tc gazi üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü uluslararası ilişkiler

advertisement
T.C
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DENİZ ULAŞTIRMASI POLİTİKALARININ
GÜVENLİK BOYUTU
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Mustafa Çağatay CANSIZ
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK
Ankara-2010
T.C
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DENİZ ULAŞTIRMASI POLİTİKALARININ
GÜVENLİK BOYUTU
YÜKSEK LİSANS TEZİ
Hazırlayan
Mustafa Çağatay CANSIZ
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK
Ankara-2010
ÖNSÖZ
Deniz Güvenliği hususunda kapsamlı çalışmaların azlığı, bu alanda bir
araştırma yapmaya yönelmemizin sebebini teşkil etmiştir.
Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye’nin Deniz Güvenliği alanında
tâbi olacağı kuralların, Avrupa Birliği mevzuatının iç mevzuata aktarılmasını
zorunlu kılacağı bir gerçektir. Bu çerçevede Avrupa Birliği mevzuatının ve
deniz güvenliği alanında ilgili kuruluş faaliyetlerinin ne olduğu, bu çalışmada
ortaya konmaya gayret edilmiştir.
Araştırma
yapılırken
yeterli
miktarda
yerli
kaynak
olmadığı
görüldüğünden, ağırlıklı olarak yabancı kaynaklar ve Avrupa Birliği’nin resmî
internet sitelerinden faydalanılmıştır. Bu çerçevede elde edilen veriler ve
mevzuat bilgileri, olabildiğince sade ve anlaşılır bir şekilde aktarılmaya
çalışılmıştır.
Çalışmamızda
genel
olarak;
güvenliğin
teorik
olarak
tanımı,
uluslararası boyutu, bu konuda faaliyet gösteren diğer önemli aktörler, deniz
ulaştırma politikaları ve son olarak da Avrupa Birliği’nin bu alandaki
faaliyetlerine yer verilmiştir.
Bu çalışma sırasında, her türlü desteğini esirgemeyen danışmanım
Sayın Prof. Dr. Haydar ÇAKMAK’A, tezi bitirmeme destek veren eşim Dilşad
Hanım’a teşekkürü borç bilirim.
Mustafa Çağatay CANSIZ
ANKARA-2010
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ ........................................................................................................... i
İÇİNDEKİLER ................................................................................................ ii
KISALTMALAR ............................................................................................ iv
TABLOLAR VE GÖRSELLER LİSTESİ ....................................................... vi
GİRİŞ ............................................................................................................. 1
BİRİNCİ BÖLÜM
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DENİZ GÜVENLİĞİ STRATEJİSİ VE ULUSLAR
ARASI HUKUK BOYUTU
1.1. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DENİZ GÜVENLİĞİ STRATEJİSİ...................... 2
1.2. GÜVENLİK ............................................................................................. 6
1.2.1. Kavramsal ve Teorik Olarak Güvenlik .............................................. 6
1.2.2. Ortak Güvenlik ................................................................................. 8
1.3. NATO VE DENİZ GÜVENLİĞİ ALANINDA FAALİYETLERİ ................. 9
1.3.1. NATO’nun Operasyonel Sicili ........................................................ 19
1.3.2. NATO’nun Deniz Güvenliği’ndeki Rolü .......................................... 19
1.3.3. NATO Deniz Operasyonlarına Etki Edecek Faktörler .................... 21
1.4. DENİZDE SEYR-Ü SEFER EMNİYETİNİN ULUSLARARASI HUKUK
AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ................................................... 24
1.4.1. Deniz Haydutluğu .......................................................................... 24
1.4.2. Zararsız Geçiş Hakkı ..................................................................... 26
İKİNCİ BÖLÜM
GEMİCİLİK VE LİMAN FAALİYETLERİNDE YENİ GÜVENLİK REJİMİNE
GENEL BİR BAKIŞ
2.1. ULUSLARARASI DENİZCİLİK ÖRGÜTÜ (IMO) .................................. 30
2.1.1. IMO’nun Organizasyonel Yapısı .................................................... 31
2.1.2. IMO’nun Amaç ve Faaliyetleri ........................................................ 32
2.2. GENEL OLARAK DENİZ ULAŞTIRMASI POLİTİKALARINDA
GÜVENLİK ........................................................................................... 34
iii
2.2.1. ISPS Kod’u .................................................................................... 36
2.2.1.1. Liman Güvenliği ...................................................................... 42
2.2.1.2. Çok Mod’lu Taşımalarda Güvenlik .......................................... 43
2.3. SUA (DENİZDE SEYİR GÜVENLİĞİNE KARŞI YASADIŞI
EYLEMLERİN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ) ....................................... 43
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AVRUPA BİRLİĞİNİN DENİZ ULAŞTIRMASI ALANINDAKİ GENEL
GÜVENLİK REJİMİ
3.1. AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU .......................................................... 51
3.1.1. Avrupa Komisyonu’nun Görevleri .................................................. 52
3.1.1.1. AB Ulaştırma Komisyonu ........................................................ 53
3.2. DENİZ GÜVENLİĞİ KONUSUNDA AVRUPA BİRLİĞİ
DÜZENLEMELERİ................................................................................ 54
3.2.1. Gemi ve Liman Tesisi Güvenliği AB Yönergesi .............................. 54
3.2.2. Liman Güvenliği Yönergesi ............................................................ 55
3.2.3. Deniz Güvenliği Konusunda AB Komisyonu Denetim Yönergesi ... 55
3.2.4. Avrupa Birliği’nin bir Topluluk Gemi Trafik İzleme ve Bilgi Sistemi
Kurulmasına Dair 2002/59/EC Sayılı Yönergesi............................. 56
3.3. AVRUPA DENİZ EMNİYETİ AJANSI (EMSA) ..................................... 56
3.3.1. Gemi Trafik ve Raporlama Sistemi ................................................ 57
3.3.2. Gemilerin Uzak Mesafede Tanımlanması ve İzlenmesi Sistemi–
LRIT ............................................................................................... 59
3.4. OTOMATİK TANIMLAMA SİSTEMİ (AIS)............................................ 61
3.5. DENİZ GÜVENLİĞİ KOMİTESİ ............................................................ 62
3.6. DENİZ HAYDUTLUĞUNA KARŞI AVRUPA BİRLİĞİ GÖREV GÜCÜ 63
SONUÇ ........................................................................................................ 65
KAYNAKÇA ................................................................................................ 68
ÖZET ........................................................................................................... 73
ABSTRACT ................................................................................................. 74
iv
KISALTMALAR
a.g.e
: Adı geçen eser
AB
: Avrupa Birliği (European Union)
AD
: Akdeniz Diyaloğu
AIS
: Automatic Identification System(Otomatik Tanımlama
Sistemi)
AP
: Avrupa Parlementosu
ATAD
: Avrupa Toplulukları Adalet Divanı
BAB
: Batı Avrupa Birliği
BMDHS
: Birleşmiş Milletler Denizler Hukuku Sözleşmesi
CMF
: Combined Maritime Force(Birleşik Deniz Gücü)
EMSA
: European Maritime Safety Agency(Avrupa Deniz Emniyeti
Ajansı)
Erişim Tarihi
: ET
EUNAVFOR
: European Union Naval Force(Deniz Haydutluğuna Karşı
Avrupa Birliği Deniz Gücü)
IMO
: International Maritime Organization (Uluslararası Denizcilik
Örgütü)
ISAF
: International Security Assistance Force Afghanistan
(Afganistan için Uluslararası Güvenlik Yardımı)
ISPS Code
: International Ship and Port Facility Security Code(Gemi ve
Liman Tesisi Güvenlik Kodu)
İİG
: İstanbul İşbirliği Girişimi
KİS
: Kitle İmha Silahları
LRIT
: Long Range Identification System(Uzun Mesafe Tanımlama
Sistemi)
MARSEC
: Maritime Security Committee (Deniz Güvenliği Komitesi)
MIOs
: Maritime Isolation Operation (Deniz Tecrit Operasyonları)
MSC
: Maritime Safety Committee (Deniz Emniyeti Komitesi)
NATO
: North Atlantic Treaty Organization (Kuzey Atlantik
Anlaşması Örgütü)
v
NGO
: Non Govermental Organizations (Hükümet Dışı Örgütler)
OAE
: Operation Active Endeavour (Aktif Çaba Operasyonu)
s
:Sayfa
SOLAS
: Safety of Life at Sea (Denizde Can ve Mal Emniyeti
Uluslararası Sözleşmesi)
SUA
: Suppression of Unlawful Acts Against the Safety of Maritime
Navigation (Denizde Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı
Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme
TGOS
: Okyanus Taşımacılığı Ulaştırma Grubu
UN
: United Nations (Birleşmiş Milletler)
vi
TABLOLAR VE GÖRSELLER LİSTESİ
Tablo 1: 2008-2009-2010 yıllarında Aden Körfezi ve Somali’de
meydana gelen korsan saldırılar tablosu ........................................ 13
Tablo 2: 2008-2009-2010 yıllarında Somali-Basin’de meydana gelen
korsan faaliyetler tablosu ............................................................... 15
Görsel 1: Somali açıkları ve Aden Körfezinin Ekonomik değeri ................... 12
Görsel 2: Somali açıklarında vuku bulan korsanlık faaliyetlerinin
meydana geldiği coğrafi alan.......................................................... 16
GİRİŞ
11 Eylül 2001 İkiz Kuleler, Madrid ve Londra metrosu, Aden Körfezi ve
Somali açıklarında ticari gemilere yapılan saldırılar, ulaştırma altyapılarının
bu türden faaliyetlere ve sabotajlara ne kadar açık olduğunu göstermiştir.
Avrupa Birliği’ni (AB) çevreleyen denizler, Dünyanın en yoğun
gemicilik faaliyetlerini ihtiva eden bölgelerindendir. AB’nin dış ticaretinin
yüzde 90’nı ve AB üyelerinin kendi aralarında yaptıkları ticaretin yüzde 35’i,
bu bölgede yapılan deniz ticareti vasıtasıyla yürütülmektedir. Petrol
taşımacılığının çok önem kazanması ve bu hususta Avrupa piyasasından
gelen yoğun talebe, denizyolu tanker taşımacılığı ile cevap verilmektedir. Bu
durum, birçok problemi de beraberinde getirmektedir. Bu problemlerin en
ciddi olanı ve üzerinde en çok çalışılanı güvenliktir.
Somali ve Afrika burnunda ticarî gemilere karşı yapılan deniz
haydutluğu eylemleri şiddetini arttırmıştır. Dünyada ayrıca Güney Çin Denizi,
Nijer Deltası, Karayipler, Mozambik Kanalı ve Hindistan kıyılarında da
Korsanlık ve deniz haydutluğu eylemlerinin görüldüğü rapor edilmektedir.
Malacca ve Singapur boğazlarında bu eylemlere karşı gelişmeler olsa da,
problemler devam etmektedir.
Bu çerçevede, dış ticaretinin neredeyse tamamını denizyolu ile yapan
AB’nin
en
önemli
gündem
maddelerinden
birini
deniz
güvenliği
oluşturmakta, bu konuda diğer uluslararası örgütler, ulusal devletlerle işbirliği
yapmakta ve kendi içinde düzenlemeler yapmaya devam etmektedirler.
Yukarda belirtilen hususlar çerçevesinde; güvenliğin teorik olarak
tanımı, bu konuda faaliyet gösteren diğer önemli aktörler, uluslararası hukuk
boyutu, genel olarak deniz ulaştırma politikaları ve son olarak da Avrupa
Birliği’nin bu alandaki faaliyetleri, her geçen gün daha fazla kıymet ifade eder
hâle gelmiş bulunmaktadır.
BİRİNCİ BÖLÜM
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DENİZ GÜVENLİĞİ STRATEJİSİ VE ULUSLAR
ARASI HUKUK BOYUTU
1.1. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN DENİZ GÜVENLİĞİ STRATEJİSİ
2005 yılında Newport’da yapılan “Deniz Gücü Sempozyumunda” AB
üyesi devletlerin deniz kuvvetleri komutanları; deniz çevresinde refahın,
güvenliğin ve ekonomik istikrarın öneminden bahsederek, deniz çevresindeki
illegal tehditlerin AB’nin güvenliği tehdit ettiğini vurgulamışlardır. Avrupa
Kıtası’nı çevreleyen denizlerde güvenlik tehdidini önlemek amacıyla çeşitli
örgütler, askeri ve sivil kuruluşlar olmasına rağmen kurumlararası işbirliğinin
çok önemli olduğunu
belirtmişlerdir. AB üyelerinin
Deniz Kuvvetleri
Komutanları, Mayıs 2006’da AB’nin Deniz güvenliği stratejisini tartışmaya
başlamışlardır.1
Bu çerçevede deniz güvenliğini arttırabilmek için kurumlararası işbirliği
denince akla; ulusal bakanlıklararası işbirliği, hükümetlerarası işbirliği,
Uluslararası Denizcilik Örgütü, çokuluslu ajanslar ve ilgili aktörleri de ihtiva
eden çokuluslu yaklaşımlar gelmektedir.2
Yukarda zikredilen Komutanlar; hem Avrupa çevresinde, hem de Aden
ve
Umman
Körfezi
ile
Karayipler’de,
çok
çeşitli
deniz
güvenliği
operasyonlarına katılan AB Deniz Kuvvetlerinin tecrübelerini maksimum
seviyeye çıkarabilmek ve bilgilerini paylaşmalarını sağlamak için bir çalışma
grubu davet etmişler, bu vesilesiyle kurumlararası işbirliği sağlamayı
hedeflemişlerdir.3
1
2
3
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
Erişim Tarihi (ET), 05.06.2010
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
3
AB’nin, kurumlararası kıyaslamalı bir deniz güvenliği stratejisi
geliştirilebilmesi için, varolan ulusal ve çok uluslu askeri ve sivil yapıların, bu
konudaki tüm aktörlerin faaliyetlerini de göz önüne alarak bir işbirliği alanı
oluşturması zorunluluğu doğmaktadır.4
Bu
çerçevede
yukarda
belirtilen
faaliyetler
“Deniz
Güvenliği
Operasyonları” adı altında tanımlanmıştır. Deniz Güvenliği Operasyonları
dendiği zaman, sivil ve askeri yetkililer ile çokuluslu kuruşlar tarafından
denizden gelen illegal tehditler ve aktivitelere karşı önlem alan aktörlerin
faaliyetleri anlaşılmalıdır.5
Bu
terörizm,
operasyonların
geliştirilmesi
konusunda
yapılan
çalışmalar,
narkotik trafiği, yasal olmayan göç, deniz haydutluğu ve silahlı
soygunun yanı sıra kaçakçılık, ulusal kaynakların korunması, enerji güvenliği,
çevre ve bağımsızlığın korunması gibi konulara odaklanmış bulunmaktadır. 6
Tarihin her devrinde, çeşitli maksatlara yönelik saldırılar olduğu gibi
zamanımızda da denizler, terör aktiviteleri için kullanılmaktadır. Mesela
patlayıcı yüklü bir LNG tankeri, nüfusun yoğun olduğu şehirlerde bir silah
olarak kullanılabilir. Denizlerin; terör eylemlerine karşı lojistik sağlama,
silahların
taşınması,
personel
ve
fon
sağlanması…
gibi
konularda
kullanılması, bahse konu durumların en açık kanıtıdır. Deniz çevresi hem
ufak hem de büyük kimyasal silahların taşınması için potansiyel bir intikal
yoludur. Silah ve insan kaçakçılığı, yasadışı göç, korsanlık ve Avrupa’nın
hem fiziksel hem de ekonomik güvenliğine direk veya endirek olarak darbe
vurmaktadır.7
Günümüzde AB ülkeleri, yukarda belirtilen tehditlere karşı ya deniz
kuvvetleri vasıtasıyla çokuluslu askeri operasyonlar, ya da sivil kurum ve
kuruluşların
yaptıkları
çalışmalar
ile
Deniz
Güvenliği
Çalışmalarını
yürütmektedirler. Avrupa’da deniz güvenliği alanında faaliyet gösteren çok
4
5
6
7
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
ET, 05.06.2010
ET, 05.06.2010
ET, 05.06.2010
ET, 04.06.2010
4
sayıda sivil ve askeri kuruluş olmakla beraber, ortaya çıkan faaliyet birbirinin
tekrarı mahiyetinde görünmektedir. Bu durum daha bütüncül, etkin ve
koordineli bir çalışmanın gerekliliğini lüzumlu kılmaktadır.8
Avrupa’nın deniz güvenliği operasyonlarına kurumlararası yaklaşımı,
yukarda bahse konu tehdit ve eylemlere karşı genel güvenlik ve gelişmeleri,
yasal faaliyetleri destekleyerek daha iyi bir konuma getirecektir. Seyr-ü sefere
ve ticarete özgürlük ve koruma sağlayarak, bölgesel ve global ekonomik
istikrarı temin ederek, bölgesel ve küresel ekonominin kalbi deniz ticaretine
çok ciddi katkılar yapılabilinecektir.9
Deniz Güvenliği Operasyonları, tüm denizyollu tehditlere karşı sivil ve
askeri deniz güvenliği aktivitelerinin koordineli bir çaba ile sağlanabilmesi en
az 6 stratejik faaliyet gerektirmektedir. Bunlar:
1. Deniz
Güvenliği
operasyonlarına
kuruluşlararası
yaklaşımın
sağlanabilmesi için ulusal ve uluslararası seviyede politik isteklilik ve
destek,
2. Uluslararası ve kuruluşlararası İşbirliği (Örnek olarak; Avrupa Birliği ve
onun bir organizasyonu olan EMSA arasında koordineli işbirliği gibi),
3. Deniz çevresinin bu konudaki dikkatini maksimum seviyeye çekme,
4. Açık denizlerden limanların ve kıyıya yakın alanların da dahil olduğu iç
sulara kadar, katmanlı deniz güvenliği çalışmaları,
5. Ticarî şirketler ile Deniz Güvenliği alanında işbirliği ve ortaklık,
6. Etkin
deniz
güvenliği
operasyonları
için
hukuki
gerekliliklerin
sağlanması ihtiyacı.10
Ulusal sorumluluklar; kıyı şeridinden karasularının dış sınırına kadar
olan bölgeyi kapsamaktadır. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi;
8
9
10
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
5
karasularının dışında korsanlık gibi belirli durumlarda uluslara, gemilere,
askeri ve hukuki yaptırım uygulama yetkisi vermektedir. Örneğin; Güvenliğin
Yaygınlaştırılması
Teşebbüsü
(PSI),
ulusların
kurallarla
belirlenmiş
durumlarda Bayrak Devleti gemilerinin yasaklanmalarına izin vermektedir. 11
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün, seyir güvenliğine karşı yürütülen
yasadışı faaliyetlerin önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmesinde(SUA)
yapılmış olan değişiklikler, denizcilik uygulamalarını daha fazla güçlendirmeyi
isterken, sistemdeki düzensizlikler sürmekte olduğu için, istenilen sonuca
henüz ulaşılabilinmiş değildir.12
Yıllardır NATO ve AB arasında yapılabilecek işbirliği alanları
tartışılmaktadır. Özellikle bu yöndeki çalışmaların artırılmasını sağlayabilmek
için bürokratik engellerin aşılması önem arz etmektedir. Bu konuda her iki
organizasyon arasında 2009 yılında yapılan çalışmalar engelleri kaldırmaya
yönelik gelişme göstermiştir. 2010 Şubat ayında İspanya’da gerçekleştirilen
AB Savunma Bakanları Toplantısına katılan NATO Genel Sekreteri ile AB’nin
bu husustaki gayretleri kayda değer bulunmaktadır.13
AB’nin deniz güvenliği operasyonlarında kurumlararası işbirliği çok
önemlidir.
Günümüzde
deniz
haydutluğu
faaliyetlerinin
artması
ve
denizyoluyla yapılabilecek terör faaliyetlerinin insan hayatına ve ekonomik
faaliyetlere vurabileceği ağır darbe sebebiyle, hem bu konuda yapılacak
düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanması, hem de sivil ve askeri
kuruluşlar arasında ciddi bir işbirliğinin sağlanması önem arz etmektedir.
11
12
13
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf ET, 05.06.2010
http://www.nato-pa.int/default.asp?SHORTCUT=208, ET, 06.07.2010
6
1.2. GÜVENLİK
1.2.1. Kavramsal ve Teorik Olarak Güvenlik
Güvenlik; sözcük olarak tehdit, tehlike ve korku durumunun ve hissinin
olmaması anlamına gelir. Bu tarife ülkeleri dahil edebileceğimiz gibi, kurum
ve kişileri de dahil edebiliriz. Gayet tabiî ki, ülkelerin güvenliği daha karmaşık
bir yapı arz eder. Ülke güvenliği denince akla ülkelerin “toprak bütünlüğü” ve
“egemenliği” gelir. Bir ülkede bu iki kavramın zarar görmesi veya tehdit
altında olması o ülkenin güvenliği olmayan bir ülke olduğu anlamına gelir.
Ulusların
güvenliği
uluslararası
ilişkilerin,
ittifakların
ve
sistemlerin
oluşmasında en önemli etkendir. Uluslararası ilişkilerin temel kuramsal
yaklaşımlarından realist öğretiye göre güvenlik, gücün bir uzantısıdır. Başka
bir ifade ile güvenliğin temelinde güç vardır. Güçlü bir ülke kendi güvenliği
için gerekli tedbirleri alarak saldırgan niyetlere karşı caydırıcı rol oynar.
Saldırı durumunda ise kendini korur. İdealist yaklaşıma göre ise, güvenliğin
sağlanması ancak uluslararası hukuka, uluslararası anlaşmalara, insanî
değerlere, uluslararası örgütlerin barışçıl kurallarına uyularak sağlanabilir.
Aslında idealist yaklaşım, “insanoğlu masum, barışçıl ve iyidir” temeline
dayanırken
realist
yaklaşım,
“insanlar
barışı
bozabilir,
kurallara
uymayabilirler” anlayışına dayanır. Dolayısıyla, güvenliği sağlamak ve barışı
tesisi etmek için güçlü olmak gerekmektedir. Güvenliğin birbirine benzeyen
çok sayıda tarifi vardır. Örneğin güvenlik; “sahip olunan değerlere karşı
zararın en düşük olduğu durumdur” veya güvenlik; “tehlikenin olabilecek
kadar az olduğu durum veya tehlike şüphesinin olmadığı durum veya
korkutmayacak kadar az olduğu durumdur.”14
Güvenlik kavramı ikiye ayrılabilir.
1- Objektif Güvenlik; “tehlikenin olmadığından şüphe etmemek
durumunu”,
14
Çakmak, Haydar; Avrupa Güveliği, Ankara, 2003, s. 28
7
2- Sübjektif Güvenlik ise; “şüphelenecek bir tehlikenin olmadığına
inanmayı” ifade etmektedir.
Güvenlik, “kendini koruma” olgusuyla yakından ilgili bir kavram olup,
tanımı itibarıyla üç ana unsurdan meydana gelmektedir:
1. Toplumun yaşamını devam ettirmesi;
2. Bir ulusun toprak bütünlüğünün korunması;
3. Bir ulusun, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel nitelikleriyle
şekillenen temel kimliğinin muhafaza edilmesi.
Küreselleşmeyle tanımlanan yeni güvenlik ortamı bu bağı pekiştirmiş
ve güvenliğin bölünmez olduğunu kanıtlamıştır.15
Güvenlik sadece düşüncede değil, aynı zamanda reel de olmalıdır.
Yani başka bir deyişle güvenlik, minimum tehlikedir. Güvenli devlet; saldırı
nesnesi olmayan ve millî hayatını tehlikeye maruz kalmadan tam bir rahatlık
içinde, serbest ve politik kurallar tarafından yönetilen veya millî hayatını yok
edecek, sonlandıracak bir tehlike ile karşı karşıya bulunmayan devlettir. 16
Devletlerin güvenliklerini sağlayan faktörleri de ikiye ayırabiliriz.
Bunlardan ilki; ülkelerin ortaya çıkma veya halkların millet olma
aşamasında ortaya çıkan faktörler olan “ doğal faktörlerdir.“ En karakteristik
olanları; ülkenin coğrafyası, askerlik anlayışı, beceri ve kapasitesi, milletin
ruhsal yapısı, cesareti ve dinî anlayışıdır.17
İkincisi
sözleşmeleri,
ise;
savaş
ülkeler
arasında
yapılan
hukuku
düzenlemelerini,
ittifakları,
hakemlik
uluslararası
anlaşmalarını,
silahsızlanma sözleşmelerini, saldırıya karşı garantiyi, savaş baskısı gibi
faktörleri kapsayan “hukuki faktörlerdir”. Ülkelerin kendi güvenliklerini
15
http://www.mfa.gov.tr/i_-turkiye_nin-guvenlik-perspektifleri-ve-politikalari.tr.mfa
ET, 01.06.2010
16
Çakmak, a.g.e., s. 28
17
Çakmak, a.g.e., s. 29
8
sağlamaları bir dereceye kadar onları rahatlatır ancak bölgede veya dünyada
güvenli bir ortam yoksa yakın veya uzak komşulardan kaynaklanan
güvensizlik ve savaş tehlikesi, krizler v.b sorunlar güvenli ülkeleri de
etkilemektedir. Dolayısıyla ülkeler barışı bozan tehlikelere ve tehditlere karşı
güç birliği yaparak güvenliklerini sağlamaya çalışmaktadırlar. Bir başka ifade
ile kollektif güvenliklerini sağlamaktadırlar. Ülkeler güvenliklerini tek başlarına
sağlayabilecekleri gibi diğer ülkeler ile birlikte de ortaklaşa olarak bir güvenlik
sistemi oluşturabilirler. Böyle bir durumda ülkeler mutlaka bir güvenlik
garantisine ihtiyaç duyduğu için değil, oluşturulan güvenlik sisteminin dışında
kalmamak için de bu güvenlik sistemine dahil olabilirler. Zira, ülkeler güçlü
olsalar da, oluşan güvenlik sistemlerinin dışında kalmaları tehlikeli olabileceği
gibi güvenlik krizine de yol açabilirler.18
1.2.2. Ortak Güvenlik
Uluslararası hukukun uygulanmasından doğan bozukluklara çözüm
yolu bulmak için yapılan en kapsamlı girişimdir. Böylece, hukuk kurallarına
aykırı hareket eden devlet, daima hukukun korunması için otomatik olarak
eyleme geçecek olan tüm devletlerin veya uluslararası örgütlerin ortak
cephesi ile karşılaşacağını göz önünde bulundurmak zorunda kalacaktır. 19
Ortak güvenliğe “Uluslararası güvenlik” veya “genel güvenlik” de
denilebilir. Ortak güvenliği sağlamanın üç koşulu vardır.
Bunlar;
1- Ortak bir örgüt kurmak,
2- Güvensizliği sağlayan nedenleri ortadan kaldırmak
3- Kollektif garanti’dir.20
18
19
20
Çakmak, a.g.e., s. 29
Gönlübol, Mehmet; Uluslararası Politika, Siyasal Kitabevi, 5. Baskı, Ankara, 2000, s, 403
Çakmak, a.g.e., s. 30.
9
Bu anlamda deniz güvenliği modellerinin temel amacı, denizcilik
ağında güvenlik seviyesini değerlendirmektir. Risk unsuru; mevzuatla
yönetilmeye çalışılırken, düzenleyici değerlendirme modelleri, çalışmaların
fayda ve maliyet analizlerine göre, politik seçeneklere olan etkisini ölçmek ve
risk seviyesini belirlemek için kullanılmaktadır. 11 Eylül’de meydana gelen
terörist saldırıdan sonra, yolcu ve yüklerin uluslararası dolaşımı konusunda
büyük kaygılar ortaya çıkmış olup, liman deniz güvenliği alanında çalışmalar
ortaya konmaya başlanmıştır. Bu çerçevede IMO’nun ortaya koyduğu “ISPS
Kod’u” ile Dünya Gümrük Organizasyonu’nun düzenlediği” Global ticaretin
güvenliği ve kolaylaştırılmasına yönelik standartlar”
yukarda belirtilen
düzenlemelere örnek teşkil eden unsurlardır.21
1.3. NATO VE DENİZ GÜVENLİĞİ ALANINDA FAALİYETLERİ
Deniz Güvenliği açısından günümüzde en etkin faaliyetlerde bulunan
örgütlerin başında NATO gelmektedir. Özellikle Somali’de meydana gelen
deniz haydutluğu faaliyetleri NATO ve diğer uluslararası örgütlerin konuya
bakış açısını göstermesi açısından önemlidir. Bu bakımdan NATO’nun bu
alandaki faaliyetlerine de bakmak gerekmektedir.
Global ticaretin değersel bazda yüzde 70’i deniz yoluyla yapılmakta
olup yaklaşık olarak 10.000 kargo varış merkezi, deniz çevresi vasıtasıyla
yapılmaktadır.
Deniz
ticaretinin
yüzde
95’i
9
ana
geçit
yoluyla
sağlanmaktadır.22
Bâbü’l-Mendep ve Hürmüz Boğazı 2 ana geçiş noktalarından olup,
ortalama günlük 17 milyon varil petrol geçişi bu boğazlar vasıtasıyla
sağlanmaktadır. 2009 yılında 162 bin ton ham petrol taşıyan Mt Sirius Star
gemisinin deniz haydutluğuna maruz kalması sonucunda, petrol fiyatları bir
gecede yüzde1.4 artmıştır. 100 milyon dolarlık yükü olan
21
22
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, 2009, Sayı 144, s. 115
Denizcilik Müsteşarlığı, 29.01.2010 tarih ve 3371 sayılı yazı
Mt Sirius Star
10
gemisinin kaçırılmasının ardından 19 Kasım’da bu kez İran ve Yunanistan’a
ait gemiler kaçırıldı. Merkezi Malezya’da bulunan Uluslararası Denizcilik
Bürosu, Somalili korsanların kontrol edilemez hale geldiğini açıkladı.
Korsanlar, bu pervasız hareketleri ile sadece uluslararası deniz ticaretini
engellemekle kalmıyor, aynı zamanda, ABD, NATO ve AB’ye de meydan
okumakta ve itibar kaybettirmektedirler. Bu sebeple aynı tarihlerde BM, ABD
ve AB bazı kararlar aldı. Bu arada Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya
Federasyonu, Hindistan, Endonezya ile bölgeye yakın bazı Arap ülkeleri de
bölgedeki korsanlığı önlemek üzere ayrıca önlemler almaya başladılar. 23
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere bahse konu bölge
Dünya ticareti açısından büyük önem arz etmekte olup, ayrıca NATO’nun
ISAF’a lojistik destek sağladığı en önemli geçiş yollarından biridir. Bu noktada
korsan
faaliyetlere
karşı
önlem
almaya
çalışan
aktörler
arasında
koordinasyon sağlanması büyük önem arz etmektedir. AB, NATO, CMF
(Birleşik Deniz Gücü), ve bölgede savaş gemisi bulunduran Çin gibi devletler,
faaliyetlerini belli bir koordinasyon dahilinde yapmadıkları sürece, ciddi
tedbirlerin alınması mümkün görünmemektedir. Bölgede 20’ye yakın
uluslararası operasyon gücü bulunmaktadır. NATO’nun 3-6 arası savaş
gemisi,
Fransa’nın 5 polis kuvveti ile bir çok devlet ve kuruluşun askeri
gemileri bölgede sorunu çözmeye çalışmaktadırlar. 24
Bu noktada Aden Körfezi’nde NATO, CMF, AB, Çin Halk Cumhuriyeti,
Rusya Federsayonu ve Japonya gibi ulusal ve uluslararası aktörlerin
uluslararası deniz alanlarında güvenliği sağlamaları için koordine içinde
bulunmaları büyük önem arz etmektedir.25
AB ile CMF arasında askeri alanda operasyonların koordine edildiği
SHADE (Çatışmaların Önlenmesi ve Tedbirlerin Paylaşılması) toplantıları
periyodik olarak yılda bir kere Bahreyn’de yapılmaktadır. SHADE; bu manada
23
24
25
http://www.turksam.org/tr/yazdir1668.html ET, 05.06.2010
Denizcilik Müsteşarlığı, 12.07.2010 tarih ve 22950 sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı.
11
anti-korsan faaliyetler konusunda yapılan çalışmaların lokomotifi durumunda
olan yapılanmadır.26
1 Aralık 2009 tarihinde yapılan SHADE toplantılarında 45 ülkeden 100
temsilcinin katıldığı bir çalışma yapılmış ve çatışmaların ve sorunların
çözümlenmesine ilişkin taktiksel seviyede çabalar sarf edilmiştir.27
Ticarî gemicilik sektörü ile korsan faaliyetler ve ticarî gemiciliği sekteye
uğratacak
sorunların
çözümüne
ilişkin
bağlantı
kurmak
ve
sektörü
bilgilendirmek, bu bağlamda büyük önem arz etmektedir. NATO Gemicilik
Merkezi (NSC); Denizcilik camiasının konuya ilişkin dikkatini çekmek ve
topluluğu bilgilendirmek açısından faaliyetler göstermektedir. 28
Bilgi paylaşımı bu manada başarı için temel anahtar olmakla beraber
NSC’nin bir bilgi paylaşım merkezi olması ve bu alanda diğer ilgili kuruluşlar
ile koordinasyon sağlaması ve diyalog kurması korsan faaliyetlere karşı
mücadelede önem arz etmektedir. Bilgi paylaşımın etkin bir şekilde
sağlanabilmesi için Mercury Sistemi denilen güvenli internet temelli iletişim
sistemi kurulmuş ve uluslararası topluluğun kolayca erişimine olanak
sağlanmıştır.29
Afrika Burnu’nda ve Aden Körfezi’nde artan deniz haydutluğu ve
korsanlık faaliyetleri, Afrika’da insanî yardım faaliyetlerini baltalamaktadır.
NATO, bu yasadışı eylemleri engelleyebilmek için bölgede yoğun faaliyet
göstermektedir.30
NATO sadece İnsanî yardım faaliyetleri için değil, aynı zamanda da
global ekonomiyi sekteye uğratacak deniz haydutluğu faaliyetlerine karşı da
bölgede faaliyetler göstermektedir. Özellikle global ticaretin en yoğun olduğu
26
27
28
29
30
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı.
http://www.nato.int/issues/allied-provider/index.html
12
deniz yollarından Aden Körfezi ve Somali-Basin’de önleyici ve engelleyici
çalışmalar devam etmektedir.31
veriler,32
Aşağıdaki
bölgede
terörist
faaliyetlerin
çoğalmasının
sebeplerini ve cezb edici taraflarını izah etmede önemli ipuçları vermektedir.
Bölgenin Ekonomik Değeri
- Dünya ticarî deniz taşımacılığının %14’ü,(yıllık yaklaşık 1,8 trilyon dolar),
- Denizden yapılan petrol taşımacılığının %26’sı,(yıllık yaklaşık 315 milyar dolar),
- Avrupa’ya gelen petrolün %30’u,
- ABD ve Avrupa’ya gelen toplam petrol ve petrol ürünlerinin %18’i
bu bölgeden geçmektedir.
-Deniz haydutluğunun küresel ticarete doğrudan ve
1-16 milyar dolar arasında değiştiği tahmin edilmektedir.
dolaylı
maliyetlerinin
- Alternatif bir rota olarak Aden Körfezi’nden geçmeyip Ümit Burnu’ndan dolaşmak,
Avrupa’ya yapılan bir seyri yaklaşık 3500 mil, Amerika Kıtası’na yapılan bir seyri
2700 mil uzatmaktadır.
- Süveyş Kanalından geçiş maliyetleri yıllık 25.7 milyar dolar iken, Ümit Burnu’ndan
dolaşmanın maliyeti 32.2 milyar dolar olarak hesaplanmaktadır.
HİZMETE ÖZEL
4/21
Görsel 1: Somali açıkları ve Aden Körfezinin Ekonomik değeri
Bu noktada 2008-2009-2010 tarihleri arasında Aden Körfezi ve
Somali’de meydana gelen korsan saldırıları incelendiğinde, şöyle bir tablo ile
karşılaşılmaktadır;
31
32
http://www.nato.int/cps/en/SID-83A02EAB-CB5B2A1D/natolive/topics_48815.htm
Denizcilik Müsteşarlığı, 23.07.2010 tarih ve 24170 sayılı yazı.
13
Tablo 1: 2008-2009-2010 yıllarında Aden Körfezi ve Somali’de meydana
gelen korsan saldırılar tablosu
2008-Ocak
Korsan saldırı sonucu 1 gemi ele geçirilmiştir
2008-Mart
1 gemiye saldırı yapılmış fakat, ele geçirilememiştir
2008-Nisan
5 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2008-Mayıs
5 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2008-Haziran
2 gemiye saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2008-Temmuz
2 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2008-Ağustos
8 saldırı yapılmış, 7 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Eylül
12 saldırı yapılmış, 6 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Ekim
9 saldırı yapılmış, 4 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Kasım
14 saldırı yapılmış, 7 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Aralık
13 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Ocak
12 saldırı yapılmış, 3 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Şubat
5 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Mart
8 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Nisan
21 saldırı yapılmış, 8 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Mayıs
18 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2009-Haziran
8 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2009-Temmuz
4 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2009-Ağustos
5 saldırı yapılmış, ele geçirilen gemi olmamıştır.
2009- Eylül
4 saldırı yapılmış, ele geçirilen gemi olmamıştır.
2009- Ekim
2 saldırı yapılmış, ele geçirilen gemi olmamıştır.
2009- Kasım
4 saldırı yapılmış, ele geçirilen gemi olmamıştır
2009- Aralık
3 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2010- Ocak
1 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2010 -Şubat
4 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir
2010- Mart
5 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2010- Nisan
4 saldırı yapılmış, ele geçirilen gemi olmamıştır.
2010- Mayıs
3 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
33
34
Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere, uluslararası gücün Aden
Körfezi’ndeki etkili varlığı açıkça kendini hissettirmektedir.
33
34
Denizcilik Müsteşarlığı, 29.01.2010 tarih ve 3371 sayılı yazısı
Denizcilik Müsteşarlığı, 12.07.2010 tarih ve 22950 sayılı yazısı.
14
2008 ve 2009 yılları arasında Aden Körfezi’ndeki korsan faaliyetler
incelendiğinde 2009 Temmuz başından 2009 Aralık sonuna kadar geçen
sürede kaçırılan gemi olmamıştır. Saldırılan gemi sayısı ortalaması ise, 4’tür.
Ufak tefek sıkıntılar dışında anti-korsan faaliyetleri için tüm aktörlerin dâhil
olduğu operasyonlar, başarılı bir şekilde yapılmaya devam etmektedir. Bu
başarıyı, deniz kuvvetleri arasında geliştirilmiş işbirliği, bilgi paylaşımı, ticarî
gemilerin aldıkları önlemler ve Somali-Puntland Özerk Bölgesi’nin korsan
faaliyetlerine karşı aldıkları önlemlere atfetmek mümkün görünmektedir.
Somali-Basin’de 2008-2009-2010 yıllarında meydana gelen korsan
faaliyetleri incelenince, şöyle bir tablo oluşmaktadır:
15
Tablo 2: 2008-2009-2010 yıllarında Somali-Basin’de meydana gelen korsan
faaliyetler tablosu
2008- Ocak
-
2008-Şubat
-
2008- Mart
-
2008- Nisan:
1 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Mayıs
2 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2008-Haziran
-
2008-Temmuz
-
2008-Ağustos
-
2008- Eylül
5 saldırı yapılmış, 3 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Ekim
3 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Kasım
7 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2008- Aralık
1 saldırı yapılmıştır.
2009- Ocak
-
2009- Şubat
2 saldırı yapılmıştır.
2009- Mart
15 saldırı yapılmış, 3 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Nisan
16 saldırı yapılmış, 6 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Mayıs
7 saldırı yapılmış, 2 gemi ele geçirilmiştir.
2009-Haziran
-
2009-Temmuz
-
2009-Ağustos
2 saldırı yapışmıştır.
2009- Eylül
2 saldırı yapılmış, 1gemi ele geçirilmiştir.
2009- Ekim
15 saldırı yapılmış, 6 gemi ele geçirilmiştir.
2009 -Kasım
19 saldırı yapılmış, 5 gemi ele geçirilmiştir.
2009- Aralık
6 saldırı yapılmış, 3 gemi ele geçirilmiştir.
2010- Ocak
1 saldırı yapılmıştır.
2010- Şubat
-
2010-Mart
17 Saldırı yapılmış, 4 gemi ele geçirilmiştir.
2010-Nisan
13 saldırı yapılmış, 5 gemi ele geçirilmiştir.
2010-Mayıs
5 saldırı yapılmış, 1 gemi ele geçirilmiştir.
35
36
35
36
Denizcilik Müsteşarlığı, 29.01.2010 tarih ve 3371 sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, 12.07.2010 tarih ve 22950 sayılı yazı.
16
Yukardaki örneklerin yanısıra Dünya’da Şili, Batı Afrika, Filipinler,
Güney Çin Denizi, Karayipler gibi bölgelerde çok sık olmasa da deniz
haydutluğu faaliyetleri meydana gelmektedir.37
NATO ve Uluslararası gücün, korsan faaliyetlerinin yoğun olduğu Aden
Körfezi’ndeki
başarısı,
bölgenin
coğrafî
açıdan
müdahale
edebilme
imkanlarının müsait olmasındandır. Fakat yukarıdaki durumun tersine
Somali-Basin’de hem alanın büyüklüğü, hem de ticarî gemilerin bu bölgeyi
seyrek kullanmaları sebebiyle uluslararası güç,
Aden’de olduğu kadar
burada başarılı olamamıştır. Bu bölgede korsan faaliyetleri, genellikle kıyıdan
100 mil açıkta yapılmaktadır. 2008 ile 2009 yılları kıyaslandığı zaman,
Somali- Basin’deki korsanlık faaliyetlerin arttığı görülmektedir.38
Somali açıklarında vuku bulan korsanlık faaliyetlerin meydana geldiği
coğrafî alan -bir fikir oluşturması açısından- aşağıdaki görselle sunulmuştur.39
COĞRAFİ ÖZELLİKLER
Deniz Güvenlik Bölgesi
1100 NM
Kaçırılan gemilerin
Somali sahilinden mesafesi
Sadece Aden Körfezi’nde tesis
edilen
“Deniz Güvenlik Bölgesi”nin
büyüklüğü,
Doğu Akdeniz’in yaklaşık
yarısına eşit bir alana sahiptir.
HİZMETE ÖZEL
500 NM
180 NM
6/21
Görsel 2: Somali açıklarında vuku bulan korsanlık faaliyetlerinin meydana
geldiği coğrafi alan
37
38
39
Ivan, Valenzuela; ed.Coastal Zone Pıracy and other Unlawfull Acts at Sea, World Maritme
University, s. 79 vd.
Denizcilik Müsteşarlığı, 12.07.2010 tarih ve 22950 sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, 12.07.2010 tarih ve 22950 sayılı yazı.
17
Sorunu azaltmak için şu tedbirlerin alınması öngörülmektedir:
• Emniyetten sorumlu güce, bu geniş alanda tek başlarına devriye
atmalarından ziyade, AB, NATO ve CMF arasında koordinasyonla belirlenen
operasyonlara rotasyonla katılmaları sağlanmalıdır.
• Bölgede özellikle ana korsan gemilerin faaliyetlerini engelleyici
istihbarî faaliyetlerde bulunulmalıdır. 40
Bu çerçevede AB ve Birleşik deniz Gücü’nün yaşadığı zorlukları
incelendiğinde hedefin, Aden Körfezi’nde var olan uluslararası transit
koridorun devamlı açık kalmasını sağlamak olduğu görülecektir. SomaliBasin için Aden Körfezi’nde olan durumdan farklı bir durum söz konusudur.
Somali-Basin Koordinatörüne göre, bölgedeki ana hedef, ana korsan gemiler
olmadır.
• Gerek NATO, gerek AB gerekse Birleşik Deniz Gücü, taktiksel olarak
sağlam bir işbirliği içinde bulunmalıdırlar. NATO daha çok kapasite inşası
konularına önem verirken, Birleşik Deniz Gücü Operasyon devamlılığı, AB
ise eskort sağlama konularında destek sağlamalıdır.41
• Her üç teşkilatın farklı görev alanları olsa da, görevleri arasında
koordinasyonun sağlanması ve operasyonlara kimin liderlik edeceği gibi
konular, çözülmesi gereken sorunlar gibi görülmektedir. NATO’nun askeri
gücü ve tecrübesi küçümsenmemesi gereken bir unsur olmamakla beraber,
bölgedeki operasyonlarda, önemli aktörlerin başında gelmektedir. Ancak
Amerika, Kanada ve Türkiye gibi NATO ülkeleri, AB’nin koordinasyon
sağlamada zorlandığı ülkelerdir.42
Ticarî faaliyetlerin yüzde 90’ı deniz üzerinden yapıldığından ve
özellikle bu ticaretin büyük bölümü petrol ve doğal gaz tankerleri ile ilgili ve
40
41
42
Denizcilik Müsteşarlığı, 29.01.2010 tarih ve 3371sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı
Denizcilik Müsteşarlığı, aynı tarih ve sayılı yazı
18
off-shore altyapı ile bağlantılı olduğundan, deniz güvenliği son derece önemli
bir konu haline gelmiştir.
Dünya üzerinde yürütülen deniz ticaretinin hacmi 1965’ten beri dört kat
artmıştır. Bugün sadece Akdeniz’de, günde 5000 ticarî gemi seyretmektedir.
Küreselleşme, sınırlar arası hareket kolaylığı ve enformasyonun çok hızla
yaygın hale gelmesi, okyanuslar ve denizleri kriminal faaliyetler ve potansiyel
düşmanca girişimler için son derece uygun bir ortama dönüştürmüştür. Bu
faaliyetler;
yasadışı
göçler,
insan,
silah
ve
uyuşturucu
kaçakçılığı,
korsanlıktan terörizme, kitle imha silahları ve bunları kullanma vasıtalarının
yayılmasına kadar, geniş bir yelpaze oluşturmaktadır.
Denizlerdeki yasa dışı deniz faaliyetleri ile savaşmak için bazı
uluslararası araçlar ve çok taraflı düzenlemeler mevcuttur. Ancak bu alanda
başarının sürekli olması için güçlendirilmiş uluslararası işbirliği ve istihbarat,
yasaların uygulanması ve askeri konularda çok yönlü mukabele geliştirilmesi
şarttır. Geri plandaki bu tabloya bakıldığında, deniz güvenliğinin NATO’nun
gündeminde giderek üst sıralara yerleştiği görülecektir.43
NATO, ağırlığı denize sahildar ülkelerin oluşturduğu bir yapı olup, üye
devletlerin refahı ve güvenliği, açık denizlerdeki emniyete ve güvenliğe
bağlıdır. NATO’nun 90’lı yıllardaki operasyonları, daha çok Deniz İzleme ve
Keskin Pençe gibi operasyonlar olup, bunları Batı AB ile ortaklaşa
yapmaktaydı. Fakat 11 Eylül sonrası NATO, kurucu anlaşmanın 5.
maddesinin kendisine verdiği yetkiye dayanarak, 26 Ekim 2001’de terörle
mücadele için bu yeni konsept operasyonunu (OAE) yapmıştır. 44
43
44
Palmer, Diego A. Ruiz; (Nato Operasyonlar Bölümü Planlama Dairesi Başkanı), “Yeni
Operasyonel Ufuklar; Nato ve Deniz Güvenliği”(Mülakat), Nato Dergisi, Kış -2007
http://www.un.org/Depts/los/consultative_process/mar_sec_submissions/nato.pdf
,
ET,
07.07.2010
19
1.3.1. NATO’nun Operasyonel Sicili
Uzun sahilleri, denizcilik gelenekleri, büyük denizcilik yetenekleri ve
geniş ticarî çıkarları olan ülkelerden meydana gelen bir ittifak olarak
NATO’nun, müttefikleri ve uluslararası deniz güvenliğinin güçlendirilmesine
katkıda bulunmak için çalışması doğaldır. Yakın zamanda yapılan iki Deniz
Tecrit Operasyonu (MIOs), NATO’nun bu konuda ne kadar faal bir rol
üstlendiğini göstermektedir. 1992-1996 yılları arasında Adriyatik Denizi’nde
yapılan Sharp Guard Operasyonunda NATO kuvvetleri ve Batı AB Kuvvetleri
işbirliği yapmışlar ve 74 000 den fazla gemiyi durdurmuşlar, 6 000 geminin
güvertesine çıkararak denetlemişler ve yaklaşık 1 500 geminin de rotasını
değiştirerek denetim için limana yönlendirmişlerdir.45
1.3.2. NATO’nun Deniz Güvenliği’ndeki Rolü
NATO deniz kuvvetlerinin soğuk savaş sırasında yürüttüğü düzenli
devriye faaliyetleri ve canlı tatbikatlar, NATO sahasındaki denizlerle ilgili
tehditlere karşı caydırıcı bir unsur olmuştur. Bu faaliyetler aynı zamanda
İttifak’ın çokuluslu, karmaşık deniz operasyonları ile savaş zamanında deniz
ticaretinin korunması için ilk sivil-asker işbirliği modellerini geliştirmiştir.46
Temmuz 1992’den Ekim 1996’ya kadar, odak noktasının soğuk
savaştan toplu savunmaya kaymaya başladığı dönemde NATO, BM görev
yönergesi göre, Adriyatik Denizi’nde Federal Yugoslavya Cumhuriyeti’ne
giden veya oradan gelen tüm ticarî gemilere konan ekonomik ambargoyu
uygulamak amacıyla, tecrit operasyonları yürütmüştür.
Temmuz 1993’ten itibaren NATO ve Batı AB (BAB), ayrı ayrı
yürüttükleri
45
46
Deniz
Tecrit
Operasyonlarını
birleştirerek
Sharp
http://www.nato.int/docu/review/2007/issue4/turkish/analysis4.html ET, 07.07.2010
Palmer, a.g. mülakat.
Guard
20
operasyonunu NATO’nun Napoli’deki Güneydoğu Avrupa Müttefik Deniz
Kuvvetleri Karargâhından yürütmüşlerdir.
47
Mart 2003’te OAE Cebelitarık Geçidi’nde seyreden ticarî gemilere
koruma verecek şekilde genişletildi. Bir ay sonra NATO, geminin bayrağını
taşıdığı ülkenin ve geminin kaptanının onayı ile gemilere çıkmaya başladı.
Mart 2004’te OAE Akdeniz’i de kapsar hale getirildi. Aynı yılın sonlarına
doğru OAE istihbarata dayanan bir operasyona dönüşerek, belirli gemileri
izlemeye ve böylece varlıkları daha verimli şekilde kullanmaya başladı.48
OAE bir toplu savunma operasyonu olduğu için, 2006 ve 2007
yıllarında birer savaş gemisi yollayan Rusya Federasyonu ve Ukrayna’nın
yanı sıra Arnavutluk, Cezayir, Gürcistan, İsrail ve Fas gibi birçok devlet
tarafından da desteklenmiştir.
Müttefiklerin deniz kuvvetleri NATO komutası altındaki deniz tecrit
operasyonlarına
ilaveten,
koalisyon
deniz
tecrit
operasyonlarına
da
katılmışlardır.(Örneğin, Enduring Freedom Operasyonu) Bu operasyon 2002
yılından beri, 11 NATO ülkesinin yanı sıra diğer ülkelerin deniz kuvvetlerini
Umman
Körfezi,
Arap
Denizi,
Aden
Boğazı
ve
Kızıl
Deniz’deki
operasyonlarda bir araya getirmiştir.49
11 Eylül’de Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan terörist saldırılardan
sonra NATO, Akdeniz’deki terörist tehditleri caydırmak amacıyla Active
Endeavour Operasyonunu başlattı. Başlatıldığı 2001 yılından beri OAE
kuvvetleri 88 000 den fazla gemiyi durdurmuş, 120’den fazla şüpheli gemiye
çıkmış ve 500’e yakın gemiye refakat hizmeti vermiştir. 50
Sharp Guard ve Active Endeavour Operasyonları gözetim ve tecrit
görevlerinin yanı sıra insan ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı ve silah nakliyatı
gibi yasa dışı faaliyetler ve buna destek veren şebekeleri çökertmişlerdir.
47
48
49
50
Palmer, a.g. mülakat.
Palmer, a.g. mülakat.
Palmer, a.g. mülakat.
http://www.nato.int/docu/review/2007/issue4/turkish/analysis4.html
21
Her iki operasyonda kazanılan başarı, büyük ölçüde Napoli’deki NATO
Müşterek Enformasyon Analiz Merkezi (JIAC) aracılığıyla sahil güvenlik, sınır
polisi ve gümrükler gibi sivil yasa uygulama ajansları, Northwood’daki
(İngiltere) NATO Denizcilik Merkezi (Londra merkezli Uluslararası Denizcilik
Örgütü ile danışmalar yaparak), ticarî denizcilik şirketleri ile yapılan işbirliği ve
bilgi alışverişi sayesinde gerçekleşmiştir.51
Ayrıca 2007 yazında çokuluslu bir NATO daimi deniz grubu, ilk kez
Afrika kıtasını çepeçevre dolaşarak hem uzak mesafelerdeki deniz iletişim
yollarının güvenliği konusundaki endişelerini hem de NATO’nun geleneksel
Avrupa suları dışında da kuvvet planlama yeteneğine sahip olduğunu
göstermiştir. 12500 deniz mili ve iki ay süren bu konuşlanma sırasında daimi
deniz grubu kıta sahillerinde devriye görevi yapmış, Güney Afrika Deniz
Kuvvetleri ile bir tatbikat düzenlenmiş ve Yemen açıklarında ani bir volkanik
patlama sonucu mahsur kalan Yemenli askeri personeli kurtarmıştır. 52
NATO, deniz tecrit operasyonları konusundaki uzmanlığını geliştirmek
amacıyla 2004 yılında Girit(Yunanistan)’te bir Deniz Tecrit Operasyonları
Eğitim Merkezi kurmuştur. Bu girişim NATO müttefikleri ve NATO ortakları
arasında
en
iyi
uygulamalar,
doktrin
geliştirilmesi
ve
deniz
tecrit
operasyonlarının planlaması ve yürütülmesi konusunda bilgi paylaşımını
geliştirmiştir.
Öte
yandan,
NATO
Askerî
Makamları
deniz
güvenlik
operasyonları konusunda NATO’nun yapabileceği potansiyel katkıları ele alan
bir kavram geliştirmişlerdir.53
1.3.3. NATO Deniz Operasyonlarına Etki Edecek Faktörler
Denizlerde seyir özgürlüğünün garanti edilmesi ve İttifak’ın deniz
trafiği, toprakları ve nüfusunun çoğunlukla askerî nitelikte olmayan deniz
kaynaklı risklerden korunması ihtiyacı giderek artmıştır. Bu durum NATO’nun
51
52
53
Palmer, a.g. mülakat.
Palmer, a.g. mülakat.
Palmer, a.g. mülakat.
22
belirgin bir rol üstlenmesini gerektirmektedir. Bu rol, ulusal ve uluslararası
sivil yasa uygulama ajansları ve denizcilik idareleri ile uyumlu olmalıdır.
54
Deniz güvenlik operasyonları, doğası itibariyle, denizle bağlantılı her
türlü riski ele alırsa da NATO, özellikle yüksek düzeyde istihbarat ve her
zaman hazır olacak yetenekler gerektiren görevler üzerinde odaklanmalıdır.
Bilhassa enerji nakliyatı ve buna bağlı deniz merkezli altyapının korunması,
terörizme karşı savunma ve kitle imha silahlarının (KİS) yayılmasını önleme
gibi NATO’nun hem güvenlik çıkarları açısından koruması gereken alanlar
hem de, katkıda bulunabileceği alanlardaki görevleridir.55
Deniz güvenliğinin küresel boyutta ve çeşitli uluslararası güvenlik
boyutlarıyla bağlantılı olması nedeniyle, önümüzdeki yıllarda siyasi ilgiyi
üzerinde toplayacağı görülmektedir. Böyle bir rol, şu temel fonksiyonlar
çerçevesinde toplanacaktır;

Gözetim,
istihbarat
toplama
ve
istihbarat
paylaşımı
gibi
durum
değerlendirme olanaklarının sağlanması,

Napoli ve Northwood’daki NATO deniz karargâhları ve NATO Denizcilik
Merkezi’nin NATO Müşterek Enformasyon Analiz Merkezi’nden alınan
dersleri de dikkate alarak kilit roller üstlenmelerini ve bir NATO durum
bilinci yeteneği üzerinde çalışmalarının sağlanması,

NATO deniz kuvvetlerinin özellikle gaz ve petrol tankerlerinin kullandığı
deniz yollarında düzenli devriye görevi yapması ve deniz petrol kuyuları
ve terminalleri gibi deniz altyapısının gözetimini sağlaması,

Yetenekli ve uzman kuvvetler gerektiren karmaşık deniz operasyonları
üzerinde odaklanan ve NATO komutasındaki veya NATO destekli deniz
güvenlik operasyonlarının planlanması ve yürütülmesi,
54
55
http://www.nato.int/docu/review/2007/issue4/turkish/analysis4.html ET, 10.07.2010
http://www.nato.int/docu/review/2007/issue4/turkish/analysis4.html ET, 10.07.2010
23

Deniz karargahları ile ulusal ve uluslararası sivil ajanslar arasında
karşılıklı etkileşimi kolaylaştırmak amacıyla yasal yönleri de dahil, doktrin
ve sivil-asker ajanslar arasında işbirliği düzenlemelerinin geliştirilmesi,

NATO’nun deniz operasyonları, yüksek düzeyli işbirliği gerektirmektedir.
NATO, bu amaçları gerçekleştirmek için dört daimi deniz grubu ve beş
yüksek hazırlık düzeyinde deniz kuvvetlerinin yanı sıra Okyanus
Taşımacılığı
Ulaştırma
Grubu(TGOS),
Deniz
Silahlanma
Grubu
oluşturulmuştur. Bunlara ve diğer birimlerindeki uzmanlığına güvenilmesi,

Denizlerle ilgili risklerin her an ve her yerde ortaya çıkabileceğini ve bu
risklerin azaltılmasında ortakların da çıkarları olduğunu göstermek için
NATO’nun tüm ortaklarıyla işbirliği içinde olması,

Denizcilik alanında işbirliği, özellikle NATO’nun Rusya ve Ukrayna,
Akdeniz Diyalogu (AD) ülkeleri ve İstanbul İşbirliği Girişimi (İİG) ülkeleriyle
olan ortaklıklarının güçlendirilmesi,

Bu ülkelerin deniz kuvvetlerinin NATO tatbikatlarına ve NATO’nun eğitim
kurumlarında verilen denizcilikle ilgili kurslara katılmalarını sağlayacak
olanakların arttırılması,

NATO’nun AD ve İİG ülkelerine yaptığı liman ziyaretlerinin ve bu ülkelerin
deniz kuvvetleri ile yapılan “geçiş tatbikatları” nın arttırılması, gibi hususlar
üzerinde de durulması gerekmektedir.56
2006’da Riga’da yapılan NATO zirvesinde, NATO devlet ve hükümet
başkanlarının enerji güvenliğinin değerlendirilmesiyle ilgili olarak yaptıkları
görevlendirmeler enerji arzı, altyapı ve deniz nakliyatı konusundaki
endişelerini yansıtmaktadır. Deniz güvenliğinin, küresel boyutta olması ve
uluslararası güvenlik, egemenlik, enerji garantisi, ekonomik refah, yasaların
uygulanması ve savunma gibi çok çeşitli konularla bağlantılı olması nedeniyle
yakın gelecekte bu konular üzerinde siyasi yoğunlaşma olacağı aşikardır.
56
Palmer, a.g. mülakat.
24
2 Nisan 2008 yılında yapılan NATO Bükreş Zirvesi, bir ittifak durum
bilinci yeteneğinin geliştirilmesi konusundaki ilerlemeyi ele almıştır. Bu, deniz
güvenliğinin güçlendirilmesinde NATO için daha iyi yapılandırılmış ve İttifak’ın
gayet iyi bilinen operasyonel sicili ve yeteneklerinden yararlanacak bir rolün
temelinin atılması açısından gereklidir. Bükreş zirvesi sonrasında, bu yüzyılın
deniz güvenliği tehditlerinin tanımı
konusundan bir fikir birliği meydana
gelmiştir. Bu fikir birliğini yansıtacak paralel adımlar atılmalıdır.
57
1.4. DENİZDE SEYR-Ü SEFER EMNİYETİNİN ULUSLARARASI HUKUK
AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
1.4.1. Deniz Haydutluğu
Uygulanan
uluslararası
hukuk,
bireylerin
tek
ya
da
birlikte
gerçekleştirebilecekleri eylemlerden deniz haydutluğunu, en azından XIX.
Yüzyıldan beri uluslararası suç kabul etmektedir. Bugün de deniz hukukunu
düzenleyen
temel
anlaşmalar,
deniz
haydutluğunun
önlenmesi
ve
cezalandırılmasını öngörmektedir.
Uluslararası deniz hukuku, deniz haydutluğunu ya da diğer ismiyle
korsanlığı,
uluslararası
suç
kabul
etmektedir.
Sözleşmeler,
deniz
haydutluğunu insanlığa karşı işlenmiş suç saymakta ve her devlete bu fiili
cezalandırma yetkisi tanımaktadır. Bu konuda, bütün devletler açık denizde
deniz haydutluğunun önlenmesi için azami ölçüde işbirliği yapmakla
yükümlüdür.58
Deniz haydutluğunun herkes tarafından kabul edilen genel bir tanımı
yapılmamış olmakla beraber bu eylemin belirleyici özelliklerinin şunlar olduğu
görülmektedir:
57
58
http://www.nato.int/docu/review/2007/issue4/turkish/analysis4.html
Kuran, Selami; Uluslararası Deniz Hukuku, 3. baskı İstanbul 2009, S.252-253
25
1- Eylemin açık deniz ve hiçbir devletin egemenliğine girmeyen yerler
gibi uluslararası alanlarda yapılması gerekmektedir.
2- Eylemin gerek kişilere, gerekse mallara karşı gerçekleştirilen bir
yasa dışı şiddet unsurunu oluşturması gereklidir.
Yine bu tür eylemlere doğrudan katılmamakla birlikte, anılan fiillerin
gerçekleştirilmesinde kullanılan gemi ya da uçağı, yapılandan haberdar
olarak kullanmak ya da kullanılmasında görev almak ile bu eylemleri
özendirmek ya
da kolaylaştırmak deniz haydutluğu
eylemi olarak59
değerlendirilmektedir.
3- Eylemin, ya bir özel gemi ya da uçağın mürettebatı ve yolcuları
veya ayaklanarak denetimini ele geçirdiği savaş gemileri ve devlet gemileri
mürettebatı tarafından işlenmiş olması gerekmektedir.
4- Eylemin bir gemi ya da uçaktan başka bir gemi ya da uçağa ya da
bu ikincilerin üzerindeki kişilere ya da mallara karşı gerçekleştirilmesi
gereklidir.
Mürettebatın
ya
da
yolcuların
aynı
gemi
üzerinde
gerçekleştirecekleri benzer eylemlerin gemide ayaklanma (isyan) eylemini
oluşturduğu
ve
dolayısıyla
bir
deniz
haydutluğu
eylemi
olarak
değerlendirilmediği görülmektedir. Bu son durumla ilgili gemi ya da uçak
üzerinde yetki kullanımı yalnızca bayrak devletine aittir.
5- Eylemin kişisel amaçlarla yapılması gerekmektedir; dolayısıyla
siyasal amaçlı ayaklanmalar ve bunlara bağlı olarak yalnızca kendi
devletlerine karşı girişilen eylemlerin, üçüncü devletlerce deniz haydutluğu
olarak değerlendirilmesi için ayrıca üçüncü devlet gemilerine ve uçaklarına
karşı
şiddet
eylemlerine
başvurulmuş
olması
koşulunu
aradıkları
gözlenmektedir.60
Deniz haydutluğunun halk dilinde korsanlık olarak adlandırıldığı
görülmektedir. Ancak uluslararası hukuk açısından korsan, devletlerin
59
60
Pazarcı, Hüseyin; Uluslararası Hukuk, Ankara, 2007, s:201
Pazarcı, a.g.e., s. 201 vd.
26
yetkilendirmesi
sonucu
denizde
düşman
gemilerine
karşı
eylem
gerçekleştiren ve bu nedenle kendilerine ganimet hakkı tanınan denizciler
olup, salt kendi adına ve kişisel çıkarlarına göre hareket eden “deniz
haydutluğundan” ayrılmaktadır.61
Yukarda belirtilen nitelikte birey eylemleri söz konusu olduğu
durumlarda bu eylemin önlenmesi ve sahiplerinin cezalandırılması yalnızca
bu kişilerin ya da ilgili gemilerin ve uçakların uyruğunu taşıdığı devletin yetkisi
ile sınırlı kalmamaktadır. Bu durumu saptayan her devlet, ilgili gemi ya da
uçağa ilişkin olarak polis ve yargı yetkilerini kullanabilecektir. Böylece bir
devletin savaş gemileri ya da askeri uçakları ve kamu gücü kullanmaya yetkili
öteki devlet uçakları açık denizde bu tür eylemlerden kuşkulandıkları gemileri
durdurma ve denetleme yetkisine sahiptir. Anılan üçüncü devlet gemileri ve
uçaklar, deniz haydutluğu eylemini saptadıkları takdirde, bu eylemde
kullanılan gemilere uçaklara ve gasp edilen mallara el koymak ve eylemi
gerçekleştirenleri yakalayarak, ulusal yargı organlarına teslim etmek
yetkisiyle donatılmışlardır.62
1.4.2. Zararsız Geçiş Hakkı
Gemilerin yabancı devletlerin karasularından geçmelerine imkan veren
zararsız geçiş hakkı, devletler hukukunun teamülî bir kuralını teşkil eder.
Böyle bir teamül, denizde ulaştırmadan istifade edilmesi ve milletlerarası
ticaret için kendini gerekli kılmıştır. Gene ancak bu suretle açık denizlerin
serbestliği ilkesi de tam bir anlam kazanacaktır. Zira zararsız geçiş hakkı
olmaksızın bu prensip, büyük ölçüde değerinden kaybedecektir. Bu kuralla
devletlerin karasularındaki egemenlik hakları sınırlandırılmış, bu sular için
milletlerarası bir rejim kabul edilmiş olmaktadır. Şöyle ki, devletler yabancı
gemilerin karasularından geçmesine müsaade etmek zorundadır. Ancak bu
geçişin devlete zarar verici bir niteliği olmaması gerekir. Yoksa geçiş zararlı
61
62
Pazarcı, a.g.e., s. 201 vd.
Pazarcı, a.g.e., s. 202
27
ise, artık yabancı gemi söz konusu milletlerarası kuraldan istifade edemez.
Yani ilgili devlet bu geminin karasularından geçmesini yasaklayabilir. Şu
halde yabancı geminin çıkarı için kabul edilen geçiş hakkı, karasularından
geçtiği devletin menfaati gözetilerek zararsız olması şartına bağlanmıştır. 63
Zarasız geçiş hakkı devletin ülkesi üzerinde sahip olduğu yetkilere
getirilmiş bir kısıtlamadır. Bir görüşe göre bu kısıtlamanın yani “zararsız geçiş
hakkının” sahildar devletin diğer devletler lehine tanıdığı bir irtifak hakkı
olduğu savunulur. Ancak bu görüşe karşı olanların düşüncesi, Uluslararası
Hukukta bir irtifak hakkının, ancak bir anlaşma ile oluşturulabileceği, oysa
zararsız geçişte böyle bir anlaşmanın söz konusu olmadığı yönündedir. Bu
nedenle devletlerin birbirleri arasında var olan kaçınılmaz bağımlılık
çerçevesinde aralarında iletişimin ve ulaşımın aksamamasında önemli bir
yeri olan deniz seyr-ü seferinin aksamaması için, karasularından, yabancı
gemilerin zararsız geçiş hakkı kullanmalarının tanınması, egemenliklerine
uluslararası hukukun ön gördüğü genel bir kısıtlama olarak kabul
edilmektedir.64
Uygulanan uluslararası hukuk; kıyı devletinin karasuları üzerindeki
ülkesel egemenliğine uluslararası deniz ulaşımı yararına 2 konuda kısıtlama
getirmektedir.
1-Yabancı devletlerin gemilerine kimi koşullarda karasularından geçiş
hakkı tanınması konusunda,
2-Kıyı devletinin bu tür geçişleri ilgilendiren yargı yetkisi konusunda.
Yabancı devletler, bir devletin karasularından zararsız geçiş hakkı adı
verilen bir geçiş rejimi uyarınca geçebilmektedir. Uygulanan uluslararası
hukuk denize kıyısı bulunan ve bulunmayan bütün devletlerin gemilerine
karasularından zararsız geçiş hakkı tanımaktadır. Ancak bütün devletlerin
gemilerine tanındığı bildirilen bu hakkın, yine de her tür gemiyi içerip
63
64
Kender, Rayegan - Çetingil, Ergon; Deniz Ticaret Hukuku (Takip Hukuku ve Deniz
Sigortaları ile Birlikte) Temel Bilgiler, Genişletilmiş 7. Baskı, İstanbul, 2003, s. 240
Özman, Aydoğan; Deniz Hukuku 1, Turhan Kitabevi, Ankara 2006, s. 322
28
içermediği konusunda kuşkular sürmektedir. Karasularından zararsız geçiş
hakkı ticaret gemileri ve uygulanacak rejim bakımından bunlarla bir tutulan
ticarî amaçlı devlet gemileri için herhangi bir itiraz söz konusu olmamaktadır.
Buna karşılık kamu yetkilerini kullanan devlet gemilerinin ve özellikle
savaş gemilerinin karasularından geçişlerine ilişkin kural açık bir biçimde
konulmuş değildir. Nitekim bu tür gemilerin kimi devletlerin III. Deniz Hukuku
Konferansında bildirim ya da izin koşulu ile karasularından geçmelerini
öngören önerilerinin BMDHS’nde açıkça yer almadığı görülmektedir. 65 Fakat
bu, savaş gemileri için izin ya da bildirim koşulu öngören devletlerin
görüşlerinden vazgeçtiği anlamına gelmemektedir. Zira ilgili devletler
konferans başkanın isteği üzerine önerilerinin oylamaya konulmasını kabul
ederken
kıyı
dolayısıyla
devletinin
gerekirse
güvenlik
izin
ya
amaçlı
da
yetkilerini
bildirim,
kullanabileceğini,
öngören
haklarından
vazgeçmediklerini konferans başkanının açıklamasını istemişler ve elde
etmişlerdir. Bugün 38 devletin savaş gemileri için izin ya da bildirim koşulu
öngördükleri izlenmektedir.
Dolayısıyla
uygulamada
giderek
yaygınlaşmasına
rağmen,
karasularından zararsız geçişin savaş gemileri için de bir hak oluşturması
evrensel bir yapıla-geliş kuralı niteliği kazanmış değildir.
Kıyı devletinin karasularından zararsız geçiş yapan yabancı devlet
gemileri üzerindeki yetkisine gelince, kıyı devleti zararsız geçiş hakkı dışında
kalan tüm konularda bütün egemenlik haklarını kullanma hakkına sahiptir.
Bu, devletin ülkesel egemenliği ilkesinin bir sonucudur. Bu çerçevede 1982
BMDHS, kıyı devletinin bu konudaki yetkilerinin kapsamını 21. Madde şöyle
belirtmektedir:
I. Ulaştırma güvenliği,
II. Deniz ulaşım araç gereçlerinin korunması,
III. Deniz altı kablo ve boruları,
65
Pazarcı, a.g.e., s. 261
29
IV. Canlı kaynakların korunması,
V. Balıkçılık,
VI. Çevre koruması,
VII. Bilimsel araştırmalar,
VIII. Gümrük, mâliye, sağlık ve göç.66
Kıyı devleti, yabancı gemiler arasında ayırım yapmaksızın, geçici
olarak karasularında kendi güvenliği için zararsız geçiş hakkını askıya
alabilir67
Anılan hüküm kıyı devletinin geçiş hakkını kullanacak gemilerin çizim,
inşaat ve donanımına ilişkin herhangi bir yetkisini bulunmadığını özellikle
vurgulamaktadır. Sözleşmede yalnızca yukarda belirtilen konularla sınırlı
olduğu anlamına gelmemektedir. Zira uygulanan uluslararası hukukta
devletlerin
egemenlik
yetkisini
kısıtlayan
anlaşma
hükümlerinin
dar
yorumlanması gerektiği bugün genellikle kabul edilmektedir. Ancak kıyı
devletinin bu yetkileri yabancı gemilerin zararsız geçişini önlemeyecek
biçimde kullanması gerekmektedir. Bununla birlikte, kıyı devletinin bu
yükümlülüğü, geçişin kısa süre ertelenmeyeceği anlamına gelmemektedir.
Kıyı devletinin güvenliği gerektirdiği takdirde yabancı gemiler arasında ayırım
yapmamak ve uygun biçimde ilan etmek koşuluyla bu devlet zararsız geçişi
erteleyebilecektir.68
Bu çerçevede zararsız geçiş hakkı uluslararası hukuka göre ülke
karasuları ile ilgili bir kavramdır. Deniz haydutluğu eylemleri ise uluslararası
sularda meydana gelmektedir. Zararsız geçiş hakkında karasularından
geçilen devletin sorumluluğu vardır. Deniz haydutluğunda ise yoktur. Bu iki
kavramın birbiri ile karıştırılmaması gerekmektedir.
66
67
68
Pazarcı, a.g.e., s. 262
Churchill R.R and Lowe, A.V.; The Law of the Sea, Univesity Press, Manchester, 1983, third
edition, s. 87
Pazarcı, a.g.e., s. 263
İKİNCİ BÖLÜM
GEMİCİLİK VE LİMAN FAALİYETLERİNDE YENİ GÜVENLİK REJİMİNE
GENEL BİR BAKIŞ
Bilindiği üzere 2001 11 Eylül’ünde Amerika’ya karşı yapılan terörist
saldırılar, uluslararası mal ve yolcu taşınması konusunda Dünya’da yükselen
bazı güvenlik endişeleri ortaya çıkarmıştır ki, özellikle deniz ve liman
güvenliği konusunda artan ihtiyacı karşılamak için pek çok çalışma ortaya
konmuştur. Özellikle IMO’nun uygulamaya koyduğu ISPS Code ile Dünya
Gümrük Organizasyonu’nun “Güvenlik Standartlarının Çerçevesi ve Global
Ticarete Olanak Sağlamak” isimli uygulaması ile AB’nin Deniz Güvenliği
alanlarında ortaya koyduğu uygulamalar ile NATO’nun faaliyetleri bunlara
örnek gösterilebilir.69
Belirtilen bu güvenlik ihtiyaçları, Birleşmiş Milletler ve AB gibi
uluslararası örgütlerin meydana gelmesi için zemin hazırlamış ve bu
kuruluşlar kollektif güvenlik gibi bir çok alanda faaliyetler gerçekleştirmeye
başlamışlardır. Bu noktada dünyada deniz güvenliği Konusunda faaliyetlerde
bulunan
Birleşmiş
Milletler
Uluslararası
Denizcilik
Örgütü’nün(IMO)
faaliyetlerini ve görevlerini belirtmek önem arz etmektedir.70
2.1. ULUSLARARASI DENİZCİLİK ÖRGÜTÜ (IMO)
Bu örgüt; 1948’de Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi
tarafından tertiplenen konferans sonucunda imzalanan bir konvansiyonla
meydana gelmiştir. Eski ismi “Hükümetlerarası İstişarî Denizcilik Teşkilatı
(Intergovermental Maritime Consultative Organization-IMCO) olan Uluslar
arası Denizcilik Örgütü’nün(IMO) kuruluş sebebi, uluslararası deniz seyr-ü
seferinin güvenliği yönünden gerekli teknik önlemlerin alınması ve buna
69
70
Tekil, Fahiman; Deniz Hukuku, İstanbul 2001, 6. Baskı, s. 60
Tekil, a.g.e., s. 60
31
ilişkin uluslararası normların düzenlenmesine ön ayak olmaktır.
IMO;
şimdiye kadar, deniz yolu ile yolcu taşıma ve bagajlar hakkında 13 Aralık
1974 tarihli Atina Konvansiyonu, 1960 ve 1974’de Londra’da kabul edilen ve
Türkiye’nin de onayladığı Uluslararası Denizde Can Güvenliği ile ilgili
konvansiyonlar,
akaryakıtlar (hidrakarbürler) ile denizin kirlenmesinden
doğan hukuki sorumluluk ve uluslararası tazminat fonu kurulması hakkındaki
29.11.1969 ve 18.12.1971 tarihli Brüksel Konvansiyonları, Londra’da 1976’da
imzalanan ve Türkiye’nin 1980’de katıldığı deniz alacaklarına karşı
sorumluluğun
Barselona’da
sınırlandırılması
akdedilen
ve
konusundaki
Türkiye’nin
Konvansiyon,
1980’de
katıldığı,
1976’da
Akdeniz’in
kirlenmeye karşı korunması ile ilgili Konvansiyon, 15.7.1977 yürürlüğe giren
ve Türkiye’nin de onayladığı Uluslararası Denizde Çatışmayı Önleme
Tüzüğü, Denizde Can Emniyeti Uluslararası Sözleşmesi (SOLAS-Safety of
Life at Sea) ve 12 Aralık 2002’de Gemi ve Liman Tesisi Güvenlik Kodu(ISPS
Code-International Ship and Port Facility Security Code) konvansiyonlarını,
kabul etmiştir.71
2.1.1. IMO’nun Organizasyonel Yapısı
IMO’nun temel organları şunlardır.
• Genel Kurul,
• Konsey,
• Deniz Emniyeti Komitesi,
• Deniz Çevresini Koruma Komitesi,
• Hukuk Komitesi,
• Teknik İşbirliği Komitesi,
• Kolaylaştırma Komitesi,
• Sekretarya’dır.
71
Tekil, Fehiman, a.g.e., s. 61
32
Teknik bir örgüt olan IMO’da ayrıca birçok alt komite bulunmaktadır.
IMO’daki tüm komiteler eşitlik ilkesi çerçevesinde, tüm üye devletlerin
katılımına açık faaliyetlerde bulunmaktadır. Çalışmalarını esas olarak üye
devletlerin temsilcilerinin katılımıyla yürüten bu organlara, çeşitli Birleşmiş
Milletler kuruluşları, hükümet kuruluşları ve milletlerarası meslek kuruluşları
da katkıda bulunmaktadır. Özellikle her 2 yılda bir toplanan Genel Kurul’un,
günümüzde 167 üye devleti bulunmakta olup konsey üyelerinin seçimi,
örgütün çalışma programının ayarlanması, bütçenin onaylanması, üye
devletlere tavsiye kararların alınması, milletlerarası konferans toplanması gibi
konularda çalışmalar yapmaktadır.72
2.1.2. IMO’nun Amaç ve Faaliyetleri
IMO hakkında anlaşmaya Türkiye 16.7.1956 tarihli 6812 sayılı kanun
ve bu metnin 28. maddesinin değiştirilmesi ile ilgili anlaşmaya, 8.12.1966
tarihli ve 808 sayılı Kanun ile -kabotaj ve tekele ilişkin Türk kanunları
hükümleri saklı kalmak kaydıyla- katılmıştır.
IMO anlaşmasında Teşkilatın amaçları şöyle açıklanmıştır:
a) Uluslararası Deniz Ticareti ile ilgili olarak hükümetler arasında
teknik kurallar ile ilgili olmak üzere uygulanan kurallar ile örf ve adetlerde bir
işbirliği sistemi kurmak ve deniz işletmeciliğin verimli olmasını ve denizlerde
seyr-ü sefer emniyeti sağlamak üzere, en etkili kuralların kabulünü teşvik
etmek.
b) Hükümetler tarafından uluslararası deniz ticaret sahasında yeri
olmayan ayırım ve sıralama önlemlerinin terk edilmesini teşvik etmek ve bu
suretle deniz hizmetleri kaynaklarının her çeşit ayrımdan arınmış olarak,
Dünya ticareti emrine verilmesini sağlamak.(Bir hükümetin kendi deniz
ticaretini geliştirmek ve bu alanda güvenlik sağlamak amacı ile yaptığı her
72
Okur, Derya Aydın; Deniz Hukukunda Liman Devleti Yetkisi ve Denetimi, Nisan 2009,
İstanbul, s, 114-117
33
yardım ve teşvik, -diğer bayrakları taşıyan gemilerin uluslararası deniz
ticaretine katılma özgürlüğünü sınırlama maksadına ilişkin olmamak kaydıylaayırıma yönelik bir önlem sayılamaz.)
c) Her çeşit denizcilik girişimlerinin sınırlayıcı amaçlarla yaptıkları
uygunsuz uygulamalarla ilgili sorunları konvansiyonun II. bölümünde yer alan
hükümler çerçevesinde incelemek. BM Teşkilatının yetkili organ ve kurulları
tarafından ele alınabilecek denizcilikle ilgili her sorunu değerlendirmek ve
Hükümetlerarası İstişarî Denizcilik Teşkilatı’nın incelemekte olduğu sorunların
hükümetler arasında teatisini sağlamak.73
Yukarda belirtilen hususları gerçekleştirebilmek için IMO’ya düşen
görevler, Uluslararası Konvansiyon’da şöyle belirtilmiştir.
 IMO kendisine danışılan meseleler hakkında incelemelerde bulunmak
üzere fikrini açıklamak. (m.2)
 Birleşmiş Milletlerin yetkili her kurum, organ
ve üyesi veya
hükümetlerarası diğer bütün kuruluşlar tarafından kendisine havale
edilecek olan, yukarda belirtilen amaçlar çerçevesinde, 1 nci
maddenin (a), (b), (c) bentlerinde yazılı sorunları 4. Maddenin hükmü
saklı kalmak kaydıyla- incelemek ve aynı zamanda madde 1 bent (d)
gereği kendisine havale edilecek konuları inceleyerek, bunlar
hakkında tavsiyelerde bulunmak.
 Sözleşme, anlaşma ve bunlara benzer diğer belge ve projeleri
hazırlamak, bunları hükümetlere ve hükümetlerarası diğer kuruluşlara
tavsiye etmek ve kendisi tarafından yararlı görülecek konferanslara
daveti sağlamak.
73
Genç, Mehmet; Birleşmiş Milletler ve Uzmanlık Örgütleri Mevzuatı, c.I, Ezgi Kitabevi
Yayınları, I.Baskı, Bursa, Ocak-1999, s. 388
34
 Üye devletler arasında bir danışma sistemi kurmak ve hükümetlerarası
haber mübadelesini sağlamak (Madde 3).74
Uluslararası konvansiyonun 4. Maddesine göre IMO, uluslararası
deniz taşımacılığı konusunda mutad ticarî usullerle çözülmesini mümkün
gördüğü sorunlar hakkında, bu mutad usullerin uygulanmasını tavsiye eder.
Denizcilik girişimlerinin sınırlayıcı amaçla yaptıkları uygunsuz uygulama ile
ilgili sorunların deniz taşımacılığı alanlarındaki mutad ticarî usullerle
çözümlenmesinin mümkün olamayacağına kanaat getirdiği ya da yaptığı
deneyler
sonucunda
söz
konusu
sorunların
bu
yöntemlerle
çözümleyemediğini deneyerek gözlediği takdirde, bu sorunları, öncelikle ilgili
üye devletler arasında doğrudan doğruya görüşülmesi şartıyla inceler. 75
2.2.
GENEL
OLARAK
DENİZ
ULAŞTIRMASI
POLİTİKALARINDA
GÜVENLİK
2001’deki İkiz Kulelere ardından da Madrid ve Londra metrolarına
yapılan saldırılar, ulaştırma altyapılarının sabotajlara ne kadar açık ve
teröristler için ne kadar cezbedici olduğunu göstermiştir. Bu bağlamda,
bütünüyle ulaştırma modları, etkin güvenlik tedbirleri ile ticareti kısıtlayan
önlemler arasında bir denge kurmak zorunda kalmışlardır. Bu çerçevede son
yıllarda deniz ulaştırması alanında Birleşmiş Milletler, ulusal ve uluslararası
kuruluşlar ile AB,
limanlarda ve denizlerde güvenliği arttırmak için bazı
düzenlemelere gitmektedirler. Artan terörist faaliyetler sonucu dünya çapında
bazı tedbirlerin alınması zorunluluğu hasıl olmuş ve bu noktada Uluslararası
Denizcilik Örgütü(IMO), yukarıda zikredilen konvansiyonları kabul etmiştir. 76
2002 Aralık ayında Londra’da gerçekleştirilen Deniz Güvenliği konulu
diplomatik konferans’ta, 1974 yılında kabul edilen Denizde Can Emniyeti
Uluslararası Sözleşmesi’nde değişiklik yapılarak, yeni hükümler ve ISPS
74
75
76
Tekil, a.g.e., s. 62
Tekil, a.g.e., s. 62
www.infoeuropa.eurocid.pt/opac/?func=service-media-exec ET, 10.11.2009
35
kodu kabul edilmiştir. Bu yeni gereklilikler, deniz taşımacılığı sektöründe
güvenliği tehdit eden eylemleri tespit etmek ve caydırmak için, gemi ve liman
tesislerinin bünyesinde işbirliği yapabileceği uluslararası bir yapı tesis
etmektedir.77
11 Eylül 2001 tarihinde meydana gelen olayın ardından, Kasım
2001’de yapılan IMO’nun 22. Genel Kurul Toplantısında, Aralık 2002’de
gerçekleştirilecek Uluslararası Denizde Can Güvenliği Anlaşması 1974’e
Taraf Olan Devletler Konferansı’nda (deniz güvenliği konulu diplomatik
konferans olarak bilinmektedir) kabul edilmek üzere, gemi ve liman
tesislerinin güvenliği ile ilgili yeni önlemlerin geliştirilmesi için oybirliği ile
anlaşmaya
varılmıştır.
Diplomatik
konferans
hazırlığı;
örgütün
danışmanlığında üye devletler, hükümetlerarası örgütler ve sivil toplum
kuruluşları (NGOs) tarafından ibraz edilecek sunumlar temel alınarak, Deniz
Emniyeti Komitesi’ne (MSC) havale edilmiştir.78
Deniz Güvenliği Komitesi (MSC), uygun güvenlik önlemlerinin
geliştirilmesini hızlandırmak ve bunları kabul etmek üzere yine Kasım
2001’de yapılan ilk olağanüstü oturumunda, deniz güvenliği konusunda bir
Oturumlararası Çalışma Grubu (MSC-Intersessional Working Group on
Maritime Security) tesis etmiştir. MSC- Oturumlararası Çalışma Grubunun ilk
toplantısı Şubat 2002’de yapılmıştır. Bu toplantının sonuçları Mart 2002’deki
MSC’nin 75. oturumuna rapor edilmiş ve burada değerlendirilmiştir. Bu tarihte
yapılan teklifleri geliştirmek üzere geçici bir çalışma grubu kurulmuştur. MSC,
75. oturumunda bu çalışma grubunun raporunu incelemiş ve bu raporun Eylül
2002’de yapılan daha ileri düzeyde bir MSC Oturumlararası Çalışma
Grubunca ele alınmasını tavsiye etmiştir. MSC’nin 76. oturumunda, MSC
Oturumlararası Çalışma Grubunun Eylül 2002’de gerçekleştirilen toplantısı
77
78
http://www.denizcilik.gov.tr/dm/isps/ispsKodUygulamalaryüzdeC4yüzdeB1.aspx ET, 15.8.2010
http://www.denizcilik.gov.tr/dm/isps/ispsKodUygulamalaryüzdeC4yüzdeB1.aspx ET, 15.8.2010
36
sonuçlarının,
bir
kararlaştırılmıştır.
sonraki
diplomatik
konferans’ta
değerlendirilmesi
79
9-13 Aralık 2002’de yapılan diplomatik konferans’ta; 1974 tarihli
Uluslararası Denizde Can Emniyeti Anlaşması(SOLAS-1974)’nın mevcut
hükümlerinde yapılan değişikliklerin uygulamasını, otomatik tanımlama
sistemlerine (automatic ıdentification systems) uyması için hızlandırılacak
değişiklikler ve SOLAS-74 Bölüm XI-2’de gemi kimlik numarasının (ship
ıdentification number) verilmesi ve sürekli özet kayıtın (continuous synopsis
record) taşınmasını kapsayan yeni kurallar kabul edilmiştir. Diplomatik
Konferans’ta ayrıca; bu Kod’un uygulanması ve gözden geçirilmesi ve Teknik
İşbirliği ile IMO ve Dünya Gümrük Organizasyonu (World Custom
Organization-WCO) ile yapılacak işbirliği çalışmasını da kapsayan bazı
konferans önergeleri kabul edilmiştir. Deniz güvenliği ile ilgili belirli yeni
hükümlerin yeniden tetkik edilmesi ve üzerinde değişiklik yapılmasının, bu iki
örgüte ait çalışmaların sonuçlanması için gerekli olabileceği onaylanmıştır. 80
2.2.1. ISPS Kod’u
Hükümetler ve liman otoriteleri için, liman faaliyetlerinde kargo izleme,
denetleme ve izinlerin kontrolü konularında güvenliği arttırmak ve geliştirmek
için detaylı gereklilikleri ihtiva eden bir konvansiyondur. Yukarda da belirtildiği
üzere 11 Eylül terörist saldırıları, gemiler ve limanların güvenliğinin
arttırılmasını gündeme getirmiştir. 9-13 Aralık 2002 tarihleri arasında IMO’nun
önderliğinde toplanan diplomatik konferans sonucunda terörist saldırıları
izlemek ve deniz güvenliğini arttırmak amacıyla SOLAS sözleşmesinde yeni
düzenlemeler yapılması kararlaştırılmış ve bu kapsamda “Milletlerarası Gemi
ve Liman Tesisi Güvenlik Kodu” kabul edilmiştir. 1 Temmuz 2004 tarihinde
79
80
http://www.denizcilik.gov.tr/dm/isps/ispsKodUygulamalaryüzdeC4yüzdeB1.aspx ET, 15.8.2010
http://www.denizcilik.gov.tr/dm/isps/ispsKodUygulamalaryüzdeC4yüzdeB1.aspx ET, 15.8.2010
37
yürürlüğe giren ISPS Kodu ile gemiler ve liman tesisleri için güvenlik ile ilgili
zorunlu tedbirler öngörülmüştür.81
ISPS Kod’un amacı, deniz yoluyla olabilecek güvenlik tehditlerinin
önlenmesi için Uluslararası sefer yapan gemilere ve bu gemilere hizmet
veren liman tesislerine yönelik tedbirlerin alınmasının sağlanmasıdır. ISPS
Kodu, Sözleşmesine taraf olan devletlerin, etkin bir millî ve milletlerarası
işbirliği yapmalarını sağlamaya yönelik çalışmalara olanak sağlayan bir
sözleşmedir. Bu kod, Uluslararası sefer yapan yüksek hızlı yolcu tekneleri de
dahil olmak üzere, tüm yolcu gemilerine, 500 gros ton üstü tüm yük
gemilerine, seyyar deniz sondaj ünitelerine, uluslararası sefer yapan bu
tipteki gemilere hizmet veren liman tesislerine uygulanmaktadır. ISPS kodu
gereklerine uymayan gemilerin ve liman tesislerinin 1 Temmuz 2004
tarihinden itibaren, milletlerarası hizmet vermeleri engellenmiştir.82
Günümüzde terör eylemleri, yer zaman ve icra edilişi tarzı bakımından
sınır tanımamaktadır. Dolayısıyla gemilerin de terör eylemlerine konu olması
ihtimal dışı değildir. 11 Eylül terör eylemleri bu düşünceyi daha pekiştirmiş ve
gemi ve liman tesislerine yönelik olabilecek tehditlere karşı ISPS Kod’u
yürürlüğe girmiştir.83
ISPS Kodu ile;
1. Güvenlik tehditlerini tespit etmek ve Uluslararası ticarette kullanılan
gemileri ve liman tesislerini etkileyen güvenlik tedbirlerini almak
amacıyla; sözleşmeye taraf devletler, devlet kuruluşları, yerel
makamlar, denizcilik ve liman endüstrileri arasında işbirliğini
kapsayan milletlerarası bir yapı tesis etmek,
2. Denizde güvenliği tesis etmek için, sözleşmeye taraf devletler,
devlet
81
82
83
kuruluşları,
yerel
makamlar,
denizcilik
ve
liman
Okur, a.g.e., s. 114
Okur, a.g.e., s, 114 v.d
Koyuncu, İbrahim Serdar; Gemi Sınıflama Kuruluşlarının Faaliyetleri ve Sorumluluğu, Levha
Yayınları, 2008, s. 95 vd.
38
endüstrilerine ait görev ve sorumlulukları millî ve milletlerarası
seviyede belirlemek,
3. Güvenlik ile ilgili bilgilerin erken ve etkin bir şekilde toplanmasını ve
alışverişini temin etmek,
4. Değişen güvenlik seviyelerine uygun hareket edebilmeyi sağlayan
plan
ve
işlemlere
sahip
olabilmek
amacıyla
güvenlik
değerlendirmeleri için bir metodoloji sağlamak,
5. Uygun ve yeterli deniz güvenlik tedbirlerinin yerinde olduğunun
güvencesini vermek gibi uygulamalar yapılmaktadır.
ISPS Kod’u SOLAS Konvansiyonu’nun bir parçası olduğu için ISPS
Kod, sadece SOLAS Konvansiyonu’na taraf 148 imzacı devlet için
bağlayıcıdır.
Bu
çerçevede
IMO’nun
tüm
üyeleri
için
SOLAS
Konvansiyonu’nda bir değişiklik yapan ISPS Kod’u zorunlu değildir. Fakat
günümüzde gemi ve liman tesislerinin tehlikeye açık olması SOLAS
Konvansiyonu’na taraf olmayan devletleri de bu anlaşmaya taraf olmaya
itmektedir.84
ISPS
Kodu
kapsamında
sözleşmeye
taraf
devletlere
önemli
sorumluluklar getirilmiştir.
Bunlar;
1- Uygulanabilir güvenlik seviyesinin belirlenmesi,
2- Gemi
güvenlik
planlarının
onaylanması
veya
daha
önce
onaylanmış bir plana ilişkin değişikliklerin tasdik edilmesi,
3- ISPS
Kodu
doğrulanması
gereklerine
ve
göre
Milletlerarası
gemilerin
gemi
güvenlik
düzenlenmesi,
84
uygunluğunun
http://www.imo.org/safety/mainframe.asp?topic_id=897#what ET, 12.06.2010
belgesinin
39
4- Liman
tesisi
güvenlik
sorumlusu
atanması
gereken
liman
tesislerinin belirlenmesi,
5- Liman tesisi güvenlik değerlendirmesinin varsa değişikliklerinin
tamamlanmasının ve onaylanmasının sağlanması,
6- Gemilere ve liman tesislerine kontrol ve uygunluk önlemlerinin
belirlenmesi,
7- Onaylanmış planların test edilmesi,
8- Gerekli bilgilerin IMO’ya, gemilere, şirketlere ve liman tesislerine
iletilmesidir.85
ISPS Kodu’na tâbi her gemide “Milletlerarası Gemi Güvenlik Belgesi”,
ISPS
Kodu’na
tâbi
limanların
da
“Liman Tesisi
Güvenlik
Belgesi”
bulundurması gerekmektedir. Her devletin denizcilik idarelerinin gemileri ve
liman tesislerini ISPS Kodu hükümlerine uygunluk açısından denetlemesi ve
gerekli tedbirleri alması lazımdır.86
Hedefleri gerçekleştirebilmek amacıyla ISPS Kodu’nda yer alan
işlevsel gereklilikler şunlardır:
1- Güvenlik tehditleri ile ilgili bilgilerin toplanması, değerlendirilmesi
ve ilgili taraf devletler ile bu bilgilerin alışverişi,
2- Gemiler
ve
liman
tesisleri
için
iletişim
protokollerinin
hazırlanmasının zorunlu kılınması,
3- Gemilere, liman tesislerine ve bunlara ait yasak bölgelere izinsiz
girişlerin önlenmesi,
4- İzinsiz silahların,
sokulmaması,
85
86
Okur, a.g.e., s. 115
Okur, a.g.e., s. 115
patlayıcıların gemilere ve liman tesislerine
40
5- Güvenlik tehditleri ya da güvenlik olaylarına karşılık alarm vermeyi
sağlayan araçların sağlanması,
6- Gemi
ve
liman
tesisi
güvenlik
planlarının,
güvenlik
değerlendirmeleri esas alınarak hazırlanmasının zorunlu kılınması,
7- Güvenlik Planları ve işlemlerine aşinalığı sağlamak için eğitim,
talim ve tatbikatların zorunlu kılınması.87
ISPS Kodu’na tâbi gemiler, sözleşmeye taraf diğer devletlerin
limanlarında, gemide geçerli bir “ Milletlerarası Gemi güvenlik Belgesi” veya
“Milletlerarası
Geçici
Güvenlik
Belgesi”
bulunup
bulunmadığına
dair
denetlenir. Geminin SOLAS Sözleşmesi bölüm XI-2, ISPS Kodu bölüm-a
gereklerine uymadığına inanmak için açık gerekçeleri varsa ya da gemide
geçerli bir belge bulunmuyorsa, liman devleti denetim görevlileri ISPS Kodu
bölüm-b’deki kılavuzu dikkate alacak şekilde, gerekli tedbirleri alırlar. Söz
konusu tedbirler, geminin denetlenmesi, alıkonulması, geminin liman dışına
çıkarılması ya da liman içinde hareketinin kısıtlanması dahil, geminin
operasyonunda sınırlamalar içerebilmektedir.88
Sözleşmeye taraf devletler, kendi limanlarına girmek isteyen ISPS
Kodu’na tâbi gemilerin bazı bilgileri vermesini zorunlu kılabilirler. Gemiler söz
konusu bilgilerin uğradıkları son 10 liman için tutulan kayıtlarını da muhafaza
etmek zorundadırlar. Liman devletine bilgilerin verilmesinin ardından liman
devleti görevlilerinin, geminin ISPS Kodu bölüm-a ve SOLAS Sözleşmesi XI2’de belirtilen şartlara uygun olmadığına inanmak için açık gerekçeleri olması
durumunda, uygunsuzluğun düzeltilmesi için gemi ve ilgili idare ile iletişime
geçmesi gerekmektedir. Liman devleti görevlilerinin gemi ve ilgili idare ile
kurdukları iletişim üzerine de düzeltme gerçekleşmemesi ve geminin
uygunsuz olduğu konusunda açık gerekçelerin bulunması halinde,
devleti
görevlileri
bazı
tedbirleri
alabilirler.
Liman
devleti
liman
görevlileri
uygunsuzluğun düzeltilmesini sağlamaya yönelik tedbirleri alabileceği gibi
87
88
Okur, a.g.e., s. 115
Okur, a.g.e., s. 117
41
geminin; karasularında ve iç sularında belirlenen bir yere ilerlemesi
zorunluluğu getirebilir, karasularına girişte denetlenmesini sağlayabilir,
limana girişini engelleyebilir. Ancak, liman devletinin bu tedbirler alınmadan
önce ilgilileri bilgilendirmesi gerekmektedir. Gemi kaptanının da limana
girmekten vazgeçmesi mümkündür.89
ISPS Kodu sözleşmeye taraf devletlere liman tesislerinin güvenliği ile
ilgili olarak da çeşitli yükümlülükler getirmektedir. Sözleşmeye taraf
devletlerin liman tesisleri için öngördüğü güvenlik seviyelerinin uygulanmasını
sağlaması gerekmektedir. Liman tesislerinde güvenlik önlemlerinin ve
işlemlerinin gemi, personel, yolcular, ziyaretçiler, mallar ve hizmetler
açısından
asgarî müdahaleye
ve
gecikmeye
neden
olacak şekilde
uygulanması gerekmektedir.90
ISPS Kodu’na göre, taraf devletlerin ayrıca, liman tesislerinin hangi
bölümlerinin hassas olabileceğine ve saldırılara maruz kalabileceğine dair bir
risk analizi olan “Liman Tesisi Güvenlik Değerlendirilmesi” yapılmasını
sağlaması gerekmektedir. Bu değerlendirmede limanlar için söz konusu
olabilecek tehditler ve olası zararlar hesaplanmaktadır. Liman tesislerinin
işletilmesinin taraf devlet tarafından onaylanan “Liman Tesisi Güvenlik
Planı”na göre yapılması gerekmektedir. Sözleşmeye taraf devletlerce, liman
tesislerinin ISPS Kodu hükümlerine uygun olduğunu belgelemek üzere, söz
konusu liman tesisleri için beş yıl süreyle geçerli olan “Liman Devleti
Uygunluk Belgesi” düzenlenir.
Görüldüğü üzere, hem ISPS kodu, hem de SOLAS Sözleşmesi, liman
devletlerine tanıdığı yetkilerin kapsamını daha da genişletmiştir. Özellikle 11
Eylül saldırılarının ardından milletlerarası toplumun gündemine oturan terör
gerçeği, güvenlik kavramının da değişim geçirmesine sebep olmuş ve bu
bağlamda, liman devletlerine son derece önemli yetkiler tanınmaya
başlanmıştır. Deniz kirliliğinin önlenmesi açısından, giderek önemi artan
89
90
Okur, a.g.e., s. 117
Okur, a.g.e., s. 117
42
“liman
devleti
yetkisi”
kavramına,
“terör
saldırılarının
engellenerek
milletlerarası toplumun güvenliğinin sağlanması” gibi kritik bir rol de
yüklenmeye başlanmıştır.91
Bu çerçevede AB Komisyonu da, yukarda belirtilen düzenlemeleri
desteklemek için "Liman ve Gemi Faaliyetlerinde Güvenliği Artırmak" isimli
yönergeyi kabul etmiştir. Bu yönergeyle AB; ISPS Kod'u AB düzenlemeleri
içine dahil ederek ve bu faaliyetleri AB yetki alanında uygulayarak gemileri ve
limanları terörist saldırılardan korumayı amaçlamıştır. 92
2.2.1.1. Liman Güvenliği
Yukarda belirtilen hususlar, sadece gemileri ve limanlarda gemilerin
yükleme yaptığı veya yapmadığı mallara ilişkin düzenlemeleri ihtiva
etmektedir. Bu yüzden AB Komisyonu, Avrupa Limalarında güvenliği daha da
arttırmak için tüm üye devletlere yönelik, Haziran 2007 tarihine kadar
uygulamak zorunda oldukları ilave bir yönerge sunmuştur. "Liman Güvenliğini
Artırmak" konulu söz konusu yönerge ile her liman için güvenlik konularında
koordine edilmiş bir tutum ve yöntem gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.Bu
tutum ve yöntemin esasları şunlardır:
 Her Limanın, güvenliği için hangi önlemler alınması gerektiği
konusunda değerlendirme yapması,
 Liman
güvenliği
planının,
liman
güvenliği
konusunda
gerekli
düzenlemeleri ihtiva etmesi,
 Güvenlik önlemlerini koordine etmek için liman sorumlusunun
atanması,
91
92
Okur, a.g.e., s. 117
www.infoeuropa.eurocid.pt/opac/?func=service-media-exec ET 09.12.2009
43
 Güvenlik sorumlusu otorite, güvenlik planını uygulamak ve karar
vericiler ile birlikte pratikte güvenlik politikasının uygulanacağı yerde
etkin bir koordinatör rolü oynamasıdır.93
2.2.1.2. Çok Mod’lu Taşımalarda Güvenlik
AB Komisyonu Şubat 2006'da Tedarik Zinciri (ticaret ve lojistik)
konusunda güvenliği arttırmak için bir dizi düzenlemeyi kabul etmiştir.Deniz
Güvenliği konusunda yeni düzenlemeleri tamamlamayı teminen, lojistik
zincirindeki
tüm
operatörlerin
güvenlik
kabiliyetlerini
minimum
AB
standartlarına getirmeleri istenmiştir. Bunun sonucunda bu operatörlere
“Güvenlik Operatörleri” statüsü verilmiş olacak ve bu yolla, onlara muhtelif
ulaşım modlarında hızlı hareket etme ve dış ticaret faaliyetlerinde tek
müessese tarafından yönlendirilmesi imkânı sağlanacaktır. 94
2.3.
SUA
(DENİZDE
SEYİR
GÜVENLİĞİNE
KARŞI
YASADIŞI
yasadışı
eylemlerim
EYLEMLERİN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ)
SUA,
denizde
seyir
güvenliğine
karşı
önlenmesine dair sözleşme ile (SUA Sözleşmesi) kıta sahanlığında bulunan
sabit platformlara karşı yasadışı eylemlerin önlenmesine dair Protokolü(SUA
Protokolü) kapsamaktadır.95
Denizcilik faaliyetlerinin uluslararası niteliği dolayısıyla denizde terörist
faaliyetlerin önlenmesi ve bu faaliyetler karışanlara gerekli yaptırımların
uygulanabilmesine duyulan ihtiyaç, uluslararası deniz hukukunda da kendini
hissettirmiştir. Seyrü-sefer serbestliği prensibi dolayısıyla gemilerim tüm
93
94
95
www.infoeuropa.eurocid.pt/opac/?func=service-media-exec ET 12.12.2009
www.infoeuropa.eurocid.pt/opac/?func=service-media-exec ET 12.12.2009
Ayyıldız, Elif Tuğçe; Deniz Alanlarında Güvenlik Yönetimi; Ege Denizi Uygulaması, T.C.
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Denizcilik İşletmeleri Yöneyimi Anabilim
Dalı Lojistik ve Deniz Ulaştırması Programı Tezsiz Yüksek Lisans Projesi, İzmir 2007, s. 22
44
dünya denizlerinde serbestçe dolaşmaları uluslararası ticaret ve taşıma da
deniz yolunun sağladığı avantajlar, dolayısıyla uluslararası terörizmin
önlenmesinde deniz hukuku sahasında yürütülecek çalışmalar büyük önem
taşımaktadır.96
7 Kasım 1985 tarihinde, İtalyan bandıralı Achille Lauro adlı yolcu
gemisi, Port Said Limanına doğru seyrederken kaçırılmıştır. 97 Söz konusu
eyleme ilişkin hangi uluslararası mevzuatın uygulanacağı hususunda
tartışmalar yaşanmıştır. Öne sürülen görüşlerde ağırlıklı olarak, bu eyleme
ilişkin olarak BMDHS’nin deniz haydutluğunu düzenleyen 101. Maddesinin
söz konusu olayda uygulanamayacağı, zira deniz haydutluğu sayılabilmesi
için eylemin “kişisel amaçla” işlenmesi ve olayda “iki gemi”nin yer alması
gerektiği ifade edilmiştir.
Deniz güvenliği konusunda ortaya çıkan uluslararası mevzuat
eksikliğinin giderilmesi amacıyla, denizlerde yaşanabilecek olası terör
eylemleri ile mücadele edilmesi ve bunların önlenmesi la bir uluslararası
düzenlenmenin tesis edilmesine yönelik çalışmalara başlanmıştır. Bu amaç
doğrultusunda, (IMO) himayesinde, 1988 tarihli Denizde Seyir Güvenliğine
Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Sözleşme (SUA Sözleşmesi)
kabul edilmiştir. Bu Sözleşmenin yanı sıra kıta sahanlığında bulunan sabit
platformların güvenliğinin de sağlanması amacıyla, SUA Sözleşmesinin
hükümlerine atıfta bulunan ve bu hükümlerinin paralelinde 1988 tarihli Kıta
Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine Dair Protokol (SUA
Protokolü) yine IMO himayesinde hazırlanarak kabul edilmiş ve 1 Mart 1992
tarihinde yürürlüğe girmiştir.98
SUA Sözleşmesi ve Protokolü kapsamında öncelikle bir suç tanımı
yapılmış ve suç olarak değerlendirilecek eylemler bu tanım içerisinde
belirtilmiştir. Söz konusu eylemlerin temel niteliği, bu eylemlerin gemilerin
96
97
98
Ayyıldız, a.g.s., s. 23
Malvina Halberstam, Terrorism on the High Seas: The Achille Lauro, Piracy and the IMO
Convention on Maritime Safety, American Journal of International Law, s. 82.
http://www.imo.org/About/Conventions/ListOfConventions/Pages/SUA-Treaties.aspx
E.T.06.06.2010
45
seyir güvenliği ile kıta sahanlığındaki sabit platformların güvenliğini tehlikeye
sokan veya sokma ihtimali bulunan eylemler olmasıdır. Bunun yanı sıra,
oluşturulan düzenlemeler kapsamında söz konusu eylemlere ilişkin hangi
usul ve yöntemlere başvurulacağı hususu ele alınmıştır.99
Özellikle
11
Eylül
olayları
sonrasında,
SUA
Sözleşmesi
ve
Protokolünün, uluslararası terör eylemlerinin niteliğinde yaşanan değişimlere
ve bu konuda ortaya çıkan ihtiyaca mevcut hali ile cevap veremediği ve bu
nedenle gözden geçirilmesi gerektiği yönünde uluslararası kamuoyunda
görüşler ortaya konmuştur. Bu çerçevede, 1988 tarihli SUA Sözleşmesi ve
Protokolünü tadil eden 2005 tarihli Protokoller IMO himayesinde hazırlanarak
kabul edilmiştir.100
28 Temmuz 2010 tarihinde yürürlüğe giren söz konusu Protokoller
çerçevesinde, suç tanımı genişletilerek, gemilerin terör eylemlerinde dolaylı
veya dolaysız “araç” olarak kullanılması, biyolojik, kimyasal ve nükleer
materyallerin taşınması ve kitle imha silahlarının yayılmasının önlenmesi v.b.
konular düzenleme kapsamında ele alınmıştır. Bunun yanı sıra, denizde
meydana gelebilecek olası terör eylemlerinin önlenmesi amacıyla devletler
arasında işbirliğinin güçlendirilmesi ve gerekli durumlarda gemiler çıkılarak
(boarding) denetim yapılmasına ilişkin yeni hükümler tesis edilmiştir.101
99
100
101
http://www.imo.org/About/Conventions/ListOfConventions/Pages/SUA-Treaties.aspx
E.T.06.06.2010
http://www.imo.org/About/Conventions/ListOfConventions/Pages/SUA-Treaties.aspx,
http://www.imo.org/About/Conventions/ListOfConventions/Pages/SUA-Treaties.aspx
E.T.06.06.2010
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AVRUPA BİRLİĞİNİN DENİZ ULAŞTIRMASI ALANINDAKİ GENEL
GÜVENLİK REJİMİ
Teröre ilişkin kavramların uluslararası sistemin temel aktörleri
tarafından tanımlanışı, bu aktörlerin iç politikaları bakımından olduğu kadar
dış politikaları açısından da önemli bir gösterge durumundadır. Sistemin
temel aktörü olan devletlerin, örgütlerin ya da AB türü bütünleşmiş yapıların,
terör ve buna bağlı kavramları tanımlama biçimleri, genel olarak bu aktörlerin
tehdidi nasıl algıladıklarını ve ne tür önlemler ile bu tehdidi bertaraf
edeceklerini otaya koymaktadır. Bu çerçevede devletlerin ve uluslararası
kuruluşların teröre ilişkin kavramları hangi düzeyde tanımladıkları buna
verdikleri önemin büyüklüğünü göstermektedir. 102
Deniz Emniyeti Ajansına 2004 yılına kadar AB’nin 2004/724 No’lu
düzenleme ile yetki verilmemiş olmasına rağmen denizcilik sektöründe
güvenlik konsepti yeni değildir.1985 yılında bir kruvaziyer gemi olan “Achille
Lauro” gemisinin gasp edilmesini müteakip, güvenlik konusunda daha fazla
olayların meydana geleceği konuları gündeme gelmiştir.
Son yıllarda denizcilik endüstrisi, özellikle deniz ticaret alanlarına,
coğrafî duruma, çalışanların risk durumuna ve potansiyel risk durumuna göre
kendi alanlarında güvenlik faaliyetlerini geliştirmekte ve bu konuda çalışmalar
yapmaktadır. Terörist bağlantılar ve politik gündemler, yük ve yolcu gemilerin
kaçırılmasını teşvik eder niteliktedir. Bu durum, modern korsanların
saldırılarının şiddetini artırmalarına sebep olmaktadır.
11 Eylül sonrası denizcilik camiası, Uluslararası güvenlik gereklilikleri
konusunda hemfikir olmuşlardır. Bu konuda yapılan yoğun çalışmaların
ardından, 2001’de Uluslararası Denizcilik Örgütü, 1974 tarihli SOLAS
102
Beril DEDEOĞLU, Dünden Bugüne Avrupa Birliği, I. baskı, 2003, İstanbul, s. 439
47
Konvansiyonunda değişiklik yaparak, ISPS Kod’u 1 Temmuz 2004 tarihinden
itibaren uygulanmak üzere kabul etmiştir.103
Atlantik Okyanusu ve dört deniz tarafından çevrili ve 70 000 km
civarında kıyısı olan Avrupa’nın,
denizcilik sektörünün bazı alanlarında,
nüfusunun ve gayr-ı sâfi millî hasılasının ortalama yüzde 40’ı yer
almaktadır.104
Deniz Güvenliği ve deniz taşımacılığı hali hazırda AB’nin birinci
önceliği durumundadır. Mevcut mevzuat, yolcuların, mürettebatın ve çevrenin
korunması ile ilgili kapsamlı bir çerçeve oluşturmaktadır. Avrupa denizcilik
sektörü 1999’da meydana gelen Erika olayını müteakip, alınan önlemlerin
uluslararası kabul edilen standartlarda hem tutarlı hem de pratik olması
yönünde çalışmalarını sürdürmüştür. Erika faciasından sonraki 16 aylık
süreçte, AB bünyesinde hukuksal açıdan çok yoğun faaliyetler yürütülmüş,
olay yeni düzenlemelere vesile olmuştur.105
Bu kısa sürede ana bölümleri aşağıda açıklanan beş düzenleme, üye
ülkelerin tümü tarafından desteklenmiş ve kabul edilmiştir.
Limanlarda
kontrollerin
arttırılması:
Liman
devleti
kontrollerinin
arttırılması ve standardın altında gemilerin AB Komisyonu tarafından
hazırlanan
kara
listeye
alınarak
AB’ne
bağlı
limanlara
girişlerinin
engellenmesi yönünde yayınlanan direktif, memnuniyetle karşılanmıştır.
Klas Kuruluşlarının Denetlenmesi: Deniz güvenliğinde kritik bir rol
oynayan klas kuruluşlarının denetlenmesine olanak veren direktif kabul
edilmiştir. Erika kazası sonucu tankerin yükünden oluşan kirlilik, geniş bir
sahile yayılmış ve bu olay sonucu Erika-II paketi diye adlandırılan bir paket
oluşturulmuştur. Bu paket ile Avrupa Deniz Güvenliği Ajansı kulmuş ve bu
ajans ile güvenlik standartlarının uygulanması denetlenmeye başlanmıştır.
103
104
105
Hayrettin Taylan ADALI, Analysing European Union Maritime Transport Policy, T.C Yeditepe
Unversity Graduate Instıtute of Social Science, (Yayınlanmamış mastır Tezi), İstanbul 2008, s.
180vd
http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=COM:2007:0575:FIN:EN:PDF
http://www.e-kutuphane.imo.org.tr/pdf/12175.pdf ET, 13.6.2010
48
Gemilerin rapor edilmesi ve izlenmesi: Erika-II paketinin beşinci
unsuru, Birlik gemi trafiğini ve bilgi sistemini izlemeye yönelik direktiftir. Bu
direktif; ilerde gemi trafiğinin izlenebilmesi ve kötü hava şartlarında
limanlardan gemilerin çıkışının engellenmesi ve acil durumlarda gemilere yer
tesisi gibi hususları içermektedir.
Yolcu güvenliği: 2000 Haziran ayında üye ülkeler bayrak ayrımı
yapmaksızın AB ülkeleri arasında uluslararası taşımacılık yapan tüm Ro-Ro
ve yolcu gemilerinde spesifik stâbilite gereksinimlerinin karşılanması ile ilgili
bir anlaşma teklifini kabul etmişlerdir. 1996 yılında, 7 AB üyesi devletin
imzaladığı Stockholm Anlaşması’nın devamı niteliğindeki bu anlaşmanın
Ekim-2004 yılından sonra, bu tip gemilerin hepsine uygulanacağı karara
bağlanmıştır. Bu tarihten önce inşa edilen gemiler için uyum sürecinin sonu
2010’dur. 11 Eylül olaylarından sonra denizcilik zincirinde emniyet tedbirleri,
-yükler, gemiler, limanlar ve gemi adamları da dahil olmak üzere- önemli
ölçüde arttırılmıştır. Limanlarda güvenliğin sağlanması için çok taraflı güvenlik
kriterlerinin gerekli olduğu değerlendirilmiş ve adlî kurumlar ile polisin etkin bir
şekilde görevlendirilmesinin önemi vurgulanmıştır. 106
AB’nin yeni denizcilik politikasını belirleyen “AB için Bütünleştirilmiş
Denizcilik Politikası” isimli belge, 10 Ekim 2007 tarihinde AB Komisyonu
tarafından kabul edilerek onay için Konsey ve Parlamento’ya sunuldu. Bu
gelişme ile Avrupa’da ilk defa denizin ve denizciliğin tüm boyutlarını dikkate
alan bütünleştirilmiş bir yaklaşımla denizcilik politikasının geliştirilmesi için
somut bir adım atılmış oldu. Ayrıca, bütünleştirilmiş denizcilik politikasının alt
bileşenlerine ilişkin detay çalışmaların yapılması için bir eylem planı da
hazırlandı. Önümüzdeki dönemde AB’nin gündeminde eylem planı ile AB
Komisyonu’na verilen görevlerin yerine getirilmesine ilişkin çalışmalar önemli
yer
tutacaktır.
Ulusal
bütünleştirilmiş
deniz
ulaştırma
politikalarının
hazırlanması ve uygulanması, AB bütünleştirilmiş denizcilik politikasının da
106
http://www.e-kutuphane.imo.org.tr/pdf/12175.pdf ET, 13.6.2010
49
gereği olarak, AB Komisyonu tarafından üye ülkelerden talep edilmiş ve
gündeme taşınmıştır.107
AB Komisyonu, 21 Ocak 2009 tarihinde yayınladığı belge ile “AB
Bütünleştirilmiş Denizcilik Politikası” temelinde, emniyetli, güvenli, temiz ve
etkin gemiciliğin geliştirilmesi için, on yıllık bir strateji belirlemiştir. AB
gemiciliğinin ve diğer denizcilik sektörlerinin dünya piyasalarında uzun süreli
rekabet edebilirliğinin artırılması ve deniz ulaştırması sisteminin XXI. Yüzyılın
özelliklerine adaptasyonu, 2018 yılına kadar uygulanacak stratejinin temel
hedefleri olarak ortaya konmuştur. Bu strateji, aynı zamanda AB denizciliğini
derinden sarsan mâli krizin etkilerini azaltma yönünde tedbirler de
içermektedir. 108
AB Komisyonu, 3 Kasım 2008 tarihinde denizde denetim, izleme ve
kontrol konusunda mevcut durumu açıklayan ve mevcut sorunların
çözümüne yönelik adımlar içeren bir öngörü yayınladı. Bu öngörü, AB’nin
denizlerde daha üst seviyede denetim ve kontrol gerektiği görüşünü
gündeme taşıdı. Bu konuda yapılan ve yapılacak çalışmaların devam
edeceği ayrıca belirtildi.
Bugüne kadar olduğu gibi AB’nin deniz ve deniz ulaştırması
konusunda gündemine aldığı tüm konular, kısa veya orta vadede yeni
kurallar ortaya çıkarmaktadır. AB’nin gündemi sadece AB çerçevesini
etkileyecek sonuçlar doğurmakla kalmamakta, IMO ve diğer ilgili uluslararası
denizcilik
organizasyonlarını
da
etkileyerek,
küresel
sonuçlara
dönüşmektedir.109
21 Ocak 2009 tarihinde Brüksel’de yapılan “Gemicilik Sektörüne Karşı
Korsanlık ve Denizde Silahlı Soygun” adlı seminer, AB’nin konuya bakışının
değerlendirilmesi açısından önemlidir. Bahse konu seminer, denizde artan
korsanlık ve silahlı soygun eylemlerinin dünya ticaretine olan etkisinin
107
108
109
http://www.virahaber.com/yazi/ab-deniz-ve-denizcilik-gundemi-8691.htm ET, 08.7.2010
http://www.virahaber.com/yazi/ab-deniz-ve-denizcilik-gundemi-8691.htm ET, 08.7.2010
http://www.virahaber.com/yazi/ab-deniz-ve-denizcilik-gundemi-8691.htm ET, 08.07.2010
50
yanısıra, insanlara olan etkilerini de incelemiş ve ortaya yeni görüşler
koymuştur.110
Dünyada ayrıca, Güney Çin Denizi, Nijer Deltası, Karayipler,
Mozambik Kanalı ve Hindistan kıyılarında da korsanlık ve deniz haydutluğu
eylemlerinin
görüldüğü
rapor
edilmektedir.
Malacca
ve
Singapur
Boğazları’nda bu eylemlere karşı gelişmeler olsa da, problemler devam
etmektedir. Bu seminerde korsanlık ve deniz haydutluğu eylemlerinin, gemi
adamları, ticarî gemicilik sektörü ve kıyı devletlerini tehdit etmekte olduğu
vurgulanmış ve bu anlamda konuya çözüm üretebilecek kurum ve
kuruluşların probleme yönelik faaliyetlerde bulunmasının önem arz ettiği
belirtilmiştir. Bu tür eylemler, uluslararası ekonomiye deniz yollarında yarattığı
tehditlerle büyük zarar vermekle kalmayıp, olumlu politik gelişmelere de
engel olmaktadır.111
Yukarıda zikredilen seminerde; uluslararası adlî bir çatının tesis
edilmesi hususunda, korsanlık ve haydutluğa karşı önlemler tavsiye
edilmekle beraber, üye devletlerin ilgili hukukî önlemleri, acil olarak tesis
etmeleri ve uluslararası hukukun bu konudaki uygulamalarının iç hukuka
aktarılması hususuna da yer verilmiştir. Bu konuda önemli soru, uluslararası
hukuk kurallarının ve Birleşmiş Milletler Denizler Hukuku Sözleşmesi’nin,
devletlerin yargılama usul ve esaslarıyla nasıl uyumlaştırılacağı ve korsanlık
eylemlerinin
meydana
getirdiği
hukuki
durumun
ne
olacağının
belirlenmesidir.112
Denizde haydutluk ve korsanlık faaliyetlerine karşı daha uzun dönemi
kapsayan bir çözüm üretilebilmesi için, kıyı devletleri ile sınır devletler
arasında IMO’nun destek ve himayesi altında anlaşmalar yapılması
gereklidir. Bu konuda bilhassa 2009-2011 Kritik Deniz Yolları IFS (İstikrar
Enstrümanları Programı) kullanılmalıdır. Bu konuda AB'nin deniz güvenliği
alanındaki temel hedefi; vatandaşların ve ekonomik yapının, gemicilik ve
110
111
112
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm ET, 23.12.2009
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm ET, 23.12.2009
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm ET, 23.12.2009
51
liman
faaliyetlerine
yönelik
hukuk
dışı
maksatlı
hareketlere
karşı
korunmasıdır. AB’nin deniz güvenliği konusundaki düzenlemeleri ve hukuki
altyapısı, bir taraftan gemilerde ve limanlardaki faaliyetlerde önleyici güvenlik
çalışmalarını,
diğer yandan da liman güvenliği konusundaki yönergeleri
ihtiva etmektedir.113
Bu çalışmalar, ulaştırma lojistik zincirindeki deniz linklerine yönelik
olarak saldırılara ve risklere karşı düzenleyici bir çatı oluşturmaktır.
Uluslararası kabul edilen zorunlu kuralların ötesinde olan bu çatı, Dünya
ticaret'inin devam etmesini ve ilerlemesini sağlayarak deniz ulaştırmasında,
en iyi seviyede önleyici tedbirler alınması için oluşturulmuştur. Bu doğrultuda
AB Komisyonu’na, AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu tarafından üye
ülkelerin bu konuda yaptıkları faaliyetleri ve uygulamaları izleme ve yapılan
çalışmaların etkili olup olmadığını doğrulama yetkisi verilmiştir.
114
3.1. AVRUPA BİRLİĞİ KOMİSYONU
AB’nin Deniz Ulaştırması Politikaları ve bunların güvenlik boyutunu
Avrupa Parlamentosu’nun denetiminde, Avrupa Konseyi’nin verdiği yetkiye
dayanarak Avrupa Komisyonu icra etmektedir. Avrupa Komisyonu AB’nin tüm
ulaştırma modlarındaki düzenlemelerin uygulayıcısı ve denetleyicisidir. 115
Komisyon AB’nin bürokrasi işlevini gören, bir anlamda kamu hizmeti
veren kurumudur. Üye ülkeler tarafından tayin edilen komisyon üyeleri
(Komiserler), Maastricht Anlaşması’nın getirdiği düzenleme ile 5 yıllık bir süre
için
iş
başına
gelmektedirler.
Komisyon
atanmasında
Avrupa
Parlamentosu’nun rolünü pekiştiren Maastricht Anlaşması; daha önce 4 yıl
olarak belirlenmiş bulunan görev süresinin artırımını, beş yıllık zaman dilimi
için seçilen Avrupa Parlamentosunu’nun görev süresi ile uyum sağlamasını
teminen yapmıştır. Komisyon’da her üye ülke bir komiser ile temsil
113
114
115
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm ET, 23.12.2009
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm ET, 23.12.2009
Avrupa Birliği ve Türkiye, Dış Ticaret Müsteşarlığı, 6. baskı, s. 17
52
edilmektedir. Bulgaristan ve Romanya’nın katılımının ardında Komisyon’daki
komiser sayısı 27’ye çıkmıştır.116
Üye ülkeler, Avrupa Parlamentosu’na danışarak bir sonraki dönem için
düşündükleri Komisyon Başkanı’nın adını belirlerler. Daha sonra Komisyon
Başkanı ile karşılıklı karar alınarak Komiserler ile bunlar arasında beş
komisyon
başkan
yardımcısı
belirlenir.
Oluşan
liste,
Avrupa
Parlamentosu’nun güven oyuna tâbidir. Güven oyu alan komiserler, Avrupa
Komisyonu’nun çeşitli faaliyet alanları ile görevli genel müdürlüklerinin
(Directorate General) en az birinden sorumlu olurlar. Komiserlerin dosyaları,
sorumlu oldukları alanlar, Komisyon Başkanının önerisi doğrultusunda bizzat
komiserler tarafından belirlenir. Komisyonun bağımsızlığına oldukça önem
verilir. Bu bağlamda, komisyon üyesi olan bürokratların mensup oldukları
ülke bürokrasileriyle bağlantıları resmen kesilir ve bu kişiler AB bürokratı
haline gelirler. Lüksemburg’da ki ATAD önünde ettikleri yemin ile resmen
göreve başlarlar. Komiserler, münferit olarak sadece komisyon veya Bakanlar
Konseyi’nin başvurusu üzerine ATAD tarafından görevden alınırlar. Buna
mukabil Nice Antlaşmas’ına göre (Md. 217) herhangi bir komiser, komisyon
başkanının isteği üzerine istifa etmelidir. Öte Yandan Avrupa Parlamentosu
da, komisyonu toplu olarak görevden alma yetkisine sahiptir. 117
3.1.1. Avrupa Komisyonu’nun Görevleri
Komisyon’un dört temel görevi vardır:
1. Avrupa Parlamentosu’na ve Konsey’e yasa önerisinde bulunmak,
2. AB politikaları ve bütçesini yönetmek ve uygulamak,
3. Avrupa Adalet Divanı ile birlikte Avrupa mevzuatının uygulanmasını
sağlamak,
116
117
Tekinalp Ünal ve diğerleri, Avrupa Birliği Hukuku, 2. Baskı, İstanbul, 2000, Beta yayınları, s.
222 vd.
Avrupa Birliği ve Türkiye, Dış Ticaret Müsteşarlığı, 6. baskı, s. 17
53
4. AB’yi uluslararası düzeyde temsil etmek (örneğin AB ve diğer ülkeler
arasında anlaşmalar müzakere etmek).
Komisyon, üye devletlerin çıkarlarını temsil eden Konsey’in aksine,
hükümetlerden bağımsızdır ve genel AB çıkarlarını korur. Bu çerçevede,
komisyon üyeleri 5 yıl sürecek görevlerine başlamadan önce tarafsızlık
yemini ederler. Komisyon, siyasi olarak icraatlarından Avrupa Parlamentosu
karşısında sorumludur. Bu çerçevede AP, güvensizlik önergesi vererek
Komisyon’un görevine son verme yetkisine sahiptir. Komisyon, her üye
ülkeden birer Komisyon üyesi olmak üzere toplam 27 üyeden oluşmaktadır.
AB Konseyi tarafından nitelikli oy çokluğu ile belirlenen komisyon başkanı
adayı, AP’nin onayını aldıktan sonra, üye devletlerin önerileri doğrultusunda
AB Konseyi ile birlikte Komisyon üyeleri listesini oluşturur. Nihai listenin AB
Konseyi’nin nitelikli oy çokluğu ile onaylanmasını takiben, komisyon başkanı
ve komisyon üyeleri AP onayına sunulur. AP onayı alındıktan sonra, AB
Konseyi, Komisyon Başkanı ve üyelerini nitelikli oy çokluğu ile atar. Merkezi
Brüksel’de olan komisyonun Lüksemburg’da ofisleri, tüm AB üyesi ülkelerde
temsilcilikleri, dünyanın birçok başkentinde ise delegasyonları vardır. 118
3.1.1.1. AB Ulaştırma Komisyonu
AB’nin Deniz Ulaştırması alanında düzenleyici ve denetleyici AB
organı
Avrupa
Komisyonu’nun
bir
alt
organı
olan
“AB
Ulaştırma
Komisyonu’dur”. AB Komisyonu içinde 5 yıl süreyle seçilen komiserlerden biri
de
Ulaştırma
Komiseridir.
Ulaştırma
Komiseri,
Avrupa
Konseyi
ve
Parlamentosu’nun direktifleri doğrultusunda çalışan Avrupa Komisyonu’nun
ulaştırma faaliyetlerinin yürütülmesi ve yürürlükteki faaliyetlerin denetlenmesi
işini deruhte etmektedir.119
118
119
http://www.ikv.org.tr/icerik.asp?konu=kurumlar&baslik=Kurumlaryüzde20veyüzde20Karar
yüzde20AlmayüzdeMekanizma
ET, 15.08.2010
http://ec.europa.eu/about/ds_en.htm ET, 15.08.2010
54
AB Ulaştırma ve Enerji Genel Müdürlüğü, 28 Şubat 2010 tarihinde
Dolaşım ve Ulaştırma Genel Müdürlüğü ve Enerji Genel Müdürlüğü olmak
üzere iki genel müdürlük şeklinde yeniden yapılandırıldı.
Yeni yapılanma kapsamında Denizcilik Ulaştırma Müdürlüğü üç
birimden oluşmaktadır:
• Birinci birim; denizcilik hakkında düzenleyici hususlar, deniz emniyeti
ve gemiciler konusunda hizmet verecek;
• İkinci birim; limanlar ve iç su yolları konularında hizmet verecektir.
• Üçüncü birim ise sadece deniz güvenliği konusu ile ilgilenecektir. 120
3.2.
DENİZ
GÜVENLİĞİ
KONUSUNDA
AVRUPA
BİRLİĞİ
DÜZENLEMELERİ
3.2.1. Gemi ve Liman Tesisi Güvenliği AB Yönergesi
Gemi ve Liman Tesisi Güvenliğini Artırmaya Yönelik 2004 tarih ve 725
sayılı AB Yönergesi’nin amacı, uluslararası ticarette yer alan gemilerin ve
limanların denizde silahlı soygun ve korsanlık gibi hukuk dışı eylemlere karşı
önleyici içeriği yaymaya ve arttırmaya yönelik genel önlemleri uygulamaktır.
Bu regulasyon 2002 yılında IMO'nun kabul ettiği deniz güvenliği
konusundaki düzenlemeyi izleyebilmek ve önlemleri arttırabilmek için
uyumlaştırılmış bir temel sağlamaktadır.*
Bu düzenleme ISPS Kod'un b kısmındaki tavsiyeleri zorunlu
kılmıştır.121
120
121
Deniz Ticaret Odası AB Mart Bülteni, 1306, 2010
*
IMO'nun bu tarihte kabul ettiği düzenlemeler daha önce bahsi geçen SOLAS ve ISPS Code
uygulamalarıdır.
http://ec.europa.eu/transport/maritime/security/doc/legislation_maritime_security.pdf
ET.06.12.2009
55
3.2.2. Liman Güvenliği Yönergesi
Liman güvenliğini arttırmak konulu AB Komisyonu’nun 2005 tarih ve
65 sayılı Yönergesi, 2004 yılında kabul edilen 725 sayılı Komisyon
yönergesini tamamlayabilmek için güvenlik rejimine tâbi, tam teşekküllü liman
oluşturulmasını içermektedir.
Liman ve deniz faaliyetlerinde maksimum korumayı sağlamak için; ilgili
üye devlet tarafından tanımlanan belli sınırlar içindeki tüm limanları kapsayan
önlemler alınmalıdır. Böylece güvenlik önlemleri, liman aktivitelerinin olduğu
bölgelerde arttırılmış güvenlikten fayda sağlayan düzenlemeye uygun olarak
belirlenmelidir.
Bu önlemler bu düzenlemeye tâbi liman faaliyetlerinin olduğu tüm
limanlarda uygulanmalıdır. Bu yönerge aynı zamanda üye devletlerin 15
Haziran 2007 tarihine uygulamak zorunda oldukları düzenlemeleri de kontrol
etmeyi amaçlayan bir çatı oluşturmaktadır.
20
Ocak 2009’da Komisyon
kabul ettiği
bir
raporla Avrupa
Parlamentosu ve Konseyine 2005/65 sayılı direktifin uygulamalarını izleme
imkânı vermiş ve böylece rapor kısa dönemli sonuçlara ve uygulamalara
vurgu yapmıştır.122
3.2.3. Deniz Güvenliği Konusunda AB Komisyonu Denetim Yönergesi
AB, 2008 tarih ve EC324 No’lu Deniz Güvenliği Alanında Komisyon
Denetimlerini Yürütmeye Yönelik Yönergeyi yürürlüğe koymuştur. Bu
Yönerge ile deniz güvenliği konusunda AB düzenlemesinin üye devletler
tarafından uygulanıp uygulanmadığının izlenebilmesi için komisyon, tüm üye
ülkelere ulusal kalite kontrol sistemleri, deniz güvenliği yöntemleri, ilgili
122
http://ec.europa.eu/transport/maritime/security/doc/legislation_maritime_security.pdf
ET.06.12.2009
56
şirketler ve liman faaliyetlerinin etkinliğini kontrol etmek için denetimlerini
sürdürmektedir.
Deniz Emniyeti Ajansı komisyonun, denetim faaliyetlerine katılmakta
ve teknik destek sağlamaktadır. 9 Nisan 2008 yılında kabul edilen
Regülasyon ile de liman güveliği konusunda Komisyonunun, üye devletlerin
uygulamalarının komisyon tarafından izlenmesi ve denetlemesi kabul
edilmiştir.123
3.2.4 Avrupa Birliği’nin bir Topluluk Gemi Trafik İzleme ve Bilgi Sistemi
Kurulmasına Dair 2002/59/EC Sayılı Yönergesi
Avrupa Birliği 2002/59/EC sayılı yönergesi ile, topluluk içinde deniz
trafiğinin emniyetinin ve verimliliğinin arttırılması amacıyla, otoritelerin,
denizde tehlikeli alanlarda ve kaza durumlarında yetkilerinin arttırılması,
gemilerden kaynaklanan kirliliğin önlenmesi ve tespit edilmesi, arama ve
kurtarma operasyonlarının da dahil olduğu bir gemi trafik izleme ve bilgi
sistemi kurulmasını amaçlamaktadır.
Üye devletler bu yönerge ile gemi kaptanlarının, operatörlerin, acenta
sahiplerinin tehlikeli yük taşıyıcılarının bu yönerge hükümlerine uygun olarak
tedbir almalarını sağlamakla ilgili her türlü gerekli ve uygun önlemleri
almalarını sağlayacak ve takip edecektir.124
3.3. AVRUPA DENİZ EMNİYETİ AJANSI (EMSA)
Avrupa Komisyonu’nun 2002/1406 sayılı Regülasyonu ile kurulmuştur.
AB Komisyonuna yukarda belirtilen denetimlerine katılmakta ve Komisyona,
gemilerin,
123
124
ilgili
şirketlerin
ve
belirlenen
güvenlik
organizasyonlarının
http://ec.europa.eu/transport/maritime/security/doc/legislation_maritime_security.pdf
ET.06.12.2009
http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2002:208:0010:0027:EN:PDF
E.T:01.06.2010
57
denetiminde
teknik
destek
vermektedir.
Liman
güvenliği
konusunda
regülâsyona uygun olarak Komisyon, 5 Nisan 2008’de kabul edilen
düzenleme ile 2005/65/EC/ No’lu kararın uygulanması için her üye devlet ve
liman faaliyetlerini denetleme ve izlemeyi zorunlu kılmıştır. Gemi ve Kargo
izleme sistemi; can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından önem arz
etmektedir. Bu çerçevede EMSA’nın operasyonel faaliyetleri; denizlerde
belirlenen servis alanı içinde, deniz trafik emniyetini ve deniz trafiğinden
kaynaklanabilecek tehlikelere karşı çevre emniyetini arttırmak amacıyla,
ulusal ve uluslararası kurallara uygun olarak güvenli bir yapı tesis etmek,
işletmek ve idame ettirmektir.125
3.3.1. Gemi Trafik ve Raporlama Sistemi
AB’ni çevreleyen denizler, Dünyanın en yoğun gemicilik faaliyetlerini
ihtiva eden bölgelerden biridir. AB’nin dış ticaretinin % 90’nı ve AB üyelerinin
kendi aralarında yaptıkları ticaretin % 35’i bu bölgede yapılan deniz ticareti
vasıtasıyla yürütülmektedir. Petrol taşımacılığının hızla gelişmesi ve Avrupa
piyasalarından gelen büyük talebe, denizyoluyla yapılan tanker taşımacılığı
ile cevap verilmektedir. Ayrıca tanker trafiğindeki bu yoğunluk zaten var olan
tehlikeli maddelerin taşımacılığı, AB’nin denizlerinde ve iç suyollarında hızla
artan bir çevresel risk ile karşı kaşıya kalmalarına sebep olmuştur.126
Deniz taşımacılığı, karayoluyla taşınan malların artması ve bunun
sonucu olarak limanlara transfer edilmesiyle artmaya devam etmekte ve
gelecekte daha da artacağı görülmektedir.
Tüm Avrupa’da her yıl 350 milyon kişi seyahat etmekte ve bu durum
yolcu taşımacılığında bir artışa sebep olmaktadır. Artan trafiğin yanısıra
coğrafî koşullar, hava koşulları v.b durumlar, arttırılmış güvenlik ve çevresel
125
126
http://emsa.europa.eu/ ET, 17.12.2009
http://emsa.europa.eu/ ET, 17.12.2009
58
risk faktörlerinin azaltılmasına ilişkin tedbirleri alınmadığı sürece kazaların
artmasına, can ve mal güvenliğinin sağlanamamasına neden olacaktır.
Bu noktada gerekli olan, gemilerin izlenmesi sistemini içeren gemi
trafik organizasyonlarını oluşturacak yasal prosedürlerin gerçekleştirilmesidir.
2002/59 no’lu Komisyon direktifi ile “Gemi Trafik İzleme ve Bilgilendirme”
sisteminin
kurulabilmesine
imkân tanınmıştır.
Bu
direktif
ile Avrupa
denizlerinde gemiler ve kargoları eskiden olduğundan daha iyi izlenebilmekte
ve kontrol edilebilmektedir.127
EMSA, AB’nin bu direktifinin uygulayıcısıdır ve aşağıda belirtilen
hususlarda sorumludur.
Gemi ve kargo hareketlerini izleyen komisyonun bir AB elektronik bilgi
sistemi olan “SAFESEANET” sistemine destek sağlamak,
Üye ülkelerin denizcilik idareleri ile yukarda belirtilen hususlarda
işbirliği yapılmasını sağlamak,
AB kıyılarında sıkıntılı durumda olan gemilere barınak sağlanması
konularında çalışmalar yapmak,
Avrupa Komisyonuna 2002/59 no’lu direktifte tadilat ve değişiklik
yapma konularında destek vermek,
IMO ve IALA’da tarafından yapılan “uzun mesafe otomatik tanımlama
sistemini” izlemek,
Konuya İlişkin yapılan toplantı ve seminerlere iştirak etmek,
Gemi trafik izleme altyapı networküne ilişkin IMO’daki geçici çalışma
gruplarına katılmak.128
127
128
http://emsa.europa.eu/ , ET, 17.12.2009
https://extranet.emsa.europa.eu/index.php?option=com_content&task=view&id=96&Itemid=162
ET, 12.12.2009
59
3.3.2. Gemilerin Uzak Mesafede Tanımlanması ve İzlenmesi Sistemi–
LRIT
Gemilerin yani deniz ticaretinin emniyetle takibi ve sürdürülmesi
anlamında
bir
dizi
tedbirler
alınmaya
devam
edilmektedir.
SOLAS
kapsamında devam eden çalışmalar ile alınan özel önlemlerden biri de,
günümüzde özellikle deniz haydutluğunun artması ile genel anlamda destek
verecek bir sistem olan ve SOLAS Bölüm-V’e Kural-19 ile eklenen;
“Gemilerin Uzak Mesafeden İzlenmesi ve Takibi Sistemi-LRIT” 2008 yılında
devreye girmiştir.129
IMO Deniz Emniyeti Komitesi’nin (MSC) 84. Dönem Toplantısında
alınan karar gereği, LRIT sisteminin 31 Aralık 2008 tarihi itibariyle faaliyete
geçmesi planlanmıştı. Ancak MSC 85. Dönem Toplantısında ülkelerin yoğun
talebi sonucu bu tarih 31 Aralık 2008 tarihinden başlayarak 6 ay ertelenmişti.
MSC 86’da ise LRIT sistemine ilişkin mevzular toplantı esnasında oluşturulan
LRIT çalışma grubunda detaylı olarak ele alınmış olup, MSC 85 toplantısında
alınan karar gereği, sisteme entegrasyonu gecikecek olan devletlerin ilgili
SOLAS kuralı kapsamında mağdur olmadan, LRIT sistemine entegre
olabilmeleri amacıyla 1 Temmuz 2009 tarihine kadar zaman veren geçiş
süreci (Transitional Period) kararı MSC 86 toplantısında uzatılmamakla
birlikte, özellikle kurduğu LRIT veri merkezi test için sıra bekleyen ya da
testin içinde olup henüz testini tamamlamamış olan ülkelerden gelen talep
doğrultusunda MSC.1/Circ.1309 numaralı IMO kararı ile 15 Haziran – 30
Eylül 2009 tarihleri arasında bu ülkelere ilişkin uyum sürecini içeren bir
listenin IMO tarafından güncellenerek yayımlanmasına karar verilmiştir. Bu
karar ile, 1 Temmuz 2009 tarihinde tamamıyla faaliyete geçecek olan
sistemde, ülkelerinin LRIT veri merkezleri henüz faaliyete geçmemiş olan
gemilerin PSC uygulamaları esnasında tutulmamaları yönünde o bayrak
devletlerinin durumunu gösterir Liman Devleti Kontrolörleri’ne (PSCO) tavsiye
129
http://www.mdto.org.tr/haber.asp?id=167 ET, 06.06.2010
60
niteliğinde bir listenin hazır ve güncel olarak erişilebilir olmasını sağlamak
hedeflenmektedir.130
AB Uzak Mesafe Tanımlama ve İzleme Veri Merkezi (Long Range
Identification and Tracking-LRIT), kurulduğundan beri AB üyesi ülke bayraklı
ortalama
6.000
geminin
günlük
raporlaması
yapılmış
olup,
korsan
eylemlerine karşı bir savunma mekanizması olarak üye devletlerine bilgi akışı
sağlanmaya başlanmıştır.131
Dünyada uluslararası yüklerin yaklaşık yüzde 90’ı denizyolu ile
taşınmaktadır. Bu gerçekten hareketle denizcilik endüstrisi denilen bu dev
sektörün, hiç duraksamaya uğramadan nasıl daha güvenli, daha hızlı, daha
ekonomik ve çevreyi daha az etkileyerek taşıma hususu, ilgililerin öncelikli
gündemini teşkil etmektedir. Bu anlamda günümüzden 61 yıl önce kurulan
Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO)’nün temel çalışması, teşkilatlanması ve
denizcilik idarelerini yönlendirmesi hep bu amaca yönelik olmuştur. 132
Günümüze kadar denizcililiğin uluslararası gereklilikleri anlamında
çeşitli sözleşmeleri ilgili ülkelere sunarak onaylayan ve ihtiyaca göre yüzlerce
ve hatta binlerce yayımladığı sirkülerler ile sektöre yön veren IMO’nun en
önemli ana komitelerinden birisi “Deniz Emniyeti Komitesi (Maritime Safety
Committee)” ve bu komitenin önderlik ettiği sözleşmelerin temelini de
“SOLAS-74/
Uluslararası
Denizde
Can
Emniyeti
Sözleşmesi”
etmektedir. Denizde Can Emniyeti Sözleşmesi’ne, ISPS
teşkil
kapsamında 1
Temmuz 2004 tarihinde başlayan uygulamalar ile deniz ticaretinin terörist
faaliyetlerden etkilenmesini önlemek üzere bir dizi yeni uygulama başlatılarak
ilgili liman ve bayrak devletlerince de dikkatle uygulama ve kontrollere
devam edilmektedir.133
130
131
132
133
Denizcilik Müsteşarlığı 2010 yaz dönemi verileri
Deniz Ticaret Odası AB Mart Bülteni, 1306, 2010
https://extranet.emsa.europa.eu/index.php?option=com_content&task=view&id=52&Itemid=91
ET, 12.12.2009
https://extranet.emsa.europa.eu/index.php?option=com_content&task=view&id=52&Itemid=91
ET, 12.12.2009
61
IMO’nun yukardaki kararı gereği AB’nin kurduğu LRIT sisteminin
uygulayıcısı EMSA’dır. Gemilerin Uzak Mesafede Tanımlaması ve İzlemesi
Sistemi’nin amacı; imzacı devletlerin gemilerinin limandan ayrıldıktan sonra
izlenebilmesi ve gemilerin güvenliğinin sağlanmasıdır.134
Ayrıca, deniz trafiğinin izlenmesi sisteminde “Gemi Trafik ve
Raporlama Sistemi” kadar önemli olan “Otomatik Tanımlama Sistemini de
incelemekte fayda vardır.
3.4. OTOMATİK TANIMLAMA SİSTEMİ (AIS)
Deniz emniyetinin sağlanması amaçları için deniz trafiğinin izlenmesi,
AB’nin özel önem verdiği bir konudur. Şüphesiz deniz trafiğinin izlenmesinde
Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS-Automatic Information System) en önemli
araçlardan biridir.
Konu hakkında başlıca AB müktesebatını oluşturan, “Topluluk Gemi
Trafiği İzleme ve Bilgi Sistemi oluşturan” 2002/59/EC sayılı yönerge hem
gemiler, hem de üye ülkeler için bazı yükümlülükler getirmektedir. Bu
yükümlülükler,
büyük
oranda
ana
esasları
Denizde
Can
Emniyeti
Sözleşmesi’nin (SOLAS) beşinci bölümünde belirlenen ve IMO kural ve
tavsiyeleri ile detaylandırılan uluslararası sisteme paraleldir.135
2002/59/EC sayılı direktif; bir üye devlet limanına gelen herhangi bir
geminin, direktifin Ek -II’sinde belirtilen zaman çizelgesine uygun olarak, IMO
tarafından belirlenen performans standartlarına haiz bir AIS cihazını
taşımasını zorunlu kılmaktadır. Bu gemiler, uluslararası sözleşmelerin, kural
ve standartların seyir bilgilerinin korunmasını öngördüğü durumlar dışında,
AIS cihazlarını açık ve çalışır durumda bulunduracaklardır. Direktifte yer alan
zaman
134
135
çizelgesinde,
belirtilen
gemilerin
AIS
cihazı
taşıma
takvimi
https://extranet.emsa.europa.eu/index.php?option=com_content&task=view&id=52&Itemid=91
ET, 12.12.2009
http://www.denizhaber.com.tr/Yazar/dr.-ozkan-poyraz/15/otomatik-tanimlama-sistemi-ve-ab.html
ET, 04.05.2010
62
tamamlanmıştır. Buna göre; uluslararası sefer yapan 300 groston ve
üzerindeki tüm gemiler, uluslararası sefer yapmayan 500 groston üzerindeki
tüm yük gemileri ve tonajlarına bakılmaksızın tüm yolcu gemileri AIS cihazı
taşımakla yükümlüdür. Üye devletler 300 grostondan küçük kabotaj
taşımacılığı yapan yolcu gemilerini, AIS cihazı taşıma zorunluluğundan muaf
tutabileceklerdir. Bu yükümlülükler SOLAS’taki Kategori-A olarak adlandırılan
gemilerin yükümlülükleri ile tamamen paraleldir. AB, Erika- III deniz emniyeti
paketi kapsamında 2002/59/EC sayılı direktifte değişiklik yaparak, 15 m. ve
daha büyük balıkçı gemilerine de AIS cihazı taşıma zorunluluğu getirmeyi
planlamaktadır. Bu zorunluluk 1 Ocak 2008 tarihinden, 1 Ocak 2010 tarihine
kadar bir takvim içerisinde yerine getirilmiş olunacaktır. 136
3.5. DENİZ GÜVENLİĞİ KOMİTESİ
AB Komisyonu, deniz güvenliği konularında yaptığı düzenlemeleri
takip edebilmek için düzenleyici bir kuruluş olan Deniz Güvenliği Komitesi
MARSEC(Maritime Security Committe)’den yardım almaktadır. Bu komite
2004/725 sayılı düzenlemenin 11. Maddesine göre 2005/65/EC no’lu
yönergenin gerekliliklerine uygun olarak kurulmuştur. Komiteye, komisyon
tarafından başkanlık edilmekte ve tüm devletler uzmanlarından oluşmaktadır.
MARSEC vasıtasıyla Avrupa gemiciliğinin güvenliğini sağlamaya
yönelik bilgilerin paylaşılacağı bir mekanizma kurulması için bir platform
oluşturulmuştur. Bunlara ilave olarak komisyon, düzenli olarak Paydaş
Tavsiye Grubu (SAGMAS)* ile toplantılar yaparak paydaşların MARSEC’in
çalışmalarını
izleyebilmesi
ve
koyabilmelerine imkân tanımaktadır.
136
137
çalışmalarına
dair
fikirlerini
ortaya
137
http://www.denizhaber.com.tr/Yazar/dr.-ozkan-poyraz/15/otomatik-tanimlama-sistemi-ve-ab.html,
ET, 04.05.2010
*
Bir NGO (sivil toplum örgütü)’dur
http://ec.europa.eu/transport/maritime/security/doc/legislation_maritime_security.pdf
ET, 17.12.2009
63
3.6. DENİZ HAYDUTLUĞUNA KARŞI AVRUPA BİRLİĞİ GÖREV GÜCÜ
Bahsekonu Deniz Gücünün kurulmasının amacı; Somali Kıyıları’nda
vuku bulmakta olan deniz haydutluğuna karşı önleyici ve engelleyici tedbirler
alarak bölgede istikrarı sağlamaktır.
Adı;
“Deniz Haydutluğuna Karşı AB Görev Gücü” olan bu askerî
operasyon; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2008 yılında kabul edilen
1814,1816, 1838 ve 1846 sayılı kararları ile yürürlüğe konmuştur.
Söz konusu görev gücünün temel görevi;
• Somali’ye insanî yardım götüren gemileri korumak,
• Savunmasız gemileri korumak,
• Somali Kıyılarındaki balıkçılık faaliyetlerini takip etmek,
• Deniz haydutluğuna karşı önleyici ve engelleyici tedbirleri almaktır.
Bu görev gücü, AB’nin “Ortak Güvenlik Ve Savunma Politikası”
çerçevesinde oluşturulmuştur. 2008 yılında 12 aylık bir süre için kurulan
görev gücü, BM Güvenlik Konseyi’nin kararı ile operasyon süresi 2010 Aralık
ayına kadar uzatılmıştır. Aralık’tan sonra da görev süresine devam etmesi
ihtimal dahilinde gözükmektedir.138 Bu süre zarfında hava araçları destekli 12
tane AB gemisi bölgede operasyonlara devam etmektedir.
Bu vazife esnasında görev gücü personeli; korsanlık faaliyetleri ile
ilintili kişileri tutuklayabilir, gemileri alıkoyabilir, tutuklanan bu kişiler, bir AB
üyesi devlet tarafından kovuşturması yapılabilir ya da, Kenya ile AB arasında
6 Mart 2010 tarihinde yapılan bir anlaşma gereği, bu kovuşturma Kenya
tarafından da yürütülebilir.
Haydutluğa karşı AB Görev Gücü’nün operasyon alanları Kızıl Deniz’in
güney kısmı, Aden Körfezi, Hint Okyanusu ve Akdeniz’de Şeysel Adalarıdır.
138
http://www.denizticaretodasi.org/DetoPortal/Default.aspx?tâbid=1&mid=810&ctl=Edit&
ContentM anagementID=f521c3c5-0e0f-447c-a7e3-882c2384c317 ET, 09.08.2010
64
Görev Gücü’nün ilk yıl mâliyeti 8.3 Milyon Euro olup, masraflar AB
ülkelerinin
Gayri
Safi
Millî
paylaştırılmaktadır.139
139
http://www.eunavfor.eu/ ET, 17.07.2010
Hasılalarına
göre
üye
ülkelere
SONUÇ
Dünyada artan enerji ve mal talebi ile yolcu taşımacılığındaki artış bu
üç unsurun taşıma mâliyetlerini ciddi manada arttırmıştır. Bugün büyük boy
petrol taşıyan tankerlerin ortalama günlük kira bedelleri 60.000-100.000 $
arasında değişmektedir. Taşıma mâliyetlerindeki bu yükseklik, otomatik
olarak
bir
güvenlik
sorunu
ortaya
çıkarmakta,
malın
değerini
de
arttırmaktadır. Taşınan malzemelerin değeri ne kadar yüksek olursa, taşıma
mâliyeti de buna paralel olarak düşmektedir. Bu sebeple, deniz taşımacılığın
yüksek mâliyetleri ve taşınan malzemenin değeri doğal olarak, bir güvenlik
ihtiyacı doğurmaktadır.
Bu ihtiyacı karşılamak için; hem AB, hem NATO hem de IMO ve diğer
uluslararası örgütler, bu güvenlik sorununu azaltmaya yönelik bir takım
çalışmalar yapmaktadırlar. Özellikle Doğu Afrika, Güney Çin Denizi, Hindistan
Kıyıları ve Karayipler gibi bölgelerde meydana gelen gemilere saldırı ve gemi
kaçırma eylemleri, uluslararası deniz ticareti ve global ekonomiyi tehdit ettiği
gibi, insan hayatını da ciddi olarak tehlikeye düşürmektedir.
Uluslararası kamuoyunun özellikle uçak, tren, gemi kazaları ile gemi
ve uçak kaçırma eylemlerine karşı hassasiyetleri göz önüne alındığında, hem
ulusal devletlerin hem de uluslararası örgütlerin bu konuda yaptığı çalışmalar,
daha da önem kazanmaktadır. NATO ve Birleşik Deniz Gücü gibi uluslararası
örgütlerin korsan faaliyetlere karşı yaptıkları operasyonlar ile IMO’nun ISPS
Kod gibi uygulamaları, AB’nin bu uygulamaları kendi iç hukukuna aktarması,
gemi
trafik
izleme
sistemleri
ve
otomatik
tanımlama
sistemi
gibi
uygulamalarla hem can hem de mal güvenliği konusunda yaptıkları
çalışmalar, uluslararası kamuoyunun bu konudaki kaygılarını azaltmada ve
global ekonomiyi sekteye uğratacak bu gibi eylemleri önlemede yeterli olup
olmadığı zaman içinde görülecektir. Konu, tartışılmaya çok muhtaç olmakla
beraber, bu hususta yapılacak çalışmaların arttırılması, olmazsa olmaz gibi
görünmektedir.
66
21 Mayıs 2010 tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilen BM Somali
Konferansı’nda, Somali’deki iç karışıklığın ve istikrarsızlığın Dünya’ya olan
etkisi ve sonuçları tüm boyutlarıyla ele alınmış, meydana gelen deniz
haydutluğu
eylemlerinin
Dünya
denizciliğine
olan
etkisi
tartışılmıştır.
Konferansta ele alınan en önemli konulardan biri de deniz haydutluğu
eylemlerini körükleyebilecek kuruluşların varlığı meselesi olmuştur. Somali’de
meydana gelen faaliyetleri engelleyebilmenin en etkin yollarından birinin
Somali’de iç istikrarın sağlanması ve etkin bir yargı teşkilatı ile bir deniz
otoritesinin kurulması olacağı gündeme gelmiş ve ivedilikle bu çalışmaların
yapılması önerilmiştir.
Bu çerçevede deniz haydutluğu ve denizde meydana gelen korsanlık
faaliyetlerine karşı en büyük sorumluluk, ulusal devletlere düşmektedir. Bu
devletlerin, uluslararası örgütlerin bu konuda yaptıkları çalışmaları, kendi iç
hukuklarına aktarmaları kâfi gelmemekte,
uygulamasını da yapmaları
gerekmektedir. Deniz Haydutluğu faaliyetlerinin ilgili kıyı devletlerinin
karasuları ve münhasır ekonomik bölgelerinde meydana gelmesi, bir yetki
sorunu ortaya çıkarmaktadır. Bu yüzden yetki ve izin olmaksızın, uluslararası
gücün bu bölgelere müdahalelerde bulunması, uluslararası hukuk açısından
pek mümkün görünmemektedir.
Bu çerçevede, kıyı devletlerinin başta kendileri, bu yasadışı eylemlere
karşı önlemler alarak,
bu konudaki çalışmalara katkıda bulunmaları
gerekmektedir. Zaten bir kıyı devletinin haberi, ya da o ülkelerde otorite
boşluğu olmadan, bu tür faaliyetlerin meydana gelmesi ihtimal dışı olarak
düşünülmektedir.
Dünyada artan enerji ihtiyacı, devletlerin daha çok birbirlerine bağlı
hale gelen ekonomik yapıları ve dış ticaret, otomatik olarak bir taşıma sorunu
ortaya çıkarmaktadır. Giderek yükselen taşıma talebine paralel olarak artan
mâliyetler ve fiyatlar, doğal olarak, bu hususların güvence altına alınması
zorunluluğunu doğurmaktadır.
67
Ulaştırma modlarında artan güvenlik ihtiyacı, önümüzdeki yıllarda
Dünya kamuoyunun en büyük sorunlarından biri olacağı ve bu konuda daha
ciddi çalışmalar yapılacağı düşünülmektedir.
68
KAYNAKÇA
ADALI, Hayrettin Taylan; Analysing European Union Maritime Transport
Policy, T.C Yeditepe Unversity Graduate Instıtute of Social Science,
İstanbul, 2008.
AYYILDIZ Elif Tuğçe;Deniz Alanlarında Güvenlik Yönetimi; Ege Denizi
Uygulaması, T.C. Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Denizcilik İşletmeleri Yöneyimi Anabilim Dalı Lojistik ve Deniz
Ulaştırması Programı Tezsiz Yüksek Lisans Projesi, İzmir 2007.
___________; AB ve Türkiye, Dış Ticaret Müsteşarlığı, 6. baskı, Ankara,
2007.
ÇAKMAK, Haydar; Avrupa Güvenliği, , Akçağ Yayınları, Ankara, 2003.
DEDEOĞLU,Beril, Dünden Bugüne AB,. I. Baskı, İstanbul,2003.
GENÇ, Mehmet; Birleşmiş Milletler veUzmanlık Örgütleri Mevzuatı, c.I,
Ezgi Kitabevi Yayınları, I.Baskı, Bursa, Ocak-1999
GÖNLÜBOL, Mehmet, Uluslararası Politika, Siyasal Kitabevi, 5.Baskı,
Ankara,2000,
HALBERSTAM, Malvina, Terrorism on the High Seas: The Achille Lauro,
Piracy and the IMO Convention on Maritime Safety, American
Journal of International Law,
KENDER,
Rayegan-ÇETİNGİL,
Ergon,
Deniz
Ticaret
Hukuku(Takip
Hukuku ve Deniz Sigortaları ile Birlikte) Temel Bilgiler, Genişletilmiş
7. Baskı Beta Basım Yayım Dağıtım AŞ. İstanbul,2003
KOYUNCU, İbrahim Serdar, Gemi Sınıflama Kuruluşlarının Faaliyetleri ve
Sorumluluğu, Levha Yayınları, 2008,
KURAN, Selami; Uluslararası Deniz Hukuku, İstanbul, 2009.
69
OKUR, Derya Aydın;
Deniz Hukukunda Liman Devleti Yetkisi ve
Denetimi, On İki Levha Yayıncılık, İstanbul, 2009.
PAZARCI, Hüseyin; Uluslararası Hukuk, Turhan Yayınevi, Ankara, 2007.
TEKİL, Fahiman; Deniz Hukuku, Alkım Yayınevi, İstanbul 2001.
TEKİNALP, Ünal, TEKİNALP, Gülören, ve diğereri, AB Hukuku, II. Baskı,
Beta Yayınları, İstanbul, 2000,
ÖZMAN, Aydoğan; Deniz Hukuku 1, Turhan Kitabevi, Ankara, 2006.
R.R Churchill and A. V. Lowe; The Law of the Sea, Univesity Press,
Manchester, 1999
VALENZUELA Ivan; ed.Coastal Zone Piracy and other Unlawfull Acts at
Sea, World Maritime University, Malmo,2007
DİEGO A. Ruiz Palmer (Nato Operasyonlar Bölümü Planlama Dairesi
Başkanı), “Yeni Operasyonel Ufuklar; Nato ve Deniz Güvenliği”,
Nato Dergisi, Kış -2007
EKONOMİK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA TEŞKİLATI BÜLTENİ; Uluslararası
Güvenlik, Sayı. 144, 2009.
DENIZ TICARET ODASI AB MART BÜLTENI,1306, 2010
Resmi Yazılar:
Denizcilik Müsteşarlığı, 29.01.2010 tarih ve 3371 sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, 12.07.2010 tarih ve 22950 sayılı yazı.
Denizcilik Müsteşarlığı, 23.07.2010 tarih ve 24170 sayılı yazı.
İnternet Siteleri:
AB’nin Deniz Güvenliği Stratejisi
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
70
http://www.nato-pa.int/default.asp?SHORTCUT=208
Avrupa Birliği’nin bir Topluluk Gemi Trafik İzleme ve Bilgi Sistemi
Kurulmasına Dair 2002/59/EC Sayılı Yönergesi
http://eurlex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2002:208:0010:0
027:EN:PDF
NATO’nun
Deniz
Operasyonları
Üzerindeki
Rolüne
Bakış
Açısı
http://www.nato.int/docu/review/2007/issue4/turkish/analysis4.html
http://www.nato.int/issues/allied-provider/index.html
http://www.nato.int/cps/en/SID-83A02EABCB5B2A1D/natolive/topics_48815.htm
http://www.un.org/Depts/los/consultative_process/mar_sec_submissions/nato
.pdf
Genel Olarak Deniz Ulaştırma Politikaları
www.infoeuropa.eurocid.pt/opac/?func=service-media-exec
Deniz Güveliği
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm
http://ec.europa.eu/about/ds_en.htm
ISPS Kod Uygulamaları
http://www.denizcilik.gov.tr/dm/isps/ispsKodUygulamalaryüzdeC4yüzdeB1.as
px
http://www.imo.org/safety/mainframe.asp?topic_id=897#what
Çok Mod’lu Taşımacılarda Güvenlik
http://www.virahaber.com/yazi/ab-deniz-ve-denizcilik-gundemi-8691.htm
71
Gemi ve Liman Tesisi Güvenliği, Gemi ve Liman Tesisi Güvenliği'ni
Arttırmaya Yönelik 725/2004 Sayı ve Tarihli AB Yönergesi
www.ec.europa.eu/transport/maritime/security/security_en.htm
http://ec.europa.eu/transport/maritime/security/doc/legislation_maritime_secu
rity.pdf
Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı(EMSA)
http://emsa.europa.eu/
Operasyonel Faaliyetler
https://extranet.emsa.europa.eu/index.php?option=com_content&task=view&
id=96&Itemid=162
Gemilerin Uzak Mesafede Tanımlaması ve İzlemesi Sistemi – LRIT
http://www.mdto.org.tr/haber.asp?id=167
Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS)
http://www.denizhaber.com.tr/Yazar/dr.-ozkan-poyraz/15/otomatiktanimlama-sistemi-ve-ab.html
Deniz Güvenliği Komitesi (MARSEC)
http://ec.europa.eu/transport/maritime/security/doc/legislation_maritime_secu
rity.pdf
Deniz Haydutluğuna Karşı AB Deniz Gücü (EUNAVFOR)
http://www.eunavfor.eu/
Deniz Güvenliği için Kuruluşlararası Strateji Geliştirme
http://www.statewatch.org/news/2007/jul/eu-mso-chens-strategy.pdf
72
Türkiye’nin Güvenlik Perspektifleri ve politikaları
http://www.mfa.gov.tr/i_-turkiye_nin-guvenlik-perspektifleri-vepolitikalari.tr.mfa
Nato Yeni “Düşmanlar” ve Stratejiler Arıyor
http://www.turksam.org/tr/yazdir1668.html
AB Entegre Denizcilik Politikaları
http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=COM:2007:0575:
FIN:EN:PDF
AB Deniz Ulaştırması Politikaları
http://www.e-kutuphane.imo.org.tr/pdf/12175.pdf
Kurumlar ve Karar Alma Mekanizması
http://www.ikv.org.tr/icerik.asp?konu=kurumlar&baslik=Kurumlaryüzde20veyü
zde20Kararyüzde20Almayüzde20Mekanizması
Uzun Mesafe Tanımlama ve İzleme Sistemi
https://extranet.emsa.europa.eu/index.php?option=com_content&task=view&
id=52&Itemid=91
Denide Seyir Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair
Sözleşme (SUA)
http://www.imo.org/About/Conventions/ListOfConventions/Pages/SUATreaties.aspx
73
ÖZET
CANSIZ, Mustafa Çağatay. AB’nin Deniz Ulaştırması Politikalarının
Güvenlik Boyutu, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2010
Bu çalışmada; günümüzde meydan gelen korsan eylemlerinden ve
deniz ticaretinin ve taşımacılığının artan öneminden hareketle AB’nin deniz
güvenliği alanında yaptığı çalışmaları incelenmiştir. Taşımacılık mâliyetlerin
artmasının doğal sonucu olarak meydana gelen güvenlik ihtiyacı ve bunun
sonucu yapılan çalışmalar konunun nüvesini oluşturmaktadır.
Konunun öncelikle güvenlik boyutu ele alınmış uluslararası hukuk
boyutu, bu konuda faaliyet gösteren diğer uluslararası örgütler, deniz
ulaştırması alanındaki genel rejim ve nihayet AB’nin yaptığı çalışmaları da
incelenerek ortaya konmuştur.
Anahtar Kelimeler:
1. Deniz Güvenliği
2. Avrupa Birliği
3. Taşımacılık
4. Deniz Haydutluğu
74
ABSTRACT
Mustafa Çağatay CANSIZ, Security Aspect of European Union on
Maritime Transport, Master Thesis, Ankara, 2010
In this study, we deeply elaborated European Unions’ Maritime
security policies by explaining the growing importance of piracy, merchant
shipping and maritime transportation. Security needs which are the natural
consequence of increasing transportation costs has caused many practices
that are the core of our study.
First of all, the security aspects of the study is taken in to
consideration. Afterwards, other related International organizations that have
actions ın this framework, general regime on maritime transport and finally
European Unıon maritime security policies have been revealed.
Keywords:
1. Maritime Security
2. European Union
3. Transportaion
4. Piracy
Download