epilepsi hastalarında kullanılan antiepileptik ilaçların diş çürüğü

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Nöroloji Anabilim Dalı
EPİLEPSİ HASTALARINDA KULLANILAN ANTİEPİLEPTİK
İLAÇLARIN DİŞ ÇÜRÜĞÜ ÜZERİNE ETKİSİ KONULU
LİTERATÜR TARAMASI
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Şirin PEKER
Danışman Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fikret BADEMKIRAN
İZMİR-2015
T.C.
Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Nöroloji Anabilim Dalı
EPİLEPSİ HASTALARINDA KULLANILAN ANTİEPİLEPTİK
İLAÇLARIN DİŞ ÇÜRÜĞÜ ÜZERİNE ETKİSİ KONULU
LİTERATÜR TARAMASI
BİTİRME TEZİ
Stj. Diş Hekimi Şirin PEKER
Danışman Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fikret BADEMKIRAN
İZMİR-2015
ÖNSÖZ
“Epilepsi hastalarında kullanılan antiepileptik ilaçların diş çürüğü üzerine
etkisi” konulu mezuniyet tezimi hazırlamamda yardımlarını esirgemeyerek bana bu
araştırmayı yapma imkanı sağlayan Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Doç.Dr.Fikret BADEMKIRAN’a ve tüm hayatım boyunca maddi ve manevi
desteğini hissettiğim, bir ferdi olmaktan gurur duyduğum canım aileme sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
İZMİR-2015
Stj. Diş Hekimi Şirin PEKER
İÇİNDEKİLER
1.GİRİŞ VE AMAÇ
2.EPİLEPSİ……………………………………………………………..2
2.1.Epilepsi Nedir………………………………………………2
2.2.Epilepsinin Toplumda Görülme Sıklığı………………….....2
2.3.Epilepsinin Nedenleri……………………………………….4
2.4.Epilepsi Çeşitleri……………………………………………5
2.4.1.Parsiyel Nöbetler………………………………….7
2.4.1.1.Basit Parsiyel Nöbetler………………….7
2.4.1.2.Kompleks Parsiyel Nöbetler…………….7
2.4.2.Jeneralize Epileptik Nöbetler……………………...8
2.5.Epilepside Kullanılan İlaçlar………………………………..9
2.5.1.Fenitoin…………………………………………...12
2.5.2.Karbamazepin…………………………………….13
2.5.3.Sodyum Valproat-Valproik Asit………………….13
2.5.4.Fenobarbital………………………………………14
2.5.5.Primidon………………………………………….14
2.5.6.Etosüksimid………………………………………15
2.5.7.Benzodiazepinler…………………………………15
3.ANTİEPİLEPTİK DİŞETİ HİPERPLAZİSİ………………………….18
4.EPİLEPTİK HASTAYA DİŞHEKİMİ YAKLAŞIMI………………..19
4.1.Bilinmesi/Dikkat Edilmesi Gereken Konular……………….19
4.2.Epileptik Nöbet Geçiren Hastaya Ne yapmalı……………....21
4.3.Yapılmaması Gerekenler……………………………………22
5.TARTISMA…………………………………………………………...23
6.KAYNAKLAR………………………………………………………..25
7.ÖZGEÇMİŞ…………………………………………………………...27
1.GİRİŞ VE AMAÇ
Epilepsi santral sinir sisteminin kortikal veya subkortikal nöronlarında
patolojik olarak ortaya çıkan elektriksel deşarjlar sonucunda oluşan duyu ve hareket
bozuklukları ve bazen bilinç kaybıyla karakteristik kronik beyin sendromu olarak
kabul edilmektedir. Epilepsi çok değişik sendromlar halinde, farklı etiyolojik
nedenlerle, santral sinir sistemindeki değişik derecedeki ve tipteki nöron gruplarının
fonksiyon aksamalarını içine alacak şekilde ortaya çıkar. (1-4)
Epilepsi en sık rastlanan ve ciddi seyreden nörolojik hastalıktır. Çoğu hastada
bu hastalık gerilemesine rağmen birçok hasta hayatı boyunca epilepsiyle yaşamak
zorunda kalır. Bu dramatik hastalık tarih boyunca tüm ırklarda ve milletlerde
görülmüştür. Epilepsi M.Ö.400 yıllarında Hipokrat tarafından kutsal bir hastalık
olarak adlandırılmasına rağmen, bir çok kültürde semptom ve bulgularından ötürü
şeytani bir hastalık olarak düşünülmüştür. (5) Epilepsi her ırk ve coğrafyada hemen
hemen aynı oranda görülür. Dünya üzerinde yaklaşık elli milyon insan epilepsi ile
yaşamaktadır. Gelişmiş ülkelerde 50-70/100.000 kişi oranı ile en sık görülen ciddi
nörolojik hastalık sınıfını oluşturur. Gelişmekte olan ülkelerde ise daha ilkel
koşullarda çalışan doğum klinikleri nedeniyle kafa travması ve serebral infeksiyon
oranındaki artışa bağlı olarak bu sayı artmaktadır. Epilepsi prevalansı yaklaşık olarak
%1 dir. İnsidans yaşa göre değişkenlik gösterir. Erken çocukluk döneminde insidans
artarken, genç erişkin döneminde düşer ve 65 yaş üzerinde ikinci zirvesini yapar.
Sıklığı kadınlar ve erkekler arasında eşit dağılım gösterir. Son yıllarda epileptik
çocukların gençlik dönemlerinde nöbet geçirme oranlarında ciddi bir düşüş
gözlenmektedir(5-7). Bu çalışmada amacımız epilepsi hastalarının kullandıkları
antiepileptik ilaçların diş çürüğü üzerine olan etkisini araştırmaktır.
2.EPİLEPSİ
2.1.Epilepsi Nedir
Epilepsi beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elektrokimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluk-hastalıktır.
Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu
oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur.
Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce bir
koku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere
düşebilir, bazen hastanın ağzı köpürebilir. (1)
Epileptik nöbet, beyindeki hücrelerin kontrol edilemeyen, ani, aşırı ve
anormal deşarjlarına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Epilepsi, halk arasında
"Sar'a hastalığı" olarak bilinir. (3)
Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon
bozukluğuna bağlıdır. Beyin, insan vücudunun ana kumanda merkezi gibidir. Beyin
hücreleri arasındaki uyumlu çalışma, elektriksel sinyallerle sağlanır. Nöbetin nedeni,
bir tür beklenmeyen elektrilsel uyarı olarak düşünülebilir. Kısaca; epileptik nöbet
beynin kuvvetli ve ani elektriksel boşalımı sonucu oluşan kısa süreli ve geçici bir
durumdur. (3)
2.2. Epilepsinin Toplumda Görülme Sıklığı
Epilepsi hastalığı tüm dünyada yaygın bir şekilde görülür, hiçbir etnik fark,
cinsiyet ayrımı ve yaş sınırı tanımaz. Bu yazıda epilepsinin epidemiyolojik yönü
tartışılmıştır. Endüstrileşmiş ülkelerde epilepsi insidans değerleri 20-70/100.000
arasında değişmektedir. Gelişmiş ülkeler için ortalama epilepsi prevalansının 6/1000
olduğu ve WHO protokolu ile gerçekleştirilen prevalans çalışmalarında gelişmekte
olan ülkelerde bu oranın ortalama 18.5/1000 olduğu hesap edilmektedir. Epilepsinin
2 artmış bir mortaliteye neden olması ve prognozunun değişkenliği de bu konu
çerçevesinde ele alınmıştır. (6)
Epilepsi, dünyanın her bölgesinde, erkek ve kadında, her türlü ırkta ve
yaklaşık 100 kişide bir oranında görülebilen bir hastalıktır. Epilepsi hastalığının
toplumdaki yıllık eklenen hasta oranı 45/100000 civarındadır, yani 70 milyon
nüfuslu ülkemizde yıllık 30 bin kişinin epilepsili hasta grubuna eklendiği
söylenebilir. Ayrıca yaklaşık 20 kişiden birinde yaşam boyunca bir kez nöbet
görülebilir ve bu kişilerde daha sonra nöbet tekrarlamayabilir. (3)
Hastaların yaklaşık yarısında belirli bir neden bulunulamaz. Belli bir grup
hastada ise; gebelikte olabilen beyin gelişme problemleri, doğum sırasındaki
nedenler, menenjit, beyin enfeksiyonu, beyin tümörleri, zehirlenmeler veya ciddi baş
yaralanmaları epileptik nöbetlere yol açabilir. (3)
Nöbetin nedeni tümör ya da başka bir hastalık değilse, epilepsinin ilerlemesi
söz konusu değildir, bazen yaşla birlikte nöbet sıklığı da azalabilir. (3)
Epilepsi nöbetleri, çoğu zaman insana çok uzun sürüyor gibi gelse de 1-3
dakika içinde kasılmalar biter ve hastalar belli bir süre sonra nöbet öncesindeki
normal aktivitelerini kazanırlar. (3)
Epilepsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Epilepsili kişinin hastalığının başkaları
tarafından bilinmemesi için bir neden yoktur. Yakın arkadaşlarınız, akraba ve
komşularınız, öğretmeniniz hastalığınız hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Epileptik
kişi nöbetleri iyi kontrol edildiğinde iyi yaşayabilir, eğlenebilir, çalışabilir ve
toplumun aktif bireyi olabilir. (3)
Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epilepsili kadınlara planlı
gebelik önerilir, bu nedenle gebe kalmadan önce mutlaka doktoru ile görüşülmelidir.
Tedavide kullanılan ilaçların çocuk üzerine değişik etkileri nedeniyle, gebelik öncesi
3 nöbetlerin tipine ve durumuna bakılarak uygun ilaç ve dozu doktor tarafından
düzenlenmelidir. (3)
2.3.Epilepsinin Nedenleri
Çoğunlukla epilepsinin bir açıklaması bulunamaz. Çocuklarda epilepsiye en
sık yol açan nedenleri şöyle özetleyebiliriz. (2)

Doğuştan gelen hastalıklar: Kromozom hastalıkları, yapım maddeleri ile
ilgili değişiklikler içeren metabolik hastalıklar, bazı enzim eksiklikleri gibi
doğuştan gelen nedenler.

Gebelikte bebeğin beyin gelişimini etkileyen mikrobik hastalıklar, annenin
ilaç ve alkol alımı. (2)

Doğum sırasında meydana gelebilecek beyin zedelenmesi, kanaması ve
beynin oksijensiz kalması. Doğum sonrası menenjit, beyin iltihabı.

Kazalara bağlı beyin zedelenmesi. (2)

Beyin tümörleri. (2)

Uzun süren ateşli havaleler. (2)

Bazen nöbetler, olaydan yıllar sonra ortaya çıkabşlir. Bir çok vakada da
nöbetlerin nednelerini en modern araştırma yöntemleri ile dahi bulabilmek
mümkün olmayabilir. (2)
Semptomatik Epilepsi:

Tümör

İskemik Lezyon: Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi), beyin
dokusundaki besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve
epilepsi nöbetine yol açar. (2)
4 Konjenital Malformasyonlar: Doğuştan gelen bozukluklar.

Gebelik döneminde annenin ilaç ve alkol alımı, bebeğin gelişimini
etkileyecek mikrobik hastalıklar epilepsi nedeni olabilir. (2) Doğum sırasında
oluşabilecek beyin zedelenmesi, kanaması, neynin oksijensiz kalması
epilepsiye nedne olabilir. (2) Doğum sonrası menenjit beyin iltihabı gibi
rahatsızlıklar epilepsiye neden olabilir.

Febril konvüzyonlar: Ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar.

Enfeksiyon: Tüm vücudu etkileyen ya da şiddetli olan enfeksiyonlar, febril
konvulziyona neden olabilir. (2)

Tiroid hastalıkları: Tiroid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli
bir rol oynar. Sıvı dengesi ise epilepsi eğilimini belirleyen bir faktördür.
Genellikle tiroid sorununun tedavi edilmesiyle epilepsi de düzelir. (2)

Beslenme: Bazı insanlarda epilepsinin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği
saptanmıştır. (2)
İdiyopatik Epilepsi:

Genetik: Aileden gelen, mutasyona uğramış gen. (2)
2.4.Epilepsi Çeşitleri
Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon
bozukluğuna bağlıdır ve beyin hücrelerinde geçici anormanormal elektrik yayılması
sonucu ortaya çıkar.
Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Kırkın üzerinde nöbet
tipi tanımlanmıştır. Herkes tarafından epilepsi veya sara dendiği zaman anlaşılan ve
iyi bilinen tonik-klonik nöbetin yanı sıra başkalarının hiç farketmeyeceği kadar hafif
5 dalma şeklinde nöbet çeşitleri de vardır. Tanımlanmış bu mevcut nöbet tiplerine
rağmen herkesin geçirdiği nöbet kendine özgü bazı farklılıklar gösterebilir. Bu
durumlar bazı hastalarda epilepsi tanısının konulmasını güçleştirir ve çok çeşitli
karışıklıklara neden olur. Ne yazık ki pek çok hastaya tanı konulamaz ve
kendilerindeki problemin ne olduğunun açıklığa kavuşması yıllar alabilir. Bazı
kişilerde ise başka bir bozukluğun yol açtığı belirtiler yanlış olarak epilepsi tanısı
alabilir. Gelişen tanı yöntemleri sayesinde yanlış tanılar giderek azalmaktadır. Yeni
yapılan sınıflandırmalar ile farklı nöbet isimlerinin ortaya konması konunun daha
karmaşık hake gelmesine neden olmuştur. Bu nedenle aynı nöbet farklı isimlerle
adlandırılabilir. Bu bölümde çok teknik ayrıntılara girmeden elden geldiğince geniş
bilgi verilmeye çalışılmıştır. (2)
Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur; parsiyel
(yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler) ve jeneralize (beyinde yaygın
olarak başlayanlar). Yaygın başlangıç daha kötü ve şiddetli bir nöbet anlamına
gelmez. Buradaki gruplama sadece nöbeti oluşturan nedenin farklılığı ile
bağlantılıdır ve tıbbi nedenlerle bu isimler verilmiştir. (2)
Nöbet anında yaşananlar (nöbet belirtileri) beyin aktivitesindeki değişikliğin
nereden başladığına ve ne kadar hızla yayıldığına bağlıdır. Parsiyel nöbetler
isminden anlaşıldığı gibi beynin bir kısmından başlarlar. Elektriksel deşarj ya o
bölgede kalır ya da beynin diğer bölgelerine yayılma gösterir. Jeneralize nöbetler
(tonik-klonik, absans ve myoklonik gibi çeşitleri vardır) tüm beyne yayılırlar.Ne tür
nöbet olduğunun bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü muhtemelen bu hangi
epilepsi ilacının daha etkili olacağı konusunda yol göstericidir. (2)
6 2.4.1.Parsiyel Nöbetler
2.4.1.1.Basit Parsiyel Nöbetler:
Bu nöbetlerde hasta nöbet geçirirken tek bir bulgusu vardır, vücudun belirli
bir bölgesini tutar. Örneğin bir ayakta ya da kolda kasılmalar nitelikli epilepsi türüne
basit parsiyel motor nöbetler denir. Bu türde nöbet başladığı yerde kalabildiği gibi
belirli bir düzene göre ilerleyerek vücudun yarısını tutabilir. Örneğin elde başlayan
konvülziyonlar sırasıyla ön kola, üst kola, yüze ve dile, aonra da alt
ekstremitelere(bacaklara) yayılabilir. Eğer vücudun diğer yarısına geçerse bilinç
bozulabilir. Nöbet durduktan sonra kasılmaların geliştiği tarafta kuvvetsizlik olabilir.
Bunun dışında basit duyusal nöbetler gelişebilir bu türde bir ekstremitede, genellikle
elde ve parmaklarda uyuşma-karıncalanma, yanma ve nadiren ağrı gibi kısa süren
belirtiler oluşabilir. Bu belirtiler lokal olabileceği gibi vücudun bir yarısını sarabilir.
Deri yüzeyinde renk değişikleri (kızarma-solma), sesler duyulması, kan basıncı
değişiklikleri, sadece bilinç bulanıklığının eşlik ettiği bir çok çeşit parsiyel epileptik
nöbetler oluşabilir. (2)
2.4.1.2.Kompleks Parsiyel Nöbetler:
Yukarıda sözü edilen nöbetlere bilinç bozukluğu eşlik ettiğinde kompleks
Parsiyel nöbetler teriminin kullanılması önerilir. Duyusal nöbetlerde parsiyel
epileptik nöbetlerden farklı olarak hissedilen basit ışık çakması veya şekilsiz bir
görüntü yerine hastanın geçmiş yaşamından bir sahne, görüntüleri, sesleri, kokuları,
lezzetleri, duygularıyla tekrar yaşanır. Fakat hastalar hissettikleri şeylerin gerçekle
bağdaşmadığının bilincindedirler. (2)
7 2.4.2.Jeneralize Epileptik Nöbetler:
Jeneralize epileptik nöbetleri birkaç başlık altında toplamak mümkündür.
Petit mal dediğimiz ve ani bilinç kaybı ile birlikte konuşma yürüme yeme gibi motor
aktivitelerin kesilmesiyle niteşi şekli en sık görülenidir. Nöbet sırasında vücut
pozisyonu korunur ve hasta yere düşmez, gözler bakakalmış gibidir, iletişim kuramaz
ve hasta etrafının farkında değildir. Ani iletişim bozukluğu, tek bir kasta veya kas
grubunda ani, kısa süreli kasılmalar v.b şekillerde ortaya çıkabilir. Hastada bilinç
kaybı oluşur. (2)
Epilepsinin acil müdahale gerektiren epileptik nöbetlerin aralarında normal
dönem olmadan, ard arda birbirlerini izlemesi şeklinde ortaya çıkabilir. Normal
koşullarda epilepsi tanımına uygun olarak, ilk epileptik nöbeti izleyen bir yıl içinde
en az bir nöbet daha geçiren hastalara antiepileptik tedavi başlanır. Kullanılacak ilaç
nöbet tipine göre seçilir. Tedavide ilacın kullanımından çok bu ilacın kan seviyesi
tedavide önemlidir. Bazı ilaçların yeterli kan seviyesine ulaşması 14-30 gün alabilir.
Tedavide asıl amaç nöbelerin durdurulmasıdır ve verilen ilaç tedavisi ile yüksek
oranda durdurulmaktadır. Nöbetleri tam olarak durdurulmuş hastalarda tedaviye aynı
ilaç ile ortalama 3-5 yıl devam edebilir. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan
kullanılan ilaç kesilmemelidir. Bu sürenin sonunda ilaç ksildikten sonra tekrar nöbet
geçirme riski %25 kadardır. ilaç kullanmaya başladıktan sonra ilk haftalarda ilaca
bağlı bazı tepkiler görülebilir. Tedavinin bailangıcında deri döküntüleri olabileceği
akılda tutulmalıdır. Tedavinin
ilk bir ayı içinde birkaç kez tam kan sayımı ve
karaciğer fonksiyon testlerinin kontrolü için doktora başvurulmalıdır. Tedavinin en
uygun ilaç ile uygun dozda, sürede yapılması hstalığın tedavisinde çok önemlidir. Bu
nedenle tedavinin her aşaması uzman hekim tarafından takip edilmelidir. (2)
8 2.5. Epilepside Kullanılan İlaçlar
Antiepileptik ilaçların preklinik dönem değerlendirilmesi için maksimal
elektrokonvülsif şok, pentilentetrpentilentetrazol ile uyarılmış nöbetler, kindling,
genetik epilepsili hayvanlar gibi pek çok hayvan modeli vardır.
Anormal nöronal boşalımın nörokimyasal temeli tam olarak bilinmemektedir.
Eksisatör aminoasit iletiminde artış, inhibitör iletimin düşmesi veya etkilenen
hücrelerin anormal elektriksel özellikleri fizyopatolojiden sorumlu olabilir.
Epileptik boşalımın uzaması (status epileptikus) nöron ölümüne neden
olabilir.(Ekzitotoksisite)
Mevcut
ilaçlar,
hastaların
%
70-80'inde
etkili
olabilmektedir.(7)
ANTİEPİLEPTİK İLAÇLARIN ETKİ SPEKTRUMLARI
Geniş
Sadece
absans
ve
Parsiyel ve jeneralize tonikspektrumlu
miyoklonik
klonik nöbetlere etkili ilaçlar
ilaçlar
Valproik asit
etkili ilaçlar
Karbamazepin
Etosüksimid
Benzodiazepinler Okskarbazepin
Lamotrijin
Fenitoin
Topiramat
Gabapentin
Barbitüratlar
Tiagabin
Zonisamid
Vigabatrin
Levetirasetam
Felbamat
Tablo 1. Antiepileptik İlaçların Etki Spektrumları
9 nöbetlere
ANTİEPİLEPTİK İLAÇLARIN TEMEL ETKİ MEKANİZMALARI
T-TİPİ
SODYUM
GABA
ARACILI
KALSİYUM
İLAÇ
KANAL
İLETİNİN
KANAL
BLOKAJI
ARTTIRILMASI
BLOKAJI
Benzodiazepinler
-
+
-
Etosüksimid
-
-
+
Felbamat
+
+
(?)
Fenitoin
+
-
-
Fenobarbital
-
+
-
Gabapentin
+ (?)
+
-
Karbamazepin
+
-
-
Lamotrijin
+
-
+ (?)
Levetirasetam
-
+ (?)
-
Okskarbazepin
+
-
-
Tiagabin
-
+
-
Topiramat
+
+
- (?)
Valproik asit
+
+
+
Vigabatrin
-
+
-
Zonisamid
+
(?)
+
Tablo 2. Antiepileptik İlaçların Temel Etki Mekanizmaları
10 ANTİEPİLEPTİK İLAÇLARIN KULLANIM ENDİKASYONLARI
FEN
KAR BAR PRİ
Basit
+
+
Kompleks
+
+
+
+
VAL ETO KLO DİA
Parsiyel nöbetler
+
-
Sekonder jeneralize
Jeneralize nöbetler
Tonik-Klonik (grand
-
-
-
mal)
Absans (petit mal)
-
Miyoklonik
+
Febril konvulsiyonlar
+
+
+
-
+
İnfantil spazmlar
Status epileptikus
+
-
+
+
FEN, fenitoin; KAR, karbamazepin; BAR, fenobarbital; PRİ, primidon;
VAL, valproik asit; ETO, etosüksimid; KLO, klonazepam; DİA, diazepam.
"+" : esas tercih edilecek ilaçlar," -" : daha az kullanılan ilaçlar.
Tablo 3. Antiepileptik İlaçların Kullanım Endikasyonları
11 2.5.1. Fenitoin (Difenilhidantoin) : Tonik-klonik ve parsiyel
nöbetlerintedavisinde özellikle erişkinler için ilk seçilecek ilaçtır. Status epileptikusta
İV kullanılır. Nöron içine Na+ akımını engelleyerek depolarizasyonu, ayrıca Ca+2
akımını da önleyerek nöronun tekrar uyarılabilmesini engeller. Absans nöbetlere
etkin değildir, hatta kötüleştirebilir. Metabolizması sıfır derece kinetiğine uyduğu
için, dozlarındaki küçük artışlar palzma konsantrasyonunda büyük artış ve toksik
etkiler gösterebilir. Karaciğerde hidroksilasyon ile metabolize olur.
Metabolizmasında genetik farklılıklar vardır. Bu nedenlerle tedavi sırasında
kan düzeyi izlenmelidir ve fenitoin tedavisi birdenbire kesilmemelidir. Miyokard
membranı üzerine de stabilizan etkileri olduğu için digoksinin yol açtığı aritmilerin
tedavisinde de kullanılır.
Yan etkileri : Serebellum ve vestibüler sistemde depresyon,
nistagmus, ataksi, periferik nöropati, bulantı, kusma, gingival hiperplazi, çocukların
yüz hatlarında kabalaşma, B12 ve folik asit metabolizmasında bozulma ile
megaloblastik anemi, insülin sekresyon inhibisyonu ile hiperglisemi ve glikozüri
yapar. Bağırsaklardan kalsiyum, fosfat ve magnezyum emilimini azaltır. Ayrıca, D
ve K vitamini eksikliği, serbest T4 konsantrasyonu düşmesi, jinekomasti ve hirsutizm
yapar. ADH salgılanmasını azaltır. Nadiren hepatit, psödolenfoma sendromu
(Hodgkin’i andıran) yapabilir. Porfiriada kullanılmaz.Teratojeniktir (gebelik
kategorisi D). Fetal hidantoin sendromu, yarık dudak, yarık damak, konjenital kalp
hastalığı, büyümede duraklama ve mental retardasyon ile karakterizedir. Gebelerde
kullanımı zorunluysa folik asit desteği yapılmalıdır.
İlaç etkileşimleri: Sitokrom P450 sistemini indükleyerek diğer
antiepileptikler, oral kontraseptifler, kortizol, deksametazon, digitoksin, teofilin,
kinidin, doksisiklin, siklosporin, meksiletin, metadon verapamil ve levodopanın
12 metabolizmasını arttırır. Kloramfenikol, dikumarol, simetidin, sülfonamidler,
disülfiram ve izoniazid, fenitoinin karaciğerde mikrozomal enzimlerce yıkılmasını
önleyip plazma konsantrasyonunu arttırır. Karbamazepin, fenitoinin metabolize
olmasını artırır, plazmakonsantrasyonunu düşürür. Tedavide bu kombinasyon tercih
edilmez. (7)
2.5.2. Karbamazepin : Trisiklik antidepresanların bir türevidir. Na+
kanallarını bloke ederek anormal uyarının beyinde yayılımını önler. Tüm parsiyel
nöbetlerin tedavisinde etkili ve ilk seçilebilecek ilaçtır. Ayrıca, tonik-klonik nöbetler,
trigeminal nevralji ve manik-depresif hastalarda da kullanılabilir.
Yan etkileri : Stupor, koma, solunum depresyonu, ataksi, diplopi,
sersemlik, dengesizlik, mide üzerinde irritatif etki ile bulantı, kusma görülür.
Hiponatremi ve su entoksikasyonuna neden olabilir. Ayrıca, aplastik anemi,
agranülositoz yapabilir ve karaciğere toksik etkileri vardır.
İlaç etkileşimleri : Simetidin, izoniazid, eritromisin, diltiazem ve
propoksifen, karbamazepinin metabolizmasını engellerler. Karbamazepin kendi
metabolizmasını indükler(otoindüksiyon).(7)
2.5.3. Sodyum Valproat, Valproik Asit : Kimyasal olarak diğer
antikonvülsanlardan farklıdır. Etki mekanizması çok açık değildir. GABA
transaminaz üzerinde zayıf inhibisyon yapar ve Na+ kanal blokeri etkilidir. Glutamik
asit dekarboksilaz aktivasyonuna, glutamik asit transferaz-1 (GAT1) inhibisyonuna
neden olur. T tipi Ca+2 kanallarını inhibe eder, K+ kanallarını açar. Miyoklonik
nöbetlerin tedavisinde kullanılan en etkili ilaçtır. Grand mal ve absans ve parsiyel
nöbetlerde etkilidir. Hastada hem Grand mal hem de absans varsa ayrıca epilepsinin
13 tipi tam olarak belirlenememişse ilk seçenektir. Migren ve febril konvülsiyonların
profilaksisi ile mani tedavisinde de kullanılır.
Yan etkileri: Hepatotoksiktir, iştah artışı, alopesi, trombositopeni,
trombosit aktivasyonunun engellenmesi ile kanama zamanının uzamasına ve saç
dökülmesine yol açabilir. Gebelerde kullanımı spina bifida insidansını artırır.
İlaç etkileşimleri: CYP2C9 ve 2C19 substratıdır, enzim indüksiyonu
yapmaz ancak, fenobarbital metabolizmasını inhibe ederek plazma fenobarbital
konsantrasyonunu artırır. (7)
2.5.4. Fenobarbital : GABA etkinliğini arttırmak yoluyla etki
gösterdiği düşünülmektedir. Basit parsiyel nöbetlere karşı etkilidir. Kompleks
nöbetlere
çok
etkili
değildir.
Özellikle
çocukların
tekrarlayan
febril
konvulsiyonlarında kullanılır. Ayrıca, diazepam + fenitoine cevap vermeyen rekürren
kronik nöbetlerde kullanılır.
Yan etkileri : Sedasyon, ataksi, nistagmus, vertigo, akut psikotik
reaksiyonlar, bulantı kusma, akut morbiliform döküntüler yapabilir. Çocuklarda
irritabilite ve hiperaktiviteye ( hiperkinetik davranış bozukluğu ), yaşlılarda ise
konfüzyon ve ajitasyona yol açabilir. Karaciğer P450 enzimini indükler, pek çok
ilacın metabolizmasını artırır. Kronik kullanımda tolerans gelişir. Tedavi kesilmesi
rebound nöbetlere yol açabilir. (7)
2.5.5. Primidon : Barbitürat türevidir. Kendisi de aktiftir ve ayrıca iki
aktif metaboliti vardır: fenobarbital ve feniletilmalonamid (PEMA). Plazma düzeyi
izlemi fenobarbital seviyeleri ölçülerek yapılır. Aktif metabolitlerinden fenobarbital
tonik klonik, feniletilmalonamid ise komplaks parsiyel nöbetlere etkilidir. Absansta
14 etkisizdir. Küçük çocuklardaki miyoklonik epilepsilerde faydalıdır. Parsiyel ve
tonik/klonik nöbetlerde alternatif bir seçimdir. Esansiyel tremor tedavisinde de
kullanılır. Sıklıkla fenitoin ve karbamazepin ile birlikte uygulanır, böylece daha
düşük dozlar kullanılabilir. Fenobarbitale benzer yan etkileri vardır. (7)
2.5.6. Etosüksimid : Absans nöbeti tedavilerinde ilk seçilecek ilaçtır.
T tipi Ca+2 kanal blokerdir. Na+ /K+ -ATPaz ve GABA amino transferazı inhibe eder.
Sitokrom P450 sistemini indüklemez.
Yan etkileri: Gastrik irritasyon ile bulantı-kusma, uyku hali, letarji,
baş dönmesi; duyarlı kişilerde Stevens-Johnson sendromu, ürtiker, lökopeni, aplastik
anemi, trombositopeni yapar. (7)
2.5.7. Benzodiazepinler : Epileptik odaktan kaynaklanan nöbet
dağılmasını engellerler. Bütün antiepileptikler içinde en güvenilir ve yan etkisi en az
olanlardır. İntravenöz uygulamaları kalp ve solunum depresyonu yapabilir. İlaç
kesilmesi ile yoksunluk sendromu gelişebilir.
Klonazepam (absans ve miyoklonik nöbetlerde) ve klorazepat (parsiyel
nöbetlerde kombinasyon içinde) kronik tedavide kullanılır. Diazepam, klonazepam
ve lorazepam, statusta intravenöz kullanılır. Diazepam febril konvulsiyonlarda rektal
yolla da kullanılır. (7)
15 İLAÇ
Erişkinlerdeki
Terapötik
Refrakter
Toksik
günlük
plazma
hastalarda
etkilerin ortaya
ortalama dozu konsantras
aşılması
çıktığı
(mg)
gereken
konsantrasyon
yonu
konsantrasyon
Etosüksimid
500-1500
50-100
80
>100
Fenitoin
200-400
10-20
18
>20
Fenobarbital
60-180
10-40
35
>40
Karbamazepin
400-1800
4-12
7
>8
Primidon
500-1000
5-15
10
>12
Valproat
500-3000
50-100
80
>100
Tablo 4. Antiepileptik ilaçların erişkinlerdeki günlük ortalama dozları, terapötik ve
toksik plazma konsantrasyonları
16 İLAÇLAR
SİSTEMİK YAN ETKİ
AĞIZDAKİ YAN ETKİ
Karbamazepin
Ataksi, uyku hali, lökopeni
Ağız
kuruluğu,
erithema
multiforme
Valproate
Uyku
hali,
enfeksiyon Kanamaya eğilim, peteşi, yara
riskinde artma
Fenitoin
iyileşmesinde gecikme
Serebral zarar, hirsutizm, Dişeti
hiperglisemi
hiperplazisi,
multiforme,
erithema
servikal
lenfadenopati, diş anomalileri
Etsüksimid
Böbrek hasarı, eosinofili
Primidon
Uyku hali, ataksi
Megaloblastik anemi
Fenobarbiton
Depresyon, kızarma, ataksi
Erithema
erupsiyon
Tablo 5. Bazı antiepileptik ilaçların oluşturduğu yan etkiler
17 multiforme,
büller,
3. ANTİEPİLEPTİK DİŞETİ HİPERPLAZİSİ
Bağ dokusu sistemi ile ilgili olarak yüz hatlarının kabalaşması, dudakların
genişlemesi, dişeti hiperplazisi, hypertrichosis ve Peyronie’s hastalığı ortaya
çıkabilir. Gingival hiperplazi konjenital, hormonsal anomilitelerden veya uzun
dönem kötü oral hijyenden dolayı ortaya çıkar. Önceden mevcut bir gingival
enflamasyon durumu hastayı hiperplaziye eğimli kılabilir. Gingival hiperplazi aynı
zamanda diğer hastalıklar için de reçete edilmiş ilaçların bir sonucu olabilir. En
yaygın 3 ilaç gingival hiperplaziye yol açabilir. Bunlar; fenitoin, kalsiyum kanal
blokerleri ve siklosporindir.(8)
Gingival hiperplazi fenitoin alan hastaların yaklaşık yarısında meydana gelir.
Terapinin başlangıcından sonraki bir ay içinde başlayan büyüme, en yaygın olarak
anterior interdental gingivadadır. Büyüme devam ettiğinden marjinal doku
genişleyebilir ve kısa zamanda kronun fasiyal yüzeyini kaplayabilir. Fenitoin
hiperplazisinin histolojik özellikleri; konnektif doku miktarının artması ve azalmış
epitelyum kalınlığıdır. Vasküler değişiklikler gözlenmez, lenfositler ve plazma
hücreleri gingiva çevresinde artmış plak yapısından dolayı mevcut olabilir. (8)
Lezyon klinik olarak dişetinin lingual ve vestibül kenarlarında ve dişeti
papilinde kabarmalarla ortaya çıkar. Yüzeyleri örter, hatta oklüzyona mani olur.
Enfeksiyon karışmamışsa lezyon uçuk pembe ve sert kıvamdadır. Kanamaya meyilli
değildir. Hiperplazi dişeti kenarının oklüzal yönde büyümesi ile olur. Yani yapışık
dişetinin büyüyen kitlelerden hat şeklinde bir oluk ile ayrılışı karakteristik bir
özelliktir. Lezyon dişsiz bölgelerde görülmez. Diş çekilince kaybolur. Cerrahi olarak
çıkarılırsa bile nüksler mümkündür. (8)
18 4. EPİLEPTİK HASTAYA DİŞ HEKİMİ YAKLAŞIMI
4.1.BİLİNMESİ/DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN KONULAR

Epilepsi kısa süreli nöbetler şeklinde tekrarlayan, beyinden kaynaklanan bir
hastalıktır. Nöbetler ilaçla durdurulabilir. (3)

Epileptik bir hastayı aşırı kollamaya, sosyal yaşamdan geri bırakmaya, takip
etmeye ve gereğinden fazla ilgi göstermeye gerek yoktur. (3)

Epilepsi hastalığı olan kişi aşırı uykusuz kalmamalı, günde en az 7-8 saat
uyumalıdır. (3)

Çay, kahve, kola gibi uyarıcı içecekler ılımlı tüketilmelidir. (3)

Uzun süreli ve yakından televizyon (en az 3m olmalıdır) seyredilmemeli ve
fazla bilgisayar kullanılmamalıdır. Bu dönemlerde oda ışığı açık olmalıdır.
(3)

Epileptik hasta, aşırı efor sarfetmemeli ve bunu gerektiren sportif
faaliyetlerden kaçınılmalıdır. (3)

Alkollü içecekler, nöbet oluşumuna yol açabileceği ve epilepsi ilaçların
etkilerini değiştirebileceği için kesinlikle kullanılmamalıdır. (3)

Aç kalınmamalıdır. (3)

Yüksek yerlerin (balkon, çatı, vs) kenarında bulunulmamalı ve nöbet
geçirdiğinde riske girebileceği yerlerden uzakta durulmalıdır. (3)

Nöbetler kontrol altına alınıncaya kadar motorlu taşıt kullanılmamalıdır. (3)

Epilepsili hasta elinden geldiğince üzülmemeli, olur olmaz şeyleri dert
etmemelidir. (3)
19 
Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epileptik kişi evlenecek ise
eşi hastalığını bilmelidir. Bayanlar hamile kalmadan önce mutlaka doktoru ile
görüşmelidir. (3)

Alınan ilaçların hastalığı tamamen geçirmeyebileceği bilinmelidir. Ama
ilaçlar nöbet gelmemesini ya da sayısının azalmasını sağlayacaktır.

İlaçlar, düzenli ve mutlaka önerildiği şekilde kullanılmalıdır.

Nöbet geçirilme sayısı ile gün ve saatleri kaydedilmelidir.

Düzenli aralıklarla doktor kontrolüne gidilmelidir.

Hastalar, yanında iyi yüzme bilen birisi olmak şartıyla denize girebilir, fakat
uzun süre denizde ve güneş altında kalmamalı, aşırı yorulmamalıdır. (3)

Epilepsi kısmen de olsa hayatınızı etkileyebilir, ama normal, aktif bir hayat
sürmenizi engellemez. Bazı meslekler dışında yapamayacağınız hiçbir şey
yoktur. (3)

Anne-babalar, çocuğunun kendini hasta olarak görmesine ya da epilepsiyi bir
özürmüş gibi kullanmasına izin vermemelidir. (3)

Epilepsi çalışmanıza ve işinizde başarılı olmanıza engel olacak bir hastalık
değildir. Unutmayınız ki; dünyada bir çok ünlü ve başarılı insan da epilepsi
hastalığına sahiptir. (3)
20 4.2.EPİLEPTİK NÖBET GEÇİREN BİR HASTAYA NE YAPMALI?

Sakin olun, hastanın baş ve vücudunu yana çevirin. (3)

Nöbet sırasında yaralanmasını önleyin (başını yere vurmasını, yataktan
düşmesini önleyin. Çevresindeki kesici ve yaralayıcı cisimleri uzaklaştırın).

Yakasını ve varsa sıkı giysilerini gevşetin.

Eğer bilinçsiz hareketler yapıyorsa, sert olmayan hareketlerle engelleyin.

Nöbet anında neler yaptığını iyice gözleyin ve bunları doktorunuza anlatın.

Nöbetinin bitmesini bekleyin ve hasta kendine gelene kadar yanından
ayrılmayın. (3)

Mümkünse doktoruna bilgi verin. (3)

Epileptik hastalarda gerek müdahale gerekse anestezik madde yönünden
hiçbir kontrendikasyon yoktur. (8)

Dental tedaviler sırasında rubber-dam kullanılmamalıdır. Dikkatli olunmak
kaydıyla (aspirasyon riskine karşı) pamuk tamponlar kullanılabilir. (8)

Müteharik protezler yerine sabit protezler tercih edilmelidir. (8)

Non-narkotik analjezikler tercih edilmelidir. (8)
21 4.3. YAPILMAMASI GEREKENLER

Panik yapmayın.

Hastayı telaşlandırmayın.

Dilin ısırılmasını önemsemeyin.

Zor kullanarak engel olmayın, yatıştırıcı davranışlar içinde olun.

Yapay solunum ve kalp masajı uygulamayın.

Ağzını açmak için uğraşmayın, nöbet sırasında ilaç vermeye çalışmayın,
kendi kendinize nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapmayın! Soğan
sarımsak, kolonya v.b şeyler koklatmayın!

Uyarıcı olduğu düşünülerek yapılan soğuk su dökme, tokat atma, ağrı verme
gibi hareketler yapmayın. (3)
22 5.TARTIŞMA
Epilepsi hastalarında görülebilecek dental problemler multifaktöriyel
nedenlerle oluştuğu gözlenmektedir. Bunlar dental travma, ilaca bağlı gingival
hiperplazi, bazı ilaçlardan kaynaklanan artmış kanama eğilimi, süt ve daimi dişlerin
displazileri, ilaç tedavisi sonucu kserostamia, yumuşak doku lezyonları ve
ülserasyonlar, ve malokluzyondur (9,10,11,12). Destekleyen yeterli veri olmamakla
beraber bazı epilepsi hastalarına eşlik eden mental retardasyon ve bazı metabolik
bozukluklarda
diş hastalığı riskini artırmaktadır. Mental retardasyonlu olan
olgularda düzenli diş fırçalama alışkanlıkları kısmen daha düşük olması nedeniyle
diş hastalığı riski artmıştır. (13,14)
Bazı ilaçlar immün sistemi ve iltihaba verilen konak cevabını değiştirebilirler.
Bu ilaçların bir kısmının da bakteriyel plağın etkisini modifiye ederek periodontal
dokularda değişikliklere yol açtıkları düşünülmektedir (6,12). Dişeti büyümesi de bu
değişikliklerden biridir ve bazı ilaçların önemli bir yan etkisi olarak literatürde yerini
almıştır. Dişeti büyümesi yapan ilaçlar esas olarak üç ana grupta incelenebilir.
1. Antikonvülzanlar (fenitoin)
2. İmmünsüpresanlar (siklosporin)
3. Kalsiyum kanal blokerleri (nifedipin)
Bu ilaçlar değişik farmakolojik etkilere ve farklı primer hedef dokulara sahip
olmalarının yanı sıra, ikincil hedef organları olan gingival bağ dokusunda benzer
klinik ve histopatolojik değişikliklere neden olurlar. Antiepileptik ilaçların genel
olarak dişeti hiperplazisi üzerine olan etkisi bilinmektedir. Fenitoin kullanımı sonucu
oluşan dişeti büyümesi senelerdir bilinmektedir ve de ilacı kullanan hastaların
yaklaşık %50’sinde bu yan etki görülmektedir. Literatür taramasında da daha çok
23 fenitoinin dişeti hipertrofisine neden olduğu görülmektedir. Ancak valproik asit gibi
diğer grup antiepileptik ilaçlarında benzer şekilde nadir de olsa dişeti hiperplazisine
neden olduğu raporlanmıştır(9.10.11.12). Dişeti hiperplazisi daha çok antiepileptik
ilaçlara bağlı yan etki seklinde karsımıza çıkarken, diş çürüğü daha çok kişisel hijyen
ve beslenme alışkanlığı daha çok ön plana çıktığı görülmektedir. (8-14) Yapılan
literatür taramaları sonucu elde edilen veriler daha çok kullanılan antiepileptik
ilaçlarla diş çürüğü oluşumu arasında anlamlı bir fark bulunmadığıdır. Elde edilen
veriler sonucunda bu ilaçların plak oluşumunu artırma üzerinde etkisi olduğu
görülmüştür.
24 6.KAYNAKLAR
1. http://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi
2. http://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi#Nedenleri
3. Gökçil Zeki, Gata Nöroloji Anabilim Dalı Merkezi
(http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/noroloji/epilepsi.htm)
4. http://epilepsi.uzerine.com/index.jsp?objid=474
5. http://www.epilepsiveben.com/epilepsi_ilaçları
6. Yeni, N.S:Nöroloji AD, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi, İSTANBUL 2008, 1(2).
7. www.onersuzer.net/eski/pdf/tr/15_Antiepileptikler.pdf
8. Bilge M.,Akgül M.,Dağistan S. Diş Hekimliğinde Muayene ve Oral
Diagnoz, Ankara Üniversitesi Yayınları, Ankara. 2012, S:174-178
9. Priyadharshini V, Belure VV, Triveni MG, Tarun Kumar AB, Mehta
DS. Successful management of phenytoin and phenobarbitone
induced gingival enlargement: A multimodal approach. Contemp Clin
Dent. 2014, 5(2), S:268-71.
10. Patil RB, Urs P, Kiran S, Bargale SD. Global developmental delay
with sodium valproate-induced gingival hyperplasia. BMJ Case Rep.
2014
11. Jacobsen PE, Henriksen TB, Haubek D, Østergaard JR. Prenatal
exposure to antiepileptic drugs and dental agenesis. PLoS One. 2014,
9(1), S:844-20.
25 12. Joshipura V. Sodium valproate induced gingival enlargement with
pre-existing chronic periodontitis. J Indian Soc Periodontol. 2012,
16(2), S:278-81.
13. Károlyházy K, Kivovics P, Hermann P, Fejérdy P, Arányi Z. Fiveyear follow-up of oral health and seizure condition of patients with
epilepsy: a prospective observational study. Community Dent Health.
2010, 27(4), S:233-7.
14. Cohen HV, Quek SY. Seizure disorders. Update on medical
management for the dental clinician. A pacemaker for the brain.
Todays FDA. 2010, 22(1), S:35-7, 39.
26 7.ÖZGEÇMİŞ
5 Mayıs 1991 tarihinde İzmir’de doğdum. İlköğrenimimi İlkkurşun
İlköğretim Okulu, Evren Paşa İlköğretim Okulu ve Seniha Mayda İlköğretim
Okulunda, ortaöğrenimimi Nevvar Salih İşgören Anadolu Lisesinde tamamladım.
2010 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandım.
27 
Download