HZ MUHAMMED (S.A.V.) B*RL*KTE YA*AM AHLAKI VE KÜLTÜRÜ

advertisement
HZ MUHAMMED (S.A.V.)
BİRLİKTE YAŞAM AHLAKI,
HUKUKU VE KÜLTÜRÜ
Emin YAVUZYİĞİT
UZMAN İMAM HATİP
Facebook: Muhammed Emin Yavuzyiğit
Facebook Grup: VAAZ DOSYALARI
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
• ‫شعُوبًا‬
ُ ‫اس اِنَّا َخلَ ْقنَا ُك ْم ِم ْن ذَ َك ٍر َوا ُ ْن ٰثى َو َجعَ ْلنَا ُك ْم‬
ُ َّ‫يَا اَيُّ َها الن‬
‫ع يليم َخ يبير‬
َ ‫اّٰلل‬
ِ ‫ارفُوا ا َِّن ا َ ْك َر َم ُك ْم ِع ْندَ ه‬
‫اّٰلل اَتْ ٰقي ُك ْم ا َِّن َه‬
َ َ‫َوقَبَا ِئ َل ِلتَع‬
«Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve
bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için
sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında
en değerli olanınız, O'na karşı gelmekten en çok
sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir,
hakkıyla haberdar olandır.» (Hucurat suresi 13)
INSANLIK FARLILIKLAR HALİNDE
YAŞAR
• İnsanlar farklı dil, din, cins, ırk, kabile, sosyal
ve kültürel gruplar halinde yaşarlar. İçinde
yaşadığımız coğrafya, önceki nesillerden
devraldığımız kültür ve gelenek, mensubu
olduğumuz inanç ve görüşler de bizim varlık
ve kimlik dünyamızın adeta ayrılmaz
parçalarıdır. İnsanlar bu farklara bağlı olarak
farklı kimlik sahibi olur, bu kimlikle tanınır ve
tanışır.
• Her biri kendi farklılığını, özelliğini bir gurur,
değer ve övünç vesilesi yapar. Ancak bu ayet,
farklı yaratılmanın ‘kimlik edinme ve bu
kimlikle tanınma, tanışma’ fonksiyon ve
hikmetini onaylarken; farklı sosyal ve etnik
gruplara mensup olmanın üstünlük vesilesi
olarak kullanılmasını reddeder. İnsanın şeref
ve değerini, kendi iradesi ile elde etmediği
aidiyetlere değil; kendi irade ve çabasıyla
elde ettiği değerlere bağlar.
BİRLİKTE YAŞAMIN KAYNAĞI
ALLAH’TIR
• Birlikte yaşamanın kaynağı Allah cc’dur. İnsan
zürriyetini Hz adem (A.S.)’dan başlatan, Adem
de topraktan yaratılan ve her kesin ceddi
Adem’e dayanan insanlık büyük bir ailedir.
Aileler farklı ırk ve renklere ayrılması tanışma
kaynaşma ve farkında olarak hayatı yaşamaktır.
Her insan Allah’ın kulu ve her kulda Peygamber
torunudur. Hepimiz Ademin çocuklarıyız. Aynı
kaynaktan gelen bizler birlikte yaşama koşul ve
kaidelerini oluşturmalıyız ki dünyamız yaşanılır
hale gelsin ve dünyamızda kardeşlik meşaleleri
yansın.
• Toplumsal yaşamda toplumun fertten ve
ferdinde toplumda istedikleri ve arzuları vardır.
Bir arada yaşama hukuka bağlı olmalı ve her
insanı Allah’ın yarattığı değerde bakabilmeliyiz ki
toplumsal felah oluşsun.
• Bizler toplum içinde huzur ve saadet içinde
yaşamak istiyorsak sevinçleri ve nimetleri
paylaşmalı ve sıkıntılı olanların sıkıntılarını
giderme ve acıları dindirme gayretinde olmalıyız
ve bunları hayata geçirmeliyiz ki toplumsal felah
oluşsun.
• Aksi takdirde toplumda kin ve nefret uyanması
başlar ve kıskançlıklar meydana gelir ve
toplumun huzur ve felahı kalmaz.
KURAN-I KERİM BÜTÜN CANLILARA KARŞI
SORUMLU OLDUĞUMUZU BİLDİRİR
• Sadece insanlara karşı değil, bütün canlılara karşı sorumlu
olduğumuzu bildiren Kur’an, bir yandan bireysel anlamda şükür,
takva, sabır, iffet, doğruluk, dürüstlük ve çalışkanlık gibi ahlâkî
değerlerin önemine vurgu yaparken, diğer yandan birlikte
yaşamanın gereği olarak paylaşma, af, dayanışma, fedakârlık gibi
erdemleri ön plana çıkararak toplumsal yapıyı güçlendiren ahlaki
ve insani erdemlere dikkatleri çekmektedir.
• Bu bağlamda birlik ve beraberliği, hayırlı ve güzel işlerde
yarışmayı, akrabalara iyilik yapmayı, yoksullara haklarını vermeyi,
iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı, emanetlere riayet etmeyi,
komşularla iyi geçinmeyi, adaletin gerçekleşmesini ve yaptığımız
her işi en iyi şekilde yapmayı toplumsal ahlâkın temel dinamikleri
olarak sunmaktadır.
• Öte yandan öfke, kibir, kıskançlık, kin, gıybet, kınama ve
başkalarının özel hayatını araştırma (tecessüs) gibi, kişiye ve
topluma zarar verecek her türlü ahlâkî sapmadan da
sakındırmaktadır.
•BİRLİKTE
YAŞAM
KOŞULLARI
TEK
1) BİRLİKTE YAŞAMAYI ÖĞRENMEK
İÇİN İSLAMI ANLAMAMIZ GEREKİR
İslâm, “selâm” kelimesi ile aynı kökten gelmektedir.
‘’Kurtuluş, esenlik’’ manalarını ifade eder. İslâm ile aynı
kökten olan “müsaleme” ise ‘’çatışma ve zıtlaşmayı
ortadan kaldırarak uyuşmak, anlaşmak, birbirinden
emin olmak, dostça münasebetler kurmak’’ manalarını
ifade etmektedir.
İslam dini barış ve esenlik dinidir. İslam dini tüm
insanların kurtulmasını isteyen ve bunu da emreden bir
dindir.
Tüm insanlara «iyiliği emr etmek ve kötülükten
sakındırmak» İslam’ın ana şiarıdır ve bu şiara tatlı bir
şekilde sahip çıka bilirsek insanlık kurtulacaktır.
2) BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN AHLAKI
ANLAMALIYIZ VE AHLAK SAHİBİ OLMALIYIZ
• Ahlâk, Arapça’da ‘’yaratma, yaratılış ve yaratılmış’’ gibi manalara
gelen, “halk” ile aynı kökten olan “hulk” veya “huluk” kelimelerinin
çoğuludur. Ahlâk kelimesi Kur’an-ı Kerim’de geçmemekle beraber
“huluk” kelimesi, biri, âdet ve gelenek; ‘’Bu durumumuz öncekilerin
geleneğidir.’’(Şura 137) diğeri de ahlâk ve huy ‘’Şüphesiz sen büyük bir
ahlaka sahipsindir.’’(Kalem 4) manasında olmak üzere iki ayette
geçmektedir. Lügat kitaplarında “hulk” kelimesinin ‘’huy, seciye,
tabiat, mertlik, din ve yaratılış’’ manalarına geldiği belirtilmiştir. Buna
göre “ahlâk“ kelimesi; huylar, seciyeler, insanın manevi yapısını
belirleyen özellikler gibi manaları ifade eder.
• GAZALİ AHLAKI ŞÖYLE TARİF EDER: “Ahlâk, insan nefsinde yerleşen
öyle bir heyet (meleke)dir ki; fiiller, hiçbir fikrî zorlama olmaksızın,
düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla
ortaya çıkar.”
• Ahlak sahibi olan kişiler başka din ve inanç gruplarına saygı ile
muamelede bulunur ve asla kimseyi tahkir etmez ve insanların
kurtuluşuna vesile olur.
3) BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN HOŞ
GÖRÜYÜ KAZANMALIYIZ
• Arapça “semaha” kökünden gelen ‘’müsamaha, affetmek ve
bağışlamak’’ anlamına gelir. Türkçemizdeki karşılığı hoşgörü olan bu
kelime, batı dillerinde ise tolerans olarak kullanılır. Hoşgörü; “farklı
görüş ve davranışları tahammülle karşılama, önemli olmayan hata
ve kusurları hoş görme ve bağışlama; bizden olmayan veya bizim
gibi olmayan başkalarına karşı güçlük çıkarmama, onlara müdahale
ve baskıda bulunmama ve onların ufak farklılık ve kusurlarını
görmezden gelme” olarak tanımlanmıştır.
• Hoşgörü ile yakın manaya gelen hilm ise; “şiddetli gazap ve öfke
zamanında gücü yetmekle beraber öç alma ve intikam fikrinden
vazgeçmek” olarak tarif edilmiştir. Daha geniş bir tanımı ise şöyledir;
“Akıl ve kültürle kazanılan, insan ilişkilerinde sabırlı, hoşgörülü,
bağışlayıcı, uzlaşmacı ve medeni davranışlar sergilemeyi sağlayan
ahlâki bir erdem.”
• Hoş görü sahibi kişiler çatışmacı değil uzlaşmacı, ayrıştırıcı değil
birleştirici olur buda yaşamın güzelleşmesine ve huzurlu yaşan
oluşmasına sebep olur
FARKLILIKLARIMIZDA İLAHİ
HİKMETLER SAKLIDIR
ٰ
ْ
ْ
ْ
َ
َ
َ
ٰ
• ‫ف‬
‫َل‬
‫ت‬
‫اخ‬
‫و‬
‫ض‬
‫ر‬
‫ال‬
‫و‬
‫ت‬
‫ا‬
‫و‬
‫م‬
‫س‬
‫ال‬
‫ق‬
‫ل‬
‫خ‬
‫ه‬
‫ت‬
‫ا‬
‫ي‬
‫ا‬
‫َو ِم ْن‬
ِ
ُ
ِ
ِ
َ
َّ
‫ي‬
ِ
َ
َ
َ
ْ
ُ
ٰ
ٰ
َ
َ‫ت ِل ْلعَا ِل يمين‬
َ
ٍ ‫سنَتِ ُك ْم َوا َ ْل َوانِ ُك ْم ا َِّن يفى ذ ِلك ليَا‬
ِ ‫ا َ ْل‬
«Göklerin ve yerin yaratılması,
dillerinizin ve renklerinizin farklı olması
da O'nun (varlığının ve kudretinin)
delillerindendir. Şüphesiz bunda
bilenler için elbette ibretler vardır.»
(Rum suresi 22)
FARKLILIKLAR İHTİLAF DEĞİL
RAHMETTİR
َ ‫ون ُم ْخت َ ِل يف‬
َ ُ‫احدَةً َو َل يَ َزال‬
• ‫ين‬
ِ ‫اس ا ُ َّمةً َو‬
َ َّ‫َولَ ْو شَا َء َربُّ َك لَ َجعَ َل الن‬
‫ا َِّل َم ْن َر ِح َم َربُّ َك َو ِل ٰذ ِل َك َخلَقَ ُه ْم َوت َ َّمتْ َك ِل َمةُ َر ِب َك َلَ ْملَپَ َّن َج َهنَّ َم ِم َن‬
َ ‫اس ا َ ْج َم يع‬
‫ين‬
ِ َّ‫ا ْل ِجنَّ ِة َوالن‬
«Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek
bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet
ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam
edeceklerdir. Zaten onları bunun için yarattı.
Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi hem cinlerden,
hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım" sözü
kesinleşti.» (Hud suresi 118-119)
İLAHİ YASA FARKLILIKLARIN
NEDENLERİNİDE AÇIKLAR
• Farklılıklar ilahi yasa üzerinden işliyorsa ve ilahi hikmetler
varsa farklılıklarımızda, ırksal ve renksel üstünlükler neden
kuralım ki insanlık kardeşlerimize. Topraktan yaratılan Bir
atadan meydana gelen nesilleriz üstünlük kurmak sadece
yapılan güzel işlerin sonunda Allah katındaki değerdir
üstünlüklerimiz ve ilahi yasada kabul gören üstünlük
sadece TAKVA üstünlüğündür geri üstünlükler geçerli
değildir:
• ‫ارفُوا ا َِّن‬
ُ ‫اس اِنَّا َخلَ ْقنَا ُك ْم ِم ْن ذَك ٍَر َوا ُ ْن ٰثى َو َجعَ ْلنَا ُك ْم‬
َ َ‫شعُوبًا َوقَبَائِ َل ِلتَع‬
ُ َّ‫يَا اَيُّ َها الن‬
‫اّٰللَ ع يَليم َخ يبير‬
ِ ‫ا َ ْك َر َم ُك ْم ِع ْندَ ه‬
‫اّٰلل اَتْ ٰقي ُك ْم ا َِّن ه‬
«Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden
yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere
ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O'na karşı
gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla
bilendir, hakkıyla haberdar olandır.» (Hucurat suresi 13)
BİRLİKTE YAŞAMAK YARATILIŞTAN
GELEN ÖZELLİKTİR
• ‫ساد ِفى‬
ً ‫ِم ْن ا َ ْج ِل ٰذ ِل َك َكت َ ْبنَا َع ٰلى بَ ٖنى اِ ْس َر ٖای َل اَنهُ َم ْن قَت َ َل نَ ْف‬
َ َ‫سا ِبغَی ِْر نَ ْفس ا َ ْو ف‬
‫اس َج ٖمیعًا َولَقَ ْد‬
ِ ‫ْاْلَ ْر‬
َ ‫اس َج ٖمیعًا َو َم ْن ا َ ْحیَا َها فَ َكاَن َما ا َ ْحیَا الن‬
َ ‫ض فَ َكاَن َما قَت َ َل الن‬
َ‫ض لَ ُم ْس ِرفُون‬
ِ ‫سلُنَا ِبالبَ ِینَا‬
ُ ‫َجا َءتْ ُه ْم ُر‬
ِ ‫یرا ِم ْن ُه ْم بَ ْعدَ ٰذ ِل َك فِى ْاْلَ ْر‬
ً ‫ت ثُم اِن َك ٖث‬
«Bundan dolayı İsrailoğullarına (Kitap'ta) şunu yazdık:
"Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir
bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o
sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini
(hayatını kurtararak) yaşatırsa, sanki bütün insanları
yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller
(mucize ve âyetler) getirdiler. Ama onlardan birçoğu
bundan sonra da (hâlâ) yeryüzünde aşırı gitmektedir.»
(Maide suresi 32)
BİRLİKTE YAŞAM İÇİN ASRI SAADETİ
ANLAMAK GEREK
Hz. Peygamberi anlamak Kur’an’ı anlamaya,
Kur’an’ı anlamak da Hz. Peygamberi anlamaya
bağlıdır. Dolayısıyla dinî bir görev olarak yerine
getireceğimiz pratikler ve bireysel
dindarlığımızda tercih edeceğimiz
uygulamaların en güzeli, onun hayatında
bulunmaktadır.
KURAN-I KERİM; HZ MUHAMMED SAV
EFENDİMİZİ ŞÖYLE TANITIYOR BİZLERE:
KURAN-I ANLAMAK HZ PEYGAMBER
SAV ANLAMAYA BAĞLIDIR
َ ُّ‫قُ ْل ا ِْن ُك ْنت ُ ْم ت ُ ِحب‬
• ُ‫اّٰلل‬
‫ونى يُ ْح ِب ْب ُك ُم ه‬
‫ون َه‬
‫اّٰلل فَات َّ ِبعُ ي‬
َ ُ‫اّٰلل‬
‫َفُور َر يحيم‬
‫َويَ ْغ ِف ْر لَ ُك ْم ذُنُوبَ ُك ْم َو ه‬
«De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana
uyun ki, Allah da sizi sevsin ve
günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah
çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.» (Ali İmran suresi 31)
İÇİMİZDEN BİR PEYGAMDİR O (S.A.V.)
ْ
َ
َ ‫يه ْم َو َما َك‬
َ ‫َو َما َك‬
‫اّٰلل‬
‫ف‬
‫ن‬
‫اّٰللُ ِليُعَ ِذبَ ُه ْم َوا‬
َ‫ت‬
‫ان ُه‬
‫ان ه‬
‫ي‬
ِ
َ ‫ست َ ْغ ِف ُر‬
‫ون‬
ْ َ‫ُمعَ ِذبَ ُه ْم َو ُه ْم ي‬
«Oysa sen onların içinde iken,
Allah onlara azap edecek değildi.
Bağışlanma dilerlerken de Allah
onlara azap edecek değildir.» (Enfal
suresi 33)
HZ MUHAMMED SAV EFENDİMİZİN HAYATINDA
BİRLİKTE YAŞAMANIN TEMELLERİ
Hz. Peygamber (S.A.V.), birlikte yaşamanın
vazgeçilmez unsurları olan barışı, müsamahayı,
affı, rahmeti ve merhameti, soyut bir iddia ve
söz olmaktan çıkarıp yaşanılan bir gerçekliğe
dönüştürmüştür.
Kendisinden düşmanlarına ‘beddua ve lanet’
etmesini isteyenlere kendisinin bunlar için
değil; ‘rahmet ve merhamet peygamberi’
olarak gönderildiğini söyleyerek uyarmış ve yol
göstermiştir.
O hiç kimseyi ayıplamamış,
kötülüğe kötülükle karşılık
vermemiş ve nefsi için intikam
almamıştır.
Etrafındakileri hiç incitmemiş,
kendisinden talepte bulunanı
geri çevirmemiştir.
Dürüstlüğü, emaneti korumayı, insan
haklarına riayet etmeyi, yetim ve kimsesizlere
kol kanat germeyi, kimseyi incitmemeyi, iyilik
yapmayı öğütleyen ve yaşayışıyla bunlara en
güzel örnek olan Peygamberimiz; “… İman
etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi
sevmedikçe de gerçek anlamda iman etmiş
olamazsınız. ...”(Müslim iman 93-94)
buyurarak sevgiyi ve imanı toplumsal barışın,
birlikte yaşamanın temel taşı yapmıştır.
Daha sonra da yanındakilere,
aralarında sevgi bağını, Kur’an’da da
üzerinde önemle durulan (eve
girerken selam verme,(Nur 27) daha
güzeliyle veya aynıyla karşılık
verme,(Nisa 86) ancak selamlaşarak
kurabileceklerini
bildirmiştir.(Müslim iman 93-94)
BU KONUDA BİR KAÇ HADİS-İ ŞERİFE
GÖZ ATALIM
1) «Sizden biriniz kendisi için
istediğini Müslüman kardeşi
için de istemedikçe (kâmil
manada) iman etmiş
olamaz.»(Buhari iman 7)
2) «Kim Müslüman kardeşinin
ihtiyacını giderirse Allah da onun
ihtiyacını giderir; kim Müslüman
kardeşini bir sıkıntıdan kurtarırsa
Allah da onu bir sıkıntıdan kurtarır;
kim Müslüman kardeşinin bir
kusurunu gizlerse Allah da onun
kusurunu gizler(affeder)» (Buhari
mezalim 3)
3) Hz. Peygamber (S.A.V.)
uzlaştırma ve kaynaştırma çabası :
“Mümin ülfet eden(uzlaşıp
kaynaşan) insandır; ülfet etmeyen
ve kendisiyle ülfet kurulamayan
insanda hayır yoktur.» (Müsned II
400)
•BİRLİKTE
YAŞAMANIN
İLKELERİ
ÖFKEYİ YENMEK
• Birlikte yaşamanın en önemli ilkesi öfkeye hakim
olmaktır atalarımız öfke ile kalkan zararla oturur
demişlerdir. Öfkeyi yenen kişi soğukkanlılıkla bakar
etrafında ki her işe ve olaya. Soğukkanlılık erdem
olduğu gibi öfke de kötü haslettir.
• Nitekim Kuran-ı Kerimde Rabbimiz bu konu hakkında
şöyle buyurmaktadır:
• ‫س ُن فَ ِاذَا الَّ يذى بَ ْينَ َك‬
ْ َ ‫َو َل ت‬
َ ‫س ِيئَةُ اِ ْدفَ ْع ِبالَّ يتى ِه َى ا َ ْح‬
َ ‫ست َ ِوى ا ْل َح‬
َّ ‫سنَةُ َو َل ال‬
‫ى َح يميم‬
َ ُ‫َوبَ ْينَه‬
َ ‫عد‬
ٌّ ‫َاوة َكاَنَّهُ َو ِل‬
«İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde
sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık
bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.ve
şeytanın fiil ve arzularıdır.» (Fussilet suresi 34)
ÖFKELENME!
• Rasûlullah (S.A.V.) kendisinden
kısa ve öz bir telkin isteyen
Bedevi’ye “öfkelenme”
buyurarak cevap vermiştir. Bu
diyalog üç sefer tekrar etmiş ve
Peygamber’in tavsiyesi
değişmemiştir.» (Buhari Edep 76)
İNSANIN ÖFKESİNİ YENMESİ VE HADDİ AŞMAYARAK AF YOLUNU
TUTMASI KURAN-I KERİMDE ŞÖYLE YERİNİ ALMAKTADIR
:
“Güzel söz ve bağışlama, arkasından incitme
gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir,
halîmdir.”Bakara/263
“Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda
harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları
affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.”Âl-i
İmrân/13
“Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir
kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz
Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir.”Nisâ/14
“(Resulüm!) Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve
cahillerden yüz çevir.”A’raf/199
“Bağışlayınız. Allah’ın sizi bağışlamasını arzu
etmez misiniz? Allah çok bağışlayandır ve çok
merhametlidir.”Nûr/22
“Onlar öfkeli zamanlarında bile affederler
"Şûra/37
“Her kim sabreder ve bağışlarsa, bilsin ki bu
tutum davranışların en soylusu ve en
olumlusudur.”Şûrâ/43
İSLAM DENGE DİNİDİR
• ُُ ‫صلَ َح فَا َ ْج ُر‬
َ ‫س ِيئَة ِمثْلُ َها فَ َم ْن‬
ْ َ ‫عفَا َوا‬
َ ‫س ِيئ َ ٍة‬
َ ‫َو َج ٰزٶُ ا‬
َ ‫ب ال َّظا ِل يم‬
‫ين‬
َ
ِ ‫علَى ه‬
ُّ ‫اّٰلل اِنَّهُ َل يُ ِح‬
«Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir
kötülüktür (ona denk bir cezadır).
Ama kim affeder ve arayı düzeltirse,
onun mükâfatı Allah'a aittir. Şüphesiz
O, zâlimleri sevmez.» (Şura suresi 40)
HZ MUHAMMED (S.A.V.) DAVRANIŞ MODELLERİMİZİN
NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ BİZLERE HABER
VERMEKTEDİR
o «Büyüklerini saymayan, küçüklerini sevmeyen
bizden değildir.» (Tirmizi birr),
o «Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız, müjdeleyiniz,
nefret ettirmeyiniz.» (Müslim cihat),
o «Güzel söz, sadakadır.»(Buhari edap),
o «İnsanlara acımayana Allah da acımaz.» (Buhari
fedail),
o «Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.»
(Buhari Edep)
ONURLU VE ERDEMLİ İNSANLAR BİRLİKTE
YAŞAMA BİLİNCİNE SAHİPTİRLER
 Kur’an-ı Kerim’in beyanları:
 «Kullarıma söyle, sözün en güzelini söylesinler. Sonra
şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık
düşmanıdır.» (İsra 53)
 "İnsanlara güzel söz söyleyin”(Bakara 83)
 “Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir
sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir
ağaca (benzetti). (O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman
yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara
misaller getirir. Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden
koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı
olmayan(kötü) bir ağaca benzer.’’ (İbrahim 24-56)
İSLAM DİNİ BOZGUNCULUK VE TERÖR
DİNİ DEĞİLDİR?
• Allah bozgunculuğu ve terörü asla hoş görmez ve
ilahi yasaların beyanı açık ve net bozgunculuğun
ve terörün ortadan kalkmasını emreder. Nitekim
bu ayet bunu net ortaya koymaktadır:
َ ‫سدَ يفي َها َويُ ْه ِل َك ا ْل َح ْر‬
• ‫س َل‬
ْ َّ‫ث َوالن‬
ِ ‫ض ِليُ ْف‬
َ ‫َواِذَا ت َ َولهى‬
ِ ‫س ٰعى فِى ْالَ ْر‬
َ ‫ساد‬
َ َ‫ب ا ْلف‬
‫َو ه‬
ُّ ‫اّٰللُ َل يُ ِح‬
«O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde
bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe
çalışır. Allah ise bozgunculuğu sevmez.» (Bakara
suresi 205)
ZULUM VE BASKI İSLAM DİNİNDE YASAK
OLAN BÜYÜK GÜNAHLARDAN ZİKREDİLİR
‫اّٰلل‬
َّ ‫سپَلُونَ َك ع َِن ال‬
ِ ‫س ِبي ِل ه‬
َ ‫شه ِْر ا ْل َح َر ِام ِقتَا ٍل يفي ِه قُ ْل ِقتَال يفي ِه َك ِبير َو‬
ْ َ‫ي‬
َ ‫صدٌّ ع َْن‬
‫اّٰلل َوا ْل ِفتْنَةُ ا َ ْكبَ ُر ِم َن‬
ُ ‫س ِج ِد ا ْل َح َر ِام َوا ِْخ َرا‬
ِ ‫ج ا َ ْه ِل يه ِم ْنهُ ا َ ْكبَ ُر ِع ْندَ ه‬
ْ ‫َو ُك ْفر ِب يه َوا ْل َم‬
َ ُ‫ا ْلقَتْ ِل َو َل يَ َزال‬
‫ست َ َطاعُوا َو َم ْن يَ ْرت َ ِد ْد‬
ْ ‫ون يُقَاتِلُونَ ُك ْم َحتهى يَ ُردُّو ُك ْم ع َْن يدينِ ُك ْم ا ِِن ا‬
ٰ ُ ‫ِم ْن ُك ْم ع َْن يدينِ ِه فَيَ ُمتْ َو ُه َو كَافِر فَا‬
ٰ ْ ‫ولئِ َك َحبِ َطتْ ا َ ْع َمالُ ُه ْم فِى الدُّ ْنيَا َو‬
‫ال ِخ َر ِة‬
ٰ ُ ‫َوا‬
َ ‫اب النَّ ِار ُه ْم يفي َها َخا ِلد‬
‫ُون‬
ْ َ ‫ولئِ َك ا‬
ُ ‫ص َح‬
«Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: "O ayda
savaş büyük bir günahtır. Allah'ın yolundan alıkoymak, onu
inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine engel olmak ve
halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır.
Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar,
güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle
savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de
kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada
da, ahirette de boşa gitmiştir. Bunlar cehennemliklerdir,
orada sürekli kalacaklardır.» (Bakara suresi 217)
•
BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN ŞU
KONULARA DİKKAT EDİLMELİDİR
1) Farklılıklarımızın Allah’ın bir nimeti,
olduğunu asla unutulmamalıdır.
2) Farklı fikirlere karşı toleranslı olmalıyız ve
farklı fikirlere yaşam hakkı vermeliyiz
3) Enelik ve benlikten arınarak erdemli ve
onurlu davranışlar sergilemeliyiz ve her şeyi
ben bilirim edasında kurtulmayız.
4) Her meselede istişareye önem verilmeli
her işte istişare yapmalıyız çünkü istişare
doğru kararları ortaya çıkmasına vesile olur
5) İslam’ı iyi anlamalı ve her ne olursa olsun
İslam’ı tavır her zaman ve zeminde
göstermeliyiz.
6) Birlikte yaşam için «Dinde zorlama yoktur»
ayetini iyi anlamalı ve İslam dini dışındakiler
için geçerli olmadığının farkında olmalıyız.
•BİRLİKTE
YAŞAM
ÖRNEKLERİ
BİRLİKTE YŞAM İLKESİ ÖTEKİLEŞTİRMEMEK
MEDİNEDE BİRLİKTE YAŞAM
SÖZLEŞMESİ: MEDİNE VESİKASI






 MEDİNE SÖZLEŞMESİ
Medine sözleşmesi, 5 ana başlık altında toplamak mümkündür. 1)
Müslümanlar, 2) Medineli Araplar, 3) Yahudiler, 4) Sahife kitap, 5)
Ümmet Bu maddelerden oluşan Medine sözleşmesinde biz birlikte
yaşamı Efendimiz nasıl ihdas ettiği Yahudilere ve diğer gruplara karşı
birlik yaşamını anlatacağız: 24 ve 47 arasındaki maddeler Yahudiler ile
ilgilidir ve özetle şöyledir:
Yesrib çevresi haram bölgesi olarak belirlenir.
Her bir zümre kendi bölgesinden mesuldür.
Antlaşmaya dâhil olan herkes, Medine içerisinde ve dışarısında
güvendedir.
Kendi aralarında hayırhahlık ve iyi davranış temel prensiptir.
Yahudilerden ittifaka dâhil olanlar, zulmetmez ve düşmana yardım
etmezlerse, yardım ve iyi davranışa hak kazanır.
BİRLİKTE YAŞAM İÇİ MEDİNE
SÖZLEŞMESİNDEN BİR KAÇ MADDE
• "Yahudilerden bize tabi olanlara yardım edilip
iyi davranılacaktır. Onlar hiçbir haksızlığa
uğramayacak, düşmanlarına yardım
edilmeyecektir"(17. md.).
• "Yahudiler müminlerle birlikte tek bir
toplulukturlar. Onlar kendi dinlerine,
Müslümanlar da kendi dinlerine göre
yaşayacaklardır"(25. md).
• "Müslümanlarla Yahudiler arasında
yardımlaşma, karşılıklı hayırhahlık ve iyilik
bulunacaktır"(36. md)
YAHUDİLERİN MESCİD-İ NEBEVİYE GİRMESİNE
HOŞGÖRÜ GÖSTEREN PEYGAMBER
• Hz. Peygamber Medine’de Yahudilerin eğitim öğretim
yeri olan Beytu’l-Midras’a dokunmamış, zaman zaman
onları İslam’a davet etmiş, bazen de ölçüsüz
davranışları nedeniyle onları uyarmıştır.
• Yine Hz. Peygamber, müşriklerin girmesini yasakladığı
mescide, Ehl-i kitab olan Yahudilerin girmesine izin
vermiştir. (Ahmet bin hambel müsned III 339))
• Hz. Peygamber'in Yahudilere karşı izlediği olumlu
tavırlar sonucu az sayıda da olsa bazı Yahudilerin
Müslüman olduğunu bilmekteyiz. Abdullah b. Selâm,
Sa'lebe b. Sa'ye, Esîd b. Sa'ye, Esed b. Ubeyd,
Muhayrık, Meymûn b. Yâmin gibi Yahudiler İslâm'ı
kabul etmişlerdir.(İbni- sad Ettabakatül Kübra I 164)
EFENDİMİZ S.A.V. ZİMMİ HAKLARINA
TİTİZLİK GÖSTERMESİ
• Hz. Peygamber, İslâm devletiyle anlaşmalı
tebaanın(zimmî) hakları konusunda son derece titiz
davranmıştır. Hz. Peygamber (S.A.V.): “Kim bir
zimmîyi incitirse, beni incitmiş olur. Beni inciten kimse
de Allah'ı öfkelendirir.”
• “Kıyamet günü, ben anlaşma yaptığımız zimmîlerden
birine zulmeden, haklarına tecavüz eden, ona
gücünden fazla sorumluluk yükleyen veya istemediği
halde ona zorla bir iş yaptıran kimseyi kabul
etmeyeceğim.” "Bir gayr-i Müslim vatandaşı haksız
yere öldüren, kokusu kırk yıllık mesafeden duyulduğu
halde cennetin kokusunu duyamayacaktır"(Buhari
cizye 5)
NECRANLI HİRİSTİYANLARA EFENDİMİZ
(S.A.V.)’İN GÖSTERDİĞİ HOŞGÖRÜ
• Medine’de. Yahudiler tarafından işkenceye
maruz kalan Neccan’lı Hıristiyanların
hikayesidir. Bu Neccan’lı Hıristiyanlar altmış
kişilik bir heyet oluştururlar ve Medine’ye
gelirler. Başlarında da Abdülmezid adında bir
papaz var. “nereye gidiyorsunuz” diye
sorulduğunda, “Medine’de peygamber
olduğunu iddia eden bir zat var, onu İsa Mesihin
öğretilerine davet etmeye gidiyoruz.” Altmış
kişilik bir heyet Medine’ye girer. Vakit çok
sıkışmıştır.
• Başlarındaki zat Peygamberimiz s.a.v.’e der ki:
“Bizim ibadet vaktimiz, biz sizinle konuşmaya,
sizinle tartışmaya, kendi dinimize davet etmeye,
size kendi dinimizi anlatmaya geldik. Ama bizim
ibadet vaktimiz. Bize topluca ibadet
edebileceğimiz, nezih, temiz, güzel mekân
gösterebilir misiniz?” Bu teklif karşısında
Peygamberimiz bizi şaşırtacak bir teklifte
bulunur. Biz bütün Müslümanlar için Kâbe’den
sonra mükaddes bildiğimiz, Mecid-i Nebevi’yi
onlara tahsis eder, onlar hep birlikte girerler
Mescid-i Nebevi’ye ve kendi ibadetlerini icra
ederler. Bu bizim kitaplarımızın naklettiği
müstesna bir davranışıdır.
ADALETİN TECELLİSİNDE Kİ
HASSASİYYET
• Abbasi Devleti’nin ihtişam döneminde adliye teşkilâtının başı Kâdi’lkudat İmam Ebû Yusuf’tur. O, ölüm döşeğinde Rabb’ine yönelip şöyle
niyaz etmişti: “Ya Rabbi! Sen pek iyi biliyorsun ki ben, karşımda
duruşmaya gelen taraflar arasında adaletsiz davranmadım, dâima âdil
oldum. Bildiğim kadarıyla âdil olmadığım bir tek hâdise olmuştu.
Bundan dolayı kusurumu affeyle ya Rabbi!” Yanındakiler: “O, hangi
hâdise idi, söyler misin?” diye sorunca, o, şunları anlattı: “Bir
Hristiyan, Emîrü’l-müminîn(halife) aleyhinde şikayette bulunup dava
açmıştı. Duruşmaya önce gelen halife, az yüksek yere oturmuştu.
Daha sonra gelen davacı Hristiyan ona göre hafifçe alçak yerde durdu.
Halifeden yerini değiştirip onunla aynı seviyeye gelmesini
isteyemedim. Bununla beraber Hristiyanı imkân nispetinde duruşma
minderine yükseltmeye çalıştım. Ama yine de ikisini eşit seviyeye
getiremeden tarafları dinledim. İşte irtikâb ettiğim zulüm bu idi.”
(İmam-ı Serahsi, el-Mebsut, Edebu’l-kadi babı)
BİRLİKTE YAŞAM FERMANI
Fatih Sultan Mehmed’in 1453 tarihinide fetihten
hemen sonra gayrimüslimler hakkındaki
fermanını sadeleştirerek nakledelim:
1) Onlara din hürriyeti veriyorum, dinî tören ve
âdetlerini daha önce uyguladıkları şekilde icrâ
etmede serbest bırakıyorum.
2) Onların malları, zahîreleri, dükkânları,
bahçeleri, çiftlikleri ve bütün malları
dokunulmazdır. Keza kadınları, hizmetçileri,
köleleri, cariyele-ri de dokunulmazdır.
3) Onlar tarlalarını istedikleri tarzda
ekebilecek, hiçbir sınırlama
olmaksızın karada ve denizde
seyahat edebileceklerdir.
4) Onlar belirlenen yıllık Haraç
vergisini verecekler, biz de onların
güvenliklerini ve mallarını korumayı
garanti edeceğiz.
5) İbadet ve ayinlerini istedikleri tarzda
yapabilecek, kutsal kitaplarını
okuyabileceklerdir. Çan çalmayacaklardır. Biz,
onların kiliselerini cami hâline
getirmeyeceğiz, onlar da yeni kiliseler bina
etmeyeceklerdir.
6) Zimmî vatandaşların tüccarları karada ve
denizde ticaret yapabilir-ler. Onlar örfe göre
gümrük vergisi öderler ve hiçbir müdahaleye
maruz kalmazlar.
7) Biz, zimmîlerin çocuklarını askere almayız,
kendi rızası olmadıkça onlardan hiçbir şahsı
İslâm’a girmeye zorlamayız.
8) Onların kendi işlerini ve menfaatlerini
takip edecek cemaat başkanlarını seçme
hakları vardır.
9) Onlar angaryaya maruz
bırakılmayacaklardır (yani ücreti verilme-den
iş yapmaya zorlanmayacaklar) (A. Akgündüz,
s.430)
MAZLUMA FETVA
• Yirminci asrın başından da çarpıcı bir örnek verelim: Mardin’de
yaşayan Şeyh Fethullah Hâmidi, o yörede yaşayan Süryanîleri toplu bir
ölümden kurtarmaya vesile olmuştur. Bu âlim, Hz. Hüseyin vasıtasıyla
Hz. Peygamber’in torunlarındandır. Birinci Dünya Savaşı sırasında
Doğu Anadolu’da Taşnak ve Hınçak gibi Ermenî örgütleri işgalci
Ruslarla işbirliği yapıp bölgede çok yerde Müslüman katliamı
gerçekleştirmesi üzerine devletin ittihatçı hükümeti, 1915 yılında
İstanbul dışındaki bütün Ermenilere tehcîr(sürgün) kararını
uygulamaya başladı. Süryanîlerin devlet aleyhinde bir tutumları
olmamıştı. Fakat onların da Hristiyan olmaları sebebiyle Mardin
yöresindeki yöneticiler bu kararı Süryanîlere de uygulamaya giriştiler.
Savaş hâlinin kaos ortamında birtakım olumsuz davranışlar, güven
bunalımı, öldürme ve gasp hâdiseleri meydana geldi. Midyat
yöresindeki Süryanîler silâhlanıp Aynverd (Gülgöze) köyünde
toplandılar. Devletin askeri, Süryanîlerden silâhlarını teslim etmelerini
şart koştu. Onlar ise askere güvenmediklerinden teslim olmayıp
çatışma vaziyetinde beklediler.
• Fethullah Hâmidi fetva yayımlayarak
Süryanîlerin canlarına, mallarına, namuslarına
dokunmanın haram olduğunu ifade etti.
Fethullah Hâmidi Hocaefendi Diyarbakır’a
geçerek devlet yetkilileri ile görüşmeler yapıp
Süryanîler için teminat sağladı. Üç ay kadar
süren bu temaslardan ve gergin bekleyişten
sonra Süryanîler silâh bırakıp evlerine, iş
yerlerine döndüler. Süryanîler onun kendileri
lehindeki cansiperane duruşunu ve
fedakârlıklarını unutmadılar. Deyruzzaferan
Patrikhanesi’nde kendi patriklerinin yanında
onun fotoğrafını da asarak kadirşinaslıklarını
ebedîleştirdiler. (M.S. Hamidi)
BİRLİKTE YAŞAMIN GÜZEL ÖRNEKLERİ
• ‘’Balıkesir’in Gönen ilçesi bundan iki veya iki buçuk asır
önce farklı dinlerden insanların yaşadığı bir yermiş. Çok
büyük bir deprem olmuş, bütün mabetler, hem havrası,
hem kilisesi hem de camisi yıkılmış. Şehri bütün eşrafı bir
araya gelmişler, önce aralarında ortak bir bütçe
oluşturmuşlar. Sonra kura çekmişler. Kura kime çıkmışsa
önce onun mabedini inşa etmişler. İlk önce kura
Hıristiyanlara çıkmış ve hep beraber bir kilise inşa
etmişler.’’ Yanı başımızda ki Sırbistan’ın hiç bir köyünde
kilise yokken, bizim ecdadımız oralara din özgürlüğü,
dinlerini kimliklerini koruma hakkını hukukunu vermemiş,
aynı zamanda bizzat devletin imkânlarıyla ihtiyacı olan
kiliseler inşa etmiştir. Bizim tarihimiz, bizim kültürümüz,
bizim medeniyetimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur.
KÖTÜ HASLET YAPAN KİŞİLERİ
AZARLAMAMAK
• Rasûlullah, Ashâbıyla Mescid'de otururken oraya bir
bedevî geldi ve kalkıp Mescid'in bir köşesine idrar
yapmaya başladı. Ashâb-ı Kirâm öfkeyle bağrışarak
adamı engellemek istediler. Fakat Rasülullah, derhal
Ashâbına müdahale ederek: “Bırakın adamı, görsün
işini!” buyurdu ve oraya bir kova su getirilip
dökülmesini emretti. Sonra bedevîyi çağırıp burasının
Mescid olduğunu, pisletmenin, kirletmenin doğru
olmayacağını anlattı. Mescitlerde Allah'ın
zikredildiğini, namaz kılındığını, Kur'an okunduğunu
güzel bir lisanla ve tatlılıkla ifade edip adamı ikna
etti.(Buhari vudu 61)
ADALET HERKES İÇİN OLMALIDIR
• Medine’de malını satan bir Yahudi'ye, hoşuna
gitmeyen bir fiyat önerilince, “Musa’yı insanlık
üzerine seçene yemin olsun ki, olmaz” dedi. Ensar’dan
bir adam bunu duyunca, “Nebi aramızda iken sen
nasıl Musa’yı insanlık üzerine seçene yemin olsun,
dersin” diyerek Yahudi'ye bir tokat attı. Yahudi Hz.
Peygambere giderek “Ey Ebu’l-Kasım! Benim
zimmetim ve ahdim (korunma garantim ve
anlaşmam) varken falancaya ne oluyor da bana tokat
atıyor” dedi. Allah Resulü adama, niçin vurduğunu
sordu. O da olayı anlattı. Nebi(s.a.v) kızgınlığı yüzünde
belli olacak şekilde öfkelendi ve şöyle buyurdu:
“Allah’ın Peygamberleri arasında üstünlük yarışı
yapmayınız.”(Buhari Enbiya 36)
EFENDİMİZ S.A.V. ASLA AYRIM YAPMAMIŞTIR : YAHUDİ
CENAZESİ GEÇERKEN AYAĞA KALMASI MUHTEŞEM
İNCELİKTİR
• Hz. Peygamber Müslüman olsun olmasın insanlar
arasında bir ayrım da yapmamıştır. Örneğin bir
defasında Medine’de Müslümanlarla birlikte
otururken önlerinden geçen bir cenaze önünde
ayağa kalkmıştır. Onun bu tutumu karşısında “Ey
Allah’ın Resulü! o ölen bir Müslüman değildi,”
denilmesi üzere “o da bir can taşımıyor muydu?”
diyerek insanlar arasındaki en temel asgari
müşterek olan insan olma niteliğinin önemini
vurgulamıştır. Kaynaklar sözü edilen bu cenazenin
Yahudi olduğunu, saygı için ayağa kalktığını ve bunu
da ashabına tavsiye ettiğini belirtmektedir.(Buhârî,
Cenâiz, 50)
MÜSLÜMAN NEREDE OLURSA OLSUN
ÖRNEK OLMALIDIR
Türkmenistan’da, Büyük Selçuklu Sencer’in mezarını ziyaret
ettikten sonra, Merv kentinde uzakta iki kubbe göründü.
Yanımdakilere sordum, “o uzakta görünen kubbeler nedir”
dedim. “Peygamberimizin iki arkadaşının mezarı” dediler.
Peygamberimiz(s.a.v.) veda hutbesinde yüz bin kişiye hitap etmiş,
sadece on bin kişinin mezarı Arabistan Yarımadası içerisindedir.
Diğer bütün arkadaşları dünyanın her tarafına yayılmışlardır ve
oralara İslam'ın barış mesajını götürmüşlerdir. Onları ziyaret
etmeye giderken yolda bir deve çobanıyla karşılaştım. Çobana
sordum: “bu tepedeki mezarlar kimlerin biliyor musun amca?”
diye. O üçte iki Türkçe, yarı Türkmence Türkçesiyle onları bana
anlatmaya başladı. ”Birisi Gureybi Esvep kabilesindendir, şunu
yapmıştır, bunu yapmıştır, Peygamberimizle birlikte şuraya
gitmiştir v.s.” O Kadar detaylı bilgiler verdi ki ben hayran kaldım.
“
• Amca Türkmensintan’da böyle senin kadar bilgili başka
deve çobanları var mı?” diye sordum. “Evlât ben çocukken
hatırlarım bizim köylerde iki adam seçmek çok zordu; bir
muhtar seçerken çok dikkatli davranırdık, bir de deve
çobanı seçmek çok zordu.” dedi. Şaşırdım ben. “Hayatında
bir defa yalan söyleyeni biz deve çobanı yapmazdık.
Hayatında bir defa sözünde durmayanı biz deve çobanı
yapmazdık. Deve çobanı yaptığımız bir adam, eğer
develeri güderken bir defa küfretmişse, ağzından kötü bir
söz çıkmışsa, köy ihtiyar heyeti toplanır ve derhal onu
görevinden azlederdi.” Diye devam etti. Yılların hadis
hocası hala jetonu düşmedi ve “muhtara verilen önemi
anladım da, deve çobanına neden bu kadar önem
veriyordunuz” dedim. “Deve çobanlığı Muhammed
Mustafa’nın mesleği olmuş ya onun için” dedi. Sadece
deve çobanlığı konusunda değil, hayatının her alanında,
her anında, bütün insanlığa örnek olmuş, rehber olmuş bir
Peygamberin ümmetiyiz. Elbette, hangi topraklarda, hangi
milletle beraber, hangi medeniyetle beraber yaşarsak
yaşayalım örnek olmak durumundayız.
•BİRLİKTE
GÜZEL VE
MUTLU YAŞAM
YOLLARI
BİRLİKTE YAŞAM AHLAKI
BİRBİRİMİZE ALLAH’IN YARATTIĞI
OLARAK BAKABİLMEK
BİRLİKTE GÜZEL YAŞAMIN YOLLARI
1) Ötekileştirmeden ve dışlamadan herkesi
olduğu gibi kabul etmek
2) İnsanlığın, dünyayı bir bütün olarak
değerlendirerek, acılara, ızdıraplara,
katliamlara, vahşetlere karşı birlikte yaşama
ahlakı ve hukuku oluşturulmalı. Tek ses tek
yürek olunmalı.
3) Bizim bugün bütün dünyada, Müslüman,
Yahudi, Hıristiyan, gayr-i Müslim, hangi
inanca mensup olursa olsun, yeryüzünde
barışı arzu eden bütün insanların, bir araya
gelerek, birlikte yaşama ahlakı oluşturulmalı
4) Yeryüzünden zulmü ve haksızlığı ilahi
rahmete sığınarak, Yaratıcının insanlığın
kalbine verdiği vicdanı, şefkat ve merhameti
harekete geçirerek, Yaratıcının insana
kazandırmak istediği onuru ortaya net olarak
konulmalı ve bunun etrafında toplumlar
şekillenmelidirler.
5) “Biz sizi topraktan yarattık ve sizden
yeryüzünü imar etmenizi istedik” ayet
mealini iyi anlamamız gerekir. Biz
yeryüzünü ifsat etmeye gelmedik. Biz
yeryüzünü imar etmeye geldik. Biz
yeryüzünde, barışı, adaleti egemen
kılmaya geldik. Fesattan uzak ama tam
adaletli yaşamlar ve ortamlar
oluşturulmalıdır.
6) İslam’ın kabul etmediği, Hz. Peygamberin
hayatı boyunca mücadele ettiği bir kötülüğü
yaparken, masum insanları katlederken yahut
mabedin içerisinde canlı bomba olarak
kendisini patlatırken dahi, Allah’ın,
Peygamberin adını kullanmak, tekbirler
getirmek insanları katleden insanların dilinde
bir slogana dönüştüğü zaman, bu bertaraf
edilmeli İsalm’ın tavrı net ortaya konulmalıdır
7) Son yüzyılda, Dünyamızın pek çok yerinde,
büyük yaralar açıldı ve o yaralardan kan
akmaya devam ediyor. Afganistan’da,
Bosna’da, Çeçenistan’da, kan durmuş olsa bile,
yüreklerde, zihinlerde, kalplerde o acılar
devam ediyor. Afrika’da, Ortadoğu’da,
Filistin’de, Şam’da, Bağdat’ta yaralar açıldı.
Dünyayı bir insanın bedenine benzetecek
olursak, bu bedenin farklı yerlerinden, yaralar
açıldı ve kan akıyor. Coğrafyaların, toplumların
birbirine empati ile yaklaşmalı ve birlikte
yaşam koşunlarını oluşturulmalı.
 8) günümüz de Yüzlerce insan bombalarla
katlediliyor, ölüyor, öldürülüyor. Bir insanın
insanları katletmesinin herhangi bir dinde izahı
yoktur. Allah hiç kimseye böyle bir yetki
vermemiştir. Hiç kimse yaratıcı adına,
Peygamber adına böyle bir şey yapamaz. Bunu
yapanlar, aslında İslam dinine saldırmıştır. Çünkü
zihinlerde, kalplerde İslam’a olan sempatiyi yok
ediyor. Müslümanların hayatını zorlaştırıyor.
Peygamber adına intikam aldıklarını düşünenler
bilsinler ki, en büyük haksızlığı, en büyük
hakareti Peygambere yapmışlardır bunun böyle
olduğu bilincini oluşturmalıyız ve herkesi
uyarmalıyız sağlıklı toplumlar inşa etmeliyiz.
9) Din, doğru anlaşıldığı zaman Yaratıcının
gayesine uygun olarak insanlar tarafından
anlaşılıp tatbik edildiği zaman, su ve hava
kadar tabiidir. Ama yanlış anlaşılırsa, insanlar
onu istismar ederse ki tarih boyunca nice
insanlar, hegemonyalarını insanlar üzerinde
kurmak, ticaretlerini geliştirmek için dini
metinleri kullandılar; Peygamber adına sözler
uydurdular; Allah’ın ayetlerin tahrif ettiler. Bu
gibi hareketler toplumları fesada sürüklüyor
ve din doğru anlaşılmıyor. Dini doğru
anlamalı ve ona göre hareket edilmelidir.
10) Tekbirin ne manaya geldiğini,
ezanın ne ifade ettiğini, Allah’u
Ekber’in bir mümin için ne yüce bir
ifade olduğunu, Müslüman
toplumların, kendi özgürlüklerini
ifade etmek için, semaya doğru
şahadetlerini ifade edildiği tekbir
olduğunu anlatmaya çalışmalıyız.
11) Dünyayı bir bütün olarak görerek, bütün
dünyada meydana gelen acıları birlikte
paylaşarak bu konulara tepki verelim. Sadece
Paris’e, Yemen’e, Nijerya’ya değil, dünyanın
neresinde olursa olsun, insana yönelik bir
şiddet, vahşet ve katliam yaşandığı zaman,
aynı tepkileri vererek, bunu dünyamızdan
ortadan kaldırmaya ve barışı ve kardeşliği,
adaleti, hakkı yeniden inşa etmek için, birlikte
yaşama ahlakı ve hukukunu inşa etmek için
kafa yormalıyız ve azami çaba göstermeliyiz.
12) Toplumsal iş ve eylemlerde hakkı, hukuku
ve adaleti esas almak Allah’ın rızasını
kazanmanın bir gereğidir. Hiçbir kişisel
menfaat, bu rızanın kazanılmasının üstünde
görülemez. Toplumsal birliğin ve beraberliğin
en önemli ortak paydası dindir. İslâm, hiç
kimsenin dini bir çıkar aracı haline getirerek
bir güç ve iktidar arzusuna dönüştürmesine
onay vermez. Dini çıkarlara ve çıkar
gruplarına feda etmemeli ve dini çıkarlara
göre kullanılmamalı
 13) İslam dini hak, hukuk ve adalete dayalı
faziletli ve ahlaklı bir toplum inşa etmeyi ister.
Bunu bir dini sorumluluk ve vecibe olarak görür.
Bu anlamıyla İslam sadece bireysel ritüellerin
ikamesine dayalı dini vazifelerin yapılmasını
isteyen bir din değildir. İslam hem bu dünya hem
de ahiret hayatının saadet ve mutluluğunu esas
alır. İslam’ın ibadet anlayışı bütün yapıp
ettiklerimizi ve tüm amellerimizi kapsar. Her
ameli ihlas ve şuurla yapılmalıdır.
 14) İslâm’ın kişisel siyasal araç haline getirilmesi
ve bir ideolojiye indirgenerek algılanması dinin
özünü ortadan kaldırır. Dinin aslını bozmadan
olduğu gibi yaşam alanına katmalıyız.
15) Dini fikirler, görüşler ve düşünceler
tarihte olduğu gibi günümüzde de farklılıklar
arz edecektir. Bu farklılıklar, medeniyetimizin
önemli bir zenginliğidir. Bu durum, aynı
zamanda İslam’ın dini düşünce alanında
tanıdığı özgürlüğü göstermektedir. Asıl olan,
düşünceden ziyade eylemlerin toplumsal bir
ifsada ve zarara neden olmamasıdır. Kişi
kendi dini anlayışını hakikat olarak görebilir,
ancak karşısındakini ötekileştirerek tekfir
edemez, onun hayat hakkını yok edemez.
Herkesi olduğu mihval üzere kabul edilmeli.
16) Dini özgürlüklerin tam ve eksiksiz
uygulandığı bir ortamda yanlışlar, toplumsal
dinamiğin etkisiyle değişime uğrarlar. Önemli
olan genel ve orta yolun her zaman kamu
tarafından teşvik edilmesidir. Ve toplumsan
orta yol oluşturulmalıdır.
17) Dünyanın her köşesinde farklı düşüncelerin,
farklı kimliklerin, farklı anlayışların ve farklı
yaşama biçimlerinin ortak bir insanlık hamuru
oluşturma çabasında olmalıyız.
18) İnsanlar artık öteki sayılmadan,
ayrımcılığa uğramadan,
aşağılanmadan kendi dilleri, kendi
dinleri, kendi kültürleri ile var olmak
ve böylece kabul görmek, böylece
saygı görmek ve yaşamak istiyorlar
bu özgür ortamın oluşturulması
gereklidir.
19)"Komşu, komşunun külüne
muhtaçtır" öyleyse biz insanlar
sadece yerel çerçevede değil,
evrensel ölçüde birbirimizi tanımak
ve birbirimizle dayanışma içinde
olmak zorundayız. Barışın da
mutluluğun da öncelikli şartı, budur
bunu ihdas etmeliyiz.
20) «komşusu açken tok yatan bizden
değildir» düsturu ile hareket etmeli ve
her nerede hangi din mensubu olursa
olsun açlığını ve susuzluğunu gidermek
üzere acıların dindirilmesine gayret
gösterilmeli ki mazlumların ahları değil
mazlumların gülümsemeleri dünyamıza
dua olarak yansısın ve yansıtılmasına
azami gayret gösterilmelidir.
 21) Farklı bir kültürde, farklı bir medeniyette, farklı
din mensuplarıyla birlikte yaşamayı kabul etmiş
her Müslümana üç vazife düşüyor. Bunlar; Kendi
kimliğini muhafaza etmek, komşularla iyi geçinmek
ve İslam’ın bütün güzelliklerini Muhammed
Mustafa’nın bütün örnek ahlâkını kendi hayatında
gösterecek örnek olunmalıdır.
 22) Kimliğini oluşturan bütün unsurları muhafaza
etmek ve onun çocuklarına öğretmek. Bu bütün
dünyanın kabul ettiği, evrensel bütün
beyannamelerin kabul ettiği, evrensel bütün hukuk
kurallarının kabul ettiği asgari bir haktır, hukuktur.
Evrensel olan hakları asla kısıtlanmamalı ve asla
dokunulmamalıdır
23) İslam’ın güzelliklerini herkes hayatın
işleyecek. Adı Ahmet ise, adı Mehmet
ise, adı Mustafa ise, H.z. Muhammed
Mustafa (S.A.V.)gibi davranacak. İslam’ın
rahmetini insanlar görecek onda. Her
Müslüman aynı zamanda İslam’ın bütün
güzelliklerini, örnek ahlâkını
gösterecektir tüm dünya insanlarına.
BİRLİK VE
BERABERLİK
ALLAH DİYENLER BİR OLMALIDIR
BİRLİK VE BERABERLİK
• Allah birlik ve beraberce yaşamayı bizlere emrediyor ve
beraberce yaşamamız gerektiğini ve asla tefrikaya
düşmememiz gerektiğini bizlere açık seçik Kuranda Allah
beyan buyuruyor:
ْ ‫اّٰلل َج يميعًا َو َل تَفَ َّرقُوا َو‬
• ‫علَ ْي ُك ْم ا ِْذ ُك ْنت ُ ْم‬
َ ‫اّٰلل‬
ِ ‫اذك ُُروا نِ ْع َمتَ ه‬
ِ ‫َوا ْعت َ ِص ُموا ِب َح ْب ِل ه‬
‫شفَا ُح ْف َر ٍة ِم َن‬
َ ‫صبَحْ ت ُ ْم ِبنِ ْع َمتِ يه ا ِْخ َوانًا َو ُك ْنت ُ ْم ع َٰلى‬
ْ َ ‫ف بَ ْي َن قُلُو ِب ُك ْم فَا‬
َ َّ‫ا َ ْعدَا ًء فَاَل‬
َ ‫اّٰللُ لَ ُك ْم ٰايَاتِ يه لَعَلَّ ُك ْم ت َ ْهتَد‬
‫ُون‬
‫النَّ ِار فَا َ ْنقَذَ ُك ْم ِم ْن َها ك َٰذ ِل َك يُبَ ِي ُن ه‬
«Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın.
Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın.
Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi
birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler
olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz
de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle
apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.» (Ali İmran suresi
103)
• Tarihi gerçekler ortada iken ve tarihte tefrikaya
düşenler hep kaybettiğini tarih ve Kuran ortaya
koyduğu halde bir müslüman bir yerinden iki ker
ısırılmaz düsturuna rağmen neden tefrikaya
düşüyoruz neden uyanamıyoruz. Oysaki Allah
Kuran-ı Kerimde bizleri şöyle uyarmaktadır:
ْ ‫ين تَفَ َّرقُوا َو‬
َ ‫َو َل تَكُونُوا َكالَّ يذ‬
• ُ‫اختَلَفُوا ِم ْن بَ ْع ِد َما َجا َء ُه ُم ا ْلبَ ِينَات‬
ٰ ُ ‫َوا‬
‫عذَاب ع يَظيم‬
َ ‫ول ِئ َك لَ ُه ْم‬
«Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra
parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte onlar
için büyük bir azap vardır.» (Ali İmran suresi 105)
EFENDİMİZ (SAV) BİRLİKTE YAŞAMAK İÇİN BİRLİKTE
VAKİT GEÇİRMEK GEREKTİĞİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR
• HZ PEYGAMBER (S.A.V.) ŞÖYLE
BUYURMAKTADIR:
َ ‫ش ْي َط‬
• ‫اح ِد َو ُه َو‬
َ ‫علَ ْي ُك ْم ِبا ْل َج َما‬
َ
َّ ‫ع ِة َو ِإيَّا ُك ْم َوا ْلفُ ْرقَةَ فَ ِإ َّن ال‬
ِ ‫ان َم َع ا ْل َو‬
‫ِم َن ا ِلثْنَ ْي ِن أ َ ْبعَدُ َم ْن أ َ َرادَ بُ ْحبُو َحةَ ا ْل َجنَّ ِة فَ ْليَ ْل َز ِم ا ْل َج َماعَةَ َم ْن‬
‫س ِيئَتُهُ فَذَ ِل َك ا ْل ُم ْؤ ِم ُن‬
َ ُ‫سا َءتْه‬
َ ‫سنَتُهُ َو‬
َ ‫س َّرتْهُ َح‬
َ
• «…Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıktan
sakının. Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur. İki
kişiden uzak durur. Kim cennetin ortasını dilerse,
cemaatten ayrılmasın. Kimi yaptığı hayır
sevindirir ve kötülüğü de üzerse, işte o,
mümindir» (Tirmizî, Fiten 7)
PERÇİNLENMİŞ KAYALAR GİBİ OLMAK
ً ‫ُهُ بَ ْعُا‬
ُ ‫شدُّ بَ ْع‬
‫ؤم ُن ِل‬
ُ َ‫لمؤمن َكالبُ ْنيَان ي‬
ِ ‫ال ُم‬
ِ
‫ِإ َّن‬
«Müminin mümine karşı durumu
yekpare bir binayı meydana
getiren, perçinlenmiş kayaların
birbirlerine karşı durumu gibidir.»
(Buhari Salat 88, I, 123)
GERÇEK İMANIN TEMELİ BİRBİRİNİ
SEVMEKTEN GEÇER
• ‫ْل یؤمن أحدكم حتى یحب ألخیه ما یحب لنفسه‬
«Sizden biriniz, kendisi için
sevip istediğini kardeşi için
de istemedikçe gerçekten
iman etmiş olamaz»
(Buhari, İman 7, I, 9)
Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY :
Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.
Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır.
Milletler için, işte kıyamet o zamandır”
ALLAH’IN KELAMINA KULAK VERELİM
َ َ‫سولَهُ َو َل تَن‬
• ‫ب يري ُح ُك ْم‬
َ ‫ازعُوا فَت َ ْف‬
ُ ‫اّٰلل َو َر‬
َ ‫شلُوا َوت َ ْذ َه‬
َ ‫َوا َ يطيعُوا ه‬
َ ‫صا ِب ير‬
‫ين‬
ْ ‫َوا‬
َّ ‫اّٰلل َم َع ال‬
َ ‫ص ِب ُروا ا َِّن ه‬
«Allah'a ve Resul'üne itaat edin ve birbirinizle
çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz,
devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah
sabredenlerle beraberdir.» (Enfal suresi 46)
CAHİLİYYE ÖLÜMÜ CEMAATTEN
AYRILIŞTADIR
َّ ‫َم ْن َخ َر َج ع َِن ال‬
َ ‫طا‬
• َ‫ق ال َج ََ َماعَة‬
َ ‫ار‬
َ َ‫ َوف‬،‫ع ِة‬
.ً‫فَ َماتَ ِميتَةً َجا ِه ِليَّة‬
«Kim itaatten dışarı çıkar ve
cemaatten ayrılır ve bu halde
ölürse, cahiliye ölümü ile ölür.»
(Müslim, İmâret 13)
•DİNİMİZ İSLAM
DA BİRLİK VE
BERABERLİĞİN
ÖNEMİ
DİN DUYGUSU
• Filozof Jul Limon'un dediği gibi, “Din duygusu,
kuvvetli içtimai bir bağdır. Bir milletten, Allah
fikrini kaldırırsanız, o zaman onlar, ancak
menfaat korkusunun tesiri altında bulunan
bir topluluk olurlar. O topluluğu teşkil eden
vatandaşlar ise, birer kardeş değil, sadece
müşterek menfaatli birer ortaktırlar.’’ (M.
Asım Köksal, Dini ve Ahlaki Sohbetler, I,.910.)
DİN KARDEŞLEŞTİRİR
• Din insanların kardeşleşmesine ve kardeşane
tutum ve davranışlar sergilemesine vesile olan
harçtır. İslam dini kardeşleşmeye büyük önem
verir, kardeşçe hayat sürenlere büyük lütuflar
vardır ve Allah bunu Kuran Kerim de şöyle ifade
eder:
َ ُ‫اِنَّ َما ا ْل ُم ْؤ ِمن‬
• ‫اّٰلل لَعَلَّ ُك ْم‬
ْ َ ‫ون ا ِْخ َوة فَا‬
َ ‫ص ِل ُحوا بَ ْي َن ا َ َخ َو ْي ُك ْم َواتَّقُوا ه‬
َ ‫ت ُ ْر َح ُم‬
‫ون‬
«Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse
kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı
gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.»
(Hucurat suresi 10)
TEK VUCUT GİBİ OLABİLMEK
KURTULUŞUN KAYNAĞIDIR
• İslam dini insanları tek vücut halinde yaşamasını
emreder. Özelliklede bunu Müslümanlar üzerinden
tüm insanlığa Hz Muhammed sav dili ile yansıtır.
Konunun ne denli önemli olduğunu Efendimiz sav net
ortaya koymaktadır:
ُ ‫ين في ت َ َو ِاد ِه ْم َوت َ َرا ُح ِم ِه ْم َوتَعا‬
َ ِ‫َمث َ ُل ال ُم ْؤ ِمن‬
ْ ‫س ِد إذَا ا‬
• ‫شتَكَى‬
َ ‫ط ِف ِه ْم َمث َ ُل ال َج‬
ْ ‫ع‬
‫س َه ِر َوال ُح َّمى‬
ُ ُ‫ِم ْنه‬
َ ‫سائِ ُر ال َج‬
َ ُ‫ُو تَدَاعَى لَه‬
َّ ‫س ِد ِبال‬
«Resulullah (a.s.v.) buyurdular ki: Birbirlerini sevmede,
birbirlerine merhamette, birbirlerine şefkatte
müminlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv
rahatsız olsa, diğer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona
iştirak ederler.» (Müslim Bir 17)
KARDEŞÇE TAVIR VE DAVRANIŞLAR
SERGİLENMELİ
• ‫ َو ََﻻ‬،‫سوا‬
ِ ‫ب ا ْل َح ِدي‬
َّ ‫ث َو ََﻻ ت َ َح‬
ُ ‫س‬
ُ َ‫ِإيَّا ُك ْم َوال َّظ َّن فَ ِإ َّن ال َّظ َّن أ َ ْكذ‬
َ ‫ َو ََﻻ تَبَا‬،‫سدُوا‬
ُ َ
‫ َو ََﻻ‬،‫ُوا‬
َ ‫ َو ََﻻ ت َ َحا‬،‫سوا‬
َّ ‫ت َ َج‬
ُ َ‫ وﻻَ تَنَاف‬،‫سوا‬
ُ ‫س‬
‫اّٰلل ِإ ْخ َوانًا‬
ِ َ‫ َوكُونُوا ِعبَاد‬،‫تَدَابَ ُروا‬
• “Hz. Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Resulullah
(as.v.) buyurdular ki: "Sakın zanna yer vermeyin.
Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin,
rekabet etmeyin, hasetleşmeyin, birbirinize buğz
etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın
kulları kardeş olun.» (Müslim Bir 9)
TAKVANIN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN
KARDEŞLERİNE BAKABİLMEK
ُُ ‫ َو ََﻻ يَ ْح ِق ُر‬،ُ‫ وﻻَ يَ ْخذُلُه‬،ُ‫ ﻻَ يَ ْظ ِل ُمه‬،‫س ِل ِم‬
ْ ‫س ِل ِم أ َ ُخو ا ْل ُم‬
ْ ‫ ا ْل ُم‬:
‫ام ِر ٍئ ِم َن الش َِّر أ َ ْن‬
َ ‫ير ِإلَى‬
ْ ‫ ِب َح‬.ُِ ‫ص ْد ِر‬
ِ ُ‫الت َّ ْق َوى َه ُهنَا و َي‬
ْ ‫ب‬
ِ ‫س‬
ُ ‫ش‬
ُ‫ َدَ ُمهُ و َمالُه‬،‫س ِل ِم َح َرام‬
َ ‫س ِل ِم‬
ْ ‫علَى ا ْل ُم‬
ْ ‫ ك ُِل ا ْل ُم‬.‫س ِل ُم‬
ْ ‫يَ ْح ِق َر أ َ َخا ا ْل ُم‬
ُ ‫ُه‬
ُ ‫َو ِع ْر‬
«Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihânet
etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu
tahkîr etmez. Takva şuradadır-eliyle göğsünü işaret
etti Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir
etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı
diğer Müslümana haramdır.» (Müslim Birr 10)
•
BİRLİĞİMİZİN KORUNMASINA AZAMİ
ĞAYRET GÖSTERMELİYİZ
• ‫و ان طلئفتان من المؤمنين اقتتلوا فاصلحوا بينهما فان بغت احديهما‬
‫على الخرى فقاتلوا التي تبغي حتى تفيئ الى امر هللا فان فائت‬
‫فاصلحوا بينهما بالعدل و اقسطوا ان هللا يحب المقسطين انما المؤمنون‬
‫اخوة فاصلحوا بين اخويكم وا تقوا هللا لعلكم ترحمون‬
• "Eğer inananlardan iki grup birbirleriyle savaşırlarsa
aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa,
Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan
tarafa karşı savaşın. Eğer (Allah’ın emrine) dönerse
artık aralarını adaletle düzeltin ve (onlara) adaletli
davranın. Çünkü Allah, adaletli davrananları sever.
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin
arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki,
size merhamet edilsin.» (Hucurat suresi 9-10)
ALLAH BİRLİĞİMİZİ KORUMAMI
EMREDİYOR
ْ ‫اّٰلل َج يميعًا َو َل تَفَ َّرقُوا َو‬
• ‫علَ ْي ُك ْم‬
َ ‫اّٰلل‬
ِ ‫اذك ُُروا ِن ْع َمتَ ه‬
ِ ‫َوا ْعت َ ِص ُموا ِب َح ْب ِل ه‬
‫صبَ ْحت ُ ْم ِبنِ ْع َمتِ يه ا ِْخ َوانًا َو ُك ْنت ُ ْم‬
ْ َ ‫ف بَ ْي َن قُلُو ِب ُك ْم فَا‬
َ َّ‫ا ِْذ ُك ْنت ُ ْم ا َ ْعدَا ًء فَاَل‬
‫اّٰللُ لَ ُك ْم ٰايَاتِ يه‬
َ ‫ع َٰلى‬
‫شفَا ُح ْف َر ٍة ِم َن النَّ ِار فَا َ ْنقَذَ ُك ْم ِم ْن َها َك ٰذ ِل َك يُبَ ِي ُن ه‬
َ ‫لَعَلَّ ُك ْم ت َ ْهتَد‬
‫ُون‬
«Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı
sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan
nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize
düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.
İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler
olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam
kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte
Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru
yola eresiniz.» (Ali İmran suresi 103)
ALLAH’IN DOS DOĞRU YOLU
• Allah bizlere dosdoğru yolu gösteriyor ve hak
yolu hakikat yolunu takip edenler felaha ererler
aksi takdirde yok olup giderler. Allah uyarıyor
bizleri:
• ‫ق ِب ُك ْم‬
َ ‫سبُ َل فَتَفَ َّر‬
ْ ‫اطى ُم‬
ُّ ‫ست َ يقي ًما فَات َّ ِبعُوُُ َو َل تَت َّ ِبعُوا ال‬
‫َوا َ َّن ٰهذَا ِص َر ي‬
َ ُ‫صي ُك ْم ِب يه لَعَلَّ ُك ْم تَتَّق‬
‫ون‬
‫س يبي ِل يه ٰذ ِل ُك ْم َو ه‬
َ ‫ع َْن‬
«İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun.
Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça
parça edip O'nun yolundan ayırır. İşte size bunları
Allah sakınasınız diye emretti.» (enam suresi 153)
MÜMİN OLMANIN TEMELİ
BİRBİRMİZİ SEVMEKTEN GEÇER
• ‫ﻻ ت ُ ْؤ ِمنُوا َحتى ت َ َحابُّوا‬
• “Birbirinizi sevmedikçe mümin olamazsınız….»
(Müslim İman 22)
• Efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde
Muhacir ve Ensar kaynaşması için
«KARDEŞLEŞME» projesini ortaya koymuş ve
bütün insanlığa insanlık dersi vermiştir. Ve
birbirimiz sevmeyi mümin olmanın temeline
yerleştirmiş olup sevgi ve kardeşlik üzerinde
medeniyet kurmamızın yollarını bizlere
göstermiştir.
DUAMIZ
• ALLAHIM BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE
HUZURLU VE İMANLI YAŞAMAYI BİZLERE İHSAN
EYLE
• ALLAHIM BİZLERE EFENDİMİZİN GÖSTERDİĞİ VE
SENİN EMRETTİĞİN KARDEŞLİKTE YAŞAMATYI
BİZLERE NASİP EYLE,
• ALLAHIM DÜNYA MAZLUM VE MAĞDURLARINA
YARDIM EYLE VE BİZLERE DÜNYA VE AHİRET
SAADETLERİ İHSAN EYLE
• AMİN
•
(Not: Bu sunum vaaz Diyanet K.M, Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ konuşmaları,
Diyanet KUTLU DOĞUM temaları, Hasan TEKİN kitabından ve diğer
dökümanlardan faydalanarak hazırlanmıştır.)
Download