sterilizasyon dersi 2. hafta ders notları - E

advertisement
STERİLİZASYON DERSİ
2. HAFTA DERS NOTLARI
Yrd. Doç. Dr. Kadri KULUALP
KİMYASAL MADDELERİN
MİKROORGANİZMALAR
ÜZERİNE ETKİLERİ
Dezenfeksiyon ve antisepsi daha çok kimyasal maddelerle yapılır.
Kimyasal maddelerin mikroorganizmalar üzerine öldürücü veya
üremeyi durdurucu özelliklerini etkileyen çeşitli faktörler vardır.
Bunlar aşağıdaki başlıklarda toplanabilir.
1. Dezenfektan
maddenin konsantrasyonu: Dezenfektan
maddenin etkisi konsantrasyonla doğru orantılı olarak artmaktadır.
Genelde yüksek konsantrasyonda bakterisidal etkilidirler.
2. Etki
süresi: Dezenfektan veya kimyasal maddenin
mikroorganizmalar üzerine etkili olabilmesi için belirli bir süre
geçmesi gerekir. Etki süresi uygulanan kimyasal maddeye ve
uygulandığı ortam şartlarına göre değişir.
3. Isı: Isı arttıkça dezenfektan maddenin etkisi de buna paralel olarak
artar. Her 10°C lik ısı artımı öldürmeyi en az bir kat arttırmaktadır.
Dezenfektan içerisinde fenol gibi maddelerin varlığında bu oran 5-10
kata ulaşmaktadır.
4. PH: Ortamın pH'sı ne kadar nötrden uzak olursa etki o denli artar.
Hidrojen iyon konsantrasyonu bakterisidal etkiyi arttırmaktadır.
5. Organik maddeler: Ortamda bulunan organik maddeler
dezenfeksiyon işlemini olumsuz yönde etkiler.
6. Mikroorganizmaya bağlı etkiler: Mikroorganizmanın cins ve
türleri ile bulunduğu yaşam evresine göre dezenfektan maddelerin
etkisi değişir. Örneğin; sporlar bakterilerin üreyen şekillerine göre
dezenfektan maddelere karşı oldukça dirençlidir. Ayrıca bakterilerin
üreme fazları, sayıları ve diğer özel yapıların varlığı etkilidirler.
DEZENFEKTANLARIN ETKİ
MEKANİZMALARI
Hücre zarına etkili dezenfektanlar: Hücre zarının
mikroorganizmalar için önemi bilinmektedir. Yüzey aktif maddeler,
fenoller ve organik çözücüler gibi dezenfektanlar hücre sitoplazma
zarının yapısını değiştirerek hücrenin aktif transportunu ve enerji
metabolizmasını bozarlar.
aktif dezenfektanlar: Bu maddeler iyonlaşma
özelliklerine göre katyonik, anyonik ve non-iyonik olmak üzere 3’e
ayrılırlar. Katyonik dezenfektanlar grubunda örnek olarak
benzalkonium klorür'ü verebiliriz. Anyonik grupta sabunlar ve
yağ asidleri yer alır. Anyonik ve katyonik dezenfektanlar birlikte
kullanılmazlar.
1. Yüzey
2. Fenol ve fenol bileşikleri: Hücre zarını parçalayarak hücre
yapısının dışarı çıkmasına neden olurlar. Fenollerin bir diğer etkisi de
hücre proteinlerini denatüre etmektir. Fenolün yerini bu gün daha az
toksik olan alkil ve klor türevleri almı ştır. Bu maddelerin dezenfektan
etkileri hem daha fazla hem de insanlar için daha az toksiktirler.
Fenolün alkil türevine örnek olarak krezol verilebilir. Fenolün klorlü
türevi heksaklorofen olup, özellikle Gram (+) bakteriler üzerine
etkilidir.
3. Organik çözücüler: Alkol, eter, kloroform bu gruba örnektir. Bu
maddelerin içinde en çok alkol kullanılır. Alkolün en etkili
konsantrasyonu %70 dir. Alkol, aynı zamanda proteinleri de denatüre
eder. Ancak sporlu bakterilere etkileri yoktur. Dezenfeksiyon amacıyla
en çok kullanılan dezenfektanlardan biridir.
Hücre proteinlerini denatüre ederek etki gösterenler:
Proteinler, mikroorganizmaların işlevleri için gerekli organik
moleküllerdir. Protein moleküllerinin normal işlevlerini
görebilmeleri için uygun bir konumda bulunmaları gerekir.
Proteinleri denatüre eden dezenfektanlar bu konumunu değiştirerek
proteinlerin rastgele şekil almasına neden olurlar. Böylece bakterisid
etki gösterirler. Asitler, alkaliler, alkoller, aseton ve diğer organik
çözücü maddeler bu gruptaki dezenfaktanlardır. Değişik amaçlarla
sulandırılarak kullanılan asitlere; asetik asit, sülfirik asit, klorhidrik
asit, borik asit ve propiyonik asiti örnek verebiliriz.
Mikroorganizma enzimlerinin işlevlerini
bozarak etki gösteren dezenfektanlar
1. Ağır metal tuzları: Civa, gümüş, bakır tuzları başlıcalarıdır.
Bunların etkileri enzimlerin sülfridril grupları ile birle şerek ortaya
çıkar. Civa bileşikleri bugün önemli yan etkileri ve antiseptik
olarak etkisinin azlığı nedeniyle pek kullanılmaz. Merthiolate ve
mercurochrome deri dezenfektanı olarak kullanılır. Gümüş
nitratın %1 lik çözeltisi ise çeşitli amaçlarla özellikle yeni doğan
bebeklerde göz antiseptiği olarak kullanılmaktadır.
2. Okside
edici maddeler: Hidrojen peroksit, potasyum
permanganat, ozon, oksitleyici etkileriyle enzim aktivitesini
bozarlar. Halojenlerden klor ve klor vericiler (sodyum
hipoklorit, kloraminler), brom ve iyot bileşikleri kuvvetli
oksitleyici etkileri olan dezenfektanlardır. Klor ve ozon, suların
dezenfeksiyonunda kullanılır.
3. Alkilleyici maddeler: Bu grupta formalin, etilen oksit ve
betapropiolakton yer alır. Formalin yüksek konsantrasyonda bütün
mikroorganizmalar üzerine öldürücü etkilidir. Kadavra ve dokuların
saklanmasında kullanılır. Etilen oksit, polietilen araçların
sterilizasyonunda kullanılır.
Nükleik asit üzerine etkili dezenfektanlar
Bu grupta çoğu mikrobiyolojide de kullanılan boyalar yer alır. Bu
boyaların başlıcaları kristal viyole, malaşit yeşili, brillant yeşili,
fuksin, metilen mavisi ve akridindir. Bu boyalar nükleik asitlerle
bileşikler yaparak, onların aktivitelerini bozmak suretiyle dezenfektan
etki gösterirler. Metilen mavisi ve akridin boyaları mukozalar üzerine
dezenfektan olarak kullanılır.
STERİLİZASYON VE YÖNTEMLERİ
Hastane enfeksiyonlarının kontrol altına alınmasında, alet ve
malzemelerin standartlara uygun steril edilmesi, standartlara uygun
malzemelerle sterilizasyon işleminin her bir aşamasının doğru
yapıldığından emin olunması önemli rol oynamaktadır. Sağlık
Hizmeti veren her kurum teşhis ve tedavi amaçlı hizmet verirken
kullandıkları alet ve malzemelerin olanakları dahilinde steril veya
yüksek seviye dezenfeksiyon işlemi yaptıktan sonra kullanılmasını
sağlarlar.
Sterilizasyon tüm mikroorganizmaların her türlü canlı ve aktif
şekillerinden temizlenmesi işlemidir. Kesin ve mutlak anlamlı olan bir
işlemdir. 1995 yılında AAMI (Association for Advancement of Medical
Instrumentation) sterilizasyonu “kabul edilebilir sterilite güvence
düzeyini sağlayacak ölçüde ortamın mikroorganizmalardan
Teşhis ve tedavi amaçlı kullanılmak üzere steril edilmiş aletler;
Kullanılacağı alana gidene kadar Merkezi Sterilizasyon
Ünitesi(MSÜ)'nde depolanır. İhtiyaç olduğu zaman ilgili servise
transferi sağlanır. Serviste kullanıldıktan sonra uygun koşullarda
MSÜ’ye teslim edilir.
Kullanılmış kontamine alet ve malzemeler sayım ve kontrolleri
yapılarak MSÜ tarafından teslim alınır. Temizlik dekontaminasyon ve
dezenfeksiyonu gerçekleştirilir. Dekontaminasyon ve dezenfeksiyonu
yapılan alet ve malzemelerin kurulanır. Bakım onarım ihtiyacı olanlar
değerlendirilir, tamir ihtiyacı olanlar ayrılır ve tamir olması sa ğlanır,
gerekli bakımlar yapılır.
STERİLİZASYON YÖNTEMLERİ
1. Isı ile sterilizasyon
2. Filtre ile sterilizasyon
3. Işınlar ile sterilizasyon
4. Kimyasallar ile sterilizasyon
ISI İLE STERİLİZASYON
En sık kullanılan sterilizasyon yöntemidir.
• Yüksek ısı ile, mikroorganizmaların proteinleri denatüre olur.
• Basit, ucuz ve hızlı sonuç alınır.
• Hem çalışanlar hem de doğa açısından toksik atık oluşturmaz.
ETKİSİNİ DEĞİŞTİREN FAKTÖRLER
1. Isı Derecesi: Isı derecesi arttıkça sterilizasyon işleminin süresi
kısalır.
2. PH: Nötr ortamda sterilizasyon süresi uzar. Asit ve alkali
A. Nemli Isı ile Sterilizasyon
1. Su buharı ile sterilizasyon
a) Basınçsız buharla sterilizasyon
Arnold kazanı = Koch kazanı. Doymuş ve akım halindeki basınçsız
su buharı ortamında 100 oC de en az 30 dakikada yapılan sterilizasyon.
Yüksek ısıya dayanıksız maddelerin sterilizasyonu bu yöntemle
yapılır.
A. Nemli Isı ile Sterilizasyon
1. Su buharı ile sterilizasyon
b) Basınçlı buharla sterilizasyon
Buharla doymuş bir ortamda, basınç altında ve 100 oC nin
üzerindeki ısılarda yapılan sterilizasyondur.
İlk
otoklav
1879
yılında
Charles
Chamberland
tarafından
geliştirilmiştir.
Bu yöntemde bazı kritik parametreler söz konusudur.
En önemli üç parametre; doymuş buhar, ısı ve zaman’dır.
Basınç arttırıldıkça otoklav içerisindeki doymuş buharın da ısısı
artar ve süre kısalır.
Otoklav, çift katlı çeperi ve içindeki suyun ısıtılması için gerekli ısıtma
kaynağı olan, izolasyonlu özel kapağı ile gerekli ısı, zaman ve basınç
kontrol göstergeleri bulunan bir cihazdır.
OTOKLAVIN YAPISI
Belirli ısı ve basınç derecelerine ayarlanabilen basınca dayanıklı
kazanlardır.
Çok küçük ve basit olanlar olduğu gibi büyük ve karmaşık, tek
çeperli çift çeperli, tek kapılı çift kapılı, buhar jeneratörlü ve ön
vakumlu olanları vardır.
Her otoklavda bulunan bölümler;
Kazan: Değişik çapta (büyüklükte) olanları vardır. Küçük
otoklavlarda kazan tek çeperli, büyüklerinde ise iç içe oturtulmu ş çift
çeperlidir. Tek çeperli otoklavlarda ayrı bir su bölmesi yoktur. Su
kazanın dibine konur. Otoklava giren malzemenin ıslanmaması için
arada suyla teması önleyen ızgara bulunur. Çift çeperli büyük
otoklavlarda dayanıklı olan dış kazandır. Su bu kazanın dibine konulur.
İç kazan steril edilecek malzemenin yerleştirilmesi için kullanılır ve dı ş
Kapak: Burgu vida ve manivela ile sıkıca kapanabilen özellikte
olmalıdır. Kapağın sıkıca kapanabilmesi ve hava kaçırmaması için
sağlam bir lastik contanın bulunması önemlidir. Tek kapılı ve çift kapılı
olanları, üstten ve yandan açılanları vardır.
Termostat: Sıcaklığın belli düzeyde kalmasını sağlar. Isı kaynağı
olarak elektrik kullanılır.
Hava boşaltma musluğu: Otoklav ilk ısınmaya başladığında açık
tutularak doymuş su buharı çıkmaya başladığında kapatılan ya da
otoklav havasının vakum ile boşaltıldığı bir musluktur.
Basınç ayar subabı: Belirli bir basınçtan sonra buharın çıkmasına
izin vererek basıncın sabit kalmasını sağlar.
Manometre ve termometre: Otoklavlarda vazgeçilmez iki
parça olup birisi basıncı diğeri sıcaklığı ölçmeye yarar. Her ikisinin de
kalibre edilmiş olması şarttır.
Vakumlu otoklavlarda ön vakum sistemi devreye girer ve
otoklavın içerisindeki hava tamamen boşaltılır. Daha sonra buhar giri şi
başlar ve yaklaşık 134 oC de 2 atm basınçta ortalama 3,5 dakikada
sterilizasyon tamamlanır.
Vakumsuz otoklavlarda, doymuş buhar ile 1 atm basınçta 121°
C de 15 dakikada sterilizasyon tamamlanır .
İkili karşılaştırma yaparsak; vakumlu otoklavlarda daha yüksek
ısı ve basınç ile daha kısa süre içerisinde sterilizasyon
tamamlanırken, vakumsuzlar da ise daha düşük ısı ve basınç ile
daha uzun sürede sterilizasyon tamamlanmaktadır.
Otoklava malzeme yerleştirilirken nelere
dikkat ediliyor?
1. Buhar geçirgenliğine sahip malzeme ile paketleme yapılmalı.
2. Eşyalar çok sıkışık olarak yerleştirilmemeli, aralarında buhar
geçişine ve dolanımına uygun boşluk bulunmalı.
3. Malzeme otoklava girmeden önce temizlenip kurutulmalı, sonra
paketlenmeli.
4. Buhar girişini ve vakumlamayı engelleyecek büyüklükte paketleme
yapılmamalı.
5. Kullanılan buharın kalitesi çok iyi olmalı ve içerisinde sıvı halde su
bulunmamalı.
Download