Yolda yürüyordum, orta yaşlı bir karı

advertisement
| Ayça Atikoğlu
I oplam
43 kit a b ı
yayınlandı; bu
kitaplar toplam
273 baskı yaptı; şiirleri dilleri­
mizden düşmedi. TV ’lerde di­
zileri oynadı. TRT 2’de yıllar­
dır program yapıyor. “Yenge­
cin Kıskacı” adlı öykü kitabı en
çok satanlar listesinde yer al­
mayı sürdürüyor. “Ben Sana
Mecburum” adlı şiir albümü
Folk Müzik C enter’dan yeni
çıktı ama Attila İlhan, Türk hal­
kı tarafından geçen hafta atv’de
Ali Kırca’nın konuğu olunca
‘keşfedildi’!
Türkiye onunla bir anda ihtiya­
cı olan morale kavuştu, okurları
değil bu kez halk oldu ona sarı­
lan...
Türk halkıyla ekranda tanışmanın şaşkınlığını yaşıyor: Yolda yürüyordum, orta
yaşlı bir karı - koca yanaştı. Tebrik ettiler, derken adam ‘Bu değerli düşüncelerinizi
yazmalısınız dedi. ‘50 yıldır yazıyorum diye cevap verdim...
Attila İlhan "Demokrasıye
dediğimde ise “Diyalektik olarak 21.
Yüzyıl mazlum milletler hareketine
sahne olacak” diye cevap veriyor.
Attila Ilhan’ın kalite sıralamasında
birinci sırada Türk halkı geliyor, onu içinde basının da bulunduğu aydınlar
izliyor, en geride ise politikacıları gö­
rüyor.
“Ben sana mecburum”, “Ne kadın­
lar sevdim zaten yoktular”, “Gözle­
rim gözlerine değince / felaketim olurdu ağlardım...” gibi dillerden düş­
meyen aşk şiirlerinin şairine, hâlâ aşk
şiiri yazıp yazmadığmı soruyorum:
“Yazıyorum ama genç kızların aşkla­
rını artık zor kabul ediyorum. So­
rumluluk duygum ağır basıyor, da­
ğılmalarını istemiyorum” diyor.
rompdik" divor: Burjuva liberaldir,
geçemed k
îf
muhalefet yok e-
m u h a l e f e t *^VmÎ hal ef et al dı . " Garbis Ozatay
dilince onun yerim etnik ve
Kitabınız da mı var?
“Yolda yürüyordum, orta yaşlı bir karı - koca
yanaştı, 'Siz osunuz’ diye. Tebrik ettiler falan,
derken adam ' Bu değerli düşüncelerinizi yaz­
malısınız’ d e d i,' 50 yıldır yazıyorum deyince bu
kez kadın ' Aaa, sizin kitabınız da ini var?’ diye
şaşakaldı... Bir başka adam ise yanımdan geçer­
ken omuzuma dokunup gülerek 'Sizi anlıyo­
rum’ dedi...”
Bir halkın, bir şair ve yazarını 50 yıl sonra keş­
fetmesi çok acıklı gibi gelse de bu, halkın anla­
yabildiği bir dilde konuşulduğunda ve kitle ileti­
şim araçları doğru kullanıldığında, nelerden et­
kilendiğinin göstergesi olarak çok sevindirici bir
durum. Kahve kültürünü devam ettiren Attila
İlhan ile Divan Pastanesi’ndeki malum köşesin­
de karşılıklı sohbet ediyoruz, bu kitlesel ilgiyi na­
sıl açıkladığını merak ediyorum; “Bu adam biz­
den” duygusu ile açıklıyor:
“Benim şiirlerim kadar çok ezberlenen şiir
yoktur. Çünkü ben Türk halk şiiri, divan şiiri,
tasavvuf şiiri formasyonundan geldim. Annem
Nedim’i ezbere okurdu. O yüzden halk bende
hep bildiği bir sesi buldu, ezandan, ninniden,
sokak satıcısından tanıdığı bir sesi. Hoşa giden
laflara gelince, ben 1950’den beri ulusal kültür
sentezi peşinde koşuyorum. Türkiye’de bu ya­
pılmıyor, ama yapıldığı takdirde iyi olacağı da
anlaşıldı.”
Attila İlhan, Siyaset Meydanımda aşktan da
bahsetti, cinsellikten de... Ama en çok etkile­
yen, bugünü anlamayı kolaylaştıran tarihsel
tahlilleri oldu.
Sentezi yakalamak...
Attila İlhan bu tahlilleri bıkmadan, yorulma­
dan 50 yıldır anlatıyor:
“Türkiye Cumhuriyeti 25. yılından itibaren
çağdaşlaşma ile Batılılaşmayı karıştırdı. Muassır
medeniyet yanlış anlaşıldı. Ayrıca, Andre Malraux’nun da kabul ettiği gibi Batı uygarlığı inişe
geçmiştir. Bizim yapmamız gereken tek şey bu
sentezi yakalamaktır.”
Batı’yı yererken bize torpil yapmıyor mu, faz­
la mı şefkat gösteriyor bugünün Türkiyesi’ne?
Hiç mi verilecek hesabımız yok?
“Hayır, gereğinden fazla şefkat göstermiyo­
rum. Batıcılık belki beni savunmaya itiyor ama
TC .’den çok çeken ben, bu durumda savunma
ihtiyacını hissediyorum. Çünkü bir şeyleri yanlış
tartışıyoruz. Bu millet seçime götürülüyor mu,
hakimiyet milletin mi, meclisini kendi seçiyor
mu, seçiyor. Meclisin nasıl olduğu ayrı bir konu.
1938’den başlayarak merkeziyetçi dikta aldı,
Dizide 90’lan anlatıyor
şimdi özel sermaye de pay alarak ortak olmak
istiyor. 1940 - 46’da San Fransisco toplantısına
birkaç faşist liderle birlikte Milli Şef İsmet İnö­
nü kabul edilmemiştir. O zaman alelacele de­
mokrasiye geçme kararı verilmiştir. Ama bu es­
ki rejimin kanunları korunarak yapılmıştır. Yani
demokrasiye geçilememiştir. Oysa bu ülke
Fransız İhtilali örnek alınarak kuruldu. Nedir,
burjuva liberaldir, muhalefet sosyalist. Bizde iki­
si de yok. Ne oldu, sosyalist muhalefeti, işçi mu­
halefeti yok edilince onun yerini etnik ve dinsel
muhalefet aldı.”
Peki, sosyalizm tekrar nasıl canlandırılacak,
Şimdilerde yeni bir dizi yazıyor: “Baykuşların
Saltanatı”. “Kartallar Yüksek Uçar”da 80’leri
anlatmıştı, baykuşlarla 90’lan anlatıyor. İşadamlannı, her işi çeviren sivrilmiş basın mensupları­
nı, holding yöneticisi kadınlan, lanse edilecek
mankenler için birtakım gazetecilerle işbirliği
yapan yeni tip iş kadınlarını...
Yani her zamanki gibi dikkatle yaşananlan
gözlüyor ve Attila Ilhan’ca bize aktarıyor. Etra­
fında yine güzel kadınlar (hayatta başka bir lük­
sü yok zaten), başında yine şapkası, 50 yıl sonra
halkı tarafından keşfedildiği için yüzünde eski
bir tebessüm..!
Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5
1
9
4
9
3
0
0
6
*
Download