ANALEPTİK, ANTİTUSİF, EKSPEKTORAN (MUKOKİNETİK) ve

advertisement
1
ANALEPTİK, ANTİTUSİF, EKSPEKTORAN (MUKOKİNETİK) ve
MUKOLİTİK DROGLAR
1) ANALEPTİK DROGLAR
Santral sinir sisteminin uyarılması inhibitör ve eksitatör etkiler arasındaki denge ile
düzenlenir. İnhibitör sistemin baskılanması (disinhibisyon) veya eksitatör sistemin uyarılması
ile hipereksitabilite ortaya çıkar.
1. Analeptikler (konvülsiyon yapıcı droglar); somatomotor işlevleri daha belirgin şekilde
etkilerler (kafein, teofilin, niketamid gibi)
2. Psikostimülanlar; ruhsal durumları daha belirgin şekilde etkilerler (amfetaminler vb.)
Analeptikler tedavi dozunda solunum merkezini uyarır, yüksek dozda santral sinir
sisteminde yaygın uyarılma ve jeneralize konvülsiyonlara neden olurlar. Konvülsiyon
oluşturan minimum dozları ve solunum merkezini uyaran dozları arasındaki orana göre
küçükten büyüğe; striknin, pikrotoksin, pentilentetrazol, niketamid ve doksapram olmak üzere
sıralanırlar. Striknin ve pikrotoksin analeptik olarak kullanılamazlar, pentilentetrazol ise
kullanılabilir, fakat yeğlenmez. Solunum merkezinin hafif baskılandığı ilaç zehirlenmelerinde
ve genel anesteziden sonra gerektiğinde solunumun yeterli düzeyde tutulması için parenteral
yol ile (i.m veya i.v) kullanılırlar. Kronik obstrüktif akciğer hastalığında, neden
ventilasyon/perfüzyon dengesizliği ve aşırı kas yorgunluğu olduğundan yararlılıkları azdır.
Farmakolojik Etkileri:
1) Solunum merkezini uyararak solunumun hızını ve derinliğini artırırlar. Solunum merkezi
genel anestezikler, hipnotikler ve alkol gibi santral sinir sistemi depresanları ile baskılanmış
ise yaptıkları uyarı daha belirgin olur. Baskılanma fazla ise etkinlikleri ortaya çıkmaz.
2) Vazomotor merkezi uyarırlar. Etkileri, merkezin fazla olmamak koşulu ile baskılandığı
durumlarda belirgindir. Kalp-damar sistemi üzerindeki sempatik etkinliğin artması kan
basıncını yükseltir.
3) Bulbusta kalp ile ilgili vagus çekirdeğini uyararak, bradikardi oluştururlar. Yüksek dozlarda
sempatik uyarı baskın olur.
4) Yüksek dozda belirgin bulantı ve kusma yaparlar.
Pentilentetrazol analeptik olarak ve epilepsi şüphe edilen olgularda epileptojenik
odağı uyarmak içim EEG incelemelerinde kullanılır. Ağız yolu veya parenteral yol ile verilir.
2
Niketamid yenidoğanlarda solunum güçlüğüne karşı dil üstüne damlatılarak dilaltı
uygulama ile veya yavaş olarak ven içine injeksiyon ile verilir.
Doksapram en güvenilir analeptik drogdur. Solunum merkezini ve kemoreseptörleri
uyarır. Etkisi kısa sürdüğünden ven içine infüzyon ile verilir. Uygulama sırasında kan
basıncında yükselme, taşikardi, aritmi, öksürük, bulantı ve kusma gibi yan etkiler oluşabilir.
Metilksantin türevi kafein ve teofilin analeptik etkinlik yanı sıra psikostimülan etki de
gösterirler. Bu etkiler kafeinde daha belirgindir. Kafein yorgunluğa karşı dayancı güçlendirir,
bedensel, zihinsel ve entelektüel performansı, dikkat ve çağrışım yeteneğini artırır. Kafein ve
teofilin uykusuzluk, sinirlilik, bulantı ve kusma yapabilirler. Dolaşım sisteminde doğrudan ve
adrenal medulladan katekolamin salıverilmesine yol açarak dolaylı etki gösterirler. Kalbi
uyarır, oksijen tüketimini artırır, aritmi oluşturabilirler. Damarlarda genellikle genişleme
yaparak periferik damar direncini düşürürken beyin damarlarını büzerler. Teofilin bronş düz
kaslarını gevşetir, diyafragmanın kontraktilitesini (kasılma gücünü) artırır, diüretik etki
gösterir. Teofilin ve kafein midede asid ve pepsin salgılanmasını artırırlar. Solunum merkezini
uyarıcı olarak prematüre bebeklerde apneyi düzeltmek için kullanılırlar. Yenidoğanda
yükleme dozları ile tedavi başlatılır, 24-48 saat sonra sürdürme dozlarına geçilir. Teofiline
göre kafeinin etkinliği daha yüksek ve farmakokinetik özellikleri daha üstündür.
2) ANTİTUSİF DROGLAR
Öksürük kesici droglar öksürüğün şiddet ve sıklığını azaltmak amacı ile kullanılırlar.
Öksürük, solunum yollarında kimyasal veya mekanik uyaranlar ile başlayan, yabancı cisimlerin
ve aşırı salgının atılmasını sağlayan koruyucu bir refleks mekanizmadır. Beyin sapında 4.
ventrikülün tabanında öksürük ile ilgili uyarıları taşıyan sinir liflerinin sonlandığı nöron
topluluklarından oluşan bir merkezin, öksürük merkezinin, varlığı kabul edilmektedir. Öksürük
çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkar. Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörü droglar
solunum yolları mukozasında bradikinin birikimine yol açarak öksürüğe neden olurlar. Öksürük
yararlı bir fizyolojik mekanizma olduğundan her zaman hemen ortadan kaldırılması gerekmez.
Genel olarak hastanın istirahatını veya uykusunu bozan veya çevresini aşırı derecede rahatsız
eden öksürüğün azaltılması veya ortadan kaldırılması gerekir.
Etki mekanizmaları:
Antitusif droglar öksürük merkezinde veya periferde solunum yollarında etki
oluştururlar. Santral etki ile öksürük kesici etki gösteren drogların başında opioidler gelir.
3
Öksürük merkezindeki nöronlarda mü reseptörleri ve naloksonun antagonist etki gösteremediği
" öksürük kesici " tipteki reseptörler bulunur. Kodein ve dekstrometorfan esas olarak öksürük
kesici tipteki reseptörleri, morfin mü reseptörlerini uyararak öksürüğü keser. Bağımlılık yapma
potansiyeli çok yüksek olan morfin öksürük kesici olarak kullanılmaz. Bazı opioidler kappa
reseptörleri aracılığı ile öksürüğü azaltırlar. Serebral korteks ve subkortikal yolaklarda etki
gösteren sedatif (sakinleştirici) droglar da öksürük kesici olarak kullanılırlar. Bronş mukozası
tahrişinin bronşlarda refleks daralma yaptığı, bu durumun solunum yollarındaki öksürük
reseptörlerinin uyarılmasına yol açarak öksürük refleksini uyardığı sanılmaktadır. Periferik etkili
droglar arasında; bronş düz kasını gevşetenler (spazmolitikler), akciğer ve diğer periferik
yerlerdeki öksürük refleksi ile ilgili afferent sinir uçlarının uyarılmasını engelleyen yerel
anestezik droglar (örn. benzonatat, lidokain) ve afferent sinir yolağını etkileyerek öksürüğe yol
açan taşikinin vb. maddelerin salıverilmesini azaltan droglar (örn. levodropropizin) bulunur.
Opioidler en etkili öksürük kesici droglardır. Periferik etkilerinin de olduğu
sanılmaktadır. Mukozayı kurutup, balgamı koyulaştırabilirler. Bu grupta bağımlılık yapabilen
kodein, dionin, dihidrokodein, hidrokodon, oksikodon, folkodin ile bağımlılık yapmayan
dekstrometorfan, noskapin, levopropoksifen bulunur.
Kodein (metil morfin) doğal kaynağı afyon somunu olan bir morfin türevidir. Analjezik
dozlarının altında öksürük kesici etki gösterir. Solunum merkezinde baskılanma yapan dozu
morfininkine göre yüksektir. Karaciğerde o- ve N- demetilasyona uğrar, kısmen morfine
dönüşür. Metabolitleri ve değişmemiş bölümü glukuronidleştikten sonra idrar ile atılır. Solunum
yolları mukozasındaki bezlerin salgısını azaltarak mukozayı kurutur. Bu etki aşırı salgı
oluşumunda yararlı, bronş daralmasında sakıncalıdır. Mukosilyer transportu baskılar. Bronşial
astma ve amfizem olgularında balgamın atılmasını azaltarak onun ötesindeki infeksiyon ve
atelektazi tehlikesini artırır. Mast hücrelerinden güçlü bir biçimde histamin salıverici etkisi
vardır. Morfine göre fiziksel ve psişik bağımlılık yapıcı etkisi daha zayıf olmakla birlikte uzun
süre kullanımından kaçınılır. Yan etkileri arasında sedasyon, konstipasyon (kabızlık) ve
uyuşukluk bulunur.
Dekstrometorfan sentez yolu ile elde edilen analjezik ve bağımlılık yapıcı etkisi
olmayan opioid benzeri (opiyat) bir drogdur. Öksürük kesici etkisi kodeininkine eşittir (daha
yüksek olduğu da öne sürülmektedir). Kodeine göre daha az konstipasyon yapar. Silyer
aktiviteyi azaltmaz, mukozada kuruma yapmaz. Solunum merkezini daha az baskılar. Bağımlılık
4
yapıp yapmadığı tartışmalıdır. Uyuşukluk, bulantı, baş dönmesi yapar. Aşırı dozda “acaip
davranışa”, toksik psikoza, neden olabilir.
Difenhidramin, klorfeniramin gibi antihistaminikler sedasyon yaparak öksürük kesici
etki gösterirler. Öksürük merkezini baskılayarak da etki oluşturdukları düşünülmektedir.
Uyuklama ve antikolinerjik yan etkileri vardır.
Oksolamin fosfat, karbetapentan spazmolitik ve bronş gevşetici etki ile erişkinlerde
öksürüğü baskılarlar. Levopropoksifen, klofedianol periferik ve santral etki ile öksürüğü
azaltırlar.
3) EKSPEKTORAN DROGLAR
Solunum yolları, epitel hücrelerdeki goblet hücreleri tarafından salgılanan bir mukus
tabakası ile nemli tutulur. Submukozal bezler de bir miktar mukus salgılar. Mukus
mukoproteinler, mukopolisakkaridler, proteinler ve yağdan oluşan fibroz bir jeldir. Disülfür
bağları ile polimerleşen glukoproteinler mukusa yapışkan özelliğini verirler. Mukus solunum
havasını ısıtır, nemlendirir ve hava ile taşınan yabancı parçacıkları silyer hareket yardımı ile
uzaklaştırır. Bir günde yaklaşık 100 ml mukus yapılır, patolojik durumlarda yapım çok
fazlalaşabilir ve vizkosite artabilir.
Ekspektoran droglar, ağız yolundan kullanılan, solunum yollarında birikmiş balgamı
sulandırıp yapışkanlığını azaltarak, öksürük ile atılımını kolaylaştıran droglardır. Mukokinetik
olarak da adlandırılırlar. Etki mekanizmalarına göre; (1) mide mukozasını tahriş ederek refleks
olarak akciğerde solunum yolları mukoza bezlerinin salgısını dolaylı olarak artıranlar (örn.
ipeka) ve (2) akciğerde mukoza bezleri tarafından lumene salgılanırken beraberlerinde su
salgılanmasını da sağlayan doğrudan etkililer (örn. potasyum iyodür) olmak üzere
sınıflandırılırlar. Ekspektoranlar ile tedavi sırasında günlük su alımını artırma balgamın daha
sulu olmasında yararlıdır.
İpeka aktif maddeleri emetin ve sefalin olan bitkisel bir drogdur. Düşük dozda dolaylı
etki ile ekspektoran, yüksek dozda emetik etki gösterir. Mide üzerine etkisi ile bronşial bezlerde
vagal uyarı yapar. Kalbe toksik etki riski nedeni ile 6 yaş altındaki çocuklara verilmez.
Gaifenezin (gliseril gayakolat) sık kullanılan doğrudan etkili mukokinetiktir. Yüksek
dozda bulantı, kusma, uyuşukluk yapabilir. On iki yaş altındaki çocuklara verilmesi önerilmez.
Bromheksin klorür en güçlü ekspektorandır. Bronş salgısını artırır, vizkozitesini azaltır.
5
Ambroksol bromheksinin metabolitidir. Ekspektoran etkisi güçlüdür. Alveollerde
surfaktan yapımını ve salgılanmasını uyarır. Erken doğum olasılığında doğumdan önce anneye
verilerek bebekte akut solunum güçlüğü sendromunda koruyucu olarak kullanılır.
Tuz ekspektoranlar, doğrudan etki gösteren sodyum iyodür, potasyum iyodür,
amonyum asetat, amonyum klorür ve sodyum sitrattan oluşurlar. En sık potasyum iyodür
kullanılır. Salgı yapan hücrelerde vizkositesi az bronşial salgı yapımını uyarırlar. İyodür
tuzlatının hoşa gitmeyen metalik tadları vardır. Dış salgı bezlerini de uyardıklarından burun
akıntısına, gözyaşına ve aşırı salya oluşmasına neden olabilirler. Midede tahriş yaptıklarından
yemekten sonra alınmaları uygundur. Mental depresyon, sinirlilik, uykusuzluk yapabilirler. Uzun
süre kullanılırlarsa tükrük bezlerinde şişmeye, ciltte döküntülere ve hipotiroidizme neden
olurlar. Gebelerde ve tiroid gelişmesini bozdukları için çocuklarda kullanılmazlar.
4) MUKOLİTİKLER
Proteolitik etki ile aşırı katılaşmış mukusun disülfür bağlarını kopararak vizkositesini
azaltıp, su haline gelmesini sağlarlar. Mukus tıkaçlarının çözülmesini sağlarlar. Genellikle
hastanelerde özel aletler yardımı ile kullanılırlar. Sıvılaşmış balgam pompa yardımı ile trakeadan
emilir. Ağız yolundan kullanıldıklarında da akciğerlerde yüksek konsantrasyonlara erişerek etki
gösterirler.
Asetilsistein reaktif sülfidril grubu ile mukoprotein molekülündeki disülfür köprüsünü
koparır. Nebulizöre konan çözeltisi solutularak (inhale ettirilerek) veya trakeaya yerleştirilerek
kullanılır. Etkin bir mukolitiktir. Stomatit, bulantı, kusma, rinore ve bronkospazm yapar. Kötü,
tiksindirici kokusu sakınca oluşturur. Karbosistein ve erdostein sistein türevleridir. Erişkin ve
çocuklarda kullanılırlar.
Kaynak:
Tıbbi Farmakoloji, SO Kayaalp (ed.), 1. cilt, 13. baskı, Pelikan Yayıncılık, Ankara, 2012.
Download