reklamda yaratıcılık ve yazarlık

advertisement
T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 3015
AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1968
REKLAMDA YARATICILIK VE
YAZARLIK
Yazarlar
Prof.Dr. Ferruh UZTUĞ-Arş.Gör. Naim ÇINAR (Ünite 1)
Doç.Dr. Işıl KARPAT AKTUĞLU (Ünite 2)
Öğr.Gör.Dr. Özen OKAT ÖZDEN (Ünite 3)
Öğr.Gör. Gökçe GÖKSEL (Ünite 4)
Yrd.Doç.Dr. Sinan ERGÜVEN (Ünite 5, 6)
Yasin Ergün ERDEM (Ünite 7)
Öğr.Gör. Bilge SANDIKÇIOĞLU (Ünite 8)
Editör
Doç.Dr. R. Ayhan YILMAZ
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
i
Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir.
“Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır.
İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt
veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz.
Copyright © 2013 by Anadolu University
All rights reserved
No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted
in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without
permission in writing from the University.
UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ
Genel Koordinatör
Doç.Dr. Müjgan Bozkaya
Genel Koordinatör Yardımcısı
Doç.Dr. Hasan Çalışkan
Öğretim Tasarımcıları
Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar
Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan
Grafik Tasarım Yönetmenleri
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız
Öğr.Gör. Nilgün Salur
Kitap Koordinasyon Birimi
Uzm. Nermin Özgür
Kapak Düzeni
Prof. Tevfik Fikret Uçar
Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız
Grafiker
Gülşah Karabulut
Dizgi
Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi
Reklamda Yaratıcılık ve Yazarlık
ISBN
978-975-06-1676-1
1. Baskı
Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 2.000 adet basılmıştır.
ESKİŞEHİR, Ocak 2013
ii
İçindekiler
Önsöz
....
1. Reklam Yazarlığı ve Yaratıcılık
.
iv
2
2. Yaratıcı Strateji
.... 20
3. Yaratıcı Fikir Kavramı ve Yaratıcı Fikrin Bulunması
..
36
4. Görsel-Sözel Metafor Kullanımı
..
58
5. Basılı Mecra İçin Reklam Yazmak
..
76
6. Görsel-İşitsel Mecra İçin Reklam Yazmak
.
7. Dijital Mecrada Reklam Yazmak
.
8. Yaratıcı Fikirin Sunulması
..
96
114
132
iii
Önsöz
Markalar da insanlar gibi konuşurlar. Reklam dilinde bu konuşma marka mesajı olarak adlandırılır.
Binlerce markanın, farklı reklam mecralarında yaptığı bu konuşmaların, tüketiciler ya da müşteriler
tarafından dinlenebilmesi bir fark yaratması ile mümkündür. Marka mesajları arasında fark yaratacak
unsur, mesajın ne kadar yaratıcı olduğuna bağlıdır. Yoğun iletişim kirliliği yaşanan günümüzde, yaratıcı
fikir markaya dikkat çeker, iletişim kirliliğini azaltır, markayı farklılaştırır, markanın tanınmasını ve
hatırlamasını sağlar ve dolayısı ile ikna eder.
Yaratıcı bir reklam fikri üretmek, yaratıcı bir zihne sahip olmakla başlar. Reklamda yaratıcılığın belli
başlı yol haritaları bulunur ve bu yol haritalarını izlemek, zihnimizi sınırlarından arındırarak, daha
yaratıcı olmanın yolunu açar. Yaratıcı fikir, çoğu zaman büyük fikir olarak da adlandırılır. Bu büyük
fikir, bir çok reklam mecrasının bulunduğu günümüzde, zengin fikre dönüşebilmeli, bir başka ifade ile,
farklı mecralara uyarlanabilmelidir. İşte bu kitap ile, yaratıcı fikrin ne olduğu, nasıl üretildiği, nasıl
görsel/sözel dile uyarlandığı ve nasıl sunulduğu üzerinde durulmaktadır. Yaratıcı fikri bulmak elbette ki
yaratıcı yazarlık ile beslenir. Farklı reklam mecraları ile yaratıcı yazarlığın yolları da yine bu kitapta ele
alınmaktadır.
Reklamda Yaratıcılık ve Yazarlık adlı bu kitabımın toplam sekiz üniteden oluşmaktadır. İlk ünitede,
reklam yazarlığı kavramına giriş yapılarak, yaratıcılığın ne olduğu üzerinde durulmaktadır. İkinci ünitede,
reklamda yaratıcı stratejinin ne olduğu ve yaratıcı straejinin bileşenleri açıklanmaktadır. Üçüncü ünitede,
yaratıcı fikir kavramına değinilmekte ve yaratıcı fikrin bulunması ile ilgili süreçler ele alnmaktadır.
Reklamcılıkta görsel ve sözel metafor kullanımının örnekleri ile anlatıldığı ünite üçüncü ünitedir. Beşinci
ünitede basılı mecra için reklam yazmanın ip uçları ele alınarak, örneklerle açıklanmaktadır. Görsel-işitsel
mecra için reklam yazımı ile ilgili bilgiler ise, altıncı ünitede yer almaktadır. Basılı ve görsel-işitsel
mecranın yanı sıra, günümüzde önemli bir yere sahip olan dijital medyada reklam yazmanın yolları ise,
yedinci ünitede anlatılmaktadır.
Yaratıcı fikrin bulunması ve mecraların doğasına uygun içerik yazmanın yanı sıra, bulunan bu yaratıcı
fikrin sunulması da son derece önemlidir. Son ünite olan sekizinci ünitede, yaratıcı fikrin reklamverene
nasıl sunulması gerektiği üzerinde durulmuştur.
Kitabın tasarlanması ve hayata geçirilmesi sürecinde sonsuz emeği olan ve kitaba değer katan
akademisyen/ sektör uzmanı yazarlara teşekkürü bir borç bilirim. Bununla beraber, kitabın yayına
hazırlanmasında ve basımında gösterdikleri destek ve sabır için Anadolu Üniversitesi çalışanlarında da
ayrıca teşekür etmek isterim. Böylesine emek yoğun bir çabanın eseri olan kitabın, öğrencilerimizin
ufkunu açması ve yaratıcı fikirler üretmesine yardımcı olması dileğiyle.
Editör
Doç.Dr. R. Ayhan YILMAZ
iv
1
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Yaratıcılık kavramını tanımlayabilecek,
Yaratıcılıkla ilgili genel yanılgıları açıklayabilecek,
Yaratıcılığın bileşenlerini ve yaratıcı sürecin temellerini anlatabilecek,
Başarılı reklam için gerekli şartları listeleyebilecek,
Başarılı ve yaratıcı reklamın temel özelliklerini tartışabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Yaratıcılık
Yaratıcı Kişilik
Yaratıcılıkla İlgili Yanılgılar
Yaratıcılığın Önündeki Engeller
Yaratıcılığın Bileşenleri
Başarılı Reklamın Şartları
Yaratıcılığın Aşamaları
Yaratıcı Reklam
Yaratıcı Sürecin Temelleri
Yaratıcı Reklamın Temel Özellikleri
İçindekiler
Giriş
Yaratıcılık
Yaratıcılık Üzerine Bilimsel Araştırmalar
Yaratıcılığın Bileşenleri
Yaratıcılığın Aşamaları
Yaratıcı Sürecin Temelleri
Yaratıcı Kişilik
Yaratıcılığın Önündeki Engeller
Başarılı Reklamın Şartları
Yaratıcı Reklam
Yaratıcı Reklamın Temel Özellikleri
2
Reklam Yazarlığı ve
Yaratıcılık
GİRİŞ
Reklamcılık yirminci yüzyılın en ilgi çekici, tartışmalı alanlarından biri oldu. Pazarlamadaki gelişmelerin
doğal etkisiyle insan hayatında önemli bir yeri işgal eden reklamcılık, kitle iletişim araçlarının artan
etkisiyle sürekli konuşulan bir konu oldu. Bir yönüyle ticari iletişimin içinde somut iş görev ve
hedefleriyle ilgiliydi. Ancak bir o kadar da kültürel bir iletişim biçimi oldu. Sosyolojik bir olgu olarak
yaşam biçimleri ve kimlikler özelinde tartışma yaratıcı, öncü bir iletişim biçimi oldu. Tüm bu etkileri
ortaya çıkaran dinamiklerin en önemlisi reklamların taşıdığı yaratıcı değerdir. Reklam yaratıcı bir
enerjiyle sanat ve bilim arası bir alanda modern zamanların büyüsünü oluşturan, yaygınlaştıran, tüketim
kültürünün sembol üreticilerinden biri oldu.
Bu ünitede kitabın genel hedefleri doğrultusunda reklamda yaratıcılığa giriş yapacağız. Bu anlamda
bir giriş ünitesiyle karşı karşıyasınız. Öncelikle yaratıcılığın tanımlamaları ve yaratıcı kişiliğin temel
unsurlarını sizlerle paylaşacağız. Ardından yaratıcı reklamın temel özelliklerini belirli noktalarda
açacağız. Bu ünitedeki bilgiler diğer ünitelerimizin çalışılmasına yönelik bir çerçeveyi de oluşturma
çabasında.
YARATICILIK
İnsanlık tarihine bakıldığında en değerli yeteneğimizin öğrenme kapasitesi ve var olan bilgiyi kullanma
anlamına gelen ‘akıl’ olageldiğini söyleyebiliriz. Ancak yaşadığımız yeni milenyumda bu durum
değişmiştir. Yeni bilgi üretme yeteneği anlamına gelen ‘yaratıcılık’ günümüzde en çok değer verilen
insan yeteneği olmuştur. Hızla değişen dünyada, çok sayıdaki farklı karmaşık problem ve fırsatla başa
çıkabilme yeteneği önem kazanmıştır. İnsan hayatının birçok yönünün giderek karmaşıklaştığını
söyleyebiliriz. İnsanlık tarihi boyunca yaratıcı fikirlere hiç günümüzde olduğu kadar fazla ihtiyaç
duyulmadığını söylemek yanlış olmaz.
Çağımızın en çok değer gören ve aranan yeteneği olan yaratıcılığın tanımına geçmeden önce,
yaratıcılıkla ilgili en sık rastlanan yanılgıları ortaya koymak, daha doğru bir tanımlama yapmak açısından
faydalı olacaktır. Robinson (2003) aşağıdaki soruları yanıtlayarak yaratıcılıkla ilgili genel yanılgıları
ortaya koymuştur:
•
Özel insanlar mı?: “Bunalımlı yaratıcı dahi”, batı dünyasının güçlü bir imgesidir. Tarih; bilimde,
matematikte, tıpta, sanatta, siyasette ve iş hayatındaki fikirleriyle dünyaya biçim veren, büyük
insanların öyküleriyle doludur. Çok sayıda şirketin, yaratıcı elemanlarının yoğun olarak
bulunduğu varsayılan yaratıcı bölümleri vardır. Onlara ‘yaratıcı’ denir; işe geliş gidiş saatleri
düzensizdir, kravat takmazlar, bir fikirle boğuştukları için işe geç kalabilirler. Ancak tüm bunlar,
yaratıcı insanların ayrı bir tür olduğu ve insanların çoğunluğunun da bundan yoksun olduğu
anlamına gelmez.
•
Özel etkinlikler mi?: İkinci bir yanılgı da, yaratıcılığın yalnızca belirli tür etkinliklerde, özellikle
sanatta ortaya çıktığı görüşüdür. Ancak gerçekte, bilim adamları, teknoloji uzmanları, iş
adamları, eğitimciler, herkes kendi yaptığı işte yaratıcı olabilir. Yaratıcılık yalnızca belirli tür
etkinliklere özgü bir kavram değildir. İnsan zekasının etkin bir biçimde katıldığı her faaliyette
yaratıcılık mümkündür. Yaratıcılık, belirli bir tip etkinlik değil, zekanın bir niteliğidir.
3
Yaratıcılık, sanatçının olduğu kadar bilim adamının, estetikçinin olduğu kadar düşünürün de
emeğinde görülmeli; ve yaratıcılığın kapsamı belirli sınırlar içerisinde çizilip,
sınırlandırılmamalıdır (May, 2010).
•
Özgür bırakmak mı?: Üçüncü yanılgı, yaratıcılığın özgür ifadeyle bağlantılı olduğudur. Bu
konuya eleştirel yaklaşanlar, çocukların içten gelen davranışlar sergilediklerinde ve özgür
bırakıldıklarında, ciddi akademik çalışmalar yapacakları yerde, sağa sola koşuşarak, etrafı
dağıtabileceklerini söylüyor. Dolayısıyla, yaratıcılık yalnızca özgür bırakmak değildir: aynı
zamanda ciddi biçimde belirli bir konu üzerinde yoğunlaşmaktır. Neye yoğunlaştığınız ise,
sonuçların niteliğini ciddi biçimde etkiler.
•
Problem çözmek mi?: Yaratıcılık, özellikle iş dünyasında problem çözmek olarak düşünülür.
Problem çözmek yaratıcı sürecin bir öğesidir. Ancak yaratıcılığı, yalnızca problem çözmekle
eşdeğer kabul etmek hatalı olur. Yaratıcılık, problem çözmek kadar problem bulma sürecidir.
•
Yaratıcılık öğretilebilir mi?: Çoğu yerde yaratıcılığın öğretilemeyeceği söylenir. Bu, yalnızca
belirli insanların yaratıcı olduğu, diğerlerinin olmadığı düşüncesinden kaynaklanır. İnsanları
yaratıcı olan, olmayan diye ayırdıktan sonra, yaratıcılığın öğretilemeyeceğini ileri sürmek
mümkündür. Yaratıcılık özel insanlara özgü, onlarla sınırlı bir nitelik değildir ve öğretilebilir.
Yaratıcılıkla ilgili genel yanılgılara açıklık getirdikten sonra, yaratıcılık kavramını tanımlayabiliriz.
Ancak, tek bir tanımlama yapabilmek oldukça güçtür. Kısa bir literatür taramasıyla, yaratıcılık
kavramıyla ilgili bir çok farklı tanımlamanın yapıldığı görülebilir. Bu ünitede literatürde öne çıkan ve
kabul görmüş tanımlamalara yer verilmiştir.
Torrance’ye göre yaratıcılık, bireylere çekici gelen sihir, deha, üstün yeteneklilik vs. gibi çoklu
kavramları çağrıştıran bir kişilik özelliği olarak bilinmektedir. Yaratıcılık; sorunlara, bozukluklara, bilgi
eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma, güçlüğü tanımlama, çözüm arama,
tahminlerde bulunma ya da eksikliklere ilişkin hipotezler geliştirme, bu hipotezleri değiştirme ya da
yeniden sınama, daha sonra da sonucu başkalarına iletmektir (Aktaran: Sungur, 1997).
Bu üniteyi okumadan önce yaratıcılıkla ilgili yanılgılarınız var mıydı?
Tartışınız.
Yaratıcılık kavramına yönelik diğer tanımlamaları şöyle sıralayabiliriz:
•
Alışılmamış ilişkileri algılayabilmektir.
•
Yeninin hazırlanması ve eskinin elden geçirilmesidir. Yani yaratıcılık, hem yeniyle hem de
eskiyle uğraşan, yeniyle eskiyi kesiştiren bir özelliktir.
•
Yeni ve özgür bir şey bulma, tasarlama yetisi, gücüdür.
•
Alışılmışları bırakmak, başkalarının yaşantılarına açılmak, herkesin izlediği ana yolun dışına
çıkmak, bilinmeyenlere doğru bir adım atmak, yeni bir düşünce çizgisi çizmek, var olan
problemin çözümü için alternatifler üretmek, başka şeylerin icadına yol açabilen yeni şeyler
bulmak, var olan düşünceler arasında bir ilişki kurmak ya da yeni ve orijinal bir düşünceye
varmaktır (Rıza, 2001).
•
Yaratıcılık bazı insanların sahip olduğu, diğerlerinin yoksun olduğu bir özellik değildir. Zekanın
bir işlevidir. Çok çeşitli biçimleri vardır, çok çeşitli kaynaklardan yararlanır ve hepimizin çok
çeşitli yaratıcı güçlerimiz vardır (Robinson, 2003).
•
Yaratıcılık, insan zekasının etkin bir biçimde katıldığı tüm faaliyetlerde mümkündür. İnsan
zekasının belirleyici öğesi, imgelem ve simgesel düşüncenin gücüdür.
•
Yaratıcılığın temelinde, akıcı, özgün ve esnek düşünebilme, dolayısıyla sorun çözebilme becerisi
yatmaktadır. Akıcı düşünebilmek, kısa sürede, ardı ardına bir çok düşünce ve görüş öne
sürebilmektir. Örneğin; “yüz ne demektir?” sorusuna verilen yanıtta “yüz” kelimesinin anlam ve
4
türevlerine ilişkin çok yönlü yanıtlar alabilmek akıcı düşünebilme olarak tanımlanır. Ayrıca
“sezgi, merak ve mecaz” yaratıcılığa ortam hazırlayan en önemli unsurlardır.
•
Yaratıcılık, sınırları olmayan, geliştirilebilen bir eylemdir.
•
İnsan doğası gereği tüm insanlarda değişik derecelerde, değişik boyutlarda var olan ve
geliştirilebilen özel bir yeti olarak ele alınıp, yaratma eyleminin somutlaşması olarak ortaya
çıkabilmektedir. Bu nedenle yaratıcılık sosyo-kültürel çevreyle yakından ilgili bir güç olarak
düşünülebilir. Ayrıca bilimsel araştırmalar sonucunda bazı bilim adamları tarafından
yaratıcılığın insanın genetik yapısıyla da ilgili olduğu iddia edilmektedir.
•
Akılcılık, esneklik ve özgünlük içeren bir süreçtir. Yaratıcılık; alternatifli düşünme, problem
çözme gibi zihinsel süreçleri de içerdiğinden, yalnızca bir süreç değil, süreçler dizisi olarak
düşünülmelidir.
Bu tanımlardan da anlaşılabileceği gibi yaratıcılık, sihirli güçlere, çok üstün bir zekaya ya da doğuştan
gelen bir yeteneğe bağlı değildir. Çünkü yaratıcılık öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir kişilik özelliğidir.
Ünlü yaratıcılık eğitmeni Edvard de Bono, yaratıcılığın var olan değerlerden katma değer elde etmenin en
ucuz ve en iyi yolu olduğunu belirtmektedir. Yaratıcılığını kullanmayan insanoğlu, bilgi birikimi ve
deneyimleriyle elde ettiği potansiyelinin büyük bir bölümünü de çöpe atmış olur. İşte bu yüzden
yaratıcılık insan hayatında olağanüstü bir öneme sahiptir. Öyle ki, hayatta başarıya giden yolun haritası
gibidir. Bilinmez rotalara doğru yolculuk ederken, bir haritaya danışmak gibi yaratıcılığı kullanmak
gerekir (Yanık, 2007).
YARATICILIK ÜZERİNE BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR
Yaratıcılık üstüne sistematik olarak bilimsel araştırma yürütme çabaları, on dokuzuncu yüzyıl ortalarında
İtalyan psikiyatr Cesare Lombroso ve İngiliz bilim insanı ve doğa bilimci Francis Galton gibi kişilerin
bireysel katkılarıyla başlamıştır. Ancak bu önemli katkılara karşın, yaratıcılık çalışmaları on dokuz ve
yirminci yüzyıllar boyunca pek de gelişen ve verimli bir alan olarak görülmez.
Yaratıcılık araştırmaları tarihinde dönüm noktası olan çalışmalara 1960’lı yıllarda başlanmıştır. Takip
eden yıllar boyunca, birçok araştırmacı, yaratıcılığın doğasını anlayabilmek için bir çok çalışma
gerçekleştirmiştir (Sungur, 1999).
Yaratıcılığa ilişkin çalışmalar, üç farklı yönde gelişmektedir. Bunlardan birincisi yaratıcı kişiliği
tanımlama olarak ortaya çıkmaktadır. İkincisi, örgütsel faktörlere ilişkin olarak gelişmiştir. Bu
araştırmalar hangi faktörlerin yaratıcılığı arttırdığı ya da engellediği sorusu üzerine kurulmuştur.
Üçüncüsü ise eğitim ve geliştirmeye yöneliktir. Bu çalışmalar, “Bireyler içsel yaratıcılıklarını
kullanabilmeleri için yetiştirilebilirler mi? Böylece daha yaratıcı olabilirler mi?” sorularına yanıt
aramaktadır.
YARATICILIĞIN BİLEŞENLERİ
Andreasen (2009), yaratıcılığın üç temel bileşenden oluştuğunu belirtmiştir:
Birinci bileşen özgünlüktür. Yaratıcılık, yeni ilişkiler, bakış açıları, betimleme yolları sezmeyi içerir.
Bu yeni ilişkiler doğada keşfedilip yeni doğa yasalarıyla ya da roman ve şiir gibi bir ürünle ifade
edilebilir.
İkinci bileşen fayda ya da işe yararlıktır. Örneğin, tekerlekleri olmayan bir araba gibi hiçbir yaratıcı
değeri olmayan yeni bir şey düşünüp bulmak mümkündür. Ancak yine de, faydanın tanımı en geniş
anlamda yapılmalıdır çünkü örneğin sanat açısından yaratıcılığın her zaman için gözle görülür, elle
tutulur bir işe yararlığı yoktur. Faydası her şeyden önce başkalarında yeni duygular uyandırması, esin
yaratması ya da insan zihninin ulaşabileceği korkuyla karışık bir hayranlık yaratabilmesinde yatar.
Üçüncü ve son bileşen ise, sonuçta bir çeşit ürün ortaya koyması gerektiğidir. Yani yaratıcılık bir
şeyin yaratılmasını gerektirir. Yaratıcılığın üç bileşenden oluştuğunu düşünmekte yarar vardır.
Yaratıcılık, bireyle başlar. Daha sonra bu birey, yaratıcı süreç boyunca, bir sorunu ele alır ya da iyi bir
soru arar. Süreç tamamlandığında (sorun çözüldüğünde, sorunun cevabı bulunup çalışma bitirildiğinde)
ortada bir ürün vardır.
5
YARATICILIĞIN AŞAMALARI
Yaratıcılık süreci çoğu zaman oldukça karmaşıktır. Önce, kaba bir eskizden ibaret olan bir tür çıkış
noktasına sahip oluruz. Örnek olarak bir heykelin maketi, bir deneyin tasarımının ilk genel düşünceleri
veya bir yapının kaba çerçevesi gösterilebilir. Bu ana fikir, üzerinde çalışıldıkça biçim kazanır. Bu,
sürekli tahminlerle oluşur. Yola çıkış noktası ya daha incelmiş bir aşamaya getirilir ya da tümüyle bir
başka fikir onun yerini alır. Yaratıcılık çoğu kez, kavramla malzeme arasında bir konuşmadır. Özellikle
sanatsal yaratıcılık süreci, bir fikri düşünme ve daha sonra da onu ifade edecek bir yol bulma sorunu
değildir. Çoğu kez dansı, görüntüyü ya da müziği geliştirirken düşünce ortaya çıkar.
Yaratıcı düşüncede klasik bir bölümleme vardır. Hazırlık, kuluçka, aydınlanma ve gerçekleşme.
Burada kilit noktası, yaratıcılığın bir olay değil, bir süreç olduğudur. Bu sürecin doğası kişiye göre değişir
ama çoğu kez başka şeyleri yaparken olduğu gibi, uyanma ve uyuma anlarını ya da bilinçli ve bilinçsiz
zihinsel tartmaları içerir. Herkes için yaratıcı etkinlik, denetim ve özgürlük, bilinçli ve bilinçsiz düşünce,
sezgi ve mantıksal çözümlemeyi içerir (Robinson, 2003).
YARATICI SÜRECİN TEMELLERİ
Yaratıcılık bir işlemdir, olgu değildir. Bir kavramı işlem olarak adlandırmak, onun çeşitli öğeleri arasında
ilişkilerin varlığına işaret eder. Olan her şeyin aşamaları ve niteliklerinin birbiri ile bir bağlantısı var
demektir.
Kitabınızın üçüncü ünitesinde yaratıcı sürecin aşamaları detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Ancak, giriş
niteliğindeki bu bölümde yaratıcı sürecin temelini oluşturan üç hayati özelliği sıralayacağız:
•
Kendi yaratıcı gücünüz için en doğru ortamı bulmanın önemi
•
Bu ortamı denetleyebilme gerekliliği
•
Deney yapmak ve risk almak için gerekli özgürlük (Robinson, 2003).
Yaratıcı Gücünüz İçin En Doğru Ortamı Bulmak
Yaratıcılığımız, kullandığımız alanda ortaya çıkar ve gerçekleşir. Doğru ortamı keşfetmek, bazen bir
bireyin yaratıcı hayatında büyük bir dalga anı, büyük bir karşılaşma yaratır. İnsanlar kendi ortamlarını
bulduktan sonra, gerçek yaratıcı güçlerini keşfederler ve kendileri olurlar.
Yaratıcılığın belirli bir alanda ateşlenmesine örnek olarak bir bireyin piyano değil de keman, suluboya
değil de pastel, genel olarak matematik değil de cebir alanında daha yaratıcı olması gösterilebilir. Bu
nedenle yaratıcılık için doğru ortamı bulmak çok önemlidir. Kimi insanlar doğru ortamı bulamadıkları
için yaratıcı güçlerini hiçbir zaman keşfedemeyebilirler.
Ortama Hakim Olmak
Yaratıcı başarılar, ortama hakim olmakla da bağlantılıdır. İnsanlardan sadece yaratıcı olmalarını istemek
yeterli değildir. Çocuklar ve yetişkinler, yaratıcı olabilmenin araçlarına ve becerilerine gereksinim
duyarlar. Çizim yapmak buna iyi bir örnektir. Birçok insan haklı olarak çizemediğini söyler. Ancak
bunun nedeni nasıl çizebileceklerini bilmediklerinden kaynaklanmaktadır. Çoğu insan yeterli bir öğrenme
süreci sonunda çizmeyi öğrenebilir. Yazmayı öğrenmek gibi, çizmeyi öğrenmek de teknik ve kültürel bir
başarıdır, biyolojik değildir. Bu gibi şeyler öğrenmeyi gerektirir. Öğrenilmediklerinde, çizim yapmanın
yaratıcı olasılıkları kısıtlanmış olur.
Deney Yapma ve Risk Alma Özgürlüğü
Müzisyenler, dansçılar, mühendisler, bilim adamları gibi çoğu yüksek eğitimli insan çok usta olabilir ama
özgün olmayabilir. Bunun birçok nedeni olabilir. Bunlardan biri, onlar için en doğru olan ortamda
çalışmıyor olmaları olabilir. Başka olasılıklar da vardır. Bunlardan birisi kötü öğretmedir. Çok sayıda
müzisyen olabilecek kapasitede insan, egzersizlerinin yoğunluğu ve ağırlığı altında ezilerek, dayanamayıp
6
enstrümanlarını sonsuza kadar bir kenara koymuştur. Yaratıcı gelişmeyi kolaylaştırmak karmaşık bir
süreçtir ve öğrenme becerilerini, imgelemi harekete geçirip, yeni fikirler keşfetmekle iyi dengelemek
gerekir. Yaratıcılık, yalnızca bir denetim meselesi değildir. Yapılan işi zihinde tartmak, yeni ufuklar
keşfetmek ve imgelemi kullanabilmektir.
Doğru ortamı bulmanın yaratıcılığa nasıl katkıları vardır? Tartışınız.
YARATICI KİŞİLİK
Yaratıcı kişiler dünyaya, önyargılarla şekillenmemiş taze ve özgün bir şekilde yaklaşma eğilimindedir.
Daha az yaratıcı olanlar için apaçık ortada olan ve yaşama rahat bir yapı kazandıran düzen ve kurallar,
yaşama farklı ve yeni bir gözle bakma eğiliminde olan yaratıcı birey tarafından genelde algılanmaz. Yeni
deneyimlere açıklık, başkalarının göremediği şeyleri yaratıcı bireyin görebilmesini sağlar. Yaratıcı
insanlar cevaplanmamış sorular ve bulanık sınırlarla dolu bir dünyada yaşamaktan zevk alırlar.
Yaratıcı insanlar maceraperesttir. Keşfetmeyi severler. Keşfederken de, sosyal geleneklerin sınırlarını
zorlayabilirler. Dışarıdan dayatılan kuralları sevmezler, kendi içlerinden gelen yönelimlerle hareket
ederler. Dışlarındaki dünyanın sıradanlığına uyum sağlayamamaları yabancılaşma ve yalnızlık
duygularını yoğun yaşamalarına neden olabilir. Üstelik algılama ve bilgiye dair açık ve belirgin
standartların yokluğu kimlik ve benin sınırlarında bulanıklık yaratabilir.
Çelişkili bir şekilde, yaratıcı bireyin geleneğe karşı kayıtsızlığına duyarlılık eşlik eder. Bu iki şekilde
olabilir: Başkalarının deneyimlerine karşı duyarlılık ve bireyin kendi yaşam deneyimlerine karşı
duyarlılık. Yaratıcı bireylerde her ikisinden de bol miktarda bulunur.
Yaratıcı bireyler dayanıklı ve ısrarcı olmalarını sağlayan özelliklere sahiptir. Maceraperestlik ve
asiliğe çoğu zaman neşeli bir kişilik de eşlik eder. Dünyaya neşeyle, hatta çocuksu bir şekilde
yaklaşabilme yeteneği, yaratıcı bireyin yaşamına zaman zaman eğlenceli bir hava kazandırır.
Yaratıcı bireyler sürekli terslenmeyle karşılaşsalar da ısrarcı olabilme özelliğine sahiptirler. Israrcılık,
kesinlikle en gerekli özelliklerden birisidir, çünkü yaratıcı insanlar sınırları zorlama ve her şeyi yepyeni
bir bakış açısıyla algılama eğilimleri nedeniyle sürekli olarak reddedilmeyle karşı karşıya kalırlar. Genç
şairler, biyologlar, reklam yazarları, fizikçiler ve diğer yaratıcı insanların hepsi ya eserlerinin basılmaması
ya da büyük projelerinin finanse edilmemesi gibi nedenlerle, kabul görmemeyi yaşamak zorunda
kalacaklardır. Gerçek değerleri dışarıdan ne kadar az takdir edilirse edilsin, yaratıcı insanlar devam
edebilme gücünü bir şekilde korumak zorundadır.
Yaratıcı bireyler ayrıca fazlasıyla meraklı olma eğilimindedir. İşlerin nasılını-nedenini anlamayı, bir
şeyleri bozup yeniden yapmayı, gelenekçi toplumun gizli ve yasak olarak algıladığı zihin ve ruh
alanlarına kaymayı severler. Bu meraklarının enerjik ve sürükleyici bir özelliği vardır. Bir fikir ya da
konuya yoğunlaştıklarında, sonuna kadar giderler. Yapılan bir çok araştırma yaratıcı kişilerin gerçekten
çok uzun saatler boyunca, yani vasat bir insanın gündelik mesaisinden çok daha fazla çalıştıklarını
göstermektedir. Michelangelo gibi büyük yaratıcıların çoğu neredeyse gece gündüz çalışmalarıyla
ünlüdür. Yaratıcı bireylerin çoğu, aynı zamanda mükemmelliyetçi ve saplantılıdır. Bir konu, fikir ya da
proje üstünde içleri rahat edene kadar çalışmaları gerekir.
Bütün bu özellikler temelde tek bir vizyonla ve işlerine duyulan bağlılık ve sadakatle tanımlanan bir
sadelik ve yalınlıkla, bir araya gelir. Çoğu zaman, yaratıcı insan için önemli olan tek şey yaptığı
çalışmadır (Andreasen, 2009).
Fransız psikolog Théodule-Armand Ribot, yaratıcı bireyleri gerçekçiler, soyut düşünceliler ve
hayalciler olmak üzere üç temel sınıfa ayırmıştır (Eriç, 1998).
İlk sıradaki türlerin başında yer alan gerçekçiler, boş hayallerden uzak duran hatta onlara düşman
olduğu söylenebilecek, dış dünyadan yalnızca bildikleri veya doğrudan doğruya ürettikleri ile yaşayan
pozitif kafalılardır. Bunlardan bir kısmı yüzeysel ve dar görüşlü, diğerleri ise gerçeklerin dışına fazla
çıkamayan ancak yine de enerjik bireylerdir.
7
İkinci türden olan yaratıcılar ise kendilerinde kavramların bileşkesi şeklinde içsel bir yaşamın baskın
olduğu soyut düşüncelilerdir. Dünyayı, işaret ve sembollerle gösterilmiş ve genel fikirlerin basamakları
çerçevesinde sıralanmış, şematik hayaller şeklinde görürler. Bu kişiliklerin özünde sembolleştirme ve
genelleştirme düşünceleri yatar. Salt matematikçiler ile salt metafizikçiler bu sınıfta gösterilebilir. Bu iki
yönelimin birlikte bulunması veya karşıtlık olmadan birbirlerine kaynaşması halinde ise soyut düşünce,
en üstün boyuta ulaşacaktır.
Üçüncü tür ise, üstte belirtilen her iki sınıfın arasından çıkabilecek ve kendilerinde imajların birleşimi
şeklinde içsel bir yaşama sahip hayalcilerdir. Soyut düşünceliler ile hayalcileri birbirinden ayıran önemli
bir fark vardır. Soyut düşünceliler kavramlarla, hayalciler ise imajlar ile düşünürler. Hayalci diye
tanımladığımız bu türden kişiler yaşamlarını “sürekli bir rüya” olarak tanımlamışlardır. Özellikle şair,
artist ve mistiklerde buna benzer durumlara pek çok kez rastlanmaktadır.
Yaratıcı bireyin kişilik özellikleri Stein (1968)’in yaptığı kaynak taramasında aşağıda sunulan listeye
göre sıralanmıştır (Aktaran: Yavuz, 1996):
•
Başarılı insandır.
•
Yaratıcı insan düzen gereksinmesi ile güdülür.
•
Meraklı ve bu merakını gidermeye çalışandır.
•
Öz kanıtlama gereksinimi içindedir. Baskın, saldırgan ve kendi kendine yeterlidir. Önderdir ve
kişisel girişimlerde bulunur.
•
Baskı mekanizmasını geri iticidir. Daha az engellenmiş, daha az geleneklere bağlıdır.
•
Güdülerinde süreklilik, iş yapma yeteneği ve sevgisi, kendini disipline sokabilme, yüksek üretim
gücüne sahip, bir işi tamamına erdirendir.
•
Bağımsızlık ve özerkliğe önem verir.
•
Yapıcıdır.
•
Bilgisi geniş, ilgileri çeşitli olan, çok yönlü bir kişidir.
•
Duygu ve heyecanlara açıktır. Ona göre duygu, düşünmeden daha önemli ve özneldir. Canlı ve
coşkulu kişidir.
•
Yargıları ve diğer eğilimleri estetiğe doğru kaymaktadır.
•
Ekonomik değerlere önem vermediğinden “kötü” iş adamı sayılır.
•
Daha az saldırgandır.
•
İnsanlar arası ilişkilerde çok girişken değildir. Daha içe dönüktür.
•
Duygusal yönden durulmamış, bununla beraber istikrarsızlığını etkili biçimde kullanabilendir.
•
Kendisini yaratıcı olarak görür.
•
Önsezilere sahiptir ve empati kurabilir.
•
Kendini daha az eleştirir. Kendisi hakkında olumsuz ve küçültücü sıfatlar kullanma eğilimi
yoktur.
•
Diğer kişileri etkileyebilmektedir.
Stein’in saydığı bu özellikler tek bir insanı nitelendirmez. Hiç bir yaratıcı tüm bu özellikleri
göstermez, bununla beraber yaratıcı insanda bu özelliklerinin birçoğunun bulunması büyük bir olasılık
içindedir.
Yaratıcı kişiliğin özelliklerine yönelik bir diğer önemli sıralama ise Torrance tarafından yapılmıştır.
Torrance’in oluşturduğu yaratıcılığa ilişkin kişilik özellikleri ise, aşağıdaki gibi birbirine zıt çelişkili
8
nitelemelerle, uçlarda gezinen sıfatlardan oluşmaktadır. Bu durum yaratıcılığın doğasına ilişkin bilinen
verileri desteklemektedir (Aktaran: Sungur, 1997). Torrance, çalışmasında yaratıcı kişilik ile ilgili seksen
dört sıfat tanımlamıştır. Şekil 1.1’de görüldüğü gibi orijinal sıralama yalınlaştırılarak, bu ünitede otuz
tanesine yer verilmiştir.
•
Düzensizliğe, karışıklığa tolerans
•
Meraklı
•
Serüvenci
•
Kendi kendine yeten
•
Güçlü sevecenlik
•
Düşüncelerinde bağımsız
•
Başkalarının farkında
•
Çalışkan
•
Başkalarını düşünen
•
Soru soran
•
Sürekli herhangi bir şeyle meşgul
•
Dış uyaranlara açık
•
Karışıklığa, düzensizliğe ilgi
•
Duygularını bastıramayan
•
Gizemli olana ilgi
•
Kendi kendinin farkında
•
Güç işlere el atma
•
Güç, statü ve makamdan uzak duran
•
Dış dünyaya karşı çekingen
•
Düşüncelerle oynayan
•
Yapıcı eleştirilerde bulunan
•
Kolay ikna olmayan
•
Cesaretli
•
Görsel algısı güçlü
•
Mükemmelliğe karşı istek
•
Çeşitliliğe değer veren
•
Coşkulu
•
Riske girmeye istekli
•
Hata bulan
•
Amaca giden yolda kesin kararlı
Şekil 1.1: Torrance’ın yaratıcı kişilik sınıflaması
Aşağıda yaratıcı kişinin başkalarına ilişkin tutumları, iş tutumları ve kendine karşı tutumu ile ilgili
özellikleri sıralanmıştır:
Yaratıcı kişinin başkalarına ilişkin tutumları
•
Daha az katılımcı
•
Az sayıda yakın dostu olan
•
Daha bağımsız
•
Başat
•
Girişken, cesur, atılgan
•
Baskı altında, bağımsız yargılama yeteneği olan kişilerdir.
İş tutumlarında
•
Zihinsel çalışmalara yüksek ilgi
•
Ayrıntılı ve rutin çalışmalardan daha az doyum sağlama
•
Kaynak kişi olmadan yüksek yeterlilik ve uyum
•
Kuşkucu
•
Açık, eleştirici
•
Dürüstlük
•
Belirsizliğe karşı yüksek hoşgörü
•
Dayanıklılık ön plana çıkar.
9
Kendine karşı tutumu
•
İçe dönük, ben merkezci, içsel kaygıları olan
•
Yeni deneyimlere açık olan
•
Kendini korumaya daha az istekli
•
Kendi kendinin farkında olan
•
İçsel olgunluk
•
Güçlü bir karaktere sahip
•
Aşırı heyecansal tepkileri olan
•
Düşük heyecansal tutarlılık gösteren
•
Kendini kabule daha az istekli bireylerdir.
Yukarıda da görüldüğü gibi yapılan bir çok araştırma sonucunda yaratıcı kişilerin özelliklerine ilişkin
onlarca maddeden oluşan tanımlamalar yapılmıştır. Yaratıcılık kavramı ve yaratıcı kişiliğin özellikleriyle
ilgili yapılan tanımlamalara rağmen yaratıcılık kavramında ve yaratıcı düşünce sürecinde kesin kurallar
ve aşamalar ortaya koymak her zaman mümkün değildir. Yaratıcılık eğitiminde ana nokta, bireye,
kullanılacak malzemeler, yaklaşımlar konusunda bilgi vermek ve bunları nasıl kullanabileceğini
aktarmaktır. Gerçek anlamda kişiye özgü bir yaratıcılık kavramının ortaya çıkabilmesi için kişinin
öğrendiği bilgileri ve kendine has özelliklerini yani yaratıcı kişiliğini birleştirebilmesi gerekir. Ancak bu
iki ana unsurun bir potada uygun şekilde bir araya getirilebilmesi ile gerçek anlamda, özgün bir yaratıcılık
kavramından söz etmek mümkün olacaktır. Özetle eğitimin ve kişinin sahip olduğu kişisel özelliklerin
yaratıcılık üzerinde birbirini zenginleştirici ve güçlendirici bir rolü olduğu söylenebilir (Elden, 2005).
Çevrenizdeki yaratıcı kişilerde gözlemlediğiniz özellikler nelerdir?
Tartışınız.
YARATICILIĞIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Yaratıcılığın önündeki engeller, bireysel, kurumsal ve toplumsal olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır
(Aktaran: Yanık, 2007).
Yaratıcı düşüncenin önündeki bireysel sorunlar:
•
Kişinin kendine güvensizliği
•
Yanlış yapma ve eleştirilme korkusu
•
Gülünç olma endişesi
•
Hızlı değerlendirme ve karar verme güçlüğü
•
Mükemmellik arzusu
•
Bir konu üzerinde yoğunlaşma zorluğu
•
Açıkça görünen şeyleri sorgulayamaması
•
Tutucu olması
•
Genel eğimlere uyarak farklılaşmamasıdır.
10
Yaratıcı düşüncenin önündeki toplumsal sorunlar:
•
Normlara aşırı değer verilmesi
•
Hayal kurmanın zaman kaybı olarak görülmesi
•
Yaratıcılığın çocuk işi olarak düşünülmesi
•
Sorunların para veya matematiksel yaklaşımla çözülebileceği inancı
•
Akıl ve mantığın her zaman geçerli olacağı yaklaşımı
•
İnsanların yaratıcılıklarını kısıtlayan toplumsal faktörlerdir.
Yaratıcı düşüncenin önündeki kurumsal sorunlar ise:
•
Değişime direnen yönetim
•
Şirket ya da organizasyon yapısı
•
Eski modellerin baskısı
•
Üstlerin astlara güvensizliği
•
Otoriter yönetim anlayışı
•
Kusursuzluk isteği olarak sıralanmaktadır (Atılgan, 1999).
BAŞARILI REKLAMIN ŞARTLARI
Reklamların pazarlama hedeflerini gerçekleştirebilmesi için dikkat edilmesi gereken özellikler ve yapılar
önemli bir araştırma konusudur. Reklamcılık zorlu görevleri yerine getirme konusunda çok boyutlu
karmaşık karar alanlarına sahiptir. Bu nedenle de etkili bir reklamcılığın gerekli şartları üzerinde
düşünmek gerekmektedir.
Reklamın başarısı için geliştirilen birçok öneri çerçeve söz konusudur. Reklamların başarılı,
mükemmel olmasına yönelik önerilerin tümünde belirli unsurlar öne çıkmaktadır. Birçok araştırmacının
geliştirdiği öneri çerçevelerinin ortak özellikleri aşağıdaki şemada özetlenmiştir. Mükemmel, işe yarar ya
da başarılı reklama yönelik önerilen çerçeveler, genel hatlarıyla şu başlıklarda toparlanabilir:
•
Pazarlama hedefleri ve bütünleşik pazarlama iletişimi uygulamaları ile uyum
•
Güçlü bir satış fikri
•
Belirli bir vaat ve yarara odaklanma
•
Ne söyleneceğini bilme
•
Marka (konumlandırma) yararı ile ilişkilendirme
•
Marka imajını taşıma
•
Marka kişiliğini yansıtma
•
Tüketici gereksinimlerini yansıtma
•
Beklenti ve gereksinimlere seslenme
•
Empati
•
Basit, açık ve yalın bir anlatım
•
Anlaşılırlık
•
İlgi çekicilik, göze çarpıcılık
11
•
Beklenmedik olma
•
İzleyenlere ödül sunma
•
Hoşa gitme
•
Medyaya uygunluk
•
Özenli yapım, iyi zanaat
•
Yaratıcılık
Şekil 1.2: Başarılı reklam için gerekli ölçütler
Başarılı reklamcılık için önerilen çerçeveler içinde yaratıcılık temel bir yere sahiptir. Yaratıcılık bu
anlamda diğer unsurlarla da yakın bir ilişki içindedir. Özellikle iletişim başlığı altında yer alan ilgi ve
dikkat çekicilik açısından. Bu nedenle reklamcılığın başarı ölçütleri arasında yaratıcılık her zaman en
kritik değişken olagelmiştir.
Ferruh Uztuğ’un BAMM Yayınlarından çıkan “Reklamcılıkta Anna
Karenina İlkesi” adlı kitabını okuyabilirsiniz.
YARATICI REKLAM
Reklam yaratıcılığı uygunluk, özgünlük ve etki olarak üç temel başlıkta özetlenebilir. Sonuçta reklam,
yaratıcılığı ile markaya değer katan pazarlama iletişimi aracıdır. Bu kısımda reklamda yaratıcılığa dair
daha açık bir çerçeveyi sizlerle paylaşmak istedik.
Reklamda yaratıcılığı soyut bir tanımın ötesinde ele almak gerekirse, reklam profesyonelleri,
öğrenciler ve toplumun yaratıcılığı değerlendirmesi arasındaki farkları araştıran bir çalışmanın “Creative
Product Semantic Differential Scale (CPSS)” olarak adlandırılan ölçeği temel alınabilir.
CPSS, “anlamsal farklılık” temelinde geliştirilmiştir. Üç temel boyut ve alt bileşenlerden
oluşmaktadır. Bu boyutlar şöyledir:
•
Yenilik
•
Kararlılık
•
Ayrıntılandırma ve Sentez
12
Bu üç boyutun alt bileşenleri aşağıda görüldüğü gibidir:
Yenilik Boyutu – Özgünlük alt başlığı
Çok kullanılmış (eskimiş)
Taze
Beklendik
Yeni
Olağan
Olağan dışı
Eşsiz
Sıradan
Özgün
Geleneksel
Kararlılık Boyutu – Mantıksal alt başlığı
Mantıklı
Mantıksız
Anlamlı
Anlamsız
Uygun
Uygunsuz
İlgili
İlgisiz
Yeterli
Yetersiz
Ayrıntılandırma ve Sentez Boyutu – İyi işlenmiş alt başlığı
Yetenekli-becerikli
Yeteneksiz-beceriksiz
İyi yapılmış
Baştan savma
İşlenmiş (olgun)
İyi işlenmemiş (ham)
Titiz-özenli
Dağınık
Dikkatli
Dikkatsiz
Bu ölçek üretilmiş bir reklamın yaratıcı boyutunun nasıl değerlendirileceğine ilişkin bir fikir
vermektedir. Üretilmekte olan ya da üretilmiş bir reklamın yaratıcı olup olmadığına karar verirken böylesi
bir çerçeveyi sürekli zihinde tutmakta yarar vardır.
YARATICI REKLAMIN TEMEL ÖZELLİKLERİ
Başarılı reklamlara yönelik öneri çerçevelerini tartışmak son derece önemlidir. Reklamların etkili olup
olamayacağına ilişkin bir karar çerçevesi için bazı noktaları yaratıcılık unsurunu da içerecek şekilde
tanılamak bizlere yardımcı olacaktır.
D’Arcy, MasiusBenton&Bowles’ın genel reklam standartlarıyla birlikte genel olarak yaratıcı
yaklaşımların ve başarılı reklamın değerlendirilmesinde tartışılan temel kriterler şu şekildedir (Aktaran:
Uztuğ, 2009):
•
Reklam ürünü basit bir şekilde, uzatmadan ve belli bir açıklık düzeyinde konumlandırıyor mu?:
Tanıtılan ürün / hizmetin hedef kitlesi, ürünün ne için, kimin için olduğunu ve niçin ürünle
ilgilenmeleri gerektiğini görebilmelidir. Ürün/hizmetin tüketicinin hayatına nasıl uygun
olduğunu açıkça göstermesi, reklamın ilk görevidir. Sadelik, açıklık ve konumlandırma odaklılık
olmadan yaratıcılık başlayamaz. Tüketicinin ilgilendiği “Bu üründe benim için ne var?” fikrini,
özetleyerek sunmak, başarılı reklamın özüdür. Ayrıca, etkili reklam, anında ve belirgin bir
biçimde reklam fikrini tüketiciye taşımaktadır. Bir okuyucu ya da izleyici, bir reklama ortalama
bir ya da yarım saniye ayırmaktadır. İkinci dakikaya geçinceye kadar ise genel olarak gördüğü
ya da okuduğu hiçbir şeyi hatırlamamaktadır. Dolayısıyla etkili reklam, bir anda hedef kitlesiyle
bağlantı kurabilen reklamdır.
13
•
Reklam, belli bir yarara markayı kilitliyor mu? Güçlü bir vaad ya da fayda sunuyor mu?:
Reklam, en gerekli ve ikna edici olan tüketici yararı üzerine kurulmalıdır. Nasıl söyleneceği
düşünülmeden önce, doğru şeyin söylenildiğine emin olunmalıdır. Eğer en çok gerekli olan yarar
bilinmiyorsa, her hangi bir şeye başlanmadan önce onun ne olduğu bulunmalıdır.
Reklamlar, reklamcının duymak istediğini değil, tüketicinin duymak istediğini içermelidir.
Başarılı reklam, tüketicinin öncelikle o ürün/hizmette kendisi için neyin olduğuna önem
vereceğini bildiği için, tüketicinin ihtiyacını ya da isteğini karşılayacak ne gibi bir faydası
olduğunu açıklamaktadır.
Etkili reklam, rekabetçi bir vaat ya da faydayı taşımalıdır. Bu vaat rasyonel, duygusal ya da her
ikisinin bileşimi olabilmektedir. Ancak sunulan vaat kesinlikle üründen kaynaklanmalıdır.
Çok abartılı, inanılması güç iddialar, inanılması güç vaatler içermemelidir. Satış mesajının
ulaşması ve kabul edilmesi, satın alması yönünde tüketiciyi etkilemeyecekse, reklamın başarılı
olması olanaksızdır ve bu şartlar altında ne kadar eğlenceli ya da ilginç olabileceği önemini
kaybetmektedir.
Öncelikle bir satış mesajının temel varsayımı ikna etmektir. İkna da, mesajı gönderen kişi için
değil, alacak kişi için bir fayda sağladığında gerçekleşmektedir.
Ayrıca, tüketici ürün özelliklerini değil, ürün faydasını satın almaktadır. Bir ürün / hizmetin
özellikleri, faydayı oluşturan şeylerdir.
Dolayısıyla tüketiciler özelliklerle değil, faydayla ilgilenmektedir. Özellikler ve fayda arasındaki
fark, etkili reklam stratejisi geliştirmede anahtar faktördür.
•
Reklam güçlü bir fikir içeriyor mu?: Güçlü fikir, dinamik, yaratıcı bir iletişim konsepti içinde
stratejiye aktarılan bir araçtır. Zekice yapılan bir yapım aşamasının temelini hazırlayan öz
yaratıcı fikirdir. İdeal güçlü fikir, her hangi bir nihai yapıma başvurmadan basit bir cümle,
kelime ya da birkaç sözcük içinde anlatılabilir olmalıdır.
•
Reklam beklenmedik mi?: Reklamverenler kategori içinde herkes gibi görünen ve herkese
benzeyen reklamları tercih etmezler. Reklamcı farklı olmaya cesaret etmelidir. Çünkü aynılık
intihar etmektir. Önemli olan şey rekabeti diğer kişiden daha iyi yapmak değil, onu yok etmektir.
•
Reklam doğru fikirli mi?: Söylemek için doğru şey belirlenmiş ve söylemek için bir yol
oluşturulmuşsa, reklam olağandışı bir şekilde iyi olacaktır. Başka bir şeyi söylemek için neden
boşa zaman harcansın ki? Eğer reklamcılar, bir parça reklamdan büyük bir şeyin hatırlanmasını
istiyorsa, olandan daha zor yapılmaması gerekir. Reklam sadece bir tek büyük bir şey hakkında
olmalıdır.
•
Reklam tüketicileri ödüllendiriyor mu?: Reklam izleyiciye onun mesajı anlamasını
kolaylaştıracak göz yaşı, gülümseme, kahkaha gibi bir şey vermelidir. Duygusal bir uyarıcı,
reklamın tekrar tekrar görülmek istenmesini sağlayan özel bir şeydir.
•
Reklam görsel olarak yakalıyor mu?: Hatırladığımız ve hafızamızda tekrar oynayan mükemmel
reklamlar, olağandışı reklamlardır: gözleri zorlayan, dikkati çeken, şöleni besleyen, dikkatin,
duyguların ve düşüncelerin yakalanması gerekir.
•
Reklam özenli bir şekilde yapılmış mı?: Reklamcı, tasarımda ve yapımda en iyisi için
çabalamalıdır.
•
Yaratıcı yöntem, markaya ait pazarlama ve reklam hedefleriyle uyumlu mu?: Yaratıcı yöntem,
marka imajıyla ve pazardaki konumlandırmasıyla uyum içinde olmalı ve pazarlama ve reklam
hedeflerine katkıda bulunmalıdır.
•
Yaratıcı yöntem, yaratıcı strateji ve hedefleriyle uyumlu mu?: Reklam hedeflerini karşılamalı ve
reklam stratejisinin söylemeyi amaçladığı şeyi söylemelidir.
•
Reklam hedef kitlenin ihtiyaç ya da isteklerine sesleniyor mu?: Günümüzde bir çok reklamın
sorunu, tüketicilerin isteklerine ve ihtiyaçlarına sesleniyor olmamasıdır. Başarılı reklam,
14
öncelikle belirlediği hedef kitlenin istek ya da ihtiyaçlarına yönelik yapılmış reklamdır.
Tüketiciler sadece bir tek nedenle satın alma kararı vermektedir: Sahip oldukları probleme
çözüm bulmak için. Reklam dünyası büyük bir hata yaparak kendilerinin satmak istedikleriyle
aynı nedenden, örneğin düşük fiyat, kalite, ürün farklılıkları ya da diğer rekabetçi faktörler gibi
nedenlerden tüketicilerin satın alma kararı verdiğini düşünmektedir. Oysa tüketiciler sahip
olduklarını düşündükleri problemi çözmek ya da problemi oluşmadan önlemek için satın
almaktadır. Dolayısıyla tüketiciler reklama öncelikle problemini çözmek için bakar, ürün
özellikleri, farklılıkları ya da fiyatı için değil.
•
Yaratıcı yöntem, hedef kitleye uygun mu?: Reklamcılar ürün/hizmet adına hedef kitleyi
tanımlamaya, yerleştirmeye ve tanımak için çalışmaya oldukça zaman harcamaktadır. Önerilen
reklam çekiciliği ya da yapımının çekici gelip gelmeyeceği, anlaşılıp anlaşılmayacağı ve hedef
kitleye etkili biçimde iletilip iletilmeyeceğine dikkat edilmelidir. Reklamın amacına ulaşması
için, öncelikle reklamın tüketicilere ve onların belleklerine ulaşması gerekmektedir. İyi reklam,
tüketicisini bilerek yola çıkmalı, onun diliyle konuşmalı ve gerçekten oldukları gibi onları
resmetmelidir. Oysa günümüzdeki reklamlar incelendiğinde, gerçekte var olan hedef kitleden
oldukça farklı, örneğin gerçek koşullarda yaşamayan ve bu koşullara uygun hareket etmeyen,
konuşmayan ve gerçek hedef kitleye benzemeyen ama daima mutlu olan insanlar karşımıza
çıkmaktadır.
•
Yaratıcı yöntem, tüketicilere açık ve inandırıcı mesaj iletiyor mu?: Reklamların çoğu markayı
satmaya yardım edecek bir mesaj iletmeye çalışmaktadır. Bir çok reklam bir markayı kullanması
için tüketiciyi güdüleyen açık ve ikna edici mesajı iletmekte başarısız olmaktadır. Reklamda
yaratıcılık önemli bir unsur olmasına karşın, reklamların tüketicilerin markayı satın alması için
onlara bir neden gösteren özellikler, nitelikler, yararlar ve/veya imajlarla ilgili bilgileri de
iletmesi önemlidir.
•
Yaratıcı yöntem, ezici mesajı elinde tutuyor mu?: Reklamcıya ait mesajı gölgeleyen yaratıcı
yapım üzerinde çok fazla vurgunun olması reklam dünyasındaki en genel eleştirilerden birisidir.
Bir çok yaratıcı eğlenceli reklam, marka ismini ve /veya satış fikrini etkili biçimde göstermede
başarısızdır. Etkili reklam bir taraftan satış fikrini korurken, bir taraftan monoton, sıkıcı
olmaktan kaçınmalıdır.
•
Yaratıcı yöntem, mecra için uygun mu?: Her bir mecranın, yayıncıya ait içeriğin doğasından,
okuyucunun/izleyicinin tipine göre değişen etkileyiciliğinden ve reklamın
doğasından
kaynaklanan kendine has özel bir havası vardır. Dolayısıyla reklamın gösterileceği mecraya
mümkün olduğunca uygun olmasına dikkat edilmelidir.
•
Reklam doğru ve zevkli mi?: Reklamverenler, tüketicileri rahatsız edebileceği kadar reklamın
doğru olup olmadığını da göz önünde bulundurmaktadır.
•
Reklamda yer alan öğeler aynı hedef doğrultusunda belli bir göreve sahip mi?: Reklamdaki her
bir unsurun aynı amaca yönelik bir görevi olmalıdır. Ürünün o tüketiciye en uygun ürün olduğu
konusunda tüm öğeler, tüketiciyi ikna etmeye çalışmalıdır. Başarılı reklam, tüm öğelerini
şaşırtıcı, olağanüstü, sıradan olmayan, beklenmedik bir biçimde birleştirmektedir. Herkesin
yaptığını tekrarlamak yerine, diğerlerinin tekrarlamak isteyeceği fikirler ortaya çıkartır.
Son zamanlarda dikkatinizi çeken bir televizyon reklamını yukarıda
bahsettiğimiz CPSS ölçeğini kullanarak değerlendiriniz.
15
Özet
Yaratıcılık hakkında tek bir tanımlama
yapabilmek oldukça güçtür. Kısa bir literatür
taramasıyla, yaratıcılık kavramıyla ilgili bir çok
farklı tanımlamanın yapıldığı görülebilir. Ancak
tüm yaratıcılık tanımlamalarının hemfikir olduğu
düşünce yaratıcılığın, sihirli güçlere, çok üstün
bir zekaya ya da doğuştan gelen bir yeteneğe
bağlı olmadığıdır. Çünkü yaratıcılık öğrenilebilen
ve geliştirilebilen bir kişilik özelliğidir.
Bütün bu özellikler temelde tek bir vizyonla ve
işlerine duyulan bağlılık ve sadakatle tanımlanan
bir sadelik ve yalınlıkla, bir araya gelir. Çoğu
zaman, yaratıcı insan için önemli olan tek şey
yaptığı çalışmadır.
Mükemmel, işe yarar ya da başarılı reklamın
şartları şu şekilde sıralanabilir: Pazarlama
hedefleri ve bütünleşik pazarlama iletişimi
uygulamaları ile uyum, güçlü bir satış fikri,
belirli bir vaat ve yarara odaklanma, ne
söyleneceğini bilme, marka (konumlandırma)
yararı ile ilişkilendirme, marka imajını taşıma,
marka
kişiliğini
yansıtma,
tüketici
gereksinimlerini
yansıtma,
beklenti
ve
gereksinimlerine seslenme, empati, basit, açık ve
yalın bir anlatım, anlaşılırlık, ilgi çekicilik, göze
çarpıcılık, beklenmedik olma, izleyenlere ödül
sunma, hoşa gitme, medyaya uygunluk, özenli
yapım ve iyi zanaat olarak sıralanabilir.
Yaratıcı sürecin temelini oluşturan üç hayati
özellik; kendi yaratıcı gücünüz için en doğru
ortamı
bulmanın
önemi,
bu
ortamı
denetleyebilme gerekliliği ve deney yapmak ve
risk
almak
için
gerekli
özgürlüktür.
Yaratıcılığımız, kullandığımız alanda ortaya çıkar
ve gerçekleşir. Doğru ortamı keşfetmek, bazen
bir bireyin yaratıcı hayatında büyük bir dalga anı,
büyük bir karşılaşma yaratır. Yaratıcı başarılar,
ortama hakim olmakla da bağlantılıdır.
İnsanlardan sadece yaratıcı olmalarını istemek
yeterli değildir. Çocuklar ve yetişkinler, yaratıcı
olabilmenin araçlarına ve becerilerine gereksinim
duyarlar. Yaratıcı gelişmeyi kolaylaştırmak
karmaşık bir süreçtir ve öğrenme becerilerini,
imgelemi harekete geçirip, yeni fikirler
keşfetmekle iyi dengelemek gerekir. Yaratıcılık,
yalnızca bir denetim meselesi değildir. Yapılan
işi zihinde tartmak, yeni ufuklar keşfetmek ve
imgelemi kullanabilmektir.
Yaratıcı
kişiler
dünyaya,
önyargılarla
şekillenmemiş taze ve özgün bir şekilde yaklaşma
eğilimindedir. Yaratıcı insanlar maceraperesttir.
Keşfetmeyi severler. Keşfederken de, toplumsal
geleneklerin sınırlarını zorlayabilirler. Dışarıdan
dayatılan kuralları sevmezler, kendi içlerinden
gelen yönelimlerle hareket ederler. Çelişkili bir
şekilde, yaratıcı bireyin geleneğe karşı
kayıtsızlığına duyarlılık eşlik eder. Bu iki şekilde
olabilir: Başkalarının deneyimlerine karşı
duyarlılık ve bireyin kendi yaşam deneyimlerine
karşı duyarlılık. Yaratıcı bireylerde her ikisinden
de bol miktarda bulunur. Yaratıcı bireyler
dayanıklı ve ısrarcı olmalarını sağlayan
özelliklere sahiptir. Yaratıcı bireyler sürekli
terslenmeyle karşılaşsalar da ısrarcı olabilme
özelliğine sahiptirler. Yaratıcı bireyler ayrıca
fazlasıyla meraklı olma eğilimindedir. İşlerin
nasılını-nedenini anlamayı, bir şeyleri bozup
yeniden yapmayı, gelenekçi toplumun gizli ve
yasak olarak algıladığı zihin ve ruh alanlarına
kaymayı severler.
16
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi yaratıcılıkla ilgili
rastlanan yanılgılardan birisi değildir?
5. “Yaratıcılık bir işlemdir, olgu değildir” ifadesi
neyin göstergesidir?
a. Yaratıcıların özel insanlar olması
a. Yaratıcı gücü ortaya çıkarmak için en doğru
ortamı bulmak gerektiğinin
b. Yaratıcılığın sadece sanat
etkinliklere özgü olması
gibi
belirli
b. Yaratıcılığın çeşitli öğeleri arasında ilişkilerin
varlığının
c. Yaratıcılık için sınırsız bir özgürlük gerektiği
c. Yaratıcılığın mekanik bir süreç olduğunun
d. Yaratıcılığın doğuştan geldiği
e. Yaratıcılığın öğretilebileceği
d. Yaratıcılığın sonradan öğrenilen bir yetenek
olduğunun
2. Aşağıdakilerden hangisi yaratıcılıkla ilgili
doğru bir ifadedir?
e. Yaratıcı olmak için risk almanın ön koşul
olduğunun
a. Yaratıcılık
var
olan
çözebilmekten ibarettir
6. Bir bilim insanının, katı hal fiziği değilde atom
fiziği alanında daha yaratıcı olması, yaratıcı
sürecin temelini oluşturan hangi özellikle
ilgilidir?
bir
problemi
b. Yaratıcılık bazı insanların sahip olduğu,
diğerlerinin yoksun olduğu bir özelliktir
a. Yaratıcı güç için en doğru ortamı bulmak
c. Yaratıcılık her bireyde aynı şekilde ortaya
çıkar
b. Ortama hakim olmak
d. Çağımızda yaratıcılık önemini
yerini zekaya bırakmıştır
d. Risk alma özgürlüğü
c. Deney yapmak
yitirerek,
e. Bilinçli düşünce
e. Yaratıcılık sınırları olmayan, geliştirilebilen
bir eylemdir
7. Aşağıdakilerden hangisi
özelliklerinden birisi değildir?
3. Yaratıcılık üzerine yapılan bilimsel
araştırmaların geliştiği üç temel alan hangi
seçenekte doğru olarak verilmiştir?
a. Dayanıklı ve ısrarcı olma
a. Örgütsel faktörler-Yaratıcı kişiliği tanımlamaEğitim ve geliştirme
c. Meraklı olma
kişilik
b. Sıradanlığa uyum sağlama
d. Maceraperestlik
b. Örgütsel faktörler-Üstün zekalılar-Estetik
c. Yaratıcı kişiliği tanımlama-Eğitim
geliştirme-Duygusal zeka
yaratıcı
e. Yeni deneyimlere açıklık
ve
8. Aşağıdakilerden hangisinde yaratıcılığın temel
bileşenleri eksiksiz olarak sıralanmıştır?
d. Eğitim ve geliştirme-Üstün zekalılar-Problem
çözme yeteneği
a. Fayda-Dakiklik-Tutarlılık
e. Örgütsel faktörler-Yaratıcı kişiliği tanımlamaDuygusal zeka
c. Fayda-Özgünlük-Ürün
b. Cesaret-Fayda-Özgünlük
4. Aşağıdakilerden hangisi yaratıcılığın üç temel
bileşeninden birisidir?
d. Ürün-Dakiklik-Fayda
a. Esneklik
9. Aşağıdakilerden hangisi başarılı reklam için
gerekli şartlardan birisi değildir?
e. Dakiklik-Özgünlük-Tutarlılık
b. Cesaret
a. Marka imajını taşıma
c. Dakiklik
b. Tüketici gereksinimlerini yansıtma
d. Ürün
c. Anlaşılırlık
e. Tutarlılık
d. Beklendik olma
e. Mecraya uygunluk
17
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
10.
Aşağıdakilerden
hangisi,
reklamın
yaratıcılığının değerlendirilmesinde kullanılan
CPSS ölçeğinin ‘yenilik boyutu’nu oluşturan
bileşenlerden birisi değildir?
Sıra Sizde 1
Yaratıcılıkla ilgili en sık rastlanan yanılgıları şu
şekilde
sıralayabiliriz:
Birincisi,
yaratıcı
insanların özel oldukları, ayrı bir tür oldukları ve
insanlarının çoğunluğunun da bundan yoksun
olduğu yanılgısıdır. İkincisi, yaratıcılığın yalnızca
belirli tür etkinliklerde, özellikle sanatta ortaya
çıktığı görüşüdür. Üçüncüsü, yaratıcılığın özgür
ifadeyle
bağlantılı
olduğu
yanılgısıdır.
Dördüncüsü, yaratıcılığın iş dünyasında problem
çözmek olarak düşünülmesidir. Ancak problem
çözmek yaratıcılığın öğelerinden sadece birisidir.
Sonuncusu,
yaratıcılığın
öğretilemeyeceği
söylentisidir. Ancak, yaratıcılık özel insanlara
özgü, onlarla sınırlı bir nitelik değildir,
öğretilebilir.
a. Çok kullanılmış-Taze
b. Beklendik-Yeni
c. Uygun-Uygunsuz
d. Eşsiz-Sıradan
e. Özgün-Geleneksel
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
1. e Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcılık” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 2
2. e Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcılık” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Yaratıcılığımız, kullandığımız alanda ortaya çıkar
ve gerçekleşir. Doğru ortamı keşfetmek, bazen
bir bireyin yaratıcı hayatında büyük bir dalga anı,
büyük bir karşılaşma yaratır. İnsanlar kendi
ortamlarını bulduktan sonra, gerçek yaratıcı
güçlerini keşfediyorlar ve kendileri oluyorlar.
3. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcılık Üzerine
Bilimsel Araştırmalar” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
4. d Yanıtınız
yanlış
ise
“Yaratıcılığın
Bileşenleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 3
Yaratıcı kişiliğin özelliklerine ilişkin bir çok
sıralama mevcuttur. Bu ünitede bir kısmına yer
verilmiştir. Çeşitli araştırmacıların belirttiği bu
özellikler tek bir insanı nitelendirmez. Hiç bir
yaratıcı bu özelliklerinin tümünü göstermez,
bununla beraber yaratıcı insanda bu özelliklerin
birçoğunun bulunması büyük bir olasılıktır.
5. b Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Sürecin
Temelleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
6. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Sürecin
Temelleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 4
7. b Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Kişilik”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Creative Product Semantic Differential Scale
(CPSS) ölçeği "anlamsal farklılık" temelinde
geliştirilmiştir. Üç temel boyut ve alt
bileşenlerden oluşmaktadır.
8. c Yanıtınız
yanlış
ise
“Yaratıcılığın
Bileşenleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Birincisi, yenilik boyutudur (özgünlük alt
başlığı): Çok kullanılmışlık-taze, beklendik-yeni,
olağan-olağan
dışı,
eşsiz-sıradan,
özgüngeleneksel öğelerinden oluşur.
9. d Yanıtınız yanlış ise “Başarılı Reklamın
Şartları” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
10. c Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Reklam”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
İkincisi, kararlılık boyutudur (mantıksal alt
başlığı): Mantıklı-mantıksız, anlamlı-anlamsız,
uygun-uygunsuz, ilgili-ilgisiz, yeterli-yetersiz
öğelerinden oluşur.
Üçüncüsü, ayrıntılandırma ve sentez boyutudur
(iyi işlenmiş alt başlığı): Yetenekli-yeteneksiz, iyi
yapılmış-baştan savma, işlenmiş-iyi işlenmemiş,
titiz-dağınık,
dikkatli-dikkatsiz
öğelerinden
oluşur.
18
Bu ölçek üretilmiş bir reklamın yaratıcı
boyutunun nasıl değerlendirileceğine ilişkin bir
fikir veriyor. Üretmekte olduğumuz ya da
üretilmiş bir reklamın yaratıcı olup olmadığına
karar verirken böylesi bir çerçeveyi sürekli
zihnimizde tutmakta yarar var.
Yararlanılan Kaynaklar
Andreasen, N. C. (2009).Yaratıcı Beyin:
Dehanın Nörobilimi, Ankara: Arkadaş Yayınevi.
Dacey, J. S. ve Lennon, K. H. (1998).
Understanding Creativity, San Francisco:
JosseyBass.
Elden, M. (2005). Reklam Yazarlığı, İstanbul:
İletişim Yayınları.
Eriç, M. (1998). Kültür ve Yaratıcılık, İstanbul:
Kazancı Yayınları.
Havuz, S. ve Bremer, S. (2010). Herkes
Yaratıcıdır, İstanbul: Cinius Yayınları.
May, R. (2010). Yaratma Cesareti, İstanbul:
Metis Yayınları.
Rıza, E. T. (2001). Yaratıcılığı Geliştirme
Teknikleri, İzmir: Kanyılmaz Matbaası.
Robinson, K. (2003). Yaratıcılık: Aklın
Sınırlarını Aşmak, İstanbul: Kitap Yayınevi.
Sungur, N. (1997). Yaratıcı Düşünce, İstanbul:
Evrim Yayınevi.
Uztuğ, F. (2003). Markan Kadar Konuş,
İstanbul: MediaCat Kitapları.
Uztuğ, F. (2009). Reklamcılıkta Anna
Karenina İlkesi, İstanbul: Beslenme Saati.
Yanık, O. (2007).Yaratıcılık, İstanbul: Beslenme
Saati.
Yavuz, H. S. (1996). Yaratıcılık, İstanbul:
Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.
19
2
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Reklamcılıkta kullanılan yaratıcı stratejileri açıklayabilecek,
Yaratıcı stratejileri var olan reklamlarla örneklendirebilecek,
Yaratıcı stratejilerin uygulanmasında kullanılan taktikleri sıralayabilecek,
Yaratıcı stratejilerin uygulanmasında kullanılan taktikleri var olan reklamlarla
ilişkilendirebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Yaratıcı Strateji
Reklam Mesajı
U.S.P.
Yaratıcı Stratejide Kullanılan Taktikler
Marka İmajı
Ürün Farklılaştırma
Konumlandırma
İçindekiler
Giriş
Reklamcılıkta Yaratıcı Stratejiler
Yaratıcı Stratejilerde Kullanılan Taktikler
20
Yaratıcı Strateji
GİRİŞ
Reklam çalışmalarının can damarı olarak adlandırılan yaratıcı strateji aslında hayatın hemen her alanında
karşılaştığımız insana dair süreçler arasında yer almaktadır. Yaratıcılık ve yaratıcı düşünce hayatın her
alanında bireylerin yaşamına nüfuz edebilmektedir. İnsanlararası yaşamda, ilişkilerde ve pek çok olayda
yaratıcılık gerekmektedir. Özellikle problem çözme durumunda bireyin yaratıcı düşüncesi oldukça etkili
olmaktadır. Reklam kampanyalarının başarısını doğrudan etkileyen yaratıcılık kavramı literatürde birçok
farklı şekilde tanımlanmakta ve kullanılmaktadır. Çoğu yazar tarafından yaratıcı strateji; yaratıcı mesaj ve
taktik kullanımları olarak iki temel kategoride sınıflandırılmaktadır.
Yeni bir şey meydana getirmek, farklı olanı oluşturma hazzı reklamcılıkta da ön plana çıkmaktadır.
Reklamda yaratıcı düşünce, sıra dışı fikirler halinde havada asılı kalmamalıdır; var olan değer ve veriler
en iyi şekilde kullanılarak uygulamaya konmalı; markanın katma değer elde etmesine yardımcı olmalıdır.
Yaratıcı stratejide önemli olan mesajın ne söylediği değil nasıl söylediğidir. Pazardaki yoğun rekabet
ortamı; ürün ya da hizmeti başarıya götürecek olan yaratıcı mesajların sürekliliğini gerekli kılmaktadır.
Yaratıcılık reklamcılıkta en önemli unsurdur. Bu unsur sayesinde reklamın hedef kitlede merak
uyandırması, duygusal açıdan etkilemesi ve bu kitle üzerinde çarpıcı etki oluşturması beklenmektedir. Bu
nedenle reklamcıların sıradanlıktan uzak, farklı bakış açılarıyla oluşturulmuş reklamlar tasarlayabilmesi
için yaratıcı stratejiler ve taktikler kullanılmaktadır.
REKLAMCILIKTA YARATICI STRATEJİLER
Bir önceki ünitede de değinildiği gibi yaratıcılık olgusunun birçok tanımı bulunmaktadır. İnsanla ilişkili
olan her bilim ve sanat dalının kendine göre bir yaratıcılık tanımı mevcuttur. Yaratıcılık kavramı genel
olarak latince "creare" sözcüğüyle karşılık bulmaktadır. Yaratma; yoktan var etme olabileceği gibi,
bilinen şeylerden yararlanarak yepyeni şeyler üretmek ya da daha önce rastlanmamış kombinasyonlar
ortaya çıkartmak da olabilir (Gürgen, 1990). İngilizce’de “creativity”, Fransızca’da “creer” fiilinden
türetilen yaratıcılık kavramı William F. Arens tarafından “daha önce ilişkilendirilmemiş iki nesneyi ya da
düşünceyi birleştirip yeni bir şeye dönüştürmek” olarak tanımlamıştır (Arens, 2004). Nuri Bilgin’e göre
ise yaratıcılık; öğrenilmiş olanı, yeni bir şey yapmak üzere aşmayı sağlayan entelektüel melekedir.
Yaratıcı edimler, bir probleme yaklaşımda diğerlerinden farklı, geçerli veya yararlı, niyetli, özgün veya
yenilikçi nitelik taşımaktadırlar (Bilgin, 2003). Bu bağlamda yaratıcılığın farklı düşünen, araştıran,
sorgulayan, öğrenme iştahı olan bireylere özgü bir özellik olduğu söylenebilmektedir.
Çok genel bir ifadeyle yaratıcılığı daha önce hiç bir araya gelmemiş iki kavram ya da nesneyi orijinal
bir bileşim oluşturan üçüncü bir kavram ya da nesneye dönüştürme becerisi olarak da tanımlamak
mümkündür. Yaratıcılık farklı düşünceler ortaya çıkarmak için her zaman hazırdır. Zıt düşüncelerden
beslenip bunları potadan geçirir ve yaratıyı ortaya koyar. Yaratıcılık yeni bir estetik nesne yaratmaktır. Bu
iki boyutlu da olabilir. Üç boyutlu da olabilir. Özellikle özgün ve yeniyi bulmada yaratıcı sürecin
pekişmesi mümkündür. Yaratıcılık işte buldum dedirten tüm bilişsel, duyuşsal ve devinişsel etkinliklerde
yeni bir söylemi, davranışı, tutumu, beceriyi, ürünü, yaşam felsefesini vb. ortaya koymayı göze
almaktadır (Üstündağ, 2005).
21
Yaratıcılık sadece pazarlama iletişimi, reklamcılık, sanat ve bilimde değil, hayatın her alanında
karşımıza çıkar. İnsan doğasının en çok merak edilen özelliklerinden biri olan yaratıcılık kavramı, genel
kitlelerin görüşü açısından mistik bir güç olarak değerlendirilse de, gerçekte günlük yaşantımızın
ayrılmaz bir parçasıdır. En basit iş ortamlarında bile büyük farklılıklar yaratmanın anahtarı olan
yaratıcılık, aslında hayatın ve hayatta kalmanın en önemli kaynağıdır (Robinson ve Stern, 1997).
Reklamcılıkta yaratıcılık, rakiplerden farklı mesajlar ortaya koyarak öne çıkabilmek açısından oldukça
önemli bir rol oynamaktadır. Yaratıcılık farklı ve daha önce denenmemiş olanı yakalama iştahından
doğmaktadır. Bu sebeple reklamda kullanılan yaratıcı fikir, markanın rakiplerinden farklılaşması adına
büyük rol oynamaktadır. Ünlü reklamcı Feridun Hürel’e göre yaratıcılık “yeni (farklı), geçerli
(uygulanabilir) ve yararlı fikirlerin üretilmesiyle sonuçlanan aşamalı bir düşünce sürecidir. Burada
kastedilen aşamalar da hazırlık, oluşum, esin ve doğrulama aşamalarıdır” (Hürel, 2002). Söz konusu
düşünce süresi içinde yaratıcılık yeni ve farklı olanı bulmalıdır; ancak bu sıra dışı fikir uygulanabilir
olmadıktan sonra değeri yoktur.
Ferruh Uztuğ’un “Markan Kadar Konuş” (MediaCat, 2005) isimli
kitabını okuyarak reklamda yaratıcı strateji hakkında daha detaylı bilgiye sahip
olabilirsiniz.
Reklamcılıkta yaratıcı devrimin önderi olarak kabul edilen William Bernbach’a göre yaratıcılık
beklentileri tekdüzelik bataklığından koruyan ve onları kabul edilebilir, inanılabilir ve etkili yapan bir
faktördür. Bernbach yaratıcılığın önemini şöyle ifade etmektedir (http://www.brainquote.com/quotes/authors/w/william_bernbach.html,18.05.2012):“Doğru insanlar size inanana kadar doğru değildir
ve insanlar ne dediğinizi bilmezlerse size inanmazlar, eğer sizi dinlemezler ise ne dediğinizi bilmezler ve
ilgi çekici olamazsanız da sizi dinlemezler, söyledikleriniz düşsel, orijinal ve taze olmadıkça da ilgi çekici
olamazsınız.”
Reklamda yaratıcı strateji, reklam mesajını belirleyen faktörlerin incelenmesinden sonra söylenecek
sözlerin seçimi ve reklamın görüntüsünü kapsamaktadır. Yaratıcı strateji en genel anlamda iletişim
eylemi için bir planı, ürün ya da marka için genel bir düşüncenin ifadesini içerir. Bu aynı zamanda
yapım/yaratım uygulamalarını da (execution) belirleyen çerçevedir. Bu anlamda televizyon reklam filmi,
basın ilanı yapım/yaratım uygulamaları (metin, senaryo vb.) yaratıcı strateji tarafından çerçevelenir
(Uztuğ, 2005). Mesaj stratejisinin ilk aşamasını oluşturan yaratıcı strateji, özgün düşüncenin ortaya
çıkarılarak, sorunların belirlenerek uygun çözümlerin üretilmesi ile ilgilidir. İyi oluşturulmuş bir yaratıcı
strateji, yaratıcı kişilere reklamın kime hitap edeceği ve ne söyleyeceği konusunda hatırlatmalarda
bulunmaktadır.
Ürün veya hizmet hakkında neyin, nasıl, nerede, niçin ve ne zaman anlatılacağını gösteren mesajların
yazı şeklinde senaryo, film, grafik tasarımı olarak ifade edilmesini belirlemektedir. Yaratıcı strateji ile
geliştirilmiş bir reklam, belli bir reklamveren için yaratılan, onun gereksinimlerini anlayarak
değerlendiren reklamdır. Böyle bir reklam diğer reklamlardan daha fazla dikkat çekmekte, hatırlanmakta
ve eğlendirmektedir (Gürüz, 1998). Bu bağlamda yaratıcı unsurların yer aldığı reklamların tüketici algısı
açısından büyük önem taşıdığı söylenebilmektedir. Reklamda yaratıcılığın rolüne tüketici açısından
baktığımızda ise yaratıcı fikrin birçok sorumluluğu taşıdığını görürüz.
Arens’a göre yaratıcılık; reklamın tüketiciyi bilgilendirmesine, ikna etmesine ve tüketicinin reklamı
hatırlamasına yardım etmektedir (Arens, 2004). Görüldüğü üzere reklamda yaratıcılığın; sansasyonel,
sıradışı bir fikir olmaktan çok daha büyük ve önemli bir rolü bulunmaktadır. Çünkü reklam
çalışmalarında yaratıcı ekibe rehberlik eden bir bilgi deposu olarak ürünün ne olduğunu; tüketici ve
rakiplerinin kimlerden oluştuğunu; ürün ya da hizmetin, tüketicinin hangi sorununa çözüm önerdiğini;
tüketiciye sunulacak yararın ne olduğunu, bu yararın hangi temel ve yan vaatlerle destekleneceğini ortaya
koyan ve reklam yazarını yaratıcı çalışmalar sırasında belli bir rotada tutan yaratıcı reklam stratejileridir.
Reklamlarda kullanılan özgün, dikkat çekici, akılda kalıcı yaratıcı
çalışmalar, reklam kampanyalarının beklenen sonuca ulaşmasında etkili olmaktadır.
22
Yaratıcı strateji; reklam ajansına hakim olan genel yapı, reklam ajansı yöneticisinin çalışanlara
yönelik tutumu, yaratıcı grubun yetenek ve yeterlilik düzeyi, yaratıcı grubun motivasyon düzeyi,
reklamverenin talepleri, reklamverenin pazarlama iletişimi ve reklam stratejisi, reklam bütçesi, pazar
koşulları, rakip mal ya da hizmetlerin reklam stratejileri gibi unsurların etkisiyle şekillenmektedir.
Yaratıcı strateji ile vücuda gelen sıra dışı fikirler, yaratıcı reklamda hayat bulmaktadır. Yaratıcı
reklamın başlıca özellikleri şunlardır (Drewniany ve Jewler, 2008):
Yaratıcı reklam, marka ve hedef kitle arasında ilişki kurar: Tüketiciler markanın kişiliği, değerleri,
alışkanlıkları hakkında bilgi edinmek, markaya güvenmek istemektedirler. Yaratıcı reklam tüketiciye
“sorununuzu anlıyoruz, çözüm için size yardım edeceğiz” mesajını farklı, sıra dışı bir yoldan vermelidir.
Yaratıcı reklam, bir satış fikri sunar: Satış fikri sunmak için mantıksal, duygusal yöntemlerden biri ya
da her ikisinin bileşimi kullanılabilmektedir. Ürün ya da hizmetler arasındaki fiziksel farkların
kalkmasıyla tüketiciye daha çok duygusal yönlü satış fikirleri sunulmaktadır.
Yaratıcı reklam, umulmayandır: Yaratıcı reklam olağandışıdır, sıradanlıktan uzaktır. Reklamda
yaratıcı fikir metinle, görsel öğelerle, seçilen reklam ortamlarıyla veya bu üç unsurun kombinasyonu ile
hayata geçmektedir.
Reklamda yaratıcı strateji, sadece yaratıcı fikrin ortaya çıkıp uygulamaya geçirilme çabalarından
farklı bir süreçtir. Yaratıcı çalışmalarda, yaratıcı düşünceye ulaşabilmek için öncelikle ürün ve tüketici ile
ilgili bilgilerin toplanması ve bu bilgilerin kişisel bilgi, düşünce ve deneyimlerle birleştirilerek
özümsenmesi gerekmektedir. Daha sonra bilinç ve bilinçaltı düşüncelerle bir araya getirerek inceleme,
test etme ve elde edilen olumlu sonuçları yaratıcı fikir olarak değerlendirme çabaları
gerçekleştirilmektedir (Gürüz, 1998). Reklamda yaratıcılık, stratejik ve planlı bir süreçtir. Yaratıcılık
sürecinde, kesin kurallar olamamakla birlikte, yaratıcı kişinin bazı evreleri değerlendirerek yaratma
sürecini çalıştırdığı söylenebilir. Bu doğrultuda yaratıcı süreç; veri toplama, sorunu tanımlama, alternatif
çözüm bulma, soruna en uygun çözümü seçme ve seçilen çözümü uygulama aşamlarından oluşmaktadır.
Reklamın tüketici nezdinde marka değeri oluşturma hedefi yaratıcı stratejileri gündeme getirmektedir.
Washington Üniversitesi profesörlerinden Charles Frazer, yaratıcı reklam stratejilerini öncü üstünlük,
temel satış vaadi, marka imajı, konumlandırma, yankılama ve duygusal stratejiler olmak üzere altı grupta
toplamıştır (Moriarty, Mitchell ve Wells, 2009). Frazer’in stratejilerine genel stratejinin de eklenmesiyle
yaratıcı reklam stratejileri günümüzde yedi farklı grupta incelenmektedir.
Müge Elden’in Reklam ve Yaratıcı Strateji (Yayınevi Yayıncılık, 1997)
isimli kitabını okuyarak daha detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.
Jenerik Strateji (Rekabet Üstünlüğü)
Jenerik stratejilerin temelini, Michael Porter tarafından geliştirilen rekabet stratejileri oluşturmaktadır.
Rekabet stratejileri; rakiplerle nasıl rekabet mücadelesine girişileceği, bu mücadelenin nasıl
sürdürüleceği, ne şekilde davranışsal özelliklerle söz konusu mücadelenin kazanılacağı gibi durumlara
ilişkin bilgileri ve tasarımları kapsamaktadır. İşletmelerin güçlü ve zayıf yönleri ile birlikte pazardaki
fırsat ve tehlikeler, işletme politikaları ve uzun dönemli amaçlar ışığında oluşturulan ve geliştirilen
rekabet stratejileri, işletmenin genel stratejilerinin etkisi altında, bu stratejilerin yönelimine göre
şekillenmektedir (Kanıbir, 2000). Rakipler ile karşılaştırma yapılırken işletmenin karlılığı, pazar payı ve
maliyetleri sektör ortalaması karşılaştırılarak incelenebilmektedir. Rekabet stratejileri kapsamında işletme
üç tür strateji izleyebilir (Porter, 2000):
•
Toplam Maliyet Stratejisi
•
Farklılaştırma Stratejisi
•
Odaklanma Stratejisi
23
Diğer bir ifade ile rekabet üstünlüğü, işletmenin tüketicileri için rakiplerinden daha fazla değer
yaratmasından kaynaklanır. Daha fazla değer ise, işletmenin gerekli faaliyetleri rakiplerinden ya daha az
maliyetle, ya da daha iyi yapmasından kaynaklanır. Bu durumda toplam maliyet stratejisinden ya da
farklılaştırma stratejisinden yararlanılır. Üçüncü bir yol ise stratejik hedefi daraltmaktır. Odaklanma
stratejisi, dar pazar hedefleri karşısında ya ilk iki stratejiden birini ya da ikisini birden kullanmaktadır.
Jenerik strateji ile oluşturulmuş reklamlar, ürünün yeni ya da var olan belli özellikleri hakkında bilgi
vermektedir. Aynı ürünü üreten herhangi bir firmanın da ileri sürebileceği bir iddiayı içeren reklam
stratejisi olan jenerik stratejiyi pazara egemen firma rahatlıkla kullanabilmektedir. Jenerik reklamda ürün
kategorisi temel alınmaktadır. Söz konusu stratejiler kullanılarak ürün kategorisindeki tüketimin artırımı
ve pazarın büyümesi amaçlanmaktadır. Sözgelimi, Solo’ nun tuvalet kağıdı kullanımın önemini anlattığı
reklam ve Komili’ nin zeytinyağı pazarını genişletmek için zeytinyağının yararlarını anlattığı reklamlar
bu bilgisel jenerik yaratıcı stratejiye örnek olarak verilebilmektedir.
Daha fazla meyve suyu kullanımının özendirilmesi için yapılan bir çalışmada, meyve suyu üreticileri,
meyve sularının sadece kahvaltı için olduğu fikrini ortadan kaldırabilmek için bilgilendirici reklam
kampanyaları düzenlemişlerdir. Örneğin Oceanspray işletmesi, geleneksel olarak meyve suyu tüketmeyen
daha genç tüketicileri hedef alan 35 milyon dolarlık jenerik reklam kampanyası düzenlemiştir. Bir
işletmenin reklam bileşimi, o işletmenin pazarlama amaçları (örneğin, pazar payı oluşturmak veya pazarı
genişletmek) ve öteki işletmelerin kendi tercihine göre beklenen reklam tepkisi üzerine kurulmuştur
(Carey ve Bolton, 1996).
Michael Porter’in Rekabet Stratejisi (Sistem Yayıncılık, 2007) isimli
kitabını okuyarak daha detaylı bilgiye sahip olabilirsiniz.
Erken Davranma (Tıkama veya Önünü Kesme) Stratejisi
Erken davranma stratejisinde pazar açığını yakalamak ve buna göre strateji belirlemek ön plana
alınmaktadır. Ürünün belirli bir faydasını ve/veya özniteliğini ilk olarak öne sürerek rakipleri zorlamayı
hedefleyen bir girişimdir. Rakip markalarla ürünler arasında hiç fark bulunmasa da daha önce
vurgulanmamış bir özelliğin reklamda vurgulanması o ürünü rakiplerinden bir adım öne geçirecektir.
Erken davranma stratejisini uygulayan firmadan sonraki firmalar ya aynı şeyleri söyleyecek ve taklitçi
durumuna düşecekler ya da başka bir reklam alternatifi bulmak zorunda kalacaklardır. Ayçiçek yağının
kolesterol içermediğine ilişkin kolesterolsüz ifadesi Türkiye’de ilk kez kullanıldığında, diğer firmalar
dava açmak ve gazetelerde toplu ilanlar vermek zorunda kalmış fakat daha sonra kendileri de bu özelliği
etiketlerine dahil etmişlerdir.
Temel Satış Vaadi Stratejisi (USP)
Reklamcılık tarihinin en önemli kavramlarından biri olan ve "tüketici faydası" kavramı üzerinde duran
temel satış vaadi stratejisi; "Özgün Satış Önerisi", "Farklı Satış Önerisi", “Biricik Satış Vaadi” ya da "Tek
Önermeli Ana Tema" olarak da adlandırılmaktadır. Ted Bates'in New York'taki ajansında kreatif direktör
olarak çalışan Rosser Reeves tarafından 1940'lı yıllarda geliştirilen bu strateji; satın alınacak ürünün
temel yararı üzerinde durmakta ve bunu reklamın ana teması olarak kullanmaktadır (Jefkins, 1987).
Reeves, yaratıcılığın reklamda ne söylenmesi gerektiği sorusuna yanıt vermesi gerektiğini savunmaktadır.
Bu sebeple reklamdaki yaratıcı fikir, ürünün rakiplerinde bulunmayan ve tüketicileri satın alma eylemini
gerçekleştirecek yönde harekete geçirecek eşsiz bir satış vaadi önermelidir (Elden, 2004). Bu
düşüncesiyle Rosser Reeves, temel satış vaadi stratejisinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Ürüne ait
özellikler ve tüketiciye sağladığı faydayı öne çıkaran strateji, ürün ya da hizmetin rakiplerinden
farklılaştırılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Temel satış vaadi stratejisi; anlamlı ve ayırıcı bir tüketici yararını temsil eden bir ürün özelliğinin
tutundurmasını yapar. Stratejide, bir markayı farklı kılan önemli bir özellik bulunup ona uygun, fakat
rakiplerin yapmak istememiş oldukları veya yapamayacakları bir reklam iddiası geliştirilmektedir (Kotler,
2000).
24
Strateji daha çok ürünleri kalıcı rekabetçi özellikler taşıyan firmalar için kullanılmalıdır. Buna örnek
olarak, Kentucky Fried Chicken’ın kızarmış tavuk işini bu alana giren diğer hamburgercilerden daha iyi
bildiğini öne sürmesi verilebilir.
Temel satış vaadi stratejisi uyarınca, etkili reklamlar yaratılması; reklamcının mal ya da hizmete ve
tüketiciye ilişkin bilgileri değerlendirirken markanın özelliklerini ve bu kapsamda tüketiciye
sunulabilecek sağlam bir satış vaadini vurgulaması ile mümkündür. Bates'in tüm dünyada yaygınlaştırdığı
temel satış vaadi, bir marka hakkında söylenebilecek her şeyi söyleyerek karmaşık bir mesaj vermek
yerine damıtılmış, yalın ve açık bir mesajı güçlü bir şekilde ifade etmek gerekliliğine dayanmaktadır.
Temel Satış Vaadi, yapısal bazda irdelendiğinde üç kavramdan oluşmaktadır:
•
Unique (Farklı, Özgün, Tek Olmak): Farklılık kavramı; doğal, toplumsal ve bilince yönelik olay
ve olguları diğerlerinden ayıran özellik olarak tanımlanabilmektedir. Temel satış vaadi açısından
ele alındığında farklılık, sadece reklamı yapılan ürün ya da hizmetin sahip olduğu bir özelliği
temsil etmektedir.
•
Selling (Satış): Satış boyutunu kapsayan mesajların öncelikle tüketicinin temel ihtiyaçlarına
seslenmesi ve tüketiciyi harekete yönlendirebilmek için inanılır, güçlü ve önemli olarak
kurgulanması gerekmektedir.
•
Proposition (Vaat, Öneri): Vaat ya da öneri, bir sorunu çözmek için önerilen teklif, düşünce ve
umut olarak ifade edilebilmektedir. Özgün satış önerisini taşıyan reklam, tüketiciye söz konusu
farklı özelliğe sahip ürün ya da hizmeti satın aldığında, özelliğin vaat ettiği spesifik faydaya
ulaşabileceği fikrini verebilmelidir. Reeves'e göre, tüketiciler genelde reklamdan sadece tek bir
şey hatırlama eğilimindedirler ki bu da çoğunlukla güçlü bir iddia ya da kavramdır. Yine
Reeves, reklamda bunu gerçekleştirecek olan unsurun, tüketiciye yapılacak olan "vaat" olduğunu
ileri sürmektedir (Kocabaş ve Elden, 1997). Güçlü bir vaade sahip reklam, tüketicinin dikkatini
çekebilecek, hatta satın alma davranışına yönlendirebilecek niteliktedir.
Temel satış vaadinin bir sonraki aşamasını oluşturan Unique Brain Space (UBS), tüketicinin
belleğinde tamamen bir markaya ait bir yer kazanmaya çalışmaktır. Temel Satış Vaadi'nin yaratıcısı
Reeves, reklamcılığın aslında belleklerde yer kazanmaya yönelik bir uğraş olduğunu ve belleklere
girmenin pazara girmenin tek yolu olduğunu ifade etmektedir. İnsan beyninin kendini sürekli olarak
gelişen koşullara uyumlaştırdığı bilinmektedir. Her gün yüzlerce mesajla karşılaşan beyinlerimiz,
çevredeki dünyayı filtre ederek belirli mesajları almamayı öğrenmiş durumdadır. Bu nedenle, tüketicilerin
beyinlerinde yer alabilmek belirlenen tüketici faydasının yalın; ancak yalın olduğu oranda dikkat çekici
biçimde sunulması ile olanaklıdır.
Konuyla ilgili bir başka yaklaşım da Bartle Bogle Hegarty reklam ajansı yöneticisi John Bartle
tarafından ortaya atılmıştır. Bartle’a göre temel satış vaadi kavramı, günümüzde “duygusal satış vaadi”ne
(Emotional Selling Proposition- E.S.P) dönüşmüştür. Söz konusu yaklaşıma göre; reklam vaadini
desteklemek amacıyla hedef tüketicinin duygularını çekebilmek için reklamda bir dizi görüntü, kelime,
metin ve ses kullanılmalıdır. Markanın özünde bulunan kendine özgü yarar, temel satış vaadi stratejisi
kullanılarak ifade edilirken duygusal satış vaadi, reklam ve pazarlama kampanyası tarafından yaratılan
kendine has olma özelliği üzerine kurulmuştur (Burtenshaw, Mahon ve Barfoot, 2006). Ürün ya da
hizmetler arasındaki fonksiyonel farklılıkların kalmadığı günümüzde markalar arası rekabet, yaratıcı
reklam yazarlarının ürünü olan duygusal satış vaadi stratejisini var etmiştir.
Marka İmajı Stratejisi
Marka imajı, tüketicinin bir ürün ya da hizmete ya da markaya yönelik olarak geliştirdiği çağrışım, duygu
ve tutumların toplamı olarak tanımlanabilmektedir. Dünya reklam tarihine geçen reklamcılardan David
Ogilvy; markanın sahip olduğu fiziksel özelliklerden çok tüketiciye sunduğu psikolojik faydaların
üzerinde durularak markaya bir kimlik verilmesi yoluyla oluşturulan reklam içeriklerinin daha etkili
olduğunu belirtmiştir (Elden, 2004). Böylelikle marka imajı stratejisinin temelleri atılmıştır. Görüldüğü
üzere, tıpkı Reeves gibi David Ogilvy de yaratıcı stratejide neyin söylenmesinin önemli olduğunu
savunmaktadır.
25
Reklam sektöründe marka imajı stratejisini geliştiren ve uygulamaya sokan David Ogilvy için yaratıcı
stratejinin temel ilkesi, ürünün rakipler karşısında sahip olduğu satış avantajını tüketici yararına
dönüştürmektir. Başarının anahtarının tüketiciye bir yarar vaat edebilmekte yattığını ileri süren Ogilvy,
reklam yazarlarının yapacakları en önemli işin ürün hakkında ne söyleyeceklerini, ne gibi yararlar vaat
edeceklerini tasarlamak olduğunu ifade etmektedir. Ogilvy'e göre, bir ürünün pazardaki durumunu
belirleyen, ürünler arasındaki önemli farklılıklar değil, markanın bütün olan kişiliğidir. Bu kapsamda,
markalar için kesin tanımlanmış bir kişilik yaratan üretici şirketlerin, pazarda en geniş paya sahip
olacaklarını söylemek mümkündür.
Temel satış vaadi stratejisi, reklamverenin ürünü ile rakiplerin ürünleri arasındaki fiziksel ve
fonksiyonel özelliklerin farklılıklarının vurgulanmasına dayanırken, marka imajı stratejisi daha çok
psikolojik özelliklerin veya farklılıkların üzerinde durur veya farklılaştırmaya çalışır. Bu da ürüne ayrımlı
bir kimlik kazandırmakla olur. Özellikle bira, meşrubat, blue-jean, sigara vb. homojen ürünler alanında
daha çok başvurulur. Örnek olarak; Pepsi’nin “Yeni Neslin Seçimi”, Marlboro’nun “Kovboylar ve
Maçolar İçin” ve Levi’s 501 blue-jeanları “Modayı İzleyenler İçin” sloganları verilebilir.
Marka imajı, somut bir yarar vaat etmenin ötesinde, daha üst düzeyde bir soyutlama aşaması olarak
değerlendirilmelidir. Sunulan somut yarardan çok, bu yararın sağladığı gerçek ya da düşlemsel doyumla
ilintili olan imaj, tüketicinin elde ettiği psikolojik doyumun, somut ürünün ötesinde ürünün kimliği olan
markayla bağlantılandırılmasıdır. Bu doğrultuda, tüketici aslında ürünün kendisini değil, imajını satın
almaktadır. Çünkü marka imajı tüketicinin yalnızca ürünün niteliklerine yönelik izlenimleriyle sınırlı
değildir. Ogilvy'in deyişiyle, ürünün pazardaki durumunu belirleyen ürünler arasındaki önemsiz
farklılıklar değil, markanın bütünsel bir karakteristiği olan kişiliğidir. Ürün ve hizmetlerin giderek
birbirlerine benzedikleri ve benzer faydalara odaklandıkları günümüzün rekabet yoğun ortamında
markalar en değerli varlıklar olarak kabul görmekte ve marka kimliğini yaratıcı bir dille anlatma
gerekliliği ayrıntılı stratejik çalışmaları gerekli kılmaktadır.
Konumlandırma Stratejisi
Konumlandırma stratejilerinin yaratıcıları olan Ries ve Trout'a göre konumlandırma ürüne yönelik bir
çaba değildir, zihinlerdeki görünüme yönelik bir süreçtir ve ürünün zihinlerdeki görünümünün
konumlandırılmasıdır. Başarılı ve güçlü bir marka yaratmanın ön koşulu da markanın rakiplerinden
farklılaşmasıdır. Bu bağlamda marka konumlandırma, marka farkındalığının sağlanması ile birlikte
markanın tüketicilerce hangi kişilik ve kimlik öğeleri ile hatırlanacağını belirler (Uztuğ, 2003). Başka bir
ifadeyle konumlandırma markanın tüketici tarafından algılanmasını istediği noktanın belirlenmesidir.
Dünyanın bütün başarılı markalarının en önemli özelliği çok iyi konumlanmış olmalarıdır. Örneğin Diesel
markası “Be stupid” adlı reklam kampanyası ile sıradan giyim trendlerini ve moda döngüsü içindeki
kısırlıkları reddeden marka olarak konumlanmıştır. Reklam terimleri sözlüğüne göre konumlandırma
“işletmelerin tüketici zihninde rakip mallara kıyasla malının faydasını ve algılanabilirliğini yaratma
çabasıdır” (Gülsoy,1999). Dolayısıyla marka konumlandırma, markanın tüketiciye sunduğu vaatlerin ve
özelliklerin toplamını ifade eder (Uztuğ, 2002). Dolayısıyla konumlandırmada temel yaklaşım; yeni ve
değişik birtakım şeyler yaratmak değil, zihinde olup bitenleri ustalıkla yönlendirmek ve varolan
bağlantıları yeniden düzenlemektir.
Tüketici ve tüketici zihnine odaklanan bir yaratıcı strateji olan konumlandırma stratejisi, 1980 ve
1990'lı yıllara damgasını vurmuştur. Al Ries ve Jack Trout tarafından makaleleştirilerek gündeme
getirilen bu strateji uyarınca, ürün ya da hizmet tüketici zihninde belli bir yere yerleştirilmeye ve tüketici
zihninde bir yere konumlandırılmaya çalışılmaktadır. Reklam stratejisi olarak konumlandırmanın
kullanılmasını, günümüz toplumunun aşırı iletişime uğramış olması nedeniyle mevcut ve potansiyel
tüketicinin sınırlı olan zihinsel kapasitesinin yeni mesajları reddeder hale gelmesi ve rekabet içindeki
üretici işletmelerin tüm pazarlama iletişimi çabalarını tek bir hedef strateji üzerine yoğunlaştırma
gereksinimleri olmak üzere iki temel nedene bağlamak olanaklıdır.
Konumlandırma stratejisinin ilk örneğine, Londra'da hizmet veren bir reklam ajansı olan Burrows
Hayman Associates tarafından 1960'ların başlarından 1970'lerin başlarına dek DAF arabalarının
reklamlarında rastlanmaktadır. DAF, tüketiciler tarafından göreceli olarak tanınmaz durumdayken,
ürünün kesin niteliklerine odaklanılmış ve arabaların tüm Rolls - Royce'lar gibi otomatik sürüşleriyle ünlü
26
oldukları, Rover'lar gibi paslanmaz çeliğin geniş kullanımına sahip oldukları vurgulanmıştır. DAF'a
uygulanan konumlandırma stratejisinin yanı sıra vurgulanan kalite kavramı arabaların daha çok
tanınmasına yol açmış; arabanın etkili ve problemsiz ulaşımı arzulayan otomobil kullanıcıları bazında
psikolojik segmentasyonunu sağlamıştır. Burrows Hayman, ürünün nasıl konumlandırılması gerektiği
kararını verirken tüketiciler açısından en önemli faktörlerin ne olduğunu, reklamcılığın artan etkinliği
kapsamında ayrıntılı bir şekilde araştırmıştır (Jefkins, 1987).
Konumlandırma stratejisini geliştiren Jack Trout ve konumlandırma
stratejisi hakkında daha detaylı bilgiye (http://www.troutandpartners.com/) internet
adresinden ulaşabilirsiniz.
Konumlandırma stratejisine göre başarılı reklam, tüketicinin kafasında bir ürünün ne olduğu ve
rakiplerle karşılaştırıldığında nerede durduğu konusunda bir yer edindirmelidir. Örnek olarak; Toyota
ABD’de “Kim daha ne isteyebilir”, Türkiye’de de “Kalite hayatınızı değiştirir” sloganlarını kullanarak
kendini kaliteli otomobil üreticisi olarak sunmaktadır.
Konumlandırma stratejisinin gerçekten çalışıp çalışmayacağı, ürün nitelikleri ve imajlarının tüketici
zihninde genel tutumlarla ilişkili/bağlantılı olup olmadığı ile ilgilidir. Tüketicinin bir markanın nitelikleri
hakkında algıları, duyguları ve inançlarının karar alma sürecini gerçekten etkileyip etkilemeyeceğine
odaklanılmalıdır. Hiç kuşkusuz ürün özellikleri ve hedef tüketicilerinin gereksinim yapıları, rakiplerin
aday oldukları konumların analizleri, bu kararlara yol gösterici olacaktır (Uztuğ, 2002). Bu doğrultuda
markayı hedeflenen kitlenin zihninde rekabetçi bir üstünlük taşıyan bir konuma yerleştirme amacında
olan marka konumlandırma stratejileri şu şekilde ayrıntılandırılabilmektedir (Kocabaş ve Elden, 1997):
•
Pazarda ilk olmak,
•
Pazarda ürünü tek hale getirmek,
•
Pazarda lider olarak konumlandırmak,
•
Pazar liderine göre konumlandırma,
•
Karşı yer,
•
Rakibi yeniden tanımlamak,
•
Üretici işletmenin imajını kullanmak ya da üretim dalının genişletilmesi,
•
Adlandırma.
Görüldüğü gibi konumlandırma stratejisinin özünde mesaj stratejilerine yol gösterici olan temel
çağrışımlar yeralmaktadır. Dolayısıyla reklam mesajı ile marka konumlandırmada esas olan temel
çağrışımların arasındaki uyum reklamın başarısı açısından oldukça önemlidir.
Yankılama Stratejisi
Bu stratejiye göre reklam, hedef kitlenin yaşam deneyimlerini yansıtır. Bu strateji ürün veya marka imajı
gibi şeyler üzerinde durmayıp hedef kitlenin veya üyelerinin gerçek ya da düşledikleri yaşamdaki koşul
ve durumları sunmaya çalışır. Örneğin; Pioneer PD-M700 CD Player’ının özelliği, diskleri her defasında
değiştirmeden, otomatik olarak, çok disk dinlemeye olanak vermesidir. Bu ürünle ilgili bir reklamda bir
baba bir yandan müzik dinlerken diğer yandan da kucağında küçük bebeğiyle oyalanırken gösterilmiştir.
Duygusal Strateji
Çağdaş reklamların çoğu tüketicilere bu tür bir stratejiyle ulaşmaya çalışmaktadır. Özellikle, gıda,
mücevher, kozmetik, moda giysiler, serinletici içkiler ve şehirlerarası telefon görüşmeleri gibi alanlarda
çok kullanılır.
Reklamda kullanılan yaratıcı stratejiler Tablo 2.1’de özetlenmektedir (Dunn ve diğerlerinden aktaran
Elden, 2009).
27
Yaratıcı stratejiler göz önünde bulundurularak hazırlanan reklam mesajının hangi hedefleri karşıladığı
da önemlidir. Bir sorunu çözmek için, zayıf bir yönün üstesinden gelebilmek için ya da ses getirmek için
farklı stratejiler kullanılmaktadır (Moriarty, Mitchell ve Wells, 2009). Öncelikle hedefler belirlenmeli,
yaratıcı strateji seçilirken de söz konusu hedeflere uygun stratejilerden yararlanılmalıdır. Önemli olan
mevcut sorunu giderecek hedefe hangi yoldan ulaşılacağıdır.
Reklamcılık
Vakfı
(www.rv.org.tr),
Reklamcılar
Derneği
(www.rd.org.tr) ve Uluslararası Reklamcılık Derneği (www.iaaturkey.com) internet
adreslerinden yaratıcı stratejilere örnek uygulamalara ulaşabilirsiniz.
Siz de reklamlarda kullanılan yaratıcı stratejilere güncel örnekler
bulunuz.
Tablo 2.1: Reklamcılıkta kullanılan yaratıcı stratejiler
STRATEJİLER
EN UYGUN KULLANIM
KOŞULLARI
REKABETÇİ ÖZELLİKLER
Jenerik (Genel)
Üstünlük iddiası olmaksızın
doğrudan ürün ya da yarar
iddiası
Monopol yapı ya da aşırı baskın
ürün markası
Reklamcının ortaya koyduğu
marka
ile
ürün
kategorisi
benzerlik gösterir.
Erken Davranma (Önce Satın
Alma)
Üstünlük iddiası içeren genel
iddia
Gelişen ya da yeni ortaya çıkan,
rakip reklamları genel ya da
mevcut olmayan pazarlar en
uygun koşuldur.
Reklamcı tüketiciyi ikna etmede
üstünlük iddiası ile başarılı
olabilir; rakiplerin cevap verme
seçeneği sınırlıdır.
Temel Satış Vaadi
Üstünlük iddiası, tek, farklı bir
özellik ya da yarara dayanır.
Fark noktası rakipler tarafından
hemen taklit edilmediği zaman
uygundur.
Reklamcı güçlü ikna edici özelliği
bulur; rakipleri agresif bir strateji
(konumlandırma gibi) taklit etmek
ya da seçmek için zorlayabilir.
Marka İmajı
İddia, psikolojik farklar ve
genellikle sembolik ilişkilere
dayanır.
En uygun ortam fiziksel farkları
geliştirmenin zor ya da hızla taklit
edildiği homojen mallardır; anlamlı
sembol ve ilişkiler için tüketicinin
yeterli algısı gerekir.
Daha çok; nadiren rakiplerin
direkt olarak meydan okuyacağı
prestij iddiaları içerir.
Konumlandırma
Rakiplere karşı zihinde uygun
bir yer doldurmayı ya da
kurmayı denemek.
Bir pazar liderine saldırmak için en
uygun stratejidir; saldırgan reklam
çabası ve anlayışlı tüketici için
oldukça uzun süreli zaman ve
bağlılık gerektirir.
Direkt karşılaştırmalar rakipler
için seçenekleri daraltır; karşı
ataklar küçük başarı şansları
sunar görünmektedir.
Yankılama (Rezonans)
Amaca uyugun ifadeler ya da
anlamlar ile ürünü donatmak
için
depolanmış
bilgileri
kullanmayı seçer.
Belli ürünler için uygundur; mesaj
yapılarını dizayn etmek için önemli
tüketici anlayışını gerektirir.
Rakip markanın kolayca taklit
edebileceği bir yapıdır.
Duygusal
Fazla satış vurgusu yapmadan,
mizah ve hoşlanılan şeyler
yoluyla ilgiyi ya da duyguyu
kışkırtmaya çalışmak
İsteğe bağlı ürünler için uygundur;
rakipler tarafından etkin kullanımı,
farklılıkları maksimize etmek için
geleneksel yaklaşıma bağlıdır; en
büyük sorumluluk araştırma yerine
estetik ya da önseziye dayanır.
Rakipler
strateji
farklılığını
sarsarak ya da diğer alternatifleri
izleyerek taklit edebilirler.
28
YARATICI STRATEJİLERDE KULLANILAN TAKTİKLER
Yaratıcı unsurlar içeren reklam stratejisinde, mesajın nasıl sunulacağı, nasıl söyleneceği ya da nasıl
gösterileceği “yaratıcı taktik” olarak adlandırılır. Dolayısıyla reklam amaçları doğrultusunda hazırlanan
reklam stratejilerini gerçekleştirmek için reklam taktiklerinin belirlenmesi gerekir. Reklam taktikleri,
mesajın hedef kitleye ulaşılması amaçlanan hedefler doğrultusunda erişimini sağlar. Bu taktikler yaratıcı
çalışma taktikleri ve medyaya yönelik taktikler olarak iki kısma ayrılır. Yaratıcı taktik aşamasında önce
mesajın nasıl söyleneceği ve bunun nasıl sunulacağına ilişkin karar alınmaktadır. En genel anlamıyla
tüketiciye iletilecek haber, bilgi ya da içerik olarak tanımlanan reklam mesajına ilişkin yaratıcı taktiklerde
mesajın alıcısı konumunda olan hedef kitlenin dikkate alınması oldukça önemlidir. Reklam mesajı
tüketicinin anlayacağı türden simgelerle kodlanarak oluşturulduğu takdirde reklamdan beklenen başarı
elde edilmektedir.
Yaratıcı çalışmayı gerçekleştirenler, yaratıcı çalışma stratejisini ve düşünceleri uygulamaya
sokabilmek için farklı taktiklerden yararlanırlar. Doğru yönlü veya bilgi yönlü yaklaşımlar doğrultusunda
belirlenen, reklam formatına ilişkin taktikler mevcuttur (Pelsmacker vd.,1998).
•
Tanıklık: Tanıklık formatına dayanan reklamlarda, sıradan insanlar ürün hakkındaki olumlu
düşünce ve deneyimlerini aktarırlar. Bu taktiği kullanan reklamlar genellikle hedef kitleye güven
verdikleri için etkileyicidirler.
Resim 2.1: Colgate’in tanıklı reklam örneği
•
Uzman desteği: Spesifik konularda uzman olan kişilerin uzmanlık alanlarına giren ürünlere
ilişkin görüşlerini açıkladıkları reklam formatında ise, reklama konu olan ürünün nitelikleri ve
teknolojik üstünlükleri konusunda görüşler bildirilir. Ürünün yararlarının ve üstünlüklerinin
konunun uzmanı tarafından ifade edilmesi reklam mesajının inandırıcılığı bakımından oldukça
etkilidir.
Resim 2.2: Oral B’nin uzman desteği taktiğinin uygulandığı reklam örneği
29
•
Ünlü kişi desteği: Hedef kitlenin tanıdığı, sevdiği ve çoğu kez özdeşleşmek istediği ünlü
kişilerin ürünü destekleyici konularda reklamlarda kullanılması etkili bir taktiktir. Yapılan
araştırmalar, ünlü kişilerin hedef kitlede olumlu etki uyandırarak bazı duyguları anımsatmada ve
dolayısı ile de tutum oluşturmada oldukça başarılı olduğunu ortaya koymaktadır (Erdoğan,
1999).
Resim 2.3: Aynı pazarda iki rakip: Patos ve Doritos cipslerinin reklam örnekleri
•
Yaşam kesiti: Bu tür reklamlarda ürünün gerçek yaşamda kullanılması sonucu elde edilen
yararlar anlatılır. Ürünün yaşamın ilgili kesitinde konumlandırılması ve bu bağlamda sorunun
çözümüne katkısı ele alınır.
Resim 2.4: Kosla Vanish Tül reklam örneği
•
Karşılaştırma yapma: Ürünün rakip ürünlerden farkı ve üstünlüklerinin vurgulanması yolu ile
anlatılır. Direkt olarak karşılaştırma yapan reklamlarda ürünün, direkt olarak ismi belirtilmeyen
bir rakip marka ile mukayesesi yapılır. Dolaylı karşılaştırma yapan reklamlarda ise ürünün genel
olarak en üstün özelliklere sahip olduğu vurgulanır. Türkiye’deki yasal düzenlemeler uyarınca
doğrudan karşılaştırmalı reklam yapmak yasaktır. RTÜK Reklam Yönetmeliği gereğince, rakip
markaların isimleri veya logoları haksız rekabet yaratmamak için kullanılamamaktadır.
Resim 2.5: Vodafone reklam sahnesi – karşilaştirmali reklam örneği
30
•
Müzik kullanma: Reklamın tamamen müzik konsepti içine oturtulduğu bu reklam taktiğinde,
ürünün temel yararları genelde cıngıl adı verilen reklam müziği ile anlatılır. Bu cıngıllar, mesajın
akılda kalmasını kolaylaştırmanın yanı sıra dikkat de çekerler. Özellikle çalışmanın yaratıcı
stratejisini gerçekleştirmek için kullanılan diğer taktikler ise; resim ve görüntü, şekil, yazı
karakteri, renk ve ses, başlık, slogan, logo ve reklam metnidir (Tosun, 2003). Reklam cıngılları
markanın tüketici zihninde yer etmesinde önemli rol oynamaktadır. Örneğin; Eti’nin 1980’li
yıllarda başlayan reklam cıngılını hala birkaç kuşak hatırlamaktadır. Daha yakın tarihli bir örnek
vermek gerekirse; Orkid’in “Çocuk da yaparım kariyer de” sloganlı reklam cıngılı etkili örnekler
arasında sayılabilmektedir.
Reklam mesajı hedeflerle eşleştirilirken aşağıdaki gruplamalar yapılabilir (Moriarty, Mitchell ve
Wells, 2009):
•
Dikkat çeken mesajlar,
•
İlgi uyandıran mesajlar,
•
Yankı uyandıran mesajlar,
•
İnandırıcılık yaratan mesajlar,
•
Hatırlanan mesajlar.
Bu özelliklere uygun reklam mesajlarının hedeflere uyması için doğru yaratıcı stratejilerin
kullanılması gereklidir. Bir reklamın etkili olabilmesi için reklam mesajı aracılığıyla dikkat çekebilmesi
gereklidir. Yaratıcı fikrin beklenmedik ve alışılmadık olması, hedef tüketici üzerinde bir durdurma
gücüne sahiptir. İlgi uyandıran reklam mesajları ise ani bir durdurma gücünden ziyade süreklilik gösteren
bir çekim gücüne sahiptir. Özellikle merak uyandıran teaser reklamlarla tüketicinin ilgisini çekmek
kolaylaşmaktadır. Bir marka ile kişisel bir bağ oluşturmak için duygusal stratejiden yararlanmak, reklam
mesajının yankı uyandırmasını sağlamaktadır. Marka-tüketici ilişkisinin giderek kişiselleştiği günümüzde
duygusal strateji de önem kazanmaktadır. Reklam mesajının inandırıcılığının sağlanması için güvenilir
olma duygusu kazandırılmalıdır. Kanıt ve tanıklık gibi yaratıcı strateji taktikleri bu noktada kullanılabilir.
Reklam mesajının dikkat çekmesi ya da ilgi uyandırması yeterli değildir. Önemli olan tüketici zihninde
yer edebilmesidir. Bu noktada tekrar etkili olmaktadır; ancak güçlü bir yaratıcı fikrin sık tekrarının yanı
sıra, alışılmadık bir fikrin uygulamaya geçmesi de hatırlanabilirliği arttırmaktadır.
Medyaya yönelik taktiklerin belirlenmesi aşamasında, reklam
mesajlarının yayınlanmasında kullanılacak spesifik iletişim araçlarının belirlenmesi;
medya stratejisi, araçların kendi hedef kitlelerinin özellikleri, dikkat çekme ve motivasyon
sağlama güçleri gibi faktörlerin değerlendirilmesi sonucu yapılır.
Reklama konu olan ürünün biçimsel ve içeriksel özellikleri, medya amaçları ve bu doğrultuda
belirtilen medya stratejileri, reklam hedef kitleleri medya planlamacıları tarafından taktiklerin saptanması
aşamasında ilk ele alınan konulardır.
Son günlerde gördüğünüz reklamlardan yola çıkarak, reklamların
yaratıcı stratejilerinde hangi taktikleri kullandıklarını düşününüz.
31
Özet
Reklamcılıkta yaratıcılık ve yaratıcı stratejiler;
reklama konu olan ürün ve hizmetlerin hedef
kitleler tarafından tercih edilirliğini arttırarak,
reklamın temel ve nihai hedefi olan satın alma
davranışını ortaya çıkarıp sürekliliğini sağlamak
açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle,
günümüzde birbirine benzer ürün ve hizmetler
arasından farklılaşıp hedef kitlelerin dikkatinin
çekilebilmesi için, reklamlarda yaratıcılık ve
yaratıcı stratejilere yer verilmesi temel bir
zorunluluk haline gelmektedir.
Genel anlamıyla yeni bir şey üretme ya da var
olan ve bilinen unsurları birbiriyle yeni bir
bağlamda bir araya getirme süreci olarak
tanımlanabilen yaratıcılık, yaşamın her alanında
karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde giderek
emtialaşan ulusal ve uluslararası pazarlarda
tutunabilmenin yolu, diğer ürün ve hizmetlerden
farklılaşmayı sağlayan yaratıcılıktan geçmektedir.
Gündelik yaşam pratiklerinde yaratıcılığı
barındıran her üretim süreci, hedef kitlelerin
zihninde ve ruhunda ayrıcalıklı ve kalıcı bir
şekilde konumlanmayı ve bunun doğal bir sonucu
olarak, rekabet yarışında bir adım öne çıkmayı
beraberinde getirmektedir.
Küreselleşme dinamiği içerisinde tüm iş
sektörlerinde olduğu gibi, birbirinden farklı hedef
kitleleri istenen amaçlar doğrultusunda ikna edip
harekete geçirmeye yönelik faaliyet gösteren
halkla ilişkiler ve reklam çalışmalarının da temel
dayanak noktasını yaratıcılık oluşturmaktadır.
Yaratıcılığın ve yaratıcı sürecin harekete
geçirilmesinde
belirli
stratejilerden
yararlanılmakta
ve
kurumsal
amaçlar
doğrultusunda belirlenen hedeflere ulaşabilmek
için yaratıcı stratejiler geliştirilmektedir.
Yaratıcı
stratejiyi
mesaj
stratejisiyle
karıştırmamak gerekir. Mesaj stratejisi bir
bütünlüktür ve hedef kitlelere ulaşma nedenini
kucaklayan, neyi nasıl söylemek gerektiğini
belirleyen bir yol göstermedir. Yaratıcı strateji
“nasıl söylenecek sorusunu ayrıntılandırarak
cevaplayan, teknik yönü ağır basan bir çalışma
dizisidir. Bir reklam kampanyasında temel
mesajı, amaçlanan hedefleri ve vaat edilen
yararların
inandırıcılığını
desteklemede
kullanılacak yöntemlerin belirlenmesi, yaratıcı
strtejiyi oluşturur. Yaratıcı strateji öncelikle
reklam mesajının içerik, biçim ve uygulama
biçiminin belirlenmesiyle oluşturulur.
32
Kendimizi Sınayalım
5. Aşağıdakilerden hangisi jenerik strateji ile
oluşturulmuş reklamların özelliklerinden biri
değildir?
1. Aşağıdakilerden hangisi reklam mesajının
taşıması gereken özelliklerden biri değildir?
a. Özgün
b. Dikkat çekici
a. Ürünün var olan ya da yeni özellikleri ile ilgili
bilgi vermesi
c. Yaratıcı
b. Ürün kategorisi temel alınması
d. Akılda kalıcı
c. Ürün kategorisindeki tüketimin artırımı ve
pazarın büyümesi
e. Maliyet arttırcı
d. Rekabet stratejileri temel alınması
2. Aşağıdakilerden hangisi reklamda yaratıcı
stratejinin işlevlerinden biri değildir?
e. Rakip firmaların
iddiayı içermesi
a. Yaratıcı ekibe rehberlik etmek
süremeyeceği
bir
6. Aşağıdakilerden hangisi Temel Satış Vaadi
(USP) Stratejisinin özelliklerinden biri değildir?
b. Tüketiciyi bilgilendirmek
c. Reklam ajansı
sağlamak
ileri
çalışanlarının
denetimini
a. Daha çok ürünleri kalıcı rekabetçi özellikler
taşıyan firmalar tarafından kullanılır
b. Yalın ve açık bir mesajı güçlü ve etkili bir
biçimde ifade etmek gerekliliğine dayanır
d. Mesajın hatırlanmasını sağlamak
e. Tüketiciyi ikna etmek
c. Reklamı yapılan ürün ya da hizmetin sahip
olduğu birden çok özelliği temsil eder
3. En genel anlamda …… ……. reklam mesajını
belirleyen faktörlerin incelenmesinden sonra
söylenecek sözleri ve reklamın görüntüsünü
kapsamaktadır.
Yukarıdaki
boşluğu
tamamlayan
aşağıdakilerden hangisidir?
d. Rakiplerin yapmak istememiş oldukları veya
yapamayacakları
bir reklam iddiası
gerçekleştirilir
kelime
e. Anlamlı ve ayırıcı bir tüketici yararını temsil
eden bir ürün özelliğinin tutundurması yapılır
a. Yaratıcı strateji
7. Tüketicinin bir ürün ya da hizmete ya da
markaya yönelik olarak geliştirdiği çağrışım,
duygu ve tutumların toplamı …….. …….. olarak
tanımlanabilmektedir.
b. Yaratıcı taktik
c. Yaratıcı süreç
d. Yaratıcılık
Yukarıdaki
boşluğu
tamamlayan
aşağıdakilerden hangisidir?
e. Yenilikçilik
kelime
a. Konumlandırma
4. Aşağıdakilerden hangisi yaratıcı stratejinin
şekillenmesinde etkili unsurlardan biri değildir?
b. Marka imajı
a. Reklam ajansına hakim olan yapı
c. Yankılama
b. Yaratıcı grubun yetenek ve yeterlilik düzeyi
d. Duygusal strateji
c. Reklamverenin talepleri
e. Temel satış vaadi
d. Ajansın fiyat politikası
8. Tüketicinin elde ettiği psikolojik doyumun,
somut ürünün ötesinde ürünün kimliği olan
markayla bağlantılandırılması esasına dayanan
yaratıcı strateji aşağıdakilerden hangisidir?
e. Rakip mal ve hizmetlerin reklam stratejileri
a. Konumlandırma
b. Temel satış vaadi
c. Duygusal strateji
d. Yankılama stratejisi
e. Marka imajı
33
9. Başarılı ve güçlü bir marka yaratmanın ön
koşulu
da
markanın
rakiplerinden
farklılaşmasıdır. Bu bağlamda …….. ……… ,
marka farkındalığının sağlanması ile birlikte
markanın tüketicilerce hangi kişilik ve kimlik
öğeleri ile hatırlanacağını belirler.
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Yukarıdaki
boşluğu
tamamlayan
aşağıdakilerden hangisidir?
2. c Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
1. e Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
kelime
a. Marka imajı
3. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Stratejilerde
Kullanılan Taktikler” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
b. Marka konumlandırma
c. Marka kimliği
e. Marka özü
4. d Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
10. ………. ……… ürünün belirli bir faydasını
ve/veya özniteliğini ilk olarak öne sürerek
rakipleri zorlamayı hedefleyen bir girişimdir.
5. eYanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Yukarıdaki
boşluğu
tamamlayan
aşağıdakilerden hangisidir?
6. c Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
d. Marka değeri
kelime
a. Yankılama stratejisi
7. b Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
b. Marka konumlandırma
c. Erken davranma-tıkama ve önünü kesme
stratejisi
8. e Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
d. Temel satış vaadi
e. Duygusal strateji
9. b Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
10. c Yanıtınız yanlış ise “Reklamcılıkta Yaratıcı
Stratejiler” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
34
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Erdoğan, B.Z. (1999). Celebrity Endorsements:
A Literature Review (29). Journal of Marketing
Management.
Sıra Sizde 1
Örneğin, lüks konut reklamlarında “marka imajı
stratejisi”nden
yararlanılmaktadır.
AXA
Sigorta’nın “Sigorta Bizim İşimiz” sloganlı
reklamında, sigorta işini bu alandaki diğer
işletmelerden daha iyi bildiğini öne sürmesi,
“temel satış vaadi stratejisi”ne örnek verilebilir.
Gülsoy, T., (1999). Reklam Terimleri Sözlüğü,
İstanbul: Adam Yayınları.
Gürgen, H. (1990), Reklamcılık ve Metin
Yazarlığı, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları, Açık Öğretim Fakültesi Yayını.
Sıra Sizde 2
Gürüz, D. (1998). Reklam Yönetimi, İzmir: Ege
Üniversitesi Basımevi.
Tanıklık, uzman desteği, ünlü kişi desteği, yaşam
kesiti, karşılaştırma ve müzik kullanma taktikleri
kullanılmaktadır. Örneğin, Calgonit (yeni ismiyle
Finish) reklamlarında makinenin kireç tuttuğunu
göstermek ve Finish kullanılırsa bu sorunun
ortadan kalkacağına inandırmak için “uzman
desteği taktiği”nden yararlanılır.
Jefkins, F. (1987). International Dictionary of
Marketing and Communication, Glaskow:
Blackie, San Francisco
Kanıbir, H. (2000). Bir Global Rekabet
Stratejisi Olarak Stratejik İşbirlikleri ve
Pazar Etkinliğine Katkıları, Bursa: Uludağ
Üniversitesi
Sosyal
Bilimler
Enstitüsü
Yayınlanmamış Doktora Tezi.
Yararlanılan Kaynaklar
Kocabaş, F. ve Elden, M. (1997). Reklamcılık:
Kavramlar, Kararlar, Kurumlar, İstanbul:
İletişim Yayınları.
Arens,
W.
F.
(2004).
Contemporary
Advertising, Ninth Edition, New York: McGraw
– Hill.
Kotler, P. (2000), Marketing Management
(272). The Millennium Edition, New Jersey:
Prentice-Hall Inc.
Babacan, M. (2008). Nedir
İstanbul: Beta Yayıncılık.
Moriarty, S. E., Mitchell, N. ve Wells, W. (2009).
Advertising Principles and Practice, 8th
Edition, Pearson Prentice – Hall.
Bu
Reklam,
Bilgin, N. (2003). Sosyal Psikoloji Sözlüğü,
İstanbul: Bağlam Yayınları.
Porter, M. E. (2000). Rekabet Stratejisi,
İstanbul: Sistem Yayıncılık.
Burtenshaw, K., Mahon N. ve Barfoot, C. (2006).
The Fundamentals of Creative Advertising,
Lausanne: AVA Publishing.
Robinson, A. G. ve Stern S. (1997). Corporate
Creativitiy, San Francisco: Berrett-Koehler.
Sungur, N. (1997). Yaratıcı Düşünce, İkinci
Baskı, İstanbul: Evrim Yayınevi.
Carey, C. ve Bolton, L.D. (1996). Brand Versus
Generic Advertising and the Decision to
Advertise Collectively, Kentucky: Review of
Industrial Organization.
Tosun, N. B. (2003). Pazarlama, Halkla
İlişkiler ve Reklam, İstanbul: Türkmen Kitabevi.
De Pelsmacker, P., Decock, B. ve Maggie
Geuens, M. (1998). Advertising Characteristics
and the Attitude Towards the Ad – A Study of
100 Likeable TV Commercials. Marketing and
Research Today.
Uztuğ, F. (2002). Markan Kadar Konuş,
İstanbul: Media Cat Yayınları.
Üstündağ, T. (2005). Yaratıcılığa Yolculuk,
Ankara: Pegem Yayıncılık.
Drewniany, B. L. ve Jewler, J. (2008). Creative
Strategy in Advertising, Ninth Edition, Boston:
Thomson Wadsworth Publication Co.
Üstündağ, T. (2002). “Yaratıcılık”, İstanbul:
MediaCat Aylık Pazarlama İletişimi Dergisi,
Kapital Medya Hizmetleri A.Ş., Yıl: 10, Sayı: 85.
Elden, M. (2004). Reklam Yazarlığı, İstanbul:
İletişim Yayınları.
Elden, M. (2009). Reklam ve Reklamcılık,
İstanbul: Say Yayınları.
35
3
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Yaratıcı fikir kavramını tanımlayabilecek,
Yaratıcı fikir bulma sürecindeki aşamaları sıralayabilecek,
Yaratıcı fikrin bulunmasında kullanılan teknikleri açıklayabilecek,
Reklamda yaratıcılık sürecini anlatabilecek,
Yaratıcılık sürecinin önündeki engelleri ifade edebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Yaratıcılık
Morfolojik Sentez (Birleşim)
Yaratıcılık Süreci
Beyin Fırtınası
Reklam
Rol Yapma
Reklamda Yaratıcılık
Özellik Listeleme
Sinektik
Nitelik Sıralama (Altı Şapka Düşünme)
İçindekiler
Giriş
Yaratıcı Fikir
Yaratıcı Fikrin Doğuşu
Yaratıcı Fikrin Bulunmasında Kullanılan Teknikler
Reklamda Yaratıcı Süreç
Yaratıcı Düşünme Sürecinin Önündeki Engeller
36
Yaratıcı Fikir Kavramı ve
Yaratıcı Fikrin Bulunması
GİRİŞ
Yaratıcılık, üretimin neredeyse tamamen makineleştiği 21. Yüzyılda önemi gitgide artan bir kavram
olarak ön plana çıkmaktadır. İnsana özgü bir yeti olan yaratıcı fikir bulma ise bilişsel bir süreç içerisinde
gerçekleşmektedir. Yaratıcı fikir bulma sürecinin aşamaları, yaratıcılık üzerine çalışan düşünürlerce
küçük farklılıklarla fakat temelde aynı mantıkla tanımlanmaktadır. Sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi ise
yaratıcı birey ya da grubun işleyişi çok iyi bir şekilde kavramasına ve yaratıcılığın önündeki engellerin
farkında olmasına bağlı olarak şekillenmektedir.
Pazarlama çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen tutundurma faaliyetlerinin en yaygın olarak
kullanılan ve en geniş kitlelere seslenebilen aracı olan reklam ise neredeyse yaratıcılık kavramıyla
eşanlamlı olarak görülmektedir. Bu durumun en büyük nedeni reklamın yaratıcılıktan bağımsız
düşünülememesidir. Bir ürün, hizmet, marka ya da işletmenin rakiplerinin arasından sıyrılarak hedef kitle
gözünde değer kazanması için “farklı” olmaya ihtiyacı bulunmaktadır. Günümüzde bu farklılığı yaratan
en önemli unsur işletmenin reklam faaliyetlerinin başarı oranıdır. Reklamın başarı oranı ise, reklamı
yaratan grubun ortaya çıkardığı yaratıcı fikrin gücüyle eşdeğerdir. Bu anlamda yaratıcı süreç, reklam
sektörü için hayati öneme sahiptir.
Reklam sektöründe çalışan yaratıcı ekiplerin yaratıcılık süreçlerini, tekniklerini ve dolayısıyla
reklamda yaratıcı süreçleri sağlıklı bir şekilde özümsemeleri; yaratıcılıklarını besleyecek kaynakları ise
sürekli olarak kullanarak yaratıcı süreçlerin önündeki engelleri aşmaları gerekmektedir. Yaratıcı
süreçlerin reklam sektörü için hayati önemi göz önüne alınarak bu ünitede; yaratıcı fikir kavramı, genel
yaratıcılık süreçleri, yaratıcılık teknikleri ve reklamda yaratıcılık süreci açıklanarak, yaratıcı sürecin
önündeki engeller tanımlanmaktadır.
YARATICI FİKİR
İnsan, sürekli olarak fikir üreten bir canlıdır. Fikir başlangıçtır, yeniliktir, farklılıktır. İnsanın düşünen,
düşüncelerini işleyen, çevresine ileten ve ilettiklerinin sonucunu alabilen bir varlık olması onu diğer
canlılardan ayıran en önemli faktörler olarak ön plana çıkmaktadır. Bir fikir, eski unsurların yeni
birleşiminden öte bir şey değildir (Foster, 1996). Çünkü insanın yaratıcı fikir üretebilmesi için önceden
zihninde var olan pek çok bilgiye bir arada gereksinimi vardır. İnsan ne kadar fazla ve farklı bilgi ile dolu
olursa yaratıcı fikirler geliştirme olasılığı da o denli yüksek olacaktır. Çünkü yaratıcılık, kaynağını
bilgiden almaktadır ve bilgi insan beyninin en önemli düşünme gerecidir. Herhangi bir konuda bilgisi
olmayan insanın o konuda fikri de olamayacaktır.
Bir fikrin “yaratıcı” olarak nitelendirilebilmesi için özünde mutlaka bir sonucu barındırması ve bu
sonucun özgün olması gerekmektedir. Fikirler ve düşünceler, yaratıcılığın en önemli parçalarıdır
(Bentley, 2004). Alanı ne olursa olsun üretime konu olan her şeyin temelinde bir fikir bulunmaktadır ve
üretime konu olan her şey “yaratıcılık” adı verilen süreçten geçmektedir. Yaratıcılık sürecinin çıktısı
fikirdir ve fikir, bilgi adı verilen hammaddenin insan beyni tarafından işlenmiş halidir.
Koestler, yaratıcılığın, “ikiye bölünmeli bir süreç” olduğunu öne sürmektedir ki ona göre birbiriyle
ilgisiz “düşünceler matrisinin” yaratıcı fikir üretmek için bireysel olarak özellikle bağlantılandırılmasıdır
ve Koestler “düşünceler matrisi” terimini kullandığında bireyin zihnindeki bir fikre veya kavrama atıfta
37
bulunmaktadır (Warr ve O’Neill, 2005). Düşüncenin, beynin arasındaki bağlantılarla (nöronlarla) ilgili bir
süreç olduğu; yaratıcı fikrin pek çok farklı düşüncenin bileşiminden meydana geldiği göz önüne
alındığında Koestler’in “düşünceler matrisi” tanımlaması yaratıcı fikir için uygun görülmektedir. Pek çok
düşüncenin karmaşık şekilde bir araya gelmesi sonucu oluşan yaratıcı fikrin doğuşu da belirli bir süreç
içerisinde gerçekleşmektedir. Bu durum, bir fabrikadaki üretim bandına giren hammaddenin, pek çok
farklı işlemden geçerek işe yarar bir ürün haline dönüşmesine benzetilebilir. Beyin de aynen bu şekilde
bir mekanizma gibi bilgileri işler, birbirleriyle bağlantılandırır, ilgi kurar ve yaratıcı fikri meydana getirir.
Yaratıcı süreç hemen her insanda benzer şekilde işlemektedir ve bir dizi aşamadan meydana gelmektedir.
Bir fikrin “yaratıcı” olarak nitelendirilebilmesi için özünde mutlaka bir
sonucu barındırması ve bu sonucun özgün olması gerekmektedir.
YARATICI FİKRİN DOĞUŞU
Yaratıcı fikrin bulunması çeşitli aşamaları izleyen, uğraş gerektiren bir süreçtir. Her ne kadar yaratıcı fikir
bulma sürecinin sadece bu aşamalardan ibaret olduğu düşünülse de, yaratıcı fikrin temelinin ‘bilgi’
olmasından hareketle sağlam bir bilgi birikimini, altyapıyı gerektirdiği ifade edilebilir. Bu nedenle
yaratıcı süreç modellerinin hiçbirinde olmayan bir ön aşama da yaratıcı bireyde aranacak bilgi birikimi
olabilir.
1800’lü yıllardan günümüze dek yaratıcı fikrin bulunması sürecine ilişkin farklı psikologlar farklı
modeller geliştirmişlerdir. Tablo 3.1’de de görülebileceği üzere, tüm modeller temelde dört ana aşama
üzerinde şekillendirilebilmektedir. Bu dört ana aşama analiz, üretim, değerlendirme ve iletişim/uygulama
aşamasıdır. Tablo 3.1’deki modeller tek tek incelendiğinde aslında tüm aşamaların bu şekilde
isimlendirilmediği görülmektedir. Ancak tablodaki aşamalar dikkatli bir şekilde incelendiğinde her
isimlendirmenin modeldeki ana sınıflandırmaya işaret ettiği anlaşılabilecektir.
Analiz Aşaması
Yaratıcılık sürecinin analiz aşamasında problemin tanımlaması, söz konusu problemin
çözümlenmesi/analizi, olay unsurlarını saptama, gereklilikleri tanımlama, bilgi toplama gibi alt başlıklarla
yaratıcı fikri gerektiren temel unsurlar tanımlanmaya çalışılmaktadır. Bilindiği üzere stratejik proje
geliştirmenin temel ve öncelikli adımı da analizdir. İnsanların rutin yaşamlarında dahi başladıkları her işin
temelinde problemin tanımlanması ya da sorunun tespiti yer almaktadır. Bu durum konu örneğinde ele
alındığında, çalışma ortamında aradığını bulamayan insanın “dağınık olduğu” yönünde karar vermesi,
yaratıcılık sürecindeki analiz aşamasında problemin tanımlanmasıdır.
Reklamda yaratıcılık aşaması, fikrin yaratılması (idea generation) süreci, metnin yazılması
(copywriting) süreci, eldekilerin resmedilmesi (illustrating) süreci ve reklamın ayrıntılı bir ön hazırlığının
yapılması (layout) süreçlerinden oluşur (Elden, 2004). Bir reklam kampanya planlamasında ise analiz
aşamasında tanımlanan problem, ürün ya da hizmetin hedef kitleler tarafından bilinmemesi, satış
rakamlarının düşük olması, işletmenin hedef kitle nezdindeki olumsuz imajı olabilmektedir. Dolayısıyla
reklam kampanyasında yer alan durum analizi aşamasını yaratıcı süreçten bağımsız düşünmek mümkün
olmamaktadır. Gerçekleştirilecek çalışmanın nedenini analiz aşamasında tanımlanacak olan problem
belirleyecektir ve analiz aşamasında reklamda yaratıcı stratejinin ilk adımı olan “neden?” sorusuna yanıt
aranacaktır. Tanımlanan sorun doğrultusunda bir sonraki aşama olan “üretim”e, bir diğer deyişle “fikrin
yaratılmasına” geçilecektir.
Üretim Aşaması
“Neden?” sorusuna yanıt verildikten ve sorun tespiti gerçekleştirildikten sonra ikinci aşama olan üretime
geçilebilmektedir. Bu nokta yaratıcı fikrin şekillendirildiği ana aşamadır. Tablo 1’de de görülebileceği
üzere uzmanlar bu aşamayı kuluçka, esinlenme, farklılaştırma, sentez, fikir bulma/yaratma, dönüşüm,
işlevsel çözüm bulma, aydınlanma gibi yaklaşımlarla da tanımlamaktadırlar. Bu aşama yaratıcı kişinin en
fazla zorlandığı ve en ayrıntılı şekilde gerçekleşen aşamadır.
38
Yaratıcı fikir üretimi, nihai ürünün orijinalliğini ve uygunluğunu ayrı ayrı etkileyen farklılıklar ve
seçici akılda tutmadan meydana gelmektedir (Yuan ve Zhou, 2008). Üretim aşamasının en temel özelliği
insan beyninin işleyişiyle ilgili olmasıdır. Beynin sol yarımküresi insanın sözel, analitik, akılcı,
sistematik, sembolik, olgusal, soyut, sayısal becerileriyle ilgili durumlarda aktif haldeyken, sağ yarımküre
sanatsal, görsel, duyusal, duygusal, yaratıcı, sezgisel becerileriyle ilgili durumlarda aktif hale
geçmektedir. İlk bakışta üretim aşamasının kuluçka ve aydınlanmayı temsil etmesi nedeniyle sağ beyin
işlemi gerektirdiği düşünülmekte iken, pratikte düşünmenin bütünsel olduğu ve herhangi bir yarımküreye
doğru meyilli olmanın bir derece meselesi ve beynin farklı şeyleri paralel yapma şekli olduğu
anlaşılmıştır (Alder, 2002). Bu durum, fikir üretiminin beynin karmaşık işleyiş mekanizmasıyla ne kadar
ilgili olduğunun en önemli göstergesidir.
Kuluçka Evresi
Analiz sürecinin tamamlanmasının ardından üretim aşamasının başlangıcında, yaratıcı sürecin sağlıklı
işleyebilmesi için kuluçka evresine gereksinim duyulmaktadır. Kuluçka evresinde yaratıcı sürece konu
olan unsura ilişkin hiçbir şey düşünülmez. Bu şekilde zihnin dinlendirilmesi sağlanır ve konunun dışında
kalınır. Kuluçka bir anlamda zihnin “deşarj” edilmesidir.
İnsanlar genellikle problemlere yanlış fikirler, buluşsallar ve/veya yanlış bilgilerle yaklaşırlar; kuluçka
adı verilen bu dikkat dağıtma dönemi bunlar gibi yanlış yaklaşımların daha az ulaşılabilir olmasını ya da
tamamen unutulmasını sağlamaktadır (Dijksterhuis ve Meurs, 2006). Odaklanılan konu üzerinde bir
sonuca varılamadığı halde ısrarla düşünmek beynin belirli noktalarda kilitlenmesine, temel hedeften
giderek uzaklaşılmasına neden olmaktadır. Hedeften uzaklaşıldığının hissedildiği noktada konuyu
düşünmeye ara vermek gerekmektedir. Tıpkı çok ısınan bilgisayarın performansında artış sağlamak için
kapatılarak dinlendirilmesi gibi beynin de biraz “soğutulmaya” ihtiyacı vardır. Çoğu zaman kuluçka
evresinin hemen ardından aydınlanma kendiliğinden oluşmakta, arzulanan fikir ortaya çıkmaktadır.
Christensen ve Schunn’un geliştirdiği bireysel problem çözme zaman çizelgesi modelinde (Bkz. Şekil
3.1) problemin ortaya konulmasının ardından problemin çözümüne başlanması; problemin çözülemediği,
çıkmaza girdiği noktada problemi bir süre için bir kenara bırakarak kuluçka evresine geçilmesi ve diğer
problemlere odaklanılması temel problemin çözümünde kolaylaştırıcı bir etken olarak görülmektedir.
Geliştirilen modelde, kuluçka döneminin sona ermesiyle yeniden problem üzerine çalışılmakta ve böylece
kısa bir sürede çözüme ulaşılabilmektedir.
Pek çok ünlü yaratıcı insan, kuluçka evresinin ne kadar çok işe yaradığını şu şekilde açıklamaktadırlar
(Foster ve Carby, 1996):
Helmholtz: ‘Ne kadar yoğunlaşırsam yoğunlaşayım fikirler kafam doluyken ya da çalışma masamın
başına takılıp kaldığımda aklıma gelmezler.’
Albert Einstein: ‘En mükemmel fikirlerim tıraş olduğum sırada aklıma gelirler.’
Grant Wood: ‘Gerçekten de kusursuz olan bütün fikirlerim, ineği sağarken aklıma gelenlerdir.’
Henri Poincaré: Bir matematik problemini çözmek için var gücüyle çalıştığını anlatır. Başaramaz ve
her şeyi bırakıp tatile çıkar. Daha otobüse adım atar atmaz problemin çözümü kafasında parlayıverir.
Lloyd Morgan: ‘Kendinizi konunuzla tıka basa doyurun. Sonra bekleyin.’
Kuluçka evresinin en önemli özelliği, Şekil 3.1’deki modelde de görüldüğü üzere, beynin bir lobunu
tamamen devre dışı bırakacak aktivitelere yönelmekten ziyade (televizyon izlemek vb.), farklı işlere
yönelmektir. Çünkü özellikle televizyon izlemenin beyin üzerindeki olumsuz etkisini McLuhan şu şekilde
açıklamaktadır:
“Televizyon açıldığında hemen hemen anında (bir saniyenin otuzda biri kadar bir zaman içinde)
ardışık olarak yanıp sönen noktalarla sükun bulan sol beyniniz, başat olmayan tarafsız bir duruma geçer.
Ama parlak, duygusal imajlarla, müzikle ve rasgele hareketlerle güdülenen sağ beyin uyanık kalır. Bekçi
köpeği olan solun sınırlamalarından azade kalan zihniniz, zımnen her imaya, özellikle de doğaları
39
itibarıyla duygusal ya da sembolik olanlara yanıt verecek bir durumdadır ve o anda hiç de rasyonel
olmayan satışlar için siz, yağlı bir müşteri sayılırsınız. (McLuhan ve Povers, 2001):
Dolayısıyla kuluçka evresinde farklı işlere yönelerek beyni çalıştıracak aktivitelerde bulunmak
aydınlanma evresine geçişi oldukça kolaylaştırmakta ve özellikle tavsiye edilmektedir.
Aydınlanma/Fikrin Bulunması Evresi
Aydınlanma, üretim aşamasında fikrin bulunduğu, çözüme ulaşıldığı evre olarak tanımlanmaktadır. Fikir
zaman zaman kuluçka evresi sırasında bir anda ortaya çıkabilir. Bu duruma “evraka / ani buluş” adı da
verilmektedir ve rüyalar sırasında bilinçaltı su yüzüne çıktığı anlarda oluşabilmektedir. Bazen de fikir
kuluçka evresi tamamlanıp, tekrar fikir üzerinde düşünülmeye başlandığında fikir ortaya çıkmaktadır.
Bu konuda göz önüne alınması gereken en önemli husus, parlayan fikrin her zaman en iyi fikir
olamayacağıdır. O nedenle fikrin mutlaka değerlendirilmesi; gerekiyorsa işlenerek uygulamaya geçilmesi
sürecin sağlıklı bir şekilde işlemesi yönünden önem taşımaktadır.
Şekil 3.1: Bireysel Problem Çözme Zaman Çizelgesi
Kaynak: Christensen, Bo T. ve Schunn, Christian D., Spontaneous Access and Analogical Incubation Effects,
Creativity Research Journal, Routledge: London, s. 207-220.
Değerlendirme Aşaması
Değerlendirme, bulunan fikrin doğrulanması, ayrıntılandırılması, çözüme ulaştırılmasıdır. Bulunan fikir
her durumda kabul edilmeyebilir, değerlendirme sırasında fikrin geçerliliği sorgulanabilir. Bu durumda da
yeniden üretim, hatta belki de gerekiyorsa analiz aşamasına dönmek gerekebilir ve yaratıcı süreç en
başından yeniden işletilir. Fikrin nitelikleri sınandıktan, doğruluğu kabul edildikten sonra iletişim /
uygulama aşamasına geçilebilir.
Değerlendirme aşaması yaratıcılık sürecinde özellikle büyük öneme sahiptir. Çünkü bu aşama kötü bir
fikrin uygulamaya geçerek maliyetli bir şekle dönüşmesini önlemektedir. Özellikle işletmeler için büyük
önem taşıyan yüksek karlılık oranlarını korumanın bir yolu da değerlendirme aşamasının etkin şekilde
işlemesidir. Aksi durumda işe yaramayan fikirlerin uygulanması maddi kayıplara yol açacaktır.
İletişim/Uygulama Aşaması
Bu aşama yaratıcı fikrin değerlendirme aşamasını “başarı” ile geçmesinden sonra fikrin hayata geçirildiği
aşamadır. Hedef kitle ile iletişime geçilmesi, bir diğer deyişle yaratıcı fikrin ilgili hedef kitle ile
buluşturulması sürecin son aşamasını meydana getirmektedir. Hatta yaratıcılık sürecine ilişkin pek çok
modelde (bkz. Tablo 3.1) hedef kitlenin yaratıcı fikre ilişkin görüşleri dahi bu kapsamda ele alınarak
değerlendirilebilmektedir.
İletişim/uygulama aşamasında, yaratıcı fikrin niteliğine bağlı olarak fikir hayata geçirilir. Hayata
geçirilen fikir, bir reklam, elbise veya limon sıkacağı da olabilir. Satış rakamları, kullanım oranları gibi
sonuçlar incelenerek yaratıcı fikrin başarısı değerlendirilir ve ileriki dönemlerde gerçekleştirilecek
çalışmalara referans olabilecek bilgiler bu aşamada elde edilebilir.
40
Tablo 3.1: Yaratıcı Süreç Modellerinin Karşılaştırması
Kuluçka
Aydınlanma
Esinlenme
Planı Uygulamak
Geriye Bakmak
X
Farklılaştırma
Uyumlaştırma
X
Sentez
Değerlendirme
Sunum
Fikir Bulma
Çözüm Bulma
X
Fikir Bulma
Çözüm Bulma
Dönüşüm
Yakınsak
(Geleneksel)
Olası çözümler geliştirme
Problemi
Saptama
Aykırılık
Problemi
Meydana
Getirme
Veri Toplama
Basadur et al.
(2000)
Problem
Bulma
Scneiderman
(2000)
Fırsat,
Netleştirme,
Bilgi
Problemi
Toplama
Tanımlama
Toplama
Olayın
Unsurlarını
Saptama
Couger et al.
(1993)
Fırsatları
Kurgulamak
Isaksen et al.
(1994)
Kryssanov et
al. (2001)
İşlevsel
Gereklilikler
Yapısal
Gereklilikler
X
Sezgi
Sonuçların İletişimi
Fikir Bulma
Çözüm Bulma
Onay Bulma
Tepki Üretme
Tepki
Doğrulama
Çıktı
X
Ortaya Atma
Hazırlık
Gelişim
X
Uygulama
Önerme
Geliştirme
Kavrama
Barron ve
Harrington
(1981)
Anlayışın
Parlaması
Onay
Bulma
Hipotez Formülasyonu
Sorun
Saptama
Problem veya
Görev Sunumu
Problemi
Tanımlama
Amabile (1983)
X
Parnes (1981)
Olayın Unsurlarını Saptama
Karışıklık
Saptama
Stein (1974)
Şablon
Bulma
X
İletişim
Fikirleri Yaratmak
Çözümleri
Geliştirmek
Fikirleri Yaratmak
Değerlendirme,
Fikirleri
Sıralama
Yaratma
Bağlantı Kurma
Fikir Bulma
Değerlendirme
ve Seçim
Her bir basamakta dağılma - toplanma
İşlevsel
Benzeşim,
Yeniden
Çözümler
Metafor
Yorumlama
Süreci
Tasarlama
Problemi
Anlama
Veri Arama
Tahmini çözümün
deneyim paylaşımı
Uygulama Planı
Geliştirme
Bağışlama (İletişim)
Uygulama
Jones (1970)
X
Görevleri
Değer.
Parnes (1967)
X
Aydınlanma
Gerekçe
doğrultusunda
çözümün olası
sonuçları
Doğrulama
Ayrıntılandırma
Analiz
Olayın Unsurlarını Saptama
Olayın
Unsurlarını
Saptama
Osborn (1963)
Problem,
Sınama,
Fırsat
Buhl (1960)
Hazırlık
Polya (1957)
Guilford (1957)
Çözümleme
Wallas (1926)
Kris(1952)
Tanıma
Dewey (1910)
Kuluçka
Problemin
Problemin
Konumunu
Hissedilmesi
ve Tanımını
Belirleme
Hazırlık
X
Problemi
Bir plan
Anlama
tasarlamak
X
İletişim / Uygulama
Aşaması
Onay
Doygunluk
Değerlendirme
Aşaması
Onay İnşası
Helmholtz
(1826)
Üretim Aşaması
Plan
Analiz Aşaması
Doğum
Modeller
X
Kaynak: T. J. Howard, S. J. Culley ve E. Dekoninck, (2008), Describing The Creative Design Process By The
Integration of Engineering Design and Cognitive Psychology Literature, Design Studies 29, Elsevier: Great Britain,
s.165.
41
Yaratıcı fikrin bulunması sürecinde yer alan evreleri sıralayarak
kısaca açıklayınız.
YARATICI FİKRİN BULUNMASINDA KULLANILAN TEKNİKLER
Yaratıcı fikirlerin gelişimi çok büyük oranda bireyseldir. Kişinin kendi kendine düşünmesi
gerekmektedir. Ancak zaman zaman yaratıcı bir fikrin ortaya çıkarılmasında aynı amaçla bir araya gelen
takımlarda da fikirler üretilmektedir. Bu şekilde üretilen fikirlerde göz önünde bulundurulması gereken
nokta kişinin kendisi dışında bir bireyin söyleyeceği bir kelimenin bile yaratıcı fikrin bulunmasına katkı
sağlayabileceğidir.
Takım çalışmalarında yaratıcı fikrin bulunmasında pek çok farklı teknik geliştirilmiştir. Ünitenin bu
bölümünde özellikle reklamcılık alanındaki yaratıcı süreçlerde bu tekniklerden en sık kullanılan ve en
işlevsel olanları açıklanacaktır.
Beyin Fırtınası
Yaratıcı fikrin bulunmasında takım sürecinin en bilinen ve sık kullanılanı “beyin fırtınası”dır. Beyin
fırtınası, BBDO Reklam Ajansı Başkanı Alex Osborn tarafından geliştirilmiş bir tekniktir. Bu teknikte altı
ila on kişi yaratıcı fikir üretmek amacıyla bir araya gelmektedir. Beyin fırtınası yönteminin özünde, bir
kişinin bir fikrinin grupta yer alan diğer bireylerin düşünce sisteminde tetikleyici olabilmesi bulunur.
Böylelikle istenilen nitelikte yaratıcı fikir üretmek mümkün olabilir. Tekniğin başarılı olabilmesi için
tüm fikirler eleştirel bakış açılarından uzak bir şekilde ele alınmalıdır, hiçbir fikre “yanlış” gözüyle
bakılmamalıdır ve tüm fikirler, daha sonra değerlendirilmek üzere yazılmalıdır (Arens, 2002): Beyin
fırtınasının başarısında pek çok etmen dikkate alınmalıdır. (Bentley 2004): beyin fırtınası oturumlarını
doğru şekilde yönlendirmek için uyulması gereken dokuz kural olduğunu belirtmektedir:
•
Yargı mekanizması susturulur. Bu kuralın gerektiği gibi uygulanamaması, beyin fırtınası
oturumlarının başarıya ulaşamamasının en önemli sebebidir.
•
Serbest üretim teşvik edilir. Düşünceler, belli kıstaslara uymak zorunda değildirler. İnsanların
aklında beliren her şey fikir olarak değerlidir.
•
Miktarın fazla olması gerekir. Beyin fırtınası oturumlarında en temel amaç, oturum boyunca
mümkün olduğunca fazla miktarda fikrin ve düşüncenin ortaya çıkarılmasıdır.
•
El ele vermek teşvik edilir. Katılımcılar birbirlerinin fikirlerini geliştirmek ve bir önceki
düşünceden uyarılmış olan yeni düşünceler ortaya koymak yolunda cesaretlendirilirler.
•
Ortaya çıkan her fikri bir duvar panosuna anında kaydedin.
•
Katılımcılardan biri, bir fikrin daha derin irdelenmesini isteyebilir. Yaratıcılığı engelleyecek
olan bu gibi bir durumun ortaya çıkmaması için “Nasıl?” ve “Neden?” gibi soruların
cevaplanmasından mümkün olduğunca sakınılmalıdır.
•
Herkese yeterince zaman verilmelidir.
•
Eğlenceli bir ortam oluşmasına izin verilmeli ve insanların gerçekleşen sürece bir oyun gibi
bakabilmeleri sağlanmalıdır.
•
Ortaya atılan düşünceleri kaydedecek ve zaman zaman süreç tıkandığında ilerletici fikirleriyle
sürece yardımcı olacak kişilerin oturumda hazır bulunması sağlanmalıdır.
Tüm bu kurallara uyulması, beyin fırtınası sürecinin sağlıklı şekilde işlemesine olanak tanıyacaktır.
Söz konusu kurallar doğrultusunda işletilen bu süreçte üretilebildiğince çok fikir üretilmelidir. Ne kadar
fazla fikir üretilebilirse, yaratıcı fikre ulaşmak o kadar hızlı şekilde gerçekleşecek, seçenekler arasından
eleme yapmak kolaylaşacaktır.
42
Nitelik Sıralama
Altı şapka düşünme tekniği olarak da adlandırılan bu teknikte, yaratıcı fikir bulma sürecinde, sırasıyla
değiştirilerek giyildiği varsayılan, farklı renklerde, farklı düşünme biçimlerini temsil eden altı adet şapka
bulunmaktadır (Bkz. Resim 3.1). Edward De Bono’nun 1985 yılında yayınladığı bir kitabında ortaya
atılan bir yöntemdir. Her bir şapkanın rengi bir işlev ile ilişkilidir (Serrat, 2009):
•
Beyaz düşünme şapkası: Tarafsızlığın rengidir. Objektiftir, dolayısıyla uygun ve ihtiyaç duyulan
bilgi ve verilere odaklanır.
•
Kırmızı düşünme şapkası: Duyguların rengidir. Konuya, kavramları nitelendirmeden ya da haklı
çıkarmaya çalışmadan duyguların ve hislerin penceresinden yaklaşır.
•
Siyah düşünme şapkası: Karamsarlığın rengidir. Ciddi, katı, deneyimleri kullanan, akılsal,
yargısal; zorlukları ve problemleri bir başlıkta birleştirir ve fikirlerin uygunluğunu denetler.
•
Sarı düşünme şapkası: Güneşin rengidir. Pozitiftir. Fayda ve değerlerle ilgilenir.
•
Yeşil düşünme şapkası: Büyüme ve verimlilik rengidir. Yaratıcılık ve yeni fikirlere işaret eder.
•
Mavi düşünme şapkası: Serinlik ve gökyüzünün rengidir. Düşünmenin düşünmesi, yansıtma ve
düşünme sürecinin yönetilmesine odaklanır.
Altı şapkalı düşünme tekniğinin amaçları takım çalışmalarında üretim ve üretim süreçlerinde
verimliliğin artırılması, takım uyumu, iletişimin geliştirilmesi, yaratıcı fikir üretimi ve yenilik yaratma
olarak sıralanabilir.
Resim 3.1: Altı Şapkalı Düşünme Tekniği
Sinektik
William J. Gordon tarafından geliştirilen, yaratıcı düşünme tekniklerinden biri olan sinektikte, metafor
(benzetme) ve analojilerle (eşleştirme) çalışılır. Özellikle problemin çok fazla içselleştirildiği durumlarda,
probleme farklı bir bakış açısıyla bakılmasının gerektiği durumlarda sinektik tekniğinden yararlanılır.
Analojiler ve metaforların sinektik tekniğinin temelini oluşturmasından hareketle, teknikte kullanılan
analoji türlerinin ne şekilde kullanıldıklarının tanımlanması gerekmektedir. Sinektik tekniğini “yaratıcılık
grubu” olarak adlandıran Kamile Ün Açıkgöz, bu teknikte kullanılan analojileri şu şekilde açıklamaktadır
(Açıkgöz, 2006):
43
•
Kişisel Analoji: Grubun, karşılaştırma yapılan düşünce ve nesnelerle empati kurmasını
gerektirir. Grup elemanları, problemin parçası olduklarını hissetmelidirler. Empati; kişi, bitki,
hayvan ya da cansız bir nesne ile kurulabilir. Kişisel analojide vurgulanan empatik katılımdır.
Kişisel analojiye çeşitli alanlardan; yağmur bulutu, belediye başkanı, mide, diş, farklı dönemde
yaşamış olduğunu düşünme gibi örnekler verilebilir.
•
Dolaysız Analoji: Basitçe iki nesne ya da kavramın karşılaştırılmasıdır. Karşılaştırma, her
yönden aynı olmak zorunda değildir. Dolaysız analojinin işlevi, gerçek problem koşullarının bir
başka duruma aktarılmasıdır. Örneğin elma kurdunun açtığı tünelle yer altı tünellerinin
benzerliği, eğitim ile rüzgar sörfü, kuyumcu ile hakim vb.
•
Bastırılmış Çatışma: Nesnelerin birbirinin karşıtı sözcüklerle tanımlanmasıdır. “Yorucu biçimde
saldırgan”, “hayat kurtaran tahrip edici”, “güvenli saldırı” ve “korkunç güzel” tamlamalarında
olduğu gibi.
Sinektik tekniği çeşitli evrelerden oluşan kapsamlı bir süreçtir. Bu bağlamda, kullanılan yaratıcılık
tekniğini sinektik olarak adlandırabilmek için, sürecin iki farklı çok evreli yöntemden birini izlemesi
gerekmektedir (Seligmann, 2007):
•
“Yeni bir şey yaratma”da izlenen yöntem:
Evre I: Mevcut koşulların tanımlanması
Evre II: Doğrudan analoji
Evre III: Kişisel analoji
Evre IV: Bastırılmış çatışma.
Evre V: Doğrudan analoji (Evre IV’teki bastırılmış çatışma temellidir)
Evre VI: Asıl görevin yeniden değerlendirilmesi.
•
“Yabancı olanı yakın hale getirme”de izlenen yöntem:
Evre I: Sabit girdi (grup liderinin yeni bir başlık sunması)
Evre II: Doğrudan analoji (grup liderinin bir analoji öne sürerek, grup üyelerinden bunu açıklamasını
istemesi)
Evre III: Kişisel analoji
Evre IV: Analojileri kıyaslama (grup üyelerinin yeni materyallerle, doğrudan analoji arasındaki
benzerlikleri ortaya çıkarması)
Evre V: Farklılıkları açıklama (analojinin analiz edildiği yerin grup üyeleri tarafından tanınması)
Evre VI: Keşif (grup üyelerinin asıl materyali yeniden keşfetmesi)
Evre VII: Analojiyi oluşturmak (grup üyeleri analoji sürecini küçük gruplarda tekrar ederler, bu
süreçte kendi analojilerini yaratırlar)
İlk yöntem bir fikri sıfırdan ortaya çıkartmak söz konusu olduğunda; ikinci yöntem ise gruba yabancı
olanı yakın hale getirmede kullanılmaktadır. Her iki yöntem de analoji temelliyken; ikinci yöntemde
metaforlara da yer verilmektedir.
Rol Yapma
Rol yapma, yaratıcılık sürecinde kişinin farklı bir kimliğe bürünerek tıpkı bir tiyatro sahnesindeymiş gibi
oynamasıdır. Sosyodrama olarak da adlandırılır. Joyce, Weil ve Showers, yaratıcı çalışmalarda rol
yapmanın aşamalarını liderin yönetimi bağlamında şu şekilde sınıflandırmaktadırlar (Joyce vd.’den
aktaran Açıkgöz, 2006):
44
1. Aşama: Grubu ısındırma
•
Problemi tanımlama ve tanıtma
•
Problemi açıklığa kavuşturma
•
Yorumlama ve araştırma
•
Rol yapmayı açıklama
2. Aşama: Katılımcıların seçimi
•
Rolleri analiz etme
•
Oyuncuların seçimi
3. Aşama: Sahneyi hazırlama
•
Hareketleri kararlaştırma
•
Rolleri açıklama
•
Problem durumunun içine girme
4. Aşama: Gözlemcileri hazırlama
•
Neyi arayacağına karar verme
•
Gözlem işleri verme
5. Aşama: Rol yapma
•
Rol yapmaya başlama
•
Rol yapmaya devam etme
•
Rol yapmayı bırakma
6. Aşama: Tartışma ve değerlendirme
•
Rol sürecini gözden geçirme
•
Odaklaşılan konuyu tartışma
•
Sonraki rolü geliştirme
7. Aşama: Tekrar oynama
•
Gözden geçirilen rolleri oynama, sonraki aşamalar ve davranışlarla ilgili seçenek önerme
8. Aşama:
•
6. aşamadakileri tekrarlama
9. Aşama: Yaşantıları paylaşma ve genelleme yapma
•
Problem durumlarını gerçek yaşantılarla ve var olan problemle ilişkilendirme. Davranışın genel
ilkelerini araştırma.
Rol yapma birbirini çok iyi tanımayan gruplarda uygulandığında; grubun rolün konusu olan genel
kavramlar hakkında yeterli bilgi sahibi olmadığı durumlarda ve kısıtlı zamanlarda uygulanmaya
çalışıldığında etkili olamayacaktır. Bu nedenle rol yapma tekniğinin kullanılabilmesi için ilişkileri sağlam
zemine oturmuş, tanışıklıkları eskiye dayanan gruplara ihtiyaç duyulmaktadır.
45
Özellik Listeleme
Özellik listeleme tekniği, yaratıcı sürece konu olan sorunla ilgili olarak her bir unsurun belirlenmesi ve
belirlenen her bir unsura ilişkin özelliklerin tespit edilmesidir. Örneğin bir ürünün reklamının yaratıcı
sürecinde özellik tekniği kullanılıyorsa, öncelikle söz konusu ürüne ilişkin tüm unsurlar listelenir.
Ambalajı, kokusu, şekli, boyutları vb. Daha sonra bu unsurların her birine ait özellikle listelenir. Özellik
listeleme tekniği dört aşamadan oluşmaktadır (Sak, 2008):
Öğelerin Belirlenmesi
Öncelikle reklama konu olan ürün veya hizmetin öğeleri belirlenmelidir. Reklamın etki potansiyeli
belirlenen öğelerin önem derecesine bağlıdır. Dolayısıyla “üzerinde çalışılan reklam bu öğe olmadan etki
yaratabilir mi?” gibi bir soru sorulabilir. Ne kadar fazla öğe belirlenirse, elemede hareket olanı o oranda
artacaktır.
Öğelerin Özelliklerinin Belirlenmesi
Öne sürülen her bir öğeye ait özellikler bu aşamada listelenir. Öğelerin özelliklerinin listelenmesinde
beyin fırtınası tekniğinden de yararlanılabilir. Tablo 3.2’de özellik listeleme tekniğinin bisküvi reklamının
yaratıcı süreci için gerçekleştirilmiş bir örneği görülmektedir. Tüm bu özellikler, farklı kombinasyonlarda
değerlendirildiğinde reklama konu olacak yaratıcı stratejinin mesaj içeriğine yönelik yön belirlenmiş
olacaktır.
Tablo 3.2: Özellik listeleme tekniğinin bisküvi reklamının yaratıcı sürecinde kullanılması
Öğeler (Bisküvi reklamının yaratıcı süreci için)
Özellikler
Nitelik
Adet
Şekil
Ambalaj
Fiyat
Tatlı
20
Yuvarlak
Parlak
Rakiplerine
ucuz
Kalın
Kırmızı
Çikolatalı
Karamel dolgulu
kıyasla
Açıldıktan sonra tekrar
kapanabilir
Gevrek
Özelliklerin Seçimi
Öğeler ve özelliklerin belirlenmesinin ardından reklamda yaratıcı strateji için en uygun olabilecek, öne
çıkartıldığında hedef kitle nazarında en büyük etkiyi yaratacak nitelikler seçilebilir. Reklamcılık açısından
değerlendirildiğinde bu nokta büyük önem taşımaktadır. Çünkü özelliklerin seçiminde hedef kitlenin
yapısı, rakiplerin özellikleri, pazarın durumu gibi pek çok etken dikkate alınmalıdır.
Özelliklerin Birleştirilmesi
Son aşama olan özelliklerin birleştirilmesi noktasında seçilen tüm özelliklerin reklamın bütününde yer
alan mesajları oluşturacak şekilde yeniden düzenlenmesidir. Özelliklerin birleştirilmesine seçilen
özelliklerden rastgele birleştirmeler yapılarak hangi kombinasyonun reklamda kullanılmasının uygun
olacağı tespit edilebilir. Böylece birkaç farklı özellik kombinasyonundan hedef kitleyi amaca
yönlendirmede en etkili yaratıcı fikir ortaya çıkarılmış olur.
Morfolojik Sentez
Morfolojik sentez, yaratıcı çalışmalarda, farklı çıktıların yapısal olarak tek çıktıda birleştirilmesi olarak
tanımlanabilmektedir. Günümüzde internet erişimi, telefon, fotoğraf makinesi, hesap makinesi,
kronometre, alarm, ajanda vb. pek çok özelliği bir arada sunan akıllı telefonlar morfolojik sentez ürünü
olarak tanımlanabilmektedir.
46
Resim 3.2: Morfolojik Sentez Ürünü Akıllı Telefonlar
Kaynak: http://www.gelecekonline.com/metin/akilli_telefonlar_turkiye_yi_takmiyor-12945, Erişim: 07.06.2012,
Teknolojik ürünlerin günden güne her sahada yaygınlaştığı; pek çok farklı işleve sahip ürünlerin tek
üründe birleştirildiği günümüzde, işletmelerin gerçekleştirdiği tüm araştırma geliştirme faaliyetlerinin
temel amacı, pazardaki pastadan en büyük payı alabilmektir. Dolayısıyla teknolojik yeniliklerin bir
sonucu olan, pek çok özelliği bir arada sunan ürünler, aynı zamanda pazarlama karmasının birincil
elemanıdır. Tüm pazarlama faaliyetlerinin bütünlük içerisinde gerçekleştirilmesi anlamında kullanılan
bütünleşik pazarlama iletişiminin, klasik pazarlama iletişimi kavramının yerini alması sonucu işletmelerin
tutundurma faaliyetlerinin başarısında ürünün niteliği büyük önem taşımakta; üründe gerçekleştirilen
teknolojik yenilik ve eklentiler, reklam kampanyalarının yaratıcı stratejileri bağlamında mesaj
içeriklerinin belirlenmesi aşamasında kolaylık sağlamaktadır.
Özetle bir yaratıcılık tekniği olarak nitelendirilen morfolojik sentez, bir diğer adıyla birleşim
(kombinasyon), reklamcılık alanında, reklamı gerçekleştirilen birleşim ürününün öz niteliği bağlamında
reklamın başarısına katkı sağlaması nedeniyle reklamcılık alanında etkili olan bir yaratıcılık tekniği
olarak ön plana çıkmaktadır.
Yaratıcılık tekniklerinden olan “morfolojik sentez” reklama hangi
yönden katkıda bulunmaktadır, açıklayınız.
REKLAMDA YARATICI SÜREÇ
Reklam, bir ürün veya hizmeti, belirlenmiş hedef kitlelere, belirli bir bedel karşılığında duyurmak,
tanıtmaktır. Bu duyurum ve tanıtım çalışmaları farklılık yaratmak, benzerlerinin arasından sıyrılmak
amacıyla gerçekleştirilmektedir. Farklılık yaratmanın en temel yolu ise yaratıcı çalışmalardan
geçmektedir. Bu nedenle reklamda yaratıcı süreç, reklamın omurgasını oluşturmaktadır ve yaratıcı
süreçlere ilişkin pek çok etkeni içinde barındıran karmaşık bir yapıdır.
Çalışmanın başından itibaren açıklanan, diğer tüm yaratıcı ürünlerde kullanılan genel – geçer
yaratıcılık süreçleri ve teknikleri, reklamda yaratıcı süreç için de aynen geçerli olmaktadır. Reklamda
yaratıcılık sürecinin diğer genel-geçer yaratıcılık süreçlerinden tek farkı aşamaların farklı
isimlendirilmeleridir. İsimlendirmeler farklılaşsa da temel mantığı genel yaratıcı süreçler ile tamamen
aynıdır. Çalışmanın sonunda yer verilen okuma parçasından da anlaşılabileceği üzere, insan beyninin
benzer prensiplerle çalışması, yaratıcı fikir üreten herkesin zihninin benzer süreçlerden geçmesine neden
olmaktadır. Bruce Vanden Berg tarafından geliştirilen reklamda yaratıcılık süreci modelinde (Bkz. Şekil
3.2) bu benzerlik net bir şekilde algılanabilmekte; reklama ilişkin öznel farklılıklar da netleştirilmektedir.
Problemin Tanımlanması
Reklamın, ürün veya hizmet doğrultusunda gerçekleşen bir süreç olmasından hareketle problemin
tanımlandığı ilk aşama amaçlar ve gerçekleştirilen araştırmalar neticesinde şekillenmektedir. Konu
örneğinde incelendiğinde reklamı yapılacak ürün piyasaya ilk kez sürülecek bir ürünse; hedef kitle ürüne
ilişkin önceden hiçbir bilgiye sahip değilse; gerçekleştirilen pazar araştırmaları sonucu kamuoyunda ilgili
ürün grubuna yönelik olumsuz yargılar tespit edilmişse temel amaç “ilgili ürün grubuna yönelik
47
kamuoyunda oluşan olumsuz yargıların olumluya çevrilerek ürünün tanıtımının gerçekleştirilmesi”
olacaktır. Bu doğrultuda da reklamın öncelikli problemi “kamuoyunda ürün grubuna yönelik oluşmuş
olan önyargıların olumluya çevrilmesi” olarak tanımlanabilir.
Problemin Algılanması
Modelin ikinci aşamasında, problemi çözmeye çalışan(ların), bir diğer ifadeyle yaratıcı grubun problemi
algılayışı yer almaktadır. Algılama pek çok farklı etkene göre şekillenen karmaşık bir yapıdır. Dolayısıyla
da insanın algılama süreçlerinde etkili olan her türlü etmen burada da geçerli olacaktır. Şekil 2’de
tanımlanan yaratıcı süreçte de insan doğasına özgü etmenler ile birlikte, reklama özgü algılamaya etki
edebilecek etmenler de belirtilmektedir.
İç etkenlerde tanımlanan değişkenler, yaratıcı grup üyelerinin yaratıcılık yetenekleri, geçmiş
deneyimleri ve psikolojik durumlarına bağlı olarak şekillenen unsurlardır. Dış etkenler ise yaratıcı grubun
çalıştığı ajansın felsefesi, kurum kültürü, vizyonu; yaratıcı ekibin çalışma arkadaşları; maddi imkanların
sınırlılıkları, zamanın kısıtlılığı ve medya baskıları olarak tanımlanmaktadır.
İnsan beyni ve yaratıcılık potansiyeli sürekli olarak pek çok
kaynaktan beslenmektedir. Bu nedenle internet ve internetteki arama motorları yaratıcılık
sürecinde fikir tetikleyicileri olarak kullanılabilir.
Problemle Yüzleşme
Üçüncü aşama problemle yüzleşilen, bir diğer deyişle problemin çözümüne yönelik çabaların başlatıldığı
aşamadır. Çalışmanın önceki bölümünde yer verilen yaratıcı fikrin bulunmasında kullanılan teknikler
(beyin fırtınası, nitelik sıralama, sinektik, rol yapma, özellik listeleme, morfolojik sentez vb.) bu aşamada
kullanılmaktadır.
Bu aşama yaratıcılık sürecinin en zorlu aşamasıdır ve ne kadar zaman alacağı önceden tahmin
edilememektedir. Zaman zaman “evreka” adı verilen ani fikir parlamalarıyla fikrin bulunması aşamasına
geçilmesini sağlayabilen aşamada problem çözüme kavuşturulamazsa, yaratıcı ekip belirli bir kuluçka
dönemine ihtiyaç duyacaktır.
Kuluçka ve Aydınlanma
Fikrin oluşumunda tıkanmaların yaşandığı noktada, beyinde bir nevi “düşünce krizi” meydana gelir. Bu
krizi aşabilmenin en etkili yolu, çözüm yolları tıkanan problemden uzaklaşmaktır. Ancak buradaki önemli
nokta problemden uzaklaşmak dendiğinde beynin düşünce aktivitelerini durduracak faaliyetlerle
ilgilenilmesinin (televizyon izlemek vb.) anlaşılmaması gerektiğidir. Çünkü hiçbir şey düşünmemek,
beyni uyutmak, düşüncelerin işlerliğini engelleyebilmektedir ve bu da arzulanan bir durum değildir. Bu
nedenle problemin çözümlenebilmesi, aydınlanma aşamasına ulaşılabilmesi için yapılacak en mantıklı iş
başka problemlerle ilgilenmektir. Kuluçka döneminin ardından probleme geri dönüldüğünde aydınlanma
çok daha kolay bir şekilde gerçekleşecektir.
48
Şekil 3.2: Reklamcılıkta Yaratıcı Süreç
Kaynak: Bergh, Vanden Bruce (1983). “Take this 10-Lesson Course on Managing Creatives Creatively”, Marketing
News, USA: American Marketing Association’den aktaran: Wells, W., Burnett, J. ve Moriarty, S. (1995). Advertising
Principles and Practice, New Jersey: Prentice Hall Inc.
Kavram(lar)ın Oluşturulması ve Uygulama
Reklamda yaratıcılık sürecinde aydınlanma–fikrin bulunması aşamasının ardından kavram (konsept)
oluşturulmaktadır. Yaratıcı fikre bağlı olarak ajansın ve müşterinin ön testleri ve değerlendirmeleri
doğrultusunda oluşturulan konsept; metin yazımı, basılı materyaller için görsel taslakların; yayın yapan
medya organları için storyboardların oluşturulması ve medya kararlarının alınmasıyla
gerçekleştirilmektedir.
Fikrin bu şekilde kavramsallaştırılmasının ardından prodüksiyonların gerçekleştirildiği uygulama
aşamasına geçilmektedir. Uygulama aşaması, yaratıcı strateji çerçevesinde şekillenen yaratıcı
çalışmaların hayata geçirildiği aşamadır. Bu aşamadaki en önemli nokta üretilen tüm materyallerin temel
yaratıcı fikri hedef kitleye yansıtabilmesi ve aktarabilmesidir. Aksi durumda yaratıcı sürecin tamamı boşa
harcanan emek olarak ortaya çıkacaktır.
49
Gösterim ve Sonuçların Değerlendirilmesi
Gösterim aşaması, yaratıcı fikrin hedef kitle ile buluşmasıdır. Medya planlama çalışmaları sonucu yaratıcı
strateji ile uyumlu ortamlarda yayınlanan çalışmaların başarısı bu aşamada ortaya çıkacaktır. Çünkü
iletişim sürecinin kritik elemanı olan geribildirim, hedef kitlenin mesajı almasından sonra
oluşabilmektedir. Reklamın yayınlanması sırasında ve reklam yayınlandıktan sonra gerçekleştirilen
testlerle reklama ilişkin geribildirimler alınır; dolayısıyla yaratıcı fikrin başarısı test edilir. Bu aşamada,
‘Reklam gerçekten yaratıcı olmuş mu?’, ‘Hedef kitle tarafından anlaşılarak özümsenebilmiş mi?’
türünden sorulara yanıt aranmaktadır. Önemli olan yaratıcı fikrin, problemi çözebilmesidir. Problemi
çözememiş yaratıcı fikir ne kadar yaratıcı olursa olsun başarılı olamayacaktır. Zaman zaman olağanüstü
etkileyici ve yaratıcı reklamların, reklama konu olan ürün ya da hizmeti gölgede bıraktığı görülmektedir.
Bu durum arzulanmamaktadır. Reklamın temel amacından uzaklaşmamak için yaratıcılığın dozunu da iyi
ayarlamak gerekmektedir.
Yapılacak değerlendirmeler, ajansın daha sonraki dönemlerde gerçekleştireceği yaratıcı çalışmaların
başarısına da etkide bulunacaktır. Reklam etkinlik ölçümlemeleri sonucu başarısız olduğu ortaya çıkan
çalışmalarda, başarısızlığa neden olan etkenleri saptayarak eğer olanaklıysa hemen o anda gidermek ya da
medya süreci tamamlanmadan çalışmayı revize etmek gerekebilir. Bu şekilde gereksiz maliyetlerin önüne
de geçmek mümkün olacaktır.
Yaratıcı fikrin bulunması sürecinde kullanılan teknikler, reklamda
yaratıcı sürecin hangi aşamasında kullanılmaktadır? Bu aşamayı açıklayınız.
YARATICI DÜŞÜNME SÜRECİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
Yaratıcılık insana özgü bir davranış sürecinin ifadesidir. İnsana özgü tüm davranış süreçlerinde ise insan,
çeşitli engellerle karşılaşabilmektedir. Yaratıcı düşünme süreci çeşitli engellere bağlı olarak kesintiye
uğrayabilmektedir. Bu engeller yaratıcı kişinin psikolojik, zihinsel ve fiziksel süreçleriyle ilgili
olabileceği gibi, çevresel süreçlerle de ilgili olabilmektedir. Yaratıcılığın önündeki bazı engeller şu
şekilde sıralanabilir:
•
Korkular: Yaratıcı ürünün ortaya çıkaracağı etkilerin kişiye olumsuz olarak dönebileceği
korkusu, bireysel fobiler yaratıcılığın önündeki engeller arasında sayılabilmektedir.
•
Süre Kısıtlılıkları: Yaratıcı sürece ilişkin sürenin kısıtlı olması, ortaya çıkacak fikir ya da
ürünün belirli bir zaman dilimine kadar yetiştirilmek zorunluluğu olması; yaratıcı kişinin kaygı
düzeyini belirgin biçimde artırmaktadır. Endişe ve kaygı ise yaratıcılığın en büyük
düşmanlarındandır çünkü yaratıcı fikir istenildiği anda hemen ortaya çıkmayabilir.
•
Sosyal Engeller: Yaratıcı kişinin çevresindeki bireylerin ya da grupların yarattığı engeller,
baskılar, duygusal tacizler, ortaya atılan kaliteli bir fikrin kabul edilmemesi, beğenilmemesi vb.
etmenler bu grupta değerlendirilebilmektedir.
•
Yasal Engeller: Yaratıcı ürün ya da fikir olarak adlandırılan yaratıcı çıktılar, yaratıcı sürecin
gerçekleştiği alana ilişkin yasal engellemelerle de karşılaşabilmektedir. Konu örneğinde ele
alındığında reklamcılıkta belirli ülkelerde belirli ürünlerin reklamlarının yayınlanmasının
yasaklanmasıdır. Türkiye’de sigara reklamının her türlüsü yasaklandığı gibi, yayınlanan
programlarda yer alan sigara görüntülerine de sansür getirilmiş, sigara firmalarının marka baskılı
tanıtım ürünlerinin dağıtımı da yasalarla engellenmiştir. Dolayısıyla söz konusu sektör için
marka tanıtım çalışması yapmak isteyen ekiplerin, yaratıcılık sürecinde bu engelleri göz önünde
bulundurmaları gerekmektedir.
•
Garantici Olma Engeli: Bazı insanlar giriştikleri işlerde, yaşamlarında asla risk almak
istemeyen bir yapıya sahiptirler. Yaratıcı bireyde risk almaktan kaçınan bir yapı söz konusu
olduğunda da ortaya çıkabilecek mükemmel fikirlerin önüne doğal bir set çekilmiş olur. Bu
durum yaratıcılık sürecinde arzulanmamaktadır.
50
Yaratıcı sürecinin önündeki engeller nelerdir? Birer cümle ile
açıklayınız.
•
Mükemmeliyetçilik: “Kusursuz” olma endişesi, sonucu tam olarak öngörülemeyen; belki de
çok başarılı olabilecek yaratıcı fikirlerin bulunmasında önemli bir engeldir. Başarı için bazen
hata yapmaktan korkmamak gerekmektedir.
•
Sürüden Ayrılma Korkusu: Farklı olma, benzerlerinin arasından ayrılma yaratıcılığın
doğasında var olan en önemli özelliktir çünkü farklı olan yaratıcıdır. Yaratıcı birey ön plana
çıkmaktan çekiniyor; yalnız kalabileceği için farklı olmaktan korkuyorsa yaratıcı sürecin önünde
büyük bir engel oluşturmaktadır.
Farklı olma, benzerlerinin arasından ayrılma yaratıcılığın doğasında
var olan en önemli özelliktir çünkü farklı olan yaratıcıdır.
•
Sınıflandırmalar: Hayatta her şeyi iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin şeklinde sıfatlarla
sınıflandırma eğiliminde olan insanların yaratıcı fikirler üretmesi oldukça güç görünmektedir.
Yaratıcı bireyin başarılı olabilmesi için bu tür önyargılardan kendini soyutlaması gerekmektedir.
•
Cam Tavan Sendromu: 1970’li yıllarda hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen bir dizi deney
sonucu Martin Seligman tarafından ortaya atılan “Öğrenilmiş Çaresizlik Kuramı”, sonraki
yıllarda pirelerin can fanus içine konulmasıyla gerçekleştirilen deneylerle de kanıtlanmıştır. Söz
konusu deneyde camdan bir fanus içine konulan pire, her sıçradığında cam tavana çarpmaktadır.
Yüzlerce deneme sonucu fanustan çıkmayı başaramayan pirenin üzerindeki cam fanus kaldırılsa
da artık pire cam fanusun yüksekliğinden daha fazla yukarı zıplayamamaktadır. İnsanlar da ben
bu konuda hiç yaratıcı değilim türünden söylemlerle, kendilerini belirli kalıplara hapsettiğinde
yaratıcılıklarını engellemektedirler.
•
Saplantılar: Yaratıcılık sürecinde ortaya atılan fikrin doğruluğuna inanarak farklı fikirlere sıcak
bakmayan birey saplantılara takılmaktadır. Farklı fikrin daha başarılı bir sonuç doğurabilecek
olması durumunda böylesi saplantılar yaratıcılık sürecinde engel oluşturmaktadır.
•
Maliyet Odaklılık: Özellikle reklamcılık sektöründe bütçe en büyük kısıtlılıktır. Yaratıcılık
sürecinin her aşamasında sürekli olarak bütçeyi göz önünde bulundurmak yaratıcılık önünde
engel oluşturmaktadır. Belki çok daha küçük bütçeyle çözümlenebilecek fikirler maddi
yetersizlikler nedeniyle elenmektedir. Yaratıcılığı engellemeden tüm fikirleri ortaya atarak
sonradan maliyete dayalı elemeleri yapmak başarılı sonuca ulaşmada uygun olacaktır.
Yaratıcılık sürecinde, yukarıda sıralanan türden engelleri göz önüne alarak hareket etmek, ortaya
atılabildiği kadar çok fikir öne sürmek; en son aşamada ise ortaya atılan fikirler arasından seçim yapmak,
yaratıcı fikirlerin başarısını artıracaktır. Aksi durumda pek çok parlak fikir gündeme bile alınmadan boşa
gidebilecektir.
Jack Foster’ın Optimist Yayınlarından “Yaratıcılık Fabrikası” adlı
kitabını okuyabilirsiniz.
51
Özet
Bir fikrin “yaratıcı” olarak nitelendirilebilmesi
için özünde mutlaka bir sonucu barındırması ve
bu sonucun özgün olması gerekmektedir. Fikirler
ve
düşünceler,
yaratıcılığın
en
önemli
parçalarıdır. Alanı ne olursa olsun üretime konu
olan her şeyin temelinde bir fikir bulunmaktadır
ve üretime konu olan her şey “yaratıcılık” adı
verilen süreçten geçmektedir. İnsan beyninin
“yaratıcı fikir” üretebilmesi için gereksinim
duyduğu en temel şey bilgidir. Çünkü bilgi insan
beyninin en önemli düşünme gerecidir.
tıpkı bir tiyatro sahnesindeymiş gibi oynamasıdır.
Özellik listeleme tekniği, yaratıcı sürece konu
olan sorunla ilgili olarak her bir unsurun
belirlenmesi ve belirlenen her bir unsura ilişkin
özelliklerin tespit edilmesi olarak tanımlanırken,
morfolojik sentez, yaratıcı çalışmalarda, farklı
çıktıların yapısal olarak tek çıktıda birleştirilmesi
olarak açıklanabilmektedir.
Genel yaratıcılık süreçlerini oldukça benzer
özellikler sergileyen reklamda yaratıcılık
sürecinin ilk aşamasında araştırma ve amaçların
belirlenmesi ile problem tanımlanır. İç etkiler ve
dış etkiler bağlamında problemin algılanışı tespit
edilebilir. Üçüncü aşamada problemle yüzleşilir.
Dördüncü aşama kuluçka ve aydınlanmanın
gerçekleştiği dönemi temsil etmektedir. Ajans ve
müşteri
değerlendirmeleriyle
kavramlar
oluşturularak uygulama aşamasına geçilir ve
çalışmalar hedef kitleyle buluşturulur. Son
aşamada
ise
etkinlik
değerlendirmesi
gerçekleştirilir.
Yaratıcı fikrin bulunması süreci, pek çok düşünür
tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır.
Konuya ilişkin tanımlamalarda, özde aynı
aşamalardan söz edilmekte, ancak farklı
şekillerde dile getirmektedir. Bu çerçevede
yaratıcılık süreci temelde dört ana aşamadan
meydana gelmektedir. Analiz aşaması yaratıcı
sürece konu olan kavrama ilişkin ön araştırma ve
bilgi toplama evresidir. Üretim aşaması yaratıcı
fikrin üretimi, fikrin bulunması süreçlerini
kapsamaktadır. Süreçte bu aşamada iki basamak
yer almaktadır. Bunlardan ilki kuluçkadır. Zihnin,
bilgileri işleyerek aydınlanmaya ulaşabilmesi için
bir
süreliğine
konudan
uzak
tutulması
gerekmektedir. Kuluçka aşamasında zihin
tamamen aktiviteden uzaklaştırılmamalı; düşünsel aktivitelerde bulunulmalıdır. Aydınlanma ise
bazen kuluçka dönemi tamamlanmadan, bazen de
tamamlandıktan sonra oluşabilir. Aydınlanma
fikrin bulunmasıdır. Değerlendirme aşamasında
fikrin amaca uygunluğu denetlenir. Fikir amaca
uygun değilse aşamalar en başından tekrar edilir.
Son aşama olan iletişim/uygulamada ise bulunan
fikir hayata geçirilir ve fikir hedef kitlesiyle
buluşturulur.
Yaratıcı düşünme süreci çeşitli engellere bağlı
olarak kesintiye uğrayabilmektedir. Bu engeller
yaratıcı kişinin psikolojik, zihinsel ve fiziksel
süreçleriyle ilgili olabileceği gibi, çevresel
süreçlerle de ilgili olabilmektedir.
Yaratıcı fikrin bulunması sürecinde farklı
teknikler kullanılmaktadır. Beyin fırtınasında altı
ila on kişi yaratıcı fikir üretmek amacıyla bir
araya gelmektedir. Beyin fırtınası yönteminin
özünde, bir kişinin bir fikrinin grupta yer alan
diğer bireylerin düşünce sisteminde tetikleyici
olabilmesi bulunur. Böylelikle istenilen nitelikte
yaratıcı fikir üretmek mümkün olabilir. Nitelik
sıralama, altı şapka düşünme tekniği olarak da
adlandırılır. Yaratıcı fikir bulma sürecinde,
sırasıyla değiştirilerek giyildiği varsayılan, farklı
renklerde, farklı düşünme biçimlerini temsil eden
altı adet şapka bulunmaktadır. Sinektik, analoji
ve metaforlara dayanır. Rol yapma, yaratıcılık
sürecinde kişinin farklı bir kimliğe bürünerek
52
Kendimizi Sınayalım
1. Yaratıcılığın
en
önemli
aşağıdakilerden hangisidir?
parçaları
5. William J. Gordon tarafından geliştirilen,
yaratıcı düşünme tekniklerinden biri olan
sinektikte, ……………………………… çalışılır.
a. Fikirler ve düşünceler
c. Olgular
Yukarıdaki ifadenin doğru bir cümle olması
için, boş bırakılan yere aşağıdaki ifadelerden
hangisi getirilmelidir?
d. Maddi çıkarlar
a. Deney hayvanları ve ilaçlarla
e. Duygular
b. Metafor
(benzetme)
(eşleştirme)
b. Olaylar
2. Yaratıcı süreçte kuluçka evresi ……………
aşamasını tanımlamaktadır.
ve
analojilerle
c. Şapka ve renklerle
d. Sebze ve meyvelerle
Yukarıdaki ifadenin doğru bir cümle olması
için, boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi
getirilmelidir?
e. Sahne ve oyuncularla
6. Morfolojik sentez, yaratıcı çalışmalarda,
………………………………………….… olarak
tanımlanabilmektedir.
a. Fikrin bulunması
b. Hazırlık
d. Yeniden değerlendirme
Yukarıdaki ifadenin doğru bir cümle olması
için, boş bırakılan yere aşağıdaki ifadelerden
hangisi getirilmelidir?
e. Farkları bulma
a. Yapısal analiz
3. “Sinektik” tekniğinde kullanılan analojiler
aşağıdaki seçeneklerden hangisinde doğru şekilde
verilmiştir?
b. İçerik betimlemesi
a. Dolaylama-Direkt-Seçmeli
d. Farklı çıktıların yapısal olarak tek çıktıda
birleştirilmesi
c. Zihnin dinlendirilmesi
c. Pozitif-negatif karışımı
b. Yakın-Uzak-Temellendirilmiş
e. Yenilik aktarımı
c. Kişisel-Dolaysız-Bastırılmış Çatışma
7. Lloyd Morgan’ın ‘Kendinizi konunuzla tıka
basa doyurun. Sonra bekleyin’ sözü reklamcılıkta
yaratıcılık
sürecinin
hangi
basamağını
tanımlamaktadır?
d. Etkin-Etken-Komplike
e. Öznel-Nitel-Nicel
4. Grubu Isındırma-Katılımcıların SeçimiSahneyi Hazırlama-Gözlemcileri Hazırlama-Rol
Yapma-Tartışma
ve
Değerlendirme-Tekrar
Oynama-Yaşantıları Paylaşma ve Genelleme
Yapma
a. Bilgi toplama
b. Problemin tanımlanması
c. Kuluçka
d. Aydınlanma
Yukarıdaki sıralama yaratıcı süreçte kullanılan
tekniklerden hangisine aittir?
e. Değerlendirme
b. Sinektik
8. Yaratıcı süreç modellerinde aşağıdaki
aşamalardan hangisi üretim aşaması kapsamında
değildir?
c. Nitelik Sıralama
a. Kuluçka
d. Sosyodrama
b. Aydınlanma
e. Beyin Fırtınası
c. Olası çözümler geliştirme
a. Tiyatro
d. Problemi anlama
e. Esinlenme
53
Okuma Parçası
9. Yaratıcı düşünme tekniklerinden olan “nitelik
sıralama”da sarı düşünme şapkası hangi işlev ile
ilişkilidir?
İzlemesi Kolay Bir Yol Haritası
Erkek kardeşim, büyük bir gazeteye makaleler
yazar. Ben de büyük bir reklam ajansında
metinler yazıyorum. Her ikimiz de birbirimizin
bu işleri nasıl yaptığını anlayamıyoruz. “Nasıl
olup da bütün okurlarının ilgilenebileceği 20
farklı konuda makale yazabiliyorsun, bu fikirleri
nasıl buluyorsun?” diye sorduğumda aldığım
yanıt, “Nasıl olup da bir Sunkist portakal suyu
hakkında 20 değişik reklam yazabiliyorsun, bu
fikirleri sen nasıl buluyorsun?” olmuştu. Aslında,
ikimiz de büyük ihtimalle aynı teknikleri
kullanıyoruz. Ayrıca, fikirleri inceden inceye
analiz ettiğini bildiğim herkes, fikirlere erişmek
için izlenecek yolların aynı olduğu konusunda
hemfikir.
a. Tarafsızlık
b. Duygular
c. Yargısal
d. Faydacı
e. Yaratıcılık
10. Yaratıcı düşünme tekniklerinden “sinektik”
tekniğinde kullanılan analojilerden biri olan
bastırılmış çatışma, ……………………………...
Yukarıdaki ifadenin doğru bir cümle olması
için, boş bırakılan yere aşağıdaki ifadelerden
hangisi getirilmelidir?
a. Nesnelerin birbirinin
tanımlanmasıdır.
karşıtı
b. Basitçe iki nesne
karşılaştırılmasıdır.
ya
da
sözcüklerle
A Technique for Producing Ideas (Fikir Üretimi
İçin Bir Teknik) adlı kitabında James Webb
Young, fikir üretimini beş adımda tanımlar.
kavramın
İlk olarak, zihin “hammaddeleri toplamak”la
meşgul olmalıdır. Reklamcılık söz konusu
olduğunda bu hammaddeler “ürün ve insanlar
hakkında özgün bilgileri (ve) hayat ve olaylar
hakkında da genel bilgiler”i içerir.
c. Grubun, karşılaştırma yapılan düşünce ve
nesnelerle empati kurmasını gerektirir.
d. Problemin çözümsüz olması durumudur.
İkincisinde ise zihin “bu materyalleri özümseme
sürecine giriyor.
e. Karşılıklı atışmadır.
Üçüncüsünde, “bütün konuyu toparlamalı ve
olabildiğince
aklınızdan
çıkarma”ya
çalışmalısınız.
Dördüncü adım, “fikir, herhangi bir yerde
doğabilir” evresidir.
Beşincisi, “yeni doğmuş küçük fikrinizi dünyanın
gerçekleriyle yüzleştirin” ve ne değerde olduğunu
görün. Alman düşünürü Helmholtz ise, yeni
fikirlere erişmek için üç aşamalı bir yöntem
kullandığını söylemişti:
Birincisi: Hazırlık. Sorunu “bütün yönleriyle”
incelediği süre (Young’ın ikinci aşaması).
İkincisi: Kuluçka. Sorun üzerinde bilinçli olarak
düşünmeye ara verdiği süre (Young’ın üçüncü
aşaması).
Üçüncüsü: Aydınlanma. “Fikirlerin beklenmedik
bir şekilde zahmetsizce, ilham gelir gibi gelme”
süresi (Young’ın dördüncü aşaması).
California Üniversitesi’nde bilimsel sorun çözme
uzmanı olarak çalışan Moshe F. Rubinstein ise,
sorun çözmede dört farklı aşamadan söz eder:
54
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Birinci aşama: Hazırlık. Sorunun unsurlarını
toplar ve aralarındaki ilişkiyi araştırırsınız.
(Young’ın birinci ve ikinci aşaması).
1. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikir” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
İkinci aşama: Kuluçkaya yatma. Sorunu çabucak
çözemiyorsanız, uyutun. Bu aşamada, yanıt
bulamadığınız ve bunu nasıl yapacağınızı
bilmediğiniz için tedirginlik duyabilirsiniz.
(Young’ın üçüncü aşaması).
2. c Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin Doğuşu”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
3. c Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin
Bulunmasında Kullanılan Teknikler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Üçüncü aşama: Esinlenme. Ansızın çözüm için
bir kıvılcım çaktığını ya da çözüme giden bir yol
göründüğünü fark edersiniz. (Young’ın dördüncü
aşaması).
4. d Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin
Bulunmasında Kullanılan Teknikler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Dördüncü aşama: Sağlama. Çözümün gerçekten
işlemeyeceğini sınarsınız. (Young’ın beşinci
aşaması)
5. b Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin
Bulunmasında Kullanılan Teknikler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Predator of the Universe: The Human Mind’da
(Evrenin Avcısı: İnsan Beyni) Charles S.
Wakefield, yaratıcı eylemi tanımlamanın beş
zihinsel aşaması olduğunu yazar:
6. d Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin
Bulunmasında Kullanılan Teknikler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Birincisi, sorunun özünü kavramak.
7. c Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin Doğuşu”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
İkincisi sorunu tanımlamak.
Üçüncüsü, sorun ve onu saran gerçek verileri
ortaya çıkarmak (Young’ın birinci ve ikinci
aşamaları).
8. d Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin Doğuşu”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
9. d Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin
Bulunmasında Kullanılan Teknikler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Dördüncüsü, bir kuluçka ve yüzeysel dinginlik
durumuna geçmek (Young’ın üçüncü aşaması).
Beşinci olarak patlama - zihinsel aydınlanma
meydana gelir. Mantığın ve normal çözümlerin
alışılmış temek taşlarının üzerinde ani bir sıçrayış
(Young’ın dördüncü aşaması).
10. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Fikrin
Bulunmasında Kullanılan Teknikler” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Bu arada, hepsi de genel anlamda bir fikre
erişmek için atacağınız adımlar konusunda
hemfikirdirler; ama bu adımları atmanız için
gerekli koşulların ne olduğundan pek söz
etmezler. Atacağınız adımları bilseniz bile,
bunları gerçekleştirecek kondisyona sahip
değilseniz
hiçbir
işe
yaramayacaklardır;
dolayısıyla aslında erişebileceğiniz fikirleri asla
yakalayamazsınız. Çoğu insana ilham perisini
nasıl yakalayacağını söylemekle, ilkokuldaki bir
çocuğa x+1=2x+4’ü ya da bacakları zayıf bir
insana nasıl yüksek atlama yapacağını anlatmak
arasında hiçbir fark yoktur. Eşitliği çözebilmek
için, önce aritmetik bilmeniz gerekir, tıpkı yüksek
atlama yapabilmeniz için güçlü bacaklara sahip
olmanız gerektiği gibi. Bu yüzden bir fikri
yakalamaya kalkışmadan önce, zihninizin
kondisyonunu yükseltmeniz gerekir.
Kaynak: Foster, J. (2005). Fikir Nasıl Bulunur.
İstanbul: Kapital Medya.
55
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Sıra Sizde 4
Yaratıcı fikrin bulunması süreci, pek çok düşünür
tarafından farklı şekillerde tanımlanmıştır.
Konuya ilişkin tanımlamalarda, özde aynı
aşamalardan söz edilmekte, ancak farklı
şekillerde dile getirmektedir. Bu çerçevede
yaratıcılık süreci temelde dört ana aşamadan
meydana gelmektedir. Analiz aşaması yaratıcı
sürece konu olan kavrama ilişkin ön araştırma ve
bilgi toplama evresidir. Üretim aşaması yaratıcı
fikrin üretimi, fikrin bulunması süreçlerini
kapsamaktadır. Süreçte bu aşamada iki
basamakta yer almaktadır. Bunlardan ilki
kuluçkadır.
Zihnin,
bilgileri
işleyerek
aydınlanmaya ulaşabilmesi için bir süreliğine
konudan uzak tutulması gerekmektedir. Kuluçka
aşamasında
zihin
tamamen
aktiviteden
uzaklaştırılmamalı;
düşünsel
aktivitelerde
bulunulmalıdır. Aydınlanma ise bazen kuluçka
dönemi
tamamlanmadan,
bazen
de
tamamlandıktan sonra oluşabilir. Aydınlanma
fikrin bulunmasıdır. Değerlendirme aşamasında
fikrin amaca uygunluğu denetlenir. Fikir amaca
uygun değilse aşamalar en başından tekrar edilir.
Son aşama olan iletişim/uygulamada ise bulunan
fikir hayata geçirilir ve fikir hedef kitlesiyle
buluşturulur.
Korkular: Yaratıcı ürünün ortaya çıkaracağı
etkilerin kişiye olumsuz olarak dönebileceği
korkusu, bireysel fobiler yaratıcılığın önündeki
engeller arasında sayılabilmektedir.
Süre Kısıtlılıkları: Yaratıcı sürece ilişkin
sürenin kısıtlı olması, ortaya çıkacak fikir ya da
ürünün belirli bir zaman dilimine kadar
yetiştirilmek zorunluluğu olması; yaratıcı kişinin
kaygı düzeyini belirgin biçimde artırmaktadır.
Sosyal Engeller: Yaratıcı kişinin çevresindeki
bireylerin ya da grupların yarattığı engeller,
baskılar, duygusal tacizler, ortaya atılan kaliteli
bir fikrin kabul edilmemesi, beğenilmemesi vb.
etmenler bu grupta değerlendirilebilmektedir.
Yasal Engeller: Yaratıcı ürün ya da fikir olarak
adlandırılan yaratıcı çıktılar, yaratıcı sürecin
gerçekleştiği alana ilişkin yasal engellemelerle de
karşılaşabilmektedir.
Garantici Olma Engeli: Yaratıcı bireyde risk
almaktan kaçınan bir yapı söz konusu olduğunda
da ortaya çıkabilecek mükemmel fikirlerin önüne
doğal bir set çekilmiş olur.
Mükemmeliyetçilik:
Hayattaki
her
işte
“kusursuz” olmak istenmesi, sonucu tam olarak
öngörülemeyen; belki de çok başarılı olabilecek
yaratıcı fikirlerin bulunmasında önemli bir
engeldir.
Sıra Sizde 2
Bir yaratıcılık tekniği olarak nitelendirilen
morfolojik sentez, bir diğer adıyla birleşim
(kombinasyon), reklamcılık alanında, reklamı
gerçekleştirilen birleşim ürününün öz niteliği
bağlamında reklamın başarısına katkı sağlaması
nedeniyle reklamcılık alanında etkili olan bir
yaratıcılık tekniği olarak ön plana çıkmaktadır.
Sürüden Ayrılma Korkusu: Farklı olma,
benzerlerinin arasından ayrılma yaratıcılığın
doğasında var olan en önemli özelliktir çünkü
farklı olan yaratıcıdır. Yaratıcı birey ön plana
çıkmaktan çekiniyor; yalnız kalabileceği için
farklı olmaktan korkuyorsa yaratıcı sürecin
önünde büyük bir engel oluşturmaktadır.
Sıra Sizde 3
Yaratıcı fikrin bulunmasında kullanılan teknikler
reklam yaratıcı sürecinde problemle yüzleşme
aşamasında
kullanılmaktadır.
Bu
aşama
yaratıcılık sürecinin en zorlu aşamasıdır ve ne
kadar
zaman
alacağı
önceden
tahmin
edilememektedir. Zaman zaman “evreka” adı
verilen ani fikir parlamalarıyla fikrin bulunması
aşamasına geçilmesini sağlayabilen aşamada
problem çözüme kavuşturulamazsa, yaratıcı ekip
belirli bir kuluçka dönemine ihtiyaç duyacaktır.
56
Yararlanılan Kaynaklar
Alder, H. (2002). Yaratıcı Zeka. Çeviren:
Mehmet Zaman, Cüneyt Avşar. İstanbul: Hayat.
Sak, U. (2008). “Yaratıcı Düşünme Teknikleri”.
A. Öztürk'te (Ed), Okulöncesinde Yaratıcılık ve
Drama Eğitimi Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Yayınları.
Arens,
W.
F.
(2002).
Contemporary
Advertising, Edition New York: McGraw-Hill.
Seligmann, E. R. (2007). “Reaching Students
Through Synectics: A Creative Solution”. EDF
500
–
Educational
Foundations
and
Curriculum Studies.
Bergh, Vanden Bruce (1983). “Take this 10Lesson Course on Managing Creatives
Creatively”, Marketing News, USA: American
Marketing Association’den aktaran: Wells, W.,
Burnett, J. ve Moriarty, S. (1995). Advertising
Principles and Practice, New Jersey: Prentice
Hall Inc.
Serrat, O. (2009). “Wearing Six Thinking Hats”.
International Publications. Paper 185.
Howard, T. J, S. J. Culley ve E. Dekoninck
(2008), Describing The Creative Design Process
by the Integration of Engineering Design and
Cognitive Psychology Literature, Design Studies
29, Elsevier: Great Britain.
Bentley, T. (2004). Yaratıcılık. Çeviren: Onur
Yıldırım, İstanbul: Hayat.
Different Parts of the Creative Idea Production
Process and on Final Product Creativity,
Creativity Research Journal, Routledge: United
Kingdom.
Ün Açıkgöz, (2007). Aktif Öğrenme. İzmir:
Biliş.
Dijksterhuis, A. ve M., Teun (2006), Where
creativity resides: The Generative Power of
Unconscious Thought, Consciousness and
Cognition (15), Elsevier: Great Britain.
Warr, A. ve E., O’Neil (2005), Understanding
Design as a Social Creative Process,
C&C’05
Proceedings of the 5th Conference on
Creativity & Cognition, ACM: NewYork.
Elden, M. (2004). Reklam Yazarlığı. İstanbul:
İletişim.
Yuan, F. ve Zhou, J. (2008), Differential Effects
of Expected External Evaluation on Different
Parts of the Creative Idea Production Process and
on Final Product Creativity, Creativity Research
Journal, Routledge: Kansas.
Foster, J. (2005). Fikir Nasıl Bulunur. İstanbul:
Kapital Medya.
McLuhan, M. ve Povers B. R. (2001). Global
Köy, Çev: Bahar Öcal Düzgören. İstanbul: Scala
Yayıcılık.
57
4
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Metafor kavramını tanımlayabilecek,
Reklamcılıkta metafor kullanımının önemini açıklayabilecek,
Sözel ve görsel metaforları yorumlayabilecek,
Görsel metafor türlerini sıralayabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Retorik
Sözel Metafor
Retorik Figür
Görsel Metafor
Metafor
Sözel Destek
İçindekiler
Giriş
Metafor Nedir?
Reklamda Metafor
Sözel Metafor ve Reklamda Kullanımı
Görsel Metafor ve Reklamda Kullanımı
Görsel Metafor Türleri
58
Görsel-Sözel Metafor
Kullanımı
GİRİŞ
Retorik araçlara reklamlarda sıkça rastlanır. Retorik; dinleyicileri ikna etmek amacıyla kullanılan
yöntemlerdir, ikna sanatıdır. Retorik figürler ikna sürecinde etkili araçlardır. Retorik figürler kullanan
reklamlar daha çok dikkat çekerler, beğenilirler, hatırlanırlar ve marka imajının oluşmasına yardımcı
olurlar. Retorik figürlerden biri olan metafor, tüketicilerin hayalgücüne odaklanması açısından
pazarlamacılar için önemlidir. Tüketicilerin kendi metaforları ile pazarlama iletişiminde kullanılan
metaforların etkileşimi sayesinde, tüketiciler de kendi ihtiyaçlarının, şirket vaatleri tarafından nasıl tatmin
edileceğini hayal edebilirler (Zaltman, 2003).
METAFOR NEDİR?
Metafor’un Türk Dil Kurumu’ndaki anlam karşılığı mecaz’dır. Mecaz’ın sözlük anlamı ise şöyledir; “bir
ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz- bir kelimeyi veya kavramı
kabul edilenin dışında başka anlamlara gelecek biçimde kullanma, metafor.” Metafor kelimesi Grekçe’de
“transfer” anlamına gelen metaphora kelimesinden türemiştir. (Oxford English Dictionary, 1996).
Metaporadan gelen “metafor” kelimesi, taşımak, yüklenmek kelimelerinden oluşmaktadır ve “bir yerden
başka bir yere götürmek” anlamına gelir.
Metafor bir düşüncenin başka bir düşünce aracılığıyla sunulmasıdır. Diğer bir deyişle metafor; başka
bir varlığı ya da düşünceyi anlatmak için onun yerine kullanılan, böylece onunla arasında bir bağ kurulan
varlıktır. Metafor birbiriyle ilişkili olması beklenmeyen iki öğe arasında bir benzerlik öne sürer ve
böylece yeni çıkarımlarda bulunabilir (McQuarrie and Mick 1996; Tanaka 1994). İki objeyi,
birbirlerinden tamamen farklı olsalar da, benzerlik yoluyla birinin diğerine mecazi olarak benzediği
şeklinde açıklayarak karşılaştırır (Stern 1990). Bununla birlikte, bir kere karşılaştırma yapıldı mı, iki obje
arasındaki benzerlik makul görülür.
Beyin sembollerle çalışır, işler, düşünür ve hayal görür (Sullivan, 1998). Metaforlar bilinçaltı
düşünceleri bilinçli farkındalığa taşırlar. Etrafımızdaki dünyada algıladığımız şeyleri yorumlamamıza
yardım ederler. Aslında, kelimenin tam anlamıyla dünyayı algılamamıza yardım ederler. Metaforlar aynı
zamanda hayalgücümüzü de etkiler. Metaforlar olmadan hayal kurmak mümkün değildir. Metaforik
konuşmak gerekirse, metafor, hayalgücünün lokomotifidir (Zaltman, 2003).
Metaforlarla gerçekleşen kavrama, insanlar arasında evrenseldir. Her kültür ve toplum, bu tür ifadeleri
kullanır, ancak belli düşünceleri ifade ederken farklı duyusal ve harekete ait sistemleri vurgulayabilirler
(Zaltman, 2003). Metaforlar, bize onları kullananlar hakkında çok şey anlatır. Bireylerin dünyayı nasıl
gördüğünü anlamamızı sağlar. Benzer şekilde, metaforlar kültürel farklılıkları anlamak için de
kullanılabilir. Oldukça açıktır ki, sosyal ve fiziksel tecrübeler, zihinlerimizdeki metaforları yaratmak için
büyük ölçüde etkileşirler (Zaltman, 2003). Metafor her şeyden önce bilişsel düzeyde meydana gelir ve
kendini sözel olduğu kadar resimsel seviyede de ortaya koyar.
59
REKLAMDA METAFOR
Reklamcılıkta metaforların çok önemli bir yeri vardır. Reklamda ürünün duygusal, duyusal ya da ussal
niteliklerini anlatmak için metafordan yararlanılır (Gülsoy, 1999). Bir şirketin reklam mesajlarında
kullandığı metaforlar, tüketicilerin mesajları nasıl yorumladığını veya bir ürünün değerini nasıl
gördüğünü büyük ölçüde etkiler. Doğru metafor kullanıldığında, “tüketiciler, aslında bir reklamın
yazılarında veya grafiğinde mevcut olmayan bilgileri görebilirler”. Örneğin tüketiciler bir koala ayısını
içeren bir içecek reklamı izlediklerinde, içeceğin ılık içilmesi gerektiğini düşünürler. Buna zıt olarak,
kutup ayısını içeren bir reklam izlediklerinde ise, içeceğin soğuk içilmesi gerektiği sonucuna varırlar
(Zaltman, 2003).
Reklamların amacı sadece bilgi vermek değil aynı zamanda ikna etmektir. Tanıdık olanı farklı bir
şekilde anlatan retorik araçlar, kurnazca reklamlarda sık sık karşımıza çıkar. Taşıdıkları ek anlamlar
onların ikna edici etkisini artırır. Günümüzde tüketicinin reklama karşı daha ilgisiz olması retorik
araçların kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Bulgular retorik araçları kullanan reklamların yüksek
hatırlanma ve iknaya yol açtığını gösterir (Tom, 1999).
Reklamcılıkta metaforlar ürünün algılanan değerini zenginleştirmek için kullanılırlar. Aynı zamanda
marka imajının oluşmasına da katkıda bulunurlar. Metaforlar bir reklamda görsel olarak veya bir başlık
ya da metinde sözlü olarak kullanılabilirler. Reklamda metafor kullanımı reklamın tüketici tarafından
beğenilirliğini artırır, olumlu tutum oluşturur, katılım sağlar. Aynı zamanda metaforların süsleme ve
gizleme yetenekleri reklama olan ilgiyi artırır (Ang ve Lim 2006).
Bazı dergi reklamlarında doğrudan bir iddiada bulunmaktansa metafor kullanarak mecazi bir anlatım
tercih edilir. Metaforlar kelimeler veya resimler şeklinde olabilir. Örneğin eğer bir reklamcı tüketiciyi bir
temizleyicinin lekeleri çıkardığına ikna etmek istiyorsa doğrudan “lekeleri çıkarır” demek yerine “Leke
bombası” şeklinde bir sözel metafor ya da leke çıkarıcının şişesini bir el bombası şeklinde göstererek
görsel bir metafor kullanabilir. Bir metafor markanın kişiliğini karakterize etmek için kullanılabilir.
Örneğin bir yatırım bankası agresif ama aynı zamanda da sofistike olduklarını anlatmak için
reklamlarında görsel metafor olarak bir eskrimci kullanabilir. Aynı zamanda bir metafor ürünün
özelliklerini ya da yararlarını temsil etmek için de kullanılabilir. Örneğin demirden zengin bir kahvaltı
gevreğinin reklamında kaseden gevrekleri çeken bir mıknatıs kullanılabilir.
Sözel ve görsel metaforlar tüketicilerin ürünle ilgili pozitif düşüncelere sahip olmasına neden olur.
Buna ek olarak görsel metafor kullanan reklamlar sözel metafor kullanan reklamlara göre daha çok
olumlu düşünce oluşturur. İnsanlar görsel metafor kullanılan reklamları gördüklerinde bu pozitif
düşüncelere daha çabuk ve anında ulaşırlar. Görsel metaforlar tüketicilerin düşüncelerini etkilemede sözel
metaforlara göre daha etkilidirler, çünkü meşgul tüketiciler genellikle reklamlar üzerinde düşünmeye çok
fazla vakit ayırmazlar (McQuarrie, 2005).
Reklamcılar doğrudan iddialar yerine metaforları kullanırlar çünkü okuyucularının dikkatini çekmek
ve kendi ürünlerinin diğerlerinden daha iyi olduğuna inandırmak zorundadırlar. Metaforlar reklamlardan
kaçınmaya çalışan sıkılmış ve ilgisini kaybetmiş tüketicilerin olduğu günümüz medya ortamında
faydalıdırlar. Öncelikle metaforlar tüketicilerin hayalgücünü harekete geçirir ve ürünle ilgili bir çok
pozitif çağrışıma teşvik ederler. Örneğin, el bombası metaforu kullanan temizleyicinin reklamını gören
insanlar o temizleyicinin çok güçlü bir leke çıkarıcı olduğunu düşünebilirler. Fakat aynı zamanda
patlayıcı bir temizlik gücü olduğunu veya lekelere saldırma konusunda kendilerine yardımcı olacağını da
düşünebilirler. Hatta diğer markalardan çok daha güçlü bir temizleyici olduğunu da düşünebilirler. Eğer
tüketiciler bu son düşünceye takılırlarsa o zaman temizleyici markasının reklamı yanıltıcı olur. Sonuç
olarak tüketiciler reklamda yazmayan bir çok pozitif ve kimi zaman da potansiyel olarak yanıltıcı
çağrışımlarda bulunabilirler. Tüketiciler kendiliklerinden edindikleri çağrışımları sorgulamaktansa onları
hatırlar ve ona göre davranırlar.
Metafor çalışmalarında 2 önemli bağımlı değişken vardır: anlaşılırlık ve uygunluk. Ward ve Gaidis’e
(1990) göre metafor çalışmalarında anlaşılırlık önemli bir değişkendir: “Etkili olması için reklam
metaforunun hedef kitle tarafından asgari düzeyde anlaşılması gerekir”. Tüketicilerin yorum yapması ve
bir imajdan diğerine özellik aktarması gereklidir. Metaforun seçimi ve anlamı tüketici tarafından
60
belirlenir. Tüketiciyle etkileşime girene kadar metafor, metafor değildir. Stern’e (1988) göre, hedef
kitlenin önemli oranda bir bölümü niyet edilen metafor mesajını her zaman anlamıyor. Phillips de
1997’deki çalışmasında reklamda metaforun anlaşılmasının önemini vurgulamıştır. McQuarrie ve
Phillips’e göre tüketiciler metafor kullanılan reklamlardan çok sayıda farklı ve olumlu anlamlar
çıkarabilmektedirler. Bu da metafor kullanmayan reklamlara göre bir avantajdır.
Tüketiciler bir reklamın mesajını yorumlarken reklamda kullanılan görsellere dayanarak güçlü ve
zayıf çıkarımlarda bulunurlar. Bu yorumlama sırasında reklamcının niyetlenmediği bir takım yanlış
çıkarımlarda da bulunabilirler. Bu yanlış anlaşılmalar hedefe yönelik pazarlama ve uzun süreli
kampanyalarla ez aza indirgenebilir.
Sperber and Wilson (1986) çıkarımı izleyiciyle dolaylı olarak iletişim kuran bilgi olarak
tanımlamışlardır. Çıkarımlar okuyucuların mesajdan çıkardıkları anlamlardır. Örneğin, çamaşır
yumuşatıcısı için kullanılan sevimli bir oyuncak ayı için izleyiciler oyuncak ayının yumuşak olması
nedeniyle “yumuşaklık” çıkarımında bulunabilirler. Ortaya çıkan anlamlar “güçlü” ve “zayıf” çıkarımlar
olarak ikiye ayrılabilir (Forceville, 1995). Güçlü bir çıkarım bir mesajdaki başlıca veya açık anlamdır. Bu
sonuçlar o kadar güçlüdür ki dinleyicinin onları kaçırması imkansızdır (Sperber and Wilson 1986).
Örneğin, herhangi bir reklamda görülen kaplumbağanın güçlü çıkarımı “yavaşlık” olabilir.
Zayıf çıkarımlar çok daha az belirgindir. Tüketicinin onları ortaya çıkarması için bir takım sonuçlara
sıçraması gerekir. Reklamcılıkta zayıf çıkarımlar reklamcının amaçladığı bir şey olabileceği gibi
tüketicilerin reklam görselini kişisel bilgilerine dayanarak kendilerine özgü okumalarından da
kaynaklanabilir. Örneğin, eğer tüketiciler kaplumbağaların uzun bir yaşam süreleri olduğu sonucuna
varırlarsa, reklamında kaplumbağa kullanan bir şirketin vermek istediği mesajın uzun süredir iş
yaşamında olmaları olduğuna karar verebilirler (Phillips, 1997).
Uygunluk prensibi, Sperber ve Wilson (1986) tarafından tanımlandığı şekliyle, metaforun
yorumlanmasını değerlendirmede önemli bir rol oynar. Tüketiciler çıkarımda bulunurken mesajın
bağlamını incelemek için problem çözme stratejilerini kullanırlar ve daha önceden depoladıkları uygun
bilgileri çekip çıkarırlar (Sperber and Wilson 1986). Bu bilgiler kültürel, ürün ve reklamla ilgili
bilgilerdir. Kültürel bilgi tüketicilerin reklam görsellerinden çıkarımda bulunurken sembollerin ve
klişelerin anlamlarına güvenmelerini sağlar (McCracken 1986; Phillips 1996). Örneğin, Aussie
şampuanları reklamında kullanılan kelebek güzelleğin kültürel bir sembolüdür. Tipik ürün özellikleri ve
yararları bilgisi de hangi çıkarımların uygun olacağı ile ilgili bilgi sağlayabilir (Forceville 1994). Reklam
bilgisi tüketicilerin bilgiyi türe ve ortama özgü yollarla işlemelerine olanak tanır (Scott 1994b; Stern
1990). Örneğin, basılı bir reklamdan yapılan çıkarımlar bir resim veya bir karikatürden yapılan
çıkarımlardan farklı olabilir.
Reklam bilgisi aynı zamanda yapılan çıkarımların değerini de etkiler. McQuarrie and Mick’in 1992’de
yaptıkları bir çalışmaya göre tüketiciler reklamlarda negatif anlamdan çok pozitif anlam arama
eğilimindedirler. Görsel metaforlar da aynı şekilde değerlendirilirler; tüketiciler bir reklamın amacının bir
ürünü tanıtmak olduğunu bildiklerinden reklamdaki görsel öğeler arasındaki ilişkinin sadece olumlu veya
uygun boyutlarına bakarlar. Olumlu bir çıkarımda bulunmak beğeni gibi reklamın kendine yönelik
olumlu bir tepkiyle karıştırılmamalıdır. Tüketiciler olumlu bir çıkarımda bulunabilirler, örneğin
ferahlatıcı bir ürün gibi, fakat reklamın kendini beğenmeyebilirler (Tanaka 1994).
Reklamda metaforla ilgili Prof. Dr. Şengül Özerkan’ın “Metafor
Derinliktir” makalesini okuyabilirsiniz: http://www.gennaration.com.tr/manset1/metaforderinliktir
SÖZEL METAFOR VE REKLAMDA KULLANIMI
Max Black sözel metaforlar için etkileşim teorisi geliştirmiştir. Metaforik bir ifadenin iki belirgin öznesi
vardır. Bunlar ‘birincil özne’ ve ‘ikincil özne’dir. Metaforik ifade ikincil özneden birincil özneye bir
takım özelliklerin aktarılması şeklinde işler. Metaforik ifadenin yaratıcısı aktarılacak özellikleri seçer,
vurgular, organize eder. Son olarak metaforik ifadenin bağlamında iki özne şu şekillerde ‘etkileşirler’: (a)
61
birincil öznenin varlığı dinleyiciyi ikincil öznenin bazı özelliklerini seçmek üzere kışkırtır; ve (b) onu
birincil özneye uyabilecek paralel anlamlı bir yapı kurmaya davet eder; ve (c) karşılıklı olarak ikincil
öznede paralel değişikliklere neden olur (Forceville, 1996).
Yukarıdaki ifadede birincil özne “insan”, ikincil özne “kurt”tur. Metaforik ifadelerde ikincil özneden
seçilecek özellikler 3 başlık altında toplanır. Bunlar birincil özneye aktarılabilecek özellikler,
aktarılamayacak özellikler ve metaforik ifade kurulmadan önce de var olan ortak özelliklerdir. Örnek
ifadede “canlı” olmak hem birincil, hem ikincil öznenin paylaştıkları, önceden var olan ortak özelliktir.
İkincil özneden birincil özne olan “insan”a aktarılabilecek özellikler saldırganlık, vahşilik, kana
susamışlık gibi kurda özgü özelliklerdir. Fakat kurdun fiziksel özellikleri olan 4 ayaklı olmak ve kuyruklu
olmak insana aktarılamayacak özelliklerdir. Dinleyici / izleyici ikincil öznenin özellikleri arasından
birincil özneye uygun olan, birincil özneyi tanımlayabilecek olanları seçer.
Metaforda bir ya da daha fazla özellik ikincil özneden birincil özneye aktarılır. Bu özellik aktarımı
birincil öznede düzenleme gerektirir. Karşılığında bu düzenleme ikincil öznede yeni düzenlemelerle
sonuçlanır. Temel olarak burada tanımlanan iki öznenin eşleştirilmesi ya da uyumu sürecidir. Birincil ve
ikincil özne arasında bir salınım vardır. Bu karşılıklı düzenleme süreci birincil özne ve ikincil özne yer
değiştirebilir anlamına gelmemelidir. “A, B’dir”, “B, A’dır”dan tamamen farklı bir metafordur, ve
prensipte bağlam içerisinde neyin birincil ve neyin ikincil özne olduğu ile ilgili herhangi bir karışıklık
yoktur.
Black’e göre metafor kelimeden ve hatta cümleden daha büyük birimlerle ilgili bir dil fenomenidir.
Bununla beraber Lakoff ve Johnson’ın belirttikleri gibi, metafor ‘öncelikle bir düşünce ve hareket ve
sadece bunlardan türemiş şekilde bir dil meselesidir’. Bu nedenle, herhangi bir sözel metafor, büyük veya
küçük ölçüde benzediği kavramsal bir metaforun ortaya konmasıdır. Sözel bir metafor gramer
bakımından çeşitli şekillerde ortaya çıksa da, onun altında yatan kavramsal metafor(lar) değişmez bir
şekilde - Lakoff ve Johnson’ın ‘metaforun özü bir tür şeyi bir başkası bakımından anlamak ve
deneyimlemektir’ şeklindeki kavrayışlarını yansıtarak- “A B’dir” şeklini alır (Forceville, 1996). Lakoff
ve Johnson’ın (1980) kullanımıyla ikincil öznenin ait olduğu alan ‘kaynak alan’ ve birincil öznenin alanı
‘hedef alan’ olarak tanımlanır. Metaforik ifadelerde “gibi” bağlacı bulunmaz. Yani “İnsan bir kurttur” ile
“Kurt gibi insan” ifadeleri aynı değildir. İkinci ifade bir metafor değil, bir başka retorik figür olan
benzetmedir.
Metaforun işlemesi onu oluşturan semantik elemanlardan anlam çıkarılmasından çok daha fazlasını
içerir. Metaforun üretimi ve yorumlanması en iyi ihtimalle sadece kısmen dilsel bir karaktere sahip pek
çok kavramsal elemana başvurmayı içerir. Durumsal bağlam metaforda baskın bir rol oynadığından,
metafora semantik bir bakış her zaman pragmatik bir bakışla da tamamlanmalıdır.
Lakoff ve Johnson’un belirttiği gibi metaforun özü bir şeyi başka bir şey aracılığıyla anlamak ya da
algılamaktır. Öznelerin her biri ‘şeyler sistemi’nin bir parçasıdır. O halde metafor iki ‘şey’den oluşur:
‘düz anlamlı’ birincil özne ve ‘mecazi’ ikincil özne. Bu ifade karmaşık bir özellikler veya nitelikler ağını
tanımlar. Dahası, bu nitelikler tamamen farklı bir doğaya sahip olabilir: doğalarında var olduğu sanılan
özellikleri gösterebilirler; sadece kabul görmüş yarı gerçekleri oluşturabilirler; geleneksel olarak onlarla
özdeşleştirilmiş yaygın inanışları, batıl inançları, duyguları, tutumları yansıtabilirler. Fakat bu nitelikler
her zaman genel olarak kabul görmüş bir çerçevede bulunmayabilirler. Özel olarak yaratılmış bağlama
göre, sözel ya da değil, geleneksel anlamlarını aşan, hatta onların yerine geçen özel görünümler
kazanabilirler.
62
Metaforun hem birincil hem de ikincil öznesi anlamı oluşturan temel elemanlardır. Doğrulanabilir
gerçeklerden yan anlamlara kadar geniş bir yelpazede yer alırlar ve özne ile ilgili inanışlar ve özneye
karşı tutumları da içlerinde barındırırlar. Black’e göre her metaforda ikincil öznenin (kaynak) bir ya da
daha fazla özelliği birincil özneye (hedef) atfedilir. Metaforun iki terimi arasındaki benzerlik önceden var
olmak zorunda değildir, çoğunlukla metafor tarafından yaratılırlar.
Metafor olduğu tanımlanan herhangi bir şeye sorulması gereken 3 kritik soru vardır. Bu sorular:
1.
Metaforun iki terimi (bileşen) nelerdir ve nereden biliyoruz?
2.
İki terimden hangisi metaforun birincil öznesidir ve hangisi ikincil öznesidir ve nasıl biliyoruz?
3.
Hangi özellikler ikincil özneden birincil özneye aktarılmıştır ve bu özelliklere nasıl karar
veriyoruz?
Sözel metaforlar günlük yaşamda sıkça kullanılır. Örneğin: “ömrünün sonbaharı”, “Dünya bir
sahnedir. Kadınlar ve erkekler de oyuncular” (Shakespeare), “Yaşam bir yolculuktur” sözel metafora
örnektir. Yolculuğun özellikleri, yolculuk denince akla gelen nitelikler “yaşam”a aktarılmıştır.
“Ömrünün sonbaharı” ifadesinde birincil ve ikincil özneyi belirterek,
ikincil özneden birincil özneye aktarılabilecek özelliklerin neler olabileceğini tartışınız.
Sözel metafor reklamcıya ilginç bir şey söyleme fırsatı verirken aynı zamanda da okuyucunun ya da
izleyicinin hayal gücünün işin geri kalanını yapmasına olanak tanır. Örneğin “benim temizleyicim en
iyisidir” demek yerine “benim temizleyicim içeriyi güneş ışığıyla doldurur” veya “benim arabam
harikadır” yerine “arabam rüzgar gibi sürmenizi sağlar” diyebilir.
Resim 4.1: Sözel metafor
Yukarıdaki örnekteki banka reklamında müşterinin şirketi ayağa, faiz oranlarındaki değişim de muza
benzetilmiştir. Muza basarak düşme metaforu şirketlerin faiz oranlarındaki değişimlerden nasıl
etkilendiklerini anlatmak için kullanılmıştır.
63
Resim 4.2: Sözel metafor
Yine aynı bankanın bir başka reklamında sözel metafor olarak bankanın ilişkilerinin uzunluğunu
anlatmak için “bir filin hafızasından bile daha uzun süreli” ifadesi kullanılmıştır.
Reklamcılıkta sözel metaforlar sloganlarda da sıklıkla karşımıza çıkar. Bunlara örnek vermek
gerekirse:
•
“The King of Beers” (Budweiser)
Budweiser’ın sloganı olan “Biraların Kralı” ifadesinde kral olmanın bütün özellikleri biraya
aktarılmıştır.
•
“The Heartbeat of America” (Chevrolet)
Chevrolet’nin sloganı “Amerika’nın kalp atışı”dır.
•
Lezzet güneşi (Banvit)
Banvit güneşe ait olan tüm olumlu özellikleri kendi markasına aktarmak için güneş metaforunu
kullanmıştır.
•
Ateşte açan çiçekler (Kütahya Porselen)
Kütahya Porselen çiçeklerle arasında bir benzerlik kurarak çiçeğe ait olan özellikleri kendi markasına
aktarmıştır.
Chevrolet’nin sloganı olan “Amerika’nın kalp atışı” metaforu ile
anlatılmak istenen nedir?
GÖRSEL METAFOR VE REKLAMDA KULLANIMI
Görsel metaforu şu şekilde tanımlayabiliriz; soyut bir kavramın, kendisiyle biraz benzerlik taşıyan somut
bir görsel imge aracılığı ile tanımlanmasıdır (Messaris, 1997). Diğer bir deyişle bir fikrin veya
düşüncenin, görsel bir imge ile benzerlikler kurarak tanımlanmasıdır. Örneğin kartal resminin özgürlük
konsepti için görsel bir metafor olarak kullanılabilmesi gibi. Reklam bağlamında görsel metafor reklamı
yapılan ürün ve bir imge arasında ima edilen karşılaştırmanın sonucu olarak anlamı belirler.
Reklam, değişen sosyal, kültürel ve ekonomik çevrenin bir parçasıdır, ve başarısı reklamcıların
toplumun değişimini önceden tahmin edip, ona göre tepki verme yeteneklerine göre değişir. Toplum
sosyal, ekonomik ve politik koşullardan olduğu kadar teknolojik gelişmelerden de etkilenir ve sonucunda
toplumsal değişim reklamda yansıtılır (An, 2003). Bu anlamda, reklam toplumun ekonomik ve politik
durumlarını yansıtır, bu nedenle de görselleri bu sosyal değişkenlerle ilgili olan ve onlar tarafından
etkilenen tüketicilere çekici gelecek şekilde yaratılmalıdır.
64
Reklamlarda görsellik izleyicinin dikkatini çekmek ve harekete geçirmek açısından son derece
önemlidir. Özellikle günümüzde gerek teknolojik gelişmeler, gerekse iletişim ortamlarının artması
sebebiyle tüketici daha seçici hale gelmiş, reklama karşı da bir direnç geliştirmiştir. Seçeneklerin artması
ve tüketicinin bilinçli hale gelmesi ona ulaşmayı ve dikkatini çekmeyi imkansız hale getirmiştir. Bu
nedenle tüketicinin dikkatini çekmek, reklama katılımını ve reklamdan keyif almasını sağlamak amacıyla
reklamda retorik figürler ve özellikle de görsel metafor kullanımı çok daha önemli bir hale gelmiştir.
Görsel ikna alanındaki çalışmalar daha çok görsel stil ve görsel metafor kavramlarına
odaklanmaktadırlar. Görsel figürlerin tüketicinin tepkisi üzerinde olumlu bir etkisi vardır. Reklam
imgeleri de reklam kelimeleriyle aynı şekilde metafor yaratırlar (Phillips, 1997).
Görsel öğeler pek çok reklamın önemli bir parçasıdır (McQuarrie, 1999). Reklam görselleri düz
anlamlı ve sembolik olarak ikiye ayrılırlar. Son yıllarda sembolik görsel reklam imgelerinin tüketiciler
tarafından nasıl anlaşıldığının açıklanmasında retorik yaklaşım popüler hale gelmiştir (Phillips, 1997).
Görsel retorik teorisi resimlerin ikna amacıyla kullanılan bir sembol sistemi olduğunu onaylar.
Ürünü tanımlamanın yollarından biri de bilinen bir görselle arasında bağ kurmaktır. Metafor bir şeyin
özelliklerini alıp, onu tamamen farklı başka bir şeye aktarır (Drewniany, 2011).
Reklamcılar, bu imajların her birinin birer alt yapısı olduğunu; taşıdıkları bu anlamların,
davranışbilimciler tarafından yıllar içerisinde onlara yüklenmiş olduğunu düşünürler. Metaforları bu
kadar yararlı hale getiren, onların bir tür düşünsel stenografi olmaları ve normal şartlarda 20 sözcük ile
açıklayabileceğiniz bir şeyi tek bir imaj ile anlatabilmeleridir (Sullivan, 1998).
Forceville, Black’in metafor etkileşim teorisi’nden yola çıkarak görsel metaforun incelenmesi ile ilgili
aynı soruları ortaya koyar:
1.
Metaforun iki terimi (bileşen) nelerdir ve nereden biliyoruz?
2.
İki terimden hangisi metaforun birincil öznesidir ve hangisi ikincil öznesidir ve nasıl biliyoruz?
3.
İkincil özneden birincil özneye aktarılan özellik(ler) nelerdir ve bu özelliklere nasıl karar
veriyoruz? (Forceville, 1996)
Dördüncü bir kriter olarak görsel metaforların tanımlanması ve yorumlanması ile ilgili çeşitli
bağlamsal düzeylerin incelenmesi de önem taşımaktadır. Yukarıdaki soruları cevaplarken çeşitli
bağlamsal yani içinde bulunduğu çevresel faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca metaforun
göndericisi ve alıcısının kimler olduğunun ayrımına varmak da önemlidir.
Aldatıcı bir şekilde kolay gibi görünen bu sorular metafor gibi görünen bir şeye sorulması gereken
sorulardır. Sözel metaforlarda neyin birincil neyin ikincil özne olduğu ile ilgili herhangi bir karışıklık
ortaya çıkmaz. Fakat görsel metaforlarda bu belirleme anlamın ortaya çıkması açısından önemlidir.
Reklamda birincil özne reklamı yapılan üründür. İkincil özne ise ona özelliklerini aktaran öznedir.
Görsel metaforu değerlendirirken, metaforu oluşturanın niyetinin ne olduğunun bilinmesi önemlidir. Bir
reklamın açık bir amacı vardır: bir ürünü ya da hizmeti satmak veya tutunmasını sağlamak. Eğer bu temel
niyet gerçekleşmezse, reklam başarısızlığa uğrar. Reklamcının pozitif iddiada bulunacağının farkında
olmak görsel reklam metaforunun yorumlanmasını etkiler. Reklamı yorumlayan kişi, reklamcının
niyetinin farkındadır ve bu farkındalık ikincil özneden birincil özneye, yani reklamı yapılan ürüne
aktarılacak özelliklerin seçiminde önemli rol oynar.
65
Resim 4.3: Görsel metafor
Görsel metaforlar önce sözel ifadelere dönüştürülür. Yukarıdaki görsel metafor için:
Bu reklamda birincil özne reklamı yapılan ürün yani ayakkabıdır. İkincil özne ise kelebektir. Reklam
metaforik bir ifadeye dönüştürüldüğünde ikincil özne olan “kelebek”ten birincil özne olan “ayakkabı”ya
aktarılabilecek özellikler hafiflik, canlılık, renklilik gibi olumlu özelliklerdir. Reklamcı da bu reklamda
kullandığı kelebek metaforuyla ayakkabının hafifliğini vurgulamak istemiştir. Bunu aynı zamanda reklam
metninden de anlayabiliyoruz. Kelebeklerin kısa ömürlü olması gibi olumsuz özelliklerin
aktarılmamasının nedeni de reklamcının pozitif iddiada bulunacağının bilinmesidir.
Metaforları reklamlarda bu kadar etkili kılan şeylerden biri de okuyucuyu kendisine dahil etmesidir.
Okuyucunun kafasında önceden var olan imajları kullanırlar, bu imajları mesajın hedefine çekerler ve
okuyucudan mesajı tamamlamasını isterler. Araştırmalar tüketicilerin birbirinden farklı iki şey arasında
bağlantı kurmak üzere onu çözmeye çalışırken gerçekleşen bilişsel jimnastikten keyif aldıklarını
gösteriyor (Geary, 2012).
Görsel metaforlar doğrudan olabilecekleri gibi incelikli ve zekice düşünülmüş de olabilirler. Bazıları
çok belirsiz olabilir ve görseli ürünle bağdaştırmak için bir kaç zihinsel sıçrama gerektirebilirler. Kimi
zaman o bağlantıyı kendilerinin kurmasını gerektirecek bir meydan okuma okuyucunun hoşuna gider
(Altstiel, 2006). Reklamcının aradaki bağlatıyı belli belirsiz kurması ve okuyucuya bunu çözmek için
meydan okuması bazı izleyicilerin hoşuna gitse de bazen belirsiz, anlaşılması zor görsel bilmeceler
kullanmak izleyicinin o reklamda anlatılmak isteneni anlamamasına ve reklama ilgisini kaybetmesine
neden olabilir. Bu nedenle hedef kitlenin anlayabileceği görsel bilmeceler kullanmak önemlidir.
Sindirime yardımcı bir ürünün reklamında hızlı sindirimi anlatmak için su kaydırağından dışarı
fırlayan şaşırmış suratlı tavuk metaforu kullanılabilir. Ürünün kutusunun yanında yer alan “hızlı sindirim”
yazısı da görsel metaforun anlamının çıkarılmasına yardımcı olmak için kullanılan “sözel destek”tir.
66
Resim 4.4: Görsel metafor ve sözel destek örneği
Sözel metnin karmaşık reklam görsellerinin anlamını tüketicilere açıklamada yardımcı olduğu
düşünülür. Görsel metaforun anlamına dair ipucu veren başlıkların anlaşılmayı artırması sonucu reklamın
beğenilmesi de artmaktadır. Fakat metaforu tamamen açıklayan başlıklar anlaşılmayı artırsa da,
tüketicilerin reklamın mesajını yorumlarken aldıkları keyfi azaltarak reklamın beğenilmesini olumsuz
etkilemektedir (Phillips, 2000). Metafor kullanırken izleyici ne metaforu hiç anlamayacak kadar çok
dışarıda bırakılmalı, ne de metaforu tamamen açıklayarak onu çözmekten aldıkları keyif azaltılmalıdır.
Eğer izleyicinizi fazla dışarıda bırakırsanız, konu esrarengiz bir anlaşılmazlıkta kalır; eğer fazla dahil
ederseniz de izleyiciyi sıkmış olursunuz (Sullivan, 1998).
GÖRSEL METAFOR TÜRLERİ
McCabe, tüketicilerin metafor mesajlarından nasıl anlam çıkardıklarının anlaşılmasına yardımcı olmak
amacıyla metaforları soyut ve somut metaforlar olarak ikiye ayırmıştır. Somut metaforlar beş duyumuz
aracılığıyla deneyimlenip tanımlanabilen karşılaştırmalara dayanır. Aşağıdaki reklamda tereyağında deniz
tuzu kullanıldığı köpekbalığı metaforuyla anlatılmıştır.
Resim 4.5: Somut metafor
67
Soyut metaforlar ise doğrudan deneyimlenemeyecek, fiziksel varlığı olmayan ancak duyumsanabilen
karşılaştırmaları içerir.
Forceville, ikincil öznenin doğasına dayanarak görsel metafor sınıflandırması yapmıştır. Kullanılan
resme bağlı olarak 4 tip görsel metafor tanımlar:
1.
Tek resimle oluşturulan metaforlar
2.
İki resimle oluşturulan metaforlar
3.
Resimsel temsiller (benzetmeler)
4.
Sözel – Resimsel metaforlar
1.
Tek resimle (terimle) oluşturulan görsel metaforlar. Burada ikincil terim gösterilmez, fakat
resimsel bağlam tarafından açık bir şekilde işaret edilirler. Resimsel bağlamın çıkarılması ikincil
terimin ve dolayısıyla metaforun ortadan kaybolmasına yol açar. Çoğunlukla resimsel olarak var
olan terim, reklamı yapılan üründür. Sözel bağlamı reklamdan çıkarmak genellikle iki terimin
teşhisini etkilemez – fakat birincil ve ikincil öznelerin tanımlanmasında sorun çıkarabilir.
Resim 4.6: Tek resimle oluşturulan görsel metafor
2.
İki resimle (terimle) oluşturulan görsel metaforlar. Burada her iki terimin de bir parçası, tek
bir bütün oluşturacak şekilde resimsel olarak gösterilir. Sonuç olarak ortaya melez bir oluşum
çıkar. Eğer resimsel bir bağlam varsa da, bunun çıkarılması iki terimin tanımlanmasını
etkilemez. Sözel bağlamı kaldırmak da iki terimin teşhisini etkilemez, fakat birincil ve ikincil
özne olarak tanımlanmalarında sorun çıkarabilir.
Resim 4.7: İki resimle oluşturulan görsel metafor
68
3.
Resimsel benzetmeler. Burada her iki terim de kendi bütünlükleri içinde resimsel olarak temsil
edilirler. Resimsel bağlamın kaldırılması iki terimin tanımlanmasını etkilemez. Sözel bağlamı
kaldırmak da iki terimin teşhisini etkilemez, fakat birincil ve ikincil özne olarak
tanımlanmalarında sorun çıkarabilir. Genellikle iki resim yanyana kullanılır.
4.
Sözel-resimsel metaforlar. Burada terimlerden biri sözlü olarak sunulurken, diğeri resimsel
olarak sunulur. Resimsel bağlamın kaldırılması iki terimin tanımlanmasını etkilemez. Metni
kaldırmak terimlerden birinin ve dolayısıyla da metaforun kaybolmasına yol açar. Çoğu
durumda resimsel olarak ifade edilen terim, reklamı yapılan üründür. Sözlü sunulan terim
metaforun sözel desteğini oluşturur.
Resim 4.7’deki reklamı görsel metafora sorulacak sorular
kapsamında çözümleyerek, kullanılan görsellerden hangisinin birincil, hangisinin ikincil
özne olduğunu ve birincil özneye aktarılabilecek özellikleri belirtiniz.
69
Özet
Metafor bir düşüncenin başka bir düşünce
aracılığıyla sunulmasıdır. Diğer bir deyişle
metafor; başka bir varlığı ya da düşünceyi
anlatmak için onun yerine kullanılan, böylece
onunla arasında bir bağ kurulan varlıktır. Metafor
birbiriyle ilişkili olması beklenmeyen iki öğe
arasında bir benzerlik öne sürer ve böylece yeni
çıkarımlarda
bulunabilir.
İki
objeyi,
birbirlerinden tamamen farklı olsalar da,
benzerlik yoluyla birinin diğerine mecazi olarak
benzediği şeklinde açıklayarak karşılaştırır.
Bununla birlikte, bir kere karşılaştırma yapıldı
mı, iki obje arasındaki benzerlik makul görülür.
herhangi bir şeye sorulması gereken 3 kritik soru
vardır: 1. Metaforun iki terimi (bileşen) nelerdir
ve nereden biliyoruz? - 2. İki terimden hangisi
metaforun birincil öznesidir ve hangisi ikincil
öznesidir ve nasıl biliyoruz? - 3. İkincil özneden
birincil özneye aktarılan özellik(ler) nelerdir ve
bu özelliklere nasıl karar veriyoruz?
Görsel
metaforların
tanımlanması
ve
yorumlanmasında dördüncü bir kriter olarak
çeşitli bağlamsal düzeylerin incelenmesi de önem
taşımaktadır. Çeşitli bağlamsal yani içinde
bulunulan çevresel faktörler de göz önünde
bulundurulmalıdır. Ayrıca metaforun göndericisi
ve alıcısının kimler olduğunun ayrımına varmak
da önemlidir.
Reklamda ürünün duygusal, duyusal ya da ussal
niteliklerini
anlatmak
için
metafordan
yararlanılır. Taşıdıkları ek anlamlar onların ikna
edici etkisini artırır. Reklamcılıkta metaforlar
ürünün algılanan değerini zenginleştirmek için
kullanılırlar. Aynı zamanda marka imajının
oluşmasına da katkıda bulunurlar. Reklamda
metafor kullanımı reklamın tüketici tarafından
beğenilirliğini artırır, olumlu tutum oluşturur,
katılım sağlar. Aynı zamanda metaforların
süsleme ve gizleme yetenekleri reklama olan
ilgiyi artırır. Bir metafor markanın kişiliğini
karakterize etmek için kullanılabilir. Aynı
zamanda ürünün özelliklerini ya da yararlarını
temsil etmek için de kullanılabilir. Sözel ve
görsel metaforlar tüketicilerin ürünle ilgili pozitif
düşüncelere sahip olmasına neden olur.
Reklamcılar doğrudan iddialar yerine metaforları
kullanırlar çünkü okuyucularının dikkatini
çekmek ve kendi ürünlerinin diğerlerinden daha
iyi
olduğuna
inandırmak
zorundadırlar.
Metaforlar reklamlardan kaçınmaya çalışan
sıkılmış ve ilgisini kaybetmiş tüketicilerin olduğu
günümüz medya ortamında faydalıdırlar.
Öncelikle metaforlar tüketicilerin hayalgücünü
harekete geçirir ve ürünle ilgili bir çok pozitif
çağrışıma teşvik ederler.
Reklamda birincil özne reklamı yapılan üründür.
İkincil özne ise ona özelliklerini aktaran öznedir.
Görsel metaforu değerlendirirken, metaforu
oluşturanın niyetinin ne olduğunun bilinmesi
önemlidir. Bir reklamın açık bir amacı vardır: bir
ürünü ya da hizmeti satmak veya tutunmasını
sağlamak.
Reklamcının
pozitif
iddiada
bulunacağının farkında olmak görsel reklam
metaforunun yorumlanmasını etkiler. Reklamı
yorumlayan
kişi,
reklamcının
niyetinin
farkındadır ve bu farkındalık ikincil özneden
birincil özneye, yani reklamı yapılan ürüne
aktarılacak özelliklerin seçiminde önemli rol
oynar.
McCabe, tüketicilerin metafor mesajlarından
nasıl anlam çıkardıklarının anlaşılmasına
yardımcı olmak amacıyla metaforları soyut ve
somut metaforlar olarak ikiye ayırmıştır. Somut
metaforlar
beş
duyumuz
aracılığıyla
deneyimlenip tanımlanabilen karşılaştırmalara
dayanır. Soyut metaforlar ise doğrudan
deneyimlenemeyecek, fiziksel varlığı olmayan
ancak duyumsanabilen karşılaştırmaları içerir.
Forceville ise ikincil öznenin doğasına dayanarak
bir görsel metafor sınıflandırması yapmıştır.
Kullanılan resme bağlı olarak 4 tip görsel metafor
tanımlar. Tek resimle oluşturulan metaforlarda
ikincil terim gösterilmez, fakat resimsel bağlam
tarafından açık bir şekilde işaret edilirler.
Çoğunlukla resimsel olarak var olan terim,
reklamı yapılan üründür. İki resimle oluşturulan
metaforlarda her iki terimin de bir parçası, tek bir
bütün oluşturacak
şekilde resimsel olarak
gösterilir. Sonuç olarak ortaya melez bir oluşum
çıkar. Resimsel temsiller (benzetmeler) de her iki
terim de kendi bütünlükleri içinde resimsel olarak
temsil edilirler. Sözel – Resimsel metaforlarda
terimlerden biri sözlü olarak sunulurken, diğeri
resimsel olarak sunulur.
Metaforik bir ifadenin iki belirgin öznesi vardır.
Bunlar ‘birincil özne’ ve ‘ikincil özne’dir.
Metaforda bir ya da daha fazla özellik ikincil
özneden birincil özneye aktarılır. Bu özellik
aktarımı birincil öznede düzenleme gerektirir.
Karşılığında bu düzenleme ikincil öznede yeni
düzenlemelerle sonuçlanır. Temel olarak burada
tanımlanan iki öznenin eşleştirilmesi ya da
uyumu sürecidir. Birincil ve ikincil özne arasında
bir salınım vardır. Bu karşılıklı düzenleme süreci
birincil özne ve ikincil özne yer değiştirebilir
anlamına gelmemelidir. “A, B’dir”, “B,
A’dır”dan tamamen farklı bir metafordur, ve
prensipte bağlam içerisinde neyin birincil ve
neyin ikincil özne olduğu ile ilgili herhangi bir
karışıklık yoktur. Metafor olduğu tanımlanan
70
Kendimizi Sınayalım
1. Metaforla
yanlıştır?
ilgili
aşağıdakilerden
hangisi
5. Görsel metaforlarla ilgili aşağıdakilerden
hangisi yanlıştır?
a. Bir düşüncenin başka bir düşünce aracılığı ile
sunulmasıdır
a. Soyut bir kavram somut bir görsel imge
aracılığı ile tanımlanır
b. İki obje arasında
konusudur
b. Uzun cümlelerle açıklanabilecek şeyleri tek
bir görselle anlatmak mümkündür
özellik
aktarımı
söz
c. Mecazi bir anlatım kullanılır
c. Görsel metaforun yorumlanmasında bağlam
önemli değildir
d. Evrenseldir
d. Birincil özne reklamı yapılan üründür
e. İki obje arasında önceden belirlenmiş bir
benzerlik olmalıdır
2. Sözel metaforlarla
hangisi yanlıştır?
ilgili
e. Reklamcının
niyetini
bilmek
metaforunun yorumlanmasını etkiler
aşağıdakilerden
a. Birincil özneden
aktarılır
ikincil
özneye
özellik
b. İkincil özneden
aktarılır
birincil
özneye
özellik
6. Hangisi Forceville’in görsel metafor
sınıflandırmasındaki metafor türlerinden biri
değildir?
a. Tek resimle oluşturulan metaforlar
b. Sözel-resimsel metaforlar
c. Birincil öznenin hedef, ikincil özne kaynaktır
c. Resimsel temsiller
d. Birincil özne düz anlamlıdır
d. İki resimle oluşturulan metaforlar
e. “A, B’dir”, “B, A’dır”dan tamamen farklı bir
metafordur
e. Üç resimle oluşturulan metaforlar
7. Tüketicilerin
reklam
metaforlarından
çıkarımda bulunurken kullandıkları hangi bilgi
sembollerin
ve
klişelerin
anlamlarına
güvenmelerini sağlar?
3. Aşağıdakilerden hangisi sözel bir metafor
değildir?
a. Ömrünün sonbaharı
a. Reklam bilgisi
b. Demir gibi dayanıklı adam
b. Ürün bilgisi
c. Yaşam bir yolculuktur
c. Sembol bilgisi
d. Dünya bir tiyatro sahnesidir
d. Kültürel bilgi
e. Kitap kurdu
4. Reklamda metafor kullanımı
aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
ile
e. Bağlam bilgisi
ilgili
8. Her iki terimin de bir parçasının tek bir bütün
oluşturacak şekilde resimsel olarak gösterildiği
görsel metafor türü aşağıdakilerden hangisidir?
a. İzleyiciyi reklama dahil ettiği için akılda
kalıcıdır
a. Tek resimle oluşturulan metafor
b. Marka imajının oluşmasına katkıda bulunur
b. Resimsel temsil
c. Dikkat çekicidir
c. İki resimle oluşturulan metafor
d. Satın almaya yöneltir
d. Sözel - resimsel metafor
e. Anlaşılması zor olabilir
e. Benzetme
71
reklam
9. Sözel destekle ilgili aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
a. Reklamda görsel metaforun
çıkarılmasına yardımcı olur
anlamının
1. e Yanıtınız yanlış ise “Metafor Nedir?” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
b. Görsel metaforu tamamen açıklayan başlıklar
daha çok beğenilir
2. a Yanıtınız yanlış ise “Sözel Metafor ve
Reklamda Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
c. Sözel destek kullanmak şart değildir
3. b Yanıtınız yanlış ise “Sözel Metafor ve
Reklamda Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
d. Görsel metaforun anlaşılırlığını artırır
e. Görsel metaforu tamamen açıklayan başlıklar
reklamın beğenilmesini olumsuz etkiler
4. d Yanıtınız yanlış ise “Reklamda Metafor”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. Budweiser birasının sloganı olan “Biraların
Kralı” metaforunda reklamcının niyeti de göz
önünde bulundurularak aşağıdaki özelliklerden
hangileri ikincil özneden birincil özneye
aktarılabilir?
5. c Yanıtınız yanlış ise “Görsel Metafor ve
Reklamda Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
6. e Yanıtınız yanlış ise “Görsel Metafor Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
a. Lider - Güçlü - Öncü
b. Lider - Zalim - Despot
7. d Yanıtınız yanlış ise “Reklamda Metafor”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
c. Zalim - Despot - Acımasız
8. c Yanıtınız yanlış ise “Görsel Metafor Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
d. Güçlü - Despot - Acımasız
e. Öncü - Yaşlı - Zalim
9. b Yanıtınız yanlış ise “Görsel Metafor ve
Reklamda Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
10. a Yanıtınız yanlış ise “Sözel Metafor ve
Reklamda Kullanımı” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
72
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Yararlanılan Kaynaklar
Sıra Sizde 1
An, D. (2003). “Content Analysis of Advertising
Visuals in the Magazine Advertisements: The
Roaring Twenties and the Great Depression”,
Magazine Division of the 2002 AEJMC National
Conference in Miami Beach.
“Ömrünün sonbaharı” ifadesinde birincil özne
ömür, ikincil özne sonbahardır. Sonbaharda
yapraklar sarıya döner ve sonra da dökülür.
Doğanın canlılığı, güneşli günler sona erer.
Sonbahar aynı zamanda hüzün mevsimidir. Tüm
bu özellikler bir araya geldiğinde sonbahar
hayatın bitişini, yaşlılığı ve ömrün sonuna
yaklaşıldığını sembolize etmektedir.
Ang, S. H. ve E. A.C. Lim (2006). “The
Influence of Metaphors and Product Type On
Brand Personality Perceptions and Attitudes”
Journal of Advertising. Vol: 35, No: 2, Sayfa:
39-53, Yaz.
Sıra Sizde 2
Batra, R. (2002). “Style and Metaphor in Visual
Persuasion”, Advances in Consumer Research,
29 (1), 264-266.
Chevrolet’nin sloganı “Amerika’nın kalp
atışı”dır. Bu sloganla “bir insan için kalp ne ise
Amerika için de Chevrolet odur” demek
istenilmiştir. Chevrolet markası kendini Amerika
için kalp kadar önemli olarak konumlamıştır.
Drewniany, B. L., A. J. Jewler (2011). Creative
Strategy in Advertising, Wadsworth.
Forceville, C. (1995), "IBM is a Tuning Fork:
Degrees of Freedom in the Interpretation of
Pictorial Metaphors," Poetics, 23, 189-218.
Sıra Sizde 3
Reklamda kullanılan görsel metaforun iki terimi
gül ve battaniyedir. Birincil özne battaniye,
ikincil özne güldür. Birincil öznenin battaniye
olmasının nedeni reklamı yapılan ürünün
battaniye olmasıdır. Bunu sözel bir ifadeye
çevirecek olursak: “Battaniye güldür” şeklinde
ifade edilebilir. İkincil özneden birincil özneye
yani gülden battaniyeye aktarılabilecek özellikler
güle atfedilen olumlu özellikler olan güzellik ve
yumuşaklıktır.
__________. (1996). Pictorial Metaphor in
Advertising, Routledge.
Gülsoy, Tanses (1999). Reklam Terimleri ve
Kavramları Sözlüğü, Adam Yayınları.
McCracken,
G.
(1986),
"Culture
and
Consumption: A Theoretical Account of the
Structure and Movement of the Cultural Meaning
of Consumer Goods," Journal of Consumer
Research, 13 (June), 71-84.
McQuarrie, E. F., D. G. Mick (1992). “On
Resonance: A Critical Pluralistic Inquiry into
Advertising Rhetoric”, Journal of Consumer
Research, 19 (September), 180-197.
__________ and __________ (1996), "Figures
of Rhetoric in Advertising Language," Journal
of Consumer Research, 22 (March), 424-438.
__________ and __________ (1999). “Visual
Rhetoric in Advertising: Text-Interpretive,
Experimental, and Reader-Response Analyses”,
Journal of Consumer Research, 26 (June),
37-54.
McQuarrie, E. F. and B. J. Phillips (2005),
“Indirect Persuasion in Advertising: How
Consumers Process Metaphors Presented in
Pictures and Words, Journal of Advertising, 34
(2), 7-21.
Messaris, P. (1997). Visual Persuasion: The
Role of Images in Advertising, Sage
Publications.
73
Miniard, P. W., S. Bhatla, K. R. Lord, P R.
Dickson, H. R Unnava (1991). “Picture-based
Persuasion Processes and the Moderating Role of
Involvement”, Journal of Consumer Research,
18 (June), 92-107.
Scott, L. M. (1994). “Images in Advertising: The
Need for a Theory of Visual Rhetoric”, Journal
of Consumer Research, 21 (September), 252273.
___________ and R. Batra (2003). Persuasive
Imagery: A Consumer Response Perspective,
Lawrence Erlbaum Associates, Inc.
Mitchell, A. A. (1986). “The Effect of Verbal and
Visual Components of Advertisements on Brand
Attitudes
and
Attitude
Toward
the
Advertisement”,
Journal
of
Consumer
Research, 13 (June), 12.
Sperber, D. and D. Wilson (1986), Relevance:
Communication and Cognition, Oxford, UK:
Blackwell.
Phillips, B. J. (1996), "The Role of Trade
Characters in Forming Product Perceptions," in
Proceeding of the 1996 Conference of the
American Academy of Advertising, Gary B.
Wilcox, ed., Austin, TX: The University of Texas
at Austin, 171-178.
Stafford, E. R., B. A. Walker (1996). “HeadlineVisual Consistency in Print Advertisements:
Effects on Processing and Evaluation”, Advances
in Consumer Research, 23 (1), 56-62.
Stern, B. B. (1990). “Beauty and Joy in
Metaphorical
Advertising:
The
Poetic
Dimension”, Advances in Consumer Research,
17 (1), 71-77.
Phillips, B. J. (1997). “Thinking into it:
Consumer Interpretation of Complex Advertising
Images”, The Journal of Advertising, 26
(Summer), 77-86.
Sullivan, L. (1998). Satan Reklam Yaratmak,
MediaCat Yayınları.
__________. (2000). “The Impact of Verbal
Anchoring on Consumer Response to Image
Ads”, Journal of Advertising, 29 (March),
15-24.
Tanaka, K. (1994). Advertising Language: A
Pragmatic Approach to Advertisements in
Britain and Japan, London: Routledge.
__________ and E. F. McQuarrie (2002). “The
Development, Change, and Transformation of
Rhetorical Style in Magazine Advertisements”,
Journal of Advertising, 31 (Winter), 1-13.
Tom, G. (1999). “The Use of Rhetorical Devices
in Advertising”, Journal of Advertising
Research, 39 (Jul/Aug), 39-41.
Toncar, M. J. Munch (2001). “Consumer
Responses to Tropes in Print Advertising”,
Journal of Advertising, 30 (Spring), 55-65.
__________ and __________ (2004). “Beyond
Visual Metaphor: A New Typology of Visual
Rhetoric in Advertising”, Marketing Theory, 4
(March), 113-136.
Ward, J, W. Gaidis (1990). “Metaphor in
Promotional Communication: A Review of
Research on Metaphor Comprehension and
Quality”, Advances in Consumer Research, 17
(1), 636-642.
Pracejus, J. W. (2003), “Visuals are Information:
How Meaning is Transferred to Consumers
through Executional Elements in Advertising"
Advances in Consumer Research, 30 (1), 174176.
Zaltman, G. (2003). Tüketici Nasıl Düşünür?,
MediaCat Yayınları.
Proctor, T., S. Proctor, Ioanna Papasolomou
(2005). “Visualizing the Metaphor”, Journal
of Marketing Communications, 11 (March),
55-72.
74
5
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Basılı reklam ortamlarını tanımlayabilecek,
Kitle iletişim aracı olan basılı reklam ortamlarının özelliklerini açıklayabilecek,
Gazete ve dergi için reklam yazımının ilkelerini sıralayabilecek,
Diğer basılı reklam ortamlarının özelliklerini anlatabilecek,
Diğer basılı reklam ortamları için reklam yazımının ilkelerini ifade edebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Basılı Reklam Ortamları
Ana Metin
Reklam Yazımı
Kapanış
Başlık
Slogan
Alt Başlık
İçindekiler
Giriş
Basılı Reklam Ortamları
Kitle İletişim Aracı Olan Basılı Reklam Ortamları
Gazete ve Dergi İçin Reklam Yazımı
Diğer Basılı Reklam Ortamları
Diğer Basılı Reklam Ortamları İçin Reklam Yazımı
76
Basılı Mecra İçin
Reklam Yazmak
GİRİŞ
Günümüzde pek çok reklam mecrasından, yani reklamların yayınlandığı ortam ve araçlardan söz
edebiliriz. Basılı mecralar; adından da anlayacağımız üzere gazete/dergi gibi kağıda basılan ve içerisinde
reklam alanları barındıran yayınlardır. Diğer yandan posta kutunuza atılan broşürler, yolda yürürken size
uzatılan el ilanları da basılı reklam araçlarıdır. Tüm bu mecralar için reklam metni yazımı ise ciddi bir
uzmanlık alanıdır. Üstelik her aracın tüketici üzerinde farklı bir etkisi olduğunu unutmamak gerekir.
Başarılı bir reklam yazarı, üzerinde çalıştığı reklamın hangi mecrada, ne tür etkiler yaratabileceğini ve
mecralara uygun reklam yazımı tekniklerini bilmek zorundadır.
Diğer yandan, reklam yazımını sadece belli bazı tekniklerin kullanılması şeklinde tanımlamak, bu iş
kolunda çalışan insanlara haksızlık olacaktır. İyi bir reklam yazarı her şeyden önce bir yazardır. Bu
açıdan bakıldığında yaratıcı ve edebi becerileri yüksek olmak zorundadır. Reklam yazımını meslek
edinmiş kişilerin, reklamcılığın ötesinde bilgi, deneyim ve çeşitli altyapılara sahip olması gerekir. Şair ve
reklamcı Bahadır Bayrıl, bu duruma aşağıdaki sözleriyle vurgu yapmaktadır (2008):
“…Esinin gelmesi, derin düşünme, ifadeyi bulma, ifadeyi daha etkili kılmak için üzerinde kuyumcu
gibi çalışma, eski yeni söz sanatlarını yardıma çağırma, o zamana kadar hiç kurulmamış dilsel
bağlantıları kurma, bir yaşantı içeriğini sadece sözcüklerle bir başkasına aktarıp onda bir etki
yaratabilme ve tüm bunları da olabildiğince kısa cümleler yani dizelerle başarabilme gibi ayrıcalıklarla
donatılmıştır şiir sanatı. Düşünün ki, üç, dört, bilemediniz beş kelimeden oluşacak bir slogan yazmak
zorundasınız. Bir de bu sloganın hem akılda kalması gerekiyor hem de ürüne/markaya dair anlamlı bir
farklılığa işaret etmesi gerekiyor. Ya da belli bir müzikal ölçüyü tutturmak zorunda olduğunuz bir cıngıl
yazmak zorundasınız. Uyaklar lazım. Hece ölçüsünü bilmeniz, uygun kelimeleri birbirine eklemeniz
gerekiyor. Veya otuz saniyelik bir spot (televizyon reklamı) için taş çatlasa elinizde topu topu 62 kelime
var. Bunları kullanarak bir diyalog ya da duyuru yazmakla ve etkili biçimde seslendirilmesini, mesajı
iletmesini sağlamakla görevlisiniz. Böyle bir durumda, şiirin kullandığı birçok teknik sizin için bir
cankurtaran olduğu gibi yepyeni bir şey yaratarak farklılık sağlayabiliyor…”
Türk reklam sektörünün gelişim yıllarına emek veren reklamcıların çoğunluğunu sanatçılar
oluşturmuştur. Bunların arasında; Hulki Aktunç, Egemen Berköz, İzzet Yaşar, Süreya Berfe, Yılmaz
Gruda, Aziz Çalışlar, Onat Kutlar, Güven Turan, Hüseyin Baş, Ümit Denizer ve Ferit Edgü edebi yazarlık
alt yapısına sahiplerdi (Turan, 1988). Ülkemizin sosyo-ekonomik dinamikleri, reklam sektörümüzün
gelişiminde de etkili olmuştur. Türk sanatçılarının sadece sanatla ilgilenerek ekonomik anlamda ayakta
kalmaları güç olduğundan, reklam sektörü bu tarz insanlar için bir iş kolu olmaya başlamıştır. Bahsi
geçen tarzdaki sanatçı-reklam yazarı unvanlı kişiler, Türk reklam sektöründe çok önemli bir ekol
yaratmışlardır.
Reklam yazarlığı ve edebi yazarlık ilişkisi yabancı reklam ustaları tarafından ise olumsuz bir tutumla
karşılanmaktadır. Ernest Hemingway ve George Bernard Shaw reklam yazarlığını denemiş ünlü edebi
yazarlardır. David Ogilvy bu ve benzeri edebiyat kökenli reklam yazarlarının başarısız olduklarını
savunurken, kendisinin de edebi bir eser ortaya koyamayacağını söylemiştir. Bu görüşün destekçilerinden
Charles Saatchi de reklam hariç hiçbir yazın türüne ilgi duymadığını, hatta reklamcılık üzerine makale
yazmaktan bile kaçındığını belirtmiştir. Görüşü destekleyen ve bu iki uzmanlık alanını “tamamen farklı”
77
olarak niteleyen ustalardan biri de Rosser Reeves’dir. Ülkemizde bu konu üzerinde güncel ve başarılı bir
örnek olarak Tuna Kiremitçi’yi göstermek mümkündür. Ödül almış bir şiir kitabı bulunan ve 2002 yılında
yayınlanarak uzun süre “en çok satanlar” listesinde kalmayı başaran “Git Kendini Çok Sevdirmeden”
isimli kitabın yazarı olan Kiremitçi, aynı zamanda reklam yazarlığı da yapmıştır. Kiremitçi, reklam ve
edebi yazarlığın birbirinden epey farklı branşlar olduğunu kabul etmekle beraber, konuya yeterli seviyede
duyulan sevgi ve yapılan işin hakkını verme sonucunda, her ikisinde de başarılı olunabileceğini
savunmaktadır (Ergüven, 2004).
Görüldüğü üzere reklam yazarlığı yapabilmek için sanattan beslenmek son derece doğru bir
yaklaşımken, yazılan metnin bir sanat eseri olmadığını hiçbir zaman unutmamak gerekmektedir. Bu
ünitede basılı reklam ortamları için reklam metni yazmanın temel özelliklerine değineceğiz (Elden, 2004;
Ogilvy, 1983; Gabay, 2003; Sullivan, 2001; Serdarlı, 2008; Ergüven, 2009).
BASILI REKLAM ORTAMLARI
Basılı reklam ortamları veya mecraları dendiğinde; bir matbaada basılan ya da farklı teknolojilerle
çoğaltılan, içinde reklam alanları bulunduran kitle iletişim araçları (gazete, dergi, vb.) veya doğrudan
reklam ortamı olarak planlanmış araçlar (katalog, broşür vb.) anlaşılmalıdır. Bu tür araçların ortak özelliği
görsel mecralar olmalarıdır. Hedef kitleden beklenen; reklam metinlerini okuması, fotoğraf veya
çizimlere bakarak markanın vermeye çalıştığı mesajı algılamasıdır. Basılı reklam ortamlarının temel bazı
avantajları şunlardır:
•
Basılı reklam ortamları kalıcı bir yapı sergiler. Günlük gazete en az bir gün, periyodik dergiler
-yayın sıklığına bağlı olarak- aylarca okuyucusuyla ilişki içinde kalabilir. El ilanı, katalog,
broşür gibi malzemeler de benzer bir yapı sergileyebilir. Bu reklam ortamları tek bir okuyucudan
daha fazlasına da ulaşabilir. Basılı reklam ortamlarının bu avantajdan etkin şekilde
yararlanabilmesi için, başarılı şekilde tasarlanmaları gerekir. Masanızın üzerinde durmasından
hoşlanacağınız bir dergi veya buruşturup çöpe atmaktansa tekrar tekrar göz gezdirmek
isteyeceğiniz bir broşür, kalıcılık özelliğiyle tüketicilerle daha etkili şekilde iletişim kuracaktır.
Bu durum ise marka mesajlarının tüketicilere daha etkin şekilde ulaşmasına olanak tanıyacaktır.
•
Tüketicilerin ürün/hizmetle ilgili detaylı bilgiye ihtiyaç duyduğu durumlarda, basılı reklam
ortamları daha kullanışlıdır. Uzun metinler, ayrıntılı fotoğraf veya çizimler bu tip ortamlarda
daha rahat incelenebilir. Tüketiciler gerektiği durumlarda bilgileri arşivleyebilir.
•
Ülkemizde yayınlanan pek çok gazete ve dergi farklı hedef kitlelere sahiptir. Dolayısıyla
reklamın ulaşması istenen kitlelere yönelik bir mecra tercihi yapmak hiç de zor değildir. Başarılı
bir medya planlamasıyla, gazete ve dergiler yoluyla markalar mesajlarını hedef kitlelerine
ulaştırırlar. Broşür, katalog gibi araçlar da etkin bir şekilde dağıtılırlarsa, benzer etkiye
sahiptirler.
Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu yakınlarına
ev yemekleri yapan yeni bir restoran açılacaktır. Hedef kitle olan üniversite öğrencilerini
bu yeni restorandan basılı reklam ortamlarını kullanarak haberdar etmeniz istense; yerel
gazete ve dergileri mi yoksa el ilanlarını mı kullanmanızın daha doğru olacağını tartışınız.
Görüldüğü üzere basılı reklam ortamlarını; basılı kitle iletişim araçları içinde yer alan reklam alanları
ve doğrudan reklam aracı olarak üretilen ortamlar olarak ikiye ayırabiliriz. Her iki ortam için reklam
yazımı ortak bazı özellikler gösterebilir ama farklılaşan yönler de söz konusudur. Bu ünitede reklam
yazımını, kitle iletişim araçları ve diğer basılı reklam ortamları açısından ele alacağız.
KİTLE İLETİŞİM ARACI OLAN BASILI REKLAM ORTAMLARI
Kitleleri haberdar etmek ve bilgilendirmek amacıyla yayın yapan gazete ve dergiler bu kategoride yer
alır. Gazete ve dergi satın alırken ödediğiniz miktar, basın kuruluşlarının ayakta kalması için yeterli
değildir. Basılı kitle iletişim araçları, sayfalarında reklam alanları için yer ayırır ve bu alanları
reklamverenlere satarlar. Bu alanlarda yer alan reklamlar, çok yüksek sayılarda tüketiciye aynı anda
ulaşır. Şimdi bu ortamları inceleyelim.
78
Gazete
Gazete, toplumun bilgilenmesi ve gündemi takip edebilmesi için son derece önemli bir kitle iletişim
aracıdır. Matbaanın ortaya çıkmasını takip eden yıllar, gazete ve medeniyet ilişkisinin kanıtı
niteliğindedir. Reklamlar da temel olarak tüketicileri bilgilendirmek amacıyla yapılır. Her gün
milyonlarca kişiye ulaşan bir kitle iletişim aracı, doğal olarak önemli bir reklam ortamı haline gelmiştir.
Günümüzde pek çok gazete hem basılı hem de internet üzerinden okuyucularıyla buluşmaktadır. Bu iki
tür gazeteciliğin kendine özgü dinamikleri olduğu gibi, buralarda yayınlanan reklamların özellikleri de
birbirinden tümüyle farklıdır. Biz bu ünitede sadece basılı gazete reklamlarının yazımı üzerinde
duracağız. Şimdi gazete kategorilerini kısaca inceleyelim.
Tüm gazeteler coğrafi olarak aynı bölgelerde yayınlanmaz. Temel üç dağıtım alanı sınıflandırması
olarak yerel, ulusal ve uluslararası gazetelerden bahsedebiliriz. Yerel gazeteler; bir şehir veya bölgede
yayın hayatını sürdürür ve sınırlı dağıtım ağına sahiptirler. Ulusal gazeteler tüm ülke çapında, uluslararası
gazeteler ise yurtdışında okuyucularıyla buluşurlar. Reklam planlaması yapılırken hedef kitlenin
nerelerde yoğun olarak bulunduğu göz önüne alınarak, uygun coğrafi dağılıma sahip gazetelerin seçilmesi
uygun olacaktır. Globalleşme ve gazetelerin zaman içinde gösterdiği gelişimler bu noktada çok iyi takip
edilmelidir. Giderek gelişen yerel basın, ulusal gazetelerin şehir ve bölge ekleri, uluslararası basım
şansına sahip büyük medya kuruluşları; reklamların en etkin şekilde tüketicilerle buluşmasına olanak
sağlamaktadır. Bu durum, reklamcıların marka mesajlarını doğrudan hedeflenen tüketicilere yönelik
olarak tasarlayabilmeleri için de yeni fırsatlar sunmaktadır. Bir ürün/hizmetin reklamı İzmir’de ve
Diyarbakır’da farklı metin, tasarım ve içerikle yayınlanabilir.
Gazeteler farklı yayın sıklıklarına sahip olabilirler. Çoğu gazete günlük yayınlansa da, haftalık ve
aylık gazetelere de rastlamak mümkündür. Gündemin yoğunluğuyla ilgili olarak, gazeteler bir gün içinde
birden fazla kez baskı yapabilir veya haftanın belli günlerinde yayınlanmayabilirler. Internet
gazeteciliğinin gelişmesi ve sosyal ağların haberleşme için kullanılmasının yaygınlaşması neticesinde;
Türkiye’deki ulusal gazeteler çoğunlukla günde tek baskı şeklinde yayınlanmaktadır.
Gazeteler hedef kitleleri ve yayın politikalarına göre de sınıflandırılabilir. Birbirinden farklı siyasi
yaklaşımları olan, gündemi ele alma biçimleri farklılaşan ya da sanat ve spor gibi belirgin alanlara
yönelen pek çok farklı gazete söz konusudur. Bu durum medya planlamayı ilgilendirdiği kadar, bir
reklam yazarını da -mecranın özelliklerini göz önünde tutması açısından- ilgilendirmektedir.
Gazeteler haber sayfalarının arasında farklı reklam alanları yaratarak, markaların mesajlarını hedef
kitlelerine ulaştırmalarına ön ayak olurlar. Bir gazete içindeki en küçük ve en net tarif edilmiş reklam
alanı seri ilanlar sayfasıdır. Burada kısaca mesajı ileten minik ilanlar yer alır. Elbette seri ilan sayfası
büyük markaların reklam mesajları için yeterli değildir. Bunun için gazeteden daha büyük reklam alanları
satın alınır. Gazeteler çeşitli günlere özel ekler veya sayfalar da tasarlarlar. Son yıllarda sıklıkla
gördüğümüz bu yaklaşım, marka mesajlarının hedef kitlelere ulaştırılması için çeşitli avantajlar sağlar.
Anneler gününe özel bir gazete ekini gözünüzde canlandırın. Alışverişin canlandığı bu özel gün için, pek
çok marka böyle bir gazete ekinde yer almak isteyecektir. Reklam yazarları gazete reklamının türüne göre
farklı metinler tasarlamaktan sorumludurlar.
Gazete reklamlarının en önemli dezavantajlarından biri ise baskı kalitesidir. Gazeteler çoğunlukla
kalitesiz kağıda basılırlar. Bu durum bazen reklamların istendiği çekicilikte görünmemesine ve hatta kimi
zaman okunamamasına sebep olabilmektedir. Bu durum hem markaya yönelik kalite algısını hem de
reklamın etkililiğini olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüzde bu durum yavaş yavaş değişmeye
başlamıştır. Bazı gazeteler artık daha kaliteli bir baskıyla okuyucularına ulaşmaktadırlar. Yine de baskı
kalitesi, gazete ve dergi reklamları arasındaki temel farklılıklardan biri olarak ön plana çokmaktadır.
Dergi
Gazeteden sonra geniş kitlelere ulaşmak amacıyla kullanılan ikinci araç dergidir. Dergiler gazetelerin
aksine günlük yayınlanmazlar. Haftalık, aylık veya daha farklı sıklıklarda yayınlanabilirler. Yayın
konuları ve okuyucu profilleri son derece nettir. Bu durum reklamcıların işini önemli derecede
kolaylaştırmaktadır.
79
Gazete hemen her sınıftan insan tarafından alınmakta ve okunmaktadır. Reklam mecrası olarak
görülen dergilerin ise daha üst sosyo-ekonomik sınıfa mensup insanlarca okunduğunu söylemek yanlış
olmayacaktır. Yüksek farkındalık kategorisinde yer alan ürün/hizmet reklamları dergilerde bu yüzden
daha sıklıkla yer alır.
İnsanlar dergilerle daha uzun süreli bir ilişki içindedir. Gazeteler günü geçtiğinde değerini yitirir ama
dergiler uzun süre saklanır. Bunun bir sebebi; dergilerde yer alan haber ve konuların çabuk eskimeyecek
şekilde seçilmiş olmasından kaynaklanır. Bir diğer sebep ise dergilerin baskı kalitesinin yüksek olmasıdır.
Gazeteler fiziki olarak çabuk eskimesine rağmen, dergiler daha dayanıklıdır. Tekrar göz gezdirilen
dergilerde yer alan reklamlar da bu açıdan daha etkili olabilir.
Dergi reklamları gazete reklamlarına göre daha fazla incelenir. Bu durum özellikle bazı ürün/hizmet
kategorileri ve lansman (piyasaya ilk kez tanıtım yapılması) çalışmaları için avantaj sağlar. Karışık
kullanım özelliğine sahip, tüketicinin fazla bilgiye ihtiyaç duyduğu ürün/hizmetlerde veya fiziksel
görünümü itibarıyla reklamın fotoğraf kalitesinin önem taşıdığı durumlarda dergi reklamları daha uygun
olacaktır. Diğer yandan ani gelişen gündeme hitap eden reklam çalışmaları için gazete daha uygun bir
mecradır. Çünkü dergilerin yayın sıklıkları düşüktür ve reklamların dergiye ulaştırılması için öngörülen
süre gündemi yakalamak için yeterli olmayacaktır.
Dergiler, reklamcılara yaratıcı fikirler sağlayacak farklı sayfa tasarımlarına sahip olabilirler.
Katlanabilen kapaklar, örnek ürünlerin sayfalara yapıştırılabilmesi, şeffaf ek sayfalar ve daha pek çok
yaratıcı uygulama, gelişen teknolojiyle beraber dergi reklamcılığında kullanılmaktadır. Diğer yandan bu
uygulamalar normal dergi reklamlarından daha pahalıya mal olmaktadır. Yine de bu tarz uygulamaların,
birbirine benzeyen pek çok reklam arasından sıyrılmak için markalar tarafından tercih edildiğini
söyleyebiliriz.
Antalya’nın Kemer ilçesi, turistlerin yoğun ilgi gösterdiği bir tatil
yöremizdir. Bu bölgede yeni açılan ve kendine hedef kitle olarak yerli turistleri belirlemiş
bir otel, sizce gazete ve dergi reklamlarından ne şekilde yararlanabilir?
GAZETE VE DERGİ İÇİN REKLAM YAZIMI
Reklam yazarları mecralar üzerinde uzmanlaşma şeklinde bir çalışma disiplinine sahip değildirler. Yani
bir reklam yazarı sadece gazete veya sadece radyo reklamı yazmaz. Bunun yerine her mecranın kendine
has özelliklerini bilir, hazırladığı yaratıcı fikir ve metinleri buna göre adapte eder. Dolayısıyla her
mecranın kendine özgü dinamikleri olsa da reklam yazarı eninde sonunda bir metin kaleme alacaktır.
Dolayısıyla yazma eylemine ne şekilde yaklaşacağı son derece önemlidir. Bu konuda çeşitli öneriler
getirilebilir:
•
Tek bir yaratıcı fikir ve tek bir anlatım biçimi yeterli değildir. Reklam sanattan beslenen bir
çalışma alanı olsa da günün sonunda ortaya çıkan ürün sanatsal bir değer taşımaz. Reklamveren
firmalar pek çok sebeple yaratıcı fikri veya reklam metnini onaylamayabilirler. Dolayısıyla bir
reklam yazarı için “fikrini öldürmeyi bilmek” önemli bir meziyettir. Bir diğer önemli meziyet ise
pek çok fikir geliştirebilme becerisidir. Tek bir reklam çalışması için onlarca fikir geliştirilip
sayfalarca metin yazılabilir. Bir reklam yazarı bu durumu işin bir parçası olarak kabul etmeli ve
çalışma disiplinini buna göre oluşturmalıdır.
•
Çok sayıda fikir ve metin oluşturabilmek, çalışma biçimini doğru yönlendirmekle mümkündür.
Kimi zaman akla gelen fikir veya başlık tam olarak yerine oturmayabilir. Henüz ham bir fikri
hemen işlemek mümkün olmayabilir. Bu tarz bir durumda gerekli notları alarak çalışmaya
devam etmek önemlidir. Ham fikrin peşinde saatler harcamaktansa, başka fikirler aramaya
yönelmek daha verimli olabilir. Bu çalışma disiplini zihninizde pek çok taslağın oluşmasını
sağlayacaktır. Bu taslaklar ilerleyen süreçlerde çarpışarak ham fikirlerin olgunlaşmasına
yardımcı olabilir. Fikir veya metin taslaklarını not almak ve duvar panosu gibi görünür bir
yerlerde bulundurmak, çoğunlukla düşünme aşamasına olumlu etki edecektir.
80
•
Yazmak bir disiplin işidir. Reklam yazarları sanatçıların aksine, yazmak için doğru zaman, yer
ve ilham beklentisi içinde olamazlar. Çoğunlukla iş teslim tarihleri, yani yazdıkları metinleri
gerekli yerlere göndermek için verilen süre kısıtlıdır. Durum böyleyken reklam yazarlarının
düşünmeye ve yazmaya yoğunlaşmaları son derece önemlidir. Çalışma sürecinde pek çok kişiye
danışmak, fikir ve eleştiri almak hem zaman hem de motivasyon kaybına sebep olabilir. Hatta
yazarken düzeltme yapmak bile reklam yazarının enerjisini düşüren bir etmendir. Bu yüzden
fikirleri akla geldiği gibi, yüksek bir enerjiyle kaleme almak önemlidir. Yazım ve basit mantık
hataları daha sonra düzeltilebilir. Benzer şekilde, farklı kişilerin yorumları da zaten süreç
içerisinde alınacaktır.
•
Reklamcılık çok yoğun çalışılan bir alanıdır. Dolayısıyla bir reklam yazarının gün içinde pek
çok farklı müşteri ve iş için çalışması gerekir. Bu tarz bir ortamda tek bir iş üzerinde
yoğunlaşmak her zaman mümkün değildir. Kimi zaman akla gelen çok iyi bir fikir, üzerinde
yeterli yoğunlaşamama nedeniyle unutulabilir. “Demir tavında dövülür” atasözünden hareketle;
bir fikir bulunduğunda bunun üzerinde zaman yaratarak çalışmak son derece önemlidir. Reklam
yazarı kimi zaman eve geç gitmeyi göze alabilmelidir.
•
Başarılı bir reklam yazarının yeniden değerlendirme yeteneği son derece önemlidir. Bir reklam
yazarı düşünün ki; yıllarca pek çok marka için pek çok reklam fikri üretmiş, roman kalınlığında
metinler yazmış olsun. Eninde sonunda fikirler azalmaya, cümleler birbirini tekrar etmeye
başlayacaktır. Bu yüzden iyi bir reklam yazarı eleştirilen bir fikrini küçük düzeltmelerle
beğenilir hale getirebilir. Diğer yandan kabul edilmeyen fikir veya metinlerin arşivlenmesi son
derece önemlidir. İleride doğabilecek bir fırsat sayesinde, arşivde yer alan iş farklı bir
reklamveren tarafından fazlasıyla beğenilebilir.
Gazete ve dergi reklamları en temel haliyle metinler ve görsellerden oluşur. Reklam metni tek bir
bütüncül yapıdan oluşmaz. Farklı metin tür ve blokları bir araya gelerek ortak bir anlam yaratmak için
çalışırlar. Bu bölümde bir reklam metninin temel parçalarını ve özelliklerini inceleyeceğiz.
Başlık
Reklam metninin açılışı başlıkla yapılır. Başlık reklamın temel amacına ulaşmasında; yani tüketiciler
tarafından okunmasında son derece önemli bir göreve sahiptir. Okuyucu o sayfada kalıp kalmayacağına
başlığın ne söylediğine bakarak karar vermektedir. Reklamın “durdurucu etkisi” olarak da adlandırılan bu
durum, görselin bulunmadığı veya etki olarak zayıf kaldığı tasarımlarda, tümüyle başlığın üstlenmesi
gereken bir görevdir. İdeal bir başlığın özellikleri şunlardır:
•
Başlık kısa ve anlaşılır olmalıdır. Okuyucu satırlara yayılmış bir reklam başlığını okumak
istemeyecektir. Cümle uzadıkça okuyucunun dikkati dağılacak ve sonraki sayfaya geçme eğilimi
baş gösterecektir. Tüketici algısından çok uzak söylemler veya kelime oyunları anlaşılırlığı
olumsuz yönde etkileyecektir. Eğer reklamda yer alan diğer ögeler de okuyucuda merak
uyandırmıyorsa, tüketici reklama ilgi göstermeyecektir. Bu yüzden bir başlığın ilginç olması ve
anlaşılır olması arasında çok ince bir çizgi söz konusudur.
•
Başlık reklam mesajının en temel kısmıdır. Dolayısıyla reklam hangi amaçla üretilmişse (satış,
imaj, hatırlatma vb.); bu amaca yönelik kurulacak en kestirme iletişime işaret eder. Tüketici
başlığı okuduğunda ürün/hizmetin ona ne vaat ettiğini ve elde edeceği faydayı anlamalıdır.
•
Başlık bir yönlendirme levhası gibi işlev görür. Başlık sayesinde ilgisi çekilen okuyucu,
reklamın ana metnini okuma konusunda motive olacaktır. Bazı durumlarda gazete ve dergi
reklamlarında ana metne rastlamayabilirsiniz. Bu tarz reklamlarda başlığın üstlendiği görev daha
da zorlaşmaktadır. Başlık, reklamdaki görselle beraber tüketicileri düşünmeye davet
edebilmelidir. Bu tarz örneklere çoğunlukla imaj reklamlarında rastlandığını söylemek yanlış
olmayacaktır.
81
Resim 5.1: Sadece başlık içeren bir reklam. Bir moda markasının seyahat çantaları için yapılan reklamında, tenis
dünyasının ünlü çifti Steffi Graf ve Andre Agassi yer alıyor. Mutlu evlilikleriyle tanınan çift birbirlerine sarılmış şekilde bir
otel odasında gösteriliyor. Başlık; “aşktan daha büyük bir yolculuk var mı?” sorusuyla okuyucuları düşünmeye çağırıyor.
•
Rekabetin yoğun olduğu ve kalite, fiyat, garanti gibi temel ürün/hizmet özelliklerinin reklama
taşındığı durumlarda marka adının veya markayla özdeşleşmiş bir söylemin başlığa taşınması
yararlı bir yaklaşımdır. Okuyucular gazete veya dergiyi okumayı tamamladıklarında, gördükleri
reklamları da unutmaya başlamış olacaklardır. Sadece belli bir tarih aralığında fotoğraf
makinelerinde %50 indirim yapan elektronik marketin hangisi olduğunun okuyucu tarafından
unutulmasını hiçbir reklam yazarı arzu etmez.
Reklama konu olan farklı iletişim amaçları, farklı reklam başlıklarıyla ifade edilir. Temel bazı başlık
çeşitleri ve kullanıldığı durumları kategorize etmek mümkündür.
•
Vaat - Yarar Başlık: Marka veya ürün/hizmetin tüketiciye ne vaat ettiği ya da tüketicinin elde
edeceği yararın ön plana çıkartıldığı başlık türüdür. Türk fındığını yurtiçine ve yurt dışına
tanıtmayı amaçlayan reklamları hatırlayalım. “Bir avuç fındık iyi gelir” başlığı vaat
içermektedir. “Bir avuç fındık cildinize iyi gelir” başlığı ise tüketicinin fındıktan elde edeceği
temel faydaya vurgu yapmaktadır.
•
Haber Başlık: Gazete ve dergiler temel olarak insanları bilgilendirmeyi amaçlar. Reklam yazarı
da okuyucu algısının bilgilenmeye açık olduğu bu reklam ortamında, haber tarzı başlıklar
kullanarak mesajı iletmeye çalışabilir. “Hayalinizdeki inşaat projesi nihayet başladı” tarzı bir
başlık, konut satın almayı düşünen pek çok kişinin dikkatini çekecektir. Diğer yandan toplumun
genelini ilgilendiren bazı olaylar bir markanın reklam başlığına dönüşebilir. Sezonu şampiyon
olarak tamamlayan futbol takımının sponsoru olan marka; “tebrikler şampiyon” biçiminde bir
başlık kullanabilir. Klasik bir spor sayfası başlığı gibi duran bu başlığın altında ise, marka ile
kulübün sponsorluk anlaşması vurgulanabilir.
•
Meraklandırıcı Başlık: Bu tarz başlıklar, tüketicileri ana reklam metnini okumaya yöneltir.
Çoğunlukla fazla bilgi içeren veya tüketicilerin okumaktan kaçınabileceği kadar uzun metin
barındıran reklamlar için uygundur.
82
Resim 5.2: Meraklandırıcı başlık örneği. Reklamcılık tarihinde parmakla gösterilen bir Volkswagen reklamı. Başlığın
Türkçesi “ıskarta”. Volkswagen otomobillerin ne denli sıkı kontrollerden geçtiğini ve tüketicilere sadece mükemmel
olanın sunulduğunu anlatan reklam, meraklandırıcı bir başlıkla açılmış ve tüketicide okuma isteği yaratılmıştır.
•
Belirli Bir Kitleye Hitap Eden Başlık: Tüketiciler kendilerini anlayan marka mesajlarına daha
olumlu yaklaşırlar. Karşılarında kendilerini tanıyan bir marka olduğunu, istek ve ihtiyaçlarını
bildiğini görmek hoşlarına gider. Sadece belli bir kitlenin anlayacağı söylemleri başlığa taşımak
veya o kitlenin kullandığı belirgin dil özelliklerini başlığa yansıtmak bu açıdan yararlı olacaktır.
•
Buyurgan Başlık: Bazı başlıklar tüketiciyi doğrudan belli bir davranış göstermesi konusunda
uyarır, yani buyurur. “Hemen al”, “sakın geç kalma” gibi söylemleri buna örnek verebiliriz. Bu
tarz bir başlık tercih edildiğinde, tüketiciye vaat edilen çok net bir faydanın var olması gerekir.
Kısıtlı tarihlerde geçerli bir indirim, özel bir ürün/hizmet serisi gibi, tüketicinin hemen harekete
geçmezse kaçıracağı fırsatlar söz konusu olmalıdır. Aksi takdirde, günümüz yoğun rekabet
ortamından bunalmış olan tüketiciler, markaya yönelik olumsuz tutum geliştirebilir.
Unutulmamalıdır ki; insanlar sürekli olarak kendilerine otoriter bir şekilde seslenilmesinden
hoşlanmazlar.
•
Soru Başlık: Adından da anlaşılacağı üzere, okuyucuya bir soru soran ve sorunun cevabını
öğrenebilmek için reklama odaklanması gerektiğine işaret eden bir yaklaşımdır. Soru
83
başlıklarında kim, neden, hangisi, nasıl ve ne zaman gibi kalıplar kullanılabilir. Bu başlık
türünde soruyu kimin sorduğu önemlidir. Marka, kullanıcı veya belirsiz bir kişi soruyu
tüketiciye yönlendirebilir. Eğer markanın kullandığı bir ünlü söz konusuysa, soru başlık oldukça
doğru bir yaklaşımdır. Okuyucu, ünlü bir kişinin kendisine yönelttiği soruya daha büyük bir
dikkatle yaklaşacaktır.
Resim 5.3: Bir soru başlık örneği. AIDS karşıtı bir sosyal kampanyada ünlü aktör Tom Cruise yer alıyor. “Ben
umursuyorum, ya sen?” sorusuyla, reklam AIDS konusunda herkesi sorumluluk almaya çağırıyor. Fotoğraf ve başlık, bir
ünlünün doğrudan okuyucuya yönelttiği sorunun etkisini ortaya koyuyor.
•
•
•
Karşılaştırmalı Başlık: Karşılaştırma, reklamcılıkta çok sık kullanılan bir stratejidir.
Ürün/hizmeti kullanmadan öncesi - kullandıktan sonrası ve rakip ürün/hizmetlerle karşılaştırma
en sık rastlanılan yaklaşımlardır. Karşılaştırmanın başlığa taşınması da son derece dikkat çekici
olabilir.
Meydan Okuyan Başlık: Meydan okuma önemli bir marka stratejisidir. Eğer markanın vaadi
veya iddiası çok net ve kanıtlanabilir durumdaysa, bu bir meydan okumaya dönüşebilir. “X
marka benzin alın, her depoda 20 km fazladan yol yapın” başlığı buna örnek olarak verilebilir.
Unutulmaması gereken; meydan okuyan başlığın tüketiciye bir söz verdiğidir. Eğer bu söz
yerine getirilemezse, marka bundan ciddi zarar görür.
Davet Başlık: Okuyucu için bir davet içeren başlık çeşididir. Bu davet bir açılış veya promosyon
için olabilir. Diğer yandan bir havayolu firması “gökyüzündeki evinize davetlisiniz” tarzı bir
başlıkla analojik (benzeşim) bir anlatım yolu seçilebilir. Burada sözü edilen davet; “en az eviniz
kadar rahat bir ortamda uçuş deneyimi” sunulmasıdır.
Başlık bir reklamın açılışıdır. Tüketicinin reklamı incelemeye devam edip etmeyeceğinin kararı bu
aşamada verilir. Bu yüzden başlık son derece kritik bir öneme sahiptir.
84
Şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan ulusal bir firma, Eskişehir–
İstanbul hattında da hizmet vermeye başlayacaktır. Eskişehir yerel gazetelerinde
yayınlanacak bu konuda bir reklam için ne tür başlık yazmanın daha doğru olacağını
tartışınız.
Alt Başlık
Kimi zaman reklamın başlığında vurgulanması gereken birden fazla nokta söz konusudur. Tüm bu
mesajların tek bir kısa cümleyle başlığa çevrilmesi zor olabilir. Bu tarz durumlarda alt başlık reklam
yazarlarının kullandığı bir araçtır.
Alt başlık her reklamda bulunmak zorunda değildir. Kullanılmasının gerekebileceği bazı durumlar
şunlar olabilir:
•
Başlık ve ana metin arasında bir kopukluk oluşuyorsa, okuyucu bağlantıyı kurmakta
zorlanıyorsa,
•
Başlık bir soru içeriyorsa ve ana metinden önce cevabı özetlemek gerekiyorsa,
•
Fiyat, garanti süresi gibi destek bilgilerin başlığa taşınamaması söz konusuysa,
Başlık ve alt başlık birbirlerinin görevini yüklenmezler. Yani alt başlık başlığın devamı niteliğinde
değildir. Aynı şeyi söylemez, aynı noktaları vurgulamazlar.
Ana Metin
Ana metin reklamın temel bilgilendirme işlevini yerine getirmesini sağlar. Tüketici; başlık, alt başlık ve
görselden bazı bilgiler elde etmiştir. Eğer bu bilgiler ilgisini çektiyse ve ürün/hizmeti detaylı bir şekilde
incelemek isterse ana metni okuyacaktır. Ana metin reklamın yoğun bilgilendirme işlevini üstlense de
reklamın bir bütün olduğu unutulmamalıdır. Başlık, alt başlık ve görsel yaratıcı bir üslup taşıyorsa, ana
metin de aynı özelliği göstermelidir.
İnsanların artık daha az okuduğu, bu yüzden reklamların daha kısa metinlere sahip olması gerektiği
söylenir. Bu kısmen doğrudur. Reklamcılığın geliştiği yıllarda tüketiciler reklamları önemli bir bilgilenme
aracı olarak kullanmaktaydı. Günümüzde ise insanlar bilgilenme ihtiyaçlarını pek çok yerden
karşılayabiliyor. Liberal ekonomi politikaları beraberinde yoğun rekabeti, yoğun rekabet ise tüketicileri
çepeçevre saran reklam yığınlarını getiriyor. Her gün pek çok reklama maruz kalan tüketiciler ise
karşılaştıkları reklama fazla zaman ayırmıyor. Bu yüzden bugün pek çok reklamın görsel ağırlıklı ve kısa
metinli olduğunu görüyoruz. Diğer yandan reklamcılığın yaratıcı bir çalışma alanı olduğunu unutmamak
son derece önemli. Tüketici okuduğunda “ödülleneceğini” hissettiği bir reklam metnine mutlaka ilgi
gösterecektir. Bu ödül önemli bir bilgi olabileceği gibi, okuyucu açısından duygusal bir fayda da söz
konusu olabilir.
85
Resim 5.4: Bir saat markasının anneler günü için yaptığı yoğun metne sahip bir reklam. Duygusal bir yaklaşım kullanan
reklam, günün saatleri ve tipik anne davranışları arasında hoş bir ilişki kuruyor. Okuyucuda yaratılan merak ve duygusal
atmosfer, metnin sonuna kadar okunmasına yardımcı oluyor. Reklam okuyucuya, bu saat markasının anneler günü için
güzel bir hediye olabileceğini hatırlatıyor. Bu çalışma 2012 yılı Kırmızı Yarışmasında, “Basında En İyi Reklam Metni”
ödülünü kazanmıştır.
Ana metinin taşıması gereken bazı özellikler şunlar olabilir:
•
Reklam yazarı tüketicinin reklamın ana metnini okuması için iyi bir sebep sunmalıdır. Başlık ve
alt başlık bu görevi yerine getirecek bir başarı gösterseler bile, ana metnin sıkıcı bir tarzda
başlaması büyük hatadır. Okuyucu metinden sıkıldığı an okumayı bırakacak, bu da sadece başlık
ve alt başlıktan edindiği bilgiyle satın alma veya almama kararını vermesine sebep olacaktır.
Ana metnin sıkıcılıktan uzak bir tarzda yazılması gerekir.
•
Kullanılan dil anlaşılır ve basit olmalıdır. Ağdalı anlatımlar, uzun betimlemeler ve cümleler ana
metnin okunurluğunu azaltacaktır.
•
Okuyucunun günlük hayatında sık kullanmadığı kelimeler ve anlatım biçimleri tercih
edilmemelidir. Okuyucunun anlamını bildiği kelimeler ve zorlanmadan takip edebileceği bir
anlatım biçimi seçilmelidir.
86
•
Ana metin gerektiğinden daha uzun olmamalıdır. Laf kalabalığı yapmak veya reklam alanını
verimli kullanmak adına gereksiz pek çok bilgi vermeye çalışmak yanlıştır.
•
Tüketici ana metni okuduğunda reklamın samimiyetinden şüphe etmemelidir. Her gün yüzlerce
reklam mesajına maruz kalan günümüz tüketicisi için marka dilinin samimiyeti son derece
önemlidir. Metnin tüketiciyle kurduğu olumlu ilişki ikna sürecini hızlandıracaktır.
Ana metinler pek çok farklı şekilde yazılabilir. Tüketici profili, ürün/hizmetin özellikleri, pazardaki
rekabet, tüketici farkındalığı ve ilginlik seviyesi gibi pek çok değişken reklam metninin yazım biçimini
etkiler. En temel haliyle ise iki çeşit ana metinden bahsedebiliriz:
•
Doğrudan Satış Yaklaşımı: Amaç okuyucuyu en kesin şekilde satın alma davranışı göstermesi
konusunda harekete geçirmektir. Bunun için rasyonel yani akılcı ve mantıklı argümanlarla bezeli
bir metin oluşturulur. Ürün/hizmetin temel faydası, varsa biricik özelliği, çeşitli kanıtlar ve
tanıklar bu tarz metinlerin temel elemanlarıdır. Okuyucuyu harekete geçirici promosyon,
yarışma, çekiliş temalı reklamlarda da doğrudan satış yaklaşımı ön plandadır.
•
Dolaylı Satış Yaklaşımı: Okuyucu doğrudan satın almaya yönlendirilmez. Bunu yerine
ürün/hizmeti satın alırsa neler olabileceğine yönelik mesajlar ön planda tutulur. X deterjanını
satın alarak sadece temiz çamaşırlara değil, ideal bir anne olmanın hazzına da ulaşıldığını
anlatan reklam metninin, dolaylı satış yaklaşımını benimsediğini söyleyebiliriz. Mizahi yapıya
sahip metinleri de bu kategoride değerlendirmek mümkündür.
Başarılı bir reklam yazarı uzun bir ana metni tüketiciye okutabilecek dil becerisine sahip olmalıdır.
Cümlelerin geniş zamanda kurularak güncellik ve dinamiklik sağlanması, doğrudan okuyucuya hitap eden
bir seslenme tarzı seçilmesi, okuyucuların aşina olduğu sözcüklerin tercih edilmesi, noktalama
işaretlerinin metne anlam katacak şekilde, doğru yerde kullanılması, ana metni okunur kılmak için yararlı
birkaç ipucudur.
Kapanış
Reklam metninin bitme noktasıdır. Bu aşamada okuyucu, başlıkta ve ana metinde yer alan önemli
noktaları bir kez daha gözden geçirme şansı bulmalıdır. Reklamın hatırlanması özellikle istenilen
kısımları da yine kapanışta yer alır. İmaj reklamlarında bu bölüm özet amacıyla kullanılırken,
ürün/hizmet özelliklerine yönelik reklamlarda tüketiciye yol gösterici, davranışa yöneltici bilgi ve ifadeler
yer alır. Özellikle uzun ana metinlerin sonunda reklamın ana vaadini toparlama görevi üstlenir.
Slogan
Slogan, markaya ilişkin tüketicinin aklına yerleştirilmek istenen temel özelliği anlatan kısa bir cümledir.
Bu cümle çabuk öğrenilmeli ve uzun zaman sonra bile tüketici tarafından hatırlanır olmalıdır. Eğer
markanın biricik olan bir özelliği varsa bunun sloganda vurgulanması önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Sloganın tüketici tarafında kolay hatırlanması için ahenkli/kafiyeli yazılması, marka adını içinde
barındırması veya markaya doğrudan atıf yapan özgünlükte olması yararlı olacaktır.
Slogan sadece basın reklamları için bir metnin parçası olarak düşünülmemelidir. Daha çok marka
stratejisinden ortaya çıkan ve reklam kampanyası çerçevesinde tüm mecralarda kullanılan bir söylemdir.
Başarılı bir slogan, reklam kampanyaları değişse de uzun yıllar markaya hizmet eder. Dolayısıyla her
reklam çalışması için ayrı bir slogan yazılması söz konusu değildir. Başarılı bir sloganın bazı özellikleri
şunlar olabilir:
•
Kısa ve net olması tercih sebebidir. Sloganın tüm marka iletişiminin ve konumlandırmasının
özeti niteliğinde olduğu unutulmamalıdır.
•
Tüketici sloganı duyduğunda markayı, markayı duyduğunda ise sloganı zorlanmadan
hatırlayabilmelidir. Bu durum tüketiciyle kurulacak uzun dönemli ilişkinin anahtarlarından
biridir.
•
Ürün/hizmete ilişkin biricik bir satış vaadi varsa bunun slogan taşınması yerinde olacaktır. Diğer
yandan günümüzde ürün ve hizmetler fazlasıyla birbirine benzemeye başlamış ve biricik satış
87
vaatleri azalmıştır. Kısa sürede biricikliğini yitirecek bir söylemi marka iletişimine taşımak
sakıncalı olabilir. Biricik satış vaadinin, tüketiciye verilen bir söz niteliğinde olduğunu
unutmamak gerekir.
•
Ahenkli ve kafiyeli söylemler tüketicinin zihninde daha kolay yer edinir. Yine de reklam
yazarının görevi tüketicinin kulağına değil zihnine seslenmektir. Asıl olan ne söyleneceğidir.
Bunun olabildiğince güzel ifade edilmesi için de reklam yazarı tüm yeteneğini kullanmalıdır.
•
Slogan, markanın hedef kitlesiyle iletişim kurarken kullandığı en önemli araçlardan biridir.
Dolayısıyla markayla özdeşleşmesi, karıştırılmaması ve özgün olması son derece önemlidir.
Rakiplerin sloganlarını çağrıştırmamalı, başka bir ürün/hizmet kategorisindeki marka
sloganlarını anımsatmamalıdır.
Slogan bir basın reklamının sonunda, söylenenlerin hepsinin altına markanın attığı bir imza
niteliğindedir.
DİĞER BASILI REKLAM ORTAMLARI
Gazete ve dergilerin haricinde, doğrudan reklam ortamı olarak planlanan araçları bu kategori altında
inceleyebiliriz. Mektup, broşür ve kataloglar en temel basılı reklam ortamlarıdır. Bu basılı araçlar
doğrudan hedef kitlenin adreslerine postalanabilir veya tüketiciler kendi istekleriyle mağazalardan
alabilirler. Bu araçlar, gazete ve dergi reklamlarına göre daha fazla kontrol altında tutulabilirler. Bir
gazete reklamı baskı kalitesinden ötürü istendik görünümden uzak bir halde tüketicinin karşısına çıkabilir.
Broşür ise baskı kalitesi başta olmak üzere pek çok kontrolden geçer ve ancak istendik sonuca
ulaşıldığında tüketiciyle buluşur. Özellikle pahalı ürün/hizmetlere ait katalog ve broşürler büyük bir
hassasiyetle tasarlanır.
Diğer yandan bu tarz reklam araçları, gazete ve dergilerden daha ucuzdur. Özellikle hedef kitleye
yönelik etkin doğrudan postalama şansı söz konusuysa, yani tüketicilere dair bir veri tabanı varsa ve
adreslere yollanacak reklam araçları doğru hedef kitleye ulaşacaksa; son derece maliyet-etkin bir
çözümden bahsediyoruz demektir. Gönderi yapılacak hedef kitle iyi analiz edildiyse, ilk postalama bile
satışın gerçekleşmesine olanak yaratabilir. Tüketiciyle kurulan bu ilk temas, uzun dönemli bir ilişkiye
dönüşme potansiyeline de sahiptir. Bu kitleye zaman içinde hatırlatıcı tarzda postalamalar yapılabilir.
Markaya yönelik bağlılık yaratma amaçlı program ve promosyonlar da bu yaklaşımın bir parçasıdır.
Evlere servis prensibiyle çalışan bir pizza restoranının, reklam ortamı
olarak doğrudan postalamayı nasıl kullanabileceğini tartışınız.
Doğrudan reklam ortamı olarak planlanan basılı araçların kendilerine has özellikleri vardır. Bu
özellikler, araçlara uygun metin yazım taktiklerini gerektirir. Şimdi bu araçları ve reklam metni açısından
gerektirdiklerini inceleyeceğiz.
Mektup
Mektup basılı doğrudan postalama araçları içerisinde en kişisel, dolayısıyla tüketiciler tarafından en
samimi algılanandır. Doğrudan kişiye seslenen bir dil yapısıyla yazılan mektup, daha posta kutusuna
atıldığı anda üzerinde isim yazan zarfı sayesinde dikkat çekicidir. Sıkıcılıktan uzak kısa paragraflarla
yapılandırılmış, tüketicinin ilk ilgisini boşa çıkartmayan bir mektup, okuyucuya hemen her mesajı
iletebilir. Mektup, reklam bombardımanı altındaki tüketiciye ulaşmak için son derece etkindir.
Günümüzde elektronik posta mektubun yerini almış durumda. Artık pek azımızın posta kutusuna hala
mektup geliyor. Dolayısıyla mektubun nostaljik anlamı, marka mesajlarını taşımada ciddi bir samimiyet
avantajı doğuruyor. Klasik satış yaklaşımlarının aksine, mektubun yazım tarzı da bu samimiyeti
taşımalıdır. Mektup metni doğrudan yazılan kişiye seslenmeli, günlük yazışma biçiminin dışına
taşmamalıdır. Samimi de olsa çok uzun bir mektup okunurluğu düşürecektir. Benzer şekilde blok bir
metin yerine paragraflar tercih edilmelidir.
88
Resim 5.5: Bir kömür markasının apartman yöneticilerine yolladığı mektup. Samimi bir tarzın ve günlük yazışma dilinin
tercih edildiği metin, hedef kitleyle karşılıklı anlayış yaratıp markanın yeniden tercih edilmesini sağlamayı amaçlıyor.
Broşür - Katalog
Broşür ürün/hizmet hakkında detaylı bilgi vermenin yanı sıra görsel yönüyle de ön plana çıkan bir basılı
reklam aracıdır. Broşürler az sayfalı, küçük boyutlu ve ortalama baskı kalitesinde tasarlanabileceği gibi,
prestij kataloğu biçiminde çok sayfalı ve çok pahalı da olabilirler. Bir süpermarketin belli bir haftadaki
indirimlerini duyurduğu az sayfalı broşürüyle, otomobil firmasının yeni modelini potansiyel hedef
kitlesine duyurmayı amaçladığı kataloğu elbette farklı dinamikler üzerine tasarlanır. Bazı broşür ve
kataloglar görsel ağırlıklıyken, bazıları yoğun metne ihtiyaç duyabilir. Broşür ve katalog metinlerini
okunur kılmak son derece önemlidir. Tüketiciler bir sonraki sayfayı merak etmelidirler.
89
DİĞER BASILI REKLAM ORTAMLARI İÇİN METİN YAZIMI
Reklamı yapılan ürün/hizmettin özellikleri, hedef kitle profili, tüketicilerin farkındalık düzeyi ve daha pek
çok değişken reklam metninin nasıl yazılması gerektiğini etkiler. Yine de mektup, broşür veya katalog
metni yazarken uyulması gereken bazı temel kurallardan bahsetmek olasıdır:
•
Tüketici metne bakar bakmaz ilgisini çeken bir noktayla karşılaşmalıdır. Bu nokta çoğunlukla
okuyucunun yararına olan bir durumdur.
•
Okuyucunun metnin tamamını okuyabilmesi için ilgisinin hep yüksek tutulması gerekir.
Özellikle yoğun bir metin yapısı söz konusuysa, ürün/hizmete ait en dikkat çekici noktaları
metne dağıtmak gerekecektir. Okuyucunun sıkılarak sayfaları hızlı hızlı çevirmesi sık rastlanan
bir durumdur. Metnin stratejik noktalarına yerleştirilecek alt başlıklar, bu tarz okuyucuların
ilgisini yeniden çekme ve metne odaklanmalarını sağlamada kullanılan bir tekniktir.
•
Metnin kapanışı özet görevini yerine getirmelidir. Ürün/hizmetin temel faydası ve satış koşulları
okuyucuya hatırlatılmalıdır.
•
Eğer bir marka sözcüsü varsa ve metin bu kişinin anlatımı biçiminde yapılandırıldıysa, kapanışın
sözcünün ismi, soy ismi, unvanı ve imzasıyla yapılması gerekir. Özellikle mektup için bu kural
son derece önemlidir. Günümüz baskı teknikleriyle imzanın gerçek gibi gösterilmesi
mümkündür. Bu sayede okuyucuda sadece kendine özel bir mektup yollandığı izlenimi
uyandırılabilir.
•
Bazı doğrudan postalama araçları yollanırken zarf kullanılabilir. Zarf, tüketicinin markayla posta
kutusunda ilk karşılaşma anıdır. Kimi zarf tasarımları merak uyandıracak şekilde tasarlanır.
Böylece tüketicinin asıl reklam aracını inceleme şansı artırılmaya çalışılır. Zarfın üzerine marka
vaadini veya tüketici yararını işaret eden ve merak uyandıran mesajlar yazılabilir.
•
Eğer elinizde hedef kitleye ait bir araştırma sonucu varsa ve tüketicinin hangi karar
aşamalarından geçerek satın alma davranışı gösterdiğini biliyorsanız, bunu reklam metnine
yaratıcı bir şekilde taşımak yararlı olacaktır. Düz bir anlatım tarzı benimsemektense okuyucuya
sorular yöneltilebilir. Tüketicide yaratılmak istenen etki; “bu marka beni gerçekten tanıyor,
ihtiyaçlarımı çok iyi biliyor” dedirtmektir.
•
Metinde samimiyet önemlidir fakat bunu yaparken marka duruşunu zayıflatacak bir algı
yaratmamak gerekir. Özellikle Türkiye gibi otoriteye saygının önemli bir toplumsal dinamik
olduğu ülkelerde, markaların tüketici gözünde güvenilirlik ve inanılırlık yaratabilmek için bir
miktar otoriter olması yararlıdır. Bir marka ne kadar güvenilir olduğunu tüketiciye ancak doğru
bir metin yapısıyla anlatabilir.
Günümüzde basılı reklam araçlarının yerini çoğunlukla internet temelli araçlar almaktadır. Elektronik
posta, interaktif broşür/kataloglar, gazetelerin internet sayfaları ve burada yer alan reklamlar bu duruma
örnek olarak gösterilebilir. Internetin geldiği bu nokta reklamcılığı da köklü bir şekilde değiştirmektedir.
Internette incelediğiniz bir broşür, basılı olanından çok daha farklı olacaktır. Benzer şekilde bir gazetenin
internet sayfasında yer alan reklam da basılı gazetedekinden farklıdır. Bu ünitede sadece basılı araçlar
için reklam metni yazımını ele aldık. Internet temelli reklamlar ve bu reklamlar için metin yazımını
ilerleyen ünitelerde inceleyebilirsiniz.
90
Özet
olmayacaktır. Yüksek farkındalık kategorisinde
yer alan ürün/hizmet reklamları dergilerde bu
yüzden daha sıklıkla yer alır.
Günümüzde pek çok reklam mecrasından, yani
reklamların yayınlandığı ortam ve araçlardan söz
edebiliriz.
Basılı
mecralar;
adında
da
anlayacağımız üzere gazete/dergi gibi kağıda
basılan ve içerisinde reklam alanları barındıran
yayınlardır. Diğer yandan posta kutunuza atılan
broşürler, yolda yürürken size uzatılan el ilanları
da basılı reklam araçlarıdır. Tüm bu mecralar için
reklam metni yazımı ise ciddi bir uzmanlık
alanıdır. Üstelik her aracın tüketici üzerinde
farklı bir etkisi olduğunu unutmamak gerekir.
Başarılı bir reklam yazarı, üzerinde çalıştığı
reklamın hangi mecrada, ne tür etkiler
yaratabileceğini ve mecralara uygun reklam
yazımı tekniklerini bilmek zorundadır.
Mektup, broşür ve kataloglar da en temel basılı
reklam ortamları arasında sayılmalıdır. Bu basılı
araçlar
doğrudan hedef kitlenin adreslerine
postalanabilir veya tüketiciler kendi istekleriyle
mağazalardan alabilirler. Bu araçlar, gazete ve
dergi reklamlarına göre daha fazla kontrol altında
tutulabilirler. Bir gazete reklamı baskı
kalitesinden ötürü istendik görünümden uzak bir
halde tüketicinin karşısına çıkabilir. Broşür ise
baskı kalitesi başta olmak üzere pek çok
kontrolden geçer ve ancak istendik sonuca
ulaşıldığında tüketiciyle buluşur. Özellikle pahalı
ürün/hizmetlere ait katalog ve broşürler büyük bir
hassasiyetle tasarlanır.
Basılı reklam ortamları veya mecraları
dendiğinde; bir matbaada basılan ya da farklı
teknolojilerle çoğaltılan, içinde reklam alanları
bulunduran kitle iletişim araçları (gazete, dergi,
vb.) veya doğrudan reklam ortamı olarak
planlanmış araçlar (katalog, broşür vb.)
anlaşılmalıdır. Bu tür araçların ortak özelliği
görsel mecralar olmalarıdır. Hedef kitleden
beklenen reklam metinlerini okuması, fotoğraf
veya çizimlere bakarak markanın vermeye
çalıştığı mesajı algılamasıdır.
Diğer yandan bu tarz reklam araçları, gazete ve
dergilerden daha ucuzdur. Özellikle hedef kitleye
yönelik etkin doğrudan postalama şansı söz
konusuysa, yani tüketicilere dair bir veri tabanı
varsa ve adreslere yollanacak reklam araçları
doğru hedef kitleye ulaşacaksa; son derece
maliyet-etkin bir çözümden bahsediyoruz
demektir. Gönderi yapılacak hedef kitle iyi analiz
edildiyse,
ilk
postalama
bile
satışın
gerçekleşmesine olanak yaratabilir. Tüketiciyle
kurulan bu ilk temas uzun dönemli bir ilişkiyi de
dönüşme potansiyeline sahiptir. Bu kitleye zaman
içinde hatırlatıcı tarzda postalamalar yapılabilir.
Markaya yönelik bağlılık yaratma amaçlı
program ve promosyonlar da bu yaklaşımın bir
parçasıdır.
Gazete, toplumun bilgilenmesi ve gündemi takip
edebilmesi için son derece önemli bir kitle
iletişim aracıdır. Matbaanın ortaya çıkmasını
takip eden yıllar, gazete ve medeniyet ilişkisinin
kanıtı niteliğindedir. Reklamlar da temel olarak
tüketicileri bilgilendirmek amacıyla yapılır. Her
gün milyonlarca kişiye ulaşan bir kitle iletişim
aracı, doğal olarak önemli bir reklam ortamı
haline gelmiştir. Günümüzde pek çok gazete hem
basılı hem de internet üzerinden okuyucularıyla
buluşmaktadır. Bu iki tür gazeteciliğin kendine
özgü dinamikleri olduğu gibi, buralarda
yayınlanan reklamların özellikleri de birbirinden
tümüyle farklıdır.
Gazeteden sonra geniş kitlelere ulaşmak amacıyla
kullanılan ikinci araç dergidir. Dergiler
gazetelerin aksine günlük değildir. Haftalık, aylık
veya daha farklı sıklıklarda yayınlanabilirler.
Yayın konuları ve okuyucu profilleri son derece
nettir. Bu durum reklamcıların işini önemli
derecede kolaylaştırmaktadır. Gazete hemen her
sınıf insan tarafından alınmakta ve okunmaktadır.
Reklam mecrası olarak görülen dergilerin ise
daha üst sosyo-ekonomik sınıfa mensup
insanlarca
okunduğunu
söylemek
yanlış
91
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi Türk reklam
sektörünün gelişim yıllarına emek veren ve edebi
yazarlık alt yapısına sahip bir kişi değildir?
6. Bir gazete içindeki en küçük ve en net tarif
edilmiş reklam alanı aşağıdakilerden hangisidir?
a. Tam sayfa ilanlar
a. Tuna Kiremitçi
b. Yarım sayfa ilanlar
b. Egemen Berköz
c. Çeyrek sayfa ilanlar
c. Yılmaz Gruda
d. Seri ilanlar
d. Ferit Edgü
e. Küçük ilanlar
e. Onat Kutlar
7. Aşağıdakilerden
hangisi
dergilerin
reklamcılara yaratıcı fikirler sağlayan farklı sayfa
tasarımlarından biridir?
2. Bir matbaada basılan ya da farklı teknolojilerle
çoğaltılan, içinde reklam alanları bulunduran kitle
iletişim araçlarına veya doğrudan reklam ortamı
olarak planlanmış araçlara ne isim verilir?
a. Doğrudan postalama
a. Basılı olmayan reklam ortamları
b. Mektup
b. Görsel reklam ortamları
c. Seri ilan sayfası
c. Yayın yapan reklam ortamları
d. Banner
d. Sıradan reklam ortamları
e. Örnek ürün yapıştırılmış sayfa
e. Basılı reklam ortamları
8. Aşağıdakilerden hangisi reklam metninin
temel parçalarından biri değildir?
3. Tüketicilerin ürün/hizmetle ilgili detaylı
bilgiye ihtiyaç duyduğu durumlarda aşağıdaki
reklam ortamlarından hangisi daha uygundur?
a. Ana metin
a. Yayılı reklam ortamları
c. Seri ilan
b. Basılı reklam ortamları
d. Başlık
c. Yayın yapan reklam ortamları
e. Alt başlık
d. İşitsel reklam ortamları
9. Aşağıdakilerden hangisi bir başlık çeşidi
değildir?
b. Kapanış
e. Basılı olmayan reklam ortamları
4. Aşağıdakilerden hangisi kitle iletişim aracı
olan bir basılı reklam ortamıdır?
a. Haber başlık
a. Televizyon
c. Meraklandırıcı başlık
b. Radyo
d. Buyurgan başlık
c. Banner
e. Soru başlık
d. Dergi
e. Internet
10. Doğrudan postalama araçları içerisinde en
kişisel, dolayısıyla tüketiciler tarafından en
samimi algılananı aşağıdakilerden hangisidir?
5. Aşağıdakilerden hangisi gazetelerin temel üç
dağıtım alanı sınıflandırmasından biridir?
a. Broşür
a. Yerel
b. Mektup
b. Haftalık
c. Katalog
c. Günlük
d. Gazete
d. Aylık
e. Dergi
b. Banner başlık
e. Üç aylık
92
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 1
1. a Yanıtınız yanlış ise “Giriş” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
Eskişehir tam anlamıyla bir üniversite kentidir ve
Yunus Emre Kampusu’na her gün pek çok
öğrenci gelmektedir. Öğrencileri yeni bir
restoranın açılışından haberdar etmenin en kolay
yolu el ilanları olacaktır. Özellikle yemek
saatlerinde dağıtılacak ilanlar daha çok ilgi
çekecektir. Diğer yandan Eskişehir oldukça
gelişmiş bir yerel basına sahiptir. Gazete ve
dergilerin
kullanımı
bu
açıdan
yanlış
olmayacaktır ama hedef kitle öğrenciler olduğu
için; el ilanları daha ucuza, doğrudan hedef
kitleye ulaşacak olan araçtır.
2. e Yanıtınız yanlış ise “Basılı Reklam
Ortamları” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
3. b Yanıtınız yanlış ise “Basılı Reklam
Ortamları” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
4. d Yanıtınız yanlış ise “Kitle İletişim Aracı
Olan Basılı Reklam Ortamları” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
5. a Yanıtınız yanlış ise “Gazete” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Turizm yoğun rekabetin yaşandığı bir sektördür.
Otellerin yoğun olarak bulunduğu noktalarda bu
rekabet daha da artmaktadır. Turizm sezonunda
gazete ve dergilerde ne kadar çok otel reklamı
gördüğünüzü
hatırlarsanız,
rekabetin
yoğunluğunu
daha
iyi
anlayabilirsiniz.
Reklamınızı tasarlarken gazete ve dergilerin
özelliklerini göz önünde tutmanız bu açıdan son
derece önemlidir. Gazetelerin baskı kalitesinin
düşük olduğunu, turizm gibi görsel çekiciliğin
önemli olduğu bir sektörü yansıtırken yeterli
olamayabileceğini unutmamak gerekir. Dergiler
tüketiciler üzerinde bu açıdan daha başarılı
olacaktır. Diğer yandan dergilerin basım sıklığı
gazetelere göre daha azdır. Bu yüzden indirim,
promosyon gibi anlık bilgilerin gazeteler yoluyla
hedef kitleye aktarılması daha etkin olacaktır.
Dergi reklamları gazete reklamlarına göre daha
fazla incelenir. Bu durum özellikle bazı
ürün/hizmet kategorileri ve lansman (piyasaya ilk
kez tanıtım yapılması) çalışmaları için avantaj
sağlar. Karışık kullanım özelliğine sahip,
tüketicinin fazla bilgiye ihtiyaç duyduğu
ürün/hizmetlerde veya fiziksel görünümü
itibarıyla reklamın fotoğraf kalitesinin önem
taşıdığı durumlarda dergi reklamlarının daha
uygun olacağını unutmamak gerekir.
6. d Yanıtınız yanlış ise “Gazete” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
7. e Yanıtınız yanlış ise “Dergi” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
8. c Yanıtınız yanlış ise “Gazete ve Dergi İçin
Reklam Yazımı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
9. b Yanıtınız yanlış ise “Başlık” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
10. b Yanıtınız yanlış ise “Mektup” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
Reklam yazarken kesin kurallardan bahsetmek
mümkün değildir. Yaratıcılığın çok önemli
olduğu bu çalışma alanı, her zaman farklı
alternatiflerin üremesine olanak tanıyacaktır.
Diğer yandan ünite boyunca gördüğünüz bazı
temel yaklaşımların varlığını da inkar edemeyiz.
Bahsi geçen tarzda bir başlık yazmanız gerekse;
93
Yararlanılan Kaynaklar
sizden asıl istenen tüketicileri bu yeni ulaşım
olanağından haberdar etmenizdir. “X firması
şimdi de Eskişehir – İstanbul hattında” tarzında
bir “haber başlık”, doğru bir yaklaşım olarak
kabul edilebilir.
Bayrıl B. (2008). “Başarılı Bir Reklam Yaratıcısı
Olmak İçin Şiir Okumak Şart mıdır?”,
ARA’SIRA, Sayı 1, 130-133 arasından alıntı.
Elden, M. ( 2004). Reklam Yazarlığı. 2. Baskı.
İstanbul: İletişim Yayınları.
Sıra Sizde 4
Evlere servis yapan bir pizza restoranının hangi
semtlere hizmet sunabileceği aşağı yukarı
belirgindir. Bu semtlerde yaşayan kişilerle
doğrudan posta yoluyla iletişim kurmak diğer
mecralara göre daha ucuz ve etkili olacaktır.
Öncelikle broşürlerin ilgili semtlerdeki posta
kutularına atılmasıyla beraber tüketicilerle ilk
iletişim gerçekleşmiş olacaktır. Bu broşürler
indirim
veya
promosyon
kuponlarıyla
zenginleştirilerek anında satış hedefleri de
gerçekleştirilebilir. Doğrudan postalama, pizza
restoranının tüketicileriyle uzun dönemli bir ilişki
kurmasına da olanak tanıyacaktır. Restorandan
bir kez sipariş veren tüketicilerin bilgileri bir veri
tabanına aktarılarak satın alma davranışları
zaman içinde gözlenebilir. Düzensiz sipariş
verenlere hatırlatıcı, düzenli müşterilere ise ödül
niteliğinde promosyonlar içeren doğrudan
postalama araçları yollanabilir.
Ergüven M. S. (2004). “Reklam Yazarlığı ve
Yaratıcılığı Üzerine Bir Profil Araştırması.”
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Anadolu
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Ergüven, M. S. (2009). Reklam Yazarlığı.
Reklamcılık Ed: R. Ayhan Yılmaz. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayını.
Gabay J. J. (2003). Copywriting. 2nd Edition.
Chicago: McGraw-Hill.
Ogilvy, D. (1983). Ogilvy on Advertising. 1st
Edition. New York: Crown Publishers Inc.
Serdarlı, E. (2008). Reklam Yazmak. 1. Baskı
İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
Sullivan L. (2001). Satan Reklam Yaratmak.
Çeviren: Sevtap Yaman. 1. Baskı Ankara:
MediaCat Yayınları.
Turan, G. (1988). “Yazarlık ve Metin Yazarlığı
Üstüne Öznel Bir İrdeleme” içinde: Ali Atıf Bir,
Fermani Maviş, Reklamın Gücü. 1. Baskı
İstanbul: Bilgi Yayınevi.
94
6
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Yayın yapan reklam ortamlarını tanımlayabilecek,
Televizyon için reklam yazımının gerektirdiği teknikleri açıklayabilecek,
Radyo için reklam yazımının gerektirdiği teknikleri aktarabilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Yayın Yapan Reklam Ortamları
Senaryo
Televizyon
Storyboard
Radyo
Çekim Ölçeği
Format
Yaratıcı Yaklaşım
İçindekiler
Giriş
Yayın Yapan Mecralar İçin Reklam Yazımı
Televizyon Reklamı Türleri
Televizyon Reklamı Yapım Formatları
Televizyon Reklamı Senaryosu
Storyboard
Kameranın Bakış Açısı
Radyo İçin Reklam Yazımı
96
Görsel-İşitsel Mecra İçin
Reklam Yazmak
GİRİŞ
24 Ocak’ta Apple Bilgisayar Macintosh’u sunacak.
Ve 1984’ün neden “Bindokuzyüzseksendört” gibi olmayacağını göreceksiniz.
Bu sözler tek bir televizyon kanalının reklam kuşağında sadece bir kez duyuldu. Apple markası bu reklam
sayesinde büyük bir ticari başarıya imza attı. Reklam ise bugün gelmiş geçmiş en iyi reklamlar arasında
gösteriliyor. Bu örneğin hikayesini incelediğimizde, görsel-işitsel mecraların önemini daha iyi
anlayacağız (Rutherford, 1996).
1970’lerde bilgisayar sektöründe büyük gelişmeler yaşanıyordu. Apple markası bu sürecin lideri
konumundaydı. Fakat Apple’ın en büyük rakibi olan IBM markası, piyasaya sürdüğü “Kişisel Bilgisayar”
modeli ile liderliği eline geçirmişti. Apple’ın kurucularından olan ve yaratıcı bir deha olarak kabul edilen
Steve Jobs, yeni Macintosh bilgisayarları piyasaya sürerek markayı eski parlak günlerine döndürmeyi
hayal ediyordu. Macintosh bilgisayarlar piyasaya 1984 yılının başında sürülecekti. Bu durum, Apple’ın
reklam ajansı Chiat/Day çalışanlarının harika bir fikir üretmelerine sebep oldu.
George Orwell “Bindokuzyüzseksendört” adlı romanını 1949 yılında yazmıştı. Kitap geleceğe yönelik
bir distopyayı anlatmaktaydı. Totaliter ve baskıcı bir rejimin bireyleri nasıl izleyebileceğini,
denetleyebileceğini ve yönetebileceğini gözler önüne seren eser, bu yönetim sisteminin efendisi olan “Big
Brother”a (Büyük Birader) özel bir vurgu yapmaktaydı. Bazı yorumcular romanı Stalinizm veya
Sosyalizme yönelik bir eleştiri olarak değerlendirirken, roman adını aldığı 1984 yılına yönelik bir kehanet
niteliğini hep korumuştur. Pek çok insan, hayatlarının 1984 yılında gerçekten de romanda anlatılan
kabusa benzeyip benzemeyeceğini merak etmekteydi.
Reklam ajansı, IBM markasının sektördeki koşulsuz liderliğini, romanda anlatılan konuya uyarladı ve
Apple’ın Macintosh’unu IBM’in Kişisel Bilgisayarı karşısında devrimci özelliklere sahip bir ürün olarak
konumladı. Reklam filmini bilim-kurgu sinemasının usta ismi Ridley Scott (filmlerinden bazıları Alien,
Blade Runner ve 2012’de seyirciyle buluşan Prometheus’tur) yönetti. Ortaya bir başyapıt çıkmıştı.
97
Resim 6.1: 1984 Reklam filminden kareler. Karanlık bir atmosferin hakim olduğu bir salon. Tutsak veya hisleri
körleştirilmiş, tek tip kıyafetli insanlar düzenli bir şekilde yürüyerek salondaki yerlerine otururlar. Bu sırada sporcu
kıyafetli bir kadın (Apple markasını temsil etmektedir) elinde devasa bir çekiçle salona doğru koşmaktadır. Salondaki
dev ekranda Büyük Birader (IBM markasını temsil etmektedir) sistemin mükemmelliğinden bahsetmektedir. Muhafızların
yakalayamadığı kadın salona girer ve elindeki çekici ekrana fırlatır. Patlayan ekrandan yayılan ışık ve rüzgar tutsakların
üzerine yayılır. Kadın Büyük Biraderi yok etmiş ve tutsakları özgür kılmıştır. Yani Apple, yeni ürünü Macintosh ile IBM’in
tüketiciler üzerindeki mutlak hakimiyetine son verecektir. Bu reklam filmini bir çok video paylaşım sitesinden
izleyebilirsiniz.
Ne var ki reklam az daha yayınlanamayacaktı. Reklam filminin TV’de ilk gösterim tarihi olarak 22
Ocak 1984 seçilmişti çünkü Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan erkeklerin (bilgisayar sektörünün
birincil hedef kitlesi) büyük çoğunluğu o gün ekran başında olacaklardı. Amerikan futbolu liginin final
karşılaşması olan Super Bowl’da 60 saniyelik reklam süresinin maliyeti 1 milyon dolara yakındı ve bu
rakam Apple’ın yönetim kurulunu düşündürüyordu. Apple yönetimi reklamı sadece bir kez yayınlama
kararı aldı.
Reklam inanılmaz bir etki yarattı. Maçı sunan spiker bile canlı yayında reklamdan ne kadar
etkilendiğini belirtmeden duramadı. Medya reklamı başlı başına bir haber konusu olarak ele aldı. Bu
durum Apple’a bedelsiz bir tanıtımın kapılarını sonuna kadar açtı. Hedef kitle üzerinde Macintosh
konusunda ciddi bir farkındalık ve heyecan oluşmuştu. Apple sadece bir kez yayınlayabildiği bir reklam
sayesinde çok büyük bir başarı elde etmişti.
Apple’ın 1984 reklamı, yayın yapan mecraların tüketici üzerindeki etkisine yönelik önemli bir
örnektir. İnternetin gelişimiyle beraber geleneksel mecraların değer kaybettiği yönünde çeşitli görüşler
dillendirilmektedir. Elbette internet reklamverenler ve reklamcılar için yepyeni fırsatlar sunmaktadır.
Yine de geleneksel mecraların –en azından bir süre daha- reklam dünyası için vazgeçilmez olacağını
unutmamak gerekir. Ülkemizde televizyon hala büyük bir reklam kampanyasının olmazsa olmaz
mecrasıdır. Sabah ve akşam saatlerinde araba kullanan ve büyükşehirlerde yaşayan pek çok insana ise
radyo reklamlarıyla ulaşmak son derece etkili bir yaklaşımdır. Bu ünitede yayın yapan mecralar için
reklam yazımı üzerinde duracağız (Elden, 2004; Özgür, 1994; Ogilvy, 1983; Gabay, 2003; Sullivan,
2001; Serdarlı, 2008; Ergüven, 2009).
98
YAYIN YAPAN MECRALAR İÇİN REKLAM YAZIMI
Reklam, markanın mesajını tüketiciye iletmek için tasarlanmış bir iletidir. Marka vaatleri çok çeşitli
olabilir ama reklam temel olarak ya tüketicinin aklına ya da duygularına hitap eder. Akla hitap eden
reklam mesajları, ürün/hizmet hakkında çoğunlukla performans ve fiyat gibi bilgileri iletmek için
tasarlanır. Tüketiciyi doğrudan harekete geçirmeye yönelik bu mesajların içerisinde; “hemen, şimdi, çok,
en, sadece” gibi kelimeler sıklıkla kullanılır. Duygulara hitap eden reklamlar ise kanıt sunucu, haber
verici özellikler değil, tüketicinin duygusal ihtiyaçlarını gidermeye yönelik mesajlar içerir.
İzlediğiniz parfüm reklamlarını şöyle bir gözünüzün önüne getirin. Bu kategorideki reklamlarda genel
olarak iletilmeye çalışılan mesaj; tüketicinin eğer bu ürünü kullanırsa ne kadar çekici olacağı üzerinedir.
Karşı cinsin beğenisini kazanma isteği, hemen herkesin duygularını harekete geçirmeyi başaracak kadar
önemli bir reklam çekiciliğidir. Elbette reklam mesajlarını sadece akla veya sadece duygulara hitap
edenler şeklinde kategorize etmek doğru olmayacaktır. Birçok reklam her iki öğeyi de barındırabilir ve
marka hakkında hem bilgi vermeyi hem de duygusal etkiler yaratmayı başarabilir.
Büyük bir market beş gün boyunca temizlik ürünü kategorisindeki
ürünleri %50 indirimli satacağını tüketicisine duyurmak için sizden bir reklam mesajı
tasarlamanızı istedi. Nasıl bir mesaj yazmanızın daha uygun olacağını tartışınız.
Reklamlar temel olarak sözel ve görsel öğelerden oluşur. Hedef kitleye iletilmek istenen mesaj
kelimeler, fotoğraf ve çizimler, hareketli görüntüler, müzikler eşliğinde tasarlanarak en etkili hale
getirilmeye çalışılır. Her hedef kitleye aynı mesajla ulaşmak mümkün olamayacağı gibi, aynı reklam
mecrasıyla ulaşmak da mümkün değildir.
Bir ev hanımına yönelik reklamınızı öğleden sonra kuşağında televizyonda yayınlamak doğru bir
yaklaşım olacaktır. Diğer yandan gençlere yönelik yayın yapan bir radyo kanalında yayınlayacağınız
reklam, 18-25 yaş arası hedef kitleniz için daha doğru bir seçim olabilir. Doğal olarak her reklam
mecrasının kendine has özellikleri vardır. Televizyon için reklam metni yazarken birçok hareketli
görüntüden, müzikten ve görsel efektlerden yararlanarak mesajınızı daha çekici hale getirebilirsiniz. Bir
radyo reklamı için metin yazmak ise daha farklı etkenlere dikkat etmeyi gerektirecektir çünkü kısıtlı bir
alanda, sadece işitsel elemanlar kullanmak zorundasınızdır. Şimdi yayın yapan mecraları ve bu mecralar
için reklam metni yazarken dikkat edilmesi gereken konulara değineceğiz.
Televizyon İçin Reklam Yazımı
Televizyonun icadı belki de en çok reklamcılık sektörünün işini kolaylaştırmıştır. Hem görme hem de
işitme duyusuna aynı anda hitap edebilen ve hemen her evde bulunan bir reklam mecrası olan televizyon,
reklamcılar açısından hedef kitleye ulaşmanın en önemli araçlarından biridir. Televizyon görsel ve işitsel
iletileri aynı anda tüketiciye sunmayı sağladığı için önemli bir avantaja sahiptir. Reklam mesajı hareketli
olarak anlatılması gereken bir özelliğe vurgu yapıyorsa, televizyon doğru bir araçtır. Ürünün/hizmetin
nasıl çalıştığı, nasıl bir performansa sahip olduğu, diğer markadan olan üstünlüğü gibi gösterimler
televizyon reklamlarıyla daha etkin şekilde anlatılabilir. Deterjan reklamlarını gözünüzün önüne getirin.
Bir marka lekeyi çıkaramazken diğerinin daha düşük derecede gösterdiği başarı, televizyon dışında başka
bir mecrada anlatılması zor ve inandırıcılığı düşük bir mesaj olacaktır.
Televizyon; “görmek inanmaktır” mantığından hareketle inandırıcılığı yüksek mesajlar tasarlanmasına
yardımcı olur. Diğer yandan televizyon sinematik bir formata sahip olduğu için, tüketicinin duygularını
harekete geçirmede son derece uygun bir mecradır. Başarılı bir televizyon reklamı saniyelerle ölçülecek
kadar kısa bir sürede tüketiciyi derinden etkileyebilir ve hedef kitlenin duygularına seslenebilir.
99
TELEVİZYON REKLAMI TÜRLERİ
Üç temel türde televizyon reklamından söz edilebilir:
•
Hareketsiz reklamlar; içinde hareket unsuru bulunmayan, durağan bir görsel üzerine bindirilmiş
ses ve/veya yazı biçiminde tasarlanır. Genelde süresi kısa olan bir reklam türüdür. Farkındalık
yaratmak için ürünün/markanın gösterilmesi ve kısa, anlaşılır mesajın yazı ve/veya ses ile
verilmesinden ibarettir. Çoğunlukla perakendeci markaların fiyat duyurumu amaçlı
reklamlarında rastlanan bu yaklaşım, mesajı olabildiğince yalın ama vurgulu vermeyi amaçlar.
•
Hareketli reklamlar; birden fazla görüntüden oluşur. Çekim veya animasyon teknolojisiyle
yaratılan bu reklamlar tüketiciye sadece bilgi sunmaz, duygusal mesajları da başarıyla iletir.
•
Bant reklamlar; reklam kuşakları haricinde normal yayının üzerine bindirilir ve temelde yazı
ağırlıklı olarak tasarlanır. Ekranın belli boyutunu kaplayan bu reklam türü, izleyicinin reklam
kuşaklarını izlemekten kaçınması sonucu ortaya çıkan bir yaklaşımdır. Çoğunlukla bilgi vermeyi
ve farkındalık yaratmayı amaçlayan bir reklam türüdür.
TELEVİZYON REKLAMI YAPIM FORMATLARI
Televizyon reklamları, markanın iletmek istediği mesaja uygun olarak farklı yapım formatlarında
tasarlanabilir:
•
“Gösterme” en basit formatlardan biridir. Buna rağmen ürünün “ne”yi “nasıl” yaptığını açıkça
göstermesi yüzünden son derece etkili bir yöntemdir. Bu format; reklam boyunca ürün tek
başına, açıklayıcı, kıyaslayıcı, önce-sonra, dayanıklılık testi şeklinde gösterimlerle
gerçekleştirilebilir.
•
“Örnek olay/sorun çözme” formatı, tüketicinin gerçek hayatta karşılaşabileceği sorunlardan yola
çıkarak ürün/hizmetin bu soruna ne tür bir çözüm ürettiğine yoğunlaşır. Bu format kullanılırken;
sorunun gerçek hayatta rastlanır bir sorun olmasına, oyuncuların gerçek hayattakine uygun bir
oyunculuk sergilemesine, ürünün sorunu nasıl çözdüğüne ve sorun çözüldüğünde tüketicinin
elde edeceği ödüle özellikle dikkat edilmelidir.
•
“Sunucu” formatında, ekrandaki görüntüye eşlik eden, senaryoya göre çekici, samimi veya
otoriter olabilen bir oyuncu söz konusudur. Sunucu kimi zaman bir satış danışmanını, bir uzmanı
veya doğrudan reklamverenin kendini canlandırabilir.
•
“Sürekli kullanılan oyuncu”, adından da anlaşılacağı üzere bir markanın reklamında uzun süreli
oynayan ve “markanın yüzü”ne dönüşen bir oyuncu üzerine kurulan formata verilen addır. Bu
oyuncu tümüyle senaryo gereği yaratılmış bir karakter olabileceği gibi, kamuoyunun yakından
tanıdığı ünlü bir isim de olabilir. Sürekli kullanılan oyuncu markaya yönelik bir güveni de
beraberinde getirecektir.
•
“Tanıklık” formatı, reklamı yapılan ürün/hizmeti kullanan kişilerin görüşlerine veya
reklamverenden bağımsız kuruluşlarının araştırma sonuçlarına dayandırılır. Bu format reklam
mesajının inandırıcılığını artırmayı amaçlamaktadır.
•
“Öykü”; giriş, gelişme, sonuç bölümleri bulunan bir kısa film gibi dramatik ve sinematografik
öğeleriyle izleyiciyi cezbeden bir formattır. Markaya ilişkin anlatılan öykü verilmek istenen
mesajı etkin bir şekilde hedef kitleye ulaştırabilir.
•
“Müzikal” televizyon reklamlarında kullanılan bir diğer formattır. Müzik, reklamın fonunda yer
alan tamamlayıcı bir eleman olarak kullanılabileceği gibi, tüm reklam mesajını barındıran
müzikal bir gösteri olarak başrole de çıkabilir. Ayrıca müzik, reklam cıngılı denilen ve reklamı
yapılan ürün/hizmetin özelliklerini anlatan sözlü müzik olarak da planlanabilir. Tüketicinin
diline takılan bir reklam müziği amacına ulaşmış demektir.
100
TELEVİZYON REKLAMI SENARYOSU
Reklam yazarı televizyon reklamını üç aşamada yazar. Her üç aşamanın kendine özgü teknik bir yazım
dili söz konusudur.
Sinopsis; reklam filminin kısa, ayrıntılara yer vermeyen, kişi ve mekân tasviri yapmayan, geniş
zamanda yazılan özetine verilen isimdir. Alabildiğine yalın bir anlatımın kullanıldığı sinopsisin uzunluğu
genellikle bir paragrafı geçmez. Sinopsis temel reklam fikrini anlatmak için yazılır.
Tretman; sinopsisin genişletilmiş haline verilen isimdir. Tretman aşamasında artık reklam filmindeki
olay örgüsü ayrıntılarıyla anlatılır, sahnelerin çekileceği mekânlar tasvir edilir. Tretman yazarken
gereksiz ayrıntılardan ve duygu, düşünce, tutum gibi kameraya doğrudan yansıtılamayacak soyut
anlatımlardan kaçınılmalıdır. “Onun kötü biri olduğunu hemen anlar” cümlesi yerine oyuncunun ne tür
bir mimik sergilemesi gerektiğini yazmak daha doğru olacaktır.
Çekim senaryosu; senaryo yazımındaki son noktadır. Çekim senaryosu daha teknik bir yazım biçimi
gerektirir. Çekim ölçekleri, sahneler, ses (müzik, diyalog, efekt) ikiye bölünmüş bir sayfa düzeninde,
yorum payı bırakmayacak kadar net bir şekilde yazılır. Reklam filmi çekim senaryosu temel alınarak
hayata geçirilir. Giriş bölümünde sözünü etiğimiz Apple 1984 reklamının çekim senaryosu aşağıdaki
şekilde yazılabilir.
Tablo 6.1: 1984 Reklam filminin çekim senaryosu. Paul Rutherford’un Yeni İkonalar: Televizyonda Reklam Sanatı adlı
kitabından (1996, s: 178-180) uyarlanmıştır.
Senaryo: 1984
Görüntü
Ses
Kamera bir cam tüpün içinden geçerek, büyük gri
bir silindir içinde duran karanlık kuleye girer.
Efekt: Denizaltı sonar uğultusu. Kesik kesik siren
sesi
Saçları kazınmış ve tek tip gri renkli tulum giymiş
erkekler (tutsaklar), tek sıra halinde yürümektedir.
En baştaki tutsak gaz maskesi takmaktadır. Sol
duvarda düzenli bir şekilde yerleştirilmiş televizyon
monitörleri yer almaktadır.
Dış ses (emreden tonda bir erkek sesi): Bugün
bilgi temizleme emirlerinin birinci görkemli yılını
kutluyoruz.
Genç, yanık ve sağlıklı bir tene sahip, kısa sarı
saçlı bir kadın ekranda çok kısa bir süre görünür.
Beyaz atlet (Macintosh logolu) ve kırmızı şorttan
oluşan spor bir kıyafet giymektedir. Elinde devasa
bir çekiç taşımaktadır.
Efekt: Siren sesi
Efekt: Siren ve yürümekte olan tutsakların düzenli
ayak sesleri
Donuk bakışlarla yürüyen tutsakların yüzüne yakın
çekim yapılır.
Dört gardiyan koşmaktadır. Siyah üniforma ve gri
renkli kasklar giyen gardiyanlar ellerinde cop
tutmaktadırlar.
Dış ses: Tarihte ilk kez,
Tutsaklar yürüyüşlerini sürdürmektedir. Kamera
düzenli bir şekilde hareket eden bacakları
çekmektedir.
Dış ses (devam): saf ideoloji bahçesini yarattık.
Burada her işçi,
Yürüyen tutsakların
koşmaktadır.
Efekt: Siren sesi
ayakları
görünür.
Kadın
Büyük bir salonun genel çekimi. Tutsaklar düzenli
bir şekilde yerlerine otururlar. Duvardaki dev
ekranda Büyük Birader konuşmaktadır.
Dış ses (Büyük Birader’in ekrandaki görüntüsü
konuşmaktadır): çiçek açacak, böceklerden uzakta
güvenlikte,
101
Koşan kadının hemen hemen boy çekimi.
Arkasında gardiyanlar kovalamaktadır. Mavi bir
ışık altında sırayla oturmuş olan tutsakların
hareketsizce ekrana bakışları pan (çevrinme) ile
geçilir. Sonra tutsakların başlarının arkasından
yapılan çekimle Büyük Birader’in ekrandaki yüzü
gösterilir.
Dış ses (Büyük Birader’in ekrandaki görüntüsü
konuşmaktadır): karşı gücü sağlayacaklar. Bizim
düşüncelerimizin birleşmesi, dünyadaki herhangi
bir filo ya da ordudan çok daha tehlikeli bir silahtır.
Koşan kadın uzak çekimle salona girerken
görünür, görüntü ağır çekim olacak şekilde
yavaşlatılır. Gardiyanlar yakın çekimde koşarken
gösterilir. Büyük Birader ekranda konuşmaya
devam etmektedir.
Dış ses (Büyük Birader’in ekrandaki görüntüsü
konuşmaktadır): Biz tek halkız. Tek irademiz var.
Tek
karar.
Tek
amaç.
Düşmanlarımız
konuşmaktan ölecekler.
Kadın kendi etrafında dönerek çekici fırlatmaya
hazırlanmaktadır. Gardiyanlar kadına yaklaşır.
Kadın daha da hızlı dönmeye başlar. Büyük
Birader konuşmaktadır. Kadın çekici fırlatır. Çekiç
havada uçar.
Efekt: Çekicin dönüş sesi
Efekt: Siren sesi
Efekt: Siren sesi
Dış ses (Büyük Birader’in ekrandaki görüntüsü
konuşmaktadır):
Onları
o
karmaşalarıyla
gömeceğiz.
Efekt: Kadın çığlığı
Çekiç dev ekrana doğru yaklaşır. Ekranda Büyük
Birader konuşmaktadır. Çekiç ekrana çarpar ve
çok kuvvetli bir ışık parlaması tüm görüntüyü
kaplar.
Dış ses (Büyük Birader’in ekrandaki görüntüsü
konuşmaktadır): Biz kazanacağız
Tutsakların önden çekimi. Ağızları açıktır,
üzerlerine doğru müthiş bir rüzgar esmektedir.
Efekt: Rüzgar sesi. İnsana ait uzun bir “ah” sesi.
Kamera hızlı bir şekilde sıra sıra oturan tutsakları
görüntüleyerek kayar. Ekranda yazılar belirmeye
başlar:
Ekrandaki yazıları dış ses okur.
Efekt: Patlama
24 Ocak’ta Apple Bilgisayar Macintosh’u sunacak.
Ve 1984’ün neden Bindokuzyüzseksendört” gibi
olmayacağını göreceksiniz.
Siyah ekran üzerinde logo belirir.
Apple 1984 reklam filmini internette yer alan video paylaşım
sitelerinden bulup izleyiniz ve her sahneyi yukarıdaki çekim senaryosu ile karşılaştırınız.
Bu sayede çekim senaryosu yazmanın zorluğunu ve inceliklerini daha iyi
gözlemleyebilirsiniz.
STORYBOARD
Storyboard; reklam filminin kare kare çizilmiş halidir. Bir çizgi romana benzeyen storyboard, reklam
filminin gözde canlanması amacıyla kullanılan bir taslak çalışmadır. Temel olarak storyboard
hazırlanması reklam yazarının görevleri arasında değildir. Diğer yandan, yaratıcı fikir çekim
senaryosunda anlatıldığında ortaya karışık sahne planları çıkıyorsa veya yaratıcı fikri onaylayacak olan
reklamveren sahneleri daha gerçekçi bir şekilde görmek istiyorsa; storyboard kullanılması gereken bir
araçtır. Reklam yazarı storyboard çizilirken çeşitli müdahalelerde bulunarak, tam olarak kafasındaki
sahnelerin kağıda yansımasını sağlamak zorundadır. Aşağıda bir storyboard örneği görüyorsunuz.
102
Resim 6.2: Bir çamaşır yumuşatıcısı markası için hazırlanan storyboard örneği. Fiery çamaşır yumuşatıcısı reklam
kampanyası; Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Halkla İlişkiler ve Reklamcılık Bölümü öğrencileri olan
Göksu Karaman, Dicle Aysülük, Nazmiye Zülal Canlı, Barış Özdemir ve Berce Erkut tarafından, Reklam Kampanyası
Tasarımı dersi kapsamında bitirme projesi olarak hazırlanmıştır. Bu çalışma 2010 yılı Aydın Doğan Genç İletişimciler
Yarışması’nda Reklam Kampanyası Büyük Ödülü’ne layık görülmüştür. Reklam, giysiler ve ev tekstili ürünleri için farklı
ürünler kullanılması gerektiğini anlatmaktadır.
Storyboard’un kareleri çeşitli tekniklerle hareketlendirilip üzerine müzik döşenebilir. Bu tarz
storyboard’lara animatik adı verilir. Benzer şekilde storyboard’un karelerinin gerçekten fotoğraflanması
tekniğine de fotoboard denir. Bu iki teknik de hem zaman alan hem de klasik storyboard’a göre pahalı
yaklaşımlardır.
103
Çekim Ölçekleri
Çekim; kameranın çalışmasıyla elde edilen görüntü parçasına verilen isimdir. Çekim ölçeği ise;
görüntüde yer alan nesnelerin ekranda kapladığı alan olarak ifade edilir. Bu alan çoğunlukla bir insanın
boyutları göz önüne alınarak sınıflandırılır.
Çekim ölçekleri daha ziyade reklamın prodüksiyon kısmıyla ilgili görünebilir. Diğer yandan iyi bir
reklam yazarı, planladığı sahnelerin hangi çekim ölçekleri kullanıldığında tüketici üzerinde daha etkili
olacağını bilmek zorundadır. Temel çekim ölçekleri ve özellikleri şunlardır:
•
Ayrıntı (Detay) Çekim: Adından da anlaşılacağı üzere nesneye çok yakın yapılan ve ürüne ait bir
noktaya özellikle odaklanan çekim ölçeğidir. Ürün detaylarında bir mükemmellik söz konusuysa
veya kullanıcı ürün/hizmeti kullanma sonucu belirgin bir fiziksel fayda elde ediyorsa ayrıntı
çekim son derece yararlı olabilir. Ayrıntı çekim kimi zaman nesnelere farklı anlamlar da
katabilir. Bu yüzden dramatik etkisi güçlü bir çekim ölçeğidir.
•
Yüz Çekim: Yüz hiç kuşkusuz bir insanın en karakteristik vücut bölgesidir. Bir insan hiç
konuşmasa da mimikleriyle pek çok duygu ve düşünceyi kusursuzca anlatabilir. Ürün/hizmete
duyulan beğeni ve hayranlık, ürün/hizmet kullanılmadığında hissedilen pişmanlık ancak başarılı
yüz çekimleriyle elde edilebilir.
•
Baş Çekim: Yüz çekime oranla kamera biraz daha uzaklaşmıştır. Başın komple hareket ettiği
sahnelerde daha iyi görüntü alınmasını sağlar.
•
Omuz Çekim: Görüntü çerçevesine omuzda dahildir. Bu çekimden rahatlıkla daha yakın planlara
geçiş yapılabilir.
•
Göğüs Çekim: Orta ölçekli çekime karşılık gelir. İnsanlı sahnelerde kişiler arasındaki çeşitli
etkileşimleri yansıtmak için doğru bir seçimdir. Karşılaştırmalı reklam uygulamaları için de
doğru bir yaklaşımdır.
•
Bel Çekim: Ekrandaki insanın belden yukarısının görüntüye alındığı çekim ölçeğidir. Reklamda
hareket ederek anlatım sergileyen bir sunucu söz konusuysa, bel çekim hem vücut dilini hem de
mimikleri görüntüye sığdırabildiği için sıklıkla kullanılır.
Resim 6.3: Algida Fruttare dondurma reklamından bir kare. Reklamda oyuncu Burcu Esmersoy farklı çekim ölçekleriyle
görüntülenmektedir. Reklam filminin sonunda ise, oyuncunun hem mimiklerini hem de dansını ekrana yansıtmak için bel
çekim tercih edilmiştir.
•
Diz Çekim: Görüntüde diz ve yukarısının yer aldığı ölçektir. Sahnede birden fazla kişi varsa
tercih edilir. Diz çekim ve sonrasındaki uzak ölçeklerde, oyuncu veya oyunculara ait detaylar
yeterli şekilde sergilenemez. Bunun yerine ortam ve dekor daha ön plana çıkar.
•
Boy Çekim: Ekranda yer alan kişi saçlarından ayaklarına kadar tümüyle görünür. Tüm bedenin
belli bir ortam içinde hareketi söz konusuysa tercih edilir.
•
Genel Çekim: Genel çekim ortam ve dekoru ön plana çıkartır. Reklamın genel çekimle yapılan
sahnelerinde; boşluk, yalnızlık, terk edilmişlik, çaresizlik gibi kavramlar işlenebilir.
•
Toplu Çekim: Birden çok kişiyi veya bir ürün dizisini topluca ekrana yansıtmak için kullanılan
ölçektir. Topluluk içinde ürün/hizmeti kullandığı için farklılaşıp öne çıkan kişiyi veya bir ürün
dizisinin estetik dizilişini göstermek için reklamlarda sıklıkla yararlanılır.
104
Resim 6.4: Yan yana yol alan otomobiller. Otomobil kategorisi reklamlarında sıklıkla rastlayabileceğiniz bir kare. Bir
markaya ait modelleri veya markanın geçmiş ve bugünkü tasarımlarını göstermek için son derece doğru bir yaklaşım
olan toplu çekime güzel bir örnek.
•
Uzak Çekim: Sahnenin uzaktan görüntülendiği, detayların önemli olmadığı zamanlarda tercih
edilen bir ölçektir. Uzak çekim kendi başına; yalnızlık, çaresizlik, ıssızlık gibi anlamları
yaratabilir Diğer yandan bazı sahneler sadece uzak çekim ölçeğiyle ele alındığında anlamlı hale
gelir.
Resim 6.5: Akbank reklamından bir kare. Reklam filminde, pek çok kişinin bir araya gelerek çeşitli semboller
oluşturduğu bir koreografi söz konusudur. Bu tarz bir sahne ancak uzak çekimle gerçekleştirilebilir.
Göz makyajı malzemeleri üreten bir kozmetik markası için reklam
filmi çektiğinizi düşünün. Ürünün kirpikleri ne kadar dolgun ve uzun gösterdiğini anlatan
sahne için ne tür bir çekim ölçeği kullanmanız gerektiğini tartışınız.
KAMERANIN BAKIŞ AÇISI
Reklam filmleri izleyici üzerinde kısa sürede, üst düzeyde bir etki yaratmak zorundadır. Bu yüzden
herhangi bir teknik detayın izleyiciler üzerinde ne tür bir etki bırakacağının reklam yazarı tarafından
bilinmesi, senaryonun bunlar dikkate alınarak oluşturulması son derece önemlidir. Kameranın bakış açısı
da senaryoya derinlik katan unsurlardan biridir. İki çeşit kamera bakış açısından söz edebiliriz.
Eğer kamera objektif bir bakış açısına sahipse, reklam filminde geçen olayları tarafsız bir şekilde
görüntülemektedir. Kamera filmde yer alan olaylara ve kişilere eşit mesafede yaklaşır ve bağımsız bir
gözlemci gibi davranır.
105
Kamera sübjektif bakış açısına sahipse, olaylar ve kişiler arası ilişkiler bir kişinin bakış açısı ile
yansıtılmaktadır. Bu durumda kamera reklam filminde yer alan biridir ve olaylara yaklaşımı tarafsız
değildir. Sübjektif bakış açısıyla çekilen sahnelerin duygusal yoğunluğunun fazla olduğunu, izleyicinin
kendini reklamdaki kişinin yerine koymasının kolaylaştığını söylemek mümkündür. Elbette tüm bunlar
başarılı bir prodüksiyon söz konusuysa geçerlidir.
Reklamcılık tarihinde sübjektif kamera bakış açısının başarıyla kullanıldığı pek çok örnek mevcuttur
ama IKEA firmasına ait “Lamp” (lamba) adlı reklam bu konuda tartışmasız en önlerde gelmektedir. 2003
Yılında Cannes Uluslararası Reklamcılık Festivalinde televizyon reklamı kategorisinde büyük ödülü
kazanan reklam, sahibi tarafından çöpe atılan bir lambanın hüzünlü hikayesini anlatmaktadır. Filmdeki
sübjektif kamera bakış açıları ve diğer dramatik elemanlar o kadar başarılı kullanılmıştır ki; izleyiciler
lambayı canlı bir varlık gibi görmeye başlamışlardır. Reklam filminin temel mesajı da bunu üzerine
kurulmuştur: “Eşyalara gereğinden fazla değer vermeyin, onlara gereksiz anlamlar yüklemeyin ve
evinizin dekorasyonunu sık sık değiştirin”. Aşağıda reklam filminin farklı bir teknikle yazılmış çekim
senaryosunu inceleyebilirsiniz. Ayrıca bu reklamı video paylaşım sitelerinden bulup izlerseniz, sübjektif
kamera bakış açısının tüketiciler üzerinde yaratabileceği etkilere daha yakından tanık olabilirsiniz.
Tablo 6.2: IKEA Lamba reklamsının çekim senaryosu. Ergüven ve Tuna’nın “Marka Mesajlarında Duygusal Zeka ve
Empati: IKEA Örneği” adlı çalışmasından (2005, s:237-243) uyarlanmıştır.
I.
İç
Kadının Evi - Oda
Gün
Üzerinde kırlentler olan bir koltuk. Koltuğun yanında küçük bir sehpa. Sehpanın üzerinde iki fotoğraf
çerçevesi, bir vazo, bir biblo ve bir çalışma lambası, lamba yanmakta. Sehpa pencerenin yanında,
camdan gözüken bir araba, perdeler açık.
Kadın sağ taraftan kameranın görüş alanına girer. Kadın 30lu yaşlarının hemen başında. Kızıla çalan
saçlarını toplamış, üzerinde turuncu renk bir t-shirt. Kadın lambaya doğru hızla uzanır, o tarafa
bakmaksızın fişini çeker ve lambayı sertçe yerinden kaldırır.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi
II.
İç
Kadının Evi – Oda
Gün
Kamera kadını arkadan görüntüler. Omuz çekimle kadın odanın kapısına doğru yürür. Kucağındaki
lambanın aydınlatma kısmı omzundadır. Duvardaki aplikler yanmaktadır. Kadın acele etmeksizin oda
kapısına doğru yürümeyi sürdürür.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer)
III.
İç
Kadının Evi – Oda
Gün
Kamera kapıya doğru giden lambanın gözünden odayı görür. Kırlentli bir diğer koltuk, orta sehpası,
turuncu halı, açık kepenk ve perdelerden gözüken sokak gittikçe uzaklaşır (Bu sahnede kullanılmaya
başlanan sübjektif kamera bakış açısı, lambanın canlı bir varlıkmış gibi algılanmasına sebep
olur).
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer)
IV.
İç
Sokak Kapısı
Gün
Kadın sokak kapısını açar. Üzerinde kırmızı montu ve lamba bulunmaktadır. Evin dış merdivenlerinden
ıslak sokağa doğru inmeye başlar.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer), hafif bir rüzgar sesi.
V.
Dış
Sokak
Gün
Kadın yapraklarla dolu ıslak kaldırımda yer alan çöp kovasının yanına büyükçe bir çöp poşeti ve lambayı
bırakır. Kadının üzerinde jean ve spor ayakkabı vardır. sokağın ilerisinde kapüşonunu takmış bir adam
ve arabalar yer alır. Rüzgar kaldırımdaki yaprakları uçurur.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer), hafif bir rüzgar sesi (sürer), lambanın ve poşetin yere
konurken çıkarttığı efekt.
VI.
Dış
Sokak
Gün
Kadın evin merdivenlerinden hızla çıkar, kapıyı açar, içeri girer ve kapıyı kapatır. Kamera lambanın
hemen yanından bunu görür. Lamba rüzgardan sallanmaktadır.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer), rüzgar sesi kuvvetlenir, çöp poşetinin rüzgarda çıkarttığı ses
efekti.
VII.
Dış
Sokak
106
Gece
Kamera geçiş efektiyle geceyi görüntüler. Sokak karanlıktır ve yağmur yağmaktadır. Sokağın diğer karşı
ucundaki sokak lambasının ışığı kaldırımı aydınlatmaya yetmez. Lamba, çöp poşeti ve çöp kutusu hala
oradadır. Yağmurdan kaçan bir adam ve yoldan geçen bir araba görüntüye girer. Farların ışığı lambayı
aydınlattı sanırız ama lambanın aydınlanmasının nedeni farlar değildir.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer), yağmur sesi.
VIII.
Dış
Sokak
Gece
Kamera dışarıdan evin camını görür. Bu sırada şemsiyesiyle geçen biri görüntüyü bir an engeller ve
sonra yeniden ev görülür. Lambanın yerini daha dekoratif bir masa lambası almıştır ve kaldırımda duran
çalışma lambasının aydınlanmasına bu sebep olmuştur. Kadın koltuğa oturur, rahatlamış bir tavırla elini
koltuğun sırtına doğru uzatır.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer), yağmur sesi (sürer).
IX.
İç
Kadının Evi – Oda
Gece
Kamera kadının evinin camından sokağı görüntüler. Çalışma lambası kaldırımda çöp poşeti ve çöp
kutusu ile beraber durmaktadır. Yağmur şiddetli bir şekilde yağmaktadır. Yoldan geçen bir araba
kaldırıma doğru su sıçratır.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer)
X.
Dış
Sokak
Gece
Kamera sokaktan kadının evini görüntüler. Kadın yeni lambasının hemen yanı başındaki koltukta
oturmaktadır.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer)
XI.
İç
Kadının Evi – Oda
Gece
Kamera evden sokağı görüntüler. Çalışma lambasının önünden şemsiyeli bir adam geçerken, evden
sokağa yansıyan ışık birden söner. Çalışma lambası karanlıkta kalır.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer)
XII.
Dış
Sokak
Gece
Kamera sokaktan evi görüntüler. Yeni lambanın ışığı sönmüştür. Kadının silueti karanlığın içinden
gözükür. Kadın kameranın görüş açısından çıkar. Bir an gittiğini sanırız ama sonra döner, lambaya elini
uzatır, hafifçe dokunur.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer)
XIII.
Dış
Sokak
Gece
Kamera geriye doğru kayma hareketiyle kaldırımda duran lambayı görüntüler. Yağmur sürmektedir.
Kameranın solundan görüntüye giren bir çift bacak görünür. Kamera yukarıya doğru dönerek adamın
yüzünü görür. Sıska, gözlüklü, sarı saçlı, ıslanmış, ucuz görünümlü pardesüsünün önü açık olan adam
kameraya bakarak konuşur ve geldiği yöne dönerek kameranın görüş açısından çıkar.
Ses: Karamsar bir piyano melodisi (sürer), yağmur sesi (sürer), Adam: “Bir çoğunuz bu lamba için
üzüldünüz. Bu pek akıllıca değil. O lamba canlı değil ve hisleri yok. Ayrıca yeni lamba çok daha güzel”.
Kapanış
Ikea logosu, slogan, internet sitesi adresi, copyright.
Ses: Yok
Dünya reklamcılığının duayenlerinden David Ogilvy (1983) televizyon reklamı yazarken dikkat
edilmesi gereken bazı önemli noktaları şöyle sıralar:
•
Önem verilmesi gereken reklamın değil markanın hatırlanır kılınmasıdır. Bu yüzden markayı
televizyon reklamının ilk 10 saniyesi içinde telaffuz etmek gerekir. Markanın akılda kalması için
marka adıyla özdeşleşecek kelime oyunları çoğunlukla işe yarar.
•
Reklam filmi canlı yayınlanan bir televizyon programından farklı dinamiklere sahiptir. Uzun
sahne kurguları televizyon reklamları için uygun değildir. Kısa kısa sahnelerle tasarlanmış
reklamlar izleyici üzerinde daha etkilidir.
•
Televizyon reklamına konu olan eğer ambalajlı bir ürünse, televizyon reklamının ambalajı
göstererek bitmesi gerekir. Bu kuralın izleyicinin markayı hatırlamasına olumlu etki ettiği
saptanmıştır.
107
•
Televizyon reklamlarının yayınlatılması için medyaya çok yüksek ücretler ödenir. Üstelik
izleyiciler reklamları izlemeye her zaman hevesli de değillerdir. O yüzden reklamın ilk birkaç
saniyesi içinde tüketicinin ilgisini çekmesi gerekir. Reklamın girişinin sürpriz bir görselle
yapılması bu konuda yardımcı olabilir.
•
Reklam mesajını görüntülerin üzerine dış ses bindirerek değil, oyuncunun monoloğu olarak
yazmak daha doğrudur. Bu sayede mesaj daha ikna edici olacaktır.
RADYO İÇİN REKLAM YAZIMI
Radyo reklam yazarları için oldukça zor bir mecradır. Ses, müzik ve efektler radyo reklamı yazarken
reklam yazarının kullanabileceği yegâne enstrümanlardır. Görüntünün olmadığı bu mecra için
dinleyicinin zihninde imgeler yaratılması gerekmektedir. Bu ise çok başarılı bir yazım becerisi
gerektirmektedir.
Diğer yandan, reklam mesajında dinleyicinin hayal gücüne bırakılan açık noktalar duygusal mesajları
taşımak için son derece etkin şekilde kullanılabilir. Dikkat çekmeyi başaran bir radyo reklamı,
dinleyicinin aktif olarak katılacağı bir platformda çok daha etkin mesaj taşıyabilmektedir.
Radyo eskiden aynı televizyon gibi başına oturulup dinlenen, programları takip edilen, haber almak
için kullanılan, dolayısıyla reklamcılar açısından önemli bir kitle iletişim aracıydı. Diğer mecraların
gösterdiği hızlı gelişme sonucu popülerliğini bir dönem kaybeden radyo, günümüzde teknolojisini
geliştirerek yeniden önemli bir reklam ortamı halini almıştır. Dikkat edilmesi gereken ise, tüketicilerin
radyoyu genellikle dikkatlerini vererek dinlememesidir. Otomobil kullanırken, spor yaparken, ev işleriyle
ilgilenirken radyo hep arka planda dinlenmektedir. Bu durum reklam mesajlarının istenen etkinlikte hedef
kitleye ulaşmasını güçleştirebilmektedir. Radyo reklamlarının yaratıcı olması ve ilk üç saniye içinde
dikkati çekmesi bu yüzden önem taşımaktadır.
Radyo reklamı yazarken kullanılan bazı temel formatlar şunlardır:
•
“Doğrudan reklam” satış mesajının herhangi bir yaratıcı yönteme başvurulmadan doğrudan
iletilmesi şeklindedir. İletilmek istenen mesaj bir spiker tarafından okunur. Çoğunlukla hedef
kitlenin duygularına seslenmeyi gerektirmeyen bilgisel mesajların iletilmesinde kullanılan bir
formattır.
•
“Diyalog reklam” yerel radyo reklamlarında sıklıkla rastlanan bir formattır. İki kişinin
arasındaki konuşma vasıtasıyla aktarılan mesaj, sunucu veya hayali karakterler tarafından
canlandırılır. Marka hakkında bilgili birinin diğerine tecrübesini aktardığı senaryolar en sık
rastlanılanlardır.
•
“Müzikli reklam” bu mecrada kullanılan bir diğer formattır. İnsanların radyoyu çoğunlukla
müzik dinleme amaçlı kullandığı düşünülürse, reklam kuşağı içinde de bundan hoşlanacakları
açıktır. Radyo reklamlarında müzik fonda veya cıngıl olarak kullanılabilir. Cıngıl marka için
üretilmiş küçük müzik bestesine verilen isimdir. Başarılı sözlere sahip bir reklam müziği,
markanın bilinirliğini çok ciddi oranda artırabilir. İnsanların mırıldanmaktan hoşlandığı bir
cıngıl görevini fazlasıyla yerine getirir. Markanın sloganını cıngıl sözlerine yerleştirmek,
mesajın önüne geçen gereksiz kelimelerden kaçınmak, kafiye yaratmak adına cıngıla anlamsız
sözler eklememek başarılı bir cıngıl yazmanın ilk koşulları arasında sayılabilir.
Radyo reklamı yazarken konuşur gibi yazmak önemlidir. Kulağa suni gelen diyaloglar, dinleyicinin
zihninde canlandıramadığı sahneler reklamı başarısız kılacaktır. Ürün/hizmetin tüketicisi doğru bir
şekilde analiz edildiyse, bu hedef kitlenin özellikleri göz önüne alınarak reklam yazılmalıdır. Tüketicinin
hafızasına reklam mesajı kazınmalıdır. Reklamın temel satış vaadinin ve mutlaka olması gereken
bilgilerin (marka adı, satış noktaları, kampanya bitiş tarihi, telefon numarası vb.) birden fazla kez tekrar
edilmesi yararlı bir yaklaşımdır.
Gördüğünüz üzere radyo önemli bir reklam mecrası olsa da belli kısıtlara sahiptir. Bu kısıtlar radyo
reklamlarının yaratıcılığını da etkilemektedir. Pek çok reklam yazarı televizyon reklamı yazmayı radyo
reklamı yazmaya tercih etmektedir. Hatta reklam yaratıcılığı jürilerinin radyo reklamlarını
değerlendirmeyi sıkıcı buldukları bilinmektedir.
Yaratıcı bir radyo reklamı yazmak gerçekten ustalık ister. Duygusal bir etki yaratmak için dinleyiciyi
reklamın içine çekmek ve hayal gücünü çalıştırmasını sağlamak son derece zordur; çünkü dinleyiciler
108
çoğunlukla radyo dinlerken başka bir işle ilgilenmektedirler. Üstelik reklam dinleyicinin ilgisini hemen
çekmek zorundadır, yoksa mesajın önemli bir kısmı tüketiciye geçmeyebilir.
Yaratıcı radyo reklamları yazabilmek için çeşitli yaratıcı yaklaşımlardan söz edilebilir (Ergüven,
2009):
•
Müziğin Beklenmedik Bir Şekilde İcrası: Günümüzde pek çok insan radyoyu müzik dinlemek
için kullanmaktadır. Otomobil sürücüleri, günlük sporunu yapan insanlar veya mutfakta yemek
hazırlayan kişiler çoğunlukla dikkatlerini çok da fazla radyoya vermeden müzik dinlerler. Bu
tarz dinleyicilerin dikkatini çekmek için müziğin beklenmedik bir şekilde icra edilmesi etkili bir
yaklaşımdır. Dinleyicilerin sevdiği, onlara tanıdık gelen bir ezginin kötü veya tümüyle farklı
şekilde çalınması dikkat çekecektir. Diğer yandan asıl yaratıcılık, bu durumu başarılı bir mesajla
birleştirebilmektir. 2008 Yılında Şili Polis Teşkilatı, trafik kazalarını engellemek ve sürücüleri
daha dikkatli araç kullanmaları konusunda uyarmak için radyo reklamından yararlandı.
Reklamda; Irene Cara tarafından seslendirilen 1980’lerin en popüler parçalarından biri olan
“What a feeling” adlı şarkı, bu kez trafik polisleri tarafından çalınıyordu. Tahmin edeceğiniz
üzere, performans hiç de iç açıcı değildi ve dinleyenler çok sevdikleri bu parçanın kim
tarafından bu kadar kötü çalındığını merak etmekteydiler. Parça bittiğinde dış ses şunları
söylemekteydi: “Daha çok zamanımız olsa ve daha çok prova yapabilsek bu parçayı daha iyi
çalabilirdik. Şili’de her ay 627 trafik kazası oluyor ve bunların %13’ü ölümle sonuçlanıyor.
Trafik kurallarına uyarak bu şarkıyı daha iyi çalmamız için lütfen bize yardımcı olun. Şili Trafik
Polisi Teşkilatı”. Gördüğünüz üzere, müziğin beklenmedik şekilde icrası sayesinde hem
dinleyicilerin dikkati çekmek hem de son derece etkili bir mesaj tasarlamak mümkündür.
•
Ürünün Sesi: Radyo reklamını yaratıcılık açısından zor kılan bir diğer nokta ise; tüm mesajın
seslerle verilmesi gereken bir mecrada, her ürün/hizmetin belirgin bir sesinin olmamasıdır.
Reklam yazarı bu durumda “eğer bu ürünün bir sesi olsaydı nasıl olurdu” oyununu oynamak
zorundadır. Bu yaklaşım, yaratıcı düşünme teknikleriyle de ilintilidir. Bu kitabın diğer
ünitelerinde ilgili teknikleri detaylı şekilde inceleyebilirsiniz.
Fosforlu kalemler üreten ve piyasaya yeni giren bir marka sizden
radyo reklamı senaryoları istemektedir. “Ürünün sesi” yaklaşımını kullanarak ne tür bir
radyo reklamı senaryosu yazabileceğinizi tartışınız.
•
Zihnin Tiyatrosu: Radyo reklamı yazmak, görme engelliler için bir tiyatro oyunu yazmaya
benzer. Sadece konuşma, efekt ve müzikle dinleyicilerin zihninde görsel bir yansıma yaratmanız
gerekmektedir. Eskiden çok popüler olan radyo tiyatroları, bu yaratıcı yaklaşımın temel çıkış
noktasıdır. Zihnin tiyatrosu yaklaşımında monolog ve diyaloglar, müzik ve efektler büyük önem
taşır. Seslendirme sanatçısının performansı, yaratıcı yaklaşımın başarıya ulaşmasında çok
önemlidir. Yine de bu yaklaşımın en kritik noktası etkili bir metindir. Metin yazımı aşamasında
reklam yazarı, yazdıklarının ne şekilde seslendirilirse dinleyici üzerinde nasıl bir etki
yaratacağını sezebilmelidir.
•
Sesten Duvar Kağıdı: Bu yaratıcı yaklaşım, dinleyicilerin aklına markayı veya markanın çok
belirgin bir özelliğini “kazımak” için kullanılır. Radyo reklamı çok sık yayınlanarak veya reklam
zamanı dışı program sponsorluklarıyla gün içerisinde pek çok kez dinleyiciyle buluşur. Bu
sayede dinleyiciler sesten oluşan bir duvar kağıdıyla çevriliymişçesine reklama maruz kalırlar.
Eğer markaya ait bir cıngıl söz konusuysa ve sesten duvar kağıdı yaklaşımı benimsenirse; ezgi
kolaylıkla tüketicilerin diline yapışacaktır. Dinleyiciler bir süre sonra cıngılı mırıldanmaya, bu
sayede de çevrelerindeki insanlara marka mesajını iletmeye başlayacaklardır.
Uzun zamandır reklam çalışması yapmayan bir sakız markası, radyo
reklamları ile kendini tüketicilere hatırlatmak istemektedir. Bu tarz bir iletişim kampanyası
için hangi yaratıcı yaklaşımın daha uygun olabileceğini tartışınız.
109
Özet
Reklam, markanın mesajını tüketiciye iletmek
için tasarlanmış bir iletidir. Marka vaatleri çok
çeşitli olabilir ama reklam temel olarak ya
tüketicinin aklına ya da duygularına hitap eder.
Akla hitap eden reklam mesajları, ürün/hizmet
hakkında çoğunlukla performans ve fiyat gibi
bilgileri iletmek için tasarlanır. Tüketiciyi
doğrudan harekete geçirmeye yönelik bu
mesajların içerisinde; “hemen, şimdi, çok, en,
sadece” gibi kelimeler sıklıkla kullanılır.
Duygulara hitap eden reklamlar ise kanıt sunucu,
haber verici özellikler değil, tüketicinin duygusal
ihtiyaçlarını gidermeye yönelik mesajlar içerir.
Bir marka lekeyi çıkaramazken diğerinin daha
düşük derecede gösterdiği başarı, televizyon
dışında başka bir mecrada anlatılması zor ve
inandırıcılığı düşük bir mesaj olacaktır.
Televizyon; “görmek inanmaktır” mantığından
hareketle
inandırıcılığı
yüksek
mesajlar
tasarlanmasına yardımcı olur. Diğer yandan
televizyon sinematik bir formata sahip olduğu
için, tüketicinin duygularını harekete geçirmede
son derece uygun bir mecradır. Başarılı bir
televizyon reklamı saniyelerle ölçülecek kadar
kısa bir sürede tüketiciyi derinden etkileyebilir ve
hedef kitlenin duygularına seslenebilir.
Reklamlar temel olarak sözel ve görsel öğelerden
oluşur. Hedef kitleye iletilmek istenen mesaj
kelimeler, fotoğraf ve çizimler, hareketli
görüntüler, müzikler eşliğinde tasarlanarak en
etkili hale getirilmeye çalışılır. Her hedef kitleye
aynı mesajla ulaşmak mümkün olamayacağı gibi,
aynı reklam mecrasıyla ulaşmak da mümkün
değildir.
Radyo, reklam yazarları için oldukça zor bir
mecradır. Ses, müzik ve efektler radyo reklamı
yazarken reklam yazarının kullanabileceği
yegâne enstrümanlardır. Görüntünün olmadığı bu
mecra için dinleyicinin zihninde imgeler
yaratılması gerekmektedir. Bu ise çok başarılı bir
yazım becerisi gerektirmektedir.
Diğer yandan, reklam mesajında dinleyicinin
hayal gücüne bırakılan açık noktalar duygusal
mesajları taşımak için son derece etkin şekilde
kullanılabilir. Dikkat çekmeyi başaran bir radyo
reklamı, dinleyicinin aktif olarak katılacağı bir
platformda
çok
daha
etkin
mesaj
taşıyabilmektedir.
Bir ev hanımına yönelik reklamınızı öğleden
sonra kuşağında televizyonda yayınlamak doğru
bir yaklaşım olacaktır. Diğer yandan gençlere
yönelik bir radyo kanalında yayınlayacağınız
reklam 18-25 yaş arası hedef kitleniz için daha
doğru bir seçim olabilir. Doğal olarak her reklam
mecrasının kendine has özellikleri vardır.
Televizyon için reklam metni yazarken birçok
hareketli görüntüden, müzikten ve görsel
efektlerden yararlanarak mesajınızı daha çekici
hale getirebilirsiniz. Bir radyo reklamı için metin
yazmak ise daha farklı etkenlere dikkat etmeyi
gerektirecektir çünkü kısıtlı bir alanda, sadece
işitsel elemanlar kullanmak zorundasınızdır.
Radyo eskiden aynı televizyon gibi başına
oturulup dinlenen, programları takip edilen, haber
almak için kullanılan, dolayısıyla reklamcılar
açısından önemli bir kitle iletişim aracıydı. Diğer
mecraların gösterdiği hızlı gelişme sonucu
popülerliğini bir dönem kaybeden radyo,
günümüzde teknolojisini geliştirerek yeniden
önemli bir reklam ortamı halini almıştır. Dikkat
edilmesi gereken ise, tüketicilerin radyoyu
genellikle dikkatlerini vererek dinlememesidir.
Otomobil kullanırken, spor yaparken, ev işleriyle
ilgilenirken
radyo
hep
arka
planda
dinlenmektedir. Bu durum reklam mesajlarının
istenen etkinlikte hedef kitleye ulaşmasını
güçleştirebilmektedir.
Radyo
reklamlarının
yaratıcı olması ve ilk üç saniye içinde dikkati
çekmesi bu yüzden önem taşımaktadır.
Televizyon teknolojisinin icadı belki de en çok
reklamcılık sektörünün işini kolaylaştırmıştır.
Hem görme hem de işitme duyusuna aynı anda
hitap edebilen ve hemen her evde bulunan bir
reklam mecrası olan televizyon, reklamcılar
açısından hedef kitleye ulaşmanın en önemli
araçlarından biridir. Televizyon görsel ve işitsel
iletileri aynı anda tüketiciye sunmayı sağladığı
için önemli bir avantaja sahiptir. Reklam mesajı
hareketli olarak anlatılması gereken bir özelliğe
vurgu yapıyorsa televizyon doğru bir araçtır.
Ürünün/hizmetin nasıl çalıştığı, nasıl bir
performansa sahip olduğu, diğer markadan olan
üstünlüğü
gibi
gösterimler
televizyon
reklamlarıyla daha etkin şekilde anlatılabilir.
Deterjan reklamlarını gözünüzün önüne getirin.
110
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdaki durumların hangisinde hareketsiz
televizyon
reklamının
kullanılması
daha
doğrudur?
a. Her gün bir üründe
süpermarketin reklamında
indirim
6. Reklam filminin kare kare çizilmiş hali
aşağıdakilerden hangisidir?
a. Cıngıl
sunan
b. Sinopsis
c. Tretman
b. Kadınlara çekici gelme vaadi sunan bir erkek
parfümü reklamında
d. Storyboard
c. Lekeyi düşük ısılarda çıkarttığını iddia eden
deterjan reklamında
e. Spot
7. Kameranın çalışmasıyla elde edilen görüntü
parçasına verilen isim
d. Piyasaya yeni sürülen bir otomobil modeli
reklamında
e. Organik üretim yaptığını iddia eden domates
markası reklamında
a. Cıngıl
2. Aşağıdakilerden hangisi televizyon reklamı
yapım formatı değildir?
c. Çekim senaryosu
b. Sinopsis
d. Senaryo
a. Örnek olay/sorun çözme
e. Çekim
b. Öykü
8. Aşağıdakilerden hangisi bir radyo reklamı
formatıdır?
c. Müzikal
d. Operet
a. Hareketli reklam
e. Tanıklık
3. Aşağıdakilerden
hangisi,
genişletilmiş haline verilen isimdir?
b. Tanıklık
sinopsisin
c. Diyalog reklam
a. Cıngıl
d. Sinopsis
b. Tretman
e. Storyboard
c. Hareketli reklam
9. Satış mesajının herhangi bir yaratıcı yönteme
başvurulmadan doğrudan iletildiği radyo reklamı
formatı aşağıdakilerden hangisidir?
d. Hareketsiz reklam
e. Radyo reklamı
a. Dolaylı reklam
4. Aşağıdakilerden hangisi cıngıl kavramının
tanımıdır?
b. Doğrudan reklam
a. Katalogun küçük boyutlusu
c. Öykü
b. Broşürün çok sayfalısı
d. Müzikal
c. Tretmanın daraltılmış hali
e. Sinopsis
d. Reklam için üretilmiş küçük müzik bestesi
10. Aşağıdakilerden hangisi radyo reklamlarında
kullanılan yaratıcı yaklaşımlardan biri değildir?
e. Çekim senaryosunun ilk sütunu
5. Aşağıdaki senaryo çeşitlerinden hangisi daha
teknik bir yazım biçimi gerektirir?
a. Müziğin beklenmedik şekilde icrası
a. Çekim senaryosu
c. Ürünün sesi
b. Ölçek senaryosu
d. Zihnin tiyatrosu
b. Müziğin tiyatrosu
c. Sinopsis
e. Sesten duvar kağıdı
d. Tretman
e. Cıngıl
111
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 1
1. a Yanıtınız yanlış ise “Televizyon Reklamı
Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Öncelikle dikkat edilmesi gereken bu durumun
duygulara değil akla hitap eden bir mesaj olarak
tasarlanması gerekliliğidir. Fırsat beş günle
sınırlıdır, bu yüzden reklam mesajında “sadece
beş gün için” vurgusu mutlaka yapılmalı,
tüketiciyi hemen harekete geçmesi konusunda
uyaran cümleler kullanılmalıdır. Tüketici bu
zaman
diliminde
satın
alma
davranışı
göstermezse fırsatı kaçıracak ve ekonomik olarak
zarara uğrayacaktır. Bu açıdan bakıldığında
“kaçırırsanız çok üzülürsünüz” tarzı korkutucu
söylemler, destek mesaj elemanları olarak
reklamda yer alabilir.
2. d Yanıtınız yanlış ise “Televizyon Reklamı
Yapım Formatları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
3. b Yanıtınız yanlış ise “Televizyon Reklamı
Senaryosu” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
4. d Yanıtınız yanlış ise “Televizyon Reklamı
Yapım Formatları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
5. a Yanıtınız yanlış ise “Televizyon Reklamı
Senaryosu” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 2
Bir reklam filmi tek bir çekim ölçeğiyle
gerçekleştirilebileceği gibi, çok sayıda çekim
ölçeğine ihtiyaç duyulan senaryolarda söz konusu
olabilir. Bir süpermarketin tek bir ürünün fiyatını
vurguladığı reklamı durağan bir sahneden
ibarettir ve tek planda çekilebilir. Bunun için de
çoğunlukla tek bir çekim ölçeği kullanmak yeterli
olacaktır. Diğer yandan makyaj malzemesi
tümüyle ayrı bir kategoridir ve kadınlar
üzerindeki ilginlik seviyesi çok farklı bir noktada
durmaktadır. Bu kategori için tek bir senaryodan
veya tek bir çekim ölçeğinden bahsetmek olası
değildir. Kadınlar için güzellik detaydan bütüne
ulaşan bir mükemmellik demektir. Bu yüzden
kozmetik reklamlarında birden fazla çekim ölçeği
kullanılması gerekir. Kirpikleri uzun ve dolgun
gösteren bir ürün için de bu geçerlidir. Ürünün
faydasını en net şekilde göstermek içinse, ayrıntı
(detay) çekim ölçeğinden mutlaka yararlanmak
gerekir.
6. d Yanıtınız yanlış ise “Storyboard” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
7. e Yanıtınız yanlış ise “Çekim Ölçekleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
8. c Yanıtınız yanlış ise “Radyo İçin Reklam
Yazımı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
9. b Yanıtınız yanlış ise “Radyo İçin Reklam
Yazımı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
10. b Yanıtınız yanlış ise “Radyo İçin Reklam
Yazımı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 3
Fosforlu kalemler, kitabın ya da ders notunun en
önemli yerlerinin üzerini çizmek ve bu bölümleri
daha sonra kolay bulunur, akılda kolay tutulur
hale getirmek için kullanılır. Diğer yandan bu
ürünün çok belirgin bir sesi bulunmamaktadır.
“Ürünün sesi” yaklaşımıyla bir radyo reklamı
senaryosu yazmak oldukça zor görünmektedir.
Reklamcılık zor görünen iletişim problemlerini
çözmekle sorumludur ve gerçek yaratıcılık;
imkansız görünen bir sorunu bile çözebilmek
demektir. Yurtdışında bir reklam ajansı bu
probleme çözüm üretmeyi başarmıştır. Radyo
reklamında dış ses, ders çalışan bir öğrencinin
112
Yararlanılan Kaynaklar
kısık
sesle
ders
kitabını
okumasını
canlandırmaktadır. Kendi kendine kısık sesle
okuma
yapan
öğrenci,
kitabın
önemli
bölümlerinde bağırmaya başlamaktadır. Daha
sonra kısık sesle devam eden okuma, önemli
bölümlerin
gelmesiyle
yine
bağırtıya
dönüşmektedir. Reklamın sonunda dış ses marka
ve ürün adını söyledikten sonra, “altını çizin”
diye bağırarak, bir kez daha ürün yararına vurgu
yapmaktadır. Bu sadece çözümlerden bir
tanesidir.
Yaratıcılığınızı
etkin
şekilde
kullanırsanız
siz
de
farklı
çözümlere
ulaşabilirsiniz.
Elden, M. (2004). Reklam Yazarlığı. 2. Baskı.
İstanbul: İletişim Yayınları.
Ergüven, M. S. (2009). Radio Advertising: What
is the Creative Potential?. Paper presented at
Business & Economics Society International
Conference, Acapulco, Mexico, January 3-6
2009.
Ergüven, M. S. (2009). Reklam Yazarlığı.
Reklamcılık Ed: R. Ayhan Yılmaz. Eskişehir:
Anadolu Üniversitesi Yayını.
Ergüven, M. S. ve Y. Tuna (2005). Marka
Mesajlarında Duygusal Zeka ve Empati: Ikea
Örneği.
Marka
Yönetimi
Sempozyumu,
Gaziantep, 14-15 Nisan, 2005.
Sıra Sizde 4
Daha önce de değindiğimiz gibi, bir iletişim
probleminin
tek
bir
çözümü
yoktur.
Yaratıcılığınızı kullanarak farklı yaklaşımlarda
çözümler üretmeniz mümkündür. Yine de bu tarz
bir durumda sorunun tüketici tarafından
“unutulmuşluk” olduğu düşünülürse; sesten duvar
kağıdı yaklaşımı doğru bir alternatif olarak
karşımıza
çıkabilir.
Tüketicilere
markayı
hatırlatacak kadar yoğun medya kullanımı,
markanın problemini çözebilir. Böyle bir
durumda cıngılın da son derece etkili olacağını
unutmamak gerekir.
Gabay J. J. (2003). Copywriting. 2nd Edition.
Chicago: McGraw-Hill.
Ogilvy, D. (1983). Ogilvy on Advertising. 1st
Edition. New York: Crown Publishers Inc.
Özgür, A. Z., (1994). Televizyon Reklamcılığı.
1. Baskı Istanbul: Der Yayınları.
Rutherford P. (1996). Yeni İkonalar:
Televizyonda Reklam Sanatı. Çeviren: Mustafa
K. Gerçeker. 1. Baskı İstanbul: Yapı Kredi
Yayınları.
Serdarlı, E. (2008). Reklam Yazmak. 1. Baskı
İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.
Sullivan L. (2001). Satan Reklam Yaratmak.
Çeviren: Sevtap Yaman. 1. Baskı Ankara:
MediaCat Yayınları.
113
7
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Dijital medyanın ne olduğunu açıklayabilecek,
Dijital medyanın pazarlama iletişimi içindeki yerini tartışabilecek,
Dijital medyanın hangi bileşenlerden oluştuğunu sıralayabilecek,
Dijital medya için yazarken nelere dikkat etmek gerektiğini özetleyebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Dijital Medya
Mobil Uygulama
Pazarlama İletişimi
Push Mesaj
Web Sitesi
Pull Mesaj
Sosyal Medya
Online Yazarlık
Online Reklam
İçindekiler
Giriş
Dijital Medya Nedir?
Pazarlama İletişiminde Dijital Medyanın Yeri
Dijital Medya Bileşenleri
Dijital Medya Yazarlığı
114
Dijital Mecrada Reklam
Yazmak
GİRİŞ
Geçmişin basın ve yayın organlarına günümüzde yeni bir organ daha eklenmiştir: dijital medya. Her ne
kadar “yeni” sıfatıyla tanımlansa da, dijital medya, son 20 yılın bir ürünü olarak karşımıza çıkmakta,
özellikle genç kuşağın birlikte büyüdüğü bir oluşum kimliği taşımakta ve bu özelliğiyle “yeni” olmaktan
ziyade çoktan alışılmış ve vazgeçilmez nitelik kazanmış bir iletişim platformu olarak dikkat çekmektedir.
Dijital medya, toplam pazarlama iletişimi çalışmaları içinde önemli bir yere sahiptir. Hedef kitlesiyle
360 derece iletişimi hedefleyen tüm kurum ve kuruluşlar, geleneksel medyanın yanı sıra dijital medyayı
da iletişim planlarına dahil etmek durumundadır.
Dijital medyayı oluşturan mecralar çok çeşitlidir. Web sitesi, sosyal medya, online reklam ve mobil
uygulama, dijital medyanın temel bileşenleri olarak kabul edilmekte; bu bileşenler, her geçen gün yeni alt
bileşenlerle daha da zenginleşmektedir.
Dijital medyanın en kritik unsurlarından biri içeriktir. Hedef kitleye iletilen mesajın gücünü çok
büyük ölçüde içerik belirler. Dijital medya yazarlığının, geleneksel medya yazarlığına kıyasla farklı
dinamikleri vardır. Web sitesi, sosyal medya ya da online reklam için yazarken sadece bir mesaj iletmek
değil, bu mesajı sanal ortamda kolay ve hızlı ulaşılabilecek şekilde oluşturmak hedeflenmelidir.
Bu ünite, dijital medya ve dijital medya yazarlığı hakkında bilinmesi gereken temel noktalara
değinmektedir.
DİJİTAL MEDYA NEDİR?
Dijital medya, insanların elektronik olarak iletişim kurdukları farklı platformlara verilen addır. Elektronik
ortamda bulunan her tür kitle iletişim aracını dijital medya tanımına dahil etmek mümkündür.
Dijital medya, ikili (binary) rakamlar halinde saklanır. Bu yüzden, masaüstü ve dizüstü
bilgisayarlardan, PDA (Kişisel Dijital Asistan) gibi avuçiçi cihazlardan, iPhone’lardan, hatta MP3
çalarlardan dijital medyaya rahatlıkla erişilebilir. Dijital medyanın tamamı elektronik ortamda
tutulduğundan, internet üzerinde metin, görüntü, ses ve videodan oluşan büyük miktarlarda veri ve içerik
mevcuttur.
Gerek medya gerekse içerik hızla dönüşmekte, buna bağlı olarak insanların online iletişim kurma
biçimleri de değişmektedir. Bu durum, yeni etkileşimli medya platformlarını ve sosyal ağları beraberinde
getirmektedir. Dijital medya, bu yeni oluşumun ta kendisidir. İster barış mesajları vermek, ister fikir
ayrılıklarını göstermek, ister ilerleme kaydetmek, ister kitlesel harekete çağırmak, isterse kişisel
düşünceleri savunmak için olsun, insani anlatımın, sosyal etkileşimin, iletişimin ve online eğitimin
olduğu her platform dijital medya kapsamına girer.
Dijital medyanın en önemli özelliği, insanların yaşam biçimlerinde önemli değişikliklere yol açma
potansiyeli taşımasıdır. Yaratıcı keşiflerde bulunmak, yenilik yapmak ve iletişim şeklini dönüştürmek için
dijital uygulama ve araçlardan yararlanan insan, aslında ciddi bir değişim sürecinden geçmektedir. Örnek
vermek gerekirse, Twitter insanlar arasındaki diyaloğu değiştirmektedir. Öyle ki, devlet politikalarından
toplumsal yaşam görüşlerine kadar, her konuda eskisine göre çok daha farklı deneyimler yaşanmaktadır.
115
Dijital medya, ilk etapta metin (text) ile kendini göstermiştir. Metin içeriği, internetin ortaya çıktığı ve
hızla yaygınlaştığı döneme damgasını vurmuştur. Bugün de metin editörleri ve kelime işlemci seçenekleri
ile metinsel içerik en temel dijital medya unsurudur. İnternet, metinsel içeriği paylaşmak, aktarmak ve
saklamak için ideal bir ortam sunmaktadır.
İnternetin büyümesine paralel olarak, görüntüler gündeme gelmiştir. İnsanlar, yalnızca e-posta
yazmakla yetinmeyip fotoğraf da göndermeye başlamışlardır. Böylece, fotoğraf paylaşım siteleri ortaya
çıkmıştır. 1990’lı yılların ortasında, dijital medya “ailesine” ses eklenmiş; MP3 dosyaları kullanılmaya
başlanmıştır. Ses paylaşımına izin veren siteler sayesinde müzik ve benzeri sesli dosyalar online
paylaşıma dahil olmuştur.
Dijital medyanın gelişiminde son aşama videodur. YouTube, video paylaşımını en popüler medya
dağıtım yöntemlerinden biri haline getirmiştir. Video, bir sanal medya olarak her geçen gün daha yaygın
kullanılmakta ve iPhone gibi teknolojilerin gelişmesine bağlı olarak avuçiçi bilgisayarlardan da
paylaşılabilmektedir.
PAZARLAMA İLETİŞİMİNDE DİJİTAL MEDYANIN YERİ
Günümüzde gittikçe daha çok sayıda işletme, dijital medya ve pazarlama dünyasına adım atmaktadır.
İşletmeler, web siteleri oluşturarak, metin içeriklerini, hizmetlerini ve ürünlerini buradan tanıtmaktadır.
Bununla da yetinmeyip, daha fazla göz önünde olmak ve daha çok ziyaretçi çekmek için farklı türlerde
dijital medya içeriği yaratmaktadırlar.
İşletmeler, özellikle pazarlama fonksiyonu için dijital medyadan sıklıkla yararlanmakta; bu alanda çok
büyük pazarlama fırsatlarının olduğunu ve dijital medyayı kullanarak hem daha fazla ziyaretçiyi sitelerine
çekebileceklerini, hem de arama motorlarında daha üst sıralarda yer alabileceklerini görmektedirler.
Web sitesindeki metin içeriğin güncel tutulması özellikle önemlidir. Faydalı içerik, başarılı
pazarlamanın olmazsa olmazıdır. İşletmenin uzmanlık alanı, işin büyümesine yardımcı olurken, şirketin
web sitesine yönelik trafik akışında da süreklilik sağlar. Fotoğraflar, tablolar, şekiller ve modeller, online
ortamda her zaman tercih edilir ve daha fazla görünürlük sağlamaya yardımcı olur. Ses kayıtları,
sayfalarda müzik kullanımına ya da işletmenin faaliyet alanıyla ilgili podcast (oynatıcı yayın aboneliği)
yaratılmasına izin verir. Video oluşturmak da günümüzde dijital medya üzerinden pazarlamada yaygın
olarak kullanılan bir yöntemdir. Videolar, arama motorlarında çok iyi sonuç verir.
İnternetin popüler bir mecraya dönüşmesi, dijital medyanın pazarlama açısından yeni ve sıcak bir
iletişim aracına dönüşmesini sağlamıştır. Çoğu zaman geleneksel reklam kampanyalarına dijital medya
ayağı da eklenir. Genel reklam kampanyasında kullanılan temel mesajdaki sloganlar ve ilgi çekici
ifadeler, dijital medyada da kullanılır. Dijital medyanın pazarlama uzmanlarına sunduğu avantajlardan
biri de bireylerin geçmişte yaptıkları taramaları kaydeden ve saklayan kod çerezlerinin (tanımlama
bilgilerinin) topladığı tonlarca veri sayesinde mesajın dijital hedef kitleye coğrafi ya da davranışsal açıdan
en uygun noktada iletilebilmesidir. Bu bilgi, mesajların hedef kitleye göre şekillendirilmesini sağlarken,
mesajın tüketiciyle temas kurulan diğer ortamlarla entegre bir görünüme ve temaya sahip olmasının
önemini artırır.
DİJİTAL MEDYA BİLEŞENLERİ
Web Siteleri
Web sitesi, internet üzerinden erişilen dokümanların (web sayfalarının) toplamından oluşur. Web sayfası,
bir web adresi yazıldığında, bir bağlantıya (link) tıklandığında ya da arama motoruna bir sorgu
girildiğinde, ekranda beliren görüntüdür. Web sayfalarında her tür bilgi olabilir; metin, renk, grafik,
animasyon ve ses bulunabilir.
Ekrana bir web adresi yazıldığında, genellikle ilgili web sitesinin ana sayfasına (home page) ulaşılır.
Burada sitenin sunduğu bilgi ya da diğer hizmetler belirtilir. Ana sayfadan sitenin diğer bölümlerine
116
erişmek için bağlantılara tıklanabilir. Bir web sitesi, site sahibinin kullanım amacına bağlı olarak, tek
sayfadan oluşabileceği gibi, binlerce sayfadan da oluşabilir.
Web sitesi, bir iletişim aracıdır ve mesajın hedeflenen kullanıcı tarafından doğru algılanması
ölçüsünde başarılıdır. 1980’li yıllarda yaşanan dot.com patlamasında, her tür web sitesinin para
kazandıracağı düşüncesiyle web sitesi geliştirmeye yüksek miktarlarda yatırımlar yapılmıştır. Gerçekte
ise çok az web sitesi bu anlamda kazanç sağlamıştır. Günümüzde, web sitesinin kendisinin satışı yapılan
bir varlık olmadığı, web sitelerinin işle ilgili iletişimin sağlanmasına ve müşterilerle etkileşim
kurulmasına yönelik araçlar olduğu kabul görmektedir.
İnsanlar, genel olarak iki temel nedenden dolayı web sitelerini ziyaret ederler:
İhtiyaç duydukları bilgiyi bulmak için. Bu bilgi, ev ödevinde kullanılacak kurbağa resimlerinden en
güncel hisse senedi fiyatlarına kadar çeşitlilik gösterir.
Bir işi tamamlamak için. Ziyaretçiler, en çok satan kitabı almak, bir yazılımı indirmek ya da
hobileriyle ilgili bir online tartışmaya katılmak isteyebilirler.
Web siteleri, kullanım amaçlarına göre şu şekilde sınıflandırılır:
Kişisel Web Siteleri: Kişisel web siteleri, genellikle bireyler tarafından oluşturulur. Bu sitelerin teması
ve içeriği, çoğunlukla kişisel bilgilere dayanır. Kişisel web sitelerine örnek olarak şunlar verilebilir:
•
Kurucusu hakkında bilgi (işi, ailesi, vb.) veren siteler
•
Hobi siteleri
•
Özgeçmiş siteleri
•
Başkalarına göstermek istedikleri bir işi olan insanların oluşturdukları siteler. Buna,
çalışmalarını başkalarıyla paylaşmak isteyen bir ressamın oluşturduğu web sitesi ya da üzerinde
çalışmakta olduğu projeleri gösteren bir öğrenci örnek verilebilir.
Kurumsal Web Siteleri: Kurumsal web siteleri, yalnızca iş amaçlı kurulan profesyonel sitelerdir.
Sahipleri genellikle kurumlardır. İşlevleri şu şekilde sıralanabilir:
•
Şirket bilgisi sunmak
•
Şirketin ürün portföyünü tanıtmak
•
Şirketin ürünlerini pazarlamak
•
Müşterilere yardım ve destek hizmeti vermek
•
Şirketin ürünlerini online ortamda satmak
Kurumsal web sitelerini ikiye ayırmak mümkündür:
Küçük Kurumsal Web Siteleri: Bu siteleri kuranlar, belli bir işi olan bireylerden, küçük işletmeleri
olan insan gruplarına kadar çeşitlenir. Kişisel web sitelerine göre daha yüksek, büyük kurumsal web
sitelerine göre daha düşük bütçeler söz konusudur.
Büyük Kurumsal Web Siteleri: Bu siteler, büyük kuruluşlara aittir ve küçük kurumsal web sitelerine
göre daha fazla bütçeye sahiptir. Büyük kuruluşlarda genellikle personelin bir bölümü sitenin bakım ve
yönetimi için görevlendirilir.
Bilgilendirici Web Siteleri: Bilgilendirici web siteleri, bilgi sunmak amacıyla oluşturulur. Bu siteler
arasında şunlar yer alır:
•
Haber siteleri
•
Bilimsel siteler
•
Ansiklopediler
117
•
İş haberleri siteleri
•
Herhangi bir konuda analiz içeren siteler
•
Tıbbi bilgi veren siteler
•
Eğitim siteleri
•
Belli bir konuda bilgi veren siteler
•
Üniversite/okul siteleri
Bilgilendirici web sitelerine örnek olarak www.wikipedia.com
www.howstuffworks.com (online bilim / genel bilgi) verilebilir.
(online
ansiklopedi)
ve
www.wikipedia.com
Arama Motorları / Dizinler: Arama motorları ya da dizinler, web sitesi gibi görünmekle beraber çok
daha fazlasını yapar. Arama motorları, web sitelerini bulmak üzere web genelinde arama yaparak
sonuçları bağlı olduğu sunucuda listeler. Bu arama işlemi, otomatik olarak yapılır. Tarayıcıda bulunan
web arayüzü, toparlanan listedeki sonuçları alır ve ekranda gösterir. Arama motoruna örnek olarak
www.google.com verilebilir. Dizinler, arama motoru değildir. Girişlerin devamlılığı insanlar tarafından
sağlanır, bir yerden bir yere gönderimi ise kullanıcılar tarafından yapılır. Dizinler, ana ve alt kategoriler
halinde düzenlenir. Dizinlere örnek olarak dir.yahoo.com (yahoo’nun dizini) verilebilir.
Web siteleri, yapım aşamasında kullanılan yönteme ve temel alınan teknolojiye göre de iki gruba
ayrılır. Bu sınıflandırma, daha çok, programcıları ve web geliştiricileri ilgilendirir:
Statik Web Siteleri: Statik web siteleri, kullanıcıya statik bilgi, başka bir deyişle zaman içinde
değişmeyen ve web sunucusu tarafından gönderildiği şekliyle korunan bilgi sunar.
Avantajları şunlardır:
•
Statik web sitelerini geliştirmek daha kolaydır.
•
Statik web siteleri hızlı geliştirilebilir.
•
Statik web siteleri kolay dizinlenir; çünkü tüm web sayfaları sunucuda zaten mevcuttur.
Dezavantajları şunlardır:
•
Statik web siteleri, pek çok online servisin gerektirdiği karmaşık işleri yapamaz.
•
Sitenin tamamını güncellemek külfetli ve zaman alıcı olabilir.
•
Statik web sitelerinde veri ve tasarım ayrımı yapılmaz.
Dinamik Web Siteleri: Dinamik web siteleri, kullanıcıya dinamik bilgi, başka bir deyişle zaman içinde
belli kriterler doğrultusunda değişebilen bilgi sunar.
Avantajları şunlardır:
•
Dinamik web siteleri, online servislerin gerektirdiği karmaşık işleri yapabilir.
•
Dinamik web sitelerini güncellemek daha kolaydır.
•
Veri ve tasarım ayrımı olması, programcılara ve içerik yazarlarına bağımsız çalışma imkanı
verir.
118
Dezavantajları şunlardır:
•
Dinamik web sitelerini oluşturmak daha uzun sürer.
•
Dinamik web sitelerini oluşturmak zor olabilir.
•
Dinamik web sitelerinin, web sunucusu üzerinde gerçek web sayfaları mevcut olmadığından,
arama motorları tarafından dizinlenmesi de kolay değildir. Arama motoru teknolojisindeki son
gelişmelerle birlikte bu sorun önemli ölçüde giderilmiştir ve bugün pek çok dinamik web sitesi
arama motorları tarafından sorunsuz dizinlenmektedir.
Sosyal Medya
Sosyal medyayı tanımlamanın en iyi yolu, ifadeyi parçalarına ayırmak olacaktır. Medya, gazete ya da
radyo gibi bir iletişim enstrümanına verilen addır. Dolayısıyla, sosyal medya da iletişim kurmaya yönelik
sosyal bir enstrümandır.
Web 2.0 terimleriyle açıklanacak olursa, sosyal medya, yalnızca bilgi vermeyen, bu bilgiyi verirken
aynı zamanda kullanıcıyla etkileşime giren bir web sitesidir. Bu etkileşim, kullanıcıdan yorum
bırakmasını ya da bir makaleye oy vermesini istemek kadar basit ya da Flixster gibi, benzer ilgi alanları
olan kişilerin derecelendirmelerine dayanarak film önerisinde bulunmak kadar karmaşık olabilir.
Alışılmış medyayı tek yönlü bir yol gibi düşünmek mümkündür; kişi, bir gazete okur ya da
televizyonda yayınlanan haberi dinler, ama konu hakkındaki düşüncelerini paylaşma imkanı çok kısıtlıdır.
Sosyal medya ise kişiye iletişimde bulunma imkanı da veren çift yönlü bir yoldur.
Sosyal medya, aşağıdaki niteliklerin tamamını ya da bir kısmını paylaşan bir dizi yeni online medya
olarak tanımlanabilir:
•
Katılım: Sosyal medya, konuyla ilgili herkesten katkı ve geribildirim almayı teşvik eder. Medya
ve hedef kitle arasındaki çizgiyi belirsizleştirir.
•
Açıklık: Çoğu sosyal medya servisi, geribildirime ve katılıma açıktır. Oy vermeyi, yorum
yapmayı ve bilgi paylaşmayı teşvik eder. İçeriğe erişim ve içerikten faydalanma konusunda çok
nadir olarak engelle karşılaşılır. Şifre korumalı içerik hoş karşılanmaz.
•
Diyalog: Geleneksel medya, “duyurum” (hedef kitleye aktarılan ya da dağıtılan içerik) temelli
iken, sosyal medyayı çift yönlü bir diyalog olarak görmekte fayda vardır.
•
Topluluk: Sosyal medya, toplulukların hızla oluşmasını ve etkin iletişim kurmasını sağlar.
Topluluklar, fotoğraf sevgisi, siyasi bir konu ya da sevilen bir TV şovu gibi ortak bir ilgi alanını
paylaşır.
•
Bağlantılılık: Çoğu sosyal medya sitesi, bağlantı özelliği, başka bir deyişle diğer sitelere,
kaynaklara ve insanlara verdiği bağlantılar sayesinde büyür ve gelişir.
Sosyal Medya Siteleri
Sosyal medya, geniş kapsamlı bir terim olduğundan, çok çeşitli web sitelerini bünyesinde barındırır. Bu
sitelerin ortak paydası, söz konusu siteyle ve diğer ziyaretçilerle etkileşim kurulabilmesidir.
Sosyal medyayı algılamaya çalışırken, baştan sona insan olmakla ilgili bir oluşum olduğunu göz
önünde bulundurmak gerekir. Fikir paylaşımı, sanat yapmak için bir araya gelmek, düşünmek ve ticaret
yapmak, hararetli tartışma ve müzakerelerde bulunmak, iyi arkadaş, ortak ve aşık olabilecek insanlarla
tanışmak gibi eylemlerin tümü, insanoğlunun kurduğu medeniyetlerin temelini oluşturmaktadır. Tam da
bu yüzden sosyal medya hızla yaygınlaşmaktadır. Parlak yeni teknolojisinden dolayı değil, insana kendisi
olabilme şansını verdiği için popülerdir.
İnsanlar, sosyal medyada bilgiye, ilham verici fikirlere, hemfikir insanlara, topluluklara ve işbirliği
yapabilecekleri kişilere her zamankinden daha hızlı ulaşabilmektedirler. Yeni fikir, servis, iş modeli ve
teknolojiler, sosyal medyada baş döndürücü bir hızla ortaya çıkmakta ve gelişmektedir.
119
Sosyal medya diğer dijital varlıklardan ya da örneğin kurumsal web
sitelerinden hangi yönüyle farklılaşmaktadır?
Şu an için sosyal medyada 6 tip site mevcuttur. Bu sayı, yenilik ve değişime paralel olarak zaman
içinde değişebilir:
•
Sosyal Ağlar: Bu siteler, insanlara kişisel web sayfaları oluşturma ve içerik paylaşmak ve
iletişim kurmak üzere arkadaşlarla bağlantı kurma imkanı vermektedir. En büyük sosyal ağlar
arasında MySpace, Facebook ve Bebo yer almaktadır.
•
Bloglar: Sosyal medyanın belki de en çok bilinen türü olan bloglar, online günlükler olup, en
yeni girişlerin en üstte yer aldığı sayfalardan oluşur.
•
Wiki’ler: Bu web siteleri, insanların içerik eklemelerine ya da sitedeki bilgiyi düzeltmelerine izin
verir. Bu şekliyle, ortak kullanıma açık bir doküman ya da veritabanı gibi düşünülebilir. En iyi
bilinen wiki, 2 milyonu aşkın İngilizce makalesi bulunan online ansiklopedi Wikipedia’dır.
•
Podcast’lar: Abonelik sistemiyle, Apple iTunes benzeri servislerle erişilebilen ses ve video
dosyalarıdır.
•
Forumlar: Genellikle belli konu başlıkları ve ilgi alanları etrafında oluşan online tartışma
alanlarıdır. Forumlar, “sosyal medya” teriminden önce var olmuştur ve online toplulukların
güçlü ve popüler bir bileşenidir.
•
İçerik Toplulukları: Belli bir içerik türünü düzenleyen ve paylaşan topluluklardır. En popüler
içerik toplulukları, fotoğraflar (Flickr), yer imli bağlantılar (del.icio.us) ve videolar (Youtube)
gibi alanlarda oluşturulmuştur.
•
Mikrobloglar: Küçük miktarlarda içeriğin (“güncellemeler”) mobil telefon ağı üzerinden online
olarak dağıtıldığı, “bir ısırımlık” blogların yer aldığı sosyal ağlardır. Twitter, bu alanda öncüdür.
Online Reklam
İnternet, her geçen gün daha da genişleyen ve sürekli büyüme eğilimi gösteren bir kaynak haline
gelmiştir. Bu özel mecranın kaydettiği büyüme, reklamverenlerin ilgisini çekmekte ve internet, daha fazla
tüketiciye ulaşmak açısından verimli bir kaynak olarak görülmektedir.
Online reklamcılık, tüketicileri çekecek pazarlama mesajları vermek üzere internetin ve internet
sunucuları ağının (world wide web) kullanıldığı bir tanıtım yoludur. Online reklamlara örnek olarak,
arama motoru sonuç sayfalarındaki bağlamsal ilanlar, banner ilanlar, bloglar, zenginleştirilmiş medya
ilanları, sosyal ağ ilanları, arayer ilanları, online sınıflandırılmış reklamlar, reklam ağları ve e-posta
üzerinden pazarlama (istenmeyen e-postalar dahil) verilebilir.
Online reklamın bir avantajı, tüketicinin ürün üzerinde kontrolünün olmasıdır. Başka bir deyişle
tüketici, ürünle ilgili reklamı açıp açmama özgürlüğüne sahiptir.
Online reklamlarda, farklı animasyon türleri kullanılabilir. Özellikle Facebook, Twitter ve MySpace
gibi platformlardaki her tür banner, e-posta, oyun içi (in-game) ve anahtar kelime reklamcılığı, “online
reklam” kavramına dahildir. Web ilintili reklamcılık, tanıtım yapmak ve belli bir grubun dikkatini
çekmek üzere niş kitleye ulaşmak için farklı yöntemlerden yararlanır. Araştırmalar, online reklamcılığın
sonuç verdiğini ve işletmelere gelir artışı sağladığını göstermektedir.
Online reklamcılığın bir diğer avantajı, bilgi ve içeriğin coğrafya ve zamandan bağımsız olarak anında
yayınlanmasıdır. Bu durum, bugüne kadar “araya girme” stratejisini benimseyen reklamverenler için,
gelişmekte olan etkileşimli reklamcılık alanında yepyeni zorluklar sunmaktadır.
Online reklamcılık, reklamverenin yaptığı yatırımdan en etkili geri dönüşü almasını sağlar. Buna göre,
içerikleri ve gönderilen web siteleri doğrultusunda reklamların özelleştirilmesi mümkündür. Örneğin,
AdWords, Yahoo! Search Marketing ve Google AdSense sayesinde, reklamlar, ilgili web sitelerinde ya
da arama sonuçlarıyla birlikte görüntülenebilir.
120
Online Reklam Çeşitleri
Kayan (floating) reklam: Kullanıcının ekranında hareket eden ya da içerik üzerinde kayan reklam.
Genişleyen (expanding) ad: Boyutunu ve web sayfasının içeriklerini değiştirebilen reklam.
Kibar (polite) reklam: Görüntülenmekte olan içeriğin kesintiye uğramasını minimum düzeyde tutmak
amacıyla küçük parçalar halinde indirilen büyük reklam.
Duvar kağıdı (wallpaper) reklamı: Görüntülenmekte olan sayfanın arkaplanını değiştiren reklam.
Aldatmacalı (trick) reklam: Bir diyalog kutusu gibi görünen ve tıklama seçenekleri olan reklam. Bir
hata ya da uyarı mesajını andırır.
Birden açılan (pop-up) reklam: Mevcut pencerenin önünde açılan, bir reklam içeren ya da bütün bir
web sayfasını gösteren yeni bir pencere.
Sayfa arkasında açılan (pop-under) reklam: Birden açılan reklama benzemekle beraber, yeni pencere
mevcut pencerenin arkasında yüklenir ve açılır. Böylece kullanıcı, aktif pencereyi ya da pencereleri
kapatıncaya kadar yeni pencereyi görmez.
Video reklam: Banner reklama benzemekle beraber, statik ya da animasyon görüntü yerine, hareketli
video klipleri gösterilir. Bu tür reklamlar, televizyonda yaygın olarak görülür ve çoğu reklamveren, aynı
klipleri hem televizyonda hem de online reklamcılıkta kullanır.
Harita (map) reklam: Google Maps gibi bir elektronik haritada beliren ve kaynağını buradan alan
metin ya da grafikler.
Mobil reklam: Bir cep telefonuna gönderilen SMS metni ya da çokluortam mesajı.
Superstitial reklam: Video, 3D içerik ya da Flash kullanarak TV reklamına benzeyen bir animasyon
reklam.
Interstitial (arayer) reklam: Kullanıcı orijinal varış noktasına ulaşmadan önce beliren tam sayfa
reklam.
E-posta Reklamcılığı
Hedef kitlenin e-posta adreslerine gönderilen yasal reklamları kapsar. Onay alınarak yapılan e-posta
reklam yöntemi ya da izinli pazarlama olarak da bilinir.
İnsanlar
tanıtım/reklam
maillerinden
kaynaklanmaktadır?
izin vermedikleri halde e-posta
şikayet
etmektedir.
Sizce
bu
kutularına gelen
durum
nereden
Görüntülü (Display) Reklamcılık
Görüntülü reklamlar, web sayfalarında web banner’ları dahil çeşitli biçimlerde görünür. Bu banner’larda
statik ya da animasyon görüntüler olabileceği gibi, ses ve video unsurlarından oluşan etkileşimli medya
da bulunabilir. Görüntülü reklamcılık, internette ağırlıklı olarak markalaşma amacıyla kullanılır. Bu
nedenle, etkileşim süresi gibi ölçümler gittikçe daha çok önem kazanmaktadır. Bu durum, görüntülü
reklamcılığın odak noktasının kullanıcılara yönelmesiyle gelecekte değişebilir.
Görüntülü reklamlarda, kullanıcıların özelliklerini ve ilgi alanlarını belirlemek ve söz konusu
tarayıcılara uygun reklamları tanımlamak için çerez ve tarayıcı kayıtlarından yararlanılır. Banner reklam
standartları, gerek standart monitör ve tarayıcıların artan çözünürlüğü, gerekse reklamverenlere
yatırımlarından daha yüksek geri dönüş alma imkanı verilmesi amacıyla, son yıllarda daha büyük
boyutlara doğru bir değişim göstermiştir. Bahsi geçen standartlar evrimleşmeye devam etmektedir.
Banner reklamlar, reklamveren açısından en doğru hedef kitleye ulaşmak amacıyla, internet
kullanıcılarına farklı biçimlerde odaklanabilir. Davranışa dayalı hedef belirleme, demografik hedef
121
belirleme, coğrafi hedef belirleme ve site tabanlı hedef belirleme, reklamverenlerin, banner reklamlarını
doğru hedefe odaklamak için yararlandıkları yöntemler arasında yer alır.
Anlamsal (Semantic) Reklamcılık
Anlamsal reklamcılıkta, web sayfalarına yönelik anlamsal analiz teknikleri kullanılır. Bu süreçte, sayfanın
anlamı ve/veya ana konusu tam olarak yorumlanır ve sınıflandırılır; daha sonra sayfaya, odaklı reklam
spotları girilir. İçerik ve reklam arasında yakın ilişki kurulması suretiyle, sayfayı ziyaret eden kişinin,
reklamı yapılan ürün ya da hizmete daha çok ilgi göstermesi beklenir.
Mobil Uygulamalar
Mobil uygulamalar (mobile applications, mobile apps); cep telefonu, akıllı telefon, kişisel dijital asistan
gibi avuçiçi cihazlar için geliştirilen uygulamalardır. Bu uygulamalar, avuçiçi cihaza önceden yüklenmiş
olabileceği gibi, kullanıcılar tarafından uygulama mağazalarından ya da internetten indirilerek de
kullanılabilir.
Bir mobil web uygulaması, etkileşim, navigasyon ya da kişiselleştirme yetenekleri sunmak üzere
Javascript ya da HTML5 gibi teknolojilerin kullanıldığı bir yazılımdır. Bu programlar, mobil cihazın web
tarayıcısı içinde çalışır. Bu da ihtiyaç duyulduğu an internet üzerinden kullanıma sunulması anlamına
gelir. Başka bir deyişle bunlar, kullanıcının mobil cihazında saklanan ayrı programlar değildir.
Uygulama geliştirmenin ilk yıllarında, 1980’li yıllardaki dot.com patlamasına benzer şekilde bir
“altına hücum” mantığı hakim olmuştur. Uygulama yatırımcıları, çok çeşitli uygulamalar geliştirmek
üzere önemli miktarda para harcamışlar ve uygulama satışlarıyla masraflarını kapatacaklarını
düşünmüşlerdir. Gerçekte ise çok az uygulama kayda değer bir kazanç sağlamaktadır. Para kazandıran
uygulamaların çoğu oyunlardan oluşmaktadır. Günümüzde, mobil uygulamalara para kazandıran
girişimler olarak değil, mevcut işin tanıtılmasına, müşterilerle daha yakın ilişki kurulmasına ve gelirlerin
artırılmasına yönelik ek bir araç olarak bakılmalıdır.
Push (İtme) Mesajlar
Reklamveren ve pazarlamacı tarafından ya da onun adına kablosuz bir mobil cihaza abonenin talebi
dışında gönderilen her tür içerik push mesaj olarak adlandırılır. Push mesajlara ses, SMS (Kısa Mesaj
Servisi) mesajları, e-posta, çokluortam mesajları, hücresel yayın, resim mesajlar, anketler ve benzeri
“itilmiş” reklam ya da içerik dahildir.
Pull (Çekme) Mesajlar
Kablosuz aboneye talebi doğrultusunda tek bir defaya mahsus olmak üzere gönderilen her tür içerik pull
mesaj olarak adlandırılır. Örneğin kullanıcı, WAP olanaklı bir tarayıcıdan yerel hava durumunu
göstermesini talep ettiğinde, ilgili reklamlarla birlikte gönderilen yanıtın içeriği bir pull mesajdır.
DİJİTAL MEDYA YAZARLIĞI
Hedef kitlelerin ve yatırımların katlanarak artması sonucu, online haber tüketimi tüm dünyada gittikçe
daha çok önem kazanmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde, dijital medya reklamcılığından sağlanan
gelirler artarken, geleneksel medya gelirleri azalmaktadır. Yine de haber sektöründe çalışan
profesyonellerin tamamının basılı mecraya yönelik yazma alışkanlıklarını ekran için yazacak biçimde
değiştirmeye hazırlıklı olduğunu söylemek güçtür. Aynı şekilde, online okumanın da farklı bir süreç
olduğunu dikkate almak gerekmektedir.
Dijital dünyada yazılı bilgi oluşturulurken belli tekniklerden ve web yazarlığı kavramlarından
yararlanılmalıdır. “Webwriting” ve “Padrões Brasil e-Gov: Cartilha de Redação Web” kitaplarının yazarı
Bruno Rodrigues’in söylediği gibi, online yazarlığın hedefi daha azıyla daha fazlasını söylemektir.
Rodrigues’e göre, “web için yazarken ‘üslup’ konusunda kaygılanmak gerekmemektedir, bilgilerin
görüntüleme ve tüketim için gerekli tüm koşulları yerine getirmesine dikkat edilmelidir”.
122
Rodrigues, online yazarlığın dört temel ilkesi olduğunu savunmaktadır:
İkna: Üretilmekte olan bilgi için ilgi mekanizmaları yaratmak, olmazsa olmaz bir koşul olan “iyi
yazmanın” ötesinde düşünmek.
Nesnellik: Kullanıcılara, gereksiz detayları “reddetmeden”, okuyucunun isteyeceği yönde bilgi
vermek.
Görünürlük: Web sitesinde farklı “katmanlar”la çalışmayı denemek, bilgiyi azar azar vermek, ama
çok derin bir yapı yaratmamak.
Navigasyona uygunluk: Bilgiyi web sitesi içinde bir yön kaynağı olarak kullanmak, kullanıcıya veriler
içinde gezinirken ve bilgi edinirken yardımcı olmak.
Günümüzde insanlar, metinleri tablet bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve Kindle gibi e-okuyucular dahil
her geçen gün küçülen ekranlardan okumaktadırlar. Bu küçük ekranlar, okumayı zorlaştırmaktadır. Web
kullanılabilirliği araştırmaları, kullanıcıların özellikle bir web sitesini ilk kez ziyaret ederken içeriğe
hızlıca göz attıklarını ya da tarayarak okuduklarını göstermektedir. Bu nedenle, metinlerin online ortamda
farklı bir biçimde sunulması gerekmektedir.
Online yazarlığı geliştirmeye yönelik ipuçları şöyle sıralanabilir:
Açık ve öz yazmak, her mecrada önemli olsa da online ortamda daha çok önem kazanmaktadır.
Bunun nedeni, bir yandan internet kullanıcılarının bilgiye hızlı ulaşmak istemeleri, bir yandan da online
okuma hızının düşük olmasıdır. Sade ve doğrudan bir üslup kullanmak en iyisidir. Cümle ve paragraflar
kısa tutulmalı, paragraflar 3-5 kısa cümleyi geçmemelidir. Paragraflar arasında boşluk bırakılmalıdır.
Etken fiiller kullanılmalı ve şimdiki zamanda yazılmalıdır. Cümleyi karmaşık hale getireceğinden,
edilgen çatıdan uzak durulmalıdır.
Online ortamda çoğu durumda kısa yazmak en iyisidir. Pratikte web ortamındaki alan sınırsız olsa da,
çok uzun hikayeler genellikle web okuyucuları açısından uygun değildir. Haberlerin 800 kelimeyi
geçmemesi önerilir.
Başlıklar, basılı mecralarda olduğu gibi web ortamında da aynı işlevi görür; bilgi aktarmak ve
okurun ilgisini çekmek için kullanılır. Basılı mecralardan farklı olarak, kelimelerle oynayan dolaylı
başlıklardan ziyade doğrudan ve dolambaçsız başlıklar online ortamda daha etkili sonuç verir; çünkü
internet kullanıcıları, bilgiye hızlı ulaşmayı istemektedirler. Bir hikayenin konusunu tahmin etmeye
zorlayan başlıklar, kullanıcıların ilgisini çekmez ve onları hikayenin geri kalanını okumaya ikna etmez.
İnternet kullanıcıları, çoğu zaman bilgi ararlar. Konuyla doğrudan ilgili anahtar kelimelerin geçmediği
başlıklar, arama motorlarınca seçilmez.
Paragraflar arasında kullanılan alt başlıklar, kullanıcıların okumaya başlayabilecekleri “giriş
noktaları”na dikkat çekilmesine yardımcı olabilir. Bu alt başlıkların tercihen 3-7 kelimeden oluşması,
kısa ve doğrudan konuya odaklı olması, okuyuculara takip eden paragrafta nelerin anlatıldığına dair net
yönlendirme yapması gerekir. Bu başlıklar, metin bloklarını yönetilebilir parçalara dönüştürmeye de
yardımcı olur.
Maddelemeler ve listeler, okumayı kolaylaştırmak ve ilgi çekmek amacıyla uzun bir hikayeyi bölmenin
bir başka etkili yoludur. Bu yaklaşım, bilgiyi özümsemeyi kolaylaştırır. Söz konusu yöntem, bir haberin
en önemli noktalarını vurgulamak üzere hikayenin ana gövdesinde ya da girişte kullanılabilir.
Web Sitesi Yazarlığı
İçerik, bir web sitesinin en önemli parçasıdır. Ziyaretçiler, web sitesine bilgi almak için girerler. Bu
bilgiyi alamazlarsa, bir daha ziyaret etmezler.
İyi bir offline yazarın bile web için yazarken birkaç yeni stratejiyi benimsemesi gerekir. Offline
yazarlık, yalnızca okuyucular için yapılırken, online yazarlık kullanıcıların içeriği nasıl bulacaklarını
(siteye nasıl ulaşacaklarını) ve ne aradıklarını göz önünde tutarak yazmayı gerektirir.
123
Web siteleri, bilgi alınmak amacıyla ziyaret edilir. Sitenin ziyaretçi sayısının artırılması ve bu sayının
korunması isteniyorsa, sunulan bilginin konuyla ilgili ve yararlı olması gerekir. Web sitesine içerik
yazarken göz önünde tutulması gereken birkaç nokta vardır:
•
Fikirleri kağıda dökmek: Fikir ararken tamamen hafızaya güvenmek sakıncalı olabilir. Kimi
zaman her şey göz önünde olmadığında nesneler arasındaki ilişkiyi fark etmek zorlaşır. Kağıt
kalem alıp akıldakileri not etmek en iyisidir. Detaylara takılmadan akla gelen her fikri ve anahtar
kelimeyi kağıda dökmek gerekir. Çok geçmeden, kavramlar arasındaki bağlantı görülecektir.
•
Beyin fırtınası ağı ya da tablosu oluşturmak: Bu faydalı yöntem, okul yıllarından bu yana
kullanılagelmiştir ve her zaman işe yarar. Oluşturulan tablo, düşünce sürecine ve fikirler
arasındaki bağlantının bulunmasına ciddi biçimde yardımcı olur. Bir ana fikirle başlamak,
ardından bu fikirle bağlantılı alt fikirler düşünmek, alt fikirleri ana fikirle ilintilendirmek gerekir.
Bir adım daha ileriye gidilip, aynı süreç alt fikirler için de tekrarlanmalıdır. Böylece, bir önceki
alt fikirlere ait daha çok sayıda alt fikir bulunur. Fikirler tükeninceye kadar bu işleme devam
edilmelidir.
•
Hedefe ve konuya odaklı yazmak: Makale yazmaya başlamadan önce aşağıdaki sorular
doğrultusunda bir hedef oluşturulmalıdır:
•
Makalenin amacı nedir?
•
Okuyucuya ne sunabilirim?
•
Okuyucu sayfama girdiğinde ne görmeyi bekler?
•
Konu tek bir makalede anlatılabilir mi?
•
Doğrudan konuya odaklı olan ekstra noktalar hangileri?
Makale, oluşturulan hedef doğrultusunda yazılmalıdır. Ziyaretçilerin harcayacak fazla zamanları
olmadığı ve hızlı yanıt aradıkları unutulmamalıdır. Dolayısıyla, hedefe uygun ve odaklı bir metin
oluşturulmalıdır.
•
Konu hakkında araştırma yapmak: Güvenilir ve doğru bilgiye ulaşmanın anahtarı araştırmadır.
Konu hakkında kapsamlı bilgi sahibi olunsa bile zihinlerde pas tutmaya yüz tutmuş noktalar
olabilir. Bazı konular güncellenmiş olabilir. Dolayısıyla, araştırmak en iyi çözümdür. Fazla bilgi
sahibi olunmayan konular hayal kırıklığı yaratmamalı ve önce araştırma yapılıp sonra
yazılmalıdır. Böylece, araştırma yapmaya vakti olmayan ziyaretçilere zaman kazandırmak
mümkün olur. İnternette sörf yapmak; kitap, dergi, gazete ve bulunabilecek her türlü kaynağı
okumak önerilir.
•
Anlaşılmayan bir şeyi yazmamak: Bu önemlidir. Yalnızca iyi bilinen konular hakkında
yazılmalı, tam olarak anlaşılmamış konulardan kaçınılmalıdır. Böyle yapılmadığında,
okuyuculara hatalı bilgi verilmesi gündeme gelebilir. Bu da güvenilirliği zedeler ve ziyaretçi
kaybedilmesine yol açar.
•
Başkalarının anlayabileceği sadelikte ve ilginç konuları yazmak: Okuyucuya açıklama yaparken
sade bir dil kullanmak ve ayrıntılara girmek önemlidir. Site ziyaretçisinin pek çok konuyu
önceden bildiğini düşünmek sakıncalıdır. Ziyaretçilerin ilgisini çekecek bir üslupta yazmak
gerekir.
•
Kitap yazar gibi yazmamak, bağımsız makalelere vurgu yapmak: Web siteleri, kitaplara
benzemez. İnsanlar, kitapları genellikle sıralı olarak, bölüm bölüm ve sayfa sayfa okurlar. Oysa,
internette birşey ararlar ve bir web sitesini kitap okur gibi okumazlar. Eksiksiz bir makale
bulmak isterler ve aradıkları bilgiye ulaşmak için bir başka makale okumak zorunda kalmayı
tercih etmezler. Web için yazmak, bağımsız makalelere vurgu yapmayı gerektirir. Ziyaretçilere
aradıkları bilgiyi sunacak tekil makaleler sunulmalıdır. Kimi zaman konu tek bir makalede ele
alınamayacak kadar kapsamlı olur. Bu durumda, başka makalelere bağlantı verilebilir, ama
aktarılmak istenen bilginin önemli bir bölümü tek bir makalede verilmelidir. Böylece, konu
hakkında fazla detay bilmek istemeyen ziyaretçilerin işi kolaylaştırılmış olur.
124
•
Hedef kitleye göre yazmak: Hedef kitleyi tanımak ve içeriğin seviyesini hedef kitlenin
seviyesiyle eşleştirmek gerçekten önemlidir. Hedef kitle, yaşa, mesleğe, vb. göre
sınıflandırılabilir. Belli bir gruba yönelik olarak yazılan bir konu, başkaları açısından anlaşılır
olmayabilir.
•
Tekrarlayan içerikten kaçınmak: Tekrar etmekten ve aynı içeriği iki ya da daha fazla yerde
yazmaktan kaçınılmalıdır. İnsanlar, aynı şeylerin yazılmış olduğunu gördüklerinde, sıkılır ve
okumayı bırakırlar. Arama motorları da web sitesinin farklı sayfalarında tekrar eden içerik
bulduğunda cezalandırmaya gidebilir.
•
Başkalarının çalışmalarını kopyalamamak: Başka kaynaklarda ya da web sitelerinde bulunan
içeriği kopyalamamak gerekir. Bunun yapılmasını önlemek için web siteleri ya da kitaplara
yönelik telif hakları mevcuttur. Yaratıcı olmak ve kendi anladığınız biçimde yazmak gerekir.
•
Son kez okumak ve düzeltmek: Sayfaları yayınlamadan ve içeriği son haline getirmeden önce
birkaç kez okumak gerekir. Düzeltilmesi gereken noktalar olabilir.
•
Sayfaları sürekli gözden geçirmek: Sayfaları yayınladıktan sonra da gözden geçirmek faydalıdır;
çünkü, geçerliliğini yitirmiş ve düzeltilmesi gereken bir nokta olabilir. Hatalar, atlanmış bilgiler
olduğu fark edilebilir ya da makaleyi ve cümleleri daha iyi yazmanın yolları bulunabilir.
En sık bağlandığınız internet sitelerinden en az 3 tanesini açınız. Bu 3
siteyi yukarıdaki maddeler ışığında değerlendirip her birine not veriniz. En yüksek puanı
hangisi aldı? Sizce neden?
Sosyal Medya Yazarlığı
Sosyal medya, iletişimde bulunmaktır. Fikir, düşünce, bilgi ve kaynak paylaşmak suretiyle bağlantılar
kurmak ve ilişkiler geliştirmektir.
Sosyal medyada iletişimin temel bileşeni kelimeler; başka bir deyişle, tweet’ler, güncellemeler,
sorular, mesajlar, yorumlar ve yanıtlardır. Kelimeler, etkili kullanılırsa, insanların (ve işlerinin) sosyal
medyada başarılı olmasına yardım eder.
Sosyal medyada yazarken göz önünde tutulması gereken hususlar aşağıda özetlenmiştir:
•
Kısa ve öz yazmak: Diğer web yazılarında olduğu gibi, sosyal medyada da kısa ve öz yazmak
gerekir. İnsanların önünde odaklanabilecekleri sonsuz sayıda mesaj seçeneği vardır. Okuyucular,
kelimeleri kolayca ve hızla tüketebilmek isterler. Bazı sosyal ağlarda (örn. Twitter), uzun mesaj
yazmak gibi bir seçenek zaten yoktur; yalnızca 140 karaktere izin verilir. Diğer platformlarda
kullanıcılara daha çok özgürlük tanınmıştır. İzin verilen yazı uzunluğu bir kenara bırakılıp,
mesajlar her zaman en kısa ve en etkili uzunlukta paylaşılmalıdır. Sosyal medyada kısa
yazabilmek için, mesaja hiçbir katkısı olmayan gereksiz kelimeleri (çok, gerçekten, son olarak,
aslında, demek istediğim, vb.) atmakta ve gramer kurallarını ihlal ederek ara sıra cümle
parçacıkları (kulağa normal bir diyalog gibi gelir ve yer tasarrufu sağlar) kullanmakta fayda
vardır.
•
Heyecan verici yazmak: Sosyal medyada en önemli başarı kriteri, farklı olabilmek ve ön plana
çıkabilmektir. Dikkat çekmek ve göze çarpmak gerekir. Her şeyden önce, milyonlarca mesajla
rekabet edildiği unutulmamalıdır. Temel olarak, değerli birşey sunmaya ihtiyaç vardır. İster bir
bağlantı paylaşılsın, ister bir tavsiye sunulsun, ister bir alıntı yapılsın, ister bir etkinlik
duyurulsun, isterse bir soru sorulsun, hedef kitle açısından değer taşıyan bir mesaj olmalıdır.
Hatta, değerli bir mesajdan da ötesine geçilmelidir. Heyecan verici, merak uyandırıcı ve çok
cazip kelimelerle dikkat çekilemediği sürece kimse bu değer dolu mesajı fark etmeyecektir.
Güçlü ve aktif kelimeler seçilmelidir. Samimi olunmalıdır. Şaşırtıcı birşey söylenmelidir. Bir
miktar tartışmalı ifadeler seçilmelidir. Farklı birşey yapılmalıdır.
125
•
İçten yazmak: Sosyal medyanın, insanlarla sohbet etmekten ibaret olduğunu unutmamak gerekir.
Yeni bir dil (bir miktar yeni argo olsa da) değildir. Farklı bir dünya değildir. Gerçek insanlarla
gerçek şeyler hakkında konuşulmaktadır. Dolayısıyla, diyalog kurar gibi yazmak gerekir. Doğal
olarak, arkadaş edinmek gerekir. Satış ya da reklam havası taşıyan laf kalabalığından uzak
durulmalıdır. Konuşulduğu gibi yazılmalı; anlamlı diyaloglar peşinde koşulmalıdır. Amaç,
duyuru yapmak değil, iletişim kurmaktır. Sosyal medyada değer sunmak ve bunu heyecan verici
bir biçimde yapmak gerektiği aşikardır. Ama aynı zamanda, içten olunması gerekir. Gönderilen
her mesaj, tweet ya da güncellemede değerli bir bağlantı ya da ilginç bir gerçek paylaşılıyor olsa
da, insanlarla bağlantı kurulmaya çalışılmıyorsa, sosyal medyanın özellikle iş bazında
sunduklarından tam olarak faydalanma söz konusu değildir. İnsanlarla konuşmak gerekir.
Örneğin, “bilgi verici” mesajlar ile “sohbet” mesajları arasında denge kurulmalıdır. Soru
sorulmalı
ve
yanıtlanmalı,
bir
başkasının
içeriğine
yorum
yapılmalı,
takipçilerden/hayranlardan/bağlantılardan birine iltifat edilmelidir. Nasıl yapılırsa yapılsın, bir
şekilde diyalog başlatılması önemlidir.
Sosyal medya için yazılanların karmaşık olması gerekmez. Aksine, çok sade olabilir. Kısa tutma,
heyecan katma ve samimi olma gibi faktörleri akılda tutmak yeterlidir. Hedef kitleyle yakın ilişki
kurmakta ve sosyal kişiliği göstermekte fayda vardır. Sosyal medya, özellikle iş bazında haber yaymak
için eğlenceli ve etkili bir yoldur. Sosyal ağlarda iletişim kurmanın ipuçlarını bilmek, başarıyı
beraberinde getirir.
Reklam yazarlığı ile sosyal medya yazarlığı arasındaki temel
farklılıkların altını çizdik. Sosyal medya için yazarken kullanılacak dil, en temel 3
özelliğiyle nasıl olmalıdır?
Online Reklam Yazarlığı
Etkili bir internet reklamı yazmak, biraz sanat, biraz da bilimdir. İnternette etkili sonuçlar veren reklam
metinleri yazmanın bazı püf noktaları vardır:
•
Önce teklifi, sonra metni oluşturmak: Herhangi bir yarışma söz konusu değildir. Sunulan teklif,
metinden daha önemlidir. Dünyanın en iyi metni bile teklifin kendisi sönük ise daha baştan
etkisini yitirmeye mahkumdur. Önce reklamın temel önermesi ya da içeriği geliştirilmeli,
ardından metin oluşturulmalıdır.
•
Anahtar kelimelerle düşünmek: Metni yazmaya başlamadan önce, hedef kitlenin zihninde yer
etmiş anahtar ya da moda kelimeleri düşünmek gerekir. Wordtracker benzeri anahtar kelime
öneren araçlardan yararlanılarak insanların internette arama yaparken hangi kelimeleri
kullandıkları araştırılmalıdır. İnsanlar, internet pazarlama uzmanı mı, internet pazarlama
danışmanı mı, yoksa internet pazarlama gurusu mu aramaktadırlar? İster SEO (Arama Motoru
Optimizasyonu) ya da PPC (Tıklama Başına Ödeme) için yazılsın, ister bir e-bülten reklamı
olsun, ister blog ya da başka bir ortama yönelik oluşturulsun, reklam metnini yazmadan önce,
insanların neye tepki verdiklerini bilmek gerekir. İnsanların tercih ettikleri anahtar kelimeler
üzerinden düşünmek, hedef kitlenin reklama erişme ihtimalini artıracaktır. Bu kelimelerle
oluşturulacak bir reklam metni, hedef kitleyle diyalog kurmayı ya da bunu sürdürmeyi
kolaylaştırır.
•
Hedefi tanımlamak: Metni oluşturmadan önce, reklam için koyulan hedefi net bir biçimde
anlamış olmak gerekir. Pazarlama uzmanları, genellikle reklamı açıkça tanımlanmış tek bir satış
hedefine odaklamaktansa, her şeyi birden satacak biçimde kurgulamak isterler. Reklam,
dönüşüme yol açması hedeflenen adımlardan yalnızca biridir. İnsanlardan bir ürün kataloğunu
bilgisayarlarına indirmeleri isteniyorsa, yalnızca bu indirme işleminin faydalarına odaklanılmalı,
daha sonra gerçekleşmesi beklenen bir satışa değinilmemelidir. Ürün satılıyorsa, insanlardan
ayrıntılı bilgi almaları için ürün sayfasına gitmeleri talep edilmeli; ürünü doğrudan reklama
bakarak satın almaları beklenmemelidir. Bunun nedeni, online ortamdaki bir reklamın çoğu
durumda ürün ya da hizmet hakkında hedef kitleyi eksiksiz eğitmeye yetecek kadar alan
sunmamasıdır. Dolayısıyla, hedef kitlenin yapması istenen tıklamaya odaklanmak gerekir.
126
•
Belli bir aksiyon çağrısı yapmak: Okuyucuya bir sonraki adımda ne yapacağı tam olarak
söylenmelidir. Okuyucudan ürün hakkında ayrıntılı bilgi alması isteniyorsa, bunu yapması
gerektiği doğrudan kelimeler kullanarak anlatılmalıdır. Okuyucunun, yazarın istediği şeyi
yapacağı farz edilmemelidir; aksiyon çağrısı, reklamın en yaşamsal cümlelerinden biridir.
•
Doğrudan mesajı iki aşamalı yapmak: B2B (İşletmeden işletmeye E-ticaret) ve üzerinde çokça
düşünülerek alınan tüketim ürünleri söz konusu olduğunda, insanlar genellikle araştırma
yapmaya başlar başlamaz ilk gördüklerini satın almazlar. Kısa zamanda satın almaya çağırmak
ile hemen satışı kapatacak kadar doğrudan olmamak arasındaki artı ve eksileri tartmak gerekir.
Satın almaya hazır olmayan insanlar için, derhal satışı kapatıcı bir eylem olmasa da bir şekilde
harekete geçmelerini sağlayacak bir metin tasarlanmalıdır. Bir e-bültene abone olmaları, RSS
(özet akışı) besleme yapmaları ya da bir broşür indirmeleri teşvik edilmelidir. İlişkileri zaman
içinde beslemek için A ve B gruplarına dahil olan hedef müşterilere dikkat edilmelidir. C grubu
hedef müşteriler, büyük ihtimalle, satın almanın son aşamasına gelinceye kadar sabırla
ağırlanacakları bir “ısınma” evresine ihtiyaç duyacaklardır. Pazarlamacıların belki de en büyük
hatası, zor kazanılmış müşterileri göz ardı etmeleridir. Bunun olmasına izin verilmemelidir.
•
Kişiye yazmak: Hedef kitleyi kişileştirmek gerekir. Bu kitle, demografi ya da psikografi değildir,
insanlardan meydana gelir. Hedef kitlenin içinde birden fazla hedef kitle varsa (ki genellikle
öyledir), bu grup içindeki temsilciye bir isim verilmelidir. Ardından bu kişiye odaklanılmalıdır.
Aynı zamanda okuyucu birinci sıraya yerleştirilmelidir. “Biz” yerine “siz” denmelidir. Kimse
kendisiyle dolaylı konuşulmasından hoşlanmaz.
•
Hikaye anlatmak: Okuyucuya teklifi değerlendirebileceği bir bağlam sunulmalıdır. İndirilecek
bir broşür sunuluyorsa, yüzlerce müşteriyle edinilen deneyimle uzmanlar tarafından yazılmış bir
çalışma olduğu aktarılmalıdır. Çatal bıçak satılıyorsa, Sicilya’daki keşişler tarafından el
işçiliğiyle yapıldığı anlatılmalıdır. Bu taktik, hem ürünü ya da hizmeti zenginleştirir, hem de
okuyucuda merak uyandırır.
•
Duygulara hitap etmek: Satılan şey ne olursa olsun, okuyucuyu kalbinden fethedecek bir
duyguyu taşımalıdır. Örneğin, otomobil şirketleri, sıklıkla otomobilin seksi ya da çevre dostu
oluşunu ön plana çıkarır. Otomobil lastiği satan firmalar ise ürünün güvenliğine vurgu yapar.
127
Özet
Dijital
medya,
iletişim
çalışmalarının
vazgeçilmez bir bileşeni haline gelmiştir. Bugün
hedef kitlesiyle 360 derece iletişim kurmak
isteyen her kurum ve kuruluş, geleneksel
medyanın yanında dijital medyayı da göz önünde
bulundurmak zorundadır.
Dijital medya, sonsuz olanaklar sunan bir sanal
tanıtım ortamıdır. Bu engin dünyanın tanıdığı
imkanlar her geçen gün çeşitlenirken, günümüzde
en sık kullanılan yöntemler genel hatlarıyla web
sitesi, sosyal medya, online reklam ve mobil
uygulama başlıkları altında toplanmaktadır.
Dijital medyanın etkili sonuç vermesi için güçlü
bir içeriğe ihtiyaç vardır. Dijital medya yazarlığı,
geleneksel medya yazarlığından farklı bir sürece
tabidir. Bu süreçten geçerken, yazılacak bilgilerin
görüntüleneceğini unutmamak gerekir. Bu açıdan
bakıldığında, ikna, nesnellik, görünürlük ve
navigasyona uygunluk ilkelerini gözeterek kısa,
öz ve çarpıcı metinler oluşturmak gerekir.
128
Kendimizi Sınayalım
1. Aşağıdakilerden hangisi dijital medyaya dahil
değildir?
6. Aşağıdakilerden hangisi sosyal medya sitesi
değildir?
a. Metin
a. Blog
b. Görüntü
b. TV
c. Ses
c. Forum
d. Işık
d. Wiki
e. Video
e. Podcast
2. Aşağıdakilerden hangisiyle dijital medyaya
erişilemez?
7. Aşağıdakilerden
değildir?
a. Masaüstü bilgisayar
a. Kayan reklam
b. Dizüstü bilgisayar
b. Kibar reklam
c. Kişisel dijital asistan
c. Aldatmacalı reklam
d. Gazete
d. Video reklam
e. iPhone
e. Dergi reklamı
3. Aşağıdakilerden hangisi dijital medyada
görülmez?
8. Aşağıdakilerden hangisi online yazarlığın
temel ilkesi değildir?
a. Web sitesi
a. Eğlence
b. Online reklam
b. Nesnellik
c. Föy
c. İkna
d. Sosyal medya
d. Navigasyona uygunluk
e. Mobil uygulama
e. Görünürlük
4. Aşağıdakilerden hangisi bilgilendirici web
sitesi değildir?
9. Aşağıdakilerden hangisi web sitesi yazarının
dikkate alması gereken bir husus değildir?
a. Haber sitesi
a. Fikirleri kağıda dökmek
b. Bilimsel site
b. Hedefe ve konuya odaklı yazmak
c. Eğitim sitesi
c. Alıntı yapmak
d. Blog
d. Konu hakkında araştırma yapmak
e. Okul sitesi
e. Anlaşılmayan bir şeyi yazmamak
5. Aşağıdakilerden hangisi sosyal medyanın
niteliklerinden değildir?
10. Aşağıdakilerden hangisi online reklam yazarı
için ipucu olamaz?
a. Şefkat
a. Anahtar kelimelerle düşünmek
b. Katılım
b. Hedefi tanımlamak
c. Diyalog
c. Belli bir aksiyon çağrısı yapmak
d. Açıklık
d. Kişiye yazmak
e. Bağlantılılık
e. Kaynak göstermek
129
hangisi
online
reklam
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
Sıra Sizde 2
Temel olarak internette web siteleri arasında
gezerken arkamızda dijital bir iz bırakırız. Yani
IP numaramızdan ya da sitelerin bilgisayarımıza
kaydettiği çerezlerden (cookies) hangi sitelere
girdiğimiz ve oradan nereye geçtiğimiz aslında
takip edilebilir. Tıpkı bu işlem gibi bazı yalancı
linkler (fake link) bize aslında başka yere
açılıyormuş izlenimi vererek çeşitli izinleri
verdiğimizi ifade eden bölgeleri işaretler.
Dolayısıyla farkında olmadan izin vermiş oluruz.
Siz de e-posta kutunuza gelen reklam/tanıtım
maillerinden aslında en alttaki “beni bu mail
listesinden çıkar” ya da benzeri bir ifade taşıyan
linke tıklayarak kolayca kurtulabiliriz.
1. d Yanıtınız yanlış ise “Dijital Medya Nedir?”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
2. d Yanıtınız yanlış ise “Dijital Medya Nedir?”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
3. c Yanıtınız yanlış ise “Dijital Medya
Bileşenleri” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
4. d Yanıtınız yanlış ise “Web Siteleri” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
5. a Yanıtınız yanlış ise “Sosyal Medya” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
6. b Yanıtınız yanlış ise “Sosyal Medya” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
Sıra Sizde 3
En yüksek puanı aslında genel olarak en çok
vakit geçirdiğiniz site aldı değil mi? Yukarıda
saydığımız ve sizin de not verme işlemini
yaparken tekrar gözden geçirerek yararlandığınız
maddeler aslında dijital dünyada kolayca
izlenebilen ve takip edilme kolaylığı sağlayan
faktörlere işaret etmektedir. Dijital varlıkların
yaratılmasında izlememiz gereken yolda bu
maddeleri gözden kaçırmayınız.
7. e Yanıtınız yanlış ise “Online Reklam” başlıklı
konuyu yeniden gözden geçiriniz.
8. a Yanıtınız yanlış ise “Dijital Medya
Yazarlığı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
9. c Yanıtınız yanlış ise “Web Sitesi Yazarlığı”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
10. e Yanıtınız yanlış ise “Online Reklam
Yazarlığı” başlıklı konuyu yeniden gözden
geçiriniz.
Sıra Sizde 4
Kısa, öz, heyecan verici ve olabildiğince içten bir
dil kullanılmalıdır. Bunun anlamı aslında temel
olarak sosyal medyanın diğer mecraların tersine
kaynak değil kullanıcı odaklı yani günlük
konuşma dilinde ya da buna yakın bir dilin
beynelmilel şekilde benimsenmiş olmasıdır.
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
Sıra Sizde 1
Sosyal medya platformları dijital varlıklar (digital
assets) olmalarına karşın sadece tek yönlü bilgi
aktarma amacının dışında da işlevlere sahiptir.
Bireyler ya da gruplar arasında etkileşim
sağlamak ya da neden olmak bu ilave işlevlere en
önemli örnektir. Siz de bir ulusal gazetenin
internet sitesini açın, herhangi bir haberin altında
yapılan “yorum” alanına bir göz atın. Üst
kısımdaki haber bölümü yalnızca dijital medya
olarak adlandırılırken, alt taraftaki yorumlar
bölümünün neden “sosyal medya” olarak ele
alınması gerektiğini daha iyi anlayacaksınız.
130
Yararlanılan Kaynaklar
Addison, N. (2012), “A Comprehensive Guide
To
Successful
Web
Marketing”,
http://ezinearticles.com/?A-ComprehensiveGuide-To-Successful-WebMarketing&id=7494234
Reed, J.(2012), White Paper: Why digital
media agencies need a mobile app strategy.
[ Elektronik Sürüm]. Calvium
Sastre, L. (2012) “How To Increase Your
Brand’s
Popularity
Online”,
http://www.optimum7.com/internetmarketing/social-media/how-to-increase-yourbrands-popularity-online.html
Chap, I. (2013), “How to Master Mobile
Advertising”,
http://www.mmaglobal.com/articles/how-mastermobile-advertising
Suggett, P. (2010), “Do We Need To Redefine
Copywriter Title?”, http://advertising.about.com/
od/careersource/a/Do-We-Need-To-RedefineThe-Copywriter-Title.htm
Christabelle, T. (2012) “How Content Drives
SEO – The New Rules For B2B Marketers”:
Video
içerik,
http://www.business2community. com/seo/howcontentdrives-seo-the-new-rules-for-b2bmarketers-video-0401193.
“Writing Content For Your Web Site - Tips to Do
It
Effectively”;
(2012),
http://www.tomakewebsite.com/writing-contentfor-website-tips.html
Flanzraich, D. (2009) “The Internet Makes Good
Communication Harder”, http://thederek.com
/post/32995021700/the-internet-makes-goodcommunication-harder
<http://www.ehow.com> 13.09.2012.
<http://www.wdfm.com> 14.09.2012.
Gahran, A. (2012), “Making Digital Advertising
Accountable
for
Impact
(Or
Not)”,
http://www.contentious.com/2012/05/22/makingdigital-advertising-accountable-for-impact-ornot/
Mayfield,
A.
(2008), What
is
media?: [Elektronil Sürüm]. iCrossing
<http://www.freeservers.com> 13.09.2012.
social
131
8
Amaçlarımız
Bu üniteyi tamamladıktan sonra;
Reklam ajanslarının, yapıları, türleri ve hizmet alanlarını açıklayabilecek,
Reklam ajansı seçim sürecini betimleyebilecek,
Reklamverenin reklam ajansını değerlendirme sürecini anlatabilecek,
Konkur sürecindeki sunuşun özelliklerini sıralayabilecek,
Yaratıcı fikrin sunulmasında dikkat edilmesi gerekenleri ifade edebilecek
bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz.
Anahtar Kavramlar
Reklam Sektörü
Değerlendirme
Brif
Yaratıcı Fikir
Konkur
Sunuş
Reklamveren
İletişim
Reklam Ajansı
İkna
İçindekiler
Giriş
Reklam Ajansı Seçim Süreci, Unsurları
Konkur Sunuşu Süreci ve Dikkat Edilmesi Gereken Konular
132
Yaratıcı Fikirin Sunulması
GİRİŞ
Genellikle konkurla başlayan reklam ajansı ve reklamveren (müşteri) birlikteliğinin süresi gün geçtikçe
azalmaktadır. ABD’de yapılan bir araştırmada; 1984 yılı itibariyle ajans ve müşterinin birlikte çalışma
süresi yaklaşık 7,4 yıl olurken; bundan on üç yıl sonra ortalama ajans-reklamveren birlikteliğinin
süresi %25 oranında azalarak, 5,3 yıla gerilemiştir. Bugün, bir reklam ajansı ve reklamverenin birlikte
çalışması 3 yıldan daha az sürmektedir. (The Bedford Group, 2012)
Concours, Fransızca’da “rastlaşma; el birliği, işbirliği; yarışma, yarış, müsabaka, sınav”
anlamlarında kullanılmaktadır. Konkur, Fransızca “Concours” kelimesinin Türkçe’de “Konkur” şeklinde
yazılmasıyla elde edilen ve “spor, yarış, yarışma” anlamlarında, isim olarak kullanılan bir sözcüktür
(TDK Online; 2012). Sözcüğün, bütünleşik pazarlama iletişimi özelinde, reklamcılık mesleğinde daha
özellikli ve işlevsel bir anlamı bulunmaktadır.
“Konkur”, reklamverenin çeşitli ajanslara başvurarak, bir reklam ajansı aradığını bildirmesi ve
aralarından birini seçebilmesi için, ajanslardan örnek kampanya hazırlayarak belirlenen tarihte
sunmalarını talep etmesidir.
Reklamverenin, her geçen gün daha kısa aralıklarla ajans değiştirmesi; konkur sürecini ajanslar
açısından daha önemli bir konuma taşırken gerek reklamveren gerekse ajans kesiminden, konkurları
zaman ve kaynak israfı olarak değerlendirenler de bulunmaktadır. İngiltere’de yapılan tartışmalar
çokuluslu–büyük ajansların beğenmedikleri konkur uygulamalarında sunuşun herhangi bir aşamasında,
sunuşu terk etme özgürlükleri bulunduğuna dikkat çekmektedir. Reklamverenler iyi yürütülen konkur
süreçlerini tercih etmektedirler (Aktaran: Ayın Sözü 04; 2007).
Konkur sürecinin kilit noktasını, konkur sunuşu oluşturmaktadır. Çünkü, reklamveren hangi ajansı
seçip seçmediği kararını, sunuş sonrasında bildirmektedir. Yaratıcı fikrin sunulması kavramı, reklam
ajansın ürettiği kampanyayı ya da kampanyayla ilgili bölümü, reklamverene aktardığı süreci konkur
sunuşunu tanımlamak için kullanılmaktadır. Konkur sunuşunun, doğası gereği, yaratıcı olması
beklenmektedir.
Reklamverenlerin, hangi reklam ajansıyla çalışacaklarına karar vermeleri; uzun vadede hem ajansın
hem de reklamverenin bulundukları sektörlerde başarılı veya başarız olmalarına etki eden bir dönüm
noktasıdır. Konkurda ajansın yaratıcı fikri sunumu sonrasında, reklamverenin bildireceği karar;
reklamverenin ajansla ilgili sunuş öncesinde edindiği izlenimlerini de kapsayan değerlendirme sürecinin
son basamağını oluşturmaktadır. Konkur sunuşunda ajans, bir yandan yaratıcı fikiri/ürününü anlatırken
bir yandan da, reklamverenin ajansı seçmesi için ikna edecek bağlantıyı kurmaktadır. Reklamverenin
çalışabileceği ajansın özelliklerini konkurdan önce; reklam ajansının da çalışmaması gereken
reklamverenin niteliklerini konkura katılma kararı almadan önce belirlemiş olması; her iki tarafın da
ihtiyaçlarını giderdiği, itibarlarını olumlu şekilde etki eden bir çalışma ilişkisi başlatabilmeleri
bakımından da önem taşımaktadır.
Reklam ajanslarının, konkura topluca mı yoksa özel olarak mı çağrıldığı; konkurun sektördeki tüm
ajansların katılımına açık bir konkur mu yoksa; sadece özel olarak bazı ajansların çağrıldığı bir konkur
mu olduğu; ajansın bir konkura katılıp katılmayacağı; eğer konkura katılıyorsa, konkur için hazırladığı
133
işin niteliği; bu iş için kullanacağı kaynak miktarı, konkur sürecinde sergileyeceği tutum ve konkur
sunuşundaki performansına ilişkin konularda ajans dikkatle karar almalıdır. Çünkü, sözkonusu konu ve
durumlarda verilecek kararlar, reklam ajansının itibarına dolayısıyla, sektördeki konumuna olumlu ya da
olumsuz etki edecektir.
Reklamverenler, reklam ajansı seçiminde ajansların farklı niteliklerine odaklanabilmektedir. Ancak;
konu kurumlar arasında sürdürebilir bir ilişki dahilinde çalışabilmek olduğunda, seçim ve değerlendirme
ölçütleri birbirine benzer başlıklarından oluşmaktadır.
Reklam ajans seçimi, reklamverenin kontrolünde gerçekleşen bir süreçtir. Ajansın, kendisini
reklamverenin algısında, güvenilir, çalşılabilir; hizmet almaya değer olarak yer edebilmesi için; kendisini
reklamverenin bakış açısıyla görebilmesi gerekmektedir.
Yaratıcı fikrin sunulmasına yönelik, yaratıcı bir sunuş planlanırken; reklam ajansının pazardaki
konumu, varsa rakip ajansların pazardaki konumları, reklamverenin özellikleri ve reklamverenin içinde
bulunduğu sektörün yapısı, özellikleri; reklam sektörünün yapısı ve özellikleri, içinde bulunulan koşullar,
olanaklar; ihtiyaçlar, beklentilerle, diğer çevresel etmenleri ve özellikle reklamveren kanadından sunuşu
değerlendirecek olan dinleyicilerin özellikleri göz önünde bulundurmak reklam ajansının yararınadır.
Yaratıcı fikir, brif’te belirtilenler; reklamverenin ihtiyaç, ilgi ve
istekleri doğrultusunda hazırlanmış bir kampanya veya kampanya bölümüdür.
“Yaratıcı Fikiri Sunmak” ünitesinde; yaratıcı fikrin sunumu, yaratıcı fikrin sunumuna etki eden süreç
ve konular reklam sektörü, reklam ajanslarının işlev, yapı ve özellikleri; reklamverenin ajans bulma ve
değerlendirme yöntemleri, reklamverenin ajanstan beklentileri; reklam ajanslarını seçilebilir yapan
özellikler; konkur süreci ve konkur sunuşunun aşamaları dahilinde açıklanmaktadır.
REKLAM AJANSI SEÇİM SÜRECİ VE UNSURLARI
Reklam ya da reklamcılık bir sektör olarak, sektördeki farklı alanlardaki faaliyetlerin; ihtiyaçlar, amaç,
koşullar; beklentiler ve istekler dahilinde bir araya getirilerek çözüm üretildiği; "çoklu" bir çalışma
alanını ifade etmektedir. Reklam endüstrisi, sadece reklam, reklamcılık faaliyetlerinden ibaret değildir.
"Reklam endüstrisi" veya reklam sektörü reklam kavramının ve reklamcılılıkla ilgili faaliyetlerinin, ayrı
uçlardaki, farklı boyutlarına atıfta bulunarak reklam ve reklamcılıkla ilişki içinde olan diğer sektörlerin
oluşturduğu kümeyi tanımlamaktadır. Reklam endüstrisi, reklamveren, reklam ajansı, medya ve
destekleyiciler/tedarikçilerden oluşmaktadır (Arens, 1999). Medya kuruluşları, matbaalar, yayın şirketleri,
grafik ve animasyon şirketleri, medya satın alma ve planlama şirketleri, araştırma şirketleri, TV yapım
şirketleri, oyuncu ajansları, gibi pek çok kuruluş reklam sektöründe yer almakta ve reklam kampanyası
üretimine hizmet etmektedirler.
Aslında reklam ajansı, reklamverenin, pazarlama bölümünün bir uzantısı olarak düşünülmelidir çünkü
belirli bir amaç için ortak hareket edildiği müddetçe reklamveren fayda sağlamaktadır. (Adcock, Halborg
ve Ross, 2001). Ancak, reklam ajansları, reklamveren bünyesinde görev yapan küçük reklam birimleriyle
kıyaslanamayacak ölçüde büyük, profesyonel hizmet veren özerk ve özellikli ticari kuruluşlardır.
Reklamveren, belirli bir mal ve hizmetin üreticisi, dağıtıcısı, sahasını tanımlarken kullanılan bir sözcüktür
(O'Guinn vd., 1998).
Reklamverenler, ajans dünyasında “müşteri işletme” ya da “müşteri”
olarak da adlandırılmaktadır.
Reklam ajansları bazen müşterilerinin kariyerlerine olumlu bir katkıda bulunup onları zirveye
taşıyabilirken, bazen onların kariyerlerine zarar da verebilmektedir (Yaylacı, 1997). Bu sebeple, iyi bir
iletişim programına sahip olabilmek için reklamveren ile reklam ajansı arasında tam bir uyumun
134
sağlanması gerekmektedir. Sözkonusu uyum veya uyumsuzluk; reklamveren daha ajansın müşterisi
olmadan önce, tanışma aşamasında, konkur sürecinde temellenmektedir.
Reklamverenin bünyesinde yapılanmamış, bağımsız bir reklam ajansı ile çalışmanın reklamverene
sağladığı en önemli avantaj, reklamcılığa ilişkin tüm faaliyetlerinin ve bu faaliyetleri yürütecek olan
çalışanlarının konusunda uzman bir kurum tarafından objektif bir şekilde yönetilmesinin sağlanmasıdır
(Wells, Burnett ve Moriarty, 2000).
Reklamverenin Reklam Ajansını Değerlendirme Sürecinin Unsurları
Reklamverenlerin, hangi reklam ajansıyla çalışacaklarına karar vermeleri; beklentilerine en uygun ajansı
seçmesi, bir dizi aşamadan oluşan bir süreç dahilinde gerçekleşmektedir. Etkili bir ajans seçim süreci
kullanılarak hem hata payı en aza indirgenmekte hem de seçim süresi kısalmaktadır (PR News, 1995).
İletişim veya daha özel olarak reklam ile ilgili ihtiyaçları bulunan işletmeler, reklam ajanslarıyla
çalışmaya karar verirken, hizmet alacakları; birlikte çalışacakları ajansta öncelikle güven, güvenilirlik
unsurunu aramaktadırlar (Maimets 2008).
Reklamverenler, ajans seçimi sürecindeki olası hata payını en aza indirebilmek; çalışabilecekleri,
beklentilerine en uygun niteliklere sahip olan ajansı bulabilmek için, ajans değerlendirme ölçütleri
kullanmaktadırlar. Sözkonusu ölçütlerden hangisine ağırlık verileceği, hangisinin değerlendirme sürecine
dahil edilmeyeceği reklamverenden reklamverene göre farklılık gösterebilmektedir. Her reklamverenin
değerlendirmede öne aldığı ölçütler ve/veya unsurlar birbirlerine göre oldukça farklılık göstermektedir.
Reklam ajansı seçiminde kullanılan en yaygın ölçütler aşağıda sıralanan konu başlıklarından
oluşmaktadır. Bunlar:
•
Ajansın yaratıcılığı,
•
Ajansın pazarlama yeteneği,
•
Ajansın geçmiş deneyimleri,
•
Ajansın büyüklüğü,
•
Ajansın coğrafi konumu,
•
Ajansın ihtiyaçlara cevap verme becerisi,
•
Reklamveren ile ajans çalışanlarının kimyalarının uyuşması ve
•
Ajansta reklamveren ile ilgilenecek ekibi oluşturan çalışanların niteliği
şeklinde sıralanmaktadır (Adcock, Halborg ve Ross, 2001).
Reklamveren, reklam ajansı seçiminde kullanacakları değerlendirme ölçütlerini kendi ilgi, ihtiyaç,
beklenti ve bütçesine göre yeniden belirleyerek, yukarıda yer alan listeye yeni ölçütler tanımlayabilmekte;
var olan ölçütlerden sadece birine odaklanarak, değerlendirme yapabilmektedirler. Reklamveren reklam
ajansından beklentisinin ne olduğunu net bir şekilde ajansa açıklamalıdır.
Reklam ajansını değerlendirme süreci üç temel aşamadan oluşmaktadır. Bunlar:
1.
Ön eleme kriterleri,
2.
Ayrıntılı değerleme kriterleri ve
3.
Son değerlendirme kriterleri,
şeklinde sıralanabilmektedir (Odabaşı ve Oyman, 2001).
Ön eleme kriterlerinden oluşan ilk aşama, değerlendirmeye ilişkin diğer iki aşamaya nazaran daha çok
kriter/özellik barındırmaktadır. Burada, ajansla ilgili büyüklük (iş hacmi, çalışan sayısı, sermayesi,vb.),
ajans türü, hizmet çeşitleri, eğilim, düşünce tarzı, örgütsel yapı ve büyüme potansiyeli gibi konulara
ilişkin bilgiler toplanmaktadır. Reklamverenin değerlendirme yaparken, değerlendirmeye dahil ettiği her
bir ajans için 5’li bir ölçek kullanması önerilmektedir (Russell ve Lane, 2002). Örnek olarak, her bir ajans
sunduğu hizmetler açısından mükemmel, çok iyi, iyi, tatminkar ve yetersiz olarak puanlandırılarak
135
değerlendirilebilir. Ön elemedeki değerlendirmeden olumlu sonuç alan ajanslar (puanlandırma
kullanıldıysa çok iyi, iyi ve bazen tatminkar puan alan ajanslar) ikinci aşamada daha detaylı bir şekilde
incelenmektedir. İkinci aşamada ajans ile işletme ilişki içine girerek birlikte çalışıp çalışamayacaklarını
anlamaya çalışmaktadırlar. Reklamveren, ayrıca anket tekniğini kullanarak da ajanslarla iligili daha
detaylı bilgi toplamaya odaklanmaktadır. Sözkonusu yöntemle bilgi sağlanmaya çalışılan konular
arasında, ajansla ilgili temel bilgiler, ajansın gerçekleştirdiği faaliyetler, ajansın üretimlerinde
benimsediği yaklaşım (reklam felsefesi), uygun ajans deneyimi ve mevcut ajans müşterileri yer
almaktadır (Odabaşı ve Oyman, 2001).
Reklamverenin,
aşamalarını açıklayınız.
reklam
ajanslarını
değerlendirme
sürecinin
Ajansla ilgili temel bilgiler başlığı altında, ajansın yeni ve geçmiş müşterileri, ajansta çalışan personel
hakkında detaylı bilgi, ajansın hazırlamış olduğu reklam kampanyalarının örnekleri, yapılan işlerin fatura
kayıtları, kaybedilen müşteriler ve çalışılan bankalar araştırılmaktadır. Anketlere verilen yanıtlar
düzenlenerek değerlendirmeye alınmaktadır. Anketle toplanan veriler, farklı analizlere tabi tutularak
sonuçlar, “zayıf, orta, iyi, çok iyi” şeklinde ifade edilebilmektedir (Odabaşı, 1995).
Sayısal değerlendirme sonucunda en yüksek puanları alan ajanslarla ilgili olarak, zayıf, orta, iyi, çok
iyi şeklinde değerlendirme yapılması durumunda, çok iyi veya hem çok iyi hem iyi sonuçlar alan
ajanslarla ilgilenilmeye devam edilmektedir. Ayrıntılı değerleme aşamasının sonucunda listede birkaç
reklam ajansı kalmaktadır. Son aşamada, ajanslara brif verilerek bir kampanya hazırlamaları ve geniş
kapsamlı bir sunuş yapmaları istenmektedir (Odabaşı ve Oyman, 2001). Seçilecek ajansla iş yapılacak
sürecin hem olumlu hem de olumsuz sonuçları olabileceği göz önünde bulundurularak, ajans seçim
sürecinin doğru bir şekilde ve hiçbir aşama atlanmadan uygulanması büyük önem taşırmaktadır.
Reklamveren; ajansını değerlendirebilmek için ajans çalışanlarıyla yüz yüze iletişim kurarak da bilgi
toplamaktadır. Bunun için özel olarak, reklam ajansında çalışan yaratıcı ekip, medya alıcıları, müşteri
temsilcileri ve reklamverenle çalışacak diğer personel bir araya gelmekte tanışmaktadırlar (Clow ve
Baack, 2004).
Reklamverenlerin, reklam ajansı seçiminde yararlandığı bir diğer yöntem de, müşteri profili çıkararak
ilgilendikleri reklam ajanslarına bunu göndermeleridir (Yaylacı, 1997). Müşteri profilinde reklamveren
ajansa kendisi hakkında bilgi sunmaktadır. Sözkonusu bilgiler, reklamı yapılacak ürün, ayrılan bütçe,
ajanstan beklenen hizmetler, satış toplantıları, tanıtım, halkla ilişkiler konularındaki beklentilerinden
oluşmakta ve bunlar ajansa verilmek üzere ayrıntılı bir şekilde raporlanmaktadır. Reklam ajansları
müşteri profilini değerlendirerek, ilgilenmeye karar verdiklerinde; reklamverene sunmak üzere bir teklif
dosyası hazırlamaktadırlar. Reklamveren, reklam ajanslarına ayrıca, müşteri profili ile birlikte anket de
göndererek daha fazla bilgi toplama yoluna gidebilmektedir. Karşılıklı değerlendirmeler sonucunda
reklam ajansı seçilerek anlaşmaya varılmaktadır.
Reklam ajansı seçiminde kullanılan bir başka yöntem ise “ajans için alışverişe çıkmak” olarak
adlandırılmaktadır (Jefkins, 2000). Ajans için alışverişe çıkmak yönteminde birkaç ajans
değerlendirilmek üzere listeye alınarak ajans seçim sürecine başlanmaktadır. Listede hangi ajansların yer
alacağı, nasıl bir kampanya istendiğine ve reklama ne kadar para harcanması düşünüldüğüne bağlı olarak
değişmektedir. Reklamveren tarafından, bütçenin yüksek olması durumunda daha büyük bir ajansla,
düşük olması durumunda ise küçük bir ajansla çalışmak tercih edilmektedir. Bunun dışında, ajansların
hali hazırda yayınlanan reklamları izlenerek hangi ajans ve yaratıcı ekip tarafından hazırlandığı
öğrenilmektedir. Bu aşamada, iş ortakları ve tanıdıkların reklam ajansı önerileri de dikkate alınmaktadır.
Bazen, reklam ajansları müşteriyi kendisine çekmek ve pazarda rekabet üstünlüğü sağlamak için, kendi
ajansına yönelik reklam faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Reklamveren, hangi ajansı nasıl seçeceğine,
mevcut koşullar ve kendi ihtiyaç ve beklentileri. doğrultusunda karar vermektedir. Ajans arayan
reklamverenler, ajansın kendisine yönelik yaptığı iletişim faaliyetlerini, ajansın internet sitesininden,
geleneksel medya ve sosyal mecra üzerinden araştırarak dikkate değer bulduğu ajansları belirlemekte,
sonrasında daha ayrıntılı olarak değerlendirmektedir. İhtiyaç duyulan hizmeti verebileceği düşünülen
ajanslar saptandıktan sonra (genellikle üç ajans ile sınırlı kalınmaktadır), her bir ajansa istenilen reklam
kampanyası hakkında bilgi verilerek; buna yönelik yaratıcı bir fikir üreterek sunmaları talep edilmektedir.
136
Reklamverenler sunum yapmasını istedikleri ajansı beğenmeyerek, farklı bir ajansla çalışmayı tercih
ederlerse; seçilmeyen ajansın masraflarını ödeyip ödememek konusunda tamamen bağımsız hareket
etmektedirler. Bazı konkurlarda, brifte konkur sonucunda katılan tüm ajanslara, harcamaları karşılığında
ödeme yapılıp yapılmayacağı, ödeme yapılacaksa hangi oranda ödeme yapılacağı belirtilmektedir. Ancak,
bu konuda sektördeki tüm aktörlerin fikir birliğine vardığı bir karar, reklamverene yönelik bir yaptırım ve
buna bağlı net bir uygulama bulunmamaktadır. Reklam sunumlarının gerçekleşmesi sonucunda
reklamveren her bir kampanyayı ve ajansı değerlendirerek birlikte çalışacağı reklam ajansını seçmektedir.
“Ajans için alışverişe çıkmak”, ifadesiyle anlatılmak istenen nedir?
Ajans değerlendirme süreçleri ve bu süreçte dikkat edilen özellikler tartışmasında; reklamverenlerin
ajanslardan değerlendirmek üzere, yaratıcı çalışma ve bu çalışmanın sunumunu talep etmelerinin gereksiz
olduğunu belirten; seçilebilmek için hazırlanan yaratıcı çalışmaların aslında gerçek reklam olarak
kullanılmadığını hatta ajans seçiminde belirleyici bir unsur bile olamayacağını vurgulayan görüşler de
bulunmaktadır. Bu görüşlerin sahipleri, ajans seçim sürecinin aceleye getirilmesi durumunda yanlış
kararlar verilmesinin mümkün olduğunu; ideal bir ajans seçim süresinin en az 10-12 hafta olması
gerektiği belirtmektedirler (Muhamed 2001). Reklamverenlerin ajans seçiminde hangi ayrıntıya
odaklandığını, ajansın uyulmasını istediği kuralları, kendi önceliklerini, yaratıcı fikir üretilmeden önce
ajanslara bildirmesi her iki taraf için de zaman, emek ve para tasarrufu yapılmasını sağlayacaktır.
Böylece, vakit kaybetmeksizin ihtiyaç duyulan konulara yönelmek mümkün olurken; hata riski
azaltılarak, sonu itibar kaybına varacak yanlış anlaşılmaların da önüne geçilmiş olunacaktır.
Reklam Ajansları, Yapıları, Türleri, Hizmet Alanları
T.C. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı reklam ajansını, “reklamları reklamverenlerin duyduğu ihtiyaç
doğrultusunda ve onun onaylayacağı biçimde hazırlayan ve reklamveren adına yayınlanmasına aracılık
eden ticari iletişim uzmanı gerçek ya da tüzel kişi” şeklinde tanımlamaktadır (Resmi Gazete; 21.12.1995).
Reklam ajansları, müşterilerine iletişim konularında etkinlik ve verimlilik sağlayacakları önerilerde
bulunarak, onların kendi çalışma alanlarında başarılı olmasına olumlu katkılarda bulunmaktadırlar.
Reklamverenin özel çıkarları ile doğrudan ilgisi bulunmayan ajans çalışanları, reklamveren bünyesindeki
çalışanlara nazaran daha bağımsız ve rahat hareket edebildiklerinden, özgün ve kullanışlı fikirler
geliştirerek, reklamverenin ihtiyacı olan çözümleri sunabilmektedirler.
Reklamın yaratım süreci, reklam kavramı geliştirmeden, metin yazmaya, görsel türetmeden yarı
bitmiş veya tamamlanmış bir reklam ilanı tasarlamaya fikir üretme sürecini kapsamaktadır (Goldenberg
vd. 2011). Söz konusu üretim, reklamverenin verdiği brif ile başlamaktadır.
Brif, İngilizce “Brief” kelimesinin Türkçe karşılığı şeklinde görülerek, reklam jargonu dahilinde
kullanılagelen bir sözcüktür. Reklam ve ilgili alanlarda, brif iyi bir kampanya ve kampanya çalışmasının
ön koşulu olarak değerlendirilmektedir. Yaratıcı bir kampanya var etmek için yaratıcı bir brifle yola
çıkmak gerekmektedir.
http://www.markam.com.tr/Sayfa.asp?SayfaId=53 bağlantı adresine
tıklayarak veya internet adresini tarayıcınızın adres satırına yazarak; yaratıcı brif örneğine
ve yaratıcı brifteki temel başlıkları içeren şablona ulaşabilirsiniz.
Şekil 8.1’de bir “Konkur Brifi” örneği yer almaktadır. İdeal bir fikir/kampanya isteyen reklamverenin,
ideal bir brif yazması gerekmektedir ki reklam ajansı onların ihtiyaç ve beklentisine uygun bir çözüm
sunulabilsin.
Brif, reklamverenin, reklam kampanyasının oluşturulmasına ve
uygulanmasına yol göstermesi amacıyla reklam ajansına ilettiği; kampanyaya yönelik
beklentilerini, seslenmek istediği tüketici kitlesi, ürünün nitelikleri ve pazarda karşı
karşıya bulunduğu fırsatlar ve sorunlarla; pazarlama bileşenleri, strateji, zamanlama
türündeki bilgileri kapsayan özet belgeye verilen addır (Gülsoy, 1999).
137
....... MARKALI ÜRÜNLERİ TEMSİL EDECEK KAVRAM/SLOGAN VE LOGO ÇALIŞMASI
KONKURU TEKNİK ŞARTNAMESİ
1. GENEL AÇIKLAMALAR
“Reklamverene” ait adı geçen, “Markasının”, ...................., hedefi uyarınca “Reklamvereni
temsil edecek bir kavram/slogan /logo oluşturulması için KONKUR gerçekleştirecektir. Söz
konusu kavram-slogan/logo, marka, yan marka ve tanıtımı yapılacak markaların, üreticilerin
adları—global ve yerel olarak yapacağı reklam ve iletişim faaliyetlerinde kullanılarak
“Reklamveren”in markalarına yönelik algılamada olumlu bir etki yaratmayı ve yerleştirmeyi
amaçlamaktadır.
2. KONKUR AŞAMALARI
“Reklamveren“ tarafından ajanslara yönelik iki aşamalı gerçekleştirilecek KONKUR ;
a. LOGO ve/veya bir KAVRAM ve SLOGAN ile kompozit bir yapıda oluşturulmuş
LOGOTYPE, GÖRSEL KİMLİK VE LOGO UYGULAMA KILAVUZU
“Reklamveren” in ürünlerini temsil ederek, eklendiği her marka ve ürün grubunun algısında
pozitif etki yaracak, uzun vadede Türk malı algısını yükseltecek bir kavram –slogan ve logo
tasarımı.
Oluşturulacak kavram ve logo’nun faklı alanlardaki kullanımlarını içeren görsel kimlik taslağı.
1. Kavram-Logonun basılı doküman, internet banner’ı, çeşitli tanıtım materyalleri vs. kullanımı
2. Kavram-Logonun “Reklamveren” ve tanıtım gruplarının basılı ilanlarında nasıl ve nerede
kullanılacağı
3. Kavram-Logonun “Reklamveren” ve tanıtım gruplarının TV reklamlarında nasıl ve nerede
kullanılacağı
(Hazırlanacak kılavuz fikir verme amaçlı olarak hazırlanacaktır. Yukarıda listelenen iş
kalemleri yeterli kabul edilecektir. Kapsamlı kılavuz, kabul edilen çalışma sonrasında kabul
edilen çalışma özelinde, kazanan ajans tarafından yapılacaktır.)
b. REKLAM KAMPANYASI
“Reklamveren”’in güçlü yönlerini vurgulayan ve stratejik marka algı hedefleri doğrultusunda
yaratılmış olan Kavram-Logonun tanıtıldığı bir yurt içinde ve yurt dışı lansman kampanyası.
Basın ilanı. Poster. Internet banner’ı. TV Spotu. Radyo Spotu. Etiket
(Listede yer almayan çalışmalar Ajans fiyat listesi üzerinden yapılacak pazarlıkla belirlenecek
indirimli fiyatlar üzerinden yapılacaktır.)
hazırlanmasını kapsamaktadır.
3. KATILIM ŞARTLARI
KONKUR’a katılım şartları aşağıdaki şekildedir:
a. Reklamcılar Derneği (RD) üyesi olmaları ya da
b. Son iki yıldaki (2010-2011) faaliyetleri sonunda en az 1.000.000 (Bir Milyon) TL ciro sağlamış
olmaları,
c. Ulusal ya da uluslar arası mecralarda en az bir kampanya gerçekleştirmiş olmaları
gerekmektedir.
4. BAŞVURU USUL VE ESASLARI
a. Yukarıdaki şartlara haiz ajanslar, KONKUR’a katılım “Niyet Bildirimlerini” aşağıdaki belgeler
ile birlikte, 13.11.2012 Salı günü saat 15.00’e kadar Aşağıda belirtilen, adresindeki Genel
Sekreterlik birimine elden teslim edebileceği gibi posta yoluyla iadeli taahhütlü olarak da
gönderebilirler. (Postadaki gecikmeler dahil her ne sebeple olursa olsun anılan saatten sonra
gelen niyet mektupları değerlendirmeye alınmayacak ve bununla ilgili “Reklamverenin”inin
herhangi bir sorumluluğu olmayacaktır.)
İstenilen Belgeler:
•
Niyet Bildirim Mektubu, Faaliyet Belgesi,
•
Son iki yılda (2010-2011) faaliyetleri sonunda en az 1.000.000 ciro sağlamış olduklarını
gösteren bilanço belgesi.
•
2010 veya 2011 yılı için müşteri listesi, yaptıkları Logo, kurumsal görsel kimlik, yurtiçi ve
yurtdışında yapılmış Televizyon, basın reklâm kampanyalarını ve diğer tanıtım faaliyetlerini,
örnekleriyle gösteren 10 sayfayı geçmeyecek portföy dosyası ve cd’si
(Teslim edilen ön yazı ve diğer belgelerin tamamında Ajansın tam unvanları ve imza
sirkülerine uygun olarak atılmış ıslak imzaları ile adres, telefon, faks ve e-mail adresleri yer
alacaktır.)
b. “Reklamveren”, tarafından yapılacak değerlendirme sonucunda KONKUR’a katılım şartlarını
taşıdığı tespit edilen ajanslara konkurun konusunun kısa bir özeti gönderilerek 04 Aralık 2012
Salı günü saat 10:00’da “Reklamverenin belirttiği adreste, KONKUR detaylarının
anlatılacağı brifing verilecektir.
138
c.
d.
e.
f.
1.
2.
g.
h.
5.
a.
b.
c.
d.
e.
f.
6.
7.
Brifingte ihalenin konusu, ajanslara yazılı olarak dağıtılacak, tüm sorular “Reklamveren”
tarafından cevaplanacak ve kura usulü ile sunum sırası belirlenecektir. Belirlenen gün ve
saatlerde sunuma gelmeyen ajanslar konkur dışında bırakılacaktır.
Teklif sunumu yapmaya hak kazanan ajanslar 1.000 (bin) ABD doları olarak belirlenen geçici
teminat mektuplarını kapalı zarfta, kura sonucu belirlenen tarihte teslim edeceklerdir.
Sunum için çağrı yapılan ajanslar, kura sonucu belirlenen gün ve saatte, yaratıcı işlerle ve
aşağıdaki belgelerle birlikte fiyat için hazırladıkları teklifleri kapalı zarfta elden teslim
edeceklerdir.
1.
İlgili Ticaret/Sanayi Odası’ndan alınmış faaliyet ve sicil kayıt belgesi aslı veya noter
tasdikli sureti,
2.
Noter tasdikli imza sirküleri
3.
Yeminli Mali Müşavir veya Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ya da Vergi Dairesince
onaylanmış bilânço.
Ajanslar Fiyat tekliflerini;
Kavram/Slogan/Logo ile kompozit bir yapıda oluşturulmuş Logotype, Görsel Kimlik ve
Logo Uygulama Kılavuzu
Kavram/Slogan/Logo’nun tanıtıldığı yurtiçi ve yurtdışı lansman kampanyası
aşamaları için ayrı ayrı vereceklerdir.
Teklifler, “ajansın pazara bakışı ve brief’i kavrayışı, stratejik odaklanma ve konumlandırma,
yaratıcılık, grafik tasarım, sunumun kalitesi” kriterlerine göre değerlendirilecektir. Yukarıdaki
kriterlere göre yapılacak değerlendirme sonucunda, en fazla puanı alan ajans veya ajansların
teklif zarfları açılacaktır. Çalışması yeterli bulunan ajans ya da ajanslarla, verilen teklif
üzerinden pazarlık edilecektir.
Teklifte bulunacak ajanslar, teklif tarihinden başlamak üzere 60 iş günü süreyle bu teklife bağlı
olduklarını taahhüt edeceklerdir. İlk dört ajans içine giremeyen diğer ajansların tüm belgeleri
ve kapalı zarfları KONKUR sonuçlandıktan en az 10 iş günü içinde firmalara iade edilecektir.
SÖZLEŞME ŞARTLARI
KONKUR’u kazanan Ajans için teminat miktarı ............ ABD Doları olarak belirlenmiş olup,
sözleşme imzalanmadan önce yatırılacaktır.
Teminatlar; nakit veya Devlet Tahvili ve Hazine Kefaletini havi Tahvil ve Senet veya Banka
Teminat Mektubu olarak verilebilir.
Çalışmaları yeterli bulunmayan ajans veya ajansların geçici teminatları 3 iş günü içinde
kendilerine iade edilecektir. Seçilen ajansın geçici teminatı kesin teminatın teslimini takiben
iade edilecektir.
Sözleşme imzalandıktan sonra ajans, Sözleşme konusu işi yapmaktan vazgeçer veya her ne
sebeple olursa olsun sözleşmenin feshine sebebiyet verirse, ayrıca protesto çekmeye ve
hüküm istihsal etmeye gerek kalmaksızın “Reklamveren”, sözleşmeyi feshederek kesin
teminatı irad kaydedecektir.
İşin başlama tarihi, seçilen ajans ile sözleşmenin imzalandığı tarihtir. Sözleşme süresi
imzalandığı tarihten itibaren 1 yıldır.
Anlaşmazlıkların çözümlenmesinde yetkili mercii, İstanbul Mahkemeleri ve İcra Daireleridir.
İLETİŞİM
KONKUR ile ilgili iletişim adres ve telefonları aşağıdaki şekildedir:
Firma Adı
Mahalle, cadde, sokak adı, bina numarası ve daire numarası
Tel: ........
Faks: ........
e-posta: .......
KONKUR TAKVİMİ
KONKUR ÇAĞRISI
30.09.2 12
KONKURA KATILIM NİYET BİLDİRİMİ SON BAŞVURU
11.11.2012
KONKUR BRİFİNGİ
01.12.2012
KREATİF ÇALIŞMA SUNUMLARI
20.01.2013
AJANS SEÇİMİ
25.01.2013
“...................” NIN HİZMET ALIMLARI, KAMU İHALE KANUNU’NA TABİ DEĞİLDİR
Şekil 8.1: Brif Örneği
139
Yaratıcı fikrin sunumu, reklam ajansının konkur için hazırladığı reklamı; reklamverene sunmasını
ifade etmektedir. Konkura katılan reklam ajansları, belirlenen yer ve tarihte, hazırladıkları
işi/kampanyayı, reklamverene sunmaktadırlar. Sözkonusu sunuş ve sunuş içeriği, reklamverenin ajansı
seçmesine yönelik olduğu kadar; ajansın müşteri kazanmaya yönelik yürüttüğü bir ikna edici iletişim
etkinliği olma özelliğini de taşımaktadır. Yaratıcı fikrin sunumu, yaratıcı bir sunuş yapılmasını gerekli
kılmaktadır.
Reklam sektöründe, “konkur” reklamverenin belirli ajanslara özel
olarak ya da tüm ajanslara ortak olarak, “reklam ajansı arıyorum” ilanı vermesine verilen
addır. Terim, yaygın biçimde konkur açmak, konkura katılmak şeklinde kullanılmaktadır.
Ajansın konkurda gerçekleştirdiği sunuş, brifteki bilgiler ışığında ürettiği “yaratıcı fikri”
göstermesinden öte, ajansın reklam sektöründe nasıl algılanacağına; ajansın itibarına da etki etmektedir.
Konkur sürecine ilişkin üzerinde uzlaşılmış bir kurallar silsilesinin olmayışı bir yandan yaratıcılığın
nefes almasına yönelik esneklik sağlarken bir yandan da sürece ilişkin tarafların birbirine zarar
verebildiği, mağdurluk yaratan uygulamaların gerçekleştirilmesine neden olmaktadır. Londra merkezli
meslek örgütü olan IPA (Institute of Practicioners)’ nın da etkin bir üyesi olan Jed Glanvil sözkonusu
durumu, “eğer konkur için kesin kurallar olsaydı, bu kurallar her zaman ihlal edilirdi” şeklinde
özetlemektedir (Aktaran: Ayın Sözü 04; 2007).
Reklam ajansları, iletişim ve reklamcılık konusunda kendilerini kanıtlamış uzman kuruluşlar olarak
belirtilmektedir. Reklam ajansının bünyesindeki çalışanlar, reklamcılık alanında eğitim ve deneyim
sahibi, kendi alanlarında uzman kişilerden oluşmaktadır. Sözkonusu kişiler, reklam ajansında belirli iş
bölümleri dahilinde görev yapmaktadırlar.
Reklam Ajanslarının Yapılanma Biçimleri
Birçok reklam ajans, bir veya birden fazla ürün, marka için; bir veya birden fazla iletişim hizmeti
vermektedir. Verilen iletişim hizmeti türlerinin her biri için iş ünitesi terimi kullanılmaktadır. Ajanslar, iş
üniteleri veya müşteri türlerine göre yapılanmaktadırlar. Bunun sebebi, ajansın her müşteriye ayrı ayrı
uyum sağlama zorunluluğudur. Bir ajansın ürünü, fikirdir. Ajans, yeni, yaratıcı fikirlerin oluşumunu
cesaretlendirmek, oluşanları da korumaya ve geliştirmeye çalışmakla yükümlüdür. Birçok ajans için
açıklık ve esneklik organizasyonel yapının sabit olmasından daha önemli olarak kabul edilmektedir.
Küçük veya büyük birçok ajansın yapılanması, sunulan hizmetlerin üretimine yönelik işlevlerin
saptanması, bunların sınıflandırılması ve sınıflandırılan işlevler arasında koordinasyonun sağlanmasından
ibarettir. Reklam ajanslarındaki yapılanmayı oluşturan birimler: Müşteri bölümü, yaratım bölümü, medya
bölümü ve araştırma bölümünden oluşmaktadır. Ayrıca, ajanslarda, trafik, basım-yayın, finans, personel
birimleri ve bunlara ait yetki ve sorumluluklar da tanımlanmıştır. Ajans yapılanmasını birim adlarından
çok, yürütülen işler ve işlerin niteliğine odaklanarak anlamlandırmak yerinde olacaktır.
Müşteri İlişkileri Bölümü
Müşteri bölümü müdürü, ajans ve müşterisi arasındaki ilişkilerden sorumludur ve iki farklı dünya;
müşterinin dünyası ve reklam dünyası arasındaki köprü görevini üstlenmektedir. Bu bölüm ve bölüm
sorumluları, ajans tarafından yürütülen temel reklam stratejisinin oluşumuna yardım etmekle, reklamın
hedeflere uygunluğunu gözlemekle ve müşteriye önerilecek olan tüm medya planlarını, zamanlamaları,
bütçeyi, storyboard'ları, müşterinin onayına sunmakla yükümlüdür. Müşteri bölümünde farklı yetki ve
sorumluluk düzeylerinde görevlerle bu görevlere bağlı konumlar yer alabilmektedir.
Yönetim Denetçisi (Management Supervisor): Yönetim denetçisi, birimde yürütülen görevlere ilişkin
ajansın üst yönetimine bilgi vermektedir. Ayrıca stratejik konularda liderlik görevini üstlenmektedir. Yeni
iş fırsatlarını saptanması da yönetim denetçiliğinin sormluluğundadır.
Müşteri Bölümü Denetçisi (Account Supervisor): Müşteri bölümü denetçisi genellikle müşteri
bölümündeki anahtar konumundaki kişidir; ajans ve müşteri arasında temel irtibatı sağlamaktadır.
140
Müşteri Bölümü Yöneticisi (Account Executive): Müşteriye istediği hizmeti zamanında verebilmek
için ajansın, üretim faaliyetlerini bir takvim dahilinde yürütmesinden sorumludur.
Müşteri Bölümü Yöneticisi Asistanı (Assistant Account Executive): Müşteri bölümü yöneticisine
kayıtları ve zaman tarifesini oluşturmakta yardımcı olurken asıl amacı, işi öğrenmek ve üzerine
yoğunlaşmaktır.
Yaratıcı Bölüm
Yaratım bölümü bünyesinde iki çalışma alanı ve buna ilişkin görev başlıkları bulunmaktadır.
Bunlardan ilki, reklamı oluşturan, yazan ve üretenlerin dahil olduğu gruptur. İkincisi ise akıl hocası tabir
edilen çalışanların dahil olduğu yaratıcı, önder nitelikli kişilerin dahil olduğu gruptur. İkinci grupta yer
alan kişiler, bir fikir ve kampanya üretmek için oluşturulan ekiplerle birlikte çalışarak; ekibin iş çıkarması
için onları güdülemekte ve onları hata yapmamaları çin uygun şekilde yönlendirmektedir.
Yaratıcı Bölüm Sorumlusu (Creative Director): Ajansın yaratıcı gücünü ve yaratıcı potansiyelini
geliştiren uygulama ve düzenlemeleri sağlamak, ortaya koymakla yükümlüdür.
Yaratıcı Grubu (Creative Group): Bir yaratım grubu, metinleri yazan grup, geleneksel veya
geleneksel olmayan mecralarda yayınlanacak kampanyaya ait içeriği oluşturan, fikirleri yazılı ve görsel
hale getiren grup ve bu fikirleri radyo veya televizyon reklamları haline dönüştüren gruplardan
oluşmaktadır. Bu kişilerin kullandıkları ünvanlar; reklam yazarı/copywriter, sanat yönetmeni veya
prodüktör şeklinde sıralamak mümkündür. Birçok ajansta sanat yönetmeni ve reklam yazarı/copywriter
birlikte; bir takım halinde çalışmaktadırlar. Bu takım çevresinde işin üretimine yönelik destek veren,
gerekli işleri yürüten çalışanlardan oluşan bir destek grup da bulunmaktadır.
Reklam yazarları, reklam kampanyalarına ait içeriğin hazırlanmasında en önemli rolü üstlenen
kişilerdir; belirlenen reklam hedefi ve strateji doğrultusunda çeşitli reklam araçları için reklam metinleri
üretmektedirler.
Radyo Reklamı Üretimi (Broadcast Production): Radyo reklamlarında tonu doğru yaratmak, reklamın
başarısının anahtar faktörü olduğu için yaratım bölümü bir radyo reklamı üreticisi bulundurmaktadır.
"The Bullpen": Bullpen adı verilen sanat stüdyosu, çizdikleri parçaları birleştirip tablo hazırlamada
uzmanlaşmış sanatçıları içermektedir. Burası ajansa alınan yeni sanat yönetmeni adaylarının göreve
başlangıç yeridir.
Reklam ajansı yapılanmasında, “yaratıcı bölüm”ün görev alanı ve bu
bölüm çalışanlarının sorumlulukları nelerdir?
Medya Planlaması ve Medya Satın Alımı Bölümü
Hedef kitleye mesajın en etkili biçimde ulaşmasından sorumlu bölümdür. Medya bölümündeki
görevler, planlama, satın alma ve araştırma olarak üç ayrı başlıkta yürütülmektedir.
Medya Planlamacısı (Media Planner): Planlama, hangi ortamın veya medyanın ne zaman, ne kadar
zaman aralığı içinde ve ne kadar maliyetle kullanılacağını belirlemeyi içermektedir.
Medya Satın Alıcı (Media Buyer): Medya satın alıcı hangi medyanın ne maliyetle kullanılabileceğini
saptar. Satın alma, müşteri tarafından onaylanan plana uygun olarak medyayı kullanmaktır.
Medya Araştırması (Media Research): Birçok medya bölümü, medya bilgilerini değerlendirmeye tabi
tuttuğu bir araştırma bölümüne sahiptir. Bu bölüm, medya araştırma müdürünün hazırladığı; izleyici veya
dinleyici kompozisyonu, programların izlenme oranlarının saptanması, gelecekteki maliyetlerin tahmini
araştırması gibi işler üzerinde yoğunlaşmıştır.
141
Araştırma Bölümü
Araştırma bölümü, reklam mesajının geliştirilmesine destek vermektedir. Birçok büyük ölçekli ajans,
reklamın hedef kitleye daha uygun ve iyi odaklanmış olmasını sağlamak için reklam hazırlanmadan önce
araştırma yaparak ajansın güvenilir ve kesin bilgilere ulaşmasını sağlamaktadır. Araştırma bölümü,
yaratıcı fikirlerin müşteriye sunulmadan önce, test edilmesini de sağlamaktadır.
Trafik Bölümü
Trafik bölümü, projelerin son teslim tarihlerinin takibinden sorumludur. Müşteri bölümü yöneticisi,
son teslim tarihlerini gözden geçirmek ve ilerlemeleri görmek için trafik bölümü bölüm sorumlularıyla
birlikte görev yapmaktadır. Trafik bölümü ajansın can damarıdır ve çalışanları, ajansta tüm olup biteni
takip altında tutmaktadır.
Bir ajansta, tüm görevlerin birlikte ve sinerji içerisinde gerçekleşmesini sağlayan; bölümler arasında
düzenli bilgi aktarımını yürütülmesidir ve bu trafik bölümü görevlileri tarafından sağlanmaktadır
(Cortland, vd. 1995). Ajanslarda bu bölümde çalışanlara, trafik veya trafikçi adı verilmektedir.
Baskı Bölümü
Bir veya çoklu fotoğraf, çizim, yazı, resmin çıktısının kağıda veya istenilen malzemeye, istenilen
renklerde aktarılması; bir sayfanın kopyalanması gibi iş kalemlerinin yürütülmesi baskı bölümünün
görevidir. Baskı bölümünün çalışanları ve bölümün teknik alt yapısı renk seçimi, düzeltimi ve üretiminin
tamamlanması gibi işlerin düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesinden sorumludur.
İç Hizmetler Bölümü
Muhasebe: Küçük ya da büyük ölçekli tüm ajanslar, müşteri için yapılan masrafları müşteriye düzenli
ve doğru bir şekilde faturalamak, bütçesini oluşturmak ve kar etmek zorundadır. Reklam ajanslarında da
ayrı bir muhasebe bölümü yapılanmasıyla, maddi kaynakların daha etkili şekilde kullanılması
sağlanmaktadır.
İnsan Kaynakları: Ajansın büyüklüğü ne olursa olsun, çalışanların dosya ve kayıtlarını tutmak
gerekir. Bu bölüm her kademede çalışan personelin işe alımları, özlük haklarına uygun çalışmalarının
sağlanması, işten çıkarılmalarından sorumludur. Profesyonellerin işe alımına ve işten çıkarılmalarına
sözkonusu bölümün sorumluları ile iş birliği içinde karar verilmektedir.
Reklam Ajansı Türleri
Reklam sektöründe iletişimin üretimi ve yönetimiyle ilgili birbirinden farklı hizmet kolları
bulunmaktadır. Reklam ajanslarında sözkonusu hizmetlerin bir kısmı verilmektedir. Reklam ajansları iki
özelliğe göre sınıflandırılmaktadır. Reklam ajansı türleri şu iki değişkene bağlı olarak belirlenmektedir.
Bunlar:
1.
Uzmanlaşılan hizmetin adı, niteliği,
2.
Sunulan farklı hizmetlerin sayısına bağlı olarak değişmektedir
Ajanslar sundukları hizmetlere göre; tam hizmet ajansları ya da isteğe uygun (à la carte) hizmet veren
ajanslar olarak farklılaşmaktadırlar. Hizmetin türüne göre ise genelde müşteri veya sanayi ajansları olarak
sınıflanmaktadırlar.
Tam hizmet ajansları reklam için gereken tüm hizmetleri müşterisine sağlamaktadırlar. Bu hizmetler
söyle özetlenebilmektedir:
•
Pazarlama ve medya planlamasını yaparak medya planı hazırlamak
•
Araştırma ve analiz yapmak
•
Reklam kampanyalarını yerel, bölgesel ve ulusal boyutta hazırlamak ve yönetmek
•
Yaratıcı tasarımı oluşturmak, reklam yazmak
•
Logo ve bütünleştirilmiş bir kimlik geliştirmek
142
•
Grafik dizaynı ve üretimini yapmak
•
Radyo ve televizyon için üretim yapmak
•
Doğrudan pazarlama programları oluşturmak
•
Medya yerleşimini düzenlemek
•
Halkla ilişkileri sağlamak ve özel olay planlamasını yapmak.
İsteğe uygun (à la carte) ajanslar: Üretilen kampanya sayısının çokluğu, iş hacmi büyüklüğü
yanında; hizmet kalitesine verilen önemin artmasıyla; sınırlı sayıda hizmet üzerine odaklanan, iş hacmi
küçük olan kimi zaman sadece tek bir hizmette uzmanlaşan ajanslar meydana gelerek sektörde yer
edinmişlerdir. Bunlar:
Yaratıcı Butikler (Creative Boutiques): Sanat yönetmenleri, grafikerler, sayfa metin yazarı,
animasyoncular, kendi yaratım hizmetlerini gerçekleştirmek amacıyla yaratıcı butikleri kurmaktadırlar.
Reklamcılar için veya reklam ajanslarıyla ortak çalışan yaratıcı butiklerin başlıca hedefleri ve misyonları
taze, farklı, denenmemiş reklam mesajları üretmek ve yaratıcı kavramlar geliştirmektir.
Medya Satın Alma Hizmetleri (Media-Buying Services): Tecrübeli medya uzmanları da medyalarla
anlaşarak radyo, televizyon, vb. mecralarda zaman ayarlamak amacıyla görev yapmaktadırlar. Verdikleri
hizmetin bir parçası olarak medya satın almayla ilgili detaylı bir araştırma ve analizi müşterilerine
sunmaktadırlar.
Reklam ajansları, pazardaki durum ve rekabet koşullarına bağlı olarak belirli aralıklarla
organizasyonel anlamda, yeniden yapılanma çalışmalarında bulunmaktadırlar. Çalışmaların arkasındaki
itici güç, müşterilere daha iyi, hızlı ve ucuz hizmet verebilme isteğidir. Yeniden yapılanma tepe
yönetimin müşterilerle doğrudan ilişki kurmasını, orta kademeli yöneticilerin ise akıl hocası, takım lideri
ve kalite kontrol müdürü gibi çalışmasını sağlamaktadır. Buradaki, önemli noktalardan biri de yaratıcılık,
müşteri ilişkileri bölümü ve medya planlamacılarının, bir takım olarak uyumlu bir şekilde çalışmasıdır.
Reklam Ajanslarının Hizmet Alanları
Reklam ajansı reklam üretimine ilişkin olarak, müşterisine belirli konularda hizmet verebilen, bağımsız
nitelikli ve ticari bir işletmedir. Reklam ajanslarının sunduğu hizmete ilişkin konuları aşağıda
sıralanmaktadır. Bunlar:
1.
Reklamverene içinde bulunulan pazarla ilgili konularda tavsiyelerde bulunmak,
2.
Reklamverenin iletişim faliyetlerinin tümünde nitelikli bilgiler sunmak,
3.
İletişimle ilgili farklı mecraları amaca yönelik kullanarak reklamverenin hedef kitleleriyle
iletişim kurmasına yardımcı olmaktır. Sözkonusu iletişim, sinema-TV filmi, afiş, radyo, vb.
geleneksel ve geleneksel olmayan araçlar ve bunlara uygun üretim teknikleriyle
sağlanabilmektedir.
4.
Reklam kampanyası üretmek.
5.
Reklam kampanyasının yayınlanması için medya seçimi ve medya satın alma konularında destek
olmak; fiyat için pazarlık etmek ve tarafların anlaşmasını sağlayarak ilişkilerini düzenlemektir.
Reklam ajansını reklamla bağlantılı hizmetler veren başka kuruluşlardan farklı bir yere konumlandıran
unsurlar bulunmaktadır. Reklam ajansının, reklam sektöründe yer alan diğer kuruluş türlerinden ayırt
edilmesini sağlayan özellikler aşağıda sıralanmaktadır. Bunlar:
1.
Reklam ajansı bağımsızdır; hem müşterilerinden hem de kullandığı medya araçlarından
bağımsız hareket edebilmelidir.
2.
Reklam ajansı uzmanlardan oluşur; birçok meslek grubu yer alır; sanat yönetmenleri, medya,
pazar, satış uzmanları ve benzeri.
143
3.
Reklam ajansı reklamın oluşumundan kontrolüne kadar her aşamasından sorumludur; mesajın
yaratılması, medya seçimi, içeriğinin yönlendirilmesi, yayınlanması için medyada reklama ait
boş yer alınması ve bunun kontrolü ve benzeri gibi.
4.
Reklam ajansı müşterisinin hesabına çalışır; kendi adını kullansa bile müşterisinin adına iş
yapar.
Reklam Ajanslarının Gelir Sağlama Şekilleri
Bir reklam ajansı verdiği hizmet karşılığında üç şekilde para ödemesi alabilmektedir Bunlar:
Medya Komisyonu: Ajanslara, medyadan reklam için alan, yer satın alırken, medya araçları tarafından
bir komisyon ödenmesine verilen addır.
Masraf Kazancı (Markup): Bir dergi için reklam hazırlarken ajans, fotoğraf, illüstrasyonlar ve
dışardaki tedarikçilerin sağladıkları diğer hizmetlerden ve araçlardan yararlanmaktadır. Masraf kazancı
yönteminde, ajans kendisinin de satın aldığı hizmetleri müşterisinin faturasının masraflar kısmında
göstererek; reklam üretimi için cebinden harcama yaparak bunu daha sonra müşteriden temin etmektedir.
Ekstra Ödeme ve Ücretler (Fees): Müşterilerine bu esasla hizmet veren ajanslar bir veya iki farklı tür
ücretlendirme yöntemi kullanmaktadırlar. Birincisi ücret-komisyon karışımı. Bu yöntemle ajans,
müşterisi için yaptığı tüm hizmetler karşılığında aylık sabit bir ücret almış olmaktadır. Eğer söz konusu
ay içinde ajans medya komisyonu almışsa, bu komisyon da ücrete eklenmektedir. İkincisi ise sadece ücret
uygulamasıdır. Komisyon geliri sağlamayan hizmetler için genelde bu yöntem kullanılmaktadır.
Reklam Ajansını Seçilebilir Kılan Özellikler
Reklam ajansının reklamveren tarafından organize edilen konkura katılmalarının temel nedeni; konkura
katılan diğer ajanslar arasından, seçilerek, reklamvereni kendi müşteri portföylerine eklemektir. Konkur
sonucunda, reklamveren çalışacağı ajansı seçmekte; diğer bir ifadeyle seçtiği reklam ajansının müşterisi
konumuna gelerek belirli bir süre iletişim faaliyetleri için o ajanstan hizmet almaktadır.
Konkur süreci, ajans seçilsin ya da seçilmesin; reklamveren ve ajans arasında kurulacak ilişkinin de
temelini oluşturmaktadır. Bir konkurda seçilmeyen ajansın başka bir konkurda seçilmesinde, seçilmediği
konkurlarda sergilediği yaklaşımların etkisi de bulunabilmektedir. İletişimin; iletşim etkinliklerinin
yarattığı etkinin devamlılık arzeden bir süreci oluşturduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Reklam ajansı da
reklamveren de, içinde bulundukları sektördeki ağırlıklarını, görünür oldukları faaliyetlerde yarattığı
etkilerle beslemektedirler. Konkursa sözkonusu etkinliklerden sadece birisidir.
Konkur, ajansın müşteri adayına kendisini sunduğu bir platform olma özelliğini de göstermektedir. Bu
platformda edinilen izlenimler, uzun vadede ajanslar ve reklamveren arasındaki etkileşimin niteliğini de
belirleme potansiyeline sahiptir. Güven ve saygı hemen hemen tüm ilişkilerin temelini oluşturmaktadır.
İlişki kurmak isteyen tarafların her ikisinin de birlikte çalışmaya gönüllü olması ve buna yönelik karşılıklı
çaba göstermeleri gerekmektedir.
Konkurda yer alan reklam ajansının amacı; reklamverenin kendisini
seçmesi yönünde ikna etmektir.
Reklam ajansının, reklamveren tarafından tercih edilen bir ajans olması; kazandığı konkur sayısı ve
sürekli müşterileri arasındaki dengeyle doğru orantılı olarak değerlendirilmektedir. Bir reklamverenin
markası için ajanstan hizmet alması demek, sözkonusu markanın algılamasında, ajansın da payı olması
anlamını doğurmaktadır. Böylece ajans tarafından hizmet verilen marka, reklamverenin olduğu kadar
reklam ajansının da sahipleneceği bir değer haline gelecektir. Sürekli değişen pazar ve pazardaki
dalgalanmalar bir ajansın tek bir reklamverene hizmet ediyor olmasını; ajansın pazarda ayakta
kalabilmesi açısından imkansız hale getirmektedir. Reklam ajanslarının birden fazla markaya hizmet
vermeleri, meslek etiği açıdan sorgulanmalarına neden olmaktadır. Reklam ajansları müşterilerine
verdikleri hizmet karşılığında kaynak yaratmaktadır. Dolayısıyla ajanslar hem kendileriyle
144
özdeşleştirecekleri markalara hizmet vermek yanında sınırlı süre ve düzeyde hizmet verdikleri
reklamverenler de edinerek müşteri sirkülasyonunu belirli bir düzeyde tutarak, pazarda kalmalarını
destekleyecek kaynaklar sağlamaktadırlar. Her ajansın büyük müşterisi ve bunun yanısıra diğer
müşterileri bulunmaktadır. Buradaki büyüklük ve küçüklük müşterilerin sektördeki yerini ve ajans ve
reklamveren arasındaki birlikteliğin süresi, niteliğini ifade edilmektedir. Ajans, tüm müşterilerine, eşit
mesafede görünmüyorsa; bu onun itibarı için olumsuz bir durum yaratacak ve ajansın müşteri
kaybetmesine neden olacaktır.
Reklam ajansı seçiminde reklamverenin üzerinde durduğu özellikler: İki tarafın kimyasının uyuşması,
iş yapma felsefelerinin benzemesi, iş etiği, işletme büyüklüklerin birbirine denk olması, ajansın yaratıcılık
deneyimi ve ajansın sorun karşısında cevap verebilme yeteneği olarak özetlenebilmektedir
(Wengel,1999).
Başka bir araştırmaya göre reklam ajansı seçiminde etkili olan kriterler: Reklamveren ve ajansın
görece büyüklüklerinin denkliği, coğrafi konum veya yer ve erişilebilirlik, reklamverenin ihtiyacının
türü/niteliği, ajansın uzmanı olduğu hizmet çeşiti, reklam ajansının tecrübesi/geçmiş dönemdeki işleri;
ajansın uyum, empati geliştirme yeteneğinin olması; ajans ve reklamveren çalışanlarının kimyalarının
uyuşması ve ajansın iş yeteneği (Brassington ve Pettitt, 2003) olarak sıralanmaktadır.
Reklamverenin ajanstan beklentisi koşullar, olanaklar, ihtiyaç ve beklentiler doğrultusunda
şekillenmektedir. Bu bakımdan, bir reklamverenin önemli saydığı bir özellik diğer bir reklamveren için
son derece önemsiz olarak nitelendirilebilmektedir. Dolayısıyla, bir ajansı seçilebilir kılan özellikler,
reklamverenden reklamverene göre farklılık gösterdiğinden, ajansları seçilebilir kılan özelliklerin her
birini birer varsayım olarak değerlendirmek mümkündür.
“Reklamveren, büyüklüğü kendisine denk olan ajansı tercih edecektir”
Reklamveren ile reklam ajansı büyüklüğünün birbiri ile benzer olması tercih edilen bir durumdur
çünkü benzer büyüklükteki işletmelerde saygı ve iş anlayışı benzer olmakta ve uzun vadede dengeli bir
ilişkinin kurulması mümkün olabilmektedir. Ayrıca, büyüklükler benzer olunca taraflardan herhangi biri
öbürüne baskı yapamaz. Aksi takdirde, daha büyük olan işletme küçük olan işletmeye fikirlerini kabul
ettirmek için baskı kurması sorunu yaşanabilmektedir.
Yer ve erişilebilirlik konusunda reklamverenin göz önünde bulundurması gereken konu, yerel mi
yoksa yabancı bir reklam ajansı ile mi çalışılmasının gerektiğidir. Reklamverenler nitelikli hizmet
alabilecekleri tecrübeli ve güvenilir ajansları tercih etme eğilimindedirler. Türkiye’de reklam sektörünün
kalbi İstanbul’da atmaktadır. Ankara, İzmir, Bursa gibi büyük şehirlerde hizmet veren yabancı ortaklı
veya tamamen yerli sermayeli ajanslar reklamverenlerin sorunlarına çözüm üretmektedirler. Reklam
ajansları yerel, bölgesel ve uluslararası yapılanmalarda yer alarak tecrübe, uzmanlık ve güvenirlikleri
konusunda, reklamverene teminat sunmaktadır. Bu bakımdan reklam ajansının etkinliği kolayca
sorgulanarak, en uygun seçim yapılabilmektedir.
Reklamcılar
Derneği’ne
http://www.rd.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.
üye
olan
ajansların
listesine,
Reklam ajansının coğrafi olarak reklamverene yakın bir yerde bulunması reklamverenin yapılan işle
bağlantıda kalabilmesi açısından ajansı tercih nedeniyken, günümüzde dijital teknolojiler yardımıyla
coğrafi yakınlık eskisi kadar önemli bir kıstas olarak değerlendirilmemektedir. Müşteriler kendi
ihtiyaçlarına en iyi cevap verebilecek ajansları seçmeye çalışırlar. Müşteri, ihtiyacına göre tam hizmet
sunan veya sınırlı hizmet sunan bir ajansla çalışır. Ayrıca işletme, ajanstan sadece tek bir konuda mı
yoksa birden fazla sayıda hizmet alacağına karar vermeli ve ona göre bir ajans seçmelidir.
“Reklamveren, güvenilir algıladığı ajansla çalışmayı tercih edecektir”
İletişim veya daha özel olarak reklam ile ilgili ihtiyaçları bulunan işletmelerin reklam ajanslarıyla
çalışmaya karar vermeleri durumunda, öncelikle birlikte çalışacakları ortaklarına güven duymak isterler.
Ayrıca, yeni bir reklamın hazırlanması çok maliyetli olduğundan hata payını en aza indirebilmek için,
145
reklamverenler birlikte çalışacakları reklam ajanslarını seçerken bazı kriterler kullanırlar. Sözkonusu
kriterler işletmelere göre değişebilir fakat bazı kriterlerin tüm işletmeler için ortak olduğu bir gerçektir.
Reklam ajansı seçiminde en yaygın kullanılan kriterler, ajansın yaratıcılık becerisi, ajansın pazarlama
yeteneği, ajansın becerisi, ajansın geçmiş deneyimleri, ajansın büyüklüğü ve coğrafik konumu, ajansın
ihtiyaçlara cevap verme becerisi, işletme ile ajans çalışanlarının kimyalarının uyuşması ve ajansta işletme
ile ilgilenecek takımın kimlerden oluştuğudur (Adcock, Halborg ve Ross, 2001).
Dolayısıyla, ajansın birçok konudaki becerisi sınanırken, ayrıca her iki tarafın anlaşıp anlaşamayacağı
da araştırılmalıdır. Sonuçta belki de yıllarca sürecek bir ilişkinin temelleri atıldığından, çalışanların ekip
olup olamayacağının önceden saptanması, hayati önem taşımaktadır.
“Reklamveren, hizmet çeşitliliği olan ajansla çalışmayı tercih edecektir”
Ajansın sunduğu hizmetlerin çeşitliliği de, reklamvereni cezbeden nitelikler arasında yer almaktadır.
Reklamveren, ihtiyacına göre tam hizmet sunan veya sınırlı hizmet sunan bir ajansla çalışmaya karar
verecektir. Ajansın, medyadan, prodüksiyona, dijitalden, halkla ilişkilere kadar geniş bir alanda hizmet
vermesi, reklamverenin tam hizmet almasını sağlayacağı için, ajansın tercih edilebilirliğini arttırmaktadır
(Hunter 2006).
“Reklamveren, deneyim sahibi bir ajansla çalışmayı tercih edecektir”
Ajans seçiminde reklamveren tarafından dikkat edilen bir başka konu da, ajansın tecrübesi ve geçmiş
deneyimleridir. Sektörde deneyim sahibi ajans, müşteriyle daha nitelikli ilişki kurabilecek bilgi ve
görgüye sahip olmaktadır. Ajansın, reklamverenle bilgi alışverişini sürdürmesi; reklamverenin önerilerini
sorarak adım atması; reklamverenin eleştirilerine açık olması (Cagley 1986); deneyim sahibi reklam
ajanslarını reklamveren gözünde çekici kılmaktadır.
Ajansın geçmiş tecrübeleri reklamveren için bir referans oluşturarak; ajansla ilgili zihnindeki olası
belirsizlikleri gidermesini; ajansa güvenebilmesine olumlu ya da olumsuz yönde etki edecek etmenler
arasında yer almaktadır. Reklamveren, ajansın birlikte çalıştığı müşterileri, hazırladıkları reklam
kampanyalarını ve başarılı çalışmalarını araştırarak; reklam ajansının iş kabiliyetini değerlendirmektedir.
Karşılıklı uyum ve empati birlikte çalışma açısından önem taşımaktadır.
Reklamveren ile reklam ajansı sözleşme imzalayarak belirli bir süre için aslında bir ortaklık
oluşturmaktadırlar. Sözkonusu ortaklıkta her iki tarafın birbirinden hoşlanması, çıkarlarının çatışmaması,
birbirlerini anlayabilmeleri, birlikte uyumlu bir şekilde çalışabilmeleri, ortak kararlar alıp ortak hareket
edebilmeleri; hem ajans hem de reklamveren açısından vurgulanan konulardır. Bu sebeple, ajans
seçiminde dikkat edilen konuların en başında, iki işletme çalışanlarının birbiri ile uyum sağlayıp
sağlayamayacağı gelmektedir. Reklam üretimi, maliyeti yüksek olan bir üretim türü olduğundan
reklamveren, reklam ajansının bütçeyi doğru bir şekilde kullanacağından, maliyeti düşük tutacağından, işi
beceriyle gerçekleştireceğinden ve reklamı zamanında hazırlayacağından emin olmak istemektedir.
Dolayısıyla ajansın bu konularda etkin ve becerikli olmasına reklamveren tarafından önem verilmektedir.
Reklam ajansı seçimi kriterleri arasında çıkar çatışması, üretim becerisi, medya satın alma becerisi ve
müşterileri elde tutma oranı da yer almaktadır (Clow ve Baack, 2004). Çıkar çatışmasından kastedilen,
reklam ajansının aynı sektörde yer alan başka bir müşteriye sahip olmamasıdır. Reklam ajansının aynı
sektörde, iki farklı işletme ile çalışması durumunda müşterilerden birine daha fazla ilgi göstermesi
muhtemeldir ve dolayısıyla iki müşteri arasında çıkar çatışması çıkabilir. Bu sebeple reklam ajansı, aynı
sektörde birbirine rakip olabilecek konumda, iki farklı işletme ile aynı anda çalışmamalıdır. Bazı reklam
ajansları çok yaratıcı fikirler üretirken, iyi bir reklam kampanyası gerçekleştiremeyebilirler. Böylece,
ajansın yaratıcı becerisi kadar üretim becerisi de seçim yapılırken dikkate alınması gereken bir özelliktir.
Reklam ajansının medya satınalma becerisi de reklamveren tarafından ajans seçiminde kullanılan bir
kriterdir. Örneğin, televizyon için, en çok izlenen saatte belirli bir kanalın reklam kuşağında yer
alınabilmesi, dergi reklamlarında iç veya son kapağın satın alınabilmesi ve medyada yer alımında özel
tarifelerden yararlanılabilmesi müşteri tarafından aranılan özelliklerdir. Reklam ajansının müşterilerini
elde tutma oranı reklamveren tarafından dikkate alınması gereken bir göstergedir çünkü sözkonusu oranın
yüksek olması reklam ajansının müşterilerine tatminkar bir hizmet sağladığını gösterir.
146
Reklamverenin ajans seçerken ilgilendiği bir başka konu da iki işletme arasında finansal
düzenlemenin nasıl gerçekleştirileceğidir. (Russell ve Lane, 2002; Sepp 2008). Bazı durumlarda reklam
ajansının talep ettiği ödeme şekli veya tutarı reklamveren için uygun olmayabilir. Dikkate alınan bir diğer
kriter de, reklamverenin uluslararası çapta faaliyet göstermesi durumunda, reklam ajansının yabancı
pazarlarda iletişim için gerekli olan tüm hizmetleri sunup sunmadığıdır. Bazı reklam ajansları sadece
yerel pazarlarda çalıştığından, reklamverenin böyle bir talebi olması durumunda ya tamamen başka bir
reklam ajansına yönelmesi veya uluslararası iletişim faaliyetlerini bir başka reklam ajansıyla yürütmesi
gerekir.
“Reklamveren, sektörde olumlu itibara sahip bir ajansla çalışmayı tercih edecektir”
Reklam ajansı seçiminde, reklam ajansının tanınırlığı ve itibarı işletme tarafından en dikkat edilen
konuların başında yer almaktadır. Takdir kazanan işlere imza atmış bir reklam ajansı ile çalışmak,
reklamverenin itibarına; reklam, marka hatırlanırlığı; duyurum, kulaktan kulağa iletişim, sponsorluk
fırsatlarını arttırmasına da olumlu yönde etki etmektedir. Reklam ajansının arşivinde, popüler, konuşulan,
ses getiren reklam kampanyalarına imza atmış olması ve ajans hakkında olumlu referansların olması;
müşteri anlaşmazlığıyla ilgili dışarı aksamış bir olayın olmaması da reklam ajansının, “seçilebilir”
hanesine artı puan olarak yansımaktadır. Reklam ajansının itibari yanında iş becerisi ve iki tarafın
karşılıklı anlaşabilmesi de reklemverenin ajansı seçilebilir olarak değerlendirmesinde etkisi olan
özelliklerdir.
Ayrıca reklam ajansının daha önceden hazırlamış olduğu kampanyalar hakkında örnekler, en etkili
olunan kampanyalar hakkında ayrıntılı bilgiler istenir ve ajansta reklam veren ile doğrudan kimin
ilgileneceği öğrenilir. Wengel (1999), diğerlerinden farklı olarak ajans seçimi konusunda
ücretlendirmeden bahsetmiştir. Reklam veren, reklam ve/veya iletişim için belirli bir bütçe ayırdığından
ajansın talep edeceği ücret de seçim kriterlerinde dikkate alınan bir faktördür. Her ne kadar maliyetler göz
önünde bulundurulsa da, reklam ajansı seçiminde ücret, öncelikli konu değildir (Cripps, 2002). Beceri,
yaratıcılık, uygunluk, takım olarak çalışabilme gibi kriterler ajans seçiminde daha ön planda tutulur.
Yukarıda belirtilen tüm kriterlere göre değerlendirme yapıldıktan sonra hala bir reklam ajansı seçimi
yapılamaması durumunda en yaratıcı, en kibar ve en duygusal olan, en yüksek kalitede hizmet sunan, en
uygun fiyata sahip, beklenmedik olaylar karşısında en esnek davranabilen, vizyonu en açık olan ve uzun
dönemde ortak olunabilecek en uygun ajansın tercih edilmesi gerekmektedir (Fiebeg 1995).
Reklamverenler, reklam ajansları ile uzun yıllar çalışmayı arzu ederler fakat bazen pazardaki şartların
değişmesi sonucunda veya ihmal edilen problemlerin büyümesi durumunda ortaklığa son verilmesi
gerekebilir. Yine de reklam ajansı seçiminde uzun yıllar devam edecek bir birliktelik için değerlendirme
yapılır ve doğru bir karar verilmeye çalışılır.
“Reklamveren, yaratıcı bir ajansla çalışmayı tercih edecektir”
Yaratıcılık, her kesimden insan için, niteliklerin en yücesi olarak kabul görmektedir. Zekanın ana
ölçülerinden biridir. Reklamcılıkla ilgili herkes, özellikle reklam yazarları ve sanat yönetmenleri için çok
daha önem atfedilen bir kavramdır. Yaratıcılık, tüm reklam sektörünün varlık nedenidir. Yaratıcılık
yönetimi canlı ve varlıklı bir ajansın damgası olarak değerlendirilebilir.
Tüm araştırmacıların hemfikir olduğu ajans değerlendirme kriterlerinin başında ajansın yaratıcılık
becerisi yer almaktadır. Reklamda yaratıcılık, tüketicide ilgi uyandırma ve akılda kalma açısından önemli
bir unsurdur. Reklamın yaratıcı niteliği ve müşterinin sorununu çözmesi dahilinde reklam işlevini yapmış
olacaktır. Her zaman için yaratıcı ve hatta ödül almış bir reklam, ürünü sattıran bir reklam olmak zorunda
değildir. Reklam hazırlanırken de reklam konkurda sunulurken de asıl amacın ne olduğu asla
unutulmamalıdır.
“Reklamveren, nitelikli çalışanlara sahip bir ajansla çalışmayı tercih edecektir”
Reklam ajanslarının, reklamverenler tarafından seçilebilir olmasına etki eden unsurlardan biri de,
ajansın çalışanlarının niteliğidir. Yaratıcı işlere imza atan reklam ajanslarının bünyesinde, yaratıcılığı,
enerjisi yüksek; eğitimli, istekli, nitelikli çalışanlar yer almaktadır. Bir reklam ajansı için, sözkonusu
nitelikleri taşıyan çalışanlara sahip olmak ve onlardaki özellikleri aktif hale getirecek bir çalışma ortamını
147
oluşturup bunu devamlı kılacak çabalarda bulunması, reklam sektöründeki itibar ve müşteri edinme
potansiyeli bakımından büyük önem taşımaktadır. Çünkü; müşteri adayının beğendiği nitelikteki işler;
nitelikli çalışanların, etkin, verimli ve birbirleriyle uyumlu şekilde çalışmasıyla, üretilmektedir. Reklam
ajanslarının nitelikli elemanları işe alması ve onların memnun olduğu çalışma ortamı sağlaması; ajans
çalışanlarının ajans hakkındaki olumlu konuşmalarını sağlayarak; ajansa yönelik olumlu algıyı
destekleyecektir.
“Reklamveren reklam ajansıyla kimyalarının uyuşmasına dikkat edecektir”
Reklamveren ve reklam ajansınının kimyalarının tutması, reklamverenin seçeceği ajansta aradığı
özellikler arasında yer almaktadır. Her iki tarafın çalışanları arasında uyumlu ve dengeli bir başlangıç
sağlanması için, ajansların konkur sürecini, olumlu bir algılama yaratmaya yönelik kullanabilmeleri
gerekmektedir. Her iki tarafın da tatmin olacağı etkin ve verimli çalışmalarda bulunmalarının ön
koşuludur. Ajans ve reklamveren arasında karşılıklı hoşnutluğun daha en başta oluşmuş olması;
ilişkilerinin de uzun dönemli olmasına etki etmektedir (Best Marketing 2009). Dolayısıyla, ajansın birçok
konudaki becerisi sınanırken, ayrıca her iki tarafın anlaşıp anlaşamayacağı da araştırılmalıdır. Sonuçta
belki de yıllarca sürecek bir ilişkinin temelleri atıldığından, çalışanların takım olarak çalışabilmesi için
uyumu şarttır. Ajans ve müşteri arasındaki ilişkiyi, evlilik ilişkisine benzetenler bulunmaktadır. Konkur
sonucunda seçilen ajansla, uzun vadeli bir birliktelik planlanmaktadır. Çünkü, birlikte çalışılan süreç
dahilinde taraflar birbirlerinin özelinden haberdar olarak birbirlerinin hikayelerinin ortağı konumuna
geleceklerdir. Reklam ajansı seçimi dikkatli planlama gerektiren bir süreçtir. Reklamveren ilk olarak
reklam ajansı seçimindeki amaçlarını belirleyerek bunları öncelik sırasına koymuş olmalıdır (Clow ve
Baack, 2004).
İyi bir ajansın tek özelliği, kazandığı konkur sayısı değildir ancak konkur kazanmak, bazı konkurlara
çağrılmış olmak, seçilmeyeceği konkur için iş üretmiş olmak, uzun süreli bir müşteriye sahip olmak; bir
markanın yaratıcısı olmak, köklü markalar için iş üretmiş olmak, sektördeki yarışmalarda ödül alıyor
olmak; ödüllü, alanlarında uzman kişileri çalışan olarak bünyesinde tutuyor olmak, vb. özellikler ajans
için “iyi” değerlendirmesinin yapılmasına etki etmektedir. Bunların yanısıra, global bir ajans, köklü bir
ajans, içinde bulunduğu faaliyetlerle reklamcılığa yön vermiş, öncü olmuş, örnek alınmış bir ajans, “iyi”
nitelemesini haketmektedir.
Reklam Ajansı Seçiminde Yeni Eğilimler
Reklam ajansı seçimi çok zor ve uzmanlık isteyen bir süreçtir ve bu sebepten dolayı dikkatli ve titiz
olunmalıdır. Değişen yaşam tarzları ve pazarlarda yaşanan yoğun dinamizm işletmelerin ortama uyum
sağlayamamalarına sebep olabilir. Böyle bir durumda, reklamverenler zaman zaman reklam ajansı
seçiminde “broker” adı verilen uzmanlardan yardım almaktadırtlar (Cripps, 2002). Danışman sayesinde
reklamverene en uygun olacak reklam ajansını seçebilmektedirler.
Diğer bir ifadeyle reklamveren, uygun bir reklam ajansı seçmeye çalışırken başka bir kurumun
danışmanlığından yararlanmak için de uzman bir kuruluştan hizmet almaktadır. Geçmişte reklamverenler
reklam ajansı seçiminde daha çok kendi pazarlama bölümünlerinden yardım alırken artık, daha fazla
oranda danışman şirketler aracılığıyla sözkonusu seçimi yapmaktadırlar. (Russell ve Lane, 2002).
Danışman kuruluş, ajans seçiminde belirli bir süreç izleyerek en az hatayla en doğru eşleşmeyi
sağlamaktadır. Ayrıca, danışman şirketler reklam ajansları ile sürekli ilişki içinde olduklarından onları
çok iyi tanımaktadırlar ve böylece reklamverenin ihtiyaçlarına en uygun olabilecek ajansı bulabilmelerini
kolaylaştırmaktadırlar. Reklam ajansı seçiminin son aşamalara gelindiğinde danışman işletme,
reklamveren ile reklam ajansını bir araya getirerek; iki kuruluşun birlikte çalışıp çalışamayacakları,
birbirleriyle uyumlu olup olamayacaklarını karşılıklı bir şekilde değerlendirmelerine olanak tanımaktadır.
Reklam ajansı seçiminde danışman şirketlerin rolü, profesyonel bir yaklaşımla reklamverenin uyumlu
çalışma yapabileceği reklam ajansını bulma, değerlendirme ve seçme aşamalarında karar verme sürecinde
reklamverene destek olmaktır.
Reklamverenler tarafından, sınırlı sayıda hizmet sunan özelleşmiş ajanslara göre, tam hizmet sunan
reklam ajansları daha yüksek oranda tercih edilmektedirler (Maddox, 2003). Reklamverenler artık sadece
148
tek bir reklam kampanyası veya bir reklam kampanyasının parçaları için değil kurumlarının iletişim
faaliyetlerinin tamamının programlanması ve yönetilmesi için tek bir ajansla çalışma eğilimindedirler.
Pazar koşulları; artan rekabet karşısında reklamverenler reklam ajanslarına daha az para ödeyerek daha
çok hizmet talep eder hale gelmişlerdir. Buna ilaveten, reklamverenin tüm iletişim faaliyetlerinin tek bir
ajans tarafından yürütülmesi; sınırlı hizmet sunan ajanslara nazaran, tam hizmet sunan ajansların daha
etkili olmaları ve iletişim programının tümünde tutarlılık sergilemeleri açısından, reklamverene büyük
avantaj sağlamaktadır. Tam hizmet sunan reklam ajansları tüm iletişim faaliyetlerinden sorumlu olacak
nitelikte bulunduğundan, marka oluşturma, internette sayfası tasarımı vb. dijital işlemler, satış geliştirme,
halkla ilişkiler, ambalaj ve etiket tasarımı, slogan, logo geliştirme vb. işlemlerin bütünleşik bir şekilde
yapılarak daha düzenli, dengeli ve etkili bir dil geliştirilmesini mümkün kılmaktadırlar. Birbirinden
kopuk gibi görünen iletişimsel unsurlar gerçekleştirilirken uyum ve tutarlılık elde edilmesi;
reklamverenin nasıl algılanacağı ile doğrudan ilişkilidir. Böylece, tüketici ile yürütülen her türlü
iletişimde aynı ögeler vurgulanırken; tüketicinin zihninde daha kuvvetli bir etki yaratılabilmektedir.
Reklam ajansı seçimindeki güncel eğilimler arasında reklamverenin çalışanları ile ajans çalışanlarının
iş ortamı dışında bir araya getirilmeleri ve kaynaşmalarının sağlanması yer almaktadır. Hatta bazı
reklamverenler bunu daha da ileriye götürürerek ve her iki tarafın birlikte takım çalışması yapmasını
gerektirecek bir faaliyette bulunmalarını sağlamaktadırlar. Örneğin, Commercial Union işletmesi,
Duckworth Finn Grubb Waters işletmesi için bir reklam ajansı seçerken, reklam ajansları ile müşterisini
ayrı ayrı günlerde yelken yapmaya davetetmiş ve takım çalışmasının nasıl yürüdüğünü inceleyerek
reklam ajansını seçmiştir (Jardine, 2000).
Ajans ve reklamveren birlikte gerçekleştirilen bir iş üretimi/çalışma sonucunda çalışanlarının
birbirleriyle kaynaşabilmelerini sağlamaktadır. Böylece, iki farklı kuruluşun çalışanları birbirini tanıma
fırsatı bulurken; birlikte bir amaca yönelik çalıştıklarından, stres altında herkesin nasıl çalıştığı, ortaklaşa
çalışıp çalışamayacakları, birlikte uyum ve denge geliştirip geliştiremeyecekleri; çok kısa bir süre içinde
anlaşılabilecektir. Sözkonusu bir deneyim ortamının oluşturulması; hem ajans seçim sürecinin
kısalmasına; kuruluşun zaman ve emek tasarrufu sağlayarak sektördeki farklı kişi ve kurumların birbirini
tanımasına da neden olmaktadır.
Konkura hazırlık, fikir üretimi ve sunuş aşamalarının kısa sürede ardışık olarak gerçekleştirildiği
etkinliklerle de, reklamverenler ajans seçebilmektedir. Reklamveren kendisiyle iş yapmak isteyen
ajansları değerlendireceği konkur adı verilen toplantıya çağırırken, ajanslardan konkur için
hazırlayacakları reklam kampanyasında kullanacakları bilgileri içeren brifi de ajanslara verebilir.
Reklamveren, çağrısına katılan ajanstan, hemen orada, birkaç saat içinde kendisine bir reklam
kampanyası hazırlamalarını ve sunmasını talep ederek; ajansı değerlendirmektedir (Jardine, 2000).
Reklam kampanyası için çok kısa bir süre verilmesinin sebebi, reklam ajansının yaratıcılığının ön plana
çıkacağının düşünülmesidir. Ajanslarla birlikte işletme, yaklaşık üç saat boyunca ortak bir atölye
çalışması gerçekleştirir. Bu kısa sürede iki taraf birbirini tanıma olanağı elde eder ve uyum içinde olup
olmadıkları anlaşılır. Buna ilaveten reklam veren ayrıca reklam ajansının çalışma tarzını da öğrenmiş
olmaktadır.
Televizyon reklamcılığının düşüşte olduğu bir gerçek, ama televizyon, bir mecra olarak halâ
geçerliliğini korumaktadır. Öte yandan internet reklamcılığı ve diğer dijital platformlar giderek daha
önemli hale gelmektedir. Reklam, satış noktası dışında satın alma niyeti ve/veya satış noktası içinde satış
yaratabilmelidir. Reklam ajansının ne kadar yaratıcı olduğunu belirten ölçütlerdeki değişimleri
reklamcıların takip etmesi elzemdir ama iletişimin pusulası daima satın alma davranışı ve niyetini olumlu
yönde etkileyecek olan yönünü göstermelidir. Reklamcının varlık nedeni de, sözkonusu durumu ortaya
çıkarabilmektir. Çalışılan ajans, reklam ajanslarının tümü, tüm diğer reklamcılar, bu durumun henüz
farkında değildirler. Her hâlükârda bir reklamcının yapması gerekenlerden biri de, faydalı olanın, iş
çevresine anlatılması ve benimsenmesini sağlamak olmalıdır (Garret, 2012).
Günümüzdeki bir başka farklı gelişme ise, sanal dünyada da hizmet veren reklam ajanslarının ve
danışman kuruluşların sayısındaki artıştır. Reklam ajansı ile çalışmak isteyen işletmeler sadece internet
ortamında faaliyet gösteren reklam ajansları veya danışman işletmelerle çalışabilmektedirler.
149
Sanal ajanslarla çalışmanın en büyük avantajı, ajansın mobil olarak, coğrafi bir alana bağlı
kalmaksızın hizmet verebilmesinden kaynaklanmaktadır. Reklam veren ile reklam ajansı bazen internet
üzerinden, bazen de reklam verenin iş yerinde buluşarak ve iletişim kurarak çalışmalarını
sürdürmektedirler. Böylece, hem reklamveren hem de reklam ajansı zaman, emek ve para tasarrufu
sağlamaktadır.
Reklamverenler de reklam ajansları da teknolojik veya teknolojik
olmayan değişimlere uyum sağlarken; iletişimle ilgili olarak televizyon ve internet daha
doğmadan önce ortaya konmuş temel ölçütleri göz ardı etmemeleri gerektiğini
unutmamalıdırlar.
Günümüzde, reklam ajansları da reklam ajansı piyasasında birbirleriyle rekabet halinde olan aynı
hizmet kategorisinde yer alan farklı markalar olarak kabul edilmektedir. Artık ajanslar, kendilerini, bir
marka olarak itibarlı algılanmalarını sağlayacak şekilde varetmek için, pazarlama iletişimi
faaliyetlerinden faydalanmaktadırlar. Ajanslar için konkur, müşteri, müşteri ilişkisi; büyüme-küçülme
kararları; kendi iletişimlerinin, kampanyalarının da bir parçası olmaktadır. Bu gerçeğin farkında olarak,
kendilerini örgütleyebilen ajanslar; diğerleri arasından sıyrılmaktadırlar. On yıl öncesine kadar, bir
ajansın kendisi için ilan bastırması, günümüzdeki gibi olağan karşılanmamakta; sadece, çok köklü
ajansların, kuruluş yıldönümlerinde basın ilanı vermesi olağan karşılanmaktaydı. Artan rekabet, ajansların
diğerleri arasından sıyrılmak adına, her fırsatı değerlendirmesini zorunlu kılarak; bugünkü ortamı
yaratmıştır. Reklam ajansları, kendilerini rakipler, reklamverenler ve paysaşlar gözünde itibarlı kılacak
faaliyetlerde bulunarak; haklarında bir olumlu algılama yaratmak konusunda geleneksel ve yenilikçi
yöntemler kullanmaktadırlar.
KONKUR SUNUŞU SÜRECİ VE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN
KONULAR
Yaratıcı fikrin sunumu, reklam ajansının konkur için hazırladığı reklamı reklamverene sunmasını ifade
etmektedir. Yaratıcı fikrin sunumu, yaratıcı bir sunuş yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Reklam sektöründe, “konkur”, reklamverenin belirli ajanslara özel olarak ya da tüm ajansları haberdar
ettiği, “reklam ajansı arıyorum” ilanı ve bu etkinliğe katılınması için yapılan çağrıdır. Ajanslar, konkura
reklamverenin yapılmasını istediği işe ilişkin bilgileri içeren brif doğrultusunda bir kampanya
hazırlayarak katılmaktadırlar.
Konkura katılan tüm ajanslar, diğer ajanslar arasından seçilen ajans olmak; reklamvereni kendi
müşterisi yapabilmek için yarışan rakipler olarak konkurda yer almaktadırlar. Konkur sunuşu, ajansların
ürettikleri çözümleri, reklamverene aktarmalarını ifade eden; kısa etkili ve elbette yaratıcı bir sunuş
sürecini anlatmaktadır.
Yaratıcı fikrin sunulması, yaratıcı bir sunuş yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Reklamverenin, seçtiği
ajans ile ilişkisinin temelleri konkur sunuşunda atılmaktadır. Reklamveren ajansı seçtikten sonra; seçtiği
ajansın müşterisi olmaktadır. Bu noktadan sonra ajans ve müşterisi arasında sürdürülecek etkileşimin
niteliğinin ve ilişkinin ne kadar uzun soluklu olacağı, konkurdaki yaratıcı fikrin sunulması aşamasından
filizlenmektedir.
Konkur sunuşu, kurumlar arasında gerçekleştirilen toplantı türleri arasında yer alabilecek niteliklere
sahiptir. Konkur veya konkur toplantısı; reklamverenin başkanlığında; reklamveren, konkura katılan
ajanslar ve reklamverenin seçtiği diğer katılımcılar huzurunda gerçekleşmektedir. Konkur sunuşu, ajansın
yaratıcı fikri sunduğu; yaratıcı bir sunumu zorunlu kılmaktadır. Konkur sunuşu; ajansın reklamveren
tarafından seçilmesini, ajansın rakipler, reklamverenler ve reklam sektöründeki aktörler nezlinde
algılanmasına etki edecek bir platform olma özelliğine de sahiptir.
150
Reklam
sektöründe
“konkur
sunuşu”
hangi
anlamda
kullanılmaktadır?
Reklamveren, seçtiği ajansın, konkur hazırlığı için harcadığı parayı, ödeyip ödememekte özgürdür.
Konkurda, seçilmeme durumunda, konkura katılmış olan ajans için, prestij ve maddi kayıp sözkonusu
olabilmektedir. Konkurda sunduğunda, çeşitli gerekçelerle reddedilen işlerin(kampanyaların), sonradan,
reklamveren sanki o ajansı reddetmemiş; aksine onunla çalışıyormuş gibi, kullanılması da ajansların,
katılacakları konkuru seçerken; dikkatli davranmasını zorunlu kılmaktadır. Yarışmalarda, kazanan “iyi
yarışabilen”dir; kazanmak için etik dışı davranmanın; reklamcılık mesleğine de, reklam sektörüne de,
kalıcı hasarlar verdiği aşikardır.
Sunuma Hazırlık
Yaratıcı fikrin sunumu aşamasında, ajansın ürettiği işin müşteriye aktarılması gerçekleşmektedir.
Sözkonusu sürecin ajansın lehinde sonuçlanması için ajans tarafından dikkat edilmesi gereken unsurların
en başında; sunuşun planlanması yer almaktadır.
Sunuma hazırlanırken; sunuşun yapılma neden/amaç, sunuşun içeriği ve bunların düzenlenmesi
yapılmalıdır. Yaratıcı fikir, ana başlıklar, kısa açıklamalarla reklemverene anlatılacak hale getirilmelidir.
Sunuşta, PowerPoint, ve benzeri sunum programları kullanılacaksa; aktarılacak bilgiler slayta yazılacak
ve konuşarak belirtilecekler ayrı bir şekilde düzenlenmelidir. Sunuş, ortam ve ortamdaki donanım,
fiziksel koşullar, dinleyicilerin özellikleri, sunucunun yeterlilikleri dahilinde hazır hale getirilmelidir.
Sunumdan önceki yeterli hazırlık yapılmamasının, yaratıcı bir fikrin heba olmasına, reklam ajansının
itibarının zarar görmesine sebebiyet vereceği, unutulmamalıdır. Yaratıcı fikri başarılı bir şekilde anlatmak
ve konkur sonucunda olumlu bir izlenim yaratmak isteniyorsa:
•
Sunum öncesinde; sunuşla ilgili yeterli kadar araştırma yapılmalı,
•
Konkura katılan diğer ajanslar ve dinleyiciler hakkında bilgi edinilmeli,
•
Sunuşun gerçekleşeceği ortam ve koşulllar öğrenilerek; bunlara uyum sağlanmalı,
•
Sunuş öncesinde denemeler yapılmalı,
•
Ne sunulacağını ve nasıl sunulacağı hakkında iyice çalışılmalı, mevcut durum kavranmalıdır.
Sunuşta, ajans, reklamverenin brif’i doğrultusunda ürettiği işi anlatacaktır. Söz konusu işi nasıl
anlattığı alelade bir sunuşu yaratıcı bir sunuşa dönüştürecektir. Buradaki yaratıcılığın, dozu, düzeyi;
niteliği reklamverenin ajansı seçmesi için ortaya konacaktır. Dolayısıyla; reklamverenin ve reklamveren
kanadında sunuşu izleyenlerin özellikleri hakkında bilgi sahibi olunması gerekmektedir. Nasıl ki; reklam
markanın pazardaki konumu ve hedef kitlenin özellikleri dikkate alınarak üretiliyorsa; reklamın sunumu
da onu satın alacak kişilerin özellikleri dikkate alınarak tasarlanmalı ve öyle gerçekleştirilmelidir.
Sunuşun içeriğini oluşturmak, “ne” söyleneceğine karar verilmesi aşamasıdır.
Yaratıcı sunum aşamasında, ajansın ürettiği iş/kampanya, ajansla ilgili ajansı reklamveren gözünde
seçilebilir kılacak noktalar anlatılacaktır. Bunlar, içerikte neler olmalı? Sorusunun cevaplarıdır. İhtiyaca
göre sunuş içeriğine alınacak konuların sayısı değişkenlik gösterebilecektir.
Sunuş süreci de izleyicilerin dikkati de sınırlı olduğundan; sunuşta verilecek bilgiler, ajans ve üretilen
iş (brif doğrultusunda hazırlanan reklam) hakkında her şeyi kapsamayacaktır. Ajansın konkura katılma
nedeni, oradakilere, “bizi tercih edin” mesajının iletilmek; reklamvereni ikna etmek olduğu
varsayıldığından; sunulacak bilginin ikna edecek miktarda, tonda, tarzda olması gerekmektedir. Sunum
içeriğindeki bilginin ikna edecek miktarda olması ile ikna ediciliğe etki edecek olan bilginin “nasıl”
söylendiğinin, sunum detaylarının de üzerinde çalışılması gerektiği anlatılmaktadır.
151
Sunuş İçeriğinin Oluşturulması
Sunuş içeriğinde yer alacak konular belirlendikten sonra; her bir fikri, kısa ve anlaşılır biçimde ifade
ederek; soruna üretilen çözüm vurgulanmalıdır. Yaratıcı fikir sunulurken, izleyicilerin dikkatini çekecek,
ilgilerini yoğunlaştırabilecekleri; görseller, yaşamdan kesitler, istatistikler, raporlar, alıntılar eşliğinde
anlatım gerçekleştirildiğinde, yaratıcı bir etki sağlanabilecektir.
Sunuşta, anlatım esnasında, verilecek örnekler, yorumlar, anektodlarda, izleyicilerin ilgi düzeylerine
göre seçildiğinde; anlatıcı ve dinleyenler arasında hoşlanma sağlanacaktır. İnsanlar, karşılarındakiyle
ortak noktalarının olduğunu farkettiklerinde, anlatıcının söylediklerine ikna olma eğilimleri de
artmaktadır. Çünkü, bir iletişim etkinliğinde kişiler karşılarındakini, kendileriyle özleşleştirerek ve ona
yönelik güven geliştirebilmektedirler. Güvenilen kişilerden gelen mesajlar da güvenilir olarak
değerlendirilebileceğinden; yaratıcı fikrin sunumu aşamasında da bu konuya dikkat etmek yaratılmak
istenen etkiyi güçlendirecektir.
Sunuş içeriğinin oluşturmasında ilk süreç nelerin söyleneceğine
karar vermektir. Çünkü; sunuş süresi ve izleyenlerin dikkati sınırlıdır. Sunuşta herşeyi
değil ikna edecek miktarda bilgiyi aktarmak esastır. Sunuşta içeriğin (bilginin) “nasıl”
söylendiği alelade bir sunuşu “yaratıcı sunuş” haline dönüştürecektir.
Sunum slaytları hazırlanırken dikkat edilmesi gereken özellikler
Okunabilir ve izleyicilerin de görebileceği; yazı tipi ve yazı boyunutunu seçerek; yazının tamamınında
büyük harf kullanmamaya özen gösterilmelidir; başlık ve metinlerde ayrı puntolar kullanılmalı; bir slaytta
birbirinden farklı yazı tipleri kullanmaktan kaçınılmalıdır.
Yazım ve dilbilgisi kurallarına dikkat edilmelidir.
Söylenecek her söz, sunumu oluşturan her şey slayta geçirilmemelidir.
Slaytların numaralandırılması ve açıklayıcı başlıklar kullanılması gerekmektedir.
Her slaytta tek bir konuya değinilmeli; slaytı yazıyla doldurmaktan kaçınılmalıdır.
Slaytlarda gözü yoracak, tasarım, renkler ve gereksiz animasyon, tablo, grafik vb. görsel öğeler
kullanılmamalıdır.
Bir slayttaki yazı ve görselin dengeli olmasına özen gösterilmelidir.
Slaytlar ve sunum dosyasının çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir.
Sunum dosyası farklı program ve program versiyonlarında da kaydedilerek; dosyaların yedeği
alınmalıdır.
Dünyaca ünlü Apple markasının yaratıcısı ve firmanın yöneticisi olan Steve Jobs, sunum sürecininin,
adeta bir TV ya da sinema filmi çekecekmişçesine senaryolaştırılmasını ve senaryodaki aşamaların kare
kare, film çekimi öncesi yapıldığı gibi, storyboard haline getirilmesini önermektedir (Jobs, 2012).
Sunuşun Gerçekleşeceği Yer
Konkur sunuşunun gerçekleşeceği yerin seçimi, reklamverenin kontrolündedir. Reklamveren konkur için,
toplantı ve sunuş yapmaya elverişli olan yerleri seçmektedir. Günümüzde, toplantı salonları, sunum
yapılmasını mümkün kılan; bilgisayar, ses sistemi, ışık sistemi, uydu ve internet bağlantısı, barkovizyon,
tepegöz, televizyon, video, DVD, CD, Divx oynatıcıları, projeksiyon, simultane çeviri, kulaklık,
mikrofon; jeneratör, akustik vb. özelliklere sahip olacak şekilde özel olarak tasarlanmaktadır. Ancak;
ajans ve özellikle yaratıcı fikrin sunumundan görevli ekip, sunumun gerçekleşeceği ortamı, olası
sorunlara karşı önlem alacak şekilde araştırmalı ve gerekli düzenlemelerde bulunmalıdır.
Sunuş gününden önce, sunum yapılacak ortamı görmek ve hazırlık yapmak da sunuma hazırlık
aşamasında gerçekleştirilmektedir. Üretilen iş, sunuşu yapan kişi tarafından izleyicilerin dikkatini
dağıtmadan önemli noktaları vurgulayarak aktarılırken; ortamın özelliklerine dikkat edilmelidir.
152
Sunuş Aşaması
Konkur sunumları, reklam sektöründe kulaktan kulağa yayılan ilginç gösterilerle de anılmaktadır. Reklam
sektörüyle ilgili dijital ve dijital olmayan yayınlarda, bu konuyla ilgili birbirinden farklı yorum ve
haberler yer almaktadır. Ajanslar yaratıcı fikirlerini, en yaratıcı şekilde sunarak; sıradan bir sunuş
yaparak sıradanlaşmaktan uzaklaşma eğilimi göstermekte; yaratıcı bir fikrin sunumulmasının dışında
ilginç gösteriler sergileyebilmektedirler. Sözkonusu gösteriler eşliğinde yapılan sununmların konkurun
kazanılmasına ne derece etki ettiği; ajansa yansımasının ne olduğu hakkında güvenilir bir bilgi
olmamakla birlikte; çizgi üstü konkur sunuşlarının dikkat çekici bir etkisi olduğu muhakkaktır. Eğer
reklam ajansının amacı dikkat çekmek, konuşulmaksa, sunumun çok daha ötesinde farklı; gösteri,
gösterim biçiminde bir sunuş gerçekleştirmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü; konkur reklam ajansının
kendini gösterdiği, göz önüne çıktığı bir platformdur. Sunum amaca yönelik olarak planlanıp
gerçekleştirildiğinde bir anlam ifade etmektedir. Ajansın konkura katılma ve konkur sunuşunu yapma
nedeni, reklamverenin ajansı seçmesidir. Konkura katılmak ajanslar için yüksek maliyetli bir harcama
kalemini de oluşturmaktadır. Reklam ajansı, konkura katılma amacı yaptığı etkinliğin bütçesine,
sektördeki konumuna sakıncaları olup olmayacağını araştırarak; konkurda bulunurluk göstermeli ve
sunuşunu gerçekleştirmelidir.
Sunumda, dinleyicilerin tüm duyularını yeteri miktarda uyarmak gerekmektedir. Sunuş, sunuşun
gerçekleşeceği ortam/alan dinleyicilerde istenilen etkiyi yaratacak şekilde kullanılmalı, sunum
materyalleri, sunucunun etkinliği; dinleyicileri sıkmadan saracak şekilde gerçekleştirilmelidir.
Topluluk karşısında konuşmayla ilgili çalışmalarda bulunan Philip Khan-Panni, “dinleyici kitlesi asla
sizin söylediklerinizi dinlemez. Dinlemelerinin nedeni söylediklerinizin kendileri için taşıdığı anlamdır”,
açıklamasını yapmaktadır Bu açıklama sunum yapan kişinin sadece sunum yapmaktan öte bir rol
üstlendiğini ifade etmektedir. Sunumu yapan kişi, söyledikleriyle, tüm dinleyicilerle tek tek bağlantı
kurabilmelidir. Bir dinleyici kitlesinin her bir üyesi farklı kişilerden oluştuğuna göre, sunumu yapan
kişinin, sadece alelade “bir dinleyici kitlesi”nden çok, o kitleyi oluşturan çok özel insanlarla iletişim
kurması gerektiğini kavrayarak hareket etmesi, yaratıcı fikrin başarıyla sunulmasına katkı sağlayacaktır.
(Steel, 2007).
Konkur sürecinin bütününde ama özellikle; sunum gerçekleşirken kanıt içeren ifadelerle,
reklamverenin, ajansı seçmesi gerektiğini belirtecek açıklamalarda bulunmak gerekmektedir. Ancak, “bu
fikri üreten, şu anda sunumunu izlediğiniz ajansı tercih edin” iletisi, dolaylı olarak belirtilmelidir. Dolaylı
ifadelerin ikna ediciliği yüksektir. Reklamveren, ajansın yaratıcı fikir sunumunu beğenebilir ancak, ajansı
kendine uygun bulmadığından, başka bir ajansla çalışmaya karar verebilir.
Büyük reklam adamı Bill Bernbach reklam üretiminini anlatırken, “Bir ürün için doğru bir şey
söyleyebilirsiniz; sizi hiç kimse dinlemeyecektir. Bunu insanların onu kendi içlerinde hissedebilecekleri
şekilde söylemelisiniz. Çünkü eğer söylediğiniz şeyi hissetmezlerse, hiçbir şey olmayacaktır”,
açıklamasında bulunmuştur. Sözkonusu durum ajansın yaratıcı fikri üretmesinde de yaratıcı fikri sunarken
de, her iki durum için de geçerli bir tespittir. Dinleyiciler, söylenilenleri hissetmelidirler. Kişiler, hem
sunuma bireysel düzeyde katılım göstermeli hem de bireysel düzeyde etkilenmelidirler. Sözkonusu etkiyi
yaratmak için sunumu standart bir sunumdan dikkat çekici bir sunum haline getirmek; dinleyicileri
şaşırtmak gerekecektir (Steel, 2007).
Sunumda standart sunum sürecinin dışına çıkmak, dinleyicilerin ilgisini çekmek, dikkat uyandırmak,
onları harekete geçirmek; diğer ajanslardan farklılaşmak için işe koyulmaktadır. Ancak; farklılık
yaratmak adına, hiç istenmeyen bir izlenim oluşturulmamasına dikkat edilmelidir. Sunumların
gerçekleşmesi esnasında, daha sunuş planlanırken ajansla ilgili olumlu bir izlenim yaratmak ama olumsuz
bir izlenim de yaratmamak noktasına dikkat edilerek düzenlenmeli ve uygulanmalıdır.
Yaratıcı fikir sunulurken, aşırıya kaçmak; dinleyicilerin tüm duyularını bombardıman altına almak;
yaratıcı fikre, ajansa, sunuşun başarısını da olumsuz yönde etki edecektir.
Dinleyicilerle, görsel, işitsel ve dokunsal yollarla bağlantı kurulurken; düzey ve miktar, sıklık
unsurlarına dikkat edilmelidir. Duyulara etki edecek unsurların hiç birinde aşırılıkta bulunmamaya özen
153
gösterilmelidir. Sözkonusu özen, sunum içeriğinin oluşturulması, sunum içeriğinin düzenlenmesi, sunuş
anı ve sunum sürecindeki sunucunun etkinliği aşamalarının her birini kapsamaktadır. Sunum içeriği de,
sunum materyalleri de sunucunun yaklaşımı da basit, sade, açık anlaşılabilir nitelikte olmalıdır.
Kendinizle ilgili pek çok şey değil, izleyenlerin hatırlayabilecekleri, karıştırmayacakları üç temel
özelliğe odaklanmak, isabetli olacaktır.
Sunum konuşmasında, yaratıcı fikri; kişilerin ilgi ve ihtiyaçları, geçmiş deneyimlerini bağdaştırarak,
hikayeleştirmenin hem yukarıda belirtilen dolaylı anlatımı hem de izleyenlerin sıkılmamasını sağlayacağı,
onlarda aşinalık ve hoşlanma yaratmasına etki edeceği unutulmamalıdır.
Sunuşu, reklam filmi veya bir marka/ürün olarak konumlandırıp üretmek gerekmektedir. Reklam
ajansı, tanıtımı yapılan markanın kendisidir. Reklam ajansı, konkurdan çok daha önce, kurulma
aşamasında kendi kimliğiyle ilgili gerekli çalışmaları yaparak; konkurlarda kendisini daha etkili bir
şekilde anlatabilecektir.
Dikkat çekecek kadar farklı, kafa karıştırmayacak kadar da sade tasarımlar; dinleyici grubun beğeni
ve ilgileri çerçevesinde üretilmelidir. Ajans ve müşteri arasındaki görüşmeler, müşterinin beğenileri ve
özellikleri hakkında bilgi toplanmasını sağlamaktadır. Sunuşun her aşamasında, sözkonusu bilgilere göre
hareket etmek, sunumun başarılı olmasını sağlayacaktır.
İkna etmek için dikkat çeken, istatistikler, benzetmeler, karşılaştırmalar, alıntılardan faydalanılmalıdır.
Ancak, rakiplere saldırıyormuş algılaması yaratmamaya özen gösterilmelidir.
Bir bilgiyi iletirken, doğru bir bilgi olsa dahi, sunuşa katılan diğer ajanslar; rakipler hakkında olumsuz
ifadelerden kaçınmak ve saldırıda bulunmamak gerekmektedir.
Konkur sunuşu, ikna edici iletişim sürecidir. Sunuşu yapan kişinin, reklamvereni ikna etmekle
yükümlü olduğu gerçeği unutmamalıdır.
Sunuş hazırlanırken, ayrıntılar üzerinde durulmalıdır. Ancak sunuş esnasında büyük resme
odaklanılmalıdır. Ajansın konkurda yer alma nedeni ve yaratıcı fikrin niye oluşturulduğu hatırlanarak
sunum/sunuş gerçekleştirilmelidir.
Sunuş esnasında, dikkat çekici, merak uyandırıcı, izlemekten hoşlanılacak; reklamvereni ajansı
seçmeye yöneltici etkisi olan bir “gösteri” yapılmalıdır.
Sunumda, sürekli hareket etmek, aceleci davranmaktan kaçınmak gerekmektedir.
Sunuşta kullanılacak materyaller ve özellikleri sunuş içeriğiyle dengeli olmalıdır.
Yaratıcı fikrin sunumunda, teknolojik araç gereç kullanılmasında sakınca bulunmamaktadır. Hatta
uygun araç, gereç kullanımıyla; sunuşta istenilen derecede etki yaratılarak başarı sağlanmaktadır. Dikkat
edilmesi gereken noktalar; kullanılacak teknoloji, diğer araç gereçlerin doğru seçimi ve bunların ajansın
amacının ve sunuş içeriğinin önüne geçmemesi olarak sıralanmaktadır. Reklamda ünlü kullanımında
belirtilen tavsiye, konkur sunuşunda, sunucu ve teknoloji ve benzeri materyallerin kullanımında da
geçerlidir. Reklamdaki ünlünün, markanın ve reklam mesajının önüne geçmesi veya uygun olmaması
tehlikesine yönelik gösterilen dikkat; sunuşu yapacak kişi, sunumda kullanılacak teknoloji ve o
teknolojiye bağlı unsurların seçiminde de gösterilmelidir. Bu durumda, ajansın reklamverende oluşturmak
istediği algıyı olumsuz yönde etkilenerek başarısızlık yaşanmasına sebebiyet verilecektir.
Sunuşta kullanılan sunum programı ve sunum tasarımı; sunumun kalitesini ön plana çıkaracak
şekilde seçilmelidir.
Sunu tasarımı, izleyicilerin algılayabileceği basitlikte ve sadelikte olmalıdır (Reynolds, 2008). Sunu
tasarımı, arka plan, yazı tipi, yazı karakteri, yazı puntosu, başlık, metin ve diğer görsel öğelerin slayttaki
kompozisyonunun, sunumu yapan ve sunumu izleyenler arasındaki iletişimi mümkün kılacak şekilde
seçilmesini; düzenlenmesini kapsamaktadır.
154
Sunuşu gerçekleştiren kişinin özellikleri, sunumun kalitesini ve sunuşun etki düzeyini
belirlemektedir.
Herhangi bir sunumda dinleyicilerin sizi dinleyecek kadar sevmeleri gerekmektedir (Steel, 2007)
Yaratıcı bir sunuşta, sunuşu yapan kişinin sosyal zekasının da etkisi bulunmaktadır. Sosyal zeka, kişinin
empati kapasitesi, uyum sağlama, farkındalık, ilham, etkinlik düzeyleriyle ilgili bir kavramdır. (Goleman
ve Boyatzis, 2012). Empati kurabilen bir insan, farklı geçmişlere sahip olsa dahi karşısındaki kişi ya da
kişilerin nelerle, nasıl güdülendiğini kolayca anlayabilir ve uyum sağlayabilir. Uyum sağlayabilen bir
kişi, iyi bir dinleyicidir. Karşısındakinin o esnada nasıl hissettiğini kavrayarak; karşısındakinin ruh haliyle
denge kurabilmektedir. Farkındalık sahibi bir kişi, kişiler ve ortamdaki kişilerin etkileşiminden oluşan
etkiyi anlayarak, uygun tepkiyi verebilen buna yönelik inisiyatif geliştirebilmektedir. Sosyal zekası
yüksek bir kişi ikna ediciliği yüksek; dikkat çeken ilgi uyandırabilen, katılımcılık özelliklerine sahiptir.
Sunuşu yapan kişinin sosyal zekaya ilişkin, yukarıda belirtilen özelliklerin biri ya da birkaçında yetkin
olması; ajansın başarısına olumlu yönde etki sağlayacaktır.
Sunuşu gerçekleştirecek kişinin sözel ve sözel olmayan iletişimin özelliklerine dikkat etmesi
gerekmektedir.
Sunumu yapan kişinin, konuşma ve anlatım becerilerinin yerinde olması gerekmektedir.
Sunuşlarda; sunumu yapan kişilerin alanında uzman ve anlattığı konuya hakim izlenimi yaratabilmesi
önemli bir özelliktir.
Sunuşu yapan kişinin konuşma becerisi kadar dinleme becerisi de olmalıdır. İyi bir konuşmacı aynı
zamanda iyi de bir dinleyicidir.
Sunumda kullanılan dilin basit ve anlaşılır olmasına özen gösterilmelidir.
Tane tane konuşulmalı, çok hızlı veya çok yavaş konuşmamaya özen gösterilmelidir.
Konuşurken önemli noktaları vurgulamak için kısa süreli susmalar da bulunulmalıdır.
Konuşurken dinleyicilerle göz teması kurmaya özen gösterilmelidir.
Canlı bir ses tonu kullanılmalı, beden dilinin özelliklerini kullanmaya özen gösterilmelidir.
Söyleneceklerin tamamını slayttan okumamaya özen gösterilmelidir.
Sunuş esnasında veya daha sonra dinleyiciler yorum yaptığında, göz teması kurarak, gülümseyerek,
başla onay vererek geri bildirimde bulunulmalıdır.
Sunumu yapan kişinin görevi, dinleyici kitlesinin önünde dikilip mükemmel sunum yapmaktan daha
fazlasını gerektirmektedir. Sunumu yapan kişi ilkin, dinleyicilerin psikolojisini anlamalıdır. Daha sonra,
büyük miktardaki bilgiyi alıp; amaca uygun ve önemli bilgiler; amaca uygun olmayan uyumsuz bilgiler
olarak sınıflandırarak; bunlardan, dinleyicileri harekete geçirecek tek bir bilgiye dönüştürecek felsefi
becerilere sahip olmalıdır. Ardından, sunumu bir oyun yazarının becerisiyle kaleme almalı, temel fikir
yaşama taşınırken dinleyici kitlesinin ilgisini canlı tutmak için, yeterince drama, değişiklik ve hareket
içeren bir kurgu yaratmalıdır. Son olarak sunumu yaparken bir tiyatro oyuncusunun becerilerini
sergilemelidir (Steel, 2007).
Sunuş esnasında sunumu yapan kişi eleştirilere açık olmalı; esnek bir tutum sergilenmelidir.
Liderlik ve değişim alanında dünyanın önemli otoritelerinden Harvard Business School
profesörlerinden John P. Kotter, "Her yeni fikrin kabulü aşamasında çeşitli saldırılar olacağını; mutlaka
birilerinin çıkıp belirtilen fikri çürütmeye odaklanabileceğini belirterek; iyi bir fikir için diğerlerini ikna
etmeye çaba sarfetmenin önemi üzerinde durmaktadır. Çünkü, yaratıcı bir fikir, fark yaratacak bir fikirdir.
Yapılan araştırmalara göre önemli değişikliklerin gerektiği durumların yüzde 70'inde, insanlar değişimi
inkar etmekte ve varolan yapı ve işleyişle yaşamaya devam etmek eğilimindedirler (Capital 2011). Yeni
ve etkili olabilecek bir fikir belirtilirken daha en baştan, destek yerine pek çok kafa karıştıran soru,
anlamsız yorum ve eleştiriye maruz kalmakta; yaratıcı bir çözüm; iyi bir fikir adeta henüz doğmadan
ölmektedir.
155
Dolayısıyla; yeni bir fikri geliştirmek kadar doğru biçimde sunmak, aktarmak ve savunmak da hayati
önem taşımaktadır. Kaldı ki; reklamveren kanadı, sunuşu ve sunulan fikri çok beğense de, sunulan fikre
daha uygun koşullarda sahip olabilmek için veya bambaşka nedenlerle sunuşu yapan kişi özelinde ajansa,
fikre, sunumdaki herhangi bir unsura akla hayale gelmedik eleştirilerde bulunabilmektedir.
Sunuşu izleyenler, bilerek ya da bilmeyerek eleştirilerinde, şu dört unsuru kullanarak, sunumu ve
sunulan fikrin etkili bulunmamasına neden olmaktadırlar. Anlatımı yapana; sunucuya uygulanan eleştiri
yaklaşımları; korku tüccarlığı yapmak, sürekli ertelemek, kafa karışıklığı yaratmak ve dalga geçmek
olarak açıklanmaktadır. Kotter’in fikri öldüren stratejiler adını verdiği eleştirilerin farkında olmak,
sözkonusu eleştiriler karşısında uygun tavrın geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Bu stratejiler içinde en
çok rastlanan strateji, sunulan fikirle ilgili korku yaratmaya yönelik eleştirilerde bulunulmasıdır. Burada
eleştiri, anlatılanları/fikri abartılı noktalarda ajansın, reklamverenin, sektörün ya da toplumun hassas
olduğu bir konuyla ilişkilendirerek; endişeleri kışkırtmakla gerçekleştirilmektedir. Bir karar vericinin bir
fikri, "bu ırkçılığa girer" ya da "bu proje bizi çalışan ayrımcılığına götürür" gibi olasılığı düşük ama
kurumun itibarına zarar verebilecek bir noktaya taşıması sunuşu yapılan fikrin reddedilmesine neden
olabilmektedir. Aynı şekilde erteleme yoluyla eleştiride bulunarak da fikire zarar verilebilmektedir.
Sorular ve ardışık eleştirilerle, anlatılan fikri olduğundan daha karışık bir sorun haline getirmek de hem
sunuma hem de sunulan fikre yönelik ciddi saldırı türleri arasında yer almaktadır. Ne kadar basit olursa
olsun karar vericilerden birinin konunun uzaktan ilgili ya da ilgisiz yanlarını ortaya koyması, fikri
anlaşılmaz ve kabul edilemez gibi gösterebilecektir. Bir de sunuşu yapan kişiyi hedef alan küçük
düşürücü yorumlar, bu kişiyle dalga geçmek de fikre geri dönülmez zararlar verebilmektedir (Capital
2011).
Zor durumda bırakılmak için sorulan soru ve yorumlarda, teşekkür etmek, kısa cevaplar vermek; sözü
kesmemek, dinlemeye odaklanmak, yerinde olacaktır.
Sunuşa bir ekiple katılmak, sunucunun sıkıştırıldığı anlarda ekibindeki kişilerden destek alabilmesi
açısından da faydalı olacaktır.
Sunucunun, yukarıda açıklanan eleştirilerin ve yaklaşımların gerçekleştireceğinin farkında olması;
eleştiriler yapılırken öfkelenmemesi, soğukkanlı olması; cevap verirken kanıt kullanması; sunuşun
başarılı bir şekilde sonuçlanmasına etki edecektir.
156
Özet
Konkura katılan tüm ajanslar, diğer ajanslar
arasından seçilen ajans olmak; reklamvereni
kendi müşterisi yapabilmek için yarışan rakipler
olarak konkurda yer almaktadırlar. Konkur
sunuşu,
ajansların
ürettikleri
çözümleri,
reklamverene aktarmalarını ifade eden; kısa etkili
ve elbette yaratıcı bir sunuş sürecini
anlatmaktadır.
Reklamverenler için birlikte çalışacakları reklam
ajansının seçimi çok önemli bir süreçtir çünkü
kısa süreli olmayan ve nitelikli bir ilişki
kurulması
amaçlanmaktadır.
Reklamveren
sistemli bir yaklaşım sergileyerek, ajanslarının
seçimindeki riski en aza indirgeyerek hangi
ajansla
çalışacağına
karar
vermektedir.
Reklamverenler, reklam ajansı seçiminde farklı
kriterler kullanabilir ve farklı konulara önem
verebilir fakat aslında benzer konularda
değerlendirme yaparlar. Ünitede, kavramsal bir
irdeleme ile reklam ajansı seçiminde kullanılan
farklı kriterler, reklam ajansı seçiminde
kullanılan yeni eğilimler açıklanmıştır.
Yaratıcı fikrin sunumu aşamasında, ajansın
ürettiği
işin
müşteriye
aktarılması
gerçekleşmektedir. Sözkonusu sürecin ajansın
lehinde sonuçlanması için ajans tarafından dikkat
edilmesi gereken unsurların en başında; sunuşun
planlanması yer almaktadır.
Reklam ajansı seçimi sistemli bir şekilde rasyonel
kararlar alınarak gerçekleştirilmelidir. İzlenen
süreç sayesinde ve/veya iş dışı faaliyetlerde bir
araya gelinerek mümkün olan en uygun ajans
seçilmeye
çalışılmalıdır.
Reklam
ajansı
seçiminde hatanın en aza indirgenmesi için
işletmeler reklam ajansı seçim sürecini
uygulamalı, zamanın ve bütçenin elvermesi
durumunda her bir kriteri kullanarak reklam
ajanslarını değerlendirmeli ve kendisi için en
uygun reklam ajansını seçmelidir.
Konkur sunuşunu yapan kişinin; her türlü
eleştiriye hazırlıklı olması; eleştiri esnasında
ortamı gerginleştirmeyecek; reklamverenle ajans
arasında olumsuz bir algılama yaratmayacak
şekilde tavır geliştirmesi de yaratıcı sunumu
yapacak olan kişinin dikkat etmesi gereken
konuların başında gelmektedir.
Reklam sektöründe, “konkur” reklamverenin
belirli ajanslara özel olarak ya da tüm ajansları
haberdar ettiği, “reklam ajansı arıyorum” ilanı;
katılım
çağrısıdır.
Ajanslar,
konkura
reklamverenin yapılmasını istediği işe ilişkin
bilgileri içeren brif doğrultusunda bir kampanya
hazırlayarak katılmaktadırlar.
157
Kendimizi Sınayalım
1. Reklamverenlerin, reklam ajansı seçerken
aradıkları en temel özellik aşağıdaki seçeneklerin
hangisinde doğru ifade edilmektedir?
5. “Reklamverenin reklam kampanyasının
oluşturulmasına
ve
uygulanmasına
yol
göstermesi amacıyla reklam ajansına ilettiği;
kampanyadan beklentileri, seslenmek istediği
tüketici kitlesi, ürünün nitelikleri ve pazarda
karşı karşıya bulunduğu fırsatlarla sorunlar,
pazarlama bileşenleri, strateji, zamanlama gibi
bilgileri kapsayan özet belge”ye verilen ad
aşağıdaki
seçeneklerin
hangisinde
yer
almaktadır?
a. Yeniliklere açık olması
b. Çalışan sayısının çok olması
c. Kısa sürede iş yapması
d. İlgi çekici işlere imza atmış olması
e. Güven sağlaması
a. Brif
2. Aşağıdaki
seçeneklerden
hangisinde,
reklamverenin ajansı değerlendirme süreçlerinde
kullandığı, “temel bilgiler” başlığında incelediği
konulardan biri yanlış belirtilmektedir?
b. Bullpen
a. Ajans personeli
e. Konkur
b. Reklamverenin bütçesi
6. “Reklamcılar için veya reklam ajanslarıyla
ortak çalışan ve başlıca hedefleri taze, farklı,
denenmemiş reklam mesajları üretmek ve yaratıcı
kavramlar geliştirmek” olan ajans türü aşağıdaki
seçeneklerden hangisinde doğru tanımlanmıştır?
c. Rapor
d. Fatura
c. Ürettiği kampanyalar
d. Kaybedilen müşteriler,
e. Ajansın hizmet aldığı bankalar
a. Kurum içi (In-House) ajanslar
3. “Reklamveren ve reklam ajansınının
kimyalarının tutması” ifadesiyle anlatılmak
istenen durum aşağıdaki seçeneklerin hangisinde
doğru şekilde açıklanmaktadır?
a. Reklamveren
denkliği
ve
ajansın
b. Tam hizmet ajansları
c. Yaratıcı butikler (Creative Boutiques)
d. Medya satın alma şirketleri
büyüklüklerinin
e. Prodüksiyon şirketleri
c. Reklamverenin ihtiyacının türü
7. Reklamverenin, ajans seçim sürecinde göz
önünde bulundurduğu ölçütlerden hangisi
aşağıdaki seçeneklerde yanlış ifade edilmiştir?
d. Reklam ajansının geçmiş dönem çalışmaları,
a. Reklam ajansının geçmiş dönem çalışmaları,
b. Coğrafi konum veya yer ve erişilebilirlik
b. Reklam ajansının yaşı
e. Ajans ve reklamveren çalışanlarının arasında
uyumlu bir ilişki kurulmasını sağlayacak
anlaşma düzeyininin oluşması.
c. Ajansın yaratıcılık düzeyi
d. Reklam ajansının tecrübesi,
4. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde müşteri
ilişkileri bölümünün sorumluluklarından biri yer
almamaktadır?
a. Reklamın
gözlemlemek
hedeflere
e. Reklam ajansının iş yeteneği (sorun çözme
becerisi)
8. Aşağıdaki seçeneklerin hangisinde, “reklam
ajansının hizmet alanları”ndan birisi yanlış ifade
edilmektedir?
uygunluğunu
b. Reklam stratejisinin oluşumuna yardım etmek
a. Rakiplere tavsiyelerde bulunmak,
c. Nitelikli çalışanları işe almak
b. İletişim faaliyetlerinin
bilgiler sunmak,
d. Üretilen
sunmak
reklamları
müşterinin
onayına
tümünde
c. Reklam kampanyası üretmek.
d. Medya seçimi ve medya
konularında destek olmak,
e. Müşteri ve ajans arasında köprü olmak
satın
e. Pazarla ilgili tavsiyelerde bulunmak
158
nitelikli
alma
Kendimizi Sınayalım Yanıt
Anahtarı
9. “Yaratıcı fikri sunmak; reklamverende
olumlu bir izlenim yaratmak için”, sunum öncesi
yapılması gereken hazırlıklar arasında yer
almayan
özellik
aşağıdaki
seçeneklerin
hangisinde bulunmaktadır?
1. e Yanıtınız yanlış ise “Reklamverenin,
Ajansını Değerlendirme Sürecinin Unsurları”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
a. Sunuşun gerçekleşeceği ortam sunuş anına
kadar ziyaret edilmemelidir
2. b Yanıtınız yanlış ise “Reklamverenin,
Ajansını Değerlendirme Sürecinin Unsurları”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
b. Konkura katılan diğer ajanslar hakkında bilgi
edinilmelidir
3. e Yanıtınız yanlış ise “Reklamverenin,
Ajansını Değerlendirme Sürecinin Unsurları”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
c. Dinleyiciler hakkında bilgi edinilmelidir,
d. Reklamveren hakkında bilgi edinilmelidir
4. c Yanıtınız yanlış ise “Reklam Ajanslarının
Yapılanma Biçimleri” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
e. Sunuş prova edilmelidir
10. Aşağıdaki seçeneklerde yer alan ifadelerden
hangisi
“iyi” bir reklam ajansında olduğu
varsayılan özelliklerden biri değildir?
a. İyi bir ajans köklü
vermiş/vermektedir
markalara
5. a Yanıtınız yanlış ise “Giriş” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
hizmet
6. c Yanıtınız yanlış ise “Reklam Ajansı Türleri”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
b. İyi bir ajansın tek özelliği kaçırdığı konkur
sayısıdır.
7. b Yanıtınız yanlış ise “Reklamverenin,
Ajansını Değerlendirme Sürecinin Unsurları”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
c. İyi bir ajans, reklam yarışmalarında ödüller
almaktadır
8. a Yanıtınız yanlış ise “Reklam Ajanslarının
Hizmet
Alanları” başlıklı konuyu yeniden
gözden geçiriniz.
d. İyi bir ajans, bazı konkurlara özel olarak davet
edilmiştir.
9. a Yanıtınız yanlış ise “Sunuş Öncesi Hazırlık”
başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.
e. İyi bir ajans bünyesinde alanlarında uzman
çalışanlar bulundurmaktadır.
10. b Yanıtınız yanlış ise “Reklam Ajansını
Seçilebilir Kılan Özellikler” başlıklı konuyu
yeniden gözden geçiriniz.
159
Sıra Sizde Yanıt Anahtarı
kalınır), her birine istenilen reklam hakkında bilgi
verilerek; yaratıcı bir fikir üreterek sunmaları
talep edilmektedir. Reklam sektöründe, ajansın
özel davetle sunuma çağrılması ve herkese açık
konkur çağrısına ajansın davet edilmeksin
katılması
farklı
anlamlar
içermektedir.
Reklamveren, ajansı nasıl seçeceğine, kendi
ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda karar
vermektedir.
Sıra Sizde 1
Reklam ajansını değerlendirme süreci üç temel
aşamadan oluşmaktadır. Bunlar: Ön eleme
kriterleri, ayrıntılı değerleme kriterleri ve son
değerlendirme kriterleri” dir. Ön eleme
kriterlerinden oluşan ilk aşama, diğer aşamalara
nazaran daha genel niteliklidir ve ajansla ilgili
büyüklük, tür, hizmetler, eğilim, düşünce, örgüt
ve büyüme gibi konulara ilişkin bilgi
toplanmaktadır. Reklamveren her bir ajansı
değerlendirirken 5’li bir ölçek kullanılması
önerilmektedir. Örneğin, her bir ajans sunduğu
hizmetler açısından mükemmel, çok iyi, iyi,
tatminkar ve yetersiz olarak puanlandırılabilir.
Ön elemedeki değerlendirmeden olumlu sonuç
alan ajanslar (puanlandırma kullanıldıysa çok iyi,
iyi ve bazen tatminkar puan alan ajanslar) ikinci
aşamada daha detaylı bir şekilde incelenmektedir.
İkinci aşamada ajans ile işletme ilişki içine
girerek birlikte çalışıp çalışamayacaklarını
anlamaya çalışmaktadırlar. Reklamveren, ayrıca
her bir ajansla anket yöntemini kullanarak; daha
detaylı bilgi toplamaya odaklanmaktadır.
Sözkonusu yöntemle bilgi sağlanmaya çalışılan
konular arasında, ajansla ilgili temel bilgiler,
ajansın gerçekleştirdiği faaliyetler, ajansın
üretimlerinde benimsediği yaklaşım (reklam
felsefesi), uygun ajans deneyimi ve mevcut ajans
müşterileri bulunmaktadır.
Sıra Sizde 3
Yaratıcı Bölüm Sorumlusu (Creative Director):
Birçok ajansın, yaratım müdürü adı verilen bir
tane üst kademe yöneticisi vardır. Onun da
görevi, ajansın yaratıcı gücünü ve bilincini her
zaman ayakta tutmak ve ortaya konan fikirlere
onay vermektir.
Yardımcı Sorumlu (Creative Department
Manager): Bütçeleme, maaş düzenleme, ofis
işleri, destek ve alt kademe çalışanlarının işe
alımı, profesyonel çalışanların işe alımı ve iç
muhasebe işlemlerinde görevli çalışanlardan
sorumludur.
Çalışanlar
(Personal):
Yaratım
bölümü
bünyesinde iki tip çalışan bulunur. Birincisi,
reklamı oluşturan, yazan ve üretenler. İkincisi ise
akıl hocası tabir edilen kişilerdir; bir fikir
üretmek için grupla birlikte çalışır, sonrasında da
grubu motive eder ve onları yönlendirmektedir
Yaratıcı Grubu (Creative Group): Bir yaratım
grubu, metinleri yazan grup, televizyon
reklamları veya yazıcı çıktısı için fikirleri çizen
grup ve bu fikirleri radyo veya televizyon
reklamları haline dönüştüren gruplardan oluşur.
Bu kişilerin kullandıkları ünvanlar; copywriter,
sanat yönetmeni veya üretici (producer)'dir.
Birçok ajansta sanat yönetmeni ve copywriter
beraber ve takım halinde çalışırlar, çevrelerinde
de bir destek grup oluşur. Metin yazarları ise
reklam kampanyalarının hazırlanmasında en
önemli rolü üstlenen kişilerden biridir. Belirlenen
strateji doğrultusunda çeşitli reklam araçları için
reklam metinleri üretmektedirler.
Sıra Sizde 2
Reklam ajansı seçiminde kullanılan yöntemlerden
birisidir. Ajans için alışverişe çıkmak yönteminde
birkaç ajans listeye alınarak reklam ajansı seçim
sürecine başlanmaktadır. Listede hangi ajansların
yer alacağı, nasıl bir reklam istendiğine ve
reklama
ne
kadar
para
harcanması
düşünüldüğüne bağlı olarak değişmektedir.
Bütçenin yüksek olması durumunda daha büyük
bir ajansla, düşük olması durumunda ise küçük
bir ajansla çalışmak tercih edilmektedir. Bunun
dışında, ajansların hali hazırda yayınlanan
reklamları izlenerek hangi ajans ve yaratıcı ekip
tarafından hazırlandığı öğrenilmektedir. Bu
aşamada, iş ortakları ve tanıdıkların reklam ajansı
önerileri de dikkate alınmaktadır. Bazen, reklam
ajansları kendi reklamlarını yapar. Bu reklamlar
veya ajansların internet siteleri incelenerek
reklam veren beğendiği ajansı listeye dahil eder.
İhtiyaç duyulan hizmeti verebilecek ajanslar
belirlendikten sonra (genellikle üç ajans ile sınırlı
Radyo Reklamı Üretimi (Broadcast Production):
Radyo reklamlarında tonu doğru yaratmak,
reklamın başarısının anahtar faktörü olduğu için
yaratım bölümü bir radyo reklamı üreticisi
bulundurur.
"The Bullpen": Bullpen adı verilen sanat
stüdyosu, çizdikleri parçaları birleştirip tablo
hazırlamada uzmanlaşmış sanatçıları içerir.
Burası ajans içinde yeni sanat yönetmenlerinin
başlangıç yeridir.
160
Sıra Sizde 4
Goldenberg, J.,Levav, A., Mazursky, D. ve
Solomon, S.(2011), Reklamın Şifresini Kırmak.
(Çeviren: Haluk Mesçi). İstanbul: Optimist Kitap.
Konkur
sunuşu,
kurumlar
arasında
gerçekleştirilen toplantı türleri arasında yer
alabilecek niteliklere sahiptir. Konkur veya
konkur toplantısı; reklamverenin başkanlığında;
reklamveren, konkura katılan ajanslar ve
reklamverenin
seçtiği
diğer
katılımcılar
huzurunda gerçekleşmektedir. Konkur sunuşu,
ajansın yaratıcı fikri sunduğu; yaratıcı bir sunumu
zorunlu kılmaktadır. Konkur sunuşu; ajansın
reklamveren tarafından seçilmesini, ajansın
rakipler, reklamverenler ve sektöründeki aktörler
nezlinde algılanmasına etki edecek bir platform
olma özelliğine de sahiptir.
Gülsoy, T. (1999). Reklam Terimleri Sözlüğü.
İstanbul: Adam Yayınları.
Jardıne, A. (2000). “Will Workshops Replace The
Pitch?”, Marketing, London, April 13, sf.16.
Jenkıns, F. (2000). Advertising. Revised by
Daniel Yadin, 4th Edition, U.K.: Financial
Times, Prentice Hall, Dorset Press.
Goleman, ve Boyatzıs (2012), içinde HBR,
Etkin İşbirliği. MESS Yayın No:640, İstanbul.
Heınla, E. (2008) “Baltic Media Advertising
Market 2007”. EMOR Presentation, April 23.
Hunter, K. (2006). “Partners Over the Long Run:
How to Build an Advertiser-Agency Relationship
with Staying Power”. The Advertiser,
December.
Yararlanılan Kaynaklar
Adcock, D. Halborg, A. and Ross, C. (2001).
Marketing Principles and Practice, 4th Edition,
U.K. Prentice Hall.
Kurtuluş, K. (1992). “Türkiye’de Reklam
Ajanslarının Araştırmadan Yararlanma Durumu
ve Olanaklarına İlişkin Görüşler”. Pazarlama
Dünyası, Mayıs/Haziran, Yıl:6, Sayı:33, sf.3.
Arens, W. (2008). Contemporary Advertising.
USA: Irwin/McGraw Hill Company
Belch, G. E. ve Belch, M. A. (2004). Advertising
and Promotion, An Integrated Marketing
Communications Perspective. 6th Edition, New
York: McGraw Hill-Irwin, , ABD.
Lamons, B. (1997). “How To Select An
Advertising Agency Like A Pro”, Marketing
News, September 29, Chicago, Vol. 31, Issue: 20,
sf.5.
Brassıngton, F. ve Pettıt, S. (2003). Principles of
Marketing, 3 rd, Edition, U.K.:Prentice Hall.
Maddox, K. (2003). “Selecting An Agency”. Bto-B, January 13, Chicago, Vol. 88, Issue:1,
sf.21- 24.
Cagley, J.W. (1986).“A Comparison of
Advertising Agency Selection Factors: Advertiser
and Agency Perceptions”. Journal of
Advertising Research, June/July, sf. 39-44.
Muhamed, M. (2001). “India: Choosing the
Right Ad Agency”. Businessline, Chennai, March
15, sf.1.
Clow, K. E. ve Baack, D. (2004), Integrated
Advertising, Promotion, and Marketing
Communications, New Jersey: Pearson Prentice
Hall, Upper Saddle River, ABD.
Odabaşı, Y. (1995). “Reklam Ajansı Seçim
Süreci”, Pazarlama Dünyası, Eylül-Ekim,
İstanbul, Yıl:9, Sayı:53, sf.2-12.
Odabaşı, Y. ve Oyman, M. (2001), Pazarlama
İletişimi Yönetimi, MediaCat, İstanbul.
Crıpps, K. (2002). “Choosing A New Partner:
The Agency Selection Process”, PR News, May
13, Vol. 15, Issue: 19, sf.1.
O'guınn, vd. (1998). Advertising.
Southwestern College Publications.
Fıebeg, P. (1995). “Tips On Selecting An
Advertising Agency”, Business Times, Kuala
Lumpur, November 8, sf.17.
Öğüt, G. (2012). “20 Temel Konkur İlkesi”.
Radikal Gazetesi, 03.09.2012.
Freytag, P.V. and Rıtter, T. (2005). “Dynamics of
Relationships
and
Networks:
Creation,
Maintenance and Destruction as Managerial
Challenges”.
Industrial
Marketing
Management, No. 34, sf. 644 – 647.
Prınce, M. ve Davıes, M. (2006). Inside
Advertiser and Agency Relationships: A
Hands-On Guide for Practitioners. New York:
Association of National Advertisers.
Gallo, C. The Presentation Secrets of Steve Jobs.
Businessweek.
161
Ohio:
İnternet Kaynakları
PR News (1995). “Marketer Fine Tunes Agency
Selection Relationship, Kraft Creates Guidelines
To Clarify Firm Selection, Client and Firm
Roles”. Potomac, November 27, sf.1.
Anderson, G. (2008). How To Do Public Speak
and Presentations. Free Managament Library
Online.
Reynolds, G. (2008). Presentation Zen: Simple
Ideas on Presentation Design and Delivery.
California: New Riders.
Erişim tarihi: 07.12. 2011.
http://managementhelp.org/communicationsskills
/public-speaking.htm
Russel, J. T. ve LANE, W. R. (2002).
Kleppner’s Advertising Procedure, 15 th
Edition, New Jersey:Prentice Hall, Upper Saddle
River, ABD.
Bauer, K. (2009). Effective Presentations, Yale
University
Erişim tarihi: 01.03. 2012.
Schurr, P.H., Hedea, L. and Geersbro, J. (2008).
“Interaction Episodes as Engines of Relationship
Change”. Journal of Business Research, No.
61, sf. 877-884.
http://www.mmmts.com/mmmts_all_pdf_files/m
anagerial_training_pdf/presentation_skills/Presen
tation%20Skills-done_ppt.pdf
Chıld, L. (2008) “Six Steps to Recession-Proof
Your Client-Agency Relationship”. WARC
Exclusive, August 2008.
Steel, J. (2007). Konkur Nasıl Kazanılır?,
(Çev.: Aytül Özer), MediaCat Kitapları, İstanbul.
Yaylacı, G. (1997). “Müşteri İşletme-Reklam
Ajansı İlişkilerinin Reklam Yönetimi Sürecindeki
Rolü”, Pazarlama Dünyası, Kasım-Aralık,
İstanbul, Yıl:11, Sayı:66, sf.30-32.
Erişim tarihi: 01.05. 2012.
http://www.warc.com/Pages/Search/WordSearch.
aspx?q=AID:88285&Filter=ALL%20OF%20WA
RC&Area=ALL%20OF%20WARC
Wackman, D.; Salmon, C. and Salmon, C.
(1986). “Developing an Advertising Agency Client relationship”. Journal of Advertising
Research 26 (6); sf.21-28.
Eggleston, S. (2009). Key Steps to an Effective
Presentations. The Eggleston Group of Creative
Consultants.
Waller, D. S. (2004). “Developing an AccountManagement Lifecycle for Advertising Agency,
Client Relationships.” Marketing Intelligence
& Planning, 22 (1); sf.95-112.
http://www.theegglestongroup.com/writing/keyst
ep1.php
Ward, J. (2000). “Using and Choosing an
Advertising Agency: An Insider’s View”. Henleyon- Thames, Oxfordshire, UK: WARC.
Garrıson, P. (2012). “Reklam Ajansları Yoldan
Nasıl Çıktılar? Üstelik Hala Aynı Yoldalar”. The
Brandage Internet Sitesi
Wells,
W.
Burnett, J.
Morıarty,
S.
(2000). Principles and Practice, 5th Edition,
New Jersey: Prentice Hall, Upper Saddle River.
Erişim tarihi: 01.08.2012
Erişim tarihi: 15.01. 2012.
http://thebrandage.com/reklam-ajanslari-yoldannasil-ciktilar-ustelik-hala-ayni-yoldalar/
Wengel, L. (1999). “How To Find A Good
Advertising
Agency”,
Bank
Marketing,
Washington, July, Vol.31, Issue: 7, sf.81-82.
IPA (2012). "The Future of Advertising and
Agencies, A 10 Year Perspective".
Erişim tarihi: 01.06.2012
http://www.ipa.co.uk
Konkur. Türk Dil Kurumu Güncel Sözlük, TDK
Online
Erişim tarihi:10.01.2012
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts
&arama=gts&guid=TDK.GTS.50d312cb3a4825.
87181324
162
Topçuoğlu, C. (2007). Reklamcıların Tatlı Belası
Konkur, Neden Daima Gerekli Olacak?, Ayın
Sözü, Reklamcılar Derneği Resmi İnternet Sitesi,
Sayı:4, Temmuz 2007.
Markam, G. B. Paylaşılan Bilgiler, Yaratıcı Brif.
Erişim tarihi:15.07.2012
http://www.markam.com.tr/Sayfa.asp?SayfaId
=53
Erişim tarihi: 10.02.2012
Özçelik, T. (2012). Konkur Nasıl Alınır?
http://www.rd.org.tr/ayinsozu/AyinSozuTemmuz
07.pdf
http://tanerozcelik.wordpress.com/2010/05/29/ko
nkur-nasil-alinir/
Erişim tarihi: 15.04.2012
WFA/EACA Guidelines On Client-Agency
Relations And Best Practice In The Pitch Process
Reklamcılar Derneği. (2008a). Reklam Ajansı
Seçim Kılavuzu.
http://www.eaca.be/_upload/documents/guideline
s/WFA-EACAPitchGuidelinesFinal.pdf
Erişim tarihi: 01.05.2012
Erişim tarihi: 03.04.2012
http://www.rd.org.tr
Yenilikçi Savunma Teknikleri(2011). Capital
Online, 1 Şubat 2011.
Reklamcılar Derneği. (2008b). Reklam Ajansı
Seçim Sözleşmesi.
Erişim tarihi: 21.04.2012
http://www.capital.com.tr/yenilikci-savunmahaberler/22594.aspx
Erişim tarihi: 01.05.2012
http://www.rd.org.tr
Reklamcılar Derneği. (2007). Bir Bakışta Türk
Reklam Sektörü.
Erişim tarihi: 01.05.2012
http://www.rd.org.tr
Reklamcılar Derneği. (2006a). Reklamveren Reklam Ajansı Hizmet ve İşbirliği için Verimli
Çalışma Kılavuzu.
Erişim tarihi: 01.05.2012
http://www.rd.org.tr
Reklamcılar Derneği. (2006b). Reklamveren Reklam Ajansı Hizmet ve İşbirliği Sözleşmesi.
Erişim tarihi: 01.05.2012
http://www.rd.org.tr
Mercer Island Group Research on Client / Ad
Agency Relationships (June 2005). The Truth in
Advertising: A Best Practice For Managing
Ad Agency-Client Relationships
Erişim tarihi: 10.06.2012
http://theoutsideviewblog.com/2012/02/24/thetruth-in-advertising-a-best-practice-formanaging-ad-agency-client-relationships/
The Bedford Group (2012). Client Agency
Relationships Tenure & Sustainability.
http://bedfordgroupconsulting.com/resources/whi
te-papers/client-agency-relationship/
163
Download