uyruktan olan insan toplulugu gibi aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin

advertisement
BiR DEMOKRASi AÇıLıMı
HALKÇıLIK VE MUSTAFA KEMAL ATATORK
Arş.GÖr. İsmail EYYÜPOGLU·
HALKÇıLIK KAVRAMLARı
HALK VE
Ha!k sözlük
anlamına geldiği
topluluğu
anlamı
gibi
aynı
olarak
aynı
ülkede
soydan gelen,
ya da bir ülke içerisinde
yaşayan, aynı
ayrı
ülkelerin
yaşayan degişik
uyruktan olan insan toplulugu
uyruğu
olarak
yaşayan
topluluklarının
soylardan insan
insan
her biri
anlamlarını da içermektedir'.
sözlüğünde
Felsefe
ise bir ülkenin
yurttaşlarının
tümü... Bu, genel anlamda bir
ülkenin tüm nüfusunu dile getirir. Dilleri, dinleri, kültürleri
azınlıkları
kalmış,
Diğer
"populus" denirdi.
siyasa ve yönetime
Yüzyılda
bağlamıııda
insan
ve
çeşitli
uluslarlardan
da kapsar. Tarihi süreç içerisinde Roma İmparatorluğu'nda senato üyelerinin
dışında vatandaşlara
Xl X.
ayrı
başlayan
karışmayan
halkçılık
olarak
tanımlanır.
aydın
ve memur
topluluğu dışında
toplum üyelerine de halk denmiştir ki, bu anlayış
içerik olarak tam zırtıdır. Günümüz
akımlarının
belli bir dönemde, belli bir ülkenin
tapluiuğu
taraftan
gelişmesine katılan çeşitli sınıflan
Tarihsel süreçte
dönüştime katılan
bu
sınıf
ve
kapsayan
tabakaların
tümline halk denir".
Halkçılık
ayrıcalık
ise, bireyler
arasında
hiçbir hak
ayrılığı
görmemek, topluluk içinde hiçbir
verilen tek ve eşit bir varlığı tanıma görüşü ve tutumu
3
olarak manalandırılmaktadır . Halkçılık, halk devleti. halk yönetimi, halkın kendi
4
geleceğine egemen olması, yani siyasi demokrasi olarak ta kabul edilir .
kabul etmemek. halk
adı
HALKÇlLIGIN TARiHi KÖKENLERİ
Türk
düşünce
tarihi üzerine
Türklerin fikirleri ile olan
bağlantı noktalarının
olmayacaktır.
kavramı
yapılan araştırmalar,
bağlantı/arını
AtatlirkçU
düşüncenin
"Pozitivist-bilimselci" dünya
iııkılapiarııı
daha
açık
en önemlilerinin pozitivizm ve
tcmclindeki cn
anlamlı
Atatürkçü
düşünce
bir biçimde ortaya
Halkçılık olduğunu
hedeflerinden olan
"muasır
görüşünil yansıtırken, halkçılık
haline
gelmiştir.
Halkçılığın
sisteminin Jön
koymaktadır.
söylemek
Bu
yanlış
medeniyet seviyesi"
da Cumhuriyet'in ve
bu temel
Maırırk Ünivcrsitesi AtalUrk ilkeleri vc İnkılap Tarihi EnstitOsü
Tilrkçc SÖzliik. (i'laz: Türk Dil Kurumu). i. isıanbul. ı 992. s.60 ı
Orhan ı IAN(:ERLİOGLU. l'e1sefe Sözlligıi. İstanbul. ı 996. s. ı 51.
Türkçe Sözlük. i. 602.
YOccl ÖZKA YA, "Atnırırk ve Halkçılık", Atalürkçü Düşünce Ei Kitabı, Ankara, ı 995, s.105.
niteliği,
266
inkılapların birçoğunun ikinci Meşrutiyet'teki Türkçü ve Batıcı programlarda halkçılık
ideolojisi içine yerleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır 5
Halka
görülmüştü.
Mebtısan'da
Medis-i
konuşmakta
ağdalı
doğru adımların atılması
"kab!ı
mebuslar.
Türkçe denilen öz Türkçe'· ilc
ve halk ile bütünleşmeyi ön planda tutmuşlardl. Gerçi istanbul Mebuslan yine
bir dil kullanmakta ise de.
yüzyılın
Mustafa Kemal'den daha önce 1877 Meclisi'nde bile
başlarında
halkçılık-köycülük
taşradan
akım!
ise Tlirkçülük
dUşlincesinden halkın
gelen
nıebus!ar,
konuşuyorlardı.
öz Türkçe
ile Anadolu halki ile
"mesut" bir netice
XX.
aydınlar arasında doğan
beklediği,
doğru akıının
halka
bütün canlılığı ve hızıyla sürdüğü görülmekte idt Taner Timur, haikçıiığın tarihsel
süreciyle
ilişkili
olarak
şu yonıımı yapmaktadır:
"Rusya'daki sosyalist devrimin etkisi ile
Milli Mücadele Türkiye'sinde birçok sosyalist fikir ileri
çalışılmıştır.
Türkiye'ye
'lıalkçılık'
Bu fikirlerin en önemlilerinden
girişi
Meşrlıtiyet'le
dalıa
ortaya
sürülmüş
fihidir.
Aslında halkçılık
eskidir ve Rus "Narodnik" hareketi ile
çıkan
bu fikir,
bazı
Türkler ve aynı fikir hareketinin etkisi
hareketi yoluyla Türkiye'ye girmiştir,,7
Onıara
altında
gerçekleşebilme şansınm
aydın
göre topiumun
yakından
fikrinin
ilgilidir. IL.
takıın
tarihçilerimize. göre Rusya'dan gelen bir
bulunan Bulgar
aydıniarı
Konuyu biraz daha açarsak; Rusya'daki Namdnik hareketi,
tasarlanan devrimin
gerçekıeştirilmeye
ve
halka gitmekten
kesimi halk içine
karışına/ı,
ve Ermeni
Çarlık
geçtiğine
Hınçak
rejimine
inanan bir
karşı
akımdı.
halka inerek onu kendini
uydunnaıı, aydınlatmaiı idi. İşte Osmanlı'dan çok önce Rus Çariığı'nda yaşayan Türkleri
etkileyen N;ırodnik akımi, bu Türklerin okuma amacı ile İstanbul'a gelmesiyle Osmanlı
aydınını
da etkisi
aitıııa aiııııştır.
Naradnik
akımı
Türk
aydıniarına
üç yoldan
uiaşmıştlr.
Runlardan birincisi, Balkan ve özellikie BlIigar aydın ve öğretmenleri aracılığı ile: ikincisi,
Rusya'dan geien Türklerledir -ki buniarın arasında Petersburg Üniversitesi'nde okuyan ve
İttihat
Terakki Cemiyeti'ni kuracak olan Hüseyinzade Ali'de vardı- ve üçüncüsü ise
Meşrutiyet'in
ilanından
sonra, Ermeni
aydınların
etkisi
ahında
sosyolojinin bir özel kolu olarak Fransa'da
gelişen
naradnik fikirlerin
şiddetli
kurdukları meşru bir parti olan, "Sosyalist Hınçak" hareketi aracIl:ğıyladır
Halkçı düşüncenin
tesanüdçUlüktlir
düşünürleri
gelişmenin
ikinci
kaynağı
(dayanışmacıiık).
Leon Bourgeos gibi
ortaya
alan önerilerine
Emil Durkheim. Alfred Fouillee, Charles Gide gibi
politikacıları
çıkardığı eşitsizliklere,
karşı
8
bir üçüncü yol
çevresinde toplayan bu
sosyalizmin buna
arıyordu.
akım,
kapitalist
karşı "sınıf çatışmasını"
Onlara göre
temele
girişim özgürlüğüne
ve özel
topiuınsal
içerikli
mülkiyet kurlimlina dokunmadan. ekonomide deviet müdahaleleri ile,
Levcnt KÖKER. Modernleşmc Kemalizm ve Dcmokrasi, İstanbuL. 1995,5.136.
Y()?KA Y/i s. 106.
T,,"n TI\'1l 'R. nır" newııııı \'<; SOlHilSı. I\nkma. i9C)7. s.::ıC)-30.
Scydi (LI.II<. "/llal(irk'On Halkçılık Beyannamesi ve Cumiıuriyet Dönemi Halkçılık Anlayışı". reOri. Sayı:
107, (Aralık 19<)8).5.19-20.
267
yasalaria kooperatifçilikle ve
karşılıklı yardımiaşma
örgütleriyle roplumsal adaletsizlikleri
9
azaltabileeeklerine inaıııyoriardı .
Durkheiın'den
kanalıyla
Ziya Gökalp
Türk
düşüncesine girmiş
dayanışmacılık,
olan
lkincİ Meşrlltiy~( dönemiııdc tanışına konusu olmuşturiO
Tlirkiye'de
çalışıimışrır.
gelişen
halkçılık
yaygınlaşrırılabileceğidir.
adeın-i
halkın
siyasal
Buna verilen
yanıtlar
ınerkeziyetçi
olması,
merkeziyetçi ya da
ayrı
ideoiojisi içinde üç
Bu sorulardan birincisi,
iıayara
yanı[
soruya
ve yönetime
getirilmeye
katı lı ın ın ın nasıl
parleınenterizm.
içerisindc:
karşı
bürokrasinin halka
yönetimin
olan tutumlar;
tartışıiıııışrır. Ikinci soru kültürel alanda formüle edilmiştir. Halkm değerleri ve özlemleri
ya
da
halkına
Türk
korunabileceği
davanl')ııı,1I1111
yann
özgü
niteliklerin
araşrırılıııaktadır.
ulduğu
yüksek
toplumun
Halkçılığın
gelişmesini
engellemeden
nasıl
üçüncü boyutu ekonomiktir. Topiumsa!
nasıl kurulabileceği
hakça bir ekonomik düzenin
sorusuna
<ırai1l1.5rl:· '1
ıkil1Ci Meşrutiyet
rarrl)ı1dığl
bir dönem
oİmıışrur.
Gerek sol
kaynaklı akımlar
olmuştur.
Atatürk'ün
olduğu
yukarıda
dönemi
cia
DOiSal olarak
Türkçülüğü
gerekse
belirtildiği
üzere pek çok
haikçılıkta rarrışılan
savunan
arasındadır.
düşünüder arasında iıaikçıilk
düşünce yapısının oluşmasında başat
rolü oynayan bu dönem
imparaıorlukJa cuınhuriyet
sosya! ve siyasi oiaylarla
konular
farklı fıkrİn
arasında
i"ejimi
bir
etkili
şahit
geçiş
dönemi özelliğine sahiptirı:'
Türkçüıüğün
oiuşturur.
Dernekie
etkili cemiyetier halinde görülmesinin
aynı adı taşıyan
bir dergi de
başlangıcını
cıkar"mıştır. Derneğin
"Türk
Derneği"
önde gelen isimleri
Yusuf Akçura. Ahmer Mithaı. Ahmet Hikmet. Meiımer Emin. İsmail Gaspıralı. Ağaoğlu
Ahmet ve Hüseyin Cahit'tir!]
Dönemin etkili
ısmı
Yusuf
Akçura'dır.
Onıın
Iıalkçılık
anlayışı
ileride de
değinileceği üzere Ziya CJökalp'in fikirlerindcn farklıdır. Akçura. Impararorluğun ayakta
kalabilıııc~iııi
milli bir
Gökalp'in toplumdaki
iii
ii
1';
bıııjuva
sınıfların
sınıfının
011adan
yaratılmasında
kaldırılması
görmektedir.
görüşü
ile
Dolayısıyla
Akçııra'nın
Ziya
sınıfsal
i IIı:ln Tı:ı<r'I.i. "Teırkiyc'de I-Ialkçılık" Cumhurıyet Döncıni Tiirkiye i\ı~siklnredi,i. Vii. Istanbul. i 9R3.
,.1 '.J3u.
ilLattlrk Ilkeleri ve inkll,lp T,ıriiıi. /ltatOrkçllliik. Ankara. 1995_ s.67
iTEKEI.!. Vii. 5 1930
-·II.Meşrutiyet On senelik liili (iııırOne karşılık birkaç devletin tariiııni doldıırae,ık kadar siyasi ve sosyal
hadiselcre sahne OllııUŞtUr. Onun asıl öneıni kendisini takip edeıı hareketlerin insaninrını yetiştırıııesı.
iıııraratoriukla cumhuriyet ;ejimi anısında bir geçiş devrcsi mahiyetine saiıip olmasıdır i~" eiiı~lleıı
bakılcJıkça. II.Mesrutiyet hem hir son hem de bir başlangıçıır. lJllIn asırlık bir isıibd<1t idarcsinin 50nu. I;ıka:
TUrk Inkl!<il)I'nll1 iı,ızıriayıeısı olıııak iıibariyle başlangıc!.. ..· Bkz. Tarık lakr TUNi\ YA.. Medcniyetin
Ikkkııı~ Odası. isianhııl. ı 989, 5.176-177: Selami KII.IÇ. ii Mcsruıiycıı~n (""ıniııırı)et Ttırki) "inc TUrk
Inkdilbıııııı Fikir Temel!eri, [rzunıııı. i 998. 11-12.
Önler SA Y. Milli Devlet KijiWrii. istanbuL. 1998. , 177.
268
yaklilşımı çelişmektedir. Ayrıca
Akçura, halk
=<
millet denklemini reddediyoL
halkçı!ığı
tamamen "democriltisme" aniilmında kullanıyorduı"'.
Yine milliyctçiiikle
Dergisi'- (;~11IS1 ;lltınd" /\ii
bağlantılı
halkçılığın
çıktığı
öne
"Genç Kalemler
Canip. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp bulunuyordu. Dergi,
Türkçe Konusunda l11illiyerçi bir
ve halkçı düşüncüleri
olarak
nmım
düşünce hayatında
izler. Türk
önemli bir yeri
oıan
lie Cumhuriyet döneminde etkili olan Ziya Gökalp için Setanik'in ve
"Genç Kalemler Dergisi"nin yeri
apayrıdıL
Dilin
sadeleşmesi
ve
haikın aniayabileceği
bir
i5
şekilde kuilanılması bu derginin en önemli amacı 0lmuştur .
Yine Yusuf
organı
halkçı
olnn "Türk Vurdu Dergisi" ile
seçkin slI1lf vc halk
yeni
Akçura'nın önderliğinde
fikirler
edebiyatıarını, şimdiki
coğratyalarını araştırıp
ortaya
örgütlenen "Türk Vurdu Cemiyeti",
yansıtl)mıştiLlürklerin
yapılarını
toplumsal
çıkarmak
derginin
ve
eski eserlerini.
uygarlıklarını.
amaçları arasında
yer
yayın
eski ve
almıştır.
Genel
olarak "Türk Yurdu" raraftartan, halkçı ve milliyetçi olarak tanımlıyoriardı. Önlerine
koydukları hedef bir Türk ona sınıfı bir milli burjuvazi yaratmaktı. Özellikle bu fikri onu
ölünceye kadar tutkuyla savunan Yusuf Akçura'ya bağlayabiliriz i6 .
Yurd~ı
"Türk
koııumlarıııııı
ya/.ıiar
Dergisi"nde dini
yükseltilmesini ve
Tanzimat'ın
yaLmaktc! idi.
ekonomİ raraftartığı
başkanı
eğitimin
iç
mücadele eden,
çağdaşl"ştlrılmasını
pazarı Batı'ya
kadınların
isteyen
aydın
teslim eden Liberaiizme
bağianıda
7
1 .
toplumsal
bir kesim.
karşı
ile giderek al1an bir "köycülük" ve "Anaaolucufuk", bu
J iğer doğal sonuçları id i
birisi de DU
turtlcuiuğa karşı
"milli
görüşlerin
Türk Ocakları tarafından kurulan derneklerin öneml i lerinden
"Köycüier Cemiyetin idi. 25
Halide Edip'di. Hareketin tiili
öncüıügünü
Kasım
ise
19 ı 8'de kuruian bu cemiyetin
Dr.Reşid
Galip yapmakta idi. Bu
grupta Meşrutiyer Dönenıindeki halkçıiık hareketlerinden etkilenmişti l8 .
Bu hareketin fikri kökenlerine
baktığımız
zaman "Türk Yurdu" DergiSi'nin
j9ı
i-
19 i 4 yıllnrı arasındaki nüshalarında "iktisadiyat" köşesinde ".Enternasyonel'inSosya!
Demokrasi'sinin ünlü ismi Parvus (Alexandre HelphandYun
yazılanlim
etkili
olduğunu
tespit etmeKteyizi'i. Parvus. bu yazıiarında daha çok köylünün durumu ile emperyaiizm
,;
YIhuf S. \RINt\ Y. Türk I\1lliıyclÇıliğıııin Tarihi Cidi~iıııi ve Türk Ocakları. istanbul, 1')94, s.203- 204.
Lnv,'" Ikhıı;ııı ~()p()ı. YO Ziya Gübip lııihaı Terakki vc Meşruıiyeı Tarihi. istanbuL. 1974. s.1 00.
i)
S,\ Y. '.Ii.
\'usuf.\K(·UIZi\,lürk<;üllığllııTarıiıi.Istaııbul.
Y.SARINt\ Y. s.158 .
.. ! ')0:' ızıı., .lc\ rllJiIlHk .."lo "Idugu
I')')}:, s.12.
i,1ı1 Sibırya'ya sOrOleıl
t\kxandrc israd Ildpiıaııd. bir >ıirc 'llIl"'1
Parvus ıakımı adı ile bir sOre" nirk Vurdu"~ dergısinde ya:ıılar
yazdı. Aynı gOnlerıle ık "Taııiıı" gazctcsinde Osmanlı imparatorluğu'nun ekonomik duruımıııu ıncdeyen
araştınnalar kakme aldı. 'Türk Yurdu' dergisine Yusuf Akçura ıarafıııdan alınmışlı. 13alkan yıkıntısınııı en
'ıuhr:ıniı gıın!crinde Türkçlikrin aral~rıııa aldı~ı I'arvus Ueııdi'ııin ideolojik ybnli hakkıııda, bilgiler vardi.
1.1I11ııı sosy:ılis\ (lillllğunu biliyorlardı. Paryus'un önemi, batının lam bir hegemonyası aiııııa giren Osmaıılı
Imparatorluğn TOrkçü\crini milli kurtuluş >avaşına adda ıeşvik elmesi olıııuşıur. Ai.Hdphand'ın, Troçki ik
arası açıidıklan sonra i'lerl in'e dündliğünü, Almanya'nın büyük mali grupları ile ilgi kurduğunu, bir kaç
,urguııdeıı ~a<;ara~ Tıh'~IYcsc sıgıııdı (I <) 121.
269
Akçura'nın önderliğinde
üzerinde durmakta idi. Yine Yusuf
Türk Yurdu'ndan sonra ı 913'de Halka
değildi
bir fukaraseverlik
tanımış
olan
Akçura'nın
bu
halkçılık:
Doğru
adli bir dergi
teorik organ
çıkarılmaya başlandı.
Osmanlı
feodai
yapısının
ortadan kaldırınayı hedeflediği için devrimci bir karakter taşıyordu
Ziya Gökalp'te havas ile avam
gerekliliği
başı ığı
üzerinde
durduğu
ve 19 ı 8
yayınladığı yazısınd<ı şöyle
ile
sözcüğü.
"Halk
iki türlü
arasındaki
20
farklılığın
yılında "Çınaraitı"
Alelade
refonncuiuğunu yakından
-Rus popülistlerin köycü
etkisi ile- çürüyen
diyebileceğimiz
ayrımını
"havas-avam"
.
ortadan
kaldırılmasının
dergisinde "halk ve seçkinier"
demektedir:
kullanıiır: Ulusların
bütünü. halka öncülük edenlcr... BuI11ar
ayrı hir ad alır. Örneğin burada halk ve seçkinier denilince ayrı iki şey gibi görünürse de.
oııinr
yine
d,:
halktır.
seçkinleriıı
Ancak bu
öncülük ermesi. ancak demokrasi dönemine
özgüdüL ...
Ulusu
ınsnna
bir
benzetirsek:
benzetebiliriz. l-lükümet kafa
değildir.
kabul eder ve uygular. Demek
memurlian
değil,
asıl
başka birşey değildir.
scçkinlerin
bfnsınL
ülküsünü
Hükümet. bu seçkinlerin ortJya
de
Aslında
aşağı halkın.
seçkinierde
bilgisiz!er
halkııı
seçkinlere
koyduğu düşünceıeri
hükümet seçkinicrdiL Uiu';u yönetenler,
Demokrasi.
egemenliğidir.
zeknsını
işleri
yürüten
bölüğünün egemenliği
kendisidir. Çünkü. "Ren
Halkım" diyor. Ulusla kendi arasmda uçurum bırakmıyor. Öyleyse demokrasi. halk
topluluguilun egemeniiği demektir. Bunu anlamayanlar pek çok zarar
Rusya'da olduğu gibi._.,,2i
işte
Ocaklrırı
görmüşlerdir.
köycülük hareketi yukarıdaki fikirlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve Türk
içindeki "halka
başlatılmış. başra
doğru"
hareketini fiilen uygulama
doktorlar olmak üzere milliyetçi
aydınların
saf1ıasına
koymak
amacıyia
Anadolu içlerine hizmet için
gitmeleri lc~vik edilmiştir:: .
Türkçü
gitmek.
iınlk
aydıniar tarafıııdan çıkarılan
için
çaiışmak"
düsturu ilc
bir
çıkıyor
diğer
dergi olan "Türk Sözü". "Halka
ve kendisini uyanan ve milletine
aydın ve gençleri ile Türk halkı arasmda bir kapı olarak göriiyordu
halkı
ile Türk milletini
k<ıstetmekle
beraber, "halkn
doğrli"
2
'_
aşık,
doğru
Türk
Türkçü aydınlar, Türk
hareketi öncelikle ait gelir
:,,,,Yaiıs! yayın "rganı ,IKardıkıaıı ;uııra Sparlilkisı i1Yiıklalllnalmıııllil onallaıı knyboldlığ.lInlı. nıııhteınclen
i>ldlırCıldügün(i !JılinırLl/'
:1
lib:.l\clan SI\ YII_GAN. Türkiye'de Soll\kınıiar. iSlilnlıul, 1972. s.54
YAK<,:LJRA. s.12.
E.8.~AP()LYO. s.162-166
Y.SARINI\ Y. s.15ı>.
liYil Gökalp'in 'Türkçiilüğün Esasinn" isimli eserinin beşinci başlığı "llalka Doğru" dur. Bu kısııııdi<
Gökalp "Tiirkçiiliiğiin ilK esa,larından biri de şu halb doğru unıdesidir. Vaktiyle Illi umdeyi ıatbik etmek
üzere. İstanbul'd" "'llalka Doğru" ünvanı i bir meemua çıkarıyorduK. Sonraları, ızmir'de tie ~ynı isimdc bir
mccmu" neşrolundu. 11"11.:,, dogrıı gitmek ne demekıir') Halka tio~ru gidecek oianlar kimicrtlir. Bir ıııilielin
ınilnevverlerine. millctekkirlcrinc o nıilletin gilz.idderi adı verilir. GüzidCıer yüksek ıahsil ve terhiye gönnli~
"Imak!il halktan ayrılıııı~ olanlardır. IŞıc haık~ doğnı gitmesi lazını gelenler bunlardır" dcınckledir. Bb.
liYil (j()KI\I.I'. l"ürkçillCığün rs~sıarı. istanbuL. i '>74, s.4:2
'270
"rrupıarına
oiımık
köylerde
'.ıunınııan
sıralarda
vönei ik bir hareketti Çünkü o
üzere alt gelir
ilgilenım:ye
!il'
gruplarından
zoriuyordu.
Türklerin büyük bölümünün
oluşmasi,
Amaçları
halkı
onların
Türkçüleri, daha çok
oiuşturan
başLi:
zümreterin durumunu
kuvvedendirip, Türklerden oluşan güçlü bir orta tabaka yararınakrl. ittihar ve Terakki
Hükünıeti rarafından
desrekienen. bu
haikçılık,
LDünya
Savaş i
iie birlikte Anadolu'nur.
4
~ittikçe öneminin anmasma paraiel ciarak geiişmiştil.2 .
Burada Ziya
yeniden dikkat
değildir.
Gökalp'ın
çekmeıniz
meşrutiyet
dönemindeki Türkçü fikirierc oian
Türkleşmek
gerekmektedir.
Türkçülere göre Türk \1illeti'nin vücut
demektir. Gökaip'e göre "Yenj Hayat"
yapılacak
reform ile din
karşısında
tır.
sadece tehlikelere
buiması
çeşitli
Bu devrim
hukuk ve
sosyal bir
karşı bideşıııek
inki/abın gerçekieşıııesi
reformlara
iliın kaldırılacaktır.
etkısıne
dayanır:
Dinde
Nihayet, devlet demokrm
mill iyetperverlik ideolojisine dayanacaktır. Devlctin varan birliğine dayanmas! gerekir.
Millİyetçilik.
TürkçOlere göre
halkçıiıktır.
Milli kültürü bulmak için halka inmek gerekir.
Deha halkradır 2s
Ziya GÖkalp, ittihat ve Terakki Paliİsi içerisinde ınilliyetçiliği halkçılıkia birleştiren
yem
bır aıı iay i~! savuııdu.
'M i II iYt:IÇi! ik ve
cetkikler
Beyneını
ilelcil ik" t enrernasyonaiizın;
içtiınaı rekaınülün
bulundugunu. halka
biiakis
l1luhtelif
halkçılıkla
satlwlarında
kıymet verilmediği
lıaik kuvvetleniııce ınilliyet
Demek ki
j 9 i 8 tarihiı nüshasında yayınianan
Yeni Mecl1lua'nlrt 14 Mart
milliyetçilik
Ziya Gökaip'in Birinci Dünya
daima
zamaniarda
başhki:
Savaşı yılları
"yaptığım iZ
halkçıiıkla milliyetçiliğin
miııiyete
fikrinin de ayni nisbette
arasında
makalesinde
de kiymet
verilmediğini.
kuvvetlendiğİnı
hiçbir tezat yoktur" demektedir. Zeki
içerisinde sosyniizmden
beraber
etkilendiği
gösterdi.
Sarıhan,
fikrini ileri
sürmektedir . Ancak bu etkileşimi körü körüne bir hayranlık ciarak algıbınak yanlış
Ziya Gökalp döneminde var olan fikir hareketlerini kendi süzgecinden
26
o!acaktı:'.
geçirdikten sonra milii bir temele orUl1mUştllr.
Ziya Gökaip, Durkheim'in "kollektif bilinç"
çeıişkisine karşı kUIİannılşrl.
kaynaşmış
bir kitleyiz"
kavramını
Htarihi
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra
sloganında
beiirginleşen
maddeciliğin" sınıf
"imtiyazsız, sınıfsız,
"tesanürçülük" konunun
başında
da
, :,,\j{i,,!\ \. ,.1()O-20:
j arıK ı'alcı
nJNAYA. i1aıılıiaşma Hareketleri, isıanbui, 1996.5.90. "içlimaiyaı ilmi de bize gösıeriyor ki
dcha esasen halktadır. 8ir sanatkar. ancak halktan bedii zevkin ıcccliiga!ıı oldu~undan dolayı dahi olabilir
i31zdc ;Ialıi ,analkilrların yetışmemesi. sanaıkiiriarımızın bcdii zevklerini haikm canlı müzesinden
;ıimamaiarı d(lhıylsıyiadlL Bizde $imdıye kadar halkııı bediiyaıına kim kıyrnci verdi? Eski Osmanlı
~Ul.ı(ıc!ı;rı. kuylıHcrı <:şck nırk dıye tahkır ederdi. Anado'ıu şehirlilerı de taşralı Hlbir; ilc ıezyif olunurdLL
t lin,lill jl~ıik~i vl,,;rıkn unvaıı avaıı: kdinıc.sindcıı in<ırt:lt: ... Oü%idclerin tamamıyla halka doğru gitııı:~ ohnak
ıçın halkııı içınde yaşayarak. ondan milli iıarsı ıamamıyla aimaiarı lazınıdl. 8unun için yalnız bir çare vardı
1.;1 e' da lÜl'kçü gençlerin muallinıle köyiere gitmesidil. Yaşiı olanlarda hiç olmazsa Anadolu'mııı iç
şeiıırlerınc gitmelidirler". 8kz. Z.GÖKALP, 5.44-46.
/eki SARıl IAN. "/-Ialk (:ağınııı ÜrüniL Halkçılık Flcyannal11csi", Teori. Sayı: 107. (AralıK 1998), s.4
nı
belirtildiği
üzere Gökalp'in
batıdan
çıkardığı
etkilenerek ortaya
bir kavram olarak
iıaikçıliğın fikri temellerinden birisini oluşturınuştu"7.
MİLLi MÜCADELE'DE HALKÇıLıK
yıllarına geldiğimizde
Milli Mücadeie
)'oğunl,)şıığını
doğru kavramlarının
oldukça
yıllara
görmekteyiz. Bundil Sovyet devriminin etkisi de buiunmakta idi. O
aydınlarını
kadar Türk
halk ve halka
çeken merkez esilS olarak bala
Bolşevik
19 i 8'den sonra gözler
Rusya'ya
çevrilmiştir.
fransız
Devrimi'nin ilkeleri idi.
Bu devrimin önemli ölçüde etkisi ile
.'\ lımınya. Avusturya vc Macaristan'da Cumhuriyet ilan cdi Im iş, Almanya ve Macaristan'da
lıalk
büyük
ayaklanmaları
olmuş,
bastırılmışt!.
fakat
anlamıyla
Hindistan ise tam
kaYl1lyordLl~~ .
George S.
Devrimi'nin o
Harris. Türkiye'de komünizmin
zamanın
Bilhass<ı
Türk
Bolşevik
ihtilali
Rusya'daki tecrübeyi.
endişe
kalmamış,
aşırı
fakat o
ar<ısında
bir
yalnız
yerine
eserinde Sovyet
ile Türklerden
çeşit
birçoğu.
hısımlık
"Rus
karşıiandı.
gayelerinin sonucu olarak memnunlukla
Kuıtuluş Savaşı'nın başl<ıması
komşularının
adlı
nasıi yankı bulduğunu şöyle açıklamaktildır:
Türkiye'sinde
Rusların genişleme
ihtilali. Türkiye'de
kaynakları
kendi ihtilalleri ile
bulmuştu.
aydınları,
Türk
dostça bir takdir ve sempati ile
karşılilmakla
Türk milliyetçileri bile. sovyet tecrübesinden Türkiye'ye
uygulanabilecek dersler aillı<ıbileceğine in<ınmak eğilimine kapılmışlardl"29.
Doğu'dan
gelen Bolşevik rüzgarların etkisi ile halkçılık fikirleri gerek istanbul
basınındil
gerekse Anildoiu
yapıyori<ırdı. Bazı
başlıklarından
istanbul'da "Türk
Aynı
Dünyası'
"Büyük
Halkçılık
dergisinin
gazeteler
Iıalkçılığı.
Iıalkçılığı
bir tutuyoriarcil.
birkaç örnek verirsek:
Ağustos ı 919: "Mesleğimiz Halkçıiık
Ağustos
sayısında Kazım
1919 tarihli
Ek.im
ve
Nami (Dmu)
2 Ekim 1919 tarihli Hillide Edip'in
yazısı:
"Halka
Doğru".
"Ahrar Gazetesi"nin 7 Ekim 1919 tilrihli sayısı: "Içtimai Inkılüp
ilerliyor". Şefik Hüsnü'nün yönetiminde İstanbul'da yayımlanan
~O
Sovyet
rıaymi<tarilğını
bu devrimin
25 Eylül tarihli yayını "Halkçılık ne bekliyoruz? lstilnbul'da
Mecmua"nın
Eskişehir'ue Yayımlanan
Bazı
çalışarak
gilzetesi, 27
gazetenin 30
yazısı: "Halkçılığın Esası":
Yilyınianan
başıanmıştı.
ilçıkiamaya
gazeteler de. milliyetçilik fikirleri ile
Dönemin gazete
milliyetçilikti:"'.
tartışılmaya
doğrultusunda
devriminin ilkeleri
ı9ı9
tarih ı i
sayısında
Fal ilı
Rıfkı:
"Halka
Doğru".
"Kurtuluş"
Konya'da
yayınılilniln "Öğüt" gilzetesinin 22 Haziran 1920 tarihli sayısı: "Halka Doğru". Adana'da 9
I:ınn: I(ON<il\R. J)~vril11 Tarihi V~ T()JlI Li 111 b il i 111 Açısından Alntlirk. iswnbııi. i <'ı9R. sAi
ISARII IN'. ',4,
Dursul1 ı\iı I\K13LJLlJl. Albayrak Olayı, Lmınıııı. 1991.5.32
Anılık
! (12 i 'de yayınıianan "Yeni Adana" gazeresi. başiığıııın aitında "Halkçı Gazere"
ı)e!irriyordu.
vldugunu
yayımian:ın
Erzurum'da
"Albayrak" gazeresi 13
Mayıs
1920 tarihli
:)ayısında :;u başlığı arıyordu: "Halkçıllk"oü
Dcıel11in
başlıkil
havasını yansırabilmek
"Hılkçıilk eereyanı
teşrii
şöyle
Mithad Bey'in makalesinde
memlekere
amacı
ile "Albayrak Gazeresi"
nın "Halkçılık"
diyordu:
hakİI1I
oldukran sonra
şüphesizdir
ki. millerren
çıkarı
zahiına
kuvvetier bu gayeye hadim bulunacak kuvve-i icraiye ve idareyi yed-i
geçirecektr.
Yleclisin ve hÜkümetler
avamı
halkçıların
bütün umumi kuvvetier
remsil ettikten sonra. mahalli idareler, belediyeler ve
sınıtlar.
eline geçecek. servetle takarrür eden
ananeler
bozulacak ve: eskiiik ruhu nihayet öJecektir.
avanıcı
Böylece
anık
idare
rnektepkr hiçbir
kayıt
ve
şana
tabi olmayacak ve bütün
ıçtım<ıi sınıtıma bilil ücrer açııd buıunacak ve ınekrcpler ya'ınız talim ve terbiye ile değiL
inl~lk
itiim ve
ile de mükeHef olacakr;r. Kendi kendine içtimai bir meslek rakip edecek
dereceye gelinceye kadar
~bcveyl1 yalnız
kaikacak.
0rtaddli
çocukıara
İdareler tarafından bakrırılacakrır.
umumi
Aiıe
çocuk dünyaya getirmekle mükeilef olacak, çocuk
doğrudan
dünyaya gelir gelmez umumi irza'hanelere veriiecek, oradan mekreplere ve
dognıya
hayata intikal edecektir. Tahsilin
sınıfları yekdiğerine yaklaştıracak
Halkçıiık
devler ve
sınıflar arasında yaşayış
alınacak
vesait-i nakdiye
uınumileşmesı
fikri tevafUWnden
işlerine
de nUfüz edecek, sermaye sahipleriyle sermayesiz
kaımayacak,
itibariyle büyük fark
sermayesizıerin istirahatİne
muhteiif suretlede zenginlereicn
sarf olunacaktır. Demokrasinin
beşerin esbab-ı
emri vererek,
IlısailiVetın
çiğnenıek
Çarlığın! yıktıkran
İslamiyetin
nurili
yu;: Karaian, Denikin
suretiyle
gayesı
istirahabni temin etmektir.
Bir sene evvel ki hakimiyeti alan hayali bugün tahakkuk
Rus
mütehassı]
ve revhit edecektir.
dünyaya vesaitsiz, sermayesiz geıen efrad-i
düşımınınıız
ylikü
etmiş
bulunuyor. Büyük
sonra bütün alemin mürecaviz Kuvvetlerine bir dur:
İmanınd<ın
ırtıca
bir feyz almak, esir
kuvvetinin
hududUll1lıza yaklaşmakta
Ookuzuncıı
:;;arkın
yamyambrı.
ordusu olan
olan bu haliiskiir kuvveti
Ermeıılleri
halkıımza
takdim
ede:' ve se lam larız".
Mithm Bey'in devler idaresi ve aile
prensiplerinden
kaynaklanıyordu.
ıatbikeının i~tediği
g:öz önüne
alınırsa
hususlar ancak bir ihtilalle
Ankara'da
bayatı
ile iigili olarak
Yönetimde ki düzenlemelerin
açılan
gerçekieşebilirdi.
BMM'nin halk
adına
yazdıkları Bolşevik
yanında
Makalenin
idareye el
aile
hayatına
yazıldığı
koyduğunu
öncesin<:: kadar hayalolan halk hakimiyetinin fiilen rahakkuk ertiğini dUşünüyorduol.
L.SARlliAN, s4-S.
DAAKBULUT. :;.39-40
ait
dönem
bir sene
273
Paşa ıse halkçı düşünceİerin
Mustafa Kemal
Mücadele günlerinde.
Doğu'da
bu
geniş
ve güçlü
Boişevikliğe eğilimli oiduğu
yapıianmanın
Milli
kurtuiuşuna
Anadolu'nun
yapacağı desteği gözardı etmeden dostluk ilişkileri geliştirme çabasına giriyordu 32
Bolşeviklik
Atatürk'ün
demokrasi
olduğu
üzerine
kavramını halkç:iıkia
"Medeni Bilgiler EI
başlığı altında incelemiş
"Boişeviklik
ve
birlikte eie
Kitabı"
şu
değerlendirmelerde
birçok
almış
inceleıniştir.
ve
bulunmuştur.
Afet Inan'a
O.
yazdırmış
nda konuyu "Demokrasi'ye Muhalif Asri Cereyanlar"
tikirleri ortaya koymuştur.
nazariyesinin Rusya'da tatbik olunan
şekline bakalım;
bütün Rus millet!
içinden, amaie, deniz ve kara kuvvetierinden ibaret bir ekalliyet, iktisadi esaslara müstenit
komünist partisi
miili
değildirier.
naıTIi altında birleşerek
Şahsi
bir diktatörlük meydana
tanımazlar.
hürriyet ve musavvat
nokta-İ
yoktur. Dahilde ekseriyyeti; eebir ve tazyik ile,
h,:riçte propaganda ve ihtilal
t~şkilatl
getirmişlerdir.
Gayelerinde
Halk hakimiyetine riayetieri
nazarianna itaate mecbur tutarlar;
prensipl~riııi
ile bütün dünya milletierint. kendi
reşmile çaıışırlar.
Halbuki hükümet
(eşkilindeıı
gaye. evveia ferdi hiirriyetin (eminidir.
hükümetinde istibdat mahiyeti görülmektedir. Bir cemiyeti. bir
nazarlarının.
zorla. esiri ve zebunu
yaşatmak şekline
Bolşevik tarzı
kısm1 insanların
nokta-i
tabi ve makul bir hükümet sistemi
nazarıyia bakıim?z" demektedir":;.
açılan
23 Nisan J920'de
BMM 'i i nolu
kararı
ile kendi
kuruluşunu düzenlemiştir.
Keınaİ Paşa'nın
19 Mart 1920 tarihli bildirisi üzerine seçimle
üyelik hakki kazananiar ile istanbui Meciis-i Mebusanı'nm Anadolu'da başlayanMilli
Mücadele'ye kaTılan üyelerinden teşekküi etmekte idi J4
24 Nisan'da Meclis'te Mustafa Keınai'in sunduğu bir önerge kabuı ediidi;'. Mustata
Kemal Paşa, "NuLUk" ta bahsedilen önergede asıl maksadını gizli tuttuğunu amacının milli
hakimiyet temeline dayanan "halk hükümeti" olduğunu bunun da Cumhuriyet anlamma
geldiğini ifade etmiştir. Ona göre böyle bir hükümetin kurulmasında ana ilke, kuvvetier
birliği teorisi idi. Zaman geçtikçe bu ilkelerin taşıdığı kavramlar anlaşılınaya başlandı. İşte
() zaman tartışmalar ve olaylar birbirini kovaladı 36 .
Meciis'in üyeieri Mustafa
'"Halk Hükümeti"
Gydll1iarınli1
düşüncesinde
Karşımıza çıkınaktadır
şu
ıı
biigi
terımı
Mustafa Kemal
olan bir
14 Aralık
kavramdır.
Paşa'nın
BMM'nin
açışmdan
önce Türk.
örneği
Erzurum;cta
Bunun en belirgin
19i9 tarihli "Albayrak" gazetesinde konu jle ilgili
buiunl11aktadır:
Suna KIU. Türk Devrim Ta.iiıi. ıswııbul, 1982.5.95
A.AFFi·INAN. Medeni I3iigiler ve M.Kemal AWliirk'ün [i Yazılan. Ank,ıra. 1988, s.40
H,ımza EROGLU, AlatOrk ve Cumiıııriyet. I3TY, 5.28.
Uıkaıı KOCATÜRK, Atatürk ve TOrkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi. Ankara, 198!i,
KemalATATÜRK, Nutllk. Ankara. 1994. s. 300-301.
s 155.
oıarak
274
"Bu badireden
hepımiz(';
vatanımızı kurtarmış oiduğumuz
şüphesiz buraların
teveccüh eden ilk vazife,
v<ızıyyclierin
doğurdugu
Anacloiu'l1UIl
halkı
başlanıa! ıd ır.
Iıııkuki
da ... idareye
şekiller
iştinlk
bulunmaktadır.
Temsiliye
Dursun
kurma
Ali
Akbulııı
girişimini
kaynakları
şanssiziıktır
kısa
Bu
Şarki
haıkın saade~
ve hürriyelim
doğuracağı şekl-i
idareyi kabul
yazı yazıldığı sırada
Istanbul'un hukuki ve siyasi
variıği
olduğu değerlendirmede
gıtmektedir.
Uygulama
zamanın
yine ona göre Halk Hükümeti kurma
açlIdıkIan
sonra
$ovyeı kaynaklı
sürede örgürlenmek için en
kaybctIlıiyodarciı.
"Ytşil
insan; esaslar, içtirnai
çalışmak olacaktır.
Anadolu"c"
ortada Heyet-l
tanınmaktadır.
Erzurum/daki Halk Hükümeti
da Ankara Hükümeti dönemine
düşüncesı
açısmdan
büyük bir
n
Meclis
fikirier
oıunca,
kasdi bir hareket olarak görmemektedir. Ona göre hareketin fikri
daha eskiye
rastlamış olması
zannıııdayiz".
yapmış
muvaffak
enneii ve her vilayet kendi !(endini idareye
8u ",bi ve hukuki yoiiaroa yürümek memleketin.
makul hareket olur
en
artık
da
ile idaresini temine
temine gayret etmek ve vaziyet-i içtimaiye ve iktisadiyenin
eylemek
çıkarınaya
halde
klıçilk
fırsatı
Bu
dahi degerIendirmek için zaman
Bunlardan birisi de Ankara'da kuruian ve
Ordu" Cemiyet i idi. Cemiyet, gizli bir
yayılmaya başıadı.
fikide,- Ankara;da
bir
başiangıçra amacı farklı oian
şekilde teşekküi etmiş
ve hükümete müracam
etmeden 192CJ'nin Mayıs ayında kurulmuştuJs. Kuruluşu gizli tutulmasına rağmen olaydar.
:Vlustahı Kemaı Paşa da halJerdar ediimişti: .
i9
Yeşil Ordu'nun ilk kuruluş gayesi. Istanbul Hükümeti'ni temsil etmiş olan Damat
Ferit Paşa'nın İngilizlerin teşviki iie kurduğı! ve milli kurtuluş hareketini içten yıkmak için
r8aiiyete
gcçirdir~i
"Cemiyet-i Anmediye'nin
mentı
ve
zararlı
teikinierine mukabil. halka
gerçeklen
anlatmak ve onları Milli, Mücadele'nin zaruretine inandırınaktı·o. Cemiyet-İ
.
~.
Ahmediye
idi.
Orıiara
yapmış
oldugu propaganda
göre Mustafa Kemal ve
kurulmaSı çalişineııan
l1ğrmmakta
çaiışmalarında Ankara'yı BOlşeviklikle
arkadaşları
dinsizdi. Bu
sırada
ile iigiieniyordu. Bu tür suçiamalar
suçlamakla
Meclis düzenli ordunun
yapılan çalışmaları
sektcye
idi. YeşilOrdu işre bu dayanaksız propagandalam karşılık. vermek amacı ik
kuru i nı uştu" i .
DAAKillıun. s46
"Cemıyetin Merkczi Umumisini ohışllIran
üyeler şunlardı: TOKat Mcbusıı ·N~zın... ızmir Meousu Yunm
Nadi. Hursa Mehust< Şeyh Servet. Snnıiınn Mehusu Reşit '('erkez Etiıem'in abisi'. Bursa Mehusu Muiıittın
Balı,:. !/.Illlt Mcbusu Hamdi Nanıık. Saruiınn Metıusu ibraiıim Slireyya. Eskişehir Mebusu {Iilsrev Sami.
hki,ciıır Mcbu,u "yup Saiıri. iZl11ll iv1ehuslI Sırrı. 1\01.<111 MdıııSU Muswfa Canıekin. Maiiyc Vekili Hukk;
llclııç ve Sıhhiyyc Vekilı Adnan Iky" l3kz. Musw"a YILMAZ. Milli MlIcadele'dc Ycşil Onlt!. /\nkanı,
!9R7.; XO.
Yeşil
Ordu l~şkiıalınıiı ilk kunıeu'ıarı aTusıııda bulun~n y~kın ark~<J~şlar. sırf bana yardım maksaliıyla ve
iie. kendileri teşebbilse geçerek çiıiışnıayı uygun görmlişler. Banu yainı/
yararı, bir ıŞ yapa~i1khlrıt1l s('ıyleycrck kısaca hu teşebbüsten söz eımişlerdi". Bkz. K.ATATÜRK. s 320.
1\. SA YJLCAN. s 157.
MYILMAl. s78
hcm
ayrıca yormanı<ık dilşlinco:si
275
Mustafa
Yıimaz
"YeşilOrdu"
adlı
eserinde,
amacı,
"Cemiyetin
aleyine
propagandaları berraraf etmek ve Bolşevikliğin islamlığın uygulamasından başka bir şey
olmad ığmı an [atmaktı" demekkd ir,j".
Anlaşil,ln
Ankara
Hükümeti'nin
taraftarlarının
Hükümeti
çaİışmalarınl
Bolşeviklilde suçlanınasına
Yc~il
yöneimişti,,:ı';
yöneldiğini
Paşa,
Mustafa Kemal
milli müfrezeler
hızlandırırken
diğı::r
bir taraftan
taraftan da
Halk
Ankara'nın
sebep olmakta idi.
amacından sapmış
Ordu, bir müddet sonra
dönüşmljştüı'.
yakınlaşması
Sovyetlerle
olıışrurmak
Nutuk'ta "."Faaliyete
sınırlı
gibi
ve bir ihtilal cemiyeti haline
geçmış
çık1ııış
bir alandan
teşkilat, yalnızca
olan
ve çok genel bir amaca
diyerek cemiyetin tehlikeli bir boyuta ulaştıgını ve zararlı amaçiara
!Iade
Cemiyet
etmiştir.
Hazİran
ayının
ortalarından
itibaren
hızlandırdı.
Yeşil
çalışmalarını
mi il11atnamelerle
YeşilOrdu
Ordu'nun
mensupların:
yapısı
tikri
çeşitli
islam
44
Sosyalizm'inden başka bir şey değildi .
Kısa
zamanda
genişleyen YeşilOrdu
Boişevik
Cemiyeti,
fikirlerle birlikte
Halkçı
söylemleri de beraberinde getiriyordu. Nizamnamesinde ve talimatnameierde "Asya Halk
ittihadı",
i~çi
"Asya Haiklarının samimi bir birliğine ulaşmayı" gaye ediniyordu, YeşilOrdu, ne
hareketi, ne de
geniş
halk kitielerine hitap eden bir
teşekkül olamamıştır.
DeVI'in
şaıtları
gereği doğmuş vı: islamiyetic Sosyalizmi bağdaştırmaya yöneiik çabalarda bulunmuştur .
45
Cemiyete Çerkez Ethem'in
Keınai Paşa
girişi
ndamiarı YeşilOrdu'nun
farklı
olaya
"Nutuk" ta "Çerkez Ethem ve
bir boyut
kardeşi Tevfık
oluşturmuşiardır"
adeta temelini
kazandırmıştır.
diyerek Cemiyetin
genişkyisinin de bu katılım doğrultusunda hız!andığını ifade etıniştir
Çerk(;z Cthem
"Hakikat
nedir,
söyleyeceğim şudur
l\ğabı:ylcrıl11lkıı
ben
şahsıın
teşkilat
ve
kapısında
harırajannda
bilmiyorum,
ki. ben,
bu
iddiaları
Bilmemede
YeşilOrdu'nun
reddederek
imkan
hiçbir
ccnıiyetc
dahii
namına
katiyetle
olmadım
ve
diyeceğiııı
olmadık.
iken o kadar muhtdir nokta-i nazar
vardı
Fakat
benim
sürede
katiyyetle
ile katiyyen alakadar
Tevtik Bey'in de hiçbir siyasi hareketin içinde
ve kuvvetLerin-!
kısa
46
şu açtidamayı yapmaktadır:
yoktur.
sathası
Mustafa
Bey'in müfrezelerinin bütün
olmadım.
olduğu söyleneınez ... Fakat
ki, resmi, hususi,
aşikar.
gizli bir
Ankara'da o tarihlerde asiier
şehrin
ki bunlardan birisine Intisap için ne
M.YILMAL. s.79
K.ATıırÜRK.5.320.
,-'~mi:,~t'il1
ibi ~deııJcriI1O<;ll Hakkı Behiç Bey. ".. Garoııı meıııieketlllliıi yok elın~ siyaseı: Karşısında
),li'l-;'a ve ({lls Illkllab:ııa yaklaşınakla ınemieket için bClynk bir ünıid-i Necal gÖnllClşlOm. MiıslClınan
aieminde RlIs inkılabını tadiien vliclIda getiriiecek bır :;osyalist ittihadı tikrine 'bogiıydım, Bıı tikrimi
MlI,lala f..: Cil W i 1';1.)"')" Uu açmışilm. Pa)". larartar görünmüştü. Mcmlcket dahilinde [{lls Hoişevızınin~
ilıııv.ızi bir ~ercyaıı hazıriaımıya başlamıştık" demektedir. Bkz. M, YILMAZ, ,')7.
MYII.Mi\I.. ,10h
i< AlAılm K. s.320
276
vakit, ne imkan bulabildim. Zaten kendimi de
görmedim. Ben
bulundum,,47.
münhasıran
Millet
şahsen
Meclisi'ni
ve
bu gibi siyaset
Hükümeti
mevzularına layık
koruma
hizmetinde
Mustafa Kemal Paşa, cemiyetin zararlı faaiiyerlerini öğrendikten sonra bu kuruluşu
ortadan kaldırmak için harekete geçti. Cemiyetin Genel Sekreteri Hakkı Behiç Be/s, bunun
49
başarılamayacağını çünkü hareketin tahmin edilenden daha fazla yayıldığır" ifade etti .
Alınan tedbirler sonucunda cemiyet, .1920 sonbaharında faaliyetlerine son verdiso.
1920 yılınm yaz aylarında YeşilOrdu faaliyetlerini sürdürürken, Meclis'te ortaya
atılan programlardan birisi de "Mesleki Temsil Programı"dır. Mesleki Temsil Programı'nı
hazırlayan Kör Ali ihsan Bey (İloğlu) idi. O, ideal cemiyeti, istihsale bağlı insan
topluluklarının politik devlet nufuzu dışında serbestçe kendilerini idare etmesinde
görüyordu. Parlamentonun kanun yapma vc dcvlet masraflarına vatandaşlarını iştirak etme
şeklini tayin etme fonksiyonumın, parlamentonun teşekkülilne göre, devletin umumi
gelirlerini vilayetlere taksim etme halini aldığını söyler, Ona göre parlamento, devlet
gelirini vilayetlere taksim etme işi ile uğraşmadığına göre, mevcut mebusların vazİyere
zorlaşmakta ve durumlarını muhafaza için rakiplerine çirkef atma yolunu tuttuklarını öne
sUrmekredir. Bunu önlemek için ferdi temsil (vilayetterin temsili) yerine menfaatlerin
temsili (mesleklerin temsiii) yoluna gidilmesini öne sürer. Bu vaziyette mebuslar, Ankara
mebusu, izmir mebusu şeklinde olmayacak, şolörler mebusu, marangozlar mebusu, vs
şeklinde olacaktı. "Meslek-i Temsil Programı" ii Ekim ı 920'de Yeni Gün gazetesinde
yayımlandı. Programda; "İmparatorluğa çöküşüne sebep olan ortadan kaldırarak yeni bir
Türkiye tesis edebilmek için yalnız bir çare vardır ki, o da idareyi halk idaresi şekline tebdil
ve idarenin tanziminde halkın iktisadi ihtiyaçlarını rehber ittihaz eylemektir" denilmekte
idiS'.
Bu fıkrin ortaya çıkmasından sonra en büyük destekçilerinden birisi Muhittin Bey
(Birgen) olmuştur. Ona göre "Halkçı!ık demek, bütün siyasetin iki muhtelif noktadan
geçerek bir hedef noktasında birleşecek tarzda yürütülmesi demektir. Bu iki noktadan biri
siyasi ve hukuki, diğeri ise iktisadidir. Birgen. Sosyalizmin olduğu kadar, demokrasinin de
esasen halk egemenliğine, halk iktisadına bağlarnakta ve sosyalizmin halkın haklarını bütün
('cımı! KlJTA Y, Çcrkez Eıhem Dosyası. istanbul, 1989. s.289-292.
"iııihaıçı, T13MM açı/(Jıkıan sunra kunılan ilk geçici hOküınelle Maliye Bakanı
Nis,nı 1920)'. içiş!cri Bakanı Sami lJey'in islilası üzerine aynı bakanlığa seçildi.
"i
,,,
~L
olarak gürevlcmlirildi (25
Aneak kısa bir süre sunra
isıinı elmek :ı.orunda kaldı (7 Agustos 1920). Ilakkl Dehiç, YeşilOrdu Cemiyeli üyeleri arasıııda ycr alarak
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının aleyhinde çalışmaya başladı. Halide Edip Onun için' iııihaı ve Terakki
Cemiyeti'nin idealist üyelerinden birisidir. Türklüğe çok bağlı olmakla birlikte sllll!' ve din gibi şeylerin
aleyhinde idi. Çerkez Ethem'i YeşilOrdu Cemiyeti'ne kazanuıranlmın başında yer alııııştı"
değerlendirmesinde bulunmuştur. Bkz. Ekrem UYKUCU, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Aıısiklopedisİ.
İstanbuL. 1994, $.197-198
K.ATATÜRK, s.322
M. YII,MAZ, s.1I7.
Zeki ARıKAN. Tari!ıiıııiz Ve Cuııılnıriyet, Mulıntin Birgen. istanbul. 1997, s.27-28.
277
hakların
üzerinde gördüğünU ifade etmektedir. Demokrasi de halkın haklarını inkar
etmemekte ve halk iktisadiyatının fert iktisadiyatıyla kaim olduğunu iddia etmektedir"s2.
Anlaşılacağı üzere Meclis'in açılışından sonra Halkçılık, her ne şekilde anlaşılırsa
anlaşılsın gündemdeki yerini almıştır. ihsan Güneş, "Birinci TBMM'nin Düşünce Yapısı"
isim i i eserinde, Sovyet kaynaklı fikirlerin etkisi altındaki milletveki Ilerinin Anadolu'da da
bu düzene benzer bir düzenin kurulması inancını savundukımını, ancak işin bu şekle
gelmesinde Mustafa Kemal Paşa'nın da katkısı olduğunu ifade etmektedir. Onun, "kuvvetin,
kudretin, hakimiyetin, idarenin doğrudan doğruya halka verilmesini" öngören halkçılık
yanlısı olması ve "bizim nokta-i nazarımız halkçılıktır" diyerek, TBMM Hükümeti'nin
ideolojisini açıkça ortaya koyması, Jlısan Güneş'e göre; bu milletvekillerinin halkçılık
düşüncesi çeı-,çevesinde örgütlenmelerini gerektirmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın bu
açıklamalarından kısa bir süre sonra Meclis'te yeni bir halk hükümetinin kurulması için
çalışan büyük bir grubun haikçı ilkeleri taşıyan bir yasa önerisi hazırlamakta olduğu
görülıııüştür5~ .
Kuruluşundan
aslında.
cemiyetten
Ziiııır12:>i i C)~O
) <IL.I
itibaren YeşilOrdu'nun ?evamı olarak gösterilen Halk Zümresi
bir kuruluş olmayıp, onun Meclis grubu niteliğinde idi. Haik
ayrı
:;onund<ı oluşııı<ıya başlaııııştI5~.
Yunus Nadi. li Eylül 1920 tarihli yazısında zümrenin kuruluş nedenini şöyle
açıklamıştır: "Halk Zümresi mcmlekette bilakayduşart halkı hakim kılmak, asrın icabına ve
halkııı ihtiyacına göre muktezi teceddüdat ve tesisar temin etmek, islamiyet'in kutsi
ı:sasalınCl istinat ederck asrı saadcddeki samimiye-i müşterekeyi iadeye çalışmak gibi büyük
ve ulu gayeler takip etmek üzere kurulmuştur. 60-70 kişiden oluşan ve Meclis'te bir
ihtiyacııı ifadesi olarak" doğan Halk Zümresi'nin siyasi programı da yayııılanmıştır)).
8 Eylül 1920'clc yayınlanan programda şura sistemini öngören grup, yine islam
Sosyalizmi'ni savunmaktadır. Programdaki bazı görüşler şunlardır:
-Memlekette kayıtsız şartsız halkı egemen kılmak üzere Halk Zümresi kurulmuştur.
-Zümre yolunu hak yolu, Allah yolu bilir.
-Zümre'nin esas mesleği, halkın genel refahını sağlamaya yöneliktir.
-Arazi devlete.aittir ve devlet topraksızlara parasız arazi verir.
Diğer taraftan "şuralar" sistemi ve halk mahkemeleri ile Sovyetlerin dış desteği
sağlamaya çillışılmıştır, lttilıatçılar, Ziya Gökalp'in ideolojik sentezi durumundaki
"dayanışmacı" halkçılık anlayışının kalıntılarını, şuraların seçiminde "mesleki temsil"
esasına yer vermek suretiyle sürdürınekte. ayrıca öneri len şuralar sisteminin mahalli eşrafın
çıkarları ile çclişmeyen bir yapı kazanıııasını amaçlamaktadırsu., Halkçı faaliyetlerin
.l;'
/... i\RIKi\N. $.32 .
ilıs<ııı
G()NF\ l1iriııçj TOrkiy~ 110yok Millet M~clisi'ııiıı DOşllııcc Yapısı. Ank<ıra. ı 997. s.153- 154.
M. YII.Mi\l.s.122
iGUNı:Ş. s, 155.
S <,·U.iK. s.25.
278
1920'nin yaz ve sonbaharında gittikçe yaygınlaşmasın ın sebeplerinden birisi de Bakü'da
olan Doğu Halkları Kongresi için Anadolu'da yapılan hazırliklardır.
Mustafa Suphi, kendi adamlarından Süleyman Sami, Salih Zeki ve Baha Ali'yi
Anadolu'ya göndererek Türkiye'den de delege katılımını sağlamaya çalışmıştır. Ağustos
başında Lrzunım'a gelen Salih Zeki Bey, hem Kazım Karabekir ile hem de Albayrakçılarla
görüşıııüştLır. Cevat Bey'ın Bakü'da hem Doğu Halkları Kongresi'ne hem ele Türkiye
Komünist Tqkilatı'nın kongresine katılmasında bu ziyaretin etkisinin olması ihtimal
dahilindedir. Ankara'ya giden Süleyman Sami Bey'de Ankara ve Eskişehir'de bulunan
komünist guruplarla irtibata geçmiş ve onları kongreye davet etmiştir. Türkiye'de Sovyet
kökenli Halkçılık düşünceleri çerçevesinde gelişen Komünist raaliyetleri yakından izleyen
Ankara Hükümeti'nin Bakü'da yapılacak kongrelere Türkiye'deki komünist gruplardan
kimsenin gitmemesi için tedbirler almıştır. Ancak yine de Anadolu'dan ferdi olarak
yapılacak
katılımlar gerçekleşmiştir .
57
Mustafa Kemal Faşa bu dönemde yeri geldikçe halkçılık ilc ilgili görüşlerini irade
etmiştir. ı 2 Temmuz ı 920'de Meclis'te yapmış olduğu bir konuşmada Halkçılıktan
demokrasiyi kastetliğini şöyle ifade etmektedir. "Sanırım bugün varlığımızın temel niteliği,
ulusumuzun genei eğilimini ispatlamıştır. Bu, halkçılıktır, halk hükümetidir, Hükümetlerin,
halkın eline geçmesidir. Yönetimi halka teslim etmek için uğraşalım". Mustafa Kemal Paşa,
14 Ağustos InO'de ilkelerinin sosyal istçe olmadığını bunları kabul ettirmeyi hiç
düşünmediğini ve bu yolda hiç girişimde bulunmadığını; temelde düşünülürse görüşlerinin
lıaikçılık olduğunu bel irterek şöyle bir sonuca varır: "Görüşümüz kuvvetin, gücün,
egemenliğin. yönetimin. doğruca halka verilmesidir. Halkın elinde bulundurulmasıdır,,5ö.
1920 yılında i lalkçı düşünceleri içerisinde barındıran başka oluşumlarda olmuştur.
Bunlardan birisi de Mustafa Kemal Paşa tarafından kurdurulan Resmi Türkiye Komünist
partisidir. Parti'nin kuruima amacı pragmatik bir düşünceye dayanıyordu. Meclis içerisinde
ve dışarısıııda giderek gelişın sol hareketleri bastırınanın o günün şartları gereği yanlış
anlaşılabileceği düşünülmekte idi. Mustafa Kemal Paşa, "biz hariçten gelecek herhangi bir
telkine uyarak değil fakat, kendi bünyemizi gözönüne alarak icabediyorsa fırkayı kendimiz
kurabiliriz" deıııişti 59 .
Hükümet bir genelge yayııı!ayarak, resmi Türkiye KomUnist Pırkasını 18 Ekim
ı nO'de kurduğunu ilan etmiştir. Partinin Genel Merkezi dışında Fevzi, Ali Fuat, Kazım
Paşalarla, Refet ve ismet Beylerde gizli olarak bu partinin içerisinde bulunuyordu. Bunların
dışiılda, Tevfik Rüştü, Mahmut Esat, Yunus Nadi, Kılıç Ali, Hakkı Belıiç Beyimk
60
kurucuları arasında idi
Resmi Türkiye Komünist Partisi topu topu üç ay yaşadıktan sonra siyasi ömrünü
tamamlamıştır. Ç'erkez Ether.ı'in isyam ve onu izleyen tasfıye olaylarından sonra "ulusçu"
:\7
.W
Yavıı/. ASI.AN. Türkiye KOllllinist Fırkası'nııı Kııruluşıı ve Muslatiı Sııphi, Ankara, 1997. s214- 215
("dal "RİK/\N. i\laıürkçli\(lk. Ankara. 1974. s.224 .
M.YiL.MA/.. 134.
Doğu "RCiil. ıviiiii MClcaJclc'llilı Sosyal Tarihi, Ankara, 1981, s.3(,J-36:'5.
279
yönetimin
izlediği
Anadolu'da solu yoketme
kampanyası
içinde bu parti de silinip
gitmıştir!>l.
Halkçılılda
ilgili olarak BMM'nde yapılan atılımlardan birisi de Teşkilat-ı Esasiye
Kanunu'nun temelini oluşturan "Halkçılık Beyannamesidir. Bu beyanname yukarıda da
belirttiğimiz gibi sol kaynak!ı halkçı düşüncelerin yaygın olduğu bir dönemde ortaya
çıkmıştır.
Hükümetin siyasi bir programı olmadığı yolunda yapılan eleştirileri engellemek ve
Halk zLimresinin önline gc(;mek amacı ile Hükümet. 13 Eylül 1920'de, yani Halk
Zlinıresi'nin
siyasi progranıını yayıınından 5 gün sonra, l-lalkçılık Beyannamesini
iıazırlaYill'ak aynı gün Meclis'e sunmuştur. bbıt Ceridesi'nin bölüm ba~lık!arı arasında bu
lincrge "Tqkilat-ı I::sasiyc Kanunu Layihası" olarak geçmektedir. Gerçektende BMM'nin
bir anayasası yoktLll". ı 876 Anayasası BMM'nin anayasası olarak görünmektedir. işte ilk
62
anayasamızın temelini bu Halkçılık Beyannamesi oluştunnaktadır . Bir anayasa taslağı
olmakla birliktc içcriği bakımından yer yer bir hükümct programı niteliğinde idi(':;.
"Maksat ve meslek", "Mevdaddı Esasiye" ve "idarc" başlıklı üç kısımdan oluşan
"Halkçı!ık Programıııda" önemli görüneıı başlıca noktalar şöyle özetlenebilir:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin anıacı bağıınsızliği sağlamak, hilafet ve saltanatı
kurtarmak ve halkı emperyalizm ve kapitalizmin tahakküm ve zulmünden tahlis ederek
idare ve hakimiyetinin hakiki sahibi kılmaklır.
ikinci amaç, ha!kın refahını sağlamak ve bütün top!umsal işlerde asrın icabına ve
halkın hakiki ihtiyacına göre muktazi teceddlidat ve tesisatı vücuda getirmektir.
Programın S.maddesinde padişahın ve halifenin kurtuluşundan sonra kavanini
esasiye dairesinde yerini alacağı belirtilmekte: 6.ınaddede hakimiyet bilakayduşaıi
ıııilletindir. Usulü idare. halkın III ukaddcratıni bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına
ıııüstenitlir, denilmcktedir. 13u esasını' çerçevesinde yasama ve yürütme yetkilerinin de
13MM'de toplandığı kabul edilıııektedir.
4.maddcye cncümeni mahsus biı' eklemede bulunarak meslek-j temsil esasına yer
verilmi) vc halkın kendi ınukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesinin en yetkin yolunun
mesleki temsİi oldugu ifade edilmiş bu da Meclis'te tartışmalara sebep olmuştur.
Mustafa Kemal, ıneslek-İ temsil esasının savunulması sırasında ortaya konulan
radikal demokrasi düşünceleri karşısında hep olumsuz bir tavır almış ve esasen kendi
programında yer vermediği bu i!kenin benİmsenll1eıııesini istemişrir. Onun düşüncelerinde
aydın ilc halk arasındaki kopukluğun giderilmesinin ifadesi olarak yansımıştır,,64.
'OL
Du{(,il, s.369.
LSAIWIAN. s.9-10
Hlilent T/\N()R. Osmanlı-TOrk An,ıynsnl, Gelişmeleri, istnnbul, 1996, s.189.
L.KÖK ER. s.140-143. "DördOneli lniıdde lınıkın içinde bıılıındıığu yoksulluk ve sefalct nedenlerini ortad~n
k~ldır3rak t"prak, eğitim, adliye. maliye. iktisat gibi çağın geregıne ve halkın gerçek ihtiyaçlarına göre
gı'rekli oJan kurulu~ları ve ycnilikk:ri yamlmnyı h'lşlıca görcv bildiğini anlatmaktadır. "ancak" diye
ba~layan devamında ise, hu çalışmaları yaparken milletin hirlık ve dayanışmasını bozmaktan, savunma ve
savaşma kudretini z:ıyıllatmakwn özellikle kaçınacağ.ı belirtilmektedir. Böylelikle yapılacak returnıların bir
280
Halkçılık
8eyannamesinin daha sonraki maddelerinde: "Türkiye Halk Hükümeti'nin
1·3MM tarafından yönetileceği Meclis'in iller halkı tarafıııdan seçileceği her elli bin ınıfusa
bir m i Iletveki li düşeceği. seçim lerin iki yılda bir yapılacağı ifade edilmiştir.. 18:D.maddeler, yönetimi düzenlemektedir. Bunlar idare teşkilatının iller, ilçeler ve bucaklar
biçimindc böllincceğini. illerin muhtariyete sahip olacağı bazı genel işlerin dışında eğitim,
sağlık. iktisat. tarım. ulaşlırma ve yardım toplaımı işlerinin kanunlar dahilinde ilin yetkisi
içinde olduğu, yılda iki ay toplanacak olan il meclislerinin beş bin nüfusla bir liye olmak
üzere il halkınca seçileceği, bunların bir daimi kuruloluşturacağı, illerin hlikümet
tarafından atanmış valiler tarafından idare olunacağım ilçelerinde kaymakamlar tarafından
idare olunacağı ifade edilmiştir.
24. ve 29.maddeler nahiyeleri anlatmaktadır. 30 ve 31.maddeler genel müfettiş!iği
tanun lamaktadır,,65
18 Eylül 1920'de Meclis Genel Kurulu'na sumılan bu metin 1921 Anayasası için ilk
somut adını idi. BMM'nde metnin hukuki niteliği ve içeriği tartışına konusu oldu. Bumın
bir yasa tasarısını yoksa bir hliklimet programı mı olduğU soruları haklı olarak ortaya alıldı.
Sonunda belge her şubeden scçilen üçer kişiden kurulu Ellcliınen-i Mahsus adlı özel vc
g-':yicı kuıııis) uııa glimJcrildi. Komisyon raporunu hazırladı ve iki ay sürecek olan
tartışmalar başlad('('.
ilk dört maddesini ayrı bir beyanname
da belirttiğimiz gibi tartışılan konulardJn birisi mesleki ıcııısil
esası idi. Bu Halkçılık ilkesinin bir gereği olarak savunulmuşıu. 13una karşı çıkanlar ise
özellikle bu sistemin uygulanma güclinlin bulunmadığını işaret ederek mesleki teııısi!in
esnaf ve benzeri tabakaların siyasi bakımdan yetersiz mcnsuplarına ya da yerel nüfus
sahiplerine ıııecliste etkinlik vereceği vurgulanııııştır. Sonuçta mesleki temsil reddedilmiş,
genel siyasal teınsi! Uzerinde çoğunluk sağlanmıştır. ikinci önemli tartışma konusu
seçiııılerin tek dereceli olup olınamasıydl. Enclimen tasarısında halkın doğrudan doğruyil
seçıııe hakkını kuıı<!ndacağı beliıtilıııekte tek dereceli seçimc ycr vcrilmişti. Mesleki
teııısillc birlikte bu hükümde reddolundu ve seçimlerin iki dereceliliğinin sürmesine
çoğunlukla karar verildi.
Rundan başka Tunalı Hilmi Bey'in birazda Rusya'daki
uygulamadan esinlenerek önerdiği "Şura'dan şura'ya seçiııı" (köy, nahiye ve vilayet şuraları
kademebi) usulü de, "eşraf meclisi" ne yol açacağı endişesi başta olmak üzere sakıncali
bulunup reddolundu. Kabul görmeyen iki demokratik öneri de halk oylaması (referandum)
ve halkın kanun teklifetme hakkının tanınması yolundaki önerge idiP.
Sonuçta komisyon
Halkçılık programının
h,ılındc lıa/ırla(lı. Yukarıd,ı
ly :.-ı(\"(I~il y"tll a~abikccgi. bUıHIll da hagıınsı/.lık sava~ını :l.aara uğralacağı kaygısı dile g.eıirilınektedir.
i Ilıkümet bu iki iiııiyaeı deııgekyeecktir. Yine Ick paragral1lk 4.maddeııiıı devamında. hOkümetiıı siyasal ve
topluııısal
gerçek
ilkelerini milletin
ihtiyaçlarını
reddedildiği
6;
anlamma
l.SARIHAN. s.ll.
RTANÖR, s.189.
RTANÖR. s.191.
nıhundan alınaya
önem
verdiği
bu ilkelerin uygulanmaslI1da milletin
eğilim
ve
göl. öııünde bulunduracağı belirıilmektedir Hu cümleler sovyet idme hiçiminin
gelıııektcdir".
Z.SARIHAN. s. ı 0- ı i
281
Mustafa Kemal Paşa,
Mart 192 ı 'de yaptığı bir konuşmada "Siyaset-i
dahiliyemizde şiarımız olan halkçılık, yani milleti bizzat kendi mukadderatına hakim
kılmak esası Teşkilat-ı Esasiye KanunuıTIlızla tesbit edilmiştir,,68
Mustafa Kemal Paşa'nın demokrasi isteğindeki içtenliğini ı Aralık 1921 'de Meclis'te
yapmış olduğu konuşmada da görülür. Türk Hükümeti'nin, okunan kitaplarda sözü edilen
hükümetlerden hangisine benzed iği sorusuna şöyle cevap verir:
"r:rcnclilcı·. bizim hükümetimiz demokratik bir hükümet değildir, sosyalist hükümet
değildir. Gerçekten. kitaplarda görülen hükümetlerin bilimsel niteliği bakımından, hiçbirine
benzel11eyen bir hükümettir. Ama milli egemenliği, milli iradeyi biricik ortaya koyan bir
hilkünıettir. ..Toplumsal görüşüyle bizim hükümetimizin adını koymak gerekirse halk
hükümeti deriz. Temel örgütler Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun birinciye dördüneliye dek
olan maddelcri hükümetin ne olduğunu, kimin eliyle yönetildiğini. yöneten kurulun güç ve
yetkisini açıklamıştır. Şekil ve çehresi saptanmıştır. Ama toplumsal öğreti bakımından
düşündüğümüz zaman, biz yaşamını, bağımsızlığını kurtarmak için çabalay:m emekçileriz
(Erbab-ı Say). Zavallı bir halkız ... Kurtulmak için çalışan ve çalışma yükOmünde olan bir
halkız. Bu yüzden herbirimizin hakkı vardır. Yetkisi vardır. Ama çalışma aracılığı ile bu
hakkı kazan/rız. Yoksa arka üstü yatmak ve yaşamını çalışmaktan sıyrılmış olarak geçirmek
isteyen insanların bizim toplumumuz içinde yeri yoktur. Öyleyse şöyle diyelim, Halkçılık,
toplumsal düzenini; çalışmasına, hukukuna dayatmak istcyen toplumsal bir öğretidir,,69
Anla~ılacağı üzere halkçılık tartı~malarınııı siyasal gündemde en canlı kaldığı
döncm. Milli Mücadele yıllarıdır. Mustafa Kemal Atatürk, Milli Mücadele ve cumhuriyetin
ilk yıllarını kapsayan lıalkçılığın birinci aşamasında, onu "Egemenlik kayıtsız şartsız
millctindir" ve "halkın kendi mukadderatına bizzat ve bilfiil sahip olması" şeklinde formüle
edecektir. Bunun yanı sıra o dönemin siyasal havası içerisinde halkçılığın, Milli
Mücadele'yi destekleyen siyasal gruplar tarafından da kullanıldıgını ve Ankara'da, savaşı
idare etmekte olan iktidar gnıbunca. halkçılığa çeşitli işlevler yüklendiğini görüyoruz 70
Baskın Oran bu
işlevleri
şöyle
sıralamaktadır:
"Birincisi, halkçılık, milli
egemenliğin eşrafı tatmin eden bir tamaınlayıcısıdır. Çok güç koşullar altında verilen bir
Kurtuluş Savaşını çok güç koşu i larda, az maaş alarak, çok çal ışarak yürütmeye çalışan
Meclis'teki halk temsilcileri, yani eşrafve hocalar, kendileri ile farkı, kökenden gelip farklı
kafa taşıyan seçkinlerin, memur kadrolarını şişirmek üzere İstanbul'dan gelen seçkinlere iş
bulmalarına karşı çıkmaktadır. "Gelenlerin hepsi hazır yiyici" sloganı ile belirlenen bu
tutum karşısında memur kadrolarının artırılmaması, bürokratların atanmayla değil seçimle
getirilmesi gibi antibürokratik haikçı önlemler alınarak Meclis'in eşraf kanadının tepkisi
giderilmeye çalışılmıştır. İstanbul'dan gelenler yazar-çizer takımı, yani aydınlar olup,
gerçekten Kurtulu~ Sava~ı'na maddi katkı yapabilecek türden değillerdir. Ne asker olarak
Arı iNAN. Düşünceleriyle /\tatürk. Ankara, 1991, s.76.
Atatürk'lin Sill'lev I'c Demeçleri. i. Ankara. 1997. s.ııı: C.ERiKAN. 5225-226
S.<JI.Jl\..s.21.
282
cephede işe yaramakta, ne de terzilik, ayakkabıcılık gibi o günlerde çok gerekli olan
becerilere sahip bulunmaktadırlar. Demek ki halkçılığın birinci işlevi, seçkin!ere karşı
eşrafı yatıştırmak olmuştur. İkinci olarak halkçılık dış ilişkilerle ilgili bir işlevde görmüştür.
Her ne kadar Sovyetlerin esas amacı Anadolu'da emperyalistlerin yenilmesi olup, sol
akımın ezilınesi pahasına Kemalistıere yardım devam edecek ise de, sol içerikli bir rejimin
bulunması bu ülkeden yardım almayı kolaylaştıracaktır.
Üçüncüsü, halkçılık seçkinler tarafından, ilk kez gereksinmelerini yönetime
yansıtma olanağı bulan halk kitleleri ile eşrafın omzu üzerinden daha doğrudan bir ilişkiye
geçmek için kullanılmak istenmiştir.
Özet olarak: Nasıl milli egemenlik kavramı sayesinde Kurtuluş Savaşı'na eşrafın
seçkinlerle ittifak edip, malı ve parası ile katılması sağlanmışsa, halkçılık kavramı ile de
halkın kanı ve canı ile katılması sağlanmak istenmiştir,,71.
İşte bu çerçeve içerisinde halkçılığın siyasal gündemde en canlı kaldığı dönem
Kurtuluş Savaşı yılları olmuştur.
Milli
Meıcadele sonrasında iktidarın
önemli değişiklikler olacak,
yorumlara uğratacaktır 72 .
halkçılık
dayanmak istediği iç ve dış güçler dengesinde
ideolojisinden beklenen işlevler değişecek, onu yeni
MiLLi MÜCADELE SONRASı HALKçıLIK
Altı
Atatürk devrimlerinin
halkçı!ık,
ancak
laiklik
dışında aslında
anlatımlılda, içeriği
ile
belirtilnıeyen
ve
birlikteliğin,
ana ilkesidir. Bu ilke Mustafa Kemal
aldığı
Bu ilke,
refah toplumunun kültürel
özetle, rejimin güvencesini
ilk anayasadan önce BMM'nc
geçirilmişt!r.
Bu program bir sonraki
1923 tarihinde "Dokuz
program ile
yaşama
Paşa'nın
görüşüdür.
dönemde, ikinci dönem mebus seçimleri öncesi 8 Nisan
ve
onayını
kaynağını oluşturan,
özgün bir dünya
arası eşitliklerin özgürlükıerin,
yükselişinin, hoşgörü
ve ekonomik alanda
sunduğu
bütün öbür ilkelerin özünü ve ana
anlamı
tam
Türkiye Cumhuriyeti'nde bireyler
oluşturan
Ok ile simgelenen ilkelerinden biri olarak görülen
73
Umde"başlığı altmda yayımlanan ayrıntılı beyanname ile halka açıklandl .
Bu beyannamede seçimden sonra Anadolu ve Rumeli
Fırkasma
Halk
egemenliğin
olduğu
dönüşeceği
kayıtsız şartsız
belirtiliyordu.
milletin
Diğer
olduğu,
uındelerde
halkın
İzmir
"
Hukuk Grubu'nun
saltanatın
kaldırıldığı
ve
kendi kendisini yönetmesinin esas
iktisat Kongresinde alınan kararIJr
özetleniyordu74.
"
Müdafaa-yı
bildiriliyor ve ilk iki umdede
138s~ııı ORAN, AtatOr~ MilliydÇiliği, İslaıılıul. 1990, s, 135-136
i.TL;KL;Li. Vii, 5.1931
13alıir Mazhar ER()RETCN, Kemalizm, İstanbul, 199R. 5.91
LTCKELi, vıl, 5 1932,
283
Halk
ı i
Fırkası
Lylül'cle [-Ialh:
Ağustos ı 923'Ie
9
[:ırkası ııizaınnaınesi
ilk
toplantısını
yaparak
lüzl'ığünü görüşmeye başladı.
Ilim üyeler tnrafından imzalandı.
Mustafa Kemal
75
Paşn, Umumi Rcisliğe seçildi
Kurulan IIalk Fırkası'nın adı, şüphesiz halkçılık ilkesinden
esinlcnmiş olduğu
yer
gibi,
halkçı!ık
almıştır. ılalkçlllğın,
i 923 tarihli ilk parti nizamnamesinin 1. ve 2.maddelerincle
birbirini
tamamlayıcı
knpsadığı
nitelikte üç unsuru
söylenebilir.
8irinci unsur. halk yönetimi yani siyasal demokrnsidir. ikinci unsur, kanun örüinde herkesin
eşit olması, hiçbir kişi veya zünıreye ayrıcalık tanınmamasıdır.
ıJçüncü unsur, sınıf
7r
mücadelesinin reddi ve toplumun dnyanışma içinde gelişmesidir ,.
halkı
AtnWrk, Türk
sözü ülkemizde oturan
bağinmış olan insanlmın blitünlinü kasdeder
incelemiş
ve
beraberce
yaşadıklnrını belirlemiş,
görüş
farklı
77
O
ülkeyi varan bilen ve kaderini ülkeye
0, Anadolu'daki insan ma!zemesini yerinde
dinsel ve etnik kökenlerden gelen
olarak !\nndolu'dnki insnn
bu çerçevede
mnlzeıııesini
önceliği
halk
insanların
bu ülkede
bu konuya
nyırmış
kavrmnı adı nıtında
yüzyıllardır
ve yeni siyasal
her türlü kültürel ya
da etnik nitelemenin ötesinde kendine has halkçı!!k görüşü ile değerlendirıniştir7~. Yine ona
göre "TUrkiyc
'·lalkı"
redakariık duyguları
ırkcn
birleşik,
veya dinen veya harsen
mukadderaı
ilc dolu,
ve
fedakarlık
birbirine
karşı
hürmet ve
duygulan ile dolu. mukadderat ve
mcnrantıeri mlişterek olan sosyni bir topllımdur7~.
!\tatUrk'lin
demokrasi"
Iıalkçılıktan
olduğu,
kasdettiği
şeyin,
geienek~el
ilişkin
kendisinin hürriyetin önemine
anlamda "hürriyetçi siyasi
şu
görüşlerinde
de
açıkca
aıııa~ıiınaktadır:
'Terdin birinci
hakkı,
remin için ise, en iyi vas!ta, ferde
ve
zanır
gcli~tirebilmesidir.
tabii yeteneklerini serbestçe
başkalarının
haklarınn
benzer
kendine ait olmak üzere. ona kendi kendini
istediği
Bu
gelişmeyi
zarar vermeksizin, tehlike
gibi sevk ve idare etmeye
müsaade etmektir. işte bu serbest gelişmeyi sağlamak. ferdi hnkların oluşturduğu çeşitli
hlirriyetlcrin tüm
kusur
etmiş
amacıdır.
olur ve devlet
Bu haklara hürmet etmeyen siyasi cemiyet esns vnzifesinde
varlığının
sebebini ve
ferdi hürriyetler, özel bir değer ve önem
kimsenin müdahalesi söz konusu değildir"so
Yine
onuıı
görüşüne
göre irade vc
manasını
almıştır.
Artık
hakiıniyet,
kaybeder.
Çağdaş
demokraside
ferdi hürriyetlere devletin ve
milletin
umuınuna
aittır
ve nit
olmalıdır. Demokra~i prcıısibi, hnkimiyet-i milliye şeklinde inkılap etmiştir, demektedirsı.
"
ı;
Gıııılıard!ALSCI IKI':. Türk KlInlıllı~ Savaşı Kronolojisi, II, Ankara, 1989. s.39-4 ı
Mallirk ilkderi .... Atallirkçülük, s.57.
(;ınet CiRiTU. AtilllirkçOlük, Istanhul, 1<)83, s.83
Aı~ı1 ÇEÇEN, Kemalizm. istanhul, 1988. s.I27.
TlIrh~n OLCA YTU, Dt:vrinıiıııiz ilkelerimiz, Ankara, 1998, s 190.
Alatürk İlkckri ... , AlatiirkçOIOk, s.59
i KOKIR. s.l56
284
Recep Peker "ilk İnkılap Tarihi Ders Notlarında", "Modern devletin amacı kcndisini
vücuda getiren insan kanununun manen ve maddeten saadetini temin ve istihsaldir. Bu
amacı şöyle. kıs,ıca
Her
ifade mümkündür.
şey lıalk
için ve halkla beraber
Teşkilat-ı
Bunun içindir ki, cumhuriyetin birinci
'H,ıkiıniyct
ImıkaddelAınl
Ulus
bila kayd-ü şart milletindir. İdare usulü halkın bizzat ve bilfiil
esasına ınüstenittir',
idare etmesi
e~emenliği.
kayıtsız
,1I1 bın i
devlet", "güvenilir devlet"
da halk
olm<ısı
meşruiyyetin
kurulabilir. Çünkü
deniyordu.
halk
egemenliğidir.
Bu egemenlik, bu irade
menfaatleri için tezahür ve tecelli eder. Türk
buduı'''s,
anlayışı
Onun Devlet
şartsız
ve
halkının
ancak Türk ulusunun. Türk
deııwkl','ısi,iııiıı
Esasiyesi'nde:
kavramı
ile
bütunleşmiştir.
Onun için devletin "güçlü
zorunludur. Böyle bir devlet ise ancak halk hakimiyeti ile
kaynağı halktır.
tek
Halk olmadan devlet
olmayacağına
göre ıneşruiyyet halktan kaynak!anır 81 . Atatürk'ün devlet ve hükümet görüşü kendisinin de
iflıde ettiği._gibi,
çıkarılmıştır.
oıjinaldir.
Kopya
değildir.
arasındaki
Dcvletle halk
çıkmış
Sadece milletin gerçeklerinden
mesafe ne kadar
kısalırsa,
ve
o kadar ideal demokrasive
yaklaşılmış olacaktırsı.
Atatürk, demokrasi
etmiştir
ifade
göstermişlerdir".
0,
seçmeleri
ile
halkçı:ığıil
olduğunu
Türk tarihinin kökenlerinden beri mevcut
"Türk Milleti. en eski tarihlerinde ünlü
başkanlarını
devlet
kavramının
demokrasi
bugün bütün
kurultayları
fikrine
çağdaş
ne
ile bu kurultaylarda
kadar
bağlı
anayasalarda yer
olduklarını
aldığını
artık
ve
bugün halkçılık (dcıııokrasi) likrinin daima yUkselen bir denizi andırdığını belirtmekteclirR5
Deıııokl"dsi'ııin bil" diğer
farkıılık
göstermektedir. Onun siyasi partilere
konuşmasından
fırkalar
fırkalardan
teşekkül
7
çok
Şubat
canı yanmıştır. Şunu
behemehal iktisadi maksatlar üzerine teessüs
memleketlerde muhtelif sınıflar
siyasi bir
bakışını
ı 923
tarihli
bakışı
Balıkesir
tesbit etmekteyiz.
"Bu milletin siyasi
sairede
unsuru siyasi partilerdir. Mustafa Kemal'in bu konuya
fırkaya
mukabil
vardır.
diğer
bir
Bir
sınıfın
sınıfın
etmiş
fırkalar
yüzünden
şahit olduğumuz
memalik-İ
ve etmektedir. Çl1nkU o
menfaatini Illuhafaza için
menfaatİni
muhafaza
eder. 13u pek tabiidir. Güya bizim memleketimizde de
teessüs eden siyasi
arzedeyim ki
maksadı
ayrı ayrı
teşekldil
cd en
ilc iii"
fırka
slllif
Va .IIŞ
gibi
neticeler malumdur. Halb. I, i Halk
Fırkası dediğimiz zaman bunun içinde bir kısım değil, bütün millet dahildir"s6.
Mahl1lut ı:sal 130!I\.IJRT. Reeep I'I,KLR, Yusuf Kemal TENGIRŞEK, Ilk inkıliip Tarihi Deı; Nol!<ırı.
(lla/ırlnl'alı Okla\' I\SI,I\NAI'I\). islanbul. 1')97. s.190.
',.ı.n,'1 1;(· 1/1)'\(;. '\I;II("'r1;'U" Iı rcııs,,1 1"l(')"uıl;ll"I ... \ııbr;ı. I')l)(,. ,.'ll
ilı()!I),I\(;
,.611.
,l\lmUrk,liliik. III. s.3ı:>,
\sl) ii. :; i () i
285
Ülkede yapılan Inkılfıplar, bazı çevrelerin eleştirisine sebep olmuştu. Bunun sonucu
17 Kasıııı 1924'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kuruldu. Ancak eski
ıııilli
tutucular, gericiler, ve
ve bu muhalefet partisinde yer
aldılar. Eleştiriler
kuşkusu üzerinde toplanmakıa idi
Cuıııhuriyet Fırkası'nın
olduğu
rakip
başından
mücadelenin
s7
karşı
Paşa'nın
Mustafa Kemal
İttihatçılar,
fırsatı kaçırınadılar
olanlar
diktatör
olınası
Levent Köker, Mustafa Kemal'in Terakkiperver
.
ortilya çıkmasından sonra "Tımes"in İstanbul muhabirine vermiş
egemenliğe dayalı
demeçte, milli
beri ona
fırkalar olabileceğini
etmiş
ifade
ve cumhuriyet!e idare olan Türkiye'de birbirine
ve bunu
doğal karş!lannııştlr. Aniaşılan
AtaHirk, bu
fırkaııın varlığınn <ıçıkç<ı kar~ı çıklıı<ımaktn siyasi bir rekabet olanık değerlendirmektedir .
8s
Ataıürk.
yılıncin
193ü
hay<ıta
çok partili
denemiş
geçmeyi yeniden
ve Serbest
"0"
eumlımivet ['ırk<ısıııı kurCıul'l1ıu~ıur.
arasında tarafsız
Atatürk, kendisini her iki parti
bir
hakeııı ro!ünele görmüştür. nu partide kısa sürede bilinen sebeplerden dolayı kapanmıştır
1930'Iurda tormüle edilen "halk için halka
çelişmesi, halkçılık
düşiincesinin
ilkesi "milli irade", ve "milli hakimiyet" gibi
tanımlannrak aşılmak
siyasal içerik
rağmen"
istenmiştir.
açısından ı
zayıtladlğınl,
buna
cumhuriyetçilikle
Roııssemı'cu
kavramlarla
halkçilık anlayışının
Sonuçta tek parti dönemindeki
920'fere oranla
S9
karşıiık ha!kçılığın
kü!Wrel ve
iktisadi boyutlarına daha çok ağırlık verildiğini söylemek mümkündür'Yü.
düşünce
Atatürkçü
hakları dışında.
hiçbir
halkçılık anlayışının
sisteminde
kişiye
ve zlimreye
önünde eşitliği gerektirir ve toplumun
değer sayar')I.
13u
sistemin
uygulandığı
ülkelerde sözde
seçilmiş bazı
Bu ıcokraside
gerçektir.
<ıyrıcalıkların tanımaması
2.maeldede "Ilalk
Hiçbir imtiyaz
kabul eden
sürdürmesi için
i laik
Fırkası'nm
halk mefhul11u herhangi bir
Benzer
kanunları
konu paliiniıı
S'}
."
"IL,
'Ji
l\1'l\Or~çOllik. iii. ,'lO.
l.O[,l'/\YIlJ. ['lO.
AlalCtrk ilkebi .... t\IaWrkçiilOk. s.M.
mutlak bir
sııııfın,
milsavatı
hiçbir cemaatin,
ımıtfak
hürriyet ve
1927 tarihli nizamnal11esinin
ı 93 i
tarihli programında da
M~ıııcr ~AııiNı.ı:R, Alator~çiilOğ(l11 ı<ü~cl1i. I·:ı~isi YC (jiil1cclliğt. Isıaııbııl, ı 9%.
L K(jı<ER. s.146-14 7
Atailir/.; ilk~kri .. "lilıor~çOlok. s.61.
L.KÖKIR s. [49
alınıştır.
sınıfa ınLinhasır değildir.
nazarında
vilietmekteki
fırkanın
bir
genel haklar dışındaki
hiçbir ailenin, hiçbir
tanımlar
Aynı
Komünist Partisi
ayrıcalıklar tanındığı
1923 tarihli nizamnamesinde de yer
kabul etmeyen ve
de geçmektedir~.1.
rağınen,
Halkçılığın
bulunmayan ve umumiyetle kanun
fertlerdir".
zorunlu ve üstün
Atatürkçülük'te yer almaz. Marksist
var denilmesine
böyledir~".
halktandır. Ilalkçılar.
imtiyazlilrını
tanıyan
4.maddesİl1de
fertler
eşitlik
Atatürkçülük, yasalar
çalışmayı
kesimlerine özel haklar ve
de aynen
Fırkası nazarında
iddiasında
bütl'ın
hiçbir terclin
istikla!i
ayrıcalık tanımamaktır.
varlığını
bakımdan sınıf ayrımından doğan kargaşa,
üyelerine ve toplumun
ikinci unsuru, milletin genel
S.I OS·II O.
286
geçmektedir. Gu esas
şöyle
edilmiştir:
tarif ve tesbit
"Kanunlar önünde mutlak bir
sınıfa,
kabul eder. hiçbir ferde, hiçbir aileye, hiçbir
hiçbir cemaate imtiyaz
eşitlik
tanıımıyan
yurttaşları, halktan ve halkçı olarak kabul ederiz"<)~,
halkçıiık
Atatürk'ün
deyimini, sadece halk yönetimi veya siyasi demokrasi
anlamında değil, aynı zamanda Türk toplumuna vermek istediği yeni sosyal ve ekonomik
düzeni ifade için
kullandığına şüphe
öbür sınıfa üstünlüğü
kabul etmemiştir·)s.
şeklinde
Recep Peker konu ile ilgili olarak
halkçı
"Türkiye Cumhuriyeti
politika çizgilerinden
vaziyetimizin ne
karşılaştırılıp
dlişürecek
şu
bir
ifadeleri
varlıktır.
göstermek içindir.
patrona, patronu
işçiye
VL: şereftc
bölümünün bir zarureti sayar.
iddiası
varlığıııın
ayırır
güttüğü
karşısında
ihtilali
ana
bizim
geldikçe yerli yerinde
şeref
sahibi sayan,
ekonoınik
alanda
mahkum edecek, müstehliki müstahsilin eline
varlık
Halkçı
varlık,
demektir. Bu
bütün bu unsurinn
farklar varsa bunu
ayrılmaz
zihniyer. ulusu birbirinden
züınreyi
hayatın
bir bütün
başkalarına karşı
kendilerinden
üstün
ilc hareket ettinnez. Çünkü böyle bir l18reket yolu, ulus denen büyük
cüzlerini sade
ve birbirleri ile
anlayışta değil, yaşayışta
boğuşmaya
Bizim
karşı
netl'et duygulan ilc
mücadelesini yaratan doktrinlerin
tamamı tamamııla
tanıdığımız
nıücadele
saldıranlara karşı kullanmaktır.
da birbirlerine
sevkeder.
Biziın halkçı vasfırnız sınıf
zıddınadır.
sınıfın
demek. ulus içinde hiçbir imtiyaz ve
yığını tanır, aralarında birtakım
bir halk
olarak kabul eder. Onun için herhangi bir
olmak
sınıf
Diğer vasıflar sırası
ve her ferdini öteki kadar hak ve
işçiyi
vazivetlere müsaadt etmeyen bir
müsavi hakta
Türkiye Cumhuriyeti'nin
halkçıyız, halkçı
bir
çıkan sınıflararası ayrıcalıkları
kullanmışt!r:
ilk söylememin sebebi,
söylenecektir. Biz
birini ötekine.
icabı, iş
olduğunu
tanımayan
üstünlük
haikçılığı
sınıflar arasında,
yoktur. Toplumda mevcut
Sosyalist toplumlarda ortaya
ulusun bütün kuvvetlerini, ona
Yoksa ulusun içerisinde herhangi bir
sınıf
dışarıdan
ve meslek
farkı
gözeterek birini ötekine kırdırmak bizim prensibimize uymaz"~('.
Mustafa
anlayışının
Kemal
Milli
komünizınle
ilgisi
yapmış olduğu konuşmada
halkçılıktırhalkın
Mücadele'nin
olmadığını
"... Esas
itibarı
ifade
ile
bulundurulmasıdır.
Yine
şüphe
teıkik
milletlere hürmet ve riayet ederiz.
Onların
14
itibaren
A.ğustos
olunursa bizim
dünyanın
prensipleri ilc
perveranız
bütün milliyetlerinin
halkçılık
1920'de Mecl is'te
halka
esası,
bir
etmez. Yakaa bize
tcşrik.-i
mesai eden bütün
icabatını tanırız ....13ahusus
i.GiR.ilLi. "AlatOrk ve Halkçılık". AlaıÜrk Araştırma Merkezi Dergisi. Vii. Sayı:20. (Mart 199 ı), s.187.
B.M.FRURFTFN.5.92 .
M.E.BüZKURT. R.I'EKER. Y.K.TENGIR.)LK. 5.245-246.
-ki
verilnıesidir,
en kuvvetli bir
teanız
ki bizimle
kendi
nokta-İ l1azarlarımız
doğrudan doğruya
yok ki, bu
preıısib Bolşevik
milliyetpcrver derIcI'. Fakat biz öyle milliyet
\
etmiştir.
kuvvetin, kudretin. hakimiyetin, idarenin
elinde
prensiptir. Elbette böyle bir
..
başlangıcından
287
Bolşevizm
millet içinde
mağdur
sınıfhalkı nazar-ı
olan bir
mağdur
ise heyet-i Umumiyesi ile
alır.
mütalaaya
Bizim milletimiz
ve mazlumdur. Bu itibarla dahi bizim milletimiz
beşeriyeri tahlise müteşebbis olan kuvvetler tarafından himayeye şayestedir .
97
Atatürk, 27 Ocak 1923'te de İzmir'de halk temsilcilerine şöyle demektedir.
"Bence bizim milletimiz, birbirinden çok farklı menfaatleri takip edecek ve bu
itibarıcı
bil'biriyle mücadele halinde buluna gelen
çeşitli sınıflara
sınıflar
birbirlerine ihtiyaç duyan ve kendilerine ihtiyaç duyulan mahiyettedir.
sahip
değildir.
Mevcut
Dolayısı
ile
h,ı i k (ırkiısı biil iin sını tbrın hak larını ilerleme ve saadet yollarını sağlamakla ugraşabilir"n.
yılında
1931
yapılan
halkını ayrı ayrı sınıt1ardan
bakımından
türlü
değiL,
mürekkep
ayrılmış
hizmetlere
tesanlidü elde etmek ve menfaatler
konu "Türkiye Cumhuriyeti
fakat ferdi ve içtimai hayat için
iş
bölümü
bir cemaat saymak esas prensiblerimizdendir".
tuttuğu
"Partinin bu prensible göz önünde
yaratmaktır".
programında
Halk Partisi'nin
gaye.
arasında
sınıf kavgaları
birbirine
zıt
yerine içtima.i nizam ve
olmayacak surette allenk
i 934 Parti Kongresi'nde C.H.P. Umumi Katibi Recep Hey (Peker) şöyle
konuşmaktadır: "Türkiye'de sınıf yoktur. Sınıf kavgası yoktur. imtiyaz yoktur. Mıntıka
taassubu. derebeylik,
ağalık,
aile, cemaat
herhalde tam ifadesi
değildi.
Türkiye'de elbette ki
ağulık, şeyhlik.
uik, ce mu at
imtiyazı
fikirleri yoktur".
sınıllar vardı.
imtiyazı vardı. Bunları
Aımı
bu sözler
gerçeğin
Derebeylik münasebetleri,
gidermek için de
"inkılapçılık"
ve
"Devletçilik" ilkeleri cvvela parti programına sonra da anayasaya girmiştir'>'>.
I"ıan
Tekeli, 1930'lar sonrasında Iıaikçilığın işlevini tek parti yönetimine gerekçe
sağlaıııak
olarak
ckgil de
i)l1c\lliııılinc
değerlendirmiştir.
s<ılıip.
anlayışı
tek parti döneminin
tek parti yeterli idiıllıı.
Eıme
tuşıdığmı.
Kongar'da
biraz
iç
dayanağı
Halkçılık
saptırıldığı
Ona göre
dayanışıııası
haline geliyordu. Toplumda
faşist
kurduğu
Bugünkli demokrasiye kadar gelen bir
Halkçılık
"ideolojik"
ilkesinin
niteliği
hilafetçilik
"devletçilik"
koruduğu
dayanışmacı
bir
yaklaşımın
"halkçılık
ikiz
Marxçılık
uyguiaması adı altıııda
ilkesiyle
milliyetçilik ilkesinde siyasal hukuki
;\')l).
IILI)
ILLI
eşitlik
I. 11)2
,\ı;ılıııl; m"krı.
iüıde
,\I;ıliirkçUll;!;. ,.67.
j<J1RITII, "III<ıliirk ve i I<ılk<;ılık", s. i X7·1 xx.
LTlKIJ.İ. Vii. s.1932
I,KONGAR, ,.312.
izlerini
yaklaşıma yakın
kardeşi
olan
olabi Imiştir diyerek.
karşıtlığıııa
"liberal devlet"
kadar
edilen toplumsal
fikri ile bütünlenmeye
uzanan
karşltilğını
kapsadığıııı. tam bu noktada halkçılığın milliyetçilikle bütünleştiğini ifade etmektedir
Levent Kökcr,
göre
ince ve hassas dengeler sayesinde,
Cumhuriyetçiliğin
karşıtlığından,
gelmiş
halkçılık
sııııflar olmadığına
devletin temeli "korporatif
ve
meydana
yliksek bir grup olarak gören bir
ilkesinin genelolarak
takdirde
bu ilkenin ancak Atutürk'lin
topluımı ayrı ayrı sınıflardan
luı
sınıfların yo-kluğu
çalışılmıştır.
da
.
fikri,
Toplumsal
288
farklılaşmanın
yokluğu,
konulduktan sonra,
iktisadi,topluııısal
halkın
boyutları
ve siyasal
siyasal hayata ve yönetime
alan tck bir siyasal örgüt ve milletin manevi
katılımısı
varlığının
içinde
yılında
ettiği
CHP'nin kabul
kullanılabileceği
iddiası
halkı
I02
bünyesine
.
bakışta
ideolojik ilkelerden devletçilik ilk
sınıfsal ayrımların keskinleşmesini
Böylece tek parti döneminde
için tüm
somut ifadesi olarak TBMM'nin
egemenliği yeterli olmaktadır". saptamasında. bu:unmuştur
193 i
ile böylece ortaya
önleycn bir araç olarak
kullanılmak istenmiştir.
"devletçiliğin" halkçılığı gerçekleştirmekte
ileri siirülebilir. Oysa CHP içinde bu
toplum
bir araç olarak
ilişkinin
kunılmasından
şiddetle kaçınıimıştir. Ayrıca inkılilpçılık ilkesi de halkçılığa bir sınır getiriyordu. Parti.
inkılapları
halka mal elmek sorunuyla
~iclilin(;e inkıl<ıplar z<ırar
iyiyi ve
doğruyu
görüyordu.
gören seçkinlerin
karşı karşıya
Sınif çıkarları arasında çatışma
çabaları,
hal kçılık ile devrimci i ik ilkesi birleşiyordu
Atatürkçiilük, Tnrk
halkını
Oll11ilSI,
halk
yığınlarıııea geciktirilıııenıeliydi.
llillkııı çıkarları doğrultusunda
demokrasinin bir siyasal
halkınııı
sahip
n~.iinı
taşımaktadır.
benimscmiş
dile
ve
getirmiştir.
L.ı<.ÖKIK s. i 58.
LlEKCL!. Vii. s. ı 932
!\<,.'E(TN. s.12X.
Halkın
karşı
olan güçlerin
yönetimi
anlamında
olarak ülkemizde gündeme gelmesi, Atillürk'ün
anlayışının öncülüğü sayesinde gerçekleşebiIIl1İştir . .
111.1
çıkacilğıııı açıkçil
devletin yönetilmesi ve halka
mılamlar
1o ı
lll:!
Böylece
LO;.
ilkesi, halkııı uyandırılması, bilinçlendirilerek yönetimin bir halk hükümeti
siyasal alandilll temizlenmcsi gibi
ltL;
aşırılığa
olmayan bir toplumda
çok soylu ve temiz yürekli bir halk olarak
kendisine gerçekten hizmet edenlere Türk
Halkçılık
idi. "halk idaresi ilkesinde"
halkçılık
Download