Los Cabos Zirvesi G-20 Liderler Bildirgesi Taslağı

advertisement
Gayrıresmi Tercüme
Los Cabos Zirvesi
G-20 Liderler Bildirgesi Taslağı
Giriş
1. G-20 liderleri olarak 18-19 Haziran 2012 tarihlerinde Los Cabos’ta toplandık.
2. Büyüme ve istihdamı teşvik etme konusundaki kararlılığımız etrafında birleştik.
3. Son toplanmamızdan bu yana, küresel canlanma bir dizi zorluk ile karşı karşıya kalmaya devam
etmektedir. Finansal piyasalarda gerilim üst düzeydedir. Mali, finansal ve dış dengesizlikler hala
yaygındır ve büyüme görünümü ile piyasa güveni üzerinde büyük etki göstermeye devam etmektedir.
Açık bir şekilde, küresel ekonominin kırılgan yapısı devam etmekte ve bu durum istihdam, ticaret,
kalkınma ve çevreyi etkileyerek, tüm dünyadaki insanların günlük yaşamlarını olumsuz etkilemektedir.
4. Canlanmayı güçlendirmek ve finansal piyasa gerilimlerini azaltmak üzere birlikte hareket edeceğiz.
5. Tüm vatandaşlarımıza kaliteli istihdam ve fırsatlar yaratmak için, büyümeyi ve finansal istikrarı
destekleme hedefiyle talebi güçlendirmek ve güveni yeniden tesis etmek için işbirliği halinde
çalışacağız. Bugün bu hedeflere ulaşmak için eşgüdüm halinde uygulanacak Los Cabos Büyüme ve
İstihdam Eylem Planı üzerinde anlaştık.
6. G-20’nin Avro Bölgesi üyeleri, Avro Bölgesinin bütünlüğünü ve istikrarını korumak, finansal piyasaların
işleyişini geliştirmek ve bankacılık sektörü ile kamu maliyesi arasındaki karşılıklı olumsuz etkilenmeyi
engellemek için gereken tüm önlemleri alacaklardır. Avro Bölgesi’nin Yunanistan’ın müstakbel
hükümeti ile ortak çalışarak Yunanistan’ın Avro Bölgesi içerisinde reform ve sürdürülebilirlik
istikametinde kalmasını temin etmelerini bekliyoruz.
7. Daha dayanıklı finansal sistemler inşa etmek ve orta vadeli büyüme görünümünü iyileştirmek için
yapısal ve düzenleyici reform gündemimizi hayata geçiriyoruz. Açık veren ülkelerin kamu maliyelerini,
değişen ekonomik koşulları da dikkate alan sağlam ve sürdürülebilir politikalar ile güçlendirmek ve
yüksek cari fazla veren ülkelerde, iç talebi canlandırıp daha esnek döviz kuru rejimlerine geçmek
suretiyle dengesizlikleri azaltma yönündeki taahhüdümüzü yineliyoruz.
8. Ülke ekonomilerimizde karşı karşıya bulunduğumuz zorluklara rağmen, mevcut ortamda çok
taraflılığın daha da önem kazandığını ve küresel ekonominin zorluklarının çözümünde elimizdeki en iyi
yol olduğunu kabul ettik.
9. Devam etmekte olan krizin gelişmekte olan ülkeler, özellikle de düşük gelirli ülkeler üzerindeki etkisini
de dikkate alarak, altyapı yatırımlarının desteklenmesi de dâhil olmak üzere, kalkınma için daha
elverişli bir ortam yaratılması yönündeki çabalarımızı yoğunlaştıracağız. Politikalarımız, tüm dünyada
yaşama koşullarını iyileştirecek ve en kırılgan kesimleri koruyacaktır. Özellikle küresel piyasaların
istikrara kavuşturulması ve daha güçlü büyümenin teşvik edilmesi sayesinde, küresel düzeyde
kalkınmaya ve fakirliğin azaltılmasına ciddi katkılarda bulunacağız.
Ekonomik istikrarın ve küresel canlanmanın desteklenmesi
10. Dünya genelinde insanların refahını artıran ve daha fazla istihdama vesile olan güçlü, sürdürülebilir ve
dengeli büyüme, G-20’nin en önemli önceliği olmaya devam etmektedir. Los Cabos Büyüme ve
İstihdam Eylem Planı’nda (Bkz. Ek) yer aldığı üzere; talebi güçlendirmek, küresel büyümeyi
desteklemek, güveni tesis etmek, kısa ve orta vadeli riskleri bertaraf etmek, istihdamı artırmak ve
1
Gayrıresmi Tercüme
işsizliği düşürmek üzere gerekli tüm politika tedbirlerini benimsemeyi taahhüt ediyoruz. Tüm
taahhütlerimizi zamanlı bir şekilde yerine getirecek ve uygulamayı güçlü bir biçimde takip edeceğiz.
11. Piyasalardaki gerilimin yeniden artması karşısında G-20’nin Avro Bölgesi üyeleri, Avro Bölgesi’nin
bütünlüğünü ve istikrarını korumak, finansal piyasaların işleyişini geliştirmek ve bankacılık sektörü ile
kamu maliyesi arasındaki karşılıklı olumsuz etkilenmeyi engellemek için gereken tüm önlemleri
alacaklardır. Avro Bölgesi tarafından G-20 güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme çerçevesine katkı
anlamında son zirveden bu yana büyümeyi desteklemek, finansal istikrarı güvence altına almak ve
mali sorumluluğu teşvik etmek üzere alınan ciddi önlemleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu kapsamda,
İspanya’nın bankacılık sistemine sermaye ilave etme planını ve Avro Grubu’nun İspanya’nın finansal
yeniden yapılandırma otoritesine destek veren açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz. “Mali
Uzlaşı”nın benimsenmesi ve uygulanması; büyümeyi destekleyici politikalar, yapısal reformlar ve
finansal istikrar önlemleriyle birlikte, sürdürülebilir borçlanma maliyetlerine ulaşmayı sağlayan, daha
güçlü bir mali ve ekonomik bütünleşmeye doğru önemli adımlardır. Avrupa İstikrar Mekanizması’nın
hızlı bir şekilde kurulması, Avrupa’nın krize karşı ihtiyati kaynaklarını önemli ölçüde güçlendirmiştir.
Avro Bölgesi’nin, Ekonomik ve Parasal Birliğin tamamlanması yönünde attığı adımları güçlü bir şekilde
destekliyoruz. Bu amaç doğrultusunda, bankacılık gözetimi, çözümleme ve sermayelendirme
mekanizmaları ile mevduat sigortasını da içeren daha bütünleşmiş bir finansal mimariye doğru somut
adımlar atma niyetini destekliyoruz. Avro Bölgesi üyeleri, açık veren ülkelerin rekabet gücünü
artıracak ve fazla veren ülkelerde talebi güçlendirecek yapısal reformlar aracılığı ile Avro Bölgesi
içerisindeki dengesizlikleri gidereceklerdir. AB üyesi G-20 ülkeleri, yapısal temelde değerlendirilen mali
uyum politikalarının uygulanmasına yönelik güçlü taahhüdü sürdürürken, Avrupa Tek Pazarının
tamamlanması ve Avrupa Yatırım Bankası, pilot proje tahvilleri ve yapısal uyum fonları gibi Avrupa
finansman imkânlarının daha verimli kullanılarak yatırım, istihdam, büyüme ve rekabet gücüne daha
iyi odaklanılması suretiyle büyümeyi destekleyecek tedbirlerin hızla hayata geçirilmesinde
kararlıdırlar. Avro Bölgesi’nin, Yunanistan’ın müstakbel hükümeti ile ortak çalışarak, Yunanistan’ın
Avro Bölgesi içerisinde reform ve sürdürülebilirlik istikametinde kalmasını temin etmelerini bekliyoruz.
12. Tüm G-20 üyeleri küresel büyümeyi güçlendirmek ve güveni yeniden tesis etmek için gereken
önlemleri alacaklardır. Gelişmiş ülkeler, ülke koşullarını da dikkate alarak, mali uyum hızını canlanmayı
destekleyecek şekilde ayarlayacak ve Toronto taahhütleriyle uyumlu bir şekilde orta vadeli mali
sürdürülebilirliğe yönelik endişeleri gidereceklerdir. Mali alanı bulunan gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkeler otomatik dengeleyicilerin, ülke koşullarını ve talep durumunu dikkate alarak işlemesine izin
vereceklerdir. Ekonomik koşulların ciddi şekilde kötüleşmesi halinde, yeterli mali alanı bulunan ülkeler
koordineli bir biçimde yurtiçi talebi destekleyecek ihtiyari genişleyici maliye politikaları uygulamaya
hazır olacaktır. Pek çok ülkede, eğitim, yenilikçilik ve altyapı alanlarında ilave yatırımlar hem kısa
vadede istihdama katkıda bulunabilecek hem de verimliliği ve gelecekteki büyüme beklentilerini
yükseltecektir. Talep ve toparlanmayı desteleyen büyüme odaklı politikalar izlenmesi ihtiyacını göz
önünde bulunduran ABD, mali uyum planında değişikliğe gidecektir. Bu değişiklik ile 2013 yılında ani
mali daralma engellenecek aynı zamanda kamu finansmanının uzun vadeli sürdürülebilir bir patikaya
oturtulması da temin edilecektir.
13. Para politikası, ekonomik toparlanmayı desteklerken, orta vadede fiyat istikrarını sağlayacaktır.
Finansal sistemlerimizi orta vadede koruyabilmek için ihtiyaç duyulan finansal sektör reformlarındaki
ivmeyi muhafaza ederek bankalarımıza duyulan güveni artıracağız. Bunu yaparken, kredi kanallarını ve
2
Gayrıresmi Tercüme
14.
15.
16.
17.
18.
küresel ödeme ve mutabakat sistemlerinin bütünlüğünü koruyacak uygun tedbirleri alacağız. Borç
verebilecek durumda olan sağlıklı bankalar küresel toparlanma için kritik bir önem taşımaktadır.
G-20 ülkeleri, petrol fiyatlarının gelişimine karşı tetikte olacaklar ve ihtiyaç duyulması halinde, petrol
üreten ülkeler tarafından taleple uyumlu bir arz seviyesini garanti edecek taahhütler de dâhil olmak
üzere, ilave eylemlerin uygulanması için hazır olacaklardır. Suudi Arabistan’ın, gerekmesi halinde,
mevcut yedek kapasitesini, yeterli arzı temin etmek üzere, harekete geçirmeye hazır olmasını
memnuniyetle karşılıyoruz. Diğer emtia fiyatlarındaki gelişmelere karşı da teyakkuz halinde olacağız.
Bazı yükselen piyasa ekonomilerinin büyüme hızları yavaşlamaktadır. Söz konusu yavaşlamaya karşı bu
ülkeler, büyümeyi destekleyecek uygun para ve maliye politikaları uygulamakta ve aynı zamanda
istikrarı sağlayacak önlemler almakta; bazı durumlarda ise zayıflayan dış talebi dengelemek üzere
yurtiçi talebi destekleyerek ekonomilerini güçlendirecek yeni tedbirler almaktadırlar.
Yüksek cari işlemler fazlasına sahip ülkelerin iç taleplerini artırmaya yönelik ilerlemelerini ve yüksek
cari işlemler açığı veren ülkelerin ulusal tasarruflarını yükseltmeye dönük tedbirlerini memnuniyetle
karşılıyoruz. Cari fazla veren yükselen piyasa ekonomileri fiyat ve vergi çarpıklıklarını ortadan
kaldıracak ve sosyal güvenlik ağlarını güçlendirecek önlemleri de kapsayan, yurtiçi taleplerini
artırmaya yönelik ilave tedbirleri hayata geçireceklerdir. Cari fazla veren veya özel kesim talebi görece
zayıf olan gelişmiş ülkeler, verimsizliklerin ortadan kaldırılması da dâhil olmak üzere, hizmet
sektörlerinin serbestleştirilmesi ve yatırımların artırılması aracılığıyla yurtiçi taleplerini artıracaklardır.
Cari işlemler açığı veren ülkelerde ulusal tasarrufların yükselmesi, küresel dengesizliklerde kalıcı bir
azalmaya katkıda bulunacaktır. Büyük emtia ihracatçısı ülkelerin cari işlemler fazlalarına ilişkin özel
durumunu dikkate alıyoruz. Piyasa koşulları tarafından belirlenen döviz kuru sistemlerine daha hızlı
geçilmesi, döviz kurlarının iktisadi temelleri yansıtacak şekilde esnekleştirilmesi, döviz kurlarındaki
kalıcı dengesizliklerin önüne geçilmesi ve rekabetçi kur ayarlamalarından kaçınılması yönündeki
taahhütlerimizi tekrarlıyoruz. Çin’in, Renminbi’nin dalgalanmasında piyasa koşullarının daha fazla rol
oynamasına izin verme, kur rejimi reformuna devam etme ve döviz kuru politikasının şeffaflığını
artırma yönündeki taahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz.
Tüm G-20 üyeleri, küresel talebi sürdürmek ve artırmak, istihdamı teşvik etmek, küresel
dengelenmeye katkıda bulunmak ve büyüme potansiyelini artırmak üzere yapısal reform taahhütlerini
ortaya koymuştur. Bu taahhütler, rekabeti güçlendirmek amacıyla ürün piyasası reformlarını, konut
piyasasını istikrara kavuşturacak tedbirleri, rekabet gücünü ve istihdamı artıracak işgücü piyasası
reformlarını ve aynı zamanda kamu maliyesi gerekleri ile uyumlu bir biçimde sosyal güvenlik ağlarının
güçlendirilmesini, üretkenliği artıracak vergi reformlarını, altyapı yatırımlarını artırmayı ve ülke
koşullarını göz önünde bulundurarak kapsayıcı yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın teşvik
edilmesini içermektedir. Bakanlarımızdan ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan, altyapı yatırımlarının
desteklenmesinde ve altyapı projelerine yeterli finansmanın temin edilmesinde, Çok Taraflı Kalkınma
Bankalarının finansal ve teknik desteği de dâhil olmak üzere, G-20’nin neler yapabileceğini
değerlendirmelerini istiyoruz.
Ulusal amaçlarla uygulanan bütün politikaların, diğer ülkeler üzerindeki olumsuz yayılma etkilerini
asgariye indirmeyi taahhüt ediyoruz. Güçlü ve istikrarlı bir uluslararası finansal sistemin müşterek
menfaatimiz olduğunu tekrar ediyoruz. Sermaye akımları, bu akımların yöneldiği ülkeler açısından
faydalı olabilse de, finansal akımlardaki aşırı oynaklığın ve döviz kurlarındaki düzensiz hareketliliğin
ekonomik ve finansal istikrar üzerinde olumsuz etkileri olduğunu tekrar ediyoruz.
3
Gayrıresmi Tercüme
19. Şeffaflık ve hesap verebilirliğin itibar ve güvenin güçlendirilmesindeki önemine binaen, Büyüme ve
İstihdam Eylem Planı’nın bir parçası olan Los Cabos Hesap Verilebilirlik Çerçevesi üzerinde mutabakata
vardık. Bu çerçeve, politika taahhütlerimizde kaydettiğimiz ilerlemeleri raporlarken izlenecek süreçleri
ortaya koymaktadır. Bu yeni Çerçeve kapsamındaki ilk Hesap Verilebilirlik Raporu’nu memnuniyetle
karşılıyoruz. Bakanlarımızı ve Merkez Bankası Başkanlarımızı ikinci Hesap Verilebilirlik Raporu’nu 2013
yılında St. Petersburg’da gerçekleştirilecek Liderler Zirvesine sunmakla görevlendiriyoruz.
İstihdam ve sosyal güvenlik
20. Kaliteli istihdam makroekonomik politikalarımızın merkezinde bulunmaktadır. İşçi haklarına saygılı,
sosyal güvenlik kapsamında yer alan ve makul bir gelir imkânı tanıyan istihdam olanakları, daha
istikrarlı büyümeye katkı sağlamakta, sosyal katılımı güçlendirmekte ve yoksulluğu azaltmaktadır. Bu
nedenle, Çalışma Bakanlarımızın, başta ekonomik krizden ciddi şekilde etkilenmiş olan gençler ve
diğer kırılgan gruplar için olmak üzere, düzgün iş imkânları oluşturmayı teşvik etmek ve uygun
istihdam piyasası tedbirlerini hayata geçirmek suretiyle acilen işsizliğin üstesinden gelmek için
yaptıkları tavsiyelerini kabul ediyoruz. Gençlerin, hayattan beklentilerini yükseltecek kaliteli işlere
erişimini sağlamak için yaptığımız taahhüdü yineliyoruz. G-20 İstihdam Görev Gücü’nün yapmış olduğu
çalışmayı ve bu Görev Gücünün görev süresinin, Bakanlarımızca ortaya konulan şartlar çerçevesinde,
bir yıl daha uzatılmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Los Cabos Büyüme ve İstihdam Eylem Planı ile
tutarlı bir şekilde, işyerindeki temel ilke ve haklarla uyumlu olarak tasarlanacak yapısal reformların,
ekonomik büyümeyi daha yukarılara taşımak suretiyle iş piyasasında fırsatlar, iş hareketliliği ve
istihdam yaratılmasında önemli rol oynayabileceğini düşünüyoruz. Okuldan işe başarılı bir geçişin
sağlanmasını destekleyen, staj ve meslek içi eğitim de dâhil olmak üzere; eğitim, yetenek geliştirme ve
öğretim politikaları alanlarındaki işbirliğimizi yoğunlaştırmayı taahhüt ediyoruz.
21. İstihdam yaratmak ve özellikle gençlerimizle krizden en çok etkilenenler arasında işsizliği azaltmak tüm
ülkelerimiz için esastır. G-20 ülkelerindeki işleri ve yaşam standartlarını artırma konusundaki ILO,
OECD, IMF ve Dünya Bankası raporlarını memnuniyetle karşılamaktayız. İstihdamdaki toparlanma ve
işsizliği azaltma temposunu hızlandırmak için önlemler üzerine odaklanmaya devam edeceğiz.
22. Ulusal düzeyde belirlenmiş sosyal koruma zeminlerinin oluşturulmasının öneminin farkındayız. Bu
yöndeki uygulamalarında kurumsal kapasite inşa edebilmeleri için, düşük gelirli ülkelere yardımcı
olmak üzere kuruluşlar arası ve uluslararası politika bütünlüğünü, eş güdümünü, işbirliğini ve bilgi
paylaşımını geliştirmeye devam edeceğiz. Uluslararası örgütlerden etkin sürdürülebilir koruma
zeminlerinin nasıl geliştirileceği konusunda düşük gelirli ülkelerle politika seçenekleri belirlemelerini
talep etmekteyiz.
23. G-20 ekonomilerinde, kadınların ekonomiye ve topluma tam olarak katılımının önündeki engelleri
aşmak ve kadınlara yönelik ekonomik fırsatları genişletmek için somut adımlar atacağımızı taahhüt
ediyoruz. Mesleki beceri eğitimi, ücretler ve maaşlar, işyerindeki muamele ve bakım hizmetleri de
dâhil olmak üzere, tüm alanlarda cinsiyet eşitliğini ilerletme konusundaki kararlı taahhüdümüzü de
ifade ediyoruz.
24. Çalışma Bakanlarımızın bu gündem başlığında kaydedilmiş ilerlemeleri gözden geçirmelerini talep
etmekteyiz ve ilgili sosyal taraflarla yapılan istişareleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu bağlamda,
Meksika başkanlığındaki G-20 sürecine yapılacak B-20 (İş-20) ve L-20 (İstihdam-20) katkılarını takdirle
karşılıyoruz.
4
Gayrıresmi Tercüme
25. İstihdam sağlama, ekonomik büyüme ve kalkınma açısından, seyahat ve turizmin kilit rolünü kabul
ediyor ve yabancı uyrukluların, ülkelere girişlerinin kontrole tabi tutulmasının Devletlerin egemenlik
hakkı olduğunu teslim etmekle birlikte; istihdam yaratma, yoksulluğun azaltılması ve küresel büyüme
açından bir vasıta olarak, seyahat hareketlerinin kolaylaştırılması yönünde çalışacağız.
Ticaret
26. Sürdürülebilir küresel ekonomik toparlanma, istihdam ve kalkınma için gerekli koşullar olan serbest
ticarete, korumacılığa karşı durmaya ve büyüyen pazarlara güçlü bir biçimde bağlı bulunmaktayız.
Açık, öngörülebilir, kurallara dayalı, şeffaf çok taraflı bir ticaret sisteminin önemini vurguluyor ve
Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) merkezi konumunun sağlanmasını taahhüt ediyoruz.
27. Ekonomik büyümenin teşvik edilmesi için yatırımın önemini kabul ediyor ve yatırımcılar için iş ortamını
destekleyen bir ortamın idame ettirilmesini taahhüt ediyoruz.
28. Dünya çapında giderek artan korumacılık örneklerinden derin endişe duyuyoruz. Cannes’da yapmış
olduğumuz taahhüdümüzü takiple, ticaret ve yatırımı etkileyen tedbirlere ilişkin olarak 2014yılı
sonuna kadar mevcut taahhüdümüzü ve ihracatı desteklemeye yönelik DTÖ uygulamalarına aykırı
tedbirler ile yeni ihracat kısıtlamalarını içeren herhangi bir korumacı tedbirin iptal edilmesine dair
taahhüdümüzü yineliyoruz. Ticaret ve yatırımları sınırlayıcı önlemlerin zamanlıca bildirilmesini de
kabul ediyoruz. Ticaret ve yatırım önlemlerine ilişkin envanter ve izleme alanında DTÖ, Ekonomik
İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)
tarafından yapılan çalışmaları destekliyor ve sözügeçenleri, her birinin görev tanımına uygun olacak
şekilde, bu alanlardaki çalışmaları yoğunlaştırmak ve derinleştirmek üzere teşvik ediyoruz.
29. Dünya ticaretinde bölgesel ve küresel değer zincirlerinin oluşmasının etkilerine ilişkin olarak,
ekonomik büyüme, istihdam ve kalkınmayı güçlendirmede rolünü onaylayan ve bu türdeki değer
zincirlerine gelişmekte olan ülkelerin katılımlarının artırılmasının altını çizen, Puerto Vallarta’da Ticaret
Bakanlarımız tarafından yapılan görüşmelere değer veriyoruz. Bu tartışmaların DTO, OECD ve
UNCTAD’da, her birinin görev tanımı çerçevesinde, derinleştirilmesini destekliyor ve sözügeçenlere,
küresel değer zincirlerinin işleyişi, bunların ticaret ve yatırım akışlarıyla, kalkınma ve istihdamla ilişkisi
ve aynı zamanda ticaret akışlarının nasıl hesaplanabileceği, bu alandaki eylemlerimizin kendimizi ve
diğerlerini ne şekilde etkilediğini anlayabilmemiz maksadıyla çalışmalarına hız kazandırma ve
kaydedecekleri ilerlemeleri Rusya dönem başkanlığında Bakanlarımıza rapor etmeleri çağrısında
bulunuyoruz.
30. Cannes Bildirgesi uyarınca, Doha Kalkınma Gündemi Görev Yönergesine bağlıyız ve herkes için geçerli
olmak üzere, ticaret müzakerelerinde ilerleme sağlanması için taze ve gerçekçi yaklaşımlar izlenmesi
yönündeki taahhütlerimizi yineliyoruz. Ticaretin kolaylaştırılması ve özellikle En Az Gelişmiş Ülkelerin
açısından endişe kaynağı olan konular gibi, ilerleme imkanı bulunan alanlar da dahil olmak üzere,
Doha müzakerelerinin tamamlanması yönünde çalışmaya devam edeceğiz. Dünyanın en fakir
ülkelerinin DTÖ katılım süreçlerinin kolaylaştırılmasına ilişkin ilerleme sağlanmasını teşvik ediyoruz.
31. Uyuşmazlıkların çözülmesi de dahil olmak üzere, DTÖ’nün gündelik işlerini yürütmesi alanındaki
uygulamaları iyileştirmek suretiyle, DTÖ’nün güçlendirilmesini destekliyoruz. Ayrıca, küresel bir
ekonomide çok taraflı ticaret sisteminin sınama ve imkânları üzerine yapılan görüşmeleri ilerletmeleri
için temsilcilerimizi görevlendiriyoruz.
5
Gayrıresmi Tercüme
Uluslararası finansal mimarinin güçlendirilmesi
32. Etkin küresel ve bölgesel güvenlik ağlarının öneminin farkındayız. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF)
kaynaklarını artırmaya yönelik güçlü taahhütleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bahse konu taahhütler,
önemli sayıda ülkenin dâhil olduğu geniş bir uluslararası işbirliği çabasının neticesidir. Anılan
taahhütler, 450 milyar ABD Dolarını aşmaktadır ve bu tutar, 2010 Reformu ile kotalarda yapılan artışa
ilave olacaktır. Bu kaynaklar, IMF’nin tüm üyelerinin kullanımına sunulacak ve herhangi bir bölgeye
tahsis edilmeyecektir. Rezerv varlık niteliği taşıyacak bu kaynaklar, ikili borçlanmalar ve tahvil alım
anlaşmaları gibi yatırımlar aracılığıyla, IMF İcra Direktörleri tarafından kabul edilen usul ve esaslar
çerçevesinde, IMF’nin Genel Kaynaklar Hesabı’na aktarılacaktır. Bu çaba, G-20’nin ve uluslararası
camianın, küresel finansal istikrarı korumak ve IMF’nin krizlerin önlenmesi ve çözümlenmesindeki
rolünü güçlendirmek için gerekli adımları atma yönündeki taahhüdünü göstermektedir.
33. 2010 Kota ve Yönetim Reformu’nu, üzerinde mutabakata varılan tarih olan 2012 IMF/Dünya Bankası
Yıllık Toplantıları’na kadar bütün unsurlarıyla hayata geçirme konusundaki taahhüdümüzü yineliyoruz.
Bu reformlar IMF’nin meşruiyetini, geçerliliğini ve etkinliğini artırmak; IMF’nin gözetim işlevini daha da
güçlendirmeye yönelik çabaları desteklemek ve IMF’nin sistemik rolünü oynayabilmesi için gerekli
kaynakları temin etmek açılarından büyük önem taşımaktadır. Bu reformların bir parçası olarak,
mevcut kota formülündeki eksiklikleri ve zayıflıkları gidermek üzere, kapsamlı bir kota formülü gözden
geçirmesini 2013 yılı Ocak ayına kadar ve bir sonraki genel kota gözden geçirmesini 2014 yılı Ocak
ayına kadar tamamlamayı taahhüt ediyoruz. Formülün basit, şeffaf ve kotaların farklı rolleriyle uyumlu
olması; hesaplanan kota paylarının üyeler tarafından genel hatlarıyla kabul edilebilir sonuçlar vermesi
ve zamanlı, kaliteli ve kolay elde edilebilir verilere dayalı olarak uygulanabilir olması gerektiği üzerinde
mutabakata vardık. Formüle dayalı olarak belirlenecek olarak kota dağılımının, IMF üyelerinin küresel
ekonomi içindeki ağırlıklarını daha iyi yansıtması gerektiğini tekrar ediyoruz. Bu ağılıklar, dinamik
yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkelerdeki güçlü gayri safi yurtiçi hâsıla büyümesi
ışığında önemli ölçüde değişmiştir. IMF’nin en yoksul üyelerinin temsil gücünü korumaya devam
etmenin önemini bir kez daha yineliyoruz. Bakanlarımız ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan Kasım
ayındaki toplantılarında bu konudaki gelişmeleri gözden geçirmelerini istiyoruz.
34. IMF’nin mevcut gözetim çerçevesinin, ülkelerin politikalarından kaynaklanan yayılma etkileri de dâhil
olmak üzere; küresel, yerel ve finansal istikrara odaklanarak, ikili ve çok taraflı gözetimin daha güçlü
bir biçimde bütünleştirilmesini de içerecek şekilde, önemli ölçüde geliştirilmesi gerektiği üzerinde fikir
birliğine vardık. IMF’nin, birleşik gözetim kararı önerisine ilişkin görüş geliştirme çalışmasını
memnuniyetle karşılıyor ve karar sürecini desteklemeyi taahhüt ediyoruz. Döviz kuru politikalarına
yönelik güçlü gözetimin öneminin altını çiziyoruz. Gözetim faaliyetlerinin kapsamının, ilgisine göre,
küresel likidite, sermaye akımları, sermaye hesabı önlemleri, rezerv ve dış istikrara etki edebilecek
maliye, para ve finansal sektör politikalarını da içerecek şekilde genişletilmesini destekliyoruz. IMF’nin
çok taraflı analizi güçlendirecek ve gözetimin şeffaflığını artıracak olan “dış âlem raporu” üzerindeki
çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz. Gözetimin etkili olabilmesi için ülkelerin gözetim tavsiyelerini
sahiplenmesinin ve tavsiyelerin uygulanmasının takip edilmesinin kritik öneme sahip olduğunu ve
IMFC’nin, IMF’nin tüm üyelerinin sürece aktif katılımını kolaylaştırma konusunda bir rol
oynayabileceğini kabul ediyoruz. Bir sonraki IMF/Dünya Bankası Yıllık Toplantıları’na kadar bu alanda
kayda değer ilerleme bekliyoruz.
6
Gayrıresmi Tercüme
35. Dünya Bankası, Bölgesel Kalkınma Bankaları, IMF, OECD ve BIS tarafından, ulusal para birimi cinsi
tahvil piyasalarının geliştirilmesinin desteklenmesi için hazırlanan Eylem Planı’nın uygulanmasına
yönelik ara ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyoruz. Ayrıca, bu kuruluşlar tarafından
hazırlanacak olan yıllık ilerleme raporunu bekliyoruz. Anılan yıllık rapor, G-20 Bakanlar ve Merkez
Bankası Başkanlarının Kasım ayı toplantısına sunulacaktır. Bu husus, mevcut küresel finansal koşulların
yerel tahvil piyasalarının likiditesi, etkinliği ve işleyişini olumsuz etkilemekte olduğu bu ortamda büyük
önem taşımaktadır.
Finansal Sektörün Düzenlenmesi ve Finansal Tabana Yayılmanın Teşvik Edilmesi
36. Finansal İstikrar Kurulu (FSB) tarafından hazırlanan, finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik G-20
taahhütlerinin yerine getirilmesine ilişkin ilerleme raporunu ve FSB’nin, ülke uygulamalarını geniş
kapsamlı olarak takip etmesini memnuniyetle karşılıyoruz. İstikrarlı ve bütünleşik bir küresel finansal
sistemi desteklemek ve muhtemel krizleri önlemek amacıyla, kabul edilen politikaları zamanında, tam
ve tutarlı olarak uygulamayı taahhüt ediyoruz.
37. Tüm finansal reform tavsiyelerinde sağlanan ilerlemeyi takip etmek amacıyla hazırlanan “trafik ışıkları
tablosu”nun yayımlanmasını memnuniyetle karşılıyor ve politika geliştirmede veya uygulamada
sıkıntıların tespit edildiği alanlarda ilerleme sağlamaya yönelik tüm gerekli adımları atacağımızı vaat
ediyoruz.
38. Özellikle, FSB’nin Uygulamaların Takibi Koordinasyon Çerçevesi (CFIM) tarafından belirlenen öncelikli
alanlarda bugüne kadar kaydedilen ciddi ilerlemeyi görüyoruz: “Basel sermaye ve likidite çerçevesi”,
“küresel sistemik öneme sahip finansal kuruluşlara (G-SIFI) yönelik çerçeve”, “çözümleme rejimleri”,
“tezgâh üstü (OTC) türev araçları reformu”, “gölge bankacılık” ve “ücretlendirme uygulamaları”.
Reformların tam olarak uygulamasını sağlamak için bu önemli alanlardaki çalışmaları tamamlamayı
taahhüt ediyoruz.
39. Tüm standart tezgah-üstü türev ürünlerinin (i) 2012 yılı sonuna kadar, uygunsa, borsalar veya
elektronik alım satım platformlarında işlem görmesi ile “merkezi karşı taraflarca” takas edilmesi, (ii)
tezgah-üstü türev sözleşmelerinin veri depolama kuruluşlarına raporlanması ve (iii) merkezi takası
gerçekleştirilmeyen sözleşmelerin daha yüksek sermaye yükümlülüğüne tabi olmasına ilişkin
taahhüdümüzü yineliyoruz. Uygulamaya ilişkin FSB ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyoruz.
Merkezi takas konusunda sağlam ve etkin bir küresel çerçeveye ilişkin dört tedbirde kayda değer
ilerleme sağlandığına göre; ülkeler, merkezi takasa yönelik G-20 taahhütlerini yerine getirmek için,
hızlı bir şekilde karar alma süreçlerini tamamlamalı ve gerekli kanun ve düzenlemeleri yürürlüğe
koymalıdır. Merkezi takası gerçekleştirilmeyen sözleşmelere yönelik teminat uygulaması kapsamında,
uluslararası ölçekte tutarlı asgari standartların teşvik edilmesini amaçlayan temel ilkelerin
geliştirilmesinde sağlanan ilerlemeyi görüyoruz. Bu yöndeki çalışmaların, diğer tezgah-üstü türev
reformları ve Basel sermaye çerçevesinin nihai yürürlük tarihi ile uyumlu bir şekilde yürütülmesi
amacıyla; uluslararası standart koyucuların, küresel teminat standartlarına ilişkin tekliflerini bu yılın
sonuna kadar nihai hale getirmelerini teşvik ediyoruz.
40. Basel II, II.5 (iki buçuk) ve III’ün uygulanması konusundaki ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyor ve
ülkelere, standartları üzerinde uzlaşılan takvim çerçevesinde uygulamaları yönünde çağrıda
bulunuyoruz. Piyasa riski çerçevesinin bütünüyle gözden geçirilmesine ilişkin Basel Komitesi’nin istişari
önerilerini memnuniyetle karşılıyoruz. “Sağlıklı ücretlendirme uygulamaları” konusundaki ilke ve
7
Gayrıresmi Tercüme
41.
42.
43.
44.
45.
standartların hayata geçirilmesine ilişkin olarak FSB tarafından hazırlanan ilerleme raporunu
memnuniyetle karşılıyoruz. Bu ilke ve standartların uygulanmasına yönelik taahhüdümüzü yineliyor ve
FSB’den, yürütmekte olduğu gözetim faaliyetine devam etmesini istiyoruz.
Hiçbir banka ya da finansal kuruluşun “batmasına izin verilemeyecek kadar büyük” olmaması için,
ulusal çözümleme rejimlerimizi FSB’nin Etkin Çözümleme Temel İlkeleri ile uyumlu hale getirmeye
yönelik taahhüdümüzü yineliyoruz. Bu amaçla, ayrıca tüm G-SIFI’lara yönelik “toparlanma ve
çözümleme planları” ile kuruluş bazında sınır ötesi işbirliği anlaşmalarına ilişkin devam eden
çalışmaları destekliyoruz. SIFI denetimlerinin yoğunluğunun ve etkinliğinin güçlendirilmesine yönelik
taahhüdümüzü yineliyor ve FSB’den, bu alandaki ilerlemeleri, Kasım 2012’de gerçekleşecek G-20
Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı’na raporlamasını istiyoruz.
Yerel sistemik öneme sahip bankaların (D-SIBs) belirlenmesi ve bu bankalara yönelik politika tedbirleri
konusunda bir grup ilkenin ortak bir çerçeve olarak geliştirilmesine ilişkin ilerlemeyi memnuniyetle
karşılıyor ve Bakanlarımız ve Merkez Bankası Başkanlarımızdan, Kasım ayındaki toplantılarında bu
alandaki tavsiyeleri gözden geçirmelerini istiyoruz. Gölge bankacılık sisteminin gözetim ve
düzenlemesinin güçlendirilmesine ilişkin devam eden çalışmaları destekliyor ve Bakanlarımız ve
Merkez Bankası Başkanlarımızdan, Kasım ayındaki toplantılarında bu alandaki tavsiyelerini gözden
geçirmelerini istiyoruz. FSB’den Uluslararası sigorta Denetçileri Birliği (IAIS) ile işbirliği içinde, küresel
sistemik öneme sahip sigorta şirketlerinin belirlenmesi ve bu şirketlere yönelik politika tedbirleri
konusundaki çalışmalarını 2013 yılı Nisan ayına kadar tamamlamalarını istiyoruz. Sistemik riskin
azaltılması amacıyla, sistemik öneme sahip diğer banka-dışı finansal kuruluşların belirlenmesine ilişkin
yöntemin, 2012 yılı sonuna kadar FSB tarafından Uluslararası Menkul Kıymet Komisyonları Örgütü
(IOSCO) ile istişare içinde hazırlanmasını bekliyor ve Ödeme ve Mutabakat Sistemleri Komitesi (CPSS)
ve IOSCO’ya, sistemik öneme sahip piyasa altyapılarına ilişkin çalışmalarını tamamlamaları için çağrıda
bulunuyoruz. IAIS’tan ayrıca, uluslararası alanda faaliyet gösteren sigorta gruplarının denetimine
ilişkin ortak bir çerçeve geliştirilmeye yönelik çalışmasını 2013 yılı sonuna kadar tamamlamasını
istiyoruz.
Ulusal otoritelere ve standart koyucu kuruluşlara, kredi derecelerine olan mekanik bağımlılığı sona
erdirme konusunda daha hızlı yol almaları için çağrıda bulunuyoruz. Kredi derecelendirme
kuruluşlarının şeffaflığını ve bu kuruluşlar arasındaki rekabeti artıracak adımları teşvik ediyoruz.
Yüksek kalitede tek bir muhasebe standartları setine kavuşmaya yönelik devam eden çalışmaları
destekliyoruz. IOSCO’nun kredi temerrüt takası piyasalarının işleyişine ilişkin raporunu memnuniyetle
karşılıyor ve IOSCO’dan Kasım 2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları toplantısına kadar
atılacak adımlara ilişkin bir rapor hazırlamasını istiyoruz.
Finansal işlemlere taraf olan “tüzel kişileri tanımlayıcı” küresel bir kod (LEI) sisteminin geliştirilmesine
ilişkin çerçeve hakkındaki FSB tavsiyelerini ve kamu yararını gözeten küresel yönetim çerçevesini
onaylıyoruz. LEI sistemi Mart 2013’e kadar faaliyete geçecektir. FSB’den Kasım 2012’deki Bakanlar ve
Merkez Bankası Başkanları toplantısına kadar uygulamaya ilişkin ilerlemeler hakkında rapor
oluşturmasını istiyoruz. Finansal risklerin tespiti ve yönetiminde otoritelere ve piyasa katılımcılarına
destek olması açısından LEI’nin küresel ölçekte benimsenmesini teşvik ediyoruz.
FSB’nin, kabul edilen finansal düzenleme reformlarının, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ülkeler
için oluşturabileceği istenmeyen etkilerin tespit edilmesine yönelik, IMF ve Dünya Bankası ile eşgüdüm
içinde hazırladığı çalışmayı memnuniyetle karşılıyoruz. Kabul edilen reformları uygulamaya ilişkin
taahhüdümüze ilişkin peşin hükümlü bir tavır takınmadan, istenmeyen mühim sonuçları uygun şekilde
8
Gayrıresmi Tercüme
46.
47.
48.
49.
ele almak amacıyla FSB tarafından sürekli bir şekilde takip, analiz ve raporlama yapılmasını ve FSB,
standart koyucular, uluslararası finansal kuruluşlar, gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomileri
arasında devam eden diyaloğun sürmesini teşvik ediyoruz.
Finansal düzenleyici politikaların geliştirilmesi ve uygulamasının eşgüdümü amacıyla; Uluslararası
Ödemeler Bankası (BIS) ile arasındaki güçlü bağlarını da muhafaza ederek, FSB’yi; tüzel kişiliği haiz,
daha güçlü yönetişim ile finansal özerkliğe imkân veren ve daha güçlü bir kapasite taşıyan kalıcı bir
örgütsel temele oturtmaya yönelik tavsiyeleri ve yeniden düzenlenen FSB Tüzüğü’nü onaylıyoruz. Söz
konusu tavsiyelerin, bir sonraki toplantımıza kadar tamamen uygulanması ve bu doğrultuda, Kasım
2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası Başkanları toplantısına kadar kayda değer bir ilerleme
gösterilmesi için çağrıda bulunuyoruz. FSB’den, temsil yapısını gözden geçirmeyi gündeminde tutmaya
devam etmesini istiyoruz.
Düzenleme ve denetime ilişkin işbirliği ve bilgi paylaşımı standartlarına uyum konusunda FSB’nin
devam eden çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz ve Kasım 2012’deki Bakanlar ve Merkez Bankası
Başkanları toplantısı öncesinde, bu girişim kapsamında kaydedilen ilerlemeler hakkında kamuoyuna
bir açıklama yapılmasını bekliyoruz.
Vergi alanında kapsamlı bilgi paylaşımını ve şeffaflığı güçlendirmeye yönelik taahhüdümüzü
tekrarlıyoruz. “Global Forum” tarafından raporlanan ilerlemeyi tebrik ediyoruz. Tüm ülkeleri ve
özellikle bu aşamada mevzuatları “ikinci safhaya” geçmelerine imkân vermeyen on üç yetki bölgesini,
ilgili standarda uymaya ve gözden geçirmeler sırasında ortaya konulan tavsiyeleri uygulamaya davet
ediyoruz. Global Forum’un bilgi paylaşımı uygulamalarının etkinliğini araştırmasını ve bulgularını, bize
ve Bakanlarımıza raporlamasını bekliyoruz. OECD’nin “otomatik bilgi paylaşımı” alanındaki
uygulamalara dair raporunu memnuniyetle karşılıyor ve bu alanda, uygulamalarımızla örnek olmaya
devam edeceğimizi belirtiyoruz. Ülkeleri, bu gelişen uygulamaya mümkün olduğunca katılmaya
çağırıyor ve tüm idareleri, mümkünse, bir sonraki Global Forum Toplantısı’nda, Karşılıklı İdari
Yardımlaşma Çok Taraflı Konvansiyonu’nu imzalamaya veya imzalamaya dönük niyetlerini beyan
etmeye güçlü bir şekilde teşvik ediyoruz. Yasa dışı parasal hareketler ile mücadele edilmesi amacıyla,
kurumlar arası işbirliğini artırmaya yönelik çabaları, Oslo Diyalogu’nun Roma’daki toplantısının
sonuçları da dâhil olmak üzere, memnuniyetle karşılıyoruz. Vergi matrahındaki erime ile kar
transferlerinin önlenmesinin gerekliliğini tekrarlıyoruz ve OECD’nin bu alanda devam eden
çalışmalarını ilgiyle takip edeceğiz.
Kara para aklama (AML), terörizmin finansmanı (CFT) ve kitle imha silahlarının yayılması ile
mücadelede küresel çabaların sürdürülmesini sağlayan Mali Eylem Görev Gücü’nün görev tanımının
yenilenmesini destekliyoruz. G-20 ülkeleri, Mali Eylem Görev Gücü’nün gözden geçirilmiş
standartlarını da memnuniyetle karşılamaktadır ve uygulanmasını beklemektedir. AML/CFT
konularında stratejik açığı olan yüksek riskli yetki bölgelerinin belirlenmesinde ve gözetiminde,
AML/CFT araçlarının yolsuzlukla mücadelede kullanılmasında, kurumsal araçlarının şeffaflığının
artırılmasında, vergi suçlarına yönelik işbirliğinin güçlendirilmesinde, vergi cennetlerinden
kaynaklanan risklerin bertaraf edilmesinde, AML/CFT önlemlerinin kapsamının genişletilmesinde ve
finansal tabana yayılma çabalarını da göz önüne alarak bu önlemlerin etkinliğinin artırılmasında Mali
Eylem Görev Gücü tarafından kaydedilen ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Karşılıklı
değerlendirmelerin gelecek turu kapsamında, Mali Eylem Görev Gücü değerlendirme sürecinin
güncellenmesinin 2013 yılında tamamlanmasını bekliyoruz.
9
Gayrıresmi Tercüme
50. 2011 Finansal Tabana Yayılma Küresel İşbirliği Grubu (GPFI) raporunda belirtilen beş tavsiyenin
uygulanmasında GPFI tarafından kaydedilen aşamayı memnuniyetle karşılıyor ve GPFI’ı bu tavsiyelerin
tam olarak uygulanması yönünde çalışmaya devam etmeye çağırıyoruz. GPFI‘ın geliştirdiği finansal
erişim göstergeleri olan “G20 Temel Setini” onaylıyoruz. KOBİ’lerin ekonomik kalkınmada ve fakirliğin
azaltılmasında oynadığı önemli rolü kabul ederek, KOBİ finansmanı konusunda gelişmekte olan
ülkelerin karşılaştığı belirli finansal erişim zorluklarını ve kısıtlamaları işaret eden yenilikçi model ve
yaklaşımların geliştirilmesini destekleyecek “KOBİ Finansmanı Çerçeve Programı”nın oluşturulmasını
memnuniyetle karşılıyoruz. Kolaylaştırıcı düzenlemeleri oluşturma sürecinde, yardımcı bir araç olarak
standart belirleyici kuruluşlar ve finansal tabana yayılma konusunda önümüzdeki dönemde
gerçekleştirilecek GPFI konferansını memnuniyetle karşılıyoruz. GPFI’ı Kasım ayında Bakanlar ve
Merkez Bankası Başkanları’na gelişmeleri raporlamaya çağırıyoruz. Son olarak, tüketicinin korunması
ve finansal okuryazarlık konularına odaklanacak olan dördüncü GPFI alt grubunun oluşturulmasına
ilişkin devam eden çalışmaları destekliyoruz.
51. “G20 Finansal Tabana Yayılma Emsal Öğrenme Programı” altında finansal tabana yayılma amaçlı ulusal
koordinasyon mekanizmaları ve stratejilere taahhüt veren G20 ve G20 dışı ülkelerin çabalarına
teşekkür ediyoruz. “G20 Yaratıcı Finansal Erişim Prensipleri”nin etkin uygulanması konusundaki
benzer çabaları (Maya Beyannamesi kapsamında gelişmekte olan ve yükselen ülke hükümetlerin
finansal erişimi desteklemek için somut adımlar atmak konusundaki taahhütleri gibi) ilerletmeye
teşvik ediyoruz. Dünya Bankası Grubu’nun ve Finansal Erişim Birliği’nin, Birleşmiş Milletler’in de dahil
olduğu diğer paydaşların ve ikili donörlerin finansal tabana yayılmanın teşvik edilmesi konusunda
devam eden çabalarını ve desteğini önemsiyoruz.
52. Finansal eğitim konusunda, OECD/INFE tarafından hazırlanan “Finansal Eğitim Ulusal Stratejiler Konulu
Yüksek Düzeyli Prensipler“i destekliyoruz. OECD/INFE’yi ve Dünya Bankası’nı GPFI ile işbirliği içinde,
gelecek Zirve’de bir ilerleme raporu sunmak üzere finansal eğitimin teşvik edilmesi konusunda yeni
araçlar geliştirmeye çağırıyoruz. Finansal tüketicinin korunması gündeminin geliştirilmesi çerçevesinde
en iyi uygulamaların paylaşılmasını temin etmek amacıyla; Uluslararası Finansal Tüketiciyi Koruma Ağı
(FincoNet) Tüzüğü ve resmi yapı ile finansal destek konularına ilişkin tartışmalara önem veriyoruz.
Ayrıca G20/OECD Finansal Tüketicinin Korunması Görev Gücü’nün “Finansal Tüketicinin Korunması
Konusunda Yüksek Düzeyli Prensipler”in uygulanmasını desteklemek için etkili yöntemler geliştirmek
amacıyla sunulan Eylem Planı’nı kabul ediyoruz. 2013 St. Petersburg Liderler Zirvesi'ndeki
güncellenmiş raporlarını bekliyoruz.
53. Kadınların ve gençlerin finansal hizmetlere erişim sağlaması ve finansal eğitimi konusundaki ihtiyacı
kabul ediyoruz. GPFI, OECD/INFE ve Dünya Bankası’ndan kadınların ve gençlerin karşılaşabileceği
engelleri belirlemelerini istiyor ve gelecek Zirvede sunulmak üzere bir ilerleme raporu hazırlamaları
konusunda çağrıda bulunuyoruz.
54. “Meksika Finansal Tabana Yayılma Yarışması: Erişimin Kilidini Kırmak İçin Yaratıcı Çözümler” adlı,
finansal erişim engellerini gidermek için; katma değerli, erişilebilir, güvenilir ve kapsamlı finansal
hizmetler yaratılması yoluyla işaret eden çözümler yarışmasının başlatılmasından memnuniyet
duyuyoruz.
10
Gayrıresmi Tercüme
Gıda güvenliğinin arttırılması ve emtia fiyat dalgalanmalarının ele alınması
55. Tarım Bakanları tarafından 2011’de kabul edilen Gıda Fiyatlarındaki Dalgalanma ve Tarım Eylem Planı,
2050 yılına kadar 9,3 milyarı aşması beklenen dünya nüfusunun beslenmesi için tarımsal üretimin %
50 ila 70 arasında ve gelişmekte olan ülkelerde ise yaklaşık olarak % 100 artması gerekeceğinin altını
çizmiştir. Tarımsal şartların çeşitliliği göz önüne alındığında, üretimin ve verimliliğin sürdürülebilir bir
tabanda arttırılmasının bugün dünyanın karşı karşıya bulunduğu en önemli sorunlardan biri olduğunun
farkındayız. Sahel Bölgesi ve Afrika Boynuzu’ndaki kriz, gıda güvenliği için acil ve uzun vadeli çözümleri
kuvvetlendirmenin ivedi bir sorun olarak durmakta olduğunun da altını çizmektedir. Ayrıca kronik
beslenme yetersizliğinin bir ülkenin insani kaynakları üzerinde muazzam bir sorun olduğunu görüyor
ve bu nedenle Beslenmeyi Arttırma hareketine destek veriyor ve G-20 üyelerinin daha geniş katılımını
teşvik ediyoruz.
56. Eylem Planı'nın ve Seul Çok Yıllık Kalkınma Eylem Planının gıda güvenliği ayağının uygulanmasında
sağlanan kayda değer ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Daha önceki taahhütlerde ve B-20 ve sivil
toplumdan gelen önerilerin yanı sıra, Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO, Food and Agricultural
Organization) ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından koordine edilen çeşitli
uluslararası kuruluş girdilerini içeren sürdürülebilir tarımsal üretim konusundaki önemli tavsiyeler
hakkında sağlanan ilerlemeye ilişkin bu Bildiri’nin ekindeki G-20 Tarım Bakanları Yardımcıları
Raporu’nu destekliyoruz.
57. Açlıkla savaşmak için, Tropikal Tarım Platformu, Tarımda Risk Yönetimi Platformu, GEO Küresel Tarım
Gözetimi, buğday, pirinç ve mısır araştırma girişimleri, Acil Müdahale Forumu, bölgesel acil insani gıda
rezervleri, Küresel Tarım ve Gıda Güvenliği Programı dâhil olmak üzere girişimlerimize ilişkin
çabalarımızı devam ettirmeyi taahhüt ediyor ve Sorumlu Tarım Yatırımı Prensiplerini destekliyoruz.
Gıda fiyat dalgalanmalarını azaltmak için şeffaflığa önemli katkı sağlayacak Tarım Piysaları Bilgi
Sisteminin (AMIS) uygulanmasına ilişkin sağlanan ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz. Tarım da dahi
olmak üzere daha istikrarlı, tahmin edilebilir, çarpıklıklardan uzak, serbest ve şeffaf bir ticaret
sisteminin gıda güvenliğini güçlendirmede önemli bir role sahip olduğunun farkındayız.
58. Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından ticari olmayan insani amaçlar için yapılan gıda teslimatı
üzerindeki olağandışı vergilerin ve ihracat kısıtlamalarının kaldırılmasına ilişkin taahhüdümüzü
yineliyoruz. Ulusal Gıda Güvenliği Şartlarındaki Arazi, Balıkçılık ve Orman Kullanım Sorumluluğuna
ilişkin Gönüllü İlkelerin uygulanmasını teşvik ediyoruz.
59. Tarımdaki piyasa başarısızlıklarının kısıtladığı yeni tarım ürünlerinin ve sistemlerinin özel sektör
tarafından geliştirilmesini teşvik ederek, yoksul ve savunmasız insanlar için gıda güvenliğini
geliştirmeyi amaçlayan AgResults Girişiminin başlatılmasını büyük memnuniyetle karşılıyoruz. SahraAltı Afrika'da besin değeri zenginleştirilmiş ürünler, hasat sonrası depolama çözümleri ve ürün kalitesi
teknolojilerindeki yeniliklere odaklanan pilot projelerin başlatılmasını bekliyoruz. Bu Girişimi finanse
etmek için taahhütte bulunmuş ya da bulunma niyetlerini göstermiş olanlara takdirlerimizi sunuyor ve
daha geniş bir katılımı destekliyoruz.
60. Tarımın iklim değişikliğine uyumunun sağlanması gerekliliğinin ve su ve toprağın sürdürülebilir şekilde
verimliliğinin arttırılmasının öneminin farkındayız. Bu amaçla, mevcut teknolojilerin, bilinen
uygulamaların ve toprak verimliliğini arttırma, minimum toprak işleme ve tarımsal ormancılık gibi
yöntemlerin geliştirilmesini ve daha fazla kullanılmasını destekliyor ve özellikle içinde küçük çiftlikler
11
Gayrıresmi Tercüme
için uygun yöntemlerin de bulunduğu, tarımda su kullanımı verimliliğini arttırmak için bilime dayalı
seçeneklere ilişkin bir rapor hazırlamaları için uluslararası kuruluşlara çağrıda bulunuyoruz.
61. Uluslararası emtia piyasalarındaki istikrarın korunmasında küresel ekonomik toparlamanın önemini
kabul ediyoruz. İyi işleyen, şeffaf fiziksel ve finansal emtia piyasalarının ve sürdürülebilir ve kapsayıcı
olan güçlü bir büyümenin ve gıda güvenliğinin elde edilmesi için aşırı fiyat dalgalanmalarının
azaltılmasının öneminin altını çiziyoruz. Aşırı emtia fiyat dalgalanmalarının, ekonomideki aktörler için
belirsizliği artırmak ve bütçe dengelerine ve ekonomik planlamanın öngörülebilirliğine potansiyel
şekilde zarar vermek suretiyle tüm ülkeler üzerinde çok önemli etkileri olduğunu kabul ediyoruz. En
kırılgan kesim üzerinde emtia fiyatlarındaki dalgalanmalarının olumsuz etkilerini azaltmanın,
yoksulluğu azaltacak ve ekonomik büyümeyi canlandıracak önemli bir bileşen olduğunun farkındayız.
Bu nedenle, aşırı emtia fiyat dalgalanmalarının büyüme üzerindeki makroekonomik etkilerine ve
böylesi etkileri azaltmak amacıyla ulusal şartları da dikkate alacak şekilde ülkelerin göz önünde
bulundurabileceği politika seçeneklerinin belirlenmesine ilişkin G20 raporunun sonuçlarını
onaylıyoruz. IMF, Dünya Bankası ve UNCTAD tarafından sağlanan katkıları ve değerleri girdilerin de
farkındayız ve bunları takdir ediyoruz. Bakanlarımızdan, G20’nin bu fiziksel piyasaların daha düzgün
işlemesinin kolaylaştırılmasına olan katkısı hakkında ilerlemeyi, raporda belirtilen olası yeni çalışma
alanlarını göz önünde bulundurarak, 2013 yılında raporlamalarını istiyoruz. Tezgâh üstü de dâhil olmak
üzere, piyasa düzenleyicileri ve otoriteleri için etkin müdahale yetkileri ve uygun bir düzenleme ve
denetleme çerçevesi ile finansal emtia piyasalarındaki şeffaflığın artırılması ve kötüye kullanımın
engellenmesine ilişkin taahhüdümüzü yineliyoruz. Bu bağlamda, Kasım 2012’ye kadar emtia türev
piyasalarındaki tavsiyelerin uygulanmasına ilişkin olarak Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları
Örgütü (IOSCO) tarafından hazırlanacak raporu bekliyoruz.
62. Enerji emtialarında fiyat dalgalanmalarının da ekonomik dengesizliğin önemli bir kaynağı olduğunu
kabul ediyoruz. İyi işleyen ve şeffaf enerji piyasalarına ilişkin taahhüdümüzü sürdürüyoruz. JODIpetrolün zamanında, tam ve güvenilirliğinin geliştirilmesine ilişkin çalışmaya devam edeceğiz ve
önümüzdeki yıl hazırlanacak olan bir ilerleme raporunu bekleyeceğiz. JODI-gaz veri tabanında aynı
prensipler üzerinde çalışacağız. JODI-petrol veri tabanının güvenilirliğinin artırılmasına ilişkin IEF
(Uluslararası Enerji Forumu) raporunun ve uluslararası gaz ve kömür piyasalarında şeffaflığa ilişkin IEA
(Uluslararası Enerji Kurumu), IEF ve OPEC (Petrol İhrac Eden Ülkeler Örgütü) tarafından sunulan
raporun Kasım ayındaki Bakanlar toplantısında tartışılmasını bekliyoruz. Kasım 2012’de, fiyat
raporlama kuruluşlarının (Price Reporting Agencies) işleyişinin ve gözetiminin geliştirilmesine ilişkin
IOSCO tavsiyelerini de bekliyoruz. Bu tavsiyeler, diğer görevli kuruluşlar (IEF, IEA ve OPEC) ile
hazırlanacaktır. Bakanlarımızı bu alanda gerektiğinde somut tedbirler almakla görevlendiriyoruz.
Kalkınmanın önündeki zorlukların giderilmesi
63. Yoksulluğun ortadan kaldırılması, güçlü, kapsayıcı, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin
gerçekleştirilmesi G-20 Kalkınma Gündemi’nin ana hedefleri olmaya devam etmektedir. Biz, başta
düşük gelirli ülkeler olmak üzere gelişmekte olan ülkelerle birlikte çalışma ve başta Binyıl Kalkınma
Hedefleri ve ötesi olmak üzere uluslararası kabul görmüş kalkınma hedeflerini yerine getirmek için
ihtiyaç duyulan ulus odaklı politika ve önceliklerini destekleme taahhüdümüzü teyit ediyoruz.
64. Kalkınma Çalışma Grubu’nun önceki G-20 Başkanlıklarının çalışmalarını geliştirme girişimini ve
Meksika’nın Dönem Başkanlığı süresince gıda güvenliği, altyapı ve kapsayıcı yeşil büyüme gibi üç
12
Gayrıresmi Tercüme
65.
66.
67.
68.
öncelik üzerine odaklanmasını memnuniyetle karşılamaktayız. Seul Çok Yıllı Eylem Planı’ndaki
taahhütlerimiz karşısında kaydedilen ilerlemeyi takdirle karşılamaktayız ve bu Bildiriye eklenmiş olan
2012 Kalkınma Çalışma Grubu ilerleme raporunu desteklemekteyiz. Kalkınma Çalışma Grubunu, bir
sonraki zirveye kadar G-20 kalkınma eylemlerinin değerlendirilmesi ve hesap verilebilirliğinin temin
edilmesi için bir süreç başlatma imkânlarını araştırmaya davet ediyoruz.
Altyapı yatırımları, sürdürülebilir ekonomik büyüme, yoksulluğun azaltılması ve istihdam yaratma için
kritik önemi haizdir. Dolayısıyla, Çok Taraflı Kalkınma Bankalarının (ÇTKB) Eylem Planlarından ve
Altyapı Üst Düzey Panelinden gelen tavsiyelerin uygulanması da dâhil olmak üzere, Çok-Yıllı Eylem
Planı altında kaydedilen güçlü ilerlemeyi memnuniyetle karşılıyoruz.
Gelişmekte olan ülkelerde altyapı kalkınma projelerine kamu tarafından finansman sağlanmasının
öneminin farkında olarak, bunların özel sektör yatırımlarıyla desteklenmesi gerektiğini de
düşünüyoruz. Eylem Planı kapsamında ilerleme kaydetmeyi sürdürmeleri hususunda ÇTKB‘nı teşvik
ediyor ve Düşük Gelirli Ülkelerde Risk ve Kazanç Konusunda Yanlış Algılamalar’a değinen raporlarını
memnuniyetle karşılıyoruz. Bu rapor düşük gelirli ülkelerde uzun vadeli altyapı yatırımlarının
risklerinin yanı sıra sunacağı olanakları da doğru anlamaya ilişkin önemli mesajlar içermektedir. Hızlı
kentleşmenin yarattığı sorunların ve kentleri daha sürdürülebilir kılma ihtiyacının farkında olarak,
“Kalkınmakta olan Ülkelerde Orta ve Büyük Kentlerdeki Kentsel Toplu Taşıma Altyapı Projelerinin En
İyi Uygulamaları”na ilişkin raporu memnuniyetle karşılıyor ve Kalkınma Çalışma Grubu raporu
tarafından belirtildiği üzere takip faaliyetlerini destekliyoruz.
Binyıl Kalkınma Hedefleri’nde belirtildiği üzere kalkınma için küresel ortaklık taahhütlerimizi teyit
ediyor ve Güney Kore’nin Busan şehrinde gerçekleştirilen, Yardım Etkinliği Üzerine 4. Üst Düzey
Forum’da geniş uzlaşı temelinde ulaşılan gönüllü katılımla başlatılacak olan Etkin Kalkınma İşbirliği için
Küresel Ortaklık da dâhil olmak üzere, bu hedefe katkıda bulunacak çabaları memnuniyetle
karşılıyoruz.
Felaketleri daha iyi bir şekilde önlemek, nüfus ve varlıkları korumak ve ekonomik etkilerini finansal
olarak daha iyi yönetmek konusunda Afet Risk Yönetimi (ARY) yöntem ve stratejilerinin değerinin
farkındayız. ARY konusunda girdi ve daha geniş bir katılım sağlamak için BM’nin de desteğiyle Dünya
Bankası ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) ortak çabalarını takdir ediyoruz. G-20
üyelerinin desteğiyle bu alandaki ülke tecrübelerine ilişkin Dünya Bankası ve Meksika’nın ortak
yayınını memnuniyetle karşılıyor ve ARY stratejilerinin uygulanmasını kolaylaştırmak için OECD’nin
Kasım ayında tamamlanacak gönüllü çerçevesini bekliyoruz.
Kapsayıcı yeşil büyüme yoluyla uzun süreli refahın desteklenmesi
69. Mevcut ve gelecek nesillerin uzun dönem refahı, yaşanmakta olan ekonomik krizin ötesine bakmamızı
gerektirmektedir. Ekonomik büyüme, çevrenin korunması ve sosyal kapsama birbirini
tamamlayabileceği ve güçlendirebileceği yollar bulmanın önemini takdir ediyoruz. Sürdürülebilir
kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması bağlamında kapsayıcı yeşil büyüme, gelecekteki
büyümemizin bağlı olduğu çevreyi korur ve sosyal refahı yükseltirken kalkınma ve ekonomi
hedeflerimize ulaşmamız için yardımcı olabilir. Kapsayıcı yeşil büyüme koruyucu önlemler almak için
kullanılmamalıdır.
70. Gelişmekte olan ülkelere, kapsayıcı yeşil büyümeyi teşvik edenler de dâhil olmak üzere uygun
tedbirlerle kalkınmalarını sürdürmelerine ve güçlendirmelerine yardıma devam etmeyi taahhüt
13
Gayrıresmi Tercüme
71.
72.
73.
74.
ediyoruz. 2012 Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’nda (Rio+20) sürdürülebilir
kalkınma konusundaki taahhüdümüzü yineleyeceğiz. G20 gündemimizin parçası olarak ve Rio+20 ve
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (BMİDÇS) varılan uzlaşmalar ışığında,
kapsayıcı yeşil büyüme üzerinde odaklanacağımızı taahhüt ediyoruz
İklim değişikliği dünya ekonomisi üzerinde önemli bir etki sahibi olmaya devam edecek, masraflar
adım atılması ertelendikçe artacaktır. İklim değişikliği ile mücadele edilmesine ilişkin taahhüdümüzü
yineliyor ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 17. Taraflar Konferansı’nın (17th
Conference of the Parties to the UN Framework Convention on Climate Change- UNFCCC) çıktılarını
memnuniyetle karşılıyoruz. Cancun ve Durban sözleşmelerinin tam olarak uygulanmasını istiyoruz ve
18. Taraflar Konferansında başarılı ve dengeli çıktılar elde edilmesi için bu Konferans’ın gelecek
başkanı olan Katar ile birlikte çalışacağız. Ekonomilerin, orta vadede, iklim dostu bir çizgiye doğru
yapısal dönüşümüne olan ihtiyacını vurguluyoruz. Cancun Anlaşması ile paralel olarak BMİDÇS’nin
hedefleri, hükümleri ve prensiplerini göz önüne alarak kaynakları etkin bir şekilde seferber etmeye
ilişkin yolları değerlendirmek için iklim değişikliği G-20 araştırma grubunun oluşturulmasını
memnuniyetle karşılıyoruz. Bu Araştırma Grubu’nun, Kasım ayında Bakanlara bir ilerleme raporu
sunmasını istiyoruz. Yeşil İklim Fonunun faaliyete geçmesini destekliyoruz.
Kalkınma Çalışma Grubu, ülkelerin kendi koşulları ve önceliklerinden yola çıkarak sürdürülebilir
kalkınmaya giden yolu tayin etmelerine yardım etme gücü bulunan geniş bir uygulanabilir, ihtiyari
tedbir ve eylemler paketini tartışmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin, kapsayıcı yeşil büyüme stratejileri
ve siyasetleri tasarlamak ve uygulamak için bilgi paylaşmaya, kaynak seferberliğine ve teknik ve
kurumsal kabiliyet geliştirmeye olanak sağlayan kurum ve mekanizmalara erişiminin bulunması
gerektiğine inanıyoruz. Yeşil Büyüme Bilgi Platformu’nu başlatma konusundaki uluslararası çabaları
memnuniyetle karşılıyoruz ve gelişmekte olan ilgili ülkelere gerekli desteği sağlama seçeneklerini
araştırmaya devam edeceğiz. Kapsayıcı yeşil büyüme için yükümlülük getirmeyen, ihtiyari bir politika
seçenekleri manzumesinin sağlanmasını memnuniyetle karşılıyor, uygulanmasını teşvik edecek
çabaları destekliyoruz. Gelişmekte olan ülkelerde kapsayıcı yeşil büyüme için özel sektör ve kamu
fonunu harekete geçirecek Kapsayıcı Yeşil Yatırımlar Kamu-Özel Sektör Diyalog Platformu kanalı da
dâhil olmak üzere etkin mekanizmaların daha fazla araştırılmasını teşvik ediyoruz. B-20 Yeşil Büyüme
Eylem İttifakı’nı memnuniyetle karşılıyoruz.
Yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın uzun dönemde refah açısından önemli bir itici güç
olduğunun altını çiziyoruz. OECD, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan ve
ülkelere has koşullar ile gelişmişlik düzeylerini dikkate alarak oluşturulmuş yeşil büyüme politikalarının
ve sürdürülebilir kalkınma politikalarının yapısal reform gündemlerine dâhil edilmesi raporunu
memnuniyetle karşılıyoruz. Yapısal reform gündemlerine, yeşil büyüme ve sürdürülebilir kalkınmanın
derç edilmesine ilişkin mevcut eylemlerin gönüllülük esasına bağlı olarak raporlanmasına ilişkin G20
çabalarını onaylıyoruz. 2013 yılında tekrar isteğe bağlı raporlama yapacağız ve ilgili yetkililerden
ülkelerin yeşil büyüme politikalarının yapısal reform gündemlerine dâhil etmeye ve sürdürülebilir
kalkınmayı teşvik etmek için ilgili ulusal planlara dâhil etmeye ilişkin çabalarını raporlamalarını
istiyoruz.
Fosil yakıt teşviklerine ilişkin hazırlanmış olan ilerleme raporunu memnuniyetle karşılıyor; bir yandan
en zayıf kesim için hedeflenen desteği sağlayarak, bir yandan da müsrif tüketime yol açan verimsiz
fosil yakıt teşviklerinin orta vadede kademeli olarak ortadan kaldırılmasına yönelik taahhüdümüzü
yineliyoruz. Bakanlarımızdan bir sonraki zirveye kadar ilerlemelere ilişkin raporlama yapmalarını ve bir
14
Gayrıresmi Tercüme
sonraki toplantılarına kadar G-20 ülkeleri için bir gönüllü karşılıklı değerlendirme sürecine ilişkin
seçenekleri araştırmanın hesap verilebilirliğe ve şeffaflığa uygunluğunu onaylamalarını istiyoruz.
Ayrıca, fosil yakıt teşvikleri konusunda hâlihazırda çalışmakta olan diğer gruplar ile de diyalog
kurulmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
75. Cannes’de yeşil büyüme potansiyelinin en iyi şekilde kullanılması ve kalkınma hedeflerine katkı
sağlanması amacıyla düşük-karbon kalkınma stratejisinin desteklenmesini taahhüt etmiştik. Bu
nedenle, G20’nin temiz enerji ve enerji verimliliği teknolojileri raporunu memnuniyetle karşılıyor ve
G20 ülkelerinin, teknolojinin yaygınlaştırılmasının önündeki zorluklara ilişkin ulusal tecrübelerini
paylaşmaları yoluyla, bu sektörlerde yatırımları artırma konusundaki çabalarını tasdik ediyoruz.
76. “Küresel Deniz Çevre Koruma En İyi Uygulamaları Paylaşım Mekanizması” internet sitesinin
kurulmasını memnuniyetle karşılıyor, Cannes yönergesine uygun olarak faaliyete geçmesini
bekliyoruz.
Yolsuzlukla mücadelenin güçlendirilmesi
77. Yolsuzluk, küresel ekonomik büyümeyi engellemekte, piyasaların bütünlüğünü tehdit etmekte, adil
rekabet zayıflatmakta, kaynak tahsisini bozmakta, kamu güvenini yok etmekte ve hukukun
üstünlüğüne zarar vermektedir. Yolsuzlukla mücadelede aktif bir rol oynamak üzere ilgili tüm
aktörlere çağırıda bulunuyoruz.
78. Uygulama açığının kapatılması önemli bir öncelik olmaya devam etmekte ve Seul G-20 Yolsuzlukla
mücadele Eylem Planımız ve ile Cannes İzleme Raporundaki taahhütlerimizin uygulamasında önemli
ilerleme kaydetmeyi sürdürüyoruz. Yolsuzluğa Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin (UNCAC)
onaylanması ve tam uygulanması ile gönüllülük esasına göre OECD rüşvet çalışma grubuna daha aktif
biçimde katılma yönündeki taahhütlerimizi yineliyoruz. B-20’nin rüşvetle mücadele konusuna dâhil
olmayı sürdürmesini memnuniyetle karşılıyor ve gözden geçirme mekanizması görev yönergesi
uyarınca, UNCAC gözden geçirme sürecine özel sektörü ve sivil toplumu gönüllülük esasına göre dâhil
edeceğiz. Yozlaşmış yetkililerin ülkelerimize giriş yasağı getirilmesine ilişkin ilkeleri bugün benimsiyor
ve işbirliğine dair çerçeveler geliştirmeyi sürdürüyoruz. Çıkar çatışmalarını önlemek, belirlemek ve
uygun biçimde yönetmek amacıyla, ilgili yetkililerin mali ve varlık bilgilerinin açıklanması düzeneğine
ilişkin ilkeleri de benimsiyoruz.
79. Rüşvetle ve yolsuzlukla mücadele mevzuatının kuvvetli biçimde uygulanmasını taahhüt ediyor ve hem
rüşvet alan ve talep edenlerin, hem de onlara rüşvet verenlerin kendin ulusal yasalarımız ışığında
takipçisi olacağız. Rüşvet iddialarına ilişkin inceleme ve soruşturmalarında G-20 üyesi ile G-20 üyesi
olmayan hükümetler arasındaki uluslararası işbirliğini kolaylaştırmak için G-20 ülkelerinin Karşılıklı Adli
Yardımlaşma konusundaki kılavuzu ve aynı zamanda G-20’lerin yargı alanında varlıkları izlemeye ilişkin
bilgileri yayınlayacağız. Kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadele etmek amacıyla, Gözden
geçirilmiş Mali Eylem Görev Gücü standartlarını memnuniyetle karşılıyoruz. Rüşvetten elde edilen
gelirlere melce sağlanmasına karşı çıkılması ve çalınan varlıkların geri alınması ve iade edilmesi
yönündeki taahhütlerimizi yineliyoruz.
80. Yolsuzlukla Mücadele Çalışma Grubu'nun görev süresini 2014 yılı sonuna kadar iki yıllığına uzatıyor ve
her ikisi de Şerpa’lar tarafından 2012 yılı sonuna kadar görüşülüp kabul edilmek üzere, güncellenmiş
bir eylem planının yanı sıra ikinci bir Çalışma Grubu İzleme Raporunu hazırlamak üzere Çalışma
Grubundan talepte bulunuyoruz.
15
Gayrıresmi Tercüme
Diğer paragraflar
81. Dünya ekonomisinin birbirine bağımlılığı ışığında, G-20, günümüzdeki ve gelecekteki sorunlarla etkili
bir şekilde mücadele edilebilmesi için gerekli olan yeni birçok taraflı işbirliği tarzı ortaya koymuştur. G20’nin gayri resmi ve esnek niteliği, onun uluslararası ekonomik ve finansal işbirliğini kolaylaştırmasına
ve küresel ekonominin karşı karşıya bulunduğu sorunlara çözüm bulmasına olanak sağlamaktadır. G20’nin şeffaflık ve etkinliğini daha da arttırmaya devam etmemiz ve acil ihtiyaçlara cevap
verebilmesini sağlamamız önem arz etmektedir. Buna yönelik bir katkı olarak, Cannes’da yapılan
taahhüt uyarınca Şerpalar tarafından, bir grup G-20 çalışma yöntemleri geliştirilmiştir.
82. Şubat’ta Los Cabos’ta düzenlenen bir G-20 Dışişleri Bakanları gayri resmi toplantısında, G-20 üyesi
ülkelerin küresel yönetimdeki temel sorunların çözümüne daha etkili bir şekilde katkıda
bulunabilecekleri yollar aranmıştır.
83. G-20 kararlarının uzun vadeli etkisinin farkında olarak, İş-20 (Business-20), Çalışma-20 (Labour-20),
Gençlik-20 (Youth-20) ve Düşünce-20 (Think-20) toplantıları da dâhil olmak üzere Meksika Devlet
Başkanlığı tarafından başlatılan yaygın erişim çalışmalarını memnuniyetle karşılıyoruz. G-20 üyesi
olmayan ülkeler ile Birleşmiş Milletler ve diğer aktörler de dâhil uluslararası ve bölgesel kuruluşlarla
birlikte çalışmalarımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Cannes’da yapılan görevlendirme uyarınca,
erişim çalışmalarımızın tutarlı ve verimli kalmasını sağlamak için, bu alanda Şerpalar tarafından
geliştirilen ilkeler grubunu memnuniyetle karşılıyoruz.
84. Birleşmiş Milletler (UN), Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF), Dünya Bankası
(World Bank), Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization-WTO), Finansal İstikrar Kurulu
(Financial Stability Board-FSB), Uluslararası Çalışma Teşkilatı (International Labour Organization-ILO),
Dünya Gıda ve Tarım Teşkilatı (Food and Agriculture Organization-FAO) ve Ekonomik İşbirliği ve
Kalkınma Teşkilatı (Organization for Economic Cooperation and Development-OECD) dahil olmak
üzere uluslararası kuruluşların yanı sıra sivil topluma, G-20 sürecine katkıları için teşekkür ederiz.
Onların rapor ve tavsiyeleri, sürdürülebilir kalkınmadan mali düzenlemeye uzanan geniş bir alanda G20 toplantılarına değerli katkılar sağlamıştır.
Sonuç
85. Meksika’nın Dönem Başkanlığında 30 Kasım tarihine kadar yapılacak diğer çalışmaları bekliyoruz. 1
Aralık 2012’den itibaren Rusya G-20 Dönem Başkanlığını üstlenecektir. Rusya’nın başkanlığında SaintPetersburg şehrinde bir araya geleceğiz. Los Cabos Zirvesini başarıyla düzenlediği için Meksika’ya
teşekkürlerimizi sunarız.
16
Gayrıresmi Tercüme
EK
LOS CABOS BÜYÜME VE İSTİHDAM EYLEM PLANI
Küresel ekonomideki riskler ve belirsizlikler önemli ölçüde artmıştır. Müşterek odağımız artık, tüm
vatandaşlarımız için istihdam görünümünün iyileştirilmesi için talebin, büyümenin, güvenin ve finansal
istikrarın artırılması üzerindedir. Bugün, Güçlü, Sürdürülebilir ve Dengeli Büyüme Çereçvesi aracılığıyla söz
konusu amaçlara ulaşılması için küresel olarak eşgüdümlü bir ekonomik plan üzerinde uzlaşıya vardık.
Cannes Eylem Planı ile uyumlu olan ve onu genişleten bu plan, daha güçlü ve daha dayanıklı bir
toparlanmanın sağlanmasına yönelik çabalarımızı önemli ölçüde yoğunlaştıracaktır. Los Cabos Büyüme ve
İstihdam Eylem Planı, işbirliği ve eşgüdümün daha iyi ekonomik sonuçlar doğuracağı ilkesinden hareket
etmektedir. Aşağıda yer alan taahhütlerin yerine getirilmesi için güçlü ve kararlı adımların atılması
taahhüdümüz konusunda hemfikiriz.
Politika eylemlerimizin, en önemli risk olarak algılananların ışığında, şunlara odaklanması gerektiği
konusunda anlaşmaya vardık:

Avro Bölgesindeki borç ve bankacılık krizinin çözülmesi. Avro Bölgesi yetkilileri durumun istikrara
kavuşmasına yardım eden birçok ilgili ve kritik eylemde bulundular ancak, önemli riskler hala
devam etmektedir ve ilave politikalara ihtiyaç bulunmaktadır.

Borçluluk oranlarının azaltılmasının potansiyel etkileri ile mücadeleyi de kapsayarak, finansal
istikrarın güvence altına alınması.

Talebin ve ekonomik büyümenin artırılması ile birçok gelişmiş ülkede görülen devamlı olarak
yüksek seyreden ve yükselmeye devam eden işsizliğin, özellikle de genç işsizliğinin azaltılması.

Gelişmiş ekonomilerde mali uyum hızının, ülkelere özel koşulların göz önünde bulundurarak,
toparlanmayı desteklemek için uygun seviyede olmasının sağlanması ve orta vadeli mali
sürdürülebilirlikle ilgili endişelerin giderilmesi.

Jeopolitik risklerin, sınırlı yedek kapasite ve bir miktar stok ortamında, petrol fiyatlarında neden
olabileceği arz-kaynaklı sürekli artış ihtimali ile ilgilenilmesi.

Yükselen piyasaların güçlü ve sürdürülebilir büyüme patikalarının, küresel toparlanma ve kaliteli
istihdam oluşturulmasına katkı bulunmasının sürdürülmesi.

Korumacılığa karşı çıkılması ve piyasaların açık tutulması.
Söz konusu aşağı yönlü riskleri azaltma becerimiz, mali açıklar veren ülkelerde talebin kamudan özel
sektöre kaymasının, cari fazla veren ülkelerde ise dış talepten iç talebe aktarılmasının teşvik edilmesini de
kapsayan, istikrarı ve büyümeyi sağlamak ve devam etmekte olan dengesizlikleri azaltmak için daha güçlü
adımların atılması becerimizden etkilenmektedir. İç ve dış dengesizliklerin azaltılmasına yönelik
çabalarımızın yoğunlaştırılmasına ihtiyaç duyduğumuz noktasında tam bir uzlaşı içindeyiz.
Cannes’da üzerinde uzlaştığımız gibi, ortak hedefimiz olan güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümeye
yönelik taahhütlerimizdeki ilerlemeyi ölçmek için Los Cabos Hesap Verebilirlik Çerçevesini (Ek-A) kurmuş
bulunuyoruz. Bu çerçevenin üç temel dayanağı bulunmaktadır. Birincisi, değerlendirmelerin ülkeler
17
Gayrıresmi Tercüme
tarafından sahiplenilen; uyum sağla veya açıkla yaklaşımına dayalı; somut; üyeler arasında tutarlı; adil;
açık ve şeffaf olmasını sağlayacak yönlendirecek ilkeler. İkincisi, üyelerin politikalarının gözden geçirilmesi
ve tartışılmasını ve uluslararası kuruluşların derinlemesine değerlendirmelerini içeren grup değerlendirme
süreci. Son olarak, değerlendirmelerin sonuçlarını Liderlere özetleyen yıllık raporlar.
Bu çerçeve altında ilk değerlendirmemizi gerçekleştirdik (Ek-B). Cannes Eylem Planında, ekonomik
canlanmanın desteklenmesi, güçlü büyüme ile istihdam artışının temellerinin oluşturulması için ortaya
konulan taahhütlerin büyük ölçüde geçerli olduğu hususu üzerinde anlaştık. Ancak, son dönemde
yoğunlaşan riskler, Cannes taahhütlerinin uygulanmasının ve ilerletilmesinin önemini artırmıştır. Cannes
Eylem Planının bazı unsurlarının yerine getirilmesinde ilerlemeler görülmekle birlikte, birçok alanda daha
fazla ilerlemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Devam etmekte olan hesap verebilirlik değerlendirmelerini
gerçekleştirecek ve ilerlemeleri değerlendirmek için Los Cabos Hesap Verebilirlik Çerçevesinde ortaya
konulan önlemlerin takibini geliştireceğiz.
Los Cabos Eylem Planı, politika güvenilirliğini sağlamak ve ülkelerin bazı alanlardaki değişik yanıt
kapasitelerini yansıtmak için, aşağıda düzenlendiği gibi, politika eylemlerinin kısa ve orta vadeli etkileri ile
birlikte bir bileşimini içermektedir.
Kısa Vadeli Risklerin Giderilmesi, Güvenin Yeniden Tesis Edilmesi ve Büyümenin Desteklenmesi
Bu planın merkezinde, risklerin asgariye indirilmesi ve büyümenin desteklenmesi için en etkili eylemlerin
kısa vadeli maliye ve para politikası önlemleri ile desteklenen, istikrarı ve finansal sistemlerimizin sağlıklı
işleyişini teşvik eden eylemler olduğu konusundaki ortak bir uzlaşı bulunmaktadır.
Kısa vadeli risklerin giderilmesi, güvenin tesis edilmesi, ekonomik ve finansal istikrarın güvence altına
alınması ve ekonomik canlanmaya katkı sağlanması için aşağıdaki eylemler üzerinde anlaştık.
1. [G-20’nin Avro Bölgesi üyeleri, Avro Bölgesi’nin bütünlüğünün ve istikrarının korunacağını ve bunun
için gerekli tüm önlemlerin alınacağını kararlılıkla taahhüt etmektedirler. Avro Bölgesi, borç ve
bankacılık krizi ile mücadele etmek için oluşturulan 5 maddeli stratejilerini güçlendirilmek için ilave
önlemler alınacağını taahhüt etmektedir. Bu önlemler şunları içermektedir:
 Yayılma riskinin sınırlandırılması için Avro Bölgesi güvenlik duvarının kullanılabilirliğinin ve
azami etkinliğinin temin edilmesi, bankacılık sektörü problemleri ile kamu borç problemleri
arasındaki bağlantıların koparılması için gerekli tüm önlemlerin alınması. Bu çerçevede,
İspanya’nın bankacılık sistemini yeniden sermayelendirmesini ve Avro Grup’un İspanya’nın
finansal yeniden yapılandırma otoritesine destek açıklamasını memnuniyetle karşılıyoruz.
 Kamu kaynakları dâhil olmak üzere tüm finansman imkânları kullanılarak, bankaların
çözümleme sürecine ilişkin tutarlı ve etkin finansman düzenlemelerini yaparak, bankaların
tamamen sermayelendirilmesi sağlanması vasıtasıyla bankaların sermaye yapılarının
güçlendirilmesi sürecinin tamamlanması.
 Aşağıdaki önlemler yoluyla ekonomik yönetişimin ve büyümenin güçlendirilmesi:
o
İlan edilmiş mali uyum önlemleri yerine getirilirken ekonomik görünümün planlanandan
daha zayıf olması halinde otomatik mali dengeleyicilerin ekonomik faaliyetleri
desteklemesine izin verilmesi,
18
Gayrıresmi Tercüme
o
Politikalara olan güvenin desteklenmesi için Mali Anlaşma’nın hızlı bir şekilde kabul
edilmesi ve etkili bir şekilde uygulanması da dâhil olmak üzere mali bütünleşmenin
derinleştirilmesi,
o
Para politikasının, orta vadede fiyat istikrarını sürdürmek ve böylelikle finansal istikrara ve
büyümenin desteklenmesine katkı sağlamak için kullanılması ve
o
Avro Bölgesi içi uyarlamanın, farklılaştırılmış mali uyum eşliğinde, açık veren ülkelerde
rekabet gücünün artırılması ve fazla veren ülkelerde talebin güçlendirilmesine yönelik
yapısal reformlar aracılığıyla gerçekleştirilmesi.
AB, Avrupa Tek Pazarı’nın tamamlanması, Avrupa Yatırım Bankası’nın kapasitesinin artırılması ve
altyapı yatırımları için proje tahvillerini de içeren büyümeyi sağlayacak hedeflenmiş önlemlerin
uygulanması, yapısal fonların ve AB Bütçesi’nin daha iyi hedeflenmiş kullanımına yönelik
önlemlerde ilerleme kat edecektir.
2. Tüm üyelerimizde maliye politikası, politika güvenilirliğini geliştirecek ve mali sürdürülebilirliği
sağlayacak biçimde, toparlanmanın güçlendirilmesi ve sürdürülebilmesine odaklanacaktır.
 Gelişmiş ülkeler genellikle kısa vadede bütçe açıklarının yarıya indirilmesi taahhütlerinin
yerine getirilme yolundadırlar. Gelişmiş ülkeler, Toronto taahhütlerini, itibarlı orta vadeli mali
uyum planları aracılığıyla yerine getirmeye bağlıdırlar.
 ABD 2013 yılında vergi önlemlerinin ortadan kalkması ve otomatik harcama kesintilerinin eş
anlı devreye girmesinin sert bir mali daralmaya neden olmasını önleyerek mali uyumunun
hızını ayarlamayı kabul etmektedir.
 Japonya, mümkün olan en hızlı biçimde, yeniden inşa harcamalarını artıracaktır.
 Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Almanya, Endonezya, Kore, İngiltere ve ABD, ulusal koşulları
ve mevcut talep koşullarını göz önüne alarak, otomatik mali istikrar sağlayıcıların çalışmasına
izin verecektir.
 Ekonomik durumun daha da kötüleşmesi durumunda Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin,
Endonezya, Kore ve ABD, yurt içi taleplerini artıracak ihtiyati önlemler almaya ve eşgüdüm
sağlamaya hazır olacaklardır.
 İtalya, büyümeyi artırıcı önlemler ile birlikte, sıkılaştırma tedbirlerinin mali uyum programının
başında alınmasına dayalı gündemini sunacaktır.
 İspanya’da maliye politikası mali uyuma odaklı olmaya devam edecektir.
3. Para politikaları hem fiyat istikrarının korunması hem de küresel ekonomik canlanmanın
sürdürülmesine odaklanmaya devam edecektir. Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankalarının almış
oldukları önlemler küresel ekonomik büyüme ve istikrarın desteklenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
Merkez bankaları tetikte olmaya devam edecek ve hedeflerine ulaşmak için uygun bir içimde harekete
geçeceklerdir.
4. Merkez bankalarımız, finansal piyasa düzenleyicilerimiz ve hazinelerimiz yakın diyalog içerisinde
olmaya devam edecek ve belirsizliklerin artmış olduğu bu dönemde küresel ödeme ve çözümleme
sistemlerinin bütünlüğünün korunması için gerekli tüm önlemlerin alınması da dâhil olmak üzere,
finansal istikrarın korunması için FSB aracılığı ile işbirliğine gideceklerdir.
5. Yükselen piyasa ekonomileri, fiyat istikrarını tesis ederken yurt içi talebi desteklemek için
makroekonomik politikalarında değişikliğe gideceklerdir. Makro ihtiyati tedbirler ayrıca, yurt içi kredi
büyümesinin ve likiditenin yönetimine yardım etmek üzere uygun yer ve zamanda kullanılacaktır.
19
Gayrıresmi Tercüme
6. Sınırlı yedek kapasite ve bir miktar stok ortamında jeopolitik risklerin petrol fiyatlarında arz kaynaklı
artışlara yol açabileceğinin farkında olarak üyeler, ihtiyaç duyulması halinde ilave eylemlerde
bulunmaya hazırdırlar. Petrol üreticisi ülkelerin yeterli arzı sağlama konusundaki taahhütlerini
memnuniyetle karşılıyoruz. Özellikle, Suudi Arabistan’ın mevcut rezerv kapasitesinden günde 2,5
milyon varilden fazla kaynağı harekete geçirmeye hazır olmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
7. Tüm politika alanlarında, yurt içi amaçlarla uygulanan politikaların diğer ülkeler üzerindeki olumsuz
etkilerini en aza indirmeyi taahhüt ediyoruz. Güçlü ve istikrarlı bir uluslararası finansal sisteme yönelik
ortak ilgimizi ve piyasalar tarafından belirlenen döviz kurlarına olan desteğimizi yineliyoruz. Döviz
kurlarındaki aşırı dalgalanmanın ve düzensiz hareketlerin ekonomik ve finansal istikrar için olumsuz
etkilerinin olduğunu tekrarlıyoruz.
Büyümenin Orta Vadeli Temellerinin Güçlendirilmesi
Tüm üyeler öncelikli alanlara odaklanmak üzere; güven sağlamak, küresel çıktıyı artırmak ve istihdam
yaratmak için Cannes’da oluşturulan 6 maddeli planın geliştirilmesini kabul etmişlerdir.
1. Gelişmiş ekonomiler kamu maliyesi dengelerinin sürdürülebilir bir yapıda olmasını sağlayacaklardır.


Orta vadeli mali uyum planlarının güçlendirilmesi ve uygulanmasının öneminin farkında
olarak, ABD ve Japonya kamu borcu/ GSYH oranlarının hızlı bir şekilde azaltılmasını sağlayacak
eylemlerde bulunmayı taahhüt etmektedir.
o
ABD, 2016 yılına kadar federal borç / GSYH oranını dengeli bir yaklaşım aracılığıyla sıkı bir
aşağı yönlü patikaya yerleştirmeyi taahhüt etmektedir.
o
Japonya, 2015 ve 2020 mali yılları için faiz dışı fazla hedefini yerine getirme taahhüdünü
ve borç / GSYH oranını 2021 mali yılından itibaren azaltma taahhüdünü yinelemektedir.
Bir sonraki Zirvemize kadar tüm üyeler, hâlihazırda mevcut olmayan, ülkelere özgü itibarlı ve
iddialı, orta vadeli borç / GSYH hedeflerini 2016 yılı ve sonrası için, açık stratejiler ve zaman
çizelgeleri ile birlikte belirlemeyi kabul etmişlerdir. Bu stratejiler, sosyal güvenlik sistemindeki
değişiklikler dâhil olmak üzere, vergi ve harcama reformlarını da göz önünde bulunduracaktır.
2. Cari fazlası olan ülkelerde yurt içi talebin artırılması, bütçe açığı olan ülkelerde talebin kamu
sektöründen özel sektöre doğru yönlendirilmesi ve cari açık veren ülkelerde yurt içi tasarrufların
artırılması yoluyla küresel talebi yeniden dengeleme çabalarımızı yoğunlaştıracağız.

Cari işlemler açığı olan gelişmiş ekonomilerin yapısal bütçe açıklarının azaltılması ve özel
tasarruf oranlarının artırılmasına yönelik eylemler, küresel dengesizliklerin kalıcı olarak
azaltılmasına katkıda bulunacaktır (ABD).

Piyasa tarafından belirlenen döviz kuru sistemlerine doğru hızlıca yönelinmesi, döviz kurlarının
kendilerini etkileyen temelleri yansıtacak şekilde esnekliğinin artırılması, kalıcı döviz kuru
dengesizliklerinin önlenmesi ve rekabetçi devalüasyonlardan kaçınılması yönündeki
taahhüdümüzü yineliyoruz. Çin ve Rusya’da döviz kurlarının dalgalanma bantlarının artırılması
alanında atılan önemli adımları takdir ediyoruz. Çin, rezerv birikim hızının kademeli bir şekilde
azaltılması taahhüdünde, Renminbi’nin dalgalanma bantları içinde hareketinin tamamen
piyasa güçleri tarafından belirlenmesine izin vererek ve döviz kuru politikasının şeffaflığını
20
Gayrıresmi Tercüme
artırarak ilerleme kaydetmiştir. Çin’in, döviz kuru reformunu sürdürme yönündeki
taahhüdünü memnuniyetle karşılıyoruz.

Yükselen piyasa ekonomileri talebin yeniden dengelenmesi için; faiz oranlarının
serbestleştirilmesine devam edilmesi (Çin); ve, yatırım oranlarının artırılması (Brezilya ve
Türkiye) dahil olmak üzere, daha fazla adım atacaktır.

Fazla veren ve göreceli olarak zayıf özel talebe sahip olan gelişmiş ekonomiler, hizmet
sektörlerinin daha fazla serbestleştirilmesi (Japonya, Kore, Almanya), verimsizliklerin ortadan
kaldırılması ile yatırımın teşvik edilmesi (Almanya) ve çevre ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda
yeni sanayilerin ve yeni piyasaların oluşturulması aracılığıyla (Japonya) iç talebin artırılmasına
katkıda bulunacaklardır. Almanya’da hanehalklarının reel gelirlerinde son dönemdeki
gelişmeler, yurt içi talebi güçlendirecek ve Avro Bölgesi içindeki yeniden dengelemeyi
hızlandıracaktır.

Petrol ihracatı yapan ülkeler fazla gelirlerini, dalgalı yapısı ışığında mali sürdürülebilirliklerini
güvence altına alarak, üretken kamu yatırımları aracılığıyla iç talebi ve küresel büyümeyi
desteklemek için kullanacaklardır. Söz konusu yatırımlar, olumlu bölgesel ve küresel yayılım
etkileri sağlayacaktır.
3. Cannes’da ülkeler, küresel talebi artıracak ve sürdürecek, yeni istihdam imkânları oluşturacak, küresel
talebin yeniden dengelenmesine katkı sağlayacak ve tüm G-20 ülkelerinin büyüme potansiyellerini
artıracak yapısal reform taahhütlerini ortaya koymuşlardır. Bu taahhütler, ilerleyen süreçte ana
öncelikler olarak kalacak olup, Cannes’dan sonra verilen ilave taahhütlere ve yapılan ilave reformlara
yansıtılmıştır. Söz konusu reformlar:

İstihdamı ve işgücü katılım oranlarını artıracak işgücü piyasası reformları. Örneğin: uzun süreli
işsizlerin yeniden eğitimi (ABD), beceri gelişimi (İspanya), ücret esnekliğinin artırılması,
bölgesel ücretlerin belirlenmesi (İtalya), işgücü üzerindeki vergi yüklerinin azaltılması
(Brezilya, İtalya), yeni iş olanaklarının desteklenmesinin daha etkin ve etkili hale getirilmesi
amacıyla istihdam güvencesi reformu gerçekleştirilmesi (Kanada), eğitim ve becerilerin
geliştirmesi (Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Türkiye, Güney Afrika), kadınların
işgücüne katılımının teşvik edilmesi- emeklilik sistemi reformu ve çocuk bakım hizmetlerinin
geliştirilmesi (Avustralya, Almanya, Japonya, Kore), gençler ve engelliler gibi hedeflenmiş
gruplar için istihdam fırsatlarının iyileştirilmesi (Kanada, Kore, İngiltere), genç işçilerin çıraklık
vasıtasıyla işgücüne katılımının teşvik edilmesi (İngiltere) ve daha iyi eğitim ve beceri gelişimi
yoluyla kayıtlı sektör istihdamının teşvik edilmesi (Brezilya, Endonezya, Meksika, Güney
Afrika).

Rekabeti artıracak ve kilit sektörlerde üretkenliği geliştirecek ürün piyasası reformları
(Avustralya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Meksika).

Konut piyasasının istikrarının sağlanmasına yönelik eylemler (ABD).

Fakir kesimler için hedeflenmiş destek sunulması ve sosyal güvenlik ağlarının güçlendirilmesi
(Hindistan, Endonezya, Çin, Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika).
21
Gayrıresmi Tercüme

Gelişmiş ekonomilerde ve yükselen piyasa ekonomilerinde bulunan bozucu sübvansiyonların
orta vadede aşamalı olarak azaltılması.

Verimliliğin geliştirilmesi ve çalışma teşvikinin artırılması için vergi ve yardım sistemleri
reformu (Avustralya, Almanya, İtalya, İngiltere).

Genişlemek isteyen işletmelerin karşılaştığı sıkıntıları azaltarak, ekonomik büyümenin daha iyi
desteklenmesi için düzenleme reformlarının planlanması (İngiltere).

Kilit sektörlerde tek taraflı gümrük vergisinin kaldırılarak, ticaretin serbestleştirilmesinin teşvik
edilmesi (Kanada).

Darboğazları gidererek orta vadede verimliliğin ve yaşam standartlarının artırılması için altyapı
yatırımlarının gerçekleştirilmesi (Arjantin, Avustralya, Brezilya, Hindistan, Endonezya,
Meksika, Suudi Arabistan, Güney Afrika, İngiltere)

Yeşil ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak taahhütler (Avustralya, Kore, Almanya, Meksika).
4. Finansal sektör düzenlemesi ve denetlemesi konusunda önemli ilerlemeler sağladık. Mevcut küresel
ekonomik zorluklar, finansal sektörü daha dirençli, daha istikrarlı hale getirmek ve sektörün ekonomik
büyümeyi destekleyebilmesi için üzerinde uzlaşılan reformların etkin bir şekilde uygulanması
taahhüdümüzün yenilenmesi ihtiyacını vurgulamaktadır. FSB’nin IMF ve Dünya Bankası ile birlikte
gerçekleştirdiği, hangi düzenleyici reformların yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler
üzerinde arzu edilmeyen etkileri olabileceğini ortaya koyan çalışmayı memnuniyetle karşılıyoruz. G-20
üyeleri FSB’den, standart belirleyiciler ve IMF ile işbirliği içinde, ilerlemeleri düzenli bir şekilde takip
etmesini ve raporlamasını beklemektedir. Bu durum, finansal tabana yayılmayı artırma amaçlı
çalışmalarla birlikte tamamlanacaktır.
5. Korumacılığın her türüne karşı çıkılması ve serbest ticaretin geliştirilmesi yönündeki taahhüdümüzü
yineliyoruz ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından belirlenen, WTO kurallarına uygun olmayan,
ticareti sınırlayıcı önlemlerin sayısının azalması için aktif önlemler alacağız.
6. Üyeler, gelişmekte olan ülkelerde büyüme potansiyelinin ve ekonomik dayanıklılığın azami seviyeye
çıkarılmasına yönelik eylemler hakkındaki ortak taahhüdün yanı sıra yardım taahhütlerinin yerine
getirilmesi ve kalkınma ihtiyaçlarının karşılanması için iç, dış ve yeni yaratıcı finansman kaynaklarının
harekete geçirilmesinin önemini yinelemektedirler. Bu eylemler, çok taraflı ve ikili donörlerin, kamu ve
özel ortakların gelişmekte olan ülkelerin Binyıl Kalkınma Hedeflerine ulaşılması için desteklenmesi
çabalarını tamamlayacaktır. Ayrıca yükselen piyasa üyeleri, kalkınmanın sağlanması için, yatırım
ortamının iyileştirilmesi ve altyapı yatırımlarının geliştirilmesi de dâhil olmak üzere, çeşitli reformlar
gerçekleştireceklerdir.
Ülkeler özelindeki reform taahhütleri Meksika Dönem Başkanlığı’nın internet sitesine yüklenmiştir.
Ekonomik koşullar geliştikçe gelecekte de politika koordinasyonuna devam edeceğiz. Bakanlarımızı
önümüzdeki aylarda kırılganlıkları belirlemek ve toparlanmayı sürdürmek için yakın çalışmakla
görevlendirdik. 2013 yılında St. Petersburg Zirvesi’nde taahhütlerimizde sağlanan ilerlemeyi gözden
geçireceğiz.
22
Gayrıresmi Tercüme
EK A:
LOS CABOS HESAP VEREBİLİRLİK ÇERÇEVESİ
G-20 üyeleri 3 ana dayanağı olan bir Hesap Verebilirlik Çerçevesi geliştirmişlerdir. Bu Çerçeve, gelecek
eylem planlarının ve iç politikaların geliştirilmesine katkı sağlayacak olan, geçmişte verilen taahhütlerin
yerine getirilmesindeki ilerlemeler hakkında hazırlanacak raporlarda kullanılacaktır.
1. Rehber Prensipler
Çerçeve’nin tüm üyelerin ihtiyaçlarına cevap vermesini temin etmek için üyeler Çerçeve’nin aşağıdaki gibi
olması konusunda uzlaşıya varmıştır;

Ülkeler tarafından sahiplenen ve ülkeler tarafından yönlendirilen, üyelerin değerlendirmelerine
dayalı ve bağımsız üçüncü tarafların katkılarını içeren (IMF ve diğer uluslararası örgütler).

Politika eylemlerinin zaman alacağı ve politika önceliklerinin değişime ihtiyaç duyabileceğini göz
önünde bulundurarak, güçlü bir “tamamla ya da açıkla” yaklaşımına dayalı.

Somut, tartışmaların odaklı olmasına ve ilerlemenin değerlendirilmesine yardım edecek şekilde
mümkün olduğu yerlerde sayısal göstergeler kullanan.

Eşit muameleyi güvence altına alacak şekilde üyeler arasında tutarlı, aynı zamanda ülkelere özgü
koşulları dikkate alan.

Adil, kendi kendini değerlendirme yoluyla üyeler arasında açık bir diyalogu teşvik eden ve objektif
üçüncü taraf analizleri sunan.

G-20 tarafından uzlaşılmasının ardından genel sonuçların kamuoyuna aktarıldığı, açık ve şeffaf.
2. Üçüncü Kesim Değerlendirmeleri Tarafından Desteklenen Emsal Gözden Geçirme Süreci
Hesap verebilirlik değerlendirmemizin merkezinde üyelerin geçmişte verdiği G-20 maliye, finansal, yapısal,
para ve döviz kuru, ticaret ve kalkınma politikası taahhütlerinin yerine getirilmesindeki ilerlemeyi
değerlendirecek emsal gözden geçirme süreci yer almaktadır. Tartışmaların etkinliğini ve verimliliğini
artırmak için, süreç politika koordinasyonunun kısa vadeli riskleri azaltmada ve güçlü, sürdürülebilir ve
dengeli büyümeyi sağlamada en büyük etkiye sahip olduğu politika alanlarındaki taahhütlere
odaklanacaktır.
Emsal gözden geçirme tartışmaları aşağıdaki unsurları içerecektir.

Üyelerin politika taahhütlerini karşılamak için yerine getirdiği politika eylemlerinin gözden
geçirilmesi ve tartışılması.

Güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyüme hedefimize doğru ilerlemeyi değerlendirmek için küresel
ekonomik görünümün tartışılması.

Büyük ve kalıcı dengesizliklerin belirlenmesi amacıyla Cannes’da onayladığımız “Gösterge
Niteliğindeki İlkeler” kullanılarak üyelerin (yaklaşık olarak her 2 yılda bir) değerlendirilmesi. Ayrıca,
dengesizliklerin daha derin analizlere ihtiyaç duyduğu ülkeler için IMF tarafından hazırlanan yeni
(ya da güncellenmiş) Dış İstikrar Raporları’nın tartışılması.
23
Gayrıresmi Tercüme

Değerlendirme sürecinin objektifliğini artırmak amacıyla uluslararası kuruluşlar (IMF, OECD, Dünya
Bankası, ILO, UNCTAD ve DTÖ) tarafından hazırlanan raporların gözden geçirilmesi.
Çerçeve’nin güvenilirliğini ve sağlamlığını güvence altına almak için yetkililerimizi, emsal gözden geçirme
tartışmalarının ortak bir anlayışa dayalı yürütülmesini sağlayacak yolları araştırarak, Hesap Verebilirlik
Çerçevesi’ni daha da geliştirmekle görevlendiriyoruz. Ayrıca, maliye, para ve döviz kuru politikalarına
ilişkin geçmiş taahhütlerimizdeki ilerlemeyi ölçmek için müşterek bir yaklaşım üzerinde uzlaşıya varılmasını
taahhüt ediyoruz. Ayrıca, taahhütlerimizin kesin, ölçülebilir ve güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin
sağlanması amacına uygun olması gerektiğinde hemfikiriz. Bakanlarımızı ve Merkez Bankası Başkanlarımızı
2012 yılı Kasım ayında Mexico City’deki toplantılarına kadar bu yaklaşımlar üzerinde uzlaşıya varmaları
konusunda görevlendirdik.
3. Bakanlara/Merkez Bankası Başkanlarına/Liderlere Düzenli Raporlar
Emsal gözden geçirme tartışmaları, Bakanlar toplantıları için hazırlanacak kısa ilerleme raporları ve
Bakanlar, Merkez Bankası Başkanları ve Liderler için hazırlanacak düzenli Yıllık Hesap Verebilirlik
Değerlendirmeleri ile sonuçlanacaktır. Bu değerlendirmeler aynı zamanda G-20 Eylem Planlarında yer
alması gereken çeşitli somut politika taahhütlerine de kritik katkılar sağlayacaktır.
24
Gayrıresmi Tercüme
EK B:
Los Cabos Hesap Verebilirlik Değerlendirmesi
G-20, Güçlü, Sürdürülebilir ve Dengeli Büyüme Çerçevesi’ni 2007-08 finansal krizinin etkilerini gidermek
için gerekli çeşitli politika eylemlerinin yerine getirilmesi, küresel ekonominin tekrar güçlü, sürdürülebilir
ve dengeli ekonomik büyüme patikasına oturtulması ve güçlü bir şekilde istihdam yaratılması için 2009
yılında Pittsburgh’da başlatmıştır. G-20 ülkeleri tarafından krize yanıt olarak gerçekleştirilen cesur politika
eylemleri, üretim ve istihdam kaybını sınırlamış ve küresel toparlanmayı başlatmıştır.
Pittsburgh’un ardından önemli politika eylemleri uygulanırken, Pittsburgh Zirvesi’nde uzlaşılan güçlü,
sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanması hedefi, zorluğunu sürdürmektedir. Gelişmiş ekonomilerin
kamu ve özel sektör bilançolarının yeniden yapılandırılmasının küresel büyümeyi bir süre daha
sınırlandırmaya devam edeceği açıktır. Ayrıca, yukarıda belirtildiği gibi küresel büyüme üzerindeki birçok
risk devam etmektedir. Gelişmiş ülkelerin çoğunluğunda özel talepteki toparlanma sessizliğini
sürdürmektedir. Yükselen piyasa ekonomilerindeki büyüme göreceli olarak daha güçlü olsa da, söz konusu
büyümenin, kısmen gelişmiş ekonomilerdeki zayıflığın neden olduğu ticaret kaynaklı yayılma etkilerinden
ötürü yavaşladığına ilişkin göstergeler mevcuttur. Büyüme profillerindeki farklılıkları yansıtacak şekilde,
gelişmiş ekonomilerdeki işsizlik oranları genellikle ısrarlı bir şekilde yüksek seyrederken, yükselen piyasa
ekonomilerindeki işsizlik oranları genellikle kriz öncesi seviyelerin altına inmiştir.
Cari işlemler dengesizlikleri, kriz öncesi dönemdeki ağır dengesizliklere kıyasla daralmıştır. Yapısal politika
ayarlamaları bazı ülkelerde önemli bir rol oynamıştır fakat, ilerlemelerin çoğunluğu döngüsel etkileri,
özellikle de birçok gelişmiş ülkenin göreceli zayıf döngüsel pozisyonunu ve dış ticaret hadlerindeki
hareketleri yansıtmaktadır. Petrol ihraç eden ülkeler geniş ve artan cari işlemler fazlaları vermeye devam
etmektedir.
Pittsburgh’dan bu yana gözlemlenen gelişmeler, Çerçeve’nin oluşturulduğu sırada ortaya konulan
hedeflerin gerçekleştirilmesi için, tüm politika alanlarında sürekli ve daha kararlı bir çabanın gerekli
olduğunu göstermektedir.
Maliye Politikası
Her ne kadar beklenenden daha zayıf gerçekleşen ekonomik sonuçlar bazı ülkelerin mali uyum
patikalarında değişikliğe gidilmesini gerekli kılmış olsa da, Toronto maliye taahhütlerinin karşılanmasında
iyi bir ilerleme sağlanmıştır. Ancak bazı ülkelerde, maliye politikası itibarının, kamu maliyelerinin
sürdürülebilir bir orta vadeli patikaya yerleştirilmesine yönelik eylemlerle desteklenmesi gerekmektedir.

IMF tarafından, çoğu ülkenin (Almanya, Avustralya, Fransa, İtalya, Kanada), 2010 yılındaki kamu
açığı seviyesinin yarıya indirilmesi yönündeki Toronto hedefini karşılayabileceği tahmin
edilmektedir. 1 Bazı durumlarda, güçlü politika eylemleri 2010 bütçe açıklarını beklenen seviyeden
daha da aşağı çekmiştir. ABD’de, vergi indirimi ve harcama önlemlerinin ortadan kalkması
1
Ülkeler arasında tutarlılığın sağlanması için Toronto taahhütlerine ilişkin değerlendirme, 2010 yılındaki bütçe açığı
IMF’nin 2013 yılına ilişkin projeksiyonları ile karşılaştırılarak ve % 0,5 güven aralığı kullanılarak hesaplanan genel
yönetim bütçe açığına dayanmaktadır.
25
Gayrıresmi Tercüme
neticesinde mevcut politikaların 2013’te sert bir mali daralmayla sonuçlanması olasıdır. Ancak,
böyle bir ani daralma faydalı olmayacaktır ve ABD; aynı zamanda Toronto hedeflerine doğru
ilerlerken, bu daralmayı yumuşatmak için çalışmayı kabul etmiştir. İngiltere’de; döngüsel olarak
düzeltilmiş önlemler kullanıldığında, 2013 bütçe açığı gerçekleşmesi tahmini, Toronto hedefi
karşılamaktadır. Çok önemli yapısal önlemlere ve açık azaltma planına rağmen İspanya,
ekonomisindeki önemli zayıflıklar ve bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması nedeniyle
2013 hedefini yakalayamayabilecektir.

Gelişmiş ülkelerin birçoğu aynı zamanda, kamu borcu/GSYH oranlarını 2016’ya kadar istikrara
kavuşturma veya düşürmeye yönelik Toronto taahhüdünün yerine getirilmesi hususunda doğru
istikamettedir.2 ABD’nin söz konusu taahhüdünü 2016 yılında federal hükümet düzeyinde yerine
getirmesi beklenmektedir, fakat IMF’ye göre federal hükümet borcunun 2016 yılından sonra
artması beklenmektedir. İspanya’nın bu hedefi yakalaması için ilave eylemlere ihtiyaç duyması
beklenmektedir. Japonya 2015 mali yılına kadar faiz dışı açığını 2010 mali yılı seviyesinin yarısına
indirme hedefinde doğru istikamettedir, fakat 2021 mali yılı sonrasında borç/GSYH oranının
azaltılması yönündeki uzun vadeli hedefini yakalaması için daha fazla eyleme ihtiyaç
duyulmaktadır. Son olarak, gelişmiş ekonomiler orta vadede sürdürülebilir bütçe finansmanının
sağlanmasını kabul ederken, 2016 yılında birçok ülkede borç seviyelerinin yüksek seyretmesi
beklenmektedir. Sürdürülebilir kamu finansmanının elde edilebilmesi için, özellikle yaşlanan nüfus
kapsamında, ilave politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Üye ülkeler yapısal maliye politikalarının uygulanmasına yönelik taahhütlerinde ilerleme kat etmişlerdir.
Avro Bölgesi, Mali Anlaşma’nın kabulü ile birlikte mali çerçevesini güçlendirmiştir. Bazı üyeler (İtalya)
emeklilik sisteminde verdiği reform taahhütlerini gerçekleştirirken, diğerleri (Fransa ve İngiltere) emeklilik
sistemi reformu üzerinde ilerlemeler kaydetmiştir. G-20 ülkelerinde, hem sürdürülebilir kamu maliyesini
sağlayacak hem de küresel yeniden dengelemeyi kolaylaştıracak çeşitli mali eylemlerde ilerleme
sağlanması gerekmektedir: Avro Bölgesi’nin mali yönetişime ilişkin reformları tamamlaması ve ABD ve
Japonya’nın iddialı orta vadeli mali planlarının bütün unsurları ile uygulanması gerekmektedir. Endonezya,
Hindistan ve Meksika’nın önemli sübvansiyonlara ilişkin reformlarını sürdürmesi gerekmektedir. Birçok
yükselen piyasa ekonomisi ve gelişmiş ülkede bozucu etkileri azaltmak için vergi reformu alanında daha
fazla ilerleme kat edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Para ve Döviz Kuru Politikaları
Gelişmiş ekonomilerde para politikaları, fiyat istikrarını sürdürürken toparlanmanın desteklenmesinde de
önemli bir rol oynamıştır. Yükselen piyasa ekonomilerinde enflasyonist baskılar, büyük ölçüde yavaşlayan
büyüme sonucunda, genellikle hafiflemiştir.
Pittsburgh Zirvesi’nden bu yana, IMF’nin fiili sınıflandırma sistemi kapsamında görece esnek olmayan
döviz kuru rejimlerine sahip olan yükselen piyasa ekonomileri, birçok önemli reform gerçekleştirmiştir.
Özellikle, Çin ve Rusya döviz kuru dalgalanma bantlarını genişletmişlerdir. Çin’in döviz kuru 2005 yılından
bu yana önemli ölçüde değer kazanmıştır. Ancak özellikle Çin’in son reformlarının yürürlükte olduğu kısa
süre göz önünde bulundurulduğunda, daha esnek döviz kuruna yönelik Cannes Zirvesi’nden bu yana
2
2015 ve 2016 yılları için IMF’nin genel yönetim borç / GSYH tahmini kullanılarak.
26
Gayrıresmi Tercüme
kaydedilen ilerleme daha az belirgindir. Çin’in rezervleri 2011’in son çeyreğinde, kısmen cari işlemler
fazlasının daralması nedeniyle, azalmıştır. Rezerv birikimi 2012’nin ilk çeyreğinde tekrar artmaya
başlamıştır.
Yükselen piyasa ülkeleri, gelişmiş ekonomilerin para politikalarındaki gevşemenin, ekonomilerine yönelen
sermaye akımlarının seviyesinin ve değişkenliğinin artmasına ve diğer finansal değişkenlerdeki
dalgalanmanın çoğalmasına katkıda bulunarak makroekonomik politika yönetimini zorlaştırmasına yönelik
endişelerini dile getirmişlerdir. Üyeler genellikle, gelişmiş ekonomilerin yurt içi para politikalarının uygun
bir şekilde yurt içi amaçlara erişilmesine hedeflenmiş olduğunu kabul etmekte ve aynı zamanda bu
ülkelerin politikalarının olası negatif yayılma etkileri karşısında dikkatli olma ihtiyacının da bilincindedirler.
Yapısal Politikalar
Sosyal güvenlik ağlarını ve yatırım kalıplarını etkileyen politikalar gibi temel yapısal reformların
uygulanması, büyümenin güçlendirilmesi, istihdamın artırılması ve küresel yeniden dengelenmenin
sağlanması için kritiktir. Ancak üyeler, yapısal reform taahhütlerinin değerlendirilmesinin, bu politikaların
uygulanmasının ve sonuçlarının gözlemlenmesinin gerektirdiği süre nedeniyle, zor olduğunu kabul
etmişlerdir. Bununla birlikte, üyeler, sadece kısa vadede istihdam kazanımları sağlayabilecek yapısal
reformları değil; ayrıca, yurt içi istihdamı ve büyümeyi artıracak ve ticaret ile küresel ekonominin yeniden
dengelenmesine yardım edecek diğer bağlantılar yoluyla olumlu bir yayılım etkileri sağlayacak yapısal
reformları sürdürme taahhütlerine bağlılıklarını sürdürmektedirler.
OECD, tüm taahhütlerin 3’te 1’inin tamamen uygulanması ile birlikte, bütün yapısal reform taahhütlerinin
4’te 3’ünden fazlasının uygulanmasının çalışma halinde olduğunu tahmin etmektedir. Reformların
uygulanmasındaki ilerleme, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için genel olarak aynı özelliklere sahiptir.
Ama farklı kategorilerdeki yapısal reformlardaki ilerleme eşit değildir ve yeniden dengelenme, istihdam
yaratılması ve daha güçlü büyümenin sağlanması üzerinde en büyük etkiye sahip reformların uygulanması
için daha çok azme ihtiyaç duyulmaktadır.
Birçok gelişmiş ekonominin (Avro Bölgesi, Japonya) ürün piyasası reformları alanında daha çok ilerleme
sağlamasına ihtiyaç duyulmaktadır. Yükselen piyasalar, genellikle, altyapı yatırımlarını gerçekleştirecek,
büyüme potansiyelini artıracak ve finansal tabana yayılmayı sağlayacak olan iş ve yatırım ortamının daha
da iyileştirilmesine ihtiyaç duymaktadırlar. Küresel yeniden dengelenmeye olanak sağlamak için: ABD’nin
özel tasarrufları daha da fazla çaba sarf etmesine, Almanya’nın iç talebi artıracak tedbirler uygulamasına
ve bazı yükselen piyasa ekonomilerinin iç tüketimi artırması ve yatırımın etkinliğini artırmasına ihtiyaç
duyulmaktadır
Ticaret, Finansal Sektör ve Kalkınma Politikaları
DTÖ, UNCTAD, Dünya Bankası ve OECD, kilit sektörlerde giriş engellerini azaltmayı da içeren, ticaret
sisteminin serbestleştirilmesinde ve tarifelerin azaltılmasında ülkelerin sağlamış oldukları ilerlemeleri
izlemeye devam etmektedir. Çoğu üye; adil olmayan ticaret uygulamaları içeren korumacılığa, geçici
çözümler yerine DTÖ ile uyumlu ticari politikalar uygulayarak karşı durmaktadırlar. Ancak, bazı
bölgelerdeki politik ortam, karşı durulması gereken yeni korumacı modellerin benimsenmekte olduğu
izlenimini vermektedir.
27
Gayrıresmi Tercüme
Finansal İstikrar Kurulu (FSB), uzlaşılan G-20/FSB finansal reformlarının uygulanmasının sıkı bir şekilde
izlenmesinin sağlanması ve koordinasyonu ile FSB’nin geçtiğimiz yıl oluşturulan Uygulamanın İzlenmesine
İlişkin Koordinasyon Çerçevesi (CFIM) altında G-20’ye raporlamasından sorumludur. Bu süreç, G-20
liderlerine sunulan FSB raporunda belirlenmiş öncelikli altı alanda (Basel III, küresel sistematik öneme
sahip finansal kuruluşlar için politika önlemleri, çözümleme çerçeveleri, tezgâh üstü türev araçlar,
ücretlendirme uygulamaları ve gölge bankacılık) kaydedilen ulusal uygulama ilerlemelerini, standard
belirleyici kuruluşlarla işbirliği içinde, detaylı bir şekilde raporlamayı ve yoğun gözetimi içermektedir. FSB
ayrıca, ilgili diğer standart belirleyici kuruluşlarla eşgüdüm halinde, üzerinde uzlaşılan diğer düzenleyici
reformların uygulanmasını raporlamakta ve FSB üyelerinin söz konusu reformları uygulamada attıkları
adımlar hakkında bilgi yayımlamaktadır. IMF ayrıca, Finansal Sektör Değerlendirme Programı (FSAP)
değerlendirmeleri ve Madde IV gözetim süreci aracılığıyla, üyelerinin kat ettikleri ilerlemeleri gözden
geçirecektir. FSB, IMF ve Dünya Bankası uzmanlarıyla eşgüdüm halinde, uzlaşılan düzenleyici reformların
yükselen piyasa ekonomileri ve gelişmekte olan ülkeler üzerinde ne derece istenmeyen sonuçları
olabileceğini belirleyen bir çalışma hazırlamıştır.
Dünya Bankası, diğer uluslararası kuruluşlarla birlikte, Büyüme Çerçevesi kapsamındaki politikaların ve dış
âlemin, kalkınmanın sağlanması ve kalkınma farklılıklarının azaltılması üzerindeki etkisi de dahil olmak
üzere, gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme ve kalkınma gündemini değerlendirmeye devam edecektir.
Buna ilaveten, söz konusu kuruluşlar bu alandaki taahhütlerin yerine getirilmesindeki ilerlemeleri izlemeye
devam etmektedir.
Sonuç
Genel olarak, Cannes’da ve diğer önceki zirvelerde verilen taahhütlerin yerine getirilmesinde ilerlemeler
kaydedilmiştir; fakat, birçok önemli alanda daha çok ilerlemeye ve yeni eylemlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Gelecekteki değerlendirilmeleri kolaylaştırılmak amacıyla üyeler ayrıca, politika taahhütlerinin mümkün
olduğunca daha özel ve somut olması ve güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin genel hedeflerine
önemli katkı sağlaması gerektiğini kabul etmişlerdir. Ayrıca, bütün politika alanlarında verilen
taahhütlerde sağlanan ilerlemeyi ölçmek için genel bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğuna hemfikiriz.
28
Download