Hipnoz ve Kadın Doğum Kaynak

advertisement
Hipnoz ve
tarihçesi
HİPNOZ NEDİR?

Zekâ, depresyon ve anksiyete
gibi birçok psikolojik olguda gibi,
hipnoz da öznel deneyime,
olduğu katılımcıların
anlatımlarına ve ‘hipnoz
durumuna’ eşlik eden olgulara
göre tanımlanır.
HİPNOZ DURUMUNUN AYIRICI
ÖZELLİKLERİ;





dikkatin içteki bir odağa yeniden
yönlendirilmesi,
eleştirel düşünce, yargılama ve
gerçeği sınamanın azalmasında,
zihnin ileriyi planlama fonksiyonunu
askıya alması,
telkine yatkınlığının artması,
imgelemenin artması veya fantastik
düşüncelere girmesi ve hipnotik rol
davranışıdır.
İNGİLTERE TIP CEMİYETİNİN,,
1955’TE ORTAYA KOYDUĞU
AŞAĞIDAKİ TANIMDIR (BMA, 1955,
1982):

Hipnoz, süjede meydana gelen
değiştirilmiş algının geçici durumudur ki;
olasılıkla birçok değişik olgunun
kendiliğinden veya sözel ve diğer
uyaranlara yanıt olarak başka biri
tarafından meydana getirilmesi halidir. Bu
olgular; bilinçte ve hafızada değişiklikler,
telkine yatkınlığın artması hali, süjenin
normal zihinsel durumuna yabancı olan
cevap ve düşüncelerin meydana çıkmasını
içerir. Bunların dışındaki anestezi, felç,
kas sertliği, fizyol değişiklikler gibi
hipnotik olgular da hipnoz durumunda
meydana getirilebilir veya ortadan
kaldırılabilir.

Hipnozla ortaya çıkan olgular,
mucizevî tedavileri açıklamakta
kullanılmıştır ki bunlar, Orta
Çağ’da kutsal heykellere, şifalı
pınarlara ve üstün seviyedeki
kişilere veya dini güçlerce yapılan
"daha yüksek bir güç karşısında
teslim olma " olgusuna
bağlanmaktaydı.

Hipnoz terimi, gözlemlenen
olguların, uykuya benzer bir
psikolojik durum sebebiyle ortaya
çıktığına inanan, Manchester’lı
hekim James Braid tarafından,
1841’de bulunmuştur.

1880’lerde hipnozun Fransız
nörolog Charcot ile Breuer ve
Freud tarafından kullanımı geniş
anlamıyla ‘histeri’ denilen
nevrotik bozuklukların
tedavisinde kullanımına kadar
genişlemiştir. Freud daha sonra
hipnozun kullanımını, psikanaliz
tekniklerin lehine bırakmıştır.
(Sulloway, 1979).

Yirminci yüzyılın başlarında,
psikolojide davranışçı yaklaşımın
gelişmesi, hipnoz gibi içsel
psikolojik süreçlere olan ilginin
geçici bir süre için azalmasına yol
açmıştır.

Buna rağmen, anksiyetenin
davranışçı terapisinde, gevşemeyi
sağlamak için hipnoz kullanımı
çoğunlukla tanımlanmıştır.(Beck
& Emery, 1985; Clarke &
Jackson, 1983; Marks, Gelder &
Edwards, 1968; Rubin, 1972;
Rossi, 1986).

Hipnozla ortaya çıkan olgular,
davranış değişiklikleri meydana
getirmek için de kullanılmıştır
(Hussain, 1964; Wolpe, 1958,
1973; Kroger& Fezler, 1976)
ancak hipnoz bileşeninin doğası
her zaman tartışılmamıştır.

Hastanın bilişsel ve algısal
süreçlerini değiştirmeye
odaklanmış olan bilişsel
terapilerin (Brewin, 1988) daha
sonraki yıllardaki gelişimi,
hipnotik duruma bilişsel olguların
eşlik etmesine rağmen, hipnoz
kullanımını tümüyle ihmal
etmiştir.
ELEŞTİREL DÜŞÜNME, GERÇEKLİĞİ
SINAMA VE GERÇEKLİĞİ ÇARPITMA
TOLERANSINDA AZALMA

Malott, Bourg & Crawford (1989)
hipnoza girmiş süjelerin ikna edici
konuşmalara karşı daha az karşıt
görüş ürettiklerini ve ayrıca hipnozda
olsun ya da olmasın hipnoza yatkınlığı
yüksek süjelerin mesajlara karşı daha
kabullenici düşünceler ve olumlu tavır
takındıklarını deney yoluyla
kanıtlamışlardır.
 Eleştirel
düşünmenin ve
‘genellenmiş gerçeklik
yöneliminin’ askıya alınması
ile birlikte, terapist tarafından
telkin edilmiş algıdaki ve
bilişteki gerçeklik değişimini
kabul etmeye karşı, hazır
olma durumu ortaya
çıkmaktadır.
YÜKSELTİLEN İMAJİNASYON
CANLILIĞI YA DA GERÇEKLİĞİ

İmgeleme gücünün ve fantezi
üretiminin arttırılmasının hipnoz
prosedürünün bir etkisi ve ayrıca
hipnoz ve hipnoza yatkınlığın
temel bir özelliği olduğu öne
sürülmektedir (Sheehan, 1979;
Lynn & Rhue, 1987), ama yine de
imgelemede canlılık ve hipnoza
yatkınlık arasındaki ilintiler
makuldür.
İSTEMDIŞI KAS, ORGAN VE
BEZELERDEKİ DEĞİŞİMLER
 Gelişmiş
deneyler ve klinik
bilgiler, bilinçli kontrolün
dışında olduğu varsayılan
birçok fizyolojik süreç ve
işlemin, hipnoz telkinlerine
cevap olarak değişiklik
gösterebileceğini
kanıtlamıştır (Kiernan,
Dane, Phillips & Price, 1995).
ALGILARDA DEĞİŞİMLER

Hipnozla birlikte bulunan pek çok
olgu, soyut ve hemen göze
çarpmayan olgular olup, bunların
az bir kısmı yalnızca hipnoz
durumuna mahsustur. Duyudaki
ve özellikle acı duyumundaki
değişimler, uygun süjeler ve
hipnoz teknikleri kullanıldığı ve
süje hipnoz altına alınmadığı
zamanlarda aynı oranda
gözlenmemiştir.
HAFIZANIN ÇARPITMALARI

Telkine bağlı olarak ya da kendiliğinden
meydana gelen ‘hipnoz sonrası hafıza
kaybı’ hipnoz sürecinin olası bir
bileşenidir. Daha önceki, bilişsel görevdeki
farklılıkların, bu olgunun hipnoz
durumunda, hafızaya kodlamadaki
değişikliklerden kaynaklandığını ileri
sürüyor gibi olsa da; hafıza bozulması ve
güçlenmesi üzerine yapılmış araştırmalar,
bu farklılıkların hafıza kayıtlarının geri
çağrılmasından ziyade, onları kodlamadan
kaynaklandığını ileri sürer (Barnier &
McConkey, 1992; MeConkey, 1997).
BEKLENTİLERİN VE MOTİVASYONUN
YÜKSELTİLMESİ

Genel olarak halk inanışlarında ve
beklentilerinde bulunan hipnozdaki
‘sihir’ dikkate alındığında, klinisyen bu
beklentileri ustaca kullanarak hastanın
motivasyonunu mümkün olan en üst
düzeye yükseltebilir ve tedaviye olan
direnci azaltabilir. Hipnotik telkine
verilen cevapların istemdışı doğasının
deneyimlenmesi ve klinik alanda
kullanımının başarısı, motivasyonu
daha da güçlendirir.
İMGELEM DENEYİMLERİN
ARTTIRILMIŞ GERÇEKLİĞİ

Pek çok psikoterapist
imajinasyonu ve fantezi kurmayı
değişim sürecini kolaylaştırmak
için kullanır. Hipnozla
desteklenen terapilerde belirli
süjeler, imajinasyon ve hayal
kurmaya gerçeğe verdikleri tepki
gibi tepki vermeye diğerlerinden
daha istekli ve hazır olabilirler.
Zira hipnoz işlemi, imajinasyonu
güçlendirmek için etkili bir yol
sunmaktadır.
Download