küresel politikanın kilit aktörleri

advertisement
1
KÜRESEL POLİTİKANIN
KİLİT AKTÖRLERİ
2
Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü akademisyenlerinin kolektif
emeğini yansıtan bu çalışma; hâlihazırda hızına yetişilemeyen dünya politik gündeminin
dile pelesenk olan kişileri, örgütleri, ülkeleri vs hakkında kısa bilgi verme amacını
taşımaktadır. Her ne kadar çalışma akademik kaygıdan uzak bir şekilde hazırlanmış
olsa da barındırdığı bilgiler bakımından günceli yakalama gayesi güdülmüştür. Bununla
birlikte çalışmanın kapsamı -uluslararası arenadaki her aktörü kapsayacak bir çalışma
hazırlamak mümkün olmadığı için- emeği geçen kişilerin subjektif değerlendirmeleri
neticesinde ‘’önemli’’ olarak görülen aktörler ile sınırlı tutulmuştur. Nihayet çalışma
başta Uluslararası İlişkiler öğrencileri olmak üzere, dünya politik gündeminin hızını
yakalamaya çalışan herkese yönelik olarak hazırlanmıştır. İnsanlığın varoluşundan bu
yana temel gayesinin dünyayı anlama ve anlamlandırma olduğu göz önüne alındığında
çalışmanın bu yolda sizlere sağlayacağı yarar Uluslararası İlişkiler Bölümü ailesini
mutlu edecektir.
Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı
Doç. Dr. Metin AKSOY
3
İÇİNDEKİLER
1. Abhazya
1.1. Abhazya Savaşı
2. Afganistan
2.1. El Kaide
2.2. Taliban
2.3. Hamid Karzai
3. Almanya
3.1. Angela Merkel
3.2. Hristiyan Demokrat Birliği
3.3. Alman Sosyal Demokrat Partisi
3.4. Birlik 90/Yeşiller Partisi
4. Amerika Birleşik Devletleri
4.1. Barack Obama
4.2. Demokratik Parti
4.3. Cumhuriyetçi Parti
5. Azerbaycan
5.1. Yeni Azerbaycan Partisi
5.2. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti
5.3. Ebulfez Elçibey
5.4. İlham Aliyev
6. Bosna Hersek
6.1. Aliya İzzetbegoviç
7. Çin Halk Cumhuriyeti
8. Ermenistan
8.1. Serj Sarkisyan
8.2. Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi
4
9. Filistin
9.1. Batı Şeria
9.2. Gazze Şeridi
9.3. Yaser Arafat
9.4. Mahmud Abbas
9.5. Halid Meşal
9.6. Hamas
9.7. El Fetih
9.8. Filistin Kurtuluş Örgütü
9.9. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi
10. Fransa
10.1. Sosyalist Parti
10.2. Halk Hareketi Birliği
10.3. François Hollande
10.4. Nicolas Sarkozy
11. Güney Kore
12. Güney Osetya
13. Güney Sudan
14. Gürcistan
14.1. Mihail Saakasvili
14.2. Gül Devrimi
14.3. 2008 Güney Osetya Savaşı
15. Hindistan
16. Irak
16.1. I. Körfez Savaşı
16.2. Irak'ın İşgali
16.3. Baas Rejimi
5
16.4. Celal Talabani
16.5. Nuri El Maliki
16.6. Saddam Hüseyin
16.7. Mesud Barzani
17. İngiltere
17.1. Muhafazakar Parti
17.2. İşçi Partisi
17.3. Sinn Fein
17.4. David Cameron
18. İran
18.1. Ali Hamaney
18.2. Hasan Ruhani
19. İsrail
19.1. Şimon Peres
19.2. Benyamin Netenyahu
20. Kosova
21. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
21.1. Enosis
21.2. Türk Mukavemet Teşkilatı
21.3. EOKA
21.4. Rauf Denktaş
21.5. Zürih ve Londra Antlaşmaları
21.6. Annan Planı
21.7. Derviş Eroğlu
22. Kuzey Kore
23. Libya
23.1. Muammer Kaddafi
6
23.2. 2011 Libya İç Savaşı
24. Mısır
24.1. 2011 Mısır Devrimi
24.2. Hüsnü Mübarek
24.3. Müslüman Kardeşler
24.4. 2013 Mısır Askeri Darbesi
24.5. Muhammed Mursi
25. Rusya Federasyonu
25.1. Vladimir Putin
25.2. Dmitri Medvedev
26. Suriye
26.1. Beşşar Esad
26.2. Özgür Suriye Ordusu
26.3. Suriye İç Savaşı
7
1. Abhazya
Resmi adıyla Abhazya Cumhuriyeti olan devlet Gürcistan'ın kuzeybatısında, Karadeniz'in
doğusunda bulunmaktadır. Bununla birlikte Abhazya 1990'ların başındaki savaşın ardından
Sohum'a egemen olan ve Rusya'nın desteğini alan ayrılıkçılar tarafından Gürcistan
Cumhuriyeti'nden bağımsızlığını ilan etmiş bir de facto devlettir. Fakat Abhazya bazı ülkeler
tarafından tanınmıştır: Rusya, Nikaragua, Venezuella, Nauru, Vanuatu, Tuvalu, Güney
Osetya, Transdinyester, Dağlık Karabağ, Krayina Sırp Cumhuriyeti. Gürcistan'ın merkezi
yönetiminin desteklediği özerk yönetim ise bölgenin eski statüsünün korunmasından yanadır.
Abhazya Cumhuriyeti Hükümeti'nin yönetim merkezi Sohum'dur.
Abhazya Savaşı
Sovyetler Birliği'nin çözülmeye başladığı 1980'lerin sonlarında, Gürcistan'ın bağımsızlığa
yaklaştığı süreçte Abhazlar ile Gürcüler arasındaki gerilim iyice yükselmiştir. Pek çok Abhaz
muhalif Gürcistan'ın bağımsızlığını kazanması halinde Abhazya'nın da bağımsızlığını ilan
etme hakkı bulunduğunu, bağımsız Gürcistan'da ''Gürcüleştirme'' politikalarının gündeme
geleceğini ileri sürmüştür. 16 Temmuz 1989'da başlayan gösterilerde 16 Gürcü hayatını
kaybetmiş 137'si ise yaralanmıştır. Bu olayı takiben Sovyet ordusu kontrolü sağlamak için
Sohum'a girmiş ve bu olayın paramiliter grupların bir provokasyonu olduğu ileri sürülmüştür.
Gürcistan Zviad Gamsakhurdia liderliğinde 6 Nisan 1991'de bağımsızlığını ilan etmiş
Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti'nin 1921 tarihli anayasasına döndüğünü duyurmuştur. Pek
çok Abhaz bunun Abhazya’nın özerkliğinin kaldırılması anlamına geldiğini ileri sürmüştür.
Oysa 1921 tarihli anayasada Abhazya özerk bir cumhuriyet olarak tanınmıştır. 23 Temmuz
1992'de, Abhazya parlamentosu çoğunluğun oylarıyla bağımsızlığını ilan etmiştir. Ardından
düzensiz Gürcü birlikleri Abhazya’ya girmiş ve Gürcü yönetimi bölgenin büyük bölümünü
kontrol altına alarak, parlamentoyu kapatmıştır.Rus güçlerinin denetimi altında
kurulan Kafkas Halkları Konfederasyonu şemsiyesi altında bir araya gelen Çeçenler, Rus
Kazaklar, Osetler ve Abhazlar Gürcülere karşı savaş başlatmışlardır. Nihayet Sohum 27
Eylül’de Abhaz yönetiminin eline geçmiştir. 1990'ların başındaki savaşın ardından Sohum'a
egemen olan ve Rusya'nın desteğindeki ayrılma yanlısı güçler 1994 yılında bağımsızlığını ilan
etmişler, ama Abhazya Cumhuriyeti adını taşıyan bu yönetim yalnızca bazı ülkeler tarafından
tanınmıştır. Bununla birlikte AB, BM, AGİT, Avrupa Birliği Konseyi gibi uluslararası
örgütler Abhazya’yı Gürcistan'ın bir parçası olarak tanımakta ve anlaşmazlığın her iki tarafın
barışçı çabalarıyla çözülmesi gerektiğini belirtmektedirler.
2. Afganistan
Başkenti Kabil olan devletin resmi adı Afganistan İslam Cumhuriyeti'dir. Orta Asya olarak
adlandırılan coğrafyada bulunan Afganistan İslam Cumhuriyeti'nin güneyinde Pakistan;
batısında İran; kuzeyinde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; doğusunda ise Çin
bulunmaktadır. Afganistan sınırları içerisinde Peştun nüfus çoğunlukta olmakla birlikte ülke
toprakları Tacik, Hazara ve Özbek kökenli halkları da barındırmaktadır. Afganistan İslam
Cumhuriyeti bahsi geçen konumu hasebiyle tarihsel süreç içerisinde İranlılar, Yunanlılar,
Araplar, Moğollar, İngilizler, Ruslar ve nihayet Amerikalıların istilasına uğramıştır. 11 Eylül
8
2001 tarihinde ABD'ye yapılan terör saldırısının ardından ABD'nin başını çektiği koalisyon
güçlerince işgal edilen Afganistan'ın istikrarsız yapısı günümüzde de devam etmektedir.
2.1. El Kaide: 1979 yılında S.S.C.B.'nin işgaline uğrayan Afganistan'da S.S.C.B. işgaline
karşı koymak için 1988 yılında kurulmuş köktendinci silahlı örgüttür. Özellikle Sovyet
işgaline karşı yürütülen mücadele ABD'nin yoğun desteğini arkasına alan örgüt soğuk savaş
sonrası dönemde İsrail'in yok edilmesini ve halifelik kurumu altında bütün İslam ülkelerinin
birleşmesini kendisine amaç edinmiştir. Dünyadaki birçok kanlı eylemden sorumlu tutulan
örgütün en çok ses getiren eylemi 11 Eylül 2001 saldırıları olmuş ve neticesinde ABD
liderliğindeki koalisyon güçlerinin Afganistan'ı işgali başlamıştır. Örgütün liderliğini 2 Mayıs
2011 tarihinde ABD Başkanı Barack Obama'nın talimatıyla düzenlenen bir kara
operasyonuyla öldürülünceye kadar Usame Bin Ladin yapmıştır.
2.2. Taliban: Çoğunluğunu Afganistan'ın en kalabalık etnik grubu Peştunların oluşturduğu
Sünni İslamcı gruptur. Taliban S.S.C.B.'nin 1989 yılında Afganistan işgaline son vermesinin
ardından merkezi hükümetlerin zayıflıklarından yararlanarak 1996 yılında iktidara gelmiş ve
ülkenin büyük bir bölümünü kontrolü altına almıştır. Taliban'ın bu hamlesi sonrasında ise
ülkede bulunan Kuzey İttifakı ile Taliban arasında bir iç savaş başlamıştır. Taliban yönetimi
iktidarı süresince Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerinden
maddi destek almış ve bu sayede iktidarını sağlamlaştırmıştır. Ancak 11 Eylül 2001
saldırılarını üstlenen El Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin'i koruduğu gerekçesiyle ABD'nin
tepkisini çeken Taliban yönetimi Kasım 2001'de iktidardan uzaklaştırılmıştır. Bu gelişmeden
sonra 2004 yılında yeniden organize olarak Koalisyon Güçleri'ne karşı direnişe geçen Taliban
güçleri 2009 yılından itibaren gerilla mücadelesi vererek direnişini kuvvetlendirmiştir.
2.3. Hamid Karzai: Karzai Peştun kökenli olup 2004'ten buyana Afganistan devlet
başkanıdır. Afganistan'da Taliban sonrası dönemde yönetime gelen ilk cumhurbaşkanı olan
Karzai'ye karşı 2004 seçimleri sonrası dönemde yolsuzluğun artması, ülke çapında Taliban ve
El Kaide'nin tekrar güç kazanmasıyla birlikte güvensizlik artmıştır. Ancak Karzai 2009 Kasım
ayında yapılan seçimlerde bir kez daha devlet başkanı seçilmiştir.
3. Almanya
Resmi adı Almanya Federal Cumhuriyeti olan devlet Orta Avrupa'da yer almaktadır. Ülkenin
kuzeyinde Kuzey Denizi ve Baltık Denizi; doğusunda Polonya ve Çek Cumhuriyeti;
güneyinde Avusturya ve İsviçre; batısında ise Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda
bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında (1949) savaşı kazanan devletler tarafından ikiye
bölünen Almanya 1990'da tekrar birleşmiştir. Başkenti Berlin olan ve federal parlamenter
cumhuriyet olan Almanya 81.5 milyonun üzerindeki nüfusuyla AB'nin en büyük nüfusa sahip
ülkesi konumundadır. Yüksek nüfusunun yanında ekonomik gelişmişliğiyle de Almanya
dünya politikasında kilit bir öneme sahiptir.
3.1. Angela Merkel: 10 Nisan 2000'den bu yana Hristiyan Demokrat Birliği'nin federal
başkanlığını yürüten Merkel 22 Kasım 2005'te başbakan olarak göreve gelmiş ve 2009 yılında
yeniden başbakan seçilmiştir. 1871'den bu yana Almanya'yı yöneten ilk kadın başbakan olan
Merkel ayrıca II. Dünya Savaşı'ndan bu yana Alman Şansölyesi olan en genç kişidir. Lutheran
9
bir papazın kızı olarak dünyaya gelen Merkel'in doğulu halklara yönelik bakışı ve doğululara
karşı oluşu özellikle Almanya'daki solun tepkisini çekmektedir.
3.2. Hristiyan Demokrat Birliği: 1949 yılında kurulan Hristiyan Demokrat Birliği (CDU)
kendisini Hristiyan-liberal-muhafazakar olarak tanımlamaktadır ve 2008 yılı itibariyle
Almanya'nın üye bakımından en büyük partisidir. Mezhep farkı gözetmeyen, Hristiyanlığı
temel alan ve Hristiyan demokrasisinin özelliklerini uygulayan CDU'nun politikaları politik
katoliklikten, politik protestanlıktan, neoliberalizmden, mali muhafazakarlıktan ve ulusal
muhafazakarlıktan etkilenmiştir. Sosyal market ekonomisini savunan CDU dış politikada ise
kendisini Avrupa bütünleşmesine ve ABD ile güçlü ilişkilere adamıştır. Türkiye'nin AB
üyeliğine karşı çıkan CDU Türkiye'ye üyelik yerine imtiyazlı ortaklık önermektedir. Bir
muhafazakar parti olarak CDU suç ve suçlulara karşı sert cezaları savunmaktadır ve ülke
içinde olması muhtemel terör saldırıları hasebiyle ordunun güçlendirilmesi gerektiğini
belirtmektedir. Nihayet göçmenler konusunda asimilasyona yakın politikaları gündeme
getiren CDU çifte vatandaşlığın ender durumlarda verilmesi gerektiğini savunmaktadır.
3.3. Alman Sosyal Demokrat Partisi: Almanya'nın en eski partisi olan Alman Sosyal
Demokrat Partisi Sosyalist Enternasyonalin başlıvca kurucuları ve en etkili partileri arasında
yer almaktadır. Başkanlığını Sigmar Gabriel'in yürüttüğü parti 1998'den 2005 yılına kadar
iktidarda kalmış ve 2005 seçimleri sonrasında Angela Merken başbakanlığında CDU ile
koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaşmaya varmıştır.
3.4. Birlik 90/Yeşiller Partisi: 1980 yılında Batı Almanya'da kurulan Alman Yeşiller Partisi
ile 1989 devrimleri sırasında Doğu Almanya'da kurulan Birlik 90 partisinin 1993 yılında
birleşmeleriyle ortaya çıkan siyasi partidir. 1998-2005 arası dönemde hükümette yer alan
partinin liderleri Claudia Roth ve Cem Özdemir'dir. Yapılan araştırmalara göre Yeşillerin oy
kitlesi zengin kesimlerdir fakat madencilik ve yerel çevre sorunları olan kırsal bölgelerden de
yer yer oy alabilmektedirler.
4. Amerika Birleşik Devletleri
Birleşik Devletler olarak da bilinen devlet 50 eyalet ve bir federal bölgeden oluşmaktadır. Bir
başka deyişle ülke federal anayasal cumhuriyettir. Ülke topraklarının çoğu Kuzey
Amerika'nın ortasında Büyük Okyanus ve Atlas Okyanusu'nun arasında bulunmaktadır.
Ülkenin kuzeyinde Kanada; güneyinde ise Meksika bulunmaktadır. Yine Amerikan toprakları
içerisinde yer alan Alaska eyaleti kıtanın kuzeybatısında bulunarak doğusunda Kanada ve
batısında Bering Boğazı'nın diğer yanında bulunan Rusya'nın arasında yer almaktadır.
Devletin resmi kuruluş tarihi 4 Temmuz 1776'dır ve bu tarihten itibaren devlet tedricen
genişleme eğilimi göstermiştir. Bir başka deyişle ilk olarak kıtasal ve bölgesel genişlemesini
tamamlayan ABD dünya savaşları ile birlikte küresel çaptaki yayılımına başlamıştır. İronik
bir şekilde tarihte sömürgeciliğe karşı mücadele edilerek kurulan ilk devlet olma özelliğini
taşıyan ABD bundan sonraki süreçte sürekli olarak emperyal hevesler taşıdığı iddiasıyla itham
edilmiştir. Soğuk Savaş olarak anılan süreçte ABD NATO örgütü çatısı altında Batı
Bloğu'nun liderliğini üstlenirken S.S.C.B. Doğu Bloğu'nun liderliğini üstlenmiş ve dünya iki
kutuplu bir düzenle tanışmıştır. Soğuk savaş yılları boyunca başta Kore Savaşı, Vietnam
Savaşı olmak üzere birçok savaşa katılan ABD soğuk savaşın sona ermesinin ardından 1990
10
yılında Irak'a (Kuveyt'i işgal etmesi hasebiyle) karşı savaşmıştır. Yine 1995 ve 1999 yıllarında
NATO ülkelerinin de yardımıyla Bosna ve Kosova Savaşlarına müdahil olan ABD 11 Eylül
2001 saldırıları ile birlikte bu kez de Afganistan'a savaş açmıştır. Kimyasal silahlar
bulundurduğu iddiasıyla 2003 yılında Irak'a karşı II. Körfez Harekatı'nı başlatan ABD 2
Mayıs 2011 tarihinde El Kaide lideri Usame Bin Ladin'i öldürerek uluslararası alandaki
prestijini sağlamlaştırmaya çalışmıştır. Özellikle Çin'in ekonomik ve askeri alandaki yükselişi
ile birlikte artık ''Amerikan İmparatorluğu''nun sonunun yaklaştığı meselesi ise uzun
zamandan beri akademide tartışılan bir konu olmuştur.
4.1. Barack Obama:
ABD devlet başkanıdır. İlk olarak 4 Kasım 2008'de yapılan ABD başkanlık seçimlerinde
ABD'nin 44. devlet başkanı olarak seçilmiş ve 20 Ocak 2009 tarihinde bu görevi George W.
Bush'tan devralmıştır. 6 Kasım 2012'de yapılan ABD başkanlık seçimlerinde ise Mitt Romney
karşısında seçimi kazanarak ABD devlet başkanlığına ikinci kez seçilmiştir. ABD tarihinde
ilk siyahi başkan olma niteliğini taşıyan Obama siyasete ilk adımını 1996 yılında İllinois'in
eyalet senatosuna seçilerek atmıştır. 1998 ve 2002 yıllarında iki kez tekrar eyalet senatosuna
seçilen Obama 2000 yılında ABD Temsilciler Meclisi'ne girmek için Demokrat Parti'nin ön
seçimlerine katılmış fakat başarılı olamamıştır. 2004 yılında adaylığını koyduğu ABD
Senatosu'na seçilen Obama'nın ABD'de ilk defa ülke sahnesine çıkması 2004 ABD başkanlık
seçimleri sırasında Boston'da toplanan Demokratik Parti kurultayında yaptığı ve ülke çapında
televizyonda canlı olarak yayınlanan etkileyici konuşması sayesinde olmuştur. ABD
Senatosu'nda henüz 6 yıllık ilk dönemini tamamlamışken 10 Şubat 2007 tarihinde 2008 ABD
başkanlık seçimlerine Demokratik Parti'den adaylığını koyduğunu açıklayan Obama
Demokratik Parti tarafından da aday gösterilmiştir. Böylece Obama iki büyük partiden
birinden aday gösterilmiş ilk Afrikalı-Amerikalı aday olma özelliğini kazanmıştır. Seçimler
neticesinde ABD başkanlığına seçilen Obama bununla da kalmayıp son 30 yıl boyunca hiçbir
demokrat partili başkan adayının elde edemediği bir oy oranıyla başkanlığa seçilmiştir. 2012
seçimlerinde de Mitt Romney'e karşı mücadele eden Obama tekrar ABD başkanı seçilmeyi
başarabilmiştir.
4.2. Demokratik Parti: 1828 yılında kurulan Demokratik Parti ABD'de siyasi faaliyet
yürüten iki büyük partiden birisidir. Parti sosyal, liberal ve ilerici siyaseti desteklemekle
birlikte ilericilerden, liberallerden ve merkezcilerden oluşmaktadır. Demokratik Parti'nin
Cumhuriyetçi Parti ile mücadelesine bakıldığında son 50 yıl içinde başkanlık seçimlerinde
daha az başarı sağladığı görülmektedir. Partinin tabanı ise siyah Amerikalılardan,
Katoliklerden, Yahudilerden, göçmenlerden, kadınlardan ve yüksek eğitimli kişilerden
oluşmaktadır. Bununla birlikte parti işverenlerin ve büyük firmaların karşısında işçilerin ve
çalışan kesimin yanında yer almaktadır. Parti kürtaj hakkının kısıtlanmasına karşı kesin bir
tavır almıştır ve eşcinsellerin, diğer azınlıkların haklarını savunan bir siyaset çizgisini takip
etmektedir. Yine parti devletin gerektikçe vergileri arttırarak az gelirli yurttaşlara daha geniş
olanaklar sunması taraftarıdır ve dış siyaset konusunda da Cumhuriyetçi Parti'ye göre daha
ılımlı bir tutum sergilemektedir.
11
4.3. Cumhuriyetçi Parti: ABD'de siyasi faaliyet yürüten iki siyasi partiden biri olan
Cumhuriyetçi Parti muhafazakar sağ olarak tanımlanabilecek bir çizgiyi takip etmektedir.
1994 yılından bu yana Temsilciler Meclisi ve Senato seçimlerinde çoğunluğu elinde
bulunduran Cumhuriyetçi Parti 2006 seçimlerinde büyük bir yenilgiye uğramıştır. 2000
yılında Cumhuriyetçi aday George W. Bush'un başkan seçilmesinden sonra parti 6 yıl süreyle
hem yasama hem de yürütme kollarına hakim olmuştur. Ancak 2007 yılında yasama kolu
Demokrat Parti'nin eline geçerken 2008 yılındaki başkanlık seçimleriyle iktidarı Demokrat
Partiye kaptırmışlardır. 19. yüzyılın ortalarında ABD'de köleliğin tartışma konusu olduğu bir
ortamda kurulan Cumhuriyetçi Parti kendisinden önce kurulan Demokratik Parti köleliği
savunan güneyli üyeleri ile köleliğe karşı çıkan kuzeyli üyeleri arasında ikiye bölünmüşken
Güney eyaletlerinin köleliği yayma çabalarına karşı koymak üzere 1854 yılında kurulmuştur.
Partinin genel eğilimi irdelendiğinde ise Cumhuriyetçilerin vergi yükünün azaltılması ve
firmalara yaslarla getirilen kısıtlamaların azaltılması yanlısı olduğu görülmektedir. Parti
özellikle dindar Protestan (evanjelist) frupların desteğine sahiptir. Kürtajın yasaklanması
gerektiğini savunan parti prestijini ABD'nin 2003 yılında Irak'a yaptığı müdahale sonucu
kaybetmiştir. 2004 yılında W. Bush'un tekrar başkan seçilmesine rağmen kamuoyu
yoklamalarında Cumhuriyetçilere ve başkanlarına desteğin azaldığı günden güne
gözlenmiştir. Bununla birlikte Kongre2de Cumhuriyetçi üyelerin karışmış oldukları yolsuzluk
skandalları partiye büyük zarar verirken 7 Kasım 2006 tarihinde yapılan seçimlerde parti ağır
bir yenilgiye uğramıştır. Hem Senato hem de Temsilciler Meclisi'ndeki çoğunluğunu
kaybeden Cumhuriyetçiler 2008 seçimlerini de kaybederek yönetimi Demokratik Parti ve
Obama'ya devretmişlerdir.
5. Azerbaycan
Resmi adı Azerbaycan Cumhuriyeti olan devlet Kafkasya’da yer almaktadır. Ülkenin
doğusunda Hazar Denizi; kuzeyinde Rusya Federasyonu; kuzeybatısında Gürcistan; batısında
Ermenistan; güneyinde ise İran bulunmaktadır. Azerbaycan’a bağlı olan Nahçıvan Özerk
Cumhuriyeti’nin ise kuzey ve doğusu Ermenistan ile güneyi ve batısı ise İran ile çevrilmiştir.
Halkın büyük çoğunluğu Şiilik inancına sahiptir. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti adıyla
1918 yılında kurulan devlet 1920 Nisan’ında Sovyet Kızıl Ordusu tarafından işgal edilmiştir
ve aynı yıl Azerbaycan Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Soğuk savaşın sona ermesi
neticesinde 1991 yılında yeniden bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan bu sefer de kendisini
Ermenistan ile savaş halinde bulmuştur. Ermenistan ile yürütülen Dağlık Karabağ savaşı
sonucunda ortaya çıkan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti savaşın bitiminden bu yana de facto
olarak var olmasına rağmen diplomatik alanda hiçbir devlet tarafından tanınmamaktadır.
Özetle Dağlık Karabağ Cumhuriyeti Azerbaycan’a bağlı bir de jure bölge olarak kabul
edilmektedir. Ancak yaşanan savaş sonucunda yaklaşık 30.000 insan yaşamını yitirmiş ve bir
milyon insan göç etmek zorunda kalmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin dış politika hedefleri
ise şu şekilde özetlenebilir: toprak bütünlüğünün korunması, Dağlık Karabağ ve etrafındaki
bölge üzerindeki işgalin sona erdirilmesi, Avrupa ve Atlantik yapısına uyum, uluslararası
güvenliğe katkı, uluslararası örgütlerle işbirliği, ekonomik ve sosyal kalkınma, göç-enerjiulaşım güvenliğinin sağlanması.
12
5.1. Yeni Azerbaycan Partisi: 18 Aralık 1992’de Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in kurduğu
parti Azerbaycan’da iktidarı elinde bulunduran partidir. Haydar Aliyev 2003 yılındaki
ölümüne kadar partinin liderliğini üstlenmiş öldüğünde ise yerini oğlu İlham Aliyev almıştır.
Yeni Azerbaycan Partisi 7 Kasım 2010 seçimlerinde 125 sandalyeden 72’sini alarak mevcut
etkinliğini sürdürmektedir.
5.2. Dağlık Karabağ Cumhuriyeti: Hukuken Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ ve
çevresindeki 7 Azerbaycan ilini kapsayan topraklar üzerinde kurulmuş fiilen bağımsız olan bir
ülkedir. Çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı bu bölgede S.S.C.B.’nin dağılmasının ardından
yükselen etnik gerilim Ermenistan’ın desteklediği Ermeni militanlarla Azerbaycan arasında
çatışmaların çıkmasına neden olmuştur. Bununla birlikte Ermeni güçlerinin bölgeye girişiyle
birlikte Azerbaycanlılara yönelik başlatılan katliamlar halkı göçe zorlamıştır. 10 Aralık
1991’de Azerilerin boykot ettiği ve yalnız Ermenilerin katıldığı halkoylaması sonucuna göre
bağımsızlık kararı alınmış ve 6 Ocak 1992 tarihinde Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı resmen
ilan edilmiştir. Fakat daha önce de vurgulandığı üzere Ermenistan dahil hiçbir ülke veya
uluslararası kuruluş Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığını tanımamaktadır.
5.3. Ebulfez Elçibey: Azerbaycan'ın ikinci cumhurbaşkanı olan Elçibey Kuzey ve Güney
Azerbaycan'ın mutlaka birleşmesi ve Dağıstan'a, Gürcistan'a ve Ermenistan'a verilen Türk
topraklarının Azerbaycan'a geri verilmesi gerektiğini savunmuştur. Azerbaycan Sovyet işgali
altındayken 1989 yılında Azerbaycan Halk Cephesi'ni kuran ve başkanlığa seçilen Elçibey
Dağlık Karabağ'daki Ermeni ayrılıkçılığına yol vermemek, Azerbaycan'ın Sovyetlerden
bağımsızlığını kazanmasını sağlamak için çalışmıştır. Nihayet 1991'de S.S.C.B.'nin dağılması
ile bağımsızlığını kazanan Azerbaycan'ın 7 Haziran 1992'de ikinci cumhurbaşkanı olarak
seçilmiştir. Elçibey 22 Ağustos 2000'de Ankara'da hayatını kaybetmiştir.
5.4. İlham Aliyev: Azerbaycan'ın dördüncü ve bugünkü cumhurbaşkanı olan İlham Aliyev
önceki cumhurbaşkanı Haydar Aliyev'in oğludur. Ayrıca Yeni Azerbaycan Partisi'nin
başkanıdır. Ülkenin ana muhalefet partileri 2003, 2005 (parlamento seçimleri), 2008
seçimlerinde yolsuzluk yapıldığını iddia etmektedirler ve 2003 cumhurbaşkanlığı seçim
sonuçlarını tanımamaktadırlar. Bununla birlikte Wikileaks tarafından açıklanan ABD
diplomatik belge sızıntısında eşi Mehriban Aliyev ile ilgili olarak ayrıntılı bilgiler yer
almakta, ülkeyi yöneten az sayıda güçlü ailenin Orta Çağ'daki gibi feodal bir biçimde ülkeyi
yönettiği iddia edilmektedir. Ayrıca İlham Aliyev'in Türkiye'nin bölgedeki enerji merkezi
olmasını istemediği ve bunu engellemek için Rusya ile gaz anlaşması yaptığı
da Wikileaks belgelerinde ileri sürülen iddialar arasındadır.
6. Bosna Hersek
Bosna Hersek Balkan coğrafyasında yer alan bir devlettir ve ülke üç etnik grubu bünyesinde
barındırmaktadır: Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar. Ülke yönetimi ise iki devletçiğe bölünmüş
durumdadır: Bosna Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti. Ülke kuzey, batı ve güneyden
Hırvatistan; doğudan Sırbistan ve yine güneyden Karadağ ile çevrilmiştir. Devletin en büyük
şehri ve başkenti Saraybosna’dır. Eski sosyalist Yugoslavya’nın altı federe cumhuriyetinden
biri olan Bosna Hersek bağımsızlığını 1990’lı yıllarda Yugoslavya’nın dağılma sürecinde
kazanmıştır. Ancak 1992 yılında yine Yugoslavya’dan ayrılan Hırvatistan ve Slovenya’nın
13
bağımsızlığını tanıyan AB-BM Bosna Hersek ve Makedonya’nın bağımsızlığını referandum
şartına bağlamıştır. Nihayet 1992 yılında yapılan halk oylamasında halk bağımsızlıktan yana
oy kullanınca Bosna Hersek devleti kurulmuştur. Fakat kurulan bu yeni devleti Sırplar
tanımamış Hırvatlara ve Boşnaklara savaş açmıştır. 1995 yılına kadar süren Bosna
Savaşı’ndan sonra Dayton Antlaşması imzalanmıştır ve bu antlaşmaya göre ülkede barışı tesis
edecek uluslararası bir konsey kurulmuştur. Öyleki bu yüksek temsilcilik şu anda
cumhurbaşkanının görevden almak da dahil olmak üzere birçok yetkiyle donatılmıştır.
Günümüzde gelinen noktada Bosna Hersek’in bölünmüşlüğü devam etmektedir.
6.1. Aliya İzzetbegoviç: Aliya İzzetbegoviç bağımsız Bosna Hersek'in ilk cumhurbaşkanıdır.
Yugoslavya henüz dağılmamışken Bosna-Hersek Özerk Cumhuriyeti’nde Demokratik Eylem
Partisi (SDA) adı verilen bir siyasi parti kurmuştur ve bu parti Bosna-Hersek'te 5Aralık
1990'da gerçekleştirilen genel seçimleri kazanmıştır. Yine bu seçimler ile birlikte parti lideri
Aliya İzetbegoviç de cumhurbaşkanı olmuştur. Yugoslavya'nın dağılma süreci başlayınca
Bosna Hersek de 1 Mart 1992'de gerçekleştirilen referandum sonrasında bağımsızlığını ilan
etmiştir. Ancak Sırplar hemen arkasından Bosna Hersek yönetiminde söz sahibi olan
Müslümanlara karşı savaş açarak yeni bir katliam hareketi başlatmışlardır. Bununla birlikte
Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık mücadelesine destek olan Avrupa ülkeleri ve ABD
Bosna Hersek'i Sırp saldırıları karşısında yalnız bırakmıştır. Bosna Hersek Müslümanlarını en
çok sıkıntıya sokan durum da, Avrupa'nın üçüncü büyük ordusu Yugoslavya Federal
Ordusu'nun Sırplarla birlikte hareket etmesi ve onlara destek vermesi olmuştur. Zira buna
karşılık Bosnalı Müslümanlar herhangi bir askeri destekten yoksun ve silah yönünden çok
zayıf kalmışlardır. Sonuçta Sırplar Bosna Hersek'in önemli şehirlerini işgal etmişler ve bu
işgal hareketi bir milyona yakın Müslüman’ı göçe zorlamıştır. Bosna-Hersek meselesinin
çözümü için değişik tarihlerde gerçekleştirilen görüşmeler ve arabuluculuk çalışmaları da bir
sonuç vermeyince 1994'ün sonuna gelindiğinde Bosna Hersek'teki iç savaşın aldığı can sayısı
250.000'i, göçe zorladığı insan sayısı ise 1 milyonu aşmıştır. Böylesi bir süreçte Bosna Hersek
Cumhuriyeti cumhurbaşkanı olan Aliya İzetbegoviç çok büyük askerî güce ve imkana sahip
olan Sırplarla, her türlü askeri imkandan yoksun ve hiçbir dış desteğe sahip olmayan Bosna
Hersek halkını karşı karşıya getirmemek için önce oldukça temkinli bir politika izlemiştir.
Ancak Sırı vahşetinin giderek şiddetlenmesi ve İslam dünyasının Bosnalı Müslümanlara ciddi
bir destek sağlayamaması üzerine Aliya İzzetbegoviç Dayton Antlaşması'nı kabul etmek
durumunda kalmıştır.
7. Çin Halk Cumhuriyeti
Başkenti Beejing olan Çin Halk Cumhuriyeti Uzakdoğu olarak adlandırılan coğrafyada yer
alan bir ülkedir. Ülkenin kuzeyinde Moğolistan; kuzeydoğusunda Rusya ve Kuzey Kore;
doğusunda Sarı Deniz ve Doğu Çin Denizi; güney doğusunda Güney Çin Denizi; güneyinde
Vietnam, Laos, Birmanya, Hindistan, Bhutan ve Nepal; batısında ise Pakistan, Afganistan,
Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan bulunmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti son yıllarda
yapmış olduğu atılımlarla ve politikalarla dünyanın en önemli ekonomik güçlerinden biri
haline gelmiştir. Bununla birlikte bölge ve dünyadaki nüfuzu ile Çin’in askeri alandaki
gelişimi yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Öyleki Çin’in 2020’lerde dünyanın en güçlü
ekonomisi olacağı öngörülmektedir. Yine dünyanın alan olarak en büyük dördüncü ülkesi
14
olan Çin Halk Cumhuriyeti yaklaşık 1.35 milyarlık nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesidir.
Çin Halk Cumhuriyeti’nde 20 Eylül 1954 tarihli anayasa ile sosyalizm idaresi kurulmuştur
fakat Çin’in tam anlamıyla sosyalist bir ülke olduğu söylenemez. Hatta Çin’in ekonomik
alanda kapitalizmin ilkelerine yaslandığı yönetim alanında ise otokratik komünizmi
benimsediği söylenebilir. Ülke yönetiminde tek etkili parti Komünist Parti’dir. Nihayet Çin
Halkı’nın dini Antik çağlardan bu yana çoğulculuk olarak tanımlanmaktadır. Ülke toprakları
içerisinde Taocu, Budist ve Çin folklorik dinlerine ait tapınaklar önemli bir yer işgal ederken
Mahayana Budizmi 1. Yüzyıldan beri Çin’deki en büyük organize din olarak var olmayı
başarmıştır.
8. Ermenistan
Resmi adı Ermenistan Cumhuriyeti olan devlet Güney Kafkasya'da yer almakta olup denize
kıyısı bulunmamaktadır. Ülke daha önce S.S.C.B.'ye bağlı bir devlet iken Eylül 1991'de
bağımsızlığını ilan etmiştir. Ülkenin kuzeyinde Gürcistan; doğusunda Azerbaycan; güneyinde
İran; batısında Türkiye ve Azerbaycan'ın egemenliği altındaki Nahçıvan bölgesi
bulunmaktadır. Devletin başkenti ve en büyük şehri Erivan'dır. 1917 Ekim Devrimi'nden
sonra Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ilan edilmiş ve 2 Aralık 1920 tarihinde
Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adıyla S.S.C.B.'ye katılmıştır. S.S.C.B.'nin
dağılması üzerine 23 Ağustos 1991'de bağımsızlığına yeniden kavuşan Ermenistan Dağlık
Karabağ ile Ermenistan arasındaki Laçın Koridoru'nu işgal ederek Dağlık Karabağ'ı fiilen
kendisine bağlamıştır. Bu süreç sonrasında Azerbaycan'ın Ermenistan'a uyguladığı ekonomik
ambargo ise ülkede büyük sıkıntılara yol açmıştır. Azerbaycan ile devam eden Dağlık
Karabağ savaşı ise Rusya'nın dikte ettiği ateşkes ile 1994 yılında sona ermiştir. Günümüzde
Ermenistan uluslararası topluluk tarafından Azerbaycan'a ait sayılan toprakların %20'sini işgal
altında bulundurmaktadır. Ermenistan siyasetinde Dağlık Karabağ kökenli siyasi örgüt ve
kişilerin egemenliğine dikkat çeken bazı gözlemciler ise Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ı değil
aksine Dağlık Karabağ'ın Ermenistan'ı ilhak ettiğini ileri sürmektedirler.
8.1. Serj Sarkisyan: 2008 yılından bu yana Ermenistan devlet başkanı olarak görev
yapmaktadır. 1991-1994 yılları arasında ayrılıkçı Dağlık Karabağ Savunma Ordusu'nun
başına geçen Sarkisyan Karabağ Savaşı sonrasında yine aynı dönemin Ermeni
komutanlarından biri olan Vazgen Sarkisyan ile birlikte Ulusal Kahraman Madalyası'na layık
görülmüştür. Akabinde 1996-1999 yılları arasında Milli Güvenlik Bakanlığı, 1999-2000
yılları arasında Milli Güvenlik Konseyi Sekreterliği görevlerini üstlenen Sarkisyan ve 2000
yılında bu göreviyle birlikte Savunma Bakanlığı görevini de üstlenmiştir. 2007 yılında kalp
krizinden ölen Andranik Markaryan yerine Robert Koçaryan tarafından başbakanlığa atanan
Sarkisyan 2008 yılında yapılan genel seçimler ile eski Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan
ile yarışmış ve seçimleri kazanarak cumhurbaşkanı seçilmiştir.
8.2. Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi: Liderliğini Serj Sarkisyan'ın yaptığı parti ülkenin
bağımsızlığını kazanmasından sonra kurulan ilk parti olup muhafazakar kimliğe sahip bir
partidir. Parti 140.000 aşan üyesiyle Ermenistan'da sağ siyasetin önderliğini yapmaktadır.
9. Filistin
15
Resmi adıyla Filistin Devleti Ortadoğu'da tarihi Filistin bölgesinde yer alan bir Arap
Devleti'dir. Devletin bağımsızlığı 15 Kasım 1988'de Cezayir'de ilan edilmiştir. Aralarında
Çin, Rusya, Hindistan ve Türkiye'nin de bulunduğu yüzden fazla ülke tarafından resmen
tanınmaktadır. Günümüzde ise yalnızca Batı Şeria ve Gazze Şeridi Filistinlilerin
kontrolündedir ve bu bölgeler de İsrail ordusunun işgali altındadır. BM 29 Kasım 2012'de
Filistin'in BM'deki ''gözlemci kuruluş'' statüsünü ''üye olmayan gözlemci devlet'' statüsüne
yükseltmiştir.
9.1. Batı Şeria:
Ortadoğu’da batı, kuzey ve güneyinde İsrail; doğusunda ise Şeria Nehri ve Lut Gölü ile çevrili
olan bölgedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılmasının ardından Britanya yönetimindeki
Filistin Mandası’nın bir parçası haline gelen bölge 1948 Arap-İsrail Savaşı’nın ardından
Ürdün tarafından ilhak edilmiştir. 1967 Arap İsrail Savaşı’nda bu kez de İsrail tarafından işgal
edilen bölge BM Güvenlik Konseyi, BM Genel Kurulu ve Uluslararası Adalet Divanı
tarafından da İsrail işgali altında kabul edilmektedir. Batı Şeria bölgesi günümüz itibariyle
meşru olarak hiçbir devlete ait değildir. 1995 yılında Yaser Arafat ve İzak Rabin arasında
yapılan İkinci Oslo görüşmelerinin ardından Batı Şeria A(Yüzde 17), B (Yüzde 24), C (Yüzde
59) bölgeleri olarak üçe ayrılmıştır ve A bölgesi tamamen Filistin Otoritesi’ne, B bölgesi
Filistin Otoritesi ve İsrail’in ortak yönetimine ve C bölgesi de tamamen İsrail’in kontrolüne
verilmiştir.
9.2. Gazze Şeridi:
Filistin’in batısında, Akdeniz kıyısında bulunan sahil şeridine verilen isimdir. Bölge Filistin
Özerk Yönetimi’nin kontrolündedir. Bununla birlikte 1967 yılından 2005 yılına kadar İsrail
tarafından yönetilen Gazze Şeridi’nde İsrail, Filistin Özerk Yönetimi ile yapılan Oslo
Antlaşması’na uygun olarak bölgenin hava sahasını, su kaynaklarını ve kıyı boyundaki deniz
ulaşımını kontrol etmeye devam etmektedir.
9.3. Yaser Arafat:
Tam adı Muhammed Abdurrahman Abdurrauf Arafat El-Kudya El-Hüseyni ve kod adı Ebu
Ammar olan Yaser Arafat Filistin Kurtuluş Örgütü’nün lideri ve Filistin Ulusal Yönetimi’nin
ilk başbakanıdır. Hayatının büyük bir bölümünü İsrail ile mücadeleye ayıran Arafat yine
hayatının büyük çoğunluğunda kendi kurduğu El Fatih örgütünün liderliğini üstlenmiş ve
faaliyetlerini bu örgüt çerçevesinde yürütmüştür. İlk zamanlarda İsrail’e karşı olan Arafat
1988 tarihinde BM Güvenlik Konseyi’nin 242 sayılı kararını kabul ederek bu görüşünü
değiştirmiştir. Arafat Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında on yıllardır süren
anlaşmazlığa son vermek için İsrail hükümetiyle bir dizi müzakereye de girişmiştir. Bu
görüşmelerin arasında yer alan 1991 Madrid Konferansı, 1993 Oslo İlkeler Antlaşması ve
2000 Camp David Zirvesi Arafat’ın İsrail’e büyük tavizler verdiği şeklinde yorumlanmış ve
Arafat’a karşı ciddi bir muhalefet oluşmuştur. Oslo’da yapılan görüşmeler neticesinde 1994
yılında İzak Rabin, Şimon Peres ile birlikte Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen Arafat 2004
yılının sonlarında Ramallah’ta bulunan bir binada iki yılı aşkın bir süredir İsrail ordusu
16
tarafından zorla tutulmaktayken hastalanarak komaya girmiştir. Arafat 11 Kasım 2004
tarihinde 75 yaşında iken hayatını kaybetmiştir.
9.4. Mahmud Abbas:
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün kurucularındandır ve Filistin devlet başkanıdır. Yaser Arafat'ın
yakın arkadaşı olarak en başından itibaren FKÖ'nün yöneticileri arasında yer almıştır. 1970'li
yılların sonlarından başlayarak İsrail'le yakınlaşmış ve "iki devletli çözüm" üzerinde
durmuştur. 1990'larda Oslo Sözleşmeleri'ne aktif olarak katılmıştır. 1996'da Filistin Kurtuluş
Örgütü genel sekreteri ve Arafat'ın resmi olmayan sözcüsü konumundayken, Arafat'ın Oslo
Sözleşmeleri'ndeki tutumunu eleştirmiştir. Sözleşmelerin başarısız olması ve akabinde İkinci
İntifada'nın başlamasından sonra, intihar saldırılarına karşı tavır almış ve Arafat'ın çizgisinden
belirgin bir şekilde uzaklaşmıştır. Az sayıda ılımlı Filistinli politikacıdan biri olarak, İsrail ve
ABD hükümetleriyle diyalogu sürdürmüştür. Mart 2003'te Arafat bir yandan özerk Filistin
yönetiminin başbakanlığı makamını oluşturarak, diğer yandan da artık kendisine rakip olan
Abbas'ı bu makama atayarak kendi yetkilerini kısıtlamak zorunda kalmıştır. Abbas'ın bu
makama atanması hem ABD başkanı Bush hem de İsrail başbakanı Ariel Şaron
tarafından Ortadoğu sorununun çözümü için ilk adım olarak talep edilmiştir. 29 Nisan 2003'te
resmen başbakan olan Abbas'ın ilk işi 2005 yılına kadar üç aşamada bağımsız bir Filistin
devletini öngören yeni barış planını kabul etmek olmuştur. 6 Eylül 2003'te barış planının
uygulanması için hazır olunmadığını da gerekçe göstererek başbakanlık görevinden istifa
ettiğini açıklamıştır. Yaser Arafat'ın ölümünden sonra Filistin Kurtuluş Örgütü başkanlığını
devralan Abbas, 9 Ocak 2005 tarihinde yapılan seçimlere El Fetih'in adayı olarak girmiş ve
oyların % 62.52'sini alarak Filistin Devlet başkanı seçilmiştir. Abbas 2009'da biten görev
süresinden sonra tekrar aday olmayacağını açıklamıştır. Görev süresi dolmasına karşın Abbas
Devlet Başkanlığı görevini henüz bırakmış değildir. Hamas, Abbas'ın Devlet Başkanlığını
tanımazken; El Fetih, Devlet Başkanlığı seçiminin 2010'daki parlamento seçimleri ile birlikte
yapılması gerektiğini, Abbas'ın bu tarihe kadar görevinin sürdüğünü savunmaktadır.
9.5. Halid Meşal:
2004'ten beri İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) siyasi lideri olan Filistinli siyasetçidir. El
Fetih ile rekabet eden İslamcı Hak Bloğunu kurmuştur. Meşal 1984'te eğitimini
tamamladıktan sonra yaşamını tamamen Filistin İslami hareketinin oluşturulmasın atamıştır.
1987'de Hamas'ın kurulmasından sonra örgütün Kuveyt temsilciliğini üstlenmiştir. 2004'te
Hamas lideri Şeyh Ahmed Yasin'in İsrail tarafından düzenlenen bir füze saldırısında
öldürülmesinden sonra yerini alan Abdülaziz El Rantisi Meşal'ın halef olarak seçildiğini
açıklamıştır.
9.6. Hamas:
Filistin Ulusal Yönetimi'nde seçimle belirlenmiş Filistin Parlamentosunda çoğunluğu elinde
tutan Filistinli paramiliter örgüt ve siyasi partidir. 1987'de Şeyh Ahmed Yasin, Abdülaziz El
Rantisi ve Muhammed Taha tarafından tarafından İlk İntifada'nın başlangıcında Mısır'daki
Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kanadı olarak kurulmuştur. 1988'deki siyasi
programında Hamas, Filistin'in asla Müslüman olmayanlar tarafından etrafı çevrilebilecek bir
17
İslam ülkesi olamayacağını ifade etmiş ve Filistinli Müslümanlar için Filistin'in kontrolünü
İsrail'den almak adına kutsal bir savaş vermenin dini bir görev olduğunu söylemiştir. Bu
tespit, 1988'de İsrail'in var olma hakkını tanıyan FKÖ ile Hamas'ı çatışma noktasına
getirmiştir. Örgütün kuruluş amacı 1948'den öncesi İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze
Şeridi'ni kapsayan topraklarda yeniden Filistin İslam devletini kurmaktır. Hamas'a verilen
finansal desteğin büyük çoğunluğu Suudi Arabistan kaynaklıdır. 6 Mayıs 2005 seçiminde El
Fetih oyların yüzde 56'sını, Hamas ise yüzde 33'ünü almıştır. El Fetih 84 yerden 45'ini
kazanmıştır. 16 Aralık 2005'te yapılan Batı Şeria'daki yerel seçimlerde de Hamas önemli
başarı elde etmiştir. Örgüt, 1993 ve 2005 yılları arasında İsrailli sivillere ve askerlere yönelik
intihar saldırılarında bulunmuştur. Hamas, Kanada, AB, İsrail, Japonya ve ABD'de terör
örgütleri listesine alınmıştır.
9.7. El Fetih:
Yaser Arafat'ın önderliğinde 1959'da kurulan Filistin kökenli direniş örgütüdür ve Filistin
Ulusal Yönetimi'nin iktidar partisidir. 1968 yılındaki Karameh direnişiyle öne çıkmıştır
ve FKÖ içinde etkin olan bir örgüttür.
9.8. Filistin Kurtuluş Örgütü:
Uluslararası ortamında PLO olarak tanınan bu örgütün temelleri, 13 Ocak-16
Ocak 1964’te Kahire'de toplanan Arap Zirvesi'nde atılmıştır. 29 Mayıs 1964 tarihinde Filistin
Ulusal Konseyinin toplanmasının ardından 2 Haziran 1964 tarihinde Filistin Kurtuluş Örgütü
kurulmuştur.
Örgüt
Arap
devletleri
arasında
bir
liderlik
savaşı
yüzünden Filistinliler tarafından değil, Arap devletleri tarafında özellikle de Mısır devlet
başkanı Cemal Abdülnasır'ın yoğun desteği ile kurulmuştur. FKÖ'nün kurumsallaşması
aşamasında Arap devletleri Filistinlileri mücadele yönünde yetiştirmek amacıyla askeri
okullarına alma talebinde bulunmuşlar, ayrıca teşkilatın finansmanı için bir Filistin Milli Fonu
oluşturmuşlardır. Arap devletlerinde FKÖ'nün ofisleri açılmış ve o sıralarda Gazze ve Sina'da
üslenecek bir Filistin Kurtuluş Ordusu kurulmuştur. Bir anlamda Filistin davasının siyasal
temsilcisi olan ve çok sayıda Filistinli örgütü bir çatı altında toplayan FKÖ, 1967 Arap-İsrail
Savaşı'nda etkinliğini artırmıştır. 1968 yılında yapılan Filistin Ulusal Konseyi'nin dördüncü
toplantısında FKÖ yeniden örgütlenmiştir. 1980'li yılların başlarına kadar FKÖ pek çok
değişik grubu bünyesinde taşıyor olmasına rağmen Filistin davasının önde gelen örgütü olma
özelliğini korumuştur. FKÖ, bugün devam eden varlığı ile Filistin Ulusal Otoritesi'ni yürüten
siyasal bir parti gibi işlev görmektedir.
9.9. Filistin Halk Kurtuluş Cephesi:
11 Aralık 1967 tarihinde kurulan Marksist-Leninist, Filistin siyasi ve askeri partisidir.
Milliyetçi Arap Hareketi (MAH), Filistin Kurtuluş Cephesi ve bazı diğer direniş örgütlerinin
birleşmesiyle kurulmuştur. FHKC'nin kurucusu olan Dr.George Habaş, sağlık nedenleriyle
görevi devrettiği 2000 yılına kadar örgütün Genel Sekreterliği görevini de üstlenmiştir.
FHKC 1969 yılında düzenlediği kongresinde kendisini Marksist-Leninist bir örgüt ilan
etmiş, komünist bir kimlik kazanmıştır. Filistin topraklarının bölünmesine şiddetle karşı çıkan
FHKC, Arap ve Yahudi halklarının barış içinde bir arada yaşayacağı tek bir Filistin devletini
18
ana hedefi olarak benimsemiştir. FHKC İsrail hedeflerine karşı gerçekleştirdiği etkili
eylemlerle hem kendi adını duyurmuş, hem de Filistin ulusal mücadelesinin dünya solunda en
çok tartışılan konulardan biri haline gelmesini sağlamıştır. İlerleyen yıllarda Lübnan İç
Savaşı'na katılan FHKC, El Fetih lideri Yaser Arafat'ı İsrail'e karşı uzlaşmacı bir politika
izlemekle eleştirmiştir. Yaser Arafat'ın 1993'te Oslo Barış Anlaşması'nı imzalaması ve
ilerleyen yıllarda Filistin Ulusal Yönetimi'nin oluşturulması FHKC'nin yoğun itirazlarına
neden olmuştur. George Habaş'ın 2000 yılında örgütün Genel Sekreterliğini devrettiği Ebu Ali
Mustafa, 2002 yılında İsrail tarafından öldürülmüş, bir sonraki Genel Sekreter Ahmet
Saadet ise İsrail'in baskısı sonucu Filistin Yönetimi tarafından Eriha'da hapsedilmiştir. İsrail
Ordusu 2006 yılında Eriha Hapishanesi'ne baskın düzenleyerek FHKC'nin Genel Sekreteri
olan Saadet'i kaçırmıştır.
10. Fransa
Resmî adı Fransa Cumhuriyeti olan devlet anakara toprakları Batı Avrupa'da bulunan ve
dünyanın pek çok bölgesinde denizaşırı toprakları olan bir ülkedir. Kıta Fransası,
güneyde Akdeniz'den kuzeyde Manş Denizi ve Kuzey Denizi'ne, doğuda Ren Nehri'nden
batıda Atlas Okyanusu'na kadar yayılan topraklarda yer almaktadır. Ülkenin başlıca ilke ve
ülküleri İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nde açıklanmıştır. Fransa'nın Avrupa kıtasındaki
komşuları Belçika, Lüksemburg, Almanya, İsviçre, İtalya, İspanya, Monako ve Andorra'dır. A
kdeniz'de İtalya'ya ait Sardinya Adası'ndan sadece 12 km uzaktaki Korsika adası da Fransa'ya
aittir.
Sahip
olduğu
denizaşırı
illerde
de, Fransız
Guyanası aracılığıyla
Brezilya ve Surinam'a, Saint Martin Adası aracılığıyla da Hollanda Antilleri'ne sınırı vardır.
Fransa, Manş Denizi'nde deniz yüzeyinin altından geçen Manş Tüneli'yle Birleşik Krallık'a
bağlanmaktadır. Fransa, 17. yüzyılın ikinci yarısından bu yana dünya genelinde uluslararası
ilişkiler alanında önde gelen ülkelerden olmuştur. 18. ve 19. Yüzyıllar arasında, Fransa
dönemin en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurmuştur. Bu dönemlerde Fransa'nın
sınırları batı Afrika'dan, güneydoğu Asya'ya kadar uzanmış, etki ettiği bölgelerdeki
toplumların kültür ve siyasetlerinde belirgin izler bırakmıştır. Dünya sıralamasında 6. sırada
bulunan nominal gayrisafi yurtiçi hasılası ve 8. sırada yer alan satın alma gücü paritesi ile ileri
bir ekonomiye sahiptir ve gelişmiş ülkeler sınıfında yer almaktadır. Fransa, Avrupa
Birliği adlı siyasi ve ekonomik örgütlenmenin kurucu üyelerinden biridir ve birlik üyesi
ülkeler içinde yüzölçümü en büyük olanıdır. Fransa politikaları iki ana politik görüş
çevresinde şekillenir: Sol görüşlü politikacılar Fransa Sosyalist Partisi etrafında, sağ
görüşlü politikacılar ise Halk Hareketi Birliği partisi etrafında örgütlenmişlerdir. Fransa'nın
dış ilişkileri büyük ölçüde kurucu üyesi olduğu Avrupa Birliği politikalarınca
şekillenmektedir.
10.1. Sosyalist Parti:
Fransa'nın en büyük sol görüşlü siyasi partisidir ve 1969'da İşçi Enternasyonali Fransa
Bölümü'nün Sosyalist Parti adını almasıyla kurulmuştur. 1969'da SFIO resmen Sosyalist
Parti adını almıştır. Sosyalist Parti, 2008 yılındaki yerel seçimleri, 2010'daki bölgesel
seçimleri, 2011'deki kanton seçimlerini, 2008 ve 2011'deki senato seçimlerini kazanarak ciddi
19
başarı elde etmiştir. 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Sosyalist Parti'nin adayı François
Hollande kazanmış ve 2012 genel seçimlerinde Sosyalist Parti mutlak çoğunluğu sağlamıştır.
10.2. Halk Hareketi Birliği:
Fransa'da merkez-sağda yer alan bir siyasi partidir. Mecliste ve Senato'da önemli bir konuma
sahip olan parti 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday gösterdiği Nicolas Sarkozy Fransa
Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir. Parti Avrupa Halk Partisi, Uluslararası Merkez Demokratlar
örgütlerine üyedir. Partinin politik görüşü Hristiyan liberalizm olarak nitelendirilebilir.
10.3. François Hollande:
Fransa cumhurbaşkanıdır. 2012 Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan ikinci tur
oylamalarında %51.7 ile galip gelip Fransa'nın 2012-2017 dönemi için Cumhurbaşkanı
olmuştur. Büyük şirketler, bankalar ve zenginler için vergilerin arttırılması; 60.000 yeni
öğretmen ataması; emeklilik yaşının 62'den 60'a çekilmesi; işsizliğin yüksek olduğu
bölgelerde sübvanse işgücü yaratılması; kamu yatırım bankaları açarak Fransa'da endüstrinin
gelişmesinin sağlanması; eşcinsellere evlilik ve çocuk edinme hakkı verilmesi ve
Afganistan'daki Fransız askerlerinin geri çekilmesi gibi maddeleri içeren 60 önerilik bir
manifestoyu Ocak ayında yayınlamıştır. Hollande, Türkiye-Fransa ilişkilerinin geliştirilmesi
gerektiğini belirtmektedir.
10.4. Nicolas Sarkozy:
Eski Fransa cumhurbaşkanı ve Andorra eş prensidir. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne alınması
taraftarı olmadığını açıkça ifade etmiştir. 2012 yılında Senato'dan geçirdiği Sözde Ermeni
Soykırımını İnkarının Cezalandırılması Yasası, Fransa Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmiştir. 21-22 Nisan 2012'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk turuna katılan 10
aday arasında %28.63 oy alan Sosyalist parti adayı François Hollande'nin ardından %27.18 oy
ile ikinci tura kalmıştır. 5-6 Mayıs 2012 Tarihlerinde yapılan 2. tur sonucunda
Cumhurbaşkanlığı seçimlerini oyların %51.9'nu alan Sosyalist Parti adayı François
Hollande'ye karşı kaybetmiştir.
11. Güney Kore
Resmî adı Kore Cumhuriyeti olan devlet Doğu Asya'da Kore Yarımadası'nın güneyinde kalan
bir ülkedir. Güney Kore'nin batısında Çin Halk Cumhuriyeti, doğusunda Japonya ve
kuzeyinde Kuzey Kore bulunmaktadır. Ülke'nin başkenti Seul'dur. Kore II. Dünya
Savaşının ardından Sovyet ve ABD'nin askeri güçlerinden kurtuluşu ve işgalinden sonra,
Kuzey Kore ve Güney Kore'ye bölünmüştür. Güney Kore ikinci bir demokrasi olarak 1948
yılında kurulmuştur. 25 Haziran 1950'de Güney Kore, Kuzey Kore'nin askeri güçleri
tarafından işgale uğramış, iki Kore arasında çıkan savaş zor bir ateşkes sonrasında durmuş ve
iki ülke arasındaki sınır bugünlerde en çok güçlendirilmiş müstahkem mevki olarak
nitelendirilmektedir. Savaştan sonra, Güney Kore ekonomisi önemli ölçüde büyüdü
ve gelişmiş bir ekonomiye ve tam demokrasiye sahip olmuştur. Ayrıca ülke Doğu
Asya'da bölgesel güç konumundadır. Güney Kore ve Kuzey Kore aynı zamanda BM'ye üye
olmuşlardır. 1 Ocak 2007 tarihinde, Güney Kore Dışişleri Bakanı Ban Ki-moon Birleşmiş
20
Milletler Genel Sekreteri görevini devralmıştır. Ülke'nin ayrıca Güneydoğu Asya Uluslar
Birliği ile ASEAN Plus three devleti olarak gelişmiş ilişkileri ve gözlemcileri de
bulunmaktadır. Ayrıca Güney Kore Doğu Asya zirvesine de üye ülkelerden birisidir. 2010
senesinde Güney Kore ve Avrupa Birliği arasında serbest ticaret anlaşması, ticaret engellerini
ortadan kaldırmak için imzalanmıştır. Güney Kore ayrıca Kanada devletiyle de serbest ticaret
anlaşması müzakereleri sürdürmektedir ve bir başka müzakere de Yeni Zelanda ile
yürütülmektedir. Kasım ayının 2009 senesinde Güney Kore OECD'nin Kalkınma Yardımları
Komitesine üye olmuş ve böylece ilk defa eskiden yardım almış bir ülke bu gruba verici bir
devlet olarak üye olmuştur. Güney Kore Kasım ayının 2010 senesinde G-20 zirvesini kendi
topraklarında gerçekleştirmiştir.
12. Güney Osetya
Kafkasların güneyinde ihtilaflı bir bölge ve kısmen tanınmış bir devlettir. Sovyetler Birliği'ne
bağlı Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti bünyesinde kurulmuş olan Güney Osetya
Otonom Oblastı topraklarında yer almaktadır. Güney Osetyalılar, 1990 yılında Gürcistan'dan
bağımsızlık ilan ederek bölgeye Güney Osetya Cumhuriyeti adını vermişlerdir. Gürcistan
Hükümetinin cevabı, Güney Osetya'nın özerkliğini kaldırarak, bölgeyi güçle geri almaya
çalışmak olmuştur. Bu durum, 1991-1992 Güney Osetya Savaşı'na yol açmıştır. Gürcistan,
2004 ve 2008 yıllarında iki defa daha güç kullanarak bölgeyi ele geçirmeye çalışmıştır. Son
çatışmaların yaşandığı 2008 Güney Osetya Savaşı sonunda Oset ve Rus güçleri, bölge
üzerinde tam kontrolü ele geçirerek bölgenin de facto bağımsızlığını sağlamışlardır. 2008
Güney Osetya Savaşı sonrasında Rusya, Venezuela, Nikaragua, Nauru ve Tuvalu, Güney
Osetya'yı bağımsız bir devlet olarak tanıdılar. Gürcistan, Güney Osetya'yı bir politik kavram
olarak tanımamakta, ve topraklarının çoğunu Rusya tarafından işgale uğramış, Gürcistan
egemenliğindeki Şida Kartli bölgesi olarak kabul etmektedirler.
13. Güney Sudan
Güney Sudan Cumhuriyeti, Yukarı Nil nehri havzasında yer alan bir Orta Afrika ülkesidir.
Doğusunda Etiyopya,
kuzeyinde Sudan,
güneyinde
Kenya, Demokratik
Kongo
Cumhuriyeti ve Uganda, batısında ise Orta Afrika Cumhuriyeti ile komşu olan ülkenin
başkenti Cuba'dır. Güney Sudan, uzun yıllardır devam eden etnik ve dinî ayrışmalar
nedeniyle Sudan'dan ayrılıp 2011 yılı itibariyle bağımsızlığını ilan etmiştir. Sancılı geçen
ayrılış süreci ilk olarak 9 Ocak 2005 yılında II. Sudan İç Savaşı sonrasında Güney Sudan'ın
özerkliğini ilan etmesiyle başlamıştır. Geçmiş yıllarda Sudan hükümeti tarafından tanınmayan
Güney Sudan, 9 Ocak 2011 tarihinde yapılan "bağımsızlık referandumu"na göre 9 Temmuz
2011 tarihinde bağımsızlığını ilan etme hakkını kazanarak, 2011 yılının Mayıs ayının
sonlarına doğru Sudan hükümeti tarafından tanınmasına olanak sağlamıştır. Güney Sudan'ın
bağımsızlığı 9 Temmuz 2011'de resmî olarak ilan edilmiştir. 22 yıllık iç savaşa son veren
2005'teki anlaşma uyarınca Güney Sudanlılar, Ocak'taki referandum sonucunda Hartum'dan
ayrılma kararı almıştır.
14. Gürcistan
21
Karadeniz’in doğu kıyısında, Güney Kafkasya’da yer alan bir ülkedir. Tam adı Gürcistan
Cumhuriyeti’dir. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden biri olan Gürcistan'ın kuzeyinde Rusya,
doğusunda Azerbaycan, güneyinde Ermenistan ve güneybatısında Türkiye yer almaktadır.
Ülkenin batı sınırını Karadeniz belirler. Yüzyıllar boyunca İran, Moğollar, Rusya ve Osmanlı
Devleti’nin çekişmesine sahne olan Gürcistan, 1801’den itibaren Rusya tarafından ilhak
edilmiştir. 1918-1921 arasında Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti adı altında bağımsız bir
devlet
kurulmuştur.
1921’de
ülkeye Kızıl
Ordu girmiş
ve
Gürcistan Sovyet cumhuriyetlerinden biri olmuştur. Gürcistan 1991 yılında yeniden
bağımsızlığını kazanmıştır.
14.1. Mihail Saakasvili
Gürcü siyasetçi ve görevdeki Gürcistan devlet başkanıdır. Mihail Saakaşvili, 1995'te
Gürcistan parlamentosunun reform
ve
hukuk komitesine başkan seçilmiş
ve 1999'da milletvekili olmuştur. Eduard Şevardnadze'nin 2000 yılının Ekim ayında Adalet
Bakanı yaptığı Saakaşvili, hükümette bulunduğu süre içinde olup bitenlerden rahatsızlık
hissetmiştir. Adalet Bakanlığı görevine gelişi bir yılı bile bulmamışken, yolsuzlukları gerekçe
göstererek 2001 yılının Eylül ayında görevi bırakmıştır. Hükümetteki görevinden ayrılan
Saakaşvili, ardından Birleşik Ulusal Hareket adlı siyasal oluşumu başlatmıştır.
Partisi Haziran 2002'de yapılan yerel seçimlerden zaferle çıkmıştır. Ardından Saakaşvili,
Tiflis şehir konseyi başkanlığına getirilmiştir. 2 Kasım 2003'te yapılan parlamento
seçimlerine hile karıştığını iddia eden Saakaşvili, devlet başkanı Eduard Şevardnadze'ye karşı
muhalefet başlatmıştır. Aynı dönemde bölgede birçok ülkede aynı anda, bir düğmeye basılmış
gibi ortaya çıkıveren "Kadife Devrim", "Turuncu Devrim" gibi hareketlerin benzeri,
Gürcistan'da da, tarihin en önemli devlet adamlarından ve birçok uzman tarafından stratejik
deha olarak tanımlanan Şevardnadze'ye karşı ortaya çıkmıştır. Bunun sonucunda Gül
Devrimi adıyla anılan barışçı halk hareketinin baskılarına dayanamayan Şevardnadze istifa
etmiş; 4 Ocak 2004'te yapılan seçimlerde devlet başkanlığı koltuğuna ABD ve Avrupa
ülkelerinin büyük desteğini arkasına almış olan Saakaşvili oturmuştur. Ekim-Kasım 2007'de
muhalefet partilerin yönetime karşı ortaklaşa kitlesel gösteriler yapması ve başkent Tiflis'teki
mitingin 7 Kasımda güç kullanılarak dağıtılmasının ardından Saakaşvili, görevinin dolmasına
daha bir yıl varken devlet başkanlığından istifa etmiştir. 5 Ocak 2008'de yapılan devlet
başkanlığı seçimlerini ilk turda yüzde 53 oy oranıyla kazanan Saakaşvili yeniden bu göreve
seçilmiştir. Bölgede ortaya çıkıveren gelişmelerin ve Saakaşvili iktidarının Gürcistan milli
menfaatlerine etkileri, yıllarca Şevardnadze'nin stratejik dehasıyla büyük bir diplomatik
başarıyla idare edilmiş Osetya meselesinin gelmiş olduğu durumla ve sonuçlarıyla da net
olarak görülebilir.
14.2. Gül Devrimi
Gürcistan’da, 2003 yılında Devlet Başkanı Eduard Şevardnadze’nin görevini bırakmak
zorunda kalmasıyla sonuçlanan barışçıl halk hareketine verilen isimdir. Eduard Şevardnadze,
1992 yılından beri (1995’ten itibaren devlet başkanı olarak) Gürcüstan’ı yönetmiştir. Onun
döneminde hükümetler ve devlet başkanının ailesi, yolsuzluklarla birlikte anılmaya
başlamıştır. Öte yandan ülke ekonomisi hiçbir gelişme gösterememiş ve Gürcüstan, Avrupa
22
standartlarına göre fakir bir ülke haline gelmiştir. Rusya’nın desteklediği iki ayrılıkçı bölge
olan Abhazya ve Güney Osetya, Tiflis yönetiminin kontrolü dışında kalmıştır. Bu siyasal ve
ekonomik kriz içinde 2 Kasım 2003 tarihinde parlamento seçimleri yapılmıştır. 2 Kasım 2003
tarihinde yapılan parlamento seçimleri, ulusal ve uluslararası gözlemciler tarafından
izlenmiştir. Miheli Saakaşvili seçimlere hile karıştırıldığını ileri sürmüş ve bu durum
uluslararası bağımsız kuruluşlarca da desteklenmiştir. Ardından Tiflis’te yönetime karşı
barışçı gösteriler düzenlenmeye başlamıştır. Bu gösterilere demokratik muhalefet güçlerin
neredeyse tamamı katılmıştır. Kasım ortalarında, Tiflis sokaklarındaki demokratik gösterilere,
Gürcistan’ın başlıca kent ve kasabalarında Kmara (“Yeter”) adlı gençlik örgünün organize
ettiği gösteriler eklenmiştir. Bu gösterilere STK’lar da aktif olarak katılmışlardır. 22 Kasımda
gösteriler doruk noktasına ulaşmış ve yeni parlamentonun açılışı sırasında, Şevardnadze’nin
konuşma yaptığı sırada, Saakaşvili’nin önderliğindeki göstericiler ellerinde kırmızı güllerle
(hareket adını buradan almıştır) parlamento binasına girmişlerdir. Şevardnadze, konuşmasını
yarıda keserek korumaları eşliğinde parlamento binasını terk etmek zorunda kalmıştır. Seçkin
askeri birliklerin gösterilere müdahale etmeyi reddetmesinden sonra Şevardnadze, 23
Kasım’da, muhalefetin liderleri Saakaşvili ve Zurab Jvania ile görüşerek durum
değerlendirmesi yapmıştır. Bu görüşmeye, bu arada Tiflis’e giden Rusya Dışişleri Bakanı İgor
İvanov aracılık etmiştir. Bu görüşmenin ardından Şveardnadze, devlet başkanlığı görevinden
ayrıldığını duyurmuştur. 4 Ocak 2004 tarihinde devlet başkanlığı seçimleri yapılmış ve
Saakaşvili, oyların ezici çoğunluğunu alarak devlet başkanı seçilmiştir.
14.3. 2008 Güney Osetya Savaşı
2008 Güney Osetya Savaşı, Ağustos 2008 tarihinde Güney Osetya - Rusya - Gürcistan ve son
olarak Abhazya'nın katılımı ile aralarında gerçekleşen gerilim ve çatışmalarla başlayan
savaştır. Savaş sonunda, Güney Osetya ve başkenti Tshinvali çok ağır hasar görmüştür ve
büyük can kaybına yol açmıştır. Ama Gürcistan, Güney Osetya ve Abhazya'daki kısıtlı
kontrolünü de yitirip savaşı kaybetmiştir. Ayrıca Güney Osetya ve Gürcistan,
milyonlarca Amerikan doları zarara uğramıştır ve sonuç olarak Rusya, tek yanlı olarak
bağımsızlıklarını ilan eden Abhazya ve Güney Osetya'yı tanıdığını açıklamıştır. Gürcistan ise
Rusya'yla tüm diplomatik ilişkilerini kesmiş ve Bağımsız Devletler Topluluğu
(BDT) örgütünden ayrılmıştır.
15. Hindistan
Hindistan Cumhuriyeti Güney Asya'da bulunan bir ülkedir. Dünyanın en büyük yedinci
coğrafi alanı ve en büyük ikinci nüfusuna sahip olan ülkedir. Güneyinde Hint Okyanusu,
batısında Umman Denizi ve doğusunda Bengal Körfezi'nin bulunmasıyla birlikte Hindistan'ın
deniz kıyısı 7.517 kilometre uzunluktadır. Batısında Pakistan, kuzeydoğusunda Çin Halk
Cumhuriyeti, Nepal ve Bhutan ve doğusunda Bangladeş ve Myanmar ülkeleri ile sınır
paylaşmaktadır. Ayrıca Sri Lanka, Maldivler ve Endonezya'ya çok yakındır. Borsa sayılarına
göre dünyanın en büyük on ikinci ekonomisine ve dünyanın en büyük dördüncü satın alma
gücü paritesine sahiptir. 1991'den beri uygulanan ekonomik inkılapları nedeniyle dünyanın en
hızlı büyüyen ekonomilerinden birisidir. Buna rağmen yoksulluk ve kötü beslenme oranları
hala çok yüksek, okuryazarlık ise çok düşüktür. Çin ile birlikte dünya gezegeninde nüfusu 1
23
milyar sınırının üstündeki iki ülkeden birisi olarak önemli bir yere sahip olan Hindistan, daha
yüksek olan nüfus artış hızı sebebiyle yakın bir gelecekte dünyanın en kalabalık ülkesi
olacaktır.
16. Irak
Aşağı Mezopotamya bölgesinde kurulmuş bir devlettir. Bugün Irak, Orta Doğu’da yer alan
stratejik mevkisiyle, sahip olduğu petrol rezervleri ile Körfez'in önemli ülkelerinden biri
durumundadır. Irak bir ara (savaştan önce), Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden
sonra dünyanın üçüncü en büyük petrol rezervine sahip olmuştur. Amerika'yla savaştan ve
işgalden sonra üretimde önemli düşüşler olmuştur. Fakat doğal olarak rezerv sıralamasındaki
yerini korumaktadır. Irak uzun yıllar Birleşik Krallığın hakim gücü altında idare
edilmiştir. Birleşik Krallığın 1971'de Orta Doğu’dan tamamen çekilmesi ile, bu bölge
üzerinde ABD önder güç olmaya başlamıştır. Soğuk Savaş sonrası Orta Doğu’da etkisini
artıran ABD’nin Irak’a özel bir politik ilgisi vardır. Yakın dönem Irak tarihi ABD tarafından
şekillendirilmiştir. Ülke 1917'ye kadar Osmanlı yönetiminde kalmıştır. Modern Irak, 1920’de
Osmanlıların I. Dünya Savaşı’nda yenilmesiyle birlikte İngilizlerin Osmanlı eyaletleri olan
Musul, Bağdat ve Basra’yı yeni bir politik oluşum olarak değiştirmeleri sonucu, Fırat-Dicle
Havzasını kontrolü altına alan ve yakın bir bölge devleti tarafından yönetilmeyen yeni bir
oluşumdur.
16.1. I. Körfez Savaşı
II. Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan Soğuk Savaş tüm dünyayı iki kampa ayırmıştır. 1980'li
yıllar Sovyetler'in çözülme sürecine girmesine ve Soğuk Savaşın sonuçlanmasına sahne
olmuştur. İki kutuplu bir dünyadan tek kutuplu bir dünyaya doğru etkinlik haritası tekrar
çizilmeye başlanması, Ortadoğu'ya da yansımıştır. Irak, Ağustos 1990'da petrol üretim
kotalarını aşmak ve tartışmalı bölgelerden petrol çıkarmakla suçladığı komşusu Kuveyt'i işgal
ederek 19. ili olarak topraklarına kattığını ilan etmiştir. Saddam Hüseyin'in uzlaşmaz tutumu
karşısında BM'ye üye çeşitli ülkeler ABD öncülüğünde Suudi Arabistan'a askeri yığınak
yapmaya başlamışlardır. BM Güvenlik Konseyi Irak'a 15 Ocak 1991'e değin Kuveyt'ten
çekilmesi için son bir uyarıda bulunmuştur. 17 Ocak 1991'de başlayan ve Körfez
Savaşı olarak bilinen Çöl Fırtınası Harekatı sonunda 27 Şubat 1991'de Kuveyt kurtarılmıştır.
28 Şubat'taki ateşkesin ardından kuzeydeki Kürtler ve güneydeki Şiiler arasında başlayan
ayaklanmalar Irak kuvvetlerince acımasızca bastırılmıştır. 2 milyonun üzerinde Iraklı
Kürt Türkiye ve İran'a sığınmıştır. Bunun üzerine müttefik kuvvetler 36. paralelin kuzeyi ve
32. paralelin güneyindeki bölgeleri Irak uçuşlarına yasakladılar. ABD yönetimindeki müttefik
kuvvetler 1993, 1996, 1998 ve 2001 yıllarında Irak'a karşı hava saldırıları düzenledi. Körfez
Savaşı'ndan sonra uygulamaya konan BM ambargosu 1996 yılında başlayan Gıda Karşılığı
Petrol programıyla yumuşatılmıştır.
16.2. Irak'ın İşgali
ABD ve Birleşik Krallık öncülüğündeki koalisyon kuvvetleri Irak'ı kitle imha silahlarından
arındırmak, Saddam Hüseyin'in teröre verdiği desteği kesmek ve Irak Halkını
özgürleştirmek gerekçeleriyle Irak'taki Baas Rejimi'ne karşı saldırıya geçmiştir. 20 Mart
24
2003'te başlayan hava saldırısı ve onu takip eden kara harekatı sonunda 9 Nisan 2003'te
başkent Bağdat'a giren koalisyon güçleri Saddam Hüseyin iktidarını devirmişlerdir.15
Nisan'da Irak tümüyle koalisyon güçlerinin denetimine geçmiştir. Aralık 2003'te Saddam
Hüseyin yakalanmıştır. Sonraki dönemlerde işgalci ABD güçlerine karşı bir direniş başlamış
ve günümüzde de bazen çok şiddetli olarak (özelikle Felluce) devam etmektedir. Bunun
yanında Şiiler ile Sünniler arasında derin bir ayrışma ortaya çıkmış ve adeta iç savaşı andıran,
günümüzde de devam eden şiddetli çatışmalar yaşanmaktadır. Terör örgütleri tarafından da
düzenlenen saldırılarda çok sayıda insan ölmüştür. 2008 başlarında işgalin başladığı Mart
2003'ten beri 4020 civarında ABD askeri ölürken 1 milyondan fazla Iraklının şiddet, çatışma
ve direniş olayları sonucu öldüğü belirtilmiştir. Ayrıca ABD'nin Iraklı tutuklulara yaptığı
işkenceler skandala yol açmıştır. Bunun yanında keyfi uygulamalar sonucu öldürülen Iraklı
sivillere rastlanmıştır.
16.3. Baas Rejimi
Baas Arap dilinde yeniden diriliş anlamına gelmektedir. 1940 yılında Suriye'de kurulan bu
hareketin ilk teorisyenleri Ekrem Havrani ile Mişel Eflak'tır. Baas ideolojisi, amaç olarak
Ortadoğu'da tek bir Arap devleti kurulmasını benimsemiştir. Partinin sloganı birlik, özgürlük
ve sosyalizmdir. Parti ideolojisi parti birliğine ve dış baskılara karşı durmaya dayanmaktadır.
Baas hareketi Suriye'de ortaya çıkmışsa da, Irak'ta da taraftar bulmuştur. Baas Partisi Suriye
ve Irak'ta yaptıkları devrimlerle iktidarı ele geçirmişlerdir. Saddam Hüseyin ve Hafız
Esad Baas akımının son büyük temsilcileridir. 1967'deki Altı Gün Savaşı'nda Arap
ülkelerinin İsrail'e karşı ağır bir yenilgi almaları Irak'taki Baas hareketine olan desteği
artırmıştır. Hükümete ağırlığını koyan Baas Partisi, örgütlü yapısıyla hemen hemen bütün
kurumları ele geçirmeyi başarmıştır. Tabanını genişletmek isteyen Parti, 1970'te Kürtlerle
çatışmaya son vererek Irak Komünist Partisi (IKP), Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve
öteki bazı milliyetçi ve sol eğilimli siyasi güçlerle işbirliğine yönelmiştir. Ancak,
1974'te Kürtlerle, ardından komünistlerle ilişkilerin bozulması nedeniyle yeniden tek partili
sıkı bir rejime dönülmüştür. 1976'da başbakanlığı ve bazı önemli yetkileri Hasan El Bekir'den
devralan Saddam Hüseyin, Temmuz 1979'da, devlet başkanı olmuştur. ABD'nin Irak'ı işgali
neticesinde devrilen Saddam ile birlikte Irak'ta iktidarı elinde bulunduran Baas rejimi sona
ermiştir.
16.4. Celal Talabani
Kürt siyasetçi ve Irak cumhurbaşkanıdır. Saddam Hüseyin'in devrilmesi, Talabani'nin siyasi
kariyerinde yeni bir dönem açmıştır. Talabani'nin siyasi hayatı, 1991 Körfez Savaşı'ndan ve
kuzeydeki Kürtlerin Irak hükümetine karşı ayaklanmasından sonra yeni bir döneme girmiştir.
16.5. Nuri El Maliki
Şu an Irak Cumhuriyetinin başbakanlığı görevinde bulunan Iraklı siyasetçi ve devlet
adamıdır. ABD ile ülkenin güneyindeki Şii topluluğunu barıştırmaya yönelik bir politika
çizmektedir. ABD ile Iraklı Şii direnişçiler arasında bir denge politikası kurmaya
çalışmaktadır.
25
16.6. Saddam Hüseyin
Irak eski cumhurbaşkanıdır.
11
Eylül
2001
tarihinde
ABD'de
yaşanan terör
eylemlerinin ardından Saddam Hüseyin tekrar ABD'nin hedefi haline gelmiştir. 20 Mart
2003'te ABD tarafından, kitle imha silahları olduğunu öne sürerek başlatılan Irak'ın işgali
sırasında, Irak hükümeti ve ordusu üç hafta içinde çöktü. 9 Nisan 2003 tarihinde, ABD
güçlerinin Bağdat'a girmesiyle 24 yıllık Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi. 13 Aralık
2003'te Tikrit yakınlarında bir çiftlik evinde ABD güçlerince yakalandı. Irak Geçici
Hükümeti'nce kurulan Irak Özel Mahkemesi'nde ilk kez 30 Haziran 2004'te yargıç karşısına
çıkarılan Hüseyin, başta insanlığa karşı suçlar olmak üzere cinayet, işkence ve yasadışı
tutuklama gibi bir dizi suçlamanın muhatabı oldu. 5 Kasım 2006'da Duceyil Davası’nda
insanlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm edildi ve asılarak idamına karar verildi. Saddam
Hüseyin, 30 Aralık 2006 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk gününde asılarak idam edildi.
16.7. Mesud Barzani
Barzani, 2003 yılında Irak'ın işgalinden sonra kurulan Irak Hükümet Konseyi'nin üyesi oldu
ve 2004 yılı Nisan ayında konseyin başkanı oldu. Haziran 2005'te Irak Kürdistan
Parlamentosu tarafından Kürdistan Bölgesel Yönetimi başkanı seçildi.
17. İngiltere
Avrupa'nın batısında, coğrafi olarak Büyük Britanya Adasının tamamını, İrlanda Adası'nın
kuzey kısmını ve bazı diğer Britanya Adalarını kapsayan ülkedir. Ülkenin ismi, gerek ülke
içinde, gerekse uluslararası camiada genellikle Birleşik Krallık olarak kullanılır. Birleşik
Krallık dört devletten meydana gelir: Galler, İngiltere, İskoçya ve Kuzey İrlanda. Bu
devletlerin, İrlanda Adası'ndaki Kuzey İrlanda hariç, hepsi Büyük Britanya adasındadır.
Bunların haricinde krallığa ait irili ufaklı birçok ada vardır. Wight Adası, Lundy, Scilly
Adaları, Anglesey ve Hebrid Adaları, Orkney Adaları ve Shetland Adaları bunlardan
bazılarıdır. Man Adası ve Manş Adaları coğrafi olarak krallığa bağlı olsa da, resmi açıdan
özel statüleri vardır. Resmi olarak krallığın parçası sayılmazlar, ancak monarka bağımlıdırlar.
Bu adalar Avrupa Birliği'ne dahil değildirler. Birleşik Krallık'ın eski sömürgeleri
günümüzde İngiliz Milletler Topluluğu çatısı altında ekonomik ve siyasi işbirliği
yapmaktadırlar. Birleşik Krallık süper güç olma sıfatını ABD'ye kaptırmış olmakla birlikte
dünyanın en güçlü ülkeleri arasında yerini korumaktadır. Birleşik Krallık Avro Alanı dışında
kalmakla birlikte Avrupa Birliği'nin en önemli ülkeleri arasında yer almaktadır. Ülkenin
yazılı anayasası yoktur.
17.1. Muhafazakar Parti
Tory'ler olarak da bilinirler, Birleşik Krallık'ta merkez sağ partidir. 20. yüzyılın başlarından
itibaren İşçi Partisi ile birlikte Birleşik Krallık'ın en büyük iki siyasi partisinden biri olmuştur.
2010 yılındaki seçimlerde David Cameron'la muhafazakar parti birinci parti çıktı. Liberallerle
koalisyon hükümetini kurarak tekrar iktidara geçti.
17.2. İşçi Partisi
26
20. yüzyılın ilk yıllarından beri Birleşik Krallık'ta sol kanadın en büyük siyasi partisidir.
Mayıs 2010 yılındaki yapılan seçimlerde İşçi Partisi Avam Kamarası'nda bulunan toplam 650
milletvekilliğinden 268'ini aldı. 307 milletvekili ile en büyük parti olan Muhafazakar Parti de
mutlak çoğunluğu elde edemedi ama 57 milletvekilliği kazanan Liberal Demokrat Parti bir
koalisyon hükümeti kurunca İşçi Partisi muhalefete düştü. 2010 seçimini kaybeden Gordon
Brown başbakanlıktan ayrıldığı gün İşçi Partisi liderliğinden de istifa etti. Yapılan parti
liderliği seçiminden sonra Ed Milliband İşçi Partisi lideri oldu.
17.3. Sinn Fein
20.yüzyıl İrlanda'sında siyasi hareket ve bu hareketi destekleyenlerin oluşturduğu siyasi
partidir. 1905 yılında İrlandalı Arthur Griffith tarafından kurulmuştur. Adı Oldcastle'da
basılan yerel bir gazete isminden gelmektedir. Parti IRA'nın siyasi kanadı olarak
değerlendirilmektedir. Sinn Féin'in en büyük özelliği İngiliz hükümetine karşı aşırı bir
milliyetçi tavır göstermesine rağmen kendini sol bir parti olarak tanımlamasıdır.
Partinin İrlanda Cumhuriyeti Parlamentosunda 5, Kuzey İrlanda Parlamentosunda ise 28
sandalyesi bulunmaktadır
17.4. David Cameron
6 Aralık 2005 tarihinde Michael Howard'ın istifasıyla boşalan parti genel başkanlığına büyük
oranda oy alarak seçildi. Bu tarihten sonra Ana Muhalefet Partisi Lideri sıfatını kazandı. 5 yıl
süreyle önce Başbakan Tony Blair ve sonra Başbakan Gordon Brown hükümetleri karşısında
muhalefet eden ve değişim vaad eden Cameron, 6 Mayıs 2010 tarihinde yapılan seçimler
sonrası partisini 307 milletvekiliyle birinci olarak hükümet kurma pozisyonuna getirdi. Ancak
tek başına hükümet etme çoğunluğuna sahip olmadığı için Liberal Demokratlar ile koalisyon
görüşmelerine başlayan Cameron 11 Mayıs 2010 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth'den
başbakanlık görevini aldı. Böylece Cameron hem son 200 yıldır seçilen en genç başbakan
oldu, hem de 1945 yılından sonra ilk kez koalisyon hükümetini oluşturan isim oldu.
18. İran
İran
İslam
Cumhuriyeti Güneybatı
Asya'da yer
alan
bir
ülkedir.
Türkiye, Azerbaycan, Ermenistan, Irak, Pakistan,Afganistan ve Türkmenistan ile kara sınırına
sahiptir. Başkenti Tahran'dır. Resmî dili Farsçadır. Şii İslamiyet ülkenin resmî dinidir. İran
siyasal sistemi 1979'da kabul edilen anayasaya göre oluşturulan birkaç karmaşık yönetim
yapısına göre işlemektedir. En yüksek devlet makamı şimdilerde Ayetullah Ali Hamaney'in
üstlendiği İran dini liderliğidir. İran, uluslararası enerji güvenliği ve dünya ekonomisinde
geniş petrol ve doğal gaz kaynakları sonucu önemli bir konuma sahiptir.
18.1. Ali Hamaney
İran İslam Cumhuriyeti'nin dini lideridir.
18.2. Hasan Ruhani
27
İranlı siyasetçi, diplomat ve akademisyendir. İran İslam Cumhuriyeti'nin yedinci
cumhurbaşkanıdır. Haziran 2013'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylığını koyan
Ruhani, hem ülkenin reform yanlısı kesimlerin sempatisini kazanmış hem de dini liderlikle
olan yakın bağları nedeniyle adaylar arasında favori görülmüştür. Seçimleri %52 oy oranıyla
kazarak İran İslam Cumhuriyeti'nin 7. Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
19. İsrail
Ortadoğu'da, Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerde bulunan bir devlettir. Coğrafi
olarak, Asya kıtasında
bulunur.
Batısında
Akdeniz,
kuzeyinde Lübnan ve Suriye,
doğusunda Ürdün, güneyinde ise Mısır ve Kızıldeniz ile çevrilidir. Başkenti Knesset kararına
göre Kudüs'tür. Ancak bu durum Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamaktadır. İsrail,
nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir I. Dünya Savaşı sonunda 2 Kasım 1917’de
İngiltere dışişleri bakanı Arthur Balfour'un girişimiyle Balfour Deklerasyonu süreci başlatıldı.
14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben Gurion tarafından İsrail
Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları
saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler. 1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile
onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına
oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların
sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm
Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs'ün ise Eski
Şehir'in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı.
İsrail'in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmektedir.
19.1. Şimon Peres
İsrailli politikacı, devlet adamı ve 9. cumhurbaşkanıdır. Peres iki defa Başbakanlık yaptı ve
bir defa geçiş dönemi Başbakanlığı yaptı. 66 yılı aşan politik kariyeri boyunca, 12 kabinede
üye olarak görev aldı. Kariyeri boyunca Knesset’te beş farklı partide görev aldı; Mapai, Rafi,
İşçi, Gruplaşma ve Kadima. Bu partiler arasında Gruplaşma ve İşçi Partisi için liderlik yaptı.
Peres, 1994 yılında, Yaser Arafat ve İzak Rabin’le birlikte Barış anlaşması girişimine Dış
İşleri Bakanı olarak katılmasından dolayı, Nobel Barış Ödülü’nü kazandı. Başbakanlıktan
sonra cumhurbaşkanlığı görevine seçilen ilk politikacı oldu. Peres “Şahin” olarak bilinirdi.
Ben-Gurion ve Dayan’ın himayesi altındaydı ve Batı Şeria’daki yerleşimlerin destekçisiydi.
Fakat, partisinin liderliğini aldığında, duruşu değişti. Yakın dönemde daha çok güvercin
olarak bilinir ve ekonomik işbirliğiyle gelişen barışın büyük destekçisidir. 1970 ve erken
1980’li yıllardaki ana akım İsrailli liderler gibi Filistin otoriteleriyle konuşmaya karşıdır ama
diğerlerinden farklı olarak, Batı Şeria ve Gazze sınırları hakkında bir anlaşmaya varmak
gerektiğini savundu. Zamanla, Peres, Filistin otoriteleriyle konuşmayı desteklemeye başladı.
Peres’in dış politikası, oldukça gerçekçiydi. Türkiye ile ilişkilerin iyi tutulması adına, Ermeni
Meselesini gündeminden uzak tuttu.
19.2. Benyamin Netenyahu
9. İsrail başbakanı ve Likud Partisi başkanıdır. Netanyahu, İsrail Devleti kurulduktan sonra
İsrail’de doğan ilk başbakandır.
28
20. Kosova
Kosova veya Kosova
Cumhuriyeti
Balkanlar'da, Sırbistan, Karadağ, Makedonya
Cumhuriyeti ve Arnavutluk devletlerine sınırı olan, 1999 ile 2008 yılları arasında Birleşmiş
Milletler idaresinde bir bölgedir. Kosova 17 Şubat 2008 tarihinde tek taraflı olarak
bağımsızlığını ilan etti. Kosova'yı ilk tanıyan ülke Kosta Rika, ikinci ülke Amerika Birleşik
Devletleri olmuştur. Türkiye, Arnavutluk, Birleşik Krallık ve Afganistan da Kosova'yı tanıyan
ilk ülkelerdendir. Bu bağımsızlığı tanımayacağını ilan eden Yunanistan, Kıbrıs
Cumhuriyeti, Sırbistan ve Rusya´ya göre burası hâlen Sırbistan’a bağlı özerk bir bölgedir.
Bağımsızlık
ilanı
sonrasında
Kosova'yı
tanıyan
ülkeler
arasına Japonya, Macaristan ve Hırvatistan da katılmıştır. En son Afrika ülkesi olan Mısır 27
Haziran 2013 tarihinde Kosova'nın 17 Şubat 2008’de tek taraflı olarak ilan ettiği
bağımsızlığını resmen tanıyan 101. ülke olmuştur. 27 Haziran 2013 itibariyle, Kosova
Cumhuriyeti, 101 ülke tarafından tanınan bir cumhuriyettir. Bu tanıma süreci sürekli gelişerek
devam edecek bir seyir izlemektedir.
21. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Akdeniz'de bulunan en büyük üçüncü ada
ve Anadolu yarımadasının 65 km güneyindeki Kıbrıs adasının kuzey kısmında yer alan
bağımsız devlettir. Bağımsızlığı Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmamaktadır.
Bugün birçok devlet, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği gibi uluslararası kuruluşlar
tarafından adanın sadece güneyini kontrol altında tutan Kıbrıs Cumhuriyeti toprakları
içerisinde kabul edilmekte, Kuzey Kıbrıs ise de facto olarak nitelendirilmektedir. Birleşmiş
Milletler ve Avrupa Konseyi'ne göre, Türkiye'nin işgali altındadır. Bağımsızlık ilanından bu
yana Türkiye tarafından ekonomik, siyasi ve askerî olarak desteklenmektedir. Türkiye'de
"Yavru vatan", "Yeşilada" ya da "cennet ada" diye de bilinir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,
kendisine uygulanan ambargolardan dolayı ekonomik olarak Türkiye'ye bağımlı hale
gelmiştir.
21.1. Enosis
Enosis 1930'lu senelerde Birleşik Krallık idaresinde bulunan Kıbrıs adasının "Yunanistan'a
bağlanması" anlamında kullanılmıştır. Genel anlamı ise politika açısından "bir ülkenin
sınırlarına dahil olma, birleşme" anlamına gelmektedir.
21.2. Türk Mukavemet Teşkilatı
Türk Mukavemet Teşkilatı Kıbrıs'ta 1 Ağustos 1958'de EOKA örgütüne karşı mücadele
etmek için kurulan silahlı örgüttür. Daha sonraları EOKA'nın yerini EOKA-B'ye bırakmasıyla
bu örgütle mücadele etmiştir. 1 Ağustos 1976 tarihinde Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri
Komutanlığı'na dönüştürülmüştür. Üyelerine "mücahit" denilmekteydi. Kıbrıs Harekâtı'nın
başladığı 20 Temmuz 1974 tarihinde TMT üyesi 17.151 mücahit bulunuyordu.
21.3. EOKA
29
EOKA,
Yunanistan'ın Kıbrıs'ta
kurduğu
bir
silahlı
örgüttür.
EOKA Kıbrıs
Rumlarının Enosis amacını gerçekleştirmeyi hızlandırmak için Birleşik Krallık idaresine karşı
kurulmuştur. Örgüt, self-determinasyon ilkesini BM'ye sunmuş, ancak BM bunu kabul
etmemiştir. Neden olarak da adada iki etnik kökenden insanlar olmasını gösterilmiştir. EOKA
1950'li yılların başlarında Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması için Georgios Grivas liderliğinde
kurulmuştur. Filistin'de gerilla yöntemlerini kullanarak İngilizler ile savaşan ve sonunda
İngilizlerin Filistin'i terk etmek zorunda bırakan Irgun'u örnek almıştır. 1971 yılında Başkan
ve Başpiskopos III. Makarios'un Kıbrıs'ta Türklerin adayı terk etmelerini hedefleyen
yöntemlerini yetersiz gören Yunanistan'ın cunta yönetimi yine Grivas yönetiminde EOKA
örgütünü canlandırdılar. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına kadar EOKA, Kıbrıslı
Rumlardan kısmen destek görmüştü. Ancak sonrasında Makarios'u bile hedef alan EOKA
yapılanmasına Kıbrıslı Rumlar destek vermediler. Bu nedenle örgütün 1971 sonrası
dönemi EOKA-B diye ayrılmaktadır. Ancak adadaki Kıbrıs Muhafız Kuvvetleri Kıbrıs Rum
halkından çok daha fanatiktiler ve adanın zaman geçirmeden Yunanistan'a bağlanmasını
istiyorlardı. 15 Temmuz 1974 tarihinde Yunanistan askerî cuntası lideri Dimitri İyonidas'ın
emri ile Nikos Sampson liderliğinde Başkan ve Başpiskopos Makarios'u deviren Kıbrıs
Muhafız Kuvvetleri adada dikta yönetimi ilan ettiler. Türkiye Cumhuriyeti'nin 20 Temmuz
1974 tarihinde başlattığı Kıbrıs Harekâtı sırasında ise EOKA dağılmıştır.
21.4. Rauf Denktaş
Rauf Raif Denktaş Kıbrıs Türkü siyasetçi ve yazardır. Denktaş, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıydı. 1955'te terörist bir hüviyete
bürünen Enosisle mücadelede ve EOKA karşısında Kıbrıs Türklerinin direnişine yön veren
Denktaş, 1958 yılında hükümetteki görevinden istifa etti. Arkadaşlarıyla 1 Ağustos
1958'de Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurdu. 1958 yılında Rum tedhişçiler, Türk
köylerine saldırınca, Türkler de bu olayları protesto etti. Zürih-Londra antlaşmaları öncesinde
Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş, Ankara'ya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ile görüşmeye
gitti. Bu görüşmede Denktaş adaya Türk Askeri gönderilmesi teklifini dile getirdi. 1959 Zürih
ve Londra Antlaşmaları ile 1960 Antlaşmaları ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası'nın
hazırlanmasında emeği geçti. 16 Ağustos 1960 tarihinde 650 kişilik Türk
Alayı Magosa Limanı'na ayak bastı. 1963 olaylarından sonra Denktaş temaslarda bulunmak
üzere Ankara'ya gitti. Temaslarını tamamlayan Denktaş bir sandalla Kıbrıs'a geçti ve Türk
direnişini örgütlemeye başladı. 1964 Londra Konferansı'ndan sonra Makarios tarafından
istenmeyen adam ilan edildi. Yeşilada'ya girmesi yasaklandı. Gizlice Erenköy'e çıkarak
savaşa katıldı. 1967'de adaya gizlice girerken tutuklandı. Yoğun girişimler sonucu Türkiye'ye
geri verildi. 1968'de adaya giriş yasağı kaldırıldığından Kıbrıs'a döndü. 1970 seçimlerinde
Türk Cemaat Meclisi Başkanlığı'na seçildi. 28 Şubat 1973'e kadar Kıbrıs Cumhurbaşkanı
Muavini ve Kıbrıs Türk Yönetim Başkanı seçildi. 1974 Kıbrıs Harekâtı'nın ardından 13 Şubat
1975'teKıbrıs Türk Federe Devleti'nin ilanından sonra devlet ve meclis başkanı görevlerini de
yürüten Denktaş, anayasa uyarınca 1976'da yapılan ilk genel seçimlerde devlet başkanlığına
seçildi. 1981 yılında ikinci kez devlet başkanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti'nin ilanından sonra tekrar cumhurbaşkanlığına seçildi. 22 Nisan 1990'da yapılan
erken seçimde ikinci kez cumhurbaşkanı seçildi. 1995'teki seçimlerde de cumhurbaşkanı
30
seçildi. 2000 yılındaki seçimlerde %43.67 oranında oy aldı ve seçim ikinci tura kaldı; ama
ikinci tura kalan diğer aday olan Derviş Eroğlu'nun çekilmesi üzerine seçimden galip olarak
çıktı. 2004 yılında BM genel sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs Sorunu'nun çözümü için
hazırladığı Annan Planı'na karşı çıktı, buna rağmen plan Kıbrıslı Türkler tarafından kabul
edilse de Kıbrıslı Rumların reddetmesi üzerine hayata geçmedi. 17 Nisan 2005'te
yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayan Denktaş, 24 Nisan'da görevi Mehmet
Ali Talat'a devretti. 8 Ocak gecesi organ yetmezliği teşhisi ile Yakın Doğu
Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan Rauf Denktaş, tedavi gördüğü hastanede 13 Ocak 2012
tarihinde 88 yaşında vefat etti. Vefatının ardından Türkiye ve KKTC'de ulusal yas ilan edildi.
17 Ocak 2012 günü, yapılan devlet töreniyle Lefkoşa'daki Cumhuriyet Parkı'nda defnedildi.
21.5. Zürih ve Londra Antlaşmaları
Zürih
ve
Londra
Antlaşması, 11
Şubat 1959 tarihinde Birleşik
Krallık, Türkiye, Yunanistan devletleri Kıbrıs'taki Rum ve Türk toplumları
arasında
imzalanan, bağımsız bir devlet olarak Kıbrıs halklarının durumunu belirleyen ve Kıbrıs
Cumhuriyeti anayasasını onaylayan antlaşmadır. Rum tarafını Başpiskopos Makarios, Türk
tarafını ise Fazıl Küçük temsil etmekte idi. Bunu takip eden 19 Şubat 1959 tarihli Londra
Antlaşması ile Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsız bir devlet olarak 16 Ağustos 1960 tarihinde
kurulması sağlanmış oldu.
21.6. Annan Planı
Annan Planı, Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın bağımsız bir devlet
olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan BM eski
genel sekreteri Kofi Annan'dan alır. Plan, Kıbrıs adasının İngiliz üsleri bölgesi haricinde kalan
kısımlarının bağımsız ve federal nitelikte bir devlet olacak şekilde birleştirilmesini
öngörüyordu. Plan gereğince Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki bakanlıkların en az üçte biri
Türklerden oluşacaktı. Devlet başkanlığı ve başbakanlık makamları 10 ayda bir Türkler ve
Rumlar arasında el değişecekti. Nisan 2004'de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde
yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 64,91 oranında kabul
gördüğü halde Rum oylarının % 75,38'i red şeklinde olduğundan hayata geçirilememiştir.
21.7. Derviş Eroğlu
KKTC'nin ilan edilmesinin ardından 1985-1994 yılları arasında 4 kez hükümet kuran Derviş
Eroğlu, 1994 yılında Cumhurbaşkanı Denktaş'la ters düşünce parti içinde ayrılıkçı bir grup
oluştu. Daha sonra 9'lar hareketi olarak isimlendirilen bu grubun Demokrat Parti adıyla siyasi
partiye dönüşmesi süreci yaşandı. Aynı yıl 12 Aralık'ta yapılan seçimleri yüzde 1 oy farkla
kazanan UBP, Cumhurbaşkanı Denktaş'tan hükümeti kurma görevini alamayınca DPCTP koalisyonunun oluşturulmasıyla ilk kez muhalefet görevini üstlendi. 2,5 yıl ana
muhalefet liderliğinden sonra Eroğlu, 1996'da yeniden birinci parti olan partisi UBP'nin
yanına DP'yi alarak başbakan oldu. 1998 yılı seçimlerinden de birinci çıkan Eroğlu, 2004
seçimlerine kadar başbakan olarak kaldı. 13 Ocak 2004'te görevini Mehmet Ali Talat'a
devreden Eroğlu, 2005 yılında yapılan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci
parti konumuna düşünce yıllarca sürdürdüğü genel başkanlıktan ayrıldı. Eroğlu'nun
31
yokluğunda UBP milletvekilleri Hüseyin Özgürgün ve Tahsin Ertuğruloğlu UBP Genel
Başkanlığı'na seçildi. 29 Kasım 2008 tarihinde yapılan kurultayda yeniden genel başkan
seçilen Eroğlu, 18 Nisan 2009 seçimlerini farklı kazanarak yıllar sonra tekrar tek başına 8.
Eroğlu hükümetini kurdu. 2010 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olan
Eroğlu, %50.4 oyla ilk turda KKTC'nin 3. Cumhurbaşkanı olarak seçildi.
22. Kuzey Kore
Kuzey Kore, resmî adıyla Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti Doğu Asya'da Kore
Yarımadası'nın 120.540 km²'sine sahip olan devlettir. Kore II. Dünya Savaşı'ndan sonra,
(1910-1945 yılları arasında yaşanan Japon işgalinin sona ermesinin ardından ülkeye Sovyetler
Birliği ve ABD silahlı kuvvetlerinin ayrı bölgelerden çıkartma yapması ve sonucunda
kuzeyin komünist rejimi benimseyip güneyin de kapitalizmi benimsemesinin ardından)
özellikle de Kore Savaşı sonucunda Kuzey ve Güney Kore olmak üzere ikiye bölündü. Kore
Demokratik Halk Cumhuriyeti 1948 yılında otoriter ve sosyalist bir hükümet kurmuştu. 1994
yılında Kuzey Kore'nin ilk lideri olan Kim Il Sun'un ölümünden sonra, ülkeyi oğlu Kim Jongil yönetmeye başlamıştır. 17 Aralık 2011 tarihinde ülkenin 70 yaşındaki lideri Kim Jong-il
öldüğünde yönetim halka oğlu ve liderin varisi Kim Jong-un etrafında toplanma çağrısı
yapmıştır. Kuzey Kore diğer komünist ülkelere göre daha kapalı bir rejim görünümündedir.
Ülkenin güneyinde Güney Kore, kuzeyinde Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya, doğusunda
ise Japon Denizi bulunur.
23. Libya
Libya Akdeniz kıyısında,doğusunda Mısır,batısında Cezayir ve Tunus,güneyinde Nijer, Çad,
güneydoğusunda Sudan ile komşu olan bir Kuzey Afrika ülkesidir. Eski resmi adı Libya
Sosyalist Halk Cumhuriyeti olan ülke 2011 yılında yaşanan iç savaşla Kaddafi'nin öldürülerek
iktidardan düşürülmesinden sonra Libya Cumhuriyeti adını almıştır.
23.1. Muammer Kaddafi
Muammer Muhammad Abu Minyar el-Kaddafi eski Libya lideridir. 1969 yılında yapmış
olduğu darbe sonucu iktidara gelip 42 yıl boyunca Libya'yı yönetmiştir. Her ne
kadar dünya kamuoyu tarafından bir diktatör olarak görülmüş olsa da Kaddafi bunu
reddetmekte ve kendisinin Libya halkı için sadece bir rehber ve yol gösterici olduğunu
söylemiştir. 2011 Libya İç Savaşı sonucunda rejimi devrildi ve Kaddafi de linç edilerek
öldürüldü.
23.2. 2011 Libya İç Savaşı
2011 Libya İç Savaşı, bir Kuzey Afrika ülkesi olan Libya'da hükümet ve Muammer
Kaddafi karşıtı gösterilerle başlamış ve daha sonrasında gerçek anlamıyla bir iç savaşa
dönüşmüş ayaklanmalar bütünüdür. Protestolar 15 Şubat 2011 tarihinde başlamış, iç
savaş Sirte'nin düşmesi ve Muammer Kaddafi'nin öldürülmesiyle 20 Ekim 2011 tarihinde
sona ermiştir. Medyaya göre olaylar halkın 2010-2011 yılı boyunca Arap dünyasını saran
protestoların bir ayağı olan 2011 Mısır Devrimi'nden esinlenmesi sonucu başlamıştır. 18
Şubat 2011 tarihinde göstericiler Libya’nın ikinci büyük şehri Bingazi'nin kontrolünü bazı
32
polis ve askerlerin de desteğiyle ele geçirmişlerdir. Bunun üzerine hükümet Bingazi'de
yaşayan ve rejimin destekçisi seçilmiş askeri birlikleri yollamıştır. Ülke, Ulusal Geçici
Konsey (UGK) ve Libya Sosyalist Halk Cemahiriyesi olarak ikiye ayrılmıştır. 20-28 Ağustos
tarihlerinde Trablus Muharebesi sonucu başkent Trablus UGK kontrolüne geçmiş, UGK
yüzden fazla ülke tarafından tanınmıştır. 20 Ekim 2011 günü Muammer Kaddafi'nin
memleketi Sirte'nin düşmesiyle Muammer Kaddafi öldürülmüş, iç savaş kesin UGK zaferiyle
sona ermiştir.
24. Mısır
Mısır cumhuriyetler yönetilen bir Arap ülkesidir. Halkının çoğunluğu Müslüman Araplardan
oluşur. Başkenti Kahire’dir. Ülkenin cumhurbaşkanı Adli Mansur’dur. Ülke başbakanı ise
Hazım el-Beblavi’dir. Kuzey Afrika'nın nüfusu en büyük olan ülkesidir. Nüfusun büyük bir
bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir. Akdeniz ve Kızıldeniz'e kıyısı bulunan Mısır'ın,
batısında Libya, güneyinde ise Sudan yer almaktadır. Mısır, Asya kıtasında yer alan
kısmı Sina Yarımadası üzerinden Filistin ve İsrail ile komşudur. Mısır'dan geçen Nil Nehri,
sularını Akdeniz'e boşaltmaktadır. Medeniyetin beşiği olan Ortadoğu'da bulunan bir ülkedir.
Mısır'ın yaklaşık 7,000 yıllık bir geçmişi vardır. İlk medeniyetten bu yana birçok yönetim,
ülke ve kavim gelmiş ve geçmiştir. Osmanlı İmparatorluğu'nun bir vilayeti olmuştur. 1922'de
bağımsızlaşmış ve 1953'de cumhuriyet ilan edilmiştir. En son 2011 Mısır Devrimi ile 32 yıl
Mısır'ı yöneten Hüsnü Mübarek gitmiştir ve ülke demokrasiye geçiş sürecine başlamıştır.
Uluslararası alanda çoklu ilişkileri vardır. İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği ve Asya
Birliği'ne üye olmakla beraber, hem doğu hem de batı ülkeleri ile dengeli ilişki içindedir.
24.1. 2011 Mısır Devrimi
2011 Mısır Devrimi, 2010-2011 Yasemin Devrimi'nin öncülüğünde, 25 Ocak 2011'den
beri Mısır'da devam eden, halkı mevcut yönetime karşı seferber olmaya çağıran sokak
gösterileri, protestolar ve sivil itaatsizliklerin bütünüdür. Gösteriler ve isyanların polis
şiddeti, olağanüstü hâl, işsizlik, asgari ücretleri azaltma isteği, barınma eksikliği, yiyecek
sıkıntısı, yolsuzluklar, ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve kötü hayat koşulları üzerine
başladığı rapor edildi. 11 Şubat 2011 tarihinde Mısır cumhurbaşkanı Hüsnü
Mübarek gösteriler nedeniyle istifa etti.
24.2. Hüsnü Mübarek
Muhammed Hüsnü Said Mübarek Mısırlı asker ve devlet adamı. 1981-2011 yılları arasında
Mısır cumhurbaşkanlığı yapmıştır. 2011'in Ocak ayında başlayan yaygın halk
gösterilerinden sonra, önce 10 Şubat 2011 tarihinde yetkilerini yardımcısı olan Ömer
Süleyman'a devretti, ertesi gün de görevinden istifa etti.
24.3. Müslüman Kardeşler
Müslüman Kardeşler olarak bilinir, Arap dünyasının en eski, en etkili ve en büyük İslami
hareketi olmakla birlikte birçok Arap ülkesindeki en geniş siyasi muhalif örgütüdür. Mısır'da
1928 yılında İslam alimi ve okul öğretmeni olan Hasan el-Benna tarafından Pan-islamist, dini,
siyasi amaçlarla toplumsal hareket vasıtasıyla kurulmuştur,
33
24.4. 2013 Mısır Askeri Darbesi
2013
Mısır
Askeri
Müdahalesi,
Genelkurmay
Başkanı Abdülfettah
el
Sisi komutasındaki Mısır Silahlı Kuvvetlerinin ülkede devam eden protestolar sırasında
hükümet ve eylemcilere verdiği 48 saatlik uzlaşma süresinin dolması üzerine 3 Temmuz 2013
tarihinde ülke yönetimine yaptığı müdahaledir. Mısır genelinde on binlerce
protestocu, Muhammed Mursi'nin cumhurbaşkanı seçilmesinin birinci yıl dönümü olan 30
Haziran'da cumhurbaşkanlığından acilen istifa etmesini istedi. İstifa talebinin nedenleri
arasında Mursi'nin giderek otoriterleştiği ve laik kesimi veya hukukun üstünlüğünü
aldırmaksızın İslamcı politikalar uyguladığı hakkındaki suçlamalar vardı. Genel olarak
barışçıl başlayan gösteriler, farklı çatışmalarda beş Mursi karşıtının öldürülmesi ile şiddete
dönüştü. Eş zamanlı olarak birçok Mısırlı da Kahire'nin Nasr semtinde Mursi'ye destek için
toplanmıştı. 1 Temmuz sabahı Mursi karşıtı protestocular, Müslüman Kardeşlerin Kahire'deki
genel merkezini bastı. Protestocular binanın camlarını taşa tutarken binadaki ofis
ekipmanlarını ve belgeleri yağmaladı. Sağlık ve Nüfus Bakanlığı, örgütün Mukattam'daki
genel merkezi civarında çıkan çatışmalarda ise sekiz kişinin öldüğünü duyurdu. Aynı gün,
Mısır Silahlı Kuvvetleri hem hükümete hem eylemcilere uzlaşmaları için 48 saatlik bir süre
tanıdı ve aksi bir takdirde kendi yol haritasını uygulayacağını bildirdi. 3 Temmuz'da ise silahlı
kişilerin Mursi yanlılarına açtığı ateş sonucu 16-18 kişi yaşamını yitirdi, 200 kişi yaralandı.
Aynı zamanda yönetim karşıtları ile Mursi yanlılarının protestoları da devam ediyordu. Mursi,
2 Temmuz gününün geç saatlerinde yaptığı ve meydan okuyucu bir dil kullandığı
konuşmasında meşruiyetinin demokratik seçimlerle cumhurbaşkanı seçilmesinden kaynağını
aldığını ve askeriyenin önerilerini reddettiğini ifade etti. Ayrıca askeriyeyi olaylarda taraf
olmakla suçladı. Böylece ülkedeki olaylar siyasi ve anayasal bir açmaz hâlini almaya başladı.
Verilen sürenin dolmasının ardından 3 Temmuz gününün ilerleyen saatlerinde ordu, Mursi'nin
cumhurbaşkanlığının sona erdiğini, Anayasanın askıya alındığını ve yeni cumhurbaşkanlığı
seçimlerinin
en
kısa
zamanda
gerçekleştirileceğini
duyurdu. Anayasa
Mahkemesi Başkanı Adli Mansur, geçici cumhurbaşkanı olarak belirlendi ve
geçici teknokrat bir hükümet kurmakla görevlendirildi. Mursi ev hapsine alınırken Müslüman
Kardeşler yöneticilerinden bazıları gözaltına alındı. Müdahale açıklamasının ardından ülke
genelinde gösteriler düzenlendi ve müdahaleye destek verenler ile karşı olanlar arasında
çatışmalar yaşandı. Ayrıca El Ezher Baş İmamı Ahmed El Tayyip, Kıpti Patriği II.
Tavadros ve muhalefet lideri Muhammed El Baradey de müdahale bildirisinin ardından
açıklamalarda bulundu. Uluslararası camiadan müdahaleye verilen tepkiler çeşitlilik
gösterdi. Arap Baharı'nın başladığı Tunus dışındaki Arap ülkelerinin bir kısmı müdahaleyi
desteklerken diğer bir kısmı tarafsız bir duruş sergiledi. Diğer birçok devlet müdahaleyi
kınadı veya endişelerini dile getirdi. ABD ise ölçülü bir şekilde tepki gösterdi. Mısır'ın Afrika
Birliğindeki üyeliği askıya alındı. Nedeni üye devletlerin anayasal kurallarının kesintiye
uğramasına dair birliğin ilgili yönetmeliğiydi. Medyada ise olayların adlandırılmasına yönelik
tartışmalar genişçe yer buldu. Müdahale bazılarınca darbe bazılarınca devrim olarak
nitelendirildi. Müdahalenin ardından Mursi'ye destek için düzenlenen protestolar
özellikle Ağustos ayında şiddetli bir biçimde bastırıldı.
34
24.5. Muhammed Mursi
Muhammed Muhammed Mürsî Îsa el-Eyyat Mısır'ın seçimle ilk defa başa gelen, devrik
5.cumhurbaşkanı olan siyasetçi. 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır Silahlı Kuvvetlerinin askeri
darbe yapması sonucu devrildi. Muhammed Mursi, ideolojik bakımdan yakın
olduğu Müslüman Kardeşler hareketi içerisinde siyasete atıldı. Mursi 2000 ve 2005 yılları
arasında milletvekili oldu. Müslüman Kardeşler'in yasal olarak seçime katılmaları mümkün
olmadığından parlamentoya bağımsız siyasetçi olarak girdi. Tam 5 yıl Mısır Halk
Meclisi üyeliği yaptı. 2011 Mısır Devrimi'ne muhalif bir lider olarak destek verdi ve 30 Nisan
2011 tarihinde Müslüman Kardeşler'in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi'nin başkanı
seçildi. 2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler'in aday
gösterdiği Hayrat Şatır'ın adaylığı düşünce, yerine Muhammed Mursi seçildi. Yoğun seçim
kampanyası yürüttü. İlk turda %25.5 oy aldı ve ikinci tura girmeye hak kazandı. İkinci turda
da %51.73 oy alarak, 5. cumhurbaşkanı oldu. 2012–13 Mısır protestoları adıyla bilinen, 3
Temmuz 2013 tarihinde yapılan büyük gösteriler sonucu Mısır ordusu askeri bir müdahale ile
yönetime el koydu. Mursi ise darbeyi kabul etmediğini açıkladı ve yandaşlarına direnmelerini
söyledi. Muhammed Mursi'nin gözaltına alındığı, ev hapsinde tutulacağı bildirildi.
25. Rusya
Rusya ya da resmî adıyla Rusya Federasyonu Doğu Avrupa ile kuzey Asya'ya yayılmış ve
17,075,400 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en geniş ülkesidir. Nüfus olarak ise sıralamada
sekizincidir.
25.1. Vladimir Putin
Vladimir Vladimiroviç Putin Rusya devlet başkanıdır. Rusya'nın 2000-2008 yılları arasında
Devlet Başkanlığı görevini yürüttü. 2000 yılında yapılan seçimlerde Rusya Federasyonu
Komünist Partisi başkanı Zyuganov'un önünde %52,9'luk oy oranıyla devlet başkanı seçilmiş,
2004 yılında yapılan seçimlerde ise %71'in üzerinde oyla tekrar devlet başkanı seçilmiştir.
Döneminde Rusya ekonomisi hızlı büyüme rakamları yakalamış, ülkesinin bağımsızlığı
yolunda çok önemli adımlar atmış, merkezi otorite kuvvetlendirilmiş, silahlı kuvvetlerde
reform başlamıştır. Ayrıca 4 Mart 2012 tarihinde yapılan seçimler sonucu %63,6 oyla Rusya
Federasyonu'na 3. kez devlet başkanı seçilmiştir.
25.2. Dmitri Medvedev
Dmitri Anatolyeviç Medvedev Rusya eski devlet başkanı, Rusya başbakanı. 2000
yılında Gazprom başkanı oldu. 14 Kasım 2005'te Vladimir Putin tarafından birinci Rusya
yardımcı başbakanı olarak göreve atandı ve iki yıl sonra 10 Aralık 2007 yeni Rusya devlet
başkan adayı olarak sunuldu. 2 Mart 2008 yıllında %70 oy ile yeni Rusya devlet başkanı
olarak seçildi. 8 Mayıs 2012 tarihinden beri Rusya Başbakanı'dır.
26. Suriye
Suriye
ya
da
resmî
adıyla Suriye
Arap
Cumhuriyeti, Ortadoğu'da Lübnan,
İsrail, Ürdün, Irak ve Türkiye ile komşu bir ülkedir. Akdeniz'e kıyısı vardır. Başkenti ve en
35
büyük şehri Şam'dır. Suriye'nin toplam nüfusu resmi verilere göre 2004'te 17 milyon 921 bin
kişiydi. Halep, Lazkiye, Humus diğer büyük şehirleridir. 1963'ten beri ülke Baas
Partisi tarafından yönetilmektedir; devletin başında 1970'ten beri Esed ailesinden biri
olmuştur. Suriye'nin şimdiki devlet başkanı, ülkeyi 1970'ten öldüğü 2000 yılına kadar
yöneten Hafız Esed'in oğlu Beşşar Esed'dir. 2011 yılının Mart ayında Ortadoğu'da yaşanan
dalgalanmalardan etkilenerek sokağa dökülen halk gösteriler düzenledi. Halkın reform
istemesi ve onlarca kişinin ölümü sonucunda Muhammed Naci el-Otari'nin başbakanlık
görevinde olduğu hükümet 29 Mart 2011 tarihinde istifa etti. Muhammed Naci el-Otari,
hükümet kurulana kadar Beşşar Esed tarafından geçici olarak başbakan olarak atandı. Aynı
gün başkent Şam başta olmak üzere pek çok şehirde on binlerce kişi hükümet yanlısı
gösteriler düzenledi.
26.1. Beşşar Esad
Beşşar Hafız el-Esed, Suriye Cumhurbaşkanı ve Suriye Baas Partisi'nin lideridir. Adı
Türkçeye Beşar
Esad, Beşşar
Esed veya Beşşar
el-Esad olarak
çevrilebilmektedir.
1965'te Şam'da dünyaya gelen Esed, Şam Üniversitesi'nde tıp eğitimi aldı. 1988'de tıp
fakültesinden mezun olmasının ardından askerî tabip olarak Suriye ordusunda görev yaptı.
Daha sonra İngiltere'ye gitti ve Londra'da oftalmoloji ihtisasını tamamladı. Abisinin 1994'te
yaşamını yitirmesinin sonrasında Esed ailesinin en büyük oğlu olarak Suriye'ye döndü. Bu
dönemde eğitimle ilgili çeşitli toplumsal sorumluluk projelerini örgütledi. 2000 yılında üst
düzey bankacı Esma Ekras'la evlendi. Aynı yıl babasının ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığı
makamına seçildi. Asıl mesleği ve uzmanlık alanı göz doktorluğudur. Suriye'nin liderliğine
geldiğinde reformcu kişiliği nedeniyle kendisine "Umut" lakabı takıldı. Bu imaj 2011 yılında
ülkesinde başlayan olaylarla birlikte tersine döndü. Esed'e görevini bırakması yönünde
çağrılar yapılmaya başlandı.
26.2. Özgür Suriye Ordusu
Özgür Suriye Ordusu, Suriye'de kurulan, devlet başkanı Beşşar Esed ve rejimini devirmek
için silahlı faaliyet gösteren, silahlı bir örgüttür. 2011-2012 Suriye çatışmaları sırasında rejimi
devirmek
isteyen,
ordu
mensupları
ve
silahlanan
siviller
tarafından,29
Temmuz 2011 tarihinde Riyad el-Esad liderliğinde kurulmuştur. Siyasi kanadı Suriye Ulusal
Konseyi'dir ve ona bağlıdır. Üyelerinin büyük bir çoğunluğunu, Beşşar Esed'e bağlı Suriye
Ordusu'ndan ayrılan asker ve subaylar oluşturmaktadır. Kuruluşu 29 Temmuz 2011 tarihinde
duyurulan Özgür Suriye Ordusu, internet ortamında yayınladıkları videolarda Suriye Ordusu
personelini mevcut görev yerlerini terk ederek, kendilerine katılmaya çağırmaktadır. Ne kadar
üyesi olduğu kesin olarak bilinememektedir. Ancak kendi web sitesinden yapılan açıklamada
40,000 asker olarak tanımlanmıştır. Rejimi devirmek için silahlı gerilla mücadelesi gösteren
grup, kendi iddiasına göre somut olarak hiçbir ülkeden destek almadığını belirtse de bazı Arap
ve Batılı ülkelerinden hem askeri anlamda hem de maddi anlamda yardım almaktadırlar.
26.3. Suriye İç Savaşı
Suriye İç Savaşı, Arap Baharı'nın bir parçası olarak Suriye'de sürmekte olan çatışmalardır.
Bazı kesimler Suriye çatışmaları dese de, kimi kaynaklarda "Suriye İç Savaşı" olarak
36
adlandırılmaktadır. Arap Baharı'nın etkisiyle devrilen diktatörlerin ülkelerinden ilhâm alan
hükümet karşıtı muhalif unsurlar silahlanarak topyekün çatışmaya girmiştir. Olayların 15
Mart 2011 tarihinde başladığı kabul edilir. Suriye muhalefeti Baas Partisi rejimini devirmek
ve kendi ifadeleriyle "Özgür Suriye Devletini" kurmak için silahlı isyana başlamışlardır. Her
iki taraf da dışarıdan askeri ve ekonomik destek almaktadır. Çatışmaların sürmesinin yanında,
günümüzde ülkede kontrol bazı bölgelerde Suriye Ordusu'nun elinden çıkmıştır.
Dünya genelinde; BM, Arap Birliği ve Avrupa Birliği başta olmak üzere birçok ülke ve
kuruluş, çatışmaları bitirmek için yoğun diplomatik girişimlerde bulunmuştur. BM Güvenlik
Konseyi'nde, Suriye'ye yönelik yaptırım tasarılarını, Rusya ve Çin birçok kez veto
etmiştir. BM Suriye Özel Temsilcisi Kofi Annan, çatışmaları sonlandırmak için Suriye için
Kofi Annan Barış Planı adında bir plan hazırlamıştır. Tüm bu çabalara
rağmen Suriye'de ateşkes sağlanamamıştır. Birleşmiş Milletler'e göre, bu güne kadar 93,000
kişi öldü ve Birleşmiş Milletler (BM) raporunda, ölenlerin %80'inin erkek olduğu, fakat 10
yaşın altında 1700 çocuğun da yaşamını yitirdiği açıklandı. Ayrıca, 1,000,000'dan fazla kişi
mülteci olarak Suriye'den kaçtı. Humus, Halep, Rastan ve daha birçok şehirde sağlam yapı
kalmamıştır.
Download