VE FlKlH ARAşTIRMALARINDA izLEDiGi METODU

advertisement
islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 6, 2005, s.617-632
SEYYiD SABIK ( 1915-2000) HAYATI ESERLERi
VE FlKlH ARAşTIRMALARINDA izLEDiGi METODU 1
Fatih YÜCEL2
özet
Bu makalenin konusunu oluşturan
Seyyid Sabık, hayli iddialı fikirleri ile dikkat
çekmiştir, Onun fıkha dair "Fıkhü's-Sünne "adlı eseri ise, telif edildigi yörenin ve islam
dünyasının
içinde bulundugu durum göz önüne alınarak kaleme alınmıştır. Amacı fıkhl
çözümlerde genişlik oluşturmak olan eser, içtihat, taklit ve telfik gibi kavramiara vurgu
yapmış; fıkıh
tarihi dönemlerinden, taklit ve duraklama devriyle birlikte ortaya çıkan
taassup ve taklitten, müslüman toplumu arındırmayı, bunu yaparken de, kolaylaştıncı
ve genişletici bir yaklaşım sergilerneye çalışmıştır. Eser fıkhl çözümlerde, sıkıntıdan
kurtarıcı
yöntemiyle öne çıkmış olup, yöresinin insaniarına oldugu kadar, dünya
Müslümaniarına
da rehber olmayı hedeflemiştir.
Yazarın ulaşmaya çalıştıgı hedefi gerçekleştirebiirnek için telif ettigi eserinin yöntemi
her ne kadar
tarafımızca tutarlı
bulunmasa da, söz konusu eser,
geniş
kitlelere
ulaşmış
ve bir çok dünya diline tercüme edilmiştir.
Müellif, özellikle hadis yöntemi hususunda tutarlılık sergileyememiştir. Yazar klasik
fıkıh usulü yaklaşımmda oldugu gibi, örf ve maslahata vurgu yapmış, birçok hükmün
masiahat yönüne işaret ederken, naklin olmadıgı bazı konularda çözümü masiahat ve
örfte aramıştır. Yazar klasik fıkıh usulcülerinin yaklaşımında oldugu gibi, icmaya
muhalefet eden görüşe itibar olunmayacagı kanaatindedir. Kıyas konusunda mutedil
eserciler
gibi
tutum
sergileyen
uygulamasıyla çelişmemesi
müellif,
sahabe
kavlinin,
Hz.
Peygamber'in
ve aksine bir delil olmaması durumunda delil olacağını
düşünmektedir.
Eser yönteminde aksaklıklar gösterse de, taassup vetaklidi kaldırmak gibi hedeflerine
ulaşacak adımlar atmıştır.
Giriş
Bu makalede Seyyid Sabık (1915-2000)'ın hayatını, eserlerini ve fıkha
dair görüşlerini inceleyeceğiz. Hayatına dair malumatı, çalıştığı üniversiteden ve günlük dergilerden temin etmeye çalıştık. Yazarın fıkha dair görüşle­
rini ve bu görüşlerin değerlendirmesini'de Fzkhü's-Sünne isimli eserini dikkaBu makale, yazarın "Seyyid Sabık'ın Fıkhu's-Sünne Adlı Eserinin Metodotojik Analizi" isimli Yüksek
Lisans tezinin ilgili bölümlerinden özetlenerek hazırlanmıştır.
Vaiz. Diyanet Selçuk Eğitim Merkezi/ XIV. Dönem Kursiyeri. Yazar, Alıkara Ü.Sos .. B.Est. islam Hukuku
bilim dalında "Zeydi Usulcüleriıı Kaynak Aıılayışı" isimli doktora tezini hazırlamaktadır.
618 Fatih YÜCEL
te alarak yapmaya gayret ettik. Yazar bu eserini, fıkhı aslına döndürme çabasının ürünü olarak kaleme almıştır. O'nun eserini değerlendirirken, yazarın
fıkıh tarihine bakışı, eserini telif ederken dikkate aldığı yöntemi ve şer')
hükmün kaynaklarına yaklaşım biçimi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca
yazarın hadisleri kullanım noktasında metodik davranıp davranmadığı da
irdelenmeye çalışılmıştır.
l.SEYYİD
sABIK
l.l.HAYATI
Fıkhü's-Sünne
müellifi Dr. Seyyid Sabık et-Tihami 1915 senesinde
Menlifiye şehrinde doğdu. 1928 yılında Ezher Üniversitesine katıldı,
1945 yılında da Külliyetü'ş-Şeria'dan mezun oldu. 3
Mısır'ın
"İcazetü't-Tedris"
(ders verme yetkisi)'le "Alimiyye"diploması aldı.
bağlı dini enstitülerde ve Mısır Milli Eğitim
Bakanlığında eğitim-öğretimle meşgul oldu. 4 Daha sonra kendisine Yüksek
Öğretim Bakanlığına bağlı İslami Araştırmalar Enstitüsünde ve Ezher
fakültelerinde ders verme hakkı verildi. 5
Ezher
Üniversitesine
Mekke-i Mükerreme'deki "Mısırlılar Komitesi"ne müdür olarak tayin
edildi. Ardından Mısır Vakıflar bakanlığı İslami kültür bölümü müdürü oldu.
Hemen akabinde bakanlığa bağlı İslami davet bölümünün ve Eğitim
İdaresinin genel müdürlüğünü yaptı. 6
Seyyid Sabık daha sonra, Mekke-i Mükerreme İslami Araştırmalar ve
Fakültesinde öğretim üyesi 0larak çalıştı. Ardından Sosyal Bilimler
Enstitüsü başkanı oldu. 7 Yazar, 1395-1418/1975-1997 yılları arasında
çalıştığı ümmü'l-Kura Üniversitesinde sırasıyla Hukuk (kaza) bölümünde ve
Sosyal Bilimler Enstitüsünde Öğretim Üyesi olarak hizmet etti. 8
Şeriat
Pek çok kongreye iştirak eden Yazar, Moskova'da yapılan I. Dünya BaKongresine de katılmıştır. 9 Yazarın, İslam düşünce ve akidesini yayma
konusunda büyük ve dikkate değer katkıları olmuştur. Müellif, aynı zamanda
yüksek lisans ve doktora seviyesinde ilmi teziere danışmanlık yapmış ve
müzakerelerde bulunmuştur. 1994 yılında dünya çapında İslam hizmetinde
Kral Melik Faysal ödülünü almıştır.
rış
10
-----
10
Demlci, Abdullah b. ömer, Btyanat An Fazfleh ed-Duktur S<Y.J!id Sabık et-Tihdmt, CiimJatü ümmü'lKurii el-Memleketu'l-Arabiyye es-Suüdiyye Vizaratü't-Ta'limi'l-Ali, 2001, 469/405.
Halid Hasan, el-ümmetü Tebld "Faklhü's-Sünne", el-Usre, Muharrem 1421Hicr1, sayı: 83, 28; Dem1c1,
a.y.
Demld, a.y.
a.y.
Halid Hasan, a.g.m., 28; Demid, a.y.
Abduh, Abdullah b. Abdurrahman, "Ma'lumat An Muteakid Maa'l-Camia", el-İdaretü'l-Amme li'ş­
şuuni'l-İdariyye ve't-Tatvir ve'l-Mütebea, Kısmu's-Sicili'l-Am, CamiaHi ümmü'l-Kura, 2001, 540/535.
Demld, ay.
Dem1c1, a.y.; Halid Hasan, a.y.
·
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 619
Sabık,
Ümmü'l-Kura Üniversitesinden 1418/1997 yılında yaş haddin2000 senesinde de vefat etmiştir.
olmuş, 11
den emekli
1.2.ESERLERİ
Yazann eserleri şunlardır:
a-Fıkhü's-sünne,
eser
fıkha
dairdir.
el-Fethu li'l-'A'lami'l-Arabi, Kahire, 1990 (üç cilt). Bu
bu eser yardımıyla tespit etmeye
Yazarın fıkhi görüşlerini
çalışacağız.
b-el-Akaidü'l-islamiyye, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1992.
Yazar bu eserinde isminden anlaşıldığı gibi İslam akidesinden bahsetmekte olup, eser, Üsre Dergisi'nde çıkan bir makalede şöyle tanıtılmıştır: "
Yazar eserinde, Kelam ulemasının içine daldığı hassas meseleler hakkında
hiç tartışmaya girmeksizin, geniş bir şekilde islam akldesinden
bahsetmiştir. "12
Yazar eserde genel olarak, İman ve amel, Allah'ı(c.c) bilmek, Allah'ın
(c.c) zat-ı üluhiyyesi ve sıfatları; kader, melekler, cinler, semavi kitaplar,
peygamberler, ruh, kıyametin alametleri, kıyamet günü, hesap, cennet ve
cehennem konularından söz etmiştir. 13
c-İslamüna, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, t.y. Bu eserinde yazar, ayet ve
hadislerle İslam dininin özelliklerinden bahsetmekte, özellikle bu dinin ruhi,
ahlaki ve toplumsal yönlerine dikkat çekmektedir. 14
d-Anasıru'l-Kuwe
fi'l-İslam,
Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, Lübnan,
1986.
Sabık bu eserinde de, İslam'daki güç kaynaklarına değinmiş; inanç
kuweti, ahlak, ilim , iktisat, toplumsal aksiyon kuvvetleri olan hürriyet, adalet, amel, helal rızk, teşri'(yasama), edebi kurallar, barış, antlaşmalar ve savaş bölümleri v.b. konuları ele almıştır. 15
e- İslam Daveti (tre. Ahmet Gürtaş), İslam'ın İlk Emri Oku Mecmuası,
Konya, 1971 (151 sayfa).
1.3-HAKKINDA SÖYLENENLER
hakkında olumlu ve olumsuz pek çok şey söylenmiştir. 16 Bir çok
araştırmacının ifade ettiğine göre yazar, kişilik olarak yumuşak huylu, zühd
Yazar
11
'
2
13
14
15
16
Abduh, a.y.
Halid Hasan, a.y.
seyyid Sabık, el-Akdidü'l-isldmiyye, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1992, 7, 17, 35, 50, 91, 109, 131, 157, 171,
221, 243,257, 277, 289.
Bkz.:İsldmünd, 18, 131, 209.
Bkz.,Andsıru'l-Kuvvefi'l-islam, 9, 35, 69, 99, 135,203.
Mısırın Eski Vakıflar Bakanı Vekili şeyh Mansuri'r-Rifili yazarın hayatını islam'a adadığı kaydederek
yazar hakkında şunları söylemiştir: "Şryh Sry,yid Sabık seçkin birJakih idi. Bir meselryi dinler, bütün
fikrini o meselrye verir ve o mesele
hakkında
güncel durumlara ve toplumsal kurallara
mutabık
ve
620 Fatih YÜCEL
ve takva sahibi, İslami meselelere ve ümmetin dertlerine çözüm arayan, nüktedan biriydi. Hayatını ilme ve irşada adamış, verdiği sayısız konferansla
gençliğe ve İslam toplumuna rehber olmuşturY
Hakkında
yöntemi
olumsuz
görüş
belirtenlerden biri olan Elbilni, onu hadis
açısından eleştirmiştir. 18
2. SEYYİD S.ABIK'lN FIKHÜ'S-SÜNNE ADLI ESERİ VE ESERDEKİ
FIKHI GÖRÜŞLERİ
Müslümanların Kur'an'ı ve Sünneti anlama ve bunların gereklerini
yerine getirme çabaları, Kur'an'ın indirilmeye başlanmasından itibaren
günümüze kadar süregelmiştir. Bu çabalar, hicri II.asırla birlikte ortaya
çıkmaya başlayan ilim dallarıyla da kendilerini ifade etmişlerdir.
İnsanların, ibadetleri ile, fıkhi muamelelerini İslam'ın belirlediği
biçimde yerine getirebilmeleri için, Kur'an ve Sünnet nassları temel alınarak
sosyal hayatın gereklerinden kaynaklanan fıkhi içtihat faaliyetleri de vahiy
dönemi ile başlayıp günümüze kadar devam etmiştir.
Zaman ilerledikçe, oldukça çeşitli ve farklı içtihat anlayışlan ve
yöntemleri geliştirilmiştir. Önceleri Ehl-i hadis ve Ehl-i re'y olarak görünen
temel yaklaşım, daha sonra bir anlamda ekolleşerek, fıkıh mezheplerinin
oluşmasına zemin hazırlamıştır.
Farklı metotlar kullanarak hüküm çıkarma faaliyetine hizmet eden fakihleri zamanla halk, dini anlamada ve yaşamada rehber olarak almış;daha
17
"
uyumlu.fttvalar verirdi. Bizlere geniş ıijUklar açt1. Onun sayesinde düşüncesizlik ve istikrarsizliktan
kurtulduk." a.y.
Yine yazar hakkında Dr. Abdussabur Şahin fıkhın mihrabı nitelemesinde bulunmuş ve "Aramtzdan göçenJakih tek başma bir ümmet idi.Makam ve mevki için kendini helak etmedi. O.fikhm ve usulünün
mihrabmda en {yi makamlara lqytk olmasma rağmen,Jakihlereyakışır bir uz/et içindeyaşadt. Şeyh,
sonraki.fikth alimlerinin dalmtş olduğu.fikhf çekişmelerden uzak olarak ve ümmete zorluk veren meselelerden kaçmarak "kolaylaştırma ruhuyla" eserlerini telifetmryi sürdürdü. Ve böylelikle şr;yh, asnmızm
ve bütün mijftülerin biricik .fikhf öğretmeni oldu." Halid Hasan, "el-Ümmetü Tebki "Fakihü's-Sünne",
el-Usre, Muharrem 142 ı Hicri, sayı: 83, 29.
Dr. Atıf Iraki (Kahire üniversitesi İslam Felsefesi Hocası): "Cezbedici ve etkilryici.fikirleri olan Sryyid
Sabık, ilgi çekici.fikirler{yle dikkat çekmiş, sözde ve.fiil{yatta mutabtk olmqya özen göstenniştir." a.y.
Demici, a.y., Halid Hasan, a.g.m., 28,29.
Yazarın Fıkhü's-Sünııe adlı eserine eleştiri amaçlı yazılan Nasırüddin Elbani'ııin Temamü'l-Minne adlı
eserinde ifade edilen eleştirileri buraya almayı uygun gördük. Elbanl eleştirilerini temelde yazarın hadis
konusundaki eksiklikleri ve bu konuda yaptığı hatalar üzerine bina etmiştir. Bu eleştirile ri, ondört noktada toplayan yazar, Fıkhü's-Sünne müellifinl ciddi biçimde tenkit etmiş, ve 4 73 sayfalık eserinde, yazarnı bu hatalarını örneklerle is bat etmiştir.
Elbanl'nin, Yazar içineleştilerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Hadis zayıf olduğu halde, seyyid Sabık hadis hakkında susmuş ve okuyucuyu bilgilendirmemiş tir.
2. Bazı hadisleri tahkik ehli zayıf saydığı halde, seyyid Sabık hadisi kuvvetlendirmiştir.
3. Bazı sahih rivayetleri Seyyid Sabık zayıf saymıştır.
4. Sahihayn'de ya da ikisinden birinde hadis geçmesine rağmen, hadisi diğer kitaplara izafe etmiştir.
5. Aslı olmadığı halde bazı hadisleri sahihaynden birine nisbet etmiştir.
6. Sahih hadis olduğu halde kıyasa başvurmuştur.
7. Zayıf olduğu halde, zayıf görüşü tercih etmiştir.
8. Sahih hadise muhalefet etmiştir.( Elbanl, Muhammed Nasıri.iddin, Temamü'l-Minne.fi Ta'lfki Ald
Ftkhü's-Sünne, Mektebetü'l-İslamiyye, Amman, 1408, 12, 13).
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 621
sonra bunların zorunlu bir sonucu olarak mezhepler teşekkül etmiştir. Önceleri hür düşüneeye dayalı olarak kaleme alınan eserler bu dönernden sonra,
ister istemez belli bir mezhebe bağlı olarak·kalerne alınmaya başlanmış, nadiren yöntemini geliştirip kendi usulüne göre eser veren fakihler görülmüş­
tür.
İslam dini prensip olarak fikri kölelik anlamına gelen körü körüne taklidi reddetmesine rağmen, 19 çoğu zaman insanlarırnız taklit esaretinden kendini kurtararnarnış ve mezhep görüşlerinden dışarıya çıkamamıştır. Mezhep
taassubu nass merkezli metodik düşünceyi dondurmuş, zaman zaman bütün
gayretler, mezhep görüşlerinin diğerlerine üstünlüğünün ispatı yönünde sarf
edilmiş, sırf bu anlayış sebebiyle bir takım içtihadi hükümler sosyal hayatta
olumsuz sonuçlar doğurmasına rağmen yürürlükte tutulmuş, yeni bir içtihatla veya diğer mezhepterin makul çözümlerinden istifadeyle bu olumsuzluklar
aşılabileceği halde bu yapılarnarnıştır. 20
Özellikle günümüz açısından klasik dönem fıkhının yenilenernemesi,
sosyal hayat ile Fıkıh disiplini arasında bir farklılaşmaya neden olmuştur.
Tarih içerisinde, içtihat faaliyetinden ziyade, taklitçi bir tutum
Ancak, zamanın ve hayatın akışı ilerledikçe yeni
dururnlar ve hadiselerin ortaya çıkmasıyla fıkıhta yeni yöntem arayışı içine
girilmiş; bazı fakihler yeniden içtihat düşüncesine dönülmesi gerektiğini
savunurken; bazıları da hem içtihat hem de geleneğin birikiminden en uygun
olanı tercih, yani görüşler içerisinden uygun görülenin tercihi söylemini
ortaya atrnışlardır. Bu problemin çözümü için çoğunlukla içtihatların
yenilenmesi görüşü yinelenmekte ve bu yönde çabalar yoğunlaşrnaktadır.
Seyyid Sabık'ın Fıkhü's-sünne adlı çalışması da, kendi ifadesiyle, bu çözüm
çabalarından biri olarak ortaya çıkmıştır.
yaygınlık kazanmıştır.
2.1.
Fıkhü's-Sünne
Yazar Fıkhüs-Sünne adlı eserini 1940'lı yıllarda
Hasan el-Benna'nın teklifi üzerine telif etmiştir.
yetişkin
bir genç iken,
21
Halit Hasan'ın ifadesiyle yazar Fıkhü's-Sünne isimli kitabını, mezhep
kitaplannda dağılmış bulunan görüşler ile önceki fukahi'mın kitaplarında
geçmeyen ancak yirminci yüzyılda ortaya çıkan muasır meseleleri, hükümleri
orta bir yol takip ederek yazdı.
Yine Seyyid Sabık ve Halit Hasan'ın ifadelerine göre bu eser, bütün fetvalarda ve hükümlerde belli başlı fıkıh ekallerinin düştüğü taassup ve taraf
tutma hatasına düşmeksizin, bu hükümleri asli iki kaynak olan Kur'an ve
sünnete döndürmekle diğer kitaplardan ayrılmaktadır. Bundan dolayı da
"
2
°
21
Maide, 5/ 104; Enbiya, 21/53-54; Lokman, 31/ 21; Ahzab,33 167.
Köse, Saffet, islam Hukuk Düşüncesinin Bazı Problemleri-Bir Zihniyetin
41, 42.
Halid Hasan, a.g.m._, 28.
Eleştirisi-,
islamiyat, c. 2, s.
ı,
622 Fatih YÜCEL
kitap,
şimdiye
kadar büyük bir bir
şöhret kazanmış
ve bir çok dile tercüme
edilmiştir. 22
Başta İngilizce olmak üzere pek çok yabancı dile yapılan çevirilerinin
de gösterdiği gibi, eser, hem yazıldığı coğrafYada, hem de diğer İslam beldelerinde olmak üzere Müslümanlar arasında belli bir yaygınlığa ulaşmıştır.
Eserin tasnifi, klasik fıkıh eserleriyle benzerlik gösterse de, özellikle
muamelat ve ceza hukuku bölümleri kendi iç tasnifinde diğerlerine göre
farklılıklar göstermiştir.
Kitap; istifade ettiği kaynak şahsiyetler açısından değerlendirildiğinde,
Hanbeli ve Selefi olarak bilinen alimlerden 23 ağırlıklı olarak istifade edildiği
ve onların genel anlayışının -çoraplar üzerine meshin şartsız kabulü 24 ve
kasten geçirilen namazın kazasının olmayacağı görüşünü tercihi 25
meselelerinde olduğu gibi- esere yansıtıldığı görülmektedir.
2.2.ESERİN TELİF YÖNTEMİ
Eserin telif yöntemi ifadesinden
hangi ilkeleri göz önüne aldığıdır.
kastımız yazarın,
eseri kaleme
alırken
içtihat söylemi başta olmak üzere, verilmiş fetvalardan/içtihatlardan en
kolay ve en uygulanabilir olanı tercih ederek avama iletmek; ya da avaını
geniş çözüm önerileriyle baş başa bırakarak -onları etki altında bırakmadan
ve her görüşün de delilini zikrederek- dileyenin dilediğiyle amel etmesi şek­
linde bir yaklaşım biçimi eserin karakteristik özelliğidir. 26 Yazar eserinde
bazen zayıf görüşleri eleştirerek okuyucuyu uyarma yoluna gitmiş; bazen
sadece bir görüşü aktararak onu tercih ettirme 28 yolunu seçmiştir.
27
Eserin telif yöntemini
şu
maddelerle örneklendirebiliriz:
1.1.1.24 2.2.l.Geniş Çözüm Önerisi Sunması
Sıkıntı ortamındaki
insanlara yeni çözümler üretme çerçevesinde öne
sürülen "geniş çözüm" mantığı, yazarın kolayıaştırma anlayışının bir
sonucu olarak ortaya çıkmıştır denilebilir.
O'nun "Mükellifin, her biri bir delile dl{Jlanan bu görüş/erden, kalbinin kanaat getirdiği herhangi birini seçmesi gerekir. Allah(c.c) daha
22
23
Halid Hasan, a.y.
Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, I, 54, 55.
,,
A.y.
25
seyyid
seyyid
seyyid
seyyid
26
27
28
Sabık, Fıkhü's-Sünne,
Sabık, Fzkhü's-Sünne,
sabık, Fıkhü's-Sünne,
sabık, Fıkhü's-Sünne,
I, 241-243
I, 334
I, 54-55.
I, 238-240.
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 623
tyi bilir"sözü, yazarın, geniş çözüm önerisi
tirmesi bakımından dikkate değerdir. 29
anlayışının altyapısını
dile ge-
Yazar bu düşüncesini Mısır'da çıkarılan bir kanun hakkında aşağıda
ifadeleriyle de desteklemektedir: "Hakkında açık ve sarih n as
bulunmadığı cihetle çıkartılan kanun,Jakfhlerin içtihatlarından istifade edilerek hazırlanmış ve bu kanunla insanlardan zorluğu kaldırmak, müsamaha
dini olan İslam'ın ruhuna uygun düşenyoldanyürüyerek kolaylıkgözetilmiş­
tir. ıı3o
söylediği şu
Yazar kaza bölümünde de düşüncelerini destekleyici mahiyette olan şu
ifadeleri serdetmiştir: "İçtihadın sona erdiği asırdan sonra kadı, Kitap ve
Sünnetle birlikte, müçtehit imamların görüşlerine başvurur ve hak üzerinde
birleşen en kuvvetli görüşü tercih eder. "31
Yazarın belki de bu konudaki en dikkate değer ifadesi Muhammed
Yusuf el-Kindi'den naklettiği aşağıdaki ifadelerdir: "İbrahim b. Cerrah h.204
senesinde kadı tayin edildi. Ömer b. Halid der ki: "İbrahim b. Ce/Tah gibi bir
kadzyla arkadaşlık etmedim. Ona katip olarak atandığımda, notlarını ona
okudum. Allah(cc)'m kalmasım istediği kadar onunla kaldım ve bana bazı
görüşlerini kaydettirdi. Hüküm verdiği zaman, not difterini sicil tutmam için
bana verdi. Onun içinde şunları yazılı buldum: "Ebu Han!fe şöyle dedi:
"(.. .)Bir satırda; İbn Ebi Leyla şöyle dedi: (.. .) Başka bir satırda; Ebu Yuslif
şöyle dedi: ( .. .) Malik şöyle dedi: (. . .)" Sonra onda çizgi gibi bir şey buldum.
Anladım ki bu görüşü tercih etmiş. Ben de onu sicile kaydettim. "32
Geniş çözüm önerisi söylemini ifadelendiren Yazar, belli bir mezhebe
göre hüküm verme konusunda da şunları kaydetmiştir: "Bazı alimler,
zorluğu ve fikirlerin kanşmasım engellemek için kadfnin hükümde belli bir
mezhebi tutması görüşündedirler. "33
Yazar çoğu zaman, görüş tercih etmeksizin arka arkaya pek çok alimin
zikrederek okuyucuya tercih serbestisi sunmaktadır. Yazarın bu tür
denemelerini fıkhın konularından örneklerle açıklamaya çalışacağız
görüşünü
1. Müellif, vitrin kazası konusunu incelerken vitrin kaza edilebileceği­
ni belirttikten sonra, kazanın vakti konusunda net bir bilgi vermeyip, bu
konuda alimierin görüşlerini beyan ederek okuyucuyu seçme serbestisi ile
baş başa bırakmıştır. ifadelerinde geçtiğine göre, burada okuyucu vicdanına
en uygun gelen görüşle amel edecektir. Yazarın böyle bir tutum içine girmesi
Nasıruddin Elbani tarafından eleştiriimiş tir. 34
29
30
31
32
33
34
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 334
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ll, 388.
seyyid sabık, Fıkhü's-Sünne,III, 364.
Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne,III, 364.
Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne,ııı, 364.
Elbilni, Muhammed Nasırüddin, Temamü'I-Minnejf Ta'lfki Ala Fıkhü's-Sünne, Mektebetü'l-İslamiyye,
Amman, 1408, 13.
624 Fatih YÜCEL
Yazann ifadeleri şöyledir: "Cumhur ulema vitrin kazasının meşru olduğu görüşündedir. Rivayet edi/diğine göre: "Rasulullah (s.a.s.), sabahiadı­
ğında vitri kılardı. "35 Yalnız vitrin kaza edileceği vakitte ihtilqf edilmiştir.
HanifiZere göre, rnekruh vakit/erin
Şqfi 'flere göre,
kaza edilebilir.
gece vtya gündüz herhangi bir vai?Jtte kaza edilebilir.
Malik ve Ahmed'e göre, sabah
edilir. 36
1.1.1.25
dışmda
2.2.2.Kolaylık
namazım kılmadanJecirden
sonra kaza
Prensibine Riayet Etmesi:
Yazar, İslam'ın temel prensiplerinden olan bu prensibi pek çok konuda
uygulamaya çalışmıştır. 37
"Hakkında açık ve sarih bir nasszn bulunmadı/Jı yerlerde içtihatlardan
kolay ve zorluğu kaldıncı olanı tercih etmek, müsamaha dini olan İslamın
ruhuna uygun düşen kolaylzklardandır", 38 diyen yazar bu mantığını da bizzat
kendi ifadeleriyle anlatmıştır.
Yazar'ın
bu ilkeyi kullanımına örnekler:
1. Besınelenin açık mı gizli mi okunacağı konusu ihtilaflıdır.
Rivayetlerin bu konuda farklılaş·masından kaynaklanan bu ihtilafı yazar,
aşağıdaki gibi çözerek kolaylık ilkesi gereği kolay olanı yani "ikisi de caizdir"
çözümünü tercih etmiştir. "Besmele bazen açık. bazen gizli okunur. İkisi de
doğrudur.» 39
2. Yazar, Cenazenin önünden mi yoksa arkasından mı yürümenin hakonusuna değinirken, «Cumhuru ulema önünden yürümtyi, Hanifiler ise arkadan yürümryi tercih etmişlerdir. Zahir olan, hepsini yapmak
konusunda genişlik olduğudur. Bu ihtilqftan, hepsinin de mübah olduğu ve
kolaylığı gerektirdiği ortaya çıkmaktadm>. diyerek bu ilkeyi işletmiştir.
yırlı olduğu
40
3. Yazar Cenazeye saygı olarak ayağa kalkma ya da kalkınama konusunda alimierin görüşlerini vererek, tutumu kişiye bırakmıştır. Yazarın ifadeleri şöyledir: <<Alimler bu meselede ihtilqf etmişler; bazıs.z cenaze geçerken
kalkmanın rnekruh olduğu, bazısı müstehap olduğu görüşünü benimsemiş tir.
Kalkmayı ve kalkmamayı mübah görenler de olup hepsinin kendince hücceti
35
36
37
38
39
40
Ebu Davud, Süleyman b.Eş'as es-Sicistani, es-Sünen, (Hattabi Şerhi ile Beraber), Humus, 1388/1969,
Salat 341, (1431); Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa, es-Sünen, Humus, 1387/1967, Sal:h 342, (465).
seyyid Sabık, Frkhü's-Sünne; ı, 173.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 22,54,55.
seyyid Sabık, Frklıü's-Sünne, II, 388.
seyyid Sabık, Frklıü's-Sünne, ı, 120.
seyyid Sabık, Frkhü 's-Sünne, ı, 331.
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalannda izlediği Metodu 625
ve delili vardır. Mükellifin, bu görüşlerden kalbinin kanaat getirdiği birini
seçmesi gerekir. Allah(cc) daha tyi bilir.» 41
4. Elbisenin ve bedenin temizliği hususunda yazar: "Elbistye ve bedene
kan gibi görünen bir necaset bulaştığı zaman necaset gidinceye kadar yı­
kanmaları gerekir. Yıkandıktan sonra giderilmesi güç bir iz kalırsa bu ilke
olarak qffolunur" 42 derken, "Kişi üzerine sıçrayan ştyin su mu, sidik mi olduğunu anlayamazsa, somzası gerekmez. Sorulan kinsenin de pts su olduğu­
nu bilse bile cevap vermesi gerekmez. Bu sıçrayan ştyi yıkaması vacip değil­
dir >> 43 diyerek kolaylık ilkesine göre hükmetmiştir.
oruç tutma konusundaki aşağıdaki görüşleri de hayli ilginçifadeleri kolayıaştırma yönünde olmuştur: «Aşzrz ihttyar erkek ve
kadın ile , tyileşmesi ümit edilmtyen hastaya ve çalışmaya devam etmeden
geçinebilecek rzzzk bulamayan kimselerden ağır işlerde çalışanlara ruhsat
vardır. İşte bunların tümüne oruç tutmak agır geleceğinden, bütün sene
boyunca oruç tutma imkam bulamaz/arsa jftar edebilirler». 44
5.
tir.
Yazarın
Yazarın
1.1.1.26 2.2.3.Dinin Amaçlarını Dikkate Alması
Müellif kitabını
düşüncesini aşağıdaki
telif ederken bu ilkeyi de göz önüne
cümlelerle ifade etmiştir.
almış
ve bu
"Dinin ttikat ve ibadetle ilgili hükümleri zaman ve mekamn değişmesi
ile değişmez. Diğer hükümler ise -maslahat, siyasi işler ve harb durumlan
gibi zaman ve mekanın değişmesiyle değişen unsurlar- her asırda insanların
maslahatlarzna uygun düşsün , Ulu'l-emr'in hak ve adaleti yerine getirmesi
mümkün olsun dtye ana hatlar7J7la zikredilmiştir. İslam'daki her talimat ile
dinin , aklın, neslin, canın ve malın muhqfazası kastedilmiş tir. "45
Yazar, Makasıdü'ş-şeria prensibine başvurmuş 46 ve verdiği hükümlerde
bu temel ilkeyi dikkate almaya gayret etmiştir. Bu cümleden olarak özellikle
muamelat sahasında kişilerin haklarını koruyucu önlemler almayı ve onlardan zararların defedilmesini öncelemiş47 , muamelelerde kolaylık olsun diye
örfe de sıkça başvurmuştur. 48
Eserinin yöntemini, geniş çözüm önerisi, kolaylık ve esneklik prensibi
ve dinin amaçlarını dikkate alması gibi ilkelerden oluşturan yazar, özetlemek
gerekirse, kolaylık ve esneklik prensibine pek çok meselede yer vermiş, özellikle de dört mezhep imamının tercih etmediği görüşleri bu mantık dahilinde
4
'
42
43
44
45
46
47
48
seyyid Sabık. Ftkhü's-Sünne, ı, 334.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, I, 26
seyyid sabık, Ftkhü's-Sünne, ı, 28.
seyyid sabık, Ftkhü's-Sünne, ı, 468
seyyid Sabık, Ftkhü's-Siinne, ı, 8.
Seyyid Sabık. Ftkhii's-Sünne, I, 22, 33( Makasıd konusu güncelliğini ve önemini giderek artırmaktadır.
Bu konu hakkında genel ve özet bilgi için bkz. Pekcan, Ali, islam Hukukunda Gaye Problemi, istanbul,
2003)
seyyid Sabık. Ftkhü's-Sünne, III, 237, 256-259
Seyyid Sabık, Fıkhii's-Sünnc, ıı, 73, 260
626 Fatih YÜCEL
savunmuştur. 49 Çoğu
zaman da sadece rivayetleri ve fetvaları sıralayıp net
belirtmeyip geniş çözüm önerisi ve telfik mantığıyla hareket ederek
yeni bir yaklaşım, yeni bir yöntem denemeyi amaçlamıştır.
görüş
Yazarın belki de en çok kullandığı -özellikle de delil bulunmadığı ya da
delillerin hepsinin kuwetli olduğu yerde kullandığı- ilke "Nassm bulunmadı­
ğıyerlerde içtihatlardan kolay ve zorluğu giderici olan tercih edilir" 50 sözünde kendini bulan geniş çözüm önerisi anlayışıdır. "Nass olmadığı zaman
görüşlerden en uygunu tercih edilir" 51 sözüyle yazar bu tutumunu desteklemiş ve yeni bir yöntem olarak bu uygulamayı ortaya koymuştur.
Eser uyguladığı bu yöntemle yeni bir takım öneriler sunuyor gibi
görünse de yönteminin oturmaması ve tutarsızlığı açısından da eleştirilere
maruz kalmıştır. Mesela, Fıkhü's-Sünne'ye eleştiri amaçlı yazılan "Temamü'lMinne fi't-Ta'lfkı 'Ala Fıkhi's-Sünne" adlı çalışmada Nasırüddin Elbani,
yazarın ''geniş çözüm önerisi" adı altında sunduğu çözüm denemelerini
birbirine zıt göıiişleri arka arkaya zikrettiği ve tercih yapmadan konuyu sona
erdirdiği gerekçesiyle eleştirmiş 52 ve kitapta zikrettiği hatalar arasında buna
da yer vermiştir. 53 Ona göre, yazarın geniş çözüm önerisi yaklaşımı, delillerin
tercihini yapacak bilgisi olmayan insanlar arasında karışıklığa sebebiyet
verebilecektir. Bunun da, dini hükümleri oyun haline getirme riski fazladır.
Bu açıdan da yöntemin elverişliliği tartışılmalıdır. Yazarın yönteminin ana
ilkeleri olarak ele aldığı "kolaylık ve esneklik prensibine riayet etmesi ve
dinin amaçlarını dikkate alması" maddeleri ise zaten İslam dininin ve
hukukunun özünde var olan temel özelliklerdir. Dolayısıyla bunlar, yeni bir
öneri özelliği taşımamaktadır. Bu konuda yazar -çoraplar üzerine mesh
meselesinde54 olduğu gibi- diğer görüşleri ve konuyu -dinin yaşanılması
kolay olduğu gerekçesinderi hareketle olsa gerek- yeterince tahlil
etmemektedir. Böyle bir tutumun ise ilmi olmayacağı aşikardır. Bu anlamda
yazarın dini kolaylaştırmada biraz aşırıyakaçtığı da söylenebilir.
1.1.1.27 3. FlKlH TARİHiNE YAKLAŞlMI
3.1.Fıkıh
Mezheplerine Karşı Tutumu
3.1.1.Dört Mezhep İmaını
Dört mezhep imamını "selef" yani "öncekiler" olarak gören yazar, kimi
onlara değil de onları tabulaştıran taklitçi zihniyete karşı çık-
eleştirilerinde
49
so
51
52
53
54
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 48-50.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ıı, 388; III, 209.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, lll, 475.
Elbi\ni, Temamü'l-Minnefi Ta'lfki Ald Fıkhü's-Sünne, 13.
Elbani, Temdmü'l-Minnefi Ta'lfki Ald Fıkhü's-Sünne, 12, 13.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 54, 55a
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 627
maktadır.
muz onun
Konunun tam olarak anlaşılınasına
şu ifadeleri dikkat çekicidir.
katkı sağlayacağını umduğu­
"Dört mezhep imamına gelince bunlar da öncekiler gibi yapmışlardır.
-Hicaz bölgesi gibi- sünnete daha yakındı. Hadis bilenler hadis
rivayet edenler çoğunluktaydı. Bazısı ise -Iraklılar gibi- rey tarqftanydılar.
Çünkü vahyin doğduğu yerden uzak olmaları sebebiyle hadis hqfizları azdı.
Bu imamlar, olanca gayretleriyle insanlara dinlerini öğretmeye ve onları hidayete erdirmeye çalıştılar. Onlar kendilerinin taklit edilmesiniyasaklayarak
şöyle diyorlardı: "Bizim delilimizi bilmeden bir kimsenin sözümüzü söylemesi
caiz değildir" Mezheplerinin sahih hadis olduğunu açıkça belirtmişlerdi.
Çünkü maksatları, Rasulullah(s.a.s.) lifendimiz gibi masum kabul edilip
taklit edilmek değil, bilakis insanlara Allah 'ın hükümlerini anlatmada
yardımcı almaktı. "55
Yalnız bazısı
3.1.2.Fıkıh
Mezheplerine Eleştirileri
Yazar ortaya bir fıkıh kitabı koymuştur. Doğal olarak ta iddialarını
temellendirmek, katılmadığı görüşleri belirtmek ve delillerini eleştirrnek
durumundadır. Bu meyanda yazar, katılmadığı ve zayıf telakki ettiği
görüşleri ifadelendirirken, dört mezhep imamının zayıf kabul ettiği
görüşlerini ve dayandığı delilleri de eleştirmiştir. Aşağıda nakledeceğimiz
örnekler, bu konuya açıklık getiren bir durum arzeder.
Yazar, "namazda elleri kaldırma" konusunda var olan pek çok hadise
elleri kaldırmayan Hanefileri ve Hanefilerin görüşlerine temel teşkil
eden hadisi rivayet eden sahabi İbn Mes'ud'u da eleştirmiştir. Yazara göre
Hanefiler, zayıf bir görüşün etrafında dönüp dururken, İbn Mes'ud da pek
çok konuda unuttuğu gibi bu konuda da unutmuştur. Nitekim o, felak ve nas
surelerinin Kur'an'da olduğunu da unutmuştur.(!) 56 Yazar bu görüşüne
Nasbu'r-Raye yazarı Zeyla'i'yi de alet etmiştir. Zeyla'i bu konuda Yazar
Seyyid Sabık'ı desteklemezken, Seyyid Sabık burada Zeyla'i'nin görüşlerini
rağmen
çarpıtarak aktarmış tır. 57
Yine Yazar, Hanefileri yemin keffaretinde İbn Mes'ud'un şaz kıraatini
delil kabul ederek keffaret orucu için "peşpeşe" kaydı koymalarından
dolayı ve vitri müekked sünnet değil de vacib kabul etmelerinden dolayı
eleştirmiş tir. 59
58
3.2.Taklit ve Duraklama Devri
55
56
57
58
59
Seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, ı, 11.
Seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, ı, 126, 127
Zeylai, Abdullah b. Yusuf, Nasbu'r-Raye li Ehiidisi'l-Hidaye, Mektebetü'r-Riyadi'l-Hadiseh, 2.bsk., t.y., ı.
398
Seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, Il, 75
seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, ı, 168, 169
628 Fatih YÜCEL
Yazar, taklit ve duraklama devrini mukallidier devresi diyerek inceleBir çok ifadesinde yazar, fıkıhta İçtihadın yerini taklide bırakmasını
ve sonraki dönemlerde taklit anlayışıyla eser kaleme alınmasını hatalı bulmakta; bunun Müslüman Toplum üzerinde olumsuz sonuçlara yol açtığını
aşağıdaki ifadeleriyle vurgulamaktadır.
miştir.
"Sonraki insanların gayretleri azaldı, azimleri zaylfladı. Onlarda hikaye ve taklit huyu harekete geçti. Her topluluk kendi mezhebinin muayyen
görüşü ile yetinerek onun etrqfinda dönüp durmaya ve taassupla onu savunmaya başladı; onun zqferi için bütün kuwetini kullanmaya ve imamının
görüşünü Allalı(cc) 'ın sözü mertebesine çıkarmaya çalıştı. İmamının verd(ği
Jetvaya ters düşen bir mesele hakkında kendisini Jetva vermeye yetlcili
görmedi İmamZara güvenme o dereceye ulaştı ki hatta Kerlıf "ashabımızm
görüşüne ters düşen bir ayet ya da hadis, ya mensuhtur veya tevil
edilmiştir" demiştir. "60
.
Nitekim yazar biraz daha,ileri giderek "Mezhep/eri taklit ve taassup
sebebiyle ümmet Kur'an ve Sünnetin hidayet yolunu kaybetti. içtihat
kapısı kapalıdır sözü ortqya çıkarak, şeriat fokahanın sözleri ,
fokahanın sözleri de şeriat kabul edildi." "Ebu Zurd' hocası Bulkinf'ye:
"Şeyh Tak7J1Yüddin içtihat araçlarını mükemmelleştirmişken niçin içtilıatı
ihmal etti? dtye sorunca, Bulkin i sustu. Ebu Zürd' şöyle dedi: "Bence
içtihatdan kaçışları dört mezhep üzere olan Jakilılere verilen görevler
sebebiyledir. Çünki bu mezheplerden çıkanlar makama nail olamayacak/ardır
; hüküm verme hakkından malırum kalacaklar , insanlar onlara Jetva
sormaktan sakznacaklar ve onlara bidatçı dtyecekler". Bunun üzerine Bulkinf
güldü ve onu bu konuda haklı buldu. "61
Bu devrin tahlilini yapan yazar, ''yeniden içtihat" düşüncesini harekete
geçirmeyi, "taklit"den uzaklaşmayı, "mezhep tassubunu terketmeyi", "ilmf
bağımsızlık" ve ':fikri serbesti" düşüncelerini harakete geçirmeyi çözürri
olarak sunmuştur.
tarihini analiz ederken de çok iddialı söylemlerde
ümmetin mezhep imamlarını taklit sebebiyle Kur'an ve
sünnetin hidayet yolunu kaybettiğini(!) iddia eden yazar, uygulamanın
gerektirdiği mezhep gerçeğini görmezden gelmiştir. Kendisinin ortaya
koyduğu Fıkhü's-Sünne adlı eserin dinin doğru yorumunu yansıttığı
söylenebilir mi? Neticede yazar da ulaştığı rivayetler çerçevesinde kendi
anlayışını ortaya koymuştur. Nitekim bu eserden etkilenerek yazarın
görüşleriyle amel eden pek çok okuyucu bulunmaktadır. Dolayısıyla, yazarın
taklidi aşırı yergisine, yazarı taklit edenler de düçar olmaktadırlar.
Yazar,
fıkıh
bulunmuştur.
6
°
61
Kerhi'nin bu sözü hakkında değerlendirmeler için bkz. Pekcan, Ali, İslam Hukuku Literatüründe Fıkhın
Genel Kurallarına Dair ilk Risale ( Kerhi'nin (v. 340) "el-Usül" adlı Risalesinin Çeviri ve Değerlendiril­
mesi), İslami Araş. Dergisi, Cilt. 16 (2003), s. 293-307
Seyyid Sabık, F1khü's-Siinne, ı, 12.
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 629
Yazarın
mezhep imamlarının yukarıda ifade ettiğimiz tercihlerine yöde insaf sınırını aşmıştır. Neticede onların tercihleri de yorum farklılığının bir yansımasıdır. Tarihte farklı yorumlar hep var olagelmiş­
tir. Bunun da olması doğaldır. Ancak müellifin tarafsızlığını koruyamadığı ve
özellikle Hanefiterin görüşlerini, yeterince incelemeden ve bağlı olduğu geleneğin de tesirinde kalarak uygunsuz bir dille eleştirdiğini belirtmekte de yarar vardır.
nelttiği eleştiriler
4. YAZARlN FIKIH USULÜ İLE ALAKALI BAZI TERCiHLERİ VE
DEGERLENDİRİLMESİ
Yazarın fıkıh alanında yaptığı
a. ibadet, muamelat ve
için şunlar söylenebilir:
bu
çalışma,
ukfıbat
bağlamında
değerlendirildiğinde,
çalışma
"İbadetlerde aslolan nakle uymaktır. "62 diyen yazar ibadet bölümünde
mümkün olduğunca nakle uymaya gayret etmiş ve İbn Hazm'dan naklen
"Zaylf hadis kzyastan evladır" 63 ve "sabit rivayet kryasa tercih olunur"64
diyerek bu konuda ne kadar nassa bağlı
olduğunu göstermiştir.
Yazar nascı tutumunu muamelat ve ukubat bölümlerinde de
sergilerneye çalışmıştır. Yazar, bu bölümleri ele alırken "Ölçü şeriat sahibinin
koyduğudur" 65 diyerek önce Kur'an'a ardından da Sünnete müracaat etmiştir.
Sırasıyla aşağıda değerlendireceğimiz diğer delilleri de kullanan yazar farklı
mezheplerden çokça istifade etmiştir.
b.
islam hukukunun kaynakları
ortaya şu tablo çıkacaktır.
bağlamında
bir
değerlendirme
yaptığımııda
Yazar, ana kaynak Kur'an'ı delil olarak kullanırken hükümlerin tavsiye
mi emir mi ifade ettiği meselesine örnek olan boşaninada şahit tutma meselesinde, Cumhurun ve bu konuda var olduğu ifade edilen icma'nm 66 tersine,
buradaki emri gerekliliğe hamlederek, Kur'an'ın zahiriyle hükmetmiştir. Bu
konuda sahabe üygulamalarını ve Şia kaynaklarında geçen hadisleri delil
olarak kullanan 67 yazar, böyle bir sonuca ulaşmıştır.
Şer'i
hükmün kaynağı olarak sadece mütevatir kıraatıerin delil kabul
ifade eden Yazar, şaz kıraatleri delil kabul eden Hanefileri
edilebileceğini
eleştirmiştir.
Sünneti ikinci temel kaynak olarak gören yazar, "Hadis varken, hadisin tersine hüküm beyan eden içtihatlar geçersizdir, "68 diyerek .hadise ne
62
63
64
65
66
67
68
seyyid sabık,
seyyid Sabık,
seyyid Sabık,
seyyid sabık,
seyyid Sab ık,
seyyid Sabık,
seyyid Sabık,
F!khü's-sünne,
Fzkhü's-Sünne,
Fzkhü's-Sünne,
Fzkhü's-Sünne,
Fzkhü 's-Sünne,
Fzkhü 's-Sünne,
Fzkhü's-Sünne,
I, 108.
I, 172.
II, 476.
II, 268.
II, 361.
II, 359-361.
II, 9.
630 Fatih YÜCEL
kadar bağlı olduğunu göstermiştir. Sahih rivayetleri delil olarak kullanan
yazar, ahad haberle şartsız amel etmiş ve zayıf hadislerle amel etmekten de
çekinmemiştir. Pek çok ifadesinde "Zqy!f hadisler birbirini kuwetlendirir" 69
diyen yazar, bu kuvvetten hareketle olsa gerek zayıf rivayetlerle amel etmiş­
tir. "Rasulullah 'ın fiili hüccettir,· başkasının fiiliyle değiştirilemez" 70 diyen
yazar sünnet konusundaki hassasiyetini teyit etmiştir. Yazarın bu hassasiyeti kanaatimizce Yazarı, önceki müçtehitler sanki başka delilllere dayanarak
içtihat etmiş ve asıldan sapmışlar gibi Jikhi meseleleri aslınayani Kur'an ve
Sünnete döndürme" gibi yeterince açık olmayan ve tarihsellik açısından hiçbir yaklaşım içermeyen bir tutum içerisinde bulunmaya götürmüştür.
Yazarın
sünnet ve hadis konusunda kendine has bir yöntem
ve hadislerle amel konusunda bir yönteminin olmadığı
tetkiklerimiz sonunda anlaşılmıştır. Yazar hadisler konusunda da tutarsızlık
sergilemiş, Elbani'nin de ifade ettiği gibi pek çok zayıf rivayeti sahih
sayarken, 71 bir çok sahih rivayeti de zayıf saymış, 72 bir çok hadisin de
ravilerini hatalı zikretmiştir. Bu da yazarın hadis ilmi ve de sünnet
konusunda kapsamlı bir bilgiye sahip olmadığını göstermektedir.
sergileyemediği
73
Mesela, zayıf hadislerden mürsel hadislerle bazen amel eden yazar hutbe esnasında imarnın cemaate selam vermesi hadisinde olduğu gibi/4 namazda gülmenin abdesti bozacağına dair gelen mürsel hadisle amel etmemiştir. Bu da yazarın hadis konusunda olduğu gibi, zayıf hadisler konusunda
da yönteminin olmadığını ve mezhepçiliğe kaydığını göstermektedir. Bu anlamda yazarın aşağıda zikredeceğimiz delile bağlılık söylemlerinin de tutarlı
olmadığı görülmektedir. Delile bağlılık konusunda yazar, "Delilsiz görüş kabul edilemez" 75 diyerek delilsiz görüşün bir anlam ifade etmediğini beyan
etmiştir. Delile uyulması gerektiğini "İnsanların sözüne muhalif olsa da delilin gerektirdiğine uyulur" 76 sözüyle ifade etmiş olmaktadır. Yazar her ne kadar delile bağlılık ifadelerini serdetmişse de, bu onun eserci ve de selefi söylemiere sahip olmasından ileri gelmiş ve kendi delilinin kuvvetli olduğunu
savunmaktan öte bir şey yapamamıştır denilebilir.
İcmayı üçüncü kaynak olarak değerlendiren yazar, icmaya ters düşen
görüşler için: "İcmaya muhalifet eden görüşe itibar olunmaz" 77 demiş ve
icma konusundaki
konusunda da bazı
69
70
71
72
73
74
75
76
77
duruşunu belirlemiştiL Ancak, yazarın icmayı anlama
farklılıklar bulunmaktadır. Yazar, icmayı prensipte delil
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 170.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 490.
Elbani, Temamü'l-Minne, 47, 48.
Elbani, a.g.e., 12.
Elbani, a.g.e .. 43.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 270.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 267-268.
seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 343.
Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, li!, 284.
Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 631
olarak görmesine rağmen, helada konuşmanın hadisin zahirinin ifadesi gereharam olduğu, ancak "bu konudaki icmanın haram yasağını rnekruha
çevirdiği" yolundaki ifadesF8 icmayı anlamada sıkıntılara neden olmaktadır.
ği
Yazar, naklin olmadığı yerlerde kıyasa başvurmuş ve ibadet konuları
da dahil olmak üzere, "Avcı Müslüman ise, Yahudi ve Hıristiyanlarm köpekleri, şahinleri ve doğanlanyla avianmak caizdir. Bu onlann bıçaklannı kullanmak gibidir"79 sözünde olduğu gibi kıyasla hükmettiği pek çok mesele
olmuştur.
Müellif, nassın olmadığı yerlerde özellikle muamelat kısmında örf
ilkesine de başvurmuş ve "Nas bulunmadığı yerde öife müracaat edilir" 80
diyerek örfü delil olarak kullanmıştır. Örf konusunda genel usul kuralında
olduğu gibi sınıdandırmaya giden yazar "Şeriata uymayan adetler
geçersizdir" 81 diyerek örfü, İslam'ın meşru kıldığı örf ile sınırlandırmıştır.
Yazarın "örf" ilkesine çok fazla başvurması, kanaatimizce örfün, halk
arasında meydana getireceği düşünülen kolaylık nedeniyledir.
Yazar, maslahat prensibini de göz önünde bulundurmuş, hükümleri
"Rasulullah(s.a.s.) 'zn CüwyrtJye (r.a.) ile evlenmesini şer'i bir maslahatı
gözetiyordu "82 ifadesinde olduğu gibi gayeci/maslahi bir açıdan yorumlarken,
"Aslolan,- yemin edenin yeminine vifa göstermesidir. Tercih edilen bir
maslahat gördüğü zaman, yeminine uymaktan vazgeçmesi caizdir"83
ifadelerinde olduğu gibi, maslahata dayanarak da hüküm vermiştir.
Ayetlerdeki maslahatı tahlil eden yazar, maslahatı lügat anlamı olan ':faydayarar" manasma indirgemiştir. 84
Yazar sahabe sözünü de delil olarak görmüş, kıyastan sonra sahabe
öncelik vermiştir. Bu konuda yazar, "Sahabe sözü aksi bulunmadı­
ğı sürece hüccettir" 85 diyerek sahabe kavlini delil olarak kullanmıştır. Sahabenin Hz. Peygamberin fiiline ek olarak yapmış olduğu ta'zir mahiyetindeki
içtihatları Hz. Peygamberin fiiline ters olduğu gerekçesi ile kabul etmemiştir.
Bu konuda yazar "Rasulullah(s.a.s.) 'in fiili hüccettir ve başkasının fiiliyle
terki caiz değildir" diyerek bu konudaki tavrını belirtmiştir. Bu da yazarın
belli bir kalıptan kurtulamadığı izlenimini uyandırmaktadır. Yine yazar, namazı kısaltına mesafesi bölümünde bu konuyla ilgili olarak: "Rasulullah
görüşüne
86
78
7
'
80
"
82
83
84
85
86
seyyid
seyyid
seyyid
Seyyid
Seyyid
Seyyid
seyyid
seyyid
Seyyid
Sabık, F1khü's-Sünne, ı, 29.
Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 32.
Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 73-74; ııı,
Sabık,
Sabık,
Sabık,
Sabık,
Sabık,
Sabık,
Fıkhü's-Sünne, ııı, 287.
Fıkhü's-Sünne, tn, 174.
Fıkhü's-Sünne, II, 76
F1khü's-Sünne, lll, 237.
Fıkhü's-Sünne, lll, 252.
Fıkhü's-Sünne, II, 490.
213.
632 Fatih YÜCEL
(s.a.s.) 'in .fiili ve sözü yanmda
tur"87 demiştir.
onların (ashabın)
sözü ve fiilinin
değeri yok-
Sıklıkla içtihat düşüncesini yineleyip, kurtuluşun içtihattan geçtiğini
savunan bir söyleme sahip olan yazann88 aşırı esercilerin yaptığı gibi zayıf
rivayetleri kıyastan evla telakki etmesi aniaşılamayan bir çelişki olarak görünmektedir. Ayrıca müel1ifin, içtihadı en çok kullanan Ebı1 Hanife'yi de çokça eleştİrmesi bu düşüncesiyle bağdaşır görünmemektedir.
Sonuç
Yazar samimi bir girişimle eserini telif etmiştir. Eserinin yönteminin
yukanda ifade ettiğimiz tutarsız tarafları olduğu gibi, eser için söylenecek
pek çok güzel şey de m~vcuttur. Bu olumlu düşünceler, eserin yazılış amacında kendilerini ifade etmişlerdir. Eser taklit ve duraklama devriyle birlikte
ortaya çıkan duraklama ve donukluğa çözüm bulmak, insanlara ufuk açmak
için kaleme alınmıştır. Amaçları açısından eserin müellifi takdire şayan bir iş
yapmıştır. Yazarın bu hedefi gerçekleştirmek için önerdiği yöntem ve genel
metodolojisinin tarafımızca yapılan tetkikler sonucu tutarlı bulunmaması,
eserin hiçbir misyon üstlenmediği ya da misyonunu yerine getiremediği
anlamına gelmemelidiL Eserin daha önce de vurguladığımız gibi İngilizce
başta olmak üzere pek çok dünya diline tercüme edilmesi üstlendiği misyon
hakkında bize bilgi vermektedir. Bizim yaptığımız, eleştirel bir gözle yazarı
ve eserini irdelemek olmuştur. Kanaatimizce, fıkhı donukluktan kurtaracak
olan bu şekildeki üretici eserler ve girişimler olduğu gibi, bu girişimlerin
yöntem açısından analizini ve eleştirisini yaparak, gelecek eseriere ışık tutan
tenkitçi çalışmalardır.
Bu vesile ile Seyyid
87
"
seyyid
Seyyid
Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı,
Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı,
Sabık'ı saygıyla anıyoruz.
248.
12
Download