anadolu`nun volkanları

advertisement
Doğal Kay. ve Eko. Bült. (2017) 22: 1-18
ANADOLU’NUN VOLKANLARI
Gökhan ATICI* ve Ahmet TÜRKECAN*
Anadolu binlerce yıl öncesinden günümüze
medeniyetlerin beşiği olmuştur. Paleolitik dönemden günümüze birçok toplum Anadolu’da
yaşamını sürdürmüştür. Bu medeniyetler yaşadıkları dönemlerde farklı jeolojik olaylara şahit olmuşlar ve bu olayların kanıtları Arkeolog,
Jeolog ve farklı bilim insanların çalışmalarıyla
ortaya çıkarılmaktadır. Volkanlar ve ürünleri
günümüzde olduğu gibi eski zamanlarda da
önemli anahtar jeolojik olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar ve Volkanların ilişkisi
Anadolu’da farklı bölgelerde farklı biçimlerde
ortaya çıkmaktadır. Örneğin Kulada Volkanlar
üzerinde bulunan ayak izleri, Çatalhöyükde yer
alan mağara resimlerinde Volkan patlamalarının tasviri, ünlü tarihçi Strabon’un yazılarında
yer alan volkanlar ile ilişkili bilgiler ve tarihsel
volkan patlama kayıtları Anadolu’da yaşamını sürdürmüş olan uygarlıklar ve Volkanlar ile
olan ilişkileri göz önüne koymaktadır. Holosen
zaman diliminde etkisini göstermiş Volkanlar ile
ilişkili hem bu tarihsel kayıtlar hem de Radyometrik Yaş Tayini yöntemleriyle elde edilen veriler ülkemizde 13 Volkanın bu zaman diliminde
faaliyet gösterdiğini ortaya koymaktadır. Günümüzden 11.700 yıl öncesinden olan zamanı kapsayan Holosen zaman diliminde faaliyet
gösteren bu volkanlar Batı Anadolu’da Kula,
Orta Anadolu’da Hasan Dağı, Erciyes, Karapınar, Göllüdağ, Acıgöl, Güneydoğu Anadolu’da Karacadağ, Doğu Anadoluda ise Süphan,
Kars, Girekol, Tendürek, Nemrut, Ağrı Volkanlarıdır (Şekil 1).
Ülkemizde yer alan holosen volkanlar ayrıca Dünya Volkanoloji Birliği tarafından (IAVCEI)
numaralandırılmıştır ve aktif volkan statüsünde
değerlendirilmektedir (Şekil 2).
Ülkemizde, Holosen zaman diliminde etkisini gösteren Volkanizma özellikle Doğu
Anadoluda ve Orta Anadoluda yoğun bir şekilde etkisini göstermektedir. Orta Anadolu’da
bu Volkanizma explosive, efüzif ve extruzif karakteriyle farklı ürünleriyle temsil edilmektedir.
Şehir Merkezi
Şehre 100 km den yakın volkan
Şehre 100 km den uzak volkan
Türkiye’nin içindeki volkanlar
Ülkenin dışındaki volkanlar
200 km lik tampon bölge
Şekil 1- Anadoluda bulunan Holosen Volkanlar ve Etki alanları (Brown vd., 2015)
* Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, Ankara.
[email protected]
1
2
Volkan
Numarası
213004
213040
213010
213022
213003
213002
213011
213001
213050
213000
213020
213021
213030
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Türkiye
Ülke
Orta Anadolu
Doğu Anadolu
Orta Anadolu
Doğu Anadolu
Orta Anadolu
Orta Anadolu
Güneydoğu Anadolu
Orta Anadolu
Doğu Anadolu
Batı Anadolu
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Doğu Anadolu
Bölge
641280 D
439850 D
713475 D
381150 D
635200 D
602180 D
573040 D
555995 D
331684 D
645280 D
260500 D
311680 D
402975 D
X
4266825 K
4394925 K
4267700 K
4320630 K
4235400 K
4220700 K
4174400 K
4168400 K
4522219 K
4269965 K
4278500 K
4311045 K
4357080 K
Y
1689
5165
3916
2776
2143
3253
1957
1302
3000
750
2948
4158
3584
Z
Şekil 2- Ülkemizde yer alan Holosen Volkanların; konum, ana volkan tipi ve Dünya volkanoloji birliği tarafından verilmiş olan volkan numaraları.
Acıgöl - Nevşehir
Ağrı
Erciyes Dağı
Girekol Tepe
Göllü Dağ
Hasan Dağı
Karaca Dağ
Karapınar Alanı
Kars Platosu
Kula
Nemrut Dağı
Süphan Dağı
Tendürek Dağı
Volkan Adı
Ana Volkan
Tipi
Kaldera
Stratovolkan
Stratovolkan
Kalkan Volkan
Lav Domu
Stratovolkan
Kalkan Volkan
Cüruf Konisi
Volkanik Alan
Cüruf Konisi
Stratovolkan
Stratovolkan
Kalkan Volkan
Orta Anadolu Volkanik Bölgesi ya da Kapadokya Volkanik Alanı olarak isimlendirilen bölge Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Niğde illeri ile
Karapınar ilçesini içine alan kuzeydoğu-güneybatı yönlü bir ana eksen üzerinde volkanik çıkış
merkezlerinin olduğu özel bir bölgedir (Şekil 3).
Orta Anadolu’da Aksaray - Nevşehir - Niğde
arasında yer alan bölge, Neojen - Kuvaterner
volkanizmasının geniş alanlar kapladığı ve ülkemizde en yaygın ve farklı evrelerde değişik
volkanik ürünler oluşturduğu bölgedir. Bu yöre
Kapadokya bölgesel ismiyle de anılmaktadır.
Topoğrafik olarak kuzeye eğimli bir çöküntü
şeklinde, güneyde Toros sıradağları tarafından, batıda Kuvaterner yaşlı Hasandağ stratovolkanı, doğuda yine Kuvaterner yaşlı başka
bir stratovolkan olan Erciyes tarafından sınırlandırılmaktadır. Bu çöküntü genellikle kapalı
akarsu ve göl çökelleri, geç orojenik volkanik
çökeller tarafından doldurulmuştur (Pasquaré,
1968). Yapısal açıdan, platonun batı ve doğusu Tuzgölü ve Ecemiş fayları tarafından sınırlandırılmıştır (Şekil 3). Bu alanda Miyosen’den
günümüze değin etkin olan volkanizma, yörede
morfolojik ve ortamsal pek çok değişikliklere
sebep olmuş, ortama büyük volkanik kompleksler, geniş ignimbirit yüzlekleri ve çok sayıda
monojenik volkanik yapılar yerleşmiştir (Türkecan vd., 2014).
Orta Anadolu’da yer alan Holosen Volkanların hiç şüphesiz en dikkat çekici olanları, iki
büyük stratovolkan olan Hasan Dağı ve Erciyes
Volkanlarıdır. Hasan Dağı Volkanı 3253 m yüksekliğindeki zirvesi (halk arasında Dede olarak
da adlandırılmaktadır) ile Aksaray ili sınırları
içerisinde tüm ihtişamı ile yer almaktadır (Şekil
4).
Hasan Dağı Erciyes Dağı’ndan sonra Kapadokya’da etkin olmuş en büyük stratovolkandır.
Elipsoidal şekilli olup, kuzeybatı-güneydoğu
yönlü ekseni 20 km’nin üzerindedir. Büyük Hasan Dağı (3253 m), Küçük Hasan Dağı (3069
m) ve Kurt Tepe’den çeşitli evrelerle çıkarak
uzun mesafeler kat eden, andezitik-dasitik ve
bazaltik bileşimde ürünler vermiş olup çift zirveli bir stratovolkandır (Şekil 4). Hasan Dağında
özellikle patlamalı volkanizma etkin olmuştur.
Birkaç evrede gelişen blok ve kül akıntıları,
ignimbiritler ve geri düşme ürünleri en yaygın
görülen ürünlerdir. Hasan Dağı’nda yer yer görülen gaz çıkışları ve bazı yörelerde kışın kar
tutmama gözlemleri, altında güncel bir magma
odasının varlığı ile (Aydar, 1992) halen aktif bir
stratovolkan olduğunu göstermektedir. Scmitt
vd., 2014 yılında yapmış oldukları çalışmada
Hasan Dağından aldıkları pomza örneğinden
8.97 Binyıl yaş elde etmişler ve bu yaşın Çatalhöyükde bulunan mağara resmi ile aynı yaşta
olduğunu ve bu mağara resmindeki tasvirin Hasan Dağı patlamasına ilişkin olduğu belirtmişlerdir (Scmihtt vd., 2014).
Gerek Hasan Dağı ve çevresinde tespit edilen gaz çıkışları gerekse radyometrik yaş tayini
BVA: Batı Anadolu Volkanik Alanı
OVA: Orta Anadolu Volkanik Alanı
KVA: Kapadokya Volkanik Alanı
GV : Galatya Volkanitleri
KV : Konya Volkanitleri
YV : Yamadağ Volkanitleri
DAV: Doğu Anadolu Volkanik Alanı
APV: Arap Platformu Volkanik Alanı
KAF: Kuzey Anadolu Fayı
DAF: Doğu Anadolu Fayı
TGF: Tuz Gölü Fayı
Ef : Ecemiş Fayı
Şekil 3- Ülkemizde bulunan ana Volkanik alanlar (Türkecan vd., 2014)
3
Şekil 4- a) Hasan Dağı Volkanı b) Büyük Hasan ve Küçük Hasan dağı zirvelerinin 3 boyutlu görüntüsü.
sonuçlarından elde edilen genç yaşlar volkanizmanın önümüzdeki süreçlerde etkin olabilme potansiyeline ilişkin ipuçları sunmaktadır.
Orta Andoluda bulunan diğer büyük stratovolkan Erciyes Volkanıdır (Şekil 5.) Erciyes
Volkanı ülkemizin en yoğun nüfuslu şehirlerin4
den biri olan Kayseri şehrinin yakınlarında yer
almakta olup Sultansazlığı ve Ecemiş fayları
gibi büyük tektonik hatların yer aldığı bir bölgede bulunmaktadır. Erciyes Volkanizması farklı
patlama tiplerinin ürünlerinin bir arada görülebildiği bir volkanizmadır. Erciyes 3916 zirvesiyle Orta Anadolunun en yüksek zirveli volkanı
Şekil 5- Erciyes Volkanı.
olup Volkan çevresinde bir çok dom ve cüruf
konileri bulunmaktadır. Erciyes Stratovolkanın
üzerinde gelişmiş bir kaldera olan Koçdağ kalderası, bölgede Kayseri taşı, Talas taşı olarak
da bilinen valibabatepe ignimbiritlerini meydana getiren patlama sonrası çökmüştür. Kaldera
sonrasında gelişen evrede ise Erciyes volkanının Kuvaterner yaşlı ürünleri meydana gelmiş
özellikle dom ve dom akıntıları ile piroklastik
kayaçlar meydana gelmiştir. Valibabatepe ignimbiritinin kaynak bölgesi olan Koçdağ kalderasının korunan kısımlarının dışında, kaldera
duvarı üzerinde fay hatlarından çıkan onlarca
dom bulunmaktadır. Halka şeklinde Erciyes
volkanın çevresini saran bu domlar çoğunlukla
asidik ve ortaç bileşimlidir. Kaldera sonrası gelişen evrede meydana gelen ışınsal dayklardan
da birçok dom ve cüruf konisi çıkmıştır (Şekil
6). Bu domlar volkanın çevresinde ışınsal bir
dizilme sahiptir.
Orta Anadolunun diğer bir Holosen Volkanizması Göllüdağ ve Acıgöl Volkanizmasıdır.
Göllüdağ, Nevşehir güneyinde, Çiftlik-Gölcük
karayolunun kuzeyinde, 2172 m yüksekliğe
ulaşan, 10 km’den daha fazla çapta bir alana
yayılmış riyolitik piroklastitler ile dom yerleşimleri ve lav akmalarından oluşmuştur. Bu volkanik kompleks küçük bir kaldera oluşturan bir
patlama ile ilişkilidir. Bu riyolitik kompleks, Alt
Pleyistosen’den (1.48 My) Orta Pleyistosen’e
(0,44 My) kadar, kadar etkin olmuştur (Batum,
1978; Bigazzi vd., 1993; Türkecan vd., 2004).
Volkanik etkinlik kaldera oluşumu öncesinde,
sırasında ve sonrasında görülmekte olup, çıkardıkları ürünlerle bölgede, morfolojik ve ortamsal değişikliklere neden olmuşlardır (Türkecan vd., 2014).
Kaldera öncesi volkanik etkinlik küçük ve sınırlı
piroklastik etkinlikleriyle başlamış, eski topoğrafyayı ve yörede yer alan akarsu-göl ortamı
çökellerinin üzerini örtmüştür. Kaldera öncesi
etkinliğin izleri akarsu-gölsel çökelleri içinde
görülür. Kül ve pomzadan oluşan tabakalar bu
çökellerle örtülür.
Kaldera sırasındaki etkinlikler ise çok yoğun
olarak piroklastik püskürmelerle temsil edilir
(Şekil 7). Bu piroklastikler yöredeki daha eski
5
Şekil 6- Erciyes Volkanın Çevresinde Işınsal Dizilen Domlar.
Şekil 7- Göllüdağ Piroklastikleri.
6
kayaçları örtmüş, vadileri ve çukurlukları doldurmuştur. Kaldera sırasındaki etkinlikle oluşan piroklastitler kompleksin doğusunda korunmuştur. İki büyük piroklastik akıntı pliniyen geri
düşmeleri ile birlikte bulunmakta olup, daha
önceki akarsu sistemini doldurmuş ve akarsu ve göl çökellerini örtmüştür. Günümüzde
piroklastitler 150 km2 alan kaplarlar. Bununla
beraber Derinkuyu ve Çiftlik ovalarını dolduran
malzemenin içinde piroklastitlerin bulunması
bunların ilk yayılımının daha büyük olduğunun
göstermektedir.
Kaldera sonrası etkinlikler ise yersel riyolitik dom çıkışları ile kendini göstermektedir. Bu
dönemde freatomagmatik etkinlik yaşanmış,
maarları çevreleyen tüf halkaları oluşmuş ve
merkezlerine domlar yerleşmiştir. Domların
çevresinde vitrofirik daykların yerleşimi söz
konusudur. Vitrofirik riyolitlerde camsı hamur
genellikle sferulitik devitrifikasyon gösterir ve
feldispat, biyotit, hornblend ve piroksen mikrolitlerini içerir. Fenokristal olarak saptanan
mineraler kuvars, plajiyoklaz (An 25-30), sanidin, biyotit, hornblend, piroksen, apatit ve opak
mineraller olup yer yer kemirilmiş durumdadır.
Obsidiyenler daima akma yapısına, bazen de
renk farklılığı gösteren bantlı bir yapıya sahiptir
(Şekil 8). Fenokristal olarak sadece feldispat
görülürken mikrolitleri feldispat, biyotit ve hornblend oluşturur (Türkecan vd., 2014).
Kaldera sonrası etkinlik kaldera yapısı içindeki domların yükselimi ile yoğunluk kazanır.
En eski yükselimler Büyük Göllüdağ’ın altından
1.1 milyon yıl olarak, en genç olanı ise Küçük
Göllüdağ’dan 0.44 milyon yıl olarak yaşlandırılmıştır (Türkecan vd., 2004).
Göllüdağ volkanik kompleksine ilişkin volkanik faaliyetlere yörede bazaltik ve andezitik
bir volkanizma da eşlik etmiştir. Bazik karakterli bu volkanizma freatomagmatik ve/veya
stromboliyen tipi püskürmeler olarak bölgede
yer almaktadırlar (Türkecan vd., 2004).
Bölgede yüzlek veren obsidiyenler Paleolitik
ve Neolitik dönemlerde işletilmiş olup, dünyanın ilk obsidiyen alet fabrikası Kömürcü köyünde çalıştırılmıştır.
Acıgöl volkanik kompleksi ise Nevşehir
ili batısında kaldera oluşumu ile ilişkili tüfler,
curuf konileri, bazik lav akıntıları, obsidiyenler,
riyolitik domlar, maarlar ve ilişkili birimlerden
oluşmaktadır. Acıgöl kalderası kısmen morfolojik özelliklerini korumakta olup kaldera duvarı (Şekil 9) ve kaldera duvarı üzerinde gelişen
Şekil 8- Göllüdağ Obsidiyenleri ve sferulitler.
7
halka çatlaklardan çıkan Boğazköy obsidiyene
ait yüzlekler görülebilmektedir. Obsidiyenler siyah ve kırmızı renklerde olup yer yer sferulitler
içermektedir. (Şekil 10).
Orta Pleyistosen’den Alt Holosen’e kadar
etkin olmuştur. Volkanik etkinlik kaldera oluşumu öncesinde, sırasında ve sonrasında görülmekte olup, çıkan ürünler bölgede, morfolojik
ve ortamsal değişikliklere neden olmuşlardır.
Türkecan vd. (2004) ne göre; kaldera öncesi etkinlik; ince riyolitik kül ve pomza tabakaları
Şekil 9- Acıgöl Kaldera duvarı ve obsidiyenler.
Şekil 10- Boğazköy obsidiyeni ve sferulitler.
8
halinde olup, Kumtepe yöresinde ana tüf tarafından örtülmüştür. Kaldera oluşumu ise pliniyen geri düşmeleri ile başlar, bunu ignimbiritik
ürünler takip eder ve sonra çok sayıda pliniyen
ve yayılma (surge) piroklastikleri ortama yerleşir. Kaldera sonrası etkinlikler de kaldera içinde
ve dışında yerleşen çok sayıda riyolitik dom ve
bazaltik konilerle kendisini gösterir:
Bazaltik etkinlik, ana kalderayla eş yaşlı
riyolitik tüf depolanmalarından hemen sonra
başlar; Kızıltepe ile Tüllüce Tepe’nin K/Ar yaşları 154.000 ve 134.000 yıldır. Aktivite 32.000
yıl öncesine, Obruktepe konisi kuruluncaya kadar devam eder (Türkecan vd., 2004).
Riyolitik etkinlik Kocadağ Domu’nun (90
bin yıl) çıkışı ile başlar ve diğer 6 dom çıkışı
ile devam eder. Korudağ, Güneydağ ve Kalecitepe en genç domlar olup, ilk ikisi 20 bin yıl
olarak yaşlandırılmışlardır (Bigazzi vd., 1993).
Bu domlar Holosen başlarına kadar aktiftirler.
Genellikle maarlar içinden yükselmekte olan
domlar riyolitik bileşimde olup gri renkli, inci
parlaklığındadırlar. İnce kesitlerinde hamuru
tamamen vitrik olup, az miktarda feldispat mikrolitleri ile biyotit ve ikincil sferülitlere rastlanır.
Soğuma sırasında çok küçük soğansı çatlaklar ve camsı hamurun sonradan kristallenmesi
ile oluşan mikro ve makro sferülitlere rastlanır.
Makro sferülitler 2-3 mm çapında olup, kuvars+feldispat liflerinden oluşmaktadır.. Kayaçlarda perlitik doku da sıklıkla gözlenmektedir.
Acıgöl piroklastikleri bölgede özellikle Nevşehir ili ve çevresinde yayılım göstermektedir.
Geri düşme ürünleri (Şekil 12) ve ignimbiritler
(Şekil 11) baskın birimleri oluşturmaktadır. Bölgede özellikle kaynaklanmamış ve bol miktarda
pomza içeren ignimbiritler ana seviye halinde
akış göstermektedir.
Tüm volkanik zenginliği ile Orta Anadolu’da
bir başka eşsiz bölge Konya Karapınar volkanik
bölgesidir. Karapınar (Konya) ile Hasan dağı
arasında kalan bölgede özellikle monojenetik
volkanların hâkim olduğu yaygın bir volkanizma söz konusudur. Bu monojetik volkanlar cü-
ruf konileri ve maaarlardır. Belirli hatları takip
edecek şekilde Konya ilinin karapınar ilçesi ile
Hasan Dağı arasında onlarca cüruf konisi bulunmaktadır (Şekil 13).
Cüruf konilerinin yanı sıra bölgede Freatomagmatizma ile oluşan Maarlarda gözlenmektedir. Bunlardan en bilinenleri Karapınar ilçesindeki
Acıgöl (Şekil 14) ve Meke maarlarıdır. Acıgöl maarında gaz çıkışları da mevcuttur. Bu gazların
yoğunluğu mevsimsel olarak değişiklik göstermektedir. En son 2016 yılının ilk yarısında
yapılan ölçümlerde gazların içeriğinin %100
oranında CO2 olduğu ve eser miktarda da H2S
(10ppm) içerdiği belirlenmiştir.
Ülkemizde Doğu Anadolu ve Orta Anadolu’da yoğun bir şekilde gözlenen genç volkanizma, Batıda Manisa ili Kula ilçesinde karşımıza
çıkmaktadır. Kula gerek volkonolojik özellikleri
gerekse tarihsel kayıtları açısından jeolojik olarak önemli, bu nedenle zaman içerisinde birçok
araştırmacının ilgisini çeken bir bölgedir. Milattan önceki dönemde ünlü coğrafyacı-tarihçi
Strabon (yaklaşık M.Ö. 40 yılı) Anadolu’yu karış karış gezmiş ve Geographika adlı eseri yazmıştır. Strabon bu eserinde Kulaya yanık ülke
anlamına gelen Katakekaumene adını vermiştir (Şekil 15).
Kuvaterner yaşlı Kula Volkanik Alanı (KVA)
79 cüruf konisi, 8 spatter koni ve 5 maardan
oluşmaktadır. KVA’nın gelişim süreci üç evreye ayrılmıştır: Birinci Evre Bazalt Akıntıları (B-I)
Burgaz Köyü çevresinde yer alıp, sadece ef-
Şekil 11- Acıgöl piroklastikleri (Bol pomza içeren kaynaklanmamış, pekişmemiş ignimbirit).
9
Şekil 12- Acıgöl piroklastikleri (Kül ve Pomza geri düşme ürünleri).
füzif karakterdedir. İkinci Evre (BII) ve üçüncü
evre (B-III) koniler, maarlar ve lav akıntılarından oluşmaktadır (Şen vd., 2003). Kula Volkanik alanı, Manisa ili ve çevresinde, yaklaşık
30-35 km uzunlukta ve 10-15 km genişlikte bir
alanı kaplamaktadır.
10
Cüruf konileri ve lav akıntılarının siyah ve koyu
renkleriyle Strabonun betimlediği gibi Kula yanık ülke ismini hak etmektedir. Volkanizma,
günümüzden 1.67 My önce başlayarak, ilk
insanların yaşadığı dönemlere kadar faaliyet
göstermiştir.
Cüruf Konileri
Şekil 13- Karapınar ve Hasan Dağı Çevresinde bulunan Cüruf konileri.
Şen vd., 2003 çalışmasında araştırmacıların Kula’daki volkanizmayı 3 gruba ayırdığını
belirtmektedir (Ercan ve Öztunalı, 1982; Ercan
vd., 1983); İlk olarak gerçekleşen aktivite “Burgaz volkanitleri” olup, 1.67±0.22 My (Bunbury,
1996) ile 1.1 My (Borsi vd., 1972) önce gerçekleşmiştir. Bölgede yatay tabakalanma gösteren, Orta-Üst Miyosen yaşlı ve konglomera,
kumtaşı, silttaşı, kiltaşı, marn ardalanmalarından oluşan Yeniköy formasyonunu örtmektedir
(Ercan vd., 1978). İkinci grup ise “Elekçi Tepe
volkanitleri” olarak adlandırılmıştır ve yaşı 0.3
My (Borsi vd., 1972) ile 0.19±0.05 ve 0.13±0.09
My (Bunburry 1996) olarak tesbit edilmiştir. En
son grup olan “Divlit Tepe volkanitleri” ise bölgenin en genç volkanik ürünlerini içermektedir. Yaşı 30 ile 10 bin yıl olarak tesbit edilmiştir
(Erinç, 1970; Tekkaya, 1976; Göksu, 1982; Ercan vd., 1985).
Kula ilgili yapılan en güncel çalışma
Heineke vd., 2016 çalışmasıdır. Bu çalışmada
Kula bölgesinden derlenen örneklerden kozmojenik yaşlandırma yöntemiyle 3He ve 10Be
Şekil 14- Acıgöl Maarı.
11
Şekil 15- Ünlü Anadolu’lu Coğrafyacı Strabon ve Yanık Ülke olarak tanımladığı Kula. Strabon Anadolu’yu
karış karış gezmiş ve Kula, Erciyes gibi Volkanik alanlarla ilgili Geographika adlı eserinde tarihe
not düşmüştür.
yaşlandırmaları gerçekleştirmişlerdir. Kula
volkanizmasının en genç ürünlerinin Kula Volkanik alanının merkezinde ve doğusunda yer
aldığını ve bunların günümüzden sadece 3000
yıl ve 900 yıl önce meydana gelen bazaltik lav
akıntıları olduğunu belirtmişlerdir. Kula Volkanik alanı içerisinde bir çok volkanik ürünü bir
arada görmek mümkündür. Çoğunlukla Aa tipi
lavlar ve cürüf konileri yaygın olarak görülmektedir (Şekil 16). Kulada magma su etkileşimiyle meydana gelen freatomagmatik ürünlere de
rastlamak mümkündür. Bunlardan Maarlar ve
base surge yapıları tipiktir. Taban yayılımı çökelleri içerisinde Bomb Sag yapıları ve çapraz
tabakalanmalar gözlenebilmektedir (Şekil 17).
Bazaltlarda meydana gelen sütunsal çatlaklar,
lav tüpleri Kulada Volkanik alanında gözlenen
özel volkanik oluşumlardır (Şekil 18).
Kula Volkanik Alanı Jeolojik açıdan bu eşsiz
özellikleriyle Kula, UNESCO Jeoparkı Koordinatörü ve aynı zamanda CBÜ Jeopark Araş.
Merk. Müdürü olan Dr. Erdal Gümüş ve ekip
arkadaşlarının gayreti ile birlikte 2013 yılında
12
Avrupa ve UNESCO Global Jeoparkı ilan edilmiştir. Kula Jeoparkı Türkiye’nin ilk ve tek Avrupa ve UNESCO Jeoparkıdır. Kula Volkanik
Jeoparkında ziyaretçiler için yollar ve köprüler
özel olarak yapılmış, jeopark güzergahı takip
edilerek bir çok volkanik yapı ve ürün görülebilmektedir (Şekil 19).
Tarih boyunca medeniyetlerin yaşadığı Anadolu’da Aktif Volkanların ve insanların etkileşimini gösteren en güzel kanıtlardan biri olan
ilkel insan ayak izleri Kulada bulunmaktadır.
Demirköprü Barajı ve çevresinde 200’den fazla
bulunan bu insan ayak izleri 1969 - 1974 yılında MTA tarafından yapılan araştırmalar neticesinde çıkarılmıştır. Bu ilkel insanlara ait ayak
izleri Volkanizmanın etkin olduğu dönemde
yaşayan insanlar tarafından bırakılan izlerdir.
MTA müzesinde ve çeşitli müzelerde bu izler
sergilenmektedir (Şekil 20). Bu ayak izlerinin
dik yürüyen ve ayak numarası 40-42 numara
olduğu tahmin edilmekte olan bölgede yaşayan 3 insana ait olduğu belirtilmektedir (Kula
Jeopark Müzesi Bilgilendirme Posterleri). Ayak
Şekil 16- Kula Volkanik alanı içerisinde gözlenen cüruf konileri ve lav akıntıları.
izlerinin korunması amacıyla çıkarılmış olmasına karşın halen bazı bölgelerde bu izler görülmektedir. İlkel insanlar volkan patlamasından
sonra henüz taşlaşmamış olan volkanik ürünler
üzerinde yürümüşler ve bu izleri bırakmışlardır. Yeniden oluşan bir patlama ile de bu izlerin
üzeri cüruflar tarafından örtülmüş ve günümüze kadar korunmasını sağlamıştır. Ülkemizdeki Volkanizmanın aktivitesi ve insan ilişkisini
gösteren bu izler ülkemiz için eşsiz bir jeolojik
zenginliktir.
Şekil 17- Taban Yayılımı (Base Surge) Çökelleri ve içerisinde gözlenen çapraz tabaklanmalar
ve bomb sag yapıları.
13
Şekil 18- Lav tüpleri ve Sütun yapılı bazaltlar.
Güneydoğu Anadolu bölgemizde Karacadağ Volkanı, en son aktivitesini Holosen zaman
diliminde gösteren diğer bir volkanımızdır. Karacadağ GD Türkiye’de Suriye sınırının yaklaşık 100 km kuzeyinde 1957 m yükseklikte bir
kalkan volkandır. Bölgede yapılan yaşlandırma
çalışmalarına bağlı olarak Karacadağ volkanizmasının Geç Miyosen, Geç Pliyosen ve Kuvaterner dönemlerinde etkin olduğu tespit edilmiştir (Haksal, 1981; Ercan vd., 1990; Lustrino vd.,
2010). Evreler çok sayıda faz içermekte olup,
suskunluk dönemlerinde aralarına çökeller de
katılmıştır. Karacadağ volkanizmasının Kuva14
terner etkinliği, 1.9 milyon yıl önce başlamış ve
günümüzden yaklaşık 100.000 sene öncesine
kadar ürünler vermiştir (Haksal, 1981; Ercan
vd., 1990; Notsu vd., 1995; Brigland vd., 2007;
Westaway vd., 2009).
Ülkemizde en yoğun holosen volkanların
göründüğü diğer bölgemiz Doğu Anadolu bölgesidir. Doğu Anadolu’da başta Nemrut olmak
üzere, Tendürek, Ağrı, Süphan, Girekol ve Kars
Platosu gerek tarihsel kayıtları gerekse radyometrik yaş tayini verileriyle volkanizma açısından önemli bir bölgemizdir. Nemrut Dağının
Şekil 19- Kula Volkanik Jeoparkı.
1111, 1402, 1441, 1597, 1650 yıllarında patlamaları bulunmakta olup, cüruf konileri ve lav
domlarıyla karakterize olan olasılı son aktivitesi
1692 de gerçekleşmiştir. Tendürek Dağı’nda
1855’te gaz ve kül püskürmesi gerçekleşmiştir. VEI (volkanik patlama indeksi) 3 olan bir
patlama Ağrı’da 1840 da gerçekleşirken kesin
olmayan bir patlaması da 1783’te meydana
gelmiştir. Doğu Anadoluda Stratovolkanların ve
Kalkan tipi volkanların bir arada görüldüğü bir
bölgemizdir. Bunların en güzel örneği Ağrı Dağı
ve Tendürek Volkanlarıdır. 5165 metre zirve
Şekil 20- (A) Kula ve Çevresinde bulunan ayak izleri. İlkel insanlara ait olan bu izler Demirköprü baraj gölü
ve çevresinde yoğunlaşmaktadır. (B) Ayak izleri MTA Tabiat tarihi müzesi ve birçok farklı müzede
sergilenmektedir. Yukarıdaki fotoğrafta yer alan ayak izleri Kula Volkanik Jeoparkı Müzesinde çekilmiştir.
15
yüksekliği ile Ağrı Dağı görkemli bir stratovolkan, Tendürek ise 3584 m zirve yükseliği ile bir
kalkan volkandır (Şekil 21).
Kars platosunda tarihsel patlamalar meydana
geldiği belirtilemekte olup bu alan için detaylı
çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Nemrut Dağı’nın 27 patlamayı işaret eden
tarihsel kayıtlarıyla birlikte Van Gölündeki tefralar (Sumita ve Schmincke, 2013a; Sumita
ve Schmincke, 2013b), bu volkanı Türkiye’nin
en sık aktivite gösteren volkanı yapmaktadır.
Tendürek Dağı’nda M.Ö. 550 yılında, 1855 patlamasında olduğu gibi, teyit edilen bir patlama
gerçekleşmiştir. Yerden bir gözlemin olmamasına rağmen, yakın zamandaki radar görüntülerinden yapılan çalışmalardan Tendürek volkanının yılda 1 cm çöktüğü belirlenmiştir ve bu,
sığ magma gövdesinin soğumasına ve kaldera
halkası fay hareketine bağlanmıştır (Bathke
vd., 2013; Bathke vd., 2015). Volkanlarda meydana gelen bu çökme ve kabarmaya ilişkin veriler volkanın aktivitesi açısından önemli bir veri
sunmaktadır. Türkiye’de son büyük volkanik
kökenli felaket 1840’da Ağrı Dağı’nda meydana
gelmiş ve tahmini olarak 1900 insan yaşamını
yitirmiştir (Karakhanian vd., 2002).
Anadolu Volkanizma açıdan jeolojinin farklı
zamanlarında etkinliğini gösterdiği bir bölgedir.
Ülkemiz bundan 300 milyon yıl öncesinden tarihsel dönemlere kadar volkanizmanın etkisi
altında kalmıştır. Ülkemizde 4 milyondan fazla insan genç ve ileride aktivite gösterebilecek
volkanların 30 km, 15.7 milyondan fazla insan
ise 100 km yakınlarında yaşamaktadır. Volkanik Risklerin Küresel Dağılımı Değerlendirme
Raporunda, Türkiye, yüksek volkanik tehlike
içeren aktif volkanı bulunan 95 ülke arasında,
etkilenecek yüksek nüfusu ile 14. sırada yer almaktadır. Bunun yanında, küresel istatistiklere
ve Türkiye’deki patlama kayıtlarının değerlendirmelerine göre 21. yüzyılda büyük bir patlamanın gerçekleşme olasılığı %70’dir (Brown
vd., 2015, Auker vd., 2013). Bu nedenle Volkanlar üzerinde gerekli çalışmaların yapılması
ve volkanik tehlikeler konusunda çalışmaların
arttırılması gerekmektedir. Bu kapsamda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, gelecekteki olabilecek herhangi bir patlamanın
önceden tahmin ve izleme çalışmalarının yapılabilmesi ve Volkanik Tehlike değerlendirmeleri yapmak üzere gerekli çalışmaları başlatmış
olup önümüzdeki yıllarda da bu çalışmalar büyüyerek devam edecektir.
Kars Platosu, Türkiye’nin KD köşesinde
çoğunlukla kalk-alkalenden alkalene kadar değişen bileşimlerde orta Pleistosen’den Pliyosen’e değin etkin olmuş volkanların bulunduğu
bir alandır (Innocenti vd., 1982; Yılmaz, 1990).
Hantke (1962) tarafından yapılan çalışmada
Şekil 21- Ağrı Dağı (Stratovolkan) ve Tendürek (Kalkan Volkan) Volkanı.
16
DEĞİNİLEN BELGELER
Auker, M.R., Sparks, R.S.J., Siebert, L., Crosweller,
H.S., Ewert, J. 2013. “A statistical analysis
of the global historical volcanic fatalities record”, Journal of Applied Volcanology, 2:2.
Aydar, E. 1992. Etude volcano-structurale et magmatologique du strato-volcan Hasan Dağı
(Anatolie Centrale-Turquie). These de Doctorat, Uni. Blaise Pascal, France, 200s. (yayımlanmamış).
Aydar, E., Gourgaud, A., 1998, The geology of
Mount Hasan stratovolcano, central Anatolia,
Turkey, Journal of Volcanology and Geothermal Research 85 p 129–152.
Bathke, H., Sudhaus, H., Holohan, E. P., Walter, T.
R., Shirzaei, M. 2013. “An active ring fault detected at Tendürek volcano by using InSAR”,
Journal of Geophysical Research: Solid
Earth, 118(8), 4488-4502.
Bathke, H., Nikkhoo, M., Holohan, E. P., Walter, T. R.
2015. “Insights into the 3D architecture of an
active caldera ring-fault at Tendürek volcano
through modeling of geodetic data”, Earth
and Planetary Science Letters, 422, 157-168.
Batum, I, 1978. Nevşehir güneybatısındaki Göllüdağ
ve Acıgöl volkanitlerinin jeokimyası ve petrolojisi: Yerbilimleri, 4/1-2, 70-88.
Bigazzi, G., Yeğingil, Z., Ercan, T., Odonne, M., Özdoğan, M. 1993. Fisson track datinng obsidians in Central and Northern Anatolia. Bulletin
of Volcanology 55, 588-595.
Borsi, M., Ferrara, G., Innocenti, F., Mazzuoli, R.
1972. Geochoronology and petrologoy of recent volcanics of Eastern Aegeab Sea, Bull.
Volcan., 36/1, 473-496.
Bridgland, D.R., Demir, T., Seyrek, A., Pringle, M.,
Westaway, R., Beck, A.R., Rowbotham, G.,
Yurtmen, S. 2007. Dating Quaternary volcanism and incision by River Tigris at Diyarbakır, Southeast Turkey. Jounal of Quaternary
Sciences 22, 387–393.
Brown, S.K., Sparks, R.S.J., Jenkins, S.F. 2015.
“Global distribution of volcanic threat”, In:
S.C. Loughlin, R.S.J. Sparks, S.K. Brown,
S.F. Jenkins and C. Vye-Brown (eds) Global Volcanic Hazards and Risk, Cambridge:
Cambridge University Press.
Bunbury, J. M. R. 1996. The Kula Volcanic Field,
western Turkey: the devolopment of a Holocene alkali basalt province and the adjacent
normal-faulting graben. Geol. Mag., 133 (3),
275-283.
Ercan, T., Dinçel, A., Metin, S., Türkecan, A., Günay,
E. 1978. Uşak yöresindeki Neojen havzaların
jeolojisi. TJK Büll., c.21, 97-106.
Ercan, T., Öztunalı, Ö. 1982. Kula volkanizmasının
özellikleri ve içerdiği “Base surge” tabaka şekilleri. Türkiye Jeol. Kur. Bül., 25, 117-125.
Ercan, T., Türkecan, A., Dinçel, A., Erdoğdu, G.
1983. Kula-Selendi (Manisa) Dolaylarının Jeolojisi. Jeoloji Müh. Dergisi, 173-28.
Ercan, T., Satır, M., Kreuzer, H., Türkecan, A., Günay, E., Çevikbaş, A., Ateş, M., Can, B. 1985.
Interpretation of new chemical, isotopic and
radiometric data on Cenozoic volcanics of
Western Anatolia. Bull. Geol. Soc. Turkey,
28, 121-136.
Ercan, T., Fujitani, T., Matsuda, J-I., Notsu, K., Tokel,
S., Ui, T. 1990. Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Neojen-Kuvaterner volkanitlerine ilişkin yeni
jeokimyasal, radyometrik ve izotopik verilerin
yorumu. Maden Tetkik ve Arama Dergisi 110,
143-164.
Erinç, S., 1970. Kula-Adala arasında genç volkan röliyefi. İ.Ü. Coğrafya Ens. Derg., 17, 148-167.
Göksu, Y. 1982. Gediz kıyısındaki ayak izleri kaç yaşında?. 25/12/1982, Cumhuriyet Gazetesi, 2.
Haksal, A. 1981. Petrographie und Geochemie
des Schildvulkans Karacadağ. PhD. Thesis,
Hamburg Üniv. Almanya. (yayımlanmamış).
Hantke, G. 1962. Ubersicht uber die Vulkanische
Tatigkeit 1957-1959. Bulletin of Volcanology,
24: 321-348.
Heineke, C., Niedermann, S., Hetzel, R., Cüneyt
Akal, C. 2016. Surface exposure dating of
Holocene basalt flows and cinder cones
in the Kula volcanic field (Western Turkey)
using cosmogenic 3He and 10Be, Quaternary
Geochronology 34, p 81-91.
Innocenti, F., Mazzuoli, R., Pasquare. G., Radicati,
F., Villari. L. 1982. Tertiary and Quaternary
volcanism of the Erzurum-Kars area (Eastern
Turkey). Geochronological data and geody-
17
namic evolution. Journal of Volcanology and
Geothermal Research 13, 223-240.
Karakhanian, A., Djirbashian, R., Trifonov, V., Philip,
H., Arakelian, S., Avagian, A. 2002. “Holocene-historical volcanism and active faults as
natural risk factors for Armenia and adjacent
countries”, Journal of Volcanology and Geothermal Research, 113: 319-344.
Lustrino, M., Keskin, M., Mattioli, M., Lebedev, V.A.,
Chugaev, A., Sharkov, E., Kavak, O. 2010.
Early activity of the largest Cenozoic shield
volcano in the circum-Mediterranean area:
Mt. Karacadağ, SE Turkey. European Journal
of Mineralogy 22, 343–62.
Notsu, K., Fujitani, T., Ui, T., Matsuda, J., Ercan, T.
1995. Geochemical features of collision related volcanic rocks in Central and Eastern
Anatolia, Turkey. Journal of Volcanology and
Geothermal Research 64, 171–192.
Schmitt, K. A., Danisk, M., Aydar, E., Şen, E., Ulusoy, İ., Lovera, M.O. 2014 Identifying the Volcanic Eruption Depicted in a Neolithic Painting at Çatalhöyük, Central Anatolia, Turkey.
PLoS ONE 9(1): e84711. doi:10.1371/journal.pone.0084711 .
Sumita, M., Schmincke, H-U. 2013a. “Impact of volcanism on the evolution of Lake Van I: evolution of explosive volcanism of Nemrut Volcano
(Eastern Anatolia) during the past >400,000
years”, Bulletin of Volcanology, 75:714.
Sumita, M., Schmincke, H-U. 2013b, “Impact of
volcanism on the evolution of Lake Van II:
Temporal evolution of explosive volcanism of
18
Nemrut Volcano (Eastern Anatolia) during the
past ca. 0.4 Ma”, Journal of Volcanology and
Geothermal Research, 253: 15-34.
Şen, E., Aydar, E., Bayhan, H., Gourgaud, A. 2003
‘Kula Volkanik Alanı’nın (Batı Anadolu) Fiziksel Volkanolojisi’, İTÜ Avrasya Yerbilimleri
Enstitüsü.
Tekkaya, I. 1976. İnsanlara ait fosil ayak izleri. Yeryuvarı ve İnsan, 1/2, 8-10.
Türkecan, A., Kuzucuoğlu, C., Mouralıs, D., Pastre,
J.F., Atıcı, Y., Guillou, H., Fontugne, M. 2004,
Upper Pleistocene Volcanism And Paleogeography In Cappadocia, Turkey, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Raporu, No:
10652, Ankara (yayımlanmamış).
Türkecan, A., Ersoy, O., Atıcı, G., Çubukcu, H. E.,
Ulusoy, İ., Çobankaya, M., Akgül, E., Erbaş,
E. 2014, Volkanizma ve Piroklastik Kayaçlar
Yaz Okulu, Gezi Kitapçığı, 2014, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Ankara (Yayımlanmamış).
Westaway, R., Guillou, H., Seyrek, A., Demir, T., Bridgland, D., Scaillet, S., Beck, A. 2009. Late
Cenozoic surface uplift, basaltic volcanism,
and incision by the River Tigris around Diyarbakir, SE Turkey. International Journal of
Earth Sciences 98, 601–625.
Yilmaz Y. 1990. Comparison of young volcanic associations of western and eastern Anatolia
formed under a compressional regime: a review. Journal of Volcanology and Geothermal
Research, 44: 69-87.
Download