BÜYÜTEC

advertisement
Erken yaşta evliliklere mahkeme kararıyla izin vermek, hukuken cinsel istismara izin vermektir...
Türk Medeni Kanunu ise kız ve erkek çocukları için evlenme yaşını anne baba onayıyla 17, pek olağanüstü
halin varlığı halinde hakim kararıyla 16 olarak düzenlemiştir. Uygulamada –mahkeme kararlarında- pek
olağanüstü hal gebelik olarak ağırlıklı şekillenmiştir. Dolayısıyla, 16 yaşını doldurmamış kız çocuğu, yani 15
yaşındaki bir kız çocuğu cinsel istismara uğrayıp gebe kalırsa, mahkeme kararıyla istismarcısı ile evlenmesine
izin verilebilmekte, ceza yargılamasında ise bu durum cezasızlığa yol açmaktadır. Uluslararası sözleşmelerin
uygulanmasını izlemekle yükümlü komiteler evlenmede asgari yaşın 18 olmasını önermektedir. Türk
Medeni Kanunu kız veya erkek çocuğunun 18 yaşından önce anne-baba onayıyla veya mahkeme kararıyla
evlenmesinin önüne geçecek şekilde değiştirilmelidir.
İdari yargılamada ise yürürlüğün durdurulması istemi hakkında belirli bir son tarih düzenlenmelidir. Örneğin,
onsekiz yaşını doldurmamış çocuklara dair olan davalarda yürürlüğün durdurulması kararı dava açılmasından
itibaren 15 gün içerisinde verilir şeklinde bir düzenleme çocukların yaşamında okula gidememe gibi sonuçlar
doğuran idari kararlar bakımından hayati önem taşımaktadır.
BÜYÜTEC
Ayırımcılıkla Mücadelede
Etkili Araçlar
Projesi
www.gundemcocuk.org/buyutec
buyutec2015
@buyutec2015
Giriş
Çocuklara yönelik yargıdaki ayrımcılığı görünür
kılmayı hedefleyen Büyüteç Yargıda Ayırımcılık Yargı
Raporu’nda, çocukların cinsiyetleri, engel durumları
ya da sadece çocuk olmalarından kaynaklı yargı süreç
ve ortamlarında ayrımcılığa uğradığı durumlar tespit
edilmiştir.
Ayırımcılıkla mücadele sistematik ve bütüncül bir
yaklaşımı gerektirir. Sadece mevzuat değişikliği yahut
sadece uygulamaya indirgenemez. Çocuklara yönelik
ayırımcılık ise çocuklara özgü örüntüler içerdiği için
çocuk hakları yaklaşımını gerektirmektedir. Çocuklara
yönelik ayırımcılık ile mücadelede mevzuatın
kapsayıcı, izleme mekanizmaları ve yaptırımları
içerir şekilde düzenlenmesi zorunludur. Her çocuğu
kapsayacak şekilde düzenlenmeyen veya izleme
mekanizması yahut yaptırımdan yoksun şekilde
düzenlenen normlar, sadece kağıt üzerinde kalmakta
ve çocukların hayatına etki etmemektedir. Bütüncül
yaklaşımdan kastımız ise yasal değişikliklerin
sadece bir “ilk adım” olduğu unutulmamalıdır.
Çocuğa yönelik ayırımcılıkla mücadelede;
devletin sivil toplum işbirliğinde personelini
güçlendirmesi, genel kamuoyundaki bilgi seviyesinin
arttırılması, uygulamanın düzenli izlenmesi, veri
toplanması, yapılan mevzuat değişikliğinin etki
değerlendirmesinin yapılması gerekir. Önemli olan
yasal değişikliklerin çocukların yaşamlarına ne kadar
etki ettiğidir.
Çocuklara Yönelik Ayırımcılıkla Mücadele İçin
Yasal Reform Önerileri
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, her yasama
döneminde çocuk haklarına duyarlı milletvekilleri de
görev yapmaktadır. Çeşitli siyasi partilere mensup
milletvekilleri tarafından çocuklara yönelik ayırımcılık,
şiddet, ihmal, istismar başta olmak üzere suçlarla
mücadele için değişiklik önerileri sunulmuştur.
Yine parlamentoya erken yaşta evlendirmeleri
engelleyecek Türk Medeni Kanunu değişikliği,
bedensel cezalandırmada cezasızlığa yol açan Türk
Ceza Kanunu’ndaki maddenin kaldırılmasına yönelik
çocuk hakları temelli kanun teklifleri sunulmuştur.
Her yasama döneminde çocukların yaşadığı sorunlara
odaklanan araştırma komisyonları kurulmaktadır.
Bu çalışmalar gerek milletvekillerinin, gerek meclis
personelinin gerek genel kamuoyunun çocuk hakları
konusunda bilgilenmesini sağlasa da somut yasal
reformlar hala gerçekleşmek üzere gündemde sırasını
beklemektedir.
Bu belgede sunulan öneriler karar alıcıların
çocuklara yönelik ayırımcılık ile mücadelede ilk adımı
oluşturacak değişikliklerdir.
Ayırımcılık suçtur.
Çocuklara yönelik ayırımcılık da suçtur.
Çocuklara yönelik ayırımcılık ile mücadelede
başlangıç Türk Ceza Kanunu’ndan (TCK) olmalıdır.
TCK’nın cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bölümü
bir çok tartışmaya konu olmuştur. 2014 yılında yapılan
kapsamlı değişiklik çocuklara yönelik toplumsal
cinsiyet ayrımcılığı ile mücadeleye katkı sunmamıştır.
Aşağıdaki genel çerçeve özellikle toplumsal cinsiyet
ayrımcılığı ile mücadele için TCK’da yapılabilecek
değişiklik önerilerine katkı vermesi hedeflenerek
hazırlanmıştır.
• Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların çocuklara
yönelik işlenmesi halinde indirim nedenlerinin
uygulanmaması gerekir. Nitekim incelenen
dosyalarda sanıkların sadece duruşmalara gelmiş
olması bile takdiri indirim gerekçesi olarak yer
almıştır. Cezalandırmanın sembolik olmaması,
mağdurda ve suçtan zarar görenlerde adaletin
gerçekleştiği hissini yaratması önemlidir.
• Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların çocuklara
yönelik işlenmesi halinde dava ve ceza
zamanaşımı hükümlerinin uygulanmaması
gerekir. Cinsel istismara maruz kalan çocuklar,
hissedilen suçluluk duygusu gibi bir çok
nedenle yaşadıklarını anlatamamakta veya
olay yargısal süreçlere taşınamamaktadır.
İstismar mağduru çocuğun yaşadığı travma ile
başedebilir hale gelmesi ve yaşananlarla yargı
önünde hesaplaşabilmesi zaman alabilmektedir.
Zamanaşımı kurumunun bu husus dikkate
alınarak çocuklara özgü cinsel istismar suçu için
düzenlenmesi gerekir.
• Cinsel dokunulmazlığa suçların tamamında
şikayet üzerine ibaresi kaldırılmalıdır. Bir
suçun öğrenilmesi halinde geçerli olan bildirim
yükümlülüğü kapsamında cinsel dokunulmazlığa
yönelik bir suç var ise şikayet aranmaksızın
soruşturmasının yapılmasının sağlanması gerekir.
• Çocuklara yönelik cinsel istismar ile reşit
olmayan ile cinsel ilişki olarak düzenlenen ayrım
kaldırılmalıdır. 18 yaşını doldurmamış bireyler
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’na göre
çocuktur. Çocuklara yönelik cinsel istismar
18 yaşını doldurmamış tüm çocuklar için aynı
şekilde düzenlenmelidir. Nitekim incelenen
dosyalarda, gerek yaş büyütme kararları
gerek adli tıp incelemeleri ile işlenen cinsel
istismar suçu, çocuğun –ağırlıklı olarak kız
çocuklarının- cinsel istismara “rızasının olduğu”
değerlendirilmesi yapılarak, reşit olmayan ile
cinsel ilişki suçu kapsamında değerlendirilmiş
ve böylelikle cezasızlığa yol açılmıştır. Kız
çocuklarının kimi zaman mesajlaşmış olması, kimi
zaman buluşmaya gitmiş olmasını yargı rızası var
olarak nitelendirmiştir.
Yetişkin birisini dövemezsiniz.
Çocukları da dövemezsiniz.
Çocuklara yönelik yaşa dayalı ayrımcılığın görünür
olduğu düzenleme ise bedensel cezalandırmaya
ilişkindir. TCK’nın 232. Maddesinde düzenlenen
“Kötü Muamele” suçu, çocuklar bakımından
istisnai düzenleme içermektedir. Yetişkin birine
yönelik kötü muamele suç olarak tanımlanmışken,
çocuklara yönelik bir yetişkinin kötü muamelesi
ancak “sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan
disiplin yetkisinin kötüye kullanımı” olması halinde
suç olmaktadır. Eğer ki yetişkin, sahibi bulunduğu
terbiye hakkından doğan disiplin yetkisi kapsamında
kötü muamele yaptığını ileri sürer ve yargı mercileri
de yetişkine hak verirse çocuğa yönelik bedensel
cezalandırma, şiddet cezasız kalmaktadır. Kanun
ayrıca bu yetkiyi sadece anne-baba bakımından
düzenlememiştir. Çocuk üzerinde terbiye hakkına
sahip olan kişiler “İdaresi altında bulunan” denilerek
geniş kapsamlı düzenlenmiştir. Kanun ayrıca çocuğu
“büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek
veya bir meslek veya sanat öğretmekle” yükümlü
kişilerin de terbiye hakkından doğan disiplin yetkisi
olduğunu kabul etmiştir. Bu bakımdan özellikle
çocuğun yaşamı, bakımı ve gelişmesinden sorumlu
sayılan kişiler de dahil olmak üzere çocuğa yönelik
kötü muamele, şiddet ve bedensel cezalandırma
suçları açıkça tanımlanmalıdır.
Çocuklara Özgü Düzenlemelere İhtiyaç Vardır!
Çünkü bazen çocuğun anne-babası bile çocuğun haklarını ihlal eder...
Ceza Muhakemesi Kanununda çocuk adına her durumda müdafi atanması zorunlu hale getirilmelidir.
İncelenen dosyalarda kayıtdışı çalıştırılan çocuğun hayatını kaybettiği vakada anne-babanın şikayetten
vazgeçmesi sonucu cezasızlık sözkonusu olmuştur. Yol açılan cezasızlık, yaşamını kaybeden tek çocuk
bakımından değil, çocukların kayıtdışı çalıştırılması ve potansiyel mağduriyetler bakımından çocuk
adına bir müdafi tarafından takip edilmesi sağlanmalıdır.
Engelli çocukların beyanlarının alınması için bağımsız ve nitelikli personel görevlendirilmelidir. Nitekim
incelenen dosyalardan hareketle, Ceza Muhakemesi Kanununda özellikle işitme engelli çocukların
beyanının alınmasında bağımsız ve tarafsız olmayan kişilerin dahil olmasını engelleyici düzenlemeler
yapılmalıdır. İşaret dili kullanan çocukların yeminli ifadesinin alınmasının gerektiği durumlarda, Milli
Eğitim Bakanlığı onaylı işaret dili tercümanlığı belgesini ibraz eden tercüman aracılığıyla ve işaret ile
yemin edilmesi sağlanmalıdır. Tercümanın Adalet Bakanlığı İşaret diline hakim olmayan veya kendisini
yazılı olarak ifade etmek isteyen işitme engelli çocuklar bakımından ise yemin biçimini yazarak ve
imzalarını koyarak yemin etmeleri sağlanmalıdır.
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Türk Ceza Kanunu uyarınca verilen cezaların ve
güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını düzenler. Çocuklara yönelik cinsel istismarda koşullu salıverme
kurumunun uygulanmaması, etkin cezalandırma için değerlendirilmelidir.
Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanmasına dair özel usullerin çocuklara yönelik işlenen
suçlar sözkonusu olduğunda uygulanmaması sağlanmalıdır.
Download