Afganistan`a neden `imparatorluklar mezarlığı` deniyor?

advertisement
Afganistan'a neden 'imparatorluklar
mezarlığı' deniyor?
Afganistan, son yüzyıla damgasını vuran Amerikan medeniyetinin çöküşüne mi neden
olacak? İşte Hindikuş Dağları'nda yok olan imparatorlukların kısa bir hikayesi…
30.08.2017 / 12:44
Amerika Birleşik Devletleri’nin Afganistan’daki savaşı nereye doğru gidiyor?
Geçtiğimiz günlerde Trump hükümeti Savunma Bakanı James Mattis’e bölgedeki asker
sayısını belirleme yetkisini vermişti; şu ana kadar söylentilere göre 4 bin ek Amerikan
askerinin Afganistan’a sevk edileceği gündemde, ancak bu yeterli olmayabilir;
Afganistan’ı işgal etmek ve yönetmek neredeyse imkansız bir uğraş, zira bunu tarihte
başarabilen imparatorlukların sayısı çok azdır. 10 yıl içinde Taliban tüm kontrolü alabilir
Atlantic’teki yazısında Peter Beinart ABD liderliğindeki Afganistan savaşını umutsuz
olarak nitelendirdi: Taliban anlaşma masasına oturacak gibi görünmüyor zira zaman
onlardan yana, tek yapmaları gereken oturup ABD’nin bölgeyi terk etmesini beklemek.
ABD 16 yıldır Afganistan’da, bu ABD’nin tarihindeki en uzun savaşı halini aldı. ABD
bugüne kadar Afganistan’da 2. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın tekrar inşasına
harcadığından daha fazla para harcamış olmasına rağmen çok az bir ilerleme kaydetti.
Taliban’ın önümüzdeki 10 yıl içerisinde bütün Afganistan’ı kontrol altına alması
şaşılacak bir durum olmaz. ABD sadece listeye eklenmiş olacak
Afganistan her zaman yönetilmesi zor bir ülke olarak tarihte yer aldı. Sırasıyla gelen
imparatorluklar, işgalci milletler bazen ilk girdiği savaşları kazanmış ve bölgede
ilerlemiş de olsalar dahi bugün Afganistan olarak bildiğimiz toprakları pasife etmeyi
başaramadılar, böylelikle ülkeye “İmparatorluklar Mezarlığı” lakabı takıldı. Eğer
ABD ve müttefikleri bölgeden ayrılma kararı alırsa sadece tarihte bunu yapmış güçler
listesini uzatmış olacak. İngilizler 1839-1942 arasında yürüttükleri savaşta öğrendiler
ki, halk desteğini arkasında bulunduran yerel bir yönetici ile iş yapmak, arkasında
yabancı güçlerin olduğu bir lideri desteklemekten çok daha kolaydır; böyle bir lideri
desteklemenin maliyeti gün geçtikçe katlanarak artar. Afganistan’ı kontrol altına alma
hedefine yaklaşan tarihi imparatorlukların çoğu, örneğin Moğollar gibi, bölgede hafif
bir kontrol mekanizması oluşturarak bunu başardılar. Moğollar bölgede tam olmasa da
kontrolü etraftaki kabilelere paralar ödeyerek veya onlara özerklik tanıyarak
sağladılar. Merkezi bir kontrol sistemi oluşturulması girişimi olarak adlandırılabilecek
her uygulama ki buna günümüz Afgan hükümeti de dahildir, ağır şekilde başarısız
oldu. Her ev bir kale gibi
Afganistan’ın kontrol altına alınmasının zorluğu üç ana faktörden kaynaklanır. İlk
olarak, Afganistan İran, Orta Asya ve Hindistan arasındaki kara yolu üzerinde
kuruludur, tarihte birçok defa işgale uğramış ve çok sayıda kabile bölgeye
yerleşmiştir. Bu kabilelerin çoğu hem birbirine karşı hem de dışardan gelenlere karşı
düşmanca bir tutum içerisinde olmuştur. İkinci olarak, sürekli olarak işgale uğranılması
ve kabileciliğin bölgede yerleşmiş olması, bölgenin güvenli olmaması neredeyse her
evin, her köyün bir kale gibi inşa edilmesine yol açmıştır. Üçüncü olarak, Afganistan’ın
coğrafi özellikleri işgali ve sonrasında kontrolü elde tutmayı güçleştirmiştir. Afganistan
dünyanın en çetin ve yüksek dağlarıyla çevrilidir. Bu dağların arasında, ülkenin
ortasından ve güneyinden geçen Hindikuş Dağlarının yanında doğudaki ünlü Pamir
dağları da vardır. Hindikuş, Pamir, Tian Shan, Kunlun ve Himalayalar’ın birleştiği yer
olan Pamir Kot kuzeydoğu Afganistan’ın Badahşan bölgesinde bulunur.
Afganistan tarihi incelendiğinde burayı işgal etmenin ve sonrasında yönetmenin ne
kadar zor olduğu anlaşılır. Afganistan tarih sahasında ilk olarak MÖ 500 yıllarında
ortaya çıkar. Ülke o dönemde Pers İmparatorluğu’nun doğu bölgesini oluşturmaktaydı.
Afganistan’ın bugünkü Pakistan kuzeybatısında ve ülkenin doğusundaki bazı bölgeleri
bir zamanlar kadim Hindistan krallığı Gandhara’nın sınırları içerisindeydi. Tahminen,
güney ve doğu Afganistan bugün Peştu (tarih boyunca Afgan olarak da bilinirler)
olarak bildiğimiz insanların ataları tarafından çok öncelerden yurt edinilmişti; Peştuca
kadim bir doğu Fars dilidir. Daha da eski olan Zerdüşt kitabelerin dili Avestan ile
yakından akrabadır. Afganistan bu dönemde az bir nüfusa sahipti zira kaynaklar Büyük
İskender’in bölgede az bir mukavemetle karşılaştığını yazmaktadır. Bu dönemi
takiben, kuzey Afganistan’ın Balkh (Balktria) bölgesinde Yunan bir krallık ortaya
çıktıysa da Hindistan’daki Maurya İmparatorluğu Afganistan’ın büyük bölümünü
kontrol altına almıştır. Bu dönemde Budizm ve Hinduizm bölgede yayıldı. Ancak
Maurya İmparatorluğu'nun çökmesinin ve Orta Asya’dan gelen işgallerin ardından
Afganistan dağları “dolmaya” başladı ve savaşçı kavimlerin kendi bölgelerini ölümüne
savunduğu yer olarak ün saldı. Bölgeyi işgale gelenlerin birçoğu Afganların kabile
sistemini benimseyerek asimile oldular ve dillerini Peştuca’ya çevirdiler. İslamlaşma 200 yıl sürdü
Afganistan içinde bulunan çeşitli kabileler kısa süreli imparatorluklar kurduysa da
bunlar daha sonra küçük devletçiklere bölündü. Bunlar arasında Greco-Bactrian, HintFars(Indo-Parthian), İskitliler, Buda putlarıyla ünlü Kuşan, Kidarit ve Beyaz Hunlar
bulunur. Bu döneme gelindiğinde bölgenin zorluğu iyi bilinir hale geldi. Araplar
(Müslümanlar) 8. Yüzyılda bölgeye vardıklarında, bölge küçük ancak zorlu şehirlerden
oluşuyordu. Fetihler bir süre sorunsuz şekilde devam etti ancak Kandaharlı Zunbil’leri
fethetme girişimleri büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı, bu Araplar için bölgede bir
ilkti. Zunbil kabilesine karşı gönderilen 20.000 askerden 5.000’i geri dönebildi.
Afganistan’ın batısından doğusuna İslam’a girmesi yaklaşık 200 sene sürdü. Bu
sürecin sonuna, Afganistan sınırındaki Zaranj doğumlu demirci bir Pers olan Yakub ibni
al-Leys al-Saffar’ın Kabil’i fethetmesiyle ulaşıldı. Fetihten sonra dahi Hint Şahi
soyundan gelenler, en son olarak Gazneli Mahmud (Gazne Afganistan’da bir şehirdir)
tarafından yeni binyılın başlarında yenilinceye kadar bugünün Afganistan’ının en
doğusundaki bölgelerde bir 100 sene daha direndiler. Cengiz Han'ın torunu öldü
Moğollar Afganistan’a vardıklarında ve 1221 senesinde Bamiya vadisini kuşatmaya
aldılar ancak o kadar şiddetli bir savunmayla karşılaştılar ki bu savaşın sonunda
Cengiz Han’ın torunu öldürüldü. Öfkelenen Moğollar vadide yaşayanların çoğunu
öldürdüler; günümüzde bölgede yaşayan Hazara kabilesinin soyu bölgede
konuşlandırılan ve Tacik kadınları eş alan bir Moğol askeri birliğine dayanır. Ülke Moğol
İmparatorluğunun zayıflamasının ardından tekrar dağılmaya başladı. İlk Babür imparatoru olan Zahiruddin Muhammed Babür, Hindistan’ı fethetmeden 20
sene öncesinde kendisine Kabil’de bir krallık elde etmeyi başardı. Hindikuş bölgesinin
çoğunluğu zayıf olarak da olsa 1738’e kadar Babür kontrolünde kaldı. Bölge Babür
hakimiyetinin üzerinden 10 yıl kadar geçtikten, Nadir Şah’ın ölümünden sonra modern
Afganistan’ın kurucusu Ahmed Şah Durani tarafından alındı. Afganistan’daki Babür
hakimiyeti birkaç şehir merkezinin kontrol altında tutulması, bölgenin geri kalan
yerlerinde yumuşak bir yönetim anlayışı ve kabilelere düzenli ödemeler yapmak
suretiyle sağlanıyordu. Bu taktik daha sonra İngilizler tarafından harfiyen uygulandı.
Bununla birlikte Babür hakimiyeti kırılgan bir statüdeydi zira bölgedeki kabileler
sürekli olarak isyan ediyorlardı. Bu isyanlardan en önemlisi 1672-1677 yılları arasında
bir şair olan Kuşal Han Kattak liderliğinde Babür İmparatoru Aurangzeb tarafından
bastırılana kadar devam eden isyandır, bu isyandan sonra Babürler ana yollar dışında
ülkede artık herhangi bir otoriteye sahip olamadılar. Şiiliği yayma çabalarına karşı isyan bayrağı
Babür imparatorluğunun sınırları batıda Gazne ve Bamiyan ile orta Afganistan’ı içine
alacak şekilde genişti. İran Safevileri ile Kandahar için on yıllar boyunca savaştılar
ancak bu bölge Şah Cihan zamanında tamamen kaybedildi. Safeviler de asi Afgan
kabileleri ile uğraşmak zorunda kaldı. 1709 yılında Safevilerin Peştu kabilelerini kontrol
altına alma ve Şiiliği yayma politikaları sebebiyle Kandahar’da isyan bayrağı açıldı. Bu
isyan Safevi devletinin sonunu getirdi. Savaş ağası Nadir Şah’ın yükselişi ile sıkıntı
yaşanmasına rağmen en sonunda 1747 yılında modern Afganistan Ahmed Şah Durani
tarafından, Nadir Şah’ın torunlarından Fars topraklarının bir kısmı, Babür toprakları ve
kuzeyde Özbeklerin bazı toprakları alınarak kuruldu. ABD, savaşı kızıştırmanın işe yaramayacağını
anlamalı
O günden itibaren, İngiliz ve Rusların da öğrendiği üzere Afganistan’da geçici olarak
toprak kazanmak ve Afganları açık savaşta yenmek mümkün olsa da, yabancı
işgalcileri gerillalar, kabileler ve kalelerle sürekli yıpratan bu insanların memleketinde
uzun süreliğine gücü elinde bulundurmak imkansızdır. Afganların yabancı işgalcilerin
aksine gidecek başka bir yerleri yok ve bütün hayatları boyunca savaşmaya alışıklar.
Amerika Birleşik Devletleri tarihten ders almalı ve savaşı kızıştırmanın sonucu
değiştirmeyeceğini artık anlamalıdır. Savaşı uzatmak en iyi ihtimalle etkisiz kalacak,
en kötü ihtimalle de daha fazla para ve can kaybına yol açacaktır. Kaynak: Mepa News
© 2015 Mepa News Tüm Hakları Saklıdır!
Kaynak Gösterilmeden Alıntı Yapılamaz!
Tasarım ve Yazılım: Mepanews
Download