Tarih Dersi 10. Sınıf Ders Kitabı - Tarih

advertisement
ORTAÖĞRETİM
TARİH
10
YAZARLAR
Vicdan TURAN
İlhan GENÇ
Mehmet ÇELİK
Celal GENÇ
Şenol TÜREDİ
DEVLET KİTAPLARI
ALTINCI BASKI
..........................................., 2014
MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI YAYINLARI.......................................................: 4657
DERS KİTAPLARI DİZİSİ............................................................................: 1353
14.?.Y.0002.3830
Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Kitabın metni, soru ve şekilleri
kısmen de olsa hiçbir surette alınıp yayımlanamaz.
Editör
: Doç. Dr. Osman KÖSE
Görsel Tasarım Uzmanı
: A.Suat KEÇECİOĞLU
A.Hamdi KAMA
M.Fatih TEKTAŞ
Dil Uzmanı
: İsa ABANOZ
Program Geliştirme Uzmanı
: Berna OTUZ
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Uzmanı
: Mustafa KARA
Ölçme ve Değerlendirme Uzmanı
: Elif SEYLİM
ISBN 978-975-11-3213-0
Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulunun 04.05.2009 gün ve 67 sayılı kararı ile
ders kitabı olarak kabul edilmiş, Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 28.03.2014 gün
ve 1310094 sayılı yazısı ile altıncı defa 1.223.341 adet basılmıştır.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl.
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli.
Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar?
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın;
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet;
Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl!
Mehmet Âkif Ersoy
GENÇLİĞE HİTABE
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini,
ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en
kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek
isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti
müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın
vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok
namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek
düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili
olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün
tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil
işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet
içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini,
müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde
harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret,
damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk
İÇİNDEKİLER
I. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE (1300 - 1453)
1. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU (1300 - 1453)
1. XIV. YÜZYIL BAŞLARINDA YAKIN DOĞU VE AVRUPA
2. KAYILARIN ANADOLU’YA GELİŞİ VE YERLEŞMESİ
a. Kayılar Anadolu’da
b. Beylikten Devlete
c. İlk Osmanlı Fetihleri
3. BALKANLARDAKİ FETİHLER
a. Çimpe Kalesi’nin Alınması (1353)
b. Edirne’nin Fethi (1363)
c. Sırpsındığı Savaşı (1364)
d. Çirmen Savaşı (1371)
e. I. Kosova Savaşı (1389)
f . İstanbul’un Kuşatılması
g. Niğbolu Savaşı (1396)
PROJE ÖDEVİ
4. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİ SAĞLAMA FAALİYETLERİ
5. ANKARA SAVAŞI VE FETRET DEVRİ (1402 - 1413)
a. Ankara Savaşı (1402)
b. Fetret Devri (1402 - 1413)
6. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİN YENİDEN SAĞLANMASI
7. BALKANLARDA OSMANLI HÂKİMİYETİNİN GÜÇLENMESİ
a. Edirne - Segedin Antlaşması (1444)
b. Varna Savaşı (1444)
c. II. Kosova Savaşı (1448)
2. KONU: OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300 - 1453)
1. OSMANLI’DA DEVLET ANLAYIŞI
2. OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI
3. OSMANLI ORDUSU
a. Kara Ordusu
b. Deniz Kuvvetleri (Donanma)
4. OSMANLI EKONOMİSİ
a. İnsan
b. Toprak
c. Üretim
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
4
5
6
6
6
8
11
11
12
12
13
13
14
15
18
19
20
20
21
22
22
23
24
24
26
27
28
30
30
33
33
33
33
34
36
II. ÜNİTE: DÜNYA GÜCÜ : OSMANLI DEVLETİ (1453 - 1600)
1. KONU: İSTANBUL’UN FETHİ
1. İSTANBUL’UN FETHİ
Yapılan Hazırlıklar
2. İSTANBUL’UN FETHİNİN SONUÇLARI
3. ASKERÎ VE SİYASİ GELİŞMELER(1454 - 1480)
2. KONU: OSMANLILARDA YÖNETİM, ASKERÎ TEŞKİLAT VE EĞİTİM
1. OSMANLILARDA YÖNETİM
a. Merkezî Yönetim
b. Taşra ve Eyalet Yönetimi
2. OSMANLILARDA ASKERÎ TEŞKİLAT
3. OSMANLI’DA EĞİTİM
a. Meslekî Eğitim
b. Saray Eğitimi
c. Askerî Eğitim
d. Medrese Eğitimi
3. KONU: AVRUPA’DAKİ GELİŞMELER
1. COĞRAFİ KEŞİFLER
a. Coğrafi Keşiflerin Nedenleri
b. Coğrafi Keşiflerin Sonuçları
2. RÖNESANS
4. KONU: I. SELİM (YAVUZ) DÖNEMİ (1512 - 1520)
1. OSMANLI - SAFEVİ İLİŞKİLERİ
2. OSMANLI - MEMLUK İLİŞKİLERİ
40
40
41
43
44
47
47
47
50
52
55
55
55
56
56
58
58
59
60
60
62
62
63
VII
5. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NDE EKONOMİK GELİŞMELER VE TOPLUM YAPISI
1. EKONOMİK GELİŞMELER
2. TOPLUM YAPISI
a. Yönetenler (Askerîler)
b. Yönetilenler (Reaya)
3. GÜNLÜK YAŞAM
4. VAKIF SİSTEMİ
6. KONU: KANUNİ DÖNEMİNDEKİ SİYASİ OLAYLAR
1. XVI. YÜZYILDA AVRUPA
2. BATI’DAKİ GELİŞMELER
a. Osmanlı - Macar İlişkileri
b. Osmanlı - Avusturya İlişkileri
3. DOĞU’DAKİ GELİŞMELER
4. KANUNİ DÖNEMİNDE DENİZLERDEKİ GELİŞMELER
a. Osmanlı Deniz Gücü
b. Rodos’un Fethi (1521)
c. Cezayir’in Osmanlı Devleti’ne Katılması
d. Preveze Deniz Savaşı (1538)
e. Trablusgarp’ın Fethi (1551)
f. Cerbe Deniz Savaşı (1560)
g. Malta Kuşatması (1565)
h. Sakız Adası’nın Fethi (1566)
ı. Kanuni Dönemindeki Hint Deniz Seferleri
5. FRANSA’YA VERİLEN KAPİTÜLASYONLAR
7. KONU: OSMANLI’DA HUKUK, BİLİM, TEKNOLOJİ VE SANAT ALANINDAKİ GELİŞMELER
1. HUKUK ALANINDAKİ GELİŞMELER
2. BİLİM VE TEKNOLOJİ
3. EDEBİYAT
4. GÜZEL SANATLAR
5. MİMARİ
6. OSMANLILARDA OYUN, EĞLENCE VE ŞENLİK
8. KONU: REFORM HAREKETLERİ
1. REFORMUN NEDENLERİ
2. REFORMUN GELİŞİMİ
3. REFORMUN SONUÇLARI
4. REFORMUN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİLERİ
PROJE ÖDEVİ
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
III. ÜNİTE: ARAYIŞ YILLARI (XVII. YÜZYIL)
1. KONU: XVII. YÜZYILDA ASYA VE AVRUPA
1. XVII. YÜZYILDA AVRUPA, ASYA VE OSMANLI DEVLETİ’NİN DURUMU
a. Avrupa’nın Genel Durumu
b. Asya’nın Genel Durumu
c. Osmanlı Devleti’nin Genel Durumu
2. XVII. YÜZYILDA OSMANLI-AVUSTURYA VE OSMANLI - İRAN İLİŞKİLERİ
a. Osmanlı - Avusturya İlişkileri
b. 1555 Sonrası Osmanlı - İran İlişkileri
3. İÇ İSYANLAR
a. İstanbul Ayaklanmaları
b. Celali Ayaklanmaları
c. Eyalet Ayaklanmaları
4. AVRUPA’NIN GELİŞİMİNE SEYİRCİ KALAN OSMANLI
a. Coğrafi Keşiflerin Osmanlı Devleti'ne Etkileri
b. Avrupa’'ya Tavizler Verilmesi
c. Yeni Ekonomik Model: Merkantilizm
2. KONU: XVII. YÜZYIL ISLAHATLARI
1. II. OSMAN (GENÇ OSMAN) DÖNEMİ VE ISLAHATLAR
2. IV. MURAT DÖNEMİ (SİYASİ OLAYLAR - ISLAHATLAR)
3. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA SİYASİ DURUM
4. XVII. YÜZYILDA AVRUPA’DA BİLİM VE TEKNİK ALANDAKİ GELİŞMELER
3. KONU: IV. MEHMET DÖNEMİ (1648 - 1688)
1. IV. MEHMET DÖNEMİ ISLAHAT ÇALIŞMALARI
VIII
64
64
65
65
66
68
69
71
71
72
72
72
73
73
73
74
75
75
75
75
75
75
76
76
77
77
79
82
82
83
84
86
86
87
88
88
89
90
94
94
94
95
96
96
96
97
98
99
100
101
102
102
102
103
104
104
105
107
108
110
110
2. IV. MEHMET DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI
a. Osmanlı - Venedik İlişkileri
b. Osmanlı - Avusturya İlişkileri
c. Osmanlı - Lehistan İlişkileri
d. Osmanlı - Rusya İlişkileri
e. İkinci Viyana Kuşatması (1683)
f . Kutsal İttifak
g. Karlofça Antlaşması (1699)
h. İstanbul Antlaşması (1700)
3. XVII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR, BİLİM, SANAT VE MİMARİ
PROJE ÖDEVİ
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
112
112
113
113
113
114
114
115
116
116
119
120
IV. ÜNİTE: XVIII. YÜZYILDA DEĞİŞİM VE DİPLOMASİ
1. KONU: XVIII. YÜZYILDA AVRUPA VE OSMANLI DEVLETİ'NİN GENEL DURUMU
1. AVRUPA DEVLETLERİNİN GENEL DURUMU
2. OSMANLI DEVLETİ VE AVRUPA DEVLETLERİNİN DIŞ POLİTİKASI
2. KONU: III. AHMET DÖNEMİ
1. III. AHMET DÖNEMİ
a. Osmanlı - Rus İlişkileri
b. Osmanlı - Venedik İlişkileri
c. Osmanlı - Avusturya İlişkileri
d. Osmanlı - İran İlişkileri
e. III. Ahmet Dönemi Islahatları
3. KONU: AVRUPA’DA DÜŞÜNCE VE EKONOMİ ALANINDAKİ GELİŞMELER
1. AVRUPA’DA DÜŞÜNCE ALANINDAKİ GELİŞMELER
2. AVRUPA’DA SANAYİ İNKILABI
4. KONU: RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ
1. RUSYA’NIN GENİŞLEME POLİTİKASI VE OSMANLI-RUS İLİŞKİLERİ
a. Rus-Avusturya İttifakı ile Osmanlı Devleti Arasındaki Savaşlar (1736 - 1739)
b. Lehistan Sorunu ve Osmanlı-Rus Savaşı (1768 - 1774)
5. KONU: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ
1. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NİN KURULMASI
2. FRANSIZ İHTİLALİ (1789)
a. Fransız İhtilali’ni Hazırlayan Nedenler
b. İhtilalin Başlaması ve Genişlemesi
c. Fransız İhtilali’nin Sonuçları
d. Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri
e. Fransız İhtilali’nin Avrupa ve Dünya Ülkelerine Etkileri
6. KONU: III. SELİM DÖNEMİ
1. III. SELİM DÖNEMİ (1789 - 1807)
a. Osmanlı - Rus ve Osmanlı - Avusturya Savaşları (1787 - 1792)
b. III. Selim Dönemi Islahatları
c. Osmanlı - Fransız Savaşı (1798 - 1801)
7. KONU: XVIII. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
1. OSMANLI DEVLETİ’NDE DEĞİŞİM VE ISLAHATLAR
a. Osmanlı Devleti’nde Yönetim
b. Taşra Teşkilatı
2. XVIII. YÜZYIL ISLAHATLARININ AMACI VE ÖZELLİKLERİ
a. XVIII. Yüzyıl Islahatların Osmanlı Toplumu ve Kültürüne Etkileri
b. Islahatlar ve Osmanlı Eğitim Sistemi
c. XVIII. Yüzyılda Islahatlar ve Osmanlı Sanatı
PROJE ÖDEVİ
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
124
124
125
126
126
126
127
127
127
128
130
130
133
136
136
137
137
140
140
142
142
143
143
143
144
145
145
146
146
148
149
149
149
150
151
152
153
153
154
155
V. ÜNİTE: EN UZUN YÜZYIL (1800 - 1922)
1. KONU: XIX. YÜZYIL BAŞLARINDA ASYA VE AVRUPA
1. ASYA VE AVRUPA’DAKİ DEVLETLERİN GENEL DURUMU
2. II. MAHMUT DÖNEMİ ISLAHATLARI
a. Senediittifak (1808)
b. Yönetim Alanında Yapılan Islahatlar
c. Askerî Alanda Yapılan Islahatlar
d. Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan Islahatlar
e. Ekonomi Alanında Yapılan Islahatlar
158
158
160
160
161
161
162
162
IX
2. KONU: II.MAHMUT DÖNEMİ SİYASİ OLAYLARI
1. MİLLİYETÇİLİK HAREKETLERİ VE İSYANLAR
a. Sırp İsyanı
b. Yunan İsyanı (Megalo İdea)
2. DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE AVRUPA DEVLETLERİNİN OSMANLI POLİTİKALARI
a. Viyana Kongresi
b. Şark Meselesi (Doğu Sorunu)
3. MISIR SORUNU VE MEHMET ALİ PAŞA İSYANI
4. BOĞAZLAR SORUNU
5. SANAYİ İNKILABI’NIN OSMANLI DEVLETİ’NE ETKİSİ
3. KONU: TANZİMATTAN MEŞRUTİYETE
1. TANZİMAT FERMANI (3 Kasım 1839)
2. KIRIM SAVAŞI (1853 - 1856)
3. ISLAHAT FERMANI (1856)
4. KONU: OSMANLI DEVLETİ'NDE ANAYASAL DÜZENE GEÇİŞ VE SİYASİ GELİŞMELER
1. I. MEŞRUTİYETİN İLANI
2. 1877 - 1878 OSMANLI - RUS SAVAŞI (93 HARBİ)
a. Berlin Kongresi ve Sonrası
b. Ermeni Meselesinin Ortaya Çıkışı
c. Kıbrıs’ın İngiltere Yönetimine Bırakılması
d. Tunus’un Fransızlar Tarafından İşgali
e. Mısır'ın İngilizler Tarafından İşgali
3. II. MEŞRUTİYET VE SİYASİ GELİŞMELER
a. II. Meşrutiyetin İlanı
b. 31 Mart Olayı
4. DAĞILMAYI ÖNLEME ÇABALARI
5. KONU: XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDEKİ KÜLTÜREL GELİŞMELER
1. XIX. YÜZYILDA OSMANLI’NIN TOPLUM YAPISINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER
2. OSMANLI DEVLETİ’NDE BASIN - YAYIN HAYATINDAKi GELİŞMELER
3. OSMANLI DEVLETİ’NDE EĞİTİM ALANINDA MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER
4. AZINLIKLAR VE YABANCI OKULLAR
5. XIX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NDE KÜLTÜR-SANAT VE MİMARİ ALANINDAKİ
GELİŞMELER
6. MÜZİK, EĞLENCE VE SPOR
6. KONU: XX. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ VE SAVAŞLAR
1. TRABLUSGARP SAVAŞI
2. BALKAN SAVAŞLARI
a. Dömeke Meydan Savaşı
b. I. Balkan Savaşı
c. II. Balkan Savaşı
3. I. DÜNYA SAVAŞI VE OSMANLI DEVLETİ’NİN SONU
a. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na Girmesi
b. Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler
c. Savaşın Sona Ermesi ve Yapılan Antlaşmalar
d. Savaş Sonrası (1918 - 1922)
OKUMA METNİ: ATATÜRK’ÜN KİŞİLİĞİ
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
201
203
205
205
206
206
206
207
208
209
210
219
220
221
222
SÖZLÜK
KAYNAKÇA
KRONOLOJİ
223
227
230
X
163
163
164
164
169
169
169
170
172
172
174
174
177
179
181
181
185
186
187
189
190
190
190
190
191
196
197
197
198
199
201
ORGANİZASYON ŞEMASI
HAZIRLANALIM
Konuya girerken öğrenciyi derse motive etmeyi amaçlar.
?
Metinlerin içindeki önemli noktaların irdelenmesini amaçlar.
ETKİNLİK
Şiir, harita, metin ve görsellerin yorumlanmasını amaçlar.
BİLGİ
NOTU
BİLGİ NOTU
Konu ile ilgili bilgiler verir.
CANLANDIRMA
Metnin drama olarak canlandırılmasını amaçlar.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
Ünite ile ilgili soruların cevaplandırılmasını amaçlar.
BEYİN FIRTINASI
Metinlerin sonunda öğrencilerin konuyu tartışarak irdelemesini amaçlar.
RESİM - HARİTA SORGULAMA
Resim ve haritaların incelenmesini amaçlar.
PROJE ÖDEVİ
Öğrencilerin gruplar hâlinde veya bireysel olarak tarihle ilgili yapması istenen çalışmaları
içerir.
EŞ ZAMANLILIK
Aynı zaman diliminde meydana gelen önemli olaylar hakkında bilgilendirmeyi amaçlar.
a
Seçmeli Tarih
ARAŞTIRMA
10. sınıf seçmeli tarih dersini alan öğrencilere yönelik araştırma etkinliğini kapsar.
ETKİNLİK
10. sınıf seçmeli tarih dersini alan öğrencilere yönelik etkinlikleri kapsar.
10. sınıf zorunlu ve seçmeli tarih dersi ortak konuları zemin rengiyle belirtilmiştir.
10. sınıf seçmeli tarih dersi ortak tarih dersi esas alınarak hazırlandığından ders işlenişinde
de ortak tarih dersi ders kitabı esas alınacaktır. Ancak 10. sınıf seçmeli tarih dersi program
kazanımları uygulamaya yönelik olarak hazırlanmış olduğundan kazanımlar öğrencilerin tarihsel
araştırma yapmalarını ve tarihsel ürünler ortaya koymalarını zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle
çalışmalar yapılırken öğrencilerin ders kitabı yanında zümre öğretmenlerinin belirleyeceği farklı
kaynaklara ulaşmaları sağlanmalıdır. Öğretmen öğrencilerin çalışmalarında rehberlik etmeli,
tarihsel düşünme becerilerinin gelişmesinde ve tarihsel araştırma metodolojisinin
kullanılmasında yardımcı olmalıdır.
1
I
ÜNİTE
I. ÜNİTE: BEYLİKTEN DEVLETE (1300 - 1453)
1. KONU: OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU
2. KONU: OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ
TEMEL KAVRAMLAR
TEKFUR
FÜTÜVVET
VOYVODA
İSKÂN
KOLONİZASYON
YÖRÜK
FETRET DEVRİ
HANEDAN
SALTANAT
ÖRF
ÇIKMA
DİRLİK
HİRFET
LONCA
GEDİK
MİRÎ ARAZİ
TAHRİR
2
3
1
KONU
OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞU (1300 - 1453)
HAZIRLANALIM
U
1. Devletlerin kurulduğu bölgenin siyasi durumu ve coğrafi konumu devletlerin
gelişimleri üzerindeki etkileri neler olabilir?
2. Tarih boyunca kurulmuş olan bazı Türk Devletlerinin kısa sürede bir imparatorluk
hâline gelmesinin sebepleri neler olabilir?
3. www.bursakultur.gov.tr adresinden “Bursa Belgeseli”ni izleyiniz.
S
29
27
U
28
25
H
26
A
Z
A
R
N
K A R A D E N İ Z
22
D
23
E
İ Z
A
N
242
İ
Y
A K
D E
N İ
Z
O
K
FA S
30
I Z
S
K
11
I L
E
A
D
N
L
İ Z
HİNT
T
14
A
0
1000
OKYANUSU
13
12
2000
Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırları
Devlet sınırları
3000 km
XVII. Yüzyıl Osmanlı Devleti’nin En Geniş Sınırları
1- GÜRCİSTAN
2- ERMENİSTAN
3- AZERBAYCAN
4- NAHÇIVAN ÖZERK CUM. (AZERBAYCAN)
5- KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
6- GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ
7- LÜBNAN
8- İSRAİL
9- ÜRDÜN
10- KUVEYT
11- BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ
12- SOMALİ
13- CİBUTİ
14- ERİTRE
15- HIRVATİSTAN
16- BOSNA HERSEK
17- SIRBİSTAN
18- KARADAĞ
19- KOSOVA
20- MOLDOVA
21- BULGARİSTAN
22- MAKEDONYA
23- ARNAVUTLUK
24- YUNANİSTAN
25- MACARİSTAN
26- SLOVENYA
27- AVUSTURYA
28- SLOVAKYA
29- ÇEK CUMHURİYETİ
30- FAS (BAĞLI DEVLET)
1. Osmanlı Devleti’nin en geniş sınırlarının gösterildiği haritayı inceleyerek bu coğrafyada
günümüzde hangi devletlerin olduğunu belirleyiniz.
2. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça büyük işler yapmak için kendinde
kuvvet bulacaktır.” sözünden yola çıkarak Osmanlı tarihini öğrenmenin günümüz için önemini
açıklayınız.
4
1. XIV. YÜZYIL BAŞLARINDA YAKIN DOĞU VE AVRUPA
Altın Orda Devleti (1227 1502): Cengiz Han’ın torunu Batu
Han tarafından Hazar Denizi ile
Karadeniz’in kuzeyinde kuruldu.
Güçlü olduğu dönemde Moskova
ve Kiev Knezliklerinin Karadeniz’e
inmelerine engel oldu. XIV. yüzyıl
sonlarında Timur’un düzenlediği
seferler sonunda ağır yenilgiler
aldı ve parçalandı. 1502’de yıkılmaları üzerine, Moskova Knezliği
güçlenerek Rus Çarlığı hâline
geldi.
Balkanlar ve Avrupa: XIV. yüzyıl başlarında Avrupa devletleri, henüz
siyasi birliklerini gerçekleştirememişlerdi. Özellikle Batı Avrupa’da
derebeylik (feodalite) rejimi hüküm sürmekteydi. Bizans İmparatorluğu,
Marmara kıyılarındaki bazı şehirler, Kocaeli Yarımadası, Trakya,
Makedonya ve Ege Adalarının bir kısmı dışında diğer topraklarını
kaybetmişti. Anadolu’da Türkiye Selçuklu Devleti ve beyliklerle,
Balkanlarda da Sırplar ve Bulgarlarla mücadele hâlindeydi. Bulgar
Devleti, sınırlarını Bizans yönünde genişleterek özellikle Karadeniz
kıyısındaki Bizans şehirlerini ele geçirdi. Sırbistan da sınırlarını Bizans
aleyhine genişletti. Ortodoks ve Katolik kiliseleri arasında mücadele
yaşanıyor, Katolik Macarlar, Balkanları ele geçirerek Ortodoks Balkan
devletlerini mezhep değiştirmeye zorluyordu. Bu da bölgede siyasi ve dinî
çatışmalara neden oluyordu. İngiltere ve Fransa, Avrupa’nın önemli
devletlerindendi.
İSVEÇ
ESTONYA
KRALLIĞI
MOSKOVA KNEZLİĞİ
BALTIK
DENİZİ LİTVANYA
DÜKALIĞI
POLONYA
KRALLIĞI
İRLANDA
İNGİLTERE
KRALLIĞI
ATLAS OKYANUSU
A V
U
P A
MACAR
KRALLIĞI BOĞDAN
PRENSLİĞİ
EFLÂK
PRENSLİĞİ K A R A D E N İ Z
BULGAR
KRALLIĞI
İstanbul
TRABZON
BİZANS İMP.
İMPARATORLUĞU
A
İR
D
Zİ
EM
K
Nİ
AP
AR
A
DE
TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ
ANADOLU BEYLİKLERİ
İ L
H A
N L
I
KIBRIS
GİRİT
E
N
İ
Y A
R
İZİ
EN
ED
EG
SİCİLYA
S
ZA
RP I
SI LLIĞ
A
SARDİNYA KRALLIĞI
Cebelitarık
FAS SULTANLIĞI
R
HA
FRANSA
VENEDİK
KRALLIĞI
CUMHURİYETİ
PAPALIK
CENEVİZ
BOSNA
I
KRALLIĞI KRALLIĞI
IĞ
ALL
KR
KORSİKA
ON
AG
NAPOLİ
AR
KASTİL
KRALLIĞI
KR
PO
K R RTEK
AL
İ
L IĞ Z
I
ROMA - GERMEN
İMPARATORLUĞU
T İ
L E
E V
D
A
R D
N O
T I
L
A
IRAK
Z
D E
V L
E T
İ
LİK
İ R A N
Rİ
LE
BA
Kahire
SR
A
KÖ
RF
E
Zİ
MISIR
K
I
Z
I
F
R
İ
K
A
L
A
Mekke
HİNT OKYANUSU
D
E
300
600
900
1200
N
0
1500 Km
İ
Z
XIV.Yüzyılın Başında Yakın Doğu ve Avrupa
Türkiye Selçuklu Devleti (1077 - 1308) ve
Beylikler: Süleyman Şah’ın kurduğu bu devlet,
1243’te Kösedağ Savaşı sonrasında İlhanlılara
bağımlı hâle gelerek siyasi ve askerî gücünü
tamamen kaybetti. Bu dönemde İlhanlıların
egemenliğini kabul etmek istemeyen Türkmen
beyleri çoğunlukla Anadolu’nun batı bölgelerinde beylikler kurdular. Böylece Anadolu’da
Türkiye Selçuklu Beylikleri Dönemi başladı ve
Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu. Beylikler
arasında Türkiye Selçuklu Devleti’nin yerini
alabilme mücadelesi başladı. İlhanlı Devleti
egemenliğinde yaşayan Türkiye Selçuklu
Devleti, 1308’de Sultan II. Mesut’un ölümüyle
sona erdi.
?
Memluk Devleti (1250 1517): Aybek tarafından
Mısır’da kurulan Memlukler;
Hicaz, Filistin, Lübnan, Suriye
ve Güney Anadolu’ya kadar
genişleyerek XIV. yüzyılın en
güçlü devletlerinden biri oldular. Abbasi halifesinin Mısır’da
bulunması, Memluklere, İslam
dünyasında dinî üstünlük
sağlıyordu. Baharat Yolu’nun
Memluk topraklarından geçmesi de ekonomilerine büyük
yarar sağlıyordu.
İlhanlı Devleti
(1256 - 1335): Cengiz
Han’ın torunu Hülâgû tarafından İran’da kurulan
İlhanlı Devleti; Irak,
Kafkasya ve Anadolu’ya
egemen oldu. 1258
yılında Bağdat’ı işgal
ederek Abbasi hâkimiyetine son verdiler.
1335’te de yıkıldılar.
XIV. yüzyıl başlarında Avrupa’daki siyasi ve dinî çatışmalar Osmanlı Devleti’nin kurulup
gelişmesindeki etkileri nelerdir?
5
2. KAYILARIN ANADOLU’YA GELİŞİ VE YERLEŞMESİ
a. Kayılar Anadolu’da
Osmanlı Devleti’ni kuran Kayı boyu, Oğuzların Bozok kolundandır. Kayı sağlam, güçlü ve kuvvetli
anlamına gelmektedir. Moğolların Orta Asya’yı istilası üzerine buradan Anadolu’ya doğru büyük bir
Türk göçü başladı ve özellikle Anadolu’nun batısında Moğol etkisinden uzak, Bizans sınırında yoğun
bir Türk iskânı yaşandı.
Anadolu’ya gelen boylardan biri olan Kayılar, önce Ahlat yöresine
yerleştiler. Türkiye Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubat bu sırada göçebe
hayatı yaşayan Kayıları Ankara yakınlarındaki Karacadağ yöresine yerleştirdi.
Daha sonra ise Bizans üzerindeki baskıyı artırmak ve sınır güvenliğini
sağlamak amacıyla Bizans sınırındaki Söğüt ve Domaniç yörelerine
yerleştirildiler. Bu sırada Kayıların başında Ertuğrul Bey bulunmaktaydı.
Söğüt’ü kışlak, Domaniç’i yaylak olarak kullandılar. Damgaları (sembol) da
Kayıların Kullandığı Sembol
ok ve yaydı.
K A R A D E N İ Z
Kırklareli
Edirne
Sinop
Kastamonu
İstanbul
BİZANS İMP.
Sakarya
Samsun
CANDAROĞULLARI
RI
LA
Çanakkale
UL
Karacadağ
OĞ Bilecik
N
KARESİOĞULLARI
Söğüt
MA
Ankara
S
Domaniç
Balıkesir O
I
E G E
D E N İ Z İ
SARUHANOĞULLARI Kütahya
UL
Manisa
OĞ
N
A
İzmir
İY
Muğla
Beyşehir
HAMİTOĞULLARI
Alanya
K
O
N
A
M
A
R
A
I
R
Konya
Isparta
Sivas
Kayseri
M
R
GE
MENTEŞOĞULLARI
Tokat
ERETNA BEYLİĞİ
R
LA
AYDINOĞULLARI
Aydın
Trabzon
TRABZON İMPARATORLUĞU
A
LL
O
N
M
A
R
A
ZA
LL
I
Ahlat
Van
DULKADİROĞULLARI
U
Ğ
Erzurum
Harput
Diyarbakır
R
A
U Niğde
Ğ
Bayburt
Maraş
Midyat
Adana
R
LE
K
LU
EM
M
A K D E N İ Z
KIBRIS
XIV. Yüzyıl Başlarında Anadolu ve Balkanlar
0
90
180
270 km
XIV.Yüzyılın Başında Anadolu
1. Haritaya göre Anadolu’nun siyasi durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
2. Osmanlı Beyliği diğer beyliklerle kıyaslandığında kurulduğu bölgenin coğrafi konumunun
avantajları neler olabilir?
b. Beylikten Devlete
1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu Türk birliği bozuldu, bu durum
Anadolu’da siyasi boşluk meydana getirdi. Türkiye Selçuklu Devleti’nin siyasi
otoritesini kaybetmesinden sonra, Anadolu’da kurulan Türk Beylikleri, özellikle
Karamanoğulları Beyliği, Türkiye Selçukluları’nın bıraktığı boşluğu doldurma
mücadelesi vermişlerdir.
Osmanlı Beyliği ise Türk Beylikleri arasındaki mücadeleye karışmayarak
yönünü Bizans’a çevirmişti. Böylece Osmanlı Beyliği de Türkiye Selçukluları gibi
Bizans’a karşı mücadele etti.
6
Ertuğrul Bey’i Gösteren
Temsilî Resim
Osmanlı Beyliği, uyguladığı bu politikayla Anadolu’da esnaf
teşkilatı olan Ahilerin ve Anadolu’ya gaza yapmak için gelen
Gaziyanırum adı verilen Türkmen topluluklarının desteğini
alıyordu.
Bizans’a karşı yapılan bu mücadelede Bizans’ın içinde
bulunduğu durum da Osmanlı Devleti’nin işini kolaylaştırıyordu.
Bizans, Anadolu ve Balkanlardaki topraklarının büyük bir kısmını
kaybetmişti ve elinde kalan toprakları da idare etmekte
zorlanıyordu. Bizans imparatorları ve şehirlerin başında bulunan
tekfur adı verilen yöneticiler halka aşırı baskı uyguluyorlardı.
Bundan dolayı ülkenin nüfusunu oluşturan Rum, Ermeni ve
Yahudiler Bizans yönetiminden hoşnut değildi.
?
Bizans’ın içinde bulunduğu siyasi durumun, Osmanlı
Beyliği’nin güçlenmesindeki etkileri nelerdir?
1281 yılında Ertuğrul Bey’in ölümü üzerine oğlu Osman Bey,
Kayı Boyu’nun başına geçti. Osman Bey, ilk yıllarında Eskişehir
yakınlarındaki Karacahisar’ı alarak burayı beyliğin merkezi
yaptı. Ayrıca Osman Bey, uçlardaki Türkmenler üzerinde büyük
nüfuza sahip olan Ahi liderlerinden Şeyh Edebali’nin kızı Bala
Hatun ile evlendi. Osman Bey bu suretle Ahilerin gücünden
yararlandığı gibi Ahiler de Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda
önemli rol oynadı.
OSMANLI DEVLETİ’NİN KURULUŞUNDA
AHİLERİN ETKİSİ
Ahlak ile zanaatı birleştirmiş bir meslek örgütü olan Ahiler,
Osman Bey’in manevi destekleyicisi oldular. Osman Bey bir
bölgeyi ele geçirdikten sonra burada nasıl bir yönetim
uygulayacağını Ahilerden sormaktaydı. Ahiler; beyliği
teşkilatlandırma, sosyal hayatı düzenleme ve beylere
danışmanlık yapma gibi önemli görevleri üstlendiler.
Prof. Dr. Halil İNALCIK, “Osmanlı Uc’undaki Ahiler ve Fakılar”
Osmanlı Ansiklopedisi, C I, s.56 (Özetlenmiştir.)
Ahilerin Osmanlı Devleti’nin kuruluşundaki katkıları neler
olabilir?
ŞEYH EDEBALİ’NİN OSMAN BEY’E NASİHATİ
Yıllardır kendisini yetiştiren ve bir devlet kurmaya doğru
adeta adım adım ilerleyen Osman Bey’e Şeyh Edebali, tarihe
geçen şu çarpıcı nasihatleri yaptı:
“Ey oğul!
Beysin. Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik
bize, katlanmak sana. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek
sana. Geçimsizlikler bize, çatışmalar bize, anlaşmazlıklar
bize; adalet sana... haksız yorum bize; bağışlama sana…
Ey oğul!
Bundan sonra bütünlemek, uyarmak, gayretlendirmek,
şekillendirmek sana.
Ey oğul sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz.
Şunu da unutma: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Yükün ağır,
işin çetin, gücün kıla bağlı, Allahuteâlâ yardımcın olsun…”
Ahmet ŞİMŞİRGİL, Kayı I, s. 25 (Düzenlenmiştir.)
Şeyh Edebali’nin Osman Bey’e yaptığı nasihati dikkate
alarak Osman Bey’i nasıl bir yönetim anlayışına
yönlendirdiğini tartışınız.
7
OSMAN BEY
Babası
: Ertuğrul Gazi
Annesi
: Hayme Hatun
Doğumu
: 1258
Vefatı
: 1326
Saltanatı : 1299 - 1326
Yirmi üç yaşında Osmanlı
Beyliği’nin başına geçen Osman
Bey, iyi yönetimi, ileri görüşlülüğü,
duruma göre sakin oluşu, yüksek
yeteneği, rakiplerine kendini
sevdirmesi, mücadelesinde planlı
hareketi, sabırlı ve hoşgörülü
olması ile diğer oymakları da
yönetimi altına almıştır.
Tarihçi Gibbons (Gibıns),
Osman Bey hakkında şunları
söylemiştir: “Şüphesiz ki Osman
Bey bir padişah oğlu değildir.
Hayatında ancak küçük bir
malikâneye sahip olmuştur.
Osman Bey’in hükûmeti seneden
seneye büyümüştür. Devletin
büyümesi özellikle onun devamına ve geleceğinin büyüklüğüne
olan önemden ileri geliyordu. Bu
da devleti kuran adamın büyüklüğünü gösterir.”
Fransız yazar Lamartin ise
Osman Bey hakkında şunları
söylemiştir: “Osman Bey yavaş
yavaş ilerledi. Fakat hiçbir zaman
geri dönmedi. Büyük devletlerin
kurucularının özelliklerine sahipti.”
Fahrüddin lakabıyla anılan
Osman Bey, 1326’da Bursa’da
öldü. Vefat ettiğinde geriye
sadece bir at zırhı, bir çift çizme,
birkaç tane sancak, bir kılıç, bir
mızrak, bir tirkeş (sadak), birkaç
at, üç koyun sürüsü, tuzluk ve
kaşıklık bırakmıştı.
www.ttk.gov.tr
c. İlk Osmanlı Fetihleri
Osman Bey’in giderek güçlenmesi Bizans tekfurlarını rahatsız etmeye başladı. Tekfurlar Osman
Bey’i ortadan kaldırmak için plan yapıyorlardı. Durumu öğrenen Osman Bey, 1298’de Yarhisar ve
Bilecik’i fethettikten sonra beyliğin merkezini Bilecik’e taşıdı. Bilecik’in fethedilmesi önemliydi. Osmanlı
Devleti sonraki dönemlerde buradaki demir madenini işleyerek ordunun silah ihtiyacını karşılamıştır.
? Bilecik’in fethedilmesi Osmanlı Devleti’ne ne gibi katkılar sağlamıştır?
Bu fetihlerin gerçekleştiği dönemde Osmanlı Beyliği, Türkiye Selçuklu Devleti’ne bağlı bir uç
beyliğiydi. Türkiye Selçuklu sultanı III. Alâeddin Keykubat’ın İlhanlı hükümdarı tarafından tahttan
indirilerek İran’a götürülmesi üzerine Anadolu’da iktidar boşluğu oluştu. Bu boşluktan yararlanarak
güçlenen Osman Bey, Anadolu Selçuklu yöneticilerinden bazılarının kendi hizmetine girmeleri üzerine
1299’da bağımsızlığını ilan etti. Yundhisar ve Yenişehir topraklarını da fethedip İzmit’e kadar yaklaştı.
? Türkiye Selçuklu Devlet adamlarının Osmanlı Devleti’nde görev almalarının faydaları nelerdir?
Osman Bey, Türk töresinde olan “Fetheden fethettiği yerin sahibidir.” anlayışına dayanarak
elde edilen yerleri kardeşi, oğulları ve silah arkadaşlarına dirlik olarak verdi.
Osman Bey ile kardeşi Gündüz Alp arasında beyliğin genişletilmesi ile ilgili şöyle bir
konuşma geçmektedir:
Kardeşim bu ülkeleri nasıl fethedelim,
nasıl hareket edelim?
Yapılması gereken komşularımızla iyi
geçinip dostluk kurmaktır. Fethettiğimiz
yerleri mamur hâle getirmektir.
Gündüz Alp’i Gösteren Temsilî Resim
Osman Bey’i Gösteren Temsilî Resim
Yukarıdaki konuşmadan Osman Bey’in fetih politikası ile ilgili hangi çıkarımlarda bulunabilirsiniz?
Nitekim bu tedbirden önce Bilecik tekfuru ile daima dostluk ederlerdi. Yaylaya gittiklerinde
emanetlerini Bilecik Kalesi’ne bırakırlardı. Yayladan dönüşte ise tulumla peynirler, yağlar,
kaymaklar, iyi halılar ve kilimler gibi hediyeler getirirlerdi. Onlar da Osman Gazi’ye çok güvenirdi.
Bunun için aralarında herhangi bir geçimsizlik yaşanmadı.
Osman Gazi Eskişehir’de pazar kurdururdu. Bilecik’ten bu pazara Bizanslılar mal satmaya
gelmişlerdi. Germiyanoğullarından birisi bir bardak almış, ücretini vermemişti. Bizanslı tüccar,
durumu Osman Gazi’ye şikâyet etmiş, Osman Gazi de o kişiyi getirterek cezalandırmış ve ücreti
ödetmişti.
Atsız, Âşık Paşaoğlu Tarihi, s.20 (Sadeleştirilmiştir.)
Osman Bey’in hoşgörülü politikasının devletin büyümesindeki etkileri neler olabilir?
8
Bursa’nın Fethi (1326): Osman Bey’in asıl amacı
Bursa’yı almaktı. Bu amaçla şehri kuşatma altına aldı. Onun
hastalanması üzerine, kuşatmaya oğlu Orhan Bey devam
etti. Orhan Bey, Mudanya Limanı’nı ve Orhaneli’ni fethederek
Bursa’nın Bizans İmparatorluğu ile bağlantısını kesti.
Aralıklarla on yıl süren kuşatma sonunda yardım alma umudu
kalmayan Bursa tekfuru şehri teslim etti.
İpek üretim ve ticaret merkezi olan Bursa, Osmanlı
Devleti’nin başkenti yapıldı. Böylece Bizans İmparatorluğu’nun Marmara’nın güneyindeki etkinliği kırılmış oldu.
Koyunhisar Savaşı (1302):
Bursa tekfurunun öncülüğünde
birleşen Rum tekfurları, Bizans’tan
aldıkları yardımla Osman Bey’i
yöreden atmak için harekete geçti.
Koyunhisar’da yapılan ilk OsmanlıBizans Savaşı’nı Osmanlı Devleti
kazandı. Kazanılan zaferle Türklere
İzmit yolu açılmış, Bursa’nın üç
taraftan yolu kesilmiştir.
BULGAR
KRALLIĞI
K
A
R
A
D
Kastamonu
İzmit
E G ED E N İ Z İ
S I R P
K R A L L I Ğ I
Z
CANDAROĞULLARI
İstanbul
Maltepe
400
İ
Amasra
BİZANS İMPARATORLUĞU
200
N
Sinop
Edirne
0
E
Gelibolu
İznik
Bursa
O
Midilli
Koyunhisar
S
M
SARUHANOĞULLARI
Sakız
A
N
LI
D
Kütahya
R
GE
M
AYDINOĞULLARI
V
NO
İ YA
H
1345’te Osmanlı Devleti
Ğ
L
UL
İD
AM
Amasya
ERETNA BEYLİĞİ
Söğüt
İzmir
600 Km
E
Tİ
LE
AR
OĞ
I
KA
U
LLA
RA
RI
M
AN
O
Ğ
Kayseri
UL
LA
RI
Haritadan yararlanarak 1345’deki sınırları karşılaştırarak Osmanlı Devleti’nin hangi yöne gelişme
gösterdiğini söyleyebiliriz.
Pelekanon (Maltepe)
Savaşı (1329): Bursa’nın
fethedilmesinden sonra Osmanlı
kuvvetlerinin Kocaeli Yarımadası’ndaki kalelerini fethedip
İstanbul Boğazı’na yaklaşması
ve İznik’i kuşatması üzerine Bizans imparatoru III.
Andronikos karşı saldırıya geçti.
İznik’i kuşatmış olan Orhan Bey,
kuşatmayı kaldırarak Bizans
üzerine yürüdü. Maltepe’de
yapılan savaşta Osmanlılar,
Bizans ordusunu büyük bir
yenilgiye uğrattı. Bu savaştan
sonra hem Bizans hem de
Anadolu’daki Türk Beylikleri,
Osmanlıların faaliyetlerini daha
yakından izlemeye başladı.
?
İznik (1331) ve İzmit’in
(1337) Fethi: Maltepe Savaşı’ndan sonra tekrar kuşatılan
şehir direnemeyerek Orhan
Bey’e teslim oldu (1331). Şehri
teslim alan Orhan Bey, isteyenlerin şehirden ayrılabileceklerini, isteyenlerin de cizye
(baş vergisi) ödemek şartıyla,
kendi inanç, âdet ve törelerini
aynen koruyup yaşamlarını
sürdürebileceklerini bildirdi.
İznik, Bizans’a karşı yapılacak
seferlerde askerî üs olarak
kullanılmak amacıyla merkez
yapıldı. İznik’ten sonra İzmit de
kuşatıldı ve Osmanlı egemenliğine alındı (1337).
Karesioğulları Beyliği’nin Osmanlı Topraklarına Katılması (1345):
Orhan Bey, 1345 yılında karışıklıklar içerisinde bulunan
Karesioğulları Beyliği üzerine yürüyerek topraklarını ve
donanmasını Osmanlı Devleti’ne kattı. Böylece Osmanlı Devleti’ne katılan ilk beylik
Karesioğulları Beyliği oldu ve
Anadolu Türk siyasi birliğinin
sağlanması yolunda ilk adım
atıldı. Osmanlılar Karesioğulları’nın denizcilik alanındaki deneyimlerinden ve donanmalarından da yararlanarak Rumeli’ye geçtiler.
İznik ve İzmit’in fethinin kalıcı hâle gelmesini sağlayan unsurlar neler olabilir?
9
Seçmeli Tarih
KURULUŞ VE DEVLETİN DOĞUŞU SÜRECİ
Birinci elden Selçuklu ve Osmanlı kaynaklarını kullanmayan tarihçiler, mesela H. A.
Gibbons ve onu izleyen A. Toynbee, garip bir teorinin Batı literatüründe yayılmasından
sorumludurlar. Bu yazarlara göre, Osman bir Türkmen göçebesi olduğundan bir devlet kurucusu
olamazdı. Osmanlı Devleti’ni kuranlar Müslümanlığı kabul etmiş yerel Rumlardır. Buna karşı, orijinal
tarihî kaynakları yakından inceleyen, Osmanlı devlet ve kültürünün ana kaynağını Anadolu Selçuklu
tarihinde gören ilim adamları, bu teorinin bir spekülasyon olduğunu göstermişlerdir. Nihayet Türk
kültür ve edebiyat tarihinin kurucusu Fuad Köprülü 1932'de Paris'te Sorbonne Üniversitesi’nde
verdiği bir seri konferansta sorunu gerçek tarihî çerçevesine oturtmuştur (Osmanlı Devleti’nin
Kuruluşu, Ankara: TTK, 1984). Köprülü her şeyden önce eski Osmanlı anlayışına, yani:
“Cihangirâne bir devlet çıkardık bir aşiretten”
anlayışına karşı çıkmış, Osmanlı Devleti’nin doğuşunu XIII. yy. Anadolu tarihinin bir parçası, uzantısı
olarak ele almış, Uc’lara özgü kültür üzerinde durmuştur. Aynı tarihlerde Paul Wittek, Osmanlı
Devleti'nin eski İslam gaza/cihad ideolojisi ve sınır teşkilatından doğduğu tezini savunuyordu.
Wittek'e göre Osmanlı Devleti’ni doğuran dinamik ideolojik faktör gazadır. II. Dünya Savaşı’ndan
sonra tarihte ideolojilerin rolünü ikinci plana atan marksist görüş egemen olunca gaza teorisine karşı
tamamen inkârcı bir tutum ortaya çıktı ve bu teze esassız bir iddia olarak bakıldı (bkz. C. lmber, The
Ottoman Empire. 1300 - 1481, İstanbul: ISIS, 1990).
Halil İnalcık, Doğu Batı Makaleler 1, s. 127-128
Yukarıda Halil İnalcık’ın Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ve devletin doğuşu adlı makalesinden bir
bölüm verilmiştir. Bu makaleden yaptığınız çıkarımlar nelerdir?
a
Sınıfta dört gruba ayrılarak Osmanlı Devleti’nin gelişimini etkileyen faktörleri açıklayan H.
Gibbons, F. Köprülü, C. Imber ve H. İnalcık’ın tezlerini araştırarak bir sunum yapınız.
Osmanlı Devleti’nin gelişimini etkileyen faktörleri açıklayan sunumların sonunda aşağıdaki
yazılan görüşlerin hangi tarihçiye ait olduğunu belirten eşleştirmeleri yapınız.
1. 1916’da yayınladığı “Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu” adlı kitabında
Osmanlılar gerçekte Müslümanlığı kabul etmiş Yunanlı ve Balkanlı Slavlarla
Türklerin bir araya gelmesinden oluşan yeni bir ırktır tezini savunmuştur.
H. A. Gibbons
2. Sarbonne’de verdiği bir dizi derste Osmanlı Devleti’nin saf Türk
oluşumunu iddia ederek Gibbons’ın tezine karşı çıkarak Selçuklu ve İlhanlı
etkenlerini ortaya koydu.
3. Gazanın Osmanlı Devleti’nin kuruluş ve gelişmesindeki rolünü
açıklayarak Gibbons’ın tezini dayanıksız spekülasyon olarak reddetti.
F. Köprülü
4. Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda; Moğolların baskısı sonucu Anadolu’ya
göç eden Türkmenlerin, Selçuklu Devleti’nin zaafa düşmesi neticesinde
Anadolu’da Beyliklerinin kuruludğu ortamda gaza ruhu ile Bizans
topraklarında Dar’ül İslam yapmak üzere harekete geçtiklerini açıkladı.
5. Osmanlı Devleti, Osmanlı’nın 27 Temmuz 1302’de Yalova yakınında
Hersek - Dili mevkiinde Yalak - Ova’da Bizans İmparatorluk ordusuna karşı
kazandığı Bapheus (Koyunhisar) zaferi sonucunda kurulmuştur.
H. İnalcık
6. Osmanlı Beyliği hiç de belirli bir ideolojiyi gerçekleştirmek için kurulmadı.
Moğol istilasının yol açtığı kargaşa ortamından tıpkı diğer beylikler gibi bir
hanedan olarak ortaya çıktı ve temelde bir hanedan devleti olarak tarih
sahnesinde yerini aldı.
7. Numizmatlara göre ilk Osmanlı Sikkesi Orhan’a ait 1327 tarihli sikkedir.
Osman’a ait bir sikke bulunduğu iddia edilmişse de bu sikkenin sahte olduğu
ortaya çıkmıştır.
10
C. Imber
Aşağıda verilen fetihler ve savaşların Osmanlı Devleti
için kazanımlarını yazınız.
Koyunhisar Savaşı (1302)
Bursa’nın Fethi (1326)
Maltepe Savaşı (1329)
İznik (1331) ve İzmit’in
Fethi (1337)
ORHAN BEY
Karesioğulları Beyliği’nin
Alınması (1345)
3. BALKANLARDAKİ FETİHLER
Osmanlı Devleti, kuruluş aşamasından itibaren Anadolu
Türk Beylikleriyle çatışmaya girmemeye özen gösterdi. Yönünü
Batı’ya çevirerek Balkanlarda fetihler gerçekleştirdi.
Karesioğulları Beyliği donanmasının Osmanlı Devleti’ne
katılmasıyla Rumeli’ye geçiş ve fetihler kolaylaşmıştır.
BULGAR
KRALLIĞI
S I R P K R A L L I Ğ I
Sofya
K
A
R
A
İ
N
E
D
Z
Amasra
Edirne
BİZANS İMPARATORLUĞU
Selanik
İstanbul
M A R M A R A
D E N İ Z İ
İ Z
İ
Çimpe
Biga
İznik
E
N
N
D
OS
E
G
200
400
Bergama
600 Km
ERETNA
BEYLİĞİ
Eskişehir
Ankara
Kütahya
Midilli
E
0
MA
Bolu
RI
LA
UL
OĞ Söğüt
Bursa
Balıkesir
Ereğli
Kartal
İzmit
CANDAROĞULLARI
Filibe
GERMİYANOĞULLARI
KARAMANOĞULLARI
SARUHANOĞULLARI
1345’te Osmanlı Devleti
Haritadan yararlanarak Osmanlı Devleti’nin Balkanlara
geçebilmesi için öncelikle nereleri fethetmesi gerektiği
söylenebilir?
a. Çimpe Kalesi’nin Alınması (1353): Bizans imparatoru III.
Andronikos’un 1341’de ölümü üzerine oğlu Yuannis ile taht
mücadelesine girişen saray bakanı Kantakuzenos
(Kantakuzen) amacına ulaşabilmek için Orhan Bey’den yardım
istedi. Orhan Bey, bu durumun Türklerin Rumeli’ye geçişini
kolaylaştıracağını düşünerek Kantakuzen’in istediği yardımı
gönderdi. Bu yardımla Kantakuzen, Bizans imparatoru oldu.
Bizans imparatoru Kantakuzen, Balkanlarda çıkan
ayaklanmaların bastırılmasında, Sırp ve Bulgarlara karşı
mücadelesinde Orhan Bey’den tekrar yardım istedi.
11
Babası
: Osman Bey
Annesi
: Malhun Hatun
Doğumu
: 1281
Vefatı
: 1362
Saltanatı : 1326 - 1362
Orhan Bey, babası Osman
Bey’in 1320’de hastalanması üzerine devleti yönetmeye başlamış,
1324’ten itibaren de tahta geçmiştir. Orhan Bey, 1346’da Bizans
imparatoru VI. Kantakuzen’in kızı
Teodora ile evlenmiştir.
Gençliğini babasıyla beraber
Bizans tekfurlarına karşı savaşarak geçiren Orhan Bey, göstermiş olduğu gayret ve başarıdan
dolayı devlet adamlarının takdirini
toplamıştı.
Osmanlı Devleti’ni Osman Bey
kurmuştu. Fakat onu teşkilatlandıran ve devlet hâline getiren
Orhan Bey idi. Teşkilatçı, toparlayıcı ve askerî bir deha olan Orhan
Bey’i ünlü seyyah İbni Batuta,
“Türkmen hükümdarlarının en
ulusu” olarak nitelendirmektedir.
Osmanlı Devleti yöneticileri
içerisinde ilk defa “Sultan” unvanını kullanmıştır.
Bizanslı tarihçi Halkondil’e
göre Orhan Bey; gayet nazik ve
bilhassa gazilere, sanatkârlara ve
ihtiyaç sahiplerine karşı cömertti.
O derece ki hiç kimseden sadakayı esirgemezdi. Dindar, adaletli,
askerlerine karşı hürmetkârdı.
Bunlara evler yaptırır, geçimlerini
sağlardı. Âlimlere rağbet gösterirdi. Fikri gayet inceydi. Devlet
işlerinde yeniliklere açıktı.
www.ttk.gov.tr
Orhan Bey oğlu Süleyman Paşa’yı yardıma gönderdi. Kantakuzen, yapılan yardımlara karşılık
Gelibolu Yarımadası’ndaki Çimpe Kalesi’ni Osmanlılara verdi (1353). Böylece Süleyman Paşa 20.000
kişilik kuvvetle Rumeli’ye geçti. Kaleye asker bırakan Süleyman Paşa, Gelibolu Kalesi’ni alarak
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye yerleşmesini sağladı. Süleyman Paşa daha sonra Tekirdağ, Bolayır,
Keşan, Malkara, Çorlu ve Lüleburgaz’ı fethetti. Osmanlı Devleti, bu fetihlerle Bizans’ın Batı
devletleriyle bağlantısını kesmeyi hedefledi.
Devleti’nin Çimpe Kalesi’ni alarak Rumeli’ye yerleşmeye başlaması Balkanlar ve
? Osmanlı
Avrupa’daki etkileri neler olabilir?
b. Edirne’nin Fethi (1363): Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda ilerleyebilmesi için öncelikle
Edirne’nin alınması gerekiyordu. Orhan Bey’den sonra padişah olan I. Murat, ilk iş olarak Bizanslıların
ve Sırpların Edirne’ye yardım göndermelerini engellemek için önemli yolları ele geçirdi. Daha sonra
Osmanlı ordusu Sazlıdere Savaşı’yla Bizans ve Bulgar birleşik ordularını yenerek Edirne’yi fethetti.
Edirne, I. Murat döneminde Osmanlı Devleti’nin başkenti yapıldı.
?
Osmanlı Devleti’nin başkenti Bursa’dan Edirne’ye taşımasının amaçları neler olabilir?
EDİRNE
“Selimiye” derler, “Edirne” derler
Tatlı bir gariplik duygusu gelir.
Kemerler, çeşmeler, minarelerle
Bir eski eserler kamusu gelir.
Minarelerden en tatlı ezanlar,
Dallardan güvercin “hu hu” su gelir.
Ayşekadın’a gül ve Yıldırım’a
Üç şerefeli’nin kumrusu gelir.
Şu Selimiye’dir, şu Muradiye
Çinilerden sümbül kokusu gelir.
…
Arif Nihat ASYA
Günümüzde Edirne
Şiirde geçen Türk - İslam kültürüne ait unsurlar nelerdir?
Edirne’nin fethedilmesinden sonra Filibe ve GümülKIRKPINAR GÜREŞLERİ
cine’nin alınması ile de Bizans’ın Sırp ve Bulgar
Anadolu’da bulunan Osmanlılar,
devletleriyle kara bağlantısı kesildi. Böylece Bizans,
Edirne’nin fethedilmesinden önce, Orhan Bey
Osmanlı toprakları ortasında kaldı. Ayrıca Balkanların
devrinde, oğlu Süleyman Paşa komutasınkapısı Osmanlılara açılmış ve Osmanlı Devleti’ne karşı da Rumeli’ye geçerler (1353). Osmanlı
Haçlı ittifaklarının oluşmasına neden olmuştur.
akıncıları,burada yaptıkları akınlar sırasında,
Rumeli’de daha önce Süleyman Paşa’nın fethettiği savaşmadıkları ve mola verdikleri günlerde,
yerleri Bizans’ın geri alması üzerine, I. Murat, Lala zamanlarını, aralarında çeşitli sporlar yaparak
Şahin Paşa ile birlikte sefere çıkarak Dedeağaç, değerlendirirlerdi.
Lüleburgaz, Dimetoka, Kırklareli ve Çorlu’yu fethetti.
Bir keresinde güreşe tutuşan 40 yiğit içinden
Osmanlı Devleti, Rumeli’de fethettiği topraklarda, ikisi, tutuştukları güreşi gece yarısına dek
sadece askerî önlemlerle tutunamayacağını bildi- sürdürdükleri hâlde sonuçlandıramazlar ve
ğinden imar ve iskân faaliyetlerini başlattı. Fethedilen orada hayatlarını kaybederler.
yerlere Türk-İslam kimliği kazandırmak için öncelikle
Edirne’nin fethedilmesinden sonra Osmanlı
buralarda Türk nüfusun artırılmasına önem verdi. akıncıları Ahırköy çayırlığına geldiklerinde, bu
Anadolu’dan göç ettirilen Türkler buraya yerleştirildi.
iki yiğidin güreştikleri yerde bulunan incir
c. Sırpsındığı (I. Çirmen) Savaşı (1364): Edirne ve ağacının civarında billur kaynaklı bir suyun,
Filibe’nin Osmanlı Devleti’nin eline geçmesiyle Papa V. çayırlığa doğru aktığını görürler ve bu nedenle
Urban’ın teşvikiyle Avrupa’da bir Haçlı ordusu de “Kırktı bunlar. Bu yakaya ilk ayak basanlardı
oluşturuldu. Macar kralı Layoş’un öncülüğünde bunlar.” diyerek o yere Kırkpınar adını verirler.
www.edirne.gov.tr
Edirne’ye kadar yaklaşan Haçlıları Hacı İlbeyi gece
baskını ile bozguna uğrattı. İlk Osmanlı - Haçlı Savaşı
olan Sırpsındığı (I. Çirmen) Savaşının sonunda:
Ü Edirne ve Batı Trakya daha emniyetli hâle geldi.
Ü Meriç Irmağı tamamen Osmanlı’nın kontrolüne girdi.
Ü Balkanlarda kolay ilerleme imkânı ortaya çıktı ve fetihler hızlandı.
Ü Macarların Balkanlardaki etkisi azaldı.
BİLGİ
NOTU
12
d. II. Çirmen Savaşı (1371): Sırpsındığı yenilgisini telafi
etmek isteyen Sırplar Osmanlı kuvvetlerine karşı harekete geçti.
Çirmen’de yapılan savaşı Osmanlı ordusu kazandı.
Çirmen Savaşı sonucunda:
Ü Makedonya’nın fethi kolaylaştı.
Ü Bulgar kralı, ayrıca Makedonya’daki Sırp prensleri ve
Bizans imparatoru Osmanlı üstünlüğünü tanıdı.
e. I. Kosova Savaşı (1389): Osmanlı Devleti, Çirmen
Savaşı’ndan sonra Balkanlarda yeni fetihlere başladı. Ancak
Lala Şahin Paşa komutasındaki Osmanlı akıncıları, Ploşnik’te
Sırp ve Bosnalı kuvvetlere yenilince Balkan devletleri yeni bir
Haçlı ordusu hazırladılar. Çandarlı Halil Hayrettin Paşa,
kumandasındaki bir ordu ile Şumnu, Tırnova, Silistre ve
Niğbolu’yu alarak Bulgar krallığını savaş dışı bıraktı.
I. KOSOVA SAVAŞI’NDA TÜRK BİRLİĞİ
Kastamonu hâkimi İsfendiyar Bey’e Germiyan hâkimi Yakup
Bey’e, Saruhan, Menteşeli, Hamidili hâkimlerine, Haçlıların
saldırıya geçtiğini bildirmek ve gazaya çağırmak, İslam
padişahına yardımın başta gelen farzlardan oluğunu bir kere daha
hatırlatmak üzere mektuplar yazıldı. İslam’ın dayanışması,
insanların efendisinin dininin yüceliği gereği, çevredeki beyler el
birliği ederek gaza yolunda yardımda bulunmak üzere, askerlerini
gönderdiler.
Hoca Saadettin Efendi, Tacü’t - Tevarih, C 1, s. 176 - 177 (Sadeleştirilmiştir.)
Osmanlı Devleti’nin Türk Beyliklerine karşı izlemiş olduğu
politikanın bu beyliklerin I. Kosova Savaşı’ndaki tutumu
üzerine etkileri neler olmuştur?
I. KOSOVA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI SAVAŞ
MECLİSİ
Sultan I. Murat, I. Kosova Savaşı’ndan önce devlet
erkânını son bir durum müzakeresi yapmak üzere topladı.
I. Murat: Evrenos Gazi, bugüne kadar Allah’ın yardımıyla
çok asker çekip savaştım. Amma bu savaş evvelkiler gibi
değildir. Düşmanlarımızla nasıl savaşmak gerektir? Bu işin
kolayı nasıl olur?
Evrenos Gazi: Ey Hüdavendigâr! Ben âciz bir
hizmetçinizim. Benim fikrimin ne önemi var ki? Asker sevk
etmek ve savaş durumunu bilmek sultanımın işidir.
I. Murat: Danışarak karar almak gerekir. Nice zamandır
seni bu uçta koydum. Bunları tanıdın, durumlarını iyi bilirsin.
Senin fikrin diğerlerininki gibi değildir.
Evrenos Gazi: Önce yapılması gereken savaş yerine
onlardan evvel varmak ve orada savunmaya elverişli bir yer
seçmektir. İşin ikinci kısmında saflar bağlandığı zaman
savaşta acele etmemek gerekir. Zira o takdirde düşman, gök
demirden bir duvar gibi olur. Bu durumda zafer bulmak kolay
olmaz. Oysa başına buyruk, savaş meydanına düşen,
saflardan kopan düşmanla savaş kolaydır.
I. Murat, Şehzade Bayezit ve Çandarlızade Ali Paşa da bu
fikri uygun bulunca Osmanlı ordusu, Üsküp ile Priştine
arasındaki Kosova sahrasına gelerek düşman birlikleriyle
karşılaştı.
Yazarlar tarafından düzenlenmiştir.
I. Murat’ın I. Kosova Savaşı öncesinde devlet adamları ve
komutanlarının fikirlerini almasının nedenleri neler olabilir?
13
I. MURAT
Babası
: Orhan Bey
Annesi
: Nilüfer Hatun
Doğumu
: 1326
Vefatı
: 1389
Saltanatı : 1362 - 1389
Hüdavendigâr ve Gazi Hünkâr lakaplarıyla anılan I. Murat,
babası Orhan Bey’in başlattığı
teşkilatlanma çalışmalarını daha
da ileriye götürmüştür. I. Murat;
Osmanlı Devleti’ni Çandarlı Halil
Hayrettin Paşa ve Ali Paşa gibi
değerli komutanlarının çabaları ve
etkileriyle adli, ekonomik ve askerî
alanlarda çok iyi teşkilatlandırmış,
bir devlet hâline getirmiştir.
I. Murat, az ve öz konuşurdu.
Kibar, nazik, ilim adamlarına karşı
saygılı olarak bilinirdi. Devlet
adamı olarak ise çabuk ve isabetli
karar verebilme yeteneğine sahip,
planlı, disiplinli, sözüne sadık bir
padişahtı. Görevde ihmali hoş
görmezdi.
Padişahlığı döneminde emrindeki komutan ve devlet adamlarıyla anlaşmazlığa düşmemiş,
dinî hoşgörüsü sayesinde Katolik
ve Ortodoksların takdirlerini kazanmıştır.
Tarihçi Gibbons “Padişahlığı
boyunca Hristiyanlara papalıktan
daha iyi muamele etmiştir.” diyerek
I. Murat’ın engin hoşgörüsünü
vurgulamıştır.
I. Murat, planlı ve isabetli politikalarıyla Balkanlarda fetihler
gerçekleştirerek Osmanlı Devleti’nin Balkan hâkimiyetinin
temellerini atmıştır.
www.ttk.gov.tr
Osmanlı Devleti’ni Balkanlardan çıkarmayı amaçlayan
Haçlı ordusu, Kosova’da I. Murat komutasındaki Osmanlı
ordusuyla karşılaştı. I. Murat Haçlı kuvvetlerini büyük bir
bozguna uğrattı. I. Kosova Savaşı, Osmanlıların bu kadar
büyük bir orduya karşı kazandığı ilk savaştır. I. Murat,
Kosova’da savaş alanını gezerken bir Sırp askeri tarafından
hançerlenerek şehit edildi.
Kosova Zaferi’nin sonucunda:
Ü Sırplar yeniden Osmanlı’nın üstünlüğünü kabul ettiler.
Ü Kuzey Sırbistan yolu Osmanlılara açıldı.
Ü Bu galibiyetten sonra Tuna’nın güneyindeki Balkan
topraklarında Osmanlılara karşı koyacak önemli bir güç
kalmadı.
I. Murat’ın şehit edilmesi üzerine yerine Yıldırım Bayezit
geçti. Yıldırım Bayezit Osmanlı topraklarına saldıran Eflâk
voyvodası Mirçe’ye karşı harekete geçti ve ordusunu bozguna
uğratarak Eflâk’ı Osmanlı Devleti’ne bağladı. Balkanlarda
fetihlere devam eden Osmanlı akıncıları Macar kralı
Sigismund’u yenilgiye uğrattı. Arnavutluk ve Karadağ’ın
Osmanlı üstünlüğünü kabul etmesini sağladılar.
EFLÂK
BULGARİSTAN
Priştine
S
M
Kroya
Drama
Manastır
Ohri
Sinop
Filibe
A
Çirmen
Edirne
N
Me
Ne riç
hr
i
O
Köstendil
Üsküp
K A R A D E N İ Z
Burgaz
Sofya
Kosova
Dıraç
Silistre
Niğbolu
Selanik
Amasra
Kastamonu
Çorlu
L
I
MARMARA
D
E
V
Bursa
Yanya
Ereğli
BİZANS
İstanbul
CANDAROĞULLARI
İznik
L
Tırhala
E
arya
Sak
Ankara
İ
rahisar
Akşehir
Eğridir
Kayseri
Afyonka
İzmir
AYDINOĞULLARI
GERMİYANOĞULLARI
MORA
ri
Neh
Eskişehir
T
SARUHANOĞULLARI
Atina
hri
k Ne Amasya
ırma
Kızıl
İzmit
i
hri
ehr
Niş
Ne
Denizli
KARAMANOĞULLARI
Beyşehir
MENTEŞOĞULLARI
HAMİDOĞULLARI
Muğla
Antalya
TEKEOĞULLARI
0
100
200
300 km
A
K
D
E
N
İ
Z
nN
SIRBİSTAN
yha
Tun
a
Se
Vidin
BOSNA
DOBRUCA
Belgrad
Yıldırım Bayezit’in Tahta Çıkışını Gösteren Minyatür
Silifke
Alanya
Osmanlı Devleti
Bizans İmparatorluğu
Anadolu Türk Beylikleri
Balkan Devletleri
1389’da Osmanlı Devleti
1299’da bağımsız olan Osmanlı Devleti’nin 1389 yılı itibarıyla gösterdiği siyasi gelişim hakkında
neler söylenebilir?
f. İstanbul’un Kuşatılması: Bizans’ın Osmanlı Devleti’ne karşı Avrupa devletlerini kışkırtması ve
Karamanoğulları Beyliği ile ittifak hâlinde olması üzerine Yıldırım Bayezit, İstanbul’u kuşattı.Haçlı
ordusunun Bizans’a yardım etmek amacıyla Niğbolu Kalesi’ni kuşatmasından dolayı kuşatma
kaldırıldı. Niğbolu Savaşı’ndan sonra İstanbul tekrar kuşatıldı. Bizans’a gelebilecek yardımları
engellemeyi amaçlayan Yıldırım Bayezit, Anadolu Hisarı’nı yaptırdı.
Osmanlı ordusundaki toplar, İstanbul surlarını yıkmada yetersizdi. Ayrıca Anadolu ve Rumeli’deki
Osmanlı topraklarında karışıklıklar çıkmıştı. Bunların üzerine İstanbul kuşatması kaldırıldı. Bizans’ın
Avrupa devletlerini tekrar kışkırtması nedeniyle 1400 tarihinde İstanbul bir kez daha kuşatıldı.
14
Bu kuşatma ise doğuda Timur tehlikesinin görülmesi üzerine
kaldırıldı. Buna rağmen Bizans ile istenen şartlarda bir antlaşma
yapıldı.
Bu antlaşmaya göre:
Ü İstanbul’da bir Türk mahallesi kurulacak ve bir cami
yaptırılacaktı.
Ü İstanbul’da Türklerin davalarına bakmak için bir kadı tayin
edilecekti.
Ü Bizans, Osmanlı Devleti’ne her yıl vergi verecekti.
g. Niğbolu Savaşı (1396): Yıldırım Bayezit 1393’te Bulgar
krallığını ortadan kaldırarak Bulgaristan topraklarının büyük bir
kısmını Osmanlı Devleti’ne kattı. Osmanlı Devleti’nin
Balkanlarda ilerlemesi ve İstanbul’u kuşatması üzerine Papa IX.
Bonifas’ın girişimleriyle Macar kralı Sigismund komutasında
yeni bir Haçlı ordusu hazırlandı. Haçlılar Niğbolu Kalesi’ni
kuşattılar. Bu sırada İstanbul’u kuşatmış olan Yıldırım Bayezit,
durumu haber alır almaz kuşatmayı kaldırarak hızla Niğbolu’ya
hareket etti.1396 yılında yapılan savaşta Osmanlı ordusu
Haçlıları yenilgiye uğrattı.
BRE DOĞAN!
Yıldırım Bayezit, düşmanın Niğbolu Kalesi’nin giriş ve çıkışını
sıkıca tuttuğunu öğrenince gayet huzursuz oldu. Gece vakti atına
atlayarak içkili Haçlı devriyeleri arasından geçerek kale surlarının
altına geldi. Kale komutanına seslenerek: “Bre Doğan! Bre
Doğan!” diye haykırdı.
Gece gündüz kale surlarının üstünde tetikte duran, düşmanı
kollayan kale kumandanı Doğan Bey bu sesi duydu. Ama bir
anlam veremedi. Bu ses hünkârın sesine benziyordu. Ancak yüz
binden fazla Haçlı ordusu ile kuşatılmış bir kalenin yanına nasıl
gelinebilirdi? Hayal olduğunu sandı, kulaklarına inanamadı.
Fakat aynı ses, daha hâkim, daha vakur bir şekilde bir daha
tekrarlanınca Doğan Bey ne yapacağını şaşırdı. Kaleden
aşağıya baktı. Karanlıkta hünkârın atı üstünde nasıl dikildiğini
gördü. Göğsünde hıçkırıklar düğümlendi.
Böyle bir hünkâra nasıl hizmet edilmezdi? Padişahın
durumunu sorması üzerine: “Kalemizin kapı ve surları sağlam ve
muhafızları gece gündüz uyanıktır. Zahiremiz yeterlidir.” cevabını
verdi. Yıldırım Bayezit Han ile Doğan Bey arasındaki konuşmayı
düşmanın devriyeleri de duymuş fakat bir anlam verememişlerdi.
Ahmed Refik, Osmanlı Zaferleri, s.58 (Özetlenmiştir.)
Yıldırım Bayezit’in tutumu Niğbolu Kalesi’nin savunulmasını nasıl
etkilemiş olabilir?
Niğbolu Zaferi sonucunda:
Ü Halife, Niğbolu Savaşı’nı kazandığı için Yıldırım Bayezit’e
Sultanıiklimirum (Anadolu’nun Sultanı) unvanını verdi.
Böylece Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasındaki etkinliği ve
saygınlığı arttı.Osmanlı Devleti’nin Türk Beylikleri üzerindeki
etkinliği artarak Anadolu Türk siyasi birliğinin sağlanması
kolaylaştı.
Ü Osmanlı Devleti’nin Avrupa üzerindeki baskısı arttı.
Ü Avrupa’da Osmanlı aleyhine en büyük güçlerden biri olan
Macarlar etkisiz duruma geldi.
Ü Eflâk ve Boğdan Osmanlı üstünlüğünü tanıdı. Bulgar
krallığına tamamen son verildi.
Ü Balkanlarda güvenliği sağlayan Yıldırım Bayezit, Türk
birliğini sağlamak için Anadolu’ya yöneldi.
YILDIRIM BAYEZİT
Babası
: I. Murat
Annesi
: Gülçiçek Hatun
Doğumu
: 1360
Vefatı
: 1403
Saltanatı : 1389 - 1402
Savaşlarda hızlı hareket ettiği
için Yıldırım unvanıyla tanınan
Bayezit, azim ve irade sahibi, çok
hareketli, çevik, çok cesur ve
üstün askerî yeteneklere sahip bir
padişahtı.
Yıldırım Bayezit çocukluğunu
Bursa Sarayı’nda kardeşleriyle
birlikte geçirdi. İyi bir eğitim gördü.
Devrin en büyük âlimlerinden
dersler aldı. Gençliğinde Kütahya
sancağında valilik yaptı. Sultan
Murat Hüdavendigâr’ın vasiyeti
gereği 1389 yılında padişahlığa
getirildi.
Sinirli ve hırçın bir mizaca
sahip olarak bilinmesine rağmen,
ülkedeki çeşitli ırktan ve dinden
halka karşı son derece adil ve
hoşgörülü davranırdı. Savaşlarda elde ettiği ganimetlerle
cami, darüşşifa, medrese, imaret,
hamam, misafirhane gibi pek çok
sosyal tesis yaptırmıştır. Bunlardan en önemlileri Bursa’da
yaptırdığı Ulucami ve Şifahane’dir.
Yıldırım Bayezit, devlet teşkilatının gelişimi için de önemli
işler yapmıştı. Vilayet tahriri,
gelişmiş maliye usulleri ve
merkezî hazine ile başkentte
ülkenin her tarafında devlet
denetimini sağlayan bir bürokrasi
kurmuştu.
www.ttk.gov.tr
15
Aşağıda Osmanlı Devleti’nin kısa sürede gelişimini etkileyen faktörlerden bazıları verilmiştir.
Örnekten yola çıkarak boş bırakılan yerleri doldurunuz.
Osmanlı
Devleti’nin
Beyliklere Karşı
Tutumu
.............................................
...........................................
................................
............
Padişahların
Özellikleri
İyi eğitim almış,
yetenekli, adaletli ve
teşkilatçıydılar.
Ahilerin Desteği
.................................
....................................
......................................
..............................................
..........................................
...............................
...............
Adaletli ve
Hoşgörülü Politika
....................................
......................................
..............................................
.....................................
...............................
...............
Anadolu’nun
Siyasi Durumu
....................................
......................................
..............................................
.....................................
...............................
...............
Bizans’ın ve
Balkanların Siyasi
Durumu
......................................
..............................................
..........................................
...............................
...............
SIRP KRALLIĞI
İLHANLI DEVLETİ
BULGAR KRALLIĞI
KARAKOYUNLU DEVLETİ
MEMLUK DEVLETİ
1200
1300
1250
1350
1400
1450
1500
1550
ALTIN ORDA DEVLETİ
TİMUR DEVLETİ
AKKOYUNLU DEVLETİ
TÜRKİYE SELÇUKLU DEVLETİ
SAFEVİ DEVLETİ
MACAR KRALLIĞI
BİZANS İMPARATORLUĞU
OSMANLI DEVLETİ
1400 yılından sonra Osmanlı Devleti’nin ilişkide olabileceği devletleri aşağıdaki tabloya yazınız.
Bizans İmparatorluğu,
16
1600
OSMANLI DEVLETİ’NİN BALKANLARDAKİ İSKÂN SİYASETİ
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’ye geçmesiyle birlikte devlet, ele geçirdiği topraklara Anadolu’nun
çeşitli yerleşim yerlerinden önemli miktarda Türk nüfusunu yerleştirmiştir. Bu durum bir yerde yeni
fetihlere de zemin hazırlamıştır. Çünkü her yeni fethedilen yöreye nakledilen nüfus sayesinde
ordunun daha ileri mesafelere gitme imkânı doğmakta ve bu yerleştirilen nüfus orduya gıda,
barınma, binek hayvanı gibi lojistik destek sağlamaktaydı. Bu cümleden olarak Osmanlı iskân
politikasının bu ilk devresi, devletin genişlemesiyle paralel olarak dışa dönük bir iskân şeklinde
adlandırılabilir.
Kuruluş devrinde birçok tarikat mensubu dervişin önderliğinde başlayan bu ilk iskân
hareketleriyle birlikte, yeni alınmış yerlere ahali yerleştirildi. Çeşitli yerlerde vakıflar tesis edildi.
Derbent tesisleri kurulup buralara ahali yerleştirmek suretiyle özetlenebilen bir metotla iskân siyaseti
gerçekleştirildi. Ordunun ardından veya onlarla birlikte hareket eden tarikat mensubu dervişlerin
ıssız yerlerde, yolların geçtiği önemli yerlerde zaviyeler ve tekkeler inşa etmesiyle başlayan
teşebbüsler, ilk iskân çekirdeğini oluşturmuştur.
Osmanlı Devleti buraya göç ettirilenlerin yakın yerlerden olmasına çalışmıştır. Bunun yanında
Anadolu’da aralarında anlaşmazlık bulunan ailelerden bir kısmı da Rumeli’ye göç ettirildi. Bunun
dışında devlet tarafından kendilerine zengin topraklar verilmek, bütün akrabalarıyla göçecek
olanlara yurtluk, toprak, tımar gibi ayrıcalıklar tanınmak suretiyle göç teşvik edilmiştir. Rumeli’ye ilk
iskân Sultan Orhan zamanında gerçekleştirilmiş ve Osmanlı kaynaklarında göçer evler veya Kara
Arap olarak adlandırılan Karesi halkından bir grup Türk göçebesi, 1357’de Gelibolu yöresine ve
daha sonra da Hayrabolu’ya göç yoluyla yerleştirilmiştir.
İskân siyaseti sonucunda Rumeli’ye göç edenler, yerleştikleri yerlere, bağlı bulundukları boyun
veya önceki yaşadıkları yerin ismini verdiler. Canikli, Geredeli, Saruhanlı, Oğuzlar, Menteşeli,
Balabanlı, Tatarlar gibi. İlk Osmanlı fetihlerinin gerçekleştiği Gümülcine, Ferecik, Çirmen, Zağra,
Hasköy kazalarında 1485 - 1530 tarihleri arasındaki çeşitli tahrir defterlerine göre nüfusun önemli
ölçüde Türkler lehine geliştiği aşağıdaki tabloda görülmektedir.
1800
1600
1400
Hane Sayısı
1200
1000
Müslüman
800
Gayrimüslim
600
400
200
0
Gümülcine
Ferecik
Çirmen
Zağra
Hasköy
Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, Türklerde İnsani Değerler ve İnsan Hakları 2. Kitaptaki Osmanlı Toprak Düzeni ve İskan Politikası Adlı
Makale, s. 216 - 223 (Özetlenmiştir.)
Metinde anlatılanlar ve grafik dikkate alındığında Osmanlı Devleti’nin Rumeli’deki iskân siyasetinin
sonuçları hakkında neler söylenebilir?
Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda uyguladığı iskân siyasetinin amacını, gerekçesini ve
yöntemlerini aşağıdaki tabloya yazınız.
Amacı
Gerekçesi
Yöntemi
17
PROJE ÖDEVİ
Osmanlı Devleti’nin Balkanlara hâkim olmaya başlamasından sonra burada meydana getirdiği
mimari eserler (cami, han, hamam, köprü, medrese) hakkında araştırma yaparak bulduğunuz
eserleri tanıtıcı bilgileri ve resimleri içeren bir albüm hazırlayınız.
Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniz için aşağıdaki adımları izlemelisiniz. (Grup çalışması
yapılacak.)
1. İş bölümü yapınız.
2. Çalışma planı hazırlayınız.
3. Konuyla ilgili araştırma yapınız.
4. Yapılan araştırma sonuçlarını sınıflandırarak kullanmaya karar verdiğiniz görsel ve
bilgilerden oluşan bir albüm hazırlayınız. (Albümde hangi görseli ve bilgiyi kullanacağınızı
belirleyiniz. Albüm her bir eser için en az üç resimden oluşmalıdır.)
5. Ödevi hazırlama süreniz iki aydır.
Not: Bu ödevin değerlendirilmesinde Proje Değerlendirme Formu kullanılacaktır.
PROJE DEĞERLENDİRME FORMU
Projenin adı
:
Öğrencinin adı ve soyadı
:
Sınıfı
:
Numarası
:
Çok İyi
İyi
Orta
Zayıf
Çok
Zayıf
5
4
3
2
1
DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ
I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECİ
İş bölümü yapıldı.
Projeye uygun çalışma planı hazırlandı.
Araştırma yapıldı.
Proje, plana göre gerçekleştirildi.
TOPLAM
II. PROJENİN İÇERİĞİ
Türkçe doğru ve etkili kullanıldı.
Bilgilerin doğruluğuna dikkat edildi.
Toplanan bilgiler sınıflandırıldı.
TOPLAM
III. ALBÜM HAZIRLAMA
Albüm eksiksiz olarak hazırlandı.
Kaynak gösterildi.
TOPLAM
IV. SÜRE
Ödev zamanında teslim edildi.
TOPLAM
GENEL TOPLAM
18
4. ANADOLU’DA SİYASİ BİRLİĞİ SAĞLAMA FAALİYETLERİ
Anadolu Türk siyasi birliğini kurma çalışmaları Orhan Bey döneminde başladı. Bu amaçla ilk olarak
Karesioğulları Beyliği Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlılar, I. Murat döneminde, Anadolu Türk
birliğini sağlamada barışçı bir politika izledi. Karamanoğullarına karşı güç kazanmak isteyen
Germiyanoğlu Süleyman Şah, kızını I. Murat’ın oğlu Yıldırım Bayezit ile evlendirdi. Bu evlilikle
Kütahya, Emet, Simav, Tavşanlı çeyiz olarak Osmanlılara geçti. I. Murat, Hamitoğulları’ndan da para
karşılığı Akşehir, Beyşehir, Yalvaç, Seydişehir ve Isparta’yı aldı.
Anadolu Türk siyasi birliğini sağlamak için yapılan faaliyetler, Yıldırım Bayezit döneminde daha da
hızlandı. Yıldırım Bayezit döneminde Türk birliği savaş yoluyla sağlanmaya çalışıldı. Bu amaçla,
Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Germiyanoğulları, Karamanoğulları, Hamitoğulları,
Eretna Beyliği ve Candaroğulları’nın Kastamonu kolu Osmanlı topraklarına katıldı. Böylece Anadolu
Türk birliği büyük ölçüde sağlanmış oldu.
?
Orhan Bey ve I. Murat döneminde Anadolu Türk birliğini sağlamaya yönelik faaliyetler nelerdir?
Yıldırım Bayezit, 1399’da Memluklere bağlı olan Dulkadiroğulları Beyliği’nden Malatya, Besni,
Darende ve Elbistan’ı alarak sınırlarını Orta Fırat’a kadar genişletti. Bunun üzerine Osmanlı Devleti’yle
Memluklerin arası açıldı. Anadolu’da Timur tehdidinin başladığı sırada yaşanan bu gerginlik Osmanlı
Devleti’nin aleyhine oldu. Bu sebeple Memlukler, Ankara Savaşı’nda Timur’a karşı Osmanlı Devleti’ne
destek vermedi.
?
Haritadan da faydalanarak Osmanlı Devleti’nin Memluklerle arasının açılmasının nedenleri
neler olabilir?
K
A
R
A
Süzebolu
Amasra
N
İ
Z
Samsun
Bizans İmp.
İzmit
Trabzon
TRABZON İMP.
Amasya
AKKOYUNLULAR
Ankara
Bursa
Sivas
Balıkesir
Harput
Kütahya
Kayseri
Manisa
DULKADİROĞULLARI
Maraş
Konya
İzmir
RAMAZANOĞULLARI
E G E
D E N İ Z İ
E
CANDAROĞULLARI
Edirne
Antalya
KARAKOYUNLU DEVLETİ
TİMUR İMPARATORLUĞU
MEMLÛK DEVLETİ
A
0
D
Sinop
200
400
K
600
D
E
N
İ
Z
Osmanlı Devleti
Candaroğulları
Trabzon İmparatorluğu
Bizans İmparatorluğu
Ramazanoğulları
Dulkadiroğulları
Ceneviz Kolonisi
Kıbrıs
Km
Ankara Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti’nin Sınırları
Haritaya göre Yıldırım Bayezit’in Anadolu Türk birliğini sağlama çabasının sonuçları hakkında neler
söylenebilir?
KARAKOYUNLU DEVLETİ (1365 - 1469)
1365 yılında kurulmuş bir Türkmen devletidir. Başkenti Erciş olan bu devlet, yükselişe üçüncü
hükümdarı Kara Yusuf döneminde geçti. Yine bir Türkmen devleti olan Akkoyunlular tarafından 1469
yılında yıkılan Karakoyunlular yaptıkları pek çok eserle Anadolu’nun Türk - İslam kimliği kazanmasına önemli katkılarda bulundular. Osmanlı Devleti ile doğu sınırında bulunan Karakoyunlu
Devleti dostça ilişkilerde bulunmuşlardır. Karakoyunlu Devleti Timur’a karşı Osmanlı Devleti’ni
desteklemiştir. Mücadele hâlinde bulundukları Akkoyunlular tarafından ortadan kaldırılmıştır.
BİLGİ
NOTU
İslam Ansiklopedisi, C 24, s. 434 - 435 (Özetlenmiştir.)
19
BİLGİ
NOTU
AKKOYUNLU DEVLETİ (1350 - 1502)
XIV. yüzyılda kurulmuş bir Türkmen devletidir. Akkoyunlular, Oğuzların Üçok kolunun
Bayındır boyundan geliyordu. Akkoyunlu Devleti’nin kurucusu Kara Yülük Osman Bey’dir.
Akkoyunlu hükümdarları, bilginleri ve sanatçıları korumuştur. Ali Kuşçu, Celaleddin Devvani ve
İsa Savcı gibi bilginler, bu dönemde önemli eserler vermişlerdir. Akkoyunlular hâkim oldukları
bölgeye Türk-İslam kimliği kazandırmak için önemli mimari eserler inşa etmişlerdir. Osmanlı
Devleti’nin Anadolu’daki topraklarının genişleyip Akkoyunlular ile komşu olmasından sonra iki devlet
arasında Doğu Anadolu’da egemenlik kurmak için mücadeleler başlamıştır. Akkoyunlular, Osmanlı
Devleti ile mücadele içerisinde bulunan Timur’un yanında yer almışlardır.
İslam Ansiklopedisi, C 2, s. 270 - 271 (Özetlenmiştir.)
5. ANKARA SAVAŞI VE FETRET DEVRİ (1402 - 1413)
a. Ankara Savaşı (1402)
Yıldırım Bayezit’in Anadolu’daki fetihleri sonucunda Osmanlı Devleti ile Timur devleti sınır komşusu
hâline geldi. Çin üzerine sefer düzenlemek isteyen Timur, arkasında güçlü bir devletin olmasını
istemiyordu. Bu sorunu çözmek için Anadolu’ya sefer düzenledi.
ANKARA SAVAŞI ÖNCESİ YILDIRIM BAYEZİT - TİMUR MEKTUPLAŞMASI
TİMUR’UN YILDIRIM’DAN İSTEKLERİ
Bizden kaçarak devletinize sığınan Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf ile Celayiroğlu
hükümdarı Ahmet Celayir’in, aileleriyle birlikte
ülkeme gönderilmesi,
Devletimize sığınan Anadolu beylerinden
alınan yerlerin yine kendilerine verilmesi,
Şehzadelerinizden birinin bizim yanımıza
gönderilmesi,
Üstünlüğümüzü gösteren külah ile kemerin
kabul edilmesi.
YILDIRIM BAYEZİT’İN CEVABI
Devletimiz diğer devletlere benzemez. Bu
nedenle kendisine sığınanları asla geri vermeyecektir.
Mektuplarınızda sertlik, kabalık, kibir ve
gururdan başka bir nesne yoktur. Âl-i Osman
(Osmanlılar), hile ile ülkeleri kendisine mülk
edinmemiştir. Mektuplarımız da akıllı devlet
adamlarımızla yapılan görüş alışverişi sonrası
yazılmıştır.
Şerefemiz, istiklalimiz ve karşı koyacak
gücümüz vardır. Sizin bu isteklerinize tabi
olamayız ve istiklalsiz yaşayamayız.
Yıldırım Bayezit ve Timur arasında yapılan mektuplaşmalar sürecinde Timur, Sivas üzerine sefer
düzenledi. Hiç kimsenin hayatına dokunulmayacağı sözü verilmesine rağmen şehir yakılıp yıkıldı.
Sivas halkının büyük bir kısmını Timur, ülkesine götürdü. Timur, yazdığı mektuplardaki küçük
düşürücü ifadeler ve Anadolu’da yaptığı tahribatlarla Yıldırım Bayezit’i tahrik etmeye çalışmıştır.
Sivas halkına yapılan zulüm ise iki tarafın savaşmasını kaçınılmaz hâle getirmiştir.
Ord. Prof. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Tarihi, C I, s. 303 - 307 (Özetlenmiştir.)
İki hükümdarın birbirlerine karşı üstünlük kurmak istemelerinin temel nedeni ne olabilir?
20
İki hükümdar arasındaki mektuplaşmaların
TİMUR DEVLETİ
sonuç vermemesi ve Timur’un yenilgiye uğrattığı
(1369 - 1507)
Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf ile Bağdat
Devletin kurucusu olan
hükümdarı Ahmet Celayir’in, Yıldırım’ı; Yıldırım’ın Timur, 1369 - 1405 yılları
Anadolu Türk birliğini sağlamaya çalışırken arasında yaptığı seferlerle,
beyliklerine son verdiği Anadolu Türk Beylerinin de Harezm, Doğu Türkistan, İran,
Timur’u kışkırtmaları sonucunda savaş kaçınılmaz Azerbaycan, Hindistan Delhi Timur Devleti Bayrağı
hâle geldi.
sultanlığı, Irak, Suriye ve Altın
Sivas’tan ayrılan Timur, daha sonra Ankara’yı Orda Devleti ile Osmanlı Devleti’nin topraklarının
kuşattı. Bunun üzerine Yıldırım Bayezit de bir kısmına hâkim olmuştur. Onun fetihleri,
Ankara’ya geldi. Sonuçta iki ordu Ankara’nın sonuçları açısından, Türk tarihini olumsuz
Çubuk Ovası’nda karşılaştı (1402). Osmanlı etkilemiştir. Altın Orda Devleti üzerine düzenlediği
ordusundaki Anadolu Türk Beyliklerinden oluşan seferler (1391) bu devletin Kırım, Kazan, Küçüm,
bazı birliklerin ve Karatatarların Timur tarafına Ejderhan, Kasım ve Nogay Hanlıkları olarak
geçmesi, Timur’un ordusunda asker sayısının fazla parçalanmasına neden olurken Moskova
olması, zırhlı süvarilerin ve fillerin olması Osmanlı Knezleri ’ nin güçlenmesini de beraberinde
getirmiştir. Böylece, XVI. yüzyıldan itibaren
ordusunun yenilmesine yol açtı.
Rusya’nın Kafkaslar ve Kıpçak Bozkırları’na
Yıldırım Bayezit, Timur’a esir düştü. Sekiz ay
doğru yayılması söz konusu olacaktır.
Anadolu’da kalan Timur, gittiği her yere Yıldırım’ı
Ankara Savaşı’ndan sonra ülkesindeki
da götürdü. Akşehir’e geldiklerinde Yıldırım karışıklıklar sebebiyle Anadolu ’ da fazla
Bayezit hastalanarak öldü (1403). Timur ise kalamayan Timur, ülkesine döndü. 1405’te
ülkesine döndükten sonra çıktığı Çin seferinde ölümünden hemen sonra devlet, Timur’un oğlu ve
hastalandı ve Otrar kentinde öldü (1405).
torunları arasında paylaşılmıştır. Zamanla daha
Ankara Savaşı sonucunda:
da güç kaybeden bu devlet 1507’de yıkılmıştır.
Ü Anadolu Türk siyasi birliği bozuldu.
İslam Ansiklopedisi, C 17, s. 202 - 204 (Özetlenmiştir.)
Ü Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki fetihleri
durdu.
Ü Anadolu’da sosyal ve ekonomik düzen bozuldu.
Ü Uzun süredir kuşatma altında olan İstanbul’un fethi gecikti.
Ü Yıldırım Bayezit’in oğulları arasında 11 yıl süren ve Fetret Devri adı verilen taht mücadeleleri
başladı.
Ü Timur’un çekilmesiyle Anadolu’nun doğusunda güçlenen Akkoyunlu Devleti Osmanlıları tehdit
etmeye başladı.
BİLGİ
NOTU
?
Timur’un Türk devletleri üzerine düzenlediği seferlerin Türk dünyasına etkilerini tartışınız.
b. Fetret Devri (1402 - 1413)
Yıldırım Bayezit’in Ankara Savaşı’nda Timur’a esir düşüp bir süre sonra da ölmesi üzerine
Anadolu’da taht kavgaları yaşanmaya başladı. Timur, Yıldırım Bayezit tarafından Osmanlı Devleti’ne
bağlanan Anadolu beyliklerini tekrar eski beylerine vererek önemli ölçüde gerçekleştirilmiş olan
Anadolu Türk birliğini bozdu. Ayrıca Osmanlı Devleti’ni parçalama siyaseti güderek Osmanlı
topraklarını Yıldırım’ın oğulları Süleyman Çelebi, İsa Çelebi, Mehmet Çelebi ve Musa Çelebi arasında
paylaştırdı.
?
Timur’un Osmanlı topraklarını Yıldırım Bayezit’in oğulları arasında paylaştırmasındaki amacı
neler olabilir?
FETRET DEVRİ
(1402 - 1413)
Anadolu
Balkanlar
Ü Padişah yok.
Ü Padişah yok.
Ü Taht kavgaları var.
Ü Taht kavgaları var.
Ü Toprak kaybı var.
Ü Toprak kaybı vok.
Fetret Devrinde Anadolu ve Balkanların durumu karşılaştırıldığında Anadolu’da toprak kayıplarının
yaşanmasının nedenleri neler olabilir?
21
Osmanlı tarihinde, 1402’den 1413 yılına kadar süren ve taht
kavgaları ile geçen döneme Fetret Devri denir. Yıldırım’ın
oğulları arasında yaşanan bu mücadeleyi Mehmet Çelebi
kazandı ve 1413 yılında tek başına Osmanlı tahtına oturdu.
Osmanlı Devleti, Fetret Devrinde Balkanlarda fazla bir toprak
kaybıyla karşılaşmadı. Ancak Anadolu’da maddi ve manevi
birçok kayba uğradı. Yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
?
Fetret Devrinde Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda
önemli bir toprak kaybı yaşamamasının nedenleri
neler olabilir?
6 . A N A D O L U ’ D A S İ YA S İ B İ R L İ Ğ İ N Y E N İ D E N
SAĞLANMASI
Mehmet Çelebi, Anadolu’da Türk birliğini yeniden sağlamak
düşüncesindeydi. Bu konuda en büyük rakibi Karamanoğlu
Mehmet Bey’di. Aralarında aynı zamanda akrabalık bağları da
vardı. Mehmet Çelebi’nin halasının oğlu olan Karamanoğlu
Mehmet Bey, Fetret Devrinde yaşanan yönetim boşluğundan
yararlanarak Osmanlı topraklarından bir kısmını ele geçirmişti.
Bunun üzerine sefere çıkan Mehmet Çelebi, önce
Aydınoğulları’ndan İzmir’i; sonra Karamanoğulları’ndan Akşehir,
Beyşehir ve Seydişehir’i aldı. Daha sonra Menteşeoğulları ve
Tekeoğulları da Osmanlı’ya bağlılıklarını bildirdiler.
Saruhanoğulları Beyliği’ni ortadan kaldıran Mehmet Çelebi,
Candaroğulları’ndan da Samsun’u aldı. Osmanlı Devleti böylece
doğudaki Akkoyunlu ve Karakoyunlu Devletleriyle komşu oldu.
Mehmet Çelebi döneminde Anadolu’da meydana gelen
olaylardan biri de Şeyh Bedrettin İsyanı’dır. Şeyh Bedrettin,
Fetret Devrinin getirdiği karışıklıklardan faydalanarak kendi
düşüncelerini yaymaya başladı. Şeyh Bedrettin’in düşünceleri
Osmanlı Devleti’ndeki İslam anlayışına tersti. Müritlerinin İzmir
ve Manisa’da çıkardığı ayaklanmalar bastırıldı. Daha sonra
Rumeli’ye geçerek başlattığı ayaklanma da bastırıldı. Şeyh
Bedrettin yakalandı ve yargılandıktan sonra idam edildi (1420).
Mehmet Çelebi döneminde, içte yaşanan karışıklıklardan biri
de kardeşi Mustafa Çelebi İsyanı’dır. Mustafa Çelebi Bizans
İmparatorluğundan aldığı destekle tahtı ele geçirmek için isyan
etti. Mehmet Çelebi, Rumeli’ye gelerek Mustafa Çelebi’yi
yenilgiye uğrattı. Bunun üzerine Mustafa Çelebi Bizans’a
sığındı. Mustafa Çelebi, Mehmet Çelebi öldükten sonra II. Murat
döneminde Bizans’ın kışkırtmasıyla tekrar ayaklandıysa da bu
ayaklanma II. Murat tarafından bastırıldı.
II. Murat’ın uğraştığı diğer bir ayaklanma ise kardeşi Şehzade
Mustafa İsyanı’ydı. II. Murat’ın İstanbul’u kuşattığı sırada
Bizans, Şehzade Mustafa’yı kışkırtarak ayaklanmasına neden
oldu. İstanbul kuşatmasını kaldıran II. Murat, Şehzade
Mustafa’yı yakalayarak ayaklanmaya son verdi.
?
Bizans’ın, şehzadeleri Osmanlı Devleti’ne karşı isyan
ettirmesinin nedenleri neler olabilir?
7. BALKANLARDA OSMANLI HÂKİMİYETİNİN
GÜÇLENMESİ
Mehmet Çelebi, Anadolu’da Türk birliğini büyük ölçüde
sağladıktan sonra, Balkanlarda Osmanlı otoritesini daha da
güçlendirmek için harekete geçti. Erdel, Macaristan ve Mora’ya
akınlar düzenledi. Akçahisar ve Avlonya fethedildi (1417). Eflâk
ve Bosna’da Osmanlı egemenliğini kurdu.
22
MEHMET ÇELEBİ
Babası
: Yıldırım Bayezit
Annesi
: Devlet Hatun
Doğumu
: 1389
Vefatı
: 1421
Saltanatı : 1413 - 1421
Mehmet Çelebi; azimli, sabırlı,
yüksek ahlaklı ve erdemli olması,
verdiği sözü yerine getirmesi ve
nezaketiyle tanınırdı. Tahsilini
Bursa Sarayı’nda tamamladı.
Daha sonra babası tarafından
Amasya sancak beyliğine tayin
edildi ve bu sırada devlet işlerini
öğrendi.
Mehmet Çelebi; devlet işlerinde aşırılığa gitmeyerek durumu
değerlendirir, planlı ve programlı
hareket eder, herhangi bir tehlikeye karşı uyanık bulunarak
süratli hareket ederdi. Bu sayede
parçalanmış olan Osmanlı
Devleti’ni bir yönetim altında toplamayı başarmıştı.
Mehmet Çelebi, siyasi başarılarının yanı sıra imar kültür
faaliyetlerine de büyük önem
verdi. Bursa, Edirne ve Amasya’da pek çok eser yaptırdı.
Bizanslı tarihçi Halkondil,
Mehmet Çelebi için şu ifadeleri
kullanmıştır: “Mehmet Çelebi,
Osmanlı tarihçileri gibi Bizans
tarihçileri tarafından da adaletli,
şefkatli, civanmert, dostluğunda
sağlam, gerek Türklere gerek
Rumlara karşı hayır sahibi olarak
bilinen bir padişahtı.”
Yine Bizanslı Tarihçi Dukas:
“Türk olsun Hristiyan olsun herkese iyilikle muamele ederdi.”
demiştir.
www.ttk.gov.tr
İLK OSMANLI - VENEDİK DENİZ SAVAŞI (1416)
Akdeniz’de Venediklilere bağlı olan Andros Adası
gemilerinin Osmanlı ticaret gemilerine saldırması üzerine Çalı
Bey kumandasındaki Osmanlı donanması Akdeniz’e
gönderildi. Çalı Bey, adada tahribat yapıp Venedik gemilerine
saldırılar düzenleyerek geri döndü. Bunun üzerine ertesi yıl
Venedikliler Ege Denizi’ne geldi. Gelibolu açıklarında yapılan
savaşı Venedikliler kazandı ve Çalı Bey şehit oldu.
Osmanlı Devleti bu savaşta yenilmesine rağmen deniz
savaşlarında tecrübe kazandı.
BİLGİ
NOTU
Prof. Dr. Yaşar YÜCEL-Prof. Dr. Ali SEVİM,Türkiye Tarihi, C 2, s. 80 - 81
(Özetlenmiştir.)
Mehmet Çelebi’den sonra Osmanlı tahtına oğlu II. Murat
geçti. II. Murat döneminde tehlike oluşturan ülkelerden biri de
Venedik’ti. Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda kalıcı olabilmesi için
Venediklilerin egemenliğindeki Selanik ile Makedonya’nın tamamını alması gerekiyordu. Bu durum Osmanlı Devleti ile Venedikliler arasında 1430 yılına kadar süren savaşların başlamasına
neden oldu. Bu savaşlar sonucunda Selanik, Yanya ve Serez
Osmanlı topraklarına katıldı. Orta ve Güney Arnavutluk’ta
Osmanlı yönetimi oluşturuldu ve Venedik’le barış yapıldı.
Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilerlemesinden rahatsız
olan Bosna Krallığı,Sırp Krallığı, Macar Krallığı ve Eflak Prensliği
Osmanlı’ya karşı birlik oluşturdular. Macar kralının ölmesi
üzerine karışıklık yaşayan Macaristan’a sefer düzenleyen II.
Murat, bazı kaleleri ele geçirdi. Bu kalelerden biri de Sırplara ait
olan Semendire Kalesi’ydi. Daha sonra II. Murat Anadolu’ya
dönerek Balkan devletleriyle ittifak yapan Karamanoğulları
isyanını bastırdı.
a. Edirne - Segedin Antlaşması (1444)
Karamanoğulları isyanını bastırdıktan sonra tekrar
Balkanlara geçen II. Murat Sırpların üzerine yürüdü. Belgrad
hariç Sırbistan ele geçirildi. Bu sefer sırasında Erdel’e giren
Osmanlı akıncıları Erdel voyvodası Hünyadi Yanoş’a yenildi.
Osmanlı ordusunun yenilmesiyle cesaretlenen Avrupalılar bir
Haçlı ordusu kurdular. II. Murat, Haçlılarla yapılan savaşın
kaybedilmesi ve aynı anda Karamanoğulları sorunuyla
uğraşılmasından dolayı barış isteğinde bulundu ve 1444’te
Macarlarla Edirne - Segedin Antlaşması’nı imzaladı.
EDiRNE - SEGEDiN ANTLAŞMASI’NIN MADDELERİ
Ü Sırp Krallığı yeniden kurulacaktı ve Sırplar Osmanlı Devleti’ne
vergi verecekti.
Ü Eflâk, Osmanlılara vergi vermek koşuluyla Macaristan’ın himayesine bırakılacaktı.
Ü Antlaşma 10 yıl geçerli olacaktı.
Ü Tuna Nehri sınır olacaktı.
Ü İki taraf antlaşmaya uyacaklarına dair kutsal kitapları üzerine
yemin edeceklerdi.
Ord. Prof. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Osmanlı Tarihi, C 1, s. 426 - 427
(Özetlenmiştir.)
Antlaşma maddeleri incelendiğinde bu antlaşmanın Osmanlı
Devleti açısından önemi neler olabilir?
Balkanlarda güvenliği sağladıktan sonra Anadolu’ya dönen
II. Murat, Balkanlardaki fetihleri sırasında Osmanlı topraklarına
saldıran Karamanoğulları üzerine devrin âlimlerinden fetvalar
23
II. MURAT
Babası
: Mehmet Çelebi
Annesi
: Emine Hatun
Doğumu
: 1402
Vefatı
: 1451
Saltanatı : 1421 - 1451
ll. Murat çocukluğunu Amasya'da geçirmişti. On dokuz
yaşında tahta çıktı. Şair, hattat ve
çok iyi bir askerdi.
Halkının kendisine karşı
duyduğu sevgi ve saygıdan dolayı
Koca Murat Gazi ismiyle andığı
II. Murat, ince ruhlu, hassas,
lütufkâr, adil, merhametli olup
sözüne sadık, cesur ve tedbirli,
kumanda kabiliyeti yüksek bir
devlet adamıydı.
İlmî sohbetleri sever, âlimleri
korur ve onların ihtiyaçlarını
karşılardı. Hemen hemen bütün
ömrünü savaş meydanlarında
geçirdiği hâlde imar işlerine de
önem verip pek çok eser bıraktığı
için Hayır Babası diye anılırdı.
Bizanslı tarihçi Dukas, II.
Murat hakkında şu ifadeleri
kullanmıştır: “Halka karşı daima
alçak gönüllü ve ihtiyaç sahiplerine karşı cömert idi. Bu
lütuflarını yalnız kendi dininden
olanlara değil Hristiyanlara da
gösterirdi. Hristiyanlarla yaptığı
antlaşmaların hükümlerine uyardı.”
Onun döneminde askerî alanda önemli gelişmeler olmuş,
yeniçerilerin sayısı artırılmış, yeni
silah ve toplarla orduya modern
bir nitelik kazandırılmaya çalışılmıştır.
www.ttk.gov.tr
alarak bir sefer daha düzenledi. II. Murat’ın düzenlediği seferden çekinen İbrahim Bey, Osmanlılarla
antlaşma imzaladı. Karamanoğulları Seferi’nden sonra II. Murat, tahttan kendi isteği ile çekilerek tahtı
oğlu II. Mehmet’e bıraktı.
?
II. Murat’ın Karamanoğulları üzerine sefer düzenlerken devrin âlimlerinden fetva almasının
nedenleri neler olabilir?
b. Varna Savaşı (1444): II. Mehmet’in
küçük yaşta tahta geçmesinden yararlanmak isteyen Avrupa devletleri, EdirneSegedin Antlaşması’na uymayarak
Macarlar ve Lehlilerin önderliğinde Haçlı
birliği kurdular. Haçlı tehlikesi üzerine
Osmanlı devlet adamları II. Mehmet’in
babasının tekrar tahta geçmesini istediler.
Bunun üzerine II. Murat ordunun başına
geçti. Osmanlı ordusu 1444’te Varna’da
karşılaştıkları Haçlı ordusunu büyük bir
yenilgiye uğrattı. Macar kralı Ladislas,
savaş sırasında öldü. Erdel voyvodası
Hünyadi Yanoş kaçtı.
Varna Zaferi’yle, Osmanlı Devleti’nin
Balkanlarda daha önce aldığı yenilgilerin
etkisi ortadan kalktı ve buradaki Osmanlı
egemenliği daha da arttı.
Stanislaw Chlebowski: Varna Savaşı
c. II. Kosova Savaşı (1448)
II. Murat, Varna Zaferi’nden sonra Rumeli’deki ilerleyişini sürdürürken Arnavutluk’ta İskender Bey
isyan etti. Osmanlı Devleti’nin bu isyanla uğraşmasından yararlanmak isteyen Avrupalılar, Varna
yenilgisinin intikamını almak ve Osmanlı Devleti’nin Balkanlardaki ilerleyişini engellemek için yeni bir
Haçlı ittifakı oluşturdular. Erdel voyvodası Hünyadi Yanoş komutasındaki Haçlı ordusu ile Kosova
Meydanı’nda karşılaşan Osmanlı ordusu, büyük bir zafer kazandı. Bu zaferle, Osmanlı Devleti’nin
Balkanlardaki hâkimiyeti kesinleşti. Balkanlarda Osmanlı Devleti’nin ilerleyişini engelleyebilecek
önemli bir güç kalmadı.
Tarih şeridinden faydalanarak Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da ve Balkanlarda hâkimiyetini
sağlayan faaliyetlerini tablodaki yerlerine yazınız.
1326 Bursa’nın Fethi
1331 İznik’in Fethi
1302 Koyunhisar Savaşı
1302
1345 Karesioğulları Beyliği’nin Alınması
1326
1329
1331
1337
1363 Edirne’nin Fethi
1345
1353
1363
1353 Çimpe’nin Alınması
1329 Maltepe Savaşı
1396 Niğbolu Savaşı
1364
1389 I. Kosova Savaşı
1371
Anadolu’da hâkimiyeti
sağlamaya yönelik
faaliyetler
Balkanlarda
hâkimiyeti sağlamaya
yönelik faaliyetler
24
1396
1371 Çirmen Savaşı
1364 Sırpsındığı Savaşı
1337 İzmit’in Fethi
1389
OSMANLI HOŞGÖRÜSÜ
Anadolu’da özellikle de Balkanlarda yaşayan Hristiyan halk, Osmanlı fatihlerini kurtarıcı ve
koruyucu olarak karşılamışlardı. Osmanlı yöneticilerinin sağladığı din ve vicdan hürriyeti, can ve mal
güvenliği buradaki Hristiyan halkı kısa zamanda yeni yöneticilerine alıştırmıştır. Bizans
imparatorlarının, Bizans’a ait toprakları ele geçirmek isteyen Frankların ve Venediklilerin zalimce
uygulamalarından bıkan halk için Osmanlı Devleti kurtarıcı olarak görülmekteydi. Çünkü Bizans
yönetimi halkı devamlı soyuyor, vergileri toplayan tahsildarlar halka eziyet ediyordu. Türkler ise
Hristiyan tebaaya çok hoşgörülü davrandı, vergi adaleti sağladı. Yerli halkın inançlarına, dillerine,
gelenek ve göreneklerine karışmayarak onları, kültürlerini yaşamalarında serbest bıraktı. Hatta sert
mizacıyla tanınmış olan Yıldırım Bayezit bile Hristiyanlara karşı alçak gönüllülük göstermiş, geniş
özgürlükler tanımış ve onları huzuruna kabul etmekle kalplerini kazanmıştı.
II. Murat, ülkede tam bir adaletin hüküm sürmesi için elinden gelen her şeyi yapmış, daha önceki
Bizans imparatorlarının döneminde meydana gelen yolsuzlukların izlerini silebilmek için kanunlar
çıkarmıştı. Hem Müslümanlar hem de Hristiyanlar için tamamen tarafsız bir adalet sağlanmıştı.
Osmanlı yönetiminde halktan alınan vergiler, Bizans imparatorlarının, Frankların koyduğu vergilere
kıyasla pek hafif kalıyordu.
Osmanlı idaresindeki memleketler, Avrupa Hristiyanlığı’nın pek çok memleketinden daha iyi idare
ediliyor, daha fazla huzur ve refah bulunuyordu. Çoğunlukla toprak işleriyle uğraşan Hristiyan halk, o
devirde Avrupa’nın diğer Hristiyan hükümdarlarının tebaalarına oranla daha geniş bir özgürlüğe
sahipti ve çalışmalarının karşılığını fazlasıyla alabiliyordu.
Bizans imparatorluğu yönetiminde Rum tüccarları yabancı limanlardan kovulmuşlarken Osmanlı
yönetimine girdikten sonra gemilerine Türk bayrağı çekip ticari sefere çıktıklarında daha önce
görmedikleri saygıyı ve ilgiyi Osmanlı tebaası olarak Avrupa devletlerinden görürlerdi.
T. W. ARNOLD, İntişar-ı İslam Tarihi, s.156 - 158 (Özetlenmiştir.)
1. Osmanlı Devleti’nin Balkanlara hâkim olmasında burada uyguladığı hoşgörü ve vergi adaleti
politikasının etkileri neler olabilir?
2. Osmanlı Devleti’nin uyguladığı hoşgörü politikasından yola çıkarak çevrenizde farklı düşünce ve
inançlara sahip insanlara karşı nasıl davranılması gerektiği konusundaki düşüncelerinizi
söyleyiniz.
1426 Aydınoğulları Beyliği’nin Alınması
1402 Ankara Savaşı
1402
1429 Germiyanoğulları Beyliği’nin Alınması
1448 II. Kosova Savaşı
1425 Menteşeoğulları Beyliği’nin Alınması
1410
1414
1425
1426
1410 Saruhanoğulları Beyliği’nin Alınması
1429
1444
1444 Varna Şavaşı
1414 Hamitoğuları Beyliği’nin Alınması
1444 Edirne - Segedin Antlaşması
25
1448
2
KONU
OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300 - 1453)
HAZIRLANALIM
1. Osmanlı kültür ve medeniyeti hangi medeniyetlerden etkilenmiş olabilir?
2. Osmanlı devlet teşkilatı içinde yer alan kurum ve kuruluşların farklı zamanlarda
ortaya çıkmış olmasının nedenleri neler olabilir?
Orhan Bey’in Bastırdığı Akçe
Yeşil Medrese - Bursa
Sofya Camisi - Bulgaristan
Topkapı Sarayı Adalet Kulesi - İstanbul
Yukarıdaki görsellere bakarak kısa sürede kurulup gelişmiş olan Osmanlı Devleti’nin kültür ve
medeniyeti hakkında neler söylenebilir?
26
1. OSMANLI’DA DEVLET ANLAYIŞI
Türkiye Selçuklu Devleti döneminde uç beyliği olarak Söğüt ve Domaniç yöresine yerleşen
Osmanlılar, kısa süre içinde Anadolu’nun dışında, Avrupa’da da egemenlik kuran güçlü bir devlet
konumuna geldi. Geniş alanlara hâkim olan Osmanlı Devleti, bünyesinde ırk, dil, din ayrımı
gözetmeksizin barındırdığı milletleri yüzyıllarca başarıyla yönetti.
Bu başarıyı gösterebilen Osmanlı Devleti’nde hükümranlık anlayışı, İslam hukukuna ve eski Türk
geleneklerine dayanıyordu. Bu unsurların karışımıyla Osmanlı devlet anlayışı ortaya çıkmıştır. İslam
hukukuna göre hâkimiyet, Allah’a aittir. Hükümdar, Allah’ın vekili olarak halkı adaletle yönetmek,
yönetilenler de hükümdarın emirlerine uymak zorundaydı.
Türk geleneklerine göre ise İslamiyet öncesi Türk devletlerinde hükümdarlara devleti idare etme
yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine inanılıyordu. Tanrı’nın verdiği siyasi iktidar kut kavramı ile
açıklanıyordu. Ayrıca ülke, hanedanın ortak malı sayılır ve hükümdarın oğulları arasında
paylaştırılırdı. Bu durum, eski Türk devletlerinin kısa sürede yıkılmalarına sebep oluyordu.
Osmanlı Devleti’nde ise hükümdarlığa hanedan ailesinden kimin geçeceği konusunda bir kural
yoktu. I. Murat’tan itibaren “Ülke hanedanın ortak malıdır.” anlayışının yerini “Ülke padişah ve
oğullarınındır.” anlayışı aldı. Bu uygulamayla taht kavgalarının sınırlandırılması ve merkezî otoritenin
korunması hedeflenmiştir. Şehzadelerin devlet yönetiminde deneyim kazanmaları için sancaklarda
vali olarak görevlendirilirlerdi. Sancağa çıkma uygulaması III. Mehmet tarafından kaldırılmıştır.
ŞEHZADELERİN SANCAĞA ÇIKMA UYGULAMASI
Şehzadeler belli bir yaşa gelince sancağa çıkardı. Sancaklara gönderilen şehzadelere bu
görevlerinde, lala adı verilen bilgili ve deneyimli kişiler yardımcı olurlardı. Şehzadeler bu uygulama ile
yönetimde deneyim kazanıyor ve devletin başına geçince bu deneyimlerinden yararlanıyorlardı. İlk
zamanlarda İzmit, Bursa, Kütahya, Manisa ve Amasya önemli şehzade sancaklarıydı.
Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, s. 4 (Özetlenmiştir.)
Şehzadelerin sancağa çıkma uygulamasının devlet yönetiminde sağlayacağı avantajlar neler
olabilir?
Osmanlı Devleti’nde hükümdar, ülkenin mutlak hâkimidir. Ancak bu durum onun her istediğini
yapabileceği anlamına gelmezdi. Devleti yönetirken şeri (dinî) ve geçmişten gelen geleneksel
kurallara uymak zorundaydı. Padişahın görevleri ise halkı korumak ve onlara karşı adaletli olmak,
kanunlara uygun olarak ülkeyi yönetmek, sınırları güvenlik altına almak, seferlere çıkarak ülkenin
topraklarını genişletmek ve halkın ekonomik ve sosyal refahını sağlamaktı. Halkın görevi ise
kanunlara ve padişahın emirlerine uymaktı.
Osmanlı devlet yöneticileri, I. Murat dönemine kadar bey ve gazi unvanlarını kullandılar. I. Murat ile
beraber hüdavendigâr unvanını da kullanılmaya başladılar.
OSMAN BEY’İN, OĞLU ORHAN BEY’E VASİYETİ
Tarihçi Lamartine göre Hoca Sadettin Efendi doğulu yazarlara özgü bir dil zenginliği ile Osman
Bey’in Orhan Bey’e vasiyetini şöyle bildirir.
... Ama budur vasiyetim güzelce kulak tut
Bundan böyle dünya mihnetini sen de unut
Dileğim bu, ey devlet ve ikbalin sahibi
Kaptırmasın asla zulmün yoluna kendini
Adaletle eylegel bu dünyayı abad
Edilmelisin Rum ülkesinde daima yad
Cihad uğruna harca emeklerini durma
Gaza töresinden adımı unutturma
Bilginlere eksiksiz eyle saygını tamam
Allah’ın hükmü böylelikle bulsun nizam
Bir bilginin adını nerede duymuş olsan
Sevgini ilgini göstermelisin ona sen
Bil ki nizamdır esası şahlığın, hem aslı
Kanuna aykırı işlerde olma hevesli
Alphonse De Lamartine, Osmanlı Tarihi, s. 50
Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t Tevarih I, s. 51
Osman Bey’ e göre yönetimde başarılı olabilmek için hangi konulara dikkat etmek gereklidir?
27
2. OSMANLI DEVLET TEŞKİLATI
Osmanlı hükümdarları yasama, yürütme,
yargı yetkilerini kendilerinde toplamışlardı.
Ancak padişahlar uygulamanın kolay ve seri
olabilmesi için görev dağılımına gitmişler ve
yetki verdikleri görevlilerin, yaptıkları işlerde
son söz hakkını yine ellerinde tutmuşlardı.
Orhan Bey döneminden itibaren toprakların
genişlemesi, nüfusun çoğalıp devlet işlerinin
yoğunlaşması üzerine idari, askerî, ekonomik
ve hukuki düzenlemeler yapılarak devlet
teşkilatının kurulup gelişmesini sağlamaya
çalıştılar.
Orhan Bey zamanında başkentte, devlet
işlerinin görüşülüp karara varılması amacıyla
Sasaniler, Araplar, Selçuklular ve diğer Türk
Divanıhümayun Toplantısını Gösteren Minyatür
devletlerindeki uygulamaları örnek alınarak
Divanıhümayun kuruldu. Padişahın başkanlığında toplanan divanda siyasi, askerî, adli ve ekonomik işler görülür, davalara bakılırdı. Divan; din,
dil, ırk, cinsiyet, meslek vb. ayrımı yapılmaksızın herkese açıktı. Divanıhümayun toplantılarına
veziriazam, vezirler, kazaskerler, defterdar ve nişancı katılırdı.
Devletin sınırlarının genişlemesiyle I. Murat zamanında beylerbeyilik kurularak ülke yönetim
bölümlerine ayrıldı. Böylece ülke eyaletlere, eyaletler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar ise
köylere ayrıldı. İlk olarak Rumeli Beylerbeyliği daha sonra da Anadolu Beylerbeyliği kuruldu.
Askerî alanda düzenli ordunun kurulmasına çalışıldı. Bu amaçla Orhan Bey zamanında Yaya ve
Müsellemler, I. Murat zamanında da Kapıkulu Ocağı kuruldu. Osmanlı Devleti, ilk olarak
Karesioğulları Beyliği’nin donanmasını alarak denizcilik faaliyetlerine başladı. Bu doğrultuda önce
Karamürsel ve Edincik’te daha sonra da Yıldırım Bayezit zamanında Gelibolu’da birer tersane kuruldu.
Ekonomik alanda ise bilinen ilk Osmanlı akçesi Osman Bey zamanında bastırıldı. Orhan Bey
zamanında ise akçenin ekonomi alanında kullanımı yaygınlaştı. Ekonomisinin temeli tarıma dayanan
Osmanlı Devleti’nde Orhan Bey döneminde Tımar Sistemi ilk kez uygulandı. I. Murat döneminde ise
sistemli bir şekilde uygulanmasına devam edildi.
Bu dönemde hukuk ve eğitim alanında da eyalet, sancak,
kaza ve köylere davalara bakması için kadılar görevlendirildi.
İznik’in alınmasıyla birlikte burada ilk Osmanlı medresesi kuruldu
ve başına dönemin en önemli müderrislerinden olan Kayserili
Davut atandı. Daha sonra Bursa ve Edirne’de de medreseler
yapılarak eğitimin geliştirilmesine çalışıldı.
İlk Osmanlı Akçesi
İznik Medresesi
?
Osmanlı Devleti’nde zaman içerisinde yeni kurumların oluşturulmasının sebepleri neler
olabilir?
28
SEYYAH VE TARİHÇİLER OSMANLI DEVLETİ’Nİ ANLATIYOR
TARİHÇİ ÂŞIK PAŞAOĞLU: Söğüt’te Osman Gazi’yi babasının yerine layık gördüler. Osman
Bey birçok kale fethetti. Ülkesini adaletle yöneten Osman Gazi fethettiği beldelere kadı ve subaşı
tayin etti. Hutbe okutarak vergi ve kanunları düzenledi. Tımar uygulamasını başlattı. Orhan Gazi
Bursa’yı fethettikten sonra en büyük kiliseyi camiye, en büyük manastırı medreseye dönüştürdü.
Medreseyi Davudi Kayserî’ye verdi. Orhan Gazi halka yardım amacıyla imaret yaptırarak burada
eliyle yemek dağıttı.
Atsız, Âşık Paşaoğlu Tarihi, s. 30 - 51 (Ötüken Neşriyat)
SEYYAH İBNİ BATUTA: Balıkesir’den sonra Bursa’ya hareket ettik. Şehrin sultanı Osmancık
Oğlu İhtiyarüddin Sultan Orhan Bey ile görüşme yaptım. Orhan Bey Türkmen hükümdarlarının en
büyüğü olduğu gibi, toprak, asker ve varlık bakımından da onların en üstünüdür. Yüz dolayında
kalesi vardır. Aralıksız olarak Biladirum’un kâfirleriyle savaşır ve kalelerini kuşatır. (s. 223 - 225)
İbni Batuta, Büyük Dünya Seyahatnamesi, Yeni Şafak Kültür Armağanı
TARİHÇİ ORUÇ BEY: Orhan Bey ülkesinin sınırlarını Anadolu’da genişleterek Rumeli’ye geçti.
Rumeli’de fetihleri başlattı. Orhan Bey döneminde kardeşi Ali Paşa’nın önerisi ile padişahların ve
devlet adamlarının ak börk giymeleri gelenek oldu. Orhan Gazi zamanında Anadolu’da yaya askeri
yazılmaya başlandı. Bu dönemde padişahlar ve beyler kardeşleriyle danışırlar, birbirlerilerine saygı
gösterirlerdi.
Atsız, Oruç Bey Tarihi, s. 30 - 32 (Ötüken Neşriyat)
TARİHÇİ HOCA SAADETTİN EFENDİ: Orhan Gazi, İzmit’i fethedip ülkesini genişlettikten sonra
Bursa’yı başkent hâline getirdi. Kardeşi Alaaddin Paşa’nın önerisi ile sınırları gün geçtikçe
genişleyen Osmanlı ülkesi için yasalar geliştirildi. Selçuklu Devleti’nden kalan paraların
kullanılmasına son verilerek Orhan Bey adına para bastırıldı. Hutbelerde adı okunmaya başlandı.
Devletin güçlenmesine paralel olarak devlet adamları ve askerler için özel kıyafet ve üniforma
uygulaması başlatıldı. Kalelerin fethinde gerekli olan atlı askerin yanında yayalardan oluşan askerî
birlikler oluşturuldu. Atlı asker olan sipahilerin beyaz külah giymeleri uygulaması Sultan Bayezit
dönemine kadar sürdü. Sulatan Bayezit döneminde askerin sayısının artması birtakım karışıklıklara
neden olunca askerler için sınıflara göre farklı üniforma uygulaması başlatıldı Fatih Sultan Mehmet
döneminde ise devletin artan gücüne orantılı olarak devlet adamlarının ve askerlerin başlık ve
kıyafetleri çeşitli şekillerde süslendi. I. Murat döneminde artan asker ihtiyacını karşılamak üzere
Türklerden oluşan Tımarlı birlikler kuruldu ve başlarına komutanlar atandı. I. Murat döneminde
ortaya çıkan ihtiyaç sonucunda Hristiyan halkın çocuklarının yetiştirilmek üzere orduya alınması
kararlaştırıldı. Yeniçeri adı verilen bu askerlere maaş bağlandı. Yeniçeri ve Tımar askerlerinin
kanunları belirlendi. Sultan I. Murat, ülkesini Anadolu ve Rumeli’de genişletti. Edirne’yi fethederek
kendisine başkent yaptı. I. Murat, halkın ve askerlerin ihtiyaçlarını giderdi. Ülkede düzeni sağladı.
Asker sayısının ve fetihlerin artması sonucunda kazaskerlik makamını oluşturdu. Lala Şahin Paşa’yı
beylerbeylik makamına getirdi. Savaşta alınan esir ve ganimetlerin beşte birinin sultana yani devlete
verilmesi işlemi olan pençik uygulaması Karamanlı bilgin Mevlana Rüstem’in önerisi ile başlatıldı.
Ordu sistemi geliştirildi. Bilimin yayılması için medrese ve eğitim kurumlarını geliştirdi. Bilim
adamlarına önem verilerek konaklamaları için imaretler yaptırıldı. Şehirlerin imarına önem verildi.
Şehzadelerin sünnet düğünleri için belli kurallar oluşturuldu. Halkın her türlü ihtiyacını karşılamak
üzere imaretler yapıldı.
Hoca Saadettin Efendi, Tacü’t - Tevarih, C I, s. 64 - 70, 109 -161, Kültür Bakanlığı Yayınları, ESKİŞEHİR
Yukarıda verilen anlatımlardan yola çıkarak beylikten imparatorluğa geçişte devlet anlayışındaki,
kurumlardaki değişim ve sürekliliği açıklayıcı kısa bir metin yazarak sınıf ortamında arkadaşlarınızla
paylaşınız.
29
3. OSMANLI ORDUSU
Kuruluş yıllarında Osmanlı Beyliği’nin düzenli askerî birlikleri yoktu. Gerektiğinde, gazilerden
oluşan ve tamamı atlı olan aşiret kuvvetleri, alperenler ve gazi akıncıların tellallar vasıtasıyla bir yerde
toplanması sağlanır ve sefere çıkılırdı. Savaş bitince bu kuvvetler dağılır, herkes işinin başına dönerdi.
İlk fetihleri yapanlar bu uç kuvvetleridir. Sınırların genişlemesiyle birlikte bu kuvvetlerin yetersiz olduğu
görüldü ve devamlı savaşa hazır, yaya ve atlı bir kuvvetin kurulmasına karar verildi.
OSMANLI ORDUSU
KARA KUVVETLERİ
DENİZ KUVVETLERİ
(DONANMA)
EYALET ASKERLERİ
KAPIKULU ASKERLERİ
KAPIKULU
SÜVARİLERİ
KAPIKULU
PİYADELERİ
?
?
?
?
Acemi Ocağı
Yeniçeriler
Cebeciler
Topçular
?
?
?
?
?
?
Tımarlı Sipahiler
Yayalar ve Müsellemler
Azaplar
Akıncılar
Silahtarlar
Süvariler
a. Kara Ordusu
§ Yaya ve Müsellemler:
Orhan Bey zamanında ilk düzenli yaya birlikleri ve
atlı birlikler kuruldu. Bu birliklerin piyade askerlerine
yayalar, atlı askerlerine de müsellemler dendi. Orhan
Bey ile I. Murat dönemlerinde büyük başarılar sağlayan
Yaya ve Müsellem kuvvetleriyle aşiret kuvvetleri
olmuştur. Yaya ve Müsellemlere savaş zamanlarında
gündelik iki akçe verilir, diğer zamanlarda ise
kendilerine verilen çiftlikleri ekip biçerlerdi.
§ Kapıkulu Ocakları:
Rumeli’ye geçildikten sonra Yaya ve Müsellemler
de ihtiyaca yetmedi. Bunun üzerine I. Murat döneminde
Çandarlı Halil Hayrettin Paşa’nın teşvikiyle devşirme
usulüne dayalı olan Kapıkulu Ocakları kuruldu.
Kapıkulu Ocakları piyadeler ve süvariler olmak üzere
iki bölümden oluşmaktaydı.
Kapıkulu Piyadeleri:
Acemi Ocağı:
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de fetihlerinin
artmasına paralel olarak askere olan ihtiyaç daha da
arttı. Bunun için 1363 yılında çıkartılan Pençik Kanunu
gereğince savaş esirlerinden yararlanılma yoluna
gidildi. Bu kanuna göre, savaşlarda alınan esirlerden
beşte biri vergi karşılığı devletin olacaktı. Önceleri
bunlar kısa bir eğitimden sonra Yeniçeri Ocağı’na
alınırlardı. Bunun sakıncaları görülünce, savaş esiri
Osmanlı Ordusu Sefere Giderken
gençlerin Anadolu’daki Türk ailelerin yanına verilmesi
kararlaştırıldı. Böylece esirler küçük bir ücret karşılığı
hem çiftçilik yapacaklar hem de Türk - İslam âdet ve geleneklerini öğreneceklerdi. Fakat bunlar asıl
askerî eğitimlerini Acemi Ocağı’nda alırlardı.
İlk Acemi Ocağı I. Murat zamanında Gelibolu’da kuruldu. Bir askerî okul statüsündeki bu ocak bu
ocak sadece yeniçeri değil, bütün Kapıkulu ocaklarının asker ihtiyacını karşılardı.
Acemi Ocağı asker ihtiyacını; Pençik Kanunu gereğince savaş esirlerinden, daha sonra çıkarılan
Devşirme Kanunu gereğince Hıristiyan tebaadan olmak üzere iki yoldan sağlardı.
Ankara Savaşı’ndan sonra fetihlerin durması yeni asker kaynağı aranmasına yol açtı ve bu da
“devşirme” sistemini doğurdu. Daha önceki Türk-İslam devletlerinde pek uygulanmayan bu sistem,
30
Çelebi Mehmet zamanında uygulanmaya başladıysa da,
kanunlaşması II. Murat zamanında gerçekleşti. Devşirme
Kanunu’na göre Osmanlı tebaası Hıristiyan çocuklarından
(belli yaşlardaki çocuklardan özellikle 14-18 yaş
arasındakilerden) şartları elverişli olanlar belli bir eğitimden
geçirildikten sonra Kapıkulu askeri yapılmıştır. İçlerinden
saraya alınarak Enderun’da eğitilenler sadrazamlık gibi en
yüksek dereceli devlet kadrolarına getirilmişlerdir.
Başlangıçta sadece Osmanlının Balkanlardaki topraklarında
uygulanan kanun XV. yüzyıl sonlarından itibaren Anadolu’da
da uygulanmıştır. Devşirme yapılacak bölgede, öncelikle
çocuklarının devşirilmesini isteyen ailelerin çocukları
değerlendirilmiştir. Kanuna göre çocukların, iki veya daha
fazla çocuğu bulunanın en sağlıklısı tercih edilir, tek çocuğu
olanın oğlu alınmazdı.
Acemi oğlanları yedi sekiz yıl kadar bu ocakta eğitildikten
sonra yeniçeri veya öteki Kapıkulu Ocakları’na geçerlerdi ki
buna bedergâh veya kapıya çıkma denirdi. Acemi Ocağı
varlığını 1826 yılına kadar sürdürmüştür.
BİLGİ
NOTU
ACEMİ OĞLANLARIN
KAPIYA ÇIKMALARI
Kapıya çıkma deyimi ile genellikle
acemilerin Yeniçeri Ocağı’na geçmeleri
ifade edilirdi. Buna “bedergâh” da
denirdi. Bu çıkmalar, emekli olan veya
ölen yeniçerilerin boşluklarını
doldurmak için ya da doğrudan doğruya
askere olan ihtiyaç dolayısıyla yapılırdı.
Yeniçeri Ocağı’nın asker ihtiyacını,
yani eksikliklerini yeniçeri ağası
Divan’da arz eder, bu arz üzerine yeteri
kadar acemi, yeniçeri alınırdı. Bu
çıkmalarda, en kıdemli acemiler tercih
edilirdi. Acemi oğlanların, Yeniçeri
Ocağı’na yeni kaydedilmiş olanlarına
“düzen akçesi” adıyla ikişer altın verilirdi.
Osmanlı Ansiklopedisi, C 4, s. 33
(Özetlenmiştir.)
Yeniçeri Ocağı
Yeniçeriler, Kapıkulu Ocaklarının en temel ve en kalabalık grubuydu. I. Murat zamanında ilk önce
Edirne’de kuruldu. Yeniçeriler, padişahın merkezî otoritesinin temelini oluşturmuştur. Yeniçeriler
sayesinde padişah, uç beylerinin nüfuz ve otoritesini dengelemiştir. Yeniçeriler sıkı bir eğitim görürler;
ok, yay, kılıç, balta ve gürz gibi çağın silahlarını en iyi şekilde kullanırlardı. Yeniçeriler, yaya olarak
savaşırlar ve savaş sırasında merkezde, padişahın yanında bulunurlardı. Yeniçeri Ocağı’nın
komutanına yeniçeri ağası denirdi. Yılda bir elbise ve üç ayda bir ulufe denen maaş alan yeniçeriler,
Kapıkulu ordusunun en itibarlı birlikleri arasındaydı. Merkezde ya da yakın kışlalarda yaşarlar, askerlik
dışında başka işlerle ilgilenmezler ve emekli olana kadar da evlenmezlerdi.
Cebeci Ocağı
Yeniçerilerin askerlikten başka işle
Yeniçeri askerlerinin silahlarının yapımını, bakımını ve
uğraşmamalarının nedenleri neler
onarımını sağlayan teknik sınıftır.
olabilir? Tartışınız.
Topçu Ocağı
Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için kuruldu. Osmanlı ordusunda ilk top, I. Murat
zamanında 1389’da I. Kosova Savaşı’nda kullanılmıştır. Yıldırım Bayezit tarafından da gerek İstanbul
muhasaralarında gerekse Niğbolu kuşatmasında top kullanılmıştır.
Kapıkulu Süvarileri:
Süvari (atlı asker) olan bu bölükler, Kapıkulu ordusunun itibarlı birliklerindendi. I. Murat
zamanında, sipahi ve silahtar adıyla iki bölük olarak kurulmuştur. Seferde padişahın yanında bulunur,
onun tuğ ve silahlarını taşır, güvenliğini sağlarlardı. Derece olarak yeniçerilerden daha yüksektiler ve
maaşları daha fazlaydı.
?
§ Eyalet Askerleri
Tımarlı Sipahiler
Tımar Sistemi: Osmanlı Devleti, Türkiye Selçuklularında ikta olarak bilinen bu sistemi alarak
geliştirmiş ve tımar sistemi adıyla uygulamıştır. Orhan Gazi zamanından itibaren uygulanan tımar
sistemi, I. Murat döneminde devletin sınırlarının genişlemesiyle yaygınlaşmış ve gelişmiştir. Bu
sistemle Osmanlı Devleti bazı topraklarının gelirlerini, hizmet karşılığı olarak askerlerine ve
memurlarına vermiştir.
Bu sisteme göre, tahrir sonucunda belirlenen devlete ait vergi gelirlerinin bir bölümü, padişah
hasları adıyla merkeze ayrılır, geri kalanı ise dirlik denen çeşitli birimlere ayrılırdı. Dirlikler, gelirlerine
göre has, zeamet ve tımar olmak üzere üçe ayrılıyordu.
HAS
Geliri yüz bin akçeden fazla dirliklerdir. Padişaha, hanedan üyelerine, veziriazama, beylerbeyine,
sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.
ZEAMET
Gelirleri yirmi bin ila yüz bin akçe arasında olan dirliklerdir. Eyalet merkezlerinde oturan üst düzey
yöneticilere (hazine ve tımar defterdarlarına, sancaklardaki alay beylerine, kale dizdarlarına, divan
kâtiplerine vs.) verilirdi.
TIMAR
Senelik gelirleri üç bin ila yirmi bin akçe arasında olan dirliklerdir. Osmanlı Devleti’ne hizmeti olan bir
bölüm asker ve memurlara verilirdi.
31
Tımar sahipleri her üç bin akçe için, zeamet ve has sahipleri ise her beş bin akçe için cebelü adı
verilen atlı asker beslerlerdi. Tımarlı sipahiler denen eyaletlerdeki bu atlı birlikler, Osmanlı ordusunun
en büyük bölümünü oluşturuyordu. Tımarlı sipahiler kanunlara uyduğu sürece tımarı elinden
alınmazdı. Ancak sefere gitmeyen sipahinin dirliği elinden alınır, başkasına verilirdi. Bütün dirlik
sahipleri kullanım hakkına sahip oldukları toprakları korumak ve yönetmekle görevliydiler. Bu işleri
kadıların denetiminde yaparlardı.
Bu toprakları ekip biçenler, devlete ödemeleri gereken vergiyi, devletin göstereceği memurlara ve
sipahilere öderlerdi. Üç yıl üst üste mazeretsiz
olarak üretim yapmayanların toprakları işletme
Üç yıl üst üste toprağını ekmeyenlerin
hakkı elinden alınırdı. Dirlik toprağının vergisini
dirliklerinin alınmasının nedeni neler olabilir?
alan kişiler bu topraklar üzerinde yaşarlar ve
devlet adına buraları yönetirlerdi.
Tımar sistemi sayesinde devlet, hazineden para harcamadan, her an savaşa hazır büyük bir atlı
askerî birlik yetiştiriyordu. Toprağın boş kalması engellenerek üretimin artırılması ve devamlılığı
sağlanıyordu. Aynı toprak üzerinden köylü, tımar sahibi ve yetiştirdiği askerlerin ihtiyaçları
karşılanıyordu. Tımarlı sipahiler bölgelerinde huzur ve güveni sağlayarak jandarma görevini
üstleniyorlardı. Böylece devletin merkezî otoritesi, ülkenin en uç noktalarına kadar gücünü
ulaştırabiliyordu.
?
Tımar sisteminin Osmanlı Devleti için sağladığı faydaları aşağıdaki tabloya yazınız.
İDARİ
ASKERÎ
EKONOMİK
Yeniçeri askerleri ile tımarlı sipahilerin özelliklerini maddeler hâlinde yazınız.
YENİÇERİ ASKERİ
Yaya askerlerdir.
TIMARLI SİPAHİ
Atlı askerlerdir.
Azaplar
Azap, bekâr anlamına gelir. Bunlar, Anadolu’dan toplanan, savaşa yararlı, dinç ve kuvvetli bekâr
Türk gençlerinden oluşuyordu. Azaplar, Osmanlı ordusunun hafif yaya askerleridirler.
Akıncılar
Sınırların güvenliğini sağlamak için kurulmuş olan atlı askerî birliklerdir. Çok hızlı hareket
ettiklerinden dolayı bu adı almışlardı. Bunların görevi düşman ülkelerine akınlar düzenleyerek bilgi
toplamak, askerî ve ekonomik kaynaklarına zarar vermek, orduya yol açmak ve pusu kurulmasını
önlemekti. Akıncı beyleri Avrupa dillerinden pek çoğunu bilirler, şehir ve kasabalarını tanırlardı.
32
Doğrudan padişaha bağlı olan ve Türklerden seçilen akıncılar, babadan oğula geçmek üzere bir ocak
meydana getirmişlerdi.
AKINCILAR
Şimşek gibi, bir semte atıldık yedi koldan,
Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik,
Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik
Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla,
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Birden yedi kat arşa kanatlandık o hızla...
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle.
Yahya Kemal BEYATLI
Şiire göre akıncılarla ilgili neler söylenebilir?
b. Deniz Kuvvetleri (Donanma)
İlk Osmanlı donanması Karesi Beyliği’nden geçen küçük çaptaki bir deniz kuvveti idi. Bununla
birlikte Osmanlılar, ilk zamanlarda küçük de olsa Karamürsel, Edincik ve İzmit’te, ilk tam teşekküllü
tersaneyi ise Yıldırım Bayezid Gelibolu’da kurmuştu. Ayrıca denizde kıyısı olup donanması bulunan ve
Osmanlı idaresine alınan Saruhan, Aydın, Menteşe Beyliklerinin tersanelerinden faydalanılmıştır.
Özellikle Yıldırım Bayezit zamanında Osmanlı donanması büyük bir gelişme göstermiş, Sakız ve
Eğriboz Adalarıyla Yunanistan’ın doğusuna akınlar düzenlemiştir.
Osmanlı donanmasının ilk ciddi çatışması Mehmet Çelebi zamanında oldu. Çalı Bey
kumandasındaki Osmanlı donanması 1415’te Venediklilere yenildi. Bu mağlubiyetler Osmanlı
denizciliğinin gelişmesini yavaşlatsa da donanmaya olan ihtiyacı göstermiş ve bu husustaki
çalışmalar hızlanmıştır. Nitekim donanma, II. Murat zamanında Karadeniz’de Trabzon
imparatorluğunu tehdit edecek bir duruma ulaşmıştır.
Seçmeli Tarih
Osmanlı Devleti’nin askeri teşkilat yapısını gösteren anlam haritası çiziniz. Anlam haritası
metindeki bilgilerin şematik olarak gösterilmesidir. Oluşturulacak anlam haritasını görsellerle
zenginleştiriniz. Anlam haritası oluştururken aşağıdaki açıklamalara dikkat ediniz.
1.
2.
3.
4.
Konu metni dikkatli bir şekilde okunmalı
Ana başlıklar belirlenmeli ve kısa açıklamalar eklenmeli
Alt başlıkları belirlenmeli ve kısa açıklamalar eklenmeli
Oluşturulan şema konunun tümünü açıklamalı.
4. OSMANLI EKONOMİSİ
a. İnsan
Osmanlılarda reaya diye adlandırılan insanlar, yaptıkları işlerin özelliğine göre şehirlerde,
kasabalarda ve köylerde yaşarlardı. Bu insanlar akıl ve beceriyle ekonominin temel amacı olan üretimi
gerçekleştirir, karşılığında da kendisine imkân sağlayan devlete vergilerini vererek görevlerini
yaparlardı.
Osmanlı ülkesinde yaşayan insanların oluşturdukları ekonomik güç, nüfusa orantılı olarak artmıştır.
Osmanlı Devleti’nde nüfus sayımı yapılmamıştı ancak ülke topraklarının ve üzerinde yaşayan
insanların kaydedildiği tahrir defterlerinden, Osmanlı nüfusu hakkında birtakım bilgiler edinmek
mümkün oluyordu. Bu defterlere fethedilen yerlerin ve burada yaşayan insanların yazımı
yapılırdı.Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında kıtlık, salgın hastalık ve savaşlar yüzünden
Anadolu’daki genel nüfus azdı. Osmanlı Devleti güç kazandıkça ve yeni yerler fethettikçe nüfus arttı.
Bunun nedeni ekonomik durumun iyileşmesi ve güvenli ortamın oluşturulmasıydı.
b. Toprak
Osmanlı ekonomisinin en temel kaynağı topraktı. Osmanlılarda ekilebilen toprakların çoğu devletin
malıydı. Bu toprakları kullanma hakkı ise reayanındı. Devlet malı olan topraklara mirî arazi denirdi.
Devlet, topraklarının işlenmesini reayaya bırakarak ekonomik hayatı düzenlerken köylerde
yaşayanların ailesinin geçimini sağlayacak toprağa sahip olmasına dikkat etmişti. Tımar sistemi içinde
köylülere dağıtılan bu topraklara çift denirdi. Toprak mülkiyeti devlete ait olup kullanma hakkı
reayanındır. Reaya toprağın kullanma hakkını çocuklarına miras olarak bırakabilirdi. Ayrıca toprağın
sahibinin devlet olması nedeniyle ortaya büyük hanedanların çıkması engelleniyordu. Bu uygulama
Avrupa’daki feodalite denen sistemin Osmanlı’da
Osmanlı toprak sisteminin sağladığı
görülmesini engellemiş, bu nedenle de Osmanlı
faydalar nelerdir? Tartışınız.
Devleti içinde köle çiftçi sınıfı meydana gelmemiştir.
?
33
OSMANLI TOPRAK YAPISI
MÜLK ARAZİ
Kişilerin elinde bulunan ve tamamen kişilere ait olan topraklardır.
Fetihler öncesinde halka ait olan
bu topraklar, fetihler sonrasında
yine o yöre halkına bırakılırdı.
MİRÎ ARAZİ (Devlet Arazisi)
Osmanl ı topraklar ı n ı n büyük
çoğunluğunu oluşturuyordu. Bu
toprağın sahibi devletti. Mülkiyeti
devlete ait olan bu topraklar, ekilip
biçilmesi ve işlenmesi amacıyla
reayaya bırakılmıştı.
ÖŞRÎ TOPRAK
Mülkiyeti Müslümanlara
ait olan topraklardır.
DİRLİK
Gelirleri
yararlılığı
görülen
kişilere
verilen
topraklardır.
HAS
PAŞMAKLIK OCAKLIK
Gelirleri
padişah
kızlarına,
annelerine
ve eşlerine
ayrılan
topraklardır.
ZEAMET
Gelirleri kale
muhafızlarına ve
tersane
giderlerine
ayrılan
topraklardır.
MALİKÂNE
HARACÎ TOPRAK
Mülkiyeti Müslüman olmayanlara
ait olan topraklardır.
YURTLUK
Üstün
Gelirleri s ı n ı r
hizmetlerine boylar ı ndaki
askerlere
karşılık, bazı
verilen
devlet
topraklard ı r.
görevlilerine
Bu ş ekilde
verilen
s ı n ı rlar ı n
topraklardır.
güvenli ğ i
sa ğ lan ı yord u.
VAKIF
MUKATAA
Devlet
hazinesine
ait olan ya
da kişilerin
mülk arazi
gelirlerinin
sosyal
kurumların
masrafları
için ayırdığı
topraklardır.
Gelirleri
doğrudan
doğruya
devlet
hazinesine
gitmek üzere
ayrılmış
topraklardır.
TIMAR
c. Üretim
§ Tarım
Ekonomisi büyük ölçüde toprağa dayanan Osmanlı Devleti’nin en önemli gelir kaynağını tarım
oluşturuyordu. Devlet tarafından ekilip biçilmesi için toprak verilen köylü, kullanım hakkına sahip
olduğu bu toprakları ekip biçerek kendi geçimini sağlar, öldüğünde ise toprakları çocuklarına geçerdi.
Köylü; toprağı satamaz, vakfedemez ve devredemezdi. Bu durumdaki köylünün devlete karşı
sorumlulukları vardı. Bunlar; toprağı habersiz terk etmemek, sebepsiz olarak üç yıl üst üste ekmemek
ve ürettiği ürünün vergisini sipahiye ödemekti.
Tımar sahibi sipahinin ise köylünün güvenliğinin ve düzeninin sağlanmasında, üretim araçlarının
temininde, ihtiyaçlarının karşılanmasında yardım etmek gibi yükümlülükleri vardı.
Tımar sistemi sayesinde toprağı işleyen halk, devletin denetimi ve koruması altındaydı. Devletin bu
topraklar üzerindeki görevi ise halkın huzur ve güvenini sağlamaktı. Devlet, sağladığı imkânlar
karşılığında tımarlı sipahiden asker yetiştirmesini, köylüden de üretim yapmasını beklerdi.
§ Hayvancılık
Osmanlı Devleti’nde ekonominin en önemli unsurlarından biri de hayvancılıktı. Hayvancılıktan
ulaşım ve taşımacılığın yanında; et, süt ve yün gibi insanların temel ihtiyaçlarının karşılanmasında da
yararlanılmaktadır. Ayrıca hayvancılık dokuma sanayisinde de önemli bir yere sahiptir. Bunun yanında
balıkçılık ve arıcılık da gelişmiştir
Osmanlı Devleti’nde, hayvancılıkla uğraşan en önemli halk grubu, konargöçerlerdi. Konargöçerler
(yörük) özellikle küçükbaş hayvancılık ile uğraşırlardı. Devlet hayvancılıkla uğraşanlardan
âdetiağnam adlı vergi alırdı. Bu dönemde hayvancılık faaliyetleri en fazla, Balıkesir, Manisa, Aydın ve
Bursa çevresinde yapılmaktaydı. Konargöçerlerin dışında köylüler de hayvan besliyordu.
Osmanlılarda hayvancılık, devlet tarafından her dönemde desteklenmişti. Hayvancılığın önem
kazanması sonucu Bursa’da ipek, Selanik’te çuha, Bulgaristan’da aba, Ankara’da tiftik üretim
merkezleri olarak ün kazandı.
34
§ Ticaret
İç Ticaret
Osmanlı Devleti’nin kurulduğu topraklar, doğudan ve batıdan gelen ticaret yollarının birleştiği yerdi.
Bu nedenle Osmanlılar, kuruluş yıllarından itibaren, ticaretin gelişmesine önem verdiler. Ticaret, devlet
tarafından teşvik edildi. Bu amaçla, ticaret eşyasından alınan vergiler, son derece düşük tutuldu.
Osmanlı Devleti içinde, Osmanlı vatandaşlarının yanı sıra, yabancı ülkelerin tüccarları da ticaret
yapabiliyordu.
Ticaret yolları üzerindeki menziller arasında at, katır ve deve kervanlarının sefer yapmaları için
gerekli imkân hazırlanmıştı. Menziller arasındaki uzaklık, atın ortalama hızına göre belirlenmişti. Ana
yollar ve geçitler derbentçilerin gözetimi altındaydı.
Şehirlere gelen mallar, bedesten, çarşı ve kapan hanlarında toplanır ve satışa sunulurdu. İlk
bedesten, Orhan Bey zamanında Bursa’da, ikincisi ise Mehmet Çelebi zamanında yine Bursa’da İpek
Hanı adıyla yapıldı. Kapan hanları, her biri tek cins ticaret maddesinin toptan satışı ya da dağıtımının
yapıldığı kapalı pazar yerleridir. Kapan hanları, toplayıp dağıtma işini yaptıkları malın adını alırdı.
Örneğin, satılan mal un ise, un kapanı, yağ ise yağ kapanı gibi...
Bedestenler, çarşı ve kapan hanlarında hem ürettiği malı satan hem de ticarete aracılık eden
esnaflar, Ahiliğin birer kolu olan lonca teşkilatlarına bağlıydılar. Hirfet adı verilen kunduracı, demirci,
duvarcı, marangoz gibi pek çok meslek grubuna ayrılan esnaflar ayrı ayrı loncaya kayıtlı olur,
loncasının koruması ve denetimi altında bulunurdu.
Osmanlı Devleti’nde birer esnaf
Dükkân açma hakkına gedik denirdi. Gediğe sahip
örgütü olan loncaların günümüzdeki
olmak için çıraklık, kalfalık yapıp ustalık belgesini
benzerleri neler olabilir?
almak gerekirdi.
Kapalı pazar yerlerinin dışında, büyük şehirlerde, açık pazarlar da vardı. Yılın, ayın, haftanın belirli
günlerinde kurulan bu açık pazarlar, bütün malların alıcı ve satıcılarını bir araya toplayan daha çok,
geniş yer kaplayan maddelerin ve hayvanların satıldığı yerlerdi. Bu pazar yerleri de satılan ticari malın
adıyla anılırdı. Örneğin; saman pazarı, odun pazarı, at pazarı, balık pazarı gibi... Çarşı ve pazar yerleri,
muhtesip ve eminlerin denetimi altındaydı. Muhtesip ve eminler çarşı ve pazarda satılan malların
kalitesini ve fiyatını kontrol ederlerdi.
?
Dış Ticaret
Osmanlı Devleti’nin, Anadolu’da egemenlik alanını genişletmesi, egemen olduğu topraklarda
güvenliği sağlaması ve liman şehirlerini ele geçirmesi, XIV. yüzyılın sonlarından itibaren dış ticaretin
gelişmesini sağladı. Yıldırım Bayezit zamanında Erzincan’a kadar olan toprakların alınması sonucu,
İran ipek kervanları, Trabzon yolu yerine Bursa yolunu tercih ettiler.
Bu dönemde, Hint ve Arap mallarının Anadolu’ya giriş limanları olan Antalya ve Alanya alındı.
Böylece, tüccarların güven içinde Bursa’ya ulaşmaları sağlandı. Devlet tarafından ticaretin
geliştirilmesi ve ticaretle uğraşanların güvenliğinin
Osmanlı Devleti’nin ticarete verdiği önemin
ve ihtiyaçlarının sağlanmasına çalışıldı. Bu amaçla
sebepleri neler olabilir?
ticaret yolları üzerine kervansaraylar yaptırıldı.
?
Seçmeli Tarih
Aşağıda belirtilen Osmanlı Devleti’nin XIV. - XV. yüzyıllardaki ekonomisinde kullanılan
terimlerin anlamlarını bulunuz ve alfabetik şekilde bir “Ekonomi Sözlüğü” hazırlayınız.
Ekonomi
Mülk Arazi
Malikâne
Tımar Sistemi
Kapan han
Kervan
Reaya
Üretim
Öşrî Toprak
Yurtluk
Adetiağnam
Lonca
Çiftbozan
Zeamet
EKONOMİ SÖZLÜĞÜ
Vergi
Tahrir Defteri
Haraci Toprak
Dirlik
Vakıf
Mukataa
Ticaret
Menzil
Hirfet
Gedik
Derbentçi
Çuha
Mirî Arazi
Paşmaklık
Has
Bedesten
Muhtesip
Aba
Çift
Ocaklık
Tımar
Çarşı
Emin
Ahilik
Sizler de bu döneme ait başka ekonomik terimler bulursanız sözlüğe ekleyebilirsiniz.
Sınıfta dörder kişilik gruplara ayrılınız. Her grup hazırlamış oldukları ekonomi sözlüğündeki terimleri
kullanarak o döneme ait bir ekonomi programı (televizyonda yayınlanacakmış gibi) hazırlayınız ve
sınıfta sunumunu gerçekleştiriniz. Hazırlanan ekonomi programında o dönem Osmanlı Devleti’ne ait
ekonomik terimler yanında günümüze ait ekonomik terimleri de kullanabilirsiniz (Örneğin cari açık, iç dış ticaret
hacmi, para kurları, enflasyon, gümrük vergileri vs). Programı destekleyici görseller, slaytlar ve videolar
kullanabilirsiniz.
Seçmeli Tarih
35
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız.
1. Osmanlı Devleti, kuruluş döneminden itibaren Balkanlarda fetih hareketlerine başlamış, bunun
sonucunda sınırlarını hızla genişletmiştir. Ayrıca Osmanlı Devleti Türk ve Müslüman olmayan bu
bölgede tutunmak için bazı önlemler almıştır.
Bu önlemlere aşağıdakilerden hangisi örnek olarak gösterilebilir?
A) Bölgeye despot yöneticiler atamak
B) Zorla İslamlaştırma politikası uygulamak
C) Bu bölgenin idaresini tamamen özgür bırakmak
D) Anadolu’da bazı Türk gruplarını Balkanlara yerleştirmek
E) Halka baskı uygulayarak sindirmeye çalışmak
2. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerinde Anadolu’daki beyliklerle ilişkiler dostane bir şekilde devam
etmiştir. Yıldırım Bayezit döneminde ise beyliklerin pek çoğu Osmanlı himayesine girmiştir.
Osmanlı siyasetindeki bu değişme,
I. Osmanlı Devleti’nin Anadolu’da askerî ve siyasi açıdan güçlenmesi
II. Balkanlardaki Türk hâkimiyetinin kesinleşmesi
III. Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlere karşı karada ve denizde gücünü ispatlaması
durumlarından hangileriyle açıklanabilir?
A) Yalnız I
B) Yalnız II
C) Yalnız III
D) I ve II
E) II ve III
3. Fetret Devrinde Osmanlı Devleti özellikle Anadolu’da büyük toprak kaybetmiş ve şehzadeler
arasında taht kavgaları yaşanmıştır. Bu dönemde Balkanlarda Osmanlı’ya karşı bir isyan
çıkmamış, bölge Osmanlı’ya sadık kalmıştır.
Balkanlarda Osmanlı’ya karşı isyan çıkmamasının temel nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Osmanlı’nın iskân politikası uygulaması
B) Balkanlarda Türk nüfusunun fazla olması
C) İpek ve Baharat Yolları’nın Osmanlı’nın denetiminde olması
D) Osmanlı’nın adalet ve hoşgörü anlayışı
E) Avrupa ile olan siyasi ilişkilerin iyi olması
4. Orhan Bey döneminde Bizans’a yardım yapılması karşılığında Çimpe Kalesi’ni alan Osmanlı
Devleti, Rumeli fetihlerini yönlendirmek için buraya asker yerleştirmiştir.
Osmanlı Devleti’nin Çimpe Kalesi’ne asker yerleştirmesi aşağıdakilerden hangisine
yöneliktir?
A) Balkanlarda ekonomiyi canlandırmaya
B) Askerî harcamaları azaltmaya
C) Düzenli ordu kurmaya
D) Rumeli fetihlerinde üs olarak kullanmaya
E) Vergileri artırmaya
5. Osmanlı Devleti’nde I. Murat’a kadar “Ülke hanedan üyelerinin ortak malıdır.” anlayışı varken I.
Murat döneminde “Ülke padişah ve oğullarının ortak malıdır.” anlayışı benimsenmiştir.
I. Murat dönemindeki bu değişiklikle aşağıdakilerden hangisi hedeflenmiştir?
A) Devletin gelirlerini artırmak
B) Taht kavgalarını bitirmek
C) Hanedanı kutsal saymak
D) Toplumsal birliği sağlamak
E) Türk siyasi birliğini kurmak
1.
2.
3.
4.
5.
B. Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
Osmanlı Devleti’nin kısa sürede büyümesinin nedenleri nelerdir?
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de uyguladığı iskân politikasında belirlediği ilkeler nelerdir?
Ankara Savaşı’nın sonuçları nelerdir?
Osmanlı devlet anlayışının dayanakları nelerdir?
Tımar sisteminin Osmanlı ekonomisine etkileri nelerdir?
36
C. Aşağıdaki ifadelerin doğru olanların başına (D), yanlış olanların başına ise (Y) yazınız.
) Osman Bey, devletin kuruluşunda Ahilerin desteğini almıştır.
) Osmanlı Devleti, Ankara Savaşı sonucunda yıkılma tehlikesiyle karşılaşmıştır.
) Osmanlı Devleti’nde ülke, padişahın oğulları arasında paylaştırılırdı.
) İlk Osmanlı parası, Orhan Bey zamanında bastırılmıştır.
) Tımar sistemi sayesinde hazineden para harcamadan
savaşa hazır atlı birlikler
oluşturuluyordu.
(
(
(
(
(
1.
2.
3.
4.
5.
D. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
Osmanlı Devleti’ni kuran Türkler, Oğuzların Bozok kolunun …………………. boyundandır.
Osmanlı Devleti’ne katılan ilk Türk beyliği ………………………….. Beyliği’dir.
Osmanlı Devleti’nde devlete ait topraklara …………..…………….. denirdi.
Osmanlı Devleti’nde ana üretim kaynağı olarak hayvancılıkla uğraşan halk grubuna
….........………… denirdi.
Osmanlı Devleti’nde esnafların bağlı bulundukları meslek birliklerine..........…………..................
.......…………………….. denirdi.
E. Aşağıdaki soruların cevaplarını kutucuklara yazınız.
14
8
5
10
15
13
6
11
4
2
12
9
16
1
3
7
BULMACA
1. 1402 - 1413 arasında taht mücadeleleriyle geçen dönem.
2. Hükümdar, devlet büyüğü vb. bir kişiye dayanan soy, büyük aile.
3. Hükümdarlığın hanedan ailesine ait olduğu yönetim şekli.
4. Yasalarla belirlenmeyen, halkın kendiliğinden uyduğu gelenek.
5. Anadolu’daki Bizans valilerine verilen ad.
6. Eflâk ve Boğdan beylerine verilen unvan.
7. Bir yere insan yerleştirme, yurtlandırma.
8. Acemi ocağından Yeniçeri Ocağı’na geçiş işlemine verilen ad.
9. Devlet hizmetleri karşılığı (maaş) tahsis edilen gelir kaynağı, belirli miktarda vergi toplanan
toprak parçası.
10. Kunduracılık, duvarcılık, demircilik, marangozluk, dokumacılık ve bunun gibi küçük el
sanatlarına verilen genel ad.
11. Anadolu’da İslam inançları çerçevesinde oluşmuş üretici yardımlaşma birliği.
12. Belli bir iş kolunda usta, kalfa ve çırakları içine alan meslek birlikleri.
13. Esnafa zanaatlarını uygulayabilmeleri için verilen bir tür ayrıcalık.
14. Devlete ait olan topraklara verilen ad.
15. Konargöçer.
16. Yeni fethedilen toprakların yazım işi.
37
Download