Türkçe Bilgi İmam-ı Gazali

advertisement
Türkçe Bilgi
Aramak için bir kelime girin...
Araştır
k Ana Sayfa m Ansiklopedi 5 Sözlükler ? Haritalar b Sorular p Resimler B Makaleler
: Yorumlar , Üyeler
Ana Sayfa
Ansiklopedi
İmam-ı Gazali
İmam-ı Gazali
İmam-ı Gazali, (tan adı Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed).İslam
âlimi. Batı dillerinde ismi Algazel'dir. Künyesi Ebu Hâmid, lakabı Huccet-ül-İslam ve
Zeyneddin’dir. Gazali nisbesiyle meşhurdur. Müctehiddi. İctihadı, Şafii mezhebine
uygun oldu.
ANSİKLOPEDİ
İmam-ı Gazali, (tan adı Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin
Ahmed).İslam âlimi. Batı dillerinde ismi Algazel'dir. Künyesi Ebu Hâmid, lakabı
Huccet-ül-İslam ve Zeyneddin’dir. Gazali nisbesiyle meşhurdur. Müctehiddi.
Müctehid Kur'an-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin yüksek manasını anlayan ve
anlamak için bütün gücüyle çalışan büyük İslam alimi. Müctehid, ictihad eden
kimse demektir. İctihad, sözlükte gücü, kuvveti yettiği kadar zahmet çekerek,
uğraşarak çalışmak demektir. Dinde ictihaddan maksat, ayet-i kerimelerden ve
hadis-i şeriflerden, manaları açıkça anlaşılamayanları açıkça bildirilen diğer
dini hükümlere kıyas ederek, benzeterek, bunlardan yeni hükümler çıkarmaya,
uğraşmak, çalışmak demektir (Bk
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İctihadı,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Şafii mezhebine uygun oldu.
Hayatı
İlgili başlıklar
Gazali
1058
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İran’ın Tus şehrinin Gazal kasabasında
İran İslam Cumhuriyeti Asya’nın batısında yer alan bir devlet. Kuzeyinde
Ermenistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Hazar Denizi, doğusunda
Afganistan ve Pakistan, batısında Türkiye ve Irak, güneyinde Basra ve Umman
körfezleri bulunur.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
1058 (h.450) yılında doğdu. Babası fakir ve salih bir zattı. Âlimlerin
sohbetlerinden hiç ayrılmazdı. Elinden geldiği kadar, onlara yardım ve iyilik
eder ve hizmetlerinde bulunurdu. Âlimlerin nasihatini dinleyince ağlar ve
Allahü teâlâdan kendisine âlim olacak bir evlat vermesini yalvararak isterdi.
Babası yün eğirip, Tus şehrinde bir dükkanda satardı. Vefatının yaklaştığını
anlayınca, oğlu Muhammed Gazali’yi ve diğer oğlu Ahmed’i hayır sahibi ve
zamanın salihlerinden bir arkadaşına, bir miktar mal vererek vasiyet etti ve
ona dedi ki:
Abbasi
Abdülhakim
Arvasi
Alparslan
Antakya
Bağdat
Büyük Selçuklu
Devleti
Cemaziyelevvel
Ehl-i Sünnet
Endülüs
Tüm sitede
araştır
“Ben kendim, âlim bir kimse olamadım. Bu yolla kemale gelemedim. Maksadım,
benim kaçırdığım kemal mertebelerinin, bu oğullarımda hasıl olması için yardım
etmenizdir. Bıraktığım bütün para ve erzakı, onların tahsiline sarf edersin!”
Arkadaşı vasiyeti aynen yerine getirdi. Babasının bıraktığı para ve mal
bitinceye kadar, onların yetişme ve olgunlaşmaları için çalıştı. Sonra onlara;
“Babanızın, sizin için bıraktığı parayı tahsil ve terbiyenize harcadım. Ben
fakirim param yoktur. Size yardım edemeyeceğim. Sizin için en iyi çareyi, diğer
ilim talebeleri gibi medreseye devam etmenizde görüyorum” dedi. Bunun
üzerine iki kardeş medreseye gittiler ve yüksek âlimlerden olmak saadetine
kavuştular.
İlim Düzeyi
İmam-ı Gazali, çocukluğunda fıkıhtan bir miktarını kendi memleketinde okudu. Sonra
10. yüzyıl | 11. yüzyıl | 12.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Cürcan’a gitti. İmam Ebu Nasr İsmaili’den bir müddet ders aldı. Sonra Tus’a döndü. Cürcan’dan Tus’a
dönerken başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:
as
“Bir grup yol kesici karşımıza çıktı. Yanımda olan her şeyimi alıp gittiler. Arkalarından gidip kendilerine
yalvardım. Ne olur işinize yaramayan ders notlarımı bana verin. Reisleri; “Onlar nedir? Nasıl şeylerdir?”
diye sorunca; “Onları öğrenmek için memleketimi terk ettim, gurbetlere gittim. Filan yerdeki birkaç
tomar kağıtlardır” dedim. Eşkıyaların reisi güldü; “Sen o şeyi bildiğini nasıl iddia ediyorsun, biz onları
senden alınca ilimsiz kalıyorsun” dedi ve onları bana geri verdi. Sonra düşündüm, Allahü teâlâ, yol
kesiciyi beni ikaz için o şekilde söyletti, dedim. Tus’a gelince üç yıl bütün gayretimle çalışarak,
Cürcan’da tuttuğum notların hepsini ezberledim. O hâle gelmiştim ki, yol kesici önüme çıksa, hepsini
alsa, bana zararı dokunmazdı.”
Memleketinde geçirdiği bu üç seneden sonra, öğrenimine devam etmek için o zamanın büyük bir ilim
ve kültür merkezi olan
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Nişabur’a gitti. Zamanın bilimadamlarından olan İmam-ül-Harameyn Ebu’l-Meâli el-Cüveyni’nin
öğrencisi oldu. Üstün zekasını ve çalışkanlığını gören hocası ona yakın ilgi gösterdi. Burada
Nişabur, ‫ ﻧﻴﺸﺎﺑﻮﺭ‬İran'ın kuzeydoğusunda bulunan Horasan eyaletinde bir şehir. Meşhed yakınlarında
Binalud dağının eteklerinde verimli ve düz bir araziye yayılan şehir tarım ve ticaret yoluyla iran
ekonomisine büyük katkı sağlar.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
usul-i hadis, usul-i fıkıh,
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
kelam,
Birtakım kanıtlara başvurarak, temel dini hükümleri açıklayan, sistemleştiren ve savunan; İslam
inancının ilkelerini akıl temeline oturtmayı, açıklamayı amaçlayan disiplin.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
mantık, hukuk ve
Mantık doğru düşünmenin bilimidir. Doğru düşünmenin kurallarını koyan normatif bir bilimdir.
Mantık, düşüncenin doğru ve yanlış olduğunu ortaya koymakta yardımcı bir bilimdir. İnsanın doğru
düşünmesini düzenlemeye çalışır. Bunun için birçok prensipler ve çeşitli araştırma usulleri tesbit edip
kanun şekline koyar.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
münazara ilimlerini öğrendi. Ebu Hâmid er-Rezekani, Ebu’l- Hüseyin el-Mervezi, Ebu Nasr el-İsmaili,
Ebu Sehl el-Mervezi, Ebu Yusuf en-Nessâc gibi devrin büyük âlimleri belli başlı hocalarıdır.
Nişabur’da öğrenimini tamamlayınca, büyük bir ilim ve edebiyat hâmisi olan
Münazara, bir konuda karşıt görüşleri savunan takımların fikirlerini çarpıştırdıkları bir tartışma
platformudur.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Selçuklu veziri üstün devlet adamı
1. Selçuklular : Türklerin Orta Asyadan Anadolu'ya göçleri sırasında kurdukları iki ayrı devletin adı.
2. Selçuklu, Konya : Konya'nın merkez ilçelerinden biri.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Nizamülmülk’ün daveti üzerine
Ebu Ali el-Hasan el-Tusi Nizam al-Mülk, (1018 - 14 Ekim 1092) Selçuklu Türklerinin ünlü veziri.
Nizamülmülk adı zamanın halifesi tarafından verilmiştir. İran'ın Tus kasabasında doğmuştur. Devlet
hizmetindeki hayatı, babası ile beraber Gazne Devletinin Horasan valisi Ebü’l-Fazıl Es-Suri’nin
hizmetinde bulunmakla başladı.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Bağdat’a gitti. Nizamülmülk’ün topladığı ilim meclisinde bulunan zamanın bilimadamları, imam-ı
Gazali'nin ilminin derinliğine ve meseleleri izah etmekteki üstün kabiliyetine hayran kaldıklarını itiraf
ettiler. O zaman ortaya çıkan sapık fırkaların mensupları, onun yüksek ilmi ve en zor, en ince mevzuları
en açık bir şekilde anlatması, hitabet ve izah etme kabiliyetinin yüksekliği, zekasının parlaklığı
karşısında perişan oluyorlar ve tutunamıyorlardı.
Bu sırada otuz dört yaşında bulunan imam-ı Gazali'nin
Bağdat Irak'ın başşehri. Nüfusu 4,5 milyon civarındadır. Mezopotamya çanağının ortasında, Dicle
Irmağının iki yakası üzerinde ve Dicle'nin Fırat'a en çok (40 km) yaklaştığı noktada, geniş bir alüvyon
ovası üzerinde yer alır. Bağdat'ta yazlar kuru ve çok sıcak, kışlar yumuşak ve serin geçer. Ortalama
yağış yılda 130 mm dolayındadır.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
İslamiyet’e yaptığı büyük hizmetleri gören Selçuklu veziri Nizamülmülk, şimdiki tabirle, onu
Arapça "selem" kökünden alınmış olan İslam (Arapçası ‫ﺍﻹﺳﻼﻡ‬,), sözlükte, "itaat etmek, boyun eğmek,
teslim olmak, kötülüklerden salim bulunmak, selamete ulaşmak" vb. anlamlara gelen bir mastardır.
İslam Hz. Muhammed (s.a.v)'e Allah tarafından vahiyle bildirilen son ve kâmil dinin adıdır. Bu dine
uyanlara Müslüman denir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Nizamiye Üniversitesi rektörlüğüne tayin etti. Bu üniversitenin başına geçen İmam-ı Gazali , üç yüz
seçkin talebeye lüzumlu olan bütün ilimleri öğretti. Yetiştirdiği talebelerin had ve hesabı yoktu. Ebu
Mansur Muhammed, Muhammed bin Esad et-Tusi, Ebu’l-Hasan el-Belensi, Ebu Abdullah Cümert
el-Hüseyni talebelerinin meşhurlarındandır. Bir taraftan da kıymetli kitaplar yazan imam-ı Gazali, ilim
ehli, devlet adamları ve halk tarafından büyük bir muhabbet ve hürmet gördü. Şöhreti gün geçtikçe
arttı. Nizamiye Üniversitesinde bulunduğu yıllarda, Kitabü’l-Basit fil-Füru, Kitab-ül-Vesit, El-Veciz,
Meahiz-ül-Hilâf adlı kitaplarını yazdı.
Felsefeye Karşı Bir Yazısı
İmam-ı Gazali , felsefecilerle ilgili bu çalışmalarını El-Munkızu min ed-dalâl kitabında şöyle
anlatmaktadır:
“İşte şimdi filozofların ilimlerinin hikayesini dinle: Onları birkaç sınıf, ilimlerini de birkaç kısım hâlinde
gördüm. Onlara, çokluklarına ve eskileri ile yenileri arasında doğruya yakınlık ve uzaklık farkına
rağmen, küfür ve ilhâd damgasını vurmak lazımdır. Filozoflar fırkalarının çokluğuna ve çeşitliliğine
rağmen, Dehriyyun, Tabiiyyun ve İlahiyyun olmak üzere üç kısma ayrılırlar. Dehriyyun sınıfı eski
filozoflardan bir zümredir. Yaratıcının varlığını inkâr ederler, bunlar zındıktır. Tabiiyyun; bunlar da
ahiretin mevcudiyetini kabul etmediler. Cenneti Cehennemi, kıyameti ve hesabı inkâr ettiler. Bunlar da
zındıktır. Üçüncü sınıf olan İlahiyyun, daha sonra gelen filozoflardır. Bunlar ilk iki sınıfı red etmişlerse
de kendilerini bid’at ve küfürden kurtaramamışlardır.” Üçüncü kısımdan olan bu filozoflar,
kendilerinden önce gelenlerin yanlışlarını açık seçik göstermek ve bir yaratıcının olduğunu söylemekle
beraber Peygamberlere inanmadıkları için küfürde kalmışlardır. Çünkü küfürden kurtulmak için
Peygamberlere ve onların bildirdiklerine inanmak da şarttır.
İmam-ı Gazali felsefecilerin görüşlerini çürütmek ve itikadlarına, felsefe karıştıran sapık fırkalara
cevap vermek için yaptığı bu çalışmasını işiten bir takım kimseler, onu felsefeci zannetmişlerdir.
Bunun sebebi, felsefe ile
Zındık (, Zındik, , Zendik), İslam'da, Müslüman göründüğü halde gerçekte İslami inanış ve öğretileri
benimsemeyen kişiler için kullanılır. Daha geniş biçimde Tanrı'ya ve ahirete inanmayan (dinsiz)
anlamına gelir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
tefekkür arasındaki mühim farkı bilmemek olabilir. Felsefeciler aklı rehber edinmişlerdir.
Tefekkür, İslam dininde günahlarını, kainatı, varlıkları, doğayı, Allah'ı, kendini düşünmek ve Allah'ın
yarattığı varlıklardan, kainattaki eşsiz mükemmellikteki düzenden ders çıkarmak demektir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Mütefekkirler ise aklı kullanmakla beraber, akla da rehber olarak Peygamberleri ve onların bildirdiği
imanı almışlardır. Göz için ışık ne ise, akıl için iman odur. Işık olmayınca göz göremediği gibi iman
olmayınca akıl da doğru yolda yürüyemez. İmam-ı Gazali hazretleri, filozof değil müctehiddir.
İmam-ı Gazali, bu çalışmalarından sonra, yerine kardeşi Ahmed Gazali’yi vekil bırakarak Nizamiye
Üniversitesindeki görevine ara verdi ve Bağdat’tan ayrıldı. Çeşitli ilmi çalışmalar ve seyahatler yaptı.
Şam’da kaldığı iki yıl içinde en kıymetli eseri İhyâu-Ulumiddin’i yazdı. Daha sonra Kudüs’e gitti.
Burada
Kudüs Kudüs (Arapça:Quds-i Şerif, İbranice:Yeruşalayim, İngilizce:Jerusalem) Filistin’de bulunan,
Museviler, Hıristiyanlar ve Müslümanlarca kutsal kabul edilen ve Mescid-i Aksa’nın bulunduğu şehir.
Çeşitli kaynaklarda Yeruşalayim, Jerusalem, Uruşelim, Yerusalim, Makdis, Beyt-ül-Mukaddes, BeytülMakdis, İlya ve Eyliya isimleriyle de zikr edilen Kudüs dünyanın eski şehirlerindendir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Bâtıni denilen sapık fırkaya karşı Mufassıl’ul-Hilâf, Cevâb-ul-Mesâil ve Allahü teâlânın Esmâ-i Hüsnâ
denilen isimlerini anlatan El- Maksad ül-Esmâ adlı eserini yazdı. Kudüs’te bir müddet kaldıktan sonra
hacca gitti. Haccını müteakiben Bağdat’a döndü. Nizamiye Üniversitesinde, Şam’da yazdığı İhyâ’sını
kalabalık bir talebe kitlesine ders olarak okuttu. Bu seferki tedris hayatı uzun sürmedi. Doğduğu yer
olan Tus’a gitti. Burada yine Bâtınilere karşı Ed-Dercülmerkum kitabı ile El-Kıstâs-ul-Müstakim,
Faysal-ut-Tefrika, Kimyâ-ı Seâdet, Nasihât ül-Müluk ve Et- Tibr-ul-Mesbuk adlı kıymetli eserlerini
yazdı. On sene kadar süren bu hizmetlerinden sonra Selçuklu veziri Fahr-ül-Mülk’ün ricası üzerine bir
müddet daha Nizamiye Üniversitesinde ders verdi. Tasavvufu anlatan Mişkât-ül-Envâr adlı eserini de
bu sırada yazdı.
İmam-ı Gazali'nin Tasavvufa Girişi
İmam-ı Gazali'nin tasavvufta
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
mürşidi,
Mürşid Resulullah efendimizin izinde giderek kemale gelen ve bundan sonra insanları irşad eden
(doğru yolu gösteren) İslam alimi. İnsanlara doğru yolu gösteren rehber, kılavuz. Allahü tealayı seven
ve insanları O'nun sevgisine kavuşturan salih, iyi bir kul. Mürşid, lügatte “İrşad eden, doğru yolu
gösteren, gafletten uyandıran, olgun, üstün bir kimse” manalarına gelir. Allahü tealanın tam, olgun ve
insanlara her bakımdan faydalı olan tasavvufta yetişmiş ve yetiştirebilen evliya kullarına “
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Silsile-i aliyyenin büyüklerinden olan Ebu Ali Farmedi'dir. Onun huzurunda kemale geldi. Zahir
ilimlerinde eşsiz âlim olduğu gibi, tasavvuf ilimlerinde (evliyalık ilimlerinde) de mürşid (yol gösterici)
oldu. Kısa bir müddet daha Nizamiye Üniversitesinde ders verdikten sonra doğduğu yer olan Tus’a
döndü. Elli beş sene gibi kısa bir ömür süren imam-ı Gazali, ömrünün son yıllarını Tus’ta geçirdi.
Burada evinin yakınına bir medrese ve bir de tekke yaptırdı. Günleri insanları irşâd etmekle geçti. Elli
yaşını aştığı bu sıralarda El-Munkızu Aniddalâl, fıkhın kaynaklarına (Usul-i fıkha) dâir El-Mustesfâ ve
selef-i salihine (Ehli Sünnet itikadına) tâbi olmayı anlatan İlcâmü’l-Avâm an İlm-il-Kelam adlı
eserlerini yazdı.
İslam Devletine Etkisi
İmam-ı Gazali'nin yaşadığı devirde İslam âleminde siyasi ve fikri bakımdan büyük bir kargaşalık
hüküm sürüyordu. Bağdat’ta
Tekke İslam ahlakının, tasavvuf ilminin öğretildiği ve tatbik edildiği yer. Dini eğitim ve öğretimin
yapıldığı müesseselerden biri. Tekke, Farçsa bir kelime olan “tekye”den dilimize “tekke” olarak
geçmiştir. Lügatta “dayanılacak yer” anlamına gelmektedir. Çoğulu “tekaya”dır. Tekkelere “zaviye,
dergah, hankah ve asitane” de denilirdi.
İslamiyetin öğretilmesinde medreseler gibi tekkelerin de önemli hizmetleri olmuştur. Tekkeler,
Müslümanlar tarafından tevhid inancını, Allahü tealanın bir
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Abbasi halifelerinin hakimiyeti zayıflamaya yüz tutmuştu. Bunun yanında
Abbasi 750 ile 1258 yılları arasında hüküm süren Abbasi Devleti'ni kuran ve Hz. Muhammed'in
amcası Abbas'ın soyundan gelen hanedana verilen isim.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Büyük Selçuklu Devleti'nin sınırları genişliyor ve nüfuzu artıyordu. İmam-ı Gazali hazretleri, bu
devletin büyük hükümdarları
Selçuklular, Türk-İslam devletlerinin en büyüklerindendir. Oğuzların Üçoklar kolunun, Kınık boyuna
mensupturlar. 10. yüzyılın sonu ile 11. yüzyılın başlarında İslamı kabul ettiler. Selçuklular; Çin'den,
Batı Anadolu dahil bütün Ortadoğu ülkeleri, Akdeniz sahilleri, Kuzeybatı Afrika, Hicaz ve Yemen'den
Rusya içlerine kadar yayılan hakimiyetin, muazzam bir kültür ve medeniyetin temsilcisidir.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Tuğrul Beyin,
Selçuklu Devletinin kurucusu. Oğuzların Kınık boyundan Selçuk Beyin torunudur. Babasının adı
Mikail’dir. Muhtemelen 993 yılında doğdu. Babası Mikail, gazâ akınında şehit düşünce, dedesi
Selçuk’un yanında büyüdü. Çocukluğu Cend’de geçti. Büyük bir îtinâ ile yetiştirildi. Âilesinden dînî ve
millî terbiye alıp, mükemmel silâh kullanmasını öğrendi.
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Alparslan’ın ve
Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı. Selçuklu Devletinin kurulmasında önemli rolü olan Horasan valisi
Çağrı Bey'in oğludur. 20 Ocak 1029’da doğdu. İyi bir tahsil gördü, sayısız zafer kazanarak mertliği ve
iyi kumandanlığı ile ün saldı. Babasının ölümünden sonra Horasan valisi oldu. Amcası Tuğrul Bey, 4
Eylül 1063’te öldüğü zaman vasiyeti üzerine Selçuklu tahtına Alparslan’ın ağabeyi Süleyman getirildi,
fakat Türk beyleri buna itirazda bulundular ve Alparslan’ı hü
...Tümünü okumak için linke tıklayınız.
Melik Şah'ın devirlerini yaşadı. Melik Şahın kıymetli veziri Nizamülmülk, hem savaş meydanlarında
zaferler kazanıyor, hem de o zamanın parlak ilim ocakları olan İslam üniversitelerini açıyordu. İmam-ı
Gazali 23 yaşındayken doğuda Hasan Sabbah ve adamları, sapık yollardan olan İsmailiyye fırkasını
yaymaya çalışıyorlardı. Mısır’da Şii Fatımi Hanedanı çökmeye başlamış, Avrupa’da ise Endülüs İslam
Devleti gerilemeye yüz tutmuştu. Mukaddes toprakları Müslümanlardan almak için ilk Haçlı seferleri
de İmam-ı Gazali zamanında başlamıştı. Bunlardan birincisi olan Haçlı seferine katılan Haçlılar,
Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Kılıç Arslan’ın üstün gayret ve kahramanlıklarına rağmen 600 binden
40-50 bine düşmek pahasına da olsa, Anadolu’yu geçmiş, Torosları aşmış, Antakya’yı ve bir yıl sonra
da Kudüs’ü ele geçirmişlerdi (1096).
İslam âlemindeki bu siyasi karışıklıkların yanında bir de fikir ve düşünce ayrılıkları vardı. Bütün
bunlar; Müslümanların birliğini doğrudan doğruya askeri kuvvetle ve ilim yoluyla yıkamayan iç ve dış
düşmanların, halk arasında bozuk ve sapık fikirleri yayabilmeleri için çok uygun bir zemin teşkil
ediyordu. Müslümanlar arasında itikad birliği sarsılmış, düşünce ve fikirlerde ayrılıklar meydana
gelmişti. Bir taraftan eski Yunan felsefesini anlatan kitapları okuyarak yazılanları İslam inançlarına
karıştıranlar, diğer taraftan Kur’an-ı Kerim'in âyetlerinin manasını değiştirerek ve kendi bozuk
düşüncelerini katarak açıklamaya kalkışan Bâtıniler ve Mutezile ile diğer fırkalar İslam itikadını
bozmaya çalışıyorlardı. Bunlara karşı Ehl-i sünnetin müdafaasını üslenmiş olan İslam âlimlerinin
başında akli ve nakli ilimlerde zamanın en büyük âlimi, müctehid ve asrın müceddidi olan İmam-ı
Gazali geliyordu.
O, bir taraftan kıymetli talebeler yetiştirdi, bir taraftan da sapık fırkaların bozuk inançlarını çürütmek
ve Müslümanların bunlara aldanmamaları için okuyacakları kıymetli kitaplar yazdı. Üç yüz binden
fazla hadis-i şerifi ravileriyle ezbere bilen ve Hüccetül-İslam adıyla meşhur olan İmam-ı Gazali,
İslamın yirmi temel ilmi ile bunların yardımcıları olan müsbet ilimlerde de söz sahibiydi. Hadis ve
Usul-i Hadis ilimlerinde ilim deryası olan bu büyük âlimin kitaplarında mevdu hadis var diyerek,
imam-ı Gazali hazretlerinde eksiklik aramak, ilmin hakikatini, İslam âliminin derecesini bilmemektir.
Zamanında yaşayan ve sonra gelen âlimler onun kitaplarını senet kabul etmişler ve neticede İmam-ı
Gazali hazretlerinin kitaplarını ancak mezhepleri kabul etmeyenlerin, dinde reform yapmak için
uğraşanların beğenmediklerini bildirmişlerdir.
Vefatı
İmam-ı Gazali 1111 (h.505) yılının Cemaziyelevvel ayının 14. Pazartesi günü büyük kısmını zikir ve
tâat ve Kur’an-ı Kerim okumakla geçirdiği gecenin sabah namazı vaktinde abdest tazeleyip namazını
kıldı, sonra yanındakilerden kefen istedi. Kefeni öpüp yüzüne sürdü, başına koydu: “Ey benim Rabbim,
Mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun” dedi. Odasına girdi. İçeride, her zamankinden çok kaldı.
Dışarı çıkmadı. Bunun üzerine oradakilerden üç kişi içeri girince, İmam-ı Gazali hazretlerinin kefenini
giyip, yüzünü kıbleye dönüp, ruhunu teslim ettiğini gördüler. Başı ucunda şu beytler yazılıydı:
Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma,
Şöyle söyle, üzülen o din kardeşlerime:
“Sanmayınız ki, sakın ben ölmüşüm gerçekten,
Vallahi siz de kaçın buna ölüm demekten.”
Ben bir serçeyim ve bu beden benim kafesim.
Ben uçtum o kafesten, rehin kaldı bedenim.
.......
Bana rahmet okuyun, rahmet olunasınız.
Biz gittik. Biliniz ki, sırada siz varsınız.
Son sözüm olsun, “Aleyküm selam” dostlar.
Allah selamet versin, diyecek başka ne var?
İmam-ı Gazali, kendisini mezarın içine Şeyh Ebu Bekr en-Nessâc koysun, diye vasiyet etmişti. Şeyh bu
vasiyeti yerine getirip mezardan çıktığında hâli değişmiş, yüzü kül gibi olmuş görüldü. Oradakiler
“Size ne oldu?.. Niçin böyle sarardınız, soldunuz efendim?..” dediler. Cevap vermedi. Israr ettiler, gene
cevap vermedi. Yemin vererek tekrar ısrarla sorulunca, mecbur kalarak şunları anlattı:
“İmamın nâşını mezara koyduğum zaman, Kıble tarafından nurlu bir sağ elin çıktığını gördüm.
Hafiften bir ses bana şöyle seslendi. «Muhammed Gazali’nin elini, Seyyidü’l Mürselin Muhammed
Mustafa sallallahü aleyhi ve sellemin eline koy» Ben denileni yaptım. İşte mezardan çıktığımda
benzimin sararmış, solmuş olmasının sebebi budur. Allah ona rahmet eylesin.”
İmam-ı Gazali asrının müceddidi olup, din bilgilerinden unutulmuş olanlarını meydana çıkarmış,
açıklamış ve herkese öğretmişti.
İmam-ı Gazali, zamanındaki devlet adamlarının ikram ve iltifatlarına kavuşmuştu. Onlara zaman
zaman nasihat ederek ve mektup yazarak hakkı tavsiye etmiş, Müslümanların huzur ve refahı için dua
etmiştir.
Selçuklu Sultanı Sencer’e Yazdığı Mektup
Bunlardan Selçuklu Sultanı Sencer’e nasihat için aşağıdaki mektubu yazmıştır:
“Allahü teâlâ İslam beldesinde muvaffak eylesin, nasibdâr kılsın. Ahirette ona, yanında yeryüzü
padişahlığının hiç kalacağı mülk-i azim ve ahiret sultanlığı ihsan etsin. Dünya padişahlığı, nihayet
bütün dünyaya hakim olmaktan ibarettir. İnsanın ömrü ise, en çok yüz sene kadardır.
Cenab-ı Hakk’ın, ahirette bir insana ihsan edeceği şeylerin yanında, bütün yeryüzü, bir kerpiç gibi kalır.
Yeryüzünün bütün beldeleri, vilayetleri, o kerpicin tozu toprağı gibidir. Kerpicin ve tozunun toprağının
ne kıymeti olur? Ebedi sultanlık ve saadet yanında, yüz senelik ömrün ne kıymeti vardır ki, insan
onunla sevinip mağrur olsun? Yükseklikleri ara, Allahü teâlânın vereceği padişahlıktan başkasına
aldanma.
Bu ebedi padişahlığa (saadete) kavuşmak, herkes için güç bir şey ise de, senin için kolaydır. Çünkü
Resulullah sallallahü aleyhi ve sellem buyurdu ki: “Bir gün adalet ile hükmetmek, altmış senelik
ibadetten efdaldir.” Madem ki Allahü teâlâ sana, başkalarının altmış senede kazanacağı şeyi bir günde
kazanma sebebini ihsan etmiştir, bundan daha iyi fırsat olamaz! Zamanımızda ise iş o hâle gelmiştir ki,
değil bir gün, bir saat adaletle iş yapmak, altmış yıl ibadetten efdal olacak dereceye varmıştır.
Dünyanın kıymetsizliği, açık ve ortadadır. Büyükler buyurdular ki: «Dünya kırılan altın bir testi, ahiret
de kırılmaz toprak bir testi olsa, akıllı kimse, geçici olan ve yok olacak olan altın testiyi bırakır, ebedi
olan toprak testiyi alır. Kaldı ki dünya, geçici ve kırılacak toprak bir testi gibidir.» Ahiret ise hiç
kırılmayan ebediyyen bâki kalacak olan altın testi gibidir. Öyleyse, buna rağmen dünyaya sarılan
kimseye nasıl akıllı denilebilir? Bu misali iyi düşününüz ve daima göz önünde tutunuz...”
İmam-ı Gazali'nin güzel sözlerinden bazıları
Allahü teâlânın verdiği nimeti, Onun sevdiği yerde harcamak şükür; sevmediği yerde kullanmak ise
küfran-ı nimettir (nimeti inkâr etmektir).
Belaya şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka bela yoktur ki, içinde senin
bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini senden iyi bilir.
Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün! Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle. Yoksa
sus!
Bil ki, kalble gıybet etmek, dille etmek gibi haramdır. Bir kimsenin noksanını, kusurunu başkasına
söylemek doğru olmadığı gibi, kendi kendine söylemek de caiz değildir.
Sabır insana mahsustur. Hayvanlarda sabır yoktur. Meleklerin ise sabra ihtiyacı yoktur.
Allahü teâlânın, her yaptığımızı her düşündüğümüzü bildiğini unutmamalıyız. İnsanlar birbirinin
dışını görür. Allahü teâlâ ise, hem dışını, hem içini görür. Bunu bilen bir kimsenin işleri ve düşünceleri
edepli olur.
Aklı olan kimse nefsine demelidir ki: Benim sermayem, yalnız ömrümdür. Başka bir şeyim yoktur. Bu
sermaye, o kadar kıymetlidir ki, her çıkan nefes hiçbir şeyle tekrar ele geçmez ve nefesler sayılıdır,
azalmaktadır. O halde bu günü elden kaçırmamak bunu saadete kavuşmak için kullanmamaktan daha
büyük ziyan olur mu? Yarın ölecekmiş gibi bütün âzâlarını haramdan koru.
Ey nefsim, sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım, diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman
olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun.
Eserleri
İmam-ı Gazali, ömrü boyunca gece gündüz devamlı yazmış büyük bir İslam âlimidir. O kadar çok kitap
yazdı ki, ömrüne bölününce, bir güne on sekiz sayfa düşmektedir. Eserlerinin sayısının 1000’e
ulaştığı, Mevduât-ul-Ulum kitabında bildirilmektedir. Bunlardan 400’ünün isimleri Şeyh Ebu İshak
Şirâzi’nin Hazâin kitabında yazılıdır.
Eserleri üstünde Avrupalılar geniş ve uzun süren incelemeler yapmışlardır. Bunlardan Maurice
Bouyges adlı müsteşrik Essai de chronologie des oeuvres de al-Ghazali adlı eserinde İmam-ı
Gazali’nin 404 kitabının ismini vermiştir. Meşhur müsteşrik Brockelmann da Geschichte Der
Arabischen Litteratur adlı eserinde, eserlerinden 75 tanesinin listesini vermiştir. 1959’da dört Alman
ordinaryüs profesörü, İmam-ı Gazali'nin kitaplarını okuyarak, İslam dinine aşık olmuşlar ve İmam’ın
kitaplarını Almancaya çevirerek sonunda müslüman olmuşlardır.
İmam-ı Gazali'nin vefatından sonra İslam dünyasının maruz kaldığı Moğol felaketi esnasında yakıp
yıkılan binlerce kütüphane içinde Gazali hazretlerinin sayısız eseri de yok edilmiştir. Bu sebepten
bugüne kadar eserlerinin tam bir listesi ve tasnifi yapılamamış, ilim dünyası bu husustaki eksikliğini
tamamlayamamıştır.
Kelam Alanındaki eserleri
al-Munqidh min al-dalal, "Delaletten Hidayete"
al-Iqtisad fi'I-i'tiqad, "İtikatta İktisat"
al-Risala al-Qudsiyya, "Kudüs Risalesi"
Iljam al-'awam 'an 'ilm al-kalam, "Halkı İlmi Kelamdan Koruma"
al-Maqasid al-Asna fi sharh asma' Allahu al-husna, "Esma-ı Hüsna'nın Şerhinde Açıklama Yolları"
Tasavvuf
Ihya' 'ulum al-din, "Dini İlimlerin İhyası", Gazali'nin en önemli eserlerinden biridir.
Kimiya-yi sa'adat, "Mutluluk Kimyası" (Farsça kaleme alınmıştır.)
Mişkat ül-enwar, "Nurlar Feneri"
Kitab al-arba'in fi usul al-din, "Dinin Kırk Temeli" (İhya'nın Özeti)
Mizan al-'amal, "Fiillerin Kıstası"
Islam Felsefesi
Maqasid al-falasifa, "Filozofların Amaçları"
Tahafut al-falasifa, " Filozofların Tutarsızlıkları", Ibn Rüşd bu esere karşılık olarak ünlü reddiyesi
Tahafut al-tahafut ( Tutarsızlığın Tutarsızlığı)nı kaleme almıştır.
Fiqh -Fıkhın Fıkhı
al-Mustasfa min 'ilm al-usul,
al-Wajiz, "Özet"
al-Wasit, "Vasıta"
Nasihat al-muluk, "Yöneticilere Nasihat"
Mantık
Mi'yar al-'ilm (İlmin Standart Ölçüsü)
al-Qistas al-mustaqim (Dengenin Kıstası)
Mihakk al-nazar f'l-mantiq (Mantıkta Delillerin Özü)
İngilizce'de Gazali
''Freedom and fulfillment : Gazali'nın al-Munqidh min al-dalal ve diğer eserlerinden İngilizce'ye
Richard Joseph McCarthy tarafından yapılan çevirisi. (Boston:Twayne Publishers, c1980) Reprinted
Louisville: Fons Vitae, 2000.
Smith, Margaret, Al-Ghazzali: the Mystic, (London: Luzac, 1944) Hijra international Publishers of
Lahore, Pakistan reprint. http://www.ghazali.org/books/smith-gz-mystic.pdf PDF
Laoust, H: La politique de Gazali, Paris, 1970. http://www.ghazali.org/books/laoust.pdf PDF
Campanini, M.: Al-Ghazzali, in S.H. Nasr and O. Leaman, History of Islamic Philosophy Routledge,
London: 1996. http://www.ghazali.org/articles/gz2.htm Article
Watt, W M.: Muslim Intellectual: A Study of al-Ghazali, Edinburgh, EUP: 1963. Available on
http://www.ghazali.org/books/watt.pdf PDF
Marmura: Al-Ghazali's The Incoherence of the Philosophers, (2nd ed.). Brigham: Printing Press.
ISBN 0-8425-2466-5.
Moosa, Ebrahim: Ghazali & The Poetics of Imagination, Chapel Hill, UNC Press, 2005. ISBN
0-8078-5612-6.
Eserlerinden örnekler
İhyâ-i-Ulumiddin,
Kimyâ-ı Seâdet,
Cevahir-ül-Kur’ân,
Kavâid-ül-Akâid,
Kitab-ül-İktisâd fil İtikad,
İlcâm-ül-Avâm an İlm il-Kelam,
Mizân-ül-Amel,
Dürret-ül-Fahire,
Eyyüh-el-Veled,
Kıstâs ül-Müstekim,
Tehâfet-ül-Felâsife,
Mekâsıd-ül-Felâsife,
El-Munkızu min ed-dalâl,
El-Fetâvâ, Hülâsât-üt-Tasnif fit-Tesavvuf.
(İlcâm-ül-Avâm an ilmi'l-kelam, Eyyüh-el-Veled, El-Munkızu min ed-dalâl, Durret-ül-Fahire ve Kimyâ-ı
Seâdet kitapları Hakikat Kitabevi tarafından bastırılmıştır.)
İmam-ı Gazali hazretlerinin en kıymetli eseri İhyâ’sıdır. Osmanlı âlimlerinden Saffet Efendi Tasavvufun
Zaferi isimli eserinde, İmam-ı Gazali’nin İhyâu Ulumiddin kitabı öyle kıymetli bir eserdir ki, Kur’an-ı
Kerim'in ve Peygamber efendimizin hadislerinin manalarını Müslümanlara anlatmak ve Allahü teâlânın
kullarına, doğru yolu göstermek, huzur ve saadete kavuşturan İslam ahlakını öğretmek için, din
âlimleri olarak elimizde bundan başka hiçbir kitap bulunmasaydı, yalnız bu kitap kifayet ederdi.
Seyyid Abdülhakim Arvâsi hazretleri de, “İmam-ı Gazali’nin İhyâ kitabı, bütün âlimlerce doğru ve
yüksektir. Bir gayrı müslim, severek yapraklarını çevirirse, müslüman olmakla şereflenir” buyuruyor.
Linkler
http://www.kalplerinkesfi.de www.kalplerinkesfi.de Her hafta İmam Gazali'nin "Kalplerin Kesfi" adlı
kitabından bir bölüm dinleyin.
http://www.ghazali.org Al-Ghazali Web Site
http://www.ihya.org Ihya Web Sitesi Kaynak Vikipedi
33 YYoorruum
m
YYaapp
M
Muurraatt PPoollaatt
aradığımı buldum
teşekkür ederim
26 Mart 2013
22 kkiişşii
Ü
Üm
mm
müüggüüllssüüm
mK
Kooçç
ölüme bile "ALEYKÜM SELAM"
6 Ocak 2012
11 kkiişşii
Yorumlar - Lütfen konu (İmam-ı Gazali) ile ilgili faydalı olabilecek bilgilerinizi yazarak internette Türkçe
bilginin gelişmesine katkıda bulunun. Teşekkür vb. yorumlar yayınlanmamaktadır. Hata bildirme ve
diger mesajlariniz için bu linki kullaniniz.
Yorum Ekle
TürkçeBilgi'yi Takip Edin!
Mail listemize kaydolmak ister misiniz?
E-mail adresi...
Ekle
En yeni Bilgiler
Güncel Bilgiler
Popüler Bilgiler
TTüürrkkççee B
Biillggii
BBeeğğeenn
414.894 kişi Türkçe Bilgi'yi beğendi.
Facebook sosyal eklentisi
Kelimenin tam karşılığı olmayabilir. Tüm anlamları için sözlükte aratınız.
Great Bargain on WD.CM
Great Bargain on WD.CM This Summer. Buy $100 Get $20 Today,70% Off!
Turkcebilgi.com ve alt portallarında ve diğer servis sayfalarında yer alan tüm bilgiler, resimler, dokümanlar, haritalar, video
görüntüleri ve diğer kaynaklar bilgilendirme ve eğlence amaçlıdır. Sitemizde yer alan bu bilgiler, doğru, güncel ve tam
olarak düşünülmemelidir. Hukuki yada tıbbi açıdan yada diğer uzmanlık gerektiren hizmetlerden biri tarafından verilen,
danışmanlık yada tavsiye niteliğindeki bilgiler ile bir tutulmamalıdır.
Turkcebilgi.com Sawis Network üyesidir. © 2004 - 2014 (İlgili sayfada aksi belirtilmedikçe) Tüm
Hakları Saklıdır. Bu sitede yer alan makalelerin, yazıların ve yorumların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Haritalar
Türkiye
İstanbul
Ankara
Bursa
İzmir
Şehirler
Ülkeler
Başkentler
Göller
Boğazlar
Kıtalar
Denizler
Adalar
Kentler
Köyler
Tüm Haritalar
kapat
Download