hansa birliği (avrupa birliği`nin sonu da hansa birliği gibi mi olacak?)

advertisement
The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7101
Number: 58 , p. 523-541, Summer II 2017
Yayın Süreci / Publication Process
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date
29.05.2017
30.08.2017
HANSA BİRLİĞİ
(AVRUPA BİRLİĞİ’NİN SONU DA HANSA BİRLİĞİ GİBİ Mİ
OLACAK?)
HANSA UNION
(WILL THE END OF EUROPEAN UNION BE LIKE HANSA UNION?)
Yrd. Doç. Dr. Selma Aytüre
Aksaray Üniversitesi Şereflikoçhisar Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu
Arş. Gör. Semra Aydoğdu Bağcı
Aksaray Üniversitesi Şereflikoçhisar Uygulamalı Teknoloji ve İşletmecilik Yüksekokulu
Ömer Berki
Türk Dış Ticaret Vakfı, Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Koordinatörü.
Öz
Hansa Birliği, dünyanın örgütlü ilk ticaret birliğidir. 12. yüzyılın sonlarına doğru kurulan, 13. yüzyılın ilk yarısındaki belgelerde de ismen anılmaya başlayan ve giderek genişleyen bu ticaret birliği, 16. yüzyılın ortalarına kadar önemli bir ticari ve ekonomik güç olarak, Avrupa ve dolayısıyla Dünya ticaretindeki belirleyici aktörlerden biri
olmuştur. Bir zamanlar ‚Dünya ticareti‛ demek olan Avrupa ticaretinin merkezi konumundaki Almanya’nın, aradan 900 yıl geçtikten sonra 21. yüzyılda da benzer konumunu
muhafaza ettiği görülmektedir. Hansa’nın sonunu hazırlayan ve kuruluşundan itibaren
yaklaşık 150 yılda gerçekleşen kontrolsüz genişleme süreci, modern çağdaki Avrupa Birliği örneğinde, 6 üyeden 28 üyeye ulaşılması ile yaklaşık 50 yılda oluşmuştur. Çin ve
Uzakdoğu Ülkelerinin güçlenmeleri, ticaret yollarını da tekrar doğuya kaydırmaktadır.
Yunanistan krizi ve ardından İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden çıkma kararı, Avrupa
Birliği’nin temellerini derinden sarsmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, tarihte yer alan ve etkileri günümüze değin süren bu olgunun ne olduğunu anlamak ve günümüz için gerekli dersleri çıkarmaktır. Çalışmada
tarama yöntemi kullanılmıştır. İkinci bölümde Hansa Birliği’nin ne olduğu anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde Hansa Birliği’nin oluşumu ve başlangıcı anlatılmıştır. Dördüncü
bölümde Hansa Birliği’nin gelişimi anlatılmakta, beşinci bölümde Hansa Günü açıklanmaktadır. Altıncı bölümde Hansa Birliği’nin dağılması anlatılmaktadır. Yedinci bölümde
Alman Hansa şehirleri hakkında bilgi verilmiştir. Sekizinci bölümde Hansa Birliği’nin
524
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
globalleşmeye katkısı anlatılmış, dokuzuncu bölümde Avrupa Birliği’ndeki son gelişmeler ışığında Hansa Birliği’nin sonu ile benzeşen yönler irdelenmiş, sonuç bölümünde
günümüz için alınması gereken derslere değinilmiştir. Literatürde Hansa Birliği’ni Avrupa Birliği ile karşılaştıran başka bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu anlamda literatüre
katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: AB, Hansa, Ticaret Birliği, Hansa Şehirleri, Hansa Tüccarları
Abstract
The Hansa Union, is the first organized trade union in the world. Established
towards the end of the 12th century, started to be called at the first half of the 13th century documents and gradually growing until the middle of the 16th century, as a major
commercial and economic power, and thus became one of the decisive actor in Europe
and consequently in world trade. Germany which was in the position of the center of
European trade assumed by that time as ‚worldtrade‛, after 900 years, still is to maintain
the similar position in the 21th century. Uncontrolled expansion process which brings
the end of Hansa was in 150 years from establishment, while in European Union example of modern ages, raising from 6 member to 28 member is around 50 years. Strengthening of China and the Far East countries, also shifts the trade roads to east again. The
Greek crisis and Brexit Decision are shaking the foundations of the European Union critically.
The aim of this study is to understand the organisation in the history, which
their effects are still going on and draw out lessons necessary for today. Scanning method was used in this study. The second part tells what the Hansa Union is. In the third
part, the formation of the Hansa Union and its beginning are explained. The fourth part
describes the development of the Hansa Union, and the fifth part describes Hansa Day.
The sixth part describes the dissolution of the Hansa Union. In the seventh part, information was given about the German cities of Hansa. In the eighth part, the contribution
of the Hansa Union to globalization is explained, in the ninth part, the recent similarities
with the end of the Hansa Union in the light of the recent developments in the European
Union are examined. In the conclusion section, the courses to be taken for today are
mentioned. In the literature, no other study comparing the Hansa Union with the European Union has been found. In this sense, it is thought to contribute to the literature.
Keywords: EU, Hansa, Trade Union, Hansa Cities, Hansa Merchants
1. GİRİŞ
Almanya’nın Hamburg, Lübeck, Bremen gibi kentlerinde bir restorana gittiğinizde
ve orada masa komşunuzla dostluk kurup
sohbette ettiğinizde, ona:‚Nerelisiniz?‛diye
sorduğunuzda, Hansa’lıyım! veya Hanse’liyiz! (‚Ich bin Hanseat/-in!‛ veya ‚Wir sind
Hanseaten!‛) dendiği görülmektedir. Hatta;
Hamburg, Lübeck ve Bremen’e ait otomobil
plakalarındaki HH, HL, HB şehir kodlarının
başındaki H’ların, Hansestadt (Hansa Kenti)
olduğunu vurguluyor olması ve halen kullanılıyor olması hayrete şayandır. Bu çalışmanın amacı, tarihte yer alan ve etkileri günü-
müze değin süren bu olgunun ne olduğunu
anlamak ve günümüz için gerekli dersleri
çıkarmaktır.
1200’lerin sonunda Kuzeyde, Baltık
Denizi kıyısından yaklaşık 15 km. içerideki
Lübeck Şehir Devleti’nde, Hamburg’la yapılan işbirliği sonucunda kurulduğu kabul edilen, Almanya’nın sosyal ve kültürel yaşamında hükmünü hala sürdüren Hansa Birliği
kısaca, dünyanın örgütlü ilk ticaret birliğidir.
Bu önemli ticaret birliğinin kuruluşunda ve
çöküşünde, uluslararası rekabet ön plandadır.
Kuruluş, diğer bazı bölgesel unsurlar yanında, temelde Akdeniz ticaretine hâkim olan
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
Venedik ve Cenovalı’lara bir alternatif yaratma hedefine dayanmakta; çöküş ise, ilerleyen
bölümlerde değinileceği gibi ulus devletlerin
güçlenmeleri ve ardından yeni ticaret yollarının hizmete girmesi ile, Hollanda ve İngiltere’nin çok güçlü olarak uyguladıkları ‚Hindistan (Ticaret/Sömürgecilik) Politikası‛, hızlı
ve kontrolsüz büyüme başta olmak üzere,
birçok etmene dayanmaktadır.
AB’nin gelişimine bakıldığında, son
50 yılda önemli ilerlemeler kaydedildiğini
görmekteyiz. Ancak Yunanistan ile yaşanan
finansal kriz AB’nin temellerini sarsmış, hatta
Yunanistan’ın EURO bölgesinden atılması
bile gündeme gelmiştir. AB’nin lokomotifi
durumundaki Almanya insiyatifi ele alarak
diğer ülkeleri de ikna etmiş ve Yunanistan’ın
EURO Bölgesinde kalmasını sağlamıştır. Bunun ardından İngiltere’nin aldığı Avrupa
Birliği’nden ayrılık kararı AB için bir şok etkisi yaratmıştır. Bunu başka ülkeler izleyecek
midir? Bu bakımdan Hansa Birliği’nin tarihsel
gelişiminin incelenmesi, AB için bazı dersler
çıkarılmasını sağlayabilecektir.
2. HANSA BİRLİĞİ NEDİR?
12. yüzyılın sonlarına doğru kurulan,
13. yüzyılın ilk yarısındaki belgelerde de
ismen anılmaya başlayan ve giderek
genişleyen bu ticaret birliği, idari yapısını
Meclis şeklindeki oluşuma dayandırmıştı.
Birlik, 16. yüzyılın ortalarına kadar önemli bir
ticari ve ekonomik güç olarak, Avrupa ve
dolayısıyla dünya ticaretindeki belirleyici
aktörlerden biri oldu. Hansa politikasının
araçları: boykot, ambargo, kontorların1
yerinin değiştirilmesi, itaatsiz üyelerin
Hansa’dan çıkarılmasıydı. Bu politikaların
etkisiz olduğu durumda ise Hansa savaşırdı
(Hammel-Kiesow vd. 2009: 164).
Hansa Birliği’nin kıyı şehirleri
ağırlıklı
kentsel
kompozisyonu,
ürün
kompozisyonuna da yansımıştır. Birliğin
1
Kontor, Hansa Birliği’ne bağlı ticaret üsleridir.
525
temeli, ringa balığı avlama tekeline
dayandırılmıştır. Dolayısıyla ringa balığının
ticaretinde de bir tekelleşme oluşmuştur.
Hansa’lılar bunun yanında, Norveç’in
kerestesini, İsveç’in demir ve bakırını,
Prusya’nın tahıl ve kehribarını, Rusya’nın
balmumu ve kürkünü alıyor ve bunları
Batı’nın gelişmiş toplumlarına satıyorlardı.
Bugünkü terminolojiyle büyük ölçüde transit
ticaret,
kısmen
de
reeksport
olarak
adlandırabileceğimiz ticareti, aynı şekilde
İngilizlerin
yününü,
Flandra
bezini,
Gaskonya şarabını ve Asya’dan getirtilen
baharatı ihraç etmek suretiyle gelişmiş bir dış
ticaretçilik yaklaşımı içindeydiler. Hansa’lılar,
Baltık Denizi’ni ve Rusya’nın büyük
bölümünü
Batılı
ticaret
firmalarına
kapatmışlardı. Eriştiği güç de bir ölçüde
buradan
kaynaklanıyordu.
Antwerp’ten
Novgorod’a uzanan bir şerit, Hansa
Birliği’nin ticari hâkimiyeti altındaydı
(Sedillot, 2005: 156).
Portekiz’den, Kuzeybatı Rusya’ya kadar uzanan ticari gücü sayesinde Hansa Birliği, 300 yıl boyunca güçlü ve başarılı politikası
ile Hollanda, İngiltere, İskandinavya ve Rusya’nın büyüyen rekabetine karşı koyabilmiştir. Çıkarlarını korumak amacıyla Hansa (her
Hansa şehrinin birliği olarak), politik ve askeri olarak da birlikte hareket etmekteydi.
1400’lü yıllarda Klaus Störtebecker’ın korsanlarına karşı olan mücadelede üstünlük sağlamış, 1401’de ünlü deniz korsanı Klaus Störtebecker idam edilmiştir (Bruners, 2014: 1-2).
Hansa Birliğinin şehirleri dört bölgede yer almıştır: Batı Baltık bölgesinin başında
Lübeck, Rhineland bölgesinin başında Köln,
Saxon bölgesinin başında Brunswick ve Doğu
Baltık bölgesinin başında Danzig/Gdansk yer
almaktaydı. Genel politika ve stratejiyi belirlemek için şehirlerin temsilcileri arasında
toplantılar düzenlenirdi. Hansetags olarak
bilinen bu konferanslar genellikle Hansa Birliğinin başşehri durumundaki Lübeck’te yapılırdı. Lübeck’in etkisi büyük olmasına rağ-
526
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
men, Birlik üzerinde hâkim bir pozisyon
kurmamıştır. Birlik, şehirlerarasında zaman
zaman politik ve ticari tercihlerin rekabetinin
yaşandığı serbest bir birlik olarak kalmıştır.
Buna rağmen organizasyonun altın çağı olan
ortaçağın sonlarına kadar etkinliğini sürdürmüştür (Nicole, 2014: 11).
Hansa ticaretini düzenleyen organizasyon ve disiplin, Hansa deniz gücüyle de
desteklenmekteydi. Sonuç olarak Birlik, uzlaşılan yer ve zamanda deniz filoları oluşturabilmiş olması sayesinde stratejik avantaj kazanmış ve deniz savaşlarında başarılar kazanmıştır (Nicole, 2014: 21). Savunma için
sarfedilen çaba ve harcamalara rağmen Hansa
Birliği kesinlikle kendi ordusunu veya donanmasını oluşturmamış, askeri güçler, bağımsız şehirlerin sorumluluğunda kalmıştır.
Gerçekte Birlik, düşmanlarına karşı daima
diplomasi, dayanışma ve ekonomik baskı
uygulamayı tercih etmiştir (Nicole, 2014: 12).
Hansa, bugünkü gümrük birliklerine
benzer şekilde örgütlenmişti. Asıl amacı rakiplere karşı rekabet ortamı yaratmaktı. Üye
şehir devletleri için ‚ayrıcalıklar‛ ticaret politikasının temelini oluşturuyordu. Bunun doğal bir sonucu olarak, Birlik dışından gelen
malların, bugünkü tabirle ‚serbest dolaşıma
girmesi‛, gümrük vergisi ve diğer kesintilerin
ödenmesine bağlı idi. Diğer bir ifade ile Hansa, üye ülkelerdeki tacirlerin korunması amacıyla kurulmuştu ve o şekilde de gelişiyordu.
Yapılan temaslarla da, Hansa’nın dış ayrıcalıklarının geliştirilmesine gayret gösteriliyordu. Özellikle Köln tacirlerinin 1157 yılında,
Londra’da (Londra Hanse’nin asli üyesi olmamakla beraber bir nevi ‚irtibat ofisi‛ konumundaydı) ‚Kraliyet Koruma Ödülü‛ ile
onurlandırılmaları, ‚Hanse dışındaki ayrıcalıklar‛ konusundaki ilk adım olarak kabul
edilmektedir (Dollinger, 1998: 244).
1337’de tahta geçen III. Edward, Hansa’dan yüklü miktarda kredi almış, buna karşılık Hansa, İngiltere’deki faaliyet alanını
genişletme yolunda taviz koparmıştır. Tüm
bu olanaklara rağmen, İngiltere’nin toplam
ihracatı içinde Hansa’lıların payı, yün ve me-
taller dışında oldukça düşük kalmıştır (Zieglar, 1994: 87-89).
3.
HANSA
BİRLİĞİ’NİN
OLUŞUMU
Bugünkü Almanya’nın kuzeyindeki
tacirler, kendilerini Hansa olarak adlandırmadan 100 yılı aşkın bir süre öncesinden itibaren kooperatifler halinde örgütlü ve çok
başarılıydılar. Bu ismi tacirler kendileri bulmamışlardır. Bu ismi Alman ticaret yaşamına
sokan, İngiltere Kralı III. Henry’dir. 1267 yılında, ‚Habeant hansam suam (Sizlere bir birlik
halinde Hanse, bir araya gelme izni veriyorum)‛ şeklindeki buyruk (Kararname) ile
‚Hansa‛ adı ilk defa kullanılmıştır. Bu buyrukla tacirlere, kralın kendi teb’asından daha
avantajlı bir durum yaratılmıştır. Bu noktada,
o yıllarda dahi ticaretin siyaset üzerindeki
etkisinin ne denli güçlü olduğu görülebilmektedir.
İşin esası kooperatif birlikleri olup,
Kuzey Almanya’da yerleşik tacirler, bu kooperatifler vasıtasıyla İskandinav ülkeleriyle
olduğu gibi, İngiltere ile de önemli ölçüde
ticaret yapmışlardır. III. Henry’nin Hansa’yı
dillendirdiği buyruğundan sonra, 1282’de ve
tekrar Londra’da, bu defa Alman işadamlarının kendilerini, ‚Hanse‛ olarak adlandırdıkları görülmüştür. Bununla beraber tarih kitapları, bu birliğin herhangi bir kuruluş belgesi
bulunmadığını da ifade etmektedirler.
Hansa, eski Almanca’da kullanılan
bir kelimedir ve grup, küme, sürü anlamına
gelmektedir. İlk kez İngiliz yünü dışalımı
yapan bir grup Flaman tacir tarafından kullanılmıştır. Bu tacirlerin birliği önceleri her
kentte bir lonca oluşturmuş, dinsel bayramları
birlikte kutlamayı, Hristiyanlığın ‚komşularını seveceksin‛ buyruğunu ve karşılıklı yardımlaşmayı gerçekleştirmeyi amaçlamışlardır.
Bu loncaları daha sonra ticari çıkarların korunması için de oluşturmaya başlamışlardır.
Kurulan ‚Hansa‛lar, gemi konvoyları hazırlamakta, bunların korunmasını sağlamakta ve
ticari tekel oluşturarak yünü en düşük fiyata
toptan almaktaydılar. Yönetim merkezleri
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
Brugge’de, satın alma merkezleri ise Londra’daydı.
Bez ticareti ve bunun sağladığı çeşitli
çıkarlar çok sayıda yabancıyı Brugge’ye çekmekteydi. Bunlar, kentte yerleşip kendi bürolarını açmışlar ve çok kısa zamanda burasını
dünyanın en büyük ticaret merkezlerinden
biri yapmışlardı. Kumaşları satın alıyor, buna
karşılık Rusya’dan kürk, Polonya ve Bohemya’dan maden, Alsace veya Burgonya’dan
şarap getirtiyorlardı. Böylece Brugge, bütün
dünya için bu hazinelerin bulunabildiği bir
yer olmuştu. Kentte -İspanyol, Cenovalı, Floransalı, Alman- her ulusun kendi sokakları,
kendi konutları, kendi ardiyeleri vardı. Patrici’lerin (Eski Roma’nın zengin ve saygın kişileri) taş konakları, eski kentin kerpiç ve ahşap
evlerinin yerine geçmişti. Altmış tane kilisesi,
yüksek kuleleriyle surları, kapalı pazar yeri ve
bez çarşısı gururla yükseliyor, belediye sarayının heybetli kulesi ise bütün bunların hepsine tepeden bakıyordu. Kırk değirmen kuyulardan su çekiyor, bir kanallar ağı üzerinde
tepeleme yüklü mavnalar, yedi yüz gemiye
yer bulunabilen dış limandan, Brugge limanına, durmadan mal taşıyordu. Burası Kuzeyin
Venedik’i olmuştu. Burada tacirler kral gibiydi, hükümet de tacirlerin elindeydi. Bu burjuva aristokrasi, görkemli bir altın sikkeye de
sahipti. Bu sikke ‚Gulden‛di. Bu para,
1100’lerde bütün Hansa ticaret ortaklığına da
egemendi (Sedillot, 2005: 154).
İkinci ve yine Flaman bir Hansa, 1230
yılında Chalons ile Brugge arasındaki 17 kent
tarafından oluşturuldu. Bunlar ham yün alımından vazgeçip, hazır bezleri büyük miktarlarda Champagne pazarlarına, İngiltere, Almanya, Avusturya ve Akdeniz Ülkelerine
sevk etmeye koyuldular. En uzun ömürlü
Hansa, Almanların kurduğu oldu. İtalyan
kentleri ölüm kalım savaşı verirken, Alman
kentleri 1241’de bir birlik kurdular. Baltık
Denizi’ndeki Gotland Adası’nın Visby Limanı’nda bir ofis açılmasından sonra, Lübeck ve
Hamburg, işbirliği amacıyla bir dostluk an-
527
laşması yaptı ve çok geçmeden Ren boyundaki Koblenz’den, Alman tarikat şövalyelerinin
egemenliğinde bulunan Riga ve Reval’e kadar, Alman kentleri arasında böyle birçok
birlik anlaşmaları imzalandı. Ticari tekeller
sağlamak, imtiyazlar elde etmek ve pazarları
fethetmek amacıyla bu çeşit çıkar birlikleri
doğdu. Lübeck, Köln’ün ayağını kaydırıp
Hansa birliğinde yönetimi üstlendi. Hansa,
çeşitli ofisleriyle Kuzey Denizi’nde kilit noktaları ele geçirmişti: Bergen’de kereste, balık ve
maden dışsatımı yapılmaktaydı. Brugge’de
Flamanlarla alışveriş hızlandırılmıştı. Londra’da, Tower yakınlarında kurdukları Stahlhof
adlı merkezleri, ne olur ne olmaz diye tahkim
edilmişti (Sedillot, 2005: 155).
Alman Hansa’sı her ne kadar bir birlik meclisi tarafından yönetilen, bölgeler ve
menziller halinde bölümlere ayrılmış, vergiler
alan, siyasal bir iktidarsa da, her ne kadar
askeri güç olarak emrinde katı disipline çok
önem verilen bir savaş filosu bulunuyorsa da,
yine de başlıca amacı, sadece denizlerde egemenlik kurmak olan, bir ticari güç halinde
kalmıştır (Sedillot, 2005: 156).
Hansa ile ilgili bir başka kuruluş
hikâyesi de şöyledir: Bosau Rahibi Helmold’un Slav Kroniki’nde (Almanak), Lübeck
kentinin kuruluşuna ilişkin bilgiler, sonraları
İngiltere’de III. Henry tarafından Hanse olarak adlandırılan oluşumun işaretlerini vermektedir. Hansa Birliği’nin kuruluş yeri Lübeck olarak kabul edilmektedir. Birlikte yolculuk yapan tacirler Batı Avrupa’da ‚Hanse‛
olarak adlandırılmaktaydı. 9.yüzyıl’da ‚Hansa‛ kelimesi, Gotça2 ve Eski Yüksek Almanca
dillerinde, ‚silahlanmış grup, halk topluluğu‛
anlamına geliyordu. 12. yüzyılda ise kelimenin anlamı, ‚gurbetteki topluluk‛ ve ‚yabancıların topluluğu‛ olarak daralmıştır. Nihai
olarak kelimenin anlamı, ‚uzun mesafe ticareti yapan tacirlerin kooperatifi‛ olarak kalmıştır (Hammel-Kiesow vd. 2009: 22-24).
Gotça; Gotların konuştuğu Hint-Avrupa dillerinden
Cermen dilidir.
2
528
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
Literatürde Hansa Birliği denildiğinde
akla gelen oluşum, III. Henry’nin bir buyruğuna dayanılarak aktarılan, başta Alman şehir
devletleri olmak üzere, Kuzey Avrupa ağırlıklı bir yapı içinde Norveç, Polonya, İsveç, Estonya, Letonya, Litvanya, Finlandiya, Rusya,
Belarus, Belçika, Fransa, İngiltere, Hollanda’nın iki yüze yakın şehir devletinin, asli
üyeler yanında, şube, irtibat bürosu, ticaret
noktası deyimleriyle adlandırılabilecek Kontor’ların (örneğin Londra Kontor’u) bir ticari
birlik olarak örgütlenmeleridir.
4.
HANSA
BİRLİĞİ’NİN
GELİŞİMİ
Hansa’nın gelişimi, şehirlerin gelişimi
ile yakından ilgilidir. Hansa, oluşumu ve gelişimi açısından kentseldir. 12. yüzyılın ikinci
yarısından itibaren yavaş yavaş ortaya çıkan
Hansa’nın oluşumu, eski şehirlerin gelişim
süreçlerini tamamladıkları ve yeni şehirlerin
ise oluşmaya başladıkları ve yeni şehir sayılarını 13. yüzyılda aşırı şekilde artırmaya başladıkları zamana rast gelmektedir (Dollinger
vd. 2012: 14).
Lübeck şehrinin kurulması ile Alman
tüccarları, kendi limanlarına kavuşmuş
oldular. Helmold’un Slav Kroniki’nde
belirttiğine göre, bu durumdan yola çıkarak
da Lübeck şehrinin yöneticisi olan Aslan
Heinrich’i (Heinrich der Löwe) 1159 yılında,
elçilerin merkezlere ve Danimarka, İsveç,
Norveç ve Rusya gibi kuzeye gönderilmesi ve
buralara barış sunulması ve Lübeck şehrinde
serbest
ticaret
yapılması
konularında
yönlendirdiler (Hammel-Kiesow vd. 2009: 22).
Baltık Denizi sınır komşuları için yapılan bu
serbest ticaret politikası ile Baltık Denizi
bölgesindeki
denizci
tacirlerin
yeterli
miktardaki gemi tonajının Lübeck’e çekilmesi
amaçlanıyordu. 1161 yılında Aslan Heinrich
tarafından yapılan Artlenburger Sözleşmesi
ile
Alman
tacirlerinin
Gotland’da3,
Gotlandlılar’ın ise Aslan Heinrich’in yetki
alanı olan bölgelerde aynı haklara sahip
3
Gotland Baltık Denizi’nin ikinci büyük adasıdır.
olması sağlandı (Hammel-Kiesow vd. 2009:
22-24).
Bu sözleşme ile Alman tacirler
Gotland’a seyahat edebiliyorlardı. Bu şekilde
Gotland’a
gelen
Almanlar
kooperatif
kurdular. Bu kooperatife, sadece Lübeck’li
şehirlerin tacirleri değil, aynı zamanda
Vestfalya bölgesinin ve Sakson bölgesinin
tacirleri de üye oldular (Dollinger vd. 2012:
27-28).
Gotland ticareti, 1167-95 yılları için
Kral Knut Eriksson ve Aslan Heinric
tarafından imzalanan ticaret sözleşmesi ile
sağlanmıştı.
İki
tarafın
tacirleri
bu
sözleşmenin şartlarını müzakere edip sonuca
bağlama iznine sahipti (Hammel-Kiesow vd.
2009: 30).
Visby şehri, Rusya’ya ve İsveç’e devam etmek isteyen ve ikmal malzemesi taşımak isteyen tacirler, çiftçiler, misyonerler ve
haçlı seferleri için aşırı hızlı ulaşım sağlayan
yer olarak gelişti ve Lübeck şehri ile karşılaştırılabilir hale geldi. 1190-1225 yılları arasında
Alman kooperatifinin başkilisesi Visby’de
inşa edildi. Zenginliğinden dolayı Visby’nin
politik olarak da gücü artmış oldu. Visby,
Rusya ile ticaret yapan Almanlar’ın hattını ve
korumasını almaya uğraşıyordu. Ancak Visby
şehrinin gücü, 13. yüzyılın sonundan itibaren
bütün Hansa şehirlerinde hâkimiyet sahibi
olan Lübeck’e karşı kısa sürmüştür (Dollinger
vd. 2012: 29-30).
Novgorod’un kronikine göre, 1201 yılında Daugava nehrinden karaya gelen Alman
tacirler olduğu belirtilmiştir. Daha sonraki
yıllarda da, Riga ve Tallinn’den ve Pskov
üzerinden gelen, karadan seyahat eden tacirler, denizden seyahat eden tacir gruplarına
katıldılar (Dollinger vd. 2012: 32).
Novgorod’a ek olarak, Gotland’lı Alman tacirler, haçlı seferleri sayesindeki hristiyanlaşma, fetih ve yeni şehirlerin kurulması
ile İskandinav yolunda Baltık ülkelerine ve
buna ek olarak, Daugava nehrinin yukarısından Polatsk, Vitebsk, Smolensk gibi Rusya
pazarlarına ulaştılar. Meinhard, 1184 yılından
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
itibaren Livonyalıları4 Hristiyanlaştırma misyonu ile geldi ve 1186 yılında Livonya’nın
Piskopos’u olarak takdis edildi. Daha sonra
ülkenin haçlı seferleri ile Hristiyanlaştırılması
sonucu başpiskopos Albert oldu. Albert, Gotlandlılar’ın kooperatifine katılmış ve Livonya’ya ilerlemişti (Dollinger vd. 2012: 32). Almanya’nın kolonizasyonu Elbe ve Oder nehri
arasındaki bölgede, 13.yüzyılın 3. çeyreğinde
ve 13.yüzyılın sonunda hız kazandı ve bölge
Oder nehrinin ötesine kadar Almanlaştırıldı
(Dollinger vd. 2012: 36).
1173 yılından sonra Knut Eriksson ve
Aslan Heinrich ile İsveç ve Lübeck arasında
yapılan bir sözleşme ile İsveçli’lerin Lübeck’de harç ödememesi garantilendi. Bu
tarihten itibaren Almanlar İsveç’de yerleşmeye başladılar. İsveç’in güneyine ve 13. yüzyılın ikinci yarısında da İsveç’in ortasına ve
Stockholm’a olan yerleşim giderek arttı. Bunun yanında Almanlar, Danimarka’ya ve
Schleswig’e de yerleşmeye başladılar (Dollinger vd. 2012: 43-44).
Lüneburg’dan tuz getiren Lübeck’ lilerin Skane’ye5 ulaşması ile, tuzlanmış balık
ticareti artış gösterdi. Lübeckli’lerin yanında
Saksonlu ve Vestfalyalı tacirler Baltık denizi
kıyısından, Gdańsk ve Riga’ya uzanan alan
arasında tuzlanmış balığın ticaretini yaptılar.
13. yüzyılın ortalarında Skåne pazarı uluslararası oldu ve Norveç’li, İngiltere’li ve Hollanda’lılar da bu pazarı ziyaret etmeye başladılar. Pazarda çoğunlukla tuzlanmış balık, bunun yanında yün kumaş, keten bezi, tuz, tahıl,
deri ve bira ticareti yapıldı.
13. yüzyılda Almanlar İngiltere’ye ve
Kuzey Denizi’ne ve Hollanda’ya ilerlediler
(Dollinger vd. 2012: 45-47). Almanların bu
denli ilerlemesini sağlayan, Gotlandlı tacirlerin kooperatifiydi. Bu kooperatif 13. yüzyılın
ortalarından itibaren gerilemeye başladı. Seyahat eden tacirlerin, gittikçe artan görevlerini
yerine getirmede zorlanmaları, gelişen şehir4
5
Bugünkü Letonya ve Estonya’nın bulunduğu bölge
Skåne, İsveç’in en güneyinde yer alan bölgedir.
529
lerin birbirleri ile olan ilişkilerinde ve politik
önemlerini artırmalarında kooperatif olarak
bu şehirlerin taleplerini yerine getirmede ve
kararların bu şehirler için pahalı ve riskli olması konusunda kuşkuda kalmaları gibi nedenlerden dolayı kooperatif gerilemeye başladı (Dollinger vd. 2012: 53).
13. yüzyılın otuzlu yıllarında şehirler,
yurtdışında bulunan tacirlerin güvenliklerini
garanti altına almak ve azalan imparatorluk
gücünün dış ticareti koruyamayacağını hesaplayarak tacirler için ticarette en uygun koşulları sağlamak çabasına girdiler. Bu amaçları
yerine getirmek için 13. yüzyılın ortasından
itibaren komşu oldukları belediyelerle karşılıklı olarak anlaşma imzalamaya başladılar
(Dollinger vd. 2012: 55). 1259, 1260, 1264 ve
1265 yıllarında imzalanan anlaşmalarla, deniz
ticareti ve Livonya’ya ve Rusya’ya kadar olan
rotalar koruma altına alınmış oldu (Graichen
& Hammel-Kiesow, 2011: 78). Hansa’yı belediyeler arasında yapılan bu bölgesel sözleşmelerin birliği olarak ele almak yanlış olur.
Gerçek anlamda Hansa, 13. yüzyılın seksenli
yıllarında biçimlenmeye başlamıştır (Dollinger vd. 2012: 56-57).
Belediyeler arasında yapılan bu anlaşmalara uluslararası sözleşmeler de eklenmiştir. 1280 yılında Lübeck ve Visby’den,
Gotland’a kadar olan Alman Belediyeleri arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma ile
Öresund ve Novgorod arasındaki bölge, yani
bütün Baltık Denizi ve limanları kaplayan
bölgede ticaret yolları koruma altına alınmış
oldu. Bu anlaşmaya 1282 yılında Riga da katıldı. Böylece daha önce Danimarka, Norveç
kralları ve Rus derebeyliklerinin hâkimiyetinde bulunan Baltık Denizi’nin merkezi deniz
yolları ilk defa devletin koruması ve kontrolü
altına alınmış oldu.
13. yüzyılın ortasından itibaren
yurtdışında
ticaret
yapan
tacirlerin
oluşturdukları birliğe Niederdeutsch dilinde
‚Gemene Kopman‛ denilmekteydi (Graichen &
Hammel-Kiesow, 2011: 59-60). Gemene
530
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
Kopman, daha çok kuzey-doğu Avrupa,
Novgorod, Smolensk ve Livland’da aktifti.
Batıda da (1252/1253 yılında Flandra’da)
tacirler, Gemene Kopman için müzakere
etmişlerdir (Graichen & Hammel-Kiesow,
2011: 62).
Aynı dönemde Alman şehirleri
Norveç’e ve daha önce dünya ticaret pazarı
olan Brugge’ye karşı iktisadi menfaatlerini
korumak için iktisadi kuşatmalar ile
hâkimiyet sağlamışlar, bu sayede bölgesel ve
bölgeler üstü şehirlerle yapılan anlaşmaların
ve Gemene Kopman’dan dolayı kazanılan
imtiyazların yanı sıra, dış ticaret yollarında
teminat, barış ve gümrük vergisi muafiyeti ya
da indirilmesi gibi ek imtiyazlar da elde
etmişlerdi. İmtiyazlar ya her ülkenin tacirleri,
ya da Alman tacir birliği için alınırdı.
Karayolu ve denizyolunu teminat altına alan
bu politikayı derebeyleri ve tacirler bir arada
uygulardı. Bu da Hansa’ya ait politikanın
başarısını
oluşturmuştur
(Graichen
&
Hammel-Kiesow, 2011: 78-79).
12. ve 13. yüzyılda Hansa’ya katılan
şehirlerin sayısının artmasının nedeni,
yurtdışında ticaret yapan tacirlerin Gemene
Kopman’ın
üyesi
olarak
yurtdışında
faydalandığı bu imtiyazlardır (Graichen &
Hammel-Kiesow, 2011: 80). 13. yüzyılın
sonunda Gemene Kopman etkisini kaybetti.
Belediye meclisleri Gemene Kopman’ın
gücünü
azaltmaya
çalıştılar,
ancak
Kontorlar’da haklar bir süre daha yerine
getirilmeye devam etti. 1299 yılında
Lübeck’de yapılan toplantıda alınan kararla,
Gemene Kopman mührünün Gotland’da
kullanma izni ortadan kaldırıldı. Böylece
şehirlerin
belediye
meclis
üyelerinin
Gotland’da
bir
işyerini
mühürleyerek
kapatma yetkisi kalmadı (Graichen &
Hammel-Kiesow, 2011: 80-82).
13. yüzyılın sonunda İtalya’da
başlayan ve Almanya’ya da gelen ticari bir
devrim vardı. Yeni ticaret tekniklerinin,
özellikle de yazışmanın ticarete girmesi ile
yaşlı tacirler artık bütün bir yıl yolda
gezmekten kurtulmuşlardı. Masalarından
alışverişlerini
takip
edebiliyorlardı.
Yurtdışındaki pazarlara ticaret ortağı olarak
arkadaşlarını,
ya
da
genç
tacirleri
gönderiyorlardı. Siparişler sözlü ya da yazılı
olarak mektup ile yurtdışında bulunan
personele ya da vekile verilirdi. Siparişlerin
yazılı şekilde verilmesi ile ticaret hacmi ve
ticaret uzaklığı genişledi (Graichen &
Hammel-Kiesow, 2011: 81).
Yaşlı tacirlerin alış verişlerini kendi
ülkelerinden takip etmesi ve genç tacirlerin ya
da vekillerinin yurtdışına gönderilmesi ile
oluşan iş bölümü, nakliye şirketlerinin
karadan ve denizden meslek dallarına
ayrılmasına neden oldu. Böylece Baltık
Denizi’nin güney-batı kıyısında bulunan
şehirler, antrepo yerlerine dönüştü ve doğu
ve batı arasında aracı bölge konumu
kazandılar (Graichen & Hammel-Kiesow,
2011: 82).
13. yüzyılın ortasından itibaren
Wendische Staedte olarak adlandırılan Lübeck,
Rostock, Wismar, Stralsund ve Greifswalde,
doğu ve batı ticareti için merkezi olarak gemi
nakliye limanları haline geldiler. Bu durum
yaklaşık 100 yıl boyunca devam etti (Beck,
1830: 68).
13. yüzyılın sonuna gelindiğinde
bölgesel, bölgeler üstü ve uluslararası olmak
üzere 3 aşamalı dış ticaret ağı sağlanmıştı.
Hansa, 13. yüzyılda İngiltere’den aldığı
imtiyazları 14. yüzyılın başında genişletti
(Dollinger vd. 2012: 69). Ancak 14. yüzyılın
başında
Baltık
Denizi’nin
güney-batı
kısmında bulunan şehirlerin hükümdarlarının
ve Danimarka kralı Erich Menved’in (12861319) fetih politikası ile, Hansa’da gerileme
görüldü (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011:
82-84).
Danimarka kralı Erich Menved’in
1319’da ölümü ile fetih politikasının yarattığı
kriz hızlı bir şekilde hafifledi. Wendische Staedte olarak adlandırılan ülkeler, Hansa’nın
üzerindeki otoriteyi tekrar kazandılar. 14.
yüzyılın ortasında Lübeck de başrol pozisyonunu tekrar kazanmış oldu (Dollinger vd.
2012: 66-68).
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
14. yüzyılın ortasında Flandra`da,
Alplerin
kuzeyinde
bulunan
Brugge,
Avrupa’nın
dünya
ticaret
pazarıydı.
Brugge’de İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz,
İtalyan ve Alman tacirler birlikte ticaret
yapıyorlardı. Alman tacirler de, diğer bazı
yabancı tacirler gibi "hostel" adı verilen
kervansaraylarda kalıyorlardı ve buraları aynı
zamanda depo olarak da kullanıyorlardı.
Kervansaraylardaki
tacirler,
getirdikleri
paraları ve değerli madenleri, bölgenin
madeni paralarına karşılık bozuyorlar ve
diğer tacirler ile bağlantı kuruyorlardı.
Brugge şehrinin ticaret ağı, Orta Doğu’daki
Doğu Akdeniz Ülkeleri’nden İzlanda’ya,
Portekiz’den Rusya’ya kadar uzanıyordu.
Alman tacirler, 14.Yüzyılın ortasından
itibaren Brugge’nin ticaret ağında önemli bir
yer tutmaya başladılar. O yıllarda hostel’da
kalan 200 kişinin yaklaşık 120 kişisini Alman
tacirler
oluşturmaktaydı
(Graichen
&
Hammel-Kiesow, 2011: 109-110).
Alman tacirler, daha iyi haklar elde
edebilmek amacıyla, kendilerine verilmesi
gereken hakların verilmediğini, ya da ihmal
edildiğini iddia ederek bir mücadele içine
girdiler ve 14. yüzyılın ortasında Brugge’de
ve Sluys’da çalışan kaymakamları, engeller,
haklarının reddi ve talep edilen yeni vergiler
konusunda şikâyet ettiler. 20 Ocak 1358 yılında Goslar, Braunschweig, Elbing ve Thorn
şehirlerinin yanında Wendische şehirlerinin
danışma kurulu elçileri tarihi bir karar aldılar
ve karada ve denizde ticari ambargo konusunda uzlaştılar. Ticari ambargo sadece Brugge’ye karşı değil, aynı zamanda Flandra hükümdarının bütün kontluklarına karşı getirildi. Kendilerini, Flaman şehirlerine ve kontluklarına karşı güçlü ve bütünleşmiş bir rakip
olarak ‚Dudeschehense‛ olarak adlandırdılar.
İlk defa bu tarihte Hansa kelimesi kullanılmış
oldu (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011: 111113).
1358 yılında ilk defa dile getirilen
‚Dudesche hense‛, Alman tacirlerinin ve
531
Alman şehirlerinin ilk amaçlı birliğidir. Bu
birliğin kurullarında yurt dışında ticaret
yapan tacirler ya çoğunluktadırlar, ya da
önemli bir rol üstlenirler. Tacirler 13.
yüzyıldan
beri
Gemene
Kopman’ın
imtiyazlarından
yararlanmaktaydılar.
Gemene Kopman gibi, Dudeschehense de
hukuki
açıdan
eşit
olan
üyelerden
oluşmaktaydı (Graichen & Hammel-Kiesow,
2011: 119).
1360 yılında Flamanlar, Dudeschehense’nin şartlarının hemen hemen tamamını kabul ettiler ve barış sağlandı (Dollinger
vd. 2012: 82).
Danimarka kralı IV. Waldemar, 1361
yılında Visby şehrini ele geçirdi (Graichen &
Hammel-Kiesow, 2011: 123). Yaklaşık üç asır
boyunca Gotland Adası Danimarkalı olarak
kaldı. 1360 yılında Skane ilini ele geçiren
Danimarka’ya Hanse ticaret imtiyazlarını
kabul ettirmek için ağır bir bedel ödendi.
Danimarka kralının bu politikası nedeniyle,
Visby’nin
fethinden
4
gün
sonra,
Greifswald’da
bulunan
sahil
şehirleri
Danimarka kralına karşı birlikte hareket
etmek üzere kararlar aldılar. Danimarka ile
olan ticaret ilişkilerine ara verildi ve
Danimarka’yla
olan
savaşın
finanse
edilebilmesi için gümrük vergisi toplandı
(Hammel-Kiesow vd. 2009: 163). 1361-70
yıllarında Hansa ile Danimarka arasında
süren müzakere sonunda 1370 yılında yapılan
Strahlsund Anlaşması ile barış sağlandı.
Hansa için başarı ile sonuçlanan bu zafer,
aslında Hansa tarafından değil, Köln
Konferasyonu tarafından başarılmıştır. Köln
şehrinin dâhil olmadığı bu konfederasyon
1367 ve 1385 yılları arasında mevcuttu ve
Hansa’nın sahil şehirlerinden ve Hollanda’nın
Hansa şehirlerinden meydana gelmişti. Köln
Konferasyonu’na dâhil olmayan Hansa
şehirlerinin tacirleri, Danimarka’ya karşı
yapılan savaşı finanse etmek için Hansa’ya
gümrük vergisi öderlerdi. Şehirlerin yanında
Mecklenburg dükü II. Albrecht ve Yutland’ın
532
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
asilzadesi gibi derebeylikleri de Danimarka
kralına karşı kurulan bu konfederasyona
katıldılar (Hammel-Kiesow vd. 2009: 162).
24
Ekim
1370’de
Köln
Konfederasyonu ve Danimarka ile yapılan
Strahlsund Anlaşması ile Hansa, Skane’deki
ticaret imtiyazlarına kavuştu ve Alman
tacirlerden talep edilen vergiler kaldırıldı.
Hansa, yapılan bu anlaşma ile Hansa
hasılatlarının bir bölümüne ek olarak,
Helsingborg, Malmö, Skanör ve Falsterbo
saraylarının anahtarlarını 15 yıllığına teslim
aldı. Bunun yanında Waldemar’ın ardından
gelen Danimarka Kralının da Hansa’nın onayı
olmadan
seçilemeyeceği
onayı
alındı.
Stralsund Anlaşması, Hansa tarihinin doruk
noktası olarak bilinmektedir (HammelKiesow vd. 2009: 164).
Dudeschehense,
15.
yüzyılda
Hansa’ya ait meselelere aktif olarak dâhil olan
yaklaşık 70 şehri ve 130 temsili küçük şehri
kapsamaktaydı. Hanse ticaretinin esas
dayanağı Novgorod, Bergen, Brugge ve
Londra’da
bulunan
Kontorlar
ve
Litvanya’dan Portekiz’e kadar olan 44 küçük
şubeydi (Graichen & Hammel-Kiesow, 2011:
119).
5.
HANSA
GÜNÜ
(KONFEDERASYON MECLİSİ)
Hansetag6 olarak adlandırılan Hansa
günü ya da Konfederasyon Meclisi7 (Ortaylı,
2008: 89) ilk defa 1358 yılında Lübeck’de
toplandı. Daha sonra Hansa günü, üç ya da
dört ayda bir toplanmaya başladı. Hansa
gününe ek olarak, bölgesel konfederasyon
meclisleri de vardı (Bruners, 2014:1).
Konfederasyon Meclisi’nde şehirlerin elçileri
birliğin sorunları hakkında karar vermek için
biraraya gelirlerdi (DIE ADRESSE FUR
AUSBILDUNG, STUDIUM UND BERUF,
2014). Konfederasyon Meclisi’nde başka
şehirlere ya da hükümdarlara tanınacak olan
ticari imtiyazlar konusunda kararlar alınırdı.
Bunun
dışında mecliste sözleşmelerin
6Hansetag
7Bu
Türkçe’ye Hansa Günü olarak çevrilir.
tabir İlber Ortaylı tarafından kullanılmaktadır. .
imzalanması, üyeliklerin iptali ya da yeni
üyeliklerin kabulü gibi konular hakkında
oylama yapılırdı. Tartışmalı durumlarda
Konfederasyon Meclisi aracı olarak işlev
görürdü. Bunun dışında ablukaya alma, elçi
belirleme ve yönetmelik çıkarma gibi işlemler
de
Konfederasyon
Meclisi’nde
kararlaştırılırdı. Hatta bu mecliste savaş ve
barış anlamına gelebilen askeri önlemlerin
alınması konusunda da kararlar alınırdı.
Alınan bütün kararlarda itiraz hakkının
kullanılamaması kuralı geçerliydi (LEBEN IM
MITTELALTER, 2015)
Hansa, katı kanunları, başkanı veya
ana sermayesi bulunmamasına rağmen, Hansa günlerinde alınan kararlar katılımcılar için
zorunlu kılınmıştı. Hansa’nın parlak döneminde 160’ın üzerinde şehri vardı. Bunlardan
70-80 tanesi daimi üyelerdi (Bruners, 2014:1).
Kendilerini tam üye olarak tanımlandıran
yaklaşık 70 şehir bu meclise davet edilirdi. Bu
şehirler ya doğrudan, ya da başka ülkelerin
temsilcisi olarak Konfederasyon Meclisi’ne
katılırlardı ve mali ve askeri aidatları öderlerdi (Take, 2013: 32).
Son Konfederasyon Meclisi 1669 yılında düzenlendi. Buna sadece altı şehir fiilen
katılmış, üçü temsilci göndermiştir. Lübeck,
Hamburg ve Bremen şehirleri 1629 yılında
diğer Hansa şehirlerinden, tüm Hansa sorunlarını temsil etmek için vekâlet almışlardır
(OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014).
6.
HANSA
BİRLİĞİ’NİN
DAĞILMASI
Hansa’nın bitişi yavaş yavaş gerçekleşmiştir (OFFIZIELLE WEBSEITE DER
HANSESTADT LÜBECK, 2014) Hansa’nın
dağılmasının birçok çeşitli nedeni vardır. Bunlardan biri, bazı hükümdarların şehirlerine,
Hansa Birliğinde kalmayı yasaklamalarıdır.
Bu merkezi güç, her konuda kendini hissettirmiştir. 15. yüzyıldan itibaren Hansa, birçok
ülkede etkisini gitgide kaybetmeye başlamıştır. Çünkü hükümdarlar, Hollanda ve İngiltere ile kendileri de ticaret yapabileceklerinden,
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
kendilerini artık Hansa’dan bağımsız ve üstün görmekteydiler (MEER IM FOKUS, 2015).
Danimarka, Hollanda ve Rusya
hükümdarları politik güçlerini kazandıktan
sonra Hansa şehirlerinin ticaretteki ve
balıkçılıktaki monopol durumu tehlikeye
girmiştir. Hansa tüccarlarının yüzyıllar
boyunca koruduğu imtiyazlar ve vergi
muafiyetleri kısıtlanmış, Danimarka, 1429
yılında geçen ticaret gemilerinden düzenli
olarak gümrük vergisi almaya başlamıştır
(Delvaux de Fenffe, 2015).
Bir başka neden, Rusya’nın iç bölgesinden gelen ürünlerin, gittikçe daha fazla
karadan taşınmaya başlaması ve böylece Baltık Denizi’nde bulunan Hansa şehirlerinin
aracı rolünün ortadan kalkmasıdır (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014).
Özellikle yeni oluşan ve büyük paralar kazanılan Atlantik ekonomisine (Amerika
ve Hindistan´a uzanan deniz yollarının keşfi)
direkt erişimleri olan Hollanda ve İngiltere’nin büyüyen ticaret rekabeti de Alman
tüccarlarını büyük zarara uğratmıştır (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014). Özellikle Hollanda ve İngiltere’nin, ticaret temeline dayalı kolonyalist ‚girişimcilikleri‛ ile kurulan Doğu ve Batı Hint
Kumpanyaları’na vurgu yapmak kaçınılmazdır. 1600’lerin ilk yıllarında kurulan bu
‚Kumpanyalar (Companies)‛, Hansa Birliği’nin çöküş sürecinin de başlangıcına denk
gelmektedir. Bunun, bir tesadüf olmadığı
ortadadır.
Ticaretin ağırlık merkezi batıdaki denizaşırı ülkelere taşınmış ve Hansa’nın gücü
giderek azalmıştır. Hansa’nın kendini güvence altına almak için yeterli parası yoktur. Hükümdarların verdiği krediyi ödeyemedikleri
için imtiyazlarını kaybetmişlerdir. Hansa’nın
şehir hukuku da kısıtlanmıştır. Novgorod’un
Rus, daha doğrusu İsveç İmparatoru tarafından 1494 yılında fethiyle, Novgorod Hansa’dan ayrıldı. Novgorod ticaret şubesinin,
533
Moskova grandükü tarafından kapatılması ile
Hansa ağır bir darbe aldı. Danimarka Krallığı
ile kişisel iş birliği yapan Schleswig ve Holstein düklükleri, Lübeck’e doğrudan komşu
olan ve Hansa’nın en büyük rakiplerinden biri
olan Danimarka Kralı, Lübeck ile Hamburg
arasındaki karada olan transit ticareti ve boğaz üzerindeki deniz yolunu kontrol altına
almış oldu (MEER IM FOKUS, 2015).
İsveç, Norveç ve Danimarka, Hollanda ve İngiltere’ye de ticaret ortaklığı sundular. Fuggerund Welser’in de ticaret hâkimiyeti
kurmasıyla Güney Almanya’da da güç kaybettiler. Böylece Hansa, sırayla imtiyazlarını
kaybetti (1537’de İsveç’den, 1596’da Danimarka’dan ve 1606’da da İngiltere’den)
(MEER IM FOKUS, 2015). İngiltere ve Hollanda´nın giderek güçlenmesi ile Hansa´nın
imtiyazı giderek kayboldu ve böylece gittikçe
daha çok şehir, ya hükümdarlarının baskısı
üzerine birlikten ayrılmak zorunda kaldılar ya
da kendi istekleriyle birliğe arkalarını döndüler (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014).
Hansa Birliği’nin dağılmasında reformasyonun da etkisi olmuştur. Bazı şehirler
Protestan olurken, bazı şehirler Katolik kaldığından, reform hareketi Hansa’yı bir arada
tutmak için olumsuz bir etki yapmıştır. Bu,
öncelikli olarak 1547 tarihinde Schmalkaldik
Savaşları`nda, Hansa şehirlerinin imparator
Karl IV tarafında, ya da onun karşısında savaşmalarıyla kendini göstermiştir (MEER IM
FOKUS, 2015). Reform hareketi Hansa’nın
bölgeleri arasında, mezheple ilgili bir çatlak
oluşturmuştur. Otuz Yıl Savaşı, mevcut olan
dış ticareti durdurmada büyük bir rol oynamıştır. En başta da Barok Dönemi’nde hükümdarların güçlenmesi, bu hükümdarların
yönetimi altında bulunan küçük şehirlerin
etki alanlarını daraltmıştır (Rönnau, 2009: 65).
1603 yılında, 15. yüzyıldan beri
Hansa’nın Londra’daki yerleşim yeri olarak
adlandırılan Stalhof kaldırılmıştır. İngilizler
ticaret konusunda çıraklık eğitimlerini Hansa
534
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
Birliği’nde yapmışlar, sonra da ustalarını
kovmuşlardı ve niyetleri, kıta pazarlarını
fethetmekti. Bir girişimin giderlerini ortaklaşa
karşılamak için çoğu kez şirketler kurdular.
Önceleri Lübeck veya Hamburg’tan aldıkları
gemileri kendi tersanelerinde yapmaya
başladılar (Sedillot, 2005: 229).
Alman
hükümdarları,
şehirlere
hâkimiyet kurmaya başlayınca Hanse’nın
dağılmasını
hızlandırdılar.
Alman
hükümdarları, Almanya’da bulunan Hansa
şehirlerine kuzeyde bulunan liman şehirleri
ile olan ittifaklarını yasakladılar ve Hansa
şehirlerini, Hansa Birliği’nden çıkmaya
zorladılar. Eş zamanlı olarak İngiltere ve
Hollanda, Baltık Denizi’ndeki ekonomik alana
nüfuz ederek güçlendiler. Hansa’nın çok
güçlü rakipleri oldular. Vestfalya Antlaşması
ile son güçsüzlük belirginleşti. İsveç, bütün
Baltık Denizi’ne hâkim olduğundan, Hansa
ticaretini kontrol edebiliyordu (MEER IM
FOKUS,
2015).
Bazı
Hansa
deniz
operasyonları
özellikle
çok
pahalıydı.
Tahminen 800 ve 1000 araçlık ve toplam
kapasitesi yaklaşık 45.000 ton olan büyük
ticaret filoları doğal olarak oldukça pahalıydı.
Bazı Hansa şehirleri yerel olarak yapılan bu
araçların yabancılara satışını yasaklamıştı.
Buna karşılık Hansa araçları ile yapılan
operasyonlar
diğerlerinden
çok
daha
başarılıydı. Ancak 15.yüzyılın ilk yarısındaki
bu başarı, yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren
kaybedilmeye başladı (Nicole, 2014: 37-38).
Bu nedenlerle gücünü yitiren Hansa
Birliği, son 100-120 yıllık sürecini bir kültür
topluluğu olarak sürdürdü ve nihayet Meclis
son olarak 1669’da Lübeck`de toplandı (OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT
LÜBECK, 2014) ve dünyanın bu ilk organize
ticaret birliği sona erdi.
Hansa, özü gereği hep bir denizcilik
birliği olarak kaldı. Fakat gün geldi, Hansa da
ticaretin her şey demek olmadığını anlamak
zorunda kaldı. Zira süreklilik açısından bakılırsa, Hansa, Brugge gibi üstünlüğünü koruyabilmesini sağlayacak büyük bir ticaret merkezinden ve İtalya’ya akan büyüklükte bir
sermayeden yoksun bulunuyordu (Sedillot,
2005: 156).
Ticaret tarihçileri Hansa Birliği’nin
sona ermesinin nedenlerini şöyle sıralamaktadırlar:
1. Ringa balığının, Hansa’nın avlanma tekeli bulunmadığı Kuzey Denizi’ne göç
etmesi,
2. Reform Hareketi (büyük perhiz
kuralları ringa balığı tüketimini kısıtlamıştır.),
3. İtalya şehir devletlerindeki (burada kastedilen büyük ölçüde Venedik ve Cenova şehir devletleridir) büyüklükte sermayenin olmayışı,
4. Merkezi devletlerin güçlenmeleri,
5. Yeni keşfedilen deniz yolları ile
yeni ticaret yollarının açılması,
6. Yeni pazarlar ve sömürgecilik,
7. Kontrolsüz genişleme.
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
535
7. ALMAN HANSA ŞEHİRLERİ
Şekil 1: 15. Yüzyılda Rhein Nehri’nden Baltık Ülkeleri’ne Kadar Olan
Önemli Alman Hansa Şehirleri
Kaynak: ZDF, 2014.
Bazı önemli Alman Hansa şehirleri
şunlardır;
Neuss: Orta Çağ döneminde 14741475 yılları arasında İmparator III. Friedrich,
Neuss şehrine, Burgonya dükü olan I. Charles’a, bir yıl boyunca olan kuşatması karşısında başarılı savunması için Hanse şehir hakkı
vermiştir (STÄDTE BUND DIE HANSE,
2014). İmparator III. Friedrich Neuss’a, Hansa
hakkının yanı sıra, madeni para basma hakkı,
imparator kartalı modelli altın arma hakkını
vermiştir (DEUTSCHE STAEDTE, 2015). Erft
ve Rhein nehirlerinde olan konumundan dolayı Neuss ve Hollanda arasındaki ticaret
canlanmıştır. Neuss’un ticari ilişkileri İskandinavya ve Baltık Denizi bölgesine kadar
uzanmıştır (STÄDTE BUND DIE HANSE,
2014).
Köln: Orta Çağın büyük şehri olarak
Hanse’nın merkezi durumundadır. Bunda
İngiltere’ye olan ticaretin önemli bir rolü vardır (Rönnau, 2009: 65).
Lüneburg: Tuz üretimi, Lüneburg
şehrinin, tuz için en önemli dış ticaret limanı
olan Lübeck ile bağlantısını sağlamıştır. 124666 yıllarında Sakson Şehir Birliğine ait olan
Lüneburg şehri, çok kısa bir süre sonra da,
Wend Şehir Birliği’ne katılmıştır. Böylece iki
yerleşim yerini bağlayarak Hanse birliğinde
önemli bir fonksiyona sahip olmuştur
(STÄDTE BUND DIE HANSE, 2015).
Hamburg: 12. yüzyılda Hamburg`un
ticareti Kuzey-Avrupa bölgesinde hızlı bir
şekilde gelişmiş ve Elbe Nehri de çok büyük
bir öneme kavuşmuştur. Hamburg’a 1189
tarihinde Imparator Barbarossa tarafından
ayrıcalık verilmiştir. Elbe Nehri`ndeki gümrük kaldırılmış ve bağımsız bir İmparatorluk
şehri haline gelmiştir. Hamburg, Hansa Birliği`nin en önemli Kuzey Denizi limanıdır.
Tahıl, kumaşlar, kürkler, ringa balıkları, baharatlar, orman ürünleri ve madenlerin aktarma yeri olarak hizmet etmiştir. En önemli
ihraç ürünü olan –Birası- ile ünlüdür. 1188
536
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
yılında Schauenburg`un Kont`u Adolf III,
Alsteurufer`in batısında bir liman kurmuş ve
bu sayede Hamburg dünyaya geçiş kapısı
(das Tor zur Welt) olarak üne kavuşmuştur.
14. yüzyılda Hamburg, Hansa`nın en
önemli üyesi olarak tanınmıştır. Kârlı Bira
ihracından dolayı Hansa`nın Bira Fabrikası
olarak adlandırılmıştır. 1510 yılında Augsburg Bağımsız İmparatorluğu`nun yasama
organı, Hamburg`u, bağımsız Hansa Şehri
olarak tanımıştır. 1558 yılında Hamburg`da
ilk Alman Borsası açılmıştır. Amerika`nın ve
Asya`ya olan deniz yollarının keşfinden sonra
Hamburg, 1550 yılından itibaren Avrupa`nın
önemli ithalat limanlarından birisi olmuştur.
Hamburg, 1806-1814 tarihleri arasında
Napolyon orduları tarafından işgal edildi. Bu
işgal, bir taraftan demokratik yenilikler getirirken, diğer taraftan da ekonomik ve sosyal
açıdan çöküş getirdi. 1842 yılında çıkan yangınla tarihi şehrin yarısından fazlası tahrip
oldu. Bu yangın Hansa tarihinde önemli bir
dönüm
noktası
oldu
(OFFIZIELLES
STADTPORTAL FÜR HAMBURG, 2015).
Lübeck: Lübeck ticaret şehirlerinin ortasında yer almaktaydı ve gayri resmi olarak
lider durumundaydı, bu nedenle de, Hansa`nın başı olmuştu. 1370 yılında Danimarka
ile olan zor bir savaş sonunda bir süre için
Baltık Denizi`nde bulunan Hanse şehirlerine
üstünlük sağlamış olan Stralsund`da barış
sağlandı. Lübeck`in üstünlük durumu İmparator Karl IV`ün, 1375`de şehri ziyaret etmesiyle daha da pekişti. Daha sonra 1397 yılında,
Kuzey şehirleri ile Kalmar Birliği’nde birleşildi. 1613`de yapılan sağlamlaştırıcı tahkimatlar
sayesinde Otuz Yıl Savaşı`ndan uzak kaldı
(OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT LÜBECK, 2014).
Wismar: 1259 yılında Lübeck, Wismar
ve Rostock şehirleri arasında yapılan üçlü
ittifak, bölgede bulunan deniz ve karadaki
ticaret yollarının emniyetine, her şeyden önce
deniz korsanlarına karşı korunmaya hizmet
ediyordu. Wismar`da liman, denizcilik ve
ticaret sanatı çok hızlı bir şekilde gelişti. İspanya, İtalya ve Fransa`dan şarap, Rusya`dan
kürk ve orman ürünleri, Norveç`ten post,
kumaş, ipek ve yün, her şeyden önce de balık,
baharat, balmumu, bira mayası ve tuz getirtildi. Baltık denizi ve denizin arkasında kalan
iç topraklara olan ticaret çok iyiydi. Hansa’nın parlak dönemi başladığında, Wismar
varlıklı bir şehir olmuştu (HANSESTADT
WISMAR, 2015).
8.
HANSA
BİRLİĞİ’NİN
GLOBALLEŞMEYE KATKISI
8.1.Teknolojik Gelişme
Hansa zamanında bütün Avrupa`daki
artan nüfusun çoğalan talepleriyle pazarın
genişlemesine, şimdi olduğu gibi, sevkiyat
araçları ve yollarda yapılan gelişmeler neden
olmuştur. Örneğin ‚Hansa-Kogge‛ çok hızlı,
büyük ve dayanıklı bir gemidir. Bu gemi ekonomik, büyük emeklerle yapılan bir gemiydi
ve deniz korsanlarının gemiyi ele geçirmesi
oldukça zordu. 4 tekerlekli ön dingili hareketli
araçların keşfi olmasaydı ve Alpler üzerinden
geçen yolların yapımı olmasaydı, bugün modern Lojistik’te kara-deniz bağlantısı olarak
adlandırılan terim 14. yüzyıla kadar oluşamayacaktı. Hansa tüccarları, mal ulaşımını hızlandıran ve kolaylaştıran bu bağlantıyı ‚Reise
über See und Sand (deniz ve kum üzerinde
yolculuk)‛olarak adlandırıyorlardı. Bu iyileştirilmiş ulaşım imkânları, bulunulan yerden
bağımsız ve bölgeler arası üretimin oluşması
için çok önemliydi. Örneğin; tarihi dünya
markası Flandra menşeli bezlerin adı, 14.
yüzyıl’da Flandra`dan gelmektedir. Bu bezler
için gerekli olan hammadde ve malzemeler
Baltık denizi bölgesinden, İngiltere`den ve
Küçük Asya`dan sağlanırdı. Asıl üretim ise,
Roma zamanından beri Know-How`a sahip
olan Flandra`da yapılırdı (Hammel-Kiesow,
Rolf, 2014: 124).
8.2. Tacir Aileleri Arasında Güvene
ve Yardımlaşmaya Yönelik İktisadi Bağlar
12. yüzyıl’dan 16. yüzyıl’a kadar süre
gelen Hansa ekonomisinin başarısının kaynağını bir bakıma tüccar ailelerin uluslararası
girişimcilik cesareti oluşturmuştur. Bunlar,
ekonomik fırsatları görüyorlardı ve kara ve
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
deniz yollarındaki risklere rağmen bu fırsatları kullanmaya çalışıyorlardı.
Diğer taraftan da şehirli tüccarlar her
zaman güvenliği amaçlıyorlardı ve nesiller
boyunca aile-politikası stratejisi geliştiriyorlardı. Böylece Hansa ortakları ile yapılan ticari
evliliklerde de, ileriye yönelik ticari birliktelikler gözetiliyor, bu bir aile politikası olarak
görülüyordu.
Bildiğimiz Sertifikalama Sistemlerinin
en eskilerinden birinde de güvenle ilgili bir
durumun söz konusu olduğu görülmektedir:
Eğer Novogrod`da bulunan Hansa ortağı
Kürklerin paketleri ile ilgili olarak, yurt dışı
Kontorunda kalite-kontrol-damgasını mühürletmişse, Lübeck ya da Brügge`da bulunan
Hansa ortağı, ikinci bir kontrol yapmak zorunda değildi. Geç fark edilen hatalar için
ortakların şikâyet hakları bulunmaktaydı.
Böylece işlem masraflarından tasarruf ediliyordu. Günümüzün firma yöneticileri ve kurumsal ERP – Yazılım Sistemleri de aynı amaca sahiptirler.
8.3. Birliğin İktisadi Bağının Siyasi
ve Hukuki Güce Olan Etkisi
Hansa Birliği, var olan iç rakiplere
karşı dış ticaret menfaatlerinin ortak olarak
korunmasını sağlıyordu. Hansa Günlerinde
eşit haklara sahip olan ortaklar için uzlaşma
ilkesi geçerliydi ve Hansa günlerinde alınan
537
kararlar, her Hansa şehrinin meclisi tarafından onaylanmak zorundaydı (HammelKiesow, 2014: 125). Bunun benzer şekli Avrupa Birliği`nde de görülmektedir. Avrupa Birliği’nde de Konsey’de alınan kararlar Avrupa
Parlamentosunca onaylanmaktadır.
Hansa`nın ekonomik gücü hem siyasi,
hem de hukuki gücün gelişmesini sağlıyordu.
Yurt dışındaki kontorların Novogrod, Bergen,
Brügge, Londra gibi büyük olanları, kendi
bölgeleri için cezalar çıkarma ve bunu uygulama hakkına sahiplerdi. Kontorlar yürürlükte olan şehir hukukundan içsel olarak bağımsızlardı (Şehir sakinleri ile olan münakaşa
dışında). Hansa’nın deniz hukuku, bölgeler
arası ticaret hukuku olarak başarılıydı ve
1614’ten, 19. yüzyıl’a kadar Avrupa mahkemeleri tarafından kanun gibi kabul görüyordu. Hansa şehirlerinde bulunan tüccarlar,
ekonomik güçlerinden dolayı kendi vatanlarında da politik güce sahiplerdi. Bu da onlara,
artan sorumluluklarını Lübeck şehrinde de
çok yönlü olarak kullanma imkânı veriyordu.
Örneğin tüccarlar, saraylarda sıkıntı çeken
kişiler için konaklama imkânları (bugün Lübeck şehrinde çok şaşırtıcı turistik etkinlikler),
ya da fakirler için yemek imkânları sunarak
hayırseverlik yapıyorlardı (Hammel-Kiesow,
2014: 125).
538
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
Şekil 2: 1564-1568 yılları arasında kurulan Ostersches Haus
(Antwerp’in Kontor’u)
Kaynak: ZDF, 2014.
9. AVRUPA BİRLİĞİ’NDEKİ SON
GELİŞMELER
Avrupa Birliği, bugün mevcut uluslararası ekonomik bütünleşme örnekleri içerisinde en etkin ve en önemli olanıdır. Bunun
birinci nedeni, Almanya, Fransa, İngiltere ve
İtalya gibi dünyanın en güçlü ekonomilerinin
AB bünyesinde yer almasıdır. İkinci neden,
büyük ölçüde AB’nin sahip olduğu diğer bölgesel blokların hiç birisinde bulunmayan kurumsal yapıdır. Üçüncü neden ise, dünyadaki
mevcut ekonomik bütünleşme örnekleri arasında en ileri seviyedeki ekonomik bütünleşmeyi gerçekleştirmiş olmasıdır. Bugün AB,
dünya üretimi ve dünya ticaretindeki payı ile
uluslararası ekonominin başta gelen aktörlerinden biridir. 1980’li yıllarda başlayan ve
giderek tüm dünyayı içine alan küreselleşme
dalgası, ekonomiler arasındaki bağımlılığı
artırmıştır. Dünya ithalat-ihracatının %16’sı
AB-28 tarafından gerçekleştirilmektedir (EUROPEAN COMMISSION, 2017). 2015 yılı
verilerine göre 2015 yılı GSYİH’sı 16312 milyar Dolar olup, bu miktar Dünya toplamının
%26.3’üne tekabül etmektedir (TRADING
ECONOMICS, 2017).
Küreselleşen dünyada AB’nin artan
ekonomik gücü, dış piyasalar için bu bölgedeki gelişmelerin önemini artırmış ve daha
dikkatli takip edilmesine yol açmıştır. Nitekim 2009 yılının son çeyreğinde AB üyesi
Yunanistan’ın mali sorunları açığa çıktığında,
tüm dünyanın gözü AB’ye çevrilmiştir. Aslında Yunan borç krizi, Avro Bölgesinde ekonomik bütünleşmenin ne kadar ilerlemiş olduğunu bir kez daha teyit etmiştir. Bu kriz,
parasal birlik alanından başlayarak tüm AB
finansal sistemi üzerinde ve sonuçta ortak
para birimi –avro- üzerinde baskı yaratmıştır
(Akçay, 2013: 27).
AB üretiminde % 2 gibi düşük paya
sahip olan Yunanistan’da başlayan borç krizinin ardından, İrlanda ve Portekiz de borç
krizine girmiştir. Böylece Yunan borç krizi
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
hızla yayılarak adeta Avro Bölgesi borç krizine dönüşmüştür. Daha sonra borç krizinin,
Avro Bölgesinin en büyük ekonomileri arasında yer alan İspanya’ya sirayet etmesiyle,
borç krizine girmemiş olmasına rağmen İtalya
da uluslararası piyasalarca riskli ülke grubuna
sokulmuştur. Uluslararası piyasada küresel
krizin yarattığı olumsuz koşulların devam
ettiği ortamda AB’de yaşanan bu gelişmeler,
bir yandan yatırımcıların endişelerini giderek
artırırken, diğer yandan yakın bir gelecekte
AB’nin varlığına ilişkin tartışmaları dünya
gündeminin ilk sıralarına taşımıştır (Akçay,
2013: 31).
Küresel finansal krizin Avrupa’ya sıçraması, üye devletlerdeki ciddi ekonomik
sorunların yanı sıra AB düzeyinde ekonomi
politikalarının koordinasyonu ve yönetişim
yapısındaki zafiyeti gözler önüne sermiştir.
Özellikle Avro Bölgesi gibi ekonomik açıdan
karmaşık ve bütünleşmiş bir sistemin yönetimi, politika seçeneklerinin sosyal düzen üzerindeki etkileri ve bunun siyasi yansımaları
dolayısıyla giderek zorlaşmıştır. Ekonomik
kriz, zaman içerisinde sosyal ve siyasi bir
krize, hatta Birlik için bir varoluş krizine dönüşmüştür. Bu durum, Birlik içerisindeki
yapısal sorunların ve yıllarca birikerek sürdürülemez boyutlara ulaşan dengesizliklerin
arkasındaki siyasal ve kurumsal mimarinin
gözden geçirilmesini mecbur kılmıştır (Akçay,
2013: 282).
Krizle birlikte, 50 yıl boyunca başarıyla ilerleyen AB ekonomik bütünleşmesi, Tek
Pazar ve Ekonomik Parasal Birliğin geleceği
sorgulanır hale gelmiştir. Bugüne kadar Ekonomik Parasal Birliğin geleceği için vurgulanan tüm adımları içeren, istikrar ve refahı
artırabilecek daha derin ve gerçek bir Ekonomik Parasal Birliğe ulaşmayı hedefleyen
‚Gerçek bir Ekonomik ve Parasal Birlik Planı‛
henüz gerekli siyasi desteği bulabilmiş değildir (Akçay, 2013: 404).
Middelaar’ın dediği gibi, avro krizi,
tıpkı kendinden öncekiler gibi, üye devletler
539
grubunu, eylem ve sorumluluk alma kapasitesini artırması için zorlamaktadır. İçeride tek
para biriminin türbülansı, dışarıda dünya
güçleri arasındaki ilişkilerin kargaşası: Avrupa’yı kendini yaratmaya ve yeniden yaratmaya iten ne çok sarsıntı var! (Middelaar, 2013:
413).
Avrupa borç krizini atlatmaya çalışırken, bir de Brexit Kararı(Birleşik Krallığın
Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı) ile sarsılmıştır. Üstelik sular kolay kolay durulacak
gibi görünmemektedir. Brexit Kararından
sonra, ‚AB’nden ayrılma sırası kimde? Frexit,
Nexit veya Auxit?‛ gibi tartışmalar yapılmaya
başlanmıştır. Fransa’da sağ parti lideri Le Pen,
Fransız referandumu için söz vermiş, Hollanda’da, sağ parti lideri Geert Wilders, seçimde
AB üyeliğini anahtar konu yapma sözü vermiştir. Neyse ki Le Pen ve Wilders gerekli
çoğunluğu sağlayamadılar. Ancak önümüzdeki dönem oylarını arttırmayacaklarını kim
garanti edebilir? Avusturya’da, Polonya’da,
Macaristan’da, İtalya’da AB karşıtı söylemler
giderek tırmanmaktadır. İsveç’te de Brexit’ten
önce parlamenter Peter Lundgren, Danimarka
ve İsveç için ‚Nordik Ticaret Bloğu‛ önermişti
(BREXIT, 2017).
10. SONUÇ
Bir zamanlar ‘Dünya ticareti’ demek
olan Avrupa ticaretinin merkezi konumundaki Almanya, aradan 900 yıl geçtikten sonra 21.
yüzyılda da aynı konumunu muhafaza etmektedir. 2. Dünya Savaşı’nın bitiminden 6
yıl sonra, 1951 yılında kurulan ve temel felsefesi Alman savaş sanayiini kontrol altına almak olan AKÇT (Avrupa Kömür ve Çelik
Topluluğu) sürecinde önce AET’ye (Avrupa
Ekonomik Topluluğu), daha sonra da AB’ye
(Avrupa Birliği) dönüşen Birlik, hiç te düşünüldüğü gibi Almanya’nın kontrolünü değil,
tam aksine diğerlerinin Almanya tarafından
kontrolü sonucunu doğurmuştur.
Hansa’nın sonunu hazırlayan ve kuruluşundan itibaren yaklaşık 150 yılda gerçek-
540
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
leşen genişleme süreci, Avrupa Birliği boyutunda, 6’dan 28’e ulaşılan üye sayısı ile yaklaşık 50 yılda oluşmuştur. Bu noktadan hareketle ve Doğu Avrupa ülkelerinin de katılımıyla
son 10-15 yıldır yaşanan ticari ve mali sorunlar dikkate alındığında tarihin tekerrür edebileceği sinyallerini vermektedir. Üstelik Çin ve
Uzakdoğu Ülkelerinin güçlenmeleri, ticaret
yollarını tekrar doğuya kaydırmaktadır. Nitekim günümüzde hızla sürdürülmekte olan
Trans Atlantik Ortaklığı görüşmeleri ile, bir
ölçüde bu ticaret kaybı telafi edilmeye çalışılmaktadır.
Başta ABD ve Çin olmak üzere, onlarca güçlü ticaret ülkesi ve bir o kadar da güçlü
bölgesel ticaret birliği, genişleyen Avrupa
Birliği’ni ciddi anlamda zorlamaktadır. Avrupa Birliği’nin ABD’yi serbest ticaret antlaşmasına zorlaması da bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir olgudur. Rusya ve Çin’in,
uzun uğraşlardan sonra Dünya Ticaret Örgütü Antlaşması’nın altına imza koymaya razı
edilmelerinin, bilinen nedenleri yanında, bilinçaltındaki nedenlerinden biri, belki de budur. Diğer bir deyişle, genişlemeye içsel faktörler dersek, önemli dışsal faktörler de Avrupa Birliği için ciddi anlamda rahatsız edici
bir iklim yaratmış durumdadır.
Üstelik Yunanistan krizi ve onun ardından bazı ülkelerde ortaya çıkan krizler,
Avrupa Birliği’nin temellerini sarsmaktadır.
Avrupa Birliği’nin lokomotifi görünümündeki
Almanya, artık bu yükü taşımaktan yorulmuş
görünmektedir. Bir taraftan Doğu Avrupa
Ülkelerinin entegrasyon sorunları, bir taraftan
Yunanistan krizi, önce Almanya’yı ve bütün
Avrupa Birliği’ni zorlamaktadır. Bu nedenle
AB, mevcut Anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini sürdürmekle birlikte, yeni üye alınmasını kabullenecek durumda değildir. Bundan da öte Yunanistan’ın Euro Bölgesinden
çıkarılması söylemleri, Avrupa Birliği’nin
Ekonomik ve Parasal Birlik ruhunu sarsmış ve
entegrasyonu yavaşlatmış, buna karşılık İzlanda Avrupa Birliği’ne girmekten vazgeçmiş,
İngiltere de Euro Bölgesine girmediği gibi, AB
üyeliğini de referanduma götürmüş ve ayrılık
kararı almıştır.
Alman halkı yanında, Avrupa Birliği’nin çekirdeğini oluşturan Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerin halkları, genişleme
sürecinde yaşadıkları, tükettikleri malların
KDV’lerinin, yeni ülkelere destek sağlanması
adına yine arttırılması kâbusunu artık yaşamak istememektedirler. Üstelik İngiltere’nin
verdiği ayrılık kararı bir domino etkisi yaratmış, diğer ülkelerdeki ayrılık yanlılarını cesaretlendirmiştir.
Bütün bu saptamalar ve değerlendirmeler, Avrupa Birliği’nin sonunun da Hansa
Birliği gibi olup olmayacağı sorusunu ister
istemez akla getirmektedir.
KAYNAKÇA
Akçay, B. (2013). Avrupa’yı Saran Kriz, Ankara:
Seçkin Yayınları.
Beck, C. D. (1830). Allgemeines Repertorium der
neusten in- und auslaendischen Literatur
für 1830, Leipzig: Carl Cnobloch.
BREXIT
(2017).
Brexit
News.
http://www.express.co.uk/latest/brexit
adresinden erişildi.
Bruners,
J.
(2014).
Die
Hanse.
https://eden.one/pdf/2282.pdf
adresinden erişildi.
DEUTSCHE STAEDTE (2015). Geschıchte der
Stadt
Neuss.
http://www.deutschestaedte.de/
neuss/geschichte.html
adresinden
erişildi.
DIE
ADRESSE
FUR
AUSBILDUNG,
STUDIUM UND BERUF (2014).
Hanse.
http://www
.uniprotokolle.de/Lexikon/Hanse.html
adresinden erişildi.
Dollinger, P. vd. (2012). Die Hanse, Neu
bearbeitet von Volker Henn und Nils
Jörn, Stuttgart: Alfred Kröner Verlag.
Dollinger, (1998). Die Hanse, Stuttgart: Alfred
Kröner Verlag.
EUROPEAN COMMISSION (2017). EU
Position
in
World
Trade.
http://ec.europa.eu/trade/policy/eu-
Hansa Birliği (Avrupa Birliği’nin Sonu da Hansa Birliği Gibi Mi Olacak?)
position-in-world-trade/ adresinden
erişildi.
Graichen, G. & Hammel-Kiesow R. (2011). Die
Deutsche
Hanse.
Eine
heimliche
Supermacht. Unter Mitarbeit von
Alexander Hesse, Reinbeck: Rowohlt
Verlag.
Hammel-Kiesow, R. (2014). Wirtschaftssystem
der Hanse. Die Globalisierung vor der
Glolabisierung,
124-125.
http://www.tzl.de/zukunftluebeck.de/buchpdf/kultur/kultur_124_125. pdf adresinden erişildi.
Hammel-Kiesow, R. vd. (2009). Die Hanse,
Darmstadt: Primus Verlag.
HANSESTADT WISMAR (2015). WismarHansestadt.
http://wismar.de/TourismusWelterbe/Kultur-undHansestadt/Hansezeit
adresinden
erişildi.
LEBEN IM MITTELALTER (2015). Die Hanse.
https://www.leben-immittelalter.net/kultur-immittelalter/wirtschaft/handel/hanse.ht
ml adresinden erişildi.
MEER IM FOKUS (2015). Niedergang der
Hanse.
http://www.ikzmd.de/main.php?page=419,7545
adresinden erişildi.
Middelaar, L. V. (2013). Avrupa: Bir Geçiş Süreci, İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları.
Nicole, D. (2014). Forces of the Hanseatic League
13th-15th Centuries, New York: Osprey
Publishing.
http://bregoweard.com/lib/2014/MAA%20494.pdf
adresinden erişildi.
OFFIZIELLES
STADTPORTAL
FÜR
HAMBURG
(2015).
Hamburgs
Geschichte.
http://www.hamburg.de/hamburghistorisch/1776880/hamburgsgeschichte adresinden erişildi.
541
OFFIZIELLE WEBSEITE DER HANSESTADT
LÜBECK (2014). Lübeck ‟Königin der
Hanse„ –Entstehung, Aufstieg und
Ende
der
Hanse.
http://www.luebeck.de/tourismus/
sightseeing/geschichte/koenigin_der_
hanse adresinden erişildi.
Ortaylı, İ. (2008). Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Ankara: Cedit Neşriyat.
Rönnau, A. (2009). Hansegeschichten – eine
Einführung, Quadrat, October 2009,
64-67.
http://www.quadratlueneburg.de/xar
chiv/quadrat/quadrat_2009-10.pdf adresinden erişildi.
Sedillot,
R.
(2005).
Değiş
Tokuştan
Süpermarkete, Ankara: Dost Kitabevi.
STÄDTE BUND DIE HANSE (2015).
Hansestadt
Lüneburg.
http://www.hanse.org/
hansestaedte/lueneburg adresinden
erişildi.
STÄDTE BUND DIE HANSE (2014).
Hansestadt
Neuss.
http://www.hanse.org/de/hansestaedt
e/neuss adresinden erişildi.
Take, I. (2013). Regieren in Grenzüberschreitenten Raeumen: Die Hanse als eine Form
legitimen globalen Regierens, Greifswald, Köln: BöhlauVerlag.
TRADING ECONOMICS (2017). European
Union
GDP.
https://tradingeconomics.com/europe
an-union/gdp adresinden erişildi.
ZDF
(2014).
Deutsche
Hänsestadte.
http://www.zdf.de/ZDF/zdfportal/blo
b/23731132/1/data.jpg adresinden erişildi.
Zieglar, U. (1994). Die Hanse, Aufstieg,
Blütezeitund
Niedergang
der
ersteneuropäischen
Wirtschaftsgemeinschaft,
Bern,
München, Wien: ScherzVerlag.
542
Selma Aytüre & Semra Aydoğdu Bağcı & Ömer Berki
Download