AKCĠĞER KANSERĠ Kanserler genellikle ilk ortaya çıktığı dokuya

advertisement
AKCĠĞER KANSERĠ
Kanserler genellikle ilk ortaya çıktığı dokuya göre adlandırılır. Akciğer kanseri ilk önce akciğerde baĢlar.
Küçük hücreli akciğer kanseri akciğer dokularında kanser (habis, kötü huylu) hücrelerinin bulunduğu bir
hastalıktır. Akciğerler göğüs boĢluğumuzun büyük kısmını dolduran koni Ģeklinde, süngerimsi yapıda bir çift
organdır (ġekil 1). Akciğerlerin baĢlıca görevi, vücut hücrelerinin artık maddesi olan karbondioksiti vücuttan
atmak ve yaĢam için temel gereksinim olan oksijeni vücuda almaktır. Akciğerler baĢlıca “bronĢ” denen hava
içeren tüplerden, “alveol” denen hava keseciklerinden, kan ve akkan (lenf sıvısı) damarlarından
oluĢmuĢtur. Hücrelerin mikroskop altındaki görüntülerine dayanarak baĢlıca iki tip akciğer kanseri vardır:
küçük hücreli akciğer kanseri ve küçük hücreli olmayan akciğer kanseri.
Akciğer Kanseri Ne Kadar Sıklıkta Ortaya Çıkar?
Akciğer kanseri günümüzde bir salgın hastalıktır ve erkeklerde, tüm dünyada en çok öldüren kanser türüdür.
Kardiovasküler hastalıklardan sonra ölüm nedenleri arasında 2. sırada yer almaktadır. ABD’de 1987’den
beri kadınlarda da birinci öldürücü kanserdir. 1996 yılında ABD’de 64,000 kadın akciğer kanserinden, 44,000
kadın meme kanserinden ölmüĢtür. ABD’de akciğer kanseri olgularındaki 1990’lardaki artıĢ, kadınlarda
1960’lardan sonra ortaya çıkan sigara içme alıĢkanlığındaki hızlı artıĢa bağlıdır. Kadın akciğer
kanserlerindeki artıĢın ABD’de en azından 2010 yılına kadar devam edeceği, belki bu tarihten sonra artıĢın
durabileceği tahmin edilmektedir. ABD dıĢındaki geliĢmiĢ ülkelerde de hızla birinci neden olmaktadır. Tüm
dünya ortalamasına baktığımızda erkeklerde birinci, kadınlarda meme kanserinden sonra ikinci sıradadır.
Dünya Sağlık Örgütü 1985 yılında geliĢmekte olan ülkelerde 300,000 kadının sigaraya bağlı hastalıklardan
öldüğünü, bunun %21.1’inin akciğer kanserine bağlı olduğunu bildirmiĢtir.
Her yıl yeni ortaya çıkan hasta sayıları tüm dünyada artmaya devam etmektedir. 2000 yılında dünyada 2
milyon yeni akciğer kanseri saptanacağı, bunların %60’ının geliĢmekte olan ülkelerde olacağı
hesaplanmaktadır. ArtıĢ hızı özellikle kadınlarda daha belirgindir.
Oysa akciğer kanseri XX. YY.'ın baĢında son derece nadir bir hastalıktı. Tütünün sigara haline dönüĢmesi ve
tüketiminin hızla yaygınlaĢması sonucu 1940’larda akciğer kanseri salgını ortaya çıkmıĢtır ve bu salgın etkisini,
bütün dünyada, artan Ģekilde devam ettirmektedir.
Ülkemizde resmi rakamlara göre her yıl 20,000-25,000 yeni akciğer kanseri hastası ortaya çıkmakta ve bu
rakamın 30,000-40,000 kadar ulaĢabileceği düĢünülmektedir. Çünkü ülkemizde güvenilir sağlık istatistikleri
yoktur. Ülkemizde akciğer kanserlerinin çoğu erkeklerde görülmektedir. Kadın: erkek oranı 1: 7-8
civarındadır. Ancak 1980’lerden sonra ülkemizde de kadınlardaki artan sigara tiryakiliği bu oranı en geç 5-10
yıl içinde kadınlar lehine belirgin Ģekilde etkileyecektir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre 1983-1989 yılları
arasında ülkemizde kanser sıklığı 32/100.000'dir. Bunun %26’lık bölümünü ilk sıradaki akciğer kanseri
oluĢturmaktadır. 1991-1992 verilerine göre solunum sistemi kanserlerinin oranı, tüm kanserler içinde %43’tür.
Yine aynı verilere göre yapılan tahminlerde, gerçek kanser sıklığı 120-130/100.000 olmalıdır. Akciğer
kanserinin bölgelere göre dağılımına bakılınca sırayla Ege Bölgesi %39.5, Marmara Bölgesi %26.9, Doğu
Anadolu Bölgesi %26.1, Güneydoğu Anadolu Bölgesi %18.2, Akdeniz Bölgesi %18.1, Ġç Anadolu Bölgesi %16.6
oranındadır.
Akciğer Kanserinin Nedenleri, Risk Faktörleri Nelerdir?
Akciğer kanserinin baĢlıca nedeni sigaradır. Tüm akciğer kanserlerinin %80-90’ı tek baĢına sigaraya bağlıdır.
Risk sigara içme süresi, toplam içilen sigara, baĢlama yaĢı ve içilen sigaranın tipine göre değiĢir.
Sigara içen bir kadının akciğer kanserine yakalanma riski içmeyen bir kadına göre 1.5-153 kat daha fazladır.
Ayrıca, aynı miktar sigaraya maruz kalan kadınların erkeklere göre 1.5-3 kat daha fazla akciğer kanserine
yakalanma riskleri olduğu hesaplanmıĢtır.
Aktif sigaradan sonra akciğer kanserinin en önemli ikinci risk faktörü pasif sigara maruziyeti veya diğer
isimler olarak çevresel sigara maruziyeti veya dumanaltı olmaktır. Pasif sigara maruziyetinin tek baĢına
ortalama 1.2-1.3 kat riski arttırdığı bildirilmektedir.
Ailede akciğer kanseri olması akciğer kanserine yakalanma riskini arttırmaktadır. Ailede akciğer kanseri olan
ve hiç sigara içmemiĢ bir kadının akciğer kanseri riski 2.8 kat artmıĢ iken; ailede akciğer kanseri olmayan ve
sigara içen bir kadında bu risk 11.3 kat artmıĢtır; ailede akciğer kanseri olan ve sigara içen bir kadında ise bu
riskin 30 kat arttığı gösterilmiĢtir.
Ayrıca asbestos denen tozlarla uğraĢan iĢlerde çalıĢan kiĢilerde, çeĢitli kimyasal maddelerle çalıĢılan iĢ
kollarında çalıĢanlarda, daha önce akciğerden hastalık geçiren ve akciğerde nedbe dokusu geliĢen kiĢilerde
akciğer kanseri riski artmaktadır.
Bazı beslenme özelliklerinin de akciğer kanseri riskini etkileyebileceği bilinmektedir. Ayrıca motorlu taĢıtlara,
fabrika bacalarına bağlı hava kirliliklerinin, evlerde uygun olmayan Ģekilde odun-kömür yakarak ısınmanın
kanser yapıcı maddelerin oluĢmasına neden olduğu gösterilmiĢtir. Hava kirliliğinin akciğer kanseri riskini
arttırabileceği düĢünülmektedir ancak riskin derecesi belirlenememiĢtir.
Çevresel radon maruziyetinin de akciğer kanseri geliĢimi ile iliĢkili olabileceği, coğrafi olarak akciğer kanseri
yüksekliğine yol açabileceği bilinmektedir.
Küçük hücreli akciğer kanseri genellikle sigara içen veya içmiĢ olan kiĢilerde bulunmaktadır. Bu birliktelik
bazı araĢtırmalarda %98’lere kadar çıkmaktadır.
Akciğer Kanseri ve Kadın
ABD’de akciğer kanseri kadında da bir numaralı kanserdir. Tüm kanser ölümlerinin %25’inden sorumludur
ve 1996’da 64,300 kadın öldürmüĢtür. Kadınlardaki akciğer kanseri ölüm hızları ile sigara içme oranları
arasında parallellik vardır. Toplumda sigara içiminin yaygınlaĢması ile akciğer kanser ölüm hızlarının artıĢı
arasında 15-20 yıl kuluçka süresi vardır. Kadında akciğer kanseri ölümleri 1960’tan sonra hızla artmıĢtır ve
artmaya devam etmektedir (ġekil 2). Bu grafiğe göre ülkemizde bayanlar arasında sigara tiryakiliğinin
özellikle son 5-10 yılda çok daha hızla arttığı düĢünüldüğünde Ģekildeki grafiğin Ģu an için 1965-70’lerdeki gibi
durumunda olduğumuzu, kadınlarda akciğer kanseri salgınının gittikçe ülkemizde de alevleneceği
öngörülebilir.
ġekil 2. Kadında ABD’de artan akciğer kanseri ölüm hızları. 1930-1990 arasında dramatik bir artıĢ olduğu ve
artıĢın 1960’tan beri hızlanarak devam ettiği görülmektedir.
Sigara içen erkeklere göre sigara içen kadınların küçük hücreli akciğer kanserine yakalanma riskleri daha
fazladır. Erkeklerde risk 11.4-37.5 kat artarken kadında 37.6-86 kat artmaktadır. Sigara tüm akciğer kanser
tipleri için belirgin risk faktörüdür, ancak sigara ile en güçlü iliĢki kadında görülen küçük hücreli akciğer
kanseridir. Kesin olarak kanıtlanmamıĢ olmakla birlikte kadınlık hormonu olan estrojenin akciğer kanserinin
tipi ve bazı özelliklerini etkileyebileceği ve cinsiyetler arasında akciğer kanseri farklılıklarından sorumlu
olabileceği düĢünülmektedir.
Küçük Hücreli Akciğer Kanseri Ne Sıklıkta Ortaya Çıkar?
Tüm akciğer kanserlerinin %20 kadarı küçük hücreli akciğer kanseridir. Diğer akciğer kanseri tipleri içinde
en hızlı artıĢ gösteren tip budur. Bu tip akciğer kanseri sigara içimi ile iliĢkisi en belirgin akciğer kanseridir.
Sigara içen kadınların erkeklere göre bu tipe yakalanma olasılığı daha fazladır.
Küçük Hücreli Akciğer Kanserinin Belirtileri Nelerdir?
Bu hastalıkta Ģu yakınmalar doktora biran önce gitmek açısından uyarıcıdır: geçmeyen öksürük veya göğüs
ağrısı, solunum sırasında hırıltı, hıĢıltı sesleri duyma, nefes darlığı, öksürükle kan veya kanlı balgam çıkarmak,
ses kısıklığı veya boyunda ve yüzde ĢiĢlikler ortaya çıkması. Bundan baĢka kanser dokusunun göğüs
boĢluğunda aĢırı büyümesi sonucunda önemli organlara bası yapabilir ve yutma güçlüğü, kalp yetmezliği gibi
bulgular verebilir. Yine kanser hücreleri vücudun hemen her organına ve dokusuna yayılabilir; beyin,
karaciğer, kemik, böbrek üstü bezleri baĢta olmak üzere bulunduğu yere göre bulgular verebilir. Hatta göze
bile yayılabilerek görme kayıplarına yol açabilir. Bundan baĢka kanser hücreleri yayılmadığı halde
salgıladıkları bazı maddelere bağlı olarak vücutta birçok metabolik ve hormonal sorunlar yapabilir. Bu
hastalıktan kuĢkulandığında doktorunuz bronkoskop denen bir aletle bronĢlarınızın içine bakmak isteyecektir.
Bu teste bronkoskopi denir ve genellikle hastane Ģartlarında yapılır. Bu test öncesi hastaya lokal uyuĢturucu
ilaçlar verilir, böylece geçici bir süre boğazda, nefes borusunda hissetmeme durumu ortaya çıkar. Bir miktar
basınç hissi olabilirse de ağrı hissedilmez. Daha sonra doktorunuz bronĢ duvarlarından hücreler veya küçük
parçalar alabilecek ve mikroskop altında kanser hücreleri olup olmadığının araĢtırılmasını sağlayacaktır. Bu
iĢleme biyopsi denmektedir.
Bronkoskop ile ulaĢılması zor olan akciğer bölgelerinden doku almak için dıĢarıdan bir iğne de kullanabilir. Bu
iĢlemde, deride küçük bir kesi yapılabilir ve kaburgalar arasından iğne yerleĢtirilir. Bu iĢleme iğne aspirasyon
biyopsisi denmektedir. Patoloji doktorları mikroskop ile, herhangi bir kanser hücresi olup olmadığını anlamak
için alınan dokuları incelerler. Test öncesi hastanın acı duymaması için lokal etkili uyuĢturucular
kullanılmaktadır.
Hastalıktan kurtulmak (prognoz, sağ-kalım) ve tedavi seçimi, kanserin evresine (sadece akciğerde mi yoksa
baĢka yere yayılmıĢ mı olmasına) ve hastanın cinsiyetine ve genel sağlık durumuna bağlıdır.
Evrelerin Açıklanması
Küçük hücreli akciğer kanserinin evreleri
Küçük hücreli akciğer kanseri saptanır saptanmaz, kanser hücrelerinin akciğerlerden diğer vücut bölgelerine
yayılıp yayılmadığını anlamak için ileri tetkikler yapılacaktır (evreleme iĢlemi). Doktorun tedaviyi planlaması
için hastalığın evresini bilmesi gereklidir. Küçük hücreli akciğer kanserinde aĢağıdaki evreler vardır:
Sınırlı hastalık
Kanser sadece bir akciğerde ve/veya yakınındaki lenf bezlerindedir (lenf bezleri küçük, fasulye benzeri
oluĢumlardır ve tüm vücutta bulunmaktadır. Vücutta mikroplarla savaĢan hücreleri yapar ve depolarlar).
Yaygın hastalık
Kanser baĢladığı akciğerden göğüs boĢluğundaki veya vücudun diğer bölgelerindeki baĢka dokulara
yayılmıĢtır.
Nüks evresi
Nüks hastalık demek tedavi edildikten sonra kanserin yeniden ortaya çıkması (nüks etmesi) demektir.
Akciğerlerde veya vücudun baĢka bir yerinde ortaya çıkabilir.
Tedavi Seçenekleri
Küçük hücreli akciğer kanseri nasıl tedavi edilir?
Tüm akciğer kanserli hastalarda tedavi seçenekleri vardır. Üç tür tedavi kullanılmaktadır.



Cerrahi (kanseri alıp çıkartmak)
Radyasyon (ıĢın) tedavisi (yüksek-doz x-ıĢınları veya diğer yüksek-enerjili ıĢınlar kullanarak kanser
hücrelerinin öldürülmesi)
Kemoterapi (kanser hücrelerini öldürmek üzere ilaçlar kullanılması)
Ayrıca, küçük hücreli akciğer kanserinin tedavisinde etkili yeni tedaviler olup olmadığını araĢtıran klinik
araĢtırmalar vardır.
Cerrahi, kanser sadece bir akciğer ve en fazla yakınındaki lenf bezlerine yayılmıĢ durumda ise kullanılabilir.
Küçük hücreli akciğer kanseri genellikle sadece bir akciğerde bulunmadığından cerrahi nadiren
kullanılabilmektedir. Ancak cerrahi bazen hastada kesin olarak hangi kanserin bulunduğunu anlamak için de
kullanılabilmektedir. Eğer cerrahi yapılırsa doktor Ģu operasyonlardan birini yapacaktır:



Sadece küçük bir akciğer kısmını çıkaran kama tarzı kesiler (wedge rezeksiyon).
Lobektomi ameliyatında akciğerin bir lobunun tamamı çıkarılır.
Pnömonektomi denilen ameliyatlarda bir akciğerin tamamı çıkarılır.
Cerrahi sırasında doktor kanser olduğunu gördüğü lenf bezelerini de çıkarabilir.
Radyasyon tedavisinde kanser hücrelerini öldürmek ve tümörü küçültmek için x-ıĢınları veya diğer yüksekenerjili ıĢınlar kullanılır. Küçük hücreli akciğer kanserinde genellikle vücut dıĢındaki bir cihaz aracılığıyla
yapılır (dıĢtan ıĢın tedavisi). Bu tedavi hem akciğerlerdeki hem de vücudun diğer yerlerine yayılan kanser
hücrelerini öldürmek için kullanılır. IĢın tedavisi beyinde kanser geliĢmesini önlemek için de kullanılabilir.
Buna koruyucu beyin ıĢınlaması denir. Bu koruyucu beyin ıĢınlaması beyin fonksiyonlarını
etkileyebileceğinden doktor hastaya böyle bir tedaviye karar vermesi için yardım edebilir. IĢın tedavisi tek
baĢına, cerrahi ile ve/veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilmektedir.
Kemoterapi küçük hücreli akciğer kanserinin tüm evrelerinde ençok kullanılan tedavi yöntemidir. Kemoterapi
haplar Ģeklinde veya iğne aracılığıyla damar veya kaslara verilerek de uygulanabilir. Kemoterapi bir sistemik
tedavi olarak da bilinir, çünkü verilen ilaç kan dolaĢımına girerek tüm vücudu dolaĢır ve akciğerler dıĢındaki
örneğin beyindeki kanser hücrelerini de öldürebilir.
Evreye göre tedavi
Küçük hücreli akciğer kanserinde tedavi hastalığın evresine, hastanın yaĢına ve genel sağlık durumuna
bağlıdır.
Eski araĢtırmalardan etkili olduğu gösterilmiĢ standard kemoterapiler kullanılabilir veya bir klinik araĢtırma
protokolünde bulunmak gündeme gelebilir. Çoğu hasta standard kemoterapiler ile iyileĢtirilemez ve
bazılarında beklenenden daha fazla yan etki ortaya çıkar. Bu nedenlerle daha iyi kanser tedavileri bulmak için
klinik araĢtırmalar yapılmaktadır ve bunlar en son klinik bilgilere dayanmaktadır. ġu anda kliniğimizde
küçük hücreli akciğer kanserinde deneysel bir tedavi uygulanmamaktadır.
Sınırlı Evre Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Tedavi Ģunlardan birisi olabilir:
1.
Kemoterapi ve göğüs bölgesine ıĢın tedavisi +/- koruyucu beyin ıĢınlaması.
2.
Kemoterapi +/- koruyucu beyin ıĢınlaması.
3.
Cerrahi ve takiben kemoterapi +/- koruyucu beyin ıĢınlaması.
Klinik araĢtırmalarda yeni ilaçlar ve yukardaki tedavileri vermenin yeni ve değiĢik yolları denemektedir.
Yaygın Evre Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Tedavi Ģunlardan birisi olabilir:
1. Kemoterapi +/- koruyucu beyin ıĢınlaması.
2. Vücutta kanser hücrelerinin yayılmıĢ olduğu beyin, kemik veya omurga gibi bölgelere yakınmaları
düzeltmeye yönelik ıĢın tedavileri.
Klinik araĢtırmalarda yeni ilaçlar ve yukardaki tedavileri vermenin yeni ve değiĢik yolları denemektedir.
Nüks Küçük Hücreli Akciğer Kanseri
Tedavi Ģunlardan birisi olabilir:
1.
Konforu (hastalığa bağlı yaĢam kalitesini) arttırmaya yönelik ıĢın tedavisi.
2.
Konforu (hastalığa bağlı yaĢam kalitesini) arttırmaya yönelik kemoterapi.
3.
Konforu (hastalığa bağlı yaĢam kalitesini) arttırmaya yönelik olarak hava yollarının açık
kalmasını sağlayacak lazer, ıĢın tedavileri veya alet uygulamaları.
4.
Yeni ilaçları deneyen klinik bir araĢtırma.
KANSER VE BESLENME
Kanserin oluşumunda beslenme alışkanlıklarının etkisinin % 30 ile 70 arasında değişmekte olduğu bilinmektedir.
Beslenmeye bağlı hangi alışkanlıkların kanserin oluşumunda desteklediğini bilirsek ve besin seçimlerimizi bu
doğrultuda yaparsak kanser riskini önleyebiliriz.İşte dikkat edilmesi gereken noktalar:
Diyetle alınan posa miktarının yetersiz olması kolon kanseri başta olmak üzere pek çok kanser türünün
oluşumunda önemli bir etkendir.Bu sebeple diyet posasının kaynağı olan sebze ve meyvelerin,kuru
baklagillerin,kepekli tahıl ürünlerinin bol miktarda tüketilmesi önemlidir.
Günlük beslenmemizde diyetimizle aldığımız katkı maddelerinin miktarları ve türleri kanserin oluşumunda önemli
bir etkendir.Etlerin korunmasında kullanılan nitrit ve nitrat tuzları, doğal veya sentetik antioksidantlar, renk
vericiler, zayıflama ve diabet diyetlerinde kullanılan yapay tatlandırıcılar, dikkatli kullanılması gereken katkı
maddeleridir.
Özellikle bulgur,mısır,yer fıstığı ve diğer yağlı tohumlarda üreyen küfler ve onların toksinleri kansere neden
olabilmektedir.Bu
besinlerin
üretiminde
neme
ve
sıcaklığa
dikkat
edilmelidir.Tahılların
yıkanması,havalandırılması, güneşletilmesi bir dereceye kadar toksini azaltmaktadır.
Kızartma,kavurma,tütsüleme gibi bazı pişirme yöntemleri kanser oluşumuna neden olabilmektedir.Özellikle protein
içeriği yüksek besinlerin kızartılması veya tütsülenmesi kanserin öncüsü olan kimyasal bileşiklerin oluşumuna
neden olur.Bu sebeple yiyeceklerimizi hazırlarken en sağlıklı pişirme yöntemleri olan haşlama,fırında pişirme veya
ızgara tercih edilmelidir.
Alkol ve sigara kanserin oluşumunda önemli iki etkendir.Bu ürünlerin kullanımları mümkün olduğunca
azaltılmalıdır.
Şişmanlık kanserin ortaya çıkmasını kolaylaştıran etkenlerden birisidir.Şişmanlık ile özellikle meme ve
endormetrial kanseri riski artmaktadır, var olan kolon,prostat, rektum, böbrek ve serviks kanser türleri daha hızlı
gelişmektedir.Bu sebeple vücut ağırlığının korunması şarttır.
Ayrıca diyetle fazla miktarda alınan hayvansal kaynaklı protein ve yağın da meme, uterus, kolon kanseri gibi bazı
kanser türlerinin ortaya çıkmasında önemli bir etken olduğu bilinmektedir.
Antioksidant vitaminler olarak bilinen A,C ve E vitaminlerinin yetersiz miktarlarda alınması, kanserin
nedenlerinden
birisidir.Çünkü
bu
vitaminler
kansere
neden
olan
bileşiklerin
oluşumunu
engelleyebilmektedir.Bunun
yanında
riboflavin,kolin,
pantotenik
asit,tiamin
vitaminleri
ile
çinko,selenyum,nikel,iyot, molibden.demir ve magnezyum minerallerini yeterli miktarlarda alınması kanserin
önlenmesi için gereklidir.
İnek sütünün kanseri engelleyici etkisi de son bilimsel çalışmalarla ortaya konmaktadır
Tüm bu bilgiler ışığında kanser riskini azaltmak için beslenmemizde dikkat etmemiz gereken noktaları şu şekilde
özetleyebiliriz:




İdeal vücut ağırlığınızı koruyunuz
Diyetinizle aldığınız hayvansal kaynaklı yağı ve proteini azaltınız.Et yemeklerini hazırlarken yağsız
sığır,dana ve kuzu etini tercih edin ve görünür yağı temizleyin; tavuk ve hindiyi derisiz tüketin; az yağlı et
ürünlerini kullanın; balık ve kabuklu deniz ürünlerini daha sık tüketiniz.
Yiyeceklerinizi hazırlarken kızartma, kavurma veya tütsüleme yerine ızgara,fırında pişirme veya haşlama
gibi yöntemleri kullanınız.
Günde 5 porsiyon taze sebze ve meyve tüketiniz.Antioksidan vitamin ve minerallerin kaynağı olan ıspanak,
karnabahar, lahana, brocolli, brüksel lahanası, havuç, domates, kırmızı-yeşil biber ve turunçgilleri bol
miktarda tüketiniz.



Kuru baklagilleri ve yağlı tohumları daha sık tüketiniz.
Yemekleriniz hazırlarken sarımsak, soğan, arpacık soğanı,nane,maydanoz gibi besinleri eklemeyi ihmal
etmeyin.
Süt ve süt ürünlerini satın alırken daha düşük yağlı ürünleri tercih ediniz; yoğurt tercihinizi probiyotik
yoğurt olan LC1'den yana kullanırsanız kolon kanseri riskini azaltmış olursunuz.
AKCĠĞER KANSERĠNĠN TANISI
Fiziksel muayeneden sonra doktorunuz sizde birtakım tetkikler isteyecektir. Bunlar;






Kan testleri: Genel sağlık durumunuzu kontrol etmek için.
Balgam örneği: Balgamda bulunabilecek kanser hücrelerinin tespiti için.
Akciğer filmi ve tomografi: Akciğer de normalin dışında olan bulguların tespitinde;
Bronkoskopi: Ağız veya burunda girilerek bronş içinde tümöral yapıların saptanmasında ve
gerektiğinde buralarda biyopsi almada.
Biyopsi: Akciğer dokusunda analiz için parça alınması.
Mediastinoskopi: Göğüs duvarı içinde ve akciğerlerin dışındaki lenf nodlarında cerrahi bir
girişimle örnek alınması.
AKCĠĞER KANSERĠNĠN TEDAVĠSĠ
Akciğer kanseri tanı konduktan sonra tedavi için birtakım seçenekler mevcuttur. Buna karar verebilmek için
hastalığın yaygınlığının araştırılmasına evreleme denilmektedir.
Evreleme de kullanılan bazı testler:



BT: Bilgisayarlı tomografi
MRI: Manyetik rezonans görüntüleme.
PET: Pozitron Emisyon Tomografisi.
Akciğer kanserinin üç temel tedavi şekli bulunmaktadır.



Cerrahi: Erken evrede hastalıksız yaşam sağlayabilen tedavi şekli.
Radyoterapi: Bazen cerrahi öncesinde de kullanılabilen ve özel X ışınları ile tümör hücrelerinin yok
edilmesidir.
Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldüren ilaçların kullanılması ile yapılan tedavi.
Download