Sebahittin Korkmaz TSE Ba㶆kanı

advertisement
Sebahittin Korkmaz
TSE Ba㶆kanı
De侃erli okuyucular,
Her kı㶆 mevsiminde oldu侃u gibi bu kı㶆 da maalesef haberlerde evlerdeki sobaların sebep oldu侃u yangınlar ve karbonmonoksit gazından kaynaklanan can kayıplarıyla kar㶆ıla㶆ıyoruz. 佲stanbul Büyük㶆ehir Belediyesi nin verilerine göre 2014
yılında çıkan yangınların birinci sebebi yüzde 40,1 ile sigara, ikinci nedeni elektrik
konta侃ı ve üçüncü nedeni ise baca kaynaklıdır.
Yangın güvenli侃i konusunu mercek altına aldı侃ımız bu sayımızda Türkiye de
yangın güvenli侃i konusunda mevzuat bakımından önemli bir e㶆ik olan Binaların
Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik in neleri içerdi侃ini; Bo侃aziçi Üniversitesi nde geli㶆tirilen, çok katlı binalarda uzun süre yangına dayanımlı beton-çelik
kompozit ta㶆ıyıcı sistemin özelliklerini; do侃al gazlı sistemlerde gaz kaça侃ı tespit
edildi侃inde neler yapılması gerekti侃ini, lodoslu havalarda neden soba zehirlenmesi oldu侃unu, baca temizleme periyotlarını, baca sistemlerinde dikkat edilmesi
gereken hususları ve baca denetimlerinde kar㶆ıla㶆ılan hatalı uygulamaları bulabileceksiniz. Ayrıca, bu ayki sayımızda yangın önleme ve yangınla mücadele alanında kullanılan ekipmanlarda bulunması gereken standartların neler oldu侃una
ve travmatik bir olay olan yangın kar㶆ısında ne tür tepkiler göstermemiz gerekti侃ine de yer verdik.
Yangın güvenli侃i dosyamızda yapı malzemelerinin yangına dayanımını test
eden, TÜRKAK tarafından akredite olan ve Avrupa Yangın Laboratuvarları Birli侃i (EGOLF - European Group of Organisations for Fire Testing, Inspection and
Certification) üyesi TSE Kayseri Yangın Laboratuvarı nın hizmetlerini de bulabileceksiniz.
Yangınların olmadı侃ı, can ve mal kayıplarının ya㶆anmadı侃ı, huzurlu ve istikrarlı
bir Türkiye temennisiyle…
Saygılarımla
32 6=LuO=H6=JCuJ$ÐRAJHEçE
426=JCuJ
$ÐRAJHEçE
60!=H=P
541ÐNGEUA@A6=JCuJ
$ÐRAJHEçE
=?=RA!Kç=H$=V$ÐRAJHEçE
Standard
Ekonomik ve Teknik Dergi
/ÌLortaFġ Tî* aĈkanu *eDmet ÐUÐkekĈi
$ )iderHer 7irvesinin rdundan
24 6angun $ÐvenHiçi 0tandartHaru
36 6angun ve Travma
46 oçrał iHgi 0istemHeri
66 î0$ Het ¤antasu
70 îkHim DeçiĈikHiçinin TeDdit Ettiçi TÐr
72 iHe ve 2UQĈtQrQ?Q
76 10"(=UOANE
6=JCuJ)=>KN=PQR=Nu
standard ƒ G=OuI
3
Ŷ Da>erHer
TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz ın
Avrupa Kalite Haftası ve Dünya
Kalite Günü Mesajı
Günümüz dünyasında ekonomik, teknolojik ve politik geli㶆meler,
kurulu㶆ların ve toplumların birbirine olan ba侃ımlılı侃ını artırmaktadır.
Toplumun ve mü㶆terilerinin ihtiyaçlarını iyi anlayan, bu ihtiyaçlara en
uygun ürün ve hizmeti sunabilmek için kendi iç süreçlerini yeniden
tasarlayan kurulu㶆lar rekabette öne çıkmayı ba㶆armaktadırlar.
Kalitenin standarttaki tanımına baktı侃ımızda; Kalite, bir ürün ya da
hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları kar㶆ılama kabiliyetine
dayanan özelliklerinin toplamıdır 㶆eklinde ifade edilmekle birlikte
zaman içerisinde ihtiyaçların farklıla㶆ması neticesinde daha geni㶆
fonksiyonlu tanımlamalar da yapılmı㶆tır. Bu durum aynı zamanda,
kalitenin gizemli ve sınırsız bir gücü oldu侃unu da göstermektedir.
佲㶆te tam bu noktada, yani iç süreçlerin yeniden tasarlanması a㶆amasında kalite ve yönetim sistemleri uygulamaları kurulu㶆ların en
büyük iyile㶆me aracı olmaktadır.
Kalite Yönetim Sistemi Standardı (TS EN ISO 9001) ile 1987 yılında
ba㶆layan iyile㶆me süreci, de侃i㶆en 㶆artlara ve ihtiyaçlara ba侃lı olarak
zaman içerisinde 1989, 1994, 2000, 2008 yıllarında geli㶆tirilmi㶆 ve son
olarak içinde bulundu侃umuz yılda gerçekle㶆tirilen revizyon ile son
㶆eklini almı㶆tır. Aynı zamanda Uluslararası Standardizasyon Te㶆kilatı nın (ISO) ülkemizdeki tek üyesi olan Enstitümüz, Kalite Yönetim Sistemi Standardının 2015 yılında yapılan son güncellemeye göre adaptasyonu hakkındaki çalı㶆maları titizlikle yakından takip etmektedir.
Yapılan son güncelleme ile birlikte kalite anlayı㶆ı, kurulu㶆ların sürdürülebilir geli㶆me yakla㶆ımını benimsemelerini vazgeçilmez bir
ön ko㶆ul haline getirmektedir. Böylece kurulu㶆lar, faaliyet ve süreçlerini yönetirken mü㶆teri memnuniyetini en üst düzeyde sa侃lamayı, maliyetleri azaltarak kârlılı侃ı artırmayı, geli㶆im ve inovasyonu
desteklemeyi, risklerin belirlenerek yönetilmesini, kurumsal sorumluluk anlayı㶆ının olu㶆turulmasını hedeflemelidir. Bu kapsamda, Avrupa Kalite Haftası nın teması ile TS EN ISO 9001:2015 Standardında
vurgulanan kalite anlayı㶆ının örtü㶆tü侃ü açıkça görülmektedir.
Enstitümüz; bireyleri, toplumu, kurulu㶆ları kapsayan, birlikte kalkınmalarını destekleyen bakı㶆 açısı ve kalite anlayı㶆ının özünü olu㶆turan sürdürülebilir geli㶆me, inovasyon, mü㶆teri memnuniyeti, verimlilik ve risk yönetimini esas alan hizmet anlayı㶆ı ile faaliyetlerini
üyesi oldu侃u ISO, EOQ, IEC, CEN, CENELEC, SMIIC, IQNet gibi uluslararası te㶆kilatlarla koordineli olarak yürütmektedir.
De侃i㶆en kalite anlayı㶆ının ülkemizde farkındalık olu㶆turması yönünde faaliyetlerini yürüten TSE, bu vesileyle kalitenin gizemli ve sınırsız gücünün özümsenmesi ve yaygınla㶆tırılmasına büyük önem
vermektedir.
4 standard ƒ G=OuI
F klavye kılavuzu
Türk Standardları Enstitüsü (TSE)
Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, gazetecilere yaptı侃ı açıklamada F
klavyenin Türkçeye ve Türk alfabesine en uygun klavye oldu侃unu söyledi.
F klavyenin Türkçe hızlı ve kolay yazmayı sa侃ladı侃ını anlatan
Korkmaz, Tabi ki bunun ticarile㶆mesi safhası, üreticilerle tüketicilerin talepleri do侃rultusunda
olacak bir 㶆ey. Biz tüketici bilincini artırmaya yönelik çalı㶆malar
yapıyoruz diye konu㶆tu.
Korkmaz, F klavye konusunda
daha önceden yapılan ölçümlerle ilgili sonuçları kamuoyuyla
payla㶆tıklarını belirterek, 㶆unları
kaydetti:
Tüketicilerin ilgisi do侃rultusunda üreticiler kendi klavye yapılarını F ye uygun olarak dönü㶆türmeye ba㶆ladı. Bu ikisi beraber
yürüdü侃ü zaman çok hızlı bir
㶆ekilde sistemin yaygınla㶆aca侃ını
dü㶆ünüyoruz. Aynı zamanda i㶆in
kolay olması için de F klavyenin
standardının kılavuzunu da hazırlamaya ba㶆ladık. Standart Teknik Komitesinin birinci gündemindeki F klavyenin daha kolay
uygulanabilmesi ve kullanabilmesi için kılavuz doküman hazırlı侃ı çalı㶆maları devam ediyor.
2016 yılı ortalarına do侃ru kılavuz
yayınlanır.
Sakarya Üniversitesi TSE den TS EN ISO 10002 Mü㶆teri
Memnuniyeti Yönetim Sistem Belgesi aldı
Sakarya Üniversitesi nin TSE den
TS EN ISO 10002 Mü㶆teri Memnuniyeti Belgesi alması nedeniyle üniversitenin rektörlük toplantı salonunda düzenlenen törende konu㶆an Sakarya Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Muzaffer Elmas,
hem akademik hem de idari olarak dinamik, de侃i㶆im ve dönü㶆üme açık bir ekiplerinin oldu侃unu dile getirdi. Üniversite olarak
yaptıkları i㶆lerin sonuçlarına baktıklarını belirten Elmas, Ö侃renci
memnun olmuyorsa yaptı侃ımız
i㶆lerden biz 40 belge alalım, bunun bir anlamı yoktur. O yüzden
üniversite olarak sonuç odaklı
bakıyoruz. Bu belge o bakımdan
bizim tam hedeflerimizle örtü㶆en
bir belge diye konu㶆tu.
Elmas TSE bizim çok önemli payda㶆ımız, bu süreçlerin ba㶆ında
hiçbir 㶆ey yokken Enstitü ile Kalite Yönetim Sistem Belgesi alarak
ili㶆kilerimiz ba㶆ladı. Biz bundan
sonra da TSE ile ba㶆ka alanlarda
i㶆birli侃i yapaca侃ız ifadelerini kullandı.
Türk Standardları Enstitüsü Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz ise
törende yaptı侃ı konu㶆mada,
TSE nin milli bir kurulu㶆 oldu侃unu, yakla㶆ık 2 bin 800 personeli
ve teknik altyapısı ile yurtiçinde
uygunluk de侃erlendirme alanında öncü konumunu sürdürdü侃ünü söyledi.
Korkmaz, belgelendirme 㶆irketlerinin belgelendirme süreçlerinin
tartı㶆ılır bir konuma geldi侃ine
i㶆aret ederek Çok hızlı belgelendirme süreçleri ya㶆ayan kurum
ve kurulu㶆larımız var. Ama kalite yönetim sistemi gibi mü㶆teri
memnuniyeti yönetim sistemi
de çok hızlı kurulması gereken
de侃il, özümsenmesi gereken bir
sistemdir diye konu㶆tu.
Sakarya Üniversitesi nin TS EN
ISO 10002 Mü㶆teri Memnuniyeti
Belgesi almasının önemine de-
侃inen Korkmaz, 㶆öyle konu㶆tu:
Siz her türlü ele㶆tiriye ve 㶆ikayete kendinizi açmı㶆 oluyorsunuz.
Ben bir i㶆 yapıyorsam benim
i㶆imden etkilenen ki㶆i bana istedi侃i 㶆ikayeti yapabilir. Memnun
olmadı侃ı her 㶆eyi söyleyebilir.
Bunu de侃erlendirmenin ötesinde bir daha olmaması için iyile㶆tirmemiz gerekir diyerek bir sistem tasarlıyorsunuz. Esasında her
kurumun yapması gereken mü㶆terilerini memnun etmektir. Toplumsal anlayı㶆ımız da böyledir
aslında. 㵽ikayetler aslında geli㶆memizin anahtarıdır. Siz ne kadar
çok 㶆ikayet alırsanız o kadar çok
kendinize geli㶆me alanı açarsınız.
O nedenle mü㶆teri memnuniyeti
çok kritik bir yönetim sistemidir.
TSE Ba㶆kanı, Enstitü olarak Sakarya Üniversitesi ne her türlü
deste侃i verebileceklerini ifade
ederek, Böyle bir belge töreninin daveti oldu侃u zaman biz,
üniversitemize gidelim bu belgenin verilmesinin güzelli侃ini
orada payla㶆alım, ya㶆ayalım istedik. Rektörümüz i㶆birli侃i dedi, biz
i㶆birli侃inin ötesine gitmek istiyoruz. 佲㶆birli侃i kelimesini biraz resmi
buluyoruz, entegre olmak istiyoruz, yakın olmak istiyoruz. Bizim
personelimiz, sizin personeliniz
olsun. Sizin akademisyenleriniz
ve ö侃rencileriniz bizim akademisyen ve ö侃rencilerimiz olsun
istiyoruz. Bir amaca ula㶆mak için
her türlü deste侃i ve dayanı㶆mayı
yapan ekibe takım diyoruz. 佲㶆te
Sakarya Üniversitemiz ile takım
olmak istiyoruz diye konu㶆tu.
standard ƒ G=OuI
5
Ŷ Da>erHer
3. Uluslararası Helal ve Sa侃lıklı Gıda Kongresi
3. Uluslararası Helal ve Sa侃lıklı Gıda Kongresi 佲stanbul Üniversitesi'nde yapıldı. Sa侃lık Bakanlı侃ı Müste㶆arı Eyüp Gümü㶆 kongrenin açılı㶆ında yaptı侃ı
konu㶆mada, helal ve sa侃lıklı gıdanın 佲slam daki yerini anlattı. Alınan her türlü gıdanın organları etkiledi侃ini ifade eden Gümü㶆, bugün dünyada bula㶆ıcı
olmayan hastalıkların giderek arttı侃ına dikkati çekti.
Gümü㶆, 㶆öyle konu㶆tu:
Eskiden enfeksiyon hastalıkları, yaralanmalar ve acil
travmalar vardı, 㶆imdi artık bula㶆ıcı olmayan hastalık
grubu tüm dünyada artıyor. Nedir bunlar? Kanser,
kronik hastalıklar ve obezite. Ölümlerin üçte ikisi artık
bunlardan oluyor. 佲nsanlar bu hastalıklardan ölüyor.
Bakanlık olarak biz bu üç hastalıkla mücadelede do侃ru beslenmeyi önümüze aldık ve vatanda㶆larımıza
do侃ru beslenme algısını olu㶆turmak için çalı㶆aca侃ız.
E侃er do侃ru beslenirsek kanser, obezite ve kronik hastalıklardan büyük oranda kurtulaca侃ız. Do侃ru beslenme, hareketli ya㶆am ve sa侃lıklı ya㶆am kültürü adı
altında bir konsepti de gündemimize alıyoruz.
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Genel Sekreteri
Mehmet Bozdemir, bu kongreden insanlık ve 佲slam
dünyası adına önemli sonuçlar çıkaca侃ını söyledi.
1980 lerden bu yana helal konusunun ele alındı侃ını hatırlatan Bozdemir, bugün dünyanın temel sorununun obezite oldu侃unu ve insanların geneti侃i
bozulmamı㶆 ürünleri kullanmaya çalı㶆tı侃ını anlattı.
Bozdemir, TSE nin helal belgelendirme yapan bir
kamu kurulu㶆u oldu侃unu ve Enstitü Ba㶆kanının aynı
zamanda 佲slam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji
Enstitüsü (SMIIC) Ba㶆kanı oldu侃unu hatırlattı. Dolayısıyla Enstitünün a侃ır bir sorumluk ta㶆ıdı侃ını anlatan Bozdemir, sözlerini 㶆öyle sürdürdü:
Helal belgelendirmenin SMIIC standartlarına uygun olarak, onun referansı alınarak bugün dünyada
uygulamalarının yapılmasını arzu ediyoruz. Dünyada birçok helal belgelendirme yapan ancak akreditasyon zinciri kapsamında olmayan farklı uygulamalar görüyoruz. Sadece ticari yakla㶆ımlarla yapılan
sertifikasyon i㶆lemleri de var. Bu açıkçası bizi tedirgin ediyor. Biz sertifikasyonun akreditasyon zinciri
kapsamında yapılmasını istiyoruz. Bu akreditasyon
zincirinin SMIIC içerisinden yapılan bir akreditasyon
kapsamında yürütülmesini diliyoruz. Çünkü 32 佲slam
ülkesi buraya üye olmu㶆 ve bu konuda a侃ırlıklı otorite bu. 佲n㶆allah 2016 yılının Ocak ayı itibariyle helal
akreditasyon konusunda ba㶆langıcı yapaca侃ız.
HAVELSAN, sızma testi hizmetinde
A yetkinlik aldı
HAVELSAN dan yapılan açıklamada, Türk Standardları Enstitüsü
(TSE) Bili㶆im Teknolojileri Test ve Belgelendirme Dairesi Ba㶆kanlı侃ının çalı㶆maları sonucunda olu㶆turulan Sızma Testi, E侃itim ve
Danı㶆manlık Hizmeti Veren Personel ve Firmalar için Yetkilendirme Kriterleri ni sa侃layarak Türkiye nin ilk A yetkinlik seviyesi
sızma testi hizmeti veren firması HAVELSAN oldu.
HAVELSAN ın, söz konusu belge ile a侃 ve sistem altyapısı sızma
testi, web uygulamaları ve veri tabanları sızma testi hizmetlerini
güvenilir biçimde sa侃lama yetkinli侃ini bir kez daha kanıtladı侃ı
belirtilen açıklamada, Sızma testi hizmeti alanındaki A yetkinlik
seviyesi ile HAVELSAN, sızma testi hizmeti alan tarafların siber
ortamdaki güvenli侃inin sa侃lanmasına ve siber tehditlere kar㶆ı
hazırlık düzeyinin artırılmasına katkı sa侃lamayı hedefliyor ifadelerine yer verildi.
6 standard ƒ G=OuI
TSE, AzStand ile i㶆birli侃ini geni㶆letiyor
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile Azerbaycan
Standartla㶆tırma, Metroloji ve Patent Devlet Komitesi (AzStand) arasında i㶆birli侃i protokolü imzalandı.
Azerbaycan da bulunan TSE Ba㶆kanı Sebahittin
Korkmaz, TSE Genel Sekreteri Mehmet Bozdemir
ve TSE Azerbaycan Temsilcisi Selim Çelebi, AzStand
Ba㶆kanı Ramiz Hasanov la görü㶆tü.
Hasanov, standart ve denetim mekanizması konusunda uluslararası de侃ere sahip deneyimler ö侃rendiklerini, Türkiye nin tecrübesine de büyük önem
verdiklerini söyledi.
Türkiye deki sistemin de uluslararası tecrübe esasında kuruldu侃unu vurgulayan Hasanov, Sizin bu
alandaki yardımınız ve tecrübeniz bizim için çok faydalı olur dedi.
Görü㶆mede iki kurum arasında standartla㶆tırma, uygunluk de侃erlendirme ve e侃itim alanında i㶆birli侃i
protokolü imzalandı. Protokolde, Türk standartlarının Azerbaycan standardı olarak tanınması ve uygulanması için altyapı olu㶆turulmasını, Azerbaycanlı
memurların Türk uzmanlar tarafından e侃itilmesini
içeren maddeler bulunuyor.
TSE Ba㶆kanı Korkmaz imza töreni sonrasında AA
muhabirine yaptı侃ı açıklamada, Azerbaycan da
1992 den itibaren çok etkili çalı㶆malar yaptıklarını,
150 yi a㶆kın firmayı belgelendirdiklerini anlattı.
Yeni protokolle, iki kurum arasındaki ili㶆kileri daha
sistematik ve daha kapsamlı hale getirmeyi amaçladıklarını ifade eden Korkmaz, çok yakın zamanda
faaliyet planının hazırlanaca侃ını ve 3 ay içerisinde
çalı㶆maların ba㶆latılaca侃ını kaydetti.
Standardizasyon, belgelendirme ve uygunluk de侃erlendirme çalı㶆malarının, ekonomik hayatın altyapısını olu㶆turdu侃unu vurgulayan Korkmaz, 㶆öyle
devam etti:
Türkiye ile Azerbaycan ın ekonomik ve ticari altyapısı aynı olursa sanayicilerin ve hizmet erbabının
üretti侃i her türlü ürün ve hizmetlerin her iki ülkede
de rahatlıkla seyahat etmesi sa侃lanır. Ekonomik ve
ticari hayatın zemini geni㶆 olaca侃ı için ekonomik
ve ticari zeminimiz büyüyecek. Çalı㶆malardaki en
büyük amacımız iki karde㶆 ülkenin ekonomilerinin
beraber canlanmasına katkı sa侃lamaktır.
standard ƒ G=OuI
7
Ŷ Da>erHer
Destek açıklaması
rüzgar sektörünü
sevindirdi
NG Kütahya Seramik Porselen,
TSE den Çift Yıldız Belgesi almaya hak
kazandı
NG Kütahya Seramik Porselenin, TSE Çift Yıldız Belgesi alması nedeniyle 㶆irketin Kütahya daki tesislerinde tören düzenlendi. Törene
TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz ile Kütahya Porselen San. A㵽. Kurucu Ba㶆kanı Nafi Güral, 㵽irket Yönetim Kurulu Ba㶆kanı Erkan Güral,
㶆irket çalı㶆anları ve TSE yetkilileri katıldı.
Törende yaptı侃ı konu㶆mada, TSE'nin, Türk standartları üzerine uygunluk de侃erlendirmesi yapan örnek kurulu㶆lardan biri oldu侃unu
söyleyen Korkmaz, "Standardizasyon, ekonomik ve ticari hayatın
hem ulusal hem de uluslararası ortak dilini olu㶆turmaktadır" dedi.
Korkmaz, mü㶆terilerin satın aldıkları ürün veya hizmetten beklentilerinin asgari 㶆artlarda kar㶆ılanıp kar㶆ılanmadı侃ını standartlar
sayesinde anladıklarını belirterek, "Alı㶆veri㶆lerde kar㶆ılıklı sözle㶆melere ba侃lı de侃il de referans kurulu㶆ların marifetiyle birbirimize
verdi侃imiz sözleri anlamlandırmaya çalı㶆ıyoruz. Standardizasyon,
ekonomik ve ticari hayatın temelini olu㶆turmaktadır. Pasaportunuz
olmazsa yurt dı㶆ına seyahat edemezsiniz. Ürün ve hizmetin pasaportu da standardizasyon uygunluk belgesidir" diye konu㶆tu.
NG Kütahya Seramik Porselen'in Çift Yıldız Belgesi almak için TSE ye
müracaat etti侃ini aktaran Korkmaz, ürünlerin standartların üzerinde kalite ve özellikler ta㶆ımasından dolayı Çift Yıldız belgesini almaya hak kazandı侃ını bildirdi.
8 standard ƒ G=OuI
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birli侃i
(TÜREB) Ba㶆kanı Mustafa Serdar
Ataseven, AA muhabirine yaptı侃ı açıklamada, Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekçi nin rüzgar santralinin yüzde 100 ünün Türkiye de
üretilmesine yönelik destek çalı㶆ması yapıldı侃ını açıkladı侃ını
söyledi. Bunun, rüzgar sektörü
adına sevindirici oldu侃unu belirten Ataseven, Bununla Türkiye nin kendi türbin fabrikasının
açılmasına yönelik önemli bir
destek sa侃lanmı㶆 olacaktır diye
konu㶆tu.
Türkiye de bu yılın ilk yarısında
2 bin 98 megavatlık güç devreye alındı. Bunun 356,3 megavatı
rüzgar kaynaklarından elde edildi. HES ler 2015 in ilk yarısında
devreye alınan kapasitenin yüzde 67,5 ini olu㶆tururken, rüzgar
enerjisi yüzde 17 ile ikinci sırada
yer aldı. Dünya Rüzgar Enerjisi
Birli侃i'nin Haziran ayı verilerine
göre, Türkiye 4 bin 193 megavat
ile dünyada 14. sırada bulunuyor.
4. Bili㶆im Teknolojileri Standartları Konferansı
koruyarak geli㶆tirme ve standarda dönü㶆türmeyle
ilgili konuların konu㶆ulaca侃ını kaydetti.
Dijital teknolojilerde ve ileti㶆imde, olu㶆turulacak
yazılımların testinin yapılması ve belgelendirilmesi
gerekti侃ini anlatan Korkmaz, Beyaz 㵽apkalı Hacker
diye adlandırılan ki㶆i ve kurulu㶆ların, siber alemdeki bilgilerin güvenlik altında olup olmadı侃ını test
ettiklerini bildirdi. Korkmaz, TSE nin de bu anlamda
güvenli侃i güçlendirmeye yönelik standartlar olu㶆turdu侃unu dile getirdi.
Türk Standardları Enstitüsü (TSE) Ba㶆kanı Sebahittin
Korkmaz, 4. Bili㶆im Teknolojileri Standartları Konferansı nda, siber alemde dijital teknoloji zeminine
oturtulmu㶆 her türlü ileti㶆im aracının kötü niyetliler
tarafından kırılma riski içerdi侃ini söyledi. Bu alandaki tüm faaliyetlerin birbirini tamamlayacak 㶆ekilde
standarda kavu㶆turulması gerekti侃ini vurgulayan
Korkmaz, Aksi takdirde zayıflıklarını, güçlü yanların
neler oldu侃unu bilemeyiz. Bildi侃imiz bilgiler çerçevesinde onu nasıl koruyaca侃ımıza dair çalı㶆malar
yapmalıyız dedi.
Siber alemde savunma teknolojilerinin geli㶆tirilmesi
gerekti侃ine i㶆aret eden Korkmaz, bugün burada insanlar arasındaki ileti㶆imi ve bilgileri koruma, bunları
Türksat Genel Müdür Yardımcısı Halil Ye㶆ilçimen ise
teknolojinin insan hayatına getirdi侃i kolaylıklar sonucunda toplum olarak ya㶆am alı㶆kanlıklarının ve
beklentilerinin de侃i㶆ti侃ini söyledi.
Türkiye de standartlara uyum ve standartların geli㶆imi konularında herkese ciddi görevler dü㶆tü侃üne
dikkati çeken Ye㶆ilçimen, etkin bir görev da侃ılımıyla
ortak hareket edilmesi ve a㶆amalı olarak standartlara
uyumun zorunlu hale getirilmesi gerekti侃ini söyledi.
Türkiye de bili㶆im ürün kalitesini artırma ve dünya
markaları çıkarabilmesi için standartlardaki olgunlu侃u artırmaktan ba㶆ka çarenin olmadı侃ını vurgulayan Ye㶆ilçimen, bu anlamda her türlü i㶆birli侃ine açık
olduklarını sözlerine ekledi.
Konu㶆maların ardından TSE den Beyaz 㵽apkalı Hacker Belgesi almaya hak kazananlara belgeleri verildi.
Elektrikli otomobil sayısı artıyor
Piyasa analiz 㶆irketi IHS nin otomotiv sektörü ara㶆tırmasından derlenen bilgilere göre, bu yıl dünya genelinde
otomobil satı㶆larının 2014 e göre yüzde 2,4 artarak 88,6 milyona çıkaca侃ı tahmin ediliyor.
Otomotiv satı㶆larındaki artı㶆, son dönemde geli㶆me trendine giren elektrikli otomobillerde de kendisini gösteriyor. Geçen yıl, 231 bin 899 olan elektrikli otomobil sayısının, bu yılın sonunda yüzde 9,3 artarak 253 bin
599 a çıkması bekleniyor. Dünyanın önde gelen otomotiv firmalarının bulundu侃u geli㶆mi㶆 ülkeler, elektrikli
otomobil kullanımında da ilk sıralarda yer alıyor.
Bu yılın ilk çeyre侃ine ili㶆kin satı㶆 rakamları incelendi侃inde ABD, en çok elektrikli otomobil satılan ülke oldu.
Amerika da geçen yılın ilk çeyre侃inde 14 bin 799 elektrikli otomobil satıldı. Söz konusu rakam bu yılın aynı
döneminde 14 bin 832 oldu.
Türkiye de de Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlı侃ı öncülü侃ünde yürütülen yerli otomobil çalı㶆malarının
önemli bir bölümünü elektrikli otomobil ve buna yönelik teknolojinin geli㶆tirilmesi olu㶆turuyor.
standard ƒ G=OuI
9
Ŷ Da>erHer
"Çamsan Entegre'ye
verilen bu belge, ürünün
insan sa侃lı侃ına zarar veren
gaz salınımı olmadı侃ını
göstermek açısından çok
anlamlıdır."
Çamsan Entegre Sanayi, TSE den
E0/E1 Formaldehit Emisyon Belgesi aldı
Çamsan Entegre A侃aç Sanayi ve Ticaret Anonim 㵽irketi ne E0/E1 Formaldehit Emisyon Belgesi verilmesi nedeniyle düzenlenen belge törenine katılan TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, Çamsan ın,
Avrupa nın önde gelen fabrikalarıyla rekabet edebilecek seviyede teknolojiye sahip oldu侃unu,
bunu belgeleriyle ispat etti侃ini söyledi.
E0 ve E1 Belgesinin önemine dikkati çeken Korkmaz, Üretim yaparken insanların amacı gelir elde
etmek, aynı zamanda da insanların refahını ve zenginli侃ini artırmaktır. Üretirken insanca ya㶆amayı
daha nasıl kolayla㶆tırabiliriz diye dü㶆ünürüz. Bunu dü㶆ünürken insan sa侃lı侃ını ikinci plana atmak son
derece yanlı㶆 olacaktır. O nedenle bugün Çamsan Entegre'ye verilen bu belge, ürünün insan sa侃lı侃ına zarar veren gaz salınımı olmadı侃ını göstermek açısından çok anlamlıdır diye konu㶆tu.
Çamsan Entegre Fabrikası Genel Müdürü Refik Suat Kılıç ise törende yaptı侃ı konu㶆mada firmasının Türkiye adına Avrupa da da söz sahibi olan bir entegre kurulu㶆 oldu侃unu, ülke ekonomisi
adına büyük bir misyon üstlendi侃ini belirtti.
44. CEN Genel Kurulu Belçika'da düzenlendi
TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, Belçika nın ba㶆kenti Brüksel de yapılan Avrupa Standardizasyon Te㶆kilatı nın
(CEN) 44. Genel Kurulu na katıldı.
Genel Kurulun önemli gündem maddeleri arasında yer alan 2016 CEN Bütçesi ile 2017 ve sonrası için öngörülen CEN Finansal yapı de侃i㶆iklikleri üzerine yo侃un tartı㶆malar gerçekle㶆tirildi. Toplantı gündeminde yer
alan 2016 ve 2017 yılları için CEN Yönetim Kurulu Politika Danı㶆ma Komitesi (CEN CACC POL) ve CEN Yönetim Kurulu Finans Danı㶆ma Komitesi (CEN CACC FIN) üyelikleri için seçim yapıldı. TSE nin aday gösterdi侃i Dı㶆
佲li㶆kiler Müdürü Kür㶆at Yılmaz, CEN CACC POL ve Özel Kalem Müdürü Yelda Çeliko侃lu Yücel, CEN CACC FIN
üyeli侃ine oybirli侃i ile seçildi.
TSE Ba㶆kanı Sebahittin Korkmaz, Genel Kurul Toplantısı kapsamında CEN Ba㶆kanı ve Ba㶆kan Yardımcıları ile
CEN/CENELEC Yönetim Merkezi (CCMC) Genel Direktörü ve di侃er ülkelerin standardizasyon kurulu㶆larının
yöneticileri ile ikili görü㶆meler gerçekle㶆tirdi.
10 standard ƒ G=OuI
Bisiklet Yolu Yönetmeli侃i
Çevre ve 㵽ehircilik Bakanlı侃ı'nın hazırladı侃ı Türkiye nin ilk Bisiklet Yolu Yönetmeli侃i, Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlü侃e girdi. Mevcut
bisiklet yolları 5 yıl içerisinde bu yönetmelik hükümlerine uygun hale getirilecek. Yedi bölüm
halinde yayımlanan Yönetmeli侃e göre bisiklet
yoları ula㶆ım noktalarını ve yerle㶆im yerlerinin
merkezi bölgelerini birbiriyle irtibatlandıracak
bir a侃 olu㶆turacak, ba㶆langıç ve varı㶆 noktası
arasında kesinti olmayacak 㶆ekilde tasarlanacak.
Bisiklet yolları, ula㶆ım merkezleri ile yerle㶆im yeri
merkezlerini birbirine ba侃layacak 㶆ekilde planlanacak.
Yol yüzeyi seviyesinde ya da yol yüzeyi ile kaldırım seviyesi arasında olabilecek bisiklet yolları, kaldırımla aynı
veya üst seviyede olamayacak. Yenilenebilir enerji kaplamalarının kullanımına olanak sa侃lanacak.
Otobüs duraklarında bisiklet yolları ta㶆ıt yoluna ta㶆madan, durak arkasından ve dura侃a 200 cm lik mesafe
bırakılarak yapılacak.
E侃im, bisikletliyi tehlikeye sokmayacak 㶆ekilde en çok %4 uygulanacak ve dik e侃imle geçilmesi gereken durumlarda, bisiklet yolu geni㶆li侃i artırılarak bisikletlilere ekstra manevra yapabilecekleri alan bırakılacak.
Renklerinin mavi olaca侃ı bisiklet yolları kent bütünündeki ula㶆ım sistemleri ile uyumlu olacak. Ayrıca, güvenli侃i sa侃layacak trafik i㶆aret ve i㶆aretlemeleri ile sinyalizasyon sistemleri olu㶆turulacak. Mavi rengin seçilmesinin sebebi ise fark edilebilirli侃in artırılması.
Üniversitelerde bisiklet yolları yurt ve e侃itim binalarını birbirine ba侃layacak 㶆ekilde tasarlanacak. Kampüs içi
ula㶆ımda bisiklet özendirilecek.
Bisiklet yolları ilgili idarece imar planında ve varsa ula㶆ım ana planında gösterilecek ve her bisiklet yolunun
güzergâhına bir ad veya kod verilecek. Bu sayede yön ve adres karma㶆asının önüne geçilmi㶆 olunacak.
Tek 㶆eritli yapılan bisiklet yollarında, bisiklet yolu en az 130 cm geni㶆li侃inde tasarlanacak ve ta㶆ıt yolu tarafında 50 cm geni㶆li侃inde emniyet mesafesi bırakılmı㶆 olacak. Ayrıca yaya kaldırımı geni㶆li侃i, bisiklet yolu
sebebiyle 150 cm den daha az olamayacak.
Bisiklet yolu ile motorlu ta㶆ıt 㶆eridi arasında ki fiziksel bariyer en az 60 cm geni㶆li侃inde, refüj ise en az 10 cm
yüksekli侃inde olacak.
Bisiklet yollarında hız sınırı azami 25 km/saat olarak uygulanacak.
Yollara araçların park etmemesi için bisiklet yolu ikazı ve gerekli yerlerde park yasa侃ı levhaları konulacak.
Bisiklet istasyonları ve bisiklet park yerleri uzaktan görünebilir 㶆ekilde ve bilgilendirici i㶆aret ve levhalarla
tanımlanacak. Ayrıca istasyonlar ve park yerlerine ula㶆ım dik rampalar ve merdivenler olmayacak 㶆ekilde
tasarlanacak.
Bisiklet yollarında Bekleme Alanı uygulaması hayata geçirilecek, bisikletlilere öncelik tanınacak.
standard ƒ G=OuI 11
10"IDIÖAÑMFG„Ö
alanlarda deneyim
FaUanmaN„ PUPn
vadede ülkemizin
standardizasyon
süreÙleri aلs„ndan
olPmlP sonPÙlar
doÓPra?akt„r
12 standard ƒ G=OuI
röportaj Ŷ
Türkiye 佲hracatçılar Meclisi (T佲M) Ba㶆kanı
Mehmet Büyükek㶆i, ihracat hedeflerini ve
sektörel politikaları Standard Dergisi için
de侃erlendirdi.
Öncelikle bizlere TİM’in çalışmaları ve amaçları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Küresel ölçekte pozitif ayrışmak için, bilgi toplumunun ve teknoloji çağının sadece
tüketim kısmında kalmaması, aynı zamanda bilgiyi ve teknolojiyi de üretir bir hale
gelmesi önem arz ediyor. Bu amaçla 71 bin ihracatçımızı temsil eden Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak; Ar-Ge, inovasyon, tasarım ve markalaşmaya odaklanarak 2023
vizyonu doğrultusunda çeşitli faaliyetler gerçekleştiriyoruz. İhracatçılarımız ile tüm
kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında iletişimi sağlıyor, ihracatçıların sorunlarını ve çözüm önerilerini dile getiriyoruz. 2023 yılında 500 milyar
dolar ihracata ulaşmak ve dünya ihracatından %1,5 pay almak için, ihracatçılarımızdan aldığımız güç ile yüksek katma değerli ihracatın 4 ana bileşeni olan inovasyon,
Ar-Ge, tasarım ve markalaşma üzerine çeşitli faaliyetler yürütmeye devam ediyoruz.
Küresel ekonomi ve ticarette yaşanan daralmadan en az etkilenmek adına alternatif
pazar çalışmalarına da hız kesmeden devam ediyoruz. Dünyanın birçok bölgesinde
düzenlediğimiz ticari heyetler ve fuarlar ile ihracatçılarımızı her fırsatta daha pro-aktif
davranmaya teşvik ediyoruz. Keza, 2023 yılında dünya ticaretinde yüzde 1,5 oranında
pay alabilmek adına alternatif pazar çalışmaları oldukça önemli. Bu kapsamda da yurt
içerisinde de önemli faaliyetlerimiz oluyor.
Kısacası, ihracatçının taleplerini ve ihracatın durumunu sürekli takip ediyor, buna istinaden ihracat hedeflerini ve sektörel politikaları belirliyoruz. İlgili kurumlar ve paydaşlarımız ile görüşmeler gerçekleştirerek ihracatçının önündeki engelleri asgari düzeye indirmeye çalışıyoruz.
Şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da ihracatın önündeki engelleri ortadan
kaldıracak tüm kamusal düzenlemelerin Kamu Kuruluşlarımız ve Bakanlıklarımız
ile eşgüdüm içerisinde takipçisi olmaya ve ihracatçılarımızın bu düzenlemeler hususunda temsilcisi ve iletişim kanalı görevini sürdürmeye etkin bir şekilde devam
edeceğiz.
standard ƒ G=OuI 13
Türkiye özellikle 2002-2007 yılları arasında ihracatın da önemli katkısıyla
büyümede rekorlar kırdı. Son yıllarda dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmelere paralel olarak ekonomide büyüme hız kesti. Türkiye’nin ihracatta
en güçlü olduğu bölgeler arasında yer alan AB ülkeleri, Rusya ve Ortadoğu’daki gelişmeler yurt dışına mal ve hizmet satan işadamlarımızı olumsuz
etkiledi. Türkiye İhracatçılar Meclisi olarak ihracatın yeniden artışa geçmesi için neler yapılması gerektiğine ilişkin tespitleriniz nedir?
2015 yılına dünya ekonomisinde yüzde 3,1 büyüme beklentisi ile girilmişti. Bu
beklenti yüzde 2,5’e geriledi. Keza, küresel konjonktüre baktığımızda, aşağı
yönlü risklerin hala geçerliliğini koruduğunu görüyoruz. Bu risklerin başında
özellikle dünya mal ticaretindeki gerileme, düşük emtia fiyatları ve euro-dolar
paritesindeki düşüş geliyor. 2014 yılında 18,4 trilyon dolar olarak gerçekleştirilen dünya mal ticaretinin 2015 sonunda 16,5 trilyon dolara inmesi bekleniyor.
Tüm dünyada doların değer kazanması ve paritedeki düşüş, bizim ihracatımıza
da baskı yapmaya devam ediyor. Gerek yakın coğrafyamızda gerekse hedef
pazarlarımızda yaşanan siyasi ve iktisadi sıkıntılardan en az etkilenmenin yolu,
ihracatın katma değerini artırarak, ihracat pazarlarımızdaki rekabetçiliğimizi
yükseltmekten geçiyor. Bu bağlamda, inovasyon ve Ar-Ge’ye yatırım yaparak,
tasarım ve markalaşmaya önem vererek ihracatımızdaki teknoloji ağırlığını artırmanın önemli olduğuna inanıyoruz.
Daralan dünya ticaretinin etkilerini en az hissedebilmek için aktif bir şekilde
ihracatçı birliklerimizle birlikte ticaret heyetleri düzenliyoruz. 2015 yılı sonuna kadar toplamda 25 ayrı ülkeye heyet düzenlemeyi planlıyoruz. Ayrıca, yeni
pazarlarda daha etkin olabilmek için söz konusu ülkelerdeki kurum ve kuruluşlarla ilişkiler geliştirerek ihracatın önündeki engelleri asgari düzeye indirmeye
çalışıyoruz.
İhracatta artış için ihracat odaklı üretim stratejisi oluşturulması gerektiğini belirtiyorsunuz. Bu stratejinin hangi öğelere dayanması gerekiyor? Bu
stratejide özellikle hangi sektörler öne çıkıyor?
Türkiye’nin artık yeni bir paradigmaya, yeni bir büyüme modeline ve yepyeni
bir bakış açısına ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Yüksek katma değere dayanan,
inovatif olmayı temel alan, bilgi ve teknoloji üretmeye odaklanmış yeni bir büyüme modeli, ihracatçılarımızın ve sanayicilerimizin en büyük beklentisidir.
Yüksek katma değerli ihracatın temel bileşenleri olan inovasyon, Ar-Ge, tasarım
ve markalaşmaya her zamankinden daha fazla önem vererek rekabet gücümüzü
arttıracağımıza inanıyoruz. Bu kapsamda, inovasyon yönetimini ulusal düzeyde ele alarak, Türkiye’deki sektörler bütününü yeni bir yaklaşımla buluşturmayı
hedefliyoruz. Bu nedenle, sektör ve sistemler arası bilgi, kaynak ve regülasyon
akışını geliştiren yenilikçi akımları izleyerek Türkiye İnovasyon Stratejisi 2023’ü
hazırladık. Geleceğe yönelik küresel trendler hakkında tüm sektörlerimizi bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak amacıyla, ulusal inovasyon yol haritasının
yanında sektörel bazda da strateji ve eylem planlarını hazırladık. Keza, tüm sektörlerimizin gerçekleştirecekleri yeniliklerle rekabet güçlerini artıracaklarını düşünüyor, sektörlerimizi vizyonlarını geniş tutmaya teşvik ediyoruz. Başarılı ülke
uygulamaları ve bizim için en uygun olan inovasyon uygulamalarının yer aldığı
çalışmamızı yakında kamuoyu ile paylaşacağız.
14 standard ƒ G=OuI
TSE'nin Ayna Komiteler
ara?„l„Ó„yla iÛ dünyas„yla
bir araya gelmesini
¹nemli ve Aaydal„
bPlPyorPz
Standardizasyon küresel ekonomik sistemde öne çıkan konulardan
biri olarak dikkat çekmektedir. Gelişmiş ülkeler standartları; teknoloji,
bilgi transferi ve küresel pazar istihbaratı sağlayan dokümanlar olarak
değerlendirmekte, ulusal ve uluslararası standardizasyon faaliyetlerinde belirleyici rol oynamaya çalışmaktadır. Bu çerçevede ülkemizin
standardizasyon alanındaki tek yetkili kuruluşu olan TSE’nin bu alandaki etkinliğini artırmak için sizce neler yapılmalıdır? TSE’nin iş dünyasına yönelik Ayna Komiteler aracılığıyla ulusal ve uluslararası standart
hazırlama süreçlerine katılım çağrılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İhracatımızın her geçen gün artmasıyla birlikte ihracata konu ürünler her
geçen gün çeşitleniyor. Daha fazla pazara daha fazla mal ihraç ediyoruz. Bu
ortamda TSE’nin de ihracattaki dinamizmi ve değişimi yakından takip etmesi önem arz ediyor.
İhracatçılarımız, özellikle sertifikasyon konusunda yurtdışına ihtiyaç duyduklarını ifade ediyorlar. Bu kapsamda, söz konusu firmaların yurtdışındaki
sertifikasyon kuruluşlarına ihtiyaç duymaksızın, ihtiyaçlarını ülkemizde kolaylıkla giderebilmeleri için TSE’nin girişimlerde bulunması gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer taraftan TSE’nin Ayna Komiteler aracılığıyla iş dünyasıyla bir araya
gelmesini, TSE’nin iş dünyasındaki dinamizme ayak uydurması açısından
oldukça önemli ve faydalı buluyoruz. Özel sektörle işbirliğinin artması ile
birlikte, ulusal ve uluslararası standart hazırlama süreçlerinin daha verimli
bir şekilde hayata geçirileceğine inanıyoruz.
standard ƒ G=OuI 15
TSEnin Türkiyede Celal g„da sertiAikas„ alan„nda
Cizmet vermesiniÜ Celal g„da konPsPnda üretimin
artmas„ aلs„ndan olPmlP deÓerlendiriyorPz
TSE belgelendirme, muayene-gözetim ve laboratuvar hizmetlerinin tümünü kapsayan uygunluk değerlendirme hizmetlerinde ülkemizdeki lider kuruluş. Bu alanda TSE’nin iş dünyasının ihtiyaçlarının
karşılanmasına yönelik nasıl çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu kapsamda TSE yatırım programında yer alan Otomotiv Test Merkezi ile ilgili düşüncelerinizi de almak isteriz.
İhracatçılarımız, dünya kalitesinde üretim standartlarına ulaşarak çok farklı kategorilerde ürettiği ürünleri
oldukça geniş bir pazara ihraç ediyor. Dolayısıyla ihracatçılarımızın ihtiyaçları doğrultusunda standartların
belirlenmesi ve uygulanması önem arz ediyor.
Türkiye’nin en fazla ihracat yapan sektörü konumunda bulunan otomotiv sektörü ana ve yan sanayisinin
tüm test ve belgelendirme ihtiyaçlarını karşılaması planlanan Otomotiv Test Merkezi’nin sektör maliyetlerini
azaltarak katma değeri artıracağını düşünüyoruz. İstihdam yaratması ile de ülke ekonomisine önemli katkıları olacak Merkez’de Ar-Ge merkezinin de bulunuyor olmasının sektöre yenilikler getireceğine inanıyoruz. TSE son dönemde önemli sorumluluklar üstlendi. Tehlikeli madde taşımacılığında aldığımız yetki,
Eşdeğer Parça Belgelendirmesi, TANAP’ta üstlendiğimiz sorumluluklar ülkemizin ekonomisine nasıl
katkı sağlar? Bu katkının artırılması için yapılması gerekenler nedir?
Ülkemizin ciddi ekonomik hedefleri var. Bu hedefleri gerçekleştirme sürecinde tüm kurum ve kuruluşlar bir
dönüşüm içindeler. TSE’nin bu projelere imza atmasını da olumlu bir dönüşüm olarak görüyorum. Farklı
alanlarda TSE’nin deneyim kazanmasının uzun vadede ülkemizin standardizasyon süreçleri açısından olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum.
TSE, kuruluşuna öncülük ettiği İslam ülkeleri arasında ticaretin önündeki engellerin kaldırılması
amacıyla çalışmalar yürüten İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün (SMIIC) dönem başkanlığına da yürütmektedir. SMIIC’in yayınladığı Helal Standartları esas alınarak, 2011 yılından bu
yana Helal Belgelendirme hizmeti vermekteyiz. Helal Belgelendirme ile ilgili çalışmaların Türkiye’nin
ihracatına katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son yıllarda helal gıdaya yönelik önemli bir farkındalık oluşuyor. Ayrıca Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgeleri
gibi helal gıdanın öne çıktığı bölgeler de ihracatımız açısından potansiyel vaat eden pazarlar.
Bu bağlamda TSE’nin Türkiye’de helal gıda sertifikası alanında hizmet vermesini, helal gıda konusunda üretimin artması açısından olumlu değerlendiriyoruz. TSE’nin hem tanınan ve güvenilen bir kuruluş olması hem
de sertifikasyon alanında rekabetin artması ihracatçımız açısından büyük önem taşıyor.Ŷ
16 standard ƒ G=OuI
3-9 KASIM
,/$A+ AÒIÚI %A#TASI
Ülkemizde halen 30 bine yakın insanımız, hayatını kaybeden insanların bağışlanacak organlarıyla hayata bağlanmayı beklemektedir. Bu toplamın 22 bini böbrek nakli bekleyen hastalardan oluşmaktadır. Diğer bir deyişle canlıdan bir
vericisi olmayan ancak ölen insanlardan temin edilecek bir böbrekle yeniden hayata tutunmayı bekleyen bu kabarık
böbrek nakli bekleme listesi, 500 milyon nüfuslu AB ülkelerinin toplamında 65 bin civarındadır. Buradan ülkemizde
organ nakli ihtiyacının ne kadar yüksek düzeyde olduğunu görmekteyiz. Her yıl iki binden fazla insanımız uygun bir
organ bulunamadığı için bekleme listelerinde hayatını kaybetmektedir.
Uygun organ veya doku
bekleyen hasta sayısı
Uygun organ veya doku nakli
gerçekleştirilen hasta sayısı
· Böbrek
· Böbrek
· Karaciğer
22,159
2,219
· Kalp
623
· Pankreas
265
· Akciğer
51
· İnce Barsak
· Kornea
5
2,935
ORGAN
NAKLİ
2,589
· Karaciğer
973
· Kalp
72
· Pankreas
· Akciğer
· İnce Barsak
· Kornea
6
26
3
2,491
Yine bugün itibariyle 2015 yılı içinde;
Türkiye’de 140 civarında merkezde organ ve doku nakilleri başarılı bir şekilde yapılmaktadır. Buna rağmen bütün
dünyada organ naklinde önemli bir darboğaza neden olan organ kıtlığı ülkemizde de önemli bir tıbbi ve sosyal olgudur. Organ bağışı konusunda toplumsal farkındalığın eksikliğinden kaynaklanan organ bağışlarındaki yetersizlik
aslında büyük bir potansiyeli hastalarımız için kullanma noktasında zayıf yönümüzü oluşturmaktadır. Avrupa’da
ölen inşaların aileleri yapılan görüşmelerde organ bağışlama oranı ortalama %75 civarında iken ülkemizde bu oran
%23’tür. Organ bağışı sadece tıbbi bir konu değil aynı zamanda toplumsal, dini ve hukuki yönleri de son derece
sofistike bir olgu olarak toplumumuzda sorunlar listesinde yerini korumaktadır. Bu noktadan baktığımızda organ
bağışı farkındalığının artırılması toplumun tüm kesimlerinin dahil olması ile mümkündür.Ŷ
standard ƒ G=OuI 17
2015 G20
Liderler Zirvesinin Ardından
-eUman 6ÐkseH
EkovrasUa 6önetim (QrQHQ ¶Uesi
G20 toplantıları, uluslararası düzeyde gerçekleştirilen,
küresel ekonomide söz sahibi olan ülkelerin bir araya
geldiği, ekonomiye yön veren kararların alındığı önemli buluşmalardır. Bu toplantılar her yıl farklı bir ülkenin
başkanlığında yürütülür. Geçtiğimiz yıl Avustralya’nın
dönem başkanı olduğu G20’ye, bu yıl Türkiye ev sahipliği yaptı. Gelecek yıl için dönem başkanlığını Çin’e
devreden Türkiye, bu büyük organizasyonu başarılı bir
18 standard ƒ G=OuI
şekilde tamamladı. Dönem Başkanlığının kapanışı ise,
15-16 Kasım 2015 tarihlerinde Antalya’da muhteşem
bir organizasyonla gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi ile yapıldı. Zirve öncesinde yapılan hazırlıklar, yıl boyunca gerçekleştirilen alt zirveler, ülkemizi ziyaret eden
önemli konuklar, devlet adamları ve alınan kararlar sebebiyle, 2015 G20 Türkiye Liderler Zirvesi adından oldukça fazla söz ettirdi.
G20’nin Önemi
G20 esasen 19 ülkeden ve AB komisyonundan oluşuyor. Arjantin,
Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, Endonezya, İtalya, Japonya, Kore, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan, Güney
Afrika, Türkiye, İngiltere, ABD ve Avrupa Birliği G20’nin üye ülkeleridir.
G20’yi oluşturan ülkeler, dünyanın gayrı safi hasılasının (GSH) yüzde
85’ini yaratıyor. Bu değer, G20 ülkelerinde üretilen mal ve hizmetlerin parasal değerinin büyüklüğünü ortaya çıkarıyor. Bu ülkeler dünya
ticaretinin yüzde 80’ine yakın bir kısmını gerçekleştiriyor ve yaklaşık
olarak 60 trilyon dolarlık bir ekonomiyi yönetiyorlar. Nüfus toplamları
olarak da dünya nüfusunun üçte ikisine yakın kısmı bu ülkelerde yaşıyor. Sadece Çin ve Hindistan’ın nüfus toplamları 2,6 milyar kişiden
fazla. Dünya nüfusu yaklaşık olarak 7 milyar 310 milyon olarak kabul
edilirse, Çin ve Hindistan dünyanın yüzde 36 nüfusuna sahip iki dev
ülke olarak karşımıza çıkıyor. Zaten G20’nin içinde yer almak için bazı
kriterler belirlenmiştir.
Uluslararası ekonomik işbirliğini artırmayı amaçlayan, gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilerin bir araya geldiği G20 zirvelerinde, küresel
ekonomiyi etkileyen kararlar çıkar. Toplantıların sonunda zirvelerden
çıkan sonuç bildirgeleri önemlidir. Çünkü bu kararlar, ekonomide temayülleri belirler ve uzun vadede takip edilmesi gereken, olumlu
adımlar olarak nitelendirilir. Küresel ticaretin daha hızlı işlemesi için
alınan kararların, hem o ülke içinde hem de ticaret yaptığı diğer ülkelerin şartlarına uygun hale getirilmesi hedeflenmektedir. Buradaki
amaç ticarette bürokrasinin önüne geçerek mal ve hizmet transferini
kolaylaştırmaktır.
G20 TariCsel Süre?i
G20 oluşumu aslında 40 yıllık bir sürece dayanıyor. 1975 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Fransa, İtalya, Almanya ve Japonya devlet
başkanları bir araya gelerek G6 oluşumunu meydana getirdiler. Sonrasında 1976’da Kanada ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra da
Rusya bu topluluğa katıldı. G8 oldular. Fakat ilerleyen süreçte sadece
gelişen ekonomilerin bir araya gelerek kararlar alması yetmedi. Gelişmekte olan ülke ekonomilerinin küresel ekonomide söz sahibi olmaya
başlamasıyla önemi ortaya çıktı. 1997 yılında meydana gelen Doğu
Asya ekonomik krizi sadece ekonomi bakanlarının, maliye bakanlarının ve merkez bankası başkanlarının bir araya gelmesinin çok da yeterli olmadığı anlaşıldı ve kapsam genişledi. Bölgesinde ve dünyada
gerek ekonomisi gerekse nüfusu ile etkili olan, jeopolitik öneme sahip
20 ülkenin bir araya gelmesiyle G20 ortaya çıktı. 2008 yılından beri bu
20 ülkenin liderleri de toplantılara katıldığı için alınan kararlar, sonuç
bildirgesine yazılanlar küresel ekonomiyi etkiliyor.
AB Türkiye
Almanya
ABD Arjantin
Avustralya
Brezilya Çin
Endonezya
Fransa
Güney Afrika
Güney Kore
Hindistan
Ôngiltere
Ôtalya
Japonya
Kanada
Meksika
Rusya Suudi
Arabistan
G20 Alt Komiteleri
Kapsamın genişlemesi sonucu
ekonominin yanında istihdam,
uluslararası suçlarla, uyuşturucuyla mücadele, küresel ısınma, çevre,
güvenlik, terör ve enerji konuları
da ele alınmaya başlandı. Kara para
aklama ile mücadele, organize suçlarla mücadele gibi konularda alt
komiteler oluşturuldu. Bunların
yanı sıra ev sahibi ülkenin önderliğinde ve önceliklerinde bazı temel
komiteler de, yıl boyu toplantılar
yapıyorlar. Türkiye ev sahipliğinde
yapılan G20 kapsamında bu yıl ülkemizde:
ƒ İş dünyasının önceliklerinin ele
alındığı Business 20 (B20),
ƒ Sivil toplumun önerilerini yansıtan Civil Society (C20),
ƒ Emek dünyasının sorunlarını ve
beklentilerin ele alındığı Labor 20
(L20),
ƒ Düşünce kuruluşlarının bir araya
geldiği Think Tanks 20 (T20),
ƒ Gençlik için bir araya gelen Young
People 20 (Y20),
zirveleri yapıldı ve çıkan kararlar
sonuç bildirgesine aktarıldı. Türkiye bu alt komitelere ilave olarak
ilk defa bu yıl kadınlar için özel bir
zirve gerçekleştirdi.
Kadınların sorunlarını ele alan Women 20 (W20):
20 standard ƒ G=OuI
G20 Zirvesinin Antalya’ya 200 milyon
eurolukÜ ilerleyen süreÙte ise Türkiye’nin
tan„t„m„na milyar euroluk bir fayda
saÓlaya?aӄ belirtiliyor
20 G20 Antalya )iderler Zirvesi
Zirvenin ülkemizde Antalya gibi tarihi ve kültürel öneme sahip bir şehirde gerçekleştirilmesi, turizme büyük katkı sağladı. Bu katkının Antalya’ya 200 milyon euroluk, ilerleyen süreçte ise Türkiye’nin tanıtımına 1 milyar euroluk bir fayda
sağlayacağı belirtiliyor. Bunun yanı sıra bu önemli zirvenin dünyanın önde gelen devlet başkanlarının katılımıyla Türkiye’de yapılması ülkemizin “Güvenli Ülke” olarak yansıtılmasında, güven tazelemesinde önemli bir rol oynadı.
15-16 Kasım tarihlerinde Antalya Belek’te gerçekleştirilen 2015 G20 Antalya Liderler Zirvesi’ne, 26 ülkeden devlet
başkanları, başbakanlar, ekonomi ve maliye bakanları, üst düzey bürokratlar katıldı. Bunun yanı sıra; Uluslararası
Para Fonu (IMF), Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, OECD, Uluslararası Çalışma Örgütü üst düzey yetkilileri ve
önemli şirketlerin CEO’ları da zirvede ağırlandılar. G20 Dönem Başkanı ülkenin Zirve’ye kendi belirleyeceği bir ülkeyi
davet etme hakkı bulunuyor. Türkiye bu hakkını Azerbaycan’dan yana kullandı. G20 üyesi olmadığı halde toplantılara davet edilen ülkeler de oluyor. Bu yıl zirveye davetli olan İspanya, Malezya, Senegal, Singapur ve Zimbabwe
devlet başkanları, başbakanları da ülkemizde ağırlandılar.
standard ƒ G=OuI 21
Ekonomik konuların öncelikle ele alındığı zirvede, ekonomi dışı bazı konular
da gündeme geldi. Terörle mücadele, mülteci krizi ve Suriye konusu bunlardan bazılarıydı. Paris terör saldırılarının hemen zirve öncesinde gerçekleşmesi
ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın zirve programını iptal etmesi,
terörle mücadelenin önemini ortaya koydu. Suriye konusunda Viyana Anlaşması’nın yeni imzalanması da liderlerin gündeminde yer alan konular arasındaydı. Mültecilerin sorunları ise hem ekonomik hem de sosyal yaşamı birebir
etkileyen bir konu olduğu için gündemde ilk sıralarda yer aldı. Zirvede ayrıca
bu yıl ilk defa, tarım ve enerji bakanlarının bir araya geldiği bir toplantı gerçekleştirildi. Yine aynı şekilde alt komitelerde ele alınan konular üst düzeye
taşındı, B20 ve L20 yani iş dünyası ve emekçilerin temsilcileri ilk defa bir araya
gelerek sorunları ele aldılar ve beklentileri aktardırlar.
Türkiye’nin Ön?elikleri
Evsahibi ülke, daha önce de belirttiğimiz gibi, kendi önceliklerini programa
koyuyor ve yıl boyu bu konularla ilgili toplantılar düzenliyor. Türkiye, 2015
süresince 60 kadar büyük toplantı gerçekleştirdi. Arka planda oldukça geniş bir kadro bu organizasyonların sorunsuz gerçekleşmesi için uğraş verdi. 2015 yılı boyunca yürütülen çalışmalarda makro politikalarda işbirliği,
ticaret, enerji sürdürülebilirliği ve yolsuzlukla mücadele gibi 11 farklı alanda yoğunlaşıldı. Türkiye, G-20 Dönem Başkanlığı önceliklerini “Kapsayıcı ve
Sağlam Büyüme için Ortak Eylem Planı’yla ortaya koydu.* Bu kapsamda önceliklerini Kapsayıcılık, Uygulama ve Yatırım kavramlarıyla aşağıdaki şekilde
sıraladı:
ƒ Küresel toparlanmanın güçlendirilmesi ve potansiyelin artırılması,
ƒ Dayanıklılığın artırılması,
ƒ Sürdürülebilirliğin desteklenmesi.
Bu konuların ele alınma sebebi ve içeriklerine bakacak olursak şu detayları
görüyoruz:
Küresel toparlanmanın güçlendirilmesi ve potansiyelin artırılması
Dünya ekonomilerinde büyümenin zayıf ve kırılgan olduğu; işsizliğin halen
yüksek seviyelerini koruduğu ve eşitsizliklerin artmakta olduğu belirtildi.
Tüketicilerin güvenindeki düşüş, ticarette yatırımı etkiliyor ve tüketimi azaltıyor. Bu konularda makroekonomik politikalarda iyileştirmelerin sağlanması yanı sıra altyapı yatırımı açıklarının giderilmesi, yatırımların artırılması,
istihdamın güçlendirilmesi ve ticaretin geliştirilmesine öncelik verileceğine
dikkat çekildi. G20 içindeki ülkelerin birbirini destekler nitelikle ekonomik
ve ticari kararlar almasının önemi vurgulandı. KOBİ’lerin desteklenmesine
öncelik verilmesi ve ayrıca kamu-özel sektör işbirliğinin artırılmasının gerekçeleri sıralanarak işsizlikle mücadelede istihdam politikalarının oluşturulması gereğine vurgu yapıldı.
* Türkiye G20 Dönem Başkanlığı 2015 Yılı Öncelikleri, G20 internet sayfasında yayımlanan metnin Türkçe tercümesi
22 standard ƒ G=OuI
G20 ülkeleri;
“Ekonomilerimizin
gerçek ve potansiyel
büyümesini
yükseltmek,
istiCdam oluÛumunu
desteklemek,
dayan„kl„l„Ó„
güçlendirmek,
kalk„nmay„
teÛvik etmek ve
politikalar„m„z„n
kapsay„?„l„Ó„n„
art„rmak için
beraber hareket
etmeyi sürdürme
kararl„l„Ó„m„z„
devam ettiriyoruzk
mesaj„ verdi
Dayanıklılığın Artırılması
Adil bir şekilde işleyen Uluslararası Vergi Sistemi, işletmeler için eşit şartlar sunan bir rekabet ortamı, küresel
ekonominin dayanıklılığının sağlanmasında önem arz
ediyor. Bu konuda atılan önemli adımlarda; Uluslararası Para Fonu (IMF) reformu tasarısı, borç verme üzerindeki negatif algının ortadan kaldırılması, karar verme
sürecinde gelişmekte olan ülkelerin de katkı sağlaması, uluslararası vergi sisteminin daha şeffaf bir yapıya
kavuşturulması, yolsuzlukla mücadeleye yönelik ciddi
çabalar gibi konular yer alıyor.
Sürdürülebilirliğin Desteklenmesi
Bu alanda kalkınma, enerji ve iklim değişikliğinin finansmanı konularına odaklanıldı. Küresel ölçekte refah
düzeyinin artırılması, yoksulluğu azaltma çabalarının
desteklenmesi ve düşük gelirli gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması hedeflenildi. Yatırım ortamlarının ve altyapı projelerinin hazırlık
süreçlerinin iyileştirilmesine, toplumların daha geniş
kesimlerinin finansal hizmetlere erişiminin sağlanmasına, işçi dövizi transferinin ortalama küresel maliyetinin düşürülmesine ve düşük gelirli gelişmekte olan
ülkelerin uluslararası vergi alanındaki çalışmalardan
fayda sağlamalarını desteklemek için kapasite artırma
çalışmalarına önem verildi. Türkiye, Gıda Güvenliği ve
Beslenme Çerçevesini uygulayacak ilk dönem başkanı
oldu. Enerjinin sürdürülebilirliği konusunda enerji eri-
şimi ve enerji yatırımı konularına öncelik verilerek İklim
Değişikliğinin Finansmanı konusu ele alındı.
2015 G20 Liderler Zirvesi Sonuç Bildirgesi
Türkiye’nin ev sahipliğinde Antalya’da gerçekleştirilen
G20 Liderler Zirvesi sonrasında sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede “göç ve mülteci akımlarına yönelik uzun
vadeli hazırlık ve bu akımların yönetimi için kapasitenin
güçlendirilmesini teminen diğer ülkelerle beraber çalışılacağına” vurgu yapıldı. “Rüşvetle etkili mücadelede
gerektiği hallerde ve ulusal hukuk sistemleriyle uyumlu
olacak şekilde hukuki ve idari prosedürler de dahil olmak üzere, uluslararası işbirliğini temel bir araç olarak
teşvik edileceğinin” belirtildiği bildirgede “Yolsuzluğa
bulaşan görevliler ile onları yolsuzluğa bulaştıranlara
koruma sağlanmaması ile varlıklarının geri verilmesini
destekliyoruz” dendi. Bildirgede G20 ülkeleri; “Ekonomilerimizin gerçek ve potansiyel büyümesini yükseltmek, istihdam oluşumunu desteklemek, dayanıklılığı
güçlendirmek, kalkınmayı teşvik etmek ve politikalarımızın kapsayıcılığını artırmak için beraber hareket etmeyi sürdürme kararlılığımızı devam ettiriyoruz” mesajı
verdi. Kalkınma konusundaki diyalog ve angajmanın
güçlendirilmesi için, G20 ve Düşük Gelirli Gelişmekte
Olan Ülkeler Çerçevesi'nin onaylandığı açıklandı. Çalışmaların 2030 gündemi ile uyumlaştırılması için 2016
yılında bir Eylem Planı hazırlanması kararlaştırıldı.Ŷ
standard ƒ G=OuI 23
Ŷ dosUa
YANGIN GÜVENLİĞİ
Dr #atma *Ðge Hgan
T0E 0tandard %aVurHama *erkeVi aĈkanHuçu
6ang„n alan„nda haz„rlanan standartlar yang„n ile ilgili saÓl„k ve güvenlik gereklerinin ve bu alanda kullan„lan ekipmanlar„n kalite ve performanslar„n„n belirlenmesini saÓlamaktad„r 6ang„n, yang„n ¹nleme
ve yang„nla mü?adele alan„ndaki standartlar sayesinde bu alanla ilgili saÓl„k, güvenlik ve çevre gerekleri belirlenirken yang„nla mü?adele
ekipmanlar„ ile ilgili standartlar ile de çeÛitliliÓin kontrolü ve bu ürünler
aras„ndaki uyum saÓlanarak kullan„?„lar, yararlananlar ve üreti?iler güven?e alt„na al„nmaktad„r
24 standard ƒ G=OuI
STANDARTLARI
2luslararas„, B¹lgesel ve 2lusal 6ang„n Standartlar„
Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (ISO) ve Avrupa Standardizasyon Komitesi (CEN), yangın, yangın güvenliği ve yangın ekipmanları alanındaki standartlarını ilgili Teknik Komiteleri aracılığıyla hazırlamaktadır.
ISO’da yangın sektörü standartları; ISO/TC 21-Yangından Korunma ve Yangınla Mücadele Ekipmanları (Equipment for fire protection and fire fighting) ve ISO/TC 92 - Yangın Güvenliği (Fire Safety)
Komiteleri tarafından hazırlanmaktadır.
CEN, yangın sektörü ile ilgili standartları beş Teknik Komite aracılığıyla hazırlamaktadır. Bu Komiteler;
ƒ CEN/TC 70 - Yangınla mücadele cihazlarının elle kullanılan aksamı (Manual means of fire fighting
equipment)
ƒ CEN/TC 72 - Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri (Fire detection and fire alarm systems)
ƒ CEN/TC 127 - Binalarda yangın güvenliği (Fire safety in buildings)
ƒ CEN/TC 191 - Sabit yangın söndürme sistemleri (Fixed firefighting systems sistemleri)
ƒ CEN/TC 192 - Yangında kullanılan ekipmanlar (Fire service equipment)
standard ƒ G=OuI 25
Türk Standardlar„ Enstitüsü,
Avrupa standart kuruluÛlar„
taraf„ndan haz„rlanmakta olan
standartlar„ Türk Standard„
olarak uyumlaÛt„rmaktad„r
26 standard ƒ G=OuI
AB Komisyonu tarafından yayımlanan Yapı Malzemeleri Mevzuatı*, ilgili alanı düzenlemekte ve atıf yaptığı standartlar arasında yangın alanında hazırlanmış olan standartlar da bulunmaktadır. Bu alandaki standartları hazırlama sorumluluğu Avrupa standart kuruluşlarına aittir ve Direktif altında yer
alan standartlar harmonize standartlar olarak adlandırılmaktadır. Harmonize standartlar hazırlandıkları konular ile ilgili temel güvenlik gereklerini
belirlemektedir.
Yangın alanında hazırlanmış olan birkaç uluslararası ve bölgesel standart
örnek olarak aşağıda verilmektedir;
ƒ ISO 14520 Serisi - Gazlı yangın söndürme sistemleri - Fiziksel özellikler ve
sistem tasarımı
ƒ EN 2 - Yangınların sınıfları
ƒ EN 3 - Seyyar yangın söndürücüler
ƒ EN 54 Serisi - Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri
ƒ EN 671 Serisi - Sabit yangın söndürme sistemleri - Hortum sistemleri
ƒ EN 1634 Serisi - Yangına dayanıklılık deneyleri
ƒ EN 12845+A2 - Sabit yangın söndürme sistemleri - Otomatik püskürtme
sistemleri - Tasarım, kurulum ve bakım
Türk Standardları Enstitüsü, Avrupa standart kuruluşları tarafından hazırlanmakta olan standartları Türk Standardı olarak uyumlaştırmaktadır. Yangın
alanında hazırlanan Avrupa Standartları, TS olarak yayınlanmaktadır.
Enstitümüz, ISO ve CEN’in yangın alanındaki Teknik Komitelerini takip etmek üzere MTC 96 - Yangın- Yangınla Mücadele Cihazları- Alarm ve Söndürme Sistemleri Ayna Komitesini kurmuştur. MTC 96 Yangın Ayna Komitesi;
ƒ CEN/TC 70 - Yangınla mücadele cihazlarının elle kullanılan aksamı (Manual
means of fire fighting equipment)
ƒ CEN/TC 72 - Yangın algılama ve yangın alarm sistemleri (Fire detection and
fire alarm systems)
ƒ CEN/TC 127 - Binalarda yangın güvenliği (Fire safety in buildings)
ƒ CEN/TC 191 - Sabit yangın söndürme sistemleri (Fixed firefighting systems)
ƒ CEN/TC 192 - Yangında kullanılan ekipmanlar (Fire service equipment)
ƒ ISO/TC 92 - Yangın güvenliği (Fire safety)
ƒ ISO/TC 21/SC8 - Gaz kullanarak yangın söndürme sistemleri ve gazlı ortam
(Gaseous media and firefighting systems using gas)
komitelerinin çalışmalarını takip etmekte ve bu komitelerce hazırlanmakta
olan yangın standartları ile ilgili ülke görüşünün oluşturulmasını ve komitelere iletilmesini sağlamaktadır. Yangın Ayna Komitesi, 2004 yılından beri takibinde bulunan CEN ve ISO Teknik Komitelerinin faaliyetlerini aktif olarak takip
etmekte ve hazırlanmakta olan tasarıların oylamalarına katılmaktadır.Ŷ
* Council Directive 89/106/EEC for construction products (CPD) ve Regulation (EU) No
305/2011 for construction products (CPR)
REFERANSLAR
ɮEuropean Commision, Council Directive
89/106/EEC for construction products (CPD)
ɮEuropean Commision, Regulation (EU) No
305/2011 for construction products (CPR)
ɮhttp://www.iso.org/iso/home/standards_development/list_of_iso_technical_committees.htm, (28.06.2013)
ɮhttp://www.cen.eu/cen/Sectors/TechnicalCommitteesWorkshops/CENTechnicalCommittees/Pages/default.aspx, (28.06.2013)
ɮ http://www.tse.org.tr/hizmetlerimiz/ayna-komiteler/sektörel-ayna-komiteler/sektör-10-sağlık-ve-güvenlik, (28.06.2013)
standard ƒ G=OuI 27
Ŷ dosUa
Baca ve Do侃al Gaz
Güvenliği
*QDammed anHu
î îtBaiUe Dairesi
Do侃algaz günlük hayatta ısınma, aydınlatma ve pi㶆irme
gibi birçok konuda ihtiyaç duyulan en önemli enerji
kaynaklarından biridir. Do侃ru kullanılmadı侃ı takdirde
yangın, patlama ve bo侃ulma gibi tehlikeleri vardır.
Do侃algaz; %90 metan, % 5 etan, %5 di侃er gazlardan
olu㶆ur. Do侃algazın yanabilmesi için %12 lik oranda
oksijene ihtiyaç vardır. Yo侃unlu侃u havadan hafiftir
dolayısıyla kaçaklar da yukarıda birikir. Yanabilmesi için bir
kıvılcım yeterlidir.
28 standard ƒ G=OuI
187
110
Gaz kaçağı tespit edildiğinde;
ƒ Gaz hemen kesilmeli, ortam havalandırılmalı;
LPG ise tabandan, doğalgaz ise tavandan havalandırma yapılmalı
ƒ Kıvılcıma neden olacak hareketlerden kaçınmalı
ƒ Kapı ziline kesinlikle basılmamalı
Doğalgazlı sistemleri
kullanırken dikkat edilmesi
gereken hususlar şunlardır:
ƒ Binalarda otomatik gaz kesme ventilleri bulunmalıdır.
ƒ Olası gaz kaçaklarının tespiti için
gaz alarm cihazları; LPG için tabana
yakın, doğalgaz için tavana yakın
noktalara monte edilmelidir.
ƒ Gaz kaçağı olup olmadığı sabun
köpüğü ile kontrol edilmelidir. Kibrit,
çakmak gibi ısı kaynakları ile kesinlikle kontrol yapılmamalıdır.
ƒ Yürüme esnasında statik elektrik oluşturmamaya dikkat edilmeli
ƒ Buzdolabının kapağı açılmamalı (motor çalışacaktır)
ƒ Sigara içilmemeli
ƒ 187 Acil Gaz Hattı aranmalı
ƒ Yangın durumunda ise 110 İtfaiye aranmalıdır.
Gaz alarm ?ihaz„
Ülkemizde 1990 yılından itibaren doğalgaz kullanımına geçilmesi ile bacaların önemi daha da artmıştır.
Baca çekişinin yetersiz olduğu durumlarda karbonmonoksit gazı açığa çıkar ve ölümlere neden olabilir.
Bu problemlerin aşılabilmesi için en başta baca temizliği gelmektedir. Baca temizliğinin itfaiye teşkilatlarının yetkilendirdiği uzman ekiplerce yapılması hayati
önem taşımaktadır. Çünkü itfaiye teşkilatlarından yetkilendirilmiş şirketlerin yaptığı baca temizlikleri denetime tabidir. Yetkisiz şirket veya ekiplerce yapılan temizlikler denetimsizdir. Baca temizliği yaptırmak isteyen kişi veya kuruluşlar tarafından temizlik için gelen
personele mutlaka baca temizleme konusunda eğitim
aldıklarına dair belge sorulmalıdır.
standard ƒ G=OuI 29
Ba?a temizleme periyotlar„
ƒ Sobalarda, odun ve kömür gibi yüksek oranda is bırakan yakıt kullanıldığı takdirde borular ayda bir, bacalar iki ayda bir,
ƒ Diğer yakıtlar (doğal gaz ve LPG hariç) kullanıldığında borular iki ayda bir, bacalar üç ayda
bir,
ƒ Merkezi sistemli veya bireysel olarak kullanılan doğal gaz ve LPG ile ısınan tüm binaların
bacalarının kontrol, bakım ve temizliği yılda
en az bir,
ƒ Otel, lokanta, restoran, yemek fabrikası gibi
topluma açık yerlerle, ocaklarında yemek pişirilip kızartma yapılan tüm yağlı kanal sistemleri en az dört ayda bir temizlenmelidir.
30 standard ƒ G=OuI
)odoslu havalarda neden soba zehirlenmesi olur
Bu sorunun yanıtı rüzgârların estiği yöndür; diğer bir deyişle kuzeydoğudan esen poyraz kuzeyli olduğu
için genellikle soğuk; güneybatıdan esen lodos ise güneyli olduğu için genellikle sıcak hava taşıyan bir
rüzgârdır. Sıcak bir rüzgâr olan lodos, dış ortam sıcaklığını artırdığı için sadece sobayı boğmaz aynı zamanda bacanın çekiş gücünü de büyük ölçüde azaltır. Lodoslu havalarda yakma sistemleri kapatılmalıdır.
Ba?a sistemlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar Ûunlard„r
ƒ Baca standartlara uygun üretilmiş ve elemanları seçilmelidir.
ƒ Bacanın planlanması uzman kişilerce yapılmalıdır.
ƒ Baca iç çapı 13 -18 cm olmalıdır.
ƒ Etkili baca yüksekliği gazlı sistemlerde en az 4 metre olmalıdır.
ƒ Baca gazların oluşturacağı asit ve neme dayanıklı olmalıdır.
ƒ Baca mümkünse bina içinde olmalıdır. Bacanın bina dışında yapılması halinde soğumaması için gerekli
ısı yalıtımı yapılmalıdır.
ƒ Duman kanallarının sızdırmazlığının sağlanması için ek yerleri ve bacaya bağlandığı kısımlar sızdırmaz
malzeme ile kaplanmalıdır.
ƒ Baca kesiti yakıcı cihaza uygun seçilmelidir.
ƒ Her baca bir yakıcı cihaza hizmet vermelidir.
ƒ Ortaya çıkabilecek herhangi bir yangında meydana gelecek yüksek sıcaklığa dayanabilir malzemeden
olmalıdır.
ƒ Baca kesiti zorunlu olmadıkça dairesel olmalıdır.
ƒ Kolay kontrol edilebilir ve temizlenebilir olmalıdır.
ƒ Bacalar mümkün olduğunca dik yapılmalı, zorunlu hallerde ise yatayla en az 60 derece açıda tek sapmaya izin verilmelidir.
ƒ Baca kontrol kapakları olmalıdır.
ƒ Baca şapkası olmalıdır.
ƒ Birbirinden farklı yüksekliklere sahip bitişik binaların bacalarında daha düşük seviyede olan binaya ait
bacaların komşu binaya olan mesafesi en az 6 metre olmalıdır. Bu sağlanamıyor ise bacalar yüksek olan
bina seviyesine kadar yükseltilmelidir.
Ba?a denetimlerinde karۄlaۄlan hatal„ uygulamalar
Baca gazı sıcaklığı 50 °C altına düştüğünde baca içerisinde yoğuşma meydana gelir.
Baca bağlantı boruları eğilip bükülebilen özellikte olmamalı çelik olmalıdır.
Tek bacaya şofben ve davlumbaz bağlantısı yapılmamalıdır.
Havalandırma menfezleri hiçbir suretle kapatılmamalıdır.
Bacalar binada ortak alanlardır, tadilat sırasında alt dairenin bacasına harç dökülüp dökülmediği kontrol
edilmelidir.
Baca tasarlanırken rüzgâr yönü ve boyu hesaplanmalıdır.Ŷ
standard ƒ G=OuI 31
Ŷ dosUa
Yapısal Yangın
Güvenliği
6rd Do¾ Dr 0erdar 0eHamet
oçaVi¾i ¶niversitesi ²çretim ¶Uesi
Bo侃aziçi Üniversitesi nde geli㶆tirilen projeyle çok katlı
binalarda çıkan yangınlarda can kaybı olmayacak...
32 standard ƒ G=OuI
Yapısal yangın güvenliği konusunda önemli çalışmalara imza atan Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği
Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet ve
öğrencileri, yüksek katlı yapılar için uzun süre yangına
dayanımlı beton-çelik kompozit bir taşıyıcı sistem geliştirdi ve Türkiye’nin ilk büyük ölçekli yapısal yangın
dayanım testini gerçekleştirdi. Geliştirilen bu taşıyıcı
sistem ile çok katlı binalar, olası bir yangına uzun süre
yapısal bir çökme yaşamadan dayanabilecek ve olası
can kaybının önüne geçilebilecek.
Yapısal yangın konusunda ilk araştırma projesi olan
bu proje Marie Curie 7. Çerçeve Avrupa Araştırma
Fonu ve TÜBİTAK Başlangıç AR-GE Projeleri Destekleme Programı tarafından destekleniyor.
Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet’in öncülüğünü yaptığı
proje çok katlı binaların yangına karşı tasarlanmasını
amaçlıyor. Yapılar tasarım aşamasındayken deprem
mühendisliğinde uygulandığı gibi yangından gelen
yüklere karşı tasarlanmaktadır. Deprem gibi doğal afet
olan yangın da yapılara bir yük olarak tanımlanabilmektedir. Yangının yapılara etkisi son zamanlarda yüksek
katlı binalarda yaşanan yangınlardan ve yapılan yangın testlerinden ortaya çıkmaktadır. Yangın bilimi ve
inşaat mühendisliğini birleştiren bir araştırma dalı olan
Yapısal Yangın Mühendisliği, son 25 yılda Avrupa ve
Amerika’da hızla gelişim göstermiştir. Amerika’daki ikiz
kulelerin 2001 yılında çökmesiyle araştırma alanı ivme
kazanmıştır.
standard ƒ G=OuI 33
Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet proje hakkında şu açıklamalarda bulundu: “İstanbul’daki yüksek katlı binaların sayısının
son yıllarda hızla artması bu araştırma önerisinin önemini
artırıyor. Türkiye’de yapılan hiçbir yüksek yapı, yapısal olarak
yangına dayanımlı tasarlanmıyor, sadece mekanik ve elektronik aktif yangın önlemleri (yağmurlama, duman algılama
sistemleri, yangın bölmeleri, yangın dolapları vb.) ile planlanıyor. Avrupa Birliğindeki ülkeler; bina yönetmeliklerini yangın dayanımına göre yeniden gözden geçirmekte ve ortak
bir Yapısal Yangın Koruma Yönetmeliği’ni geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu yaklaşım ‘pasif yangın güvenliği’ olarak da
adlandırılmaktadır. Türkiye’de ise halen kullanılmakta olan
Binaların Yangından Korunması Hakkındaki Yönetmelik, ‘aktif yangın’ güvenliği dışında (yağmurlama sistemleri, yalıtım
malzemeleri vb.), binaların yapım aşamasında yangına dayanıklı tasarlanması üzerinde hiçbir bilgi içermemektedir.
Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik’te
sadece deprem doğal afet olarak görülmüş, yangın afetine
çok az değinilmiştir.”
ÝDoÓru tasar„m ile
yal„t„la?ak taۄy„?„
elemanlar azala?ak
ve bu sayede
toplam maliyet
0- oran„nda
indirilebile?ektirÝ
34 standard ƒ G=OuI
Binaların, özellikle de yüksek katlı binaların, tasarım aşamasındayken yangına karşı tasarlanması gerektiğini savunan
Selamet, “Yüksek katlı binalar, büyükşehirlerde önemli tehlikelerden biri olan yapısal yangın problemini de beraberinde
getiriyor. Bunun nedeni ise, yüksek binalarda çıkacak yangının zamanında söndürülmesinin ve bina içindeki insanların
tahliye edilmesinin çok daha zor olmasıdır. Bu binalardaki insanların hızlı tahliye olamaması da itfaiyenin yangın söndürme işlemine başlamasını geciktirmektedir. Yüksek yapıların,
yangın söndürülmesinin gecikmesi ihtimalini de göz önüne
alarak, yangına karşı daha dayanımlı tasarlanması gerekiyor.
Yangın dayanım testlerindeki genel amacımız Türkiye’deki
yüksek katlı özellikle çelik ve kompozit binaların yangına
karşı performansını artırmak ve bu yapı sistemlerinin yapısal yangın prensiplerine göre tasarlanması için önemli bir
aşama kaydetmektir. Binalardaki yangın problemini sadece
yağmurlama, söndürme ve yangın tüpü ile çözmekten çıkıp
yapısal yangın bilimine ve tasarıma yönelmeyi sağlamak.
Eğer biz bir yapının davranışını önceden hesaplayabiliyorsak çok daha akıllıca seçenekler ortaya koyabiliriz ve doğru
tasarımla maliyetleri oldukça azaltabiliriz. Bu Ar-Ge çalışmasının sonucunda, yalıtım kullanılmayarak yangına uzun süre
dayanıklı ve aynı zamanda ekonomik yeni bir beton-çelik
döşeme sistemi ve çelik birleşim tasarımı ürettik. Amacımız
bu yeni tasarımın çelik inşaat sektöründe kullanımını teşvik
etmektir. Doğru bir tasarım ile özellikle çelik konstrüksiyon
binalarda yangına karşı yalıtılacak taşıyıcı elemanlar azalacak ve bu sayede toplam maliyet %10-15 oranında azaltılabilecektir ” dedi.
Türkiye Yapısal Çelik Derneği, Türkiye ve Avrupa Yangın
Komiteleri ve İMSAD Üyesi olan Yrd. Doç. Dr. Serdar Selamet, mevcut Yönetmelikte yapısal yangın güvenliği için
değişikliklerin yapılması gerektiğini söyleyerek, “Türkiye’de akıllı bina olarak tasarlanan çok katlı iş, ofis binaları
yapılıyor ve yapılmaya devam ediyor. Ancak İstanbul’daki yüksek katlı binalarda akıllı dedikleri sınıflandırma tamamen dijital, yani elektrikle çalışan sistemlerden oluşuyor. Bu binalarda yangını algılayan dedektörler var, o dedektörler bunu algıladıktan sonra yağmurlama sistemi
devreye giriyor ve bölge bölge yangını söndürüyor. Ama
büyük bir deprem olduğunda ve elektrikler kesildiğinde
jeneratörlerin devreye girmemesi ‘akıllı’ olarak nitelendirilen binaları tamamen yangına karşı savunmasız hale
getirebilir. En akıllı yapı tasarımı dış etkenler olmadan
yangın felaketine karşı dayanabilen ve taşıyıcı sistemleri
belli bir süre çökmeden ayakta kalabilen bir tasarımdır.
Bu sayede binadaki tüm insanları tahliye edecek süre
sağlanmış olacak ve aynı zamanda yapıdaki hasar en aza
indirilmiş olacaktır” diye konuştu.
Yangının ekonomiye kaybı, depremin ekonomiye
kaybından daha büyük...
ABD Yangından Korunma Derneği’nin verilerine göre
1980 yılından bugüne çeşitli ülkelerde yüksek katlı bi-
nalarda çıkmış büyük çaplı yangınların New York’taki
Dünya Ticaret Merkezi İkiz Kulelerinin çökmesi de katılırsa ülke ekonomilerine zararı milyarlarca doları bulmuştur.
Genova İstatistik Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre
sadece İngiltere’de bina yangınlarının sayısı yıllık ortalama yüz bini bulmaktadır. Ülke ekonomisine zararı
ise yıllık ortalama 1,9 milyar sterlin olmaktadır. Bina
yangınından dolayı hayatını kaybeden insan sayısı ise
son 20 yıldır düşüş göstermekle beraber yıllık ortalama
600’ü bulmaktadır. Bina yangınlarının ekonomiye verdiği zarar diğer gelişmiş ülkelerde de oldukça yüksektir.
ABD’de bu rakam 17 milyar doları, Almanya’da ise 3 milyar euroyu bulmaktadır.
Bina yangınlarının verdiği bu ekonomik yüke karşılık,
ABD’de yakın zamanda yaşanan 1994 Northridge depremi için 20 milyar dolar zarar öngörülmüştür.
Yıllık ortalama baz alınırsa, 1994’ten bu yana bina yangınlarının ABD’ye toplamda yaklaşık 350 milyar dolara
mal olduğu hesaplanmaktadır. Bu karşılaştırma yangının gelişmiş ülkelere depremden daha ciddi bir ekonomik zarara neden olduğunu açıkça göstermektedir.Ŷ
standard ƒ G=OuI 35
\DQJñQYHWUDYPD
36 standard ƒ G=OuI
dosUa Ŷ
0inem ¶stÐn 6etkin
2Vman -sikoHog
Travmatik olaylar kar㶆ısında vücudumuz
sava㶆 ya da kaç tepkisi verir. Bu iki tepki tüm
insanlar için standarttır. Sava㶆-kaç tepkisi, stres
yaratan bir durumda kendimizi korumamızı
veya bu durumdan uzakla㶆mak ve hayatta
kalabilmek için kaçmamızı sa侃lar.
“Kış gelmiş. Sıcacık evinizde günün yorgunluğunu çıkarmak için uzanmışsınız. Televizyonda çok güzel bir
film buldunuz. Eşiniz ve çocuğunuz da yanınızda. Yarın
iş çıkışı okuldaki veli toplantısına gideceğinizi hatırlıyorsunuz. Öğretmenler her zaman memnundu benim
çocuğumdan, bir kez daha övgüleri toplayacağım diyerek gururlanıyorsunuz içten içe. Filmin ilerleyen dakikalarında gözleriniz ağırlaşıyor ve tatlı bir uykuya dalıyorsunuz. Sobanın çıtırtılarını duyuyorsunuz…
Derken aniden yükselen bir ses… Eşinizin çığlığı bu:
Yangın var, yanıyoruz!..
Ve 3 dakika önceki huzurun, sakinliğin, dengenin, sükunetin ve gelecek hayallerinin yerini bambaşka duygular
alıyor. Çok ama çok derin bir korku yaşıyorsunuz önce
eşinizi ve çocuğunuzu arıyor gözleriniz. Dehşete kapılıyorsunuz, yangın baş edemeyeceğiniz kadar büyük
bir tehdit. Bir sonraki adımda nereye gideceğinizi, nasıl
davranacağınızı kestiremiyorsunuz, çaresiz kalıyorsunuz. Yarını değil, sadece o anı düşünüyorsunuz. Tek bir
yanlış hamle üçünüzün de hayatına mal olabilir…”
Yukarıda anlatmış olduğum kısa hikâye hepimizin, her
an başına gelebilecek bir travmatik olay örneğidir. Travmanın yaşandığı anı az da olsa hissettiren bu olayın
devamında, kişide gelişebilecek semptomlar, birtakım
davranış değişiklikleri ve nasıl baş edebileceğimizden
bahsedeceğim sizlere.
Yangın, insan eliyle bilerek ya da bilmeden oluşturulan
travmatik yaşantılardan yalnızca bir tanesi. Olay anı, tıpkı yukarıdaki örnekte yer aldığı gibi çoğu insanda “korku - dehşet - çaresizlik” yaratarak, günlük hayatın rutin
işleyişini bozacak şekilde seyreder.
Yangını veya diğer afetleri birebir yaşamamız şart değildir. Başkasının yaşadığı bir afeti duymamız, televizyondan izlememiz, tanık olmamız, öğrenmemiz de bizi etkiler. Afeti yaşayanların etkilenme halkalarını şu şekilde
şematize edebiliriz:
Üçüncül Mağdurlar
İkincil Mağdurlar
Birincil Mağdurlar
standard ƒ G=OuI 37
Birincil mağdurlar; travmaya doğrudan maruz kalan kişilerdir. Örneğin İzmir’de bir ilkokulun ikinci katındaki 2B
şubesinde yaşanmış olan yangından
en çok sınıftaki öğrenciler ve öğretmen
etkilenir. Bunlar travmanın birincil mağdurlarıdır. İkincil mağdurlar; maruz
kalanların aileleri, arkadaşları, yakınları,
komşuları, afet çalışanlarıdır. Okuldaki
diğer öğretmenler ve diğer sınıflardaki
öğrenciler, çocukların ve öğretmenlerin yakınları, hizmetli personel, yangına
müdahaleye giden itfaiye ekibi ve sağlıkçılar bu gruba girer. Üçüncül mağdurlar; toplumun geri kalan ve haberi
öğrenmiş olan bireylerdir. Aynı şehirdeki ve başka şehirlerdeki tüm okul çalışanları ve öğrenciler, başka şehirlerde
yaşayan konuyu haberlerde duymuş
olan aynı yaşta çocukları olan veliler,
eşi-dostu öğretmen olan kişiler ve toplumun tamamı bu gruba dâhildir.
Ayrıca çocuklar, yaşlılar, yoksullar, kadınlar, düşük eğitimliler, afet sonrasında ekonomik ve toplumsal desteklerini
kaybedenler ve “bana bir şey olmaz”
inancına sahip kişiler afetlerden en çok
etkilenen gruplardır.
Herkes elbette aynı olaydan aynı şekilde
etkilenmez. Çünkü her birey birbirinden
farklıdır. Ayrıca durumdan duruma kişilerin etkilenme dereceleri değişecektir.
Örneğin yangının şiddeti, yangına maruz kalınan süre, yangına maruz kalma
olayının tekrarlanması (olayı yaşama
sıklığı) etkiyi ve gösterilen tepkileri değiştirecektir.
38 standard ƒ G=OuI
Yangın, ço侃u insanda
korku - deh㶆et - çaresizlik
yaratarak, günlük hayatın
rutin i㶆leyi㶆ini bozacak
㶆ekilde seyreder.
Travmatik olaylar karşısında vücudumuz “savaş ya da kaç” tepkisi verir. Bu iki tepki tüm insanlar için
standarttır. Savaş-kaç tepkisi, stres yaratan bir durumda kendimizi korumamızı veya bu durumdan
uzaklaşmak ve hayatta kalabilmek için kaçmamızı sağlar. Stres durumlarında vücudumuzda bir
takım hormonlar (adrenalin) hızla salgılanır. Bunların salgılanmasıyla bedenimizde ortaya çıkan
değişimler, tehlikeli durumlarda bedenimizi tehlikeyle savaşmaya ya da ondan kaçmaya hazırlar.
Tüm bu çaba bedenin kendini koruması ve bizi hayatta tutması için yaptığı hazırlıktır.
Hızlı kalp atışı, hızlı soluk alıp-verme, dikkat dağınıklığı, tuvalet ihtiyacı duyma, terleme, bacak
kaslarında gerilme, göz bebeklerinde büyüme, ağız kuruluğu, boyun ve omuz kaslarının gerilmesi
bedenimizin yaptığı hazırlıktır.
Travmatik olay sırasında verdiğimiz bu tepkiler, eğer biraz da şanslıysak bizi o an gelişen ani ve korkunç olaydan kurtarmış olur. Fakat sonrasında ruhumuzun bizi korumak adına, problem yaşadığımızı bize hissettirmek için ortaya çıkardığı bazı tepkiler olabilir. Bu tepkiler, “anormal durumlardaki
normal tepkiler”dir.
standard ƒ G=OuI 39
Anormal durumlara gösterilen normal tepkiler nelerdir?
Bu tepkiler yaş gruplarına göre şu şekilde gruplanabilir:
Yangın gibi bir afetten kurtulan küçük çocuklarda (4-7 yaş); anne babaya yapışma, iştah kaybı, gece kâbusları, içe çekilme, alt ıslatma, aşırı öfkeli davranışlar izlenir.
Daha büyük yaştaki çocuklarda (7-12 yaş); okul başarısında düşme, iştahta artma
veya azalma, okula gitmek istememe, baş ve karın ağrıları, gece yatağını ıslatma
gibi davranışlar görülebilir.
Yangın gibi bir afetten kurtulan gençlerde (7-18 yaş) ise; okul başarısında düşme,
üzüntü, mutsuzluk, umutsuzluk, sindirim sistemi sorunları, isyankâr davranışlar,
içe kapanma, öfke patlamaları gözlenebilir.
Yangın gibi bir afetten kurtulan yetişkin (18+) kişilerde; kâbuslar, olayı sık sık hatırlama, olayın hatırlatıcılarından kaçınma davranışı, olayla ilişkili korkular, uyku
bozuklukları, çabuk öfkelenme, sık sık irkilme-sıçrama, unutkanlık, hayattan zevk
almamaya başlama, karamsarlık, boşluk hissi, çökkünlük ve yalnızlaşma gibi davranışlardan birkaçı veya tümü bulunabilir.
Bu tepkiler travmatik bir olayın ardından, bu olaya maruz kalan hemen herkeste
görülebilir. Ancak herkeste aynı tabloyla seyretmez. Bazıları bu tepkilerin bir kısmını hafif düzeyde yaşarken, bazıları yoğun şekilde tamamını yaşayabilir. Bu tepkileri yaşamak aklınızı kaçırdığınız, hastalandığınız veya kronik şekilde yaşamak
zorunda olduğunuz psikolojik bir bozukluğa sahip olduğunuz anlamına gelmez.
Peki bütün bu tepkiler ile kendi kendimize baş edebilir miyiz?
Basit yöntemler ile bu tepkilerin bir kısmını azaltmak mümkündür. Gevşeme
egzersizleri yapmak, derin nefes egzersizleri yapmak, kahve - sigara gibi uyarıcılardan uzak durmak, spor yapmak, düzenli uyumak, yaşadığınız olayı çevrenizle
olabildiğince çok paylaşmak sizdeki etkileri azaltmak için basit ama etkili yöntemlerdir.
Yukarıda saydığım belirtilerin “normal tepkiler” olduğu unutulmamalıdır. Ancak
bu belirtiler 1-1,5 ay süresince artarak devam ediyorsa, çok sayıda ve bir arada
görülüyorsa, farklı koşullar altında ortaya çıkıyorsa, günlük hayatın işleyişini bozuyorsa özel bir değerlendirme gereklidir. İşte bu noktada bir uzman desteği almanız gerekir.
Başvurduğunuz uzman kendi alanına göre veya sizin uygun olduğunuz terapi
yöntemine göre bir tedavi planı çizer. Psikiyatrist desteği alıyorsanız ilaç tedavisi, terapiste gidiyorsanız psikoterapi ile yürütülür. Ancak önerilen ikisinin birlikte yürütülmesidir. Travma konusunu kapsayan çalışma yöntemlerinin içinde
hipnoz, aile terapileri, davranışsal terapiler, analitik terapi yöntemleri sayılabilir.
Yapacağınız bu plan çerçevesinde, terapistiniz ile birlikte işbirliği yaparak maruz
kaldığınız travmatik yaşantının etkileri üstünde çalışabilirsiniz. Travmanın etkileri
elbette kalıcı izler bırakır.Ŷ
Konu hakkında iletişime geçmek isteyenler için: [email protected]
40 standard ƒ G=OuI
6aÛam hiçbir
noktada sizi terk
etmez Her daim
sizi içine çekmeye
devam eder ÔÛte
tam da bu nedenle,
hayat„n içinde
olabilmek, yeniden
yaÛamaktan
keyif alabilmek
ve uykular„n„z„
huzurla uyumak için
travman„n etkileri
ile savaÛmal„s„n„z
standard ƒ G=OuI 41
Ŷ dosUa
¡
n
42 standard ƒ G=OuI
Gaz dedektörü
İlgili standardına uygun elektrik kesilmesine karşı kendinden
bataryalı algılama ve uyarı cihazıdır.
Yangın Kompartımanı
Bir bina içerisinde, tavan ve taban döşemesi dahil olmak üzere, her yanı en az 60 dakika yangına karşı dayanıklı yapı elemanları ile duman ve ısı geçirmez alanlara ayrılmış bölge.
Duman tahliyesi
Dumanın yapının dışına kendiliğinden çıkmasını veya mekanik yollarla zorlamalı olarak atılmasını ifade eder.
Yağmurlama (sprinkler) sistemi
Yangını söndürmek, soğutmayı sağlamak ve gelişen yangını
itfaiye gelinceye kadar sınırlamak amacı ile kurulan ve su püskürtmesi yapan otomatik sistemdir.
Yangın türü
A sınıfı yangınlar: Odun, kömür, kâğıt, ot, doküman ve plastik gibi yanıcı katı maddeler,
B sınıfı yangınlar: Benzin, benzol, makine yağları, laklar, yağlı
boyalar, katran ve asfalt gibi yanıcı sıvı maddeler,
C sınıfı yangınlar: Metan, propan, bütan, LPG, asetilen, havagazı ve hidrojen gibi yanıcı gaz maddeler,
D sınıfı yangınlar: Lityum, sodyum, potasyum, alüminyum
ve magnezyum gibi yanabilen hafif ve aktif metaller ile radyoaktif maddeler gibi metaller yangınını göstermektedir.
standard ƒ G=OuI 43
ƒ Yangına karşı dayanımı 120 dakikadan daha az olan
betondan mamul taşıyıcı sistem elemanlarında TS 500
Standardına uyulur.
ƒ Dış cephelerin, bina yüksekliği 28,50 m’den fazla olan
binalarda zor yanıcı malzemeden ve diğer binalarda ise
en az zor alevlenici malzemeden olması gerekir. Alevlerin bir kattan diğer bir kata geçmesini engellemek için
iki katın pencere gibi korumasız boşlukları arasında,
düşeyde en az 100 cm yüksekliğinde yangına dayanıklı
cephe elamanıyla dolu yüzey oluşturulur veya cephe iç
kısmına en çok 2 m aralıklarla cepheye en fazla 1,5 m
mesafede yağmurlama başlıkları yerleştirilerek cephe
otomatik yağmurlama sistemi ile korunur.
ƒ Toplam kullanıcı sayısı 50 ila 500 kişi arasında ise kattaki bir kaçış yolunun genişliği 100 cm’den, 501 ila 2000
kişi arasında ise kattaki bir kaçış yolunun genişliği 150
cm’den, 2001 ve daha fazla ise kattaki bir kaçış yolunun
genişliği 200 cm’den az olmayacak şekilde çıkış sayısı
bulunur. Kaçış yolu, bu özelliği dışında, yapının mekanlarına hizmet veren koridor ve hol olarak kullanılıyor ise
110 cm’den az genişlikte olamaz. Hiçbir çıkış veya kaçış
merdiveni veyahut diğer kaçış yolları, hesaplanan bu
değerlerden ve 80 cm’den daha dar genişlikte olamaz.
ƒ Asansör kabini dışında asansör holünde, kolayca okunabilecek büyüklükte “YANGIN SIRASINDA KULLANILMAZ” levhasının olması zorunludur.
ƒ Sürekli insan yaşamının olmadığı kapalı alanlarda
(depo, arşiv, bilişim sistem odaları ve benzeri) yangın
oluşumunu önleyen ve akreditasyona tabi ulusal veya
uluslararası sertifikasyon sistemine sahip oksijen azaltma sistemleri uygulanabilir.
44 standard ƒ G=OuI
ƒ Kazan dairesi, binanın diğer kısımlarından, yangına
en az 120 dakika dayanıklı bölmelerle ayrılmış olarak
merkezi bir yerde ve bütün halinde bulunur. Kazan dairesinde en az 1 adet 6 kg’lık çok maksatlı kuru kimyevi
tozlu yangın söndürme cihazı ve büyük kazan dairelerinde en az 1 adet yangın dolabı bulundurulur.
ƒ Konutlar hariç olmak üzere, alışveriş merkezleri, yüksek binalar içinde bulunan mutfaklar ve yemek fabrikaları ile bir anda 100’den fazla kişiye hizmet veren mutfakların davlumbazlarına otomatik söndürme sistemi
yapılması şarttır.
ƒ Toplam alanı 2000 m2’yi aşan bodrumlardaki kapalı
otoparklar için mekanik duman tahliye sistemi yapılması şarttır. Duman tahliye sisteminin binanın diğer
bölümlerine hizmet veren sistemlerden bağımsız olması ve saatte en az 9 hava değişimi sağlaması gerekir.
ƒ Yapı yüksekliği 51,5 m’den daha fazla olan yapılarda,
en az 1 asansörün acil hallerde kullanılmak üzere acil
durum asansörü olarak düzenlenmesi şarttır.
ƒ Acil durum asansörünün kabin alanının en az 1,8 m2,
taşıma kapasitesinin en az 630 kg, hızının zemin kattan
en üst kata 1 dakikada erişecek hızda olması ve enerji
kesilmesi halinde acil durum jeneratörüne bağlı bulunması gerekir.
ƒ Acil durum asansörlerinin elektrik tesisatının ve kablolarının yangına karşı en az 60 dakika dayanıklı olması
ve asansör boşluğu içindeki tesisatın sudan etkilenmemesi gerekir.
ƒ Yönlendirme işaretleri; yeşil zemin üzerine beyaz olarak, ilgili yönetmelik ve standartlara uygun sembolleri
ve normal zamanlarda kullanılacak çıkışlar için “ÇIKIŞ”,
acil durumlarda kullanılacak çıkışlar için ise “ACİL ÇIKIŞ” yazısını
ihtiva eder. Yönlendirme işaretlerinin her noktadan görülebilecek
şekilde ve işaret yüksekliği 15 cm’den az olmamak üzere, azami görülebilirlik uzaklığı; dışarıdan veya kenarından aydınlatılan yönlendirme işaretleri için işaret boyut yüksekliğinin 100 katına, içeriden
ve arkasından aydınlatılan işaretlere sahip acil durum yönlendirme
üniteleri için işaret boyut yüksekliğinin 200 katına eşit olan uzaklık
olması gerekir.
ƒ Yangın algılama sisteminin ve parçalarının TS EN 54’e uygun olarak
üretilmesi, tasarlanması, tesis edilmesi ve işletilmesi şarttır.
ƒ Yüksek binalar ile toplam kapalı kullanım alanı 1000 m2’den büyük
imalathane, atölye, depo, otel, motel, sağlık, toplanma amaçlı ve eğitim binalarında ve kapalı kullanım alanı 2000 m2’den büyük bütün
binalarda yangın dolabı yapılması mecburidir. Yangın dolapları, her
katta ve yangın duvarları ile ayrılmış her bölümde aralarındaki uzaklık 30 m’den fazla olmayacak şekilde düzenlenir.
ƒ Yangın söndürücülerin periyodik kontrolü ve bakımı TS 11748 Standardına göre yapılır. Söndürme tüplerinin 6 ayda bir kontrol edilmesi, yıllık genel bakımlarının yapılması, standartlara uygun toz kullanılması ve 4 yıl sonunda tozunun değiştirilmesi şarttır.
ƒ Evlerde ikiden fazla LPG tüpü bulundurulamaz. LPG tüpleri dik konumda bulundurulur. Tüp ile ocak, şofben, kombi ve katalitik gibi
cihazlar arasında hortum kullanılması gerektiğinde, en fazla 150 cm
uzunluğunda ve ilgili standartlara uygun eksiz hortum kullanılır ve
bağlantılar kelepçe ile sıkılır. İşyeri veya topluma açık her türlü binada zemin seviyesinin altında kalan bodrum katlarında LPG tüpü
bulundurulamaz.
ƒ Her yapının, yangın veya diğer acil durumlarda yapıdan kaçış sırasında kullanıcıları, ısı, duman veya panikten doğan tehlikelerden
koruyacak şekilde yapılması, donatılması, bakım görmesi ve işlevini
sürdürmesi gerekir.
ƒ Her yapıda, bütün kullanıcılara elverişli kaçış imkânı sağlayacak
şekilde, yapının kullanım sınıfına, kullanıcı yüküne, yangın korunum
düzeyine, yapısına ve yüksekliğine uygun tip, sayı, konum ve kapasitede kaçış yolları düzenlenir.
ƒ Asansörler kaçış yolu olarak kabul edilmez.
ƒ Yangın güvenlik holleri; kaçış merdivenlerine dumanın geçişinin
engellenmesi, söndürme ve kurtarma elemanlarınca kullanılması ve
gerektiğinde engellilerin ve yaralıların bekletilmesi için yapılır. Hollerin, kullanıcıların kaçış yolu içindeki hareketini engellemeyecek şekilde tasarlanması şarttır.Ŷ
Kaynak
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik
standard ƒ G=OuI 45
Ŷ dosUa
Coğrafi
Bilgi
Sistemleri
46 standard ƒ G=OuI
Dmet 2HQkök
,rman ve 0Q îĈHeri akanHuçu
Co侃rafi Bilgi Sistemleri
en genel haliyle; konuma
dayalı gözlemlerle elde
edilen grafik ve grafik
olmayan bilgilerin
toplanması, saklanması,
i㶆lenmesi ve kullanıcıya
sunulması i㶆levlerini
bütünlük içerisinde
gerçekle㶆tiren bir
bilgi sistemi 㶆eklinde
tanımlanabilir.
standard ƒ G=OuI 47
CBS, kavramsal bir sınıflamada hiyerarşik olarak öncelikle Sistem, sonra Bilgi Sistemi kategorisi altında yer alır. İşlevsel bir sınıflamada ise CBS,
öncelikle Teknoloji, sonra Bilgi Teknolojisi altında yer alır. Coğrafya, haritacılık ve bilgisayar bilimleri ile ilgili bir teknoloji olup Coğrafi Veri Altyapısı bileşenlerinden Bilgi Teknolojileri kapsamında yer alır. Görsel tabanlı verilerin
işlenip amaca uygun kullanılmasına olanak sağlar. CBS’nin beş temel bileşeni vardır:
Donanım (Hardware): CBS’nin işlemesini mümkün kılan bilgisayar ve buna
bağlı yan ürünlerin bütünü donanım olarak adlandırılır. Bütün sistem içerisinde en önemli araç olarak gözüken bilgisayar yanında yan donanımlara
da ihtiyaç vardır. Örneğin yazıcı (printer), çizici (plotter), tarayıcı (scanner),
sayısallaştırıcı (digitizer), veri kayıt üniteleri (data collector) vb.
Yazılım (Software): Diğer bir deyişle bilgisayarda koşabilen program;
coğrafi bilgileri depolamak, analiz etmek ve görüntülemek gibi ihtiyaç
ve fonksiyonları kullanıcıya sağlamak üzere, yüksek düzeyli programlama
dilleriyle gerçekleştirilen algoritmalardır. Yazılımların pek çoğunun ticari amaçlı firmalarca geliştirilip üretilmesi yanında üniversite ve benzeri
araştırma kurumlarınca da eğitim ve araştırmaya yönelik geliştirilmiş yazılımlar da mevcuttur. Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı yazılım
geliştiren firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür yazılımlarla neredeyse özdeşleşmiş durumdadır. En popüler CBS yazılımları
olarak Arc/Info, Intergraph, MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass vb.
verilebilir.
Veri (Data): CBS’nin en önemli bileşenlerinde biri de veridir. Grafik yapıdaki
coğrafi veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli
kaynaklardan toplanabileceği gibi, piyasada bulunan hazır haldeki veriler
de satın alınabilir. CBS konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleştirebilir.
Böylece birçok kurum ve kuruluşa ait veriler organize edilerek konumsal veriler bütünleştirilmektedir. CBS’ye yönelik kurulması tasarlanan bir sistemde
zaman ve maliyetin %50’sinden fazlası veri toplamak için harcanmaktadır.
48 standard ƒ G=OuI
Dünyadaki
CBS pazarının
önemli bir kısmı
yazılım geli㶆tiren
firmaların elindedir.
Bu bakımdan
günümüzde CBS
bu tür yazılımlarla
neredeyse
özde㶆le㶆mi㶆
durumdadır.
En popüler
CBS yazılımları
olarak Arc/Info,
Intergraph, MapInfo,
SmallWorld, Genesis,
Idrisi, Grass vb.
verilebilir.
İnsanlar (People): CBS teknolojisi, insanlar olmadan
sınırlı bir yapıda olurdu. Çünkü insanlar gerçek dünyadaki problemleri uygulamak üzere gerekli sistemleri
yönetir ve gelişme planları hazırlar.
Yöntemler: Başarılı bir CBS, çok iyi tasarlanmış plan
ve iş kurallarına göre işler. Bu tür işlevler her kuruma
özgü model ve uygulamalar şeklindedir. CBS’nin kurum içerisindeki birimler veya kurumlar arasındaki konumsal bilgi akışının verimli bir şekilde sağlanabilmesi için gerekli kuralların, yani metotların, geliştirilerek
uygulanıyor olması gerekir. Konuma dayalı verilerin
elde edilerek kullanıcı talebine göre üretilmesi ve sunulması mutlaka belli standartlar yani kurallar çerçevesinde gerçekleşir.
Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafi verilerin söz konusu
olduğu her alanda uygulanabilir bir yapı sunmaktadır.
Coğrafi verinin tanımının ne kadar geniş olduğu hatırlanırsa, CBS uygulama alanlarının da o denli uzun bir
liste oluşturacağı sonucuna varılabilir. Yapılan araştırmalara göre CBS teknolojisi kullanılarak 9 temel alanda
uygulama yapılabildiği ortaya çıkmıştır.
Bu uygulama alanları ise;
Tesis ve Demirbaş Envanteri: Doğal kaynakları en uygun kullanma amacı ile yer yüzeyinin üzerinde, üstünde
ve altında dağılmış olan nesnelerin konumlanması,
sayımı, dağılımı ve analizleri gibi uygulamalar. Örneğin
orman amenajmanı, kadastral parsellerin kayıtları, altyapı ağı yönetimi gibi uygulamalar.
Coğrafi Veri Toplama ve Üretimi: Uzaysal veri tabanları kurmak ve yaşatmak üzere coğrafi verilerin toplanması. Örneğin elektronik kontrol, mühendislik ve arazi
ölçmeleri, sayısal arazi ölçmeleri, sayısal harita üretimi, fiziksel ve kültürel olguların uzaktan algılanması
gibi uygulamalar.
Harita ve Plan Üretimi: Karmaşık verilerin çok hızlı
bir şekilde işlendiği ve güncel verilerle çalışma imkânı
olan bu sistemler planlama sektörü için bulunmaz bir
kolaylıktır. Haritaların baskı kalitesinde ve planların üretiminde de kullanılmaktadır. Örneğin planimetrik, topografik, deniz, hava ve tematik haritaların ve diğer
benzeri kartografik ürünlerin tek başlarına dağıtım için
ya da diğer basılı veya elektronik dokümanların içerisinde yer almak üzere üretimi.
Kaynak Tahsisi: Doğal ve insan yapısı kaynakların politik, ekonomik veya sosyal kriterlere göre tahsisi için
konum, kalite, sayı ve hareketlerin analizinde uygulama alanları bulmuştur. Örneğin hedef pazarlama, satış
bölge planlaması vb.
Rota ve Akış Optimizasyonu: Hizmet ağları kapasite
yönetimi, ulaşım ağı analizi, okul servis güzergâhlarının
yönetimi, dağıtım ve toplama araçlarının güzergâh ve
zamanlama yönetimi vb.
Rota Seçimi ve Navigasyon: Sağlık ve güvenlikle ilgili olayların izlenmesi, analizi ve görüntülenmesinde
uzmanlar CBS’nin faydasını anlamışlardır. CBS teknolojisi bu hizmetleri hızlı, sürekli, yüksek güvenilirlikte ve
ekonomik olarak gerçekleştirebilmektedir. Saptanmış
kriterlere göre bir ağ içinde en uygun güzergâhın seçimi gibi uygulamalarda, acil hizmet araçlarının hizmete
gönderilmesi, tehlikeli madde taşıyan araçların ve taksilerin güzergâhlarının belirlenmesi gibi uygulamalarda
kullanılmaktadır.
Tesis Yerlerinin Belirlenmesi: Tesisler için en uygun
yerlerin araştırılması ve saptanması için kullanılır. Üniversiteler ve araştırma kuruluşları sosyal, ekonomik
ve endüstriyel alanlardaki araştırmaların, kolaylıkla ve
doğru bir şekilde yapabilmektedir. Örneğin itfaiye, karakol, fabrika, alışveriş merkezi ve tehlikeli atık depolama yerleri seçimi gibi alanlarda geniş uygulamalar
yapılmaktadır.
Yeraltı ve Yerüstü Değerlendirmeleri: Doğal kaynakların tespiti, korunması ve avantajlı bir şekilde kullanımı
için yeraltı ve yerüstündeki fiziksel olguların analizinde
kullanılmaktadır. Örneğin topoğrafik, hidrolojik, jeolojik, meteorolojik, jeofizik ve manyetik anomali modellemeleri gibi uygulamaları yapılmaktadır.
İzleme ve Gözleme: Tamamlayıcı ve düzenleyici tedbirler geliştirmek üzere, üzerine çalışılan süreci anlamak için tekrarlı olayları kaydetmek ve analiz etmek
ile çözüm üretmekte kullanılmaktadır. Örneğin reklam
kampanyası sonuçlarının izlenmesi, seçim, suç, trafik
kazaları ve çevre analizi vb.
Gerçekte, çoğu CBS uygulaması iki veya daha fazla temel uygulamayı kapsar. Mevcut olan CBS yazılımları
içinde 9 tip temel uygulamanın tümünü de destekleyen bir yazılımın olmadığını belirtmek gerekir. CBS
uygulama alanlarını kategorize ederken konuya bir de
kullanıcı grupları açısından bakıldığında, halen birçok
farklı kullanıcı grubunun CBS teknolojisini kullanmakta
olduğu görülmektedir.
standard ƒ G=OuI 49
Örneğin;
Çevre yönetimi; Çevre düzeni planları, çevre koruma
alanları, ÇED raporu hazırlama, göller, göletler, sulak
alanların tespiti, çevresel izleme, hava ve gürültü kirliliği, kıyı yönetimi, meteoroloji, hidroloji
Doğal kaynak yönetimi; arazi yapısı, su kaynakları, akarsular, havza analizleri, yabani hayat, yer altı ve yerüstü
doğal kaynak yönetimi, madenler, petrol kaynakları
Mülkiyet-idari yönetim; tapu-kadastro, vergilendirme,
seçmen tespiti, nüfus, kentler, beldeler, kıyı sınırları,
idari sınırlar, tapu bilgileri, mücavir alan dışında kalan
alanlar, uygulama imar planları
Bayındırlık hizmetleri; imar faaliyetleri, otoyollar, devlet
yolları, demir yolları ön etütleri, deprem bölgeleri, afet
yönetimi, bina hasar tespitleri, binaların cinslerine göre
dağılımları, bölgesel kalkınma dağılımı
Eğitim, araştırma-inceleme; eğitim kurumlarının kapasiteleri ve bölgesel dağılımları, okuma-yazma oranları, öğrenci ve eğitmen sayıları, planlama
Sağlık yönetimi; sağlık-coğrafya ilişkisi, sağlık birimlerinin dağılımı, personel yönetimi, hastane vb. birimlerin
50 standard ƒ G=OuI
kapasiteleri, bölgesel hastalık analizleri, sağlık tarama
faaliyetleri, ambulans hizmetleri
Belediye faaliyetleri; kentsel faaliyetler, imar, emlak vergisi toplama, imar düzenlemeleri, çevre, park bahçeler,
fen işleri, su-kanalizasyon-doğalgaz tesis işleri, TV kablolama, uygulama imar planları, nazım imar planları,
hâlihazır haritalar, altyapı, ulaştırma planı toplu taşımacılık, belediye yolları ve tesisleri
Ulaşım planlaması; kara, hava, deniz ulaşım ağları, doğal gaz boru hatları, iletişim istasyonları, yer seçimi,
enerji nakil hatları, ulaşım haritaları
Turizm; turizm bölgeleri alanları ve merkezleri; turizm
amaçlı uygulama imar planları, turizm tesisleri, kapasiteleri, arkeoloji çalışmaları
Orman ve tarım; eğim-bakı hesapları, orman amenajman haritaları, orman sınırlar, peyzaj planlaması, milli
parklar, orman kadastrosu, arazi örtüsü, toprak haritaları
Ticaret ve sanayi; sanayi alanları, organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, bankacılık, pazarlama, sigorta,
risk yönetimi, abone, adres yönetimi
Savunma; güvenlik-askeri tesisler; tatbikat ve atış alanları, yasak bölgeler, sivil savunma, emniyet, suç analizleri, suç haritaları, araç takibi, trafik
sistemleri.
Günümüzde coğrafya ve coğrafyayı tanımlayan veriler günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Hemen hemen her konudaki kararlarımız bu verilerden etkilenmekte, bu veriler ile sınırlanmakta ve yönetilmektedir. Genel
olarak hızlı nüfus artışına karşılık giderek azalan doğal kaynaklar dünya
üzerinde çok önemli ve geri dönülmez etkiler yaratmaktadır. Ozon tabakasının incelmesi, tropik ormanların yok edilmesi, bitki türü çeşitliliğinin
azalması, asit yağmuru, sera etkisi, zehirli kimyasalların artan doğal dengeyi bozucu etkisi, tarımsal alanların kentleşmesi ve göç gibi birbiriyle
ilişkili etkiler toplumsal ve ekonomik yapıyı etkilemektedir. Tıpkı makro
ölçeklerdeki kararların alınmasında olduğu gibi, günlük kent yaşamında
da elektrik, su, altyapı gibi minimum kentsel yaşam standartlarının sağlanması ve yönetilmesi ile gerek doğal, gerekse insan nedenli afetlerin
etkilerinin azaltılmasında bilim adamları ve karar vericiler tarafından bu
önemli veriler hızla anlaşılmak zorundadır. Esas amaç, karar verme süreci
içerisinde gerek alternatif üretmek, gerekse aynı anda farklı senaryoları
değerlendirerek tüm süreci hızlandırmaktır. Bu ise ancak Coğrafi Bilgi Sistemleri sayesinde gerçekleşebilir.
CBS’nin İlkeleri
ƒ CBS veri tabanlı bir bilgi sistemidir.
ƒ CBS verileri ve haritaları güncel bilgiler içermelidir.
ƒ CBS değişik kaynaklardan veri entegrasyonuna izin vermelidir.
ƒ CBS’nin değişik fonksiyonları farklı birçok kullanıcı tarafından kullanılabilmelidir.
ƒ CBS’nin içerdiği yazılım ve donanımlar, teknolojik değişimleri takip edebilecek ve işlevselliğini geliştirecek şekilde seçilmelidir.
ƒ CBS içerisinde kullanılan konumsal verilere ait koordinatlar uyumlu ve
sürekli bir koordinat sisteminde olmalıdır.
ƒ Süreli yatırımlara ve kararlı bir yönetime ihtiyaç duyulur.
ƒ Değişik kaynaklı verilerin ortak bir veritabanında toplanması için ortak
bir üretim prosedürü geliştirilmelidir.
ƒ Başarılı bir CBS için eğitimli, tecrübeli ve azimli personel gerekir.
CBS ne değildir?
ƒ Bir moda değildir.
ƒ Görsel olarak herşeyi yapan büyülü bir araç değildir.
ƒ Veri yapılandırma ve arşivleme teknolojisi değildir.
ƒ Sadece görselleştirme değildir.
ƒ Sadece CAD değildir.
ƒ Sadece yazılım veya sadece donanım işi değildir.
standard ƒ G=OuI 51
Coğrafi referanslar
Coğrafi bilgiler, enlem-boylam şeklindeki coğrafi koordinat ya da ulusal koordinatlar gibi kesin değerleri veya adres, bölge ismi, yol ismi gibi tanımlanan referans bilgileri içerirler. Bu coğrafi referanslar objelerin konumlandırılmasına yani koordinatı bilinen bir pozisyona yerleştirilmelerine imkân
sağlar. Böylece ticari bölgeler, araziler, orman alanları, yeryüzü kabuk hareketleri ve yüzey şekillerinin analizleri konuma bağlı olarak belirlenir. Coğrafi
referans konumu belirlerken, konum verisi yani koordinat bilgisi seçilecek
veri modeline bağlı olarak ifade edilir. Bu ifade şekli CBS’de iki farklı konumsal veri modeli biçimindedir. Bunlar “vektörel (vector)” ve “hücresel (raster)”
veri modelleridir.
Vektörel veri modelleri
Vektörel veri modelinde nokta, çizgi ve poligonlar (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanırlar. Nokta özelliği gösteren bir elektrik direği
tek bir (x,y) koordinat ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir yol veya
akarsu şeklindeki coğrafi varlık birbirini izleyen bir dizi (x,y) koordinat serisi şeklinde saklanır. Poligon özelliğine sahip coğrafi varlıklar, örneğin imar
adası, bina, orman alanı, parsel veya göl, kapalı şekiller olarak, başlangıç ve
bitişinde aynı koordinat olan (x,y) dizi koordinatlar ile depolanır. Vektörel
model coğrafi varlıkların kesin konumlarını tanımlamada son derece yararlı
bir modeldir. Ancak süreklilik özelliği gösteren coğrafi varlıkların, örneğin
toprak yapısı, bitki örtüsü, jeolojik yapı ve yüzey özelliklerindeki değişimlerin ifadesinde daha az kullanışlı bir model olarak bilinir.
Raster (hücresel) veri modelleri
Hücresel ya da diğer bir deyişle raster veri modeli daha çok süreklilik özelliğine sahip coğrafi varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü,
birbirine komşu grid yapıdaki aynı boyutlu hücrelerin bir araya gelmesiyle
oluşur. Hücrelerin her biri piksel olarak da bilinir. Fotoğraf görüntüsü özelliğine sahip raster modeller, genellikle fotoğraf ya da haritaların taranması
(scanning) ile elde edilir. Vektör ve raster veri modellerinden biri genelde
CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde
her iki model aynı anda da kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli
CBS’de hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir.
CBS`de Temel İşlevler
Coğrafi bilgi sistemlerinin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki 4 temel işlevin yerine getirilmesine bağlıdır. Bunlar;
Veri Toplama: Coğrafi veriler toplanarak, CBS’de kullanılmadan önce mutlaka sayısal yani dijital formata dönüştürülmelidir. Verilerin kâğıt ya da harita
ortamından bilgisayar ortamına dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak bilinir. Modern CBS teknolojisinde bu tür işlemler büyük boyutlu projelerde tarama tekniği kullanılarak otomatik araçlarla gerçekleşir.
Küçük boyutlu projelerde daha çok masa tipi sayısallaştırıcılar kullanılarak
elle sayısallaştırma yapılabilir. Bugün birçok coğrafi veri CBS’ye uyumlu formatta hazır halde piyasada mevcuttur. Bunlar üretici firmalardan sağlanarak doğrudan kurulacak sisteme aktarılabilir.
52 standard ƒ G=OuI
Veri Yönetimi: Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafi
bilgilerin sınırlı boyuttaki basit dosyalarda saklanması
mümkündür. Ancak, veri hacimlerinin geniş ve kapsamlı olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri Tabanı Yönetim
Sistemleri (Database Management Systems); verilerin
saklanması, organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olur. Veri tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar
yazılımı olup veri tabanlarını yönetir veya birleştirir.
Birçok yapıda tasarlanmış veri tabanı yönetim sistemi
vardır ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel (relational)
veri tabanı sistemidir. Bu sistem tasarımında veriler
tablo bilgilerinin elde edilişindeki düşünce yapısına
uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanır. Farklı bilgiler içeren tabloların birbiriyle ilişkilendirilmesinde bu
tablolardaki ortak sütunlar kullanılır. Bu yaklaşım basit
fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS uygulamalarında kullanılmaktadır.
CBS
Veri İşleme: Bazı durumlarda özel CBS projeleri için veri
çeşitlerinin birbirine dönüşümü veya irdelenmesi istenebilir. Verilerin sisteme uyumlu olması bunu gerektirebilir. Örneğin, konumsal bilgiler farklı ölçeklerde
mevcut olabilir (yol verileri 1/100.000, nüfus dağılım
verileri 1/10.000, bina verileri 1/1,000 gibi). Tüm bu
bilgiler birleştirilmeden önce aynı ölçeğe dönüştürülmelidir. Bu dönüşüm görüntü amacıyla geçici olabileceği gibi bir analiz işlemi için sürekli ve kalıcı da olabilir.
CBS, gerek bilgisayar ortamında obje üzerine imlecin
(mouse) tıklanması ile basit sorgulama kapasitesine,
gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla (tools)
yönetici ve araştırıcılara istenen süreçte bilgi sunar. CBS
teknolojisi artık coğrafi verileri istatistiksel grafikler ve
“eğer olur ise” (if conditions) şeklindeki mantık sorgulamaları ve senaryolar şeklinde irdeleme aşamasına gelmiştir. CBS teknolojisi konumsal verilerin sorgulanması
ve analizinde, yazılımlar sayesinde birçok veri her türlü
geometrik ve mantıksal işleme tabi tutulabilir.
Veri Sunumu: Görsel işlemler yine CBS için önemli bir
işlevdir. Birçok coğrafi işlemin sonunda yapılanlar
harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilir.
Haritalar coğrafi bilgiler ile kullanıcı arasındaki en iyi
iletişimi sağlayan araçlardır. Kartografların uzun yıllar
harita üretmesine karşın, CBS kartografya biliminin
hızlı gelişmesine de katkıda bulunan yeni ve daha etkili araçları sunmaktadır. Haritalar, yazılı raporlarla, üç
boyutlu gösterimlerle, fotoğraf görüntüleri ve çok-ortamlı (multimedia) ve diğer çıktı çeşitleriyle birleştirilebilmektedir.Ŷ
standard ƒ G=OuI 53
Ŷ dosUa
53,ś:&Á%&
:"/(*/(7&/-śŘś
54 standard ƒ G=OuI
-roB Dr >dQrraDman (uHu¾
îT¶ *akine #akÐHtesi
Türkiye’de hızlı nüfus artışı ve sanayideki gelişmelere paralel olarak her
geçen gün yangın sayısı artmaktadır. Artan yangın sayısı ile ölüm ve yaralanmaların yanı sıra büyük miktarda hasar da oluşmaktadır. Bu yangınlarda
yüzlerce vatandaş yanarak hayatını kaybetmekte ve çok sayıda kişi yaralanmaktadır. Birçok eser kül olmakta, aileler evsiz kalmakta ve çalışanlar işinden olmaktadır. Endüstri tesislerinde oluşan yangınlarda üretim aksamakta,
siparişlerin karşılanması güçleşmekte ve bu yangınlar çoğu zaman da büyük pazar kaybına neden olmaktadır.
Günümüzde, yangından dolayı önemli can ve mal kayıpları meydana gelmesine, çoğu zaman tarihi hazinelerimiz yangın nedeniyle yok olmasına ve
ülkemiz; deprem, sel, heyelan gibi doğal afetlerin sık rastlanıldığı bir bölgede bulunmasına rağmen, itfaiye kuruluşlarına ve yangın önlemlerine yeterli
önem verilmemiştir. Ülkemizde, yakın geçmişe kadar, yangın denildiğinde
hep itfaiye ve itfaiye denildiğinde söndürme akla gelmiştir. İtfaiye dışında,
önlem ve eğitim hep ikinci planda tutulmuştur. Binalarda bulundurulması
gereken yangın önleme, algılama ve söndürme sistemleri ve halkın eğitilmesi yeterince düşünülmemiştir.
Yangın denildiğinde, ilk temenni yangının hiç çıkmamasıdır. Yangının az çıkmasını sağlayacak bir dizi önlem mevcut olmasına rağmen, hiç çıkmamasını
ekonomik olarak sağlamak çok zordur. Nitekim üretim tekniklerindeki yeni
metotlar ve kullanılmaya başlanan yeni tip malzemeler yangın tehlikesini
beraberinde getirmiştir ve yangın sayısı her geçen gün artmaktadır. Yangından doğabilecek can ve mal kaybı zararlarını önlemenin ve azaltmanın en
başta gelen yolu, yangına neden olabilecek faktörleri ortadan kaldırmak ve
yangına hemen müdahale edilebilecek önlemleri almaktır. Yangının çıkma
olasılığının azaltılması konusunda halkın eğitimi, sistemlerin uygun yapılması konusunda tasarımcıların ve uygulayıcıların eğitimi, sistemlerin sürekliliğinin sağlanması için bakım ve işletmesini yapacak personelin eğitimi,
yangına ilk müdahale edecek koruma görevlilerinin eğitimi ve nihayet itfaiye personelinin eğitimidir.
Yapılan incelemelere göre yangın güvenlik önlemlerinin alınması yangın
söndürmeden daha kolay ve daha ucuzdur. Yangın tehlikesini mümkün
olduğunca aza indirmek ve yangına çabuk müdahale etmek için daha binaların tasarımı döneminde bir dizi tedbir düşünmek, inşaat döneminde
uygulamak ve işletme döneminde işlerliğini sağlamak gerekir.
standard ƒ G=OuI 55
İtfaiyelerin Durumu
Ülkemizde itfaiyeler belki sevilen, fakat önemi bilinmeyen ve küçümsenen bir kuruluştur. Gelişmiş ülkelerde
itfaiye; sevilen, önem verilen ve saygı duyulan bir teşkilattır. Kuşkusuz, eğitim sistemi ve yönetmeliği olmayan,
çağdaş haberleşme sistemi bulunmayan ve modern
araçlardan yoksun, su tanklarının bulunduğu yere itfaiye demek mümkün değildir ve birçok şehrimizdeki
itfaiyelerimiz beklenen seviyenin altındadır.
Yasal düzenlemelere göre, itfaiyemiz gelişmiş ülkelerde olduğu gibi önleme, kurtarma, eğitim ve söndürme
görevini yapan bir kuruluş değil; yol yıkayan, park ve
bahçeleri sulayan, halka su dağıtan, pankart asan, baca
temizleyen hatta yasalara göre kanalizasyon temizlemesi gereken bir kuruluştur. Gerçek itfaiye; önce yangını önleyecek tedbirleri aldıran, sonra her türlü kurtarma ve ilk
yardım yapan ve yangını söndüren bir kurum olmalıdır.
Dünya ülkelerine bakıldığı zaman, itfaiyeler ya askeriye
içinde, ya polis teşkilatıyla bir arada veya bağımsız bir
56 standard ƒ G=OuI
genel müdürlük şeklindedir. Birçok ülkede; Paris gibi
büyük şehirlerde itfaiye askeri bir teşkilattır ve askerlerle aynı rütbelere sahiptir. Uzakdoğu ülkelerinde, bazı
Amerikan ülkelerinde hatta Kıbrıs’ta, itfaiye ile polis
teşkilatı iç içedir. Bazı ülkelerde sivil savunmayı da içine alan bir genel müdürlük şeklindedir. Ülkemizde ise
bilindiği gibi, itfaiyeler belediyelere bağlıdır. Birçok ülkede itfaiyeler belediyelere bağlıdır fakat aynı zamanda
ülke genelinde organizasyonu, eğitimi ve standartları
koordine eden genel müdürlükleri bulunmaktadır. Ülkemizde ise böyle bir genel müdürlük bulunmadığı için
gerek yönetmeliklerde ve gerekse eğitim ve organizasyonlarda eksiklik bulunmaktadır.
Deniz, orman ve kara itfaiyeleri aynı çatı altında olmalıdır. Telsiz sistemi ayrı ise ve haberleşme imkânı yoksa
araç standardı farklı ise yardımlaşma olamaz. Üstelik
aynı amaç için farklı yerlerde eleman bulundurulması
da gereksizdir. En azından büyükşehir belediyelerinin
sorumluluk alanı içinde deniz, orman ve kara yangınlarından yalnız bir kuruluş yetkili ve sorumlu olmalıdır.
İtfaiyelere mali kaynak sağlanmalı, belediyelerin sırtındaki mali bir kambur
olmaktan kurtarılmalıdır. İtfaiye hizmetleri park gibi, yol gibi görünen hizmetler ve siyasi yatırımlar olmadığından, bütün belediyeler yeterli ödeneği
ayırmamaktadır. Çıkarılacak bir kanunla, zorunlu sigorta sistemi getirilmeli,
hem itfaiyeye gelir kaynağı temin edilmeli hem de vatandaşlar yangınlara
karşı korunmalıdır. Emlak vergisine itfaiye payı konulmalı ve belediyelerin
toplam bütçenin en az %3’ünün itfaiye hizmetlerine ayrılması zorunluluğu
getirilmelidir.
Yangından Korunma Yönetmeliği Uygulaması
Türkiye’de yangın güvenliği konusunda en önemli gelişme 2002 yılında yayımlanan “Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik“ olmuştur.
Yönetmelikte binalarda alınacak pasif ve aktif önlemler belirtilmektedir. On
iki kısımdan oluşan yönetmeliğin yapı malzemeleri ile ilgili bölümleri yanında kaçış yolları, duman kontrolü, elektrik yangın sistemleri, söndürme
sistemleri yer almaktadır. Mevcut yapılar ve tarihi yapılar ayrı bölümlerde
ele alınmıştır.
Ülkemizde yetersiz de olsa, bir yangından korunma yönetmeliği bulunmasına rağmen bunu mimarlarımızın ve mühendislerimizin doğru olarak uyguladıkları söylenemez. Ankara’da farklı, İstanbul’da farklı yorumlanmasının
nedeni yönetmeliğin açık olmamasından daha çok bilgisizlikten kaynaklanmaktadır. Yönetmelikteki maddelerin yangın güvenliğine katkısı düşünülmemekte, herkes işine geldiği gibi yorumlamaya çalışmaktadır.
Halkın ve Koruma Görevlilerinin Eğitimi
3atandaۄm„z
itfaiyenin paral„
olduÓunu ve
itfaiye gelirse
?eza yaza?aӄn„
düÛünüyor An?ak,
olay ne olursa olsun
itfaiye hizmetleri
ü?retsizdir
Yangın güvenliğinin yeterli olabilmesi için güçlü itfaiyenin yanında halkın
yangın güvenliği konusunda eğitilmesi ve ayrıca yangın güvenlik önlemlerinin alınması gerekir. Halkın bilinçlendirilmesi ve eğitimi için okullarda
yapılan eğitim çalışmaları artırılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi işyerlerinde, hastanelerde ve okullarda sürekli tatbikatlar olmalıdır. Okullarda
yangın güvenliği eğitimi verilmelidir.
Önlemlerin alınması ve halkın eğitilmesi şarttır. Halkın kendiliğinden yangın
güvenlik önlemlerini aldırmak için çalışılması sağlanmalıdır. Eğitim kesin
şart. Sigara ve kibritten çıkan yangın sayısı Amerika Birleşik Devletlerinde
%12 ve İngiltere’de %9 iken bu değer İstanbul’da %39 seviyesindedir. Keza,
sigara ve kibritten çıkan yangın sayısı batı ülkelerinde her yıl azalmasına
rağmen Türkiye’de değişmemiştir. Sigaradan bu kadar çok yangın çıkmasının nedeni, eğitim eksikliği ve sönmemiş sigaraların rastgele atılmasıdır.
Kuşkusuz rastgele atılması kasıttan değil yangına neden olacağı bilgisinin
verilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Batıda olduğu gibi radyo, televizyon ve basın aracılığıyla sempozyum ve
fuarlarla halkın aydınlatılması yangın güvenliği bakımından büyük önem
taşımaktadır. Yurt dışında radyo ve televizyonda sürekli olarak yangından
korunma ve yangın güvenliği ile ilgili yayınlar yapılmakta, medyada sürekli
konunun önemi vurgulanmaktadır. Bizde ise yeterli değil. Ülkemizde yangın, yangın olmadan haber konusu yapılırsa yangın sayısı azalacaktır.
standard ƒ G=OuI 57
Sigara ve kibritten ç„kan yang„n say„s„
Amerika BirleÛik Devletlerinde 2 ve
Ôngiltere’de 9 iken bu deÓer Ôstanbul’da
39 seviyesindedir
Halkın eğitimine ilkokullardan itibaren başlansa, yangın önlemlerinin önemi anlatılsa; ileride konuya yaklaşım daha farklı olacaktır. Gelişmiş ülkelerde ilkokullarda üç ayda bir tatbikat yapılmaktadır. Hastanelerde, otellerde, okullarda ve
benzeri yerlerde yangın tatbikatı zorunluluğu getirilmiştir.
Ülkemizde yangınların büyümesinin ve zararın fazla olmasının ana nedenlerinden biri de, vatandaşın yangını itfaiyeye geç haber vermesidir. Vatandaşımız itfaiyenin paralı olduğunu, itfaiye gelirse ceza yazacağını, para alacağını sanıyor ve
yangın büyüyünceye kadar kendisi söndürmeye çalışıyor. Olay ne olursa olsun
itfaiye hizmetleri kesinlikle ücretsiz olduğu, küçük bir yangın olsa bile itfaiye hemen çağrılması gerektiği öğretilmiyor. Halk arasında “itfaiye gelirse su ile daha
fazla zarar verir” gibi yanlış bir düşünce hâkim. Oysa ne kadar çabuk gelse hem
yangının hem de itfaiyenin verdiği zarar daha az olacaktır.
Eğer kapıcılar, bekçilerin nasıl söndürecekleri, olaya nasıl müdahale edecekleri öğretilirse yangının genişlemesi daha yavaş olur. Nitekim inceleme yaptığım
bazı endüstri tesislerinde ilginç olaylarla karşılaştım. Bir işletmede tahta parçalarını yaktık, bekçiye onu söndürmesini söyledik. Hemen yanında yangın söndürme tüpü olmasına rağmen gidip lavabodan su getirmeyi tercih etti. Başka
bir işletmede “yangın söndürücüsünü al kullan” deyince “patlar efendim” dedi.
Önemli olan yönetmeliklere bazı hususların konulması değil bunları uygulayacak kişilerin, bunları kullanacak kişilerin eğitilmesinin sağlanmasıdır.
Tasarımcıların ve Uygulayıcıların Eğitimi
Yönetmelikler yangın güvenliği önlemlerinin alınabilmesi için gereklidir fakat
yeterli değildir. Eğitim olmadan yönetmelikler yetersiz kalmaktadır. Bu konuda
önemli görev üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına düşmektedir. Üniversitelerde kaçış yolları, söndürme sistemleri, duman kontrolü gibi konularda dersler açılması ve öğrencileri eğitmesi gerekir. Meslek kuruluşlarının düzenledikleri
kurs sayısını artırması, göstermelik kurslarda yüzeysel bilgiler yerine, bilimsel
yöntemlerin uygulandığı eğitici ve öğretici kurslar düzenlenmelidir.
Ülkemizde meydana gelen birçok yangında, tasarım ve uygulama hatalarının
yanında bakım ve işletme hatalarının daha fazla olduğu görülmektedir. Yangın korunum sistemleri, yangın olmadan kullanılmadığı için arızanın olup olmadığı, sistemin çalışıp çalışmadığı periyodik testler yapılmadan anlaşılamaz.
Isıtma sistemi soğuk olduğunda, soğutma sistemi sıcak olduğunda çalışıp çalışmadığı anlaşılır ve arıza varsa giderilir. Fakat yangın korunum sistemlerinin
arızası maalesef sadece yangın durumunda anlaşılabilir ve çoğu zaman iş işten
geçmiş olur.
58 standard ƒ G=OuI
Binalarda kurulan söndürme sistemleri, elektrik tesisatı, kaçış yolları aydınlatması, yangın algılama
ve uyarı sistemleri, sürekli çalışır durumda tutulmalıdır. Testler, yangın tesisatının uygun çalışma durumunun doğrulanmasını sağlamak içindir. Sistemin özelliklerine göre haftalık, aylık ve yıllık testler
yapılmalıdır. Birçok işletmede her hafta test yaptıklarını söylüyorlar, bir pompanın çalıştırılması test
olarak değerlendirilmemeli, standartlara uygun test yapılmalıdır.
Sonuç
Ülkemizde yangın güvenliğinin sağlanması için yapılan çalışmaların başlangıcındayız. Güvenlik görevlilerinin eğitimi belli düzeyde yapılmakta fakat tasarımcılar ve uygulayıcılar için verilen eğitimler
yeterli düzeyde değildir. Özellikle halkın eğitimi konusunda sivil toplum kuruluşlarına büyük görev
düşmektedir.
Halkın, güvenlik personelinin, tasarımcıların ve uygulayıcıların eğitimlerinin yanında itfaiye personelinin eğitimi ayrı bir önem taşır. Özellikle, ülke genelinde itfaiyecilere standart bir eğitim verilmemekte, şehirlere göre farklı eğitim programları uygulanmakta ve itfaiyeye alınan elemanlardan farklı
özellik istenmektedir. İtfaiyecilerin müdahale bilgileri birçok şehirde yeterli düzeyde değildir. İtfaiyelere alınan personelin, İtfaiye Yüksek Okulu mezunlarından olması yönetmeliklerle zorunlu hale
getirilmelidir.
Yangın yönetmeliğinde yer alan birçok hususun pratikte uygulanmadığı da bir gerçektir. Türkiye’de
yangın güvenliğinin sağlanması için öncelikle yangın güvenlik önlemlerini aldırmak, kontrolünü ve
denetimini yaptırmak için yaptırım hükümlerinin artırılması gerekir.
Yangına karşı halkın can ve mal güvenliğinin sağlanması için çeşitli tanıtıcı ve eğitici programların
hazırlanması ve halka ulaşılması şarttır. Daha ilkokullardan itibaren çocuklara yangından korunum
şekilleri öğretilmeli, çocuk filmleri hazırlanmalıdır. İnsana verilen değer arttıkça, itfaiyenin önemi anlaşıldıkça ve yangın önlemleri önem kazandıkça ülkemizde de benzer çalışmalar yapılacağına inanıyorum.Ŷ
standard ƒ G=OuI 59
dalat
60 standard ƒ G=OuI
1
standard ƒ G=OuI 61
+iDaH Ege
DÐnUa *irasu $eVginHeri Derneçi
Sevgili Dostlar,
Her insanın sevdiği, zevk aldığı konular, nesneler birbirinden farklıdır. Hangimizin özel zevkleri yok ki? Kimimiz kitapları çok sever+ ama içinde bazı kitaplar vardır ki bir daha okumayacak bile olsak, onları kitaplığımızda tutmak isteriz. Koleksiyoncular, akla gelen gelmeyen
pek çok nesnenin koleksiyonunu yaparlar. Ama o nesnelerden bazılarını daha çok severler.
Koleksiyonu satsalar veya bağışlasalar, kalpleri ikiye bölünür bazı parçalar için. Hem bütünün güzelliğini bozmak gelmez içlerinden, hem de anılarında ayrı yeri olanlardan ayrılmak
istemezler. Dağcılar örneğin, pek çok zirve yaparlar da spor adına, bazılarını unutamazlar.
Sevgiyle anarlar, hatta geçmişte kalan bir sevgili gibi sızım sızım özlem sezilen cümlelerle
anlatırlar. Örnekleri fazlalaştırmak mümkün ama lafı fazla uzatmadan, bencileyin iflah olmaz gezginlere getireyim. Herkesin çok sevdikleri olur da gezginlerin olmaz mı? Gezginlerin de çok sevdikleri vardır. Çok sevdikleri ülkeler vardır, unutamadıkları şehirler, gönül
verdikleri nehirler, heyecanla andıkları dağlar, korkularının artık böbürlenmeye dönüştüğü
tehlikeli maceralar. Gezginlerin vazgeçemedikleri yollar vardır, hep hayal edip bir türlü gidemedikleri, gidip de geri dönmek istemedikleri uzakları vardır.
62 standard ƒ G=OuI
Dalat, zarif mimarisiyle,
engebeli bir arazide göller,
tepeler, 㶆elaleler arasına
nadide çiçeklerle yerle㶆tirilmi㶆
bir buket gibi görünür.
Ben gezgin ruhumu kanatlandıranlarını, benim ‘’Ben’’
dediğimi sarsanlarını, yüreğimi heyecanla çarptıranlarını yani ‘’Çok Sevdiklerimi’’ bu satırlarda sizlerle dilimin
döndüğünce, kalemim yettiğince paylaşmaya çalışıyorum. İşte bunların en sevgililerinden biri de Vietnam’dır.
2000'li yılların başında idi Vietnam ile ilk tanışmam.
Henüz Batı dünyasına açılmamış, savaş yaralarını sarmaya çalışırken tanıdım Vietnam’ı. İlk gidişimizde eski
adı Saygon olan ve adını Vietnam’ın kurucu önderi Ho
Chi Minh’ den alan Ho Chi Minh şehri vardı programımızda. Gördüğümüz, mahalle aralarında hâlâ simsiyah
bombardıman izleri taşıyan yıkıntılarla ayağa kalkmaya
çalışan yoksul insanlar şehri idi. Çin’de doğup Asya kıtasında 4300 km akarak ve Çin, Laos, Tayland, Kamboçya’yı
geçip Vietnam’da Güney Çin Denizi'ne ulaşan Mekong
Nehri'nin deltası, Vietnam Savaşını konu alan filmlerden
hatırladığımız gibi sıcak, verimli ve yeşildi. Bir de yıllarca ve tonlarca bombalanan Saygon civarında Kuzey
Vietnam yanlısı Vietnamlıların saklandıkları, yaşadıkları
ve savaştıkları Cu Chi yeraltı tünel ağı. Sonra birkaç kez
daha gitmek kısmet oldu çeşitli vesilelerle. Dünya Mirası
Halong Bay, başkent Hanoi, Çin sınırına dayanan Sapa
Dağları ile ülkenin Kuzeyi, Hoi An, eski kraliyet başkenti Hue, insanları olağanüstü güzel, hoş çiçek kokuları
ile akan Parfüm Nehri ile orta Vietnam ve Ho Chi Minh
şehirli, Mekong Deltalı güney Vietnam. 150 yıllık Fransız
sömürge yönetiminin tarihini bilen, Amerikan savaşını
yaşamış, yüzü kırışıklar içinde gülümseyen, görmüş geçirmiş rehberimizin yerini yeni yetişen kuşaktan genç
rehberler aldı. On yılı devirdiğinde tarih, her şeyin hızla
değiştiğini gördüm. Gençler artık 7 Mayıs 1954 tarihli ve
Fransız sömürge yönetiminin sonunun başlangıcı olan,
onurlu Dien Bien Phu zaferini pek de önemsemiyorlardı.
Varlıklarını, orada can verenlere borçlu olmalarına rağmen. Amerikan savaşını ve dünyayı şaşkına çeviren zaferi de pek bildikleri söylenemezdi. 17. paralel ve DMZ
de onlar için bir anlam taşımıyordu. Para kazanıp Batı
dünyasının özendirici ürünlerini almaya odaklanmışlardı. Artık kızlar şampuan kullanıyordu saçlarını yıkamak
için. Annelerinin otlardan elde ettikleri suları kullanmıyorlardı. Kalçalarına kadar simsiyah, dümdüz saçları ile
tanımış, sevmiştim geleneksel giysileri içinde Vietnamlı
kızları. Oysa giderek şampuanlar ve boyalar bozduğundan uzamakta zorlanıyordu güzelim saçları.
standard ƒ G=OuI 63
Dev oteller neredeyse tüm sahillerinde idi. Özellikle orta Vietnam’ın neredeyse bin kilometre uzanan kumsallarını beş yıldızlı, dünyaca tanınmış oteller dolduruyordu. Ve insanlar turistik tesislerde iş kapabilmenin telaşını yaşıyorlardı artık. Oysa 13 - 14 yıl önce
tek bir otoyol vardı Saygon’u Hanoi’ye bağlayan. Tek tük, her tarafı dökülen otobüsler
saatte 20km hızla gidebiliyorlardı. Çokça bisiklet ve manda arabası görülüyordu. Sabah
gün doğarken yola çıkan manda arabaları ile özgürlüğün tadını çıkarta çıkarta çiftçiler
pirinç tarlalarına yollanıyorlardı çoluk çocuk. Akşam güneş batarken, tepeleme pirinç
sapı yüklü manda arabaları ile yorgun argın evlerine dönüyorlardı. Çok fakirdi bu güzel
ülke, hemen herkes eski otomobil lastiğinden kesilmiş terlik giyiyordu. Ama neredeyse
bin yıldır özgürlüğü için savaşan bu halk, artık özgürlüğü yudumluyordu. Her hallerinden belliydi bu…
Büyüleyici doğası, Çin Denizi'ne yaslanan ince uzun kumsalları, tarihi, insanları, gelenekleri, yemekleri, onurlu duruşları, her şeyini sevmiştim Vietnam’ın. 10 - 15 yıl içinde gözlemlediğim değişimi ile birlikte belki de bir ara daha uzun yazmalıyım sizler için çok sevdiğim
Vietnam’ı. Bu yazımda ise Vietnam’ın çok ilginç köşelerinden biri olan Dalat şehrini ve
özelliklerini paylaşmak istiyorum sizlerle.
Orta Vietnam’daki Dalat şehri, anılarımda pek çok anlam ve nesne ile birlikte dans eder
gibidir. Bunlardan ilki, bir Vietnam kenti gibi değil de, tipik bir Avrupa hatta Fransız kenti
görüntüsü sergilemesidir. Fransızların Vietnam’ı sömürge yapmaya başladıkları 18. yüzyıl sonlarından Vietnam’dan ayrıldıkları 20. yüzyıl ortalarına kadar 100 yıla yakın sürede,
64 standard ƒ G=OuI
Vietnam’a kalıcı olarak bıraktıkları pek çok şeyden, bence en önemli ikisi
Dalat şehri ve dünyada giderek ünü daha çok yayılan Vietnam mutfağıdır.
Vietnam mutfağı, gerek sunumundaki zarafet, gerekse Fransızların harikulade soslarının yerel tatlarla harmanlanmasıyla oluşan çok zengin ve özgün
bir mutfaktır. Bu özelliğiyle farklı bir inceleme ve yazının konusu olmayı da
hak etmektedir.
Dalat’a gelince zarif mimarisiyle, engebeli bir arazide göller, tepeler, şelaleler arasına nadide çiçeklerle yerleştirilmiş bir buket gibi görünür. Vietnam’ın
pek çok yöresini gezdiğimiz halde Dalat’ı görmek kısmet olmamıştı. Sonunda Nha Chang ve Dalat şehirlerini de görmeyi planladığımız bir gezi yapabilmiştik.
Dalat’a yağmurlu bir akşamüstü, sisler arasında girdik. Eğimli damlar ve çiçeklerle süslenmiş balkonlar, rengârenk bakımlı bahçeler, Fransa’da veya İsviçre’de bir dağ kasabasına vardığımız duygusu ile karşıladı bizi. Bu güzel şehri,
ertesi günü ışıl ışıl bir güneş ile birlikte gezmeyi dileyerek otelimize yerleştik.
Ertesi sabah, güneşin şen pırıltıları eşliğinde kahvaltımızı tamamlamıştık ki,
dün otel yakınında karşılaşıp anlaştığımız motosiklet taksi sürücüsü yanında bir arkadaşı ile göründü. Motosiklet taksiler Vietnam’da çok yaygın. İlk
geldiğimiz 2002 yılında, ulaşım daha çok bisikletler ile sağlanıyordu. İnanılmaz bir bisiklet kalabalığı şaşırtıcı bir disiplin içinde gider gelirdi. Onlar
özellikle kavşaklarda birbirine çarpmadan ve karışmadan giderlerken, biz
yabancılar şaşkınlıkla aralarından sıyrılmaya çalışırdık. Bu arada söylemek
gerekirse bisiklet de Vietnam’a Fransızların armağanıdır. Yıllar içinde bisikletlerin hemen tamamı motosikletlere dönüştü. Şimdi bisiklet sayısı çok
azaldı. Daha hızlı, daha gürültücü motosikletler caddeleri ve kavşakları esir
aldı. Artık trafik ışıklarının düzenlediği kavşaklarda yeşil ışık yandığında arı
kovanı vızıltısının orkestra boyutu ile harekete geçen motosikletler bir anda
yanımızı yöremizi kaplıyor. Kavşaklarda yayaların karşıya geçme istekleri
zorlu bir uğraş sonucu gerçekleşebiliyor. Hatta Ho Chi Minh yani eski adıyla Saygon’un giderek büyüyen trafiğinde pek çok kavşakta trafik polisleri
turistleri motosikletlerin arasından geçirmek için nöbet bekliyorlar. Ayrıca
motosiklete aynı anda binebilecek insan sayısında da rekor, sanırım Vietnamlı motosiklet kullanıcılarındadır. Ben dört çocuklu bir ailenin toplam altı
kişi olarak seyahat ettiklerini görünce gözlerime inanamadım. Onları fotoğraflamaya çalışırken de motosiklet selinden zor sıyrılabildim.
Vietnam
büyüleyici do侃ası,
Çin Denizi'ne
yaslanan ince
uzun kumsalları,
tarihi, insanları,
gelenekleri,
yemekleri, onurlu
duru㶆uyla dikkat
çekiyor.
Bu motosiklet yoğunluğu içinde toplum, gereksinimlerine uygun oluşumları her yerde olduğu gibi burada da yaratmış ve motosiklet taksiler türetmiş.
Turistleri 1 - 2 dolara, büyük ihtimalle kendi vatandaşlarını çok daha uygun
fiyatlara gidecekleri yere ulaştırıveriyorlar. Biz de bundan ilham alarak iki motosikleti sürücüleri ile kiralayıverdik. Daha sonra öğretmen olduklarını öğrendiğimiz iki arkadaş ek gelir elde etmek için çalışma saatleri dışında motosikletleri ile taksicilik yapıyorlarmış. Biz de hem kolay ulaşım sağlamak hem de
Vietnam’a özgü bir deneyim yaşamak için bu yolu kullanmaya karar vermiştik.
Şehrin ilgi çekici ve turistik detaylarını görmek üzere günlük 20'şer dolara kiraladığımız motosiklet taksilerimizin sürücülerinin arkasına atladık ve
Dalat maceramız başladı. Önümüzdeki sayıda Dalat’ta buluşmak üzere…Ŷ
yazının devamı önümüzdeki sayıda
standard ƒ G=OuI 65
佲㵽YER佲NDE
Ô)K 6ARDIM
Doçan Ekmek¾ioçHQ
#9
66 standard ƒ G=OuI
0unuBu îĈ $ÐvenHiçi 2Vmanu
G
Gerçekten
güvenli bir işyerinin çok önemli bir
unsuru, ilk yardım ile ilgili önlemlerin alınmış
u
olmasıdır. Bunun için mutlaka en az bir ilk yaro
dım kutusu bulunmalı, ayrıca ilk yardım eğitimi
d
vve sertifikası bulunan bir personel veya işveren
lazım olduğunda gerekli önlemleri almak ve
la
müdahaleleri yapmak üzere belirlenmeli, eğim
tim ve tatbikatları sağlanmalıdır. Daha ciddi
ti
kkaza ihtimalleri bulunan işyerlerinde, oluşabilecek nitelikteki yaralanma veya sakatlanmalar
le
için bizzat o konuda eğitimli bir ilk yardım periç
ssonelinin bulunması gereklidir. Örneğin, özel
bir kimyasal madde ile çalışma yapılıyorsa ve
b
malzeme güvenlik bilgi formunda göze temam
ssı halinde alınması gereken özel bir önlemden
bahsediyorsa, bu ihtimale karşılık ilk yardım
b
ççantasında özel bandaj, damla vs. bulundurulmalı, tüm vardiyalarda en az bir kişi olmak üzem
re müdahale konusunda deneyim kazanacak
personel belirlenmeli, eğitilmeli ve tatbikata
p
tabi tutulmalıdır.
ta
Ôlk 6ard„m -ersoneli
İlk yardım personeli, bir işyerinde olası tüm kazalarda oluşabilecek acil
sağlık sorunları üzerinde eğitim almış, bu eğitimin gereklerini aralıklı
olarak tatbik eden kişidir. Bu kişilerin eğitimi için Sağlık Bakanlığı Acil
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden yetkili kurumlar bulunmaktadır. Bu kurumlardan alınan eğitim üzerine, yine aynı kurumun düzenlediği teorik ve pratik sınava girilerek bu sertifika alınabilir. Bu eğitim
işyerinde gerekli ilk yardım durumlarını ve acil durumlar için ilk yardım eğitimini içerir. Ancak yine de tüm sektörlerde olası acil durumları
kapsamayabilir. Az önce örneğini verdiğim ve benzeri nitelikteki durumlar için özel yönergeler düzenlenmeli, bu konu ile yetkilendirilmiş
personele tebliğ edilmeli, gereği de tatbik edilmelidir. Bunun dışında
daha sık rastlanan nitelikteki ilk yardım gereksinimi, hastalık, yaralanma, fiziksel sakatlanma gibi durumlar bu standart eğitimin içeriğinde
mevcuttur. Bu personelin yetkinliğini sürekli üst düzeyde tutabilmeleri
için en az yılda birkez bu konuda bir eğitim ve tatbikat yenileme önerilir. Bu sertifikanın resmi geçerlik süresi 3 yıldır ve bu süre dolmadan
bir süre önce söz konusu personel bu eğitimi almalı, sınava girmeli ve
sertifika süresini sekteye uğratmadan 3 yıl daha uzatmalıdır.
Ciddi kaza ihtimalleri
bulunan i㶆yerlerinde
olu㶆abilecek nitelikteki
yaralanma veya
sakatlanmalar için
bizzat o konuda
e侃itimli bir ilk
yardım personelinin
bulunması gereklidir.
standard ƒ G=OuI 67
ÔÛveren
İşverenler ilk yardım için gerekli düzenlemelerini işyerlerinde oluşturmak
ve gerekebilecek her durumda bulundurmakla yükümlüdürler. Bunu yaparken işyerinin şartları, personelin sayısı ve olası riskler göz önünde bulundurulmalıdır. Az riskin ve az sayıda personelin bulunduğu işyerlerinde, sadece
bir ilk yardım çantası ve eğitimli personel yeterli olabilecektir. Olası temel
durumlarda müdahale ve sağlık kuruluşuna haber vermek konusunda yeterli sayıda eğitimli personel, bu işyerinin ihtiyacını karşılayacaktır. Bu kişinin Sağlık Bakanlığı'nın verdiği sertifikadan fazlasına ihtiyacı olmayacaktır.
Ancak, eğer işyeri daha belirgin ve ağır riskler içeriyorsa, bazı ağır makine
veya teçhizat veya zararlı kimyasal kullanımı söz konusu ise oraya özgü ilk
yardım yönergesi ayrıca düzenlenmelidir. Bu konuda yetkili personel tüm
gereklikleriyle eğitilirken diğer tüm personel de genel hatlarıyla olası acil
durumlar konusunda bilgilendirilmelidir.
佲㶆veren ilk yardım
için gerekli
düzenlemeleri
i㶆yerinin 㶆artları,
personelin sayısı
ve olası riskleri
göz önünde
bulundurarak
yapmalıdır.
Olası acil durumlar mutlaka risk değerlendirme raporunda belirlenmeli,
riskler derecelendirilmeli ve alınan önlemler sonrasında riskin kabul edilebilir ölçüye indirilerek bertaraf edileceğinden emin olunmalıdır. Bu önlemlere
şu şekilde bir örnek verilebilir. Bir rüzgâr enerjisi santralinde, bir türbinin
üst kısımlarında yapılan çalışmalarda, eğer personelin başına acil bir durum
gelirse, personel bayılır veya ağır yaralanırsa, en önemli sorun bu durumun
varlığının bilinmesi olacaktır. Eğer bulunduğu yere yalnız çıktıysa, diğer personel bundan zamanında haberdar olamayacak, bu ihmal kişinin ölümüne
kadar uzanabilecektir. Bu sebeple bu işyerine özel alınacak ilk önlem en az
iki kişinin bir arada bulunması gerekliliğidir. Bu durum riski büyük ölçüde
azaltacaktır. İş akım ve personel dağılım şemaları buna göre düzenlenmelidir. Yanı sıra bu personelin elinde diğer personel ve şeflerin de bulunduğu
bir ağa bağlı bir telsiz bulunmalıdır. Bu telsizler her an şarjlı olmalı, ağ içerisinde olduğu sürekli kontrol edilmelidir. Bunlar çok basit önlemler olmakla
birlikte çok etkilidirler ve asıl gerekli müdahalelerin gerçekleşmesi için de
şarttırlar. İşveren bu gibi etkili ve pratik düzenlemeleri mutlaka göz önünde
bulundurmalıdır.
68 standard ƒ G=OuI
Gerekli Ekipman ve Mekân
İlk olarak gerekli tüm ilaç ve yardımcı malzemeyi yeterli miktarda (bandaj, bant vs.) içeren en az bir ilk yardım
kutusu bulunmalıdır. İşyeri geniş bir alana yayılmışsa ve
farklı ünitelerde hizmet veriyorsa daha fazla sayıda gerekebilir.
Bu ilk yardım kutuları (veya çantaları) rahat ulaşılabilir
durumda olmalıdır. Herhangi bir kullanımdan sonra içeriği tazelenmeli, ayrıca aralıklarla kontrol edilmeli, tarihi
geçen malzemeler yenisiyle değiştirilmelidir.
İLK YARDIM
ÇANTASI
Bunun yanı sıra ihtiyacın oluşma durumuna göre bir ilk
yardım odası oluşturulması gerekebilir. Bu durum genellikle çok büyük işyerleri ve ağır riskli işyerleri için gereklidir. Bu oda tüm çalışanlar için rahatlıkla ulaşılabilecek
durumda olmalı, ayrıca sorumluluğu ilk yardım eğitimi
bulunan en az bir personele verilmelidir. Mümkünse bu
oda sadece ilk yardım amacıyla kullanılmalı, hijyenine
özen gösterilmelidir.
İlk yardım odaları;
ƒ İlk yardım olasılıklarının gerektireceği büyüklükte olmalıdır.
ƒ Rahatlıkla yıkanabilecek ve temizlenebilecek, ıslanmaya dayanıklı yüzeylerden oluşmalı, yeterli ısıtma, havalandırma ve ışıklandırmaya sahip olmalıdır.
ÜÇGEN
BANDAJ
ƒ Sürekli temiz tutulmalı, düzenli olmalı ve tüm çalışanların rahatlıkla ulaşabileceği bir noktada ve olası müdahaleye her an yeterlikte bulunmalıdır.
ƒ Mümkünse zeminde bir su gideri bulunmalıdır.
ƒ Mümkünse, bir çıkış noktasına yakın olmalı, kişiyi ambulansa yetiştirmek için uzun bir mesafe bulunmamalıdır.
Bu odaların kapılarında, sorumlu personelin adı, soyadı, bulundukları bölüm ve mümkünse telefon numarası
bilgileri bulunmalıdır. Ayrıca bu bilgi işyerinin muhtelif
yerlerinde de bulunmalıdır.
Bu yazıda işyerlerinde ilk yardım ile ilgili bazı temel bilgileri örneklendirerek verdim. İş kazalarındaki ağır vakaların büyük kısmının işyerinde yeter nitelikte ilk yardım
ile sağlık kuruluşlarına intikal sırasında hafif seyredebileceğini, sonrasında daha rahat müdahale edilebileceğini,
büyük maddi ve manevi bedellerle karşılaşmanın önüne
geçilebileceğini hatırlatmak isterim.
STERİL
GAZLI BEZ
Sağlıklı ve kazasız günler dilerim.Ŷ
standard ƒ G=OuI 69
Foto侃raf: Emre Soysal
É,-É.%&ÅÉÇÉ,-ÉÅÉ/É/
5&)%É5&55ÉÅÉ
70 standard ƒ G=OuI
WWF in iklim de侃i㶆ikli侃inin türler
üzerindeki etkilerine dikkat çeken
yeni raporu, aralarında Türkiye de
bulunan ye㶆il deniz kaplumba侃asının da bulundu侃u 10 türe dikkat
çekiliyor.
Küresel iklim de侃i㶆ikli侃ini durdurmak için Paris te görü㶆meler devam ediyor. Kuraklıklar, seller, sıcak hava
dalgaları gibi hava olaylarının 㶆iddet ve sıklı侃ını artıracak iklim de侃i㶆ikli侃i, dünyada ya㶆ayan tüm türlerin gelece侃ini de tehdit ediyor. WWF tarafından hazırlanan
佲klim De侃i㶆ikli侃inin Türler Üzerindeki Etkisi adlı rapor,
bu etkileri göstermek için iklim de侃i㶆ikli侃inin etkiledi侃i 10 önemli türü mercek altına alıyor. Risk altındaki
türler arasında panda, kutup ayısı, orangutan gibi besin piramidinin yukarısında yer alan türlerin yanı sıra,
WWF-Türkiye nin korumak için yıllardır etkili bir program yürüttü侃ü ye㶆il deniz kaplumba侃aları da yer alıyor.
Raporun sürprizi ise insan ın da bu 10 tür içerisinde yer
alması.
WWF-Türkiye Do侃a Koruma Müdürü Sedat Kalem, 佲klim de侃i㶆ikli侃i sadece insanı de侃il etrafımızdaki canlı
ya㶆amı da etkiliyor. Orman yangınlarının artması ba㶆ta
tehlike altındaki türler olmak üzere ormana ba侃ımlı ya㶆ayan bütün canlılar için çemberin daralması anlamına
gelirken, denizlerdeki su sıcaklı侃ının artması da en küçük balıklardan balinalara kadar denizel türlerin besin
(plankton) yetersizli侃i ile azalmasına, da侃lar ve stepler
üzerindeki bitki topluluklarının yatay ve dikey yayılı㶆
alanlarının küçülmesine yol açacak. Deniz kaplumba侃alarının yuva sıcaklıklarındaki 1 derecelik artı㶆 sonucu
erkek birey sayısının azalması türün üreme becerisini
dü㶆ürerek gezegenimiz üzerindeki varlı侃ını daha da
zorla㶆tıracak. Canlı türleri ve do侃al ya㶆am ortamlarının
yok oldu侃u bir dünyada insanın var olması dü㶆ünülemez dedi.Ŷ
Kaynak: WWF-Türkiye
standard ƒ G=OuI 71
aile ve
X\XĂWXUXFX
,sman em $en¾tÐrk
DavranuĈ iHimHeri 2Vmanu
Aslında bazı ilgisiz kelimeler bir
araya gelince olumlu bir algı
yaratır; Deniz-Tatil, Da侃lar-Huzur,
Dondurma-Çocuk, Kahve-Fal vb.
Aile ve Uyu㶆turucu ikilemesi bu
olumlu algıya sahip de侃il. Bilakis
biraz rahatsız edici… Ancak bu
durum kesinlikle altı çizilmesi,
üstüne gidilmesi gereken bir
durum… Zira aile, uyu㶆turucu ile
mücadelede en az kanunlar kadar
önemli bir kurum!
72 standard ƒ G=OuI
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41.
Maddesi, “aile”yi Türk toplumunun temeli olarak tanımlarken, ailenin korunmasını da anayasal bir sorumluluk olarak
belirtmiştir. Uyuşturucu madde kullanımı günümüzde ailenin bütünlüğünü ve
huzurunu tehdit eden önemli bir tehlikedir. Anayasamızın 58. Maddesinde,
“Devlet gençleri alkol düşkünlüğünden,
uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve
cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır” denmektedir. Başbakanlık Aile
Araştırma Kurumu Başkanlığı'nın 1997
yılında hazırladığı “Uyuşturucu Madde
Kullanımının Aile Üzerine Etkisi” konulu
broşür, madde kullanımı süreci ile ailenin bu konuda yapması gerekenleri açıklayan çok faydalı bilgilere haizdir.
Ailenin, uyuşturucu ile mücadelede en
az kanunlar kadar önemli bir kurum olduğunu ifade etmiştik! Aile, çocuğun
öğrenme ve gelişim süreçlerinin tamamında doğrudan ya da dolaylı olarak etkilidir;
Şöyle ki:
ƒ Bireylerin olumlu davranış özelliklerini kazandığı ve
geliştirdiği bir ortam olan aile, bazen olumsuz yaşantıların örseleyici sonuçlarının ortaya çıktığı bir ortama
dönüşebilir. Aile içinde ortaya çıkan öfke ve saldırganlık
yaşantıları, çocuğun gelişiminde şiddete uygun bir ortam sağlayabilir (Özmen, 2004).
ƒ Taklit etme (imitation) ve başka bir insanın davranışlarını örnek alma (model) etkili bir öğrenme yöntemidir
(Morgan, 1988).
ƒ Küçük çocukların en önemli özellikleri, güvenlerini
azaltacak bir şey olmadıkça, sevgilerini koşulsuz olarak birlikte oldukları insana vermeleridir. Bu yüzden
reddedildiklerinde daha kolay yaralanabilirler. Bu yaralanma genellikle hem çocuklukta hem de yetişkin-
likte özgüvenin azalmasına neden olur (Markham,
1998).
- Kültür, gözlem yoluyla da öğrenilir. Çocuklar çevrelerinde olup bitene dikkat ederler. Davranışlarını, içinde bulundukları kültürün neyi doğru, neyi yanlış bulduğuna ilişkin
artan bilinçleri sonucunda değiştirirler (Kottak, 2002).
- Kültür, bir toplumun üyesi olarak insanın kazandığı
bilgi, inanç, gelenek, sanat, hukuk, ahlaki değerler ile
diğer yetenek ve alışkanlıkları içeren karmaşık bir bütündür. Eğer bireyin davranışlarının nedenlerini inceliyorsak, bireyin içinde bulunduğu toplumsal kültürü de
göz önünde bulundurmak gerekir. Kültür öğrenilir ve
böylelikle diğer kuşaklara aktarılır. Herkes bilinçli ya da
bilinçsiz öğrenmeyle ve diğer insanlarla etkileşim süreci içinde bir kültürel geleneği hemen içselleştirmeye
başlar (Kottak, 2002).
standard ƒ G=OuI 73
ƒ Anne, baba ve kardeşler arasındaki iletişimin kalitesi, çocuğun
psikolojik ve sosyal gelişiminde
çok etkili bir unsurdur (Vahip,
2002).
Peki ailenin başlattığı “eğitim süreci” okullarda ne halde devam
ediyor bir de onu inceleyelim…
Zira uyuşturucuya başlama yaşı
genellikle ortaokul ve lise çağına
denk geliyor ki, ergenlik döneminin en önemli özelliği olan gencin
arkadaşları arasında bir yer sağlama ve kabul görme ihtiyacı da bu
dönemde tavan yapar.
ƒ Emniyet Genel Müdürlüğü'nün
2006 yılında yaptığı ve 60 ilde,
261 lisede (yarısı özel okul), 26 bin
öğrenciyi kapsayan bir araştırmada, öğrencilerin %16’sının sigara
kullandığı, %17’sinin son 3 ayda
en az bir defa alkol kullandığı,
%3’ünün ise son 3 ayda en az bir
defa UYUŞTURUCU kullandığı tespit edilmiştir (TUBİM, 2006).
ƒ 2011 yılında Erzurum’da lise çağındaki öğrenciler arasında yapılan bir araştırmada (Gümüş, 2011);
öğrencilerin %26’sının sigara,
%13’ünün alkol, %7’sinin ise uyuşturucu kullandığı belirtilmiştir. Bu
öğrencilerin ailelerinin madde
kullanım oranları ise % 61’i sigara
ve/veya alkol, %1,5 ise uyuşturucu şeklindedir. Aynı araştırmada,
çocuğun sigaraya başlama nedenleri arasında arkadaşlarının
etkisi %33 iken aile ve ergenlik sıkıntıları %29’dur.
74 standard ƒ G=OuI
Emniyet Genel MüdürlüÓü'nün internetten kolay?a ulaۄlabilen çeÛitli raporlar„na g¹re;
Türkiye’de 20 y„l„nda emniyet güçlerin?e , ton eroin, ton esrar, 00 kg kokain,
0 kg afyon, 2 kg metamfetamin, 3332 adet e?stasy ele geçirilmiÛ,
20 verilerine g¹re ele geçirilen esrar miktar„ son y„lda 20, ele geçirilen e?stasy
miktar„ son 3 y„lda 00 artm„Û,
200 y„l„nda yatarak tedavi g¹ren baӄml„ say„s„ 2900 kiÛi, bir ¹n?eki y„la g¹re 2
artm„Ût„r
Son y„lda 2 bin kiÛi hakk„nda esrar kaçakç„l„Ó„yla ilgili iÛlem yap„lm„Ût„r
Son yıllarda ortaya çıkan, ulaşılması çok kolay ve ucuz bir madde olan bonzai de gençliği tehdit eden yeni bir maddedir. Öyle ki son günlerde dört
bakanlık bonzai maddesine karşı ortak eylem planı hazırlamıştır.
Başka bir araştırmada Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin madde bağımlılığı konusundaki bilgilerinin yeterli olmadığı anlaşılmıştır (Altıntaş, 2000). Öyle ki; araştırmaya katılan öğrencilerin %31’inin
“Bağımlılık yapan maddeler insanı sorunlarından uzaklaştırır” ifadesini ya
onayladıkları ya da bu konuda fikri olmadığı tespit edilmiştir. Aynı çalışmada “Madde bağımlılığı yapan maddelerin etkilerini merak ediyorum, "ifadesine katılan öğrenci oranının %58 olması ise "MERAK" konusunun gençler
üzerindeki etkisini vurgulayan çarpıcı bir örnektir.
Araştırmaya katılan bahse konu öğrencilerin %44,3’ünde aileleri içinde sigara kullanımı olduğu dikkat çeken diğer bir husustur.
Sonuç olarak bireyin yetişmesinde ailenin, daha doğrusu aile içi etkileşimlerin önemi oldukça önemlidir. Yani mesele çocuğa iyi bir eğitim fırsatı (iyi bir
okul, iyi bir öğretmen, iyi bir çalışma odası ve bilgisayar vs.) sağlamak değildir. Esas mesele aile içi etkileşimlerin kalitesinin yükseltilmesi, en azından
düşürülmemesidir. Unutulmamalıdır ki uyuşturucuya başlatan sebeplerde
en önemli sıklet merkezi aile ve okullardır.
2015 yılı Türkiye’sinin toplumsal yapısının 1990’lardan bu yana sistematik
ve hızlı bir şekilde geliştiği ama aynı zamanda bir takım yan etkileri yaşadığını gözlemliyoruz. Bu yan etkiler öylesine yaygın ki aileyi, kültürü, ilişkileri,
iletişimi, kentleşmeyi, aile kurmayı ve olmayı, bireyselleşme ve sosyalleşmeyi kısaca günlük hayattaki hemen her şeye nüfuz etti, ediyor, edecek.Ŷ
KAYNAKLAR
ɮ Altıntaş, Hakan, ve Ark. (2004) “Tıp Fakültesi
Birinci Sınıf Öğrencilerinin Madde Bağımlılığı
ile İlgili Bilgi, Görüş ve Tutumları”, Bağımlılık
Dergisi, Cilt 5, Sayı 3, 2004, Sf:107-114.
ɮ Emniyet Genel Müdürlüğü, TUBİM 2006 Yılı
Uyuşturucu Kullanım Raporu. <www.tubim.
gov.tr>
ɮ Gümüş, İbrahim, M.Kurt, D.G.Ermurat, E.Feyatörbay (2011). “Lise Öğrencilerinin Madde
Bağımlılığı Konusunda Bilgi, Tutum ve Davranış Düzeylerinin Belirlenmesi, Erzurum Örneği”, EKEV Akademi Dergisi, Yıl:15, Sayı 48, Yaz2011, Sf:321-334.
ɮ Kottak, C.P. (2002). Antropoloji: İnsan Çeşitliliğine Bir Bakış. Ütopya, Ankara, 46-47.
ɮ Markham, U. (1998). Çocukluk Travmaları,
Alfa, İstanbul, 75-82.
ɮ Morgan, C.T. (1988). Psikolojiye Giriş, Meteksan, Ankara, 5.baskı, 101.
ɮ Özmen, S.K. (2004). “Aile İçinde Öfke ve Saldırganlığın Yansımaları“, A.Ü.Eğitim Bilimleri
Dergisi, C.3, Sayı.2, S.27-39.
ɮ Sayın, Ö. (1999). “Aile Ortamında Televizyonun Çocuğunun Toplumsallaştırılmasında Tek
Yönlü Belirleyiciliği”. İletişim Ortamlarında
Çocuk-Birey Sempozyumu Bildiriler Kitabı.
Anadolu Üniversitesi Yayınları, No:1172, Eskişehir, 1.
ɮ Vahip, I. (2002). “Evdeki Şiddet ve Gelişimsel
Boyutu: Farklı Açıdan Bir Bakış”, Türk Psikiyatri
Dergisi, 13 (4), 312-319.
standard ƒ G=OuI 75
.
TSE Kayseri
<DQJÀQ
/DERUDWXYDUÀ
76 standard ƒ G=OuI
standard ƒ G=OuI 77
• Yangına kar㶆ı güvenlik bakımından,
kolay alevlenen yapı malzemelerinin
in㶆aatta kullanılmasına müsaade edilmez. Kolay alevlenen yapı malzemeleri ancak bir kompozit içinde normal
alevlenen malzemeye dönü㶆türülerek
kullanılabilir. Duvarlarda iç kaplamalar
ile ısı ve ses yalıtımları; en az normal
alevlenici, yüksek binalarda ve kapasitesi 100 ki㶆iden fazla olan sinema, tiyatro, konferans ve dü侃ün salonu gibi
yerlerde ise en az zor alevlenici malzemeden yapılır.
• Yapı malzemelerinin yangına tepki
sınıflarının belirlenmesinde ilgili yönetmelik ve standartlar esas alınır. Yangın
yönetmeli侃inde yapı malzemelerinin dayanım kriterleri için bütünlük
(E), yalıtım (I), duman sızdırmazlık vb.
kriterler belirlenmi㶆tir. Örne侃in; biti㶆ik
yapıları birbirinden ayıran yangın duvarlarının yangına maruz kalması durumunda en az 90 dakika bütünlü侃ünü
kaybetmeyecek 㶆ekilde projelendirilmesi gerekmektedir. Yangın duvarlarında bulunan kapıların güvenli侃i
ise kapıların kendili侃inden kapanması
ve duman sızdırmaz özellikte olması
olarak belirlenmi㶆tir.
78 standard ƒ G=OuI
• Dü㶆ey tesisat 㶆aft ve baca duvarlarının ise yangına en az 120 dakika
ve kapaklarının 90 dakika dayanıklı
ve duman sızdırmaz olması istenmektedir. Asansör kapılarının yangına kar㶆ı en az 30 dakika dayanıklı
ve duman sızdırmaz olması, yapı
yüksekli侃i 51.50 metreden yüksek
binalarda yangına kar㶆ı en az 60
dakika dayanıklı ve duman sızdırmaz olması gerekir. Monte edilecek
asansör kapısının bulunaca侃ı bina
yüksekli侃i 51.50 metreden az ise TS
EN 81-58 e göre test edilmi㶆 olması
ve TS EN 81-58 e göre EI30 dayanım
seviyesinin aranması ve montajının
belgede belirtildi侃i 㶆ekli ile yapılması
㶆arttır.
standard ƒ G=OuI 79
• Laboratuvarımız 2012 yılının son aylarında TS
EN 13501-2 standardı ile yapı elemanlarının
yangına dayanım performans sınıflarına ili㶆kin deneyleri yapabilmek amaçlı faaliyete
geçmi㶆 olup laboratuvarımızda TS EN 135012 kapsamında yük ta㶆ımayan duvarların,
çelik kapıların ve asansör kapılarının yangına dayanım deneyleri yapılmaktadır. Laboratuvarımız faaliyete geçer geçmez TÜRKAK
tarafından akredite edilmi㶆 olup ayrıca Avrupa
Yangın Laboratuvarları Birli侃i (EGOLF - European Group of Organisations for Fire Testing, Inspection and Certification) üyesidir.
TSE Yangın ve Akustik Laboratuvarında yangına tepki ve yangına dayanım deneyleri yapılmaktadır. Ayrıca bu laboratuvar sadece yapı
malzemelerinin de侃il demiryolları, havacılık ve
denizcilik sektörleri ile ilgili yangın deneylerini
gerçekle㶆tirebilmektedir.
Ülkemizde yapılan fiziksel yapı kontrollerinde
daha çok deprem esaslı tasarım dikkate alınmakta, Türkiye Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeli侃i nde belirtilen yapı
malzemelerinin yangına tepki sınıflandırma
ve yangına dayanım performans kriterlerinin
kontrolüne gereken önem verilmemektedir.
Kentsel dönü㶆üm sürecinde bu kontrollere de
önem verilmelidir. TSE bu konudaki mevcut ve
gelecek yatırımları ile ilgili kontrollerin eksiksiz
yapılmasına yönelik altyapı hizmetini sunmaktadır. Ŷ
80 standard ƒ G=OuI
Download