Siz Dışarıdan, Biz İçeriden…

advertisement
On5yirmi5.com
"Siz Dışarıdan, Biz İçeriden…"
"Bu milletin dinine, inancına, hayat tarzına yabancılaşmış "müstemlekeci elitler"in,
şeytani güç odakları ile işbirliği yapmaları anlaşılabilir de, bazı gafil dindarlar nasıl
onlara payanda olabiliyor?"
Yayın Tarihi : 15 Eylül 2015 Salı (oluşturma : 10/9/2017)
Abdullah Yıldız'ın Yeniakit gazetesindeki yazısı...
Osmanlı Devleti'nin "çöküş süreci"nde görev yapan ünlü devlet adamlarımızdan Keçecizâde Fuat
Paşa, yabancı devlet adamları ve diplomatlarla bir sohbet toplantısına katılır. Dünyada olup biten
hadiselere dair haberlerin, farklı görüşlerin ve çeşitli konular hakkında fikir alışverişlerinin, üstü
kapalı diplomatik mesajların uçuştuğu toplantıda bazen ilginç ve zekice espriler de yapılır. Sohbetin
iyice koyulaştığı o toplantı esnasında yabancı devlet adamlarından biri şöyle bir soru ortaya atar:
-"Sizce şu an dünyanın en büyük devleti hangisidir?"
İngiliz diplomat hemen atılır: -"Elbette Büyük Britanya Krallığı (İngiltere)! Topraklarımızın bir ucunda güneş batarken öbür ucunda
doğuyor. Bu yüzden de 'Güneş Batmayan İmparatorluk' unvanını hak ediyoruz." der.
Onu Fransız, Alman, Rus ve diğer devlet adamları ve diplomatlar takip ederler ve her biri kendi
devletlerinin büyüklüğünü askeri, ekonomik, siyasi ya da kültürel delillerle ispatlamaya çalışırlar.
Herkes, o yıllarda "Hasta Adam" diye anılan Osmanlı Devleti'nin temsilcisi Keçecizade Fuat Paşa'nın
vereceği (daha doğrusu, vermekte çok zorlanacağını düşündükleri) cevabı beklemektedir. Sıra Fuat
Paşa'dadır. Keçecizâde, kendinden çok emin, özgüven dolu bir eda ile ayağa kalkar ve şöyle konuşur:
-"Ekselanslar! Devletlerinizin büyüklüğünü ispatlamak için kendinizi gereksiz yere yormayınız; en
büyük devlet Osmanlı Devletidir. Zira yıllar yılı siz dışarıdan, biz de içeriden bu devleti yıkmak için
elimizden geleni yaptığımız halde bu devlet hâlâ ayakta kalmaya muvaffak olabilmişse, şüphesiz
Osmanlı Devleti'nden daha büyük, daha güçlü ve daha mukavim bir devlet tasavvur edilemez."
Yukarıdaki tarihi anekdot, hatırımda kaldığı kadarıyla böyledir… Keçecizâde Fuat Paşa'nın siyasi
literatüre geçmiş olan, "siz dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalıştığımız halde…" ifadesi, o günün
dünyasında Osmanlı mirasına konmak için adeta leş kargaları gibi bekleşen Batılı devletlerin kendi
aralarında kurdukları "Haçlı İttifakı"na dikkat çektiği kadar, onlarla işbirliği yaparak kendi devletine
ve milletine ihanet eden kimi Osmanlı aydınlarına ve devlet adamlarına da ciddi bir ikaz
niteliğindedir.
Yazık ki, o yıllarda kendi milletine, devletine ve manevi değerlerine olan inancını tümüyle yitirmiş
bulunan Osmanlı devlet adamları ve aydınlarının birçoğu ya İngiliz, ya Fransız, Rus veya Alman
hayranı ve taraftarı haline gelmişlerdi. Bu yüzden kimine "İngiliz ….. Paşa" denir, kimine "Frankofil"
lâkabı takılır, kiminin de isminin sonuna "of" eki konup mesela "Nedimof Paşa" diye tesmiye
olunurdu… İşte böylesine netameli bir ortamda Sultan II. Abdülhamid Han, Batılı devletlerin şeytani hile ve
entrikalarına ve onlarla işbirliği yaparak kendi devletinin kuyusunu kazan ve başları sıkışınca da
İngiliz veya Fransız büyükelçiliklerine sığınan içimizdeki hainlere rağmen Osmanlı İmparatorluğu'nu
33 yıl boyunca dimdik ayakta tutmayı başarabildi. Batılı devletlerin özellikle azınlıklar için sözde
"özgürlük" ve "insan hakları" türünden dayatmalarına boyun eğmediği ve onların borazanlığını
yapan içimizdeki işbirlikçilerine fırsat vermediği için de "Kızıl Sultan" ve "Müstebit" (yani 'Diktatör')
olarak suçlandı. Eli kanlı isyancılarla işbirliği yapmaktan bile çekinmeyen bu sözümona Osmanlı
aydınlarından biri (Tevfik Fikret), II. Abdülhamit'e suikast planlayan Ermeni çetelerin bombası erken
patlayınca şöyle hayıflandı:
"Ey şanlı avcı, dâmını (tuzağını) beyhûde kurmadın!
Attın, ama yazık ki, yazıklar ki vurmadın!"
Amacım, sizlere tarih dersi vermek değil. Ancak, "Geçmiş, geleceğe suyun suya benzediğinden daha
çok benzer" diyen büyük tarihçi İbn Haldun'un vurguladığı üzere, geçmiş olaylardan, özellikle de
ecdadın başına gelenlerden ibret alıp bugüne ve geleceğe dair dersler çıkarmamız gereken çok
netameli günlerden geçiyoruz. Cemil Meriç'in dediği gibi, "Osmanlı hâlâ yıkılmaya devam ediyor". Ve
bizler, Osmanlının torunları olarak, yukarıda kısmen değindiğimiz dönemle yaşamakta olduğumuz
dönem arasındaki şaşırtıcı benzerliklere çok çok dikkat etmeli, ibret ve tedbir almalıyız ki, merhum
Mehmet Akif Ersoy'un ifadesi ile "tarih tekerrür etmesin"!Fakat, aman Allah'ım! Dün Ermeni çetelerine alkış tutanlar gibi, bugün de eli kanlı PKK terörünü masum gösterenler var! Dün Sultan Abdülhamid'e "Kızıl Sultan" diyenler gibi, bugün de "diktatör" edebiyatı yapanlar var!
Dün yöneticilerini İngiltere ve Fransa'ya şikâyet edenler bugün ABD ve Almanya'ya şikâyet ediyor!
Hatta dün 'Batılı güçler Osmanlı ülkesini işgal etmeli' diyenler bugün NATO'yu işgale davet ediyor!
İmdi, bu milletin dinine, inancına, hayat tarzına yabancılaşmış "müstemlekeci elitler"in, şeytani güç
odakları ile işbirliği yapmaları anlaşılabilir de, bazı gafil dindarlar nasıl onlara payanda olabiliyor?
Bu dökümanı orjinal adreste göster
"Siz Dışarıdan, Biz İçeriden…"
Download