‹deoloji mi siyaseti siyaset mi ideolojiyi üretir

advertisement
RÊBER APO DE⁄ERLEND‹R‹YOR
‹deoloji mi siyaseti siyaset mi ideolojiyi üretir
‹deolojiler toplumlar›n ortak
zihniyet yap›lar› iktidar›n üstünü örterken, iktidar›n da fliddet
temelinde kurulmufl toplumsal
gerçekli¤i örttü¤ünü çok iyi çözümlemek gerekir. ‹deoloji-iktidar-fliddet üçgenini çözmedikçe, herhangi bir toplumsal olguyu ve sorunu aç›kl›¤a kavuflturmak zordur. Toplumsal zor
ve sömürü ideolojik ve iktidar
mekanizmalar›yla kuflat›l›p yürütülmedikçe kolay kolay gerçekleflmez. Zoru ve sömürüyü
mümkün k›lmak için ideolojik
biçimlenifli ve iktidar kurumlar›n› -devlet biçimlerini, rejimlerini- özenle gelifltirmek “Sümer
rahip devletinden beri” en temel
siyasal görevdir. ‹deoloji mi siyaseti, siyaset mi ideolojiyi
üretir ikilemi daha derin toplumsal iliflkilere ba¤l›d›r. Zoru
ve istismar› toplumda kolayca yürütmek yüzeyde san›ld›¤›
gibi de¤ildir. ‹deoloji ve politika bu anlarda devreye girer.
Toplumda gönüllüce, demokratikçe yürütülemeyecek, tersine sert tepkiyle karfl›lanacak tüm maddi ve manevi iliflkileri yürütmek ideoloji ve politikan›n gerçek ifllevidir.
Kürdistan’da ideoloji ve politikan›n geçerli olan resmi
biçimlerinde bu ifllevleri sürekli göz önünde bulundurmak
gerekir. Aksi halde Kürt olgusunu çözmek, Kürt sorununa
çözüm aramak zor de¤ilse bile, ancak daha karanl›k ve yumak olmufl biçimlere tafl›r. Tarih tasla¤›m›zda zorun ve iktidarlar›n k›sa bir geliflimi verilmeye çal›fl›lm›flt›. Bu verilerce belirlenen güncel iktidarlar› çözümledi¤imizde, yürürlükteki tüm rejimler sadece kaba bir fetih hakk› fetiflizmine -fetih tap›nc›, bununla her fleyi izah etmek, öyle sanmak- dayanarak varl›klar›n› tan›mlamakta ve savunmaktad›r. ‹flin özünde bir zamanlarda atalar›ndan baz›lar› Kürt
ve Kürdistan denilen olgular› zorla, savafl yoluyla ele geçirmifller. O günlerden beri atalar›ndan devrede devrede, günümüzde kendilerine kadar bu hak ulaflm›fl oluyor. Savafl›n, zorun tüm haklar›n biricik kayna¤› oldu¤unu, yani fetih hakk›n›n kutsal olup tüm haklar› bahfletti¤ini baz›lar›
inanç olarak benimseyebilir. Ama sosyolojik olarak bu sadece ç›plak zorun, savafl›n, iktidar›n yegane kayna¤› olarak yorumland›¤›n› kan›tlar.
Bu gerçekçi bir görüfl olabilir. Ancak haklar›n yegane
kayna¤› oldu¤unu izah etmeye yetmez. Avrupa bu ba¤lamda korkunç savafllar verdi. Sonuçta geldi¤i nokta meflruiyet kayna¤›n›n temel insan haklar› ve demokrasi olmas›n›n en do¤ru yol oldu¤u biçimindedir. Fetih haklar›ndan
her geçen gün uzaklafl›lmakta, insan haklar› ve demokrasinin kullan›m alan›n› gelifltirerek, bireysel ve kamusal
haklar›n bu temelde sa¤lanmas›n›n en de¤erlisi oldu¤unu tüm
yasa ve anayasalar›n›n temeli
haline getirmektedir.
Ortado¤u’nun tümünü bir tarafa b›rak›p Kürdistan’da statü
sa¤layan devletlerin iktidarlar›na
bakt›¤›m›zda, neredeyse ilk yay›lmac› Sargon’dan beri kendilerini
bu topraklar›n mutlak fatihleri
oldu¤unu ve iradeleri d›fl›nda bir
çak›l tafl›na bile yan bak›lamayaca¤›n› idea etmekteler. Bundan
daha aç›k fliddet temelli bir iktidar tan›m›n›n yap›lamayaca¤›n›
Kürdistan’daki iktidar uygulamalar› çarp›c› biçimlerde göstermektedir. Kürt kendi diliyle e¤itim yapamaz, modern iletiflim teknolojilerini kullanamaz. Kendi siyasi kararl›l›¤›n› belirleyemez.
Ekonomik düzenleme yapamaz. ‹ç ve d›fl politik iliflki gelifltiremez. Milli ve demokratik kurumlar oluflturamaz. Bu gerçeklikler fliddetin, fetih hakk›n›, iktidar›; -her nas›l olmuflsaiktidar›n ise genel düzeydeki tüm kamusal, sosyal, ekonomik
ve entelektüel kurumlar› belirledi¤ini kan›tlar. Adalet bunu
kabul etmese bile, zihniyet yap›s› ve iktidar kurumlar› belirleyici olan›n güç iliflkisi oldu¤undan kuflku duyamazlar.
Daha da somutlaflt›rd›¤›m›zda, Kürdistan’daki devlet iktidarlar› bu topraklar› ve halk›n› hiçbir karfl› irade ileri
sürmeden, diledikleri gibi -öldürme dahil- biçimlendirme
hakk›ndan kuflku duymak flurada kals›n, tanr›sal, ulusal
bir görev olarak kabul ederler. Neyini nas›l sömüreceklerini, kime neyi nas›l ö¤reteceklerini, ne kadar vergi ve asker
toplayacaklar›n›, kimi ifl güç sahibi yapacaklar›n›, neyi kime yasaklayacaklar›n›, kimi suçlayacaklar›n› ancak kendileri kararlaflt›rabilir. Siyasal, sosyal ve ekonomik kurumlaflmalar›, bilimi, sanat› yine ancak resmi irade belirleyebilir. Türk, Arap ve Fars iktidar s›n›flar›, güçleri, teorik olarak bile Kürt ve Kürdistan kavramlar›na aç›k ve sayg›l› de¤ildirler. Tersine, hep bu kavramlar› kriminalize etmeyi
devletin en önemli ciddi ifllerinden sayarlar. Bunu yüksek
gizlilik kodu alt›nda yapmay›, milli güvenli¤e ne denli
önem verdiklerinin göstergesi sayarlar. Kürt’ü bir toplum
olarak tan›ma, baz› haklar›n süjesi sayma yoluyla bir güvenlik anlay›fl›n› hiç ak›llar›na getirmezler. Ordu güçleri en
temel görevleri olarak Kürt ve Kürdistan olgular›n›, sorunsall›l›klar›n› en detaylar›na dek yads›man›n, dirilifl özlerini
tahrip etmenin, olas› baflkald›r›lar› ezmenin ince plan ve
projelerini yaparlar.
* Bu yazı Rêber Apo’nun
“Bir Halkı Savunmak” kitabından alınmıştır.
Download