Arapların Şecere Merakı Nasıl Başladı?

advertisement
Haluk Hepkon
Arapların Şecere Merakı Nasıl
Başladı?
Rakiplerini Yahudi ilan etmek Ortadoğu’da giderek kökleşen bir
alışkanlık. Müslüman Kardeşlerin General Abdülfettah El Sisi’yi
Yahudi ilan etmesi; buna karşılık Körfez emirliklerinin
Müslüman Kardeşlerin kurucusu Hasan El Benna’nın Yahudi
kökenli olduğunu öne sürmesi işin ne kadar tuhaf boyutlara
vardığını göstermesi açısından önemli. Bütün bunların üzerine
Suudi kraliyet ailesinin de Yahudilik ile ilişkilendirilmesi meseleyi
giderek daha da karmaşık hale getiriyor. Peki, bu olgulardan
yola çıkarak onu bunu Yahudi ilan etmenin Araplara has bir
alışkanlık olduğunu söyleyebilir miyiz? Aslına bakarsanız
söyleyemeyiz. Tarihsel gerçekler Ortadoğu’da bu tuhaf
alışkanlığın İngiliz emperyalizmi sayesinde yayıldığını gösteriyor.
Kısacası şecere merakı ve Yahudi avı Araplara Batı’dan geliyor.
Arap Bürosu’nun propaganda savaşı
Hikâyemiz İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Arap Bürosu’nu
kurmasıyla başlıyor. 1916 yılında faaliyete geçen büronun amacı
propaganda yoluyla Osmanlı Devleti’nin Araplar arasındaki
itibarını ortadan kaldırmak. Büro, başta kurucusu Mark Sykes
olmak üzere antisemitik kadrolar tarafından yönetiliyordu.
Sykes, İngiliz Büyükelçiliği’nin İstanbul’daki baştercümanı Gerald
Fitzmaurice ile de yakın arkadaştı. İttihat Terakki’nin masonlar
ve Yahudiler tarafından yönetildiği hurafesinin mucidi olan
Fitzmaurice, başta Mısır Yüksek Komiseri Sir Henry McMahon
olmak üzere Arap Bürosu’nun bütün kurucu kadrolarıyla
samimiydi. Nitekim McMahon, Fitzmaurice’in de Arap Bürosu’na
katılmasını için çok uğraştı. Olmadı. Buna karşılık Fitzmaurice’in
gölgesi Arap Bürosu’nun üzerinden hiç gitmedi.
İngiltere kara kara Arapları Mekke Şerifi Hüseyin’e yaklaştırmak,
Hintlileri ise İttihatçılardan uzaklaştırmak için ne yapmak
gerektiğini düşünüyordu. Fitzmaurice’in ve Sykes’ın antisemitik
tezleri burada devreye girdi; Arap Bürosu çözümü Jön Türkleri
Yahudi-mason ilan etmede buldu. İngilizler, halifenin Yahudimasonların eline esir düştüğünü, dolayısıyla “cihad fetvası”nın
geçerli olmadığını ileri sürdüler. Bununla da yetinilmedi. Londra,
Jön Türklerin Türkçülüğünü de diline doladı. İngiliz propaganda
broşürlerine göre İttihat Terakki’nin Türkçülüğü Siyonistler
yüzündendi. Yahudi ve mason Jön Türkler İslam’ı bir kenara
bırakıp Türk milliyetçiliğine yönelmişti. 1916 yılından itibaren
İngilizlerin Müslümanlara yönelik propaganda kampanyalarında
sürekli bu iddialara yer verildi. Günümüzde sıklıkla dile getirilen
Türk milliyetçiliğinin Yahudi icadı olduğu tezi işte böyle ortaya
çıkmıştı.
Bu dönemde Mekke Şerifi Hüseyin emrine girdiği İngiliz
emperyalizminin propagandasına dört elle sarılmıştı. Nitekim
Şerif Hüseyin’in çıkarttığı Kıble dergisinde İngilizlerin tezleri
kelimesi kelimesine tekrarlanıyor ve Yahudi icadı Türkçülüğün
Osmanlı Devleti’ni İslam’dan uzaklaştırdığı söyleniyordu. Kıble’ye
göre ayaklanma halifeye değil İTC yönetimine karşıydı ve
saltanat “Yahudi Jön Türklere” isyanı kalben desteklemekteydi.
Kuşkusuz Şerif Hüseyin bütün bunları yaparken Ortadoğu
siyasetinde yeni bir sayfa açtığından habersizdi. Fakat onun bu
çabaları bir milat oldu. İngilizlerin ektiği kötü tohum yeşermek
için Arap çöllerinde uygun bir zemin bulmuştu. Rakiplerini
Yahudi ilan ederek siyaset yapma alışkanlığı Araplar arasında o
kadar yaygınlık kazandı ki Şerif Hüseyin’in yerine geçen Suudiler
bile zaman içerisinde aynı ithamın kurbanı oldular.
Peki, Arap Bürosu neyi hedefliyordu? İngiltere’nin esas amacı
Arapları ayaklandırmak ve Osmanlı Devleti’ni parçalamaktı.
Ayaklanmanın başına Mekke Şerifi Hüseyin’in geçmesi
düşünülüyordu ama ortada bir sorun vardı. Müslüman Araplar
İngiltere’nin desteğiyle halifeye karşı ayaklanma konusunda
isteksizdi. İslam hukuku açısından Arapların, Hıristiyan bir
devletin yardımıyla, hilafeti elinde tutan Türklere karşı
ayaklanmasını meşrulaştırmak oldukça zor görünüyordu.
Sorun bununla da sınırlı değildi. Birinci Dünya Savaşı esnasında
İstanbul’un “cihad” ilan etmesi İngilizleri telaşlandırmıştı.
İngiltere, sömürgelerinden gelen Müslüman askerlerin savaş
esnasında ne yapacağını tahmin etmeye çalışıyordu. Londra en
çok Hindistan’da çıkabilecek olaylardan korkuyordu. Müslüman
nüfusu, Arap Yarımadası’nın toplamından fazla olan bu ülkede
halkın İttihatçılara sempatiyle baktığı biliniyordu. Dünya savaşı
nedeniyle fazla askerin bulunmadığı Hindistan’da çıkacak bir
isyanı bastırmak zor görünüyordu. Böyle bir isyan savaşın bütün
gidişatını değiştirebilirdi.
Türk milliyetçiliği Yahudi icadı mı?
http://www.mgkmedya.com
Pazar, Ekim 13, 2013 - Sayfa 1 / 1
Download