Yeşilhisar_Actual Medicine

advertisement
GEZİ NOTLARI
Kapadokya’nın Kbistra ve Siyiera’sı, Güzelim Geniş Ovası
YEŞİLHİSAR
Bu sayımızda Kapadokya bölgesinin güneydoğu kapısını aralıyoruz. Geniş bir ova karşılıyor
bizi. Kayseri ilinin güneybatısında ve şehre 67 km uzaklıkta
bulunan bu geniş Yeşilhisar
ovası ismini içinde bulunduğu
şirin ilçeye de vermiş elbette.
İlçe, Yeşilhisar ovasının batı
ucunda Kale Dağı’nın doğuya
uzanan etekleri üzerinde kurulmuş. Biraz daha ufka baktığınızda Erciyes Dağı’nın tepelerini de görebiliyorsunuz. Yeşilhisar, 34 derece doğu boylamı,
38 derece kuzey enleminin kesiştiği noktada ve Akdeniz'’i
Karadeniz’e bağlayan demiryolu ve karayolunun üzerinde yer
alıyor. Denizden yüksekliği
1100 metre. Düz ve çok geniş
bir yapıya sahip olan Yeşilhisar
ovasının çevresi Erciyes ve Toroslar’ın bir kolu Demir Kazık
ile irili ufaklı dağlarla çevrili. Bu
yüzden, Yeşilhisar kuzeyden güneye doğru sürekli esen temiz
hava tabakasının etkisi altında
bulunuyor. Dağlardan inen yer
üstü suları ise ilçenin doğusunda bulunan iki güzel gölü yaratmış; Yay Gölü ve Sultan Sazlığı. Kuzeyde İncesu, güneyde
68
Yahyalı, doğuda Develi ilçeleri, batıda Nevşehir’in
Ürgüp ve Derinkuyu ilçeleriyle komşu olan Yeşilpınar, Kapadokya bölgesinin sekiz büyük şehri içinde adı geçen Kbistra veya Siyiera’dır aslında.
Bugünkü ilçenin kuruluşu kesin olarak bilinmemekle beraber, tarihin kaydedilebildiği zamanlarda
Hititlerin yaşadığı biliniyor. Ardından Perslerin ve
M.Ö.3500 yıllarında da İskender’in emrine geçmiş
bölge. Pers Komutanı Orgüs Oktav, Komutan ve
ünlü hatip Çiçeron’u Kapadokya sorununu çözmesi bölgeye göndermiş. Böylece M.Ö. 317 yılında bölge Roma İmparatorluğu'nun hakimiyetine
geçmiş. M.Ö. 256 yılında İran’ın, sonra tekrar Bizans İmparatorluğu’nun hakimiyetine giren
Kbistra, 672 yılında Battal Gazi’nin fethi ile ilk defa Müslümanların eline geçmiştir. M.S. 20 yılında
ise Yeşilhisar, Romalılar'ın eline geçmiş. Adi Kuvistra olarak değiştirilmiş. Halk 313 yılında ilan edilen
Milano Fermanı'na kadar, Roma döneminin zulmünde yaşamış. İmparatorun Hıristiyanlığı kabulü
ile birlikte Yeşilhisar, Ürgüp-Göreme ile birlikte
önemli bir dini merkez haline gelmiş. Roma Kralı I.
Teodesyos, imparatorluğu iki oğlu arasında paylaştırınca Yeşilhisar, Bizans’ın olmuş ve doğrudan İstanbul’a (Kostantinapolis) bağlanmış. Halen Yeşilhisar’da bu doneme ait yazılı taşlara ve diğer tarihi eşyalara rastlanmakta. İlçe daha sonra iki kez Bizans hakimiyetine girmiş ardından önce Abbasi'ler
sonra Danişment'ler tarafından geri alınmış. 1114
yılında Selçuklular'a, sonra İlhanlılar'a, daha sonra
da 1324 yılında Melik Ertana Devleti'ne geçmiştir.
Actual
Medicine
Sultan Alparslan; Malazgirt'te
Bizans İmparatoru Romen Diojen’i büyük bir yenilgiye uğratınca bütün Anadolu ile birlikte
Yeşilhisar da Selçuklular'ın eline
geçmiş. Bu dönemde Yeşilhisar,
Develi-Karahisar olarak anılmış. Karahisar anlamına gelen
Zencibar'ın Türkçe'ye tercüme
edilmesi ve Derevliye'nin Develi şeklinde okunmasıyla bu
isim elde edilmiş. Ayrıca, yol
üzerinde bulunması, halkın devecilik ve kervancılıkla uğraşması da bu ismin verilmesinde
etkili olmuş. Yerli halk ise 1071
tarihinden itibaren Müslüman
olup, Türkçe konuşmaya başlamış. Bir süre Karamanoğulları
egemenliğine giren Yeşilhisar,
Yıldırım Beyazıt zamanında
Osmanlıların hakimiyetine geçmiş fakat Timur'un Anadolu' yu
istilası ile tekrar Karamanoğulları'nın hakimiyetine girmiş.
Osmanlı döneminde Yeşilhisar'ı
yöneten Karamanoğlu Ahmet
Bey’in ise bölgeye hizmeti çok
büyük olmuş. Şehrin güneyindeki Dündarlı Suyu'nun Yeşilhisar Ovası'na dökülmesini sağlayıp, kendi adıyla anılan Karamanoğlu Hark'ını açmış. Şehrin
2015
GEZİ NOTLARI
batısında da Karaman Yolu’nu
inşa etmiş. Bu dönemde Yeşilhisar’dan Osmanlı Sarayı'na damat olarak giren Hamza Paşa
da 1740 yılında İstanbul'a giderek sarayda silahtarlığa ve daha
sonra da Vezir-i Azamlığa kadar
yükselmiş. İlçede Hamza Paşa
adını taşıyan tarihi camii de halen ibadete açık. Karamanoğlu
Ahmet Bey’in 1463 yılında ölümünden sonra Fatih Sultan
Mehmet, bu beyliği ortadan
kaldırıp Yeşilhisar'ı Cem Sultan'ın kardeşi Sultan Mustafa’ya vermiş.
Damat İbrahim Paşa, doğum
yeri olan Muskara Köyü’’nü
Nevşehir yapmak için etrafta
bulunan önemli merkezlerin askeri ve mali güçlerini ferman ile
Nevşehir’e taşırken Yeşilhisar’in
Zencibar kalesinde mevcut
olan 39.000 akçe tımar ile otuz
üç neferlik muhafız birliğini de
Nevşehir’e götürmüş. O tarihten sonra Yeşilhisar eski önemini kaybetmiş. Osmanlı döneminde Yeşilhisar da fıkıh, tasavvuf, felsefe ve edebiyat alanlarında ünlü kişiler yetişmiş. Koyunlu Baba, Mir Ati Dede, Kocabeyoğlu Hacı Ali Rıza, Koçumzade Mehmet Efendi ve
2015
Ömer Gülşani Dede bunlardan bazıları. Osmanlı
Padişahlarından III. Mustafa zamanına kadar
Karaman Eyaleti'nin Niğde Sancağı'na bağlı bir kaza merkezi olan Yeşilhisar 1856 yılında Nahiye
olarak Kayseri’ye, 1902 yılında da İncesu İlçesi’ne
bağlanmış. O zamana kadar Develi-Karahisar
adıyla anılırken, isim benzerliği olan diğer yerlerle
karıştırıldığı için 1945 yılında ismi Yeşilhisar olarak
değiştirilmiş. 1945 yılında yapılan müracaatla
Kayseri'ye bağlanan Yeşilhisar, 1947 yılında ise ilçe
olmuş.
Yeşilpınar’ın Soğanlı köyünde yer alan Soğanlı Vadisi içerisinde yer alan kilise ve mağaralar Kapadokya’nın o kendine has mimarisinin diğer örneklerini oluşturuyor. Tüflerin üzerinde kurulu olan
Soğanlı, peri bacalarının güzelliği ile nam salmış.
Kaya kilisesi, mağaraları ve kiliselerde mezarlar,
İsa Peygamber ve havarilere ait resimler yer alıyor.
Yukarı Soğanlı 1934 yılına kadar Kale Köyü'ne
bağlı yayla olarak kullanılırken bu tarihten sonra
ayrı bir köy olmuş. Arazinin dar olması nedeni ile
çok fazla göç veren köy, günümüzde turizmin gördüğü ilgi nedeni ile tekrar canlanmaya başlamış,
yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline gelmiş.
Dördüncü yüzyıldan itibaren Kapadokya'daki
önemli merkezlerden biri olan Soğanlı Vadisi’nde
Doğu Roma İmparatorluğu hakimiyeti altındayken buraya yerleşen halk kayaları oyup evler, kiliseler, depolar, toplantı alanları yapmış, tarım, hayvancılık ve bağcılıkla uğraşmışlar. Yerleşimi kolay,
korunması rahat olan Soğanlı Vadisi halkı çok tehlikeli günlerde yakınlarda bulunan Doğanlı ve
Derinkuyu yeraltı şehirlerine sığınmışlar. 850 yıllarında 200 kadar kilise ve manastır bulunan
Actual
Medicine
Soğanlı Vadisi’nde halen 50 kadar freskli kilise yaşıyor. Ancak
bunların 10 kadarını gezmek
mümkün olabiliyor. Diğerlerinin kapısı ve pencereleri örülerek kapatılmış güvercinlik
olarak kullanılmış. Yine 400 kadar kaya oyuğu varken, oyuklar bugün kullanılmıyor. Gezilebilen kiliselerden birkaçını
dolaşabilirsiniz. Bunlardan 14.
asırda son şeklini alan Kubbeli
Kilise’nin diğerlerinden farkı,
kayaların dışı da boyanarak ve
işlenerek muntazam kubbeli bir
kilise haline sokulmuş olması.
Bu boyalar yüzyıllardır kaybolmadan, silinmeden bugüne kadar gelmiş. Kilise iki katlı ve iç
kısımları diğer kiliselerde olduğu gibi fresklerle dolu. Küçük
Kubbeli kilisenin alt katına Saklı
Kilise deniyor. Kiliseye kuzeyinde bulunan kapıdan giriliyor ve
güneyinde üç bitişik odası daha
bulunuyor. Saklı Kilise'nin yakınlarında daha başka kaya kiliseleri ve kaya yerleşimleri bulunuyor. Karabaş Kilisesi de 6.
yüzyılda inşa edilmiş ve
Soğanlı’nın sanat değeri bakımından en büyük ve en güzel
kilisesi. Kilise ve duvarları 11. ve
13. yüzyıllarda tekrar inşa edilmiş. İlk olarak basit çizgiler ve
69
GEZİ NOTLARI
motiflerle süslenmiş. Freksler
11. yüzyılda toprak boya ile yapılmış. Yağlı boyanın keşfinden
sonra toprak boyalar yerine
yağlı boyalar kullanılmış. Kilise
dört kısımdan oluşuyor. İsa'nın
doğumu, vaftizi, havlu ile kurulanması, dini mücadeleleri, çarmıha gerilişi ve Saint Jean'in canavarı boğuşu gibi kompozisyonlar, 12 havarinin ve diğer
azizlerin resimleri, Bizans ve
Selçuklu motifleri kilisenin iç
duvarlarını süslüyor. 14. asırda
yeniden resimlendirilen Yılanlı
Kilise’nin ilk yapısı çok eski. Buradaki kompozisyonlara diğer
kiliselerde rastlanmıyor. Üç
bölmeli kilisenin, üçüncü bölmesi yontma taş ile inşa edilmiş, sonradan yıkılmış. Duvarları, karşılıklı harp nizami almış
mızraklı askerler, İsa ve azizlerin resimleri ile süslenmiş. At
üzerindeki Saint Jean'in yılana
ve kurtlara saldırısı tasvir ediliyor. Beşinci veya altıncı yüzyılda yapıldığı düşünülen Tahtalı
Kilise de yine daha sonraki yüzyıllarda İsa'nın vaftizi, havariler, azizler, koruyucu melekler,
at üstünde bulunan Saint Jean’
in canavarı öldürüşü gibi tasvirler, kompozisyonlar, portreler,
Bizans ve Selçuk motifleriyle
70
süslenmiş. Maalesef günümüzde Soğanlı kaya kiliseleri ve yerleşim yerleri tehlike altında. Tepe üstlerinden kopan iri kaya parçalarının kubbeli kaya
kiliselerine çarpmış ve onları büyük ölçüde tahrip
etmiş. Diğer taraftan da rüzgarın neden olduğu
erozyon ve yağmur suları da tahribata neden oluyor.
Yeşilpınar’ın sınırları içierisinde yer alan 8-13 hektar alanı kaplayan sulak alan ise Sultan Sazlığı adı
ile anılıyor. Kuzeyinde bölgenin en yüksek volkanik dağı Erciyes’in yer aldığı sazlık, dağın eteklerinde büyük tatlı su bataklığından oluşuyor. Büyük
kısmı sazlarla kaplı, yer yer kamış, kafa otu ve kındıranın da yer aldığı sulak arazi, açık havalarda ise
nilüfer ve süsenlerle şenleniyor. Sazlığının merkezine doğru kuvvetli rüzgarlarla yer değiştirip, suyun
alçalmasıyla aşağıya inen çok sayıda yüzen saz
adacıklarını görmek mümkün. Sultan Sazlığı güney ve kuzeyde bir tuzlu su gölü olan Yay Gölü ile
ayrılıyor. Kuzey-batı köşesinde ise göle bağlı Çöl
Gölü bulunuyor. Çok fazla tuz barındıran göl suyunun derinliği birkaç desimetreyi geçmiyor, etrafında bitki örtüsü bulunmuyor ve yazın kuraklaşıyor. 1917 yılında Sultan Sazlığı “Su Kuşları Koruma
ve Üretim Sahası” olarak tesis edilmiş. 1971 yılından bu yana da koruma ve üretim çalışmaları bakanlıkça sürüyor.
Kayseri - Yeşilhisar karayolu üzerinde yol almaya
devam ederken, adını yanı başındaki Erdemli Köyü’nden alan Erdemli Vadisi’nde Kapadokya mimarisinin diğer bir örneği daha göz alıyor. Bölge
girişinde güney yamaçta yer alan büyük sütunlu
kilise, özellikle görülmeye değer. Vadinin derin olması yükseklere şapel yapılmasına olanak tanımış
Actual
Medicine
ve çok sayıda şapel mağara Erdemli Vadisi’nde inşa edilmiş.
Bugün hala bir kısmında freskolar görülebiliyor. Vadi içerisinden Erdemli Köyü’nde can bulan bir su akıyor. Köylüler tarafından sulamada kullanılan bu
su için vadi içerisinde bir havuzda depolanıyor. Kapadokya’nın
güneydoğu kapısındaki Yeşilhisar tarihi, kültürel varlıkları ve
tüm doğa güzellikleri ile bölgenin yine en güzel duraklarından
biri. Ulaşım olarak da sanslı bir
konumda yer alıyor. Ankara’ya
364 km uzaklıkta olup, karayolu ile 4 saat gibi kısa bir sürede
ulaşılabiliyor. Ayrıca Nevsehir’e
55 km, Niğde’ ye 60 km mesafedeki ilçe, güneyden Akdeniz’i
Karadeniz’e bağlayan E-23 karayolu ve demiryoluna da durak oluşturuyor. Ayrıca mutlaka
hatırlatalım ilçenin 10 km güneyinde şifalı maden suyuyla meşhur İçmeceler de yer alıyor. Ülkenin dört bir yanından her yıl
çok sayıda kişinin Yeşilhisar’da
şifa aradığını öğreniyoruz. Yol
üstünde bir İçmece molası vermek için bile bu mevsim,
Kapadokya’nın bu güzel kapısına hareket için bir bahane olabilir.
2015
Download