aydın - denizli - muğla - Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları

advertisement
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI
AYDIN - DENİZLİ - MUĞLA
MUĞLA ÇALIŞTAY RAPORU
11.05.2012
Kültür Odaklı Bölgesel Yol Haritaları
Bu rapor, 11 Mayıs 2012 tarihinde Muğla’da gerçekleştirilen 1. Muğla Bölge Çalıştayı’nın sonuçları dikkate alınarak
hazırlanmıştır.
İÇERİK
YÖNETİCİDEN MESAJLAR
2
ÜÇLÜ BAKIŞ: KUCAKLAYAN COĞRAFYA
4
SINIRSINZ SINIRLAR
4
GEÇMİŞTEN GELECEĞE BAKMAK
6
BEREKET COĞRAFYASI
16
ARKA PLAN: BEK ANALİZİ
19
B ANALİZİ
20
E ANALİZİ
26
K ANALİZİ
30
ÖNERİ PROGRAM VE PROJELER
35
10 TEMEL İLKE
37
KATILIMCI LİSTE
41
GİRİŞ
Tarihi Kentler Birliği adına ve Türkiye Belediyeler Birliği’nin desteğiyle, ÇEKÜL tarafından 2012
yılında başlatılan Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları programı, ortak bir coğrafyayı paylaşan yerel
yönetimlerin, bu değerlere ortak bir miras anlayışıyla sahip çıkmasına, kalkınma stratejileri kapsamında
“tarih ve kültür” öncelikli gelişim dinamiklerinin ortaya çıkarılmasına, ortak kaynakların paylaşımcı ve
akılcı bir anlayışla değerlendirilmesine olanak hazırlamayı amaçlamaktadır.
Aydın-Muğla-Denizli illerini kapsayan zengin coğrafyada, derin uygarlıklar birikimine sahip “Altın
Üçgen” bölgesinde doğa ve kültür öncelikli sürdürülebilir bir kalkınmanın stratejilerini ortaya çıkarmak
için 11Mayıs 2012 tarihinde düzenlenen Muğla Çalıştayı, bölgedeki kamu-yerel-sivil-özel kesimlerin
katılımıyla gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar, bölgenin zengin doğal ve kültürel çeşitliliği ve bu değerlerin
korunması ve değerlendirilmesine ilişkin sorunlar ve beklentileri dile getirmiş, yol haritasının temel
stratejilerinin temellerini ortaya koymuştur.
Altın Üçgen’deki potansiyelin ortaya çıkarılmasının arkasında yatan kilit kavram işbirliğidir. Coğrafyasında
olduğu kadar, kültürel değerlerinde de gösterdiği çeşitliliğin ortak bir vizyon doğrultusunda ortak
hedeflere bağlanması, bütün kesimlerin akılcı bir sistem çerçevesinde dayanışma içinde işbirliği yapması
ile mümkün olacaktır.
Bu bağlamda, Muğla Çalıştayı’nda elde edilen veriler ışığında hazırlanacak olan “Altın Üçgen İşbirliği Planı”,
Haziran ayında düzenlenecek olan Aydın Çalıştayı’nda tartışmaya açıldıktan sonra sonuçlandırılacaktır.
1
YÖNETİCİLERDEN MESAJLAR
Fatih Şahin, Muğla Valisi
Tarih ve kültür bir toplumun, bir milletin kalbi, zihni ve en kıymetli hazinesidir. Bu hususlarda herkesin elinden
gelenin en iyisini yaparak çalışması aslında geçmişimize, tarihimize olan borcumuzdur, saygının gereğidir. Valilik
olarak tarih ve kültürle ilgili olarak ne yapabiliriz bunun çabasını gösteriyoruz ve bu çabaları devam ettirmeliyiz.
Muğla çok önemli bir turizm merkezidir ve her türlü turistin talebini karşılayabilecek bir merkezdir. Muğla deniz,
kum, tarihi mekânlar, doğal güzellikler ile iç içe bir yerdir. Kültür turizm ayağımızın çok güçlü olduğunu gösteren
veriler var. Turizmin çeşitlendirilmesi için potansiyeli olan bir il. Muğla merkezi önümüzdeki dönemde önemli
bir destinasyon olacak. Ayrıca Muğla konferansların ve sportif faaliyetlerin merkezi olabilir. Yörük kültürünün
hakim olduğu bu bölgede canlı bir Yörük köyünü de önümüzdeki dönemde faaliyete geçirirsek zincirin halkası
birbirini tamamlar. Muğla’yı uluslararası düzeyde tanıtmalıyız.
Osman Gürün, Muğla Belediye Başkanı
Geleceğe yönelik kültür odaklı bir yol haritası yalnız Muğla için değil, Altın Üçgen diye adlandırılan Denizli,
Muğla Aydın’ın birlikte büyümesi ve birliktelik ve sinerji içinde yürümesi için önemlidir. Bu yol haritası sabit bir
yol haritası olmayacak, dinamik olacak. Zaman içinde ihtiyaçlara, değişen koşullara göre uyum sağlayıp yoluna
devam edecek.
Daha önce Denizli’nin yol haritası yapılmıştı. Ama bizim önerimiz ve değerli arkadaşlarımızın, hocalarımızın da
kabulüyle bunun Aydın ve Muğla ayağı da gerçekleştirilerek, Kalkınma Ajansımızın da bizi bir araya getirdiği
yeni bir yapılanma ile Aydın-Denizli-Muğla üçgeni içerisinde oturtulmuştur. Bu yapılanmanın aynı zamanda
kültür birlikteliği için de devam etmesi açısından, Altın Üçgen diye adlandırdığımız bu üçgenin bütün kültürel
değerlerini hem toplumsal hem de ekonomik gelişime katkı sağlayacak biçimde ortaya koymak önemlidir.
Korumacılık açısından önemli bir noktaya gelindi. Daha önce varlıklarının farkında olmayan kentlerde ortaya
konan küçük ölçekli ortak çalışmalar birden bire büyük bir zihniyet değişikliğine ve daha sonra adeta bir
seferberliğe ve birbiriyle yarışa dönüşen bir hale geldi. Fakat koruma kurulları, koruma ile ilgili çeşitli yöntemler
ve kanunların, şu andaki yaşam düzeni ile barışık olmayan yönleri var. Sistemdeki eksikliklerin, hataların, bakış
açılarındaki problemlerin irdelenmesi gerekmektedir.
Bu topraklar çok büyük bir kültürel zenginliğe ve değişik ırklardan, düşüncelerden, kültürlerden oluşmuş bir
insan topluluğuna sahiptir; dolayısıyla bizi köklerde birleştiren çok önemli değerler vardır. Şu anda yaşanan
farklılıklar, ayrımlar ve karşı karşıya getirmelerin ne kadar yanlış olduğunu, eğer geçmişimize ve tarihimize sahip
çıkarsak, anlamamız, halkımıza anlatmamız, barış içinde hoşgörü içinde birbirimizin farklılıklarına tahammül
ederek, geleceğe barış içinde ve büyük bir motivasyonla gireceğimiz kesindir.
2
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
Prof. Dr. Metin Sözen, ÇEKÜL Vakfı Başkanı ve Tarihi Kentler Birliği (TKB)
Danışma Kurulu Başkanı
Bu çalıştay büyük bir hareketin ikinci evresidir. İlk evrede önce bir ev kurtaralım, sonra sokak, daha sonra
mahalle diyorduk. Arkasından, kenti algılamamız zor dedik; sonra havza ile beraber havza birlikleri kurulmaya
başladı. Bu hareketler bugünkü gelişimin temel ayakları olmuşlardır. Geçmiş, bugün ve yarın arasında süreklilik
sağlamak isteniyorsa, yakın tarihi iyi bilmek zorundasınız. Geçmişin getirdiği doğal ve kültürel değerler ile
şekillenen sınırlar, günümüz mülki sınırlarıyla örtüşmemektedir. Bu durum bölgelerin potansiyellerini ortaya
koyma konusunda bir engeldir ve tartışılmalıdır.
Muğla’yı konuşmak demek Türkiye’nin koruma tarihini konuşmak demektir. 1970’lerde Türkiye’de ilk defa
burası ve Safranbolu yerel yönetimin kendi kültürel mirasını koruma girişimi için başlangıç noktasıydı.
Kültürü öncelik almayan hiç bir proje sürekliliği sağlayamaz. Sürekliliği sağlamalı ve ortak aklı beraberlik içinde
kurgulamalıyız. Dayanışmanın getirdiği güç büyüktür.
A. Faruk Göksu, Şehir Plancısı, ÇEKÜL Gönüllüsü
Kültür Öncelikli Yol Haritaları programının iki temel hedefi olacaktır. Bunlardan birincisi koruma sektörünün
gelişimini sağlamaktır. Türkiye’de koruma sektörü artık oraya çıkıyor ve bu sektörün katma değeri gelecek 10 yıl
içinde gayrimenkul sektöründen daha büyük olacaktır. Yıl sonunda bir koruma zirvesi toplanacaktır.
İkinci hedef ise yerel liderler ortaya çıkarmaktır. Her bir bölgede yaşayan yerel liderlerin bölge ve kentlerin
geleceğinde etkin rol almalarını sağlayacağız. Artık kentlerimiz bitiş noktasına geldi, kapasitelerini doldurdu.
Kentlerin yeniden sıçrama yapabilmesi için paylaşma kavramı çerçevesinde bir araya gelmesi lazım. 1990’dan
itibaren Avrupa’da “Kentsel Rönesans” hareketleri yaşandı, bütün Avrupa kentleri, bu akım çerçevesinde
yenilendi.
Kaybolan kültürel değerlerin yeniden canlandırılması için artık kentler kültürü ön plana alarak değişim ve
dönüşüm projeleri yapmak zorundadır.
Bu bölgede de; Altın Üçgen tarihte de bereketi, beceriyi, birikimi paylaşarak bölge olarak büyümüştür. “Sınırsız
Sınırlar” başlığı altında idari sınırlar yerine sınır tanımayan ilişki sistemleri ile; ekonomik, ekolojik işbirlikleri
yaparak kentleri biz yeniden canlandıracağız.
3
1. BÖLÜM
ÜÇLÜ BAKIŞ: KUCAKLAYAN COĞRAFYA
1.1. SINIRSIZ SINIRLAR
Aydın-Denizli-Muğla Altın Üçgeni, Anadolu’nun
güneybatısında yer alan, Akdeniz ve Ege
Denizi’ne kıyısı olan bir bölgedir. Coğrafi bölgeler
açısından bakıldığında Ege Bölgesi’nin güneyinde
kalan bölge, tarihindeki etkileşimler ve özgün
coğrafyasının sunduğu zenginlikle şekillenmiş
çok katmanlı kültürel yapısından kaynaklanan,
bölgenin doğusu ile batısını, kıyıları ile iç
kesimlerini, sular ile karayı birleştirici niteliğiyle,
Ege ve Anadolu’da mülki sınırların ötesinde
bütüncül bir değer taşımaktadır.
Anadolu
Anadolu, tarih boyunca bereketli toprakları ve
Asya ile Avrupa arasında sınırları kaldıran bir köprü
olması nedeniyle dünyanın ilgisini çekmiş, birçok
uygarlığı barındırmış ve Paleolitik Çağlardan
bu yana Karya gibi uygarlıkların doğduğu bir
coğrafya olmuştur. Karya hem Anadolu’nun en
eski uygarlıklarından olması nedeniyle, hem de
bölgeye kazandırdığı ortak değer ve kimlikten
dolayı diğerlerinden ayrışmaktadır. Anadolu’nun
yerel halkı Kar’ların hüküm sürmüş olduğu ve
Anadolu’nun tarihsel derinliği ile çok katmanlı
kültürel yapısının en belirgin özelliklerini taşıyan
bölge, bu özelliğiyle Anadolu uygarlıkları tarihinin
bir özetidir.
Aydın-Denizli Muğla Altın Üçgeni’nde Anadolu
uygarlıklarının izlerinin kalbi olan Karya bölgesi,
bugünkü sınırlar dahilinde düşünüldüğünde
4
Aydın ilinin güneyi, Denizli ilinin güneybatısı ve
Muğla ilinin Fethiye ilçesi hariç tamamını kapsar.
Bölgenin eşzamanlı uygarlıklarından; kuzeyde
İyonya ve Lidyalılar’ın, güneydoğuda Likyalılar’ın
ve İç Anadolu’da Pisidya ve Frigyalılar’ın
egemeliğindeki bölgelere komşu olduğu
bilinmektedir. Ancak Karya, net sınırlardan çok,
kuzeyde Büyük Menderes Irmağı ve Aydın Dağları,
güneyde Dalaman Çayı ve kuzeydoğuda Babadağ
’ından oluşan coğrafi eşiklerle tanımlandığı bilinse
de, geçmişte sınırlarının çok daha geniş olduğu,
kuzeye taştığı düşünülmektedir. Bölgenin net
sınırların ötesine geçen bir güce sahip olduğu
buradan da okunabilmektedir.
Neolitik Çağdan bu yana kesintisiz yerleşimlere
sahip olan Karya bölgesi Doğu ile Batıyı,
uygarlıkların tarihsel süreçte bıraktığı kültürel
miras çatısı altında bütünleştirmiştir. Bölgede
bulunmuş tüm uygarlıklar kendinden önceki
uygarlığın kültüründen beslenmiş ve üzerine
yeni değerler eklemiştir. Örneğin, Bizans’ın
getirdiği geleneklerin antik dönem kültürünün
ve inançlarının üzerine konularak yeniden
aktarılması, Selçukluların yerel değerlere ve
mimari çeşitliliğe geleneksel taş malzemeye
karşılık ahşap malzeme kullanarak yaptıkları
katkılar düşünüldüğünde, Anadolu coğrafyasının
katmanlı yapısının kültürel anlamda sınır
tanımadığı ortadadır. Yerel Anadolu kültürünü
yansıtan bu coğrafyaya bakış, bir anlamda
Anadolu arkeolojisine ve tarihine yeniden bakıştır.
Ege
Tarihte Nil Deltası, Mezopotamya ve Anadolu’yu
kapsayan “Bereketli Hilal”in Anadolu’daki en
önemli bölümünü oluşturan, Anadolu’nun
batı ve güneybatı kıyısında yer alan Ege
Bölgesi, Anadolu’dan gelen Doğu kültürleri ve
Yunanistan’dan İyonlular ile gelen Batı kültürlenin
sentezlendiği bir coğrafyayı tanımlar. Demir
Çağından bu yana bölgede coğrafya ve iklim
ile şekillenmiş kesintisiz yerleşimler ve doğal
çeşitlilik, Ege kültürünün kendi içinde sürekliliği
olan yapısını oluşturmuştur. Bu kültürel yapı,
doğu ile batıyı, Ege ile Akdeniz coğrafyasını,
bölgenin kıyıları ile iç kesimini ve sular ile karaları
birleştirici bir unsur olmuştur.
Menderes Irmağı ile Dalaman Çayı doğal
koridorları, bölgedeki yükseklik farklarının
sınırlandırıcı etkisinin tersine, tarih boyunca
bölgenin iç kesimleriyle kıyıların bütünleşmesine
olanak tanımıştır. Yerleşimler, suların çevresinde
şekillenmiştir. Bozdağlar, Aydın Dağları, Babadağ,
Kavak Dağlarının denize dik uzanmasıyla oluşan
liman kentleri, bölgenin ticari anlamda öne çıkan
kentleridir. İç kesimlerde yapılan, bölgenin kırsal
karakterini tanımlayan tarımsal üretim, buradaki
ticareti beslemiştir. Bölge, kendi içinde her biri
farklı yapıda olmasına rağmen birlikte çalışan
ve ortak bir kültürü paylaşan bir kentler ağına
sahiptir. Doğal yapı ile şekillenen Ege kültürünün
barındırdığı yaşam ve inanç gelenekleri, bölgede
kendi içinde sürekliliğe sahiptir ve bu özellik,
kültürün coğrafyadaki sınır tanımayan gücünü
ifade etmektedir.
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
5
Ege Denizi, adaları ve kıyıları ile Anadolu’nun
Avrupa’ya açılan kapısıdır. M. Ö. 3000 yılında
Anadolu’dan Girit’e, adalara ve Yunanistan’a
yapılan göçlerin, İtalya ve İspanya’ya kadar
yayıldığı bilinmektedir. Anadolu’nun Avrupa’ya
açılmasında en önemli etken olan Ege Denizi,
hem Avrupa ve Anadolu hem de bölge ile
Yunan Adaları arasında birleştirici bir köprüdür.
Günümüzde Yunanistan sınırları içinde olan,
Karya döneminde Dorlar ve Hellenlerin
egemenliğinde bulunan Kalymnos, Kos, Nisyros
ve Rodos gibi Yunan Adaları ve Anadolu’nun
mimarisinden geleneksel yaşam kültürüne dek
kültürel coğrafya etkileşimi, günümüzde de
Anadolu ile Yunan kültürünü sınırlar ötesinde bir
noktada bir arada tutmaktadır. Bölgenin 1124
km’lik kıyı şeridi, bugün hâlâ Ege ve Akdeniz
kültürlerini bütünleştirmektedir.
Stratejik konumu nedeniyle tarihte Karya’dan
Perslere, Roma’dan Bizans’a, Selçuklular
ve Beylik döneminden (Aydınoğulları ve
Menteşoğulları) Osmanlıya, birçok medeniyete
ev sahipliği yapan bölgede, kültürün ortak değer
ve kimlik oluşturmadaki gücü, bölgenin kentlerini
bütünleştiren bir potansiyel olarak günümüzde
de öne çıkmaktadır.
1.2. GEÇMİŞTEN
GELECEĞE BAKMAK
Bölgenin geleceğine ilişkin stratejik yönlerin
belirlenmesine yönelik olarak;
Dün: Bölgenin geçmişine ait doğal ve
kültürel değerler;
Bugün: Bölgede dünden bugüne taşınmış
değerler ve mevcut durum;
Yarın: Geleceğe ilişkin mevcut projeler ve
katılımcıların öneri ve beklentileri,
çalıştayda tartışılan konular kapsamında ele
alınmıştır.
DÜN: Değerler
Bölgenin özgün coğrafyası ve stratejik konumu,
geçmişten bu yana bölgenin birçok uygarlık
tarafından tercih edilmesine sebep olmuştur.
Doğal değerlerin şekillendirdiği yerleşimler,
sunduğu geleneksel ürünler ve ekonomik
değerler; stratejik konumun bir araya getirdiği
uygarlıkların kültürel buluşmaları birbiri içinde
yoğurulmuştur; tüm uygarlıkların üst üste
koyduğu değerler özgün bir kimlik oluşturmuştur.
Geçmişte Altın Üçgen’i şekillendiren bu değerler,
bölgenin geleceğine yön vermek açısından
incelenmelidir.
Kültürel ve Kentsel Yapıyı
Şekillendiren Doğal Değerler
İlk yerleşimlerden bu yana bölgede izlenen
yerleşim dokusu ile kültürel ve ekonomik yapısı,
bölgenin yer aldığı eşsiz coğrafya ve ılımlı iklim
doğrultusunda şekillenmiştir. Kıyı ve iç kesimlerin
coğrafi farkları yerleşimlerin kimlik özelliklerini
belirlemiş ve farklılaştırmış, kıyı kentleri ticarete
yönelirken özellikle bereketli vadilerde ve nehir
kıyılarında yerleşilen iç kesimlerde tarım ve
hayvancılık hakim olmuştur.
Bölgenin yapısını şekillendiren doğal yapı
özellikleri:
→→ Toplumsal yapı
→→ Ege Denizi ve antik dönemde doğal liman
6
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
7
olarak kullanılan koylar,
→→ 18.000 yıl öncesinde oluşan akarsular,
dağlar ve vadiler: Büyük ve Küçük Menderes
Irmakları ve Tavas Vadisi, Dalaman Çayı,
Beşparmak, Menteşe, Gölgeli, Boncuk
Dağları, Babadağ, Bozdağ,
→→ Bölgenin kültürel kimliğinin (özellikle
Kaunos) şekillenmesinde önemli rol
oynayan Ege Adaları
→→ Şifalı su kaynaklarıdır.
Bölgenin özel coğrafyasının en belirgin özellikleri
ise, 1124 km’lik hareketli kıyı şeridi, zaman zaman
deniz kotunun altına inen ovaların ve dağların
oluşturduğu yükseklik farkları, özel iklimi ve
ışıklanma süresi, Yunanistan ile ortak değerleri
buluşturan Ege Adaları; diğer bir deyişle bölge
coğrafyasının ikili yapısıdır.
Uygarlıkların Yarattığı Katmanlılık
Neolitik Çağdan itibaren kesintisiz bir yerleşim
dokusuna sahne olmuş ve Batı Anadolu
coğrafyasında kökleri en erkene giden bölge
olan Altın Üçgen, dünyanın en zengin tarih ve
kültür mirasına sahne olmuş bölgelerden biridir.
Stratejik konumu nedeniyle tarihte birçok
medeniyete ev sahipliği yapan bölge, günümüzde
de izleri görülebilen çok katmanlı kültürel miras
dokusunu bünyesinde barındırmaktadır.
8
Bölgede bulunan
uygarlıklar:
yerleşim
katmanları
ve
→→ Neolitik’ten itibaren tarih öncesi yerleşimler
→→ Karya
→→ Likya
→→ Roma
→→ Bizans
→→ Selçuklu
→→ Aydınoğlu ve Menteşeoğlu Beylikleri
→→ Osmanlı
Tüm bu uygarlıklar, mimari, sanat, inanç, yaşam
kültürü anlamında değerlerini birbirinin üstüne
inşa etmişlerdir.
Bu uygarlıklar arasında Karya hem Anadolu’nun
en eski uygarlıklarından olmasından, hem de
bölgeye kazandırdığı ortak değer ve kimlikten
dolayı diğerlerinden ayrışmaktadır. Karya
bölgesi, antik dönemde özellikle kent planlama,
mimari, sanat ve tasarım alanında özgün üslubu
ile öne çıkmaktadır. Özgün inanç gelenekleri ve
yaşam kültürleri de kendisinden sonra bölgede
bulunmuş uygarlıkları etkilemiştir.
Tarih öncesi dönemlerde, bölgenin sanat
anlamında diğer coğrafyalardan farklılaştığı
bilinmektedir. Beylikler döneminde görülen antik
dönem yapı elemanlarının devşirilmesi ile inşa
edilen sivil yapılar ve camiler dönemin özgün
unsurlarındandır. Ayrıca denizcilik ve ilk denizcilik
sözleşmesi açısından da Beylikler dönemi
önem taşımaktadır. Osmanlı döneminden öne
çıkan değer, kubbe mimarisinin gelişimidir ve
Cumhuriyet döneminden ise günümüze önemli
sivil mimari öğeleri ve endüstri mirası taşınmıştır.
Antik Dönem Yerleşim Dokusu
Bölgenin en önemli değerlerinin temellerinin
atıldığı, günümüze dek uzandığı ve bu nedenle
bölgenin ayırt edici özelliği olan Antik dönemde,
doğal yapı ile şekillenen kültürel ve kentsel
yapının, birbiriyle olan yakın ilişkisi bölge için
önemlidir.
Doğal yapı, bölgenin tüm ilişkilerinin
belirlenmesinde temel olmuştur. Nitekim Büyük
Menderes , Antik dönemde iç kısımdan kıyılara
uzanan önemli bir ulaşım aksı olarak kullanılmıştır.
Dağların denize dik inmesi ile oluşmuş koylar,
bölgenin kıyı kentlerinde birer liman olarak
kullanılmıştır ve bu kentlerde ticaret ön
plandadır. İç kesimlerde ise ırmak boyları, vadiler
ve ovalarda, tarım ve hayvancılığın yapıldığı kırsal
yerleşimler oluşmuştur. Geçmişteki ekonomik
yapının tarıma dayalı olması, bölgeye genel
anlamda kırsal bir kimlik kazandırmış, bu kimlik
sosyal yapıdan mimari özelliklere kadar birçok
alanda belirleyici unsur olmuştur.
Siyasi güç, mimari ve tasarım açısından öne
çıkan Karya uygarlığının antik kentler ağı
bulunmaktadır. Her bir kent kendi içinde özgün
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
karakter sergilemektedir. Kaunos, Stratoneika,
Mylasos (Milas), Halikarnassos, Euromos,
Afrodisias, Alabanda, Alinda, Magnezya,
Hierapolis, Knidos ve Rademos bölgede öne
çıkan metropollerdir.
bir aradalığı ve çok katmanlı oluşu, bölgenin
geleneksel yaşam kültürünün Antik dönemden
beri en ön planda olan unsurlarındandır. Bu
birlikteliğin inanç geleneğinde ön plana çıkan
unsurlar:
Bölgenin Yunanlılar ile etkileşim içinde
bulunmasının da katkıda bulunduğu özgün inanç
gelenekleri, önemli inanç merkezleri (Milet’te
Didim, Milas’ta Labrandos, Stratonikea’da
Lagina) ve yapılarını ortaya çıkararak kentsel
yapıyı etkilemiştir. Bu merkezler arasında kutsal
hac yolları yapılmıştır. Apollon Tapınağı ile Milet
arasındaki kutsal hac yolu buna bir örnektir. İnanç
merkezlerinin çevresinde ise nekropolleşme
görülmektedir.
▪▪ Karya’da özgün inanç geleneği, “kutsallık
teması” ve düzenlenen törensel yürüyüşler
Antik dönemdeki Hermogenes, Pitios gibi önemli
mimar ve sanatçılar, Heredot gibi düşünürler
de bölgenin mimari, sanat, tasarım ve felsefe
anlamında önemli değerlerindendir.
Yaşama Kültürü
Bölgede yaşam kültürü, tarımsal kimlikle ve
coğrafyayla şekillenmiştir. Uygarlıkların bir
aradalığı, birbirinin üstüne konan gelenekler,
geleneksel yaşam kültüründe bir bütünlük
yaratmış, coğrafya ise bu bütünlüğün kendi
içinde çeşitlenmesine olanak tanımıştır. Tarihsel
değerler ile yerli Anadolu kültürü, Yunanlılar ile
gelen Batı kültürü ve Doğu kültürü, bu coğrafyada
bütünleşmiştir.
Özgün inanç geleneği ve dinlerin tarihsel süreçte
▪▪ Geç Antik dönem mezarları ve gömü
gelenekleri
▪▪ Afrodisias’ta Roman ve Yahudi birlikteliği
▪▪ Kökleri Hitit dönemine dayanan Pagan
kültürü
▪▪ Bizans’ın eski inançların üstüne eklenen
inanç değerleri
▪▪ Beylikler döneminde kendi içinde sürekliliği
olan inanç geleneği
Geleneksel üretim biçimi ve bereketin sunduğu
yemek kültürü, bölgenin kırsal kimliğiyle birlikte
ortaya çıkarak tüm tarih boyunca önemini
korumuş bir kültürel değerdir. Bölgenin ortak
değerlerinden olan Efe kültürü ve folklor de
dünden bugüne ulaşmıştır.
Ekonomik Değerler
Bölgenin kimliğini oluşturan diğer unsurlar ile bir
bütün olan ekonomik yapı, doğal yapının sunduğu
imkanlar ve gereklilikler ile şekillenmiştir. Kırsal
9
kimlikli bölgede ekonomik yapının temel unsuru
olan tarımsal değerler, bölgenin ekonomik ve
kültürel temellerini oluşturmuştur. Bölgede
ekonomik değerler olarak geçmişte öne çıkan
tarımsal ürünler:
▪▪ Zeytin ve zeytinyağı
▪▪ Üzüm, bağcılık ve şarapçılık (Denizli, Milas,
Datça)
▪▪ İncir (Kaunos)
▪▪ Kestane (Aydın)
▪▪ Çam balı
▪▪ Narenciye
▪▪ İpek ve pamuk
▪▪ Hayvancılık
▪▪ Balıkçılık
Bölgenin doğal kaynakları, bölgede bellibaşlı
üretim değerlerini de öne çıkarmıştır. Bölgenin
doğal kaynaklarından mermer, hem bölgenin
yerel değeri olarak mimaride kullanılmış, hem
de ticari anlamda önemli bir ekonomik değer
olmuştur. Dokumacılık, bölgede yetişen kaliteli
pamuk ve diğer geleneksel ürünler ile birlikte
şekillenmiştir. Tuz, reçine ve Antik çağda ihracatı
yapılan zift üretimi de bölgenin geçmişte önemli
ekonomik değerlerinden olmuştur.
BUGÜN: Bölgeye Bakış
Altın Üçgen’in dış etkilere büyük ölçüde kapalı
doğal yapısı, içyapının kendini korunmasını,
geleneksel tarımın günümüze kadar devam
etmesini, antik değer ve inançların bugüne
aktarılmasını sağlamıştır. Bunun yanı sıra süreç
içindeki sosyal ve ekonomik değişimler, bölgede
de farklılaşmalara sebep olmuştur. Tüm bu
değerleri şekillendiren ise yine günümüzde
doğal yapı olmaktadır. Bu nedenle öncelikle
bölgenin günümüzdeki doğal yapısı, ardından
dünden bugüne aktarılan somut uygarlık izleri
ve geleneksel yaşam kültürüne, son olarak
da geleneksel yanını korumaya çalışan bölge
ekonomisine değinilmiştir.
Doğal Değerler
Yerleşimlerin ve kültürün geçmişini ve bugününü
şekillendiren doğal yapı ve iklim unsurları,
bölgenin varlığı için vazgeçilmez kaynaklardır.
Bölgedeki doğal yapı unsurları:
▪▪ Ege Denizi ve Akdeniz
▪▪ Bölgenin kıyıları ve antik doğal limanlarını da
barındıran koyları
▪▪ Büyük ve Küçük Menderes Irmakları,
Dalaman Çayı
▪▪ Tavas Vadisi, Acıpayam ve Çivril Ovaları
▪▪ Bafa Gölü, Tuzla Sulak Alanı
10
▪▪ Beşparmak, Menteşe, Gölgeli, Boncuk
Dağları, Babadağ, Bozdağ
▪▪ Ormanlar
▪▪ Şifalı su kaynakları ve termaller
Bölgenin yerleşim ve kültürünün şekillenmesinde
rol oynayan doğal yapı unsurlarının yanı
sıra, doğal yapı ve iklimin getirdiği biyolojik
çeşitlilik de bölgenin önemli doğal değerleridir.
Bu çeşitlilik, bitki türleri, kuş türleri, sulardaki
biyolojik çeşitlilik, tatlı ve tuzlu su balık ve diğer
canlıları ile av hayvanlarını kapsamaktadır.
Bölgede çok sayıda doğal sit alanı ve Özel Çevre
Koruma (ÖÇK) Alanı bulunmaktadır. Bu bölgelerin
birçoğu aynı zamanda doğal ve arkeolojik sit
alanlarını içerip, antik doğal limanlar (örneğin
Knidos, Kaunos antik limanları) da bu koruma
alanlarının içinde kalmaktadır.
Bölgenin kimliğinde önemli yeri olan verimli
tarım toprakları, ekonomik ve kültürel anlamda
bölgenin kimliğinin sürdürülmesi açısından en
önemli doğal değerlerindendir.
Ne var ki tüm bu değerler, günümüzde bazı
faktörler nedeniyle tehdit altındadır ve korunması
gerekmektedir.
Dünden Bugüne Taşınmış Somut
Uygarlık İzleri
Neolitik dönemden bu yana bölgede bulunan
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
11
uygarlık
katmanlarının
kültürel
izlerinin
günümüze ulaşmış olan somut izleri, birbirinin
üstüne eklenerek gelişen kültürel çeşitliliğin
göstergesidir. Altın Üçgen bölgesine, geçmişten
günümüze sanat, tasarım ve mimarlık alanında
önemli değerler miras kalmıştır. Bu değerler:
• Beşparmak Dağları’ndaki Heraklea
kayalarında, tarihte ilk kez aile ve evlilik
konularının işlendiği tarih öncesi döneme ait
resimler
• Antik dönem Karya uygarlığının
kademelenmesi ile birlikte günümüze
ulaşmış antik kentler ağı: Kaunos,
Stratoneika, Milas, Halikarnassos, Euromos,
Afrodisias, Alabanda, Alinda, Magnezya,
Rademos kentleri.
• Antik dönemin özgün inanç geleneklerini
yansıtan önemli inanç merkezleri ve
yapıları: Milet’te Didim, Milas’ta Labrandos,
Stratonikea’da Lagina ve Apollon ile Milet
arasındaki kutsal hac yolları ve termaller,
Hekatonnos Lahiti.
• Antik dönem yolları: Birbiriyle bütünleşen,
bir ilden başlayıp diğerine giden Lidya,
Karya, Didimya
• Halikarnassos’ta bulunan, antik dönemin 7
harikasından biri olan, basamaklı podyum
girişli Mausoleum
• Kaunos’taki özgün Antik dönem kaya
12
mezarları
• Yunan Adalarında, Karia ve Yunanlıların
etkileşimi sonucu gelişen özgün geleneksel
mimari üslup
• Sualtı arkeolojik mirası
• Aydın ve Muğla’da bulunan su iletim hatları
• Selçukluların taş malzemeye karşılık
ahşap malzeme ile oluşturduğu geleneksel
Anadolu konut dokusu
• Beylikler döneminde, eski manastır ve
antik dönem yapılarından gelen devşirme
malzemelerin kullanılmasıyla ortaya çıkan,
kültürel katman değerini de taşıyan mimari.
• Beylikler dönemi mirası ulu camiler ve
mescitler
• Yörük kültüründeki ahşap, çitli kırsal mimari
örnekleri
• Yunan Adalarında kültürel coğrafya
etkileşimi ile oluşan mimari çeşitlilik
• Osmanlı kültüründen gelen kubbe mimarisi
• 19. yüzyıldan itibaren mimaride görülen
toprak damlar ve geçici malzemeler
• Cumhuriyet dönemi endüstri mirası: Aydın Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası
• Cumhuriyet döneminde Macar ustaların inşa
ettiği mimari yapılar
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
Bölgede, tüm bu somut miras değerlerinin
koruma altına alındığı arkeolojik ve kentsel sit
alanları bulunmaktadır. Arkeolojik sit alanlarının
birçoğu doğal sit alanlarıyla birliktedir. Bu durum,
bu alanların doğal ve kültürel miras değerlerinin
birlikteliği ve zenginliği ile korunmasının
gerekliliğini gözler önüne sermektedir.
Altın Üçgen’in en önemli özelliği olan zengin
tarihsel ve kültürel mirasın günümüze ulaşmış
izleri, günümüzde bölgeyi diğer coğrafyalardan
farklı kılmaktadır. Bu değerlerin tahrip edilmeden,
nasıl ki geçmişten bugüne üstüne yeni değerler
konarak taşınmışsa, bugünden de yarına aynı
şekilde iletilmesi gerekmektedir.
Geleneksel Yaşam Kültürü
Altın Üçgen’de, Neolitik’ten bu yana yer alan
uygarlıkların katmanlı yapılanması, bölgedeki
kültürel zenginliği yansıtan unsurların geniş bir
yelpazeye yayılmasına neden olmuştur. Antik
dönemdeki kentlerin sahip olduğu farklı yapılar,
coğrafyada kıyı ve iç kesimlerde sosyal yapının ve
geleneksel yaşam kültürünün de farklılaşmasına
sebep olmuştur.
Tarımsal kimliğin ve ürünlerin şekillendirdiği
yemek kültürü ve beslenme gelenekleri, birçok
coğrafyada bilinmektedir. Müziği, Zeybek dansı
ile bilinen Efe kültürü ve yaylalardaki yerleşim
karakteri, köyleri, dokumaları ve yemekleri
ile bilinen Yörük kültürü, bölgenin öne çıkan
geleneksel değerleridir.
Antik dönemden itibaren bölgenin geleneksel
yaşam kültürünün önemli bir bölümünü oluşturan
unsur, inanç ve dindir. Kökleri Hitit dönemine
dayanan Pagan kültüründen Bektaşiliğe aktarılıp
İslam’la harmanlanarak günümüze kadar
gelebilmiş inanış ve ritüeller de yaşam kültürünün
zenginliğinin bir parçasıdır.
Ekonomik Değerler
Bölgenin doğal değerleri, ilk yerleşmelerden
bu yana bölgenin ekonomik yapısının
şekillenmesinde temel oluşturmuş; bölgenin
kıyıları ve iç kesimleri ekonomik yapı açısından
birbirinden ayrılmıştır. Bölgenin geçmişinden
bugüne ekonomik değerlerinin başında,
geleneksel üretim biçimi olan tarımsal üretim
gelmiştir. Akarsuların beslediği bereketli tarım
13
toprakları, iç kesimlerdeki ovalarda tarıma,
yaylalarda hayvancılığa olanak sağlamıştır.
Kıyılarda gelişen liman kentleri, geçmişte ticaretin
merkeziyken, günümüzde ekonomik yönelim,
kıyı kesimlerinde doğal kaynakları kullanan “her
şey dahil turizm”e dönüşmüştür. Yakın zamanda
yapılan yatırımlar, bölgenin ekonomik kimliğini
kitle turizmine yönlendirmiştir. Bununla birlikte
bölgenin ekonomisinde enerji üretiminin de
yeri büyüktür; Türkiye’nin toplam enerjisinin
%10’u Muğla’daki barajlar ve Yatağan Termik
Santrali’nden karşılanmaktadır.
Günümüzde Türkiye’nin turizm gelirinin %25’ini
oluşturan bölgedeki yoğun turizm aktivitesine
rağmen, tarımın bölge ekonomisi içindeki önemi
günümüzde de büyüktür. Örneğin günümüzde
Datça–Marmaris–Fethiye ekonomisinde, turizm
ve tarımın her ikisinin de %50’lik payları vardır;
bu durum, bölgenin tarımı terk etmediğine,
değerlerine sahip çıktığına işarettir. Tarımsal
etkinlikler Aydın’da yoğunlaşmaktadır; Denizli
ise günümüzde ekonomik açıdan turizme
yönelmektedir.
Bölgenin günümüzdeki tarımsal değerlerine
bakıldığında, Antik dönemden gelen geleneksel
tarım ürünlerinin önemli bir kısmının korunduğu
görülmektedir. Bu değerlerin başında,
▪▪ Datça’da, Denizli’de ve Fethiye-Burdur
arasında yapılan bağcılık ve Fethiye-Burdur
arasında, Çal ve Bekil’de şarapcılık, Buldan
Ovası ve Yenice’de çekirdeksiz üzüm,
▪▪ Datça ve Milas’ta zeytin ve zeytinyağcılığı,
14
▪▪ Muğla’da incir,
▪▪ Köyceğiz, Marmaris ve Datça’da narenciye
gelmektedir.
Bunun yanı sıra seracılık ve sebze üretimi, Bursa’ya
ihraç edilen kestane, çam balı, pamuk, sığla yağı,
küner (çam fıstığı), badem, susam, buğday, yayla
bölgelerinde elma ve kiraz son dönemde öne
çıkan nar, çilek, kekik yağı, elma yağı ve ot yağları,
bölgenin tarımsal ekonomisinde öne çıkmaktadır.
Balıkçılık, bölgede hem tatlı hem de tuzlu sularda
yapılmaktadır. Marmaris, Fethiye ve Bodrum’da
öne çıkan süngercilik de önemli bir ekonomik
değerdir.
Bölgede öne çıkan diğer bir üretim biçimi halıcılık,
ipekçilik ve dokumacılığı içeren tekstil ve el
sanatları ile taş, demir ve ahşap işleme ustalığıdır.
Aynı zamanda geleneksel yaşam kültürünü de
yansıtan bu ekonomik faaliyetler, bölge kimliğinin
önemli bir değeridir.
Tarihi süreçte bölgenin mimarisini besleyen
mermer, bölgenin hem kültürel hem de ekonomik
anlamda önemli bir kaynağıdır ancak değeri
yeterince bilinmemektedir.
Bölgede geleneksel üretim biçimleri tehdit
altındadır.
Örneğin,
geçmişten
bugüne
ulaşan zeytinyağı işliklerinin günümüzde
kullanılmaması, mermerin değerinin bilinmemesi,
pamuk tarlalarının korunamaması; bölge
değerlerinin, somut mirasın ve yaşam kültürünün
sürdürülebilirliği açısından bir tehdittir. Bölgenin
tüm ekonomik değerleri, kimlik ve kültürel
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
değer unsuru olmasının yanı sıra genel olarak
bölgenin rekabet edebilirliği açısından da önem
taşımaktadır. Geleneksel üretim biçimlerinin
ve değerlerin korunması, bölgenin kimliğinin
korunması için geleceği açısından en önemli
konuların başında gelmektedir.
• Çeşitlilik yönetimi – Bereket yönetimi
YARIN; Bölgenin
Geleceği
• Kültürün izinin hem deniz hem karada
sürülmesi
Çalıştay süresince, bölgenin dünden gelen
değerleri, günümüzdeki durumu ve yarına
ilişkin sahip olduğu potansiyeller çerçevesinde,
bölgenin gelişim yönüne ve gelecekteki kimliğine
ilişkin beklentiler ortaya çıkmıştır. Bu görüşlere
göre bölgenin gelişim yönü, kültür odaklı
olmalıdır. Tarihte de “Altın Üçgen” olarak bilinen
bu bölgenin canlandırılması, çalıştay boyunca
bölgenin geleceğine ilişkin en genel beklenti
olmuştur. Buna ilişkin olarak genel beklentiler ve
öne çıkan temalar:
• Doğal bereket ve çeşitlilik alanlarının
korunması
• Geleneksel ekonomik değerlerin ve üretim
yöntemlerinin geri kazanımı ve özgünlük
teması
• “Her şey dahil” turizminin yerine, sahip
olunan değerleri canlandıracak kültür
turizminin geliştirilmesi
• Sınırsız sınırlar ilkesiyle gelişen bir yaklaşım:
Aydın-Denizli-Muğla’nın etkileşimi,
bütünlüğü, paylaşımı
• Ortak değer yaratma ve artı değerin
paylaşımı
• Kümelenme stratejilerinin geliştirilmesi
• İşbirliği yönetimi
• Yarışabilirlik için değerlerin tanıtımı ve
iletişim
• Kültürel değerlere, sadece ekonomik odaklı
değil, kimliği sürdürme odaklı yaklaşılması
• Bölge insanının değerleri tanıyıp
sahiplenmesi: Bereket bilinçlendirmesi
Bölgeye yönelik çalışmalar ve geleceğine ilişkin
bazı öneriler, günümüze dek farklı kurumlar
tarafından ortaya konmuştur. Kısaca ve genel
olarak değinmek gerekirse;
▪▪ 2023 Turizm Stratejisi’nin öngördüğü deniz
turizmi (yat turizmi,....), eko-turizm (Datça),
yayla turizmi, golf turizmine yönelik yatırım
ve teşvikler, markalaşma, Aphrodisias’ta
termal turizm ve kültür turizmi
▪▪ Büyük Menderes Su ve Havza Koruma
Planı’na göre su kaynakları yönetimi ve atık
yönetimi
▪▪ 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda
deniz ve yat turizmine yönelik yatırımların
desteklenmesi, tarım ve tarıma dayalı
sanayinin eşgüdümlü olarak desteklenmesi,
sanayi yatırımlarına yönelik merkezlerin
oluşturulması
▪▪ Kurulması planlanan 36 adet HES
bölgenin geleceğine yönelik öneriler ve yatırımlar
arasındadır.
1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda
arkeolojik, kentsel ve doğal sit alanları, özel çevre
koruma bölgeleri, korunacak alanlar olarak kabul
15
edilmiştir. Özel çevre koruma bölgeleri, kültür
ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm
merkezleri gibi özel kanunlara tabi alanlarda yeni
kullanım kararı getirilmemiştir.
1.3. BEREKET
COĞRAFYASI
Aydın-Muğla-Denizli Altın Üçgeninin stratejik
konumu, çeşitlilik sunan eşsiz coğrafyası ve
iklimi, bölgenin dününden bugüne uzanan özgün
değerleri ve kimliğinin temelini oluşturmuştur.
Bölgenin alçak-yüksek alanları, kıyı-iç kesimleri,
su-kara birlikteliği yerleşmelerde, kültürde ve
değerlerde çeşitlilik sunmuştur. Bereketli tarım
toprakları ve kıyı alanlarında yerleşen uygarlıklar,
kültürel değerlerini üst üste koyarak bölgedeki
çeşitlilik ve bereketin bugüne taşınmasını
sağlamıştır. Ayrıca bölgenin coğrafi olarak
dışarıya kapalı yapısı, özgün yapının korunmasını
ve günümüze ulaşmasını sağlayan diğer bir
etkendir. Bölgenin sunduğu özelliklerin çeşitliliği
ise başlıbaşına bir berekettir.
Doğal değerler, bölgenin tüm kültürel yapısını
şekillendirmiş olduğu için, en başta gelen
bereket değerleridir. Tarihsel süreçte birçok
uygarlığın kesişim noktası olan bölge, stratejik
konumu ve önemli deniz bağlantısı ile aynı
dönem uygarlıklarının da karşılaşmasını, doğubatı arasında kültürlerin değişimini ve kültürün
çeşitlenmesini, birbiriyle etkileşim içinde olmasını
sağlamıştır. Antik dönemde Karya uygarlığının
Yunanlılar ile karşılaşmasını ve Avrupa’ya
16
açılmasını sağlayan Ege Denizi ve günümüzde
Yunanistan sınırlarında bulunan Ege Adaları,
bölge coğrafyasında özellikle Antik dönemde
kültürün ve kentlerin kimliklerinin kendi içinde
çeşitliliğini sağlamıştır. Ancak bir yandan da
onları bütünleştiren kıyı kesimi, dağlar, akarsular,
vadiler ve ovalar, bereketin kaynağının geldiği
önemli değerlerdir.
Coğrafyanın ve yer şekillerinin, ılımlı iklimin
getirdiği ekolojik çeşitlilik, bölgenin doğal
yapısının ve geleneksel yaşam kültürünün
önemli bir parçasıdır. Özellikle tarımsal ürünleri,
ekonomik yapıyı, mimariyi ve dolayısıyla kültürü
şekillendiren iklim, bölgenin en önemli bereket
kaynaklarındandır. Bölgedeki doğal çevre;
koruma alanları, doğal sit alanları, flora ve fauna
açısından önemli bir çeşitlilik ve büyüleyici
güzellikler sunmaktadır. Yörede bulunan
termaller, geçmişten bugüne taşınan bir kültürü
yansıtmasının yanı sıra sağlık turizmine yönelik
önemli bir potansiyeldir.
Bölgenin dünden günümüze taşınan ve
taşınamayan geleneksel ekonomik değerlerinin
başında, coğrafyanın bereketli topraklarının
sunduğu tarımsal ürünler ve çeşitlilik gelmektedir.
Büyük bir kısmının üretimi günümüzde de devam
eden ürünler, bölgenin kıyı kentlerindeki ticaret
ekonomisini de şekillendirmiştir. Geleneksel
yaşam kültürünün, yemek kültürü başta olmak
üzere en önemli parçalarından olan tarımsal
çeşitliliğin bölgeye kazandırdığı kırsal kimliğin
bereketi, diğer ekonomik değerlere de yansımıştır.
Günümüzde bir kısmı halen canlı olan zanaatçılık
gibi üretime yönelik ekonomik değerlerin
çeşitliliği, bölgenin yerel ekonomik değerlerini
ve özgün yaşam kültürünü korumanın yanı sıra
gelecekte bölge ekonomisinin kültür odaklı
gelişimi açısından da önemli birer potansiyeldir.
Antik dönemden bu yana, uygarlıkların
değerlerini üst üste koyarak oluşturduğu inanç
kültürü ise, bölgenin farklı inançlardan oluşan
topluluklarının birbirine saygı duyan ve birbiriyle
bütünleşen yapısını anlatmakta, birlikteliğin
getirdiği kültürün bereketini sunmaktadır.
Uygarlıkların bıraktığı izleri günümüze taşıyan
Anadolu arkeolojisinin bereketi, yalnızca karada
değil, bölgenin tarihsel sürecinde büyük rol
oynayan denizlerde de görülmektedir. Kentsel
yerleşim, mimari, sanat ve tasarım anlamında
tüm uygarlıkların bıraktığı çeşitlilik, hem
dönemsel değerlerin kendi içinde özgünlüğü hem
de üst üste gelen yerleşimlerin bir aradalığının
yarattığı çeşitlilik, bölgenin somut mirasından
gelen bilginin bereketidir.
“Yağmurun berekete dönüştüğü diyar” ve
“Bereket Yumağı” olarak da anılan bölgede, mavi
ve yeşilin sunduğu güzellikler, kültürün çeşitli ve
zengin yapısı ve bölgenin sunduğu tüm çeşitliliğin
bereketi, korunarak geleceğe aktarılmalıdır.
Geçmişten günümüze ulaşan tüm değerler
birlikte düşünüldüğünde, bölgenin kültür
odaklı olarak yeniden ele alınmasının gerekliliği
ortaya çıkmaktadır. Bölgenin zenginliğinin
ve bu zenginliğin çeşitliliğinin bölgenin kendi
gelişimi için kaynak olması, hem kültürel hem
de ekonomik gelişim anlamında düşünülmelidir.
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
Bölgenin gelişim yönünü, birikimini ve bereketini
çok yönlü yansıtan kültür odaklı kalkınmaya
çevirmesi gerekmektedir. Bu anlamda yörenin
bereketine zarar veren turizm biçimlerinin
yerine kültür turizminin geliştirilmesi, bölgenin
özgün mimarisi ve sanatını, inanç geleneklerini,
yaşam kültürünü ve doğal kaynaklarının
çeşitliliğinin tarihsel süreçteki derin anlamını,
kısacası bereketini ve kimliğini sürdürürken,
tanıtmaya ve bölge ekonomisini kültür ile
canlandırmaya olanak tanıyacaktır. Bölgenin
bereketi, ancak korunarak ve ileriye taşınarak
daha büyük bir bereket yumağı oluşturacaktır.
17
18
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
2.BÖLÜM
ARKA PLAN: BEK ANALİZİ
B akış
E koloji
K imlik
B ereket
E konomi
K oruma
B eceri
E şitlik
K apasite
B irikim
E tkin Olma
K alkınma
B elirsizlik
E lde Edilebilirlik
K atılım
B eklenti
E ntegrasyon
K urgu
Tarihsel Bakış
Sınırsız Sınırlar
Stratejik Yön
Stratejik Vizyon
Stratejik Temalar
BEK Analizi, bölgenin gelecek planlarına altlık
oluşturacak, dinamiklerini canlandıracak ve
toplumsal yarar ilkesiyle hayata geçmesini
sağlayacak stratejileri tespit etmek amacıyla
uygulanır.
BEK Analizi, bölgenin sahip olduğu zenginlik ve
birikimi; bu değerlerin yerel bir kalkınma modeline
dönüşmesini engelleyen ve destekleyen etkenleri
inceleme yöntemidir.
BEK Analizi, genel toplantı düzeninde 6B [Bakış,
Bereket, Beceri, Birikim, Belirsizlik, Beklenti]
ve Tematik Gruplar düzeninde 6E [Ekoloji,
Ekonomi, Eşitlik, Elde Edilebilirlik, Etkin Olma,
Entegrasyon] ve 6K [Kimlik, Koruma, Kapasite,
Kalkınma,
Katılım,
Kurgu]
başlıklarında
gerçekleştirilen katılımcı bir modelle uygulanır.
Tartışmalarda ortaya çıkan tespit, fikir ve öneriler
raporun ilerleyen kısımlarında özetlenmiştir.
Kültür
Doğa
Üretim
Mavi – Yeşil Ekonomiler
Çeşitlilik
Geçmiş Değerler
Ekonomik Kalkınma
İşbirliği
Farklılaşan Beceriler
Yönetim - Liderlik
Tarihsel Derinlik / Katmanlar
Bilim / Eğitim
Kültürel Miras
iDeneyim
Sanat
Tarihsel Kırılma Noktaları
Ekonomik Dalgalanmalar
Kamu Yatırımları
Piyasa Koşulları
Bürokrasi
Sivil Örgütler
Kamu Sektörü
Özel Sektör
Yaşayanlar
Çalışanlar
Ekolojik Değerler ve Çeşitlilik
Ekolojik Denge
Ekoloji-Ekonomi Birlikteliği
Bölge Ekosistemi
Koruma Odaklı İşbirlikleri
Yerel ve Bölgesel Ekonomik Değerler
Yenilikçi Ekonomik Sektörler
Yatırım ve Girişimcilik Fırsatları
Katma Değer Yaratma
Ekonomik İlişkiler Ağı
Kaynaklara Eşit Erişim
Eşit Paylaşım
Güçler Arası Denge
Eşit Sorumluluk Paylaşımı
Eşit Katılım
Kamu - Özel - Sivil İşbirlikleri
Kentsel Liderlik
Gücün Paylaşım İlkeleri
Kentler Arası Etkin Paylaşım
Yerel Odaklı Örgütlenme
Kamusal Alanların Elde Edilmesi
Kaynak Yaratma
Değer Elde Etme
Tarihi ve Kültürel Değerleri Elde Etme
Doğal Değerleri Elde Etme
Kent ve Bölge Entegrasyonu
Kentsel - Bölgesel Ağlara Entegrasyon
Kent-Kır Bütünleşmesi
Toplumsal Bütünleşme
Mekansal Kurgu
Kentsel Kimlik Unsurları
Kültürel Miras
Kentin Farklılaşan İmajı
Kentsel Tasarım Kriterleri
Kentlilik Bilinci
Kültürel, Tarihi, Doğal Değerler
Koruma ve Gelişim Dinamikleri
Koruma Odaklı İşbirlikleri
Koruma Sektörü
Koruma İçin Kaynak Yaratılması
Gelişim, Koruma, Dönüşüm Kapasitesi
Ekonomi ve Finansman Kapasitesi
Kamu ve Piyasa Yatırım Kapasitesi
İşbirliği Kapasitesi
İnsan Kapasitesi
Bölgesel ve Yerel Kaynaklar
Kalkınma Modelleri
Kaynak Odaklı İşbirlikleri
Yerel Girişimcilik ve İş Yaratma
Çeşitlilik Yönetimi
Kapsamlı Halk Katılımı
Kurumlar Arası Bilgi Paylaşımı
Yerel Liderler
Kamu-Özel-Sivil İşbirliği Potansiyeli
Katılım Mekanizmaları
Sınır Ötesi İşbirliği Olanakları
Bölgesel Gelişim Dinamikleri
Yeni Mekansal Gelişim Kurgusu
Ekonomik Kurgular
Toplumsal Gelişim Kurgusu
Kaynak: KENTSELSTRATEJİ
19
B ANALİZİ
BAKIŞ
B Analizi bölgenin bereket, birikim ve becerilerini;
kamu, yerel, sivil ve özel kesimlerin karşılıklı
beklentilerini ve geleceğe yönelik belirsizlikleri
ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır. B Analizi
aşağıdaki kavramlardan üzerinden tartışılmıştır:
Üst Bakış
▪▪ Bakış
▪▪ Bereket
▪▪ Beceri
▪▪ Birikim
▪▪ Belirsizlik
▪▪ Beklentiler
Aydın-Muğla–Denizli Altın Üçgeni Türkiye’nin
batısında farklılaşan kültürlerin; ovaları, dağları
ve denizi ile bereketin coğrafyasıdır.
Bölgenin kültürü her zaman etkileşim içinde
günümüzdeki idari sınırlar ile ifade edilemeyecek
biçimde gelişimler ve değişiklikler göstermiştir.
Kültürler hem bir bütünün parçası hem de kendi
içlerindeki özgün yapıları ile zenginliklerini ortaya
koymuştur.
Bu etkileşim içinde geçmişin doğal değerleri iyi
kullandığı bilinmektedir fakat günümüzde bu
değerler tehdit altındadır. Bu nedenle geçmiş
kültürler iyi analiz edilerek; değerlerinin,
malzemelerinin,
çeşitliliklerinin
ortaya
konulması ve bu niteliklerinden derslerin
çıkarılması gereklidir.
Bu anlamda ortaya konulacak bakış; stratejik yön
ve temaların temelini oluşturmalıdır. Stratejik
yön tarihsel derinlik de dikkate alındığında,
Doğu ve Batının, yani Yunanistan ile Anadolu’nun
buluşma noktası Ege Denizi ve Adalar olmalıdır.
Tarihsel Bakış
Altın Üçgen Bölgesi; bereketli coğrafyası ile
Demir Çağı öncesinden günümüze tarihsel
derinliği süreklilikle sağlamış katmanların
bölgesidir. Karya, Hitit, Roma, Bizans, Beylikler
20
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
ve Osmanlı uygarlıkları ile Cumhuriyet dönemi
bölgede önemli izler bırakmıştır.
Bölgede 19. yüzyıl önemli bir kırılma noktasıdır.
Bu dönemden itibaren yaşam ve kültürel
dinamikler hızlı değişimler göstermiştir.
Cumhuriyet dönemi yatırımları ile ilk adımlarını
atan bölgede daha sonra sanayileşme,
konvansiyonel tarım üretimi ve kitle turizminin
etkisiyle, günümüzde görülen doğa ve ekonomi
çatışması gibi temel sorunlar ortaya çıkmıştır.
Geçmişten Geleceğe Bakış
Bölgenin sahip olduğu zenginliğin doğru bir
şekilde kullanılması için geçmişten gelen
değerlerin farkına varılması ve bölgenin
geleceğinin, geçmişin mirası çerçevesinde
kurgulanması gerekmektedir. Bu nedenle tarihsel
katmanların sürekliliği ve etkileşim kültürü,
geleceğe bakışta değerlendirilmesi gereken iki
önemli değerdir.
Tarihsel katmanların süreklilik gösterdiği bölge
tarih boyunca Karya, Hellen, Roma, Bizans,
Beylikler, Osmanlı medeniyetine ev sahipliği
yapmıştır. Bu çeşitli katmanların mirası olan
arkeolojik kalıntılar, antik kentler, antik yollar,
ören yerleri, geleneksel kent dokuları ve
endüstri mirası hem bölgeye aidiyet yaratmak
hem de sürdürülebilir bir turizm için kaynak
oluşturmaktadır.
Miletus,
Halikarnasos,
Kaunos, Muğla evleri, Nazilli Basma Fabrikası
örneklerinde somutlaşan tarihsel katmanların
mirasını geçmişten günümüze taşımak ve bunu
geçmiş uygarlıklardan alınan dersler ışığında,
doğayı tüketen değil, onu veri alan ve koruyan bir
anlayışla yapmak mümkündür.
Geçmişten geleceğe bakışta önem verilmesi
gereken ikinci bir konu ise bölgenin tarih boyunca
tanıklık ettiği etkileşimlerdir. Ege ve Akdeniz’in
kıyısında, Adalar ile Anadolu’nun ortasında
bulunan bölgenin en önemli özelliklerinden
birisi, farklı kültürlerin etkileşimlerini bünyesinde
barındırmasıdır. Geçmişte adalar ve karşı kıyı
arasında; kıyı ve içi kesim arasında kurulan
ilişkiler bugünün yaklaşımlarına da altlık
oluşturmalı, sosyal, kültürel ve ekonomik alanda
yaratılabilecek işbirlikleri ve dayanışma için
rehber olmalıdır.
BEREKET
Bereket Yumağı
Aydın-Muğla –Denizli Altın Üçgeni; doğal
zenginlikleri, verimli toprakları, kültürel mirası,
kentleri, köyleri, yaylaları, ovaları, yeraltı ve
yerüstü kaynakları ile bereket yumağı olarak
nitelendirilebilecek bir bölgedir. Bu anlamda
bereketi oluşturan kaynakların bölgenin ortak
değerleri olarak görülmesi ve korunması
gerekmektedir.
Bölgenin birleştirici gücü ve ortak bereketi
tarımdır. Tarım iyi uygulamalar ile desteklenmeli
ve çeşitlilik ekonomisinin en önemli girdisi
olmalıdır.
21
İklimi açısında insan yaşamına çok uygun bir çevre
yaratan bölge, yağmurun berekete dönüştüğü
bir diyardır. İklim bereketinin tarımdan üretime,
mimariden şehir planlamaya yansımaları
olmuştur. Doğanın yarattığı bu bereketin
doğru tasarım yaklaşımları ile kurgulanması
gerekmektedir.
Bölge, insan bereketine sahip, dışarıya göç
vermeyen fakat göç alan bir bölgedir. Bu
bağlamda, insan bereketinin arttırılarak nitelikli
insanların bereketi çoğaltmasını sağlamak için
gençlerden başlayarak eğitim programlarının
yaygınlaştırılması önemlidir.
Bereketin Değerlendirilmesi
Geçmişin bereket getiren önemli değerleri
günümüzde kaybolmuş veya kaybolmaktadır.
Geçmişin bereketi çeşitliliğin, zenginliğin
ve ihtişamın en önemli unsurlarındandır.
Günümüzde bu bereket çarpık yapılaşma, çevre
kirliliği, kaynakların bilinçsiz kullanımı, yanlış
tarım ve HES yatırımları gibi unsurlar nedeniyle
verimli bir şekilde değerlendirilememektedir. Bu
olumsuzlukların ortak akılla hareket edebilecek
bir bereket birlikteliği yaratarak biçimde
giderilmesi gerekmektedir.
Toplumsal gelişmenin sağlanması için bereket
bilincinin oluşturulması, bölgesel olarak
22
berekete sahip çıkılması, doğru kullanılması ve
refahının eşit paylaşılması gerekmektedir. Bu
anlamda, Bodrum’da var olan deniz taşımacılığı
kümelenmesine benzer şekilde oluşturulacak
bereket kümelenmeleri stratejik kurgular
açısında önem teşkil etmektedir.
BECERİ
Ünlü düşünürleri, sanatçıları, mimarları ve toprağı
özenle işleme becerisine sahip insanları bölgenin
bereketinin en önemli unsurunu oluşturmuşlardır.
Fakat günümüzde bu beceriler tek tipleşme
içinde yok olmaya başlamıştır. Bölgenin
yeni stratejilerinin oluşturulması sürecinde,
becerilerinin iyi analiz edilmesi gerçekçi kurgular
oluşturmak için önem taşımaktadır. Bu anlamda
beceri envanterinin derlenmesi gerekmektedir.
Tarihten Gelen Beceri
Birçok yeteneğin gelişmesine tanıklık etmiş
coğrafyada tarihten günümüze aktarılan
beceriler:
▪▪ Düşünürler, sanatçılar, mimarlar,
Hippodamus, Herodot,..
▪▪ Çiftçiler ve tarımsal üretim teknikleri
▪▪ Zanaatçılık: Dokuma ustaları, taş ustaları,
demir ustaları, ahşap ustaları
▪▪ Bölgesel lezzetler
▪▪ Balıkçılık ve süngercilik
Becerinin Geliştirilmesi
Bölgenin sahip olduğu özgün değerlerin geleceğe
aktarılıp değerlendirilmesi için gereken en
önemli beceri, koruma ve kullanma dengesinin
kurulmasıdır. Kitle turizminin bölgenin doğal
kaynakları ve kültürel kimliğine verdiği zararın
engellenmesi ve sürdürülebilir kültür öncelikli
kalkınma dinamiklerinin hayata geçirilmesi
öncelikli hedef olmalıdır. Bu bağlamda tarım ve
sanayi sektörleri ve koruma arasında kurulacak
denge, sürdürülebilir kalkınmanın gerekli kıldığı
temel yönetim becerisidir.
Binlerce yıllık değer birikiminin paylaşılması
ve sürdürülebilir kalkınmaya temel olması,
sürdürülebilir kültür turizmi stratejisinin
geliştirilmesi ve bu bağlamda gerekli becerilere
sahip nitelikli eleman yetiştirilmesine bağlıdır.
Aynı strateji kapsamında, kadınların becerilerini
ekonomik değere dönüştürmesini sağlayacak
eğitimler planlanmalıdır.
Üniversitelerde
ve
kurumlarda
çalışan
araştırmacılar, akademisyenler ve uzmanların
becerilerinin, doğa ve kültür öncelikli
kalkınma stratejilerinin hayata geçirilmesi için
değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu hedef
doğrultusunda bölgenin becerilerinin bir
envanterinin yapılması gerekmektedir.
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
BİRİKİM
Belirsizlik
Karya (Dağlar Ülkesi) Anadolu uygarlıklarının
temel unsurlarından biridir. Bununla beraber
Helenistik, Roma ve Bizans uygarlıklarının,
Menteşeoğulları ve Aydınoğulları Beyliklerinin,
Osmanlıların
ve Cumhuriyet
döneminin
önemli birikimleri, birbiri üstüne eklemlenerek
günümüze ulaşmıştır.
Bölge bütününde planlama süreçleri ortak bir
vizyondan bağımsız, bütünleşik olmayan bir süreç
içerisinde statik yapılarda hazırlanmaktadır. Bu
durum bölgedeki belirsizliklerin temel sebebini
oluşturmaktadır. Kalkınma Ajansı’nın hazırladığı
planda bölgenin önceliklerinin yeterince ortaya
konulmadığı
düşünülmektedir.
Bölgenin
bereketinin, çeşitliliğinin, doğal ve kültürel
değerlerinin gelecek senaryolarında ne şekilde
yönetileceği belirsizlik konusudur.
Doğu ve Batı kültürlerinin karşılaştığı ve binlerce
yıllık ticaret yollarının kesiştiği bu coğrafyanın
birikimi, günümüzde özgün kültürel, toplumsal
ve ekonomik değerlerde yaşamaktadır. Bölgenin
ekolojik bereketi, çeşitliliğe dayalı tarımsal
üretim geleneğine yansımıştır. Ayrıca bölgedeki
mimarlık kültürü, Ege’nin batı kıyısından gelen
Rum ustaların etkisiyle özel bir senteze ulaşmış ve
özgün bir mimarlık geleneğini ortaya çıkarmıştır.
Binlerce yıllık deniz ticareti birikimi, günümüzde
ahşap gemi yapımcılığı konusunda bölgeyi öne
çıkarmaktadır. Anadolu’nun ötesinden gelen
Yörük kültürü ise, bölgenin dağlarında yeni bir
yaşam bulmuş ve özgün barınma gelenekleri
kapsamında halıcılık, kıl çadır ustalığı, Yörük
dokumacılığı gibi ustalıkları bölgenin birikimine
katmıştır. Geçmişin yaşam felsefesinin varlık
bulduğu Efe kültürü ile birlikte, bütün bu
ustalıklar günümüzün zengin yaşama kültürünü
yansıtmaktadır.
Kurumsal Belirsizlikler
Kurumların sorumluluk ve yetki alanlarındaki
karmaşıklıklar, bürokratik engeller, merkez
ve yerel arasındaki planlama çatışmaları,
kurumlararası etkileşimi düzenleyecek bir
yönetim planı gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Ortak vizyondan yoksun kurumlar, ortak planlar
ve programları hayata geçirememekte ve ortak
bir güç oluşturamamaktadır. Bu bağlamda
ortaya çıkan sıkıntılar şunlardır:
▪▪ Planlama süreçlerinin belirsizliği ve statik
planlar
▪▪ Projelerin süreksizliği
▪▪ Bereketin geleceğinin belirsizliği
▪▪ Mevcut planların önceliklerinin, bölgenin
beklentilerini yeterince yansıtmaması
23
▪▪ Beklentilerin çatışması; merkez ve yerel ile
özel sektörün isteklerinin uyuşmaması
▪▪ Kültürel değerlerin envanterinin
hazırlanması ve korunması
▪▪ Kültürel değerlerin korunmasına yönelik
politikaların eksikliği
▪▪ El sanatlarının ve zanaatların korunması ve
yenilikçi tasarımlarla günümüz koşullarına
ayak uydurulması
Doğal Belirsizlikler
▪▪ Toprak altında ve deniz altında bulunan
değerlerin ortaya çıkarılması
Bölge birinci deprem bölgesindedir ve tarihte
büyük yıkımlara yol açmış depremler yaşamıştır.
Depreme yönelik önlemler alınmalı ve
yapılaşma koşullarına zorunluluk ve kısıtlamalar
getirilmelidir. Bununla birlikte; orman, su, deniz
ve madenler gibi doğal kaynakların; kıyı, dağ ve
ova gibi doğal peyzajların değerlendirilmesinde,
koruma kullanma dengesi iyi planlanmalıdır.
▪▪ Sokağa sahip çıkılması
Beklentiler
Kamu ve sivil toplum örgüt temsilcilerinin bölge için
ortak beklentileri; mirasın korunması, bereketin
sürdürebilirliği, ekonomik gelişmenin önünün
açılması, toplumsal gelişmenin desteklenmesi
ve birliktelik ve dayanışmanın güçlendirilmesidir.
Mirasın Korunması
▪▪ Kültürel ve doğal mirasın bir emanet olarak
görülmesi ve bu değerlerin bir turizm girdisi
oldukları için değil, ortak bir değer olduğu
için korunması
24
▪▪ Tek adımda restorasyon süreci için kamuoyu
oluşturulması
▪▪ Kültürel değerlere yönelik teorik ve
pratik eğitimler ile toplumsal farkındalık
yaratılması
Bereketin Sürdürebilirliği
▪▪ Doğal değerlerin korunması
▪▪ Doğanın bereketinin gelecek kuşaklara
aktarılması için politikalar geliştirilmesi
▪▪ Tarım arazilerinin öncelikli olarak koruma
altına alınması ve ovaların yerleşime
açılmaması
▪▪ Mermer vb. maden kaynaklarının bilinçli
biçimde kullanımı, yeraltı zenginliğinin
yönetimi, maden ocaklarının rehabilite
edilmesi
▪▪ Jeotermal enerjinin doğal kaynaklara zarar
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
vermeden kullanılması
▪▪ Çarpık kentleşmenin ve sanayileşmenin
doğa üzerindeki yıkıcı etkisinin kontrol altına
alınıp, minimize edilmesi
▪▪ Bereket bilincinin oluşturulması
Toplumsal gelişmenin
desteklenmesi
▪▪ Ekonomik kalkınma ile toplumsal gelişmenin
eşgüdüm içerisinde planlanması
▪▪ Toplumsak kaynaşmanın sağlanması
▪▪ Katılım platformlarının yaratılması
Ekonomik Gelişmenin Önünün
Açılması
▪▪ Ekonomik gelişme kaynaklarının çeşitlilik
esasına dayalı kurgulanması ve paylaşımcı
bir ekonomik büyümenin sağlanması
▪▪ Yaşam boyu eğitim programlarının hayata
geçirilmesi
▪▪ Birliktelik ve dayanışmanın güçlendirilmesi
▪▪ Yeni bir örgütlenme yapısı ile işbirliği
ortamının yaratılması
▪▪ Sanayi, ticaret ve bereketin ortak
kurgulanması
▪▪ Aydın-Denizli-Muğla Altın Üçgen bölgesinde
üçlü ittifak potansiyelinin değerlendirilmesi
▪▪ Organik tarım gibi doğru tarım
yöntemlerinin, yatırım ve teşviklerle
desteklenmesi
▪▪ Yerel halk, özel sektör, kamu kurumları, sivil
toplum örgütleri ve üniversitelerin bir araya
gelebileceği işbirlikleri için imkanların
sunulması
▪▪ Kültür turizmi, doğa turizmi, eko turizm,
agro turizm gibi koruma kullanma
dengesinin sağlanabileceği turizm
yatırımlarının desteklenmesi
▪▪ Çeşitlilik esaslı standardizasyon, paketleme,
etiketleme, pazarlama gibi işlemlerle tarım
ürünlerinin katma değerinin arttırılması
▪▪ Herkesin özgürce isteklerini dile getirdiği
platformların oluşturulması
▪▪ Kalkınma Ajansları’nın kamu, yerel, sivil, özel
birlikteliği için ortam yaratması
▪▪ Gönülülük esaslı katılım mekanizmalarının
kurgulanması
▪▪ Deniz ticaretinin canlandırılması
▪▪ Mavi -Yeşil -Antik turların kurgulanması
25
E ANALİZİ
Altın Üçgen’i oluşturan Aydın-Denizli-Muğla’nın
geleceğine dair bir kurgu oluşturmak üzere,
çalıştay katılımcıları tarafından sürdürülebilir
kalkınmanın temel bileşenleri
Ekoloji
Ekonomi
Eşitlik
ve bunları yapılabilir kılmanın temel bileşenleri
olan
Elde Edilebilirlik
Etkin Olma
Entegrasyon
Kavramları tartışılmıştır.
Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları, sulak alanlar,
deniz ve kıyı ekosistemi, endemik çeşitliliğidir.
Ekolojik çeşitliliklerin bir arada bulunduğu bölge,
Türkiye ve dünya ölçeğinde sürdürülmesi gereken
bir coğrafya özelliği göstermektedir.
Birliktelikler
Ekolojik değerlerin sürdürülmesi konusunda
bölgede
faaliyet
gösteren
birliktelikler;
Bölgesel ve Ulusal Birliktelikler
Tehditler
Bölgenin ekolojik değerlerine yönelik başlıca
tehditler;
▪▪ Jeotermal enerji yatırımları
▪▪ HES yatırımları
▪▪ Madencilik
Büyük Menderes Havzası Çevre Koruma
Birliği
TEMA
DenizTemiz Derneği/TURMEPA
Deniz Ticaret Odası
Peynir Çiçeği Derneği
Aydın İli Çevre Hizmetleri Birliği,
▪▪ Taş ocakları
KUŞATAK Birliği
▪▪ Yanlış tarım uygulamaları
Köyceğiz-Dalaman Çevre Koruma Birliği
▪▪ Turizm yapılaşması
Ekoloji
Bölgenin ekolojik ve çevresel değerleri, bu değerlerin
dengesini bozan yatırımlar ve eylemler, bu değerler
üzerine çalışma yapan ulusal ve uluslar arası
birlikler nelerdir sorularına cevaplar aranmıştır.
Ekolojik Değerler
Güney Ege coğrafyasında öne çıkan ekolojik
değerler; Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat
Koruma Alanları, Özel Çevre Koruma Bölgeleri,
26
▪▪ Yangınlar
▪▪ Plansız büyüme ve yapılaşma
olarak özetlenebilir. Ekoloji, tarım ve ekonomi
çelişkisinin
çözülmesi;
özellikle
maden
faaliyetleri konusunda koruma kullanma
dengesinin sağlanması gerekmektedir. Tarımsal
faaliyetlerde doğru tarım uygulamalarının
yapılmaması, sürdürülebilir ekoloji ve ekonomiyi
tehdit eden diğer unsurlardır. Ayrıca turizm
yatırımlarının çevreye verdiği tahribat göz
önünde bulundurularak turizmde çeşitlenme
yaratılmalıdır.
Bölgede Çalışma Yürüten Uluslararası
Kuruluşlar
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
(UNDP)
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)
Global Environment Facility (GEF)
Regional Activity Centre for Specially
Protected Areas(RAC/SPA)
WWF
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
Ekonomi
Bölgenin ve yerelin ekonomik değerleri, yatırım ve
girişimcilik fırsatları, temel ekonomik sektörleri,
istihdam yaratma ve katma değer fırsatları
üzerinde durulmuştur.
Bölgenin ekonomik girdi sağlayan ve öne çıkan
ürünler ve sektörler arasında;
▪▪ Tarım ürünleri: Narenciye, kestane, incir,
üzüm, çam fıstığı, badem, nar, çilek, susam
▪▪ Tarım ürünlerinin işlenmesi ile elde edilen
zeytinyağı, şarap, sığla yağı, kekik yağı ve
çeşitli ot yağları
▪▪ İpek, balıkçılık ve tarla balıkçılığı, deniz
ürünleri, hayvancılık ürünleri
▪▪ Halıcılık, dokumacılık gibi geleneksel
üretimler
▪▪ Tekstil, madencilik, enerji ve turizm
sektörleri bulunmaktadır.
etiketleme, standardizasyonu gibi faaliyetleri
gerçekleştirecek tarımsal işleme tesisleri üretim
çarkına eklemlenerek markalaşmaya gidilmeli
ve katma değeri arttıracak stratejiler ve eylemler
gerçekleştirilmelidir.
Sektörel Dağılım
Turizm Çeşitlenmesi
Diğer bir ekonomik girdi sağlayan kitle turizminin
(her şey dahil) ağırlığı yayla, kültür, sağlık, termal
ve av turizmi gibi çeşitlendirmelerle birlikte
dengelenmelidir. Gerekli altyapı yatırımlarının
tematik turizm bölgelerinde kurulması, tanıtım
ve pazarlamalarının yapılması turizm dallarının
gelişmesinde öncelikle atılması gereken
adımlardır.
Her ilin bir sektörde öne çıktığı düşünüldüğünde,
bölge içinde birbirini tamamlayıcı sektörel ağ ile
dengesizlikler çözülebilecektir. Yeni ve dengeli
işbirliklerinin kurulması, turizm bölgelerinde
sanayinin tarıma bağlı sanayi olarak gelişmesi
gerekmektedir.
Ayrıca yan bağlantı yollarının açılması ile ulaşım
etkin hale getirilerek, bölgesel ekonomik
entegrasyon sağlanmalı; tarım, turizm ve sanayi
ile her üç il birbirine entegre edilerek ekonomileri
canlandırılmalıdır.
Eşitlik
Kamu yatırımlarından eşit yararlanma koşulları,
bölgenin illeri arasındaki dengesizlik, kurumlar
arası eşitlik gibi alt başlıklar üzerinde durulmuştur.
Markalaşma
Kestanenin büyük bir kısmı Aydın’da üretilirken
Bursa’nın kestane ile anılması, Serinhisar’da
üretilen nohutun Çorum leblebisi olarak
pazarlanması gibi tarımsal ürünlerin işlenmeden
pazarlanması, bu ürünlere sahip çıkılmadığını
göstermekte ve daha az ekonomik girdinin elde
edilmesine neden olmaktadır. Bu sebepten
dolayı tarımsal ürünlerin pazarlama, paketleme,
Böyle bir çalışmada turizm acenteleri ile ortak
çalışma yapılmalı ve pazarlama faaliyetlerine
yeterli önem verilmelidir.
Turizmden Pay Alma
Muğla turizmden aldığı payla Aydın ve
Denizli’yi geride bırakmaktadır. Diğer illerin
turizm potansiyelleri gözden geçirilerek,
turizm çeşitlenmelerinin doğru tespit edilmesi
gerekmektedir. Bu bağlamda her üç şehri
birbirine bağlayan bir turizm ağı yaratılabilir.
Kurumlar Arası İlişkiler
Kurumlar arası eşitlik mümkün olmamakla
beraber bütün kurumların eşit bir şekilde temsil
edildiği Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA),
bölgesel işbirliği açısından önem teşkil etmektedir.
Ayrıca ADIM Üniversite Konsorsiyumu bölgedeki
üniversitelerin birlikte hareket etmeleri ve eşit
şartlarda imkânlardan yararlanmaları konusunda
bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
27
Elde Edilebilirlik
Kültür odaklı gelişimin temelini oluşturacak olan
bölge değerlerinin nasıl harekete geçirilebileceği
üzerinde durulmuştur.
Bölgenin dinamiklerinin bir arada işleyebilmesi
için öncelikle yerel değil, bölgesel düşünme
becerisi geliştirilmelidir. Gelişme ancak Aydın,
Denizli ve Muğla’nın bir bütün olarak hareket
etmesiyle mümkün olabilir; kamu-yerel-sivil-özel
işbirliği için fırsatlar yaratılmalıdır. Tüm bunlar
yapılırken bölgede ekonomik getirinin değil,
kültürün benimsenerek sürdürülmesinin temel
kaygı olması ile bölgeye fayda sağlanabilecektir.
Geleneksel Tarım Ürünleri
Geleneksel tarım ürünlerine geri dönülmesi ve
mevcut olanların sürdürülmesi bölgede kültür
odaklı canlanmanın ilk koşuludur. Günümüzde
Aydın’ın bir kesiminde ve Denizli’de yapılan
şarapçılığın sürdürülmesi, özellikle Datça
‘da şarapçılığın yeniden canlandırılması ve
konu hakkında Ar-Ge çalışmaları yapılması
gerekmektedir.
üretim biçimlerine ve toprağına sahip çıkması
açısından ev ekonomisinin canlandırılması ve
turizm ile entegrasyonu, hem köylerin dışarıya
göç vermesini engelleyecek, hem de ekonomiyi
canlandırıp istihdam yaratacaktır.
Bunlara
yönelik olarak “tarımsal ürünler ve kültür turizmi
ile ilgili tanıtım gruplarının oluşturulması” projesi
gerçekleştirilebilir. Ayrıca kenti ziyarete gelen
turistlerin trekking gibi doğa sporları ile kırsal
alanlara yönlendirilmesi de kırsal kalkınmaya bir
girdi olarak düşünülebilir.
Rekabet
Sektörlerin yerel, ulusal ve uluslararası
ölçekte rekabet edebilirliğinin sağlanması için
üretim maliyeti düşürülmeli ve kümelenme
politikası izlenmelidir. Özellikle küçük esnafın
kooperatifleşmesi ve tüketici birliklerinin
oluşturulması, geleneksel üretim değerlerine
sahip çıkılması yolunda önemli bir adımdır.
“Yerel ekonomik potansiyelin değerlendirilmesi
için proje oluşturma gruplarının oluşturulması”
projesi de bu başlık altında değerlendirilebilir.
Etkileşim
Etkin Olma
Tarım, Turizm ve Kırsal Kalkınma
Bölgede kitle turizmi alanındaki yanlış
yatırımların
yarattığı
olumsuz
etkiler
“kültür ve doğa turizmi”ne odaklanılarak
azaltılabilecektir. Köylü nüfusun geleneksel
28
“Gücün paylaşım ilkeleri nasıl olmalı? Yetki
başkasına devredilebilir mi? Etkinliğin artırılmasının
yöntemleri neler olabilir?”sorularına cevap
aranmıştır.“Etkileşim” kavramı, etkin olma başlığı
altında öne çıkmaktadır.
Bölgede var olan güçlü bir ittifak potansiyeli,
bilgi ve iletişim eksikliği sebebiyle hayata
geçirilememektedir. Ortak konular etrafında
işbirliği içinde hareket etmek için bölgesel ölçekte
ittifaklar kurulmalıdır. Örneğin, üç ilin geleceğini
etkileyecek konularda yapılan etkinliklere ve
eğitim faaliyetlerine (zeytinyağcılık konferansı
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
gibi) üç il de dahil edilmeli ve etkileşim
sağlanmalıdır.
Entegrasyon
Bölgenin kültür odaklı kalkınması için, Güney
Ege Kalkınma Ajansı (GEKA), üniversiteler ve
ilgili kamu kurumları ortak hareket etmeli,
bilgi ve güç paylaşımı sağlanmalıdır. Aydın,
Muğla, Denizli ve Isparta Üniversiteleri arasında
oluşturulmuş bir işbirliği platformu olan
ADIM bu anlamda bir fırsattır. GEKA gelişim
potansiyellerini devreye sokacak tüm kurumları
bünyesinde barındırmasına rağmen, kültür
odaklı kalkınmadan çok ekonomik gelişmeye ve
KOBİ’lere yoğunlaşmaktadır.
Bölgenin entegrasyon dinamikleri ve bu
dinamiklerin kültür öncelikli gelişme doğrultusunda
nasıl gerçekleştirilebileceği tartışılmıştır. Kır ve
kentin; kıyı, adalar ve iç kesimin; bilgi ve gücün,
bölgede yaşayan nüfus ile coğrafya ve kültürünün
entegrasyonuna yönelik ipuçları elde edilmiştir.
Bölgesel ittifaklar kurmak için özellikle Ticaret
Odaları, Ziraat Odaları, Sanayi Odaları, Borsalar
ve benzeri meslek örgütlerinin kendi aralarında
işbirliği yapması gerekmektedir. Bölgedeki sivil
toplum örgütlerinin işbirliği kurma çabaları ise
etkin bir şekilde hayata geçememektedir.
Kıyı ve İç Kesim
Ulaşım olanaklarının yeterli olmamasının yol
açtığı kıyı ve iç kesimler arasındaki kopukluk,
turizm çeşitlenmesine gidilerek ve ulaşım
talebini arttırarak, ulaşım altyapısının gelişmesini
dolayısıyla iç kesimle kıyının entegrasyonunu
sağlayacaktır. Kıyılarda oluşturulacak rekreasyon
alanları ise kentin deniz ile daha güçlü bir ilişki
kurmasına yardımcı olacaktır.
Ada ve Kıyılar
Bilginin Paylaşımı
Kurumlar arası veri paylaşımı ve veri
standardizasyonu (özellikle istatistiki verilerin),
işbirliği sürecini kolaylaştırıcı ve şeffaflığı sağlayıcı
bir rol oynayacaktır. Bu amaçla, bölgedeki üç ili
kapsayan ortak bir bilgi platformu oluşturulabilir.
Bölgedeki kurum, kuruluş ve birliklerin, bölgenin
değerlerinin ve yapılan faaliyetlerin tanıtımı için
iletişim araçlarını etkin bir şekilde kullanması
gerekmektedir. Bu alanlarda profesyonelleşme
ve uzmanlaşma daha etkin bir platform yaratma
açısından oldukça önemlidir.
Mavi tur ve yeşil turlar ile antik rotaların
geliştirilmesi ada ve kıyıların entegrasyonu için
tetikleyici bir faktör olabilir. Diğer bir deyişle
kültür turizminin birleştirici bir etki yaratacağı
düşünülebilir. Bu faktörler ekonomiye katkı
sağlamanın yanı sıra kültürel gelişim ile ekonomik
gelişimin entegrasyonunu da mümkün kılacaktır.
üretim biçimlerine yönelik ev ekonomisinin
geliştirilmesi; örneğin hediyelik eşya olarak
yerel ürünlerin üretimi, paketleme bilincinin
geliştirilmesi gibi faaliyetler önemlidir. Bu tür
faaliyetlerin bir sonucu da, köylüye toprağını
sevdirmek ve dışarıya göçü engellemek olacaktır.
Bu bağlamda coğrafya değerleri ve geleneksel
üretim biçimlerini tanıtmaya ve benimsemesine
yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına
önem verilmesi gerekmektedir.
Bilgi ve Gücün Entegrasyonu
Bölge üniversitelerinin kent ile bütünleşemiyor
olması, bölgenin entegrasyonu açısından
önemli bir sorundur. Üniversite ve bürokratik
yapılanma arasında güç ve bilgi paylaşımı
konusunda
entegrasyon
sağlanamaması,
yönetim süreçlerinde üniversitelerin elindeki
nitelikli bilginin verimli kullanılmamasına neden
olmaktadır.
Kamu-yerel-sivil-özel
bölgedeki üç kentin
bölgenin gelişimine
edebilirliğin artmasını
bütün kılacaktır.
sektörlerin işbirliği ve
birlikte hareket etmesi,
destek olacak, rekabet
sağlayacak ve bölgeyi bir
Nüfusun Kalkınmaya Entegrasyonu
Geleneksel üretim biçimlerinin devamlılığını esas
alan bir gelişme modeline nüfusun entegrasyonu
açısından, köylerde tarıma ve geleneksel diğer
29
K Analizi
K Analizi kimliğin ve kültürel değerlerin korunması
yaklaşımıyla, kalkınmaya yönelik kapasiteyi
geliştirecek ve yeni bir bölgesel ve kentsel kurgu
oluşturacak anahtar kelimeleri ortaya çıkarmayı
amaçlamaktadır. K analizi;
-- Kimlik
-- Koruma
-- Kapasite
-- Kalkınma
-- Katılım
-- Kurgu
başlıkları altında tartışılmıştır.
Kimlik
İnsan topluluklarının binlerce yıldır yaşadığı Altın
Üçgen coğrafyasında şekillenen ve bölgeyi özgün
kılan kimlik; insan ölçekli, insanı ürkütmeyen
ve beraber yaşamaya teşvik eden bir özelliğe
sahiptir. İnsanı kucaklayan, birçok medeniyetin
izlerini taşıyan ve çeşitlilikleri bünyesinde
barındıran bu kimliğin öğeleri;
→→ Antik kimlikler- Yaşayan kimlikler
→→ Somut miras – Somut olmayan miras
→→ Ova-Dağ, Deniz-Kıyı
30
ikilikleri bağlamında değerlendirilebilir.
Ayrıca kültürler arası etkileşimler ve sosyal
değişimler de bölge kimliğinin önemli kurucu
öğeleri arasında sayılabilir.
Antik Kimlikler-Yaşayan Kimlikler
Bölgeyi özgün kılan kimliğin özelliğini, antik ve
yaşayan kimlikler olmak üzere ikili bağlamda
değerlendirmek mümkündür.
Karya uygarlığı geçmişten günümüze izlerini
bırakan en önemli antik kimlik öğesi ve bölgenin
bugünkü kimliğinin oluşmasındaki en etkili
bileşenlerden birisidir. Yörük kimliği ise göçebelik,
hayvansal ve bitkisel üretim ve dokumacılık
özellikleri ile yaşayan kimliklere örnek olarak
verilebilir.
Somut Miras - Somut Olmayan
Miras
Bölge kimliğini oluşturan değerler ve varlıklar,
somut ve somut olmayan kimlik öğeleri
başlıklarında incelenebilir. Somut kültürel miras
öğeleri antik kentler ve mimari başlıkları altında
sınıflandırılabilir;
▪▪ Antik kentler (özellikle Karya kentleri, iki dilli
yazıtlar,…)
▪▪ Mimari (Muğla bacası, yapılardaki örgü
sistemi, Beylikler ve Osmanlı mimarisi,
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
camiler, mezar taşları, kaleler,…)
▪▪ Bölge kimliğini kuran somut olmayan
kültürel miras öğeleri ise alttaki başlıklarda
toplanabilir;
▪▪ Yaşama geleneği
▪▪ İnanç geleneği
▪▪ Beslenme gelenekleri
▪▪ Üretim gelenekleri (Zeytinyağı, Efe çizmesi,
Yatağan bıçakları, kıl çadır, sıcak demircilik,
dericilik, hasır örücülüğü, cura saz yapımı)
Ova-Dağ / Deniz-Kıyı
Coğrafya, bölge kimliğini şekillendiren en önemli
öğelerden biri olarak öne çıkmakta, coğrafi
ikilikler ise bölge kimliğini çeşitlendirmektedir.
Bu bağlamda yükseklik ve kıyı-iç kesim farkı,
bölgede faklı kimlik özellikleri yaratan iki önemli
değişkendir.
Yüksek bölgeler ve iç kesimler antik yaşam ve inanç
biçimlerinin varlığını sürdürebildiği muhafazakar
bir kültüre sahipken; kıyıda ise etkileşime daha
açık ve denizcilik birikimine sahip bir kültür varlığı
dikkat çeker.
Etkileşim ve Sosyal Değişimler
Doğu ile Batı arasında bir geçiş coğrafyasında
bulunan bölgenin kimliğini kuran önemli
öğelerden bir başkası ise kültürler arası
etkileşimdir. Adalarla olan mimari, kültürel,
sanatsal ve ekonomik etkileşimlerin bölge
kimliğinin şekillenmesinde önemli rol oynadığı
belirtilmiştir. Deniz ticareti, adalardan bölgeye
gelen ve bölgeden adalara giden ustalar; II.
Dünya Savaşı sırasında Nazilli’ye gelen işçiler bu
etkileşimlerin önemli örneklerindendir.
Ayrıca, binlerce yıl boyunca bölgeye kimliğini
kazandıran ve mübadele ile kaybolan yaşam ve
kent kültürünün özellikle üniversiteler tarafından
araştırılarak açığa çıkarılması ve bunların bir
değer olarak yeniden canlandırılması, bölge
kimliğini zenginleştirmesi açısından önemlidir.
Koruma
Çalıştay süresince, somut kültürel miras kadar
somut olmayan kültürel mirasın da korunması
gerektiği vurgulanmıştır. Koruma kurulları ve
Vakıflar ile ilgili yaşanan sorunlar ve çözüm
önerileri, ardından da yeni yapılaşmanın da koruma
kapsamına girmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.
Koruma Kurulları
Koruma kurulları ile ilgili en çok dile getirilen
ortak tespit, kurulların kadro yapısının ve
mevzuatının sorunlara çözüm üretmekten uzak
olduğu yönündedir. Zaman, mekân ve araç
sıkıntısı çeken koruma kurullarının etkili çalışmak
konusunda yetersiz kalmaları, koruma adına
yapılan niteliksiz restorasyonlara müdahale
edememeleri, kadro değişikliklerinin sürekliliği
bozması, nitelikli personel istihdamında gerekli
standartları yakalayamamaları ve Vakıfların
yaptığı restorasyonları kontrol yetkisine sahip
olmamaları önemli sorunlar arasındadır. Koruma
kurulları arasındaki iletişimsizlik ve kurum
içi bilgi aktarımının kaybolması ise yaşanan
diğer bir sıkıntıdır. Bu konuya çözüm olarak ele
alınabilecek öneriler:
▪▪ Bölgeyi tanıyan kişilerden oluşan bölgesel
koruma kurulları oluşturulması
▪▪ Kurullardaki kadronun ve yasaların gözden
geçirilmesi
▪▪ Bütün yerel yönetimlerde KUDEB’lerin
kurulması ve uzman kadroların arttırılması
▪▪ Kamu kurumlarında sanat tarihçisi ve
arkeologların daha yoğun bir şekilde
istihdam edilmesi
▪▪ Koruma adına yapılan ve aslına sadık
kalmayan restorasyonlardan kaçınılması,
ihale sisteminin revize edilmesi, yapım
aşamasında kontrolün sağlanması
▪▪ Vakıfların restorasyon çalışmalarına
KUDEB’in ve üniversitelerin bilim
kurullarının dahil edilmesi
▪▪ Koruma ile ilgili çalışma yapan kurumlar
arasında eş güdüm olması
▪▪ Koruma kurullarındaki eski ve yeni
kadrolar arasındaki bağlantının yeniden
sağlanması, doğru uygulama bilgilerinin yeni
personele aktarılması
olarak sıralanabilir.
31
Koruma Politikalarının Revizyonu
Var olan koruma politikaları koruma kullanma
dengesini gözetmemekte, yoğun bürokratik
aşamalar nedeniyle halkın ihtiyaçlarına cevap
vermekte yetersiz kalmaktadır.
Kültürel
değerleriyle barışık bir toplum yaratmak için,
koruma insanların önceliklerini gözetecek
şekilde revize edilmeli ve bu amaçla kamuoyu
oluşturulmalıdır. Halk tarafından “Bir çivi çakmak
yasak” olarak algılanan 2863 sayılı koruma
kanunu ve bunun yarattığı kültürel değerlere
yabancılaşma, bürokratların ve halkın bir araya
gelmesi ile çözülebilir.
Yeni Yapılaşma İlkeleri
Kentlerdeki büyümenin tarihi dokuya uyumsuz
bir şekilde ilerlemesini engellemek ve bu süreci
tersine çevirmek için yerel yöneticilere önemli
görevler düşmektedir. Bu konuda öncelikle
yapılması gerekenler;
▪▪ Tarihi doku ile uyumlu yeni yapılaşma
ilkelerinin belirlenmesi
▪▪ Arkeolojik ve kentsel sit alanları dışında
da koruma politikaları uygulanması, yeni
yapılan binaların doğa ve sosyal yapı ile
uyumunun sağlanması
▪▪ Yayla köylerinde yüksek yapılaşma
izinlerinin verilmemesi
bilinçlendirilmesi
▪▪ Yöneticilerin koruma kararlarına sadık
olması ve bu kararlardan taviz vermemesi
olarak özetlenebilir.
Somut Olmayan Kültürel Mirasın
Korunması
Fiziki koruma ile somut olmayan mirasın
korunması eşgüdüm içinde yürütülmeli, kentin
yaşam kültürü de en az somut miras kadar
korunmalı ve korumanın sosyal boyutu da göz
ardı edilmemelidir. Bu konuda atılabilecek
adımlar;
▪▪ Muğla İl Kültür Müdürlüğü’nün
başkanlığında yürütülen Somut Olmayan
Kültürel Miras Komisyonu çalışmalarının
yaygınlaştırılması
▪▪ Envanter yapan kurum ve kişilerin bir araya
gelmesi
▪▪ Sözlü tarih çalışmalarının yapılması
▪▪ Geleneksel üretim araçlarının ve biçimlerinin
korunması (Denizli-Aydın’da Efe çizmesi,
Yatağan bıçakları, kıl çadır dokumacılığı,
sıcak demircilik, dericilik, hasır örücülüğü,
cura saz yapımı,...)
▪▪ Envanter, etnografik, kültürel ve sosyal
çalışmalar yapılması ve bu çalışmaların
kitlelere ulaştırılması
▪▪ Yerel yöneticilerin koruma konusunda
32
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
Kapasite
Kapasitenin Kaybı
Yöredeki doğal, ekonomik ve beşeri kapasite
bölgeyi bir zenginlik ve çeşitlilik merkezi
kılmaktadır. Geleceğin üzerine inşa edileceği
kapasite boyutlarından ilki olan doğal kapasite;
orman alanları, tarım arazileri, dağlar, kıyılar ve
koylar, milli parklar, tabiat parkları, tabiat koruma
alanları, sulak alanlar, dalyan ve İztuzu plajı gibi
doğal peyzajı; endemik bitki ve hayvan türleri;
mermer, kömür, şifalı sular gibi yeraltı kaynakları;
Büyük Menderes ve Dalaman Çayı gibi akarsuları;
Kirazlı Köyü, Kaya Köy gibi karakteristik köylerin
biçimlendirdiği
değerlerden
oluşmaktadır.
Bölgenin ekonomik kapasitesi ise; üzüm, zeytin,
kestane, narenciye, kekik, badem, susam gibi tarım
ürünleri; deniz ürünleri, sünger, yat imalatı gibi
denizcilik faaliyetleri; arıcılık, ormancılık, zeytinyağı
ve şarap üretimi olarak sıralanabilir. Geçmişte
bölgede yaşamış düşünürler, sanatçılar, mimarlar;
günümüzde bölgeye yerleşen akademisyen,
sanatçı, edebiyatçı ve şairler ve bölgenin eğitim
düzeyi yüksek insanları ise beşeri sermayesini
oluşturmaktadır.
Bölgenin doğal kapasitesinin zorlayan, giderek
aşan kıyı turizmi ve bunun sebep olduğu sürekli
artan yapılaşma ve genişleyen şehirlerin, kültür
ve doğa odaklı bir planlama ile kontrol edilmesi
ve turizm çeşitlenmesiyle dengelenmesi
gerekmektedir.
Kültür ve doğa odaklı bir gelecek stratejisi
bölgenin doğal, ekonomik ve beşeri kapasitesini
dikkate almalı, bu kapasiteler arasındaki bağları
kurarak sürdürülebilir bir kalkınma modeline
zemin oluşturmalıdır.
Ayrıca koruma kurulları da dahil olmak üzere, tüm
kurumlarda kültürel miras konusunda eğitimli
uzman kadronun eksikliği göze çarpmaktadır.
Bölgede özellikle arkeolog ve sanat tarihçileri
başta olmak üzere yetişmiş iş gücünün istihdam
edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
▪▪ Osmanlı geleneği olan iğne oyası ve tel
kırma
▪▪ Karacasu’da sıcak demircilik, dericilik ve
toprak testi yapımı
▪▪ Hasır örücülüğü, sepet örme
▪▪ Dokumacılık
▪▪ Geleneksel yemekler
▪▪ Süngercilik
▪▪ Orman ürünleri
Turizm Çeşitlenmesi
Kalkınma
Geleneksel Değerlerin
Canlandırılması
Geleneksel ürünler, tasarım, üretim ve
pazarlama teknikleriyle desteklenerek, bugünkü
yaşam koşullarına uyarlanıp artı değere
kavuşturulmalıdır. Günümüzde birçoğu çok az
kişi tarafından ve ekonomik zorluklarla üretimine
devam edilen geleneksel ürünlerin en önemlileri:
Ekonomik kalkınmanın bir diğer öğesi olarak,
alternatif turizm faaliyetleri geliştirilmelidir.
Ancak bu faaliyetler kültürü metalaştırmadan,
kültürel mirasın evrensel değerini önde tutan,
sürdürülebilir bir kültür turizmi anlayışıyla
yürütülmelidir. Bu bağlamda teşvik edilebilecek
faaliyetler;
▪▪ Kültür turizmi / Kültür yolları
▪▪ Antik turizm /Antik kentler rotası
▪▪ Deniz turizmi / Mavi tur
▪▪ Aydın’da 3 kişi tarafından üretilmekte olan
efe çizmeleri
▪▪ Kırsal turizm / Yayla turizmi / Yeşil tur
▪▪ Yörük geleneğinin bir öğesi olan kıl çadır
dokumacılığı
▪▪ Spor turizmi
▪▪ Çine’de iki aile tarafından devam ettirilen
cura saz yapımı
olarak sıralanabilir.
▪▪ Termal turizm
▪▪ İnanç turizmi
33
Katılım
Üst Bakış
Çalıştayda katılım başlığı altında öne çıkan
konu, halkın kültürel mirası sahiplenmesini,
korumasını ve yaşatmasını sağlayacak katılım
mekanizmalarının geliştirilmesidir. Bu bağlamda
çocuklardan başlayarak, eğitim ve bilinçlendirme
çalışmaları yapılması gerektiği vurgulanmıştır.
Doğu ile Batı arasında geçiş bölgesi olan Altın
Üçgen’i kurgularken, Ege’nin doğusu ve batısının
adalarla ve denizle olan ilişkisini kapsayacak
bir kurgu yapılması gerekmektedir. Ayrıca
karasal bir kurgulama ile denizleri odak alan bir
kurgu ayrı ayrı düşünülmeli; deniz ticareti, antik
dönemlerde adalarla olan ilişkiler ile süngercilik
ve tekne yapımı gibi ekonomik faaliyetler ikinci
kategoride değerlendirilmelidir.
Kültürel mirası korumanın ve gelecek nesillere
aktarmanın ilk koşulu, kültürel değerlerin
farkında olmak ve sahiplenmektir. Bu farkındalık
ve sahiplenme ise ancak eğitim ve bilinçlendirme
ile mümkün olabilir. Toplumun kültürel miras
bilincini arttırmak için yapılabilecekler;
▪▪ Kentte yaşayanların kentin kültürel
değerlerleriyle buluşturulması
▪▪ Eğitimin ilk aşamalarından itibaren kültürel
miras bilincinin yaratılması
▪▪ Hikâye kitabı, çizgi film gibi iletişim
araçlarıyla kültürün çocuklara aktarılması
▪▪ Akademik düzeyde kültürel çalışmaların
yoğunlaştırılması ve halka ulaştırılması
olarak sıralanabilir.
duyulmaktadır. Stratejik bir plan hazırlayacak
olan bu üst örgütlenmenin her ilde oluşturulacak
komisyonlarla ortak bir çalışma içinde olması,
ayrıca GEKA ile de eşgüdümlü çalışmalara
katılması gerekmektedir.
Altın Üçgenin Kenarları
Deniz, toprak/doğal kaynaklar ve kültürel varlıklar
Altın Üçgen’in kenarları olarak düşünülebilir. Bu
kurguda en çok öne çıkan bileşen ise kültürel
değerlerdir.
Ayrıca bölgenin yeniden kültür öncelikli
bir perspektifle kurgulanması, monokültür
oluşumunun önüne geçilmesi ve Altın Üçgen’deki
hiçbir ilde tek bir sektörün diğer tüm sektörleri
gölgede bırakmaması için gereken önlemler
alınmalı; tüm kalkınma öğelerinin ekonomide
dengeli bir şekilde yer alması sağlanmalıdır.
Katılımcı Örgütlenme
Kurgu
Kurgu başlığında, Altın Üçgen’in üst bir bakışla nasıl
yorumlanması gerektiği, Altın Üçgen’i oluşturan
öğelerin neler olduğu ve böyle bir kurgunun nasıl
hayata geçirilebileceği tartışıldı.
34
Katılımcı bir örgütlenme modeli yeni bir bölgesel
kurguda en önemli başlık olarak ortaya çıkmıştır.
Altın Üçgen kurgusunu hayata geçirebilmek için
kamu-yerel-sivil ve özel aktörler ile üniversitelerin
yer aldığı katılımcı, sivil bir platforma gerek
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
3. BÖLÜM
ÖNERİ PROGRAM VE PROJELER
Kültür ve Doğa
Rotaları
▪▪ Milas-Labranda, Stratonikea kutsal hac
yolları ve kutsal termallerin canlandırılması
ve inanç turizmine yönelik kullanılması
▪▪ Turizm, kültür ve doğa sporları alanlarında
“altın aks”ların ve odakların oluşturulması
▪▪ Menderes Irmağı’nda rafting
▪▪ Akçay ile Menderes Irmağı’nın güneyinde,
Marsiyas’tan geçen Antik Yol ile MilasDenizli arasındaki İpek Yolu’nu canlandırma
projesi
▪▪ Su antik akslarının ortaya çıkarılması ve
potansiyel kara akslarıyla entegre edilmesi
▪▪ Mavi – yeşil - antik tur rotalarının
belirlenmesi ve altyapı çalışmalarının
yapılması
Kırsal Kalkınma
▪▪ Datça’da şarapçılığın canlandırılması
▪▪ Köylerde ev ekonomisinin canlandırılması
▪▪ Ören yerlerinin canlandırılması ve köylerle
ilişkisinin kurulması
▪▪ Eski zeytinyağı işliklerinin yeniden kullanıma
sokulması
▪▪ Antik Çağda kullanılan termaller ve doğal
parkların yeniden canlandırılması
▪▪ Antik tiyatrolarda senfonik müzik
konserlerinin düzenlenmesi ve uluslararası
müzisyenlerin davet edilmesi
Turizm Çeşitlenmeleri
▪▪ Kültür turizmi
▪▪ Antik turizm
▪▪ Deniz turizmi
Geleneksel Ürünlerin
Canlandırılması
Geleneksel ürünlerin günümüz ihtiyaçları
doğrultusunda yeniden tasarlanması, tanıtılması
ve pazarlanması amacıyla,
▪▪ Efe çizmesi
▪▪ Yatağan bıçakları
▪▪ Kıl çadır
Kültürel Mirasın
Korunması
üretiminin
desteklenmesi,
güncellenmesi,
tanıtımının yapılması ve yeni kuşak ustaların
yetiştirilmesi
▪▪ Sıcak demircilik
▪▪ Dericilik
▪▪ Hasır örücülüğü
▪▪ Cura saz
▪▪ Kırsal turizm / Yayla turizmi
▪▪ Termal turizm
▪▪ Spor turizmi
▪▪ İnanç turizmi
Tanıtım ve İletişim
▪▪ Tarımsal ürünler ve kültür turizmini tanıtım
gruplarının oluşturulması
▪▪ Mitolojinin pazarlanması
▪▪ Hikaye kitabı, çizgi film gibi araçlarla
kültürün görünür kılınması – Kraliçe Ada ile
ilgili bir hikaye kitabı yayınlanması
▪▪ Süngercilik
▪▪ Orman ürünleri
▪▪ İğne oyası ve tel kırma
Altyapı Projeleri
▪▪ Rehberler Birliği ile işbirliği yapılarak
35
bölgenin ön plana çıkartılması
▪▪ Bodrum, Kuşadası, Marmaris limanlarının
serbest ticarete açılması
▪▪ Farklı bir turizm türü için kıyı alanlarının
kıyısal dönüşüm projeleri çerçevesinde
yeniden değerlendirilmesi
▪▪ Şehir atıklarının değerlendirilmesi
İşbirliği ve Yönetim
▪▪ Kooperatifleşme ve tüketici birliklerinin
oluşturulması
▪▪ Yerel ekonomik potansiyellerin
değerlendirilmesi için proje oluşturma
gruplarının oluşturulması
▪▪ Bölgenin kültürel değerlerinin ve turizme
yönelik değerlerin tanıtılmasında ilgili
farklı gruplar/kuruluşlar ile ortak çalışmalar
yürütülmesi
▪▪ Üniversitelerin farklı kurumlar ile (örn.
kent konseyleri) ortak araştırma projeleri
gerçekleştirmesi
▪▪ Ar-Ge çalışmalarının üniversite tarafından
desteklenmesi
▪▪ Bölgenin kültürel ve doğal değerleri ve
yapılan / yapılacak olan faaliyetlerin
arşivlenmesi
36
▪▪ Kaynak israfını engellemek, bütünleşmek,
şeffaflığı sağlamak ve dil birliğinden
faydalanmak amacıyla bölge için tek bir bilgi
bankası oluşturulması
▪▪ Kamu-yerel-sivil-özel kesimlerin ve
üniversitelerin bir araya gelebileceği bir
platformun oluşturulması
Eğitim & Bilinçlendirme
▪▪ Nüfusun kültürel miras ve bereket hakkında
eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve bölgenin
sahiplendirilmesi için projeler yapılması
düzenlenmesi
▪▪ Eğitime çocuk yaşta başlamak amacıyla
çocuklara yönelik bilinçlendirme çalışmaları:
▪▪ Çocukların bulunduğu yeri tanıması ve sahip
çıkmasına ilişkin anketler ile farkındalığı
ölçmek ve meraklandırmak
▪▪ Yaz tatilini verimli değerlendirme amaçlı
mevcut yaz okullarının artırılması ve
değerlere ilişkin eğitimler verilmesi: AydınDenizli ve Muğla arasında öğrenci değişim
programı
▪▪ Kültürel mirastan ürünlerin sunumuna kadar
uzanan bir yelpazede eğitimlerin, kentten
sokağa, sokaktan haneye uzanan, kademeli
şekilde gerçekleştirilmesi. Bu konuda STK’lar
ve üniversitelerin işbirliği yapması
▪▪ Kültürel miras ile ilgili kurum ve kuruluş
kadrolarının eğitim programlarının
oluşturulması:
▪▪ Markalaşma eğitimlerinin verilmesi
▪▪ Yerel yöneticilerin koruma konusunda
bilinçlendirilmesi
▪▪ Turizm rehberlerine bölgenin mirasına
yönelik eğitimler düzenlenmesi
▪▪ Muhtarlıklar vb. kamu kurumlarının nasıl
bilinçlendirileceği hakkında eğitimler
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
10 TEMEL İLKE
1. Yeni Bölge Senaryosu: Bereket
Yumağı
Ege ve Akdeniz kıyıları, dağlar ve akarsular
arasında kalan zengin ve çeşitli bir coğrafyada,
Neolitik Çağlardan günümüze kadar yaşamış
uygarlıkların bugüne yansıyan izlerinde ve irili
ufaklı yerleşimlerde birbiri içine geçmiş kültürel
değerler, kalkınma potansiyeli taşıyan bir bereket
yumağıdır. Bölgeye yönelik yeni senaryo, bu
değerler yoğunluğunun ekonomik potansiyelini
ortaya çıkarmayı hedeflemelidir.
2. Sınır Aşan Etkileşim; Stratejik
Yön
Tarih boyunca, Anadolu üzerinden akan Doğu
kültürü ile Ege’nin batısından ve adalar üzerinden
gelen Batı kültürü, bu coğrafyada karşılaşıp
bir senteze ulaşmıştır. Karya uygarlığının
Hellenistik ve Roma kültürlerine olan etkisi, 19.
yüzyılda Rum kökenli yapı ustalarının mimari
geleneğimize olan etkileri, bu etkileşimin çağlar
boyunca süregelen örnekleridir. Anadolu ve Ege
coğrafyaları arasındaki bu kültürel etkileşim ve
entegrasyon, Altın Üçgen bölgesinin gelecekteki
stratejik yönünü de belirleyecektir.
37
3. Kültürel Topoğrafya
Bir yandan denize dik uzanan dağların
oluşturduğu derin koyların ve akarsuların
etrafında gelişen liman yerleşimleri ve kentler,
diğer taraftan da kara ve denizden gelen saldırılara
karşı savunma amacıyla dağlarda ve tepelerde
kurulan Hellenistik ve Roma yerleşimlerinin
gösterdiği çeşitlilik, günümüzde de kıyı ve iç
kesimlerdeki kentsel ve kırsal yerleşimlerde
varlığını sürdürmektedir. Bu kültürel çeşitliliğin
saptanması ve çevresi ile birlikte bir bütün olarak
anlaşılması, kültürel mirasa topografik bir bakış
açısı ile mümkün olacaktır.
4. Sualtı Kültür Mirası
Akdeniz’in doğusu ile batısındaki kıyı kentler
ve adalar arasındaki ticari ilişkiler, Minos
uygarlığından beri deniz yolları ile sağlanmıştır.
Türkiye’nin Güney Ege ve Batı Akdeniz suları,
binlerce yıllık uygarlık tarihinin izlerini taşıyan
batıklar açısından çok zengindir. Türkiye, sualtı
arkeolojisinin dünyadaki ilk uygulama alanı olup,
Bodrum müzesi ve yine Bodrum’da bulunan
uluslararası Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü, dünya
sualtı arkeolojisinin en önemli merkezleri
arasındadır.
5. Katmanlar Coğrafyası
M.Ö. 3000’de tarih sahnesine giren, Anadolu’nun
38
yerli uygarlığı Karya, ardından bu kültürle entegre
olan Hellenistik ve Roma dönemleri, sonrasında
Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemleri ve
Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar
kesintisiz bir şekilde devam eden yaşam, Altın
Üçgen’i bir katmanlar coğrafyası olarak karşımıza
çıkarmaktadır. Antik kentler ile iç içe devam eden
yaşam, bu coğrafyanın ruhunu en iyi yansıtan ve
geleceğe aktarılması gereken değerlerden biridir.
6. Kültür Öncelikli Bölgesel Turizm
Stratejisi
Bölgenin coğrafi yapısından kaynaklanan doğal
ve kültürel çeşitlilik, hem karada hem kıyıda
hem de denizdedir. Böylesi bir çeşitliliğin,
bölgesel ölçekte bütünsel bir turizm stratejisi
çerçevesinde algılanır ve anlaşılır hale getirilmesi
gerekmektedir. Çeşitliliğin içindeki bütünselliği
tematik bazda yansıtacak olan kültür ve tarih
rotaları; mavi ve yeşil, antik kentler, antik deniz
ticaret yolları gibi temalar doğrultusunda
kurgulanmalıdır.
7. Entegre Ekonomik ve Kültürel
Kalkınma
Altın Üçgen bölgesinde ekonomik kalkınma,
doğal ve kültürel miras öncelikli bir vizyon
çerçevesinde kurgulanarak, bölgenin ekonomik
canlılığı sürdürülebilir ve kimlikli bir temel
üzerinde gelişecektir. Sadece yaz tatilinde kıyıları
ziyaret edilen bir bölge olmak yerine, çalışarak
yaşanılan, kentsel ve kırsal ekonomi arasındaki
dengenin kurulduğu, kalkınmanın deniz-karaovada dengeli bir şekilde dağıldığı, üniversitelerin
dinamizminin kentsel yaşamla entegre olduğu bir
bölge olarak öne çıkacaktır.
8. Bilgi ve Güç Entegrasyonu / İnsan
Bereketi
Bölgenin
toplumsal
çeşitliliği,
köklü
üniversitelerinde yetişen kuşaklar, bölgenin
çeşitliliği etrafında uzmanlaşmış araştırmacılar
ve uzmanların bilgilerinin, Altın Üçgen İşbirliği
Planı’nın ortaya koyacağı ortak vizyon
çerçevesinde ortak hedefler doğrultusunda
değerlendirilmesi, bölgenin bereketini ortaya
çıkaracak en önemli kaynaktır.
9. Ekonomik Değer / Yaşam Değeri
Altın Üçgen İşbirliği Planı’nın işaret edeceği
ekonomik kalkınma vizyonu, bölgenin doğal ve
kültürel mirasının barındırdığı potansiyeli ortaya
çıkaracak şekilde kurgulanması, yerel değerlerin
korunarak yaşatılması ve kalkınmanın temeli
olacak şekilde artı değer yaratmasını sağlayacak
ve bölgenin yaşam değerini güvence altına alacak
bir modeli ortaya çıkarmalıdır.
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
10. Kucaklayan Coğrafya
Kuzey’de Büyük Menderes Nehri ve Aydın Dağları,
Doğu’da Beşparmak Dağları, Güney’de Karadağ,
Batı’da ise Ege Denizi ve Akdeniz ile sınırlanmış
olan bölge, su kenarları ve yüksekliklerin
kucakladığı bir coğrafyayı tanımlamaktadır.
Bölgenin binlerce yıllık yaşam izleri ve birikimleri,
bu çerçeve içerisinde gelişmiş ve zengin bir
çeşitliliğe ulaşmıştır. Günümüzde bölgeye
yöneltilecek olan bakışın, gelecek kurgusu ve
ekonomik kalkınma modelinin doğal eşiklerin
tanımladığı çerçeve ile örtüşmesi, Altın Üçgen’in
gerçek potansiyelini ortaya çıkaracaktır.
39
40
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
KATILIMCI LİSTESİ
KAMU
Fatih Şahin
Muğla Valisi
Kamil Özer
Muğla İl Kültür Turizm Müdürü
Nuri Aktakka
Aydın İl Kültür Turizm Müdürü
Hidaye Bal
Muğla İl Özel İdaresi KUDEB
İncilay Mut
Muğla İl Özel İdaresi KUDEB
Burcu Irgat Ergin
Muğla KVK Kurulu
Aylin Kılçık
Muğla KVK Kurulu
Ali Sinan Özbey
Milas Müze Müdürü
Lütfi Ekinci
Milas Müzesi Sanat Tarihçisi
Özgül Oktay
Milas Müzesi Restorasyon Uzmanı
YEREL YÖNETİMLER
Dr. Osman Gürün
Muğla Belediye Başkanı
Mehmet Balcı
Beçin Belediye Başkanı
İdris İspirli
Beldibi Belediye Başkanı
Yaşar Gencel
Bozüyük Belediye Başkanı
Muhammet Tokat
Milas Belediye Başkanı
Salih Özen
Turgut Belediye Başkanı
İlknur Aras
Milas Belediyesi BaşkanYardımcısı
Tarcan Oğuz
Yatağan Belediye Başkan Yardımcısı
Birsen Kocataş
Muğla Belediyesi
Dilek Gözcü
Muğla Belediyesi
Esin Gençtürk Gümüş
Muğla Belediyesi
Fatoş Arslan
Muğla Belediyesi
41
Fehmi Türer
Muğla Belediyesi
Gökçen Kasapoğlu
Muğla Belediyesi
Gülsev Çulha
Muğla Belediyesi
Gülşen Delibaş
Muğla Belediyesi
Hüseyin Poyraz
Muğla Belediyesi
İlker Yasin Gül
Muğla Belediyesi
Nevres Yağcıoğlu
Muğla Belediyesi
Ömür Çakmaklı
Muğla Belediyesi
Ramazan Yayman
Muğla Belediyesi
Raşit Göl
Muğla Belediyesi
Ş. Yavuz Kayı
Muğla Belediyesi
Yeliz Durmaz
Muğla Belediyesi
Zeliha Alkan
Muğla Belediyesi
Hakan Özkan
Aydın Belediyesi
Altan Güney
Aydın Belediyesi
Ayşe Erdem
Bodrum Belediyesi
Banu Kalkan
Bodrum Belediyesi
Ömer Korayırmak
Dalyan Belediyesi
Pınar Gülmez Ağırbaş
Denizli Belediyesi
Hüseyin Türkyılmaz
Denizli Belediyesi
Mustafa Başak Sayındı
Fethiye Belediyesi
Kamil Özaslan
Gümüşlük Belediyesi
Halil Karanfiloğlu
Köyceğiz Belediyesi
İsmail Ernur Öztekin
Milas Belediyesi
Sedat Dal
Turgut Belediyesi
42
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
ÜNİVERSİTELER
Abdülkadir Baran
Muğla Üniversitesi Arkeoloji Bölümü
Abuzer Kızıl
Muğla Üniversitesi Arkeoloji Bölümü
Adnan Diler
Muğla Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekan Vekili
Bilal Söğüt
Pamukkale Üniversitesi
Cengiz Işık
Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi, Kaunos Kazı Başkanı
Harun Özdaş
Dokuz Eylül Üniversitesi
İbrahim Yokaş
Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Mükerrem Kürüm
Adnan Menderes Üniversitesi
Şahin Gümüş
Muğla Üniversitesi Arkeoloji Bölümü
SİVİL KESİM
Havva Çetintürk
Aydın Eski Eserleri Sevenler Derneği Başkanı
Mehmet Özçakır
Aydın Eski Eserleri Sevenler Derneği 2. Başkanı
Tuncer Saray
Aydın Mimarlar Odası İl Temsilcisi
Ahmet Salkım
Aydın Şehir Plancıları Odası İl Temsilcisi
Alp Alpargun
Aydın Ticaret Odası Meclis Başkan Yardımcısı
Fikri Aydın
Aydın TMMOB Temsilcilik Yürütme Kurulu Sekreteri
Mahmut Nedim Barış
Aydın Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı
Nevzat Çağlar Tüfekçi
MİÇEV (Milas Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma-Tanıtma Vakfı)
Özlem Aydoğdu Çömez Muğla Mimarlar Odası
Ebru Soydaş Çakır
Muğla Mimarlar Odası
Orhan Akcan
Muğla Yörük Obaları Derneği Başkanı
İnci İyibaş
Seramik Tasarımcısı
Olcay Arıkan
Serbest Mimar
Ertuğrul Aladağ
Serbest Mimar
43
Metin Sözen
TKB Danışma Kurulu Başkanı, ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Mithat Kırayoğlu
ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Betül Sözen
ÇEKÜL Vakfı Genel Koordinatörü
Ece Müftüoğlu Narcy
ÇEKÜL Vakfı Genel Sekreteri
Sezer Cihan
Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri
Hasan Özgen
ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi
Hurşit Arslan
ÇEKÜL Vakfı Örgütlenme / Yüksek Danışma Kurulu Üyesi
Yusuf Örnek
ÇEKÜL Vakfı Yüksek Danışma Kurulu Üyesi
Faruk Göksu
Kentsel Strateji Kurucu Ortağı
Sıla Akalp
Kentsel Strateji Yönetici Ortağı, ÇEKÜL Gönüllüsü / Şehir Plancı
Beyza Kurt
ÇEKÜL Vakfı
Şirin Sıngın Yılmaz
ÇEKÜL Vakfı İletişim Sorumlusu
Yonca Moralı
ÇEKÜL Vakfı Örgütlenme Koordinatörü
Emin Başaranbilek
ÇEKÜL Vakfı Ege Bölge Koordinatörü
Kayhan Çakanel
Mimar, ÇEKÜL Gönüllüsü
Fatih Abban
Milas ÇEKÜL Temsilcisi
Meral Oğuz
Muğla ÇEKÜL Temsilcisi
Batuhan Akkaya
ÇEKÜL Vakfı / Şehir Plancı
Elif Al
ÇEKÜL Vakfı / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Esra Karataş
ÇEKÜL Vakfı / Şehir Plancı
Ömer Sarı
ÇEKÜL Vakfı / Şehir Plancı
Sevil Şeten
ÇEKÜL Vakfı / Şehir Plancı
Simge Zilif
ÇEKÜL Vakfı / Şehir Plancı
44
ALTIN ÜÇGEN İŞBİRLİĞİ PLANI MUĞLA ÇALIŞTAYI
45
Download