4MevsimDergisiMayis2014

advertisement
KAPAK KONUSU
ZAYIFLAYA
48
I MAYIS 2014
Dört Mevsim Bahçeşehir
'SU İÇSEM YARIYOR'
diyenlerden misiniz?
Yapılan bir araştırmaya göre, şişmanlık ve yanlış beslenmenin,
özellikle meme, kolon ve rahim kanseri riskini artırdığını, masa başı
işleri ve fast food yeme alışkanlığının obezitenin bir salgın haline
dönüşerek kanseri tetiklediğini biliyor muydunuz? Etrafımızda sıkça
duyduğumuz “Su içsem yarıyor’ cümlesinin altında belki de başka bir
hastalık yatıyor... Bu olasılık ve şişmanlığın çok fazla yaygınlaşması
karşısında biz de sizler için farklı uzmanlardan konu ile ilgili görüş
aldık. Acıbadem Bahçeşehir Tıp Merkezi Endokrinoloji Uzmanı Doç.
Dr. Ender Arıkan, Medicana International İstanbul Beslenme ve Diyet
Uzmanı Uzman Diyetisyen Serap Andaç Öztürk ve Psikolog Melis
Çekiç ile görüştük. Eğer kilolarınızdan sağlık taramaları ve tedaviler,
diyet ve egzersiz gibi diğer tüm yöntemlere başvurmanıza rağmen
kurtulamıyor, fazla kilolarınızın sağlığınızı ciddi anlamda tehdit ettiğini
düşünüyorsanız Genel Cerrahi&Obezite ve Metabolizma Cerrahisi
Uzmanı Op. Dr. Murat Üstün’le yaptığımız sohbet tam size göre...
?
NEDEN
Hatice Gülçür İnanç
A MIYORUZ
MAYIS 2014 I
49
KAPAK KONUSU
Dört Mevsim Bahçeşehir
Genel Cerrahi&Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Murat Üstün
“BMI 40 ve üzerinde ise
obezite cerrahisi önerilir”
“Obezite cerrahisi, diğer metodlarla kalıcı kilo kaybı sağlayamamış, vücut kitle indeksi
(BMI) 40 ve üzerinde olan, ya da 35 olup, bir yandaş hastalığı olan kişilere önerilir.”
Obezite ne demektir? Obezite sınırı yaş
ve cinsiyete göre değişir mi?
Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının
%15-18'i, kadınlarda ise %20-25'ini yağ
dokusu oluşturur. Bu oran erkeklerde
%25, kadınlarda ise %30'un üstüne çıkarsa obeziteden söz edilir. Obezite sadece yağ birikiminden ibaret kalmayıp,
yaşam kalitesini ve süresini olumsuz
yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul
edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesi olarak
tanımlanmıştır.
Obezite cerrahisi ne zaman ortaya çıkmıştır? Ne kadar zamandır bu alanda
çalışmaktasınız?
Aslında obezite cerrahisi yeni bir cerrahi türü değildir. İlk gastrik bypass ameliyatı 1960'da yapılmıştır. İlk mide bandı
Op. Dr. Murat Üstün,
“Obezite sadece yağ
birikiminden ibaret
kalmayıp, yaşam
kalitesini ve süresini
olumsuz yönde etkileyen
bir hastalık olarak kabul
edilmektedir” diyor.
62
I MAYIS 2014
1986'da uygulanmıştır. Obezite cerrahisinin son on yıldır en hızlı gelişen cerrahi
türü olması ise tamamen laparoskopik
cerrahideki gelişmelere bağlıdır. Ben cerrahi eğitimime başladığım 1992 yılından
buyana laparoskopik cerrahi uygulamaktayım. Son 10 yıldır da özelleşmiş olarak
laparoskopik bariatrik cerrahi üzerine yoğunlaşmış olarak çalışmaktayım.
Obezite bir hastalık mıdır?
Obezite ilk kez 1997 yılında WHO tarafından bir hastalık olarak tanımlanmıştır.
Aşırı kilo ve şişmanlığın hayati tehlikeye
neden olan kalp-damar hastalıklarında
çok önemli rolü olduğu kanıtlanmıştır. Kolesterolün yüksek olması tansiyon yüksekliğine ve damar tıkanıklığına yol açmaktadır. Bu durumda kalp krizi geçirme riskiniz artar. Erişkin tipi (Tip 2) şeker hastalığının en büyük nedeni şişmanlıktır. Ne
kadar şişmansanız şeker hastası olma riskiniz o kadar fazladır. Obez kişilerde karaciğerde yağlanma meydana gelir. Bunun
derecesi arttıkça bir süre sonra karaciğer
faaliyetleri de etkilenir.
Kas ve iskelet sistemi de şişmanlığın
zararlı etkilerinden nasibini alır. Normalden çok daha ağır bir yükü taşımak zorunda olan kas ve kemiklerde, diz ve kalça
eklemlerinde kireçlenme, varisler, kas zayıflığı ve bel fıtıkları ortaya çıkar.
Şişman kişilerin, çoğu zaman zor nefes
aldıklarını görürüz. Solunum sistemi için
de şişmanlık bir yüktür. Karın içinde biriken yağların basıncı yüzünden solunum
yapmak güçleşir. Özellikle geceleri uyku
apnesi nedeniyle uyku kalitesi bozulur,
buna bağlı olarak gündüz sürekli uyku
hali görülür. Özellikle gençlerde görülen
şişmanlık psikolojik sorunlara da yol
açar. Beden algısının yeni oluştuğu bu
dönemde obezite gencin psikolojik
yapısında onarılmaz hasarlar bırakır.
Şişman kadınlarda yumurtalıklarda fonksiyon bozuklukları, polikistik over, adet düzensizliği
görülür. Safra kesesinde taş KAPAK KONUSU
Dört Mevsim Bahçeşehir
oluşma ihtimali artar. Obezlerde bazı kanser türlerinde artış olduğu da bilinmektedir.
Tüm bunların yanında şişmanlık performansı düşüren bir durumdur. Kişinin hayatını zorlaştırır, çabuk hareket etmesini
önler. Ömrü kısaltan bir sorundur. Bir çalışmada toplam ömür beklentisini 12 yıl kısalttığı saptanmıştır. Bu nedenlerle,
mümkün olduğunca erken dönemde önlemler alınarak oluşması engellenmeli,
oluştuysa da mutlaka tedavi edilmelidir.
Hangi aşamalardan sonra obezite cerrahisine ihtiyaç duyulur?
Şişmanlık tedavisinde ilk ve en önemli
basamak diyettir, daha doğrusu kişiyi
ideal kilosuna getirmek için sağlıklı bir
beslenme şeklinin kazandırılmasıdır. Diyet
temel olarak az kalorili olmalı ve tüm besin
gruplarını dengeli olarak içermelidir. Alınan
yağ, şeker ve tuz miktarlarının azaltılması
gerekir. Bu tedavinin yanında hastanın
yemek alışkanlığını ve aktivitelerini değiştirici davranış tedavisi de uygulanır. İlaçlarla iştah kontrolü konusunda henüz
bilimsel kabul görmüş bir ilerleme kaydedilememiştir. Onaylanan tek ilaç türü, yağların emilmesini engelleyen ilaçlardır.
Ancak morbid obezite denilen, hastalıklara yol açacak şiddette şişmanlık probleminde diğer tüm tedavi yöntemlerinin uzun
vadede başarısız olduğu kanıtlanmıştır.
Bu bir iddia değil, bilimsel bir gerçektir. Biz
bariatrik cerrahlar, diyetisyenlere hiçbir
zaman “siz hastayı zayıflatamazsınız” demiyoruz zaten. Sadece, “morbid obezite
aşamasına gelmiş bir hastada kalıcı, hatta
uzun süreli kilo kontrolü sağlayamazsınız”
diyoruz. Ameliyat ettiğimiz tüm hastaların,
bütün ünlü diyetisyen ve akupunkturcu-
Op. Dr. Murat Üstün, Haber Müdürümüz Hatice Gülçür İnanç’ın obezite
cerrahisiyle ilgili sorularını ayrıntılı bir biçimde cevapladı...
larla yıllarca uğraştıktan sonra ameliyatı
seçen hastalar olması da sanırım bizi
haklı çıkarıyor. Özetle, boy ve kilodan hesaplanan vücut kitle indeksi (BMI) değeri
35 ve üzerinde olan, yani morbid obezite
sorunu olan ve diğer tüm metodlarla uzun
vadeli kilo kontrolünde başarısız olan hastalarda obezite cerrahisi yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Uygulanan cerrahi yöntemler
hangileridir? Cerrahi uygulama
aşamaları nelerdir?
Obezite cerrahisi kapsamına giren operasyonlarda biz temelde iki işlem yaparız.
Bunlardan biri, mide hacmini küçültmektir.
Normalde 1-1.5 litre alan bir mideyi 100 ml
alır hale getirdiğinizde, hastanın çok küçük
miktarlarda gıdayla doymasını sağlarsınız.
İşte obezite cerrahisinin diğer metodlara
üstünlüğünü sağlayan da bu doyma hissidir. Çünkü, ister diyet olarak adlandırın,
ister sağlıklı beslenme, hastaya önerilen
tüm metodlar açlık ve doymama hissi yü-
ğından kilo kaybı ilk günlerden itibaren
başlar. İlk aylarda ortalama 6-10 kg arasında aylık kilo kaybı alışılmış rakamlardır.
Hedefimiz 1-1.5 yıl içerisinde hastanın
ideal kilosuna ulaşmasıdır. Elbette verilecek kilo miktarına göre bu süre de değişmektedir. Kilonun dışında önemli olan,
uyku apnesi gibi yandaş hastalıkların ilk
aydan itibaren, diyabet ve hipertansiyonun
da ameliyat yöntemine göre yine ilk aylardan itibaren düzelmeye başlamasıdır.
Cerrahi yöntemlerden sonra günlük hayata dönme süreci ne kadardır?
Obezite ameliyatları laparoskopik olarak uygulandığından derlenme süreci son
derece hızlıdır. Hastanede yatış süresi ortalama 2-3 gündür. Kişinin normal hayatına ve hafif işlerine dönmesi 5-7 gün
içinde gerçekleşir.
Obezite cerrahisi kimler için uygundur? Hangi durumlarda cerrahi müdahale uygulanamaz?
Obezite cerrahisi, diğer metodlarla ka-
“Bir çalışmada şişmanlığın toplam ömür beklentisini 12 yıl kısalttığı saptanmıştır.”
zünden başarısız olmaya mahkumdur.
Yaptığımız diğer işlem ise, bazı ameliyat türlerinde, mide ile ince barsak arasında yeni bir geçiş oluşturarak, gıdaların
sindirildiği barsak uzunluğunu kısaltmaktır.
Burada herhangi bir barsak bölümü çıkarılmaz, sadece mideden gelen gıdaların,
ince barsağın 1.5-2.
metresine bağlanmasıyla emilimi azaltılır. İlk
grup ameliyatlara kısıtlayıcı (restriktif), ikinci
gruba ise emilim azaltıcı
(malabsorbtif) ameliyatlar deriz.
Cerrahi yöntemlerden ne kadar
süre sonra kilo vermeye
başlanır?
Cerrahi yöntemlerden sonra kalori alımı
ileri derecede azaldı-
64
I MAYIS 2014
lıcı kilo kaybı sağlayamamış, vücut kitle indeksi 40 ve üzerinde olan, ya da 35 olup,
bir yandaş hastalığı olan kişilere önerilir.
Eskiden 18-60 gibi bir yaş aralığından
bahsederdik. Hem ergenlerde obezitenin
giderek artan ağırlıkta görülmeye başlaması, hem de yaşam beklentisinin uzaması nedeniyle bu sınırlar artık geçerli
değildir. Ülkemizde en küçük obezite cerrahisi hastası 12 yaşındadır. Hastanın
kondisyonuna bağlı olarak 70 yaşında bile
obezite cerrahisi uygulanabilmektedir.
Obezite cerrahisinin riski var mıdır?
Ülkemizde ne yazık ki obezite cerrahisi
adeta Bermuda Şeytan Üçgeni gibi bir algıya sahiptir. Şu anda ülke çapında birçok
merkezde yılda binleri geçen ameliyat gerçekleştirilmekte ve bu hastalar sağlıklı kilolarına kavuşmaktadır. İnternette, sosyal KAPAK KONUSU
“Obezite cerrahisinin hayat kaybı riski diğer
birçok büyük cerrahi yöntemden düşüktür.”
medyada oluşturduğumuz Obezite Destek
gruplarında her gün onlarca başarı öyküsü paylaşılmaktadır. Buna rağmen, obezite cerrahisi denince akla halen yıllar
önce gerçekleşen ölümler, hasta kayıpları
gelmektedir. Bu yanlış algılama maalesef
meslekdaşlarımız için bile geçerlidir. Aşırı
kiloya bağlı tansiyon, şeker hastalığı,
eklem problemleri gibi birçok rahatsızlık-
tan muzdarip hastalara bile, obezite cerrahisini sorduğu meslekdaşlarımızca “Yoo,
çok tehlikeli” cevabı verilmektedir. Bunun
tek nedeni okuma alışkanlığımızın olmaması ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın kolaylığıdır.
Obezite cerrahisi nedeniyle yaşam
kaybı riski ortalama iki binde bir gibidir.
Oysa, obeziteden kurtulmakla ortalama
yaşam süresine 12 yıl eklenmektedir.
Obezite cerrahisinin hayat kaybı riski
diğer birçok büyük cerrahi yöntemden düşüktür. Kaldı ki, obez hastaların geçireceği
her cerrahi girişim zaten aynı riski taşımaktadır. Obezite cerrahisine tehlikeli
diyen cerrah arkadaşlarımız, aynı hastaya
safra kesesi ameliyatı yapmaya çekinmemektedir. Bu da obezite cerrahisi hakkında bilgi eksikliğinin bir göstergesidir. %
1 civarında risk kabulü ile, hastanın ortalama yaşam beklentisinde 12 yıl artış,
hemen bütün metabolik hastalıklarda
düzelme, yaşam konforunda yüzde
yüz artış maalesef ön yargılarla engellenmektedir.
İstenilen kiloya gelen kişinin vücudunda oluşan sarkmalar vb.
estetik bozukluklar için ne
gibi bir uygulama yapılmaktadır?
Kilo kaybının sağlıklı bir beslenme şekline eklenen egzersizle gerçekleşmesi,
oluşabilecek estetik bozuklukları olabildiğince engellemektedir. Ancak verilecek kilonun miktarına ve kişinin cilt özelliklerine
göre, çoğu zaman zayıflama sonrası sarkan derilerin toparlanması amacıyla estetik müdahaleler de gerekmektedir. Bu
estetik operasyonların, ideal kiloya inildikten ve o kiloda 6 ay sabit kalındıktan
sonra uygulanması önerilmektedir.
Obezite cerrahisi soysal güvence
kapsamına giriyor mu? Pahalı bir
yöntem midir?
Obeziteyle mücadele konusunda son
yıllarda Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğü bilinçlendirme kampanyaları çok etkili ol-
66
I MAYIS 2014
Dört Mevsim Bahçeşehir
Op. Dr. Murat Üstün
muştur. Ancak aynı başarının obezite cerrahisine destek konusunda olduğunu söyleyemeyiz. Bakanlık obezitenin sadece
önlenmesine odaklanmış durumdadır,
oysa morbid obez hastalar bu aşamayı
çoktan geçmişlerdir. Çok yerinde bir benzetmeyle, morbid obez hastaya diyet ve
egzersiz önermek, akciğer kanserli hastaya tedavi olarak sigarayı bırakmasını
önermek gibidir. O aşama geçilmiş ve
hastalık oluşmuştur artık.. Bu mantaliteyle,
Türkiye'de Sosyal Güvenlik Kurumu obezite ameliyatlarına, malzeme bedelini bile
karşılamayacak düzeyde cüzi bir ödeme
yapmaktadır. Obezite ameliyatları kullanılan ileri laparoskopik teknikler ve cihazlar
nedeniyle oldukça maliyetli ameliyatlardır.
Maliyetlerin bir kısmı da hastaların yandaş
hastalıkları ve özellikleri nedeniyle normal
bir hastadan daha fazla tetkik, inceleme
ve bakım gerektirmeleri yüzündendir.
Bu tür ameliyatları yapan doktor ve
hastanelerde hangi ayrıntılara dikkat
etmemiz gerekir?
Ülkemizde her ne kadar çok aktif olmasa da, bir Ulusal Obezite Cerrahisi Derneği bulunmaktadır. Ameliyat için
seçilecek cerrahın bu derneğe üye ve
Uluslararası Obezite Cerrahi Derneği'ne
akredite olması gerekmektedir. Obezite
cerrahisi, doktor-hasta ilişkisinin diğer
ameliyatlardan farklı şekilde ömür boyu
sürdüğü bir cerrahi türüdür. Başarıda en
önemli faktörlerden biri de ameliyat sonrası beslenme desteğidir. Cerrahın obezite
cerrahisine spesifik çalışıyor ve bu destekleri sunabilecek bir ekibe sahip olması da
önemlidir. Obezite cerrahisini sadece
ameliyattan ibaret görüp, hasta buldukça
obezite cerrahisi uygulayan bir cerrahtan
bu desteği almak pek mümkün değildir.
Ayrıca çalışmalarla kanıtlanmıştır ki, toplam ve yıllık ameliyat sayısı arttıkça,
komplikasyon oranları azalmaktadır. Yani
her işte olduğu gibi, tecrübe, vaka sayısı
ve bir konuya uzmanlaşmış olmak en
önemli başarı kriterleridir. I
Download