevüs ile karıştırılır. Benlerin habisleşme
potansiyelleri olmaları nedeniyle sürekli takip altında olmaları gerekirken, et benlerinin habisleşme özellikleri hemen hemen hiç yoktur.
Bunlar zararsız deri yapılarıdır” diye konuştu.Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin vücudun her bölgesinde görülebileceğini, fakat sıklıkla
boyun, koltuk altı, meme altı ile göz kapaklarında rastlandığını kaydetti. Söz konusu bölgelerin giysilerin ve tenin birbirine en çok
sürtündüğü alanlar olduğunu belirten Dr. Jale Yüksek Pehlivan, et benlerinin diğer nedenleri arasında, güneşin etkisi, genetik yapı, hamilelik,
ani kilo kaybı, doğum kontrol ilacı kullanımı ve yaşlanmanın da yer aldığını söyledi.LAZERLE ET BENİ TEDAVİSİEt benlerinin insan
sağlığını tehdit etmemekle birlikte göze kötü görünmesinin yanı sıra, kıyafete, saça ve kolyeye takılarak rahatsızlık vermeleri gibi istenmeyen
etkilerine değinen Dermatolog Dr. Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Et benleri bazen tahriş sonucu enfeksiyon gelişimiyle birlikte ağrıya
ve kızarıklığa neden olur. Bunun sonucunda ya da estetik kaygılar nedeniyle tedaviye ihtiyaç duyulur. Et beninin herhangi bir ilaç tedavisi
bulunmamasına rağmen et benlerinden kurtulmak oldukça kolaydır. Tedavi seçenekleri arasında lazer, cerrahi yöntem, sıvı azot ile
dondurma tedavisi (buz tedavisi) ve elektrokoter yer almaktadır.”LAZER TEDAVİSİ SON DERECE KOLAY VE AVANTAJLIPehlivan,
elektrokoter ve cerrahi yöntemlerin lokal anestezi gerektirmesi ve işlemden sonra deride iz kalma riski nedeniyle halk arasında çok fazla
tercih edilmediğine değindi.Buz tedavisinin uygulanan alanda kızarıklığa ve su toplamasına neden olduğunu, bu durumun iyileşmesinin de
genellikle birkaç gün sürdüğünü vurgulayan Pehlivan, sözlerini şöyle tamamladı: “Et beni tedavisinde lazer uygulaması son zamanlarda en
sık tercih edilen yöntem. Bu tedavinin avantajlarını sıralamak gerekirse, anesteziye gerek olmaması, 1 veya 2 seansta istenilen sonucun elde
edilebilmesi, işlem sonrasında iz riskinin olmaması, işlemin kısa sürede yapılabilmesi, işlemden sonra sosyal hayata hemen dönülebilmesi
öne çıkmaktadır. Yeter ki bu işlemi konunun uzmanı bir doktora yaptırın.”
Yayın Adı : OHABER.COM
Yayın Tarihi : 21.04.2015 13:54:25
Bağlantı
: http://ohaber.com/uzmanlardan-lazer-epilasyon-uyarisi-h-516641.html
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haber
Uzmanlardan lazer epilasyon uyarısı haber Bazı lazer epilasyon uygulamalarının IPL ile yapıldığını belirten Doç. Dr. Yüksek Pehlivan,
IPL'nin yoğun atımlı ışık olduğunu ve bir lazer çeşidi olmadığını belirterek, bu uygulama ile epilasyonda başarılı ve kalıcı sonuçlar elde
edilemediği için uygulama yapılan kişilerde hayal kırıklığı oluşturduğunu söyledi. Alexandrite ve Nd yag kombine lazer sistemleri ile hem
açık tende hem de koyu tende herhangi bir olumsuz cilt reaksiyonu oluşturmadan, yüzeysel ve derin yerleşimli kıllarda etkili epilasyon
işlemi gerçekleştirildiğini bildiren Doç.Dr. Yüksek Pehlivan, doğru cihaz tercih edildiğinde, lazerin epilasyonun istenmeyen tüylerden
kurtulmanın en güvenli, en hızlı ve en etkili yolu olduğunu hatırlattı. Lazer epilasyonun vücuttaki istenmeyen tüylerden kurtulmanın en hızlı
ve en etkili yolu olduğunu, hem kadın hem de erkeklerde kullanıldığını kaydeden Dr.Jale Yüksek Pehlivan, günümüzde bu uygulamada en
sık kullanılan lazer sistemlerinin Alexandrite, Diode ve NdYag lazerler olduğunu bildirdi. Dermatoloji Uzmanı Yüksek Pehlivan, "Lazer
ışığı, kıla rengini veren melanin adlı pigment tarafından emilir. Böylece kıl ısınır ve bunun sonucu olarak hasar gören kıl kökü, yeni kıl
oluşumunu gerçekleştiremez. Bu nedenle lazer epilasyonun koyu renkli tüylerde başarı oranı son derece yüksektir. Tüyler açık renkli ise,
lazer ışığını koyu renkli tüyler gibi emmediği için lazer ışığından etkilenme oranı da düşük olur" dedi.Tek seansta başarı hayal etmeyin
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bütün lazerlerin büyüme evresindeki kıllara etki ettiği için lazer epilasyonla tek
seansta başarı beklenmemesi gerektiğini ifade ederek şunları kaydetti: "Lazer epilasyonda kaç seansta başarı elde edileceği, kişinin kıl rengi,
kalınlığı, derinliği ve kullanılan lazer cihazı gibi faktörlere bağlı olarak değişmektedir. Lazer epilasyon uygulamasına başlamadan önce kişinin
hormonal bozukluğu (polikistik over, guatr hastalığı ve böbrek üstü bezi hastalıkları gibi) olup olmadığı uzman doktor tarafından
değerlendirilmelidir. Bu bozukluklardan biri varsa öncellikle tedavisi yapılıp ardından lazer epilasyon işlemi uygulanması doğru yöntemdir."
Lazer epilasyon uygulamalarında, ortalama 3 ile 10 seans arasında başarı elde edildiğini söyleyen Doç.Dr. Yüksek Pehlivan, uygulamaya
ilişkin seans aralıklarının bölgeye göre değişmekle birlikte yüz bölgesinde 4 ile 8 haftada bir, vücutta ise 8 ile 12 haftada bir yapıldığını da
belirtti.IPL hayal kırıklığına neden olabilir Dermatoloji Uzmanı Jale Yüksek Pehlivan, günümüzde bakımlı görünmenin en önemli
anahtarının aşırı kıllardan kurtulmak olduğuna dikkat çekerken, lazer epilasyonun, mutlaka konunun uzmanı bir doktor kontrolünde
yapılması gereğine vurgu yaptı. Lazer epilasyon yaptıracak kişilerin, kullanılacak cihazın yanı sıra uygulamayı yapacak kişi hakkında da
ayrıntılı bilgi sahibi olmalarını, "Sağlıkları için en önemli unsur" olarak nitelendiren Doç.Dr. Jale Yüksek Pehlivan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bazı lazer epilasyon uygulamalarının IPL ile yapıldığını görüyoruz. IPL, yoğun atımlı ışıktır ve bir lazer çeşidi değildir. Bu nedenle lazer
epilasyon cihazları arasında yer almamaktadır. IPL ile epilasyonda başarılı ve kalıcı sonuçlar elde edilemediği için uygulama yapılan kişilerde
hayal kırıklığına neden olmaktadır. Kendi kliniğimde de kullandığım, Alexandrite ve Nd Yag kombine lazer sistemleri ile hem açık tende
hem de koyu tende herhangi bir olumsuz cilt reaksiyonu oluşturmadan, yüzeysel ve derin yerleşimli kıllarda etkili epilasyon işlemi
gerçekleştirebiliyoruz. Doğru cihaz tercih edildiğinde, lazer epilasyonun istenmeyen tüylerden kurtulmanın en güvenli, en hızlı ve en etkili
yolu olduğunu unutmayın."
Yayın Adı : F5HABER.COM
Yayın
: 20.04.2015 01:33:04
Tarihi
http://www.f5haber.com/ulke-haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
haberi-5275327/
Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ ÜLKE HABER
Gıdı sorununa tek seansta çözümDr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar
ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.Özellikle kadınların kozmetik
görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti."HASTA MEMNUNİYETİ
SAĞLANMIŞTIR"Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon
sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması
da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA
İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi
olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele
veren göstergeler olduğunu bildirdi.Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer
değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda
gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında
üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve
üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek
kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON
SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini
ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına
cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi
işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek
seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun
sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği
Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da
rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç
duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : ENSONGUNCELHABER.COM
Yayın
: 19.04.2015 23:10:18
Tarihi
http://www.ensonguncelhaber.com/haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
58337.html
Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ En Son Güncel Haber | En Son Haberler Son Dakika Haberleri
takip et
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Tweet
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.
Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini
belirtti.
"HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR"
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir.
Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece
geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde
en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir" diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren
göstergeler olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:
"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."
Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile
uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en
erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli
noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş
kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da,
yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : ULKEHABER.COM
Yayın
: 19.04.2015 22:01:57
Tarihi
http://www.ulkehaber.com/kadin/haber/107511-gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı :
cozum
Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ Kadın ­ Ülke Haber
Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ KadınDr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.Özellikle kadınların
kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti."HASTA
MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR"Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini
ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal
hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu.Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu
sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde
cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti
sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış
ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu.40
YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının
bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma
yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:"Orta yüz
bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme,
göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru
yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur.
Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü
düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye
başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen
sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen
Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.YÖNTEMİN
AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını
şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına
hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : 81HABER.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:07:27
Bağlantı
: http://www.81haber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum.html
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | 81 HABER
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.”
Yayın Adı : 81ILDENHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 12:28:16
Bağlantı
:
http://www.81ildenhaber.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh31446.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
: AJANSMANISA.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 11:13:54
Bağlantı
:
http://www.ajansmanisa.com/624508-haber-gidi-sorununa-tek-seanstacozum
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
: AJANSMANISA.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 12:12:12
Bağlantı
:
http://www.ajansmanisa.com/624508-haber-gd-sorununa-tek-seanstacozum
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların
kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini
belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına
neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun
süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz
sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve
hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili
yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve
kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren
göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer
değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda
gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında
üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve
üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi
operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN
AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin
avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal
yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
: ANKARA.BIZ.TR
Yayın Tarihi : 17.04.2015 20:37:43
Bağlantı
: http://ankara.biz.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum/
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ⋆ .:ANKARA NEWS:.Sağlık
,ekonomi,politika,spor,gündem,eğitim
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ⋆ .:ANKARA NEWS:.Sağlık ,ekonomi,politika,spor,gündem,eğitim Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini
söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların
görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert
yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA
MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini
ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal
hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının
giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta
memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir.
Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye
konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt
yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu
bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali
bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey
çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi
oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir
şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek
kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON
SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini
ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason
uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç
beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme
tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz
ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:Yaz dönemi
boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye
ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: AVRUPABULTENI.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:12:36
http://www.avrupabulteni.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum177401h.htm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : BEYAZGAZETE.COM
Yayın
: 17.04.2015 12:06:21
Tarihi
http://beyazgazete.com/haber/2015/4/17/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
2640483.html
'Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ­ İstanbul | Estetik, Medikal, Yan Etki, Kaz Ayağı
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.
Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli
çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden
olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve
sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu.
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı
haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son
derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması
tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin
tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının
bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun
bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur
ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey
çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi
oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir
şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek
kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason
yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz,
kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : BURSAHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 11:44:48
Bağlantı
:
http://www.bursahaber.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh244388.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : DOGUREHBERI.COM
Yayın
: 17.04.2015 12:12:01
Tarihi
Bağlantı
:
http://www.dogurehberi.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh734535.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason”
tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle
20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi
rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek,
medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun
sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse
kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz
eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması
tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına
devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi,
boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde
toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda
aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına
ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri
yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan
Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason
uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir
yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken
3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli
noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş
kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da,
yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden
sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın
Adı
: DOGUREHBERI.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 12:03:40
Bağlantı :
http://www.dogurehberi.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh734535.html-h734535.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : EMLAKGAZETEN.COM
Yayın
: 17.04.2015 11:40:56
Tarihi
http://www.emlakgazeten.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
h80448.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta ÇözümDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."Yorumunuz onaylanmak üzere
yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın Adı : ENTERHABER.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 11:38:37
Bağlantı
:
http://www.enterhaber.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh124210.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: ERBAADAN.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:10:25
http://www.erbaadan.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh69399.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...
17 Nisan 2015 Cuma 11:00 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz
bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye
değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.
Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli
çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak
çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr.
Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu.
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı
haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son
derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması
tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin
tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde
oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: GAZETERIZE.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 16:56:20
http://www.gazeterize.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh35094.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm haberi, haberleri
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...
17 Nisan 2015 Cuma 11:00 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz
bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye
değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.
Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli
çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak
çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr.
Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu.
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı
haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son
derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması
tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin
tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde
oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : HABER3.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:06:02
Bağlantı
: http://www.haber3.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-3319799h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini...
17.04.2015 11:08
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
"HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR"
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani "gıdı" oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERLERANKARA.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:14:37
http://www.haberlerankara.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum81776h.htm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Fokuslu Ultrason" tedavisiyle özellikle boyun ve yüz
bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
"HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR"
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, "Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir" diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani "gıdı" oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, "Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERLINKI.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:13:16
http://www.haberlinki.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh68885.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...Paylaş Tweet
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların
kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini
belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına
neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun
süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz
sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve
hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili
yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve
kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren
göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer
değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda
gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında
üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve
üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi
operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN
AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin
avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal
yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERMRT.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:09:08
http://www.habermrt.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh391475.html
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason”
tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle
20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi
rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek,
medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun
sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse
kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz
eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması
tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına
devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi,
boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde
toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda
aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına
ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri
yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan
Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason
uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir
yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken
3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli
noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş
kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da,
yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden
sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : HABERMRT.COM
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 13:25:53
Bağlantı :
http://www.habermrt.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh391475.html-h391475.html
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta ÇözümDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERORDU.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:11:36
http://www.haberordu.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum137253h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : HABERTADI.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:06:32
Bağlantı
: http://www.habertadi.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-49809.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm ­ Haber Tadı
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların
kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden […]
Tweet 17 Nisan 2015 ­ 11:10 'de eklendi. A+A­ Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle
boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.”
Yayın
: HABERX.COM
Adı
Yayın
: 17.04.2015 12:10:35
Tarihi
Bağlantı : http://www.haberx.com/gidi_sorununa_tek_seansta_cozum(17,n,11882964,720).aspx
“GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM
İSTANBUL (İHA) ­ Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde
meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle
birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle
kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler
ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden
olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve
sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz
sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve
hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili
yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının
bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun
bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur
ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey
çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi
oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir
şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek
kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason
yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz,
kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : HAKIMIYET.COM
Yayın
: 17.04.2015 11:28:50
Tarihi
http://www.hakimiyet.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
h893955.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yorumunuz onaylanmak üzere
yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın Adı : IHA.COM.TR
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 13:01:51
Bağlantı :
http://www.iha.com.tr/istanbul-haberleri/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumistanbul-1054173/
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm ­ İstanbul ­ İhlas Haber Ajansı
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların
kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini
belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına
neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun
süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz
sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve
hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili
yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve
kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren
göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer
değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda
gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında
üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve
üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi
operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN
AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin
avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal
yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: KADINHABERLERI.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:09:49
http://kadinhaberleri.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumh433529.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...
17 Nisan 2015 Cuma 11:00 Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz
bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye
değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.
Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli
çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak
çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr.
Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu.
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı
haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son
derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması
tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin
tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde
oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : KENT50.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:14:02
Bağlantı
: http://www.kent50.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum.html
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm | Nevşehir Haber ­ nevşehir son dakika ­ Kent50.com
DERMATOLOG YRD. DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, “FOKUSLU ULTRASON” TEDAVİSİYLE ÖZELLİKLE BOYUN
VE YÜZ BÖLGESİNDE MEYDANA GELEN SARKMALARIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLDİĞİNİ SÖYLEDİ.
Tweetle 17.04.20150 388 kez okundu
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.”
Yayın Adı : KONYAHABERLERI.COM.TR
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:09:40
Bağlantı
: http://www.konyahaberleri.com.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum/
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm | KONYA HABER ­ WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.”
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: KUZEYHABER.COM
: 17.04.2015 12:11:26
Bağlantı :
http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=52745&Haber=gidisorununa-tek-seansta-cozum
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : MALATYAGERCEK.COM
Yayın
: 17.04.2015 12:34:36
Tarihi
http://www.malatyagercek.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
h823842.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve
yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden
kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu
kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna
önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların
kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden
Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye
konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla
ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler
artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak
sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin
altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz
çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter." Yorumunuz onaylanmak üzere
yöneticiye iletilmiştir, teşekkür ederiz.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: MANSETHABER.COM.TR
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:08:26
http://www.mansethaber.com.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum128889h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: MARASGUNDEM.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 13:39:16
http://www.marasgundem.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum1181943h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberiDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle
boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra
kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık
oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal
estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi
operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının
gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden
nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması
tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına
devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi,
boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde
toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA
İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi
olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin
derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece
mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir.
Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü
çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile
uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA
BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra
geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin
iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle
ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans
olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması
için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr.
Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla
uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek
seansta biter."
Yayın Adı : MCHABER.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:13:01
Bağlantı
: http://www.mchaber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum.html
HABERLER – EN SON HABER » “Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.”
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: MERHABAHABER.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 11:26:52
http://www.merhabahaber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum434283h.htm
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberiDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle
boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra
kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık
oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal
estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi
operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının
gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden
nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması
tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına
devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi,
boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde
toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA
İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi
olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin
derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece
mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir.
Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü
çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile
uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA
BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra
geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin
iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle
ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans
olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması
için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr.
Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla
uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek
seansta biter."
Yayın Adı : MILLIYET.COM.TR
Yayın
Tarihi
: 17.04.2015 12:05:30
Bağlantı
:
http://www.milliyet.com.tr/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-istanbulyerelhaber-733934/
“GIDI” SORUNUNA TEK SEANSTA ÇÖZÜM ­ İstanbul Haberleri ­ Milliyet İstanbul
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların
kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini
belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına
neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun
süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz
sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve
hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili
yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve
kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale
Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren
göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer
değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda
gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında
üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve
üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi
operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN
AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin
avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal
yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : MIRILTI.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:07:40
Bağlantı
: http://www.mirilti.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-16105.html
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm « Mırıltı Haber
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
“Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter.”
Yayın Adı : MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.COM
Yayın
: 17.04.2015 12:14:17
Tarihi
http://www.muglabuyuksehirgazetesi.com/gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı :
cozum-44152h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: NAZILLIHAVADIS.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:07:16
http://www.nazillihavadis.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum30985h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : OGUNHABER.COM
Yayın
: 17.04.2015 13:44:06
Tarihi
http://www.ogunhaber.com/haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-haberiBağlantı :
434891h.html
Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ OGUNHABER
Gıdı sorununa tek seansta çözümİSTANBUL / İHA ­ Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle
birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle
kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler
ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz
kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek,
“Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu.
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı
haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son
derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması
tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin
tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan
çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele
veren göstergeler olduğunu bildirdi.Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer
değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda
gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında
üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve
üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi
operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını
belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç.
Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın,
uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum
düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama
30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN
AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını
şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına
hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: OLAY53.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:07:57
http://www.olay53.com/haber/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum210919.htm
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm haberi
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : POLITIKARS.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:08:56
Bağlantı
: http://www.politikars.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum-357530h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : SABAH.COM.TR
Yayın
: 17.04.2015 12:06:11
Tarihi
http://www.sabah.com.tr/kadin/2015/04/17/gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı :
cozum-1429266528
Gıdı sorununa tek seansta çözüm ­ Kadın Haberleri
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20'li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte
sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti.
Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Pehlivan, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini
belirtti.
"HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR" Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden
olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Pehlivan, "Hastanın uzun süre iş ve
sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir" diye konuştu.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, "Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir.
Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece
geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde
en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya
ulaşılabilmesidir" diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının
bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma
yani gıdı oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti:
"Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler."
Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile
uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük
yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Pehlivan,
"Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın
hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6'ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye
gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30
dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir" diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason
yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: SAMSUNAHABER.COM
Bağlantı
:
: 17.04.2015 12:08:45
http://www.samsunahaber.com/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum384193h.htm
“Gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özelli... Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu
Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve
bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden
Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.
“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”
Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle
özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da
hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle
ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon
olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani
odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların
etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.
40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti:
“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya
düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve
aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek
seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.
FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ
Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık
dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme
reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili
bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak
uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için
yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.
YÖNTEMİN AVANTAJLARI
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:
"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir,
anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : SONBULTENLER.COM
Yayın
: 17.04.2015 12:12:24
Tarihi
http://www.sonbultenler.com/saglik/gidi-sorununa-tek-seansta-cozumBağlantı :
h115286.html
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden...
Facebook'ta Paylaş Tweetle Google+ Paylaş LinkedIn'de Paylaş
SON BÜLTENLER ­ Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde
meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle
birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle
kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler
ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz
kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek,
“Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu.
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı
haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son
derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması
tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin
tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde
oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun
yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların
aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince
kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve
katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz
yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik
görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu
tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin,
işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki
gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay
sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır.
6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz
ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat
sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan
Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz
reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : TALASEXPRESS.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:10:09
Bağlantı
: http://talasexpress.com/haber-192006-gidi-sorununa-tek-seansta-cozum
'Gıdı' Sorununa Tek Seansta Çözüm ­ Talas Express Haber
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.
Bu haber 17 Nisan 2015 Saat : 11:10 tarihinde eklendi ve 80 kez okundu
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google+'da paylaş Beğen Güncel haberleri Reklam Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
“Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, özellikle 20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun
görsel anlamda ciddi rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog
Dr. Jale Yüksek, medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve
boyun sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir
korse kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı
mutsuz eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz
sarkması tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin
normal hayatına devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış
ultrason yöntemi, boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir
şekilde toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA
İLERLİYOR Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi
olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin
derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan şunları kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece
mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir.
Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü
çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile
uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA
BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra
geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin
iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle
ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans
olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması
için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr.
Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla
uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek
seansta biter."
Yayın Adı : TURKPOLITIK.COM
Yayın Tarihi : 17.04.2015 12:14:28
Bağlantı
: http://www.turkpolitik.com/haber/27450/gidi-sorununa-tek-seansta-cozum
“Gıdı” Sorununa TEK Seansta Çözüm ­ Türk Politik
Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen
sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason” tedavisiyle
özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle 20’li
yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi
rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek,
medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti. “HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR” Yüz ve boyun
sarkmalarında cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse
kullanımının gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz
eden nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması
tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına
devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi,
boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde
toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu. 40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA İLERLİYOR
Kaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi olduğunu
söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin derinleşmesi ve
boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan şunları
kaydetti: “Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece mutsuz eder. Kaşlarda
aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir. Yanaklar dudak kenarlarına
ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü çizgileri olarak adlandırılan
katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.” Dr. Jale Yüksek Pehlivan, bu gelişmeleri
yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile uygulanabilen yöntem olan
Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti. FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA BEKLEMELİ Fokuslu Ultrason
uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra geçen kızarıklık dışında herhangi bir
yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin iyileşme reaksiyonu vermesi en erken
3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle ilgili bilinmesi gereken en önemli
noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans olarak uygulamaktayız. Kaş
kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması için yapılan uygulama da,
yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu. YÖNTEMİN AVANTAJLARI Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı: "Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla uygulanabilir, işlemden
sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek seansta biter."
Yayın Adı : YURTHABER.MYNET.COM
Yayın
: 17.04.2015 11:12:25
Tarihi
http://yurthaber.mynet.com/istanbul-haberleri/gidi-sorununa-tek-seanstaBağlantı :
cozum-1774814
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm İstanbul Haberleri Mynet'de
“gıdı” Sorununa Tek Seansta Çözüm İstanbul Haberleri Mynet'deDermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Fokuslu Ultrason”
tedavisiyle özellikle boyun ve yüz bölgesinde meydana gelen sarkmaların önüne geçilebildiğini söyledi.Dr. Jale Yüksek Pehlivan, özellikle
20’li yaşlardan sonra kişiden kişiye değişmekle birlikte ciltte sarkmalar ve kırışıklıkların görüldüğünü ve bu durumun görsel anlamda ciddi
rahatsızlık oluşturduğunu kaydetti. Özellikle kadınların kozmetik görünümün dert yandıklarını ifade eden Dermatolog Dr. Jale Yüksek,
medikal estetiğin bu soruna önemli çözümler ürettiğini belirtti.“HASTA MEMNUNİYETİ SAĞLANMIŞTIR”Yüz ve boyun sarkmalarında
cerrahi operasyonların kulak çevresinde iz kalmasına neden olabildiğini ve operasyon sonrası bir hafta süreyle özel bir korse kullanımının
gerektiğine işaret eden Dr. Yüksek, “Hastanın uzun süre iş ve sosyal hayattan uzak kalması da gerekir. Bu da hastayı mutsuz eden
nedenlerden biridir” diye konuştu. Dermatolog Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, “Bu sebepler nedeniyle ameliyatsız yüz sarkması
tedavi yöntemleri daha fazla ilgi odağı haline gelmiştir. Yüz sarkmalarının giderilmesinde cerrahi operasyon olmadan kişinin normal hayatına
devam edebildiği yöntemler artık son derece geliştirilmiş ve hasta memnuniyeti sağlanmıştır. Fokuslu yani odaklanmış ultrason yöntemi,
boyun sarkması ve yanak sarkması tedavisinde en etkili yöntemdir. Odaklanmış ultrason ile sarkan dokuların etkili bir şekilde
toparlanabilmesinin nedeni, cildin altındaki derin tabakaya ulaşılabilmesidir” diye konuştu.40 YAŞ VE ÜZERİNDE HIZLA
İLERLİYORKaz ayağı diye isimlendirilen göz çevresinde oluşan çizgi ve kırışıklıkların cilt yapısının bozulmaya başladığının ilk habercisi
olduğunu söyleyen Dermatolog Dermokozmetik Kliniği Direktörü Dr. Jale Yüksek Pehlivan, boyun bölgesindeki çizgilenmelerin
derinleşmesi ve boyundaki sarkma yani “gıdı” oluşumunun yaşlanmayı ele veren göstergeler olduğunu bildirdi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan şunları kaydetti:“Orta yüz bölgesinde yanakların aşağıya doğru yer değiştirmesi ile yüz ovali bozulur ve bu kişiyi son derece
mutsuz eder. Kaşlarda aşağıya düşme, göz kenarında ince kırışıklıklar, yanaklarda gülmeyle artan dikey çizgilenmeler meydana gelir.
Yanaklar dudak kenarlarına ve aşağıya doğru yığılır ve katlanmaya başlar. Ağız kenarında üzgün yüz ifadesi oluşturan, bu nedenle üzüntü
çizgileri olarak adlandırılan katlantılar oluşur. Yüz yaşlanmasının bu belirtileri, 40 yaş ve üzerinde hızlı bir şekilde ilerler.”Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, bu gelişmeleri yaşayan kişinin, estetik görünümünü düzeltmek için cerrahi operasyona gerek kalmaksızın tek seansta başarı ile
uygulanabilen yöntem olan Fokuslu Ultrasonu tercih etmeye başladığını belirtti.FOKUSLU ULTRASON SONUCUNU SABIRLA
BEKLEMELİFokuslu Ultrason uygulanan kişinin, işlemden hemen sonra günlük yaşamına rahatlıkla dönebildiğini ve birkaç saat sonra
geçen kızarıklık dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğini söyleyen Yrd. Doç. Dr.Pehlivan, “Odaklanmış ultrason uygulamasına cildin
iyileşme reaksiyonu vermesi en erken 3 ay sürmektedir. Dolayısıyla hastanın, uygulamanın hemen ardından bir sonuç beklememesi işlemle
ilgili bilinmesi gereken en önemli noktadır. 6’ncı ayın sonunda etki maksimum düzeye gelmektedir. Cilt gençleştirme tedavisini tek seans
olarak uygulamaktayız. Kaş kaldırma ve kaz ayağı çizgileri için yapılan uygulama 30 dakikadan kısa sürmektedir. Yüz ve boyun sarkması
için yapılan uygulama da, yaklaşık 1 saat sürmektedir” diye konuştu.YÖNTEMİN AVANTAJLARIDermokozmetik Kliniği Direktörü Dr.
Jale Yüksek Pehlivan, yan etkisi olmayan Fokuslu Ultrason yönteminin avantajlarını şöyle sıraladı:"Yaz dönemi boyunca da rahatlıkla
uygulanabilir, işlemden sonra ciltte olumsuz reaksiyon oluşmaz, kişi sosyal yaşantısına hemen dönebilir, anesteziye ihtiyaç duyulmaz, tek
seansta biter."
Yayın Adı : BEYAZGAZETE.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:43:10
Tarihi
http://beyazgazete.com/haber/2015/3/24/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı :
bakis-2604369.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ İstanbul | Ameliyat, Dekolte, Kaz Ayağı
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz
kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı
sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile
60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin
ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti.
Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına
rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç
görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu
ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : BOMBAHABER.NET
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:12
Bağlantı
: http://www.bombahaber.net/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Bomba Haber
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: CANAKKALEHABER.COM
Bağlantı
:
: 25.03.2015 09:45:48
http://www.canakkalehaber.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencbakis
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Dire... Dermatoloji
Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle
kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte
ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu
ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış)
ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların
teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını
ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti
artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin
gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme
etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların
derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu
ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya
2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye
başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti.
Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına
rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç
görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu
ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : DIZI-HABERLERI.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:50:28
Tarihi
http://www.dizi-haberleri.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
h31584.html
[Dizi haberleri]
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Kullanılan Fokuslu Ultrason Sayesinde, Kişinin
Yılların Etkisiyle Kaybettiği Güzelliğine Yeniden Kavuşabilmesinin Mümkün Olduğunu Söyledi.
24 Mart 2015 Salı 10:30 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu
ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde
bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe,
çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat
yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla
uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle
güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4
buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin
üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan,
kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan,
açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma,
çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki
kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki
tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan,
uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin
altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen
Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte
oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız,
neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : ELAZIGFLAS.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:44:24
Bağlantı
: http://www.elazigflas.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Elazığ Haber | Elazığ Flas Haber
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : GAZETERIZE.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:49:29
Tarihi
http://www.gazeterize.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
h12834.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi, haberleri
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Kullanılan Fokuslu Ultrason Sayesinde, Kişinin
Yılların Etkisiyle Kaybettiği Güzelliğine Yeniden Kavuşabilmesinin Mümkün Olduğunu Söyledi.
24 Mart 2015 Salı 10:30 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu
ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde
bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe,
çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat
yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla
uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle
güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4
buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin
üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan,
kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan,
açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma,
çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki
kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki
tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan,
uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin
altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen
Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte
oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız,
neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı
: HABER3.COM
Yayın
Tarihi
: 25.03.2015 09:45:58
Bağlantı
:
http://www.haber3.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis3276184h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin...
24.03.2015 10:38
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
İHA
Yayın Adı : HABERADRESIMIZ.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:50:15
Tarihi
http://www.haberadresimiz.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
38938h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız
yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERFX.NET
Bağlantı
:
: 25.03.2015 09:51:29
http://www.haberfx.net/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis-haber1972932/
İstanbul Haber, Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği
güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız.Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd.Doç.Dr.Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini
belirtti.Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür.Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer.Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd.Doç.Dr.Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti.Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi.Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : HABERLINKI.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:52:03
Tarihi
http://www.haberlinki.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
h46988.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, Ameliyatsız Yüz Gençleştirmede Kullanılan Fokuslu Ultrason Sayesinde, Kişinin
Yılların Etkisiyle Kaybettiği Güzelliğine Yeniden Kavuşabilmesinin Mümkün Olduğunu Söyledi.Paylaş Tweet
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses
dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen
oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda
kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu
ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız
kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde
görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi,
uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte
etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye
ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin
günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve
daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili
fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : HABERMEDYA.COM.TR
Yayın
: 25.03.2015 09:51:44
Tarihi
http://www.habermedya.com.tr/haber/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı :
bakis_h115953.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Habermedya, Güncel Haberler, Sondakika Haberleri
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses
dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen
oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda
kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu
ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız
kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde
görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi,
uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte
etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye
ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin
günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve
daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili
fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: HABERTADI.COM
Bağlantı
:
: 25.03.2015 09:44:10
http://www.habertadi.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis11032.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Haber Tadı
DERMATOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, AMELİYATSIZ YÜZ GENÇLEŞTİRMEDE
KULLANILAN FOKUSLU ULTRASON SAYESİNDE, KİŞİNİN YILLARIN ETKİSİYLE KAYBETTİĞİ GÜZELLİĞİNE YENİDEN
KAVUŞABİLMESİNİN MÜMKÜN OLDUĞUNU SÖYLEDİ.
Tweet 24 Mart 2015 ­ 10:37 'de eklendi. A+A­ Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede
kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın
: HABERX.COM
Adı
Yayın
: 25.03.2015 09:44:48
Tarihi
Bağlantı : http://www.haberx.com/fokuslu_ultrason_ile_hayata_genc_bakis(17,n,11858656,151).aspx,
FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ
İSTANBUL (İHA) ­ Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason
sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar
başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında
ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih
etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız.
Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir”
dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına
ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini
belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz
kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı
sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile
60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin
ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi
gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla
dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için
doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini
herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : HABERX.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:24
Bağlantı
: http://www.haberx.com/Default.aspx?p=17&n=11858656&fn=1
FOKUSLU ULTRASON İLE HAYATA GENÇ BAKIŞ
İSTANBUL (İHA) ­ Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason
sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar
başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında
ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih
etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız.
Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir”
dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına
ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini
belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz
kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı
sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile
60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin
ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi
gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla
dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için
doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini
herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : INEGOLONLINE.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:50:57
Tarihi
http://www.inegolonline.com/haber/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
305249
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses
dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen
oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda
kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu
ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız
kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde
görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi,
uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte
etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye
ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin
günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve
daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili
fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : KADINHABERLERI.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:44:38
Tarihi
http://www.kadinhaberleri.com/saglik/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı :
bakis-h412040.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.Dermokozmetik...
24 Mart 2015 Salı 10:30 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu
ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik
Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde
bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe,
çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat
yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla
uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle
güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4
buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin
üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan,
kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan,
açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma,
çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki
kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki
tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan,
uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin
altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen
Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte
oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız,
neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : KENT50.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:42:33
Bağlantı
: http://www.kent50.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Nevşehir Haber ­ nevşehir son dakika ­ Kent50.com
DERMATOLOJİ UZMANI YRD. DOÇ. DR. JALE YÜKSEK PEHLİVAN, AMELİYATSIZ YÜZ GENÇLEŞTİRMEDE
KULLANILAN FOKUSLU ULTRASON SAYESİNDE, KİŞİNİN YILLARIN ETKİSİYLE KAYBETTİĞİ GÜZELLİĞİNE YENİDEN
KAVUŞABİLMESİNİN MÜMKÜN OLDUĞUNU SÖYLEDİ.
Tweetle 24.03.20150 399 kez okundu
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : KONYAHABERLERI.COM.TR
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:50:45
Bağlantı
: http://www.konyahaberleri.com.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis/
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | KONYA HABER ­ WWW.KONYAHABERLERİ.COM.TR
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın
Adı
Yayın
Tarihi
: KUZEYHABER.COM
: 25.03.2015 09:47:44
Bağlantı :
http://www.kuzeyhaber.com/haber-detay.asp?H=44937&Haber=fokusluultrason-ile-hayata-genc-bakis
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : M.TARSUSHABER.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:32
Bağlantı
: http://m.tarsushaber.com/?Id=98127
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Mobil | Tarsus Haber
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden
kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride
kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet
kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan,
“Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt
gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin
takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu
ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada
oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak
daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle
görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi,
kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde
azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt
gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir
tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye
başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti.
Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına
rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç
görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu
ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MANISAGUNDEMI.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:51:53
Tarihi
http://www.manisagundemi.com/573090-haber-fokuslu-ultrason-ile-hayataBağlantı :
genc-bakis
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses
dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen
oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda
kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu
ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız
kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde
görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi,
uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte
etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye
ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin
günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve
daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili
fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MANSETHABER.COM.TR
Yayın
: 25.03.2015 09:45:34
Tarihi
http://www.mansethaber.com.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
121636h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız
yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : MCHABER.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:47:59
Bağlantı
: http://www.mchaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html
HABERLER – EN SON HABER » Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : MERHABAHABER.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:45:14
Tarihi
http://www.merhabahaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
410014h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış haberi
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız
yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : MERSINHABER.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:46:41
Tarihi
http://www.mersinhaber.com/haber-fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
404347.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Bu Haberi Beğendiniz mi? 0 0
2015­03­25 03:04 Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason
sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar
başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında
ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih
etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız.
Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir”
dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına
ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini
belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan
hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda
maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan,
işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu
istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan
etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MERSINHABER.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:51:19
Bağlantı
: http://www.mersinhaber.com/haber_print.asp?Id=404347
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek
Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden
kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride
kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet
kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan,
“Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt
gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin
takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu
ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada
oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak
daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle
görülebildiğini vurguladı. "30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi,
kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde
azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt
gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir
tekrarlanabilir.” "ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye
başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti.
Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına
rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç
görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu
ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : MUGLABUYUKSEHIRGAZETESI.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:49:18
Tarihi
http://www.muglabuyuksehirgazetesi.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencBağlantı :
bakis-37650h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız
yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : OGUNHABER.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:52:42
Bağlantı
: http://www.ogunhaber.com/haber-yazdir/423906
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış ­ OGUN Haber
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. İSTANBUL / İHA ­ Dermokozmetik Kliniği
Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar
başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz
kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı
sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile
60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin
ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi
gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla
dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için
doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini
herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : PUSULAHABER.COM.TR
Yayın
: 25.03.2015 09:43:25
Tarihi
http://www.pusulahaber.com.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
215177h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız
yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : SAMSUNAHABER.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:45:06
Tarihi
http://www.samsunahaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
360003h.htm
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin... Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız
yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün
olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR"
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR"
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: SONDAKIKAHABERLER.GEN.TR
Bağlantı
:
: 25.03.2015 09:50:02
http://www.sondakikahaberler.gen.tr/fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencbakis-2/
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış | Sondakika Haberler ve Güncel Haberler
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin
görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz
kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan
ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda
başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan
kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
“30­60 DAKİKA SÜRÜYOR”
Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme,
ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme
şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde
edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
“ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR”
Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale
geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her mevsim
yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan,
yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla
yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine
ekledi.
Yayın Adı : SPOR.OGUNHABER.COM
Yayın
: 25.03.2015 09:53:10
Tarihi
http://spor.ogunhaber.com/haber/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakisBağlantı :
haberi-423906h.html
Fokuslu ultrason ile hayata genç bakış ­ OGUN Haber
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
İSTANBUL / İHA ­ Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin
yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik
ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti.
Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve
sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı.
"30­60 DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz
kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı
sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile
60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.”
"ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin
ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi
gerektirmeyen uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla
dönebildiğini de bildirdi. Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için
doktor kontrolünde olmak kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini
herkesin rahatlıkla uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı
Yayın
Tarihi
: TALASEXPRESS.COM
Bağlantı
:
: 25.03.2015 09:49:47
http://talasexpress.com/haber-179288-fokuslu-ultrason-ile-hayata-gencbakis
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış ­ Talas Express Haber
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi.
Bu haber 24 Mart 2015 Saat : 10:40 tarihinde eklendi ve 58 kez okundu
Facebook'ta paylaş Twitter'da paylaş Google+'da paylaş Beğen Güncel haberleri Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan,
ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin
mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin
yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti. Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta,
ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları
yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem
olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan
etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme
uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde
ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan
tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. "30­60
DAKİKA SÜRÜYOR" Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz
kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı
sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile
60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi, uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” "ETKİSİ
HEMEN GÖRÜLÜYOR" Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay
sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen
uygulamanın her mevsim yapılabildiğini söyleyen Pehlivan, işlemin ardından kişinin günlük yaşantısına rahatlıkla dönebildiğini de bildirdi.
Jale Yüksek Pehlivan, yaşlanmanın ciltte oluşturduğu istenmeyen etkileri onarmak ve daha genç görünmek için doktor kontrolünde olmak
kaydıyla, tek seansla yapılabilen, acısız, neştersiz, yan etkisi olmayan güvenli ve etkili fokuslu ultrason yöntemini herkesin rahatlıkla
uygulatabileceğini sözlerine ekledi.
Yayın Adı : TALASHABER.COM
Yayın Tarihi : 25.03.2015 09:51:09
Bağlantı
: http://www.talashaber.com/fokuslu-ultrason-ile-hayata-genc-bakis.html
Fokuslu Ultrason İle Hayata Genç Bakış – Talas Haber
Dermatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, ameliyatsız yüz gençleştirmede kullanılan fokuslu ultrason sayesinde, kişinin
yılların etkisiyle kaybettiği güzelliğine yeniden kavuşabilmesinin mümkün olduğunu söyledi. Dermokozmetik Kliniği Direktörü Yrd. Doç.
Dr. Jale Yüksek Pehlivan, yılların geride kalmasıyla birlikte cildin yıprandığını ve kişinin görünümünde bozulmalar başladığını kaydetti.
Yaşlanma ile birlikte ciltte yaşanan elastikiyet kaybının kaşta, yanakta, ağız kenarında, yüz kontüründe, çene hattında ve gıdı bölgesinde
sarkmalar oluşturduğunu ifade eden Pehlivan, “Cildinde bu tür sorunları yaşamaya başlayan ve ameliyat yöntemini tercih etmeyen kişilerde
fokuslu (odaklanmış) ultrason ile cilt gençleştirmeyi alternatif bir yöntem olarak son yıllarda başarıyla uygulamaktayız. Ultrason, uzun
yıllardır hastalıkların teşhisinde, gebelerin takibinde yaygın kullanılan ve yan etkisi olmayan kesinlikle güvenli bir yöntemdir” dedi. Yrd.
Doç. Dr. Jale Yüksek Pehlivan, fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme uygulamasında, cildin 3 veya 4 buçuk milimetre altına ultrasonik ses
dalgaları ile ulaştıklarını ve burada oluşturdukları ısı enerjisi sayesinde ciltte kolajen adlı maddenin üretimini tetiklediklerini belirtti. Kolajen
oluşumunun elastikiyeti artırarak daha sağlıklı bir cilt yapısına imkan tanıdığını söyleyen Pehlivan, kırışıklıkların azalması ve sarkmalarda
kaldırma (lifting) etkisinin gözle görülebildiğini vurguladı. “30­60 DAKİKA SÜRÜYOR” Pehlivan, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Fokuslu
ultrason ile cilt gençleşme etkisi, kaşta yukarı kalkma, göz kenarındaki kaz ayağı çizgilerinde azalma, çene hattında belirginleşme, ağız
kenarındaki olukların derinliğinde azalma, boyundaki gıdı sarkmasında toparlanma ve dekolte bölgesindeki kırışıklıklarda düzelme şeklinde
görülür. Fokuslu ultrason ile cilt gençleştirme işlemi, 30 ile 60 dakika arasında sürer. Genellikle istenen etki tek seansta elde edilebildiği gibi,
uygulama 1 veya 2 yılda bir tekrarlanabilir.” “ETKİSİ HEMEN GÖRÜLÜYOR” Yrd. Doç. Dr. Pehlivan, uygulamadan hemen sonra ciltte
etkinin görülmeye başlandığını, asıl etkinin ise bir ay sonra daha görünür hale geldiğini ve etki sürecinin altıncı ayda maksimum düzeye
ulaştığını ifade etti. Herhangi bir anestezi gerektirmeyen uygulamanın her
Download