SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI YRD. DOÇ. DR - E

advertisement
SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI
YRD. DOÇ. DR. Kadri
KULUALP
SİNİR SİSTEMİ NEDİR?
•
Canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol
açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi
işleyen, vücut içerisindeki hücreler ağı sayesinde
sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan,
organların, kasların aktivitelerini düzenleyen
sisteme Sinir Sistemi denir.
•
Sinir sistemleri
•
Merkezi sinir sistemi,
•
Çevresel,
•
Sempatik,
Merkezi Sinir Sistemi Organları
Merkezi sinir sisteminin en önemli organı
beyindir. Ayrıca, beyincik, omurilik soğanı ve
omurilik merkezi sinir sistemini oluşturan diğer
organlardır.
Sinir Sisteminin Görevleri
•
Sinir sistemimizin görevlerini 3 başlık altında
toplayabiliriz;
1. Duyguları algılama: Doyduğunu hissetmek, tat
almak, tenine değen yağmuru hissetmek gibi
2. Algıları birleştirme ve bütünleme: Alınan bilgileri
analiz etme, bir kısmını depolama, gerekirse tepki
SİNİR SİSTEMİ HASTALIKLARI
•
Sinir sisteminin hastalıkları, son derece çeşitli sebeplerden
ortaya çıkabilir. Doğuştan olanlar, travmalardan, iltihaplardan,
zehirlenmelerden olanlar bunlardan sadece birkaçıdır.
Fonksiyonel hastalıklar ise herhangi bir bozukluk olmaksızın
ortaya çıkan durumlardır ki, vücudun herhangi bir bölümünü
tutabilirler. Aşağıda sinir sistemiyle ilgili hastalıkların en önemli
sebepleri ve bunların örnekleri verilmiştir.
1. Enfeksiyonlar: Menenjit, beyin apsesi, ensefalitis gibi.
2. Damar hastalıkları: Tıkanmaya bağlı felçler, beyin kanamaları.
3. Tümörler: Olduğu bölgeye göre görev aksaklığı, felçler, hafıza
ve idrak kusurları.
4. Travma: Beyin kanamaları, sinir kopmaları, zedelenmeler.
5. Gelişme bozuklukları: Mongolizm türü geri zekâlılık, omurilik
6. Metabolik hastalıklar: Hormon bozuklukları,
kan hastalıkları, karaciğer hastalıkları, metal
metabolizması bozuklukları da, sinir sisteminde
bozukluklara sebep olabilmektedir.
7. Myelin kılıfı (sinirleri saran kılıf) hastalıkları:
Multipl skleroz bunlara en önemli örnektir.
8. Paroksismal (arada bir gelen bozukluklar):
Migren, histamin baş ağrısı, epilepsi (sara), meniere
hastalığı (tekrarlayıcı başdönmeleri) bunlardandır.
9. Zehirlere bağlı hastalıklar: Bakteri zehirlerine
MİGREN
•
•
Migren, hem kadınlarda hem de erkeklerde
görülen, çoğunlukla ataklar halinde gelen, sık
rastlanan bir baş ağrısıdır. Migren, kadınlarda daha
sık görülür. Migren ağrısı kişinin normal yaşantısını
engelleyecek seviyede olabilir.
Bazen kişi, migrenin sebep olduğu ağrıların
şiddetinden dolayı yalnızca karanlık bir yerde yatıp
uyumak ister.
•
Baş ağrısı,
•
Bulantı,
MİGRENİN NEDENLERİ
•
•
Migrenin
nedenleri
ancak
varsayımlarla
açıklanmaktadır. Bugüne değin yapılan gözlem ve
deneyler, hastalığın klinik tablosuyla ilgili sınırlı
bilgilere doyurucu bir yorum getirememiştir.
Migren uzun zamandır damar ya da sinir
sistemine
bağlı
bir
hastalık
olarak
açıklanmaktadır. Damar sistemiyle ilgili olduğu
varsayıma önceleri daha çok benimsenmiştir.
Ama son zamanlarda sinir sistemine bağlı olduğu
görüşü yaygınlaşmaktadır. Damar sistemini temel
alan görüş, migrenin kafa atar damarlarının ağrılı
•
Hastalığı öncelikle sinir sistemine bağlayan
yaklaşım, migren nöbetinden sorumlu
birincil etkenin beyinde damar gerginliğini
denetleyen bir merkez olduğunu savunur.
Bu merkezin dış ve iç uyaranlara verdiği
yanıtlar,
migrenle
ilgili
damar
değişikliklerine neden olur. Bu değişiklikler
ve atardamar duvarlarındaki ödem
sonucunda migren ortaya çıkar. Sinir
sistemi ya da damarlardaki yanıtın
serotonin, histamin, prostaglandinler,
MİGRENİN TEDAVİSİ
Tedavi, migren ağrısını azaltmaya yönelik ağrı
kesici ilaçlar ve migren ataklarını önleyici ilaçlar ile
yapılır ve migrenin tedavisi günümüzde oldukça
kolaylaşmıştır. Migren ilaçları sürekli yanınızda
taşımanız gereken ilaçlardır. Bu ilaçları migren
atakları başlarken kullanmak gerekir. Her durumda
verilen ilaçların belirtilen ölçülerde ve şekillerde
kullanması önemlidir. Ayrıca, migren ilaçları ile
birlikte etkileşime girebilecek diğer ilaçlar ve alkol
kullanılmamalıdır.
•
İlaç tedavisinin dışında, gevşeme egzersizleri,
EPİLEPSİ (SARA)
•
•
Epilepsi, daha bilinen ismi ile Sara, bir sinir
hastalığıdır.
Beyindeki
sinir
hücrelerinin
bulundukları yere göre farklı belirtiler görülebilir.
Bir grup beyin hücresi ani olarak elektrik deşarjı
göstermekte ve nöbet ortaya çıkmaktadır. Nöbeti
başlatan asıl sebebin sinir hücreleri arası akım
geçişiyle vazifeli maddeler arası (nöro
transmitterler) dengesizlik olduğu sanılmaktadır.
Epilepsi nöbetleri;
•
Dalgınlık şeklinde ortaya çıkabileceği gibi,
EPİLEPSİNİN NEDENLERİ
•
•
Epilepsi oluşumunda genelde kesin bir sebep
bulunmamakla birlikte, epilepsinin sık rastlanılan
sebepleri arasında
Doğuştan ya da doğum esnasında olan beyin
hasarları,
•
Beyin yaralanmaları,
•
Beyin damarlarındaki hastalıklar,
•
Beyin tümörleri,
•
Alkol ve madde kullanımı gibi durumlar sayılabilir.
EPİLEPSİNİN TETİKLEYİCİ FAKTÖRLERİ
•
Sara nöbeti hiç bir uyarıcı olmadan ortaya
çıkabileceği gibi;
•
Stres,
•
Alkol kullanımı,
•
•
•
Aşırı yada yanıp sönen ışık gibi beyni uyaran
durumlar,
Uykusuzluk,
Yanlış beslenme vb. sara nöbeti için birer
tetikleyici olabilir.
EPİLEPSİ NÖBETLERİNİN EVRELERİ
•
Büyük nöbet (Grand mal): Tonik-klonik nöbet de denen bu nöbet
halk arasında sara denince akla gelen nöbettir. Herhangi bir yaşta
başlayabilir. Büyük nöbet birçok safhadan meydana gelir.
Aura denen ilk safhada hasta kaşıntı, koku, tat, mide ağrısı gibi bir
his duyar. Her zaman olmayabilir. Bundan sonra tonik safha başlar,
hasta şuurunu kaybeder ve ayakta ise düşer. Hastanın bütün kasları
aynı anda kasılır. Bu sebeple önce bir çığlık duyulur. Hasta nefes alıp,
veremez ve morarır. Ayrıca idrar ve dışkısını kaçırabilir, dilini ısırabilir.
30 saniye sonra derin bir nefes alır ve klonik safha başlar. Bu safhada
kaslar bir kasılıp bir gevşediğinden vücutta silkinti hareketleri ortaya
çıkar. Çene ve dil hareketleri sonucu tükürük köpük haline gelir. Bu
safha da 30 saniye sürer ve sonra gevşeme safhası başlar, hasta derin
uykuya dalar. Görünüş komaya benzer, ama hasta her an
uyandırılabilir.
•
Küçük nöbet (Petit mal): Daha çok çocukluk
çağında başlar. Ancak erişkinlikte de sürebilir,
büyük nöbetlere yerini bırakabilir. Nöbete kısa
süreli şuur kaybı eşlik eder. Bunların bir kısmında
hasta tutulduğunda dik dik anlamsızca karşıya
bakar. 10-15 saniye sürer ve gözden kaçabilir. 6-12
yaşında başlar. Bir kısmı daha nadirdir ve kollarda,
aniden hareketle belirli kısa süreli şuur kaybıyla
gider. Daha çok ergenlik döneminde görülür. En az
görülen tipinde hasta aniden şuursuz olarak yere
düşer; fakat, hemen şuur yerine gelir geri kalkar.
Bu da 2-6 yaşlarında başlar. Bazen yemek yerken
elinden kaşık düşecek veya yazı yazarken kalem
•
•
Kısmi (Parsiyel) nöbetler: Genellikle hâdise yeri,
beynin temporal lobudur. Koku, tat, işitme, görme
hallusinasyonları, hâfıza bozukluğu gibi belirtiler
olur. Genellikle ruhi değişiklikler eşlik eder. Nöbet
sırasında şuur genellikle bozulur ama kaybolmaz.
İrade dışı ağız hareketleri, yalanlama, yutkunma
sık görülür. Psikiyatrik hastalıkları taklit eder
görünümde olabilir.
Kısmi nöbetlerin bir kısmı da adım adım ilerler
tarzdadır (Jacksonian Epilepsy). Bunda deşarj bir
yerde başlamakta ve komşu yerlere yayılmaktadır.
Mesela bu nöbet bir el parmağından başlar ve
omuzda sona erer. Bu nöbetlerde şuur kaybı
EPİLEPSİNİN TANISI
•
•
Kesin teşhis, nöbetin görülmesiyle konur. Ancak
bu pek mümkün olmaz. Nöbetin tarifi yardımcı
olabilir. Beyin elektrosu (elektro-ensefalografi)
teşhis koydurursa da bazen nöbetler arasında
normal olabilir.
Teşhisten sonra sebebin ne olduğu önemlidir.
Genç erişkinlerde aniden başlayanları genellikle
beyin tümörüne bağlıdır. Yaşlılarda ise beyin
damarları hastalığıyla alakalıdır. Ayırım için kafa
filmleri ve bilgisayarlı tomografi gibi tetkikler
yapılır.
EPİLEPSİNİN TEDAVİSİ
•
•
Sara, doktorun belirlediği uygun ilaçlar
kullanılarak, genellikle büyük oranda kontrol
altına alınabilmektedir. Bununla birlikte kimi
durumlarda
cerrahi
müdahale
de
gerekebilmektedir. Uygun tedavi için bir doktora
danışılmalıdır.
Sara hastası kişiler, nöbet sırasında kendinden
geçebildikleri için kolayca yaralanabilirler. Bu
sebeple, epilepsi hastalarının kullandıkları ve
yaşadıkları ortamların onlara uygun şekilde
düzenlenmesi gerekir:
•
•
•
•
Yakınlarda bir kişinin sara nöbeti geçirdiği
görülürse;
Öncelikle kişinin zarar görmesini önlemeye
çalışmak,
Saralı hastanın çevresindeki sivri uçlu, keskin, sert
vb. cisimleri uzaklaştırmak gerekir.
Eğer kişi nöbet esnasında kusuyorsa, bunu
yutmasını engellemek için kişi yan yatırılmalıdır.
Sara nöbeti bir kaç dakika içinde durmamışsa ya
da hastanın nefes alamadığı, hastada morarmalar
oluştuğu fark edilirse hemen ambulansa yada en
yakın sağlık kuruluşuna haber verilmelidir.
PARKİNSON HASTALIĞI
•
•
Parkinson, genellikle 50 yaş ve üstündekilerde
görülen, nörolojik bir rahatsızlıktır. Yavaş yavaş
ilerler ve zamanla insanın hatırlama,
muhakeme etme ve günlük olağan işleri yapma
yeteneğini yok eder.
Bunların dışında, Parkinson hastalığında
görülen belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
•
Vücut hareketlerinin yavaşlaması,
•
Uzuvların titremesi,
•
Kambur duruş,
PARKİNSON HASTALIĞININ TEDAVİSİ
•
•
Parkinson’dan korunmak için zihni dinç tutmak ve
hafızayı sürekli çalıştırmak yararlı olacaktır. Bunun
için sürekli yen şeyler öğrenmek, ezber yapmak,
bulmaca çözmek vb. faydalı olacaktır. Ayrıca,
Parkinson’un derecesine göre de çeşitli Parkinson
ilaçları kullanmak gerekebilir. Parkinson tedavisi
kesin değildir. Tedavi de amaç Parkinson’un
etkilerini azaltmaktadır.
Ayrıca, şifalı bitkilerden Ginko, yaşlılığın neden
olduğu zihinsel sorunlara karşı koruyucu olarak
kullanılmaktadır.
ALZHEİMER HASTALIĞI
•
Demans ya da halk arasındaki söylenişiyle
bunama, günlük yaşam işlevlerinin sürdürülmesini
engelleyen ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Bellek
kaybı, günlük yaşamın gereksinmeleriyle başa
çıkabilme yeteneğinde azalma, algılamada,
toplumsal davranışların düzenlenmesinde ve
duygusal tepkilerin kontrolünde bozulma ve yanlış
inançlar sık karşılaşılan belirtilerdir. Demans,
genellikle geri dönüşümsüz, ilerleyici bir
durumdur.
ALZHEİMER NEDİR?
•
•
Alzheimer hastalığı, en sık görülen demans tipidir.
İkinci sıklıkla görülen demans tipi ise, beyin
damarlarının tıkanmasına bağlı olan vasküler
(damarsal) demastır.
Yaşlılarda, kalp hastalıkları, kanser ve inmeden
sonra en sık görülen sağlık sorunudur. Kadınlarda
biraz daha sık görülür. Alzheimer tanısı konulan
hastaların büyük bir kısmı 65 yaşın üzerinde
olmakla birlikte, 40’lı ve 50’li yaşlarda da görülür.
ALZHEİMER’İN HABERCİLERİ NELERDİR?
Alzheimer hastalığının habercisi olabilecek başlıca 10 belirti bulunmaktadır.
1- Günlük yaşamı etkileyen unutkanlık: İsimleri, telefon numaralarını ve
randevuları ara sıra unutup daha sonra hatırlamak normal bir durumdur. Bu
hastalıkta ise hastalar yakın geçmişteki olayları, isimleri ve telefon numaralarını
daha sık unuturlar ve bir daha hatırlamazlar, aynı soruları tekrar tekrar sorarlar.
2- Günlük yaşam işlevlerini yapmada zorluk: Telaşlı insanlar bazen yemeği
fırında unutup yemek yandıktan sonra hatırlar. Alzheimer hastaları ise yemeği
fırında unutmakla kalmaz, hazırladığını bile hatırlamayabilir. Kendilerine
bakmakta, uygun elbiseler seçmekte güçlük çeker
3- Kelime bulmada güçlük: Hepimiz bazen kelime bulmakta zorluk çekeriz.
Alzheimer hastaları çok basit bir kelimeyi bulamayabilir ya da yerine uygun
olmayan kelimeler kullanabilir.
4- Zaman ve mekan karmaşası: Hangi günde olduğumuzu ve nereye
gideceğimizi bir an için unutmak doğaldır. Alzheimer hastaları günü, ayı, yılı
unutabilir. Her gün geçtikleri sokaklarda kaybolabilir. Nerede olduklarını, oraya
nasıl geldiklerini ya da evlerine nasıl gideceklerini bilemeyebilir.
5- Yargı ve karara varmada güçlük: Alzheimer hastaları olayları doğru
yargılayıp, doğru sonuçlara gitmede, geleceği planlamakta güçlük çekebilir.
6Pratik
düşünmede
becerisinde
güçlük: Pratik
•
•
Bu hastalık ilk olarak Alman doktor Alois
Alzheimer tarafından 1907 yılında tanımlanmıştır.
O günden bu yana yapılan çalışmalarla hastalığın
birçok özelliği ortaya konulmuştur. Özellikle
gelişmiş ülkelerde yaşam kalitesinin yükselmesi ve
sağlık hizmetlerinin gelişmesiyle yaşlı nüfusun
artması, Alzheimer hastalığı da AIDS ve kanser gibi
çağımızın hastalıkları arasına girmiştir.
Kadınlarda biraz daha sık görülen Alzheimer
Hastalığı, 65 yaşın üzerindeki her 10-20 kişiden
birinde, 85 yaşın üzerinde ise neredeyse her iki
kişiden birinde ortaya çıkmaktadır. Yurdumuzda
henüz ayrıntılı bir çalışma yapılmamış olmakla
HASTALIĞIN PATOFİZYOLOJİSİ
•
Beynimizde hücreler arasında bilgi alışverişini
sağlayan bazı kimyasal haberciler bulunmaktadır.
Bunlardan biri olan Asetilkolin, hatırlama
yeteneğinde önemli bir rol oynar. Henüz tam
olarak bilinemeyen bir nedenle, asetilkolin
miktarı azalırsa, hücreler arasında bilgi alışverişi
bozulur ve bellek bozuklukları ortaya çıkar.
Nedenler kesin olarak bilinmemekle birlikte,
çevresel etkenlerin, kalıtsal faktörlerle birleşmesi
sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir.
ALZHEİMER HASTALIĞININ EVRELERİ
1.EVRE: Belirtiler henüz farkedilir
düzeyde değildir. Hastalar özellikle yakın
zamana ait bilgileri hatırlamakta zorluk
çeker. Zaman ve mekan tanımlamada
zorluk çeker, zaman zaman kaybolur. İşinde
verimliliği düşer. Bunların farkına varıp,
sinirli, çekingen ve sıkıntılı bir ruh haline
girebilir. Oysa yakınları, bütün bunların
yaşlılıkta doğal olabileceğini düşünme
yanılgı sına düşerler.
ALZHEİMER HASTALIĞININ TANISI
•
Hastalığın tanınmasında özel bir test mevcut
değildir. Sinsi başlayıp yavaş bir ilerleme
göstermekle beraber, erken dönemlerden
itibaren bazı belirtiler gösterir. Bilgili ve deneyimli
hekimlerin, zihinsel işlevleri ve günlük işleri
yürütebilme yeteneğini araştırmaları, beynin
görüntülenmesi, bazı laboratuar testlerinin
yapılmasının yanı sıra benzer belirtiler gösteren
diğer
hastalıkların
araştırılarak
elenmesi
yöntemiyle Alzheimer hastalığı teşhis edilir.
Hastalığın erken teşhisi konusunda hastanın
ALZHEİMER HASTALIĞININ TEDAVİSİ
•
Belirtilere Yönelik İlaçlar : AH'nın sıkıntı verici
belirtilerini (huzursuzluk, uykusuzluk, saldırganlık,
vb.) azaltmakta faydalı olabilen bir dizi ilaç vardır.
Ancak, tıbbi denetim altında verilmedikleri
takdirde düzeltmeleri beklenen belirtileri
kötüleştirebilir. Bunun sonucunda konfüzyon,
inkontinans, vb. yeni belirtiler ortaya çıkabilir. Bu
tür ilaçlar arasında şunlar sayılabilir:
-ANTİDEPRESANLAR
-NÖROLEPTİKLER
-ANTİ-ANKSİYETE İLAÇLAR
-ANTİ-PARKİNSON İLAÇLAR
YENİ İLAÇLAR
AH'da sinir hücresi kaybı dolayısıyla azalan asetilkolin miktarının
yeniden dengelenmesini hedefleyen yeni ilaçlara ‘’Kolinesteraz
İnhibitörleri’’ adı verilmektedir. Asetilkolin beyne ait süreçlerin bir
çoğunda ve özellikle de belleğe ait olanlarda işlev gören bir
kimyasal maddedir.
İLAÇ DIŞI TEDAVİLER
Yurtdışında bu amaçla en sık kullanılan standart tedavi
uygulamalarının başında Gerçeklik Yönelimi Tedavisi (Reality
Orientation Therapy) ve Geçerlileştirme Tedavisi (Validation
Therapy) sayılabilir. Her ikisi de, hasta yakını ve hasta arasındaki
iletişimi kolaylaştırmayı hedefler. Bu tedaviler standart biçimleriyle
henüz ülkemizde uygulanmamaktadır. Bu tür ilaç dışı yaklaşımların
temel ilkesi, karşıdakini anlamak ve kendini ona anlatmaktır.
Dolayısıyla, bir AH uzmanıyla görüşme, muayene ve ilaç tedavisi
yanı sıra, ilaçsız tedavi yaklaşımlarını da içerecektir.
Download