Anadolu Beyliklerinde Denizcilik

advertisement
32
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
Anadolu
Beyliklerinde
Denizcilik
Sabriye EMİNOĞLU
Muş Alparslan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih III. Sınıf, I. Öğretim
Öğrencisi.
[email protected]
I.GİRİŞ
Türkler tarih boyunca yaşadıkları ülkelerin coğrafi ve iklim şartlarına en iyi şekilde
uymasını bilmişlerdir. Bu uyumun yanı sıra coğrafi, siyasi, kültürel ve iktisadi alanlarında
da faydalanmışlardır. Genellikle bu bölgelerde Türklerin hayatında suyun büyük önemi ve
yeri vardır. Türkler suyu bulabilmek, su kenarlarına hâkim olabilmek için tarih boyunca
mücadele halinde olmuşlardır. Özellikle verimli tarım alanları, otlakların bol olduğu
yerlere konaklamışlardır. Tarih boyunca su vazgeçilmez bir unsur olmuştur.
XI. yüzyılda Ön Asya’ya inen Oğuz Türklerinin Büyük Selçuklu Devleti kurulmadan
önce Anadolu’ya akınlar, istilalar ve göçler olmuştur. Bu göçlerin Anadolu içlerine sızıp
buralara hâkim olup verimli tarım alanlarını ele geçirme düşüncesi olmuştur. Daha sonra
Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasının ardından Selçuklu sultanları Anadolu’yu ele
geçirmek için pek çok seferler düzenlemişlerdir. Selçuklular yönetim teşkilatının iyi olması
ve idareci komutanların tecrübeleriyle Malazgirt Zaferini takiben Selçuklu kuvvetleri
Anadolu’nun fethine girişmişler ve bu denli geniş askeri harekâtta başarılı sonuçlar elde
edilmiş, zamanla Anadolu’nun büyük bir kısmının ele geçirilmesi ile sonuçlanmıştır.
Selçuklulardan ayrı olarak yani bağımsız hareket eden beyliklerde vardı. Özellikle İzmir
ve civarında bir Türk beyinin faaliyette bulunduğunu görmekteyiz. Bu beylik Çaka
Beyliği olup İzmir de teşkilatlanıp kısa sürede gelişmiştir. Planlı ve teşkilatlı denizcilik
yapan ilk Türk Beyi Çaka olarak görülmektedir. Çaka Bey bu başarısı ile denizlerde
hâkimiyet kurmaya başlamıştır. Daha sonraki zamanlarda ise Sinop, Antalya ve Alanya’yı
da alarak Akdeniz ve Karadeniz’de düzenli, daimi, teşkilatlı bir şekilde denizcilik
faaliyetinde bulunmuştur. Çaka Bey denizciliği geliştirip, donanmaları ile güçlenmiştir.
Türkler genellikle kurdukları ilk devletlerden başlayarak, Anadolu’ya gelinceye kadar
denizde, donanmada ve gemi ile ilgili önemli bir faaliyet göstermemişledir.1 26 Ağustos
1071’de vuku bulan Malazgirt meydan savaşı sonunda Anadolu, Türklere yeni bir vatan
olmuştur.2 Malazgirt meydan savaşı sonrasında Selçuklu sultanları tarafından zapt edilen
bölgelere Türkmen ve göçebe topluklular yerleştirildi. Türkiye Selçukluları, Akdeniz
1 Hasan Geyikoğlu, “Selçuklular’ın Deniz Politikası ve Denizcilik Politikası ve Denizcilik Faaliyetleri”, Atatürk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi ) Erzurum 2003, Sayı
22, s. 251-256.
2 Hakkı Dursun Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1992, s. 483.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
DERGİ
kıyısında Antalya ve Ala iye ile Karadeniz kıyısında Sinop limanlarını ele geçirdikten
sonra, buralarda donanma inşa ettirdiler ve böylece ilk deniz kuvvetlerini tesis ettiler.3
Anadolu’da bulunan ve sahil bölgelerine hâkim olan beyliklerin donanmalarının olduğu
ve bu sayede önemli muvaffakiyetler elde ettiklerini biliyoruz. Donanmaya sahip olan
beylikler zamanla önemli deniz faaliyetlerinde bulunacaklardır. Bununla birlikte sahil
beyliklerinde donanma hızla gelişerek tersaneler kurulmuştur. Bu gelişmeler neticesinde
I. Dönem beyliklerinde Malazgirt meydan savaşı sonrasında denizcilikle uğraşan ve ilk
denizci beylik olan Çaka Beyliğidir. Malazgirt meydan savaşı sonrasında kurulan beylikler
dışında denizcilik faaliyeti ile ilgilenen beyliklerde vardır. Bu beylikler Anadolu Selçuklu
Devletinin yıkılmasından sonra kurulan beyliklerdir. Bunlar arasında denizcilikle uğraşan
beylikler Pervane oğulları beyliği, Menteşe oğulları, Ala iye, Karesi oğulları, Candaroğulları,
Aydın oğulları, Teke oğulları, Canik beyliği olmak üzere denizcilik faaliyetinde uğraş veren
beyliklerdir.
II. BİRİNCİ DÖNEM ANADOLU BEYLİKLERİNDE DENİZCİLİK (ÇAKA
BEYLİĞİ 1081-1098)
Türkler konargöçer bir hayat tarzına sahip oldukları için ülkenin coğrafi ve iklim
şartlarına ayak uydurabilmişlerdir. Özellikle Türklerin yerleşmeyi planladıkları ve
hayatları boyunca verdikleri mücadelede Türkler için suyun önemi büyüktür. Bu yüzden su
kenarlarına hâkim olmak için tarih boyunca hep bir mücadele içinde olmuşlardır. Malazgirt
savaşıyla Selçuklular Anadolu’nun fethine girişmişler ve Anadolu’nun birçok yerini ele
geçirmişlerdir. Selçuklu Devleti döneminde kendi başına hareket eden beyliklerde vardı.
Bunlardan biri olan Çaka Beyliği’nin İzmir ve çevresindeki faaliyetlerinden söz edebiliriz.
Bu beylik planlı ve teşkilatlı denizcilik yapan ilk Türk beyi olarak bilinen Çaka beyliğidir.
Denizcilik faaliyetlerindeki başarısı ile hâkimiyeti sağlamıştır. Daha ileriki zamanlarda
ise Sinop, Alanya ve Antalya’yı da alarak Akdeniz ve Karadeniz bölgesinde teşkilatlı bir
şekilde denizciliği ve donanmaları ile kendini güçlendirmiştir. Çakabey göstermiş olduğu
üstün performans ile gerek denizlerde gerek komutanlık vazifesinde zeki duruşuyla
Anadolu’nun batısında bulunan ve uç noktada bulunan İzmir’de deniz hâkimiyetine dayalı
bir beylik kurmuştur. Malazgirt Savaşını takip eden yıllarda Alparslanın Anadolunun fethi
ile görevlendirdiği beylerden biri olmuş.4 Çaka Bey Anadolu Türkleri ve Balkanlardaki
Peçeneklerle ittifak yaparak Bizans’ı yıkıp yerinde bir Türk imparatorluğu kurma
girişiminde bulunmuştur.5 Ege sahillerin de denizcilik faaliyetlerine girişen ilk Türk
beylerinden olup kaynaklarda hakkında çok az bilgi bulunmaktadır. Çaka beyin hayatı
ile ilgili bilgilere pek rastlanılmamıştır. Çaka Beyliği ile ilgili bilgilere Bizans İmparatoru
Alexsios Kommenos’un kızı Anna Komnena’nın kaleme aldığı Alexsiada adlı eserden
biliyoruz.
3 Hakkı Dursun Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Kom baçsan Şirketler Topluluğu, Konya 1994,
s. 99.
4 İlgürel, Mücteba, “Çaka Bey”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 8, s. 187.
5 Osman Turan, Selçuklular ve İslamiyet, Ötüken Yayınevi, İstanbul 2012, s. 57.
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
33
34
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
III.) BİRİNCİ DÖNEM DİĞER ANADOLU BEYLİKLERİNE DENİZCİLİK
MENTEŞEOĞULLARI
Menteşe ili, Anadolu’nun Güneybatı köşesinde bir memleket olup, ismini Anadolu
Selçuklu Devletinin ortadan kalkmasından sonra, burada küçük bir devlet kuran Menteşe
oğullarından almıştır. Beyliğin kurucusu, Anadolu Selçuklu Hükümdarlarınca atalarına
Batı Anadolu uç bölgesinde ikta verilen Menteşe Bey’dir.6 XIII.yüzyılın başlarından
itibaren Moğol istilası Türk boylarını kitleler halinde Küçük Asya’ya sürmüştü. Bu
Türk kabileleri Anadolu’ya geldikleri zaman her şeyden önce hudut mıntıkalarında yer
buldular ve yerleşmeye başladılar. Bu arada Selçuklu Devletinin nüfuzunun Moğollar
tarafından gün geçtikçe kırılması uçlarda toplanmış olan Türk unsurlara gittikçe artan
bir hareket serbestîsi vermekteydi. Ancak Menteşe Beyliği’nin teşekkülü diğer Anadolu
beyliklerine nazaran önemli değişiklikler arz etmektedir. Çünkü bu beyliği teşkil eden
Türkmenler deniz yoluyla gelerek Meğri (Fethiye) sahilinden içeri doğru girmişler ve sahil
ile Denizli dağları arasında yerleşmişlerdi. Bu Türkmen birliğinin başında ise Menteşe
Bey bulunuyordu.7 Selçuklu Sultanı Alâeddin Keykubat Alaiye’yi fethettikten sonra
buralarda kuvvetli tersaneler ile donattı. Anadolu’nun karışık vaziyetinden istifade edip
Asya sahillerinde kendilerine tersaneler ve önemli işler elde etmeye başardılar. Menteşe
oğulları Anadolu Selçuklunun elinde bulunan Antalya ve Antalya’nın Batı kıyılarından
gelerek denizcilik faaliyetlerinde bulundukları anlaşılmaktadır. Böylece Akdeniz ile Ege
denizine sahip olan Menteşe Beyliği bu sahillerde donanma vücuda getirmek suretiyle
korsanlık yapmışlardır. Daha ilk zamanlarda bu beyliği kuran Menteşeye sahil beyi
denilmesi bunların denizle alakalarını göstermekte ve Menteşe Türkmenlerinin yukarıda
işaret ettiğimiz gibi denizden ve belki de Fenike ve Meğri sahillerinden içeriye girdikleri
mütalaasını kuvvetlendirmektedir.8 Karia havalisi, 1261 yılından sonra Türklerin eline
geçen ilk bölgelerden birisidir. Beyliğin toprakları Menderes ırmağının güney kısmında
idiyse de tesirleri Milete (miletos) kadar uzanıyordu. Durumun vehametini gören Bizans
İmparatoru VIII. Michael Türk akınlarını durdurabilmek ve onları mümkün olduğunca geri
atabilmek için bir sefere çıkıp Bursa’ya kadar ilerlediğinde Papanın kendisini aforoz ettiği
ve batıdan yeni bir istila hareketinin tasarlandığı haberiyle geri dönmek zorunda kaldı.
(1281) sonu. Menteşe bey komuasındaki Türkmenler bu fırsatı değerlendirdiler, Aydın(
Tralles) ve buraya komşu sultan hisarı (Nyssa) şehrini ele geçirdiler.9 1282 den sonra adı
anılmıyor Menteşe beyin buda onun o tarihlerden sonra öldüğü ihtimalidir. Menteşe beyin
iki oğlu olduğu görüşü bunlardan Mesud beyin başa geçtiği söyleniyor. Yapılan Bizans
seferlerinde Mesud bey Bizans’ı etkisiz hale getirmiştir. Menteşe oğullarının yeniden
fütühat hareketine başlayarak donanma kuvvetleriyle 1300 yılında Rodos adasının büyük
bir kısmını zaptetmişlerdir. Rodos 1271 yılından beri Bizans imparatorunun Cenevizli
amiraline ismen bağlı bulunan İtalyan korsanlarının elinde bulunuyordu. Rodos’un büyük
bir bölümünün fethi Menteşe oğullarının karada olduğu kadar denizde de önemli bir güce
sahip olduğunu göstermektedir.10
6 Nuri Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, Nobel Yayın Dağıtımı, Ankara 2010, s. 32.
7 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 484.
8 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988, s. 63
9 Burak Gani Erol, Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, Gazi
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2004, s. 68
10 Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s.527
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
DERGİ
ALAİYE BEYLİĞİ
Güney Anadolu’da Antalya Körfezinin doğu sahilinde bulunan bir kasabadır.
Sultan Alaeddin, Alaiye (Kalanoros) kalesini aldıktan sonra burada Türk idari teşkilatını
kurdu. Ayrıca burada yeni bir kale yapılmasını emretti. Alaiye limanının Antalya’dan
daha elverişli olması dolayısıyla kalenin yanında bir tersane yapılmasını isteyen Alâeddin
böylece haçlıların Anadolu’ya herhangi bir çıkarma yapmalarını önlemiş bulunuyordu.
Böylece Alaiye Selçuklu Devlet kadrosunda bir uç şehri yani Emirü’s Sevahil’lik merkezi
olmuştu. Alâeddin Keykubat, çok sevdiği ve adını vermiş olduğu bu şehri Selçuklu
merkezinin kışlağı haline getirdi. Padişah maiyeti ile kışlarını burada geçirir, eğlenir ve
dinlenirdi.11 Alaiye şehri, Alaiye beyliği zamanında da Türkiye Selçuklu zamanında da
olduğu gibi ticari önemini kurumuş, Akdeniz’de Mısır, Kıbrıs, Suriye Rodos ve Cenevizli
tüccarların A1ntalya’dan sonra uğradıkları ikinci liman olmuştur. Alaiye şehri, Akdeniz
ticaretinde özellikle kerestesi ile meşhur olmuş ve buradan temin edilen kereste özellikle
İskenderiye, Şam ve Mısır beldelerinde rağbet görmüştür. Ayrıca şehirde gemi imal eden
limanda vardı.12
KARESİOĞULLARI
XIII. yüzyılın sonu ile XIV. yüzyılın ilk yarısında Kuzeybatı Anadou Türk beyliğidir.
Anadolu Selçuklu Devleti’nin çökmesinden sonra uç beyleri tarafından kurulan küçük
devletlerden biri olup adını kurucusu Karesi (doğrusu Karası) Bey’den alır. Karesi adı
Osmanlılar zamanında da yaşamaya devam etmiş ve beyliğin merkezi olan Balıkesir’e
Cumhuriyet dönemine kadar Karesi sancağı denilmiştir. Karesioğulları’nın menşei
hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamakta, ancak Tokat’taki Hamzalar
Mezarlığı’nda bulunan hânedana mensup Kutlu Melek Hatun ile oğlu Mustafa
Çelebi’nin mezar taşlarından şecerelerinin Dânişmendliler’e dayandığı anlaşılmaktadır.
VII. (XIII.) yüzyılın sonlarından, muhtemelen 696 (1296-97) yılından itibaren Selçuklu
uç beyi Kalem Bey ile (Kalemşah) oğlu Karesi Bey Bizanslılar’ın Erdek, Biga, Edremit,
Bergama gibi şehirlerini fethedip Antikçağ’da Mysia adıyla bilinen Balıkesir, Bergama ve
Çanakkale topraklarının büyük bir kısmına hâkim oldular. Karesi Bey, Bizanslılar’ın karşı
hücumlarıyla geçirilen birkaç yıldan ve bu arada vuku bulan babasının ölümünden sonra
Balıkesir’de çöküş halindeki Selçuklu Devleti’ne karşı bağımsızlığını ilân ederek kendi
adın taşıyan beyliği kurdu.13 Bir diğer görüş ise Danişmentliler Devleti XII. yüzyılın ikinci
yarısında Anadolu Selçukluları tarafından ortadan kaldırılınca, bu aileye mensup olanlar
Selçukluların hizmetini kabul ederek, bunların ileri gelen beyleri arasında bulunmuşlar
ve Bizans sınırı üzerindeki bölgelerde, uç kumandanı olarak hizmet etmişlerdir.14 Karesi
oğullarına dair şimdiye kadar ne bir eser, ne kitabe ve ne de bir sikke ele geçmiştir. Karesi
beyliğinin Osmanlı Devletine ilhakkından sonra burası, Çanakkale mıntıkası hariç beş asır
Anadolu eyaletine bağlı bir sancak olarak idare edilmiştir. Sancağın adı Karesi olarak devam
edilmiştir. Sancağı adı Karesi olarak devam etmiş ve merkezi yine Balıkesir olmuştur.
Kazaları ise Bigadiç, Sındırgı, Bergama, Balya, Başgelenbe, Kemer-Edremit, Ayazmend,
11
12
13
14
Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 72.
Erol, Türkiye Selçukluları Ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, s. 95.
Zerrin Günal Öden, “Karesioğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,1993. Cilt XXIV, s. 488.
Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, s. 29.
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
35
36
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
Karacalar, Kozak, Feslikan, Fırt ve Aydıncık idi.15 Karesi oğullarına dair şimdiye kadar ne
bir eserve kitabe ve ne de bir sikke ele geçmiştir.16
CANDAROĞULLARI
Candaroğulları Beyliği’nin kuruluşu, Türkiye Selçuklu Devleti komutanlarından
Şemsüddin Yaman Candar’a Eflani yöresinin verilmesiyle birlikte başlamıştır.17 Candar
Beyliği’nin Sinop donanması ve tersanesinin olduğu biliniyorsa da bu donanmanın
faaliyeti ile ilgili fazla bir bilgi yoktur.Pervane oğullarından Gazi Çelebiden sonra ele
geçen Sinop’ta donanma faaliyeti olması lazımdır. Nitekim Candar Beyliği donanmasının
1361’de Kefeyi almasına ramak kalmıştı. Yine I. İbrahim Bey devrine ait olmak üzere
bildiğimiz en önemli olay 1341 yılında Venedik ve Ceneviz ile yapılan bir deniz savaşıdır.
12 Gemiden müteşekkil Candaroğlu filosu, Sinop önlerine kuvvetli bir Venedik-Ceneviz
filosuyla karşılaşmış ve savaş birçok düşman teknesinin zapt edilmesiyle sonuçlanmıştır.
Bu olay bize Candaroğulları donanmasının gerektiğinde Venedik ve Cenevizlilere karşı
Karadeniz’de harekâtta bulunarak mühim başarılar sağlamış olduğunu göstermektedir.18
Sahil bölgesinde hâkimiyet kurduğunu kaynaklardan öğreniyoruz. Candaroğulları
Beyliği iktisadî bakımdan iyi bir mevkide bulunuyordu. Çünkü Karadeniz’in en iyi liman
şehirlerinden olan Sinop bu beyliğin elindeydi. Burası hem ihracat limanı hem de gemi
tersanesinin bulunduğu bir yerdi. Beyliğin en önemli ihraç maddelerini bakır ve demir
teşkil ediyordu. Cins atları ve avcı kuşlarıyla da ünlü olan Kastamonu bu özelliğini
Osmanlılar zamanında da korumuştur.19
AYDINOĞULLARI
Küçük ve Büyük Menderes havzalarında, Birgi, İzmir, Ayasluğ ve Tire yöresinde
kurulan bir beyliktir. Beyliğin kurucusu olan Aydınoğlu Mehmet Bey Germiyan ordusu
sübaşısı yani ordu kumandanı idi. Aydınoğulları hanedanını Aydın oğulları hanedanın
soy kütüğü başında bulunan ve bu beyliğe kendi adını veren Aydının bir şahıs ismi olduğu
anlaşılmaktadır.20 Ege bölgesinde varlığını sürdüren bir beyliktir. Aydın oğullarının altmış
şehri üç yüz ve belki daha ziyade kalesi, yetmiş bin askeri olup karada ve denizde Rumlar
ve Frenklerle savaştıkları beyan edilmektedir.21 Bir çok devletle fetihler gerçekleştirmiştir.
Aydın oğulları Beyliği, Mehmet Bey ve oğlu Umur Bey zamanında en parlak dönemi
yaşamıştır. Bu dönemi karakterize eden en önemli özellik, Umur beyin denizcilik
faaliyetlerinde gösterdiği üstün başarılarıdır. Umur bey denizcilik faaliyetlerinde elde
etiği başarıları, hiç şüphesiz, babasının kurup emrine verdiği donanmaya borçludur. Fakat
Umur Bey, babasının donanması ile yetinmemiştir; bu donanmayı kısa sürede geliştirerek,
onu adalar (EGE) denizinin rakipsiz ve çekinilecek bir kuvveti haline getirmiştir. Bir ara bu
donanmanın gemi sayısı 300 kadırgaya kadar ulaşmış bulunuyordu.22 Aydın oğullarının
denizcilik faaliyetindeki başarısını ticaret alanında başarılı bir ol izlememişlerdir. Bundan
15
16
17
18
19
20
21
22
Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 549
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 82.
Salim Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara 2013, s. 167
Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 560.
Yaşar Yücel, “Candaroğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 1993, Cilt VII s. 149.
Yıldız, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, s. 77.
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 87-88.
Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, s. 155.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
DERGİ
yola çıkacak olursak Aydın oğullarının ticaret filosu kurmama gibi bir yanlışa düşmüşler
ve bunun neticesinde ticarette ilerleyemediklerini söyleyebiliriz. Çünkü bir donanmanın
olacağı yerde ticaret filosu olmazsa olmazlarındandır. Ticaret filosu denizcilik kültürünün
yaşamasını sağlamaktadır. Zaten bu denizci beyliklerin çoğunun düştüğü bir hatadır
ve bu hata sonucu Aydın oğullarının donanmasının yakılmasına sebep olacaktır. Aydın
oğullarının toprakları Çeşme, Güzelhisar, Sultan Hisarı, Kestel, Yenişehir, Alaşehir, Birgi,
Aydın, İnegöl, Selçuk, Nazilli, Kuşadası, Urla, Ezine, Sivrihisar, Bayındır şehirleridir.23 Bu
dönemin başarılı komutanlarından biri olan Umur Bey İzmir’i fethederek Anadolunun
Adalar denizine açılan en önemli limanlarından birini ele geçirmekle kalmıyor, Latin
devletlerinin ticaret kolonilerini tehdit edecek bir askeri mevzi de kazanmış oluyordu.
Ayrıca İzmir çok zengin şap yataklarına da gayet yakındı. İzmir’in fethi esnasında Bizans
ile bölgedeki Latinlerin anlaşmazlık da Umur Beye yardımcı olmuştur.24 Birçok Bey başa
gelmiştir denizcilik faaliyetinde başarılı olan en iyi bey Umur Bey olmuştur.
TEKEOĞULLARI
1402-1415 yılları arasında Antalya ve Alâiye dışında bütün Teke-ili’ne Karamanoğlu
II. Mehmed Bey hâkim oldu.25 Anadolu da kurulan Türkmen beyliklerden biriside Teke
oğullarıdır. Kuruluşu ise tahmini olarak Türkiye Selçıklu Devleti Sultanı II. Gıyaseddin
Mesud’un ölümünden sonra ortaya çıktığı söylenmektedir. Teke oğulları Hamid oğullarının
bir şubesi olarak ortaya çıkmıştır.Türkiye Selçuklu Devleti Sultanlarından III. Kılıç Arslan
döneminde Isparta bölgesini fethetmesi sonucunda bu bölgeye Oğuz Türkmenlerine
mensup beyler yerleştirilmiştir. Türkiye Selçuklu Devletinin ve Moğol gücünün azalmasıyla
birlikte diğer uç beylerinin yaptığı gibi Dündar bey de dedesi Hamid Bey’in adıyla
anılacak olan Hamid-oğulları beyliğini tesis etti. Dündar Bey, eski Türk devletlerindeki
egemenlik anlayışına uygun olarak Antalya’nın idaresini kardeşi Yunus Beye bıraktı. Yunus
Bey’den sonra oğlu ve torunları Antalya çevresine hâkim oldular. Böylece Hamidoğulları
Beyliği’nin Antalya(Teke) şubesi meydana geldi. Antalya ve çevresinde toplanan kitlelerin
çoğunluğunu ‘Teke Türkmenleri’ oluşturmaktaydı. Bundan dolayı Antalya ve yöresi, devrin
kaynaklarında ‘Teke eli adıyla’ anılmıştır.Hamidoğulları, Dündar Bey zamanında Göller
Bölgesi’nin en güçlü beyliği haline gelmiştir. Yazıcı zade Âlinin verdiği bilgiye güvenmek
ve inanmak gerekirse, Aydın, Saruhan, Menteşe ve Osmanlı Beylikleri Dündar Bey’i
hükümdar olarak tanımakta ve kendisine vergi vermekteydiler. Beyliğin 9 kalesi vardı.
Askeri kuvveti ise 15 bin atlı ve bir o kadar da yaya birlikten oluşmaktaydı. Dündar Bey,
ordusunun devamlı teftiş eder, savaşa hazır durumda tutardı.26 Denizcilik faaliyetinde
ilerleme kat etmiş bir beyliktir. Teke- oğulları Beyliğinin denizcilik faaliyetlerinin tamamı
Mübarizüddin Mehmed Bey zamanında Kıbrıs Krallığı ile vuku bulan savaşlar şeklinde
olmuştur. Mehmed Bey, Karaman-oğlu Alâeddin Mehmed Bey ve zamanın Alaiye Beyi
ile bir ittifak tesis ederek, Aknenizde o günün şartlarına göre önemli bir deniz gücüne
sahip olan ve Anadolu’nun güney sahillerine karşı mütecaviz bir siyaset takip eden Kıbrıs
Krallığı ile mücadele etmeye başlamışlardır. Sonunda, Kıbrıs Kralı Piedde, 1361 Nisanında
Magosa Limanında topladığı 14 parçadan oluşan bir donma ile, 1361 yılının Ağustos ayında
23
24
25
26
Yavuz, Anadolu’da Beylikler Dönemi, s. 21.
Erol, Türkiye Selçukluları Ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, s. 45.
Sait Kufoğlu, “Tekeoğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 2011, Cilt XXXX,. s. 340.
Koca, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, s. 113.
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
37
38
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
Antalya’ya saldırdı ve 12 günlük bir kuşatmanın ardından şehri ele geçirdi.( Mehmmet
bu esnada Korkuteli’nde bulunmakta idi). Kıbrıslılar Şehri ele geçirdikten sonra büyük
bir yağma ve katliamda bulundular ve şehri harabeye çevirdiler. Mehmet Bey Antalya’nın
istila edildiğini haber alınca Korkuteli’nden Antalya önlerine geldi. Şehri Kıbrıslılardan
istirdat etmek için Karaman-oğlu Alâeddin Ali Bey ile birleşerek şehri, açlığa mahkûm
etmek suretiyle ele geçirebilmek maksadıyla kuşatmış. Kıbrıslılara yiyecek satılmasını
yasakladı. Mehmed Bey bir sonraki yıl, 45. 000 kişilik bir ordu ve sekiz kalyon ile tekrar
Antalya önlerine geldi. Kale komutanı ile Mehmed Bey arasındaki çarpışmalar çok şiddetli
olmuş, Kıbrıs Kralı Pierre, durumun vahametinden endişeye kapılarak Avrupa’da yardım
arayışlarına başlamıştı. Pierrenin Avrupa’da bulunduğu sırada Mehmed Bey, Mehmed
Reis isimli bir komutanını 12 Kalyon ile Kıbrıs Adasının kuzey-batısında bulunan
Pentakla ya çıkarma yapmakla görevlendirmiştir. (1363). Mehmed Bey 1370 yılında
Alaiye ve Manavgat Beyleri ile ittifak tesis ederek bir defa daha Antalya’yı kuşattı ise de
şehri geri almaya muvaffak olamamıştır. Sonunda 1371 yılında amacına nail oldu ve şehri
ele geçirdi.27 Teke-oğullarının yürüttüğü faaliyetler arasında donanmaya verilen çaba da
kendini ele vermektedir. Antalya da tersane olma ihtimali yüksek. Muhtelif kaynaklardan
Antalya da gemi inşası için bir tersanenin bulunduğu anlaşılmaktadır. Gemi inşa faaliyeti,
Antalya’nın ticaret, ulaşım ve sosyal hayatında mühim rol oynamıştır.28 Teke-oğullarında
büyük bir öneme sahip olmuştur. Antalya limanı, ticari faaliyetler ve gümrük gelirlerinin
dışında, gemi inşası açısından da önemli olmuştur. Limanda, ticaret, ulaşım ve askeri
açıdan önem arz eden gemi inşa faaliyetlerinin 16. yüzyıldan beridir sürdürülmekte olduğu
görülmektedir. Liman, ticarete konu olan malların gidiş-geliş noktası olduğu gibi, devlet
adamların çevredeki sancaklara gidiş-gelişlerinde, asker sevkiyatında da kullanılmıştır.
448 Antalya limanı ayrıca, 19. yüzyıl’da Osmanlı topraklarına gelen muhacirlerin
sevkiyatında da bir nakil istasyonu işlevi görmüştür.29
CANİKBEYLİĞİ
Malazgirt Savaşından sonra Doğu Karadeniz Bölgesine yerleşen ve o bölgeye hâkim
olan Türk beylikleri düzenli bir şekilde bu bölgelere hakimiyet sağlamışlardır. Türkiye
Selçuklu Devletinin hüküm sürdüğü dönemde Canik beyliği gibi diğer Türk beylikleri de
önce karasal alana hakim olmuştur. Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılmasıyla birlikte bu
beylikler sahil alanlarına kadar göç etmişlerdir. Büyük ihtimalle adını bulunmuş olduğu
yöreden almıştır. Moğolların Anadolu’dan çekilmesi ile birlikte, Samsun ve civarı ile
Bayburt’un Eretnalıların eline geçmesiyle yörenin siyasî yapısı da yeniden şekillenmeye
başlamıştır. Bu yapılanmanın bir sonucu olarak 1348’den itibaren Eretnalıların Bayburt
valisi Ahi Ayna Bey’in yanı sıra Akkoyunlu ve Çepnilerin de arasında bulunduğu Türk
grupları Trabzon’a akınlar düzenlemeye başlamıştır. Komnenosların batısında ise Samsun
ve çevresinde kurulan Canik beylikleri, bölgenin siyasî ve etnik yapısını Türkler lehine
değiştirme bakımından çok önemli çalışmalar yürütmüşlerdir. XIV. yüzyılın ortalarında
Trabzon’da altı bin civarında insan yaşarken, Canik beyliklerinden bazılarının daha fazla
asker çıkarabilecek güçte olması, bölgedeki nüfus yapısını açık bir biçimde göstermektedir.
27 Erol, Türkiye Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk Denizcilik Faaliyetleri, s. 96-97.
28 Behset Karaca, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Anabilim Dalı, Samsun 1997, s. 96.
29 Aylin Doğan, 19. Yüzyılda Teke Sancağı Antalya Merkez Kazası’nın Sosyo-Ekonomik Yapısı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul 2012, s. 215.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
DERGİ
Canik beylikleri içerisinde en önemli olanı, Ordu ve çevresinde kurulan Hacı Emir oğulları
beyliğidir. XIII. yüzyılın sonlarına doğru Ordu bölgesini ele geçiren Çepniler tarafından
kurulmuştur. 1347’de Fatsa ve Ünye’yi ele geçirerek bölgenin doğusundaki mıntıkada,
Trabzon Rumları aleyhine büyük bir nüfus boşluğu meydana getiren Hacı Emir oğulları,
1396 yılında da Giresun’u fethetmiştir. Bu hadiseden yaklaşık yedi yıl sonra bölgeye
gelen İspanyol elçisi Clavijo, on bin askeri olan Hacı Emir oğullarının Tirebolu’ya kadar
topraklarını genişlettiğini haber vermektedir.30 Bu beyliğin kurulduğu yer sahil bölgesi
olduğu için denizcilik faaliyetlerinde bulunduklarını söyleyebiliriz. Bir çok Türk beylerinin
geçiş güzergâhında olduğunu ve buraya yerleşme başladıklarını diyebiliriz. Diğer Türk
beyliklerin yapmış olduğu yerleşme politikası gibi.
SONUÇ
Münasebette bulundukları ve mücadele ettikleri devletlere nispetle daha geç
zamanda denizlerle tanışmış ve bu şekilde denizlerden istifade etme yoluna başvurmuştur.
Türkler çok kısa sayılabilecek bir süre içinde bu yeni sahaya da intibak etmiş olduğunu
görüyoruz. Böyle kısa bir sürede bu kadar muazzam başarılar elde ettğini yukarıda beyan
ettiğim ifadeler ile dahiyanece başarılar elde etmişlerdir. Anadolu Beylikleri dönemi
Türklerin denizcilik faliyetlerinin tarih boyunca belkide en faal olduğu dönemdir.
Bulunmuş oldukları coğrafyanın da etkisiyle, kara ordularından ziyade kendilerine ait
tersaneler inşa ederek donanmalar oluşturmuşlardır. Malazgirt Savaşının vuku bulduğu
dönemde birçok beylik sahil kenarlarına yerleşti. Bu beylikler donanma ile uğraşıp iyi
bir konuma geldiler. Deniz kuvvetlerindeki başarıları ve bilgileri Osmanlı Beyliğine ilhak
olduktan sonra bu beyliğe aktarmışlar, böylece Osmanlı Beyliğinin denizlerde çok kısa
süre içerisinde başarılı olmasının ve hakimiyet tesis etmesinin müsebbibi olmuşlardır.
30 İbrahim Tellioğlu, Doğu Karadeniz Bölgesinin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Trabzon 2007, s. 659.
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
39
40
Doğu Batı Ekseni, Şubat 2017, Cilt 1, Sayı 1
KAYNAKÇA
DOĞAN, Aylin, 19. Yüzyılda Teke Sancağı Antalya Merkez Kazası’nın Sosyo-Ekonomik
Yapısı, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi),
İstanbul 2012, s.215.
EROL, Burak Gani, Türkiye Selçukluları Ve Anadolu Beylikleri Döneminde Türk
Denizcilik Faaliyetleri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü(Basılmamış Yüksek
Lisans Tezi), Ankara 2004, s. 68
GEYİKOĞLU, Hasan, “Selçuklular’ın Deniz Politikası ve Denizcilik Politikası ve
Denizcilik Faaliyetleri”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, ( Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Erzurum 2003, Sayı 22, s. 251-256.
İLGÜREL, Mücteba, “Çaka Bey”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt XIII, s.
187.
UZUNÇARŞILI,
İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1988.
KARACA, Behset, XV. ve XVI. Yüzyıllarda Teke Sancağı, Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı,( Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun
1997, s. 96.
KOCA,
Salim, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara 2013. KUFOĞLU, Sait,
“Tekeoğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 2011, Cilt. XXXX, ss.3
40.
ÖDEN, Zerrin
Günal, “Karesioğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 1993, Cilt
XXIV, s. 488.
TELLİOĞLU, İbrahim,
Doğu Karadeniz Bölgesinin Türk Yurdu Haline Gelmesi Hakkında Bir Değerlendirme,
Karadeniz Teknik Üniversitesi, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Trabzon 2007, s. 65
9.
TURAN, Osman ,
Selçuklular ve İslamiyet, Ötü ken Yayınevi, İstanbul 2012.
YAVUZ,
Nuri, Anadolu’da Beylikler Dönemi, Nobel Yayın Dağıtımı, Ankara 2010. YILDIZ,
Hakkı Dursun, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul 1992.
YILDIZ, Hakkı Dursun, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Kombassan Şirketler
Topluluğu, Konya 1994.
YÜCEL,
Yaşar, “Candaroğulları”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Ankara 1993, Cilt
VII, s. 149.
Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi
Download