3-Kırgızistan - Diyanet İşleri Başkanlığı Müdürlükler

advertisement
gündem
Kırgızistan Tarihi
M. Şemsettin Ünal
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
Tarihi kaynaklarda Kırgızların ne zaman ve nasıl İslamlaştığı yönünde açık ve doyurucu malumat yok denecek kadar
azdır. Bu bağlamda İslami dönem Kırgız tarihinin kaynaklarını Çin tarihleri, Türk-İslam tarihleri, Yazılı ve Sözlü Kırgız
kaynakları ve Rus Tarihleri olarak sayabiliriz.Türklerin büyük bir kısmı 8–13. yüzyıllarda İslamlaşma sürecini önemli
ölçüde tamamlamış, ancak Kırgızlar ve Kazaklar gibi göçebe Türklerde bu süreç daha sonraki yüzyıllara uzamıştır.
A- Kırgızların Tarihi
Tarihin en eski Türk boylarından
biri Kırgızlardır. Bu toplumun
büyük çoğunluğu bu gün Kırgız
Cumhuriyetinde yaşamaktadır.
Bunun yanı sıra Kazakistan,
Özbekistan, Tacikistan, Çin, Pakistan ve Türkiye’de de Kırgızlar
yaşamaktadır. (Türk Dünyası Kültür
Atlası, s. 519)
Kırgız sözü tarihte ilk defa M.S.
735 de dikilen Orhun Kitabelerinde geçmektedir. (Seyfettin Erşahin,
Kırgızlar ve İslamiyet, s. 15)
Kırgız sözünün etimolojik anlamı
ve kökü hakkında çeşitli görüşler
ileri sürülmekle birlikte, yaygın
kanaate göre bu söz kır-gezer
anlamına gelen kır ve gız sözlerinin birleşmesinden meydana
gelmiştir. (M. Erdem, Kırgız Türkleri,
s. 58)
Bunun dışında Kırgız kelimesi
Arap, Fars ve Türk kaynaklarında
Hırkız, Hır hız ve Kır-kız şeklinde
geçmekte, bizans kaynaklarında
herkiz olarak zikredilmektedir.
(İdil Aydın, Özet Kırgızistan Tarihi, s. 8)
Kırgız, Oğuz Hanın torunlarından
biridir. Onun soyundan gelenlere
bu ad verilmiştir. (M. Erdem, s. 58)
Kırgızların ata yurdu hakkında
farklı görüşler bulunmakla beraber genelde Moğolistan’ın kuzeyAğustos 2010 - 136
5
gündem
XVI. yüzyıllara kadar Orta
Asya’da Türk kökenli topluluklar arasında yetişen
bilim adamları, İslam’a
ve bölge kültürünün gelişmesine büyük katkılar
sağlayacak ciddi eserler
bırakmıştır. Çoğunluğu
(o dönemin bilim dili olduğu için) Arapça yazılan
bu eserler, yıllarca İslam
dünyasının övünç kaynağı
olmuştur.
batı tarafındaki Kırgız-göl, Yenisey ve Orhun ırmaklarının yukarı
boyları ile Altay ve Söyön Dağları
olduğu görüşü kabul edilmektedir. (İ. Aydın, a.g.e., 16)
Eski Çin kaynaklarından edinilen
bilgilere göre en eski Türk kabilelerinden olan Kırgızlar, ilk devletlerini Ki-Ku, Kien Kun veya Gengun adıyla bugünkü Kırgızistan’ın
doğusunda ve kuzey doğusunda
M.Ö. 2. yüzyılda kurmuşlardır. (S.
Erşahin, a.g.e., s. 24)
Bir süre sonra bu devletin yıkıldığı ve Kırgızların Hun İmparatorluğu yönetimine girdiği anlaşılmaktadır. (M. Erdem, a.g.e, 62; İ. Aydın,
a.g.e., 8, 13)
Kırgızlar VI. yüzyılın ikinci yarısında Göktürk Devletinin idaresi
altına girdi. Göktürk Kağanlığı
6. yy. da Orta Asya’da kuruldu.
Türk kelimesi ilk defa Çin kaynaklarında güçlü ve sağlam anlamında kullanıldı.
Kırgızlar, Göktürk Devleti'nin zayıflamasını müteakip Uygurların
hâkimiyetini benimsediler. (758)
Kırgızların bir kısmının
Yenisey’den Talas taraflarına
gelip yerleştikleri, bazı Kırgızların
6
Ağustos 2010 - 136
M.S. 1. yüzyıl sonlarında Issık
Göl çevresi ve Tanrı Dağları'na
yerleştikleri, bazılarının da M.S.
840 yıllarında Kaşgar’a göçtükleri
sanılmaktadır.
Diğer yandan Fergana, Taşkent
civarındaki dağların Kırgız Dağları
olarak isimlendirilmesi de söz
konusu bölgelerde Kırgızların
yaşadığının bir işareti olarak görülebilir. (S. Erşahin, a.g.e., 17)
920’lerde Çin orduları Türk ülkelerini ve Moğolistan’ı işgal
ederken bu saldırılardan bu coğrafyadaki Kırgızlar da etkilendi.
Bunlardan büyük bir kısmı daha
batıya, bu günkü Kırgızistan’a
çekildi.
Daha sonraları Karahanlılar’a
bağlı olan Kırgızların yurdu Karahıtayların istilasına uğradı.
Müteakiben Cengiz Han tarafından kurulan imparatorluğun
Çağatay ulusuna katıldı. (İ. Aydın,
a.g.e., 39)
1399’da Oyratlarla beraber bağımsızlık için çalışmışlarsa da
Timur, Kırgızistan topraklarını
kurduğu imparatorluğa dâhil
etmiştir. (İ. Aydın, a.g.e., s. 34)
Kırgızlar 1470-1533 tarihlerinden
Kuzey ve Orta Tanrı Dağları'nda
Kırgız Hanlığı diye bilinen devletlerini kurmuşlardır.
16. ve 19. Yüzyıllar Dönemi
XVII. yüzyılın ortalarına kadar
Kazak Türkleri ile birlikte yaşayan
Kırgızlar, Moğol kabilelerinin ve
Rusların tehdidine maruz kalmıştır.
Moğol tehditlerine (Kalmuklar)
maruz kalan Kırgızlar, Moğollara
karşı Ruslardan yardım talep
etmişler, 1730’larda Kazakistan’a
giren Ruslar, bu coğrafyanın en
verimli topraklarını işgal ederek
buralara Rus göçmenleri yerleştirdiler. Bu sırada bazı Kırgız
boyları Kazaklar ile Ruslara esir
düştüler. 18. yüzyılda Kalmukları
yenen Çinliler, Kırgızistan coğrafyasını istila ederek çeşitli baskılar
uygulamıştır. (1757)
1822 yılından itibaren Altay ve
Tanrı Dağları bölgesindeki Kırgızlar, Doğu Türkistanlı Kırgızlar
ve Uygurlarla birleşerek Çinlilere
karşı savaşmışlardır.
1760-1845 yılları arasında Kazaklar ve Kırgızlar arasında bazı
çatışmalar olmuştur. (İ. Aydın,
a.g.e., 44)
Daha sonraları Hokand Hanlığının
idaresi Kırgız Türklerinin eline
geçti.
1848–1856 yılları arasında
Ruslar Kazakistan’ın tamamını,
Kırgızistan’ın ise kuzeybatı bölgelerini işgal ettiler. (TDV. İslam
Ansiklopedisi, 25/443)
Tarihi süreçte Kırgızlar için asıl
sıkıntılı dönem XIX. (1875) yüzyılda Rusların Hokand Hanlığını
istilasıyla başladı.
Ruslar Orta Asya Türk ailesini
işgalden sonra Taşkent merkez
olmak üzere “Türkistan Genel
Valiliği”ni kurmuşlardı. Bu valiliğe
bağlı yerlerden biri de Hokand
idi. (İ. Aydın, a.g.e., s. 52)
Bu aşamadan sonra Ruslara karşı
ayaklanan Hokandlılar bir başarı
elde edemediler. Bununla birlikte
Kırgızların mücadelesi Altay bölgesinde devam etti.
Kurmancan Datka adındaki bir
kadın kahramanın önderliğinde
yönetilen Altay isyanı yıllarca
sürdü. Sonunda Kırgızlar burada da Rus hâkimiyetini kabul
ettiler. Kurmancan Datka Doğu
Türkistan’a çekildi.
Diğer yandan bu kez 1885 yılında
Oş yöresinde Ruslara karşı bir
ayaklanma oldu. 1898’de Andican kasabası halkı ayaklandı.
Tatarların da gayretiyle 1905
yılında Kırgızistan’da Ceditçilik
hareketi başladı. Böylece Türkçülük ve İslamcılık hareketi
başlamış oldu. Fakat 1916’da
Kırgızların başlatmış olduğu Semirecie isyanı, Ruslar tarafından
kanlı bir şekilde bastırıldı. (TDV İs.
An, 25/443)
Ruslara karşı Kırgızistan halkı
üzerinde uyguladıkları politika
nedeniyle çeşitli direnişler olmuş,
bunun en geniş çaplısı 25 Haziran 1916 tarihinde Hocent’te
başlamış, kısa sürede bütün
Kırgızistan’a yayılmış ve bu direniş Ruslar tarafından sert bir
şekilde bastırılmıştır. 332.000
kişi Çin’e sığınmış, bunlardan
200.000 kişi yüksek dağlarda kış
şartlarında hayatını kaybetmiştir.
(İ. Aydın, a.g.e., 60)
10 Eylül 1875 yılında Ruslar'ın
Oş’u da ele geçirmesiyle Hokand
Hanlığı tamamen Rusların eline
geçmiştir.
Bu tarihten sonra Rus göçmenler
Kırgızistan’a yerleştirilmiş, özel
mülkiyet hakkı kaldırılmış, çeşitli
vergiler konulmuştur.
1917 Devrimi ve Kırgızlar
1917 Bolşevik ihtilalinden sonra
Orta Asya’daki Rus idarecileri
Moskova’nın direktifleriyle işçi,
asker, köylü şûrası kurarak ülkeyi
yönetmeye başladılar.
Moskova’nın görüşü doğrultusunda kurulan geçici hükümet
encümeninde az sayıda Türk’e
yer verilmesi nedeniyle 1917’de
Türkler ayrı bir mücadeleye giriştiler. Yine 1917’de bu kez Türkistan Komünist Partisi, ardından
da Türkistan Sovyet Komiserliği
kurularak Türklerin bağımsızlık
çabası önlenmek istendi. Kırgızlar
bu dönemlerde bazı partiler oluşturmuşlar, yerel milli hareketler
başlatmışlardır. Güney bölgesinde Basmacı Hareketi olarak bilinen ve 1918-1930 yılları arasını
kapsayan teşkilatlanmalar oluşturulmuştur.
1918 yılında Ruslar Türkistan
otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini oluşturdu.
1921 yılında bütün Türk grupları
Türkistan Milli Birliğini kurdu-
lar ve bunun başına Zeki Velidi
Togan’ı getirdiler.
Rusların baskıları neticesinde bir
sonuca varılamadı. Bu kez Ruslar
Türkistan’da Kırgız, Özbek, Türkmen, Tacik ve Kazak cumhuriyetlerini oluşturdular.
Sovyet tipi yeni oluşturulan
Kırgızistan hükümetinin başına
Milliyetçi aydınlardan Kasım Tınıstanov getirildi. (Sonra halk
düşmanı ilan edildi.)
Daha sonra Sovyet rejiminin yeni
uygulamalarına karşı çıkan bazı
Kırgız aydınları sürgüne gönderildi veya hapsedildi. (Abdülkerim
Sıddıkov, K. Kudaykulov, D. Babakhanov vb.) (İ. Aydın, a.g.e., s, 66)
Kırgızların büyük çoğunluğu
hayvancılıkla uğraşıyordu. Sovyet dönemi sırasında ellerindeki
malların devletleştirilmesi büyük
sıkıntı doğurdu. Bu ortamda mallarını vermek istemeyen bir kısım
Kırgız Doğu Türkistan’a geçmeye
başladı. Bu zoraki Kolhozlaştırma
sürecinde 1933 yılına gelindiğinde halkın % 67’si kolektif tarım
işletmelerine yerleştirilmişti.
Kırgızistan 1936 yılı sonlarında
SSC Birliğinden biri hâline getirildi. (S. Erşahin, a.g.e., s. 29; İ. Aydın,
a.g.e., s. 66)
Kolhozlaştırma döneminden sonra aydınları sindirme politikası
başlatıldı.
Bazı milliyetçi aydınlar öldürüldü.
(Bişkek, Ata beyit)
II. Dünya Savaşı Dönemi
II. Dünya Savaşı’ndan sonra da
bu faaliyetler sürdürüldü.
Özellikle basın yoluyla sindirme
çalışmalarına önem verildi. Rusça
II. Anadil hâline getirildi. Devlet
dairelerinde ve adalet mekanizmasında Kırgızlara yer verilmemeye devam edildi. 1950’den
itibaren Moskova’nın tesiri ülkede daha çok hissedildi. Bütün
Ağustos 2010 - 136
7
gündem
Aynı coğrafyada diğer bölgelerde
yaşayan Kırgız Türkleri 1700 yılında Fergana vadisinde kurulan
Hokand Hanlığı’nın hakimiyetine
girmişlerdir. (İ. Aydın, a.g.e., 46)
gündem
atamalar Moskova’dan yapıldı.
Yöneticiler varlıklı olurken halk
fakirleşti.
1979 yılından itibaren ekonomide
bir canlanma gözlendi. (Kossigin
reformları) Bu dönemlerde Ihsak
Razakoz 1953–1961 Turdakun
Usubaliyev (24 yıl K. Partisi Kırgızistan Başkanı) önde gelen Kırgız
yöneticiler olarak görülür.
Gorbaçov’un 1986 yılında başa
geçmesiyle takip edilen açıklık
(glasnost) ve yeniden yapılanma
(prestroika) hareketi, Kırgızistan
için yeni bir başlangıç oldu.
Bu uygulamalar diğer bazı devletlerde olduğu gibi, Kırgızistan’a
da bağımsızlık yolunu açtı.
15 Aralık 1990’da hâkimiyet,
31 Ağustos 1991 yılında da bağımsızlık elde edildi. (TDV İs. An.
25/444)
Glasnost-Perestroyka Dönemi:
(Açıklık-Yenilenme)
Oş’ta Kırgızlarla Özbekler arasında çıkan çatışmada (04 Haziran 1990) 155 kişi öldü, 845
kişi yaralandı. (7 Haziran 1990)
Aksakallar Kırgızlar ve Özbekler
arasında barışı sağladı.
Mart 1990’da SSCB’de cumhuriyetlerde Başkanlık sistemi
kabul edildi. 27 Ekim 1990’da
A. Akayev’in Cumhurbaşkanlığı
gerçekleşti.
15 Aralık 1990’da Kırgız Cumhuriyetinin Bağımsızlık bildirgesi
kabul edildi.
31 Ağustos 1991’de Kırgız SSC
Yüksek Şûrası bağımsızlığa ilişkin bildirgeyi kabul etti. 12 Ekim
1991’de A. Akayev ilk Cumhurbaşkanlığına seçildi. 24 Mart
2005’teki halk hareketi sonunda
yapılan seçimde Kurmanbek
Bakiyev cumhurbaşkanı oldu. 23
Temmuz 2009 seçimlerinde de
Kurmanbek Bakiyev tekrar cumhurbaşkanı seçildi. 07 Nisan 2010
8
Ağustos 2010 - 136
tarihinde ise gerçekleştirilen
ihtilal sonucu, Kırgızistan geçici
hükümetinin başına Roza Otunbayeva getirildi.
Geçici hükümetin Kırgızistan’da
işbaşına gelmesinden sonra ülkede bazı karışıklıklar meydana geldi. 10-11 Haziran 2010 tarihlerinde de Oş kentinde Kırgızlar ve
Özbekler arasında çatışma çıktı.
Celalabad ve diğer komşu şehirlere de sıçrayan çatışmalarda çok
sayıda kişi (resmi kayıtlara göre
275 kişi) hayatını kaybetti.
Kırgızistan’da geçici hükümetin
işbaşına gelmesinden sonra, 27
Haziran 2010 tarihinde yapılan
referandum ile ülkede yeni anayasa kabul edildi.
B- Kırgızlar ve İslam
Önceden Şamanlığı kabul etmiş
olan Kırgızlar arasında İslamiyet,
VIII. yüzyılda Fergana’da gerçekleştirilen fetihler sırasında yayılmaya başladı.
Karahanlı hâkimiyeti sırasında
ülkenin merkezi ve kuzeyindeki
Kırgızların bir kısmı İslam’a girdi.
(11.yy.)
XVII. yüzyıldan itibaren tasavvufun etkisiyle Kırgızlar arasında
İslamiyet hızla yayıldı. Müslüman
Kırgızlar Hanefi mezhebine mensuptur. (TDV. İs. An. 25/443)
Türklerin İslamiyet’e girmesi hususunda yapılan çalışmalar, genelde, aşağı Türkistan’da yerleşik
hayata geçmiş Türkler üzerinde
yoğunlaşmıştır. Kuzeyde göçebe hayat süren Türk boylarının
İslamiyet’i kabulü hakkında ise
henüz yeterli araştırmalar yapılmamıştır.
Tarihi kaynaklarda Kırgızların
ne zaman ve nasıl İslamlaştığı
yönünde açık ve doyurucu malumat yok denecek kadar azdır.
Bu bağlamda İslami dönem Kırgız
tarihinin kaynaklarını Çin tarihle-
ri, Türk-İslam tarihleri, Yazılı ve
Sözlü Kırgız kaynakları ve Rus
Tarihleri olarak sayabiliriz.
Türklerin büyük bir kısmı 8–13.
yüzyıllarda İslamlaşma sürecini önemli ölçüde tamamlamış,
ancak Kırgızlar ve Kazaklar gibi
göçebe Türklerde bu süreç daha
sonraki yüzyıllara uzamıştır.
Nitekim 1991’de Sovyet rejimi
sona erince Kırgız ve Kazakların
diğer Türklerle karşılaştırıldığında
İslami dindarlık ve hassasiyet
bakımından farklı oldukları görülmüştür.
Diğer yandan kaynaklarda Kırgızların İslamlaşma süreci genel
olarak Karahanlılar (840-1212),
Çağataylar (13-17. yüzyıllar) ve
Hokand Hanlığı (18-19. yüzyıllar)
dönemleri olarak ele alınmaktadır.
Orta Asya, eski kültürlerin, eski
medeniyetlerin izlerinin ve etkilerinin bulunduğu dünyanın önemli
yerleşim bölgelerinden biridir.
Buralarda büyük ölçüde Türk
kökenli topluluklar yaşamakla
birlikte bazen farklı etnik yapıdaki
insanlara da rastlanmıştır.
Orta Asya’da dinî alanda plüralist
bir yapı gözlenmektedir. İslam
öncesinde büyük ölçüde geleneksel inançların etkili olduğu bilinse
de, Budizm, Mecusilik, Manihaizm
ve Nesturi Hıristiyanlık gibi dinlere mensup insanlar bu bölgelerde
yaşamıştır. Bölgenin hakim unsuru olan Türklerden kısmen bu
dinlere girenler olsa da, bunlar
bireysel inançlardan öte geçmemiş ve Türklerin tamamına
yakını, İslam’dan önce hiçbir dine
tamamen girmemiştir. Bir başka
ifade ile İslam’dan başka hiçbir
din, Türkler üzerinde bu kadar
etkili olmamıştır.
Tarihi kaynaklardan edinilen bilgilere göre; Müslüman Araplarla
yapılan savaşlar esnasında birey-
neksel kültürel değerler ile ilişkiler kesilmeye çalışılmıştır.
SSCB’nin 1991 yılında dağılmasından sonra, siyasi baskının
kalkmasını müteakip, bölgede
yaşayan unsurlar kendi kültürünü, kökenlerini aramaya başlamış
ve bir öze dönüş hareketi gerçekleşmiştir. Günümüzde Orta
Asya’daki Müslüman toplulukların
dinî eğitim ve kurumlaşma konularında ciddi sorunları bulunmaktadır. Eğitim kurumlarının fiziki
şartları, müfredat programları
ve dinî literatür yönünde ıslah
ve takviyeye ihtiyaç duyulmaktadır. Geçmişte yetişen büyük
İslam bilim adamlarının çoğunluğunun mahalli dillerde eserler
bırakmamış olması, günümüzde
onların manevi miraslarından
yeterince yararlanılamaması gibi
bir gerçeğin ortaya çıkmasına
sebep olmaktadır. Günümüz bilim adamları, onlardan yeterince
yararlanamadıkları için, yeni
fikirlerin üretilmesi yerine onlarla övünmeyi teselli aracı olarak
kabul etmektedir. Sovyetler
Birliği’nin bağımsızlığından sonra
Orta Asya’da bağımsızlığını ilan
eden cumhuriyetlerin milli kim-
Ağustos 2010 - 136
9
gündem
sel olarak VII. asrın ikinci yarısında İslam’ı benimseyenler olsa da
İslam’ın Orta Asya’ya girişi VIII.
asrın ilk çeyreğinde olmuş ve X.
asırda Türklerin büyük bir çoğunluğu kitleler hâlinde Müslüman
olmuştur.
XVI. yüzyıllara kadar Orta
Asya’da Türk kökenli topluluklar
arasında yetişen bilim adamları, İslam’a ve bölge kültürünün
gelişmesine büyük katkılar sağlayacak ciddi eserler bırakmıştır.
Çoğunluğu (o dönemin bilim dili
olduğu için) Arapça yazılan bu
eserler, yıllarca İslam dünyasının
övünç kaynağı olmuştur. Ancak
ilerleyen yıllarda dinî kurumlar,
dünya çapındaki gelişmelere
ayak uyduramamış, önceki yıllardaki başarılarını devam ettirememiş ve kendilerini yenileyemediği
için yeterli bilim ve din adamı
yetiştirememiştir. Bölge insanlarının, yakın geçmişte yaşanan acılı
olaylar sonrasında, büyük ölçüde
din ile ilişkileri kesilmiş, dinî kurumlar kapatılmış ve din adamlarının büyük bir kısmı tutuklanmıştır. Böylece bölgenin ortak kültür
değeri olan İslam, insanların
gündeminden çıkarılmış ve gele-
liklerinin ana unsurlarından birisi
İslam’dır. Türkiye Cumhuriyeti ile
onları bir araya getiren etnik ve
tarihi değerler yanında İslam’ın
da çok büyük katkısı ve kültürel
etkisi bulunmaktadır. Bölgede
yaşayan insanların kendi kültürel değerleriyle bütünleşmeleri
konusundaki yetersizliklerden
kaynaklanan boşluklardan yararlanan bazı terörist faaliyetler,
bu cumhuriyetlerdeki siyasi ve
sosyal yapıyı rahatsız etmekte ve
çoğu kez bütün Müslümanları potansiyel suçlu konumuna düşürmektedir. Oysa İslam, her zaman
insanlık için barış ve huzur kaynağı olmuş, insanları uzlaştıran
ve kaynaştıran bir örnek olarak
insanlık tarihindeki yerini almıştır.
Din, insanlık için vazgeçilmez bir
olgudur. Tarih boyunca da dinsiz
bir topluma rastlanmamaktadır.
Dolayısıyla dinin mutlaka yasal
yollardan insanlara öğretilmesi
gerekmektedir. Zira unutulmamalıdır ki, dini yasal yollarla öğrenemeyenler, onu başka yollarla
öğrenmeye çalışacaktır. Meşru
olmayan ve gizli olan bu yolların
kontrolü güçleşmektedir.
Günümüzde Kırgız Cumhuriyetinde Oş Devlet Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi, Diyanet İşleri Başkanlığı ve TDV’nın katkıları ile anılan
coğrafyadaki soydaşlarımıza dinî
ihtiyaçlarını ana kaynaklarından,
yasal zeminde ve doğru bir şekilde öğretmek için kurulmuştur.
Bu haliyle Oş Devlet Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi sadece bir dinî
bir okul değil, aynı zamanda
insanları birleştiren, kaynaştıran
fonksiyonu ile toplum için huzur
ve güven kaynağı olmaktadır.
Ayrıca iki kardeş toplumun uzun
yıllar süren ayrılıktan sonra tekrar
kaynaşmasına ve ortak projeler
üretmesine önemli katkılar sağlamaktadır.
Dünden Bugüne
Kırgızistan
Doç. Dr. M. Akif Kılavuz - F. Betül Barlas
Uludağ Üniv. İlahiyat Fak.
Göçebe bir hayat sürmeleri sebebiyle Kırgızların
eğitim-öğretim kurumları ve yazılı kaynaklardan bilgi
edinme imkânları sınırlı olmuştur. Bu nedenle örfler,
âdetler ve destanlar Kırgızların siyasî, sosyal ve dinî
hayatlarını şekillendirmede çok etkili olmuştur.
Çeşitli kaynaklarda Kırgızların
İslamlaşmasının uzun yıllar içinde gerçekleştiği belirtilmektedir.
Kırgızların yaşadığı bölgelerin bir
kısmı her ne kadar Karahanlılar
zamanında İslamiyet ile tanışmış olsa da Kırgızların bu dini
benimsemeleri 17. yüzyıla kadar
uzanmaktadır.
Kırgız toplumu İslamî yaşantı
bakımından bir bütünlük göstermemektedir. Ülkenin güney
kesimi ve Fergana vadisinde dinî
duyarlılık, kuzey ve doğu bölgelerine göre daha fazladır. (Erşahin, Seyfettin, Türkistan’da İslam ve
10
Ağustos 2010 - 136
Müslümanlar Sovyet Dönemi, İlahiyat
Vakfı Yayınları, Ankara 1999, s. 41)
Nitekim Fergana vadisindeki Kırgız şehirleri önemli İslamî kültür
merkezlerinden sayılmaktadır.
Göçebe bir hayat sürmeleri
sebebiyle Kırgızların eğitimöğretim kurumları ve yazılı kaynaklardan bilgi edinme imkânları
sınırlı olmuştur. Bu nedenle
örfler, âdetler ve destanlar
Kırgızların siyasî, sosyal ve dinî
hayatlarını şekillendirmede çok
etkili olmuştur. Nitekim Kırgızlar
arasında eski Türk dininin izleri
hâlâ devam etmektedir.
70 yıllık Sovyet yönetimi esnasında Orta Asya’daki mescit ve
medreselerin işlevlerini yerine
getirmesine izin verilmemiştir.
1991 yılında bağımsızlık sonrasında Kırgızistan’da siyasal,
ekonomik, sosyal ve kültürel
alanlarda hızlı değişimler yaşanmıştır. Bu değişim, Kırgızların
kültürel hayatında önemli rol
oynayan dinî alanda da gerçekleşmiştir. Sovyet yönetiminin
din karşıtı politikalarına rağmen
İslam, Kırgızistan’da önemli bir
güç olarak varlığını sürdürmüştür. Özellikle günlük hayatta,
sünnet, cenaze törenleri, nikah,
oruç gibi pratiklerde dinin etkisi
yaygın olarak görülmüştür.
Kırgızistan’da bağımsızlık sonrasında Müslümanlardan dinlerini öğrenmeye ve yaşamaya
çalışanların sayısı gittikçe
artmıştır.
Türkiye’den ve diğer bazı İslam
ülkelerinden giden yardımlarla
ülkede yeni camiler ve yetişen
neslin İslamî kimliğine önem
veren bazı özel eğitim kurumları
açılmıştır. Din aleyhtarlığı adına
yapılan pek çok faaliyete rağmen bölgede İslamiyet unutulmamış, Kırgızistan bağımsızlığını
kazandıktan sonra, gizli yapılan
ibadetler, açık olarak yapılmaya
başlanmıştır.
1991 sonrasında ülke genelinde, özellikle Kırgızistan’ın
güney bölgesinde dine yönelme
hususunda büyük gelişmeler
görülmüştür. İbadethanelerin
yaygınlaşması, bayram ve Cuma
namazları için ibadet yapmak
üzere halkın cami ve mescitlere
gelmesi, dindarlaşma olgusunun
arttığının somut göstergelerinden olmuştur.
Din eğitimi yasağının kaldırılması, aileden başlayarak yaygın ve
örgün dinî eğitim veren kurumların faaliyetlerine izin verilmesi,
dinî bilinçlenmenin artmasında
ve dinin toplumun her katmanında ele alınmaya başlanmasında önemli bir etken olmuştur.
Orta Asya Cumhuriyetleri arasında dinî özgürlük konusunda
en çok tolerans tanıyan
cumhuriyet’in Kırgızistan olduğunu söylemek mümkündür. Bu nedenle günümüzde
Kırgızistan’da İslam ile beraber,
Hıristiyanlık ve diğer çeşitli din,
dinî akım ve mezhep taraftarları
söz sahibi olmaktadırlar.
Kırgızistan Cumhuriyeti demokratik laik bir ülke olduğu için
din ile ilgili eğitim tamamen
devletten ayrı olarak, devletin
eğitim kanunlarına aykırı olmadıkça, yapılabilmektedir. Kırgız
Cumhuriyeti Anayasası’nın 2.
maddesinde, “Dinî kurum ve
törenler devletten ayrılmıştır.
Ancak vatandaşlar, dinî inancı
ne olursa olsun, her türlü eğitimi alma hakkına sahiptirler.”
ifadesi bulunmaktadır.
Kırgızistan Cumhuriyeti’nde din
ile ilgili eğitim faaliyetleri devletten ayrı kurumlarca yürütülmektedir. Eğitim Bakanlığı’na bağlı
okullarda din öğretimi yapılmasına imkan verilmemektedir. Din,
sadece ilk ve ortaöğretimdeki
Âdâp Dersi’nin programında yer
alan Kırgız kültürü, felsefe tarihi
gibi konularla bağlantı kurularak
anlatılabilmektedir.
Yüksek öğrenimde dinin öğretildiği en önemli eğitim kurumu, İlahiyat Fakülteleridir.
Kırgızistan’da Eğitim Bakanlığı’na
bağlı, resmî olarak çalışan ve
yüksek din öğretimi hizmeti
veren iki ilahiyat fakültesi bulunmaktadır. Bunlardan birisi
başkent Bişkek’teki Oş Devlet
Üniversitesi'ne bağlı Araşan İlahiyat Fakültesi, diğeri ise yine
Oş Devlet Üniversitesi'ne
bağlı Oş şehrindeki İlahiyat
Fakültesi’dir. Oş İlahiyat
Fakültesi 1993 yılında
Oş Devlet Üniversitesi
ile Ankara Üniversitesi
arasında, “Akademik ve
Ağustos 2010 - 136
11
gündem
Kırgızlar İslam fıkhıyla birlikte,
töre ve yasa dedikleri geleneksel
Türk kanunlarını da yaşatmışlardır. Bu uygulamaların ne kadar
yaygın olduğu tam olarak bilinmemekle beraber çoğu Kırgız
vatandaşında İslam anlayışının
ve yaşantısının, inanç ve basit
dinî âdetlerden ibaret olduğu
sanılmaktadır.
gündem
Kültürel İşbirliği Protokolü”nün
imzalanmasıyla kurulmuştur. Oş
İlahiyat Fakültesi’ni finanse ve
koordine eden Türkiye Diyanet
Vakfı olmuştur.
Oş İlahiyat Fakültesi’nin eğitim
süresi 5 yıldır. Öğrenciler bu
süre içinde bir yıl Türkiye’de
hazırlık sınıfı okumaktadırlar.
Oş İlahiyat Fakültesi’nde temel
ilâhiyat dersleri itibariyle Ankara
İlâhiyat Fakültesi programının
aynısı uygulanmaktadır.
Oş İlahiyat Fakültesi 1997-1998
öğretim yılında ilk mezunlarını
vermiştir. Fakülteden mezun
olup yapılan sınavlarda başarılı
olan öğrenciler, lisansüstü eğitim için tekrar Türkiye’ye gönderilmektedir. Lisansüstü eğitim
sırasında öğrencilerin giderleri
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından
karşılanmaktadır. (Pay, Salih, Oş
İlahiyat Fakültesi ve Öğrencileri Üzerine Bazı Tespitler ve Değerlendirmeler,
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, cilt 17, sayı 1, 2008, s. 110)
2006 yılı itibariyle Kırgızistan’da
din eğitimi veren 8 İslam Enstitüsü ve 49 medrese bulunmaktadır. Medreselerin kuruluş
amacı, Kırgızistan halkından
isteyenlere din eğitimi vermek,
cami ve mescitlerde görev yapacak imam-hatip yetiştirmektir.
Medreselerden mezun olan
öğrencilerin başarılı olanlarının
bir kısmı medreselerde hocalık
görevini yürütmektedirler.
Bağımsızlık sonrasında ülke genelinde, özellikle Kırgızistan’ın
güney bölgesinde dine yönelme
çerçevesinde cami ve mescitlerin sayısı giderek artmıştır.
Nitekim 1991 yılında ülkenin
tamamındaki mescit sayısı 39
iken, 2006 yılı itibariyle bu sayı
2.000’i geçmiştir.
Kırgızlar ibadet yerleri için cami
kavramından ziyade tek katlı
12
Ağustos 2010 - 136
olarak inşa edilen mescit kavramını (meçit) kullanmaktadırlar.
Mescitlerde çocuklara Kur’an-ı
Kerim ve temel dinî bilgiler
öğretilmektedir. Bu bilgileri
erkeklere imamlar öğretirken,
kızlara ise ‘atinça’ denilen bayan
görevliler vermektedir. (Yılmaz,
“Kırgızistan’da Misyonerlik ve Din Eğitimi”, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Dergisi, c. XI, sy. 1, Sivas
2007, s. 116)
Kırgız halkının eğitim, kültür,
ibadet ve ahlak yönünden bilgilenmesinde mescit ve camilerin
rolü büyüktür. Halka ulaşmak
açısından Cuma namazı, hutbeler ve vaazlar da oldukça önemlidir. Kırgızistan’da hutbeler
Arapça okunmakta, ancak Cuma
ve Bayram vaazları halkın dilinde yapılmaktadır.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kırgızistan halkı,
geçmişte mahrum kaldığı din
eğitimi ihtiyacını karşılama arayışına girmiştir. Bağımsızlığa
kavuşmasından itibaren pek çok
etnik unsurun ortak vatanı olan
Kırgızistan'ın, tarihte kader birliği yaptığı ülkelerle ve şu anki
komşularıyla ilişkileri nedeniyle
zengin bir tarihi birikim ve dinî/
kültürel dokuya sahip olduğu
söylenebilir. Ancak dinî/kültürel
doku açısından sahip olunan
bu zenginlik, devletin yeniden
yapılandırılmasında ve bu yapılandırma içerisinde din eğitiminin konumlandırılmasında karar
almayı güçleştirmektedir.
Ülkede dinî problemlerin çözülmesinde devletin kontrol ve
desteğine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu çerçevede devlet ile din kurumları arasında yeni ilişkilerin
kurulması gerekmektedir. Bu
husus din eğitim kurumlarının
yeniden şekillenmesi zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır.
Kırgızistan’da Dinî
Hayat
Fahri Sağlık
Din Hizmetleri Müşaviri
Bağımsızlıklarına kavuştukları ilk yıllarda camilerdeki cemaatin, namaz kılanların, oruç tutanların, zekât verenlerin, kurban
kesenlerin, hacca gidenlerin sayısı çok az iken şimdi önemli
bir artışın olduğu, cuma günleri camilerin avlularının dahi dolup yollara taştığı, bir bayram namazında karın üstünde 50-60
bin kişinin namaz kıldığı, zekâtını verenlerin, oruç tutanların,
kurban kesenlerin, hacca gidenlerin çoğaldığı gözlenmektedir.
Kırgızistan 31 Ağustos 1991 yılında bağımsızlığına kavuştuktan
sonra dinî hayattaki zayıflık ve
bilgi eksikliğini giderebilmek için
süratle adımlar atılmaya başlanmış, bu alanda düzenlemeler
yapmak üzere “Din Komisyonu
Başkanlığı” ve “Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı” adında kurumlar oluşturulmuştur.
1) Din Komisyonu Başkanlığı
2) Kırgızistan Müslümanları Dinî
İdaresi Başkanlığı (Müftülük)
1) Din Komisyonu Başkanlığı
A- Dinî Kurum ve Kuruluşlar
Din Komisyonu Başkanlığı devletin resmî organıdır. Genel idare
içerisinde yer almaktadır. Başbakanlığa bağlıdır. 9 üyesi vardır.
Komisyon Başkanı Müslümandır.
Başkan Yardımcısı Hıristyandır.
Diğer üyeler aralarında görev
taksimi yapmışlardır.
Kırgızistan’da dinî alanda hizmet
vermekte olan iki teşkilat vardır.
Başkan ve üyeler Başbakan tarafından atanırlar.
Ağustos 2010 - 136
13
gündem
İlçelerde kadılık yoktur. İlçenin
en büyük camisinin İmam Hatibi
Kadı Yardımcısı olarak görev
yapmaktadır. Kırgızistan’da
2.000’e yakın cami vardır ve
aynı sayıda da görevli bulunmaktadır.
B- Din Eğitimi
Görevleri
- Bütün dinleri koordine eder,
- Müftülük ve devlet kademeleri
arasında köprü vazifesi görür,
- Din eğitimi kurumlarının açılmasına,
- Din eğitiminde görev alan öğretmenlerin çalışmalarına,
- Mabetlerin ibadete açılmasına,
- Çeşitli dine mensup görevlilerin çalışmalarına izin verir.
2) Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı
(Müftülük)
Genel idare içerisinde yer almamaktadır. Tamamen kendine
has özerk bir kurumdur. Başta
Dinî İdare Başkanı Müftü olmak
üzere hiçbir din görevlisi devletten maaş almamaktadır.
K.M.D.İ. Başkanı Müftü seçimle
gelmektedir.
Seçilme usulü şöyledir:
Bölge il ve ilçelerden belirlenen
200 delege vardır. Bu delegeler
“Kurultay”ı oluştururlar.
“Kurultay”da 25 kişiden oluşan
“Ulemalar Keneşi”ni seçer.
“Ulemalar Keneşi”de K.M.D.İ.
Başkanı olan Müftüyü seçerler.
Bu kurul her zaman Müftüyü
görevden almaya ve seçmeye
14
Ağustos 2010 - 136
yetkilidir. Aralarında herhangi
bir uyuşmazlık olursa mahkemeye başvururlar.
Diğer taraftan Dinî İdare'de görev alacak olan bütün görevlileri
Müftü tayin eder.
Dinî İdare Başkanlığının Görevi:
İslam dininin itikat, ibadet ve
ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu
aydınlatmak, ibadet yerlerini ve
din eğitimini yürütmek ve yönetmektir.
K.M.D.İ. Başkanlığı merkez ve
taşra kuruluşundan oluşmaktadır. 2.500 çalışan görevlisi
vardır.
K.M.D.İ. Başkanlığının Birimleri:
1) Fetva bölümü
2) Mescit, Medrese ve İslam
Enstitüsü bölümü
3) Dış İşleri bölümü
4) Enformasyon bölümü
5) Davet bölümü
Taşra Teşkilatı
Kırgızistan’da 7 bölge vardır.
Her bir bölgenin bir Kadısı (müftüsü) bulunmaktadır, bunlar bölgelerinde Dinî İdare Başkanlığını
temsil ederler. Bölge kadıları
bölgelerindeki din hizmetlerini,
din eğitimini yönetir ve denetlerler.
Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra 1991 yılında istiklaline
kavuşan Kırgızistan Cumhuriyeti
Devleti birçok sorunlarla karşı
karşıya kalmıştır. Bunlardan
biri de, uzun yıllar Sovyetlerin
eğitim ve öğretimini yasakladığı
dinlerini yeniden öğrenme ihtiyacını duymalarıdır.
Kırgızistan’daki dinî hayat her
geçen gün canlanmaktadır.
Soydaşlarımızın büyük bir iştiyak içerisinde dinlerini öğrenme
ve ibadetlerini yerine getirme
gayreti içerisinde oldukları görülmektedir. Bağımsızlıklarına
kavuştukları ilk yıllarda camilerdeki cemaatin, namaz kılanların,
oruç tutanların, zekât verenlerin, kurban kesenlerin, hacca
gidenlerin sayısı çok az iken
şimdi önemli bir artışın olduğu,
cuma günleri camilerin avlularının dahi dolup yollara taştığı,
bir bayram namazında karın
üstünde 50-60 bin kişinin namaz
kıldığı, zekâtını verenlerin, oruç
tutanların, kurban kesenlerin,
hacca gidenlerin çoğaldığı gözlenmektedir. Halkta böyle bir
potansiyel vardır. Medreseler ve
İslam enstitüleri yeterli alt yapıya ve iyi yetiştirilmiş kadrolara
sahip olmadıkları için çağdaş bir
eğitim yapılamamaktadır. Din
hizmetinde görev alanlar Sovyet
döneminde yetiştirilmiş mollalar
veya çeşitli ülkelerde okumuş
kimselerden oluşur.
Kırgızistan’daki Dinî İdare ve din
eğitimi genel idare içerisinde yer
almamaktadır. Tamamen kendi-
gündem
ne has özel bir kurumdur. Başta
Dinî İdare Başkanı Müftü olmak
üzere hiçbir din görevlisi ve din
eğitiminde görev alan öğretmenlere devlet maaş vermemektedir. Bu yüzden dinî idare
mevzuat, sağlam malî kaynak,
tecrübeli yönetici ve yeterli din
görevlisinden yoksundur. Bunun
için de din hizmetleri ve din
eğitimi değişik ülkelerden gelen
çeşitli dinî görüşlere sahip grupların sponsorluğunda yürütülmektedir. Böylece halk arasında
farklı görüş ve anlayışta gruplar
oluşmakta ve bölünmelere sebep olmaktadır. Dinin gayesi
birlik, beraberlik, dayanışma,
sevgi, saygı, barış, hoşgörü olması gerekirken maalesef bunlar
sağlanamamaktadır.
Bu açığı bir nebze olsun kapatabilmek için Diyanet İşleri
Başkanlığı ve Türkiye Diyanet
Vakfı ile Kırgızistan Oş Devlet
Üniversitesi yetkilileri arasında
imzalanan protokolle 1993-1994
eğitim öğretim yılında adı geçen
Üniversite bünyesinde bir İlahiyat Fakültesi açılmıştır. Fakülte,
idari ve eğitim bölümü, yurt ve
lojmanlardan oluşmaktadır. Fakülte bahçesinde yapılan cami
24 Kasım 2005 tarihinde ibadete
açılmış olup hizmete devam
etmektedir. 2000-2001 eğitim
öğretim yılında da aynı Üniversiteye bağlı Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde Bişkek’in banliyösü Araşan’da Araşan İlahiyat
Fakültesi açılarak eğitim öğretime başlanmış ve hâlâ devam
etmektedir. Her iki fakültede
200’er öğrenci öğrenim görmekte olup, geleceğin din görevlileri
yetiştirilmeye çalışılmaktadır.
C- Dinî Bayramlar ve Günler
Ramazan ve Teravih
Namazları
Kırgızlar Ramazan ayına gere-
ken hürmet ve tazimi göstermektedirler. Halkın çoğunluğu
oruçlarını tutmakta, akşam
teravih namazlarına gitmektedir.
Şehirlerde merkezî birkaç camide teravih hatimle kılınmaktadır.
Ramazan Bayramı
Kırgızistan’da ramazan bayramına büyük ilgi vardır. Bayram
hazırlıkları bir hafta önceden
başlar. Bayram namazına erken
gelip vaaz dinlenir. Namaz kılındıktan sonra topluca mezarlıklar
ziyaret edilir.
Mezarlıktan dönülünce yakınlarından yeni vefat eden birisi
varsa evi ziyaret edilip Kur’an
okunur ve yemek yenilir. Köyün en yaşlıları mutlaka ziyaret
edilir. Bazıları da birinci ve
ikinci gün evinde Kur’an okutup
yemek verir. Bayramda misafirlere ikram etmek üzere değişik
yiyecek ve içecekler hazırlanır.
Bayram günü sabah herkes
erkenden kalkar. Yeni elbiseler
giyilir. Erkekler bayram namazına giderken kadınlar da gelecek
Ağustos 2010 - 136
15
gündem
misafir için bayram sofrası hazırlar. Namazdan sonra bayramlaşma başlar. Daha sonra bayram
ziyaretleri başlar. Büyükler
ziyaret edilerek elleri öpülür ve
duaları alınır. Bayram sofraları
akşama kadar devam eder.
Gelen misafirler derhal sofraya
davet edilir, yenilip içildikten
sonra hane sahibi için dua yapılır. Bu ziyaretler gün boyunca
devam eder.
İkindi namazı cemaatle kılındıktan sonra imam, bütün cemaat
adına yılın tamamının bayram
günü gibi barış ve hoşnutluk
içinde geçmesi için dua eder ve
böylece bir ramazan ve ramazan
bayramı uğurlanmış olur.
Kurban Bayramı
Kırgızistan’da bayramlar büyük
bir coşku ve sevinç içerisinde
kutlanır. Birkaç gün öncesinden
hazırlıklar başlar. Büyük şehirlerin dışında köy ve kasabalarda
yörenin ileri gelen zenginleri
yedi ayrı caddeye Bozüy (çadır)
kurarlar.
Bunun anlamı, kurban kesebilen kimseler olarak yedi ayrı
yerde bayramlaşmak için gelen
insanlara yemek vermektir.
Kırgızistan’da kurban kesenlerin
sayısı azdır. Kesmeyenler kesenleri ziyaret ederek bayramlaşırlar. Ziyarette en az 7 çadır
(Bozüy) dolaşılır.
Bişkek’te Bayram Namazı
Bişkek’te bayram namazları
sadece camilerde değil aynı
zamanda Ala-Too meydanda da
kılınıyor. 1993 yılından itibaren
bu bir gelenek hâline gelmiştir,
Kırgızistan’da sadece Bişkek’e
mahsus. Bayram namazına
Cumhurbaşkanını temsilen Genel Sekreter, üst düzey yöneticiler ve isteyen Büyükelçiler de
katılıyor.
16
Ağustos 2010 - 136
Müftülük namaz için gerekli
hazırlıkları yapıyor. Bayram
namazını basın ve televizyonlar
naklen veriyorlar.
Halk meydanda kılınan bayram
namazına büyük bir ilgi gösteriyor. Camilerde kılma yerine
meydanda kılmayı tercih ediyorlar.
Hava sıcaklığının eksinin altında
olmasına rağmen uzak semtlerden imkânlar ölçüsünde kimileri
özel arabalarıyla, kimileri şehir
otobüsleri ve dolmuşlarla, kimileri de yürüyerek geliyorlar. Namaz vaktine 1 saat kala sabahın
erken saatinde Bişkek sokak ve
caddelerinde büyük bir hareketlilik oluyor. Küçük, büyük, genç,
yaşlı adeta koşuyor meydana.
Tahminen 60.000’nin üzerinde
büyük bir cemaat toplanıyor.
Seccadesini soğuk betonun üzerine seren saf tutarak oturuyor
ve namaz vaktini bekliyor. Gerçekten heyecan verici bir manzara, görmeye değer bir tablo,
gözler nemleniyor bu manzara
karşısında.
Bayramın manası olan sevinç,
neşe, barış, kardeşlik, birlik ve
beraberlik, sevgi, saygı bütün
ihtişamıyla tecelli ediyor bu
meydanda.
Namaz vaktine yarım saat kala
Kırgızistan Müslümanları Dinî
İdaresi Başkanı, Müftü, bayram
vaazını yapıyor ve protokol konuşmalarına geçiliyor.
Protokol konuşmalarından sonra
Müftü tarafından namaz kıldırılıyor ve hutbe okunuyor, yapılan
uzun bir dua ile bayram namazı
sona eriyor.
Ahıska Türklerinde
Ramazan ve Bayram
Kırgızistan’da Ahıska Türkleri
eski Osmanlı âdet ve geleneklerinin bir kısmını sürdürüyorlar.
Bunlardan bir tanesi de eve
gelen misafire yemek öncesi ve
sonrası leğen ve ibrik getirerek
ellerine su dökmeleri ve peşkir
sunmalarıdır.
Diğeri ise ramazan ayında toplu
iftar verilmesidir.
Ramazan ayı girmeden bir hafta
önce kadınlar evleri temizler.
Yeni kullanılmamış desenli halılarını odalara sererler. Sandıklarda sakladıkları çeşitli renklerden oluşan elbiselerini giyerler.
Erkekler ise ramazan ayının yaklaşmasıyla beraber kendilerine
biraz daha çeki düzen vererek
ramazana merhaba derler.
Cami olan yerlerde camilerde,
cami olmayan yerlerde ise bir
evi mescit hâline getirerek ramazanın ilk teravih namazına
heyecan ve coşku içinde merhaba derler.
Ramazan ayı boyunca ihtiyarlar,
gençler, çocuklar ve kadınlar camiye teravih namazına koşarlar.
İmamın vaazını can kulağıyla
dinlerler.
Cuma Namazı
Cuma günleri camiler dolup taşmakta, cami bahçesine seccadeler serilerek namaz kılınmaktadır. Cemaatin çoğunluğunu
gençlerin oluşturması geleceğe
ümitle bakmamıza vesile olmaktadır.
Kırgızların Aile Yapısı
Büyük şehirlerde çoğunlukla
çekirdek aileye benzer bir aile
yapısı vardır. Kırsal kesimde ise
ataerkil aile hakimdir. Daha tutucu ve gelenekleri ayakta tutan
bir yapıya sahiptir. Birbirlerine
saygı ve sevgilerini eksik etmezler. Ailede inisiyatif genelde
kadının elindedir. Çocukların
geleceğini belirleme hususunda
annenin görüşü geçerlidir.
Kırgızistan Cumhuriyeti
ve Kırgızistan’la Dinî
Alanda İşbirliğimiz
Kemal Hakkı Kılıç
DİB Avrasya Ülkeleri Şubesi Müdürü
Ramazan aylarında da bugüne kadar 74 din görevlisi gönderilmiştir. Kırgız soydaşlarımızın kısa ve uzun vadeli din
hizmetlerini göz önünde tutan Başkanlığımız beliren bu
ihtiyacı karşılamak üzere başlangıcından bugüne kadar
Kur’an Kursu, İmam-Hatip Lisesi, İlahiyat Fakültesi, Yüksek Lisans, Doktora ve Mahalli Din görevlilerinin eğitilmesi
amacıyla ülkemize 1900 civarında öğrenci getirilmiş ve
hizmet içi eğitim kursuna alınmıştır.
Kırgızistan Cumhuriyeti; kuzeyde
Kazakistan, batıda Özbekistan,
güneyde Tacikistan, doğu ve
güney doğuda Çin Halk Cumhuriyeti ile çevrilmiş olup, Başkenti Bişkek’tir. Kırgızistan’ın
nüfusu 5.315.850, yüzölçümü
ise 198.500 km² dir. Önemli
şehirleri; Oş, Narin, Celalabad,
Tokmok, Çolpanata, Karakol,
Karabalta, Koçkor vb. dir.
Kırgızistan Cumhuriyeti; 15 Aralık 1990 tarihinde egemenliğine,
31 Ağustos 1991 tarihinde de
bağımsızlığına kavuşmuştur.
Ancak, üzülerek söylemek gerekir ki, ülkedeki gelir dağılımındaki dengesizlik, demokrasinin
iyi işlememesi, yolsuzlukların
ve adam kayırmaların bir türlü
önüne geçilememesi sebebiyle
tarihte dünyaya yön veren ilimlerin geliştiği ve ilim adamlarının
yetiştiği Fergana Vadisi’nin bu
güzel ülkesi, maalesef bir türlü
istikrara kavuşamamıştır. Çünkü,
Ağustos 2010 - 136
17
gündem
bağımsızlıkla beraber Cumhurbaşkanı olan Askar Akayev,
2005 senesinde yukarıda belirtilen sebepler nedeniyle halkın
ayaklanması neticesinde en yakın arkadaşları (Başbakan Kurmanbeg Bakıyev ve Dışişleri Bakanı Roza Otunbayeva) tarafından görevinden uzaklaştırılmış
ve ülkesini terk etmek mecburiyetinde kalmıştır. Ülkeyi istikrara
kavuşturmak, yolsuzluklara ve
kayırmalara son vermek, insanca ve hakca bir düzen kurmak
amacıyla Cumhurbaşkanlığını
üstlenen Kurmanbeg Bakıyev
de maalesef beş sene sonra
2010 yılı Şubat ayında yine aynı
gerekçelerle halkın ayaklanması
sonucunda görevden uzaklaştırılmış ve selefi gibi o da ülkesini
terk etmek zorunda kalmıştır.
Ancak, bu defa da geçmiş hükümetlerde görev almış olan
Roza Otunbayeva'nın Cumhurbaşkanlığına getirilmesine rağmen ülkede istikrar sağlanamamış ve etnik çatışmaların önüne
bir türlü geçilememiştir.
Orta Asya’nın bu en küçük Türk
Cumhuriyeti’nde bu ayaklanmalar hem cana hem de mala
malolmaktadır. Çünkü, birinci
halk ayaklanması ve yönetim
değişikliği sırasında yüzlerce
Kırgız kardeşimiz hayatını kaybetmiş, ayrıca çok sayıda Türk
ve Kırgız işyeri, devlet dairesi ve
evler yağmalanmıştır. Bu defaki
halk ayaklanması ve yönetim
değişikliği sırasında ise yine çok
sayıda Kırgız soydaşımız hayatını
kaybetmiş, iş yerleri ve devlet
daireleri yağmalanmıştır.
Öbür taraftan ilk defa Stalin döneminden beri Kırgızistan’da yaşayan Ahıska Türklerine yönelik
bir saldırı ve yağmalama olayı
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca yine
hiç arzu edilmeyen Kırgız-Özbek
18
Ağustos 2010 - 136
kavgası körüklenmiş, yüzlerce
Özbek kardeşimiz öldürülmüş,
binlercesi yaralanmış ve yüz binlercesi Özbekistan’a göç etmek
zorunda kalmıştır. Özellikle Oş
ve Celalabad şehirlerinde meydana gelen çatışmalar nedeniyle
bu şehirlerde bulunan vatandaşlarımızın da can emniyetlerini
sağlamak amacıyla uçaklar gönderilmiş ve ülkemize gelmeleri
sağlanmıştır. Türk Kızılay’ınca
uçaklar dolusu yardım gönderilmiş ancak, Kırgız Kızılayı bu
yardımların Türk Kızılayınca
dağıtımını engellemiştir. Buna
rağmen Cumhurbaşkanımız
sayın Abdullah Gül, yaraların
sarılması amacıyla Kırgızistan’a
15-20 milyon ABD Doları yardım
yapılacağını belirtmiş, BM’ce de
gereğinin yapılacağı açıklaması
yapılmıştır. Ata yurdumuzdaki
bu istikrarsızlık ve kargaşa dileriz en kısa zamanda son bulur.
Çünkü, küçük bir ülkede görülen
bu etnik kıvılcım ateşinin diğer
kardeş ülkelere de sıçramadan
ve tehlikeli bir boyuta ulaşmadan en kısa sürede sönmesi en
içten gelen arzumuzdur. Dileriz
bu ilk ve son olur. Dünyanın en
uzun (60 bin beyit) Manas Destanı gibi muazzam yazılı bir destana ve Cengiz Aytmatov gibi
Nobel ödüllü bir yazara sahip
ve Maveraü’n-Nehir ve Fergana
Vadisi’nin manevi atmosferi içinde yer alan Kardeş ve soydaş
Kırgızistan’a bu görüntüler hiç
de yakışmıyor.
Kırgızistan’da konuşulan dil,
Türk dil ailesine bağlı olan
Kırgızca olup, para birimi ise
Som’dur.
Etnik yapıya gelince; ülke nüfusunun %66.3’ü Kırgız, %13.7’si
Özbek, %11’i Rus ve %9’u ise
diğer 30 etnik grubu oluşturmaktadır. Nüfusun %84’ü Müs-
lüman, %15’i Hıristiyan ve %1’i
ise diğer din mensuplarından
meydana gelmektedir.
Kırgızistan’da da diğer Türk
Cumhuriyetlerinde olduğu gibi
Din İşleriyle ilgili iki kurum bulunmaktadır. Bunlardan birisi bir
devlet kurumu olan ve ülkede
bulunan bütün dinî faaliyetleri
kontrol eden Devlet Din Ajansı
Başkanlığı, diğeri ise Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi
Başkanlığı’dır.
Kırgızistan Müslümanları
Dinî İdaresi Başkanlığı
1996 senesinde kurulan Kırgızistan Müslümanları Dinî İdaresi
Başkanlığı’nın ilk başkanı Kimsenbay Abdurrahmanov, daha
sonra ise bu görevi uzun yıllar
Muratali Hacı Cumanov yürütmüş, ihtilalden sonra birkaç kişi
bu makama getirilip sonra uzaklaştırılmıştır. Şimdi Dinî İdarenin
başında Ruslan Cumagulov
bulunmaktadır. Ülkede bulunan
iki bin kadar cami ve bir o kadar
da din görevlisinin bağlı olduğu
ve genellikle cami hizmetleriyle
ilgilenen Başkanlığın gelirleri
camilerden elde edilmekte ve
din görevlilerine de bu gelirlerden ücret ödenmektedir. Devlet
bütçesinden ise herhangi bir
ödenek tahsis edilmemektedir.
Kırgızistan Devlet Din Ajansı
Başkanlığı
1996 senesinde kurulan Devlet Din Ajansı’nın Başkanlığını
önce Jolbors Jorobekov, sonra
Latifcan Sagınbayev yürütmüş,
daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı
da yapmış olan Kanıbeg Osman Osmanaliyev bu görevde
bulunmuş, şimdi ise bu göreve
Bolotbek Abdurahmanov getirilmiştir. Bu kurum ise; devletin
din ile ilgili işlerini planlamakta,
düzenlemekte ve hangi din ile
gündem
ilgili faaliyet olursa olsun bu kurum izin vermekte ve okullarda
okutulacak din dersleri ile ilgili
düzenlemeleri ve çalışmaları da
yapmaktadır.
Başkanlığımızca Sunulan
Hizmetler
A- Din Hizmetleri
- Kırgız soydaşlarımıza daha
etkin, verimli ve koordineli bir
hizmet sunulabilmesi amacıyla öncelikle bu ülkede bir Din
Hizmetleri Müşavirliği ihdas
edilmiş ve Dini Yayınlar Dairesi
Başkanı Orhan Balcı atanarak
(1992-1996) görev yapmıştır.
Daha sonra sırasıyla bu göreve
Süleyman Coşkun (1996-2000),
Mehmet Gürler (2002-2005) ve
M. Şemsettin Ünal (2005-2009)
atanmıştır. 15.09.2009 tarihinde
bu göreve atanan Fahri Sağlık
ise hâlen göreve devam etmektedir.
-Kırgız soydaşlarımıza hizmet
sunmak amacıyla bugüne kadar
97 din görevlisi gönderilmiş
olup, bu amaçla hâlen bu ülkede görev yapan 13 din görev-
limiz bulunmaktadır. Ramazan
aylarında da bugüne kadar 74
din görevlisi gönderilmiştir.
Ayrıca, Oş İlahiyat Fakültesi
mezunlarından din hizmeti sunan otuz civarında mahalli din
görevlisine maddi katkı sağlanmaktadır.
B- Eğitim Hizmetleri
-Kırgız soydaşlarımızın kısa ve
uzun vadeli din hizmetlerini göz
önünde tutan Başkanlığımız
beliren bu ihtiyacı karşılamak
üzere başlangıcından bugüne
kadar Kur’an Kursu, İmam-Hatip
Lisesi, İlahiyat Fakültesi, Yüksek
Lisans, Doktora ve Mahalli Din
görevlilerinin eğitilmesi amacıyla
ülkemize 1900 civarında öğrenci
getirilmiş ve hizmet içi eğitim
kursuna alınmıştır.
-Kırgız soydaşlarımızın uzun
soluklu ve kalıcı din hizmetleri ihtiyaçlarının karşılanması
amacıyla Ankara Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi ve Oş Üniversitesi İşbirliği ile 1993-1994
eğitim-öğretim yılında bir İlahiyat Fakültesi açılmıştır. Hazırlık
sınıfı ülkemizde, diğer sınıfları
Kırgızistan’da devam eden Fakülteden bugüne kadar 500
civarında öğrenci mezun olmuştur. Her türlü masrafları Türkiye
Diyanet Vakfı’nca karşılanan
Fakültede, mahalli öğretim görevlilerinin yanında ülkemizden
gönderilen akademisyenler de
görev yapmaktadır.
C- Dinî Yayın Hizmetleri
Kırgız soydaşlarımızın ihtiyaç
duydukları ve talep ettikleri dinî
yayın ihtiyaçlarının karşılanması
amacıyla bağımsızlıklarından bugüne kadar başta Kur’an-ı Kerim
ve Meali olmak üzere Kırgızca
Kur’an Okumaya Giriş, Resimlerle Namaz Hocası, Siyer-i Nebi,
Hatemü’l-Enbiya, Cep İlmihali,
İslam'da Haramlar ve Büyük
Günahlar, Mutluluk Yolu İslam,
Çocuk Hikayeleri, Özet Olarak
İslam, Tonton Nine, Masal
Dünyasından Merhaba, İslam
İnanç Esasları, Diyanet Avrasya Dergisi, Diyanet Takvimi,
Dinimi-Kitabımı-Peygamberimiİbadetlerimi ve Dualarımı Öğreniyorum vb. 700.000 civarında
Ağustos 2010 - 136
19
gündem
Kanıbeg Osmanaliyev başkanlığındaki heyet ülkemize gelerek
TBMM, Devlet Bakanlığı, MEB ve
Başkanlığımızı ziyaret ederek ülkelerinde uygulamayı düşündükleri din ile ilgili yasa çalışmaları
konusunda resmî görüşmeler
yapmışlardır.
dinî yayın, Kırgız soydaşlarımıza
ücretsiz dağıtılmak üzere gönderilmiştir.
D- Sosyal ve Kültürel
Etkinlikler
- Etleri ve yan ürünleri ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak
ve Oş Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi’nde okuyan öğrencilerin yıllık et ihtiyaçlarının
karşılanması amacıyla 1995 tarihinden 2008 yılına kadar 3548
adet, 2008 senesinde 400 ve
2009 senesinde 600 adet Vekalet Yoluyla Kurban kestirilmiştir.
- Kardeş Şehir Projesi kapsamında Çankırı ile Bişkek, Erzurum ile Talas, Şanlıurfa ile Oş,
Karabük ile Narın ve Zonguldak
ile Koçkar Kardeş Şehir olarak
eşleştirilmiş ve bazı ihtiyaçları
eşleştirilen bu illerimizin müftülüklerince karşılanmıştır.
- Türkiye Diyanet Vakfı’nca Koçkor şehrinde kubbeli-minareli bir
cami ile Kur’an kursu, lojman,
şadırvan vb. yaptırılmış ve 1996
senesinde Kırgız soydaşlarımıza
hediye edilmiştir.
- Türkiye Diyanet Vakfı’nca
Özgen Şehrinde medfun bulunan İmam Serahsi’nin Türbesi,
yanında cami ve kütüphane
yaptırılmakta olup, Kırgızistan’da
meydana gelen gelişmeler nedeniyle yapımı henüz sonuçlandırılamamıştır.
- Yine Türkiye Diyanet Vakfı ile
beş Kardeş Şehir Müftülüğümüz
20
Ağustos 2010 - 136
Başşehir Bişkek’te kubbeliminareli bir cami ile külliyesini
yaptırmak üzere çalışmalara
başlamış ancak, yukarıda zikredilen sebepten dolayı inşaatına
henüz başlanamamıştır.
- Oş İlahiyat Fakültesi öğretim
elemanları için lojman temin
edilmiş, buraların her türlü (gaz,
elektrik, su vb.) ihtiyaçları karşılanmış ve hâlen de karşılanmaya
devam edilmektedir.
- Ayrıca Oş İlahiyat Fakültesi
yanında da bir cami yaptırılarak
öğrencilerle beraber soydaşlarımızın istifadesine sunulmuştur.
Gelen-Giden Heyetler
- 18-23 Mayıs 2004 tarihlerinde
Oş İlahiyat Fakültesi’nce düzenlenen “Orta Asya’da İslam”
konulu Uluslararası sempozyuma Diyanet İşleri Başkanı Prof.
Dr Ali Bardakoğlu ile Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet
Görmez katılmıştır.
- 19-24 Mayıs 2007 tarihlerindeki “Globalleşme Sürecinde Din
Bilimleri-Ahlak Bilgisi” konulu
sempozyumda Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın bir
tebliğ sunmuştur.
- Oş Üniversitesi Rektörü Muhtar Orozbekov ve Dinî İdare
Başkanı 2007 ve 2010 tarihlerinde ülkemizi ve Başkanlığımızı
ziyaret etmiştir.
- 15-19 Aralık 2008 tarihlerinde
Kırgızistan Din Ajansı Başkanı
- Aynı amaçla kendilerine yardımcı olmak ve ülkemizin bu
konudaki deneyimlerini kendi
arzuları istikametinde paylaşmak
amacıyla Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. M. Şevki Aydın, Din
Öğretimi Genel Müdürü Prof. Dr.
İrfan Aycan ve l. Hukuk Müşaviri
Süleyman Duman’dan oluşan
bir heyet Kırgızistan’ı ziyaret
etmiştir.
- Avrasya İslam Şûralarının tamamına Kırgızistan Dinî İdare
Başkanları ile Devlet Din Ajansı
Başkanları katılmış ve bu konuda iyi bir şûra üyeliği örneği
sergilemişlerdir.
- Başkanlığımız ile Kırgızistan
Müslümanları Dinî İdaresi Başkanlığı arasında 14.05.2009 tarihinde 28 maddelik Dinî Alanda
İşbirliği Protokolü imzalanmıştır.
Dost, kardeş ve soydaş Kırgızistan ve Kırgız kardeşlerimiz
dileriz en kısa zamanda huzur
ve istikrara kavuşur, uzun yıllar
yabancı boyunduruğu altında
kalmanın ezikliğinden ve zilletinden bir an önce kurtularak
İslam kardeşliğinin asırlar ötesinden gelen sevecenliği ile
sevgi ve barış ortamında gerçek
manada benliğine dönmüş olur.
Bu sayede de dış mihrakların
kışkırtmalarından ve kurmuş
oldukları tuzakların farkına vararak gerçek benliklerine dönerler.
Böylece birikimlerini ve enerjilerini ülkelerinin, geleceklerinin ve
çocuklarının refahı ve mutluluğu
için harcarlar.
Download