Kapitalizmin Cenderesinde Ezilen İnsanlık

advertisement
Kapitalizmin Cenderesinde Ezilen İnsanlık
Perşembe, 19 Ocak 2012 14:44
Biraz ironi olacak; ama okuduğum bir yerde kapitalizmin tarifi şöyle yapılmış. İşte Kap-İt-Alizmi
n açılımı: Bağımsız birey olarak hayatlarını kazanma imkânları ellerinden “Kap”ılmış, “İt” gibi
çalıştırılan “Ali” ler, Veliler, Haticeler, Tuğçeler... Kaybedilmiş nesil!
Kavramlara yeni anlamlar yüklense de adları değişse de insanoğlu var olduğundan beri vardır
ve var olmaya da devam edecektir. Kavramlar özü, içeriği itibari ile tarihler boyunca aynıydı.
Tıpkı kapitalizmde olduğu gibi. Kapitalizm dediğimiz şey eskiden de vardı ama adı kapitalizm
değildi. Öz itibari ile insanın içinde, mal mülk sahibi olma ve diğer insanlara hükmetme duygusu
vardır. Kur’an-ı Kerim’de bu durum şöyle anlatılmaktadır: “Nefsanî arzulara, (özellikle)
kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal
hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının
geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır.” (ALİ İMRAN 14.)
Kapitalizm, insanın içindeki mal ve dünya hırsının günümüzdeki adı olmuştur. Bu olgu insanlık
tarihi kadar eskidir. Mesela Anadolu’da bulunan Asurlulara ait tabletlerden Asurlu tüccarların
oldukça yüksek faizle borç verdikleri, borcunu ödeyemeyen yerli halkın hürlük vasfını
kaybederek, köle konumuna düştüğü anlaşılmaktadır.
Sadece günümüzde insanları yönetmek, onlara hükmetmek, daha fazla servet sahibi olmak
isteyenler yöntem değiştirmişlerdir. Bütün bunları zorla değil, gönüllük esaslarına göre yaparlar.
İnsanlar artık seve seve köle oluyorlar. Dünyayı sömürmek isteyenler insanların nefsanî
yönlerini tahrik ediyorlar. Öyle bir dünya sunuyorlar ki bize, adeta insanın gözleri kamaşıyor.
İnsan bu ortamda özgürce yaşama hakkına sahiptir. Hiçbir sorumluluğu yoktur. Lüksün sınırları
yoktur. Kazandıkça daha fazla kazanmak, bir şeyi elde ettikçe başka bir şeyler elde etmeye
çalışmak, yani istekte sınır tanımamak. Böylece bizler farkında olmadan onların daha fazla
zenginleşmesine hizmet ediyoruz.
Kapitalizm seküler ve maddecidir. Ahret yönü yoktur. Kapitalizm benlik ve nefsanî arzuları
kışkırtır. Özellikle günümüz dünyası kapitalizmin kuşatması altındadır. Peki, bunu nasıl
başarabilmektedir? Aslında cevabı çok basit. Çağdaşlık ve modernizm. Çağdaşlık ve
modernizm kapitalizmin sihirli formülüdür. M. Özel’e göre “Çağdaş insan tüketerek var olduğunu hisseden bir insandır. (Tüketiyorum, o
halde varım!) Ama bu tüketim insanın gerçek ihtiyacı olan eşyayı değil, insana ihtiyaçmış gibi
1/4
Kapitalizmin Cenderesinde Ezilen İnsanlık
Perşembe, 19 Ocak 2012 14:44
benimsetilen nesnelerin tüketilmesidir. Mesela reklamlar size 'bende bir şeyler eksik'
duygusunu vermezse başarılı olamamaktadır. İnsanlar lüks bir kol saati, pahalı bir cep telefonu,
marka bir eşarp sahibi olmadığı zaman kendini yeni bir çağa girememiş, elit bir toplumun
parçası olamamış, aşağılarda kalmış, yarım kalmış hissetmektedir. Böyle olunca insanlara
(harcamak için) hiç bir gelir düzeyi yetmez hale gelmiştir.”
Akademisyen Mustafa Özel’in tespitleri oldukça ilginçtir: “Kapitalizmde ihtiyaçlar da, onlara
sahip olacak bireyler de imal edilirler. Yani ürün ve hizmetlerden önce, ihtiyaç ve insan üretilir
! Hiçbir büyük şirket, ürünlerinin tercih edilmesini meçhul tüketicilerin
kaprislerine
terk edemez. Ürünlerin tasarım ve imal aşamalarında, onu tüketecek kişileri de
ruhen ve zihnen
hazırlarlar.” İnsanları ruhen ve bedenen hazırlarken de çeşitli araçlar kullanırlar. Kullandıkları en önemli
araçlar televizyon, internet, dergi ve gazetelerdir. Bütün araçları kullanarak insanları
kandırırlar. Dolaysıyla da fiyatları arz talep dengesi değil, kapitalist ve seküler yaşamın koşulları
belirlemeye başlar. Ne yapar kapitalist düzen marka yaratır. Reklam aracılığı ile oluşturulan
marka, moda ve prestij dürtüsü belirler fiyatları. Bunun için insanlar havadan para vermeye
gönüllü olarak razı olurlar
Ne yaptı kapitalizm? Bütün insanlığı paranın gücüne inandırıldı. Haşa, insanlığın yeni ilahı para
oldu. Günümüzde en saygın insanlar zengin insanlardır. Bütün dünya buna inandırıldı. O
zaman bizim de saygın ve itibarlı birisi olmamız içinde zengin olmamız gerekmektedir. Ama
nasıl? Çözüm kolay hiçbir kural yok, nasıl zengin olursan ol. Her yol mubahtır. Çal, çırp, vur,
kır, parçala ama açıma. Bencilikte sınır tanıma. Diğer insanları düşünme. İçine düştükleri
durumdan dolayı vicdan azabı çekme. Çünkü onlar senin en büyük rakibindir. Bu oyunun tek
kuralı var oda kuralsızlık. Adalet arama. Hayatta senin temel felsefen bu olmalıdır. Adaletsiz ve
acımasız olmak. Bütün bu özellikler modern ve çağdaş insanın özellikleri olmuştur. Böyle
olunca da kapitalizm insanlığı çok vahim noktalara ulaştırmıştır. Yılda 20 milyon çocuk açlıktan ölüyor. Dünyada 600 milyon obez, 1,4 milyar aç insan var.
Yerküre teknoloji çöplüğüne dönüştü, ekolojik denge alt üst oldu. Dünya nüfusunun %1 dünya
kaynaklarının ve zenginliklerinin %50 sine sahip. Afrika kıtasından yıllık 85 milyon dolarlık
pırlanta çıkıyor. Oysa bu rakam açlıkla mücadelenin çok önemli bir kısmı karşılıyor.
2/4
Kapitalizmin Cenderesinde Ezilen İnsanlık
Perşembe, 19 Ocak 2012 14:44
Bütün bunlar daha vahimi ise insanlık iflas etmiştir. İnsanlar açlık içinde yaşarken bizler
giydiğimiz bir elbiseyi ikinci defa giymiyoruz. Komşumuza bir tabak yemek vermeyi zarar olarak
düşünürken futbol maçları için milyonlarca lira para harcayabiliyoruz. Aslında sayılacak o
kadar çok şeyler var ki anlatmaya dilim varmıyor. Hele şunu duyduğumda bir kere daha
insanlığımdan utandım. Batı dünyasından yılda 3,5 milyon kişi uzak doğuya seks amaçlı geziler
düzenliyor ve bu kişiler çocuklarla ilişkiye giriyorlar. Aslına bakılacak olursa bu durum gayet
normal. İnsanlar zenginleşince, mal mülk sahibi olunca yani insan rahata erince, ilk gelişen
duygusu kadınlara düşkün olmaktadır. Sonra hâşâ kendini ilah gibi görmeye başlar ve
insanlara istedikleri gibi hükmedebileceklerine inanırlar.
Kapitalizm insanoğluna en büyük zararı mutluğu, huzuru dışarılarda aramakta gösterdi ve
maalesef bu dünyanın sonu demektir. Oysa huzur, mutluluk dışarıda yani malda, mülkte,
makam ve mevkide, şanda, şöhrette değil içerdedir. Kendimizde aramalıyız. Çok kazanmak,
elde etmek, başarmak bunun içinde azimli olmak insanoğlu bütün bu saçmalıklara inandırıldı.
Sonuç odaklı yaşamaya başladık. Peki, sonuçta başarılı olamazsak ne olacak? Hayal kırıklığı,
umutsuzluk. Kendini mutlu hissetmeyen milyarca birey. İşte insanlığın geldiği nokta.
İnsanlığın bu çıkmazdan kurtarmasının tek yolu da İslamiyet’tir. İslam'ın beş toplumsal hedefi
vardı. Bunlar; hayatın, dinin, aklın, malın ve neslin korunmasıdır. Kapitalist zihniyet bu
saydıklarımıza acımasızca saldırır. Onları yok etmeye çalışır. Onları yok etmeli ki kendisi hayat
bulabilmelidir. Bunu da İslamiyet’e direk saldırarak değil de Müslümanların zihinlerini
bulandırarak yapıyor. Modernizm ve çağdaşlık saçmalıklarını kullanarak Müslümanları kendi
içine çekmeye çalışıyor. Seyyid Kutup, İslam’ı cama, komünizm ve kapitalizmi de granite
benzeterek İslam’ın hangisine çarparsa kırılacağını belirtmiştir.
İslam’da mülk olumlu bir kavramdır. Veren el alan elden üstündür. Kapitalizm başkalarını
sömürü üzerine kurulur. Oysa İslamiyet sosyal adalete vurgu yapar. İslamiyet özel mülkiyeti
güvence altına almıştır. Kimsenin malına zorla el konulamaz. İslamiyet insanların mal mülk
sahibi olmalarını yasaklamaz. Servet sahibi olmanın kurallarını koymuştur. Kapitalizm
felsefesinde olduğu gibi mal kazanmanın yolları kuralsız değildir. Mesela sanş oyunlarını
yasaklamıştır. Kumarı, zinayı yasaklamıştır. Faizi haram kılmıştır. Tefeciliği, karaborsacılığı
yasaklamıştır. Başkasının haklarını gasp etmeyi yasaklamıştır. Hakka, hukuka, adalete
kesinlikle riayet edilecektir. Öyle ki bir tüccar terazisinin gözündeki silmediği tostan dahi ahrette
sorumludur. İslamiyet ticarette mal satarken yemin etmeyi hoş karşılamamış hatta yalansa
kesinlikle yasaklamıştır. Müslümanlar kazanmalı, giyinmeli, yemeli, en güzel yerlerde oturmalı bunlara kesinlikle karşı
değilim. Ama Müslüman kimliği ile bir farkı olmalıdır. Sosyal sorumluluk sahibi olmalı, içinde
3/4
Kapitalizmin Cenderesinde Ezilen İnsanlık
Perşembe, 19 Ocak 2012 14:44
yaşadığı topluma, Müslüman dünyasına, hepsinden ötesi insanlık dünyasına karşı sorumlu
olmalıdır. Mal mülk amaç değil araç olmalıdır. Mülk Allah’ındır, servet bize emanet olarak
verilmiştir. Servet Allah yolunda harcanmalıdır. (Bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp
bunlarla onların alınları, yanları ve sırtları dağlanacağı gün (onlara denilir ki): "İşte bu
kendiniz için biriktirdiğiniz servettir. Artık yığmakta olduğunuz şeylerin (azabını) tadın!"
(TEVBE 35.)
4/4
Download