ısısal döngü ile yaşlandırma sonrası üç farklı posterior restoratif

advertisement
ISISAL DÖNGÜ İLE YAŞLANDIRMA SONRASI
ÜÇ FARKLI POSTERİOR RESTORATİF MATERYALİN
YÜZEY PÜRÜZLÜLÜK ÖZELLİKLERİNİN
DEĞERLENDİRİLMESİ
Sinem AKGÜL, Ahmet HAZAR, İhsan YIKILGAN, Suat ÖZCAN, Mine Betül ÜÇTAŞLI, Oya BALA
Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
GİRİŞ
Kompozit rezinler restoratif diş hekimliğinde en çok tercih edilen materyallerden biridir. Kompozit rezinlerin diş dokularına bağlanabilmesi, sertleşme
reaksiyonunun hekimin kontrolünde olması, estetik olmaları ve minimum preparasyon gereksinimleri önemli klinik avantajlarıdır. Cam iyonomer simanlar
ise mine ve dentine kimyasal olarak bağlanabilen, flor salınımı nedeniyle antikaryojenik etki gösteren ve biyouyumlu restoratif materyallerdir. Cam
iyonomer simanların bu olumlu özellikleri, daimi dişlerin restorasyonunda da kullanılabilecek cam iyonomer esaslı materyallerin geliştirilmesini
sağlamıştır.
Restoratif materyallerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri klinik başarı için önemlidir. Materyallerin fiziksel özelliklerinin değerlendirilmesinde
yüzey pürüzlülüğünün incelenmesi önemli yer tutmaktadır. Yüzey pürüzlülüğü; estetik, restorasyon renklenmesi, plak birikimi, sekonder çürük ve
dişetinin irritasyonu açısından önem taşımaktadır. Ayrıca dilin 0,3 µm’lik bir pürüzlülüğü bile algılayabilmesi, restorasyon pürüzlülüğünün hasta konforu
açısından önemli bir kriter olduğunu göstermektedir.
Bu çalışmanın amacı; üç farklı restoratif materyalin [kendinden adezivli posterior restoratif sistem (Equia Fil - GC, Japonya), cam iyonomer restoratif
materyal (Ionostar Molar - Voco, Almanya) ve mikrohibrit kompozit rezin (Charisma Classic - Heraus Kulzer, Almanya)] yüzey pürüzlülük özellikleri
üzerine ısısal döngü (MTE 101 Isıl Döngü Cihazı, Esetron, Türkiye) ile yaşlandırmanın etkisini profilometre (Surfest SJ-301 Mitutoyo, Japonya) ve
tarama elektron mikroskobu (SEM) ile incelemektir.
GEREÇ VE YÖNTEM
Çalışmada kullanılacak materyaller üretici firmanın talimatları doğrultusunda her grupta 13 örnek olacak şekilde 5 mm çapta ve 2 mm derinlikte disk
şeklinde teflon kalıplarda hazırlandı.
Grup 1: Kendinden adezivli posterior restoratif sistem, Equia Fil kalıplara yerleştirildikten sonra üzerlerine şeffaf bant ve siman camı yerleştirilierek
üretici talimatları doğrultusunda sertleşmesi için beklendi. Daha sonra örnek yüzeylerine kaplama ajanı Equia Coat (GC, Almanya) uygulayıp sertleşmesi
için 20 sn süreyle ışık uygulandı.
Grup 2: Cam iyonomer restoratif materyal, Ionostar Molar kalıplara yerleştirildikten sonra 1. gruptakine benzer şekilde örnekler hazırlandı. Örneklerin
sertleşmesi tamamlandıktan sonra, örnek yüzeylerine yüzey bitim ajanı Final Vernish LC (Voco, Almanya) uygulayıp sertleşmesi için 20 sn süreyle ışık
uygulandı.
Grup 3: Mikrohibrit kompozit rezin, Charisma Classic kalıplara yerleştirildikten sonra 1. gruptakine benzer şekilde örnekler hazırlandı. Daha sonra
örneklerin 1000 mW/cm2 güçteki bir Led ışık cihazı (G Light, GC, Japonya) ile 20 sn uygulanarak polimerizasyonu tamamlandı.
Örnekler 24 saat 37ºC de distile suda bekletildikten sonra yüzey pürüzlülük ölçümleri (Surfest SJ-301 Mitutoyo Japonya) her örnekten 3’er defa
olacak şekilde yapıldı ve her gruptan bir örneğin tarama elektron mikroskobisi (SEM) ile görüntüleri alındı. Örnekler ısısal döngü cihazında (MTE 101
Isıl Döngü Cihazı, Esetron, Türkiye) 5-55ºC’de 5000 defa test uygulaması ile yaşlandırıldıktan sonra ölçüm ve görüntüleme işlemleri tekrarlandı.
Ardından 5000 defa daha ısıl işleme maruz bırakılan örneklerin yüzey pürüzlülük ölçümleri ve SEM görüntüleri tekrar alındı.
Elde edilen verilerin istatistiksel analizi için, gruplar arası değerlendirme için Wilcoxon İşaret testi, grup içi farklılıkların değerlendirilmesi için ise
Bonferroni Düzeltmeli Çoklu Karşılaştırma testi kullanıldı.
BULGULAR
Örneklerden yapılan ölçümler sonucunda; en düşük pürüzlük değerinin mikrohibrit kompozit rezin, Charisma Classic’in kullanıldığı grupta gözlendiği, bunu
kendinden adezivli posterior restoratif sistem, Equia Fil’in kullanıldığı grup ve cam iyonomer restoratif materyal, Ionostar Molar’ın kullanıldığı grubun
izlediği tespit edildi. İlk 5000 ve ikinci 5000 döngülük ısısal işlem uygulaması sonrası en yüksek pürüzlük değerleri cam iyonomer restoratif materyal,
Ionostar Molar’ın kullanıldığı grubun örneklerinden elde edildi.
Isısal döngünün materyallerin yüzey pürüzlülüğü üzerine etkisi değerlendirildiğinde; kendinden adezivli posterior restoratif sistem, Equia Fil ve
mikrohibrit kompozit rezin, Charisma Classic grubunda 10000 döngü sonrası yüzey pürüzlülüğünde anlamlı bir bozulma gözlenirken (p<0.001), cam
iyonomer restoratif materyal, Ionostar Molar grubunda iki yaşlandırma sonrasında yüzey pürüzlülüğünde anlamlı bir bozulma meydana gelmediği tespit
edildi (p>0.0017).
Equia Fil
24 Saat
5000 ısısal
döngü
10000 ısısal
döngü
Equia Fil
0,15
(0,07)
0,17
(006)
0,19
(0,08)
Ionostar Molar
0,15
(0,04)
0,21
(0,06)
0,21
(0,06)
Charisma Classic
0,09
(0,05)
0,17
(0,06)
0,19
(0,07)
0,25
0,2
0,15
Ionostar Molar
Charisma Classic
5000 döngü 10000 döngü
Gruplara ait ortalama ve standart sapma değerleri
Materyaller
5000 döngü
10000 döngü
0,05
0
Equia Fil
Ionostar Molar
24 saat
24 saat
0,1
Charisma
Classic
Grupların 24 saat, 5000 döngü ve 10000 döngü sonrası SEM görüntüleri
SONUÇ
Çalışmada kullandığımız restoratif materyallerin yüzey pürüzlülüklerinin klinik olarak kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğu tespit edildi. Ancak
ısısal işlem uygulanmasının çalışmada incelediğimiz mikrohibrit kompozit rezinin yüzey pürüzlülük değerleri üzerinde diğer materyallere göre daha fazla
etkisinin olması şaşırtıcı bir bulgudur.
Download