VI. DİNi YAYlNLAR KONGRESI

advertisement
VI. DİNi YAYlNLAR
•
KONGRESI
.
.
-ISLAM, SANAT VE ESTETIK-
(29-30 Kasım-Ol Aralık 2013 1 İSTANBUL)
islam Medeniyetinde Şehirleşme
ve Mimari
Prof. Dr. Yılmaz Can
Ondokuz Mayıs Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
·islam yerleşik hayata geçişi, şehirleşmeyi özendirmiş bir dindir. Bu sebepledir ki,
İslam'ın doğuşu ve yayılmasıyla birlikte İslam coğrafYasında hızlı bir şehirleşme faaliyeti yaşanmıştır. Tarihi realite, bu savımızı teyit etmektedir.
Erken dönem İslam şehirlerirıi, oluşum ve gelişim özellikleri ile tasarım anlayışı
kategorik olarak birkaç başlık altında toplamak mümkündür. Birinci grubu
Müslümanlar tarafından inşa edilmiş şehirler teşkil etmektedir. Bu gruba dahil şehir­
leri kendi içinde önceden tasarlanmış, belirlenmiş bir plana göre kurulan şehirler ve
ordugahlardan doğmuş şehirler şeklinde ikiye ayırabiliriz. Planlı şehirlere örnek olarak
Lübnan topraklarında kurulmuş Aynü'l-car ile Abbasilerin başkenti Bağdat verilebilir. Ordugahlardan doğmuş şehirler bağlamında ise Basra, Küfe, Fustat ve Kayravan'ı
zikredebiliriz. İkinci grubu fethedilrniş şehirler oluşturmaktadır. Kudüs, Şam, Halep
bu gruba ait merkezlerdir. Bu iki grup şehrin dışında kalan Arapların İslam'dan önce
de sahip oldukları, Mekke ve Medirıe gibi yerleşimleri de ayrı bir grup olarak mütalaa
'
etmek mümkündür.
bakımından
Fetbedilen topraklarda İslam düşüncesi ve fikriyatının, hayatın bütün boyutlarını
.kapsayacak şekilde sistemleşmesi ve gönüllere nüfuz etmesi sonrasında giderek karakteristik özellikleriyle belirginlik kazanan İslam'a ait bir kent modeliniri varlık bulmaya
. başladığını görüyoruz. Erken dönem İslam toplumunun sosyal yapısındaki benzerlikler
ile İslam coğrafyasının aynı iklim kuşağı üzerinde yer almış olması, İslam'a ait kent
modelinin oluşumunu kolaylaştırrnıştır. İslam toplumuna ait kent tasarımının ilk örneklerini ordugahlardan doğmuş şehirlerin oluşturduğunu söyleyebiliriz. Fethedilmiş
417
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
şehirlerin
eski kimliklerinden belirgin ölçüde uzaklaşarak İslami denebilecek bir karaktere sahip olmaya başlaması, en az birkaç asn bulan bir değişim ve dönüşüm sürecinden
sonra gerçekleşebilmiştir. Değişim ve dönüşüm süreci bölgeden bölgeye, şehirden şehre
farklılık ~östermiştir.
Ortaçağ İslam dünyasında şehirlerin
imanyla ilgilenen günümüzdeki belediyeler
benzeri kurumlar mevcut değildir. :(<aynaklarda muhtesip ismiyle bilinen bir yetkilinin
şehrin iman ile ilgili işlere baktığından söz edilmekte ise de, adı geçen kişinin asıl görevinin ticaret hayatını denetlernek olduğu, şehrin iman ile ilgili işleri ek bir görev şeklin­
de yürüttüğü, kısacası bu işlerle fazlaca ilgilenmediği anlaşılmaktadır. 2 Bunun yanında,
şehrin iman ile ilgili işler, siyasi ve dini otoriteleri de pek ilgilendirmemiş görünmektedir.
Dolayısıyla kentsel doku, tamamen o şehirde oturanların sorumluluğuna terk edilmiş
olup, İslam şehrinin planını, coğrafi şartlar yanında, şehri kuran ve o şehirde yaşayan
halkın dini, sosyal ve kültürel anlayışı ile mimari birikimi belirlemiştir.
1
ifadelerimizden Ortaçağda tüm İslam şehirlerinin ortak bir tasarırna sahip olduğu
anlaşılmamalıdır. Ortaçağ İslam şehirlerinin ekseriyetine kısmi farklılıklada birlikte
birbiriyle benzeşen bir şehir modeli egemen olmakla birlikte, her zaman özel şartlan
gereği bu benzeşirnirı dışında kalan şehirler de mevcut olagelmiştir. Şimdi Ortaçağ İslam
şehirlerinin ekseriyetine hakim olan şehireilik anlayışının karakteristik özelliklerini,
kentsel dokuyu oluşturan ana unsurlar bağlamında izah etmeye çalışalım.
Şehir Merkezi: Erken dönem İslam şehrinin merkezinde Cuma camii yer almakta-
Cuma narnazına yüklenen büyük önem ve bu namazın ilk asırlarda bir belde ya da
şehirde yalnız bir yerde kılırırnası keyfiyeti3, CUma camiini İslam şehir dokusunda belirleyici bir unsur haline getirmiştir. Zamanla şehirlerin bü~mesi ve nüfuslarının artması
sebebiyle, şehirlerde cuma namazı kılınan yeni camilerin ihdasına izin verilmiş4 , fakat
şehir merkezini belirleyen cami, görkem ve büyüklükte her zaman ilk sırada yer almıştır.
öte yandan bazı şehirlerde, şehrin belirli bir yönde büyümesi ve yayılması sonucu, şehir
dır.
S. M. Stern, "The Constitution of the Islanüc City", The Islaınic City, Ed. A. H. Hourani-S. M.
Stern, O?cford ı970, s.30; A. Raymond, Grandes Vılles d'Arabes a I'Epoque Ottomane, Paris
ı 985, s. ı ı 9, ı29; A. H. Hourani, "The Islaınic City in the Ligt ofRecent Research", The Islamic
City, Ed. A. H. Hourani-S. M. Stern, Oxford ı970, 5.ı4
2
Y. Z. Kavakçı, Hisbe Teşkilatı, Ankara ı 975, s. 77-78, 79- ı25
3
Bu şart. zamanla şehirlerin fazlaca büyümesi ve buna bağlı olarak tüm cemaan bir camide
toplamarun zorluğu karşısında yumuşatılmış ve bir şehirde birden çok camide CUma namazı
kılınma5ına cevaz verilmiştir. Bkz. V. Zuhayli, İslam Fıkıh Ansiklopedisi, (Çev. Komisyon),
İstanbul 1994, C.2, 5.381-385; Koll)isYon, TDV İlrniha1, İstanbul ı 988, C. I, s.296-297.
4
Zuhayli, 2, s.381-385; TDV İlrniha1, l, s.296-297
418
Dördüncü Oturum
merkezinin yer değiştirdiğine ve buna bağlı olarak yeni merkezde, merkezi Cuma camü
misYonunu yüklenecek yeni bir cami inşa edildiğille şahit olunmaktadır.5
Fıkhi
anlamda bir zorunluluk arzetmemekle birlikte, vakit namazlarının topluca
tavsiye edilmiş olması nedeniyle, şehrin mahallelerinde mahalle mescitleri kurulmuştur. Bu mescitler de yine aynı gerekçelerle malıailelerin merkezinde yer
almışlardır. Gerek şehir merkezindeki Cuma camiinin, gerekse mahalle merkezlerinde
konumlarırnış mescitlerin önlerinde, cemaatin namaz öncesi ve sonrasında kullanınu
için meydanlar düzenlenmiştif6.
kılınniasının
özellikle ilk dönemlerde Cuma camiinin yarunda yer alan ikinci önemli mimari unsur
darü'l-imara (hükümet konağı) dır. Erken dönem İslam toplumunda din işleriyle devlet
işlerinin tek elden yürütülmüş olması, İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.)'in
şahsında ortaya çıkan imam=hükümdar olgusuna bağlı olarak Cuma camiinin yüklendiği siyasi misyon, devlet başkanı ile valilerin oturduğu darü'l-imaranın, şehir merkezini oluşturan Cuma camiinin yanı başında konumlanmasına sebep olmuştur. Bilindiği
üzere, islam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.), toplumuna hem dini, hem de siyası
önderlik yapnuştır. İki farklı misyonu üstlenmesisebebiyle O'nun Medine'de oturduğu
ev ile cemaatine imamlık yaptığı cami yan yana inşa edilmiştir. 7 Erken dönem İslam
kent dokusunun bu iki önemli unsurunu, Hz. Muhammed (s.a.s.)'den sonra da aynı
gerekçelerle, pek çok İslam şehrinde yan yana konumlanmış olarak bulmak mümkündür.8 Devlet başkanı/vali=imam olgusundan kaynaklanan bu birliktelik, zamanla fonksiyonelliği ve güvenliği önemseyen bir tasarıma da ulaşnuş görünmektedir. örneğin
Basra'da, Cuma camiinin kıblesi tarafına alınan ve camiye bitişik olarak inşa edilen
darü'l-irnara'dan, caminin kıble cephesinde açılan küçük özel bir kapı vasıtasıyla, devlet
başkanı ya da valin.in kolay ve güvenli bir şekilde camiye girişi sağlanrnıştır. 9
5
Muhammed b. Ahmed, İbn Cübeyr, Rıhle, Bağdat 1937, s. 167; Muhammed Thnci, İbni Batuta,
İbni Batuta Seyahatnamesi {Çev. M. Şerif, Sad. M. Çevik), İstanbul1983, C. ı, s. 127
can, İslam Şehirlerinin Fiziki Yapısı, Ankara 1995, s.55, 65, 77, 112
6
Y.
7
Muhammed b. Sad, İbn Sad, Th.bakatii'l-Kübra, Beyrut, Tarihsiz, c.ı, s.240, '499-500; Ebu'IHasan Ali b. Muhammed, İbnü'l-Esir, İslam Tarihi, {Çev. A. Ağırakça-A. özaydın ve diğerleri),
İstanbul 1985, C. ll, s.109; Nureddin Ali b. Abdullah, Samhudi, Hülasatü'l-Vefa, Medine H.
1285, 131-145; K. A. C. Creswell, Early Muslim Architecture Urnayyads Early Abbasids and
Tıılunids, Oxford 1969, Vol., ı, s. 7-9·
8
Ayrıntılı bilgi için bkz. Y. Can, "Cuma Mescidi-Darü'l-İrnara ilişkisi üzerine Bir Değerlendirme",
Ondokuz Mayıs Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi Dergisi, 1996, Sayı 8; can, İslam Şehirlerinin ... ,
s.45, 56, 65, 72, 76, 80, 103-112
9
Ahmed b. Yahya, Belazuri, Fütühu'l-Büldan, (Çev. M. Fayda), İstanbul 1982, s.499-500; Salih
Ahmet Ali, Hıtatii'l-Basra ve Mıntıkatüba, Bağdat 1986, s. 66-67
419
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
· özellikle Emeviler döneminin ortalarından itibaren darü'l-imara'nın zaman zaman
caminin yanından ayrıldığı gözlenmektedir10. Fetihler sonucu ulaşılan zenginlikle, Bizans ve İran topraklarında karşılaşılan seviyesi yüksek mimariyle yarışma çabası 1 ı,
yönetici kadrolarda İslami hassasiyetierin zayıflayıp eğlence ve işret alemlerinin yaygınlaşması12, darü'l- imara'nın Cuma camii yanından alınarak halkın gözetiminden,
nüfuzundan uzak noktalara, çöldeki vahalara taşınması sonucunu doğurmuş olmalıdır.
Darü'l-imara'nın Cuma camiinin yanından alınarak çöllere taşınmasında, Arap idarecilerin geçmiş kültürlerinde var olan bedevi yaşam tarzına özlem duymalarının da önemli
payı olduğu ifade edilrnektedir. 13
İlk zamanlarda darü'l-imaraya bağlı divanlar ile beytü'l-mal, emirlik hamarnı ve
hapishane gibi mimari unsurların da darü'l-imara ile birlikte cami etrafında konumlandığını görüyoruz. 14 Bir süre sorıra bu birlikteliğe şifahane, han, medrese, kütüphane
ve imaret gibi yeni unsurlar da katılacaklardır. Birlikteliğin vazgeçilmez unsuru Cuma
camiidir. caminin yanına diğer unsurlardan bir ya da bir kaçının katılırruyla külliyeler
teşkil edilmiştir. Dini, sosyal ve iktisadi nitelikli bu yapılar, insana hizmet için inşa
edilmişlerdir. Müslümanlan, bu yapıları irışaya sevk eden başlıca saik ise Allah rızasını
kazarırnak, hayırda, iyilikte yanşmaktır.
Ticari Bölge (çarşılar): Cuma camiinin yakın çevresi çarşılarla kuşatılmıştır. Konum
bakınundan Cuma camii ile çarşılar arasında istisna kabul etmeyen bir birliktelik, bir
beraberlik söz konusudur. 15 camiye gelen cemaatin potansiyel müşteri olarak düşünül­
müş olması, bu konurnlarımanın en önemli etkeni olmalıdır. caminin yer aldığı şehir
10
11
Can, "Cuma carnü-Darü'l-İrnara ... ", s.127-128
N. Çarn, İslam'da Sanat Resim ve Mimari, Ankara 1994, s.ı7ı;
o. Grabar, islam Sanannın
Oluşumu, (Çev. N. Yavuz), İstanbul 1988, s.68; A.E. Beksaç, "F. Sanat/Emeviler", TDV İslam
Ansiklopedisi, İstanbul 1995, c. ı ı, s. 106; i. Aycan, "B. Musiki", i. Aycan ve Diğerleri, Erneviler Dönemi Bilim Kültür ve Sanat Hayan, Ankara 2003, s.ı ı 4; J. Pedersen, "Mescid", İslam
Ansiklopedisi, istanbuL 1993, C. 8, s. 24
12
Aycan, s. ı ll; M. Söylemez, Bedevılikten Hadariliğe Kufe, Ankara 2001, s. 3ı ı-318; P. K. Hitti,
Siyasi ve Kültürel İslam Thrihi, (Çev. S. 1\ığ), İstanbul ı 980, C.2, s. 358
13
Grabar, s.111-112, 117-118; L.V.Vaglieri, "Raşid Halifeler.ve Ernevi Halifeleri" (Çev. i. Kutluer), İslam Thrihi, Ed. P.M. Holt-B. Lewis-A. K S. Larnbton, istanbul, 1997, C. ı. s. 112; Beksaç,
s.105; G. Marçais, "La Canception des Villes Dans 1' Islam", Revue d'Aiger, ı945, s. 527
14
Belazuri, s.498; E. Reitemeyer, Die Stadtegründungen der Araber im Islam, Munich 1912,
s.105; M. HamiduUah, İslam Peygamberi (Çev. S. 1\ığ), İstanbul 1980, C. U, s.1121; Muhanuned
b. Cerir, Taberi, Th.rihu'l-Ümem ve'I-Muluk, Beyrut 1987, C.D, s.479-480; Ali, s. 57,75; Raymond, s.301; Raitcheuitch, Le Caire, caire 1971, s.19
15
Can, İslam Şehirlerinin ... , s .123-133. Bu konuda geniş bilgi için bk. A. T. Yüksel, İslam'ın İlk
Döneminde Ticari Hayat, İstanbul 1999
420
Dördüncü Oturum
merkezinin sunduğu ulaşım kolaylığı ile güvenlik duygusunu da ilave etkenler arasında
saymak mümkündür.
islam şehrinde ticaret ve çarşılar çok önemli bir yere sahiptir. Kanaatirniz odur ki,
islam 'şehrinde ticaretin öne çıkmasının ve cami-çarşı ilişkisinin bazı özel sebepleri de
vardır. Bilindiği üzere, İslam'ın ilk muhatabı olan Hicaz Arapları, İslam öncesi dönemIerden beri ticari faaliyetlerle yakından ilgilidirler. Bunun yanında erken dönem İslam
coğrafyası da ticari yollar üzerinde bulunmaktadır. 16 Bunlara ilaveten, ticaret, İslamiyet
ve din büyüklerinin nezdinde itibarlı bir yere sahiptir. örneğin din! naslarda faiz reddedilirken, ticaret meşru önemli bir iş kolu olarak vasıflandırılmaktadır. 17 Ayrıca bilindiği
gibi, Hz. Muhammed (s.a.s.)'in eşi Hz. Hatice, Hz. Ebubekir, Hz. Osman ve daha pek
çok önemli şahsiyet, seçkiri Müslüman ticaretle uğraşnuşlardır. 18
İslam çarşılarında İslamiyet'in ilk yıllarından beri ticaret erbabının, kendi aralarında
yaptıkları ticari faaliyet çeşidine göre gruplara ayrıldığı ve aynı cins malların ticaretiyle
uğraşanların belirli bir çarşıda toplandıkları bilirımektedir. 19 Ayrıca çarşılar, kendi aralarında rastgele konumlanmanuş olup, aynı cins ticaretiri yapıldığı herhangi bir çarşının,
şehirden şehre değişmeyen sabit, standart bir konumu vardır. 2° Kesiri bir şekilde ortaya
koymak mümkün olmamakla birlikte, İslam çarşılarında toptancı-perakendeci şeklinde
bir ayrımın da mevcut olduğunu sanıyoruz. 21 Erken dönem İslam çarşılarında zanaat
faaliyetleriniri ticari faaliyetlere göre daha zayıf kaldığı anlaşılmaktadır. 22
ı6
N. Çağatay, İslam öncesi Arap Thri.hi ve cahiliyye Çağı, Ankara, 1982, s. ı 12, 152-157; B. Lewis, Thrihte Araplar (Çev. H. D. Yıldız), İstanbul1979, s.17-34; Hamidullah, İslam Peygamberi,
17
Kur'an 2/275; Zeynüddin Ahmed b. Aluned, Zebidi, Sahilı-i Buhari Muhtasan Tecrid-i Sarih
Tercemesi ve Şerhi (Çev. A. Naim-K. Miras), Ankara ı980, c. 6, s.336-350, 369-371
18
Abdülmelik b. Hişam, İbn Hişam, Siret-i İbn-i Hişam Tercemesi (Çev. H. Ege), istanbul1985,
C. ı. s.250; H. i. Hasan, Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal islam Thrihi (Çev. i. Yiğit ve S. Gümüş),
İstanbul ı 985, c.ı, s.ıoo. 266; Çağatay, s. ı54-157
ıg
E. Wirth, "Villes İslamiques, Villes Arabes, Villes Orientales ? Une Problematique Face au
Changement", La Ville Arabe Dans I'Islam, Ed., D. Chevallier-A. Bouhdiba, 1\ınis ı982, s.194;
G. Marçais, "L'Urbanisme Musulman", Melanges d'Histoire et Archeologie de l'Occident Musulman, Alger ı 957, Vol. n, s.230; R. Berardi, "Espace et Ville en Pays d'Islam", L'Espace Social
deLaVille Arabe, Ed. D. Chevallier, Paris ı979, s.ıoı,ıı5
20
L. Massignon, Mission en Mesopotamie 1907-1908, Kahire 19ı2, Vol. ll. s.91
21
X. de Planhol, "Forces Econorniques et Composantes Culturelles Dans les Structures Coınmer­
ciales des Villes ıslamiques", La Ville Arabe Dans l'Islam, Ed. D. Chevallier-A. Bouhdiba, 1\ınis
1982, s.234
22
Hamidullah, İslam Peygamberi, ll, s.1127; Çağatay, s.ı51; L. Massignon, "Explication de Plan
de Basra", Opera Minora, Beyrouth 1963, Tome ın, s.71
ı.
s. 999- ıoı4
421
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
· Çarşıların fıziki yapılarıyla ilgili olarak da şurılan söylemek mümkündür. İslamiyet'in
çarşıların çok iptidai bir yapıya sahip olduklan, dal, saman sapı ve hasırlarla örtüldükleri, ya da iplerle gerilmiş çadırlardan teşekkül ettiği bilinmektedir.
Emeviler dönemiyle birlikte İslam şehirleri, tonozlarla örtülü kerpiç veya tuğla malzeme
ile irLşa edilmiş çarşılarla donatılmışlardır. 23 Daha sorıralan ise çarşılar bölgesi içinde,
bazen bir külliyenın parçası olan qbat, han ve bedesten diye isimlendirilecek büyük
ticari yapılar karşımıza çıkacaktır. Ortaçağ İslam çarşıları, genellikle bir sokak boyunca
diziimiş dükkaniardan oluşmakta ve çoğu kere güvenlik gerekçesiyle uç noktalarından
ilk yıllarında,
kapılarla kapatılmaktadır. 24
Şehir İçi Yol Düzeni: İslam şehirlerirLde genel olarak, merkezirLi camirLirL teşkil ettiği ışınsal
formda bir ana yol ağı ortaya konmuştur. Kanaatimize göre bu durum, son
derece tabü bir olgudur. Anlaşıldığı üzere İslam şehirlerınde kabile, ırk ve dirL farkWı­
ğına dayanan fıziki bir bölünme söz konusudur. Yani aynı kabileye veya ırka mensup
kişiler, kendilerille ait belirli bir mahallede ikamet etmektedirler.25 İşte İslam şehrirLde
mukim bu farklı gruplann, kendilerirLi camirLin teşkil ettiği şehir merkezille ulaştıran
özel bir yola sahip olma isteği, temayülü, tabü olarak camide odaklaşan, ışınsal formda
bir yol şebekesinin yaratılması sonucunu hazırlamış olmalıdır. Nitekim bazıları İslam
şehirlerirLdeki ışınsal ana yol formunun varlık sebebirLi, sosyal yapıya daha doğru bir
ifadeyle kabile=mahalle olgusuna bağlamaktadır. 26 Ana yollardan ayrılan tali yollar,
tıpkı bir ağacın dallan gibi ikamet bölgelerirLirL ulaşımını sağlamaktadır. 27 Her ana yol,
tali kollanyla birlikte şehrirL bir bölgesinde korrumianmış belirli bir kabile ya da kabile
grubuna hizmet etmektedir.
İslam şehirlerirLirL yol d üzenillde dikkati çeken en belirgin özellik, çıkmaz sokakların
çokluğudur. A. Raymond' un tespitille göre, Osmarılı dönemirLde İslam şehirlerinden
Fes'de çıkmaz sokaklar, toplam yol uzunluğunun %52.4'ünü, Cezayir'de %45.7'sini,
Kahire'de %46.8'irLi, Şam'da ise %43.1'irLi teşkil etmektedir.28 Pek çok araştırmacının
23
Aluned b. Ebu Yaküb, Yakubi, Les Pays, (Çev. G. Wiet), caire 1937, s.l45; Raitcheuitch, s.18;
A. Lezine, "Le Plan Ancien delaVille de Kai.rouan", Revue des Etudes Islamiques, 1967, Tome
XXXV. s.59; Raymond, s.243; F.Erkoçoğlu, Başlangıçtan Emevilerin Sonuna Kadar imar Faaliyetleri, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniv. SBE, Ankara 1999, s. 56
"EspaceetVılle ... ",
24
Ali, s.117; Berardi,
25
Can, İslam Şehirlerinin ..., s. 133-136
26
R. Stewig, İstanbulda Çıkmaz Sokak ve Gecekondu Meselesi, (Çev. R.Turfan-M .Ş.Yazman),
İstanbul1966, s.9; H.Djait, Al-Kufa, Paris 1986, s.90-91; K.Yasufumi, "Street Networks and
Open Space in Islamic Cities", Urbanism in Islam, The Proceedings of the International Conference on Urbanism in Islam, Tok')'o 1989, Vol. I, s.31 7
27
Can, İslam Şehirlerinin ... , s. "122,.s.197'de şek. 22, s.199'da şek. 24, s. 237'de şek. 60
28
Raymond, s.186
422
s.116
Dördüncü Oturum
belirttiği gibi, çıkmaz sokağın oluşumunu besleyen
iki önemli faktör söz konusu olup,
bunlar, kendi içinde alt gruplarına ayrılarak karşımıza çıkan kabileellik anlayışı ile
daha çok İslamiyet'ten kaynaklanan, kadına bağlı özel hayatın, aile hayatının gizliliği
demek olan mahremiyet anlayışıdır. 29 Bu sebepledir ki, çıkmaz sokaklar, merkezi bÖlgeye nazaran daha ziyade ikamet bölgelerirıde yoğunlaşmaktadır. 30 Bunun sebebirıi
anlamak kolaydır. Çünkü çıkmaz sokağın oluşumunda etkili olan asabiyet duygusu ile
mahremiyet anlayışı, şehrirı herkese açık merkezi bölgesinden daha çok, özel hayatın
yaşandığı ikamet bölgelerinde söz konusudur.
ikamet bölgelerinde cadde ve sokakların kenarları, binaların cepheleriyle değil, üzerinde sadece dış kapının yer aldığı avlu duvarlarıyla belirlenmiştir. Sokak, kenarları­
na çekilmiş yüksek ve çıplak avlu duvarlarıyla adeta yalıtılmış, özel hayatın dışında
tutulmuştur. 31
islam şehrinde cadde ve sokak, sadece geçiş imkfuu veren bir yol olarak düşünülmüş
olup, genellikle dar tutulmuştur. 32 Nitekim İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.) ve
daha soruaki İslam fakihleri, yollara iki yüklü devenirı çarpışmadan geçebileceği kadar
bir genişlik verilmesirıi istemişlerdir. Söz konusu bu genişlik ise 7 zira (yak. 3.5 m.)'dır.33
caddeve sokaklar arasında, genişlik bakırnından çok belirgin bir hiyerarşi söz konusudur. Küfe'de ilk yıllarda şehir içi yolların sırasıyla SO veya 40, 30, 20 ve 7, Basra'da
ise 50, 20 ve 7 zira genişliğirıde yapıldığı nakledilmektedir.34 Yirıe Fustat'ta şehir içi
29
Raymond, s.185; Yasufumi, s. 317; Stewig, s.8
30
örneğin
31
S. Haslul, "Arap-İslam Şehirlerinin Fiziksel Çevresinin Dönüşümünde Dinsel Kuralların Rolü",
İslam Mimari Mirasını Koruma Konferansı, Bildiriler, İstanbul1985, s.97; J. Hidenobu, "Microcosm of the Family Around, The Courtyard", Urbanismin Islam, The Proceedings of the International Conference on Urbanismin Islam, Tokyo 1989, Vol.ll, s. 396; D. Chevallier, "Sang des
Villes, Sang des Peuples", La Ville Arabe Dans !'Islam, Ed., D. Chevallier-A. Bouhdiba, 1\ınis,
1982, s.544; R Berardi, "Signification du Plan Ancien de la Viille Arabe", La Ville Arabe Dans
!'Islam, Ed. D.Chevallier-A.Bouhdiba, 'li.ınis 1982, s.181
32
Marçais, "L'Urbanisme...", s. 227; Rayrnond, s. 214; J.L. Abu-Lughod,"What is IslamicAbout
a City? Some Comparative Reflections" ,Urbanism in Islam, The Proceedings of the International Conference on Urbanismin İslam,Tokyo 1989, Vol. I, s.203-204; İ.M.Lapidus, "li:aditional
Muslim Cities: Structure and Change", From Madina to Metropolis, Ed., L. C. Brown, PrincetonNew }ersey 1973, s. 2
33
Zebidi, 7, s.413; Rayrnond, s.214; B. S. Hakim,
Principles, London 1986, s. 20-21, 24
34
Ali, s.l15; Massignon, "...Basra" s. 58; O. N. Ergin, Mecelle-i Uroür-i Belediyye, İstanbul 1922,
C.I, s.202; Tcı.beri, ll, s.479; Yakubi, s.l45; L. Massignon, Explication de Plan de Kufa", Opera
Minora, Beyrouth 1963, Tome ın. s. 45
Cezayir'de çıkmaz sokaklar, şehir merkezinde toplam yol uzunluğunun% 24.5'ini,
ikamet bölgelerinde ise %59.9'unu teşkil etmektedir. Bk. Rayrnond, s. 186
Arabic-Islaınic
Cities: Building and Planning
423
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
yollar genişliklerine göre şart, harat, darb ve zukak diye isimlendirilmişlerdir.35 Yolun
genişliği, hizmet ettiği grubun büyüklüğüne, küçüklüğüne paralel olarak değişmektedir.
Nitekim K. Yasufumi de, İslam şehirlerinde görülen bu ağaca benzer yol sisteminin,
toplumun sosyal yapısıyla ilgili olduğunu belirtmektedir.36
Erken dönem İslam şehrinde, cadde ve sokaklar üzerinde kurulmuş kapuardan söz
edilmektedir.37 Bu kaptların hiç kuşkı.ısuz öncelikli olarak güvenliği temine hizmet ettiği
akla düşmektedir. Bununla beraber özellikle ikamet bölgelerinde yer alan sokak kapı­
larını, güvenliği teminin ötesinde kabilecilik ve mahremiyet anlayışı kaynaklı, ikamet
mahallinin hususiliğini azamiye çıkarma gayretinin bir yansıması olarak da görmek
mümkündür.
İkarnet Bölgeleri: Ortaçağ İslam şehri, kendi içinde küçük birimlere, mahallelere
bölünmüştür. Şehrin her mahallesinde bir kabile ya da birbiriyle akraba kabile grubu
ikamet etmektedir.38 Fetihlerle birlikte farklı din ve ırkiara mensup toplulukların da
islam toplumuna dahil olması, şehirlerde gördüğümüz kabile=mahalle esasına dayanan ayırıma, farklı din ve ırk ayırırrum da ilave ettirmiştir. İlk dönemlerde Küfe, Vasıt,
Medine, Halep, Şam, Kudüs ve Kahire gibi şehirlerde, Hristiyanlar ve Yahudiler, ayrı
mahallelerde ikamet etmektedirler.39 Müslüman olmakla birlikte farklı etnik bir kimliğe
sahip gruplar da ayrı mahallelerde iskan edilmiştir. örneğin Humus'ta mahallelerden
biri Türkmen Mahallesi diye antlmakta ve orada sadece Türkmenler oturmaktadır. 40 Samarra şehrinin Kerh bölgesi de Türklerin iskanı için aynlmıştır.41 İslam inanışı içinde
görülen mezheb terneW farklılıkiar da mahalle tanziminde etkili olmuş görünmektedir.
Nişabur'da şehirde ikamet eden Hanefi ve Şafıl nüfusun birbirine karşı korkunç bir
bağnazlık içinde bulunmasından ötürü, adı geçen mezhebi gruplar, şehrin Batı tarafında
yer alan Menaşek ve Hire mahallelerinde ayrı ayrı iskan edilmişlerdir. 42
35
A. Gabriel-A. Bahgat Bey, Les Fouilles d'al-Foustat, Paris 1921, s.33
36
Yasufumi, s.317
37
Gabriel-Bahgat Bey, s.33-34; Berardi, "Signification... ", s.169, 183; Ali, s.117
38
Geniş bilgi için bkz,
39
Hamidull.ah, İslam Peygamberi, II, s.1138-1139; Söylemez, ... Kufe, s.61; Massignon,
" .... Kufa", s.SO; Raymond, s.283, 291,295-296; M. Söylerr{ez, İslam Şehirleri, İstanbul2011,
5.47, 65-66, 220-228
40
E. Çakar, "Thhrir Defterlerine Göre XVI. Yüzyılda Humus Şehri", Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, XID/2 2003, s.387
41
Yakubi, s.49-50, 55; w. Barthold, İslam Medeniyeti 'Jarihi, (Çev. M. F. Köpıülü), Ankara 1963,
can. İslam Şehirlerinin... , s. 36, 40, 54, 64, 71, 80, 133-136
s.111
42
i. Pırlanta, Fethinden Samaniler Dönemi Sonuna Kadar Nişabur, Doktora tezi, Ankara üniversitesi SBE, 2010, s.139
424
Dördüncü Oturum
şehirlerin mahallelere bölünmesi, hiç kuşkusuz sadece İslam şehirlerine has bir
özellik olmayıp, bütün şehirlerde görülen bir durumdur. Ancak Erken dönem İslam
şehrinde mahallelere bölünme olgusu, idari anlamda bir bölünmenin ötesinde fııiki qir
boyuta da sahiptir. Başka bir ifadeyle, Erken dönem İslam şehrinde mahalleler, fııiki
bakımdan birbirinden ayrılmış üniteler olarak karşımıza çıkmaktadırlar. 43 Ortaçağ İslam
şehrini tasvir edenler, duvarlarla çevrilmiş mahallelerden ve bu mahalleleri geceleyin
dışarıya kapatan kapı sistemlerinden bahsetmektedirler. 44
Erken dönem İslam şehrinin fiziki anlamda mahallelere bölünmesinin elbette bazı
sebepleri vardır. Konu ile ilgilenenlerin ortak kanaati odur ki, bu durumu yaratan en
etken faktör, İslam toplumunda görülen güçlü kabile kültürü ile etnik ve dini farkWık­
Jardır. İslam toplumunun sosyal ve dini yapısında görülen farklılıklar, kentsel dokuya
yansıtılmıştır. 45
Müslümanlar tarafından kurulan Basra, Küfe, Fustat ve Kayravan gibi ordugah şe­
hirlerde, kabilelecin yerleşeceği yerlerin tespiti konusunda kabileler arasındaki güç ve
statü farklılığına dikkat edildiği anlaşılmaktadır. Dört şehirde de iktidar sahibi, güçlü
kabile ya da sosyal grup, cami yakınında veya şehrin en canlı, hareketli caddesi üzerinde yerleşmişlerdir. 46
Bahsi geçen ordugah şehirlerin merkezi bölgelerinde, daha kuruluş aşamasında,
bölge fatibi komutanlar tarafından önemli şahsiyetlere konut yapımı için özel ıktalar
tahsis edilmiştir. Şehrin kuruluşu tamamlandıktan sonra bile, o şehre yerleşmek isteyen
önemli şahsiyetlerin veya idarecilerin merkezi bölgede konut inşa etmelerine müsaade
edilmiştirY Kısacası toplum içinde kazanılmış üstünlük, önemlilik, kentsel dokuya
imtiyaz olarak yansımıştır.
Mimari form bakımından Erken dönem İslam şehirlerinde aviulu ve avlusuz olmak
üzere iki tip konut bulunduğu ve bu iki gruptan aviulu evin asıl yaygın konut tipini
43
Thbeıi, II, s.479-480; Reitemeyer, s.l04; M. Raitcheuitch, s.18; M. Cezar, Anadolu öncesi Türk-
lerde Şehir ve Mimarlık, İstanbul 1977, s.89
44
Raymond, s.135; Cezar, s. 90; Marçais, "La Conception..... ", s.532; Berardi, "Espace et Ville ...",
s.llO; R. Hassan, "Islam and Urbanization in the Medival Middle-East", Ekistics, 1972, Vol.
XXXIII, Number 195, s.llO; Haslul. s.97
45
D. Kuban, Türk ve İslam Sanan Üzerine Denemeler, istanbul 1995, s.166; Haslul, s.97-98;
D. Chevallier, "La Ville Arabe: Notre Vısion Historique", L'Espace Social de la Vılle Arabe, Ed.
D.Chevallier, Paris 1979, s.ll; Cezar, s.89
46
Massignon, " ... Basra", s. 59; Ali, s.82; Söylemez, ... Kufe, s.126; Ebu'I-Kasun Muhammed, İbn
Havkal, Confıguration de la Terre, {Çev. J. H. Kramer-G. Wiet), Paris 1964, C.I, s.144; Mak.rizl,
I, s.297; Gabriei-Bahgat Bey, s. 18; ŞiMhuddin Yakut b. Abdullah, Yakut, Mu'cemü'l-Buldan,
Beyrut 1957, C.IV, s.421
47
Belazuri, s.396; Söylemez, ... Kı1fe, s.53
425
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
teşkil ettiği görülmektedir. 48 Aviulu ev formu,
esasen çok eskilerden beri Akdeniz, Eski
Antik Batı, Orta Asya ve muhtemelen Arap Yarımadası'nda da bilinen bir tasanmdır.49 Ancak öyle anlaşılıyor ki, İslamiyet'le birlikte erken dönem İslam toplumu, bu ev
formunu, İslam'ın arzuladığı hayat tarzına uygun düşen bir düzenleme olarak algılamış
ve severek benirnsemiştir.50
Doğu,
İslamiyet'in yayılması ve özürnsenmesiyle birlikte aviulu ev tipinin de yaygınlaştığı,
zaman içinde Müslümanların bu ev tipirıe çok fazla rağbet ettiği dikkate alınırsa, aviulu
ev tipiyle İslam'ın getirdiği hayat anlayışı arasında bir ilişki kurulduğu söylenebilir.
Bilindiği üzere İslami hayat telakkisirıde kadının belirli kişiler dışındaki erkeklerle bir
arada bulunması, ev içindeki kıyafetiyle sokağa çıkması, ailenirı özel hayatına başkala­
rının nüfuz etmesi veya ailenin özel hayatının başkalarına teşhir edilmesi meşru sayıl­
marnış, hoş görülmemiştir. 51 Bu bağlamda aviulu ev formunun, sokaktan tecrit edilmiş
avlusuyla, aile bireylerine, yabancı kimselerin gözetiminden uzak, güvenli, rahat ve
özel bir hayat iınkanı sunduğunu düşünmek mümkündür. Aviulu ev formu, bir yandan
avlusuyla aile bireylerine sokağı aratmayacak açık bir alan sağlarken, diğer yandan eve
misafir kabul edildiğinde aile bireylerine özellikle de kadınlara özel hayatlarını yabancı
gözlerden gizleme irnkfuu vermektedir.
Mahremiyet anlayışı ile aviulu ev formu arasında kurulmuş olumlu ilişki, bizim konut rnimarirnizde de etkili olmuş ve ecdadırnız evlerinde, bu gün hala Anadolumuzun
pek çok köşesinde örneklerini görebileceğirniz, haremlik ve selamlık denilen, gerektiğinde birbirinden ayrıiabilen mekanlar oluşturmuşlardır. Eve kabul edilen misafırler
selamlık kısmında ağırlanırken, ev halkının, özellikle kadınların rahatsız edici gözlerden
uzak olarak hayatlarını sürdürdükleri mekanlar, harenılik diye isimlendirilrniştir.
Aviulu ev formunun, mahremiyet anlayışıyla kurulm~ş olumlu ilişkinin yanında,
avlu etrafında sıralanmış çok sayıda oda ile erken dönem İslam toplumunda yaygın, büyük geniş aile modelirie de uygun düştüğü belirtilmekte ve bu hususun benimsenmeyi
kuvvetlendirdiği ifade edilmektedir. 52
48
Chevallier, "Sang des Vılles ... ", s .544; Berardi, "Espace et Ville.... ", s.107; Haslul, s.97; Hassan, s.llO; Raymond, s.306; Hidenobu, s.395-398
49
Wirth s. 196; A. Akarca, Yunan Arkeolojisinin Ana Çizgileri-l Şehir ve Savunması, Ankara
1972, s.28; İ.H.Bayhan, Şehir Planlaması, İstanbull969, s.30,33; Raymond, s.276, 306; M.
Hamidullah, İslam Müesseselerine Giriş (çev. İ.S.Sırma), İstanbull981, s.48
50
Raymond, s.272, 276; Hidenobu, s .395; K. Yagi-H. Talai, "lntegrated Spatial Systems of Urban
Dwellings İn Islamic Old Cities", Urbanism in Islam, The Proceedings of the International Conference on Urbanismin Islam, Tokyo 1989, Vol. ID, s. 536
51
YusufKardavi, İslam'da Helal ve Haram (Çev. M. Varlı), İstanbul1974, s.218-220; TDV ilmihal, II, s.132-133, 197
52
Creswell, ı, s.7; Söylemez, ...Küfe, s.86 not 432
426
Dördüncü Oturum
Bazılarına göre ise aviulu ev formu, İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.s.)'in
Medine'de kurulmuş olan evinin formundan esinlenm.iştir. 53 K.A.C. Creswell, Mescidü'nNebi'nin formuyla ilgili olarak avlu etrafına odaların dizilmesi şeklindeki yapı tarzı­
nın, Arabistan'a ait bir gelenek olduğunu, hatta günümüzde bile Arabistan, Suriye ve
Mezopotamya'nın fakir yörelerinde bu tarzın hala yaşatıldığını belirtrnektedir.54
Erken dönem Müslümanlarının komşu mahremiyetini ihlale imkan vermemek için
evlerini çok katlı yapmaktan kaçındıkları, hatta çatı ve pencere gibi unsurları da komşu mahremiyetini etkilemeyecek şekilde düzenledikleri bilinmektedir.55 Bir haberde,
Kı1fe'de, muhtesibin minareye çıkan müezzine, evlerin avlusunda cereyan eden özel
hayatı gözetleyebileceği endişesiyle, ezan oi_rurken gözlerini kapama zorunluluğu getirdiği beyan edilmektedir.s6
Kaynaklarda zikredilen bir başka haberde ise, ikamet bölgelerinde mahremiyeti
korumak adına, bir sokak üzerinde yer alan evlerin, sokağa açılan hane kapılarının
karşılıklı olarak birbirine bakınamasına dikkat edildiği, bu hassasiyeti dikkate almayan
evlerin ise şikayet ha.Iinde yıktırıldığı belirtilmektedir.57
Ortaçağ İslam şehirlerinde konutları, mimari ve tezyini özellikleri ile boyutları bakı­
mından
birkaç gruba ayırmak mümkündür. Konutların boyutlarının ve konfora ilişkin
donanımlarının, içinde oturan bireylerin statülerine bağlı olarak değişiklik arzettiği
gözlenmektedir. Sıradan halkın oturduğu genellikle aviulu ev modeli, en yaygın konut
grubunu teşkil etmektedir. Zengin ya da seçkin bireylere ait "dar" isimli konutlar da
çoğu kere tasarım olarak aviulu olmakla birlikte, boyutları itibanyla daha büyük ve
biraz da lüks yapılmış evlerdir. Yöneticilere ait "kasır" denilen saraylar ise en geniş ve
en lüks konut tipi olarak karşımıza çıkmaktadır. 58
Söz konusu konutların kent dokusu üzerindeki konumlan da içinde atııranlara bağlı
olarak şekillenmiştir. Yöneticilere ait kasırlar, değişik telakkilere bağlı olarak şehirlerin
muhtelif yerlerinde konurnlarurken, seçkin ya da zengin kişilere ait darların daha çok
şehrin merkezini teşkil eden Cuma camiinin etrafında veya şehrin önemli cadde ve
meydanları civarında yer aldıkları anlaşılmaktadır. 59
53
A.A. İsmail, "Bölgesel Denge ve İç Oluşum Bakunından Arap ve İslam Kenti", islam Mimari
Mirasını Koruma Konferansı, Bildiriler, İstanbul1985, s. 94-95
54
Creswell, I, s. 7
55
Raitcheuitch, s.18; G. E. Grunebaum, "The Structueofthe Muslim Town", ıslam, Essays in the
Nature and Growth of a CUltural Tradition, 1955, Vol. 57, No 2, s.148
56
Söylemez, ....Kfife, s.86
57
Grunebaum, s.148; Hassan, s.llO; Söylemez, ...Küfe, s.86-87
58
Can, İslam Şehirlerinin ..., s.137-142
59
Can, İslam Şehirlerinin ..., s. 60, 68, 141-142; Reitemeyer, s.103
427
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
Ortaçağ İslam şehrinde, Antik Batı şehrinde olduğu gibi şehrin önemli yerlerinde
dikilmiş
heykel ve anıtlara rastlamak mümkün değildir. Bu durumun sebebini anlamak
üzere, putperest din anlayışını yıkıp yerine tevhid inancını ikame etmeye çalışan İslamiyet, put objesi olmuş heykel ve anıta karşı olumsuz bir tavır almıştır.
Bu olumsuz tavrın İslam sanatında da yansırnaları olmuş ve tasvir, İslam mimarisinde
ve İslam şehrinde pek yer bulamamıştır.
kolaydır. Bilindiği
islam şehrine kentsel dokuyu oluşturan mimari elemanlar bağlamında baktığımızda
ise şu tespitleri yapmak mümkündür: İslam'ın ilk muhatabı Arapların çoğu, yerleşik
hayata, kentsel yaşama uzaktılar. Mimari alanda birikimleri yoktu. Bu yüzden Araplar
,İslam öncesi dönemde ve İslam'ın ilk yıllarında önemli kentsel yapılarını gayrimüslim
ustalara yaptırmışlardır. İslam'ın yayılmasıyla birlikte şehirleşme ve mimarlık faaliyetlerinde bir hareketlilik yaşandığı, İrarılı ve Bizanslı ustaların, İslam coğrafyasında cami
dahil önemli pek çok yapının inşasında rol aldıkları görülmektedir. Gayrimüslimlerden
sadece usta tedarik edilmemiş, çeşitli yapı malzemeleri de alınmıştır. Kısaca söylemek
gerekirse ilk yıllarda Müslümanlar ,mimari konusunda komşularından oldukça geride
ve yetersiz olduklarından imar faaliyetleri daha çok yabancılar eliyle yürütülmüştür.
Dolayısıyla ilk dönem İslam mimarisi, derleme bir karaltter arzetmektedir. Bir süre sonra
Abbasiler dönemiyle birlikte yavaş yavaş Müslümarılar mimari konusunda yetkinliklerini artırmışlar ve birçoğu bugün halil. ayakta duran eşsiz mimarlık eserleri vücuda
getirmişlerdir.
İslam mimarisinde fonksiyonellik ve fayda esastır. Estetik mimaride fayda ve fonk-
siyonellikle birlikte yer almaktadır. Sadece estetik arayışla varlık bulmuş mimari unsurlara rastlamak mümkün değildir. Zira İslam uleması, böylesi uğraşıları meşru görmemektedir. Kanaatirniz odur ki, İslam şehrinde, Batı şehrinde olduğu gibi meydanlara
ve yollar üzerine dikilmiş anıt ve heykellere rastlanılmamasının sebeplerinden birisi de
bu hususla ilgilidir.
İslam'dan beslenen pek çok etken, mimariyi, tasarım, form ve tezyinat bakırnından
etkilemiştir.
Cemaatle namaz kılınırken, ön safta namaza durmanın teşvik edilmiş olması60, ilk dönemlerde camilerinin plarılama olarak, daha çok enine gelişmiş bir düzenlemeyi tercih etmelerine vesile olmuştur.61 Aviulu ev modelinin fazlaca benimsenmesi,
hane kapılarıriın birbirine bakınamasına dikkat edilmesi,· konut yüksekliklerinin avlu
mahremiyetini ihlal etmemesine özen gösterilmesi, konutlarda haremlik ve selamlık
60
Zebidi, 2, s.575
61
Genel bir eğilim olarak camiler enine gelişmiş bir formu tercih ederken, Hristiyan mabedi kiliseler, o dinin ayin icra düzenine bağlı olarak, boyuna gelişmiş bir mekan düzenlemesine sahip
olmuşlardır. Bkz.Y. Demiriz, "Erken İslam Sanan", http://www.istanbul.edu.tr/ Bolumler/guzelsanat!islamsanati.htm, s.l; N. Çam "İslam'da Bazı Fıkhi Meselelerin ve Mezhebierin Türk
cami Mimarisine Tesiri", Vakıflar Dergisi, 1988, Sayı 20, s. 375
428
Dördüncü Oturum
ismiyle anılan mekanların oluşturulması, yatak odalarındaki gizli banyolar, mutfakJara yerleştirilmiş servis maksatlı dönme dolaplar ve kadın ve erkeğe özel kapı tokmaklan. hep mahremiyet anlayışını mimariye egemen kılma çabaları olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Tarihi seyir içirlde baktığımızda İslam şehrirıi oluşturan en önemli mimari unsur,
cuma camii olmuştur. Cuma camii, hayatın odak noktasıdır. Bu yüzdendir ki İslam
şehirlerirıde Cuma camileri hem büyük boyutlu hem de görkemli yapılar olarak karşı­
mıza çıkmaktadırlar. Genellikle en büyük ve ihtişamlı Cuma camii, şehrirl merkezinde
yer almıştır. İslam dünyasının bilirnde zirve yaptığı dönemde bilim üssü bazı şehirlerde
medreseler, ihtişamda Cuma camilerirli geride bırakmışlardır. Ortaçağ İslam bilim hayatının önemli merkezleri Bağdat, Kahire, Buhara, Semerkarıt, Hive, Nişabur, Merv ve Belh
gibi şehirlerde bugün hala ayakta durabilen çok görkemli medreseler mevcuttur. Bu iki
yapı, kentsel doku üzerinde çoğu kere birlikte yan yana konumlanmışlardır.
Erken dönemde genellikle Cuma camiinin yanında yer alan darü'l-imara, divanlar,
hapishane ile emidere ait köşk ve saraylar, İslam şehrinde karşımıza çıkan idari yapı­
lardır. Daha çok Cuma camii ile birlikte yer alan hamam, şifahane ile bazen bir yapının
içinde bazen de bağımsız bir' yapı olarak karşımıza çıkan türbeler, imaretler, kütüphaneler, hanlar, bedestenler, çeşme ve sebiller, saat kuleleri, tekke ve zaviyeler, İslam
kent dokusu üzerinde sıklıkla rastladığımız yapılardır. Çoğu kere toplumsal ihtiyacı
karşılayan bu yapılardan, kentsel taleple belirlenmiş bir kaçı bir arada konumlanarak
külliyeler teşkil edilmiştir.
İpek yolu
ticaretiriiri cereyan ettiği topraklarda ve güzergahlarda yer alan şehirlerde
daha çok kervansaray ve han yapılmıştır. Bu gün Maveraünnehir, Horasan, İran ve
Anadolu topraklarında bir kısmı harabe olmuş pek çok han ve kervansaray yapısı, bu
söylediklerimizi teyit etmektedir. Bunun yanında İslam coğrafyasında tasavvufı akım­
ların güç kazarıması, mimaride ve şehirlerde yansırrıa bulmuş, zikri geçen akımların
egemen olduğu topraklarda asitane, dergah, tekke, zaviye gibi isimlerle anılan çok
sayıda yapı inşa edilmiştir.
Kentsel dokuyu oluşturan mimari unsurlarda malzeme ve teknik bağlamında baktı­
ğımızda, coğrafyaya ve zamana göre değişen farklılıklar tespit etmek n{ümkündür. Örneğirı Emeviler zamanında yapılar daha çok taş ile inşa edilirken, Abbasiler zamanında
ana yapı malzemesi tuğla olmuştur. Timurlular ve Safeviler zamanında yapılarda çini
kaplama fazlaca tercih edilmiştir. Eyvan, Orta Asya, Hint Yarımadası, Horasan, İran ve
Anadolu'da sevilerek kullanılınıştır. Atnalı kemer Mağrib ve Endülüs'te yaygınlık kazanmıştır. Selçuklu yapılarında pencereler küçük, tavanlar basık ve tavanı tutarı taşıyıcı
destekler kalın olduğu halde, Osmanlı yapılarında pencereler büyük, tavan yüksek ve
tavanı tutan taşıyıcı unsurlar incelmiştir. Kubbeyi mimaride en iyi kullananlar da Os-
429
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
ınanlılar olmuştur. iklime bağlı olarak sıcak bölgelerde açık aviulu tasarımların daha
yaygın olduğu
görülmektedir.
önemli bulduğum bir hususa işaret ederek sözlerimi tamamlamak istiyorum. Düşün­
ce, fikir, mana ve kültür dünyamız ile içinde yaşadığınuz meka.nlar arasında karşılıklı
bir ilişki söz konusudur. Şehirleri kuran, geliştiren, d!eğiştiren veya dönüştüren irade,
sahip olduğu yaşam biçimini, hayat.tasavvurunu, hayata ve varlığa dair düşüncelerini
mekana yansıtır. Kentsel mekan, kentin kültürü, kentin kimliği ya da kentte yaşa­
yanların kimlikleri ile doğrudan ve dolaylı olarak karşılıklı ilişki içindedir. Bu ilişkide
karşılıklı biçimlendirme ve oluşturma söz konusudur.
İçinde yaşadığımız mekanlar ve şehirler, fıkir dünyamızla, hayat ve varlık tasavvurumuzla uyumlu ise bu durum bize mutluluk ve huzur verir. Fikir ve mana dünyamız,
hayat ve varlık tasavvurumuz, toplumsal kimliğimiz güçlenir. Olumsuz etkilere karşı
daha dirençli oluruz. Sahip olduğumuz değerleri çocuklarımıza aletarabilmek kolaylaşır. Aksi durumda kendi içimizde çatışma ve gerilim yaşar, stres ve acı çekerek içinde
yaşadığımız mekanları, düşün ve mana dünyamızla, varlık ve hayat tasavvurumuzla
uyumlu hale getirmeye çalışırız. Bunu başaramazsak yavaş yavaş kimliğimizden uzaklaşır, içinde yaşadığımız meka.nlar ve kentimiziri kimliğiyle uyumlu olmaya yöneliriz.
Bu durum ise bir savrulmaya, kimlik erozyonuna işaret eder. Gözlemimiz odur ki, günümüz İslam dünyasına ait bir çok toplum, bahsettiğimiz bu tehlike ile karşı karşıyadır.
Bu bağlamda Türk ve İslam dünyasını içirıde yaşadığımız meka.nları, kentleri, mimariyi
biraz daha önemserneye davet ediyorum. Unutmayalım ki, kentimiz bizim aynamızdır
ve zihirılerimiz de kentimizle birlikte inşa edilir.
ÇİZİMLER VE PLANLAR
Erken dönem İslam şehrinde şehir merkezi
15. asırdan sonra İslam şehrinde şehir merkezi
430
10. asırdan sonra İslam şehrinde şehir merkezi
Ortaçağ İslam şehrinde ticari bölge (çarşılar)
Dördüncü Oturum
Ortaçağ İslam şehrinde ikamet bölgesi
Ortaçağ İslam şehrinde anayol düzeni
ve mahalle mescitleri
İslam coğrafyasının önemli şehirlerini gösterir harita
HIJRAVBE
1.Cr.t
,....,...,
2~'\h,r·~~"')l
.........
4H«::I\1'811
. "'
5~(Diı.'H~)
,...
~·~JI»::
Q~~r.tıır.·
10...- ~
11 , $;rJcP=Iıb$:::\.1
H.I.-II./M.VII-Vlll. asırlarda Basra ['l. Can, İslam Şehirlerinin Fiziki Yapısı)
431
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
EZO
•
Q
1.C:wri
2.~~.t:lz::tu0)
+
3." -
....,.
4.~.-fdt(Yt,ntlıaııY'C.,
H.I-IV./M.VII-X. yüzyıllarda Basra,
--yol
ICICII:ı Sokakcık ~ A\ot..ı
01/.t':~
(L. Massignon,"Explication du Plan de Basra")
Cemaat
,.ı Av!ugiıi;i
S. Fill""~~
ti.~I?Gb~)
Eski Cezayir'de bir ikamet mahallinin
yol düzenini gösterir şema (E. Wirth,
"Villes Islamiques... ")
Buhara şehristanında yol düzeninin değişimi
(G. A., Fedorov-.Davydov, "Archaeological..... ")
H.I.-111./M.VII.-IX.asırlarda
Küfe
(L. Massignon, "Explication de Plan
de Kufe")
Küfe camü ve Darü'l-İmarası
(H. Djait, Al-Kufa)
432
Dördüncü Oturum
25
50m.
Şam'da
bir mahallenin yol düzeni
(A. Raymond, Grandes Villes
Arabes... )
İslam öncesi dönemde Şam (R. Martin,
L'Urbanisme....)
Fetihten epey sonra Şam'da yol düzeni {H. Gaube,
İranian Cities)
Şam,
kent dokusu üzerinde bir gru[p
aviulu ev (http://archive.unu.edu/
unupress/unupbooks)
Eski Bağdat'ta yol düzeni (A.Uluçam,
ırak'taki Türk Mimari Eserleri)
Yuvarlak şehir Bağdat, (K.A.C.
Creswell, Early Muslim Architecture... )
433
VI. Dini
Yayınlar
Kongresi
t
o
Fustat'ta yol düzeni (A. Gabriel-A.
Bahgat Bey, Les Fouilles d'al-Foustat)
Eski Tunus'ta bir çıkmaz sokak (R. Berardi,
"Espace et Ville en Pays d'Islam")
10m.
Fustat'ta tespit edilen aviulu ev tiplerinden
örnekler (A. Gabriel-A. Bahgatbey, Les
Fouilles d'al-Foustat)
Eski Kayravan'da yol düzeni
(A. Lezine, "Le Plan Ancien de la
Ville de ... ")
Oturum Başkam: Beşinci konuşmacımız Cem Eriş Bey.
Buyurun efendim.
434
Download