T.B.M.M. B: 44 14 . 12 . 1993 O : 2 Ülkemizin, çevre sorunları

advertisement
T.B.M.M.
B: 44
14 . 12 . 1993
O:2
Ülkemizin, çevre sorunları bakımından çözüm bekleyen önemli bir diğer konusu da eroz­
yondur. Doğal çevre içerisinde önemli yeri bulunan ormanlarımız, ülkemiz topraklarının yüz­
de 25,9'unu, birinci ve ikinci sınıf ekilebilir arazilerin toplamı ise ülkemiz topraklarının yüzde
15,9'unu kapsamaktadır. Orman olarak nitelindirilen kesimlerin ise, yüzde 56,2'si, verimsiz or­
man durumundadır ve bu tablo, ormanlarımızın korunmadıklarını gösteren bir tablodur. Her
yıl 500 milyon ton verimli toprak, erozyonla yok olmakta, çayır ve meralar, aşırı kullanılmak­
tan, gün geçtikçe azalmakta ve tarım toprakları, amaç dışı kullanılmaktadır.
Tarım Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı arasında imzalanan bir protokolle, su havzalarının
korunması, erozyonun önlenmesi, rekreasyon ve peyzaj amaçlı yeşil alanların artırılması, bi­
yolojik yaşamın geliştirilmesi, ekolojik ortamın iyileştirilmesi için, özellikle büyük şehirlerimi­
zin etrafına çevre ormanı kurma çalışmalarına, Anavatan döneminde hız verilmiştir.
Erozyonun etkilerini azaltabilmek için, yurt sathında başlatılacak ağaç dikme seferberli­
ği, büyük bir ciddiyetle devam ettirilmelidir. Her öğrencinin birkaç ağacı olmalı ve o ağaçların
bakımını ve yetiştirilmelerini kontrol etmesi sağlanmalı; bu husus, sınıf geçme notuna tesir et­
melidir. Bu proje, rahmetli Adnan Kahveci'nin projesi olarak gündeme geldi; ama, şimdiye ka­
dar uygulanamadı; uygulanmasını temenni ediyoruz. Ağaç dikme ve erozyonla mücadeleye se­
ferberlik düzeyinde ehemmiyet vermediğimiz takdirde, ülkemizin çok büyük çevre felaketiyle
karşı karşıya kalacağı, uzmanlarca ifade edilmektedir.
1980'de NASA tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye'nin, böyle giderse, ellibeş
yıl sonra çölleşeceği ve ülkemizin yüzde 85'inin verimsiz topraklardan oluşacağı tespit edilmiş
ve bu durum, daha sonra yapılmış bulunan, Birleşmiş Milletlerin 1977'deki Çölleşme Konfe­
ransıyla Rio'da düzenlenen Çevre Konferansında tekrar dile getirilmiştir.
Gelecek kuşaklara çölleşmiş bir ülke bırakmamak için, seferler olmak yetmiyor, bunun
yanında, yılda 10 trilyon Türk Lirası tutarında bir kaynağın da uzun yıllar bu işe tahsisi gerek­
mektedir. Bu rakamlar, meselenin ehemmiyetini ortaya koyan göstergelerdir. Aksi takdirde, ba­
rajlarımızın kısa sürede dolmasını, su kaynaklarının boşa akıp gitmesini, toprağın su tutma
özelliği kalmayacağından dolayı yeşil örtünün erimesini, mera ve çayırların daralmasını, tarım
alanlarının yok olmasını, toprak kayması ve sel felaketlerinin giderek artmasını ve ekolojik den­
genin bozulmasını göze almamız gerekmektedir.
Ülkemizde, 1930'Iardan beri, erozyonla mücadele edilmektedir; ancak, etkili sonuçlar alın­
dığı pek söylenemez. Son yıllarda, erozyonla mücadelenin ehemmiyeti vatandaşlarca da anla­
şılmış ve bu konunun sadece devletin görevi olmadğı sonucuna varılarak, Türkiye erozyonla
Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) kurulmuştur. Böylece,
çevre hakkına dayanan çevre bilincinin teşekkül etmiş olması, bu konuda ileriye ümitle bak­
mamıza vesile olmaktadır.
Bir işadamı olması yanında, çevre sorunlarına yaptığı katkı ve örnek davranışlarından do­
layı, Birleşmiş Milletlerin, kendisine çevre ödülü verdiği değerli Vakıf Başkanı Hayrettin Kara­
ca ve Yönetim Kurulu Üyelerini de, erozyonla yaptıkları mücadele ve toplumun bilinçlendiril­
mesi konusundaki faaliyetlerinden dolayı huzurlarınızda tebrik etmek istiyorum.
Diğer önemli bir çevre sorunumuz, atıklar olarak, toplumun gündemine gelmektedir. Ulus­
lararası Rio Konferansında, tüm ülkelerin 2000 yılına kadar atık arıtımı ve bertarafı için kalite
kriterlerini, hedef ve standartlarını belirlemeleri istenilmiş; sanayileşmiş ülkelerin 1995 yılı
— 720 —
Download