Document

advertisement
İLİ
AY-YIL
TARİH
: MANiSA
: KASIM-2013
: 01/11/2013 – CUMA
Bunun üzerine Hz. Peygamber (SAS) Ben
Musa ya sizden daha yakınım buyurarak hem
kendisi bu günde oruç tutmuş hem de
başkalarına oruç tutmalarını emretmişti.”2
Ayrıca yahudilerden farklılaşmak için de
Muharrem ayının ya 9 ve 10. günlerini ya da
10 ve 11. günlerini oruç tutmayı tavsiye etti.
HİCRİ YILBAŞI VE MUHARREM AYI
Muhterem Müslümanlar;
4 Kasım 2013 pazartesi günü Hicri takvime
göre yılbaşıdır. Hicri yıl takviminin nasıl
belirlendiğine şöyle bir göz attığımızda
görüyoruz ki, hicretten 16 yıl sonra, 638
yılında Hz. Ömer (r.a) sahabilerle istişare
neticesinde Hz Peygamberin hicretini hicrî
yılın başlangıcı ve Muharrem ayını da bu
yılın ilk ayı olarak kabul etmiştir.
Muhterem Müslümanlar;
Yüce Allah Kitabı’nda şöyle buyuruyor:
“Şüphesiz, Allahın gökleri ve yeri yarattığı
günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı
on ikidir. Bunlardan dördü haram aydır. İşte
bu Allahın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o
aylarda kendinize zulmetmeyiniz. “ 1
Hicrî yılın ilk ayı olan Muharrem’de
meydana gelen bazı olaylar muharrem ayının
önemini artırmıştır. Hz Peygamber, Medine
ye geldiğinde Yahudilerin Aşure günü oruç
tuttuklarını görmüş, bu nedir? diye
sorduğunda; bu hayırlı bir gündür. Bu,
Allahın İsrail oğullarını düşmanlarından
kurtardığı, bu sebeple de Musa’nın oruç
tuttuğu gündür demişlerdir.
Rivayetlere göre Hz Nuh’un gemisi tufandan
kurtulup Cudi dağına Aşure günü oturmuştur.
Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edilmesi Hz.
İbrahim’in Nemrutun ateşinden kurtulması,
Hz. Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuşması gibi
bazı olayların da Aşure gününde meydana
geldiği rivayet edilmektedir. Yine İslam
tarihinde çok önemli bir yer sahip olan,
Müslümanların iyi irdelemesi gereken
kerbela olayıda yine bu ayda meydana
gelmiştir.
Tarihte yaşanmış bu gibi acı olaylar
Müslümanları
derinden
sarsan
ve
kederlendiren acı bir tecrübedir. Bu sebeple
bu ve benzeri olaylar karşısında sağduyulu
hareket ederek Allah ve Peygamber sevgisi
etrafında kenetlenmeliyiz. Hz. Peygamberi,
onun aile fertlerini ve ashabını sevmek
hepimizin müşterek heyecanı olmalıdır. İyi
bilelim ki huzurlu bir toplum halinde
yaşayabilmek, yüce dinimizin bize öğrettiği
karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı kardeşliği,
birlik ve beraberliği korumakla mümkündür.
Hazırlayanın Adı: Ercan Sarıbaş
Ünvanı : Çanakçı köyü Camii İ.H / Sarıgöl
1
Tevbe 9/36
2Buhari ,69,2,251
İLİ
AY-YIL
TARİH
: MANiSA
: KASIM-2013
: 08/11/2013- CUMA
NUH’UN GEMİSİNE BİNMEK
Muhterem Müslümanlar!
Cenab-ı Hak insanları uyarmak için zaman
zaman Peygamberler göndermiştir. Bu
Peygamberlerden birisi de Nuh(a.s)'dır.
Nuh(a.s) kavmini göklerin yaratılışına ayın
ışıklarına, güneşin ışık dağıtışına, yağmurun
yağışına, toprağın yetiştiriciliğine, Allahü
Teala'nın kendilerine vermiş olduğu çocuk ve
mal nimetlerine dikkat etmeye, kendi öz
nefislerini incelemeye ve bütün bunlardan
ibret alıp yüce yaratıcı Allahü Teala'ya
inanmaya çağırdı. Nuh(a.s)kavmini Hakk'a
çağırırken durmadı, yorulmadı, bıkmadı, tek
tek söyledi, topluca çağırdı. Açıktan anlattı,
gizli olarak anlattı.
Fakat kavmi Hz. Nuh’u dinlemediler,
kibirlendiler, kulaklarını tıkadılar ve şöyle
dediler:“Ey Nuh bizimle mücadele ettin ve
bize yaptığın mücadelede çok ileri gittin, eğer
doğrulardan isen kendisiyle bizi tehdit ettiğin
azabı getir.”1
Bunun üzerine Allah(c.c) Hz. Nuh’a bir gemi
yapmasını ve inananlarla birlikte bu gemiye
geçmesini emretti.
1
Hud, 32
Hz. Nuh(a.s) gemiyi yaptı ve inananlarla
birlikte bindi. Nihayet Allah’ın o çetin ve
amansız azabı gelmiş ve gemidekiler o azgın
suların
üzerinde
hayata
tutunurken,
inanmayanlar sığınacak dağ tepe aramakla
meşgul oldukları halde iken tufan gelip her
şeyi yutuverdi
Değerli Kardeşlerim,
Nuh'un gemisini Rabbimizin izniyle biz
Müslümanlar inşa etmeliyiz. İçerisinde
Allah’ın rızasına uygun hayat tarzı
oluşturmalı, gemimizi deldirmeden Cennet
sahiline kavuşabilmek için kalp diriliğine
sahip olmalıyız. Böyle yapar ve bu
doğrultuda yaşamımıza devam edersek
kıyamet sahnesinde gemimizi Limana
başarıyla ulaştırabiliriz, aksi takdirde
gemimiz ve içerisindekiler alabora olur. Evet,
İslam Nuh'un gemisidir. Gemiye binen
kurtulur. Ne mutlu Nuh'un gemisine binip
kurtulabilenlere…
Ahmet GÜZELARSLAN
Mimar Sinan Camii İmam-Hatibi / SOMA
İLİ
AY-YIL
TARİH
: MANiSA
: KASIM-2013
: 15/11/2013-CUMA
Bu bağlamda İki Cihan Güneşi(sav) bir
hadisi şeriflerinde,”Üç kişi bir köyde veya
sahrada bulunur ve cemaatle namaz
kılınmazsa, şeytan onlara hakim olur.
Öyleyse cemaatten ayrılma! Çünkü kurt
sürüden ayrılan koyunu yer.”(1) buyurarak
namazı yalnız kılmak isteyenleri uyarıp
cemaatle namazın ehemmiyeti üzerinde
durmuştur.
Kıymetli Kardeşlerim!
CEMAATLE NAMAZIN ÖNEMİ
Aziz Müminler!
Müslümanları aynı safta bir araya getiren ve
bütün
mü’minleri
aynı
istikamete
yönlendiren İslam’ın temel direği namazdır.
Namaz mü’minin miracı, namaz kıldığı an
da Rabbine en yakın olduğu zaman
dilimidir. Nitekim, hutbemin başında
okuduğum Ankebût suresi 45'inci ayet-i
kerimede Yüce Allah: “Kitap’tan sana
vahyedilenleri oku, namazı dosdoğru kıl.
Kuşkusuz namaz (insanı) hayâsızlıktan ve
kötülükten men eder. Allah’ı anmak her
şeyden önemlidir” diye buyurmuştur.
Namaz vesilesiyle Müslümanlar, aynı
mekânda bir araya gelerek kardeşlik, birlik
ve beraberlik duygularını pekiştirirler. Güzel
dinimiz İslam, cemaate çok ehemmiyet
vermiş, Müslümanların cemaat ve birlik
olmalarını teşvik etmiştir. Ümmet şuurunun
oluşması ve Müslümanlar arasındaki
ayrılıkların izalesi için en müessir vasıta
cemaatle kılınan namazdır. Dil, renk, ırk
ayrımı gözetmeksizin aynı safta günde beş
vakit camiye gelen Müslümanlar, tüm aleme
adeta bir ilanda bulunmaktadırlar:
“Mü’minler ancak kardeştirler”
Nisa suresi112. âyette ”Ve sen içlerinde
olup da onlara namaz kıldıracak olursan,
onlardan bir bölümü seninle birlikte namaza
dursun, silahlarını da yanlarına alsınlar…”
buyuran Yüce Rabbimiz cihad sırasında
korkulu anlarda bile cemaatle namaz
kılmayı söz konusu etmektedir.Korkulu
anlarda cemaatle namaz kılmanın teşvik
edilmesi; normal zamanlarda cemaate riayet
edilmesinin daha öncelikli ve önemli
olduğunu gösterir.
Değerli Kardeşlerim!
Namaz, bu dünyada insanı kirlerden
arındırmakta,
ahirette
de
kurtuluşa
erdirmektedir. Her iki cihanda huzura
erdiren namaz; Resûlüllah Efendimizin
öğrettiği
gibi
vaktini
geçirmeden,
mümkünse cemaatle, her türlü gösterişten
uzak durularak ve mükâfatı Allah’tan
beklenilerek huşu ile kılınan namazdır.
Hutbemi, başta okuduğum hadis-i şerif
meali ile bitiriyorum: “Cemaatle kılınan
namaz, tek başına kılınan namazdan 27
derece daha faziletlidir.”(2)
Hazırlayan : Mehmet Garip İnanlı
Çamyayla Ky Çeripaşa Mh. C.İ.H SELENDİ
----------------------------------------------------------1. Ebu Davud ,Salat,47
2. Müslim, Mesacid, 249 (1,450)
İLİ
AY-YIL
TARİH
: MANiSA
: KASIM-2013
: 22/11/2013-CUMA
BİR TOPLUMUN GİDİŞATINDA
ÖĞRETMENLERİN ROLÜ
Muhterem Müminler!
Yüce dinimiz İslam, ilme, bilgiye, eğitim ve
öğretime büyük önem vermiş, ilim öğreneni
de öğreteni de yüceltmiştir. Yine dinimiz
İslam, kadın- erkek “her müslümana ilim
öğrenmeyi farz kılmış”(1),bunun yanında
ilim öğrenmeyi de, öğretmeyi de birer ibadet
olarak kabul etmiştir.
Son ilahi mesaj olan yüce kitabımız Kuran-ı
Kerim "OKU" emriyle nazil olmaya
başlamış, insanları eğitim ve öğretime
yönlendirmiştir. Bu husus Kur’anı Kerim’de
şöyle ifade edilmiştir: "Yaratan Rabbinin
adıyla oku ! O, insanı"alak " dan yarattı.
Oku ! Senin Rabbin en cömert olandır.O,
kalemle yazmayı öğretendir, insana
bilmediğini öğretendir. "1
Değerli Kardeşlerim!
İlim; insanın kendisini ve varoluş gayesini
bilmesidir. Bu gayeye ulaşabilmek için takip
edilebilecek yol iyi bir eğitim ve öğretimdir.
Bunlara gereken önem verilmedikçe
istenilen amaca ulaşmak mümkün değildir.
İşte bu nedenle dinimizde ilim öğrenmek ve
öğretmek, ibadet olarak kabul edilmiştir.
Öğrenciler, eğitim hayatları boyunca anne
ve babalarından çok öğretmenleri ile birlikte
bulunurlar.
Öğrencilerin
kişiliklerinin
gelişmesinde, güvenilir ve sosyal bireyler
haline
gelmesinde
öğretmenlerimizin
göstermiş olduğu sevgi ve yapmış oldukları
fedakârlıklar büyük rol oynar. Çocuklar
edindikleri bilgilerin yanında dini, milli,
kültürel değerlere bağlılığı da öğretmenleri
eliyle öğrenmektedir. O halde bir anlamda
insan üreten öğretmenler çok değerlidir ve
şüphesiz öğretmenlik yüce bir görevdir.
Kıymetli Müminler!
İlim adamlarına saygıyı, Hz. Ali (r.a.) şöyle
ifade ediyor: “Bana bir harf öğreten, beni
kendisine köle yapar.” Bu saygı, ilim
adamlarının insanlara hayrı öğretmeleri ve
faydalı yolları göstermeleri, hiçbir karşılık
beklemeden bize dünyevî ve uhrevî
vazifeleri
talim
etmeleri
sebebiyle
gösterilmiş olmaktadır. “Âlimin atının
ayağından sıçrayan çamur, bizim
şerefimizdir” diyen Yavuz Sultan Selim
gibi her devirde ilim adamına saygının en
asil örneklerini vermiş bir milletin fertleri
olarak bu saygıyı her zaman diri tutmalıyız.
Bu vesile ile bize küçük yaşlardan
itibaren kalem tutmayı, okumayı, yazmayı,
sevgi-saygıyı, edebi-ahlakı, bütün kutsal
değerleri öğreten tüm öğretmenlerimizi ve
âlimlerimizi saygı ve minnetle anıyor;
ahirete irtihal edenlere rahmet diliyoruz.
Özcan ARIK - Turgutlu Vaizi
1
Alak 1-5
İLİ
AY-YIL
TARİH
: MANiSA
: KASIM-2013
: 29/11/2013 - CUMA
‫ٍِكَ حْكفل سأك ٍَّلل س‬
‫كمْكبكب لالِفكأٍ ٍْبكيٍالٍ لٍ ٍابكْذٍكْمأ لك‬
ُُّ
‫ل‬
ٍٍ
‫َفكفيلحُرك‬
ُ ُ‫ْمأطْابكأ‬
BESMELENİN FAZİLETİ
Aziz Müslümanlar!
Bütün mahlûkata hayat bahşeden, insanı
ahsen-i takvim üzere yaratan ve dünyada
halife kılan Allah Teâlâ’ya kulluğumuzun
nişanelerinden biri besmeledir. Besmeleyle,
işlerimize Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın
adıyla başlar ve ancak O’ndan yardım
dileriz.
Müslümanlar hayatlarının her alanında,
yaptıkları her işte, “besmele” ile hareket
ederek her zaman Yaratıcısının gözetimi
altında olduklarını bilirler. Besmele çeken
insan; başka bir varlık adına değil sâdece
Allah adına, O'nun rızası için ve O'nun
izniyle başlıyorum, demiş olur.
Besmele’de Yüce Rabbimizin isim ve
sıfatlarından üç tanesi yer almaktadır.
Bunlar: Allah, Rahmân ve Rahîm’dir. Allah
ismi, yüce yaratıcının özel ismi olup başka
hiçbir varlığa ve eşyaya verilemez. Rahmân
ismi, mümin veya gayrimüslim olsun yüce
yaratıcının ayırım yapmadan dünyada
herkese nimet ve ikramda bulunmasını ifade
ederken Rahîm ismi ise; nimetlerini ahirette
sadece müminlere vereceği manasını taşır.
Yüce Allah, Besmele’de ism-i celâlinin
yanına Rahmân ve Rahîm isimlerini
koymakla kendisini bu iki isim ile tanıtır,
böylece “Ey kullarım ben Allah-u
Azimüşşân, Rahmân ve Rahîmim” der.
Bütün Esmâ-i hüsnâsı içinde bu iki ismi öne
çıkarmakla kendisini merhametli ve şefkatli
olarak ilan eder.
Değerli kardeşlerim!
Hutbemin
başında
okuduğum
ayeti
kerimede Hz. Süleyman (a.s)’ın Sebe
Kraliçesi Belkıs’a gönderdiği mektuba
besmele
ile
başladığından
2
bahsedilmektedir.
Bizler de her şeyden önce Allah'a sığınalım.
Camiye, eve, işyerine girerken, söze,
konuşmaya, derse başlarken, bağda bahçede,
işyerinde çalışırken, yatarken, kalkarken
besmeleyi okuyalım, kovulmuş şeytandan
Allah'a sığınalım.
Değerli Kardeşlerim!
Kur’an-ı Kerim’de Tevbe Sûresi dışındaki
bütün sûrelerin başında Besmele bulunur.
Cahiliye döneminde tevhid inancında
olmayanlar bir iş yapmadan önce kendi
ilahlarının ve putlarının isimlerini anarak
onlardan yardım isterlerdi. Yüce Allah
Kur’an-ı Kerim’deki sûrelere Besmele ile
başlayarak tevhide vurgu yapmıştır.
Müslümanlar da yapacakları bütün işlerden
önce Besmeleyi okumakla Kur’an-ı
Kerim’in bu usulünü takip etmiş olurlar.
Hutbemi sevgili Peygamberimizin bir hadisi
şerifi ile bitiriyorum. Peygamberimiz (a.s.)
her hayırlı işe besmele ile başlanmasını
tavsiye etmiş ve "Besmele ile başlanmayan
her önemli iş sonuçsuz kalır”3 buyurmuştur.
HAZIRLAYAN: İRFAN YAVUZ
Hashoca camii.MK. AKHİSAR
1
Neml, 27/30
2
Feyzu’l Kadir, V/13.
Download