İşte ilk çalışanı: Peşaverli Abdurrahman Bey

advertisement
On5yirmi5.com
İşte ilk çalışanı: Peşaverli Abdurrahman Bey
Hindistan'da varlıklı bir ailenin çocuğuyken Müslümanlara yardım için 1912'de
İstanbul'a gelen Peşaverli Abdurrahman Bey AA'nın ilk çalışanı olarak kayıtlara geçti.
Yayın Tarihi : 6 Nisan 2016 Çarşamba (oluşturma : 10/10/2017)
Hindistan'da varlıklı bir ailenin çocuğuyken 26 yaşında, ceketini, elbiselerini ve kitaplarını satarak
ailesinden gizlice zor durumda olan Müslümanlara yardım için 1912'de İstanbul'a gelen ve bir
daha dönmeyen Peşaverli Abdurrahman Bey (Abdurrahman Peşaveri), Anadolu Ajansı'nın (AA) ilk
çalışanı olarak kayıtlara geçti.
Ajansın kuruluş aşamalarında da çalışan Peşaveri, ajansta çalıştığı süre boyunca özellikle Yunan
ordusunun Anadolu'da yaptığı katliamların Avrupa kamuoyuna duyurulması için özel çaba sarf etti.
Yedikıta Kültür ve Tarih Dergisi'nin son sayısında TBMM Dış İlişkiler ve Protokol Başkanlığı'nda
tercüman olarak görev yapan serbest tarih araştırmacısı Mücahit Arslan imzasıyla yer alan habere
göre, Peşaverli Abdurrahman Bey veya Abdurrahman Samdani olarak da bilinen Peşaveri,
1886'da Hindistan'ın Kuzey-Batı sınır eyaletinin, şu anda da Pakistan'ın Haybet-Peştunya
Eyaleti'nin başkenti Peşaver'de doğdu.
Keşmir'den 1880'de Peşaver'e göç eden zengin bir müteahhit olan Gulam Samdani'nin oğlu
Peşaveri, 12 kardeşi gibi iyi bir eğitim aldı, ilk ve orta tahsilini Peşaver'de tamamladı, lise eğitimi
için Hindistan'da Aligarh Özel İslam Okulu'na gitti. Osmanlı tarihini okuyan Peşaveri'ye, Türklere duyduğu hayranlık ve sevgi
nedeniyle kardeşleri "Türki Lala" yani "Türk Ağabey" diye hitap etti. 1. Balkan Savaşı'nın başlaması üzerine, kolejdeki öğrenciler Peşaveri'nin liderliğinde "Hilal-i Ahmer
Cemiyeti Türk Yardımlaşma Fonu"na yemek ücretlerinden yaptıkları tasarruflarla yardımda
bulundu.
Edirne için Hindistan'da gözyaşı döktüler
Gazetelerden savaşın ayrıntılarını takip eden Hindistanlı Müslümanlar, Balkanlarda Müslüman
Türklerin, Bulgar ve Sırp çetelerce katledilmesini ağlayarak dinledi. Edirne'nin 1913'te Osmanlı
ordusunca Bulgarlardan geri alınmasıyla bütün şehir kandillerle aydınlatıldı.
Osmanlı'ya destek için çocuğunu sattı
Yardım çalışmalarına Abdurrahman Peşaveri de öncülük etti, gazetelerde öldürülen Türk kadın ve
çocukların resimlerini gören halk, yoksulluklarına rağmen ellerinde ne varsa gözyaşları içinde
yardıma koştu.
Peşaver'de yardımlaşma fonlarına verecek hiçbir şeyi olmayan 20 yaşındaki Gulam Muhammed
ile 21 yaşındaki Gulab Din kendilerini Allah için satışa çıkardı, satıştan elde edilen parayı da
yardım fonuna vadetti. Böylece kendilerini satın alacak şahsa ömür boyu köle gibi hizmet etmeyi
kabul etti.
Yine Peşaver'de yardım kampanyasına verecek hiçbir şeyi olmayan genç bir kadın 4 aylık
bebeğini kampanyaya bağışladığını, açık artırmayla yapılacak satıştan elde edilecek meblağı da
fona vereceğini ilan etti, açık artırmaya çıkan bebeği alan Peşaverli bir zengin daha sonra bebeği
annesine iade etti. Anne ise aldığı tüm parayı yardım kampanyasına bağışladı.
Peşaveri İstanbul yolunda
Hem toplanan paraların teslimi hem de zorda bulunan Osmanlı Ordusu'na yardım için Hindistan
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, bir tıbbiye heyetini İstanbul'a göndermeye karar verdi. Beş doktor, 7 sağlık görevlisi, 10 hasta bakıcının yer aldığı heyet, Bombay'dan 15 Aralık 1912'de
İtalyan gemisi Sardegna ile hareket etti. Aden ve Süveyş'i geçerek İskenderiye'ye ulaşan gemi,
buradan da Romanya gemisine binerek, 2 hafta sonra İstanbul'a ulaştı.
Babasından izin alamayacağını düşünerek, ailesinden gizlice heyete dahil olan, parası
olmadığından ceketini, elbiselerini ve kitaplarını satarak yolculuk masraflarını karşılayan
Peşaveri, 30 Aralık 1912'de İstanbul'a gelen heyette yer aldı.
Hem hasta bakıcı hem muhabir
Hasta bakıcılık görevinin yanı sıra Hindistan gazetelerine düzenli haber gönderen Peşaveri,
Edirne'yi 5,5 ay kahramanca savunan Mehmed Şükrü Paşa'nın teslim olmak zorunda kalması
ve 26 Mart 1913'te Edirne'nin Bulgarlar tarafından işgaliyle derin bir acıya boğuldu.
Peşaveri kız kardeşine gönderdiği telgrafta üzüntüsünü, "Sevgili kardeşim, Edirne ellerimizden
kaydı gitti. Allah bizleri korusun! Bu menfur hadise karşısında çaresizliğimizi tarif bile
edemiyorum. Lakin takdir-i ilahiye kim karşı gelebilir? Hayatı pahasına Edirne'yi savunan
Şükrü Paşa'yı tarih daima hayırla yad edecektir" sözleriyle dile getirdi
Sultan Reşad'ın heyete ilgisi
Enver Paşa'nın talebiyle Çanakkale'de bir sahra hastanesi kuran heyet, savaşın bitmesiyle 1913
yılının Mayıs ayında İstanbul'a döndü. Burada sanat ve edebiyat dünyasının önde gelenleri ile
tanışan heyettekiler, İstanbul'dan ayrılmadan Sultan Reşad tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda
kabul edildi.
Heyet üyelerine gözyaşları içinde tek tek sarılarak onlara teşekkür eden Sultan Reşad, saray
mensuplarını şaşırttı. Çünkü sultanın kabul ettiği insanlara sarıldığı daha önce görülmemişti.
Peşaveri, Haziran 1913'te ülkesine dönen heyete katılmadı, İstanbul'da yaşananları anbean
Hindistan'a bildirdi. Peşaveri, 22 Temmuz 1913'te kız kardeşine, "Sevgili Kardeşim, Türk
Ordusu şükürler olsun Edirne'yi kurtardı. İstanbul'da bayram havası var" şeklinde yazdı.
İngilizlerle savaştı
Rauf Orbay'ın vasıtasıyla Harp Okulu'na kaydolan Peşaveri, askeri eğitimine Beyrut'ta devam etti,
1. Dünya Savaşı başlayınca teğmen olarak Gelibolu cephesinde savaştı ve 3 kez yaralandı.
Sultan Reşad, 1915 sonunda Afganistan Kralı Habibullah Han'a Afgan
Müslümanların desteğini almak üzere Rauf Bey başkanlığındaki bir heyeti, hediye götürmekle
görevlendirdi. Heyete, Urduca ve Farsça bilen Peşaveri de dahil edildi, heyetin yolu Basra'yı işgal
eden İngilizlerce İran'da kesildi. Afganistan'dan karayoluyla haca giden bazı
Afganlıları silahlandırarak bir kıt'a haline getiren Peşaveri, sınır hattında önemli bir geçidi
İngilizlere karşı 36 saat tutarak, heyetin esir düşmesine mani oldu, kendisi de yaralandı. Bu
hadiseler üzerine heyet geri dönmek zorunda kaldı.
AA'nın ilk personeli
Peşaveri, İstanbul'un itilaf devletlerince işgal edilmesiyle burada gizlendi, İzmir'in işgalinden
hemen sonra 25 Mayıs 1919'da Rauf Bey ile gizlice Bandırma'ya geldi. Peşaveri, haziranda
Amasya'ya geçerek, Kuvay-ı Milliye'nin İngilizce yazışmalarında görev aldı,
AA'nın kuruluş çalışmalarında bulundu.
AA'nın ilk çalışanı olarak kayıtlara geçen Peşaveri, ajansta çalıştığı süre boyunca özellikle Yunan
ordusunun Anadolu'da yaptığı katliamların Avrupa kamuoyuna duyrulması için özel çaba sarf etti.
Makalenin yazarı Mücahit Arslan, AA'nın kurucuları arasında yer alan Halide Edip Adıvar'ın anılarında,
Peşaveri'nin birden fazla dil bildiğinden, ajansın ilk bürosu Milli Mücadele'nin ilk karargahı Ziraat
Mektebi binasında ayrılan bölümde kendisiyle birlikte çalıştığını ve söylediklerini daktiloyla
haberleştirdiğini anlattığını kaydetti.
TBMM'nin ilk büyükelçisi
Milli mücadelede büyük faydalar gösteren Peşaveri, TBMM adına Ağustos 1920'de Afganistan'a
"Fevkalade Murahhas" unvanıyla ilk Türk Büyükelçisi olarak atandı.
İngilizlerin takibinden kurtulmak için yaptığı 4,5 aylık zorlu yolculuk sonrası Kabil'e varabilen
Peşaveri'ye burada Kral Emanullah Han tarafından büyük hüsnükabul gösterildi, kendisine saray
tahsis edildi.
"Anadolu işgal altındayken dönemem"
Kabil'e büyükelçi olarak geldiğini duyan ailesi Peşaver'e dönmesi için mektup üstüne mektup
yazdığı Peşaveri, 10 yıl görmediği ailesine "Vatanım işgal altındadır. Ben hür bir adamım. İngiliz
işgali altındaki topraklara gitmem" şeklindeki tarihi cevabını verdi.
Peşaverli Abdurrahman Bey, daha sonra Kabil'e gelerek kendisiyle Peşaver'e dönmesi için adeta
yalvaran annesine "Anne, Anadolu işgal altındayken dönemem" dedi.
Rauf Bey'e zannedilerek şehit edildi
Görevini 1922'de Fahreddin Paşa'ya devrettikten sonra İstanbul'a dönen Peşaveri, Rauf Orbay'ın
maiyetinde hizmete başladı. Peşaveri, 21 Mayıs 1925 gecesi Beşiktaş'tan Nişantaşı'ndaki evine
dönerken meçhul 3 şahıs tarafından tabancayla vuruldu.
Bir ciğeri parçalanan ve bel kemiği zedelediğinden belden aşağısı felç olan Peşaveri, tüm
çabalara rağmen 30 Haziran 1925'te hayata gözlerini yumdu ve Maçka Mezarlığı'na defnedildi.
Peşaveri'nin beyaz tenli olması ve sima olarak Rauf Orbay'a benzemesi, asıl hedefin Rauf Orbay
olduğu iddiasını güçlendirdi.
Ölüm haberi Hindistan'da büyük bir üzüntüyle karşılanan Peşaverli Abdurrahman Bey'in ismi,
okuduğu Aligarh Koleji'nde kaldığı yurt odasına verildi ve Ensari'nin davetlisi olarak 1933'te
Hindistan'ı ziyaret eden Rauf Orbay tarafından aynı odaya bir kitabe kondu.
Ayrıca Peşaver Üniversitesi'ne doğduğu şehir Peşaver'de okullararası spor müsabakaları için RaufRahman Kupası adıyla bir kupa verildi.
Bu dökümanı orjinal adreste göster
İşte ilk çalışanı: Peşaverli Abdurrahman Bey
Download