ilk defa da sinir hücreleri ile bağlantılı çalışan gerçek bir doku

advertisement
Hayvanların Sınıflandırılması
2. Altalem: Metazoa
Bugün birçok bilim adamı Metazoa’ yı küme olarak ele almakta; çünkü
içerdiği gruplar,Ortak bir atadan bağımsız olarak türemişlerdir.
Süngerlerin ve Eumetazoa’ nın birbirinden bağımsız olarak
birhücrelilerin koloniyal Choanoflagellata grubundan evrimleştiği
konusunda birçok bilim adamı fikir birliğine varınca, Protozoa ve
Eumetazoa’ nın ayrı altalemler olarak ele alınmasının daha doğru
olacağı benimsendi. Ancak klasik gruplandırmanın burada verilmesi
konunun daha iyi anlaşılması bakımından uygun görüldü. Bu nedenle
Metazoa’ nın sınıflandırılmasını basitten gelişmişe doğru inceleyeceğiz.
Şube: Mesozoa
İlkel bir grup olup Porifera’ ya yakınlık gösterirler. Gerçek dokuları
gelişmemiştir. Ağız ve bağırsakları bulunmayan çok hücrelilerdir.
Diğer hayvanlarda endoparazit olarak yaşarlar. Vücutları dıştan
somatoderm denilen bir hücre tabakası ile örtülüdür. Vücudun içi
çoğalmaya yarayan bir veya daha fazla sayıda hücrelerle doludur.
Şube: Porifera: Süngerler
Bunlar çok hücreli canlılardır. Ancak hücreler bir arada bulunsalar
dahi gerçek doku ve organları yoktur; sindirim tümüyle hücre içinde olur
(intraselular); boşaltım ve solunum diffizyonla gerçekleşir. Süngerlerin
vücut hücreleri, yapılış ve görevleri birbirinden farklı olan iki tabaka
teşkil ederler. Bunlardan gastral tabaka vücudun iç kısmındaki
boşlukların etrafını döşer. Bu tabaka koanosit adı verilen yakalı-kamçılı
hücrelerle astarlanmıştır. Gastral tabakaya ait hücrelerin görevleri bir
taraftan kamçılarının devamlı spiral hareketleri ile bulundukları boşluk
içindeki suyu harekete geçirerek daima suyu yenilemek, diğer taraftan da
su akımı ile beraber sürüklenen besin maddelerini içlerine alarak
sindirmektir.
Süngerlerin diğer hücre tabakası dermal tabaka adını alır. Bu tabaka esas
itibariyle mezenşim karakterindedir. Yalnız yüzey kısmı, ekseriya büyük ve yassı
hücrelerin (Pinakositlerin) yan yana gelmeleri ile bir epitel halinde olur
(Epiderm).
Dermal tabakanın mezenşimatik olan esas kısmı jeletinli, şeffaf bir matriks
(mesogloea) ile bunun içersinde bulunan ameboid hücreler (amebositler)’ den
oluşmuştur. Bu hücrelerin farklı birçok tipleri bulunur. Kut psödopodlu büyük
nukleuslu olan amebositler “arkeosit” adını alır. Bunlar tam oluşmamış
embriyonal hücreler olarak kabul edilir. Farklı hücrelere değişebilen
arkeositler rejenerasyonda rol aldıkları gibi eşey hücrelerinin de kökenleridir.
Vücut suyun geçişini sağlayan por, kanal ve odacık içerir. Süngerlerde
pinokositler arasında belirli aralıklarla, yer yer por hücreleri (porositler) bulunur.
Porositler epidermden başlayarak iç boşluğa kadar devam eden hücrelerdir.
Ortalarında intraseluler bir kanal uzanır. Bu kanalın bir ucu vücut yüzeyinden
dışarıya, diğer ucu da iç boşluğa açılır. Süngerlerde vücut yapısı su kanal
sistemine göre sınıflandırılır. Buna göre; ascon, sycon ve leucon olmak üzere
üç tip ayırt edilir. Bunların en basiti askon tipidir; porlar vasıtası ile içeriye giren
su, gastral tabakadaki, kamçıların devamlı hareketleri sayesinde oskulumdan
tekrar dışarı atılır. Normal halde bütün porlar ve oskulum tamamen açık
olduğundan su akımı devamlıdır. Su akımı devamlı geçtiği yelere, besin ve
oksijen getirir; oralardan aldığı metabolizma artıklarını da dışarı taşır.
Süngerlerin en büyük özellilerinden biri iskelet sistemleridir. Bunların
hemen hepsinde spikül’ lerden veya sponjin liflerinden veyahut ta her ikisinin
kombinasyonlarından oluşmuş bir iskelet sistemi bulunur.
Sinir sistemleri yoktur; uyarılara karşı gösterilen tepki lokaldir (vücudun
sadece uyarılan kısmı tepki gösterir).
Süngerlerde hem eşeyli hem de eşeysiz çoğalma görülür.
Eşeysiz çoğalma; tomurcuklanma, rejenerasyon şeklinde görülür. Bazı
süngerlerde iç tomurcuklanma adı verilen özel bir eşeysiz çoğalma görülür. Tatlı
su süngerleri genellikle bulundukları suyun kuruması, donması vs. gibi uygun
olmayan yaşama koşullarında gemmula adı verilen iç tomurcuklanma meydana
getirirler.
Eşeyli çoğalma yumurta ve spermalar vasıtası ile olur. Çoğu hermafrodit az
bir kısmı ayrı eşeylidir. Spermalar vücuttan atıldıktan sonra su akımı ile diğer
süngerlere girerler. Döllenme ana hayvanın mezenşimi içinde olur. Döllenen
yumurta bir larva halinde gelişir. Kısa bir süre sonra süngerden ayrılarak serbest
yüzer; daha sonra zemine iner, kendisini sert bir cisim üzerine tespit eder ve
yeni bir sünger meydana getirmek üzere gelişir. Süngerlerin yalnız bir tatlı su
familyasından başka hepsi denizlerde yaşar. Erginler sığ veya derin yerlerde,
kendilerini taşlar, kabuklar, bitkiler vs. üzerine tespit etmiş halde bulunurlar.
Ergin bireyler her zaman sesildir.
Sınıf: Calcarea (Kalkarli süngerler)
Sınıf: Hexactinellida (Camlı süngerler)
Sınıf: Demospogie (Gerçek süngerler)
Örneğin; Euspongia officinalis banyo süngeri
Şube: Coelenterata (Bitki benzeri Hayvanlar)
Gerçek dokuları gelişmiş bitki benzeri Metazoonlardır. Sistematikteki
bulundukları düzey açısından ilk gerçek metazoonlar olarak kabul edilirler.
Çünkü bu hayvanların embriyolarında iki belirgin hücre tabakasının
bulunduğu (diploblastik), ilk defa da sinir hücreleri ile bağlantılı çalışan
gerçek bir doku sisteminin oluştuğu görülür.
Parazit birkaç grup dışında hemen hemen hepsi sularda sesil yaşayan veya
serbest yüzen metazoonlardır. Çoğu denizlerde az bir kısmı tatlı sularda yaşar.
Çoğu radyal simetrilidir.
Çoğunda dimorfizim görülür, yani aynı tür yapı aynı birbirinden
farklı iki tip ihtiva ederler. Bu tiplerden bir yerde sabit ya da
sesil yaşayana “polip” sebest yüzene de “medüz” adı verilir.
Polipler genellikle vazo, torba vs. şekillerdedir. Vücutları ortada
bulunan gastral boşlukla bunu çeviren tabakadan ibarettir.
Yuvarlak veya düz olan aboral (ağzın karşı tarafı) kutupları ile
kendilerini bir yere tespit ederek yaşarlar. Ağız peristom adı
verilen kısmın ortasındadır. Peristomun kenarında yakalama
kolları (tentaküller) sıralanır. Vücut yüzeyi ektoderm
(epidermis) ve endoderm (gastrodermis) epitelleri ile bunların
arasında bulunan bir destek tabakasından yapılmıştır. Destek
tabakası hücreli veya hücresiz olabilir.
Medüzler yayvan veya kubbeli şemsiye şeklindedirler.
Çoğunda polip ve medüz tipleri aynı türün iki ayrı dölü halinde birbiri
ile münavebe eder. Medüzlerin döllenmiş yumurtalarından polip
meydana gelir, poliplerin eşeysiz çoğalması (tomurcuklanma veya
bölünmesi) ile de medüzler oluşur.
Bazılarında böyle bir döl değişimi görülmez; medüzlerin
yumurtalarından yine medüzler teşekkül eder, yahut ta polipler
doğrudan doğruya polipler veya cinsiyet hücreleri meydana getirirler
(Hidralar, Antozoonlar)
Bu şubenin en önemli özelliklerinden biri, yakıcı kapsüller
“kinidosist” ya da “nematosist” lerin bulunmasıdır. Koruma ve av
yakalamaya yarayan yakıcı kapsüller mikroskobik hücre
organlarıdır. Knidoblast adı verilen özel hücrelerin içinde
oluşurlar. Knidoblastın serbest yüzeyinde knidosil adı verilen ince
bir uzantı vardır. Bu uzantıya yabancı bir cisim, örneğin bir av
hayvanı dokunursa kapsül birden bire patlar. Bu esnada sitiletler
yabancı hayvanın vücuduna saplanır. Akıtılan sıvı zehir tesiri
yaptığı gibi küçük Crustacea’ nın kitinlerini de eritir.
Vücut duvarında dış epiteli (epidermisi) teşkil eden ektoderm
genellikle kübik veya silindir şeklinde, nadiren de yassı hücrelerden
yapılmıştır. Bu hücrelerin serbest uçları genellikle ince bir kutikula ile
örtülüdür, yahut ta siller veya kamçılar ihtiva ederler. Ektoderm
hücrelerinin ara tabakaya dayanan kaideleri ise iki veya daha fazla
uzantı meydana getirir. Kaide uzantılarının içlerinde kontraktil bir fibril
bulunur. Bu epitel hücreleri aynı zamanda kas vazifesi de
gördüklerinden kaslı epitel hücreleri adını alırlar.
Ağız çevresi ile tentaküllerin bulunduğu kısımdaki ektoderm
tabakasında duygu hücreleri bulunmaktadır. Bunlar ya epitel
hücreleri arasına dağılmış olarak bulunur, yahut ta bir araya
toplanarak duygu epitelini oluştururlar. Bu hücreler ara tabakaya
yakın olan sinir hücreleri ile iştirak ederler. Sinir hücreleri bipolar
veya multipolardır. Ektodermik epitel hücrelerinin dip kısımları
arasında, genellikle kümeler halinde küçük ve yuvarlak interstitiel
hücreler bulunur. Bunlar embriyonal gelişmelerini tamamlamamış
hücrelerdir. Bu hücreler knidosistleri meydana getirir, eşey
hücrelerine değişir, rejenerasyonda ve tomurcuklanma
olaylarında diğer hücrelere değişebilirler. Ektoderm hücreleri
arasında, özellikle tentaküllerle ağız çevresinde, dağınık veya
toplu olarak knidoblastlar bulunur.
Vücudun ikinci epitel tabakası olan endoderm (gastradermis) de
esas itibariyle kübik veya silindir şeklindeki büyük epitel
hücrelerinden yapılmıştır. Çok vakuollü ve uçları kamçılı olan bu
hücrelere besin hücreleri denir. Endoderm tabakasının ağız civarı ile
sindirim bölgesine ait kısımda birçok bez hücresi bulunur. Ağza
yakın olan bez hücrelerinin salgıladıkları kaygan mukus maddesi
ağza alınan besinlerin kolaylıkla yutulmasını sağlar. Sindirim
bölgesindeki bezlerde sindirim fermentleri salgılayarak besinin
sindirilmesine yardımcı olurlar. Endoderm epitelinde duygu
hücreleri de bulunduğu gibi besin hücreleri arasında az miktarda
interstitiel hücreler de bulunur.
Coelentaratlar etçil hayvanlardır. Tentakülleri veya manibriumları ile
yakaladıkları avlarını knidosistleri ile uyuşturduktan ve öldürdükten
sonra yutarlar. Sindirim kısmen hücre içinde kısmen hücre dışında
olur. Genellikle dallanmış ya da septalar ile bölünmüş olan
“gastravasküler boşluk” hem ağız hem de anüs görevini yapan tek
bir deliğe sahiptir. Boşaltım ve solunum sistemleri yoktur.
Sınıf: Hydrazoa
Hydrazoonların çoğu hem polip hem de medüz tiplerini
içerirler. Yalnız az bir kısmı tamamen poliplerden ya da
medüzlerden oluşmuştur.
Örnek Hydra; havuzlarda, tatlı sularda soliter olarak
yaşayan poliplerdir.
Örnek Obelia; denizlerde yaşayan koloni oluşturan bir
coelentarattır. Polymorfizim (çok şekillilik) ve döl değişimi
vardır.
Sınıf: Scyphozoa
Çoğunluğu büyük denizanalarının oluşturduğu
scyphozoonların hepsi denizlerde yaşar.
Scyphozoa’da poliplerin üst kısmı doğrudan
doğruya gene medüzlere dönüşür.
Örnek Aurelia (=denizanası)
Sınıf: Anthozoa (Mercanlar)
Daima polip şeklinde olup medüz tipleri yoktur.
Hem eşeyli hem de bölünme yada tomurcuklanma ile eşeysiz
olarak çoğalırlar. Eşeysiz çoğalma ile meydana gelen bireyler
genellikle bir arada kalarak koloniler oluştururlar.
3. Altalem: Eumetazoa
Gerçek dokuları ve organları gelişmiştir. Vücutları ektoderm,
endoderm ve mezoderm olmak üzere üç tabakadan oluşmuştur
(triploblastik). Üçüncü tabaka mezoderm ya ektoderm ve
endodermden göç eden hücrelerle meydana gelir; bu taktirde
mezenşim adını alır, ya da sölom denilen vücut boşluğunun
duvarını oluşturur; bu taktirde mezotelyum adını alır. İlkel
triploblastik şubelerde (Platyhelminthes, Nemertinea, Nematoda
vs.) mezotelyum bulunmaz.
Grup: Protostomia= İlkin ağızlılar
Bu grupta yer alan hayvanların hepsinin embriyonik gelişme
sırasında gastrulanın brincil ekseni kıvrıldığından blastopor
karın tarafına geçer; daha sonra orta kısımda, yan kenarlar
birbirine yaklaşır, arkada ve önde birer açıklık bırakacak
şekilde birbirine yapışır. Ön açıklık çevresindeki ektodermal
alan ile birlikte içeriye doğru çökerek ilkin bağırsağı
“Archenteron” oluşturur. Bu borunun dışa açılan ucuna ağız,
orta bağırsakla birleştiği yere kadar olan kısmına da ön
bağırsak “Stomadeum” denir. Arka taraftaki açıklık da
çevresindeki ektodermle birlikte içeriye doğru çökerek, son
bağırsağı “Proctodeum” u meydana getirir. Dışarıya açıldığı
deliğe de anüs denir.
1. Küme: Acoelomata
Vücut çeperi ve iç organlar arasındaki kısım mezenşim hücreleri ile
doludur. Ektoderm ile endoderm arasında üçüncü embriyo tabakası
olan mezoderm gelişmiştir. Ancak mezoderm tamamen hücrelerle
kaplı olduğundan ikinci karın boşluğu sölom yoktur. Bu nedenle
asölomata denir.
Şube: Platyhelminthes (Yassı solucanlar)
Vücutları dorso-ventral yassılaşmış, bilateral simetrili ve
yumuşak yapılı solucanlardır.
Sölom boşlukları yoktur. Vücutları deri ile, bunun altında yer
alan kaslardan oluşmuş bir deri kas kılıfı tarafından çevrilmiştir.
Bir tabakalı epitel halinde olan derileri ya silli olur, yahut ta
dışarıya doğru bir kutikula tabakası meydana getirir.
Deri-kas kılıfı ile barsak arasındaki boşluk paranşim ile doludur.
Paranşim, aralarında büyük interselülar boşluklar bırakan yıldız
şeklindeki hücrelerden oluşmuş bir dokudur. Bütün organlar bu
doku içine gömülmüşlerdir.
Bağırsakları genellikle kapalı bir uçla sonlandığından anüsleri yoktur.
Sindirim sistemlerinde daima bir yutak (farinks) ile bir de orta
bağırsak kısmı vardır. Bağırsak ya basit bir torba şeklindedir, ya da
dallıdır. Parazit yaşayanlarından bazılarında hiç bulunmayabilir.
Solunum sistemi, dolaşım sistemi ve iskelet sistemi yoktur.
Protonefridyum tipinde olan boşaltım organları dallı bir kanal sistemi
halindedir. Büyük kanallardan ayrılan sekonder kanalların kapalı
uçlarında birer kirpikli terminal hücre vardır. Bu kirpiklerin devamlı
çarpması ile paranşimden toplanan boşaltım maddeleri kanallara
verilir. Ana boşaltım kanalları ya ayrı ayrı ya da birleşerek bir mesane
oluşturduktan sonra müşterek bir kanalla dışarı açılırlar.
Protonefridyumlar boşaltım maddelerini dışarı attıkları gibi aynı
zamanda ozmoregülatör vazifesi görerek vücudun su muhteviyatını
da düzenlerler.
Sinir sistemleri bazılarında dağınık bir ağ şeklindedir. Diğerlerinde
sinir sistemi önde bir çift gangliyondan ve bu gangliyonlardan çıkıp
arkaya doğru uzanan sinir şeritlerinden ve bu sinir şeritlerini
birbirine bağlayan enine sinirlerden oluşmuştur.
Basit duygu organlarına sahiptirler; bazılarında göz benekleri
vardır.
Türlerin çoğu monoyiktir (bir eşeyli); üreme sistemleri oldukça
karmaşıktır. Birkaç form hariç hepsi hermafrodittir. İç döllenme
görülür. Eşey bezler genellikle iyi gelişmiş kanallar ve yardımcı
organlar taşır.
Tatlı su, deniz ve rutubetli topraklarda serbest yaşayanlar olduğu
gibi, bir kısmı da insan ve hayvanlarda ekto ve endoparazittir.
Serbest yüzücü formlarda, gelişme sırasında tek bir konağa
gereksinim vardır. İç parazitlerde ise birden fazla konağa gereksinim
görülür ve yaşam döngüsü daha karmaşıktır. Parazit yaşayanların
çoğunda metamorfoz ve döl değişimi görülür.
1. Sınıf: Turbellaria
Tatlı su, deniz ve nemli topraklarda serbest yaşarlar. Örnek;
Planaria. Bu sınıfta yüksek bir rejenerasyon yeteneği vardır. Bunları
bıçakla öldürmek mümkün olmaz
2. Sınıf: Trematodes
Ergin halde tamamen parazit yaşarlar. Çoğu omurgalı hayvanların deri ve
solungaçları üzerinde, yahut ta iç organlarında; az bir kısmı da omurgasız
hayvanlarda bulunur. Örnek; küçük karaciğerkelebeği (Dicrocoelium
dendriticum) ve büyük karaciğerkelebeği (Fasciolata hepatica). En fazla sığır
ve koyunlarda rastlanırlar. Bu hayvanların karaciğer ve safra kanallarında
parazittirler. Clonorchis sinensis; Çin, Kore, Japonya gibi Asya ülkelerinde
insanların karaciğer ve safra kanallarında parazit olarak yaşayan karaciğer
kelebeğidir.
3.Sınıf: Cestodes (Şerit veya Tenyalar)
Tamamiyle endoparazittirler. Ergin halde iken omurgalı hayvanların
bağırsağında, çok nadir olarak ta karın boşluklarında yaşarlar. Şeritlerin
hayat devresinde konak değişimi vardır. Gençlik evresi ayrı bir ara
konakta geçer. Esasen gençlik evresini geçirdikleri canlıya göre isim
alırlar (Şekil 13). Örnekler:
Taenia solium (Domuz tenyası); Erginler insan ince bağırsaklarında
bulunur. İnsan hem ara konacısı ve hem de son konakcısıdır.
Larvanın bulunduğu ara konak domuzdur. İyi pişmemiş domuz eti ile
bulaşırlar. 2-8 m uzunlukta olabilirler.
Taenia saginata (Sığır tenyası); Olgunları insanların ince
bağırsaklarında, larvaları ise ara konakçı olarak sığırlarda görülür. 4-8
m uzunlukta olabilirler. Diphyllobothrium latum (Balık tenyası);
İnsan, köpek, tilki, kedi ve balık yiyen birçok hayvanların ince
bağırsaklarında bulunmaktadır. 15-20 m uzunlukta olabilirler.
Echinococcus granulosus; Köpek, kurt, çakal, vs. ince
bağırsaklarında yaşamakta olup 2-6 mm uzunluktadır. Bu türün
ara konakçıları insan, evcil memeliler ve birçok yabani
hayvandır. Kistler insanda yerleştiği organda çok yavaş
gelişirler (10-20 yıl). En çok karaciğerde sonra akciğerlerde,
daha az öteki organlarda yerleşir.
2. Küme: Pseudocoelamata
Bu hayvanlarda vücut boşluğu, hakiki solomda bulunan
mezodermik tabakadan yoksundur. Bu nedenle bu boşluğa yalancı
boşluk (pseudocoel) adı verilir.
Şube: Nematoda
Nematodlar iğ veya iplik şeklinde uzun vücutlu yuvarlak
solucanlardır. Büyüklükleri çok değişken olan bu hayvanların en
küçükleri 1 mm’ yi aşmadığı halde en büyükleri iki metreye varır.
Nemli topraklarda, denizlerde ve tatlı sularda yaygın olarak
bulunan tür ve birey sayısı bakımından çok zengin bir hayvan
grubudur. Bunların önemli bir kısmı ekonomik canlılara zarar
veren parazitlerdir. Çok farklı ortamlarda yaşamalarına karşın,
yapıları , hayret verecek derecede birbirlerine benzer.
Ön uçları daima yuvarlak arka uçları ise sivridir.
Yüzeyleri yumuşak ve elastik bir kutikula ile örtülüdür.
Kutikulayı salan hipodermiste (subkutikula) hücre sınırları yoktur.
Genellikle ince olan bu tabaka yanlarda ve birde sırtla karnın orta
çizgileri istikametinde de kalınlaşır, bu suretle vücut cidarının dört
yerinde, nematodların karekteristik bir özelliğini teşkil eden sırt,
karın ve yan çizgiler meydana gelir.
Hipodermisin altında, epitel şeklinde sıralanmış bir sıra kas
hücrelerinden oluşmuş, bir kas kılıfı vardır. Kas kılıfı hipodermisin sırt,
karın ve yan çizgileri tarafından kesilerek dört bölgeye ayrılır. Kas
hücreleri kendilerine en yakın bulunan orta çizgi (sırt ve karın çizgisi)
içindeki sinire uzantılar yollarlar (hayvanlar aleminde sadece
nematodlara has bir karakterdir).
Sindirim borusu düz bir şekilde bütün vücut boyunca uzanır. Ağız ön
uçta ve genellikle de dudaklar ve papillerle çevrilmiş haldedir. Ağız
boşluğunu dar ve şişe şeklindeki yemek borusu izler. Yemek borusu
önden arkaya doğru ilerleyen hafif genişlemeler yapmak suretiyle bir
emme borusu vazifesi görür. Son bağırsak kısa ve kaslı olur. Anüs arka
ucun karın tarafındadır. Bazılarında bağırsak körelerek bir hücre sırası
haline gelmiş veyahut ta tamamen kaybolmuştur.
Kas kılıfı ile bağırsak arsında kalan karın boşluğu kendisine has
epitel cidarı bulunmayan bir pseudocoel şeklindedir. Bu boşluğun
içerisi bir sıvı ile doludur. İçerisinde yedek besin depo etmeye yarayan,
yahut ta yabancı maddeleri içine alarak bunları zararsız hale getirmeye
yarayan hücreler de vardır.
Boşaltım sistemi, her biri bir yan çizgi içinde olmak üzere,
boyuna uzanan iki kanaldan ibarettir. Terminal hücreleri ve silleri
bulunmayan bu sistemin her kanalı bir nukleuslu ve çok uzun bir
hücrenin içinden geçer. Bu intraselular boşaltım kanalları
vücudun ön tarafında karın yüzeyine geçer ve birbirleriyle
birleştikten sonra küçük bir porla dışarı açılırlar.
Sinir sisteminin büyük bir kısmı hipodermisin içindedir.
Bazılarında bu sistem yemek borusunun yakınında bir sinir
halkası ihtiva eder. Sinir halkasından öne doğru altı, arkaya doğru
dört sinir ayrılır. Öne giden sinirler ağzın etrafındaki papilleri
idare eder. Arka sinirlerden kalın olan ikisi sırt ve karın
çizgilerinin içinde arka uca doğru uzanırlar.
Duygu organları, ağzın yakınında ve birde erkeklerin arka
taraflarında bulunan duygu papilleri ile serbest yaşayan
nematodlerın gözleridir.
Nematodların çoğu ayrı eşeylidir, yalnız birkaçı
hermafrodittir. Erkekler boylarının daha küçük olması ve arka
uçlarının karın tarafa doğru kıvrık olması ile dişilerden
ayrılırlar. İç döllenme vardır. Genellikle ovipardırlar, nadiren
vivipardırlar. Gelişme serbest yaşayanlarda doğrudan
doğruya, parazitlerde metamorfozladır. Gelişme genelde ana
hayvanın bulunduğu ortamda olmaz. Genç dönemler çamurlu
sularda, toprakta veya bir ilk konakta yaşar ve buralarda
serbest olarak yahut ta bir bağ doku kapsülü ile çevrilmiş
olarak bulunur. Gelişmenin ileri dönemlerinde deri değişimi
yapılır (genellikle dört), eski kutikula atılarak yerine yenisi
oluşturulur.
Parazit nematodlarda postembriyonal gelişme birçok
değişiklikler gösterir. Bazılarında embriyolar, yumurta
kabukları içinde, besin maddeleri arasında veya içme suyu ile
birlikte doğrudan doğruya son konakçılara geçerler. Örnek;
Ascaris spp.
Diğer bazı hallerde yumurtadan çıkan larvalar evvela bir ilk konağa
girerek orada bir kapsül ile çevrilir, sonrada pasif olarak son konağın mide
veya bağırsağına nakledilirler. Bu gelişme tarzının bir modifikasyonu
trişinlerde görülür. Bunların larvaları evvela ana hayvanın bulunduğu
konak içinde kalarak bir kapsülle çevrilirler ve sonra da pasif olarak başka
bir konağa geçtikten sonra onun bağırsağında ergin hale geçerler. Bir
kısmında da larvalar ilk konağa girdikten sonra serbest yaşayarak bir
müddet gelişmelerine devam ederler.
Bazı nematodların larvaları da çamurlu yerlerde gelişir. Rutubetli
yerlerde yumurtadan çıkan bu larvalar bulundukları ortamda kendi
kendilerine beslenirler, büyür ve deri değiştirirler. Bu şekilde gelişen
larvalar aktif olarak son konağın derisinden içeri girer, kan damarları ve
akciğer yolu ile bağırsağa gelir ve orada deri değiştirerek ergin olurlar.
Nematodlardan bir kısmının hayat devresinde heterogoni görülür.
Rutubetli topraklarda yaşayan ayrı cinsiyetli bir döl, parazit yaşayan
hermafrodit bir döl ile münavebe eder.
Nematodlar eşeysiz çoğalmadıkları gibi rejenerasyonda
yapmazlar. Vücutları az ve belirli sayıda hücrelerden oluşmuştur.
Bunlarda büyüme hücre sayısının artması ile değil, mevcut
hücrelerin büyümeleri ile olur.
Nematodların çoğu dinlenme halinde iken, yüzer veya
sürünürken, diğer hayvanlar gibi karın-üstü değil, yan-üstü
dururlar. Nematodlar organik besinlerle beslenirler. Birkaçı kanla
beslenir. Parazit yaşayanların bir kısmı hayvan bir kısmı da
bitkilerde parazittir. Bunlar arasında ektoparazitlik, bağırsak veya
vücut boşlukları parazitliği, kan parazitliği gibi parazitliğin birçok
şekilleri vardır.
Nematodlar göze çarpmayan şekilleri ile önemsiz gibi görülmekle
beraber bunlar kadar bütün dünyaya yayılış, bitki, hayvan ve
insanlara musallat olmuş başka bir hayvan grubu yoktur.
Yumurtaları çok kalın kabuklu olduklarından en kötü koşullarda
bile canlılıklarını kaybetmezler. Bazı larvalar değiştirdikleri
gömleklerin teşkil ettiği kistler içerisinde senelerce yaşarlar.
Bitkilerde parazit olan bazı nematodlar 10-15 sene kuraklığa
dayanabilirler.
En iyi bilinen örnek Ascaris lumbricoides (bağırsak solucanı);
Ergin halde insan ince bağırsağında yaşar. İnsan dışkısı ile
çevreye yayılan yumurtalar, iyi yıkanmamış sebze, meyve vs. ile
alınır.
Wucheraria (Flaria) bancrofti; fil hastalığını meydana
getirir. Culex, Anopheles, Aedes cinslerine bağlı sivrisinek
türleri “Mikroflaria” denen larvaları kan emme sırasında
alırlar. Larvaları taşıyan sivrisinekler insandan kan
emerken mikroflarialar deriyi delerek kana geçerler.
Şube: Nematomorpha = İpliksi solucanlar
Şube: Rotifera
Şube: Acanthocephala= Başı dikenliler
Şube: Echinodera
Şube: Loricifera
Şube: Priapulida
Şube: Kamptozoa
Download