Tam Metin - The Journal of Academic Social Science Studies

advertisement
The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Doi number: http://dx.doi.org/10.9761/JASSS1607
Volume 6 Issue 7, p. 489-512, July 2013
KUR’ÂN-I KERİM’DE GENÇLERİN SOSYAL GELİŞİMİ VE
EĞİTİMİ*
SOCIAL DEVELOPMENT AND EDUCATION OF THE YOUTH IN THE HOLY
QURAN
Yrd. Doç. Dr. İlhami GÜNAY
Dumlupınar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir
Abstract
Civilized nature of human being is gaining competence in building
civilization when developed nicely in a family environment. Therefore, it is
necessary to build the family on a solid foundation and the members should be
aware of the rights and duties. The Holy Quran revals this fact by establishing
the bases of the family upon solid foundations and announcing widely the
rights and obligations of members with theoretical and practical examples. In
particular, positive behaviour models placed in the parables are conferred of
important information about how to soialize the generations.
The socialization principle which is taken by the Holy Quran for the
family which is the narrowest element of the community and for the
community as a whole, brings the awarenes of fraternity based on the unity of
faith and that the rights should be kept above all else. Thus, rights-based strong
family plot will expand to create a solid community and, ultimately, the whole
humanity will establish the peaceful world which is a basic requirement of the
caliphate. Quran suggests for the parents and adults of the community that the
starting point is to accommodate the generations, from the family to near and
*
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir.
490
İlhami GÜNAY
far surroundings, to establish social bonds around the awarenes of the rights
and belief in monotheism. It informs that financial and body worships,
especially the ones performed in congregation, have an important role in
constructing social milieu and to maure the members through fusing them
together.
All of these Qur'anic quotations are not just in the form of bringing
suggestions to the new generations but offering social role models with moral
values. Quran has demonstrated, with examples from every section of life, that
if adults transfers good morals in to the life through good examples, this will
pave the way for the young people to create a good social environment.
Key Words: Quran, youth, social, education, development.
Öz
İnsanın medeni fıtratı, aile ortamında güzel geliştirildiği takdirde
medeniyeti kurma yetkinliği kazanmaktadır. Bu yüzden ailenin sağlam temeller
üzerinde kurulması ve fertlerinin hak ve ödevlerinin bilincinde olması
gerekmektedir. Kur’ân-ı Kerim bu gerçeği; ailenin kuruluşunu sağlam temellere
dayandırmak ve fertlerinin hak ve ödevlerini nazari ve pratik misallerle genişçe
açıklamak suretiyle ortaya koymaktadır. Bilhassa kıssalar içerisine yerleştirilen
olumlu davranış modelleri, nesillerin nasıl sosyalleştirileceğine dair önemli
bilgileri haiz bulunmaktadır.
Kur’ân-ı Kerim’in en dar topluluk olan aile ve en geniş haliyle toplum
için ön gördüğü sosyalleştirme ilkesi; hakkın her şeyden üstün tutulması ve
inanç birliğine dayalı kardeşlik bilinci kazandırmaktır. Böylece hakka dayalı
sağlam aile örgüsü genişleyerek sağlam cemiyet oluşturmaya uzanacak ve
nihayetinde bütün insanlık, halifeliğinin gereği olan huzurlu dünyayı
kuracaktır. Kur’an ebeveyn ve toplumun yetişkinlerine; bunun başlangıç
noktasının nesillerini aileden başlayarak yakın ve uzak çevresiyle hak bilinci ve
tevhit inancı etrafında sosyal bağlar kurmaya alıştırmaları olduğunu telkin
etmektedir. Mali ve bedeni ibadetlerin ve bilhassa bunların cemaatle eda
edilenlerinin, sosyal çevre oluşturmakta ve fertleri birbiriyle kaynaştırarak
olgunlaştırmakta önemli role sahip olduğunu bildirmektedir.
Bütün bu Kur’âni teklifler, yeni kuşaklara sırf telkin yoluyla değil; fakat
aynı zamanda ahlaki değerleri haiz sosyal rol modeller eşliğinde verilmesi
şeklindedir. Kur’an yetişkinlerin, güzel ahlakı yaşayarak hayata aktarmalarının,
gençlerin güzel bir sosyal çevre oluşturmalarına zemin hazırlayacağını, gençler
üzerinden ve hayatın her kesitinden misallerle göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Kur’ân, gençler, sosyal, gelişim, eğitim.
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
491
Giriş
Büyük ve küçük topluluklar halinde yaşayan varlıklar arasında müstesna
konuma sahip olan insan, hemcinsiyle mükemmel beraberliği kuracak özelliklere
sahiptir. Bunlardan birisi de başkalarını sevmeye ve bağlanmaya olan gizli
temayülüdür. Bu eğilim evlilik yoluyla insanlığı doğururken, arkadaşlık, komşuluk vb
vasıtalarla toplum fertlerini birbirine bağlamaktadır. Zira sevgisiz ülfet, ülfetsiz
cemiyet, cemiyetsiz medeniyet kurulamamaktadır.
İslam, insanı fıtraten medenî varlık olarak görmekte ve medeniyetin temelini,
aile fertlerine karşılıklı maddi ve manevî sorumluluklar yükleyerek atmaktadır.
Sorumluluğu; (aşiret, kabile, kavim gibi hısımlığa ve hizb, millet, ümmet gibi din ve
sosyal birlikteliğe dayanan) grupların hak-ödevleri takip etmektedir. Allah ‘Kullarını
seven ve sevilmeye en layık olan’ manasındaki ‚el-Vedûd‛ ismini, insanda da tecellî
ettirmekte1 ve tevhit dinini, sevginin bu birleştirici gücüne dayandırmaktadır.
Allah insanlara, maddi-manevi manada dünyayı imar etme görevi yüklemiş ve
onu, hayatın her alanını hakça tanzim etmekle sorumlu tutmuştur. İnsan bu vazifeyi
aile, soy, ülke ve bütün bir insanlığı2 kapsayan sosyal düzenle gerçekleştirebilmektedir.
Bu sistemde gençlerin sosyal gelişimleri, rollerinin kavratılması ve bunun için gerekli
maharetlerin3 kazandırılması önem arz etmektedir. Çocukluktan itibaren; çevresiyle
kurduğu kaygılı, heyecanlı ve bazen de hırçın münasebetlerinde onlara yardımcı
olmak gerekmektedir.
Post modern çağın sanal âlemine mahkûm edilmiş görünen nesilleri için bu
yardım daha da elzem, ancak zor hale gelmektedir. Zira hayat, bütün gerçekleriyle
insani ilişkiler ağı içerisinde canlı yaşanmakta ve bu sınırsız münasebetlerin
olumlularını tespit etmek ve nesillere benimsetmek gerekmektedir. Bu meselenin
çözümünün, en güzel ve doğruya rehberlik eden Yüce Kur’ân’a4 götürülmesi en emin
yol olmalıdır.
Nesillerin sosyalleşmesinde, onun genel geçer doğruları yaşanmış hayat
kalıpları halinde sunan kıssalarından faydalanmalıdır. Çalışma, bu alandaki boşluğa
küçük bir katkı sunmayı hedeflemektedir. Bu hedefe; Kur’ân kıssalarını arka
planlarıyla birlikte klasik kaynaklardan inceleyerek ve (üretilmiş bilgiyi Kur’ân’a
onaylatma endişesinden dolayı) pedagojik eserlere zaruret miktarınca müracaat ederek
Tîn, 95/4; Âl-i İmrân, 3/159; Bakara, 2/257; Mâide, 5/54; Hûd, 11/90; el-Huseyn b. Muhammed er-Râğıb elIsbehânî, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, (İstanbul: Dâru Kahramân, 1986), s. 811; Emine Yeniterzi,
‚Tasavvuf Edebiyatımızda Sevgi‛, Gençlik ve Din, (Ankara: TDVY, 1998), s. 177-178.
2 Nisâ, 4/1; Hucurât, 49/13; Seyyid Kutub, fi Zılâli’l-Kur’ân, (Beyrut: Dâru’ş-Şurûk, 11. Baskı, 1985), I/234235.
3 H. Mahmut Çamdibi, Eğitim İlkeleri ve Rehberlik, (İstanbul: İleti Yayınları, 2000), s. 39.
4 İsrâ, 17/9.
1
492
İlhami GÜNAY
ulaşmak istemektedir. Çalışmada gençlerin sosyalleşme örnekleri; peygamberlerin
nübüvveti öncesindeki gençlik dönemleri, peygamber olmayan gençler ve kız/genç
kadınlar şeklinde takip edecektir. Kur’ân’da zikredilen gençlerin sosyal gelişiminin
tespiti, onların bu yönünü şekillendiren aile fertlerinin tutum ve davranışlarını bilmeyi
de zaruri kıldığından, yeri geldikçe onlara da temas etmek gerekmektedir.
a.Aile
İslam’ın toplum nizamı; insanın fıtratına, ihtiyaçlarına uygun ve onu
destekleyen ailenin tanzimiyle başlamakta5 ve bu düzen, evliliğin sağlam temeller
üzerinde bina edilmesiyle sağlanmaktadır. Çocuğun sosyal gelişimi ailede
başladığından, ailenin tesisinin Kur’ânî ölçülerini bilmek önem arz etmektedir.
Kur’ân’da ‚zevâc‛ ve ‚nikâh‛ kelimeleriyle anlatılan evlilik; karşı cinse fıtri
meylin tatminini, ruhî sükûneti, zihni/kalbi dinginliği, hayata sevgi ve merhametle
bağlanmayı6 ve tenasülü7 gerçekleştirme vasıtasıdır. Bu yüzden, şehvetin kısa vadeli
tatmininden ibaret olan mut’a, dost tutma ve zina şiddetle yasaklanmıştır.8 Evliliğin
evcilik oyunlarıyla başlaması, fıtratın buna yatkınlığını göstermektedir. Kur’ân’da
evliliğin vakti konusunda açık bir ifade bulunmamakta ancak, ergenliğin yanında
ailenin maddi-manevî yüküne/gücüne vakıf olmak ve psiko-sosyal olgunluğa ulaşmak
gerekmektedir. Peygamberlerin bu şartları taşıdıktan sonra gençliklerinde evlenmeleri
bunu göstermektedir.9
Evlilikte katı olmamak kaydıyla sosyal, kültürel, ahlâkî olgunluk, asalet vb
açılardan denklik aranırken, -cennet hayatı hariç-10 yaşta denklik belirgin değildir. Eş
edinirken hoşa gidenin tercih edilmesi prensibi; karşılıklı rızayı, tutum ve davranışı,
aklı, mizacı, bekâreti ve fiziki güzelliği de içermektedir.11 Kur’ân, eş seçiminde tevhidî
inanç birliği istemekte12 ve sadece ehl-i kitap kızı/kadını istisna etmektedir.13 İffeti
koruma vesilesi olan evlilik; kolaylaştırılmalı, ihtiyaçlılara maddî-manevî teşvikte
bulunmalı, geçim korkusuyla geciktirilmemeli14 ve taraflara cinsel eğitim verilmelidir.15
Yâsîn, 36/36; Zâriyât, 51/49.
Rûm, 30/21.
7 Nisâ, 4/1; Bkz. A’râf, 7/189.
8 Nisâ, 4/25; En’âm, 6/151; İsrâ, 17/32; Zuhruf, 43/12; Kutub, fî Zılâl, V/3180; Muhammed Abdü’l-Hâdî
Ebû’s-Seri’, Zevacü’l-Müt’a, (Kâhire: ed-Daru’z-Zehebiyye, 1994), s. 50 vd.
9 Geniş bilgi için bkz. İlhami Günay, Kur’ân’ı Kerim’de Gençlik Tipolojileri, (Yayınlanmamış doktora tezi,
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2003), s. 103 vd.
10 Vâkıa, 56/36-37.
11 Nûr, 24/3, 26; Nisâ, 4/3, 24, 25, 34-35; Bakara, 2/232, 235; Buhârî, Menakıbu'l-Ensar 20, Nikâh 10, 108,
Enbiya 45, Edeb 73, Tevhit 32; Müslim, Fezailu's-Sahabe 69, 71, 73, 74, Radâ' 54; Muhammed b. Cerîr etTaberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Âyil-Kur’ân, (Mısır: Daru’l-Mearif, 1958), VIII/204, XIII/306; Fahruddîn erRâzî, et-Tefsîru’l-Kebîr, (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 3. Baskı, T. Y. ), VII/514-516; Celâlüddîn esSuyûtî, Lübâbü’n-Nükûl fî Esbâbi’n-Nüzûl, (Mektebetü’l-İslâmiyye, T. Y. ), s. 64, 157; Ebû Hamid Gazzâlî,
Eyyühe’l-Veled, Mütc. Ahmed Serdaroğlu, (Merve Yayınevi, 5. Baskı), s. 166.
12 Bakara, 2/221.
13 Mâide, 5/5.
14 Nûr, 24/32-33.
5
6
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
493
Zikredilen nazari bilgilerin ışığında kurulan ailenin pratikteki misallerinin ilki,
Hz. Âdem’in çekirdek ailesidir. Cennetin rahatlığından sonra meşakkatli dünyanın zor
şartlarında kurulan bu aile hakkında, iki oğlu Kabil ve Hâbil’in cinayete varan
çekişmesi ve kurban adamaları bilgisi vardır.16 Adaklarından anlaşıldığı kadarıyla her
ikisi de Allah’a ve ebeveynlerine itaatkâr iken Kâbil, hevâsına uyarak ailenin huzurunu
bozmuştur. Nuh (a.s.)’ın mutsuz görünümlü hanesindeyse nebi babaya rağmen,
inkârcı anne17 ve kötü çevre18 bu evin bir çocuğunu olumsuz etkilemiştir. Hz. Nuh’un
son ana kadar oğlunu gemiye çağırmasına karşın olumlu cevap alamamasına hayret
ettiği sezilmekte19 ve bu da oğlunun münafık kimliğe bürünerek küfrünü gizlediğini
göstermektedir.
Küçük yaşta tevhit inancına ulaşan Hz. İbrâhîm’in20 putperest babasını İslâm’a
davetinde, sert tehditlerle karşılanmasına rağmen nezaketini sürdürmesi, 21 sosyal
gelişiminde ailesinin olumlu rolünü göstermektedir. O, aile içindeki bu maharetini,
kavmin mutaassıp önderlerini tevhide çağırmakla22 ve Şam’a hicreti öncesinde inanmış
bir grubu oluşturmakla23 içtimai alanda da başarıyla kullanmıştır.
Hz. İsmail ve babası Hz. İbrahim tatlı müşfik ifadeleriyle, istişareleriyle,
Ka’be’yi inşa, risâlet işleri ve ibadetleri birlikte eda etmeleriyle24 dar ve geniş manada
sosyal gelişimin güzel misalini vermişlerdir. Bu güzelliklerin, uyumlu aile ortamında
tesis edilebildiği şüphesizdir. Hz. Lût, ahlaksız toplumunun irşadıyla meşguliyetten
dolayı aile fertlerine vakit ayıramayan birini andırıyorsa da kızlarının ona itaatkâr
Geniş bilgi için bkz. Bakara, 2/187, 197, 221-223; Ahzâb, 33/53; Nisâ, 4/3; Nûr, 24/3, 31-34; Kasas, 28/27;
Rûm, 30/21; Buhârî, Savm, 10; Müslim, 1-3; Tirmizi, Fedâilu'l-Cihâd 20; Râzî, Tefsiru’l-Kebir, XVII/57-59;
Ebû Bekir Ahmed b. Ali el-Cessâs, Ahkâmul Kur’ân, (Beyrut: Dâr-u Ihyâi Turâsi’l-Arabî, 1405), V/178;
Muhammed Cemaluddin Kâsımî, Mehâsinu’t-Te’vîl, (Beyrut: Daru’l-Fikr, 2. Baskı, 1398), XII/201; Ahmed
Mustafa el-Merâğî, Tefsîru’l-Merâğî, (Mısır: Matbaatu Mustafa, 5. Baskı, 1394), XXVII/139; Kutub, fî Zılâl,
I/240, IV/2515; Süleymân Ateş, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, (İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat), IX/223;
Abdülhalim Mahmud Ali, et-Terbiyyetü’l-İslamiyye fi Sürati’n-Nisâ, (Kâhire: Daru’t-Tevzi, T. Y), s. 178;
Yunus Vehbi Yavuz, Kur’ân’da Kadın Hak ve Özgürlüğü, (İstanbul: Bayrak Yayınları, 1999), s. 130-131.
16 Mâide, 5/27-31.
17
Tahrîm, 66/19.
18 Hûd, 11/42-46; Züheyr Hafız Imâd, Kasasu’l-Kur’ân-ı Kerîmî Beyne’l-Âbâi ve’l-Ebnâ, (Dimeşk: Daru’lKalem, 1990), s. 40.
19 Hûd, 11/45.
20 Âl-i İmrân, 3/172-175.
21 Meryem, 19/47.
22 Meryem, 19/48.
23 Meryem, 19/41-48; Mümtehıne, 59/4; Muhammed Huseyn Fadlullah, el-Hıvâr fi’l-Kur’ân, (Beyrut: Dâru’lMellâh, 1996), s. 263; Muhammed Ali Sâbûnî, en-Nübüvve ve’l-Enbiya, (Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1. Baskı,
1985), s. 164-165; Şaban Kuzgun, İslam Kaynaklarına Göre Haniflik ve Hz. İbrâhîm, (Ankara: Üçbilek Matbaası,
1988), s. 43-50.
24 Sâffât, 37/100-106; Meryem, 19/54; Talâk, 65/2-3; Bakara, 2/125; Buhârî, Enbiya/8; Imâd, Kasasu’l-Kur’ân, s.
105.
15
494
İlhami GÜNAY
davranması25 aile fertlerinin eğitimiyle de ilgilendiğini göstermektedir. Tıpkı Hz.
Nuh’un eşiyle olduğu gibi, inkârcı hanımıyla –inanç farkı26 hariç- aile içerisinde uyum
problemini yansıtan bir olayın görülmemesi oldukça dikkat çekicidir.
Yakûb (a.s.)’ın evi, oğulları arasında yaşanan çekişmelerden ibaret görünse de
onların sosyal gelişimine özen gösterildiği açıktır. Şöyle ki Hz. Yakub, kalabalık bir
ailenin, kabile reisliğinin ve dini tebliğin meşgalesine rağmen Hz. Yusuf’un rüyasını
dinlemiş ve kötülük yapmalarından korkarak onu kardeşlerine anlatmamasını
istemiştir.27 Bu tedbirli tavrı onun, evlatlarının mizaçlarına ve aile içi dengelere vakıf
bir baba olduğunu göstermektedir. Ancak, rüyasından sonra ikbal gördüğü Yûsuf’u
daha fazla himaye ettiği de sezilmekte ve bunun da evlatlarını, babalarının kalbini
kazanma rekabetine sevk ettiği anlaşılmaktadır.28 Lakin Yusuf’u onlarla birlikte
pikniğe göndermesi, 29 kardeşlik duygularına arız olan hasedi/nefreti giderme ve
böylece kaynaşmalarını sağlama amaçlı olmalıdır. Hz. Yakub, bu kaynaşmayı
sağlayamasa da aile içi iş bölümündeki uyumda başarılı görünmektedir.
Hz. Yûsuf’un Mısır’daki evi, ahlâkî zaaflar taşıyan, fakat nezaketin, görgünün,
bilginin verildiği medenî bir hanedir. Bunun izlerine, evin hanımının ahlaksızlık
girişiminde suçüstü yakalanmasından sonra aile fertlerinin birbiriyle seviyeli
konuşmalarında30 rastlanmaktadır. Hz. Yûsuf, bu skandaldan sonra yaşadığı zindanda
da beşeri ilişkilerini, çocuklukta aldığı sosyalleştirme eğitimiyle başarıyla
sürdürmüştür.31
Hz. Mûsâ, Firavunun sarayının aristokrat ortamında muvahhit anasının
himayesinde yetişmiştir. Allah’tan, kardeşi Harun’u yardımcı istemesi32 aile fertleriyle,
Kıpti ile kavga eden dindaşının ondan imdat istemesi, zayıf toplumuyla güçlü sosyal
bağı olduğunu göstermektedir.33 Hz. Mûsâ bu sosyal becerisini, mülteci olarak
Medyen’de kurduğu mütevazı yuvasında ve yeni sosyal çevresinde de devam
ettirmiştir.34
Kendisine ilim, hikmet ve hitabet verilen35 Hz. Dâvûd, güçlü bir toplum inşa
etmiştir. Onun bazı işlerini oğlu Süleyman’la istişare etmesinden ve orijinal fikirlerini
tatbikata koymasından, -her baba gibi- oğlunu kendisinden daha ileri seviyede
Bkz. Hûd, 11/78.
Tahrîm, 66/10.
27 Yûsuf, 12/3, 5.
28 Yûsuf, 12/9-14; Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyn Beyhaki, es-Sünenü’l-Kübra, (Haydarabad: Daru’l-Mearifi’lOsmani, 1925), III/230; Râzî, Tefsîru’l-Kebîr, XIII/170; İbrâhîm Muhammed Ali, el-Ehadisü’s-Sahiha min
Ahbarin ve Kasasi’l-Enbiya, (Dimeşk: Daru’l-Kalem, 1995), s. 104; Mahmud Bakari, Yûsuf-u fi’l-Kur’ân,
(İskenderiyye: Müessesetü’l-Câmiyye, T. Y. ), s. 14-15.
29 Yûsuf, 12/13-15.
30 Yûsuf, 12/29; Ali Ebû Hamde, fi’t-Tezevvuki’l-Cemâlî li Sûrati Yûsuf, (Ürdün: Daru’l-Beşir, 1992), s. 34.
31 Bkz. Yûsuf, 12/42-46.
32 Tâ Hâ, 20/29-30.
33 Kasas, 28/10-13; İbn Kesir, Kasas, II/15; Merâğî, XVI/107.
34 Kasas, 28/25-28.
35 Sâd, 38/17-20.
25
26
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
495
sosyalleştirmek istediği anlaşılmaktadır. Zira eğitimin bütün unsurları, söylemden
ziyade eylemle ve güven vermekle gerçekleşmektedir. Nitekim genç Süleymân, hukuki
bir konuda babasından daha isabetli görüş bildirmekle36 onun beklentilerini karşılamış
görünmektedir.
İmrân, Hz. Meryem ve onun eğitiminden geçen oğlu Hz. İsa, seçkin bir ailenin
mensuplarıdır.37 Hz. Zekeriya takva ve iyilikte yarışan aileye sahiptir. Hz. Yahyâ’nın;
‘hikmet, kalp yumuşaklığı, temizlik, takva, ana-babasına çok iyi davranır; isyankâr bir
zorba değil’38 şeklinde sıralanan karakteri, bu ailenin ve yakın çevresinin olumlu
terbiyesinin etkileriyle oluşmuş görünmektedir.
Hz. Muhammed, fakir, kalabalık ancak müşfik amcasının evinde -yetimliğinden
dolayı- ihtimamla yetişmiştir. Yetişkinliğinde himayesine aldığı Hz. Ali’ye Hudeybiye
antlaşmasını yazacak kadar, Üsâme b Zeyd’e ordu komutanlığı yapacak kadar, 39
topluma mal olmuş kimlik kazandırmıştır. Bir yanı aksayan evin, çocuğun
sosyalleşmesine zararlı etkilerinin Kur’ân’daki misalleri, Hz. Nuh ve Yakub’un
hanesinde gösterilmiştir.40 Günümüzde yapılan birçok araştırma da aynı gerçeği dile
getirmektedir.41
Kur’ân’da çocukların; sosyal çevresinde karşılaşabilecekleri cinselliğe ölçü
getirilmesi, mahrem hayata saygı anlayışının42 ve sahipsiz konumdaki yetimlere sosyal
becerinin kazandırılması, 43 sosyalleştirilmelerinin genel ifadeleridir. Sahabe, Nisâ
suresinin onuncu ayeti indiğinde, zulüm korkusuyla himayelerindeki yetimlerin
mallarını ayırmışlar ve yalnız onlar için yemek pişirenler olmuştur. Sonradan bu
muamelenin yetimi rencide ettiğini ve malını azalttığını anlamışlar, Allah da onlarla
kaynaşmayı ve vakti gelince mallarını teslim etmeyi emrederek44 sosyalleştirilmelerinin
yolunu göstermiştir.
Enbiyâ, 21/78-79; Babasına: ‚Koyunları ekin sahiplerine veriniz, onların yün, süt ve yavrularıyla
yararlansınlar. Ekini de koyun sahiplerine ekini ıslah edip bozulduğu günkü haline getirinceye kadar
veriniz‛ demiştir. Saîd Havva, el-Esas fi’t-Tefsir, Terc. M. Beşir Eryarsoy, (Şamil Yayınevi. İstanbul, 19891991), IX/219.
37 Âl-i İmrân, 3/42-45.
38 Sebe’, 34/10-11; Sâd, 38/17, 20; Enbiyâ, 21/78, 79, 89-91; Meryem, 19/12-15.
39 Buhârî, 3706, 4416 Müslim/2404, Tirmizi/3724, İbn Mace/115; Ali, Ehâdîsu’s-Sahîha, s. 166; Abdullah
Özbek, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, (Konya: Esra Yayınları, 5. Baskı, 1997), s. 23.
36
Tahrim, 66/10; Yûsufi12/8-20; Keza bkz. Nahl, 16/80; Tahrîm, 66/6; Osman Ahmed Mebrûk, Terbiyetu’lEvlad ve’l-Aba fi’l-İslam, (Beyrut: Daru Kuteybe, 1992), s. 29.
41 Bkz. Refia Şemin, Gençlerimizin Psiko-Pedagojik Problemleri, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayınları, 2. Baskı, 1973), s. 18.
42 Nûr, 24/58-59; Ahzâb, 33/59.
43 Nisâ, 4/2-6.
44 Bakara, 2/220; Merâğî, II/148-149; Kutub, fî Zılâl, I/576.
40
496
İlhami GÜNAY
Yetimlerin hayattan soyutlanmaması gerektiğinin başka bir örneği, Hz. Hızır’ın
iki yetime ait evi ücretsiz tamir etmesidir.45 Bu konuda yetim olarak yetişen Rasûlullah
(s.a.v.)’e yapılan: “..sakın yetimi ezme!” ikazı da46 zımnen, yetime şahsiyet
kazandırarak sosyalleştirmenin ümmeti güçlendireceği manası taşımaktadır.
b.Hak Bilincine ve İnanç Birliğine Dayalı Kardeşlik
İslam, din kardeşliğine yaptığı vurgularda müminleri, hücrelerden meydana
gelmiş bir tek canlı gibi47 yapmayı ve onlarla hak, adalet ve tevhit temelinde48 dünya
nizamı kurmayı hedeflemektedir. İslam, bu uyumu sağlamakta müminlerin inançlarını
Hak’ta tevhit etmekle başlamaktadır. Zira iman esaslarının kazandırdığı sorumluluk
bilinci, topluma mal olan salih amelin kaynağıdır. Salih amel ise hak talebinden önce
ödev borcunun ifasına işaret etmekte, ödevini yapan başkasının hakkını
gözetmektedir‛.49
Kur’ân-ı Kerim cemiyet oluşturmakta; biyolojik kardeşler arasında hak-adaletin
tesisini sağlamak ve ihtilaflarını çözmekle50 ilk adımı atmaktadır. İkinci merhalede,
aynı kavmin mensubu olmayı kardeşlik saymakta51 ve bununla toplum arasında bir
bağ kurmaktadır. Son aşamada din kardeşliğini tesis ederek farklı kültür ve toplumları
aynı inanç ve hedef birliğiyle52 birbirine kenetlemektedir. Bu şuuru; nazariyatın
yanında, ibadetlerin cemaatle/cemiyet ifasıyla doğan ortak duygu ve heyecanla imanı
derinleştiren pratiklerle kazandırmaktadır. En nihayet, sevinç-hüzün, genişlik-darlık
zamanlarında birbirlerine güvenip sahip çıkmayı telkinle bu bağ iyice
pekiştirilmektedir.
Aslında ilahi dinlerin vazettiği kanunların özünde, insanların dünya hayatını
birlikte ve huzurla yaşamaları gaye edinilmiştir. Yasaklarında sosyal bağları koparan,
emirlerindeyse insanları birbirine yaklaştıran ve sevdiren bir unsur bulunmaktadır.
Zaten İslam, mutlak hakikat olan Allah’ın ve diğer varlıkların haklarının tanziminden
ibarettir.
Yüce Allah, ilahi hakikatlerini hak elçileri vasıtasıyla hak üzere indirmiş53 ve bu
gerçeği, gençler üzerinden de örneklerle göstermiştir. Genç İbrâhîm, batıla
tutunanların çok olmasının onu hakka dönüştürmeyeceği fikriyle kavmin batıl ilâhları
Kehf, 18/77.
Duhâ, 93/9; İzzet Derveze, et-Tefsîrü’l-Hadîs, Terc. Mustafa Altınkaya, (İstanbul: Ekin Yaynl, 1997), I/164.
47 ‚Müminler canlı bedenin parçaları gibidir. Bir organ hastalansa diğerleri ateş ve uykusuzlukla ona
yardıma koşarlar‛ Buhari, Edeb, 27; Müslim, Birr, 66.
48 Âl-i İmrân, 3/110; Hucurât, 49/9-10; Saff, 61/4; Buhâri, Mezâlim, 3.
49 Ahmet Yaman, ‚Kur’an’da Yasamanın Arka Planı Olarak Ahlak‛, Konya’da Kur’an Günleri, IX. Kur’an
Sempozyumu Kur’an’da Ahlâkî Değerler, (Konya: 2007), s. 175.
50 Yûsuf, 12/11-18, 89-93; Hûd, 11/50.
51 Ankebût, 29/36.
52 Enfâl, 8/11, 63; Âl-i İmrân, 3/103.
53 Muhammed Fuâd Abdulbâki, el-Mu’cemu’l-Müfehres li Elfâzi’l-Kur’ân, ‚Hakk‛, (İstanbul: Dâru’d-Da’ve,
1986), s. 208 vd.
45
46
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
497
hak görmesinin yanlışlığını, putlarını kırarak göstermiştir.54 Hz. İsmâîl de Hakk’a
teslimiyeti, imanındaki sadakatinin canıyla ölçüldüğü imtihanda ve Ka’be’nin
inşasından sonra yaptığı duadaki ihlâsla yansıtmıştır.55
Hz. Yûsuf, baba ocağında kazandığı hak şuurunu, başkasının hakkını çiğnemesi
halinde zalim olacağını bildiren sözüyle56 Mısır’da da göstermiştir. O’nun hakka rızası,
kötülükten korunmakla ödüllendirilmiştir. Köle Yûsuf, iffetsizlik iftirasını reddetmiş
ve hakkını aramıştır. Mazlum olarak yıllarca kaldığı zindanda Kralın davetini
aldığında, haklılığının kamuoyunda duyurulması şartıyla kabul etmiş, 57 fütüvvet
ruhunu Azîz’in evinde, zindanda ve vezirlik makamında daima korumuştur.
Hz. Mûsâ’nın, Firavunun zulmü altındaki kendi kavminden bir ferdi koruması,
sonradan fesatçı olduğunu anlayınca ona cephe alması ve kazayla işlediği cinayetin affı
için Allah’a yalvarması58 hakşinaslığın ifadesidir. O, Medyen’e vardığında haksızlığa
uğrayan iki kızın hakkını savunmakla fiilen, babalarına gerçeği anlatmakla kavlen
hakka sahip çıkmış ve evlendiği kızın mehir hakkını on yıllık hizmetiyle ödemiştir.59
Hz. Îsâ da hakikat bilgisine, daha çocukluğunda ulaştırılmıştır.60
Hâbil, kardeşinin öldürme tehdidi karşısında, nefsi müdafaa hakkını Allah’a
bırakarak aslında kendini savunmuştur.61 Zira kardeş katili olmakla yüz yüze gelebilir,
dünya ve ebedi hayatını perişan edebilirdi. Mûsâ (a.s.), kavmini kurtarmaya
geldiğinde, kavmin gençlerinden çok azı hakka uymuş, diğerleri için çölde kuşak
yenilenmesi62 gerekmiştir.
Hz. Lokmân oğlundan, hakkı söylemekten asla çekinmemesini istemiştir.63
Ashâbı Kehf ise her durumda hakkı azimle savunmuşlar ve bunun meyvesini üç asır
sonra halkın Hakk’a inanmasıyla64 almışlardır. Asr-ı saadet gençliği de hak davaya
aynı duyarlılıkla sarılmış ve hakka dayalı toplumu inşada yardımcı olmuşlardır.
En’âm, 6/74; Enbiyâ, 21/53-64.
Sâffât, 37/102-103; Bakara, 2/128-130; Buhârî, Enbiya, 8.
56 Yûsuf, 12/23.
57 Yûsuf, 12/25, 36, 50-52; Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVI/98; Muhammed b. Cerir et-Taberî, Kasasu’l-Enbiya,
Tahk, Cemal Bedran, (Kâhire: ed-Daru’l-Mısrıyyetü’l-Lübnaniyye, 1. Baskı, 1414), s. 227.
58 Kasas, 28/15-18.
59 Kasas, 28/24-25, 29.
60 Meryem, 19/30; Mâide, 5/110; Taberî, Kasas, s. 276.
61 Mâide, 5/28-29.
62 Yûnus, 10/83; Buhârî, İman 36; Taberî, Câmiu’l-Beyân, XIII/306, XV/164-165; Râzî, Mefâtîh, XII/447.
63 Lokmân, 31/17.
64Kehf, 18/10-18, 20, 21; Ankebût, 29/8; Râzî, Mefâtîh, XV/135, Râzî, Tefsîru’l-Kebîr, XII/28; Ebu’l-Fida İsmâîl
İbn Kesîr, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, (Beyrut: Daru’l-Ma’rife, 2. Baskı, T. Y. ), IV/398; İzzet Derveze, etTefsîru’l-Hadîs, Mütc. Mustafa Altınkaya, (İstanbul: Ekin Yayınları, 1997), IV/322; Misal için bkz., Seyfullah
Kara, Peygamber Döneminde Gençlik, (İstanbul: Ağaç Yayınları, 2003), s. 63-8.
54
55
498
İlhami GÜNAY
Kur’ân’da kadınlar da hakka teslimiyette erkekler zımnında ve özelde
zikredilmişlerdir. Genç kız/kadın özelinde ilk akla gelen, Cenab-ı Hakk’ın emrine
uyarak birlikte hicret eden ve kundaktaki oğluyla çölde yaşamaya razı olan Hz.
İbrâhîm’in hanımları Sâre ve Hâcer’dir.65 Hz. Lût’un kızları, hak davasında babalarını
desteklemişler, 66 Hz. Mûsâ’nın annesi de Allah’ın, çocuğunu nehre bırakması emrine
hakkıyla uymuştur.67 Hz. Şuayb’in iki kızının sade ve dikkatli konuşması, 68 kendilerini
daima Hakk’ın gözetimi altında hissettikleri izlenimi vermektedir.
Hz. Meryem’in; imandaki sıdkı, ibadet ve ahlaktaki takva seviyesi69 ona, dünya
kadınlarının en seçkini olma hakkı kazandırmış olmalıdır. Bu kişiliğin dışa sızan en
belirgin vasfı, kendisine tenhada yakışıklı genç suretinde gelen meleğe, Allah’tan
korkmasını ve namuslu yaşam hakkına dokunmamasını istemesidir.70 Esma bn. Ebi
Bekr (r.ah.) [v.73/692] da müşriklerle alakayı kesmeyi emreden Hak emrine71 uyarak
henüz müşrike olan anasını ve onun hediyesini kabul etmemiş, sonra ayetin izin
vermesiyle anasının haklarına riayet etmiştir.72
Âdemoğlu fıtraten iyiye meyilliyse de bazen sosyal bağları koparan kötü arzu
ve eğilimlerin etkisinde kalabilmekte, vicdani safiyeti bozulabilmektedir. Kur’ân-ı
Kerim’de yer alan gençler arasında az da olsa bunun misalleri mevcuttur. Hz. Mûsâ,
dindaşını koruma gayretiyle Kıptî’nin hayat hakkını çiğnemiş, 73 Hz. Nûh’un oğlu,
babasının hak sözünü dinlememiştir.74 Lût (a.s.)’ın kavminin azgınları, fıtratı ve
Hakk’ın ahlaki kanunlarını çiğnemişlerdir.75 Ağabeylerinin Hz. Yûsuf'un kardeşlik
haklarına saygı göstermemeleri aileyi parçalamıştır.76 Kur’ân’da müphem bir gencin
batılda direnmesi ise77 ailesini huzursuzluğa itmiştir.
Özetle, Allah’a ve kanunlarına teslim olan bu müminlerin hak bilinci, inançları
doğrultusunda şekillenmiş, 78 Hak yolda canlarını ve sevdiklerini fedaya hazır halde
Bkz. Ahzâb, 33/35; İbrâhim, 14/37.
Zâriyât, 51/35-36.
67 Kasas, 28/7.
68 Kasas, 28/23-27; Geniş bilgi için bkz. Kutub, fi Zılâl, IV/2686; Ahmed Muhammed Şarkâvî, el-Mer’e fî
Kasasi’l-Kur’ân, (Kâhire: Dâru’s-Selâm, 1421), I/221.
69 Âl-i İmrân, 3/42, 43; Mâide, 5/75.
70 Meryem, 19/18; Buhârî, Menakıbu'l-Ensar 20; Râzî, Tefsîru’l-Kebîr, VI/282; Muhammed b. Muhammed
lmadi Ebû’s-Suûd, İrşadü’l-Aklî’s-Selîm ilâ Mezâya’l-Kur’âni’l-Kerîm, (Beyrut: Daru İhyai’t-Türasi’l-Arabi, T.
Y. ), V/260; Ebi’l-Fida İsmâîl b. İbn Kesir, Kasasu’l-Enbiyâ, Tahk., Abdulkadir Ahmet Ata, (Beyrut: elMektebetü’l-İslamiyye, 2. Baskı 1982), II/370.
71 Mümtehıne, 60/1-2, 8.
72 Buhârî, Edeb 8; İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’ân, IV/373; Suyûtî, Lübâb, s. 210.
73 Kasas, 28/15; Oysa Allah’ın ölçüsü kavmiyet değil, adalettir Mâide, 5/8.
74 Hûd, 11/43, 44, 80.
75 Hûd, 11/80.
76 Yûsuf, 12/12-19; Kutub, fî Zılâl, IV/1878; Tekvin, 19/3-6; Zâhiye Râgıb Dücânî, Yûsufu fi’l-Kur’âni’l-Kerim
ve’t-Tevrât, (Beyrut: Dâru’t-Takrîb, 1415), s. 42.
77 Ahkâf, 46/17; Bu gencin kimliği hk bkz. Şeyh Halid Abdurrahman Akk, Teshilü’l-Vüsul ila Ma’rifeti
Esbabi’n-Nüzul, (Beyrut: Daru’l-Ma’rife, 1. Baskı, 1419), s. 310.
78 Furkân, 25/43; Câsiye, 45/23;.
65
66
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
499
yürümüşlerdir. Her konumda hakkı söylemekten çekinmemişler, ancak insan olmanın
getirdiği hatalar sebebiyle hak ihlalleri79 de olagelmiştir. Hak şuuruna eremediği için
iyilikte yardımlaşamayan fert ve topluluklar ise sosyal dengeyi bozarak aile ve
toplumlarına acı ve felaketler yaşatmışlardır.
c.Yardımlaşma ve Dayanışma
Müslüman, bir bakıma hayatını başkalarının iyiliğine adamış kimsedir. Sosyal
çevresinde yaşananlar, müspet veya menfi etki bırakması yönüyle onu ilgilendirmekte,
nefsini ıslahtan sonra başkalarına iyiliği emredip-kötülükten sakındırması dini bir
vazife halini almaktadır.80 İnsanın tabiatı telkinlere muhtaçtır. Müspet davranışların
takdir görmesi, faili için daha fazlasını yapmaya teşvikte; olumsuzluklardan
sakındırmak ise marufa yakınlaşmakta önemli unsurlardır. Zaten huzurlu bir çevre, bu
maddi-manevi yardımlaşmayla kurulmaktadır.
Yardımseverlik, layık olanlara yardım etmek ve imkânları onlarla paylaşmaktır.
İyilik ise gerekli olmadığı halde bazı şeyleri vermektir.81 Bu sosyal duygu, çocuklukta
özellikle sevilme isteğinin karşılanmasına mukabil verdiği gülücüklerinde görülmekte
gibidir. Sosyal duygu, çevrenin genişlemesine paralel olarak çeşitlenmekte,
derinleşmekte ve gençler, adaleti tesis için sosyal-siyasi dernek, parti vb. teşkilatları
kurmakta veya onlara katılmaktadırlar. Peygamberlerin, risâlet öncesi hayatlarında da
farklı mizaçtaki insanları birbirine kenetleyerek tevhit toplumunu inşa etmeye
çalıştıkları görülmektedir.
Hz. İbrâhîm’in babasını ve toplumunu İslam’a çağırmasının Kur’ân’da sık yer
alması, yardımlaşmaya inanç konusuyla ve aileden başlayarak topluma yaymak
gerektiğini hatırlatmaktadır. Hz. İbrâhîm, halkın huzurunda sorgulanmaya zemin
hazırlayıp, mantıki delilleriyle halkı ikna ederek82 manevî yardımda bulunmakla,
bazılarının iman etmesini sağlamıştır. Bu müminlerle Şam’a hicret ederken bile,
hicretinin sebebini düşündürtmekle hem terk ettiği halkına ve hem de gittiği topluma
manevi yardımda bulunmuştur. Hz. İbrâhîm ve İsmâîl Ka’be’yi, Allah’a muhabbet ve
itaatin gereği yanında, halkın tevhit inancında toplanmaları için inşa etmişlerdir.83
Özellikle ayetin Hz. İsmail hakkındaki “Babasıyla beraber yürüyerek gezmesi...” ve
Âl-i İmrân, 3/152-153; Nisâ, 4/64-65; Ahzâb, 33/53; Hucurât, 49/2-3; Mümtehine, 60/1; Cum’a, 62/11.
Tevbe, 9/71; Âl-i İmrân, 3/110, 114; Enbiyâ, 21/41; Abdullah Nasıh Ulvan, eş-Şebabü’l-Müslim fi
Müvaceheti’t-Tehaddiyât, (Dimeşk: Daru’l-Kalem, 3. Baskı, 1994), s. 304.
81
İbn Miskeveyh, Ahlâkı Olgunlaştırma, Terc., Abdulkadir Şener v. dğr, (Ankara: Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yayınları, 1983), s. 28.
82 Enbiyâ, 21/52, 58-67.
83 Bkz. Sâffât, 37/85, 90-97, 101-102; En’âm, 6/68-70, 74; Tevbe, 9/114; Meryem, 19/42-48; Zuhruf, 43/26;
Mümtehine, 60/4; Şuarâ, 26/214;Ebû Davud, Sünnet 3, (4599); Taberî, Câmiu’l-Beyân, XVII/45, XVI/191;
Hâkim, el-Müstedrek, II/552; Ali, Ehâdîsu’s-Sahîha, s. 75; Hasan el-Bâş, el-Kur’ân ve’t-Tevrât Eyne Yettefikan ve
Eyne Yefterikan, (Daru Kuteybe, 2000), I/140-141.
79
80
500
İlhami GÜNAY
“Beytullâh’ı birlikte inşâ etmeleri…” cümleleri, sosyalleştirmenin pratiğinin, görerek,
yetişkinleri taklitle ve rehberlikle olduğunu bildirmektedir.
Hz. Yûsuf’un gayri ahlâkî teklifi reddetmesi, 84 sadece kendi iffetini değil,
Azîz’in şerefini korumaya yönelik yardımıdır. Zindandakilerin Hz. Yûsuf’a ‚Muhsin‛85
hitabında bulunmaları onun, mahkûmlara dini rehberlik, sağlık, teselli vermek vb. her
türlü maddi-manevî yardım yaptığını göstermektedir. O’nun cemiyetine en büyük
yardımı, kralın karmaşık rüyasını tabir ettikten sonraki tarım tavsiyesidir. Ayetlerin
akışından, 86 gençliğinin sonlarında yaşanan bu olayla ilgilenmiş ve kanaatimizce
hapishaneden kurtulunca hazinenin idaresini, kötü yönetimin halkı mağdur
edebileceği endişesinden dolayı istemiştir.
Hz. Mûsâ’nın, zulmüyle meşhur Firavunun sarayında delikanlıyken hakkı
söylemeye başlaması, 87 Medyen’e sığındıktan sonra yaşlı zatın kızlarının hayvanlarını
sulayıvermesi, 88 saray içinde ve dışında yardımseverliğini göstermektedir. Ayrıca
eksikleri gerekçesiyle kardeşi Harun’u risalet işlerinde yardımcı seçtirmesi, 89 kişisel ve
toplumsal alanda yardımlaşmaya yetişkinliğinde de önem verdiğini göstermektedir.
Önemli işlerde, umulmayacak kimselerle bile yardımlaşmanın gerekliliği, baba-oğul
Dâvûd-Süleymân (a.s.) örneğinde verilmiştir.90 Hz. Yahyâ hakkında beyan edilen ilim,
hikmet ve merhamet, 91 başkalarına yardım edenlerin sahip olması gereken vasıflarına
işaret etmekte gibidir.
Hz. Lokmân ise oğluna, Allah-kul ilişkilerini düzenledikten sonra aile içi ve
dışında hayatın gerçekleri karşısında alması gereken tavrı objektif olarak öğretmekle,
manevi yardımın ölçüsünü vermektedir. Oğluna, toplumda geçerli ahlâkî değerleri
başkasına tavsiye etmekle sorumlu olduğunu, bu faaliyeti yaparken bazı tepkilerle
karşılaşabileceğini; fakat sosyal dirlik için buna katlanması gerektiğini bildirmektedir.92
Hz. Muhammed’in çocukken kervanla Filistin’e gitmesi ve delikanlılık
döneminde amcasının dükkânında ona yardım etmesi;93 çevre ve insan karakterlerini
tanıma, onlarla kaynaşma ve dayanışmayı yaşaması açısından önemlidir. Yine O’nun,
mağdurları koruyan Hılfu’l-Fudûl Cemiyeti’ne katılması ve Haceru’l-Esved’i yerine
Yûsuf, 12/23-26, 33.
Yûsuf, 12/36; Muhammed Murteza el-Huseyni ez-Zebîdî, Tâcu’l-Arûs, Tahk. Ali Hilâlî, (Kuveyt: I. Baskı,
2001), XXXIV/421-422.
86 Yûsuf, 12/36-49, 55; Ahmed b. Mahmud en-Nesefî, Tefsîru’n-Nesefî, (İstanbul: Dâru Kahramân, 1984),
II/221; Isfehânî, Müfredât, s. 170-171; Tekvin, 39/23.
87 Taberî, Kasas, s. 270; Râzî, Tefsîru’l-Kebîr, XVII/489.
88 Kasas, 28/14-19, 23-29.
89 Tâ-Hâ, 20/27-29; Bkz. Şuarâ, 26/14.
90 Enbiyâ, 21/78, 79; Bkz. Sebe’, 34/10; Sâd, 38/19; Imâd, Kasasu’l-Kur’ân, s. 270; Zâhiye Dücani, Ahsenü’lKasasi Beyne İ’câzi’l-Kur’ân ve Tahrifi’t-Tevrât, Beyrut:Daru’t-Takrib, 1. Baskı, 1993, s. 120.
91 Meryem, 19/12-14.
92 Lokman, 31/15-19.
93 İbn Sa’d, oniki yaşında olduğunu söylemektedir. Muhammed b. Munis İbn Sa’d, Kitabu’t-Tabakati’lKübra, Tahk. , Ali Muhammed Ömer, (Kahire: Mektebetu’l-Hanci, 1421), I/99; Muhammed Hamidullah,
Rasûlullah Muhammed, Mütc. Salih Tuğ, (İstanbul: İrfan, 1973), s. 26.
84
85
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
501
koymaktan kaynaklanan toplumsal ihtilafı çözmesi94 yardımseverliğinin delilidir.
Mabede ilk girenin Hz. Muhammed olmasından, sık sık Ka’be’ye uğradığı ve
tamirinde bilfiil çalıştığı sonucuna da ulaşılmaktadır.
Babalarıyla birlikte veya münferit hayatlarına yer verilen bu gençler,
diğerkâmlık ve yardımlaşma gibi toplumsal olaylar konusunda staj görmekte
gibidirler. Çünkü onlar ileride, bu tecrübeleri ve vahyin yönlendirmesiyle ideal
toplumun mimarı olacaklardır. Sanki onlara, olumsuzlukların giderilmesinde; şikâyet
ve sızlanmanın yetmeyeceği, bilakis yakın ve uzak çevrenin desteğiyle şartları
düzeltmek için gayret etmek gerektiği yaşayarak öğretilmektedir. Ayrıca, emsalleriyle
ve büyükleriyle ilişkilerinde onlara yardımcı olmanın, 95 meşru çizgide kalmalarının en
emin yolu olduğu gösterilmektedir.
Kur’ân’da kadın ve erkeğin birbirine iyilik ve takvada yardım etmesi de
örneklendirilmiştir. Hz. İbrâhîm’in ilk eşi Hz Sâre, gençliğinde yaşadığı pek çok
sıkıntıya katlanarak, Hz. Hâcer ise çölün mahrumiyetine sabrederek kocasının işini
kolaylaştırmışlardır. Hz. Hâcer ayrıca, çöldeki Zemzem kuyusunu Cürhüm kabilesine
kullandırmak ve orayı yurt tutmalarına izin vermekle maddi, Müslüman olmalarına
zemin hazırlamakla da manevi yardımda bulunmuştur. Cürhüm kabilesinin Hz.
İsmail’e kız vermesi, bu iyiliklerine bir vefa olmalıdır.96 Hz. Lût’un kızları ise dinin
evlilik hükümlerini üzerlerinde uygulaması isteğini reddetmemekle babalarına
yardımcı olmuşlardır.97
Hz. Mûsâ’nın ablası canını tehlikeye atarak, anasına dönmesini sağlamakla hem
kardeşi ve anasına, hem de uzun vadede kavmine büyük yardımda bulunmuştur.98
Şuayb (a.s.)’ın iki kızı, koyun güderek ailesine ve iyiliğine mukabil evlerinde
ağırlayarak Hz. Mûsâ’ya yardım etmişlerdir. Ayrıca Hz. Mûsâ’yı kuyunun başından
çağıran kızın99 babasına, onu işçi tutması teklifinde rahatlıkla bulunabilmesi, aile
fertlerinin dayanışmasını ve güvenini de yansıtmaktadır.
Hz. Meryem; mabedin temizlenmesi ve ısıtılması gibi hizmetlerle müminlere
emeğiyle ve toplumun selameti için (mutekif gibi) duasıyla, 100 Zeyneb bn Cahş (r.ah.)
İbn Hişam, Sira, s. 201, 209-214; Imâd, Kasasu’l-Kur’ân, s. 310; M. Asım Köksal, İslam Tarihi, (Ankara:
Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. 1990), II/206.
95 Konuyla alakalı bir anketin sonucu için bkz. Mehmet Emin Ay, ‚İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin
Öğretim Elemanlarından Beklentileri‛, Gençlik Dönemi ve Eğitimi, (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2000), s. 91-92.
96 Mâide, 5/2; Hûd, 11/72; İbrâhim, 14/37; Hicr, 15/71; Buhârî, Enbiya, 8; Taberî, Kasas, 141, 190-191, 200,
269; İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ân, III/328; Ömer Faruk Harman, ‚İbrahim‛, (DİA, 2000), XXI/266 vd.
97 Hûd, 11/78, 81.
98 Kasas, 28/7, 11, 12; Taberî, Kasas, s. 278.
99 Kasas, 28/23-24.
100 Taberî, Kasas, s. 391.
94
502
İlhami GÜNAY
da ifk101 soruşturmasında kuması Hz. Aişe’yi tezkiye ederek yardımda
bulunmuşlardır. Hülasa bu genç kız ve kadınlar; ailede eşleriyle, kardeşleriyle,
babalarıyla ve kumalarıyla iyilikte yardımlaştıkları gibi, cemiyetle alakalı konularda da
onlara destek olmuşlardır.
Gencin coşkusu da, sosyalleşmesinin en itici gücüdür. Nitekim İslam’ın ilk
yüzyıllarında Hz. İbrahim ve Ali (r.a.)’dan ilham alarak kurulan ‚fütüvvetfityân/gençlik birlikleri‛, 102 gençlerin grup/çete oluşturma ihtiyaçlarından kuvvet alıp
gelişen erdem kurumlarıdır. Bu kurumun en önemli prensibi, hayırda yardımlaşma ve
sosyal dayanışmadır. Sabır, samimiyet, cömertlik, yiğitlik, sözde durmaktır. Allah’tan
başkasına kul olmamaktır. Sürekli gelişme ve kendini yenileme, tevazu, geçimli olma,
hürmet, merhamet, dürüstlük ve iyi kalpliliktir.103
Ferdi sosyal çevreyle kaynaştırması ve ahlaken olgunlaştırması yönüyle, mali
ve bedenî ibadetler104 de yardımlaşma kapsamındadır. Zira ibadetler, imanı besleyen
salih amelin hayata yansımalarıdır. Bu da başkasına faydalı olmak veya en azından
zarar vermemek anlamında yardımlaşmaktır. Bu yüzden Hz. Lokmân oğluna asıl
hikmetin, Allah’a itaat ve salih amel olduğunu önem sırasıyla bildirmektedir.105 Hz.
Meryem, mabette ibadet için nezir edilmiş o da gereğini hakkıyla eda etmiştir.106
Ashâb-ı Kehf’in, iman-amel dengesini iyi kurarak kavmin çoğunun gelecekte iman
etmesine zemin hazırlamaları onlara yardımlarıdır.107
Kur’ân’da kötülükte yardımlaşan az sayıda grup ve fertler de yer almıştır. Hz.
Lût’un kavmi cinsel sapmayı yaygınlaştırmakta, 108 Hz. Yakûb’un insaflı oğlu da
kardeşlerinin hıyanetine ortak olmuşlardır.109 Yahudilerin, bazı peygamberleri
öldürmeleri olaylarından birisinde genç bir kız, annesiyle işbirliği yaparak, bir
peygamberin öldürülmesine yardımcı olmuştur.110 Hz. Peygamber, eşlerinin
Nûr, 24/11-21;
Fütüvvet ruhunun İslam medeniyetinde teşekküllünün dayanaklarından birisi: “Ey İman edenler! Benim
de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin. Siz onlara sevgi gösteriyorsunuz. Hâlbuki onlar size
gelen hakkı inkâr ettiler…” (Mümtehıne, 60/1) ayetinin inmesine sebep olan casusluk olayıdır. Rasûlullah (s.
a. v.), akrabalık bağından dolayı Mekkeli müşrikler lehine casusluk yapan Hatib b. Beltea (r.a.)’ın aracısı
kadının yakalanması için gönderdiği devriyeyi Ali b. Ebi Talib, Zübeyr ve Mikdat (r.a.)’dan oluşan
gençlerden seçmiştir. Buhârî, Tefsir, Mümtahıne, 1.
101
102
Fatih dâhil ilk Osmanlı sultanları ve vezirlerinin birçoğu da ahî önderleriydi. Ahmed Tabakoğlu,
‚Tarihi ve Kültürel Açılardan Gençlik Meseleleri‛, İSAV Gençlerin Ruhî ve Manevî Problemleri, (İstanbul:
1987), s. 61.
104 Misal olarak bkz. Bakara, 2/183; A’râf, 7/59; Tâ-Hâ, 20/132.
105 Lokmân, 31/12, 14.
106 Âl-i İmrân, 3/35, 37.
107 Kehf, 18/13-14; Taberî, Kasas, s. 391; İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ân, I/367; Kutub, fî Zılâl, IV/1991; Luka, II/2223; Levililer, 12; Ahmet Özel, ‚Adak‛, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), 1987, I/338; Mustafa
Sinanoğlu, ‚İbadet‛, (DİA, 1999), XIX/233; H. Mahmut Çamdibi, Din Eğitiminin Temel Meseleleri, (İstanbul:
İlahiyat Fakültesi Vakfı, İFAV 1994), s. 95-96.
108 Ankebût, 29/29, 34.
109 Yûsuf, 12/10.
110 Bakara, 2/87, 91; Âl-i İmrân, 3/112, 183.
103
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
503
olumsuzlukta dayanışmaları sebebiyle bazı helalleri kendisine haram kılarak111
Allah’ın itabına maruz kalmıştır.
Önemli konularda ortak akılla en doğruyu bulma çabası ve fikri yardımlaşma
olan şura, sosyal grupların birbirine kenetlenmesini ve isabetli kararlarla büyüyüp
güçlenmesini sağlayan unsurlardan birisidir. Zira danışmak; ihtilafı azaltmakta, ortak
akılla problem çözmekte, çözemediği takdirde doğacak zararı gidermekte grup
üyelerini ortak kılmaktadır. Bu sebeple Yüce Allah, Müslümanları Mekke döneminden
itibaren farklı konularda istişareye alıştırmış ve kıssalarda da bunun somut misalini112
vermiştir.
Hz. İbrahim, Allah’ın emrini oğlu İsmail’e istişare üslubuyla bildirmiştir.113
Dâvûd (a.s.) delikanlılık dönemindeki oğlu Süleymân’la idari işlerinde istişare etmiş,
çözümü karışık adli bir konuda oğlunun, sosyal olaylara vukufiyetini gösteren isabetli
fikriyle hükmetmiştir.114 Bu davranış; ailede, toplum içinde ve yetişkinler arasında
bulunmanın sosyalleşmeyi kolaylaştırdığını ve yetişkinlerin kendi yerlerine ehil nesil
hazırlamalarını ifade etmektedir. Olumsuz bir konuda bile olsa, Hz. Yusuf’u ortadan
kaldırmak isteyen kardeşleri, istişareleri sonucunda bunu başarmışlardır.115 Hz. Musa
ve Peygamberimizi öldürmek için yapılan istişarenin başarılı olamamasına Allah’ın
müdahalesi116 söz konusudur.
Aldıkları ciddi kararı ustalıkla uygulayan Ashâb-ı Kehf ve Hz. Yûsuf’un
suikastçı kardeşleri, 117 gençlerin sosyalleşmesini sağlayan, kendi cins ve akranları
arasında oluşturdukları ‚çete‛ gruplarını ve burada üstlendikleri rollerini akla
getirmektedir. Birinci grup hakkın temsilcisiyken, ikincisi şer çetesidir. Çete bağlantısı
net olmamakla birlikte olumsuz sosyalleşmenin başka bir örneği de Nûh (a.s.)’ın
inkârcı oğludur.118
d.Güzel Örneklik ve Çevreyle İyi İlişki Kurmak
Kur’ân-ı Kerim, fikir ve davranış kalıplarıyla emsal oluşturarak bazı grup ve
kişileri iyiliği yayma maksadıyla örnek olarak sunmaktadır. Gençler özelinde Hz.
İbrâhîm ve ona uyan müminler, sağlam inançları, tevekkülleri ve inkârcılarla
Tahrim, 66/1; Buhârî, Talâk 8; Müslim, Talâk 20; Ebû’l-A’la Mevdudi, Tefhimu’l-Kur’ân, (İstanbul: İnsan
yayınevi, 1996), V/393-394 Ulvan, Şebab, s. 85-100; Sâbûnî, Nübüvve, s. 334-335.
112 Şûra, 42/38; Âl-i İmrân, 3/159; Bakara, 2/233; Neml, 27/32-44.
113 Sâffât, 37/102.
114 Enbiyâ, 21/78-79; Saîd Havva, el-Esas fi’t-Tefsir, Mütc. M. Beşir Eryarsoy, (İstanbul: Şamil, 1991), IX/219;
Muhammed Seyyid Vekil, Nazâratun fi Ahseni’l-Kasas, (Dimeşk: Darü’l-Kalem, 1415/1994), II/221.
115 Yûsuf, 12/9-18.
116 Kasas, 28/14; Enfâl, 8/30; Mâide, 5/67.
117 Yûsuf, 12/8-18; Kehf, 18/13-16; Tahrîm, 66/10; Imâd, Kasasu’l-Kur’ân, s. 477.
118 Hûd, 11/42.
111
504
İlhami GÜNAY
aralarında mesafe koymaları sebebiyle örnek gösterilmişlerdir.119 Hz. Yûsuf; şehvet,
yönetim, beşeri duygu ve infiallerin sınavından başarıyla çıkmakla çağdaşı ve gelecek
nesillere örnek olmuştur.120 Hz. Mûsâ, mazlumu himayesi, zulme direnmesi ve
beklentisiz iyilik yapmasıyla121 örnektir.
Kur’ân’da örnek olarak sunulan İmran ailesinin hanımefendisi, mabede adadığı
Hz. Meryem’i, örnekliğine yaraşan terbiye ortamında toplumun siyasî lideri Zekeriyâ
(a.s.)’ın himayesine vermiştir. Hz. Meryem de oğlu Hz. Îsâ’yı aynı idealle hayata
hazırlamıştır. Değerlerini yitirmiş bir toplumda özenle yetiştirilen Hz. Yahyâ ve Îsâ,
taşıdıkları yüce ahlakla örnek gösterilmiştir.122 Hz. Yahya’nın isminin Allah tarafından
konulması, güven telkinine ve sosyalleştirme hedefine matuf görünmektedir. Bu amaç,
seyyid/önder, hasûr/iffetli ve sâlih vasıflarıyla123 daha da belirginleşmektedir.
Hz. Lokmân oğluna nasihatinde, örnek kişiliğin ölçülerinin zillete ve kibre
düşmemek, takvalı yaşantısıyla toplumun ıslahı için daima çalışmak olduğunu
bildirmektedir.124 Ashab-ı Kehf, inanan insanların toplumda nasıl davranması
gerektiğini; hakka dayalı maddi-manevi dayanışma, yardımlaşma, nezaket ve dikkatli
davranma125 örneklikleriyle göstermişlerdir.
Hz. Muhammed’in gençliğinde erdemliler cemiyetine üye olması ve ‚Emîn‛
unvanını kazanması numune şahsiyetinin delilleridir.126 Rasûlullah (s.a.v.); kendisiyle
konuşmadan önce sadaka verilmesi emrinde sadakanın miktarını tespitte yeğeni Hz.
Ali *v.40/661+ ile istişare etmiştir. Ümmeti ilgilendiren bu meselede, teklifine uygun
çıkan ilahi emri ilk uygulayan yine Hz. Ali olmuştur.127 Bu olay göstermektedir ki;
yetişkinlerin iyi davranışlarıyla örnek olmaları, gençlere yüksek duygular aşılamakta
ve onlara severek itaat etmeyi zevk haline getirmektedir. Bu melekenin kazanılması,
kuşaklar arası çatışmayı önlendiği gibi, delikanlıyı emsalleri için numune de
yapmaktadır.
Mümtehine, 60/4, 6.
Yûsuf, 12/23, 30-32, 37, 40, 46.
121 Kasas, 28/15, 18-19, 23-24; Meryem, 19/7, 12-15, 30-33; Nesai, Menakib 8169; Tirmizî, Menakıb 3793;
Râzî, Mefâtîh, XIII/221; İbn Kesir, Kasas, II/341; Fadlullah, Hıvar, s. 38; Ahmed Nevfel, Surat-ü Yûsuf,
(Daru’l-Kur’ân li’n-Neşri ve’t-Tevzi’, 2. Baskı, Ürdün 1999), s. 35.
122 Âl-i İmrân, 3/33, 36, 39; Meryem, 19/5, 7; Tahrîm, 66/12; Dahhâk b Müzahim, Tefsiru’d-Dahhâk, (Kâhire:
Daru’s-Selam, 1999), I/244; Ernest Renan, Îsâ’nın Hayatı, Terc, Ziya İshan, (Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı,
II. Basım, 1964), s. 23-28; Şarkâvî, el-Mer’e, II/610; Salih Akdemir, Hıristiyan Kaynaklara ve Kur’ân-ı Kerîm-ı
Kerim’e Göre Hz. Îsâ, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1992), s. 83.
123 Âl-i İmrân, 3/39.
124 Lokman, 31/16-17.
125 Bkz. Kehf, 18/10-21.
126 Bkz. Kalem, 68/4; Yûnus, 10/16; Yûsuf, 12/3; Şûrâ, 42/65; Necm, 53/2; İnşirâh, 94/7; Râzî, Tefsîru’l-Kebîr,
XXIII/216; Ali Mütteki b. Hüsamüddin Alaüddin el-Hindi, Kenzü’l-Ummal fi Süneni’l-Akval ve’l-Efal,
(Beyrut: Müessesetü’r-Risale, 1405), XI/454-32135; Gençlerin güzel örneğe duydukları ilgi ve ihtiyaç hk.
bkz. Mehmet Emin Ay, ‚İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Öğretim Elemanlarından Beklentileri‛, Gençlik
Dönemi ve Eğitimi, (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2000), s. 76-79.
127 Mücâdele, 58/12.
119
120
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
505
İyi insanların iyilerle, kötülerin de benzerleriyle çevre oluşturacaklarını, Hz.
Âişe’yi iftiradan aklayan ayet128 anlatmaktadır. Ayetin koyduğu kurala göre, genç Âişe,
‚Tâhir‛ (s.a.v.) ile birlikte yaşamaktaysa elbette o da ‚Tâhire ve Müberrâ‛dır. İnsanın
yaşadığı çevrenin inanç, fikir ve davranışlarına etkisi yüzünden Allah, Rasûlüne
zalimlerle oturmamasını, müminlerin de kâfirlerle hemhal olmamalarını tembih
etmektedir.129
Hülasa insanın iyi örneklere meftun fıtratı, çocuğun ebeveynini hayranlıkla
örnek alarak taklit etmesinde tezahür etmektedir. Çocuklar ve gençler, yetişkinlerin
nasihatinden ziyade yaşayarak örnek olmalarını beklemekte, emsal münasebetler
yaygınlaştığı ölçüde sosyal çevreleri de güzelleşmektedir. Kur’ân bunu, insanların en
seçkini peygamberlerin ve salihlerin muhabbetli ve samimi tutum ve davranışlarını
emsal olarak sunmakla gerçekleştirmek istemektedir:
Allâh’a ve eşi Hz. İbrâhîm’e sevgi-saygısı hasebiyle dayanılmaz
mahrumiyetlere katlanan Hz. Hâcer, muhabbet ve vefanın aşılmaz misalini
vermektedir. Hz. İsmâîl yiğitlik ve gençlik çağına girdiğinde, sevimliliği ve komşuları
Cürhümîlerle kaynaşması cihetiyle kendilerinden bir kızla130 evlendirilmiştir.
Mekke’nin harem seçilmesinde, İbrâhîm (a.s.)’ın ‚Rahman’ın dostu‛ oluşu kadar,
muhtemelen Hz. Hâcer’in ona olan sadakati, sevgisi ve ailesine muhabbetinin tesiri
vardır ve bunun akisleri, hac menasikinde görülmektedir.
Hz. Yûsuf’un gençlik devresinde Azîz’in yüksek bürokratların gelip gittiği
evinde uzun süre kalabilmesi bile, iyi münasebetler kurabildiğini göstermektedir. Aksi
olsaydı, Azîz, ucuz-pahalı demez onu evinden uzaklaştırırdı. İyilik timsali Hz. Yûsuf,
zindan arkadaşlarını tevhide, sevgisini ve örnekliğini kullanarak çağırmıştır. Zira
değiştirilmesi en zor olan inanç konularında muhatabın ikna edilmesi bu iki hususla
mümkündür. O’nun; Kral’ın lisanıyla tercümansız ve seviyeli konuşması, şahsına
sempati duyulmasını sağlayan kültürel bir köprü olmuştur. Hülasa Hz. Yûsuf bu
müspet yönleriyle, evlatlık/köle alan aileye, mahkûmlara, devlet erkânına ve halka
kendisini sevdirmiş131 ve kölelikten vezirliğe yükselmiştir. Toplumun batıl inanç
taassubunu tamamen yıkamamışsa bile, sevgi ve ihtiramına nail olmuştur.
Nûr, 24/26.
Bkz. Lokmân, 31/18, 19; Kehf, 18/19-20; En’âm, 6/68; Nisâ, 4/140; Suyûtî, Lübâb, s. 157; Merâğî, XV/132;
İyi ve kötü arkadaş ve çevrenin etkileşimi için bkz. Buhârî, Büyü 38; Zebaih 31; Sadi, Gülistan’dan naklen,
Aydın, Kur’ân’da İnsan Psikolojisi, s. 220; Yahyâ Kemal Beyatlı, ‚Ezansız Semtler‛, Azîz İstanbul, (İstanbul:
Fetih Cemiyeti, 3. Baskı, 1974), s. 121.
130 Buhârî, Enbiya, 8; Tevrât’ta Mısır’lı bir kadınla evlendirdiği zikredilir. Tekvin, Ishah, 21/21.
131 Yûsuf, 12/36-41, 54-55; Mümin, 40/34; Tirmizi/3115; Buhârî, Edebü’l-Müfred, 605; Ali, Ehâdîsu’s-Sahîha,
65, 89, 91; Taberî, Kasas, s. 232; İbn Kesir, Tefsîru’l-Kur’ân, IV/86; Merâğî, XIII/5.
128
129
506
İlhami GÜNAY
Mısır’ın uç mahallesinde doğduğu anlaşılan Hz. Mûsâ saraylı gibi Kıptî
kültürüyle, fakat öz-üvey anasının himayesinde muvahhit olarak büyütülmüştür.132
Hz. Mûsâ’nın kendisine bağlı bir grup oluşturması ve gençliğinde işlediği cinayetten
sonra verilen tutuklama kararını bir dostunun bildirmesi, sosyal çevresiyle iyi ilişki
kurduğunu göstermektedir. Sevimliliğin, iletişimin vesilelerinden olduğu, bebek
Mûsâ’nın, sıbyan katili Firavundan kurtulmasında133 görülmektedir. Bebeklikteki gayri
irâdî sevecenliğin ergenlikte devamı için, iradenin devreye sokulması gerektiği, bir
ahbabının134 ölümü göze alarak onu kurtarmasından anlaşılmaktadır.
Hz. Mûsâ’nın sosyalliğinin diğer göstergeleri; kavga edenleri ayırması,
Mısır’dan Medyen’e kaçabilmesi, yabancısı olduğu Medyen’de, iki kızla subaşında
kurduğu diyalog ve ardından eve davet edilmesi ve nihayet evin kızlarından birisiyle
evlenmesidir.135 Nutku daha güzel olan kardeşi Harun’u yardımcı istemesi; tebliğin
mükemmel icrası yanında, samimi ilişki kurma hedefine matuf görünmektedir. Hz.
Musa gençliğinde, Firavunun sarayında ve Medyen’de bilge kişiye çobanlık yaparken,
en üst sosyal tabakadan en alt tabakaya kadar toplumun fertlerini ve şartlarını
tanımıştır. Bu tecrübeyle kurduğu iyi ilişkilerin faydasını, geçmişte ve Mısır’a
döndükten sonra devletin zirvesinde korunmakla136 görmüştür.
Zekeriyya, Yahyâ ve İsâ (a.s.); iç ve dış tehdit altındaki tevhit inancını tebliğde
azami tedbir ve temkinle137 sürdürmüşlerdir. Davetlerinde; iman, ibadet ve ahlâk
odaklı davranmışlar ve kurdukları müspet münasebetler sayesinde pagan idarenin
zulmünü göğüsleyebilmişlerdir. Bilhassa Hz. Yahyâ’nın, geleceğinden endişe edilen
bir toplumun irşadı için gerekli meziyetler sadedinde; beşerî ilişkilerin seviyesini
artıran hikmeti, kalp yumuşaklığı, temizliği, takvası, ebeveyne saygısı, merhameti ve
sabrı gibi özellikleri138 sayılmaktadır. Bu vasıflar, aynı seviyeye ulaşamamış kimselerin
ruhlarını kendisine hayran kılan cazibe noktalarıdır, sosyal tutkaldır.
Hz. Muhammed’in son çocukluğunda çoban arkadaşları ve mal sahipleriyle
başlayan, amcasının dükkânında çalışırken esnafla, gençlik döneminde başkaları ve
kendi adına çıktığı ticaret kervanlarındaki139 arkadaşlarıyla devam eden müspet
ilişkileri onu, büyük sermayenin teslim edilebildiği ‚Emîn‛ yapmıştır.
Kur’ân’da, beşerî ilişkileri incelenmeye çalışılan gençlerin risaleti öncesinde;
aile ve toplumsal ilişkilerinde saygı, sevgi ve nezaket vasıflarında müşterek oldukları
gözlenmektedir. Sadece Hz. İbrâhîm’in işin başında güzel ilişki kurduğu ailesinin ve
Şuarâ, 26/18; Kasas, 28/12.
Bakara, 2/49; Tâ-Hâ, 20/39; Kasas, 28/9.
134 Kasas, 28/20-21; Mümin, 40/28; Taberî, Câmiu'l-Beyân, XXI/43.
135 Kasas, 28/16-29.
136 Tâ-Hâ, 20/25-31; Mümin, 40/28; Râzî, Tefsiru’l-Kebir, XIX/285-286.
137 Âl-i İmrân, 3/49; Renan, Îsâ, s. 113-114; Mahmut Topuz, İlahi Dinlerde Hicret, (İzmir: Çağlayan Yayınları,
1996), s. 88-89.
138 Meryem, 19/5, 12-14; İbn Kesir, Kasas, II/338-339.
139 Duhâ, 93/5; Merâğî, XXX/186; Cemal Tosun, ‚Öğretmen Olarak Hz. Muhammed‛, Hz. Muhammed ve
Gençlik, (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995), s. 80.
132
133
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
507
devlet ricalinin, batıl inançta kalma ısrarları ve onu kendi saflarına çekme çabaları onu
saldırgan yaptığı görülmektedir. Yine bu kıssalar; dar ve geniş manada dostluk
kurmanın, fertleri inanç, iş, çile birliğiyle kaynaşmış bir toplum oluşturmakta şart
olduğunu göstermektedir.
e.Kötü Ahlâktan Korunmak
Kur’ân, indiği toplumun kabilelerden oluşan birliğini, tevhit inancına dayalı
toplum haline getirerek aynı asıldan çoğalan insanlığı, erdemlerle birbirine bağlamayı
hedeflemiş ve sosyal çözülmeye sebep olan fiilleri haram140 kılmıştır. Bu yüzden
çocukların; bencillik, haset, zulüm kibir vb yalnızlaştıran kötü ahlaktan korunması da
sosyalleşmeleri açısından önemlidir. Zira adalet, müsamaha, dayanışma ve infak gibi
erdemler fertleri birbirine samimiyetle bağlarken, zulüm, taassup, cimrilik, yalan gibi
kötü ahlak, kalbî bağlarını koparmaktadır. Zaten toplumun ömrünü tayin eden de;
fertlerinin itikadî, ahlaki, siyasi ve sosyal konularda141 güzel ahlakı veya ahlaksızlığı
tercih etmeleridir.
Hak ve görevini bilen kâmil ahlak sahipleri, taşıdığı erdemleri toplumuna
kazandırdığında, onu da aşarak bütün insanlığa ulaşmakta ve beşeriyetin vicdanı
haline gelerek değerini yüceltmektedir. Aksi durumlarda fert, önce yakın sosyal
çevresiyle ve bunun tabii neticesi olarak insanlık ailesinden kopuş ve ahlaki körelme
yaşayacaktır. Kur’ân’da bunun örneklerine az sayıdaki gençler özelinde de
rastlanmaktadır.
Kabil’in Hâbil’le cinayete varan hasedi ve hevasına uyarak kardeşini öldürmesi
ailenin huzurunu bozmuştur.142 Hz. Nûh’un büyük çabasına rağmen, inkârcı oğlunu
kurtuluş gemisine binmeye ikna edememesi onu derinden sarsmıştır.143 Hz. Sâre’nin
Hacer’i kıskanması, onun çölde sıkıntıyla yaşamasına zemin hazırlamıştır.144 Hz.
Lût’un kavminin cinsel yozlaşması, sonlarını hazırlamıştır.145 Oğullarının Hz.
Yakub’un kalbini kazanma rekabeti aileyi parçalamış ve yıllarca elem çektirmiştir.
Aziz’in hanımının ölçüsüz tutumlarıysa, ailenin şerefini lekelemiştir. 146 Hz. Musa’nın
gençliğinde kaza yoluyla işlediği cinayet, onu ailesi ve ülkesinden koparmıştır.147
Âl-i İmrân, 3/110, 114; Bkz. Sadık Kılıç, Kur’ân’da Günah Kavramı, (Konya: Hibaş Yayınları, 1984), s. 410411; Özcan Güngör, ‚Kur’an’da Sosyal Bütünleşme‛, Diyanet İlmi Dergi, cilt: XL, sayı: 3, (2004), s. 40 vd
141 Ra’d, 13/11;
A’râf, 7/34; Câsiye, 45/28; İsrâ, 17/71; Geniş bilgi için bkz. Ejder Okumuş, Kur’ân’da
Toplumsal Çöküş, (İstanbul: İnsan Yayınları, 1995), s. 112 vd. ‚Kur'an'da Kolektif Sorumluluk‛, Diyanet İlmi
Dergi, cilt: XLII, sayı: 2, (2006), s. 8, 13; Muhsin Demirci, Kur’ân’da Toplumsal Düzen, (İstanbul: Ensar
Neşriyat, 2005), s. 415; Mustafa Özel, Kur’ân’da Sekine Kavramı, (İzmir: Birleşik Matbaacılık, 2005), s. 241.
142 Mâide, 5/27-31.
143 Hûd, 11/42-46.
144 Bkz. İbrâhim, 14/37.
145 Hûd, 11/82.
146 Yûsuf, 12/3, 5, 9-14, 23-33.
147 Kasas, 28/15-23.
140
508
İlhami GÜNAY
Rasûlullah s.a.v.’in bazı eşlerinin sırrı ifşada ve hasette dayanışmaları, O’nu önce
huzursuzluğa, sonra da Allah’ın itabına148 maruz bırakmıştır.
Sonuç
Fıtraten medeni olan insanın medeniyet kurma vazifesi ailede başlamaktadır.
Kur’ân’da nazari planda çerçevesi mükemmel çizilen evliliklerle kurulan ailenin,
uygulamada aynı seviyede olmaması, daima ideale ulaşma çabasında olmak
gerektiğini düşündürtmektedir. Hz. İbrahim’in baba ocağında ön plana çıktığı üzere,
hangi inançta olursa olsun her ailenin, neslinin sosyal yönünü güçlendirme görevinin
farkında olduğu gözlemlenmektedir.
Aile fertlerinin uyumunun, gençlerin her konuda yakın-uzak çevresiyle sosyal
gelişimini başarılı kıldığı anlaşılmaktadır. Çocukla/gençle yakın ilgi ve birlikteliğin ve
amelî-fikri konularda istişarenin, onu sosyalleştirmekte en pratik yol olduğu
görülmektedir. Bu bağlamda kıssalardaki cevval gençlerin, yüksek tabakaya mensup
aile çocukları olmaları ve entelektüel ortamda yetişmeleri oldukça anlamlı
bulunmuştur.
Kur’ânî kıssalarda ortaya çıkan sosyal gelişim; fertlerin birbiriyle inanç, ibadet,
söz, fikir ve davranışlarında sağlıklı ve hakka dayalı iletişim kurabilmeleri şeklindedir.
Aile fertlerinin müşfik ve nezaketle davranmalarının ve kalbi bağlarını güçlendiren
inanç ve ahlak temelinde hakça yardımlaşmalarının, aile saadetinin kaynağı olduğu
kadar, sosyalleşmenin de dayanağı olduğu görülmektedir. Aile ve küçük gruplar
içerisinde gösterilen bu gerçek, sağlam yapıdaki millet ve ümmetin doğuşunun da
dayanağıdır.
İman-salih amel ilişkisinin hak-ödev bilincini geliştirmesi, gençleri yalnız
başına bile olsa hakkın tesisinde öncü olmaya götürmektedir. Her iki cinste gelişen bu
bilinç sahibini; şahsının ve çevresinin sahih inancını korumaktan, iffet ve şerefini
muhafazaya kadar hayatın her alanında hakça yaşamaya sevk etmektedir. Hak
şuurundan mahrum kalan nesiller ise aile ve toplumlarına felaketler yaşatmaktadır.
Gençlerin, çevrelerindeki insanları etkileyen olaylarda iyiden yana tavır almaları, aile
ve toplularına her seviyede maddi-manevi yardımlarını ifade etmektedir. Bilhassa Hz.
Yahya’nın şahsında sayılan ‚hikmet, merhamet, ihsan vb‛ vasıflar, yardımda
bulunacak gençlerin taşıması gereken terbevi özelliklerini bildirmektedir.
Hz. Muhammed’in çocukluğundan itibaren aileye katkı mahiyetindeki
yardımları, sosyalleşmeyi erken yaşlarda başlatmak gerektiğine işaret etmektedir.
Kur’ân’da hayatlarına yer verilen gençler, diğerkâmlık ve yardımlaşma gibi toplumsal
konularda ideal toplumun mimarlığının stajını yapmakta gibidirler. Sanki onlara,
olumsuzlukların giderilmesinde; şikâyet ve sızlanmanın yetmeyeceği, bilakis yakınuzak sosyal çevrenin desteğiyle şartları düzeltmek için gayret etmek gerektiği
yaşayarak öğretilmektedir.
148
Tahrim, 66/1; Buhârî, Talâk 8; Ali, Ehâdîsu’s-Sahîha, s. 104.
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
509
Gencin coşkusu, toplu ibadeti ve hayra yönlendirilen çete grubu,
sosyalleşmenin itici gücünü oluşturmakta ve fütüvvet kurumlarının doğmasını
sağlamaktadır. İnsan fıtratı güzel örneklere meftun ve çocuklar büyüklerini taklitte pek
mahir olduğundan Kur’ân-ı Kerim; söz, fikir ve davranışlarıyla güzel emsal oluşturan
aile büyüklerine ve gençlere yer vermektedir. Kötü ahlakın kişiyi sosyal hayattan
kopartarak yalnızlaştırdığı da az sayıdaki örneklerle gösterilmiştir.
KAYNAKÇA
Abdulbâki, Muhammed Fuâd, el-Mu’cemu’l-Müfehres li Elfâzi’l-Kur’ân, ‚Hakk‛,
(İstanbul: Dâru’d-Da’ve, 1986).
Akdemir, Salih, Hıristiyan Kaynaklara ve Kur’ân-ı Kerîm-ı Kerim’e Göre Hz. Îsâ, (Doktora
Tezi) Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1992.
Ali, Abdülhalim Mahmud, et-Terbiyyetü’l-İslamiyye fi Sürati’n-Nisâ, (Kâhire: Daru’tTevzi, Tarihsiz).
Ali, İbrâhîm Muhammed, el-Ehadisü’s-Sahiha min Ahbarin ve Kasasi’l-Enbiya, (Dimeşk:
Daru’l-Kalem, 1995).
Ateş, Süleymân, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, (İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat).
Ay, Mehmet Emin, ‚İlahiyat Fakültesi Öğrencilerinin Öğretim Elemanlarından
Beklentileri‛, Gençlik Dönemi ve Eğitimi, (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2000).
Aydın, Hayati, Kur’ân’da İnsan Psikolojisi, Timaş Yayınları, İstanbul, 1999.
Bakari, Mahmud, Yûsuf-u fi’l-Kur’ân, (İskenderiyye: Müessesetü’l-Câmiyye, Tarihsiz).
Beyatlı, Yahyâ Kemal, ‚Ezansız Semtler‛, Azîz İstanbul, (İstanbul: Fetih Cemiyeti,
3.Baskı, 1974).
Beyhaki, Ebû Bekr Ahmed b. Hüseyn, es-Sünenü’l-Kübra, (Haydarabad: Daru’lMearifi’l-Osmani, 1925).
Çamdibi, H. Mahmut, Din Eğitiminin Temel Meseleleri, (İstanbul: İlahiyat Fakültesi
Vakfı, İFAV 1994).
Çamdibi, H.Mahmut, Eğitim İlkeleri ve Rehberlik, (İstanbul: İleti Yayınları).
Demirci, Muhsin, Kur’ân’da Toplumsal Düzen, (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2005).
Derveze, İzzet, et-Tefsîrü’l-Hadîs, Terc. Mustafa Altınkaya, (İstanbul: Ekin Yayınları,
1997).
Dücânî, Zâhiye Râgıb, Yûsufu fi’l-Kur’âni’l-Kerim ve’t-Tevrât, (Beyrut: Dâru’t-Takrîb,
1415).
510
İlhami GÜNAY
Dücani, Zâhiye Râgıb, Ahsenü’l-Kasasi Beyne İ’câzi’l-Kur’ân ve Tahrifi’t-Tevrât, (Beyrut:
Daru’t-Takrib, 1.Baskı, 1993).
Ebû Hamde, Ali, fi’t-Tezevvuki’l-Cemâlî li Sûrati Yûsuf, (Ürdün: Daru’l-Beşir, 1992).
Ebû’s-Seri’, Muhammed Abdü’l-Hâdî, Zevacü’l-Müt’a, (Kâhire: ed-Daru’z-Zehebiyye).
Ebû’s-Suûd, Muhammed b. Muhammed lmadi, İrşadü’l-Aklî’s-Selîm ilâ Mezâya’lKur’âni’l-Kerîm, (Beyrut: Daru İhyai’t-Türasi’l-Arabi, Tarihsiz).
el-Bâş, Hasan, el-Kur’ân ve’t-Tevrât Eyne Yettefikan ve Eyne Yefterikan, (Daru Kuteybe,
2000).
el-Cessâs, Ebû Bekir Ahmed b. Ali, Ahkâmul Kur’ân, (Beyrut: Dâr-u Ihyâi Turâsi’lArabî, 1405).
el-Hindi, Ali Mütteki b.Hüsamüddin, Kenzü’l-Ummal fi Süneni’l-Akval ve’l-Efal, (Beyrut:
Müessesetü’r-Risale, 1405).
el-Isbehânî, el-Huseyn b. Muhammed er-Râğıb el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, (İstanbul:
Dâru Kahramân, 1986).
el-Merâğî, Ahmed Mustafa, Tefsîru’l-Merâğî, (Mısır: Matbaatu Mustafa, 5.Baskı, 1394).
en-Nesefî, Ahmed b. Mahmud, Tefsîru’n-Nesefî, (İstanbul: Dâru Kahramân, 1984).
er-Râzî, Fahruddîn, et-Tefsîru’l-Kebîr, (Beyrut: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 3.Baskı,
Tarihsiz).
er-Râzî, Fahruddin, Mefâtîhu’l-Gayb, Mütcl. Suat Yıldırım v.dğr, (Ankara: Akçağ, 1988).
es-Sâbûnî Muhammed Ali, en-Nübüvve ve’l-Enbiya, (Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1.Baskı,
1985).
es-Suyûtî, Celâlüddîn, Lübâbü’n-Nükûl fî Esbâbi’n-Nüzûl, (Mektebetü’l-İslâmiyye,
Tarihsiz).
eş-Şarkâvî, Ahmed Muhammed, el-Mer’e fî Kasasi’l-Kur’ân, (Kâhire: Dâru’s-Selâm,
1421).
et-Taberî, Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân Te’vili Âyyil-Kur’ân, (Mısır: Daru’lMearif, 1958).
et-Taberî, Muhammed b. Cerir, Kasasu’l-Enbiya, Tahk, Cemal Bedran, (Kâhire: edDaru’l-Mısrıyyetü’l-Lübnaniyye, 1.Baskı, 1414).
ez-Zebîdî, Muhammed Murteza el-Huseyni, Tâcu’l-Arûs, Tahk. Ali Hilâlî, (Kuveyt:
I.Baskı, 2001).
Fadlullah, Muhammed Huseyn, el-Hıvâr fi’l-Kur’ân, (Beyrut: Dâru’l-Mellâh, 1996).
Gazzâlî, Ebû Hamid, Eyyühe’l-Veled, Mütc.Ahmed Serdaroğlu, (Merve Yayınevi,
5.Baskı).
Kur’ân-ı Kerim’de Gençlerin Sosyal Gelişimi ve Eğitimi
511
Günay, İlhami, Kur’ân’ı Kerim’de Gençlik Tipolojileri, (YÖK’te yayınlanmış doktora tezi)
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (2003).
Güngör, Özcan, ‚Kur’an’da Sosyal Bütünleşme‛, Diyanet İlmi Dergi, cilt: XL, sayı: 3,
(2004).
Hamidullah, Muhammed, Rasûlullah Muhammed, Mütc.Salih Tuğ, (İstanbul: İrfan,
1973).
Harman, Ömer Faruk, ‚İbrahim‛, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA).
Havva, Saîd, el-Esas fi’t-Tefsir, Mütc. M. Beşir Eryarsoy, (İstanbul: Şamil, 1991).
Ikk, Şeyh Halid Abdurrahman, Teshilü’l-Vüsul ila Ma’rifeti Esbabi’n-Nüzul, (Beyrut:
Daru’l-Ma’rife, 1.Baskı, 1419).
Imâd, Züheyr Hafız, Kasasu’l-Kur’ân-ı Kerîmî Beyne’l-Âbâi ve’l-Ebnâ, (Dimeşk: Daru’lKalem, 1990).
İbn Hişâm, Ebû Muhammed Abdülmelik, es-Sîratü’n-Nebeviyye, Daru’l-Fikr, Mısır, 1357
İbn Kesîr, Ebu’l-Fida İsmâîl, Tefsiru’l-Kur’âni’l-Azim, (Beyrut: Daru’l-Ma’rife, 2.Baskı,
Tarihsiz).
İbn Kesir, Ebi’l-Fida İsmâîl b., Kasasu’l-Enbiyâ, Tahk., Abdulkadir Ahmet Ata, (Beyrut:
el-Mektebetü’l-İslamiyye, 2.Baskı 1982).
İbn Miskeveyh, Ahlâkı Olgunlaştırma, Müt., Abdulkadir Şener v.dğr, (Ankara: Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları, 1983).
İbn Müzahim, Dahhâk, Tefsiru’d-Dahhâk, (Kâhire: Daru’s-Selam, 1999).
İbn Sa’d, Muhammed b. Munis, Kitabu’t-Tabakati’l-Kübra, Tahk., Ali Muhammed Ömer,
(Kahire: Mektebetu’l-Hanci, 1421).
Kara, Seyfullah, Peygamber Döneminde Gençlik, (İstanbul: Ağaç Yayınları, 2003).
Kâsımî, Muhammed Cemaluddin, Mehâsinu’t-Te’vîl, (Beyrut: Daru’l-Fikr, 2.Baskı,
1398).
Kılıç, Sadık, Kur’ân’da Günah Kavramı, (Konya: Hibaş Yayınları, 1984).
Köksal, M. Asım, İslam Tarihi, (Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. 1990).
Kutub, Seyyid, fi Zılâli’l-Kur’ân, (Beyrut: Dâru’ş-Şurûk, 11.Baskı, 1985).
Kuzgun, Şaban, İslam Kaynaklarına Göre Haniflik ve Hz. İbrâhîm, (Ankara: Üçbilek
Matbaası, 1988).
Küçükcan, Talip, ‚Continuity and Change Young Turks in London‛, Steven Vertovec,
Muslim European Youth, (England: Ashgate Publishing Ltd. 1998).
512
İlhami GÜNAY
Mebrûk, Osman Ahmed, Terbiyetu’l-Evlad ve’l-Aba fi’l-İslam, (Beyrut: Daru Kuteybe,
1992).
Mevdudi, Ebû’l-A’la, Tefhimu’l-Kur’ân, (İstanbul: İnsan yayınevi, 1996).
Nevfel, Ahmed, Surat-ü Yûsuf, Daru’l-Kur’ân li’n-Neşri ve’t-Tevzi’, 2.Baskı, Ürdün
1999.
Okumuş, Ejder, ‚Kur'an'da Kolektif Sorumluluk‛, Diyanet İlmi Dergi, cilt: XLII, sayı: 2,
(2006).
Okumuş, Ejder, Kur’ân’da Toplumsal Çöküş, (İstanbul: İnsan Yayınları, 1995).
Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, (Konya: Esra Yayınları, 5.Baskı,
1997).
Özel, Ahmet, ‚Adak‛, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), 1987.
Özel, Mustafa, Kur’ân’da Sekine Kavramı, (İzmir: Birleşik Matbaacılık, 2005).
Renan, Ernest, Îsâ’nın Hayatı, Mütc, Ziya İshan, (Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı,
II.Basım, 1964).
Sinanoğlu. Mustafa, ‚İbadet‛, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (DİA), 1999.
Şemin, Refia, Gençlerimizin Psiko-Pedagojik Problemleri, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Yayınları, 2.Baskı, 1973).
Tabakoğlu, Ahmed, ‚Tarihi ve Kültürel Açılardan Gençlik Meseleleri‛, İSAV Gençlerin
Ruhî ve Manevî Problemleri, (İstanbul: 1987).
Topuz, Mahmut, İlahi Dinlerde Hicret, (İzmir: Çağlayan Yayınları, 1996).
Tosun, Cemal, ‚Öğretmen Olarak Hz. Muhammed‛, Hz. Muhammed ve Gençlik,
(Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1995).
Ulvan, Abdullah Nasıh, eş-Şebabü’l-Müslim fi Müvaceheti’t-Tehaddiyât, (Dimeşk: Daru’lKalem, 3.Baskı, 1994).
Vekil, Muhammed Seyyid, Nazâratun fi Ahseni’l-Kasas, (Dimeşk: Darü’l-Kalem,
1415/1994).
Yaman, Ahmet, ‚Kur’an’da Yasamanın Arka Planı Olarak Ahlak‛, Konya’da Kur’an
Günleri, IX. Kur’an Sempozyumu Kur’an’da Ahlâkî Değerler, (Konya: 2007).
Yavuz, Yunus Vehbi, Kur’ân’da Kadın Hak ve Özgürlüğü, (İstanbul: Bayrak Yayınları,
1999).
Yeniterzi, Emine, ‚Tasavvuf Edebiyatımızda Sevgi‛, Gençlik ve Din, (Ankara: TDVY,
1998).
Download